2002 ÖSS Soruları

2002 ÖSS SORULARI

1.   Zaman zaman anılarla yaşamak güzeldir: eğer bu anılar yaşanılan günü renklendiriyorsa bir başka mut­luluk verir insana.

Bu cümlede geçen “anıların yaşanılan günü renk­lendirmesi’ sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)    Eski günlere özlem duyulması

B)    Dünün yargılanıp değerlendirilmesi

C)    Geçmişin, içinde bulunulan zamanı güzelleştir­mesi

D)    Yaşananların, karşılaşılan güçlükleri yenmede etkili olması

E)    Eski günlerin daha anlamlı olduğunun düşünül­mesi

 

2.   Bu şairimiz, sanat yaşamında gelmiş geçmiş, eski yeni bütün şiir akımlarından, biçim denemelerinden, tekniklerden ustaca yararlanmasını bilmişti. Yarar­landığı kaynaklardan aldığı imgeleri, kendi şiir tez­gâhında yeniden dokumuş; onlara, kendi boyasını vurmuştu.

Bu parçada geçen “yararlandığı kaynaklardan aldığı imgeleri, kendi şiir tezgâhında yeniden dokuyarak onlara, kendi boyasını vurmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Okurun dünyasını düşünsel ve sanatsal yönden zenginleştirmek

B)Bugüne değin yazdıklarıyla yetinmeyip sürekli yenilikler aramak

C)Kimi yapıtlardaki eksiklikleri, kendi yapıtlarında gidermeye çalışmak

D) Okurların, yapıtlardan daha çok tat almalarını sağlamak

E)Başkalarından aldıklarını, kişisel ve özgün bir biçime dönüştürmek

 

3.   O, unutulmuş yazarları hatırlatmayı, onların yapıtla­rını yeniden gün ışığına çıkarmayı değil, günümüz yapıtlarını, birer birer, okurlara tanıtmayı amaçla­mıştı.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?

A)Yapıtları değerlendirirken, geçmişin ürünlerini bugüne taşıma yerine, yeni yazılmış olanları ele almayı isterdi.

B)Geçmişte ortaya konan yapıtların öneminden değil, bugün nitelikli yapıtların nasıl oluşturula­cağından söz ederdi.

C)Yıllar sonra yapıtların değil, ancak yazarların anımsanabileceğini düşünürdü.

D)Yıllar önce ortaya konmuş ürünlerin, bugün için büyük bir değer taşımadığına inanırdı.

E)Bugün ortaya konan yapıtların da bir süre son­ra eskiyeceğinin unutulmaması gerektiğini be­lirtirdi.

 

4.   I.   Yapıtlarını sık sık okuduğumuz bir şairin dilini, sözcüklere yüklediği yeni anlamları çabuk kav­rayabiliriz.

II.  Kendilerinden önceki şairlerden etkilenmeyen­ler, sürekli biçim ve içerik arayışı içinde olan şairlerdir.

III. Kimi şairler zaman geçtikçe şiirlerinde, hep aynı düşüncelere ve hayallere yer verirler.

IV.    Sürekli aynı düşünceyi işleyen şairlerin şiirlerini anlamak daha kolaydır.

V.    Bir süre sonra özgünlüklerini yitirerek kalıplaşan şairlerde vardır.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangileri an­lamca birbirine en yakındır?

 

A) I. ve II.                 B) II. ve III.               C) II. ve IV.

D) III. ve V.               E) IV. ve V.

 

5.   İnsan, bazı şeyleri söylemeyi seçtiği için değil, onları belli biçimde söylemeyi seçtiği için “yazar”dır.

Bu cümle aşağıdakilerden hangisine anlamca en yakındır?

A) İnsanların, düşüncelerini söyleyiş biçimiyle söz dağarcığı arasında ilişki vardır.

B) Bir yazarın neyi söylediğinden çok, nasıl söyle­diği önemlidir.

C)İnsanın, söyleyeceklerini seçerken çok özenli davranması gerekir.

D)Bir yazının okuyucu üzerindeki etkisi, onun an­latım biçimine göre değişir.

E)Bir yazar, düşüncelerini sınırlamadan, özgürce yazmalıdır.

 

6.   Bir yazarın çocukluğu, o yazarın banka hesabıdır.

Bu cümlede öne sürülen görüş aşağıdakilerden hangisidir?

A)Yazarın sanatsal yaratıları, çocukluk anılarıyla, çocuklukta yaşadıklarıyla beslenir.

B)Yazarların çocukluktaki birikimleri, yaşlılık döne­minde anlam kazanır.

C)Mutlu bir çocukluk dönemi geçirenler sonraki yıllarda yazar olabilir.

D)Her yazar çocukluğunda, farkında olmadan, ya­zarlığa hazırlık dönemi yaşamıştır.

E)Bir kimsenin yazar olmasında ilk adım, çocuklu­ğunu anlatmasıdır.

 

7.   (I) Türkçe öğretmenimiz, sınıfa girdiği ilk gün bize yaşamöyküsünün ne olduğunu anlatıp kendi yaşamöykümüzü yazmamızı söylemişti. (II) O zaman, bu ça­lışmanın gerekçesini anlayamamıştım. (III) Bugün, ben de öğretmen olduktan sonra, düşünüyorum da bu çalışma, öğretmen ile öğrenci arasında kurulabi­lecek güçlü bir iletişimin başlangıcı olabilir. (IV) Ayrı­ca öğrencilerin, kendilerini tanımalarını sağlayabilir. (V) Keşke tüm öğretmenler bu tür çalışmalarla öğren­cilerini, iç dünyalarıyla hesaplaşmaya yönlendirse. kendilerini tanıma konusunda cesaretlendirse.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “dilek’ söz konusudur?

A)l.           B) II.          C) III.         D) IV.         E) V.

 

8. (I) Bu yapıt, romantik romanın bütün özelliklerini taşı­maktadır. (II) Romandaki olaylar bilinçli olarak seçil­memiştir. (III) Romancı, olayları istediği biçimde geliş­tirmek için rastlantılardan büyük ölçüde yararlanmış­tır. (IV) Olayları öyküleyişteki neden-sonuç kopuklu­ğuna karşın, kişilerin konuşmalarını yansıtmadaki ba­şarısı romanın en güçlü yanlarından biridir. (V) Kişi­ler, kültür düzeylerine uygun biçimde konuşturulmuş-tur.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, sözü edilen yapıtın “hem olumlu hem de olumsuz” yönleri bir arada verilmiştir?

A)l.           B) II.          C)lll.         D) IV.         E) V.

 

9.   (I) Bir öykü ustası olarak girdi edebiyat dünyasına. (II) Öykülerinde de romanlarında da hiçbir zaman kolaya kaçmadı. (III) Bunda, sanata duyduğu so­rumluluk kadar okuruna duyduğu saygının da payı vardır. (IV) Yapıtlarının hepsinde sanatsal ve kültürel gelişmeyi besleyici öğeler, ayrıca, okuru, düşünme­ye yönelten özgür önermeler görülür. (V) Bu usta, bi­çimsel yeniliklere açılmaktan hoşlanır ve bunları de­ner. (VI) Basmakalıp reçetelerden, alışılmış neden-sonuç ilişkileriyle oluşturulan yapay anlatımlardan kaçınır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, II. cümledeki davranışın nedeni açıklanmaktadır?

A)l.              B)lll.             C)IV.           D)V.             E) VI.

 

10.   (I) Eleştirmenler, şiirlerinin kolay kolay anlaşılmayan, kapalı bir yapısı olduğunu söyler. (II) Oysa onun ya­şam serüvenini bir ölçüde biliyorsanız o şiirler, sizin için hiç de kapalı bir nitelik taşımaz. (III) Onlarda top­lumsal baskılar altında ezilen insanların sıkıntılarını, bilinçaltı dünyalarını bütün yönleriyle bulabilirsiniz. (IV) Bunları yansıtan imgeler, yoğun anlamlar içerir. (V) Bu durum, şiirlerini her okuyuşunuzda onların başka bir yanının ayrımına varmanızı sağlar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisin­den, “şiirlerinde, şairin yaşantısından izler bulundu­ğu” anlaşılmaktadır?

A) I.           B) II.          C) III.         D) IV.         E) V.

 

11.   Aşağıdaki yargılardan hangisi kişisel düşünce içermemektedir?

A)Bu kitap, duyguları etkileyen betimlemelerden uzak. günlük konuşma dilinin inceliklerini içinde barındıran bir dille yazıldığı için her yaştaki oku­run beğenisini kazanıyor.

B)Yazar, bu kitabıyla engin bir birikimi yapıtlaştırarak okura farklı bir dünyanın kapılarını açıyor.

C)Geçen yıl yitirdiğimiz romancımız adına düzen­lenen yarışmada bu yazar, ilk romanıyla ödül aldı.

D)Bu yazar, gücünü çekici anlatımından ve ilginç olaylardan alan genellikle şaşırtıcı sonuçlarla biten öyküleriyle tanınmıştır.

E)Öyküde kahramanın, güçlüklerle savaşmaktan yılmayan. üretken ve yaratıcı bir insan olduğu gösterilmek istenmiş.

 

12.   (I) Bu zorlu uğraşta, kendimi hiçbir zaman şair olarak görmedim. (II) Bana “şair” diyenlere de içimden hep gülümsedim. (III) Ben, şiir yazma yolunda tutarlı ol­duğunu sandığım bir biçimde yürüyen, sıradan bir şairim. (IV) Şiir yazma serüveninde, tüm yeteneğimi ortaya koyarak, ulaştığım düzeyi düşürmeden yol alı­yorum. (V) Bu tutumum, işimi bir bakıma zorlaştırdığı gibi az şiir yazmama da neden oluyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangile­rinden, konuşan kişinin alçakgönüllü olduğu an­lamı çıkarılamaz?

A) I. ve II.                 B) I. ve III.                C) II. ve IV.

D) III. ve V.              E) IV. ve V.

 

13.   Ünlü yazar, söyleşimiz sırasında, -—.

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanır­sa, cümlenin öğeleri sırasıyla özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç, nesne ve yüklemden oluşur?

A)    son yapıtının ayrı bir değer taşıdığını söyledi

B)    yitirdiğimiz sanatçılardan söz ederken çok duy­gulandı

C)    topluma yapıtlarıyla ışık tutmaya çalıştığına de­ğindi

D)    bana bugünlere nasıl geldiğini anlattı

E)  sanatçıların örnek alınması gereken kişiler oldu­ğunu ayrıntılı bir biçimde açıkladı

 

14.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yan cümlecik temel cümleciğin belirtili nesnesidir?

A)    Havaların düzelmesini dört gözle bekliyorlarmış.

B)    Sonunda, istedikleri gibi güzel ve ucuz bir eve taşınmışlar.

C) Toplantı salonunda bir köşeye çekilip uzun uzun konuşmuşlardı.

D)  Okullar açılınca yine Ankara’ya geleceklermiş.

E)  Tatillerinin bir bölümünü yaylada geçirmeye ka­rar vermişler.

 

15.  Anneleri yaramazlık yapan çocuklara söylendi.

Bu cümlenin yüklemiyle aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi arasında çatı yönünden ben­zerlik vardır?

A)    Toplantıda önemli kararlar alındı.

B)    Bayram bu yıl daha coşkulu kutlandı.

C)    Okul arkadaşını karşısında görünce çok sevindi.

D)    Üyelere verilen kartların tümü yenilendi.

E)    Törende çağdaş ozanlardan şiirler okundu.

 

16.   İnsanları eğitmeyi amaçlayan bu yazarın öykü ve ro­manlar yazarak ulaşmaya çalıştığı nokta, çağdaş uygarlığa uymayan düşünme ve yaşama biçimlerini değiştirmekti.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A)      Fiilimsiler kullanılmıştır.

B)      Birden çok sıfat tamlaması vardır.

C)      Özne, birden çok sözcükten oluşmuştur.

D)      Bağlaç kullanılmıştır.

E)      İlgeçlere yer verilmiştir.

 

17. (I) Telefonda sesini işitmiştik: ama yüzünü görmemiş­tik. (II) İşte, karşımızdaydı. (III) Sarıldık, kucaklaştık kırk yıllık dostlar gibi. (IV) Karac’oğlan’ın hemşehrisidir o. (V) İyilik ve esenlik dağıtır Toros insanlarına, bu gül ile nar ülkesinde, Gülnar’da.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A)      I. devrik cümledir.

B)      II. ad cümlesidir.

C)      III. nün yüklemleri türemiş fiildir.

D)      IV. yüklem ve özneden oluşmuştur.

E)      V. nin üç dolaylı tümleci vardır.

 

18.Kanlıca deyince akla ilk gelen, yoğurt oluyor ( ) Daha eskiler, kahvesini de biliyor. Şöyle değirmende öğütü­len () büyük, kulpsuz fincanlarda sunulan kahve () Sonra, kıyı boyunca uzanan yalılar, ille de adıyla anı­lan koyu ve canım korular ()

Bu parçada ayraçla () belirtilen yerlere, aşağıda-kilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (…)(,)(.) (.)                                       B) (.)(,)(…) (…)

C) (:) (;) (…)(.)                                     D) (:)(;) (.)(…)

E) (.) (,) (:)  (.)

 

19.  Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcüğün yazımı yanlıştır?

A)      Son dönem şairleri bu antolojiye alınmamış.

B)      Voleybolcular otobüslerine bindiler.

C)      Kardeşi bu filmin yönetmenliğini üstlenmiş.

D)     Antırenör bugünkü çalışmayı erken bitirdi.

E)      Bu zürafa hayvanat bahçesine yeni gelmiş.

 

20.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)Arkadaşları, bu kadar sorumsuz davranmasının nedenini bir türlü öğrenemediler.

B)Kuşkonmaz, saksıda yetiştirilen, uzun saplı, in­ce ve küçük yapraklı bir süs bitkisidir.

C)Tartışmacı, öne sürdüğü savın doğruluğunu kanıtlıyamadı.

D) Panele, üniversite öğrencileriyle öğretim üyeleri katılmıştı.

E)Aile büyüklerinden öğrenilen el sanatları, yöre halkının geçim kaynağını oluşturuyor.

 

21.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Sanayide gelişmiş ülkelerde, bu tür sorunlar hızla çözülüyor.

B)Düzenlenen toplantı ve törenlerde bütün öğren­ciler görev alıyor.

C)Bu konuda yapılan açıklamaların anlaşılmaya­cak bir yanı bulunmuyor.

D)Kurumda çalışanların başarısının, bu koşullara bağlı olduğu düşünülüyor.

E) Teknoloji ne kadar artarsa da el emeğinin öne­mi azalmıyor.

 

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A) Buluştukları zaman sanattan, edebiyattan ko­nuşuyor, kimi sanatçıları eleştiriyorlardı.

B) Ortada, karamsar olmayı gerektirecek bir durum yoktu.

C) Bu kitapları okumak, çocuğun ufkunu genişle­tiyor, ona farklı dünyaların kapılarını açıyordu.

D) Bu, kendi resimleri için açtığı ilk kişisel sergisi olacağı için çok heyecanlıydı.

E) Çok yorgun olduğu için o akşam erkenden yat­mak istedi.

 

23.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Burada, tiyatro salonundan internet kafeye ka­dar birçok etkinlik bulunuyor.

B)Kentteki yaşam, öğretim kurumlarının sayısı arttıkça hareketleniyor.

C)Öğrencilerin sporla ilgili gereksinimlerinin karşı­lanması için girişimlerde bulunuluyor.

D)Kütüphaneden yararlanacak öğrencilerin önce kütüphaneye üye olmaları gerekiyor.

E) Bilimsel araştırma yapacaklara her türlü olanak sağlanıyor.

 

24.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A) Gazetelerde bu tür haberlere hemen her gün rastlanıyor.

B) Yazar, yaşadıklarını etkili bir biçimde anlatmak­ta başarılı olamıyor.

C) Yemeğini erken yemesi gerektiği halde, hasta bu yasağa uymuyor.

D) Bu alandaki çalışmaların hâlâ yeterli bir düzeye ulaşamadığı söyleniyor.

E) Trafikle ilgili sorunların çözümü için. geniş kap­samlı bir toplantı düzenleniyor.

 

25.   Hiç kimse ona gerçeği anlatmamış; onu yalan yanlış sözlerle oyalamıştı.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki deği­şikliklerden hangisiyle giderilebilir?

A)      “gerçeği” yerine “doğruyu” sözcüğü getirilerek

B)      “anlatmamıştan sonra “herkes” sözcüğü getiri­lerek

C)     “anlatmamış” yerine “söylememiş” sözcüğü ge­tirilerek

D)     “onu” sözcüğü atılarak

E)      “oyalamıştı” yerine “kandırmıştı” sözcüğü geti­rilerek

 

26.   Soğuk bir İstanbul sabahı… Gökyüzünde bulut kaynı­yor; yağmur yağdı yağacak… Biz yola koyuluyoruz. Yarım saat sürecek yolculuğumuzu, Maltepe’nin bil­dik sokaklarından geçerek bir an önce bitirme telaşın-dayız. Sokaklar, işe yetişmek için koşuşanlarla dolu. İnsanlar, rayların üzerinden, sağa sola bakarak, hızlı adımlarla geçiyor. Bir banliyö treni Gebze yönüne doğru gürültüyle yol alıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi­sine başvurulmuştur?

A)      Öyküleme – betimleme

B)      Açıklama – betimleme

C)      Karşılaştırma – öyküleme

D)     Tanımlama – açıklama

E)      Karşılaştırma – tanımlama

27.   Geçmişi Hititlere uzanan Ürgüp’ün taştan yapılmış boz evleri, insanı masallar dünyasının değişik evre­nine götürür. Bomboş bozkır, uçsuz bucaksız, yapa­yalnız uzar gider bu saman sarısı diyarda. Modern heykeller gibi özenle yontulmuştur peribacaları ve damlarında duman tüten taş evler. Adı. “kaya” anla­mına gelen “ur” ile “çok” anlamına gelen “köp” söz­cüklerinin birleşmesinden oluşan Ürgüp, önce periba­caları demekse, sonra taşın güneşle arkadaşlığı, rüz­gârla dansı demek. Taş. Ürgüp’te öncelikle mesken demek; yalnızca mağara, kovuk değil, enikonu bir mesken.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi­sine başvurulmamıştır?

A)      Ayrıntılara yer vermeye

B)      İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarmaya

C)     Düş gücünden yararlanmaya

D)     Öznelliğe

E)      Tarihsel değerleri örneklerle açıklamaya

 

28.   (I) Havasından mı, suyundan mı, bilmem; ama baş­kadır bu yörenin insanları. (II) Sıcacık yürekler, gü­lümseyen yüzler, içten yaklaşımlar… (III) Yardımse­ver, konuksever tavırlar ve yoğun bir insan sevgisi… (IV) Çoğu kişiye zaman kaybı gibi gelir insanlarla ilgi­lenmek. (V) Bu insanlarda sonradan öğrenilen değil, içten gelen bir yaşama sevinci vardır. (VI) Güldüler mi içten gülerler, gözlerinin derinliklerinde yakalarsı­nız tebessümlerini.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.          B) lll.         C)IV.        D)V.          E) VI.

 

29.   O, okurlarını bilgilendirmekle birlikte onları kendi düşüncelerine göre yönlendirmekten kaçınan bir eleştirmendir. Ele aldığı kitabın niteliklerini sıralar; fakat onunla ilgili öznel yorumlardan kaçınır. Daha doğrusu, yapıtla ilgili kesin bir yargıya varmayı oku­runa bırakır. Bu tutum……

Bu parçanın son cümlesi, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?

A)   bilinçli bir okur kitlesinin oluşmasını sağlar

B)   onun, bilgilerine güvenmediğini gösterir

C)  yazarın, geniş okur kitlelerince anlaşılmama-sına neden olur

D)  okurun, okuma zevkini köreltir

E)   onun, kişiliğine olan saygıyı azaltır

30.  -— Onlardan hep ağır, oturaklı kişiler olmaları isten­miştir. Sanki öyle davranınca saygın olunacakmış gibi! Bir çocuk, öğreniminin ancak ilk yıllarında güle­bilir. Daha büyük sınıflarda hiç gülebilir mi? Adı he­men “sırıtık “a çıkar. İş yaşamında, müdür memura gülmez; memur vatandaşa gülmez. Neden bu asık yüzlülük? Nereden kaynaklanıyor bu gülme korkusu?

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)Kimileri, beğenilen insanların, az gülen insanlar arasından çıktığı görüşünü benimser.

B)Büyükler, küçükleri eleştirip onlardan kendileri gibi düşünmelerini beklerler.

C)Çok gülenlerin, kimi zaman çevresindekileri ra­hatsız edebileceklerini düşünmeleri gerekir.

D)İnsanlarımızın gülmeye yatkınlığı vardır; ama buna sürekli engel olunmuştur.

E) Toplumumuzda, genellikle, ağırbaşlı kişiler öne çıkmıştır.

31.   İnsanların beğenileri birbirine uymaz. Belki o kırmızı­dan hoşlanıyor, siz yeşili seviyorsunuzdur. Belki o, Wagnerin müziğini beğeniyor, siz, Mozart’ı yeğliyorsunuzdur. -— Gördüklerinden ve dinlediklerinden al­dığı tat sizinkine uymuyor diye karşınızdakini zevksiz­likle, kabalıkla suçlamaya hakkınız yoktur.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışı­na göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)      Kimi zaman beğenilerinizin bağdaştığı da olur.

B)      Öteki sanat dallarında da böyledir bu.

C)     Öyleyse nelerden hoşlandığınızı bilmeniz gere­kir.

D)  Çünkü, insanların beğenileriyle davranışları ara­sında ilişki vardır.

E)      Değerlendirmeleri belirli ölçütlere göre yapmak gerekir.

 

32.   Biz genç gazeteciler, her hafta onun evine giderken korkardık. İçimizden, acaba o hafta gazetede yazdık­larımızla gerçek düşüncelerimiz arasında bir fark var mı. diye düşünürdük. Çünkü o, düşünsel dürüstlükle bağdaşmayan yargıları hiç çekinmeden eleştirir: yan­lışlarımızı yüzümüze vururdu. Biz bilirdik ki o bir şeyi kötüledi mi, bunda haklıdır.

Bu parçada sözü edilen kişi aşağıdakilerden han­gisiyle nitelendirilebilir?

A)      Öfkeli, çalışkan

B)      Çok okuyan, sıcakkanlı

C)      Duygusal, kötümser

D)      Bilgili, davranışlarında incelik bulunmayan

E)      Açık sözlü, doğruluktan ayrılmayan

 

33.   Onunla ilgili olarak şunları söyleyebilirim: Sözcüğün gerçek anlamıyla çağdaş bir insandı. On beş yıllık çok yakın düşünce ve çalışma arkadaşlığımız boyun­ca, onun, özel yaşamında da iş yaşamında da derin bir sorumluluk duygusuyla hareket ettiğini gözledim. Bu duygu, yediği ekmekten, içtiği sudan, konuştuğu kimselere, yaşadığı topluma kadar, sahip olduğu her şeyin karşılığını verme duygusudur.

Bu parçaya dayanarak, sözü edilen kişiyle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?

A)      Çevresindekilere ilişkilerini aynı düzeyde tut­mayı başarır.

B)      Başkalarının da kendisi gibi olmasını ister.

C)     Sahip olduklarını gerçekten hak edebilmiş ol­mayı önemser.

D)      Elindekilerle yetinip mutlu olur.

E)      Yaşamını, kimseden yardım görmeden sürdü­rür.

 

34.   Dil devrimimiz, Cumhuriyetten çok önce başlamış; ancak gerçek başarısını. Cumhuriyet dönemi yazar ve bilim adamlarının çalışmalarıyla göstermiştir. Ya­bancı sözcük ve kurallardan hızla kurtulan Türkçemiz. yeni sözcüklerle hem gelişmiş hem zenginleş­miştir. Türkçemizin çeşitli olanaklarından yararlanıla­rak dile kazandırılan bu yeni sözcük ve terimler ara­cılığıyla, bilimsel bulgu ve bilgiler toplumun bütün ke­simlerince, büyük ölçüde benimsenmiştir. Bu yolla, insanımızın düşünme ve aklını kullanma gücü geliş­tirilmiştir.

Bu parçada dil devrimiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?

A)      Halkın aydınlanmasını sağladığı

B)      Bilim ve sanatı geliştirdiği

C)      Çok eski bir geçmişi olduğu

D)      Gerçekleşmesinde değişik yollara başvurulduğu

E)      Okur yazar sayısını artırdığı

 

35.   Bir yazarı, içinde yaşadığı “zaman” gibi. “mekân”ın da etkilediğine inanıyorum. Yazar, bu öğelerin ikisini de kendi merceğinden geçirdikten sonra yapıtına yansı­tır. Ayrıca, yazarın yetişmesi, var olması, yalnızca içinde yaşadığı toplumla, coğrafyayla, kültürle ilgili bir sorun da değil. Yazarın, özellikle, okuyarak açıldı­ğı dünyaların etkisiyle biçimlenmesi söz konusudur.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Yazarlar yapıtlarını oluştururken nelerin etkisin­de kalmaktan kaçınmalıdır?

B)Yazarın bir toplumdan etkilenmesi için, o top­lumda hangi nitelikler bulunmalıdır?

C)Okurlar, yazarların, yapıtlarında yaşadıkları çevreyi yansıtmalarını beklerler mi?

D)Kimi kentlerin, o kentte yaşayan yazarları etkile­diği görüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

E) Yazarların, yaşadıklarını yazması, onları başa­rıya götürür mü?

 

36.Ünlü yazar, genç yazara mektubunda şöyle diyordu: “Doğa betimlemelerinizde gerçek sanatçılara özgü bir çaba içindesiniz. Ancak ‘deniz derin derin nefes alır­ken’, ‘ağaçlar hiç durmadan mırıldanırken’ türünden betimlemeleriniz, anlatımı basmakalıplaştırıyor; ba­zen de anlaşılmaz durumlara sokuyor. Unutmamak gerekir ki. doğa betimlemelerinde güzellik. ‘Güneş battı.’, ‘Yağmur başladı.’ gibi cümlelerle elde edilir.”

Bu parçaya göre, ünlü yazar genç yazara aşağıdakilerden hangisini önermektedir?

A)     Ayrıntıları seçmede gözlemlerden yararlanma­sını

B)      Birbirini çağrıştıran sözcükleri kullanmasını

C)     Anlatımda yalınlığa özen göstermesini

D)     Varlıkları eylem içinde vermesini

E)      Değişik anlatım biçimlerine yönelmesini

 

37.  Romanda, uzun süre yurdundan ayrı kalmış iki kişinin geri dönüşü anlatılır. İkisi de geri döndüklerinde va­tanlarına yabancılaşmıştır. Çocukluklarına, gençlikle­rine ait anılar, zaman içinde belleklerinde korunma­dığı için yok olmuştur. Tekrar kavuşulan resimler, günlükler, evler, sokaklar da anlamlarını çoktan yitir­miştir. Çünkü, bambaşka bir yerde yaşam sürerken, anıları çağrıştıran mekânlardan uzakta bellek beslen­mez, dolayısıyla boşalır. Belleği canlı tutan, karşılıklı ilişkilerle bu anıların tazelenmesidir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Geçmişte yaşananların canlı kalması, onların aynı ortamda anımsanmasına, paylaşılmasına bağlıdır.

B)Memleketinden yıllarca ayrı kalmış kişiler, geri geldiklerinde çevrelerine uymakta sıkıntı çeker­ler.

C)Koşullar değiştikçe eski izlenimlerin yerini yeni­leri alır.

D)Olayların insanlar üzerinde yaratacağı etki or­tamdan ortama değişir.

E) Üzerinden zaman geçtikçe eski yaşantılar unu­tulur.

 

38.   Bir romanı elime alıp okumaya başladığımda kendimi okyanusta kaybolmuş küçük bir balık gibi hissederim. Neredeyim? Nereye sürükleniyorum? Biraz şaşkınlık, biraz kaybolmuşlukla sözcüklerin arasında bir şeyler bulmaya çalışırım. Sonra, biranda kendimi, yazarın oltasına takılmış bulurum ve roman çok iyiyse bitti­ğinde hâlâ oltadayımdır. Aksi halde, bir yerlerde olta­dan kurtulmuş, zihnim dağılmış, nerede olduğumu unutmuş, dolanmaya başlamışımdır.

Bu parçaya dayanarak, aşağıdaki genellemeler­den hangisine varılabilir?

A) Romanlar, okuyucuları gerçek yaşamdan uzak­laştırır.

B)Okurların bir romanı sonuna değin anlayarak okuması, o romanın değerini ve etki gücünü gösterir.

C) Her romanın kendine özgü bir okuyucu kitlesi vardır.

D) Okuru şaşırtan romanlar, anlatım gücü üstün olanlardır.

E)Güçlü romanlar, okurların duygu ve düşünce dünyasını biçimlendirir.

 

39.   Kitaplarla tanıştıktan sonra yaşamım anlam kazandı, diyebilirim. İnsanlarla iletişimim çok değişti; konuşur­ken, yazarken, okurken, düşünürken neredeyse hiç­bir sorun yaşamıyorum. Dünyaya daha geniş bir pen­cereden bakmayı öğrendim. Kendimi çok daha rahat anlatabiliyorum. Keşke herkes zamanını nasıl değer­lendireceği üzerinde düşünse ve bunun bir kısmını okumaya ayırsa. Böylece insanlarda kendini bir baş­kasının yerine koyma duygusu gelişir ve bireyler bir­birleriyle daha rahat iletişim kurabilir.

Bu parçada okumayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)      Zamanın bilinçli kullanılmasıyla bağlantılı oldu­ğuna

B)      Bireylerin, olayları algılayış biçimini değiştirdi­ğine

C)      İnsanların birbirlerini anlamasını kolaylaştırdı­ğına

D)      Kişilerin, kendilerini tanımalarına olanak sağla­dığına

E)      İnsanlara, başkalarını yönlendirme gücü kazan­dırdığına

 

40.   Tarihçilere göre. günümüzden binlerce yıl önce Ana­dolu’da, Çatalhöyük’te insanlık tarihinin en eski uy­garlıklarından biri yaratılmıştır. Bu uygarlığı yaratan­lar, tarihin ilk çiftçileri sayılmaktadır. Bu insanlar, ta­rımla uğraşmayı, evcilleştirdikleri hayvanlarla, yetiştir­dikleri bitkilerle beslenmeyi öğrendiler. Bugünkü aile ve kent düzenini dünyada ilk kez onlar kurdular. Da­ha sonra Kibele ve Artemis adlarını alacak olan ana tanrıça ve bereket tanrıçasına tapınma ilk kez burada ortaya çıktı. Tarihte ilk kez. evlerini sanat eseri sayı­lacak güzellikte duvar resimleriyle, kabartmalarla on­lar süslediler.

Bu parçaya göre, Çatalhöyük’teki uygarlığı yara­tanlar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)      Kimi dinsel inançlara öncülük etmişlerdir.

B)    Toprağı işlemede, kendilerinden sonraki toplu­luklara örnek olmuşlardır.

C)    Toplumsal yaşamın gerektirdiği kurumları oluş­turmuşlardır.

D)     Anadolu tarihi onlarla başlamıştır.

E)      Ev içi düzenlemelere estetik boyutlar katmış­lardır.

 

41.   O, evrensel değerleri, toplumcu şiirin potasında eriten şairlerimizden biridir. İnsanı ilgilendiren her olaya, her yaşantıya şiirlerinde yer vermiştir. Bu nedenle anılar, geziler, güncel haberler, duyarlı bir gözlemin açtığı yolda, şiirinin içine akar.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisi söylenemez?

A)      Şiirlerinde konu çeşitliliği görülür.

B)      Dünyaca tanınmış bir sanatçı olmayı amaçlar.

C)      Bireysellikten uzak bir tutum takınır.

D)     Olayları ve durumları dikkatle inceler.

E)      Tüm insanlığı kucaklamayı amaçlayan şiirler yazar.

 

42. Yazmak, biraz da bencilliktir. Kendini kanıtlama, ken­dini doyurma biçimidir. Yoksa, okunacak bunca güzel kitap varken yazmak, benim için, belki de budalalık. Buna karşın yazmaktan geri kalmadım. Kendi iç çe­lişkilerimi, insanlar arasındaki çelişkileri yakalayıp an­lattım. Öykülerimde, içimdeki hüznü değil, ince espri­leri ve ironiyi yansıtmaya çalıştım.

Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen sa­natçının bir özelliği değildir?

A)      Özeleştiri yapabilme

B)      Güldürmeye yatkınlığı olma

C)     Yazarlığın, bir tür kendini düşünme olduğuna inanma

D)     Yapıtlarını başkalarınınkinden değersiz bulma

E)      Gerçek duygularını yansıtmakta zorlanma

 

43. Yazar. Hamlet çevirisinin sonundaki notta, tüm Shakespeare çevirileri için ortak olabilecek düşün­celerinden söz etmiş, çeviri yapmanın okumaktan, dinlemekten, seyretmekten çok daha zor olduğunu belirtmiş. Ayrıca bunun, metnin tadına gerçek an­lamda varmayı sağladığını söylemiş. Hamlet’i çevir­mek için gecesini gündüzüne katarak aylarca çalış­tığını belirtip şunu eklemiş: “Kim bilir ne hale getirmişimdir istemeden Hamlet’i? Yapıtları kuşa çevir­mek, biraz da çevirmenliğin şanından değil midir? Ne var ki kuşa çevirdiğimiz bu yapıtlar, bizim taktığı­mız bücür kanatlarla da uçabiliyor ne hikmetse. Bu, soluklarının rüzgârıyla oluyor belki de.”

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)     Çeviri yapıtlarda, okurun, aradığı tadı bulamadı gına

B)     Çeviri yaparken yazarın, yapıttaki güzellikleri gördüğüne

C)     Bir yapıtı başka bir dile çevirmenin çok güç bir iş olduğuna

D)     Çeviride, yapıtların kimi özelliklerinin aktarılamadığına

E)     Hamlet’i çevirmenin çok zaman isteyen bir iş olduğuna

 

44.   Bu eleştirmenimiz, tiyatro yapıtlarına ilişkin hemen bütün eleştirilerinde, yer yer bilgi vererek izleyicilerin eğitilmesine katkıda bulunmakta, onlarda bir bakış açısı geliştirmeye çalışmaktadır. Bu arada, yapıtı eleştirmekten kaçınmamakta, düşündüklerini, bir yo­lunu bularak mutlaka söylemektedir. Daha çok, tiyat­ro sanatçılarına yöneltilen bu eleştiriler, kimi zaman dolaylı olmakta, satır aralarında kalabilmektedir. Öyle de olsa, bir taşla iki kuş vurulmakta: hem sanatçıların dikkati çekilmekte hem de seyircinin oyunu algılama­sına kılavuzluk edilmektedir. Bunun yanı sıra. seyirci­lerin tiyatrodan kaçması önlenmekte, dahası sayısı­nın artması sağlanmaktadır.

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen sanatçının eleştirileriyle sağladığı yararlardan biri değildir?

A) İzleyiciye oyunu belli açılardan inceleyebilme gücü kazandırma

B)      Sanatçıları, üstü kapalı eleştirilerle uyarma

C)     Oyunun anlaşılmasına yardımcı olma

D)     Yaptığı yorumlarla tiyatroya yeni bir yön verme

E)      İzleyicinin tiyatroya ilgi duymasını sağlama

 

45. Ünlü yazarımızla Türk sanat yaşamı üzerine konuş­tuk. Bize, hayatını kalemiyle kazandığından söz etti. Yalnızca halkın kendisini anladığını, kimi aydınların kendisini hâlâ ciddiye almadığını yana yakıla anlattı. Bu arada, radyoda skeçler yayımlayacak kişilerin, kendisinden de komik diyaloglar istediğini söyledi. Bize bugün aklımda kalmayan; ama o zaman üzeri­mizde kötü bir etki bırakan mektubu okudu. Her sa­tırını okurken sinirleniyor: “Adamlara bakın, beni soy­tarı sanıyorlar, insanda biraz anlayış olmalı!” diyerek öfkesini yansıtıyordu.

Bu parçadan söz konusu romancıyla ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz?

A) Belli bir kesimin davranışlarından rahatsızlık duymaktadır.

B)Yalnızca insanları güldürmek amacıyla yazmayı, kendisine yakıştıramamaktadır.

C)Tiyatroyu bir tür olarak önemli bulmamaktadır.

D)Kültürlü kimi okurlar, kendisine gereken değen vermemektedir.

E)Sanatsal çalışmalarıyla geçimini sağlamaktadır.

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Site

 CEVAPLAR

1. C

2. E

3. A

4. D

5. B

6. A

7. E

8. D

9. B

10. B

11. C

12. E

13. D

14. A

15. C

16. E

17. A

18. B

19. D

20. C

21. E

22. D

23. A

24. C

25. B

26. A

27. E

28. C

29. A

30. D

31. B

32. E

33. C

34. A

35. D

36. C

37. A

38. B

39. E

40. D

41. B

42. E

43. A

44. D

45. C