9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Etkinlik Cevapları Sayfa – 180

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı  MEB  Kitabı Cevapları 180. sayfanın cevaplarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

OKUMA ÇALIŞMALARI

Hazırlık

1. “Sahne tozu yutmak” sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.

             Sahne emekçileri kullanılan bir terimdir. Sahnede seyirci karşısına çıkıp performans sergileyen tiyatrocu  bedenine giren tozun, ruhuna giren sanat aşkını coşturmasını sembolize eden deyim olarak kullanılır. O tozu yutan bir daha tiyatroyu bırakamaz.

 2. Tarihî bir olayı anlatan bir tiyatro eseri gerçeği bire bir yansıtabilir mi? Tartışınız.

            Romanda olduğu gibi burada da kurmaca gerçeklik söz konusudur. Tiyatroda bazı olaylar gerçeği birebir anlatsa da sonuçta tiyatrocu sahnede bize farklı bir dünya sunar. Bu gerçeğin içine de bizim girmemizi ister. Dolayısıyla anlattığı gerçeklik , gerçeğin birebir aynısı değil  kurgulanmış sahneye konmuş şeklidir.

Büyük şehrin küçük bir mahallesinde Coşkun Ermiş’in ahşap evi. Oturma, yemek ve çalışma odası olarak kullanılan ve dış kapıdan doğrudan doğruya girilen büyük oda. Ortada yuvarlak bir yemek masası, sağda-yönler seyirciye göredir- küçük bir çalışma masası, solda bir kitaplık. İki koltuk, bir kanepe, birkaç sandalye ve sehpa. Eşya genellikle eskidir, arasında bir iki yeni mobilya görünür. Her şey biraz üstüste. Duvarlar resimlerle dolu: Büyükannelerin, büyükbabaların kahverengi fotoğrafları, büyük adamların resimleri: Napolyon, İskender, Hindenburg (ya da onun gibi bir Alman), Nelson (ya da sarışın bir Batılı kumandan), Fatih Sultan Mehmet, Kanunî, bir Arap ileri geleni, bir Hint şairi, bir Çin filozofu… bir iki minyatür, birkaç tablo: Osman Hamdi Bey, Namık İsmail, Rembrandt, Van Gogh. Dürer… Duvarlara tutturulmuş küçük raflarda bir termometre, biblolar, çanaklar… duvarlara asılı süslü yazılmış atasözleri. Çalışma masası kâğıt ve eski kitaplarla doludur; yalnız bunlar karmakarışık bir biçimdedir ve masanın üzerinde uzun süredir çalışamadığı belli olur. Sokak kapısının yanında bir

portmanto, üst kısmında eski başlıklar: fötr şapka, kalpak, kasket ve kısa kenarlı spor şapkalar… Portmantonun çivilerinden birine asılmış bir keman kutusu, ayakkabılığın üstüne bırakılmış bir bağlama, çalışma masasının yanında bir nota sehpası; masanın üstünde notalar… Koridora yakın bir kömür sobası; uzun baca koridorda kaybolur. Sokak kapısına yakın, duvara dayalı bir boy aynası. Çalışma masasının karşısındaki duvarda bir pencere. Coşkun kanepede oturur ve elindeki kitabı biraz sıkıntıyla okur. Yanında Saadet Nine bir albüme bakmaktadır. Yemek masasının üzerinde bulunan kâğıtları okuyan Saffet ellerini çenesine dayamış, kâğıtlara iyice eğilmiş. Çevresiyle ilgisi kesilmiş gibidir, arada bir başını sallar, tavana bakar. Karşısında Ümit ciddi bir tavırla bir şeyler yazmaktadır. Boy aynasının önünde Cemile, komşu kadının elbisesinin üstüne iğnelerle tutturmuş olduğu elbiseyi prova eder.

Coşkun elindeki kitabı bırakır, yerinden kalkar ve kitaplığın önüne giderek kitapları gözleriyle inceler,başını sallar, çevresine bakar, gözü çalışma masasına takılır, masanın yanına gider ve kâğıtların altında ortasından açık duran bir kitabı seçer ve kâğıtları devirmeden onu almaya çalışır.

Oğuz Atay, Oyunlarla Yaşayanlar

3. Oyunlarla Yaşayanlar adlı tiyatro metninin dekorunun anlatıldığı yukarıdaki bölümü, oyundan alınmış görsellerle karşılaştırınız. Görsellerin metni ne ölçüde yansıttığını tartışınız.

            Yazılanla görsellerin hemen hemen aynı yapıya sahip olduklarını , yakın olduklarını görebiliyoruz.