Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide)

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDİDE)

Edebiyatımızda. Tanzimat döneminde Şinasi ile birlik­te Batılılaşma ve yenileşme çabalan başlar. Bu çaba­lar, XIX. yüzyılın son yıllarında olumlu biçimde sonuç­lanmıştır. Tanzimat döneminde başlayan eski-yeni tar­tışmaları daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasında daha da şiddetlenerek sürer 1895 sonunda. Malûmat adlı bir dergide yazan Mual­lim Naci ve taraftarları ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki tartışmalar “kafiyenin göz için mi. kulak için mi olması gerektiği” konusunda yeninden alevlenir.

Bu sırada Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet ihsan (Tokgöz) tarafından çıkarılmakta olan Servet-i Fünun dergisini yenilikçilerin sesi olabilecek bir dergi olarak görür. Servet-i Fünun, o zamanda kadar fen ağırlıklı bir dergidir. Recaizade Mahmut Ekrem, 1896da Ahmet İhsan’ı ikna eder ve derginin başına, Mekteb-ı Sultani’den öğrencisi olan Tevfik Fikret‘i getirir. Böylece Servet-i Fünun edebiyatı başlamış olur.

Tevfik Fikret’in, Servet-i Fünun’un başına geçmesiyle birlikte bu dergi yenilikçilerin sesi ve yayın organı hali­ne gelir. Dergide Cenap Sahabettin, Hüseyin Sıret (Özsever), Hüseyin Suat (Yalçın), Ali Ekrem (Bolayır), Süleyman Nesip. Süleyman Nazif. Ahmet Reşit, Celâl Sahir (Erozan) gibi şairlerle Halit Ziya (Uşaklıgil), Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit (Yalçın), Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Saffet-ı Zıya, Ahmet Şuayp gibi genç ya­zarlar yazmaya başlarlar.

Edebiyatımızda gerçekten geniş ve etkili bir yer tutan, edebiyatımızın Batılaşmasında büyük rolü olan bu sa­natçılar, 1896’dan 1901’e kadar süren kısa dönemde şiir roman, hikâye, eleştiri ve anı türlerinde başarılı ürünler verir. Ne var ki Servet-ı Fünun dergisi 1901 de Hüseyin Cahit Yalçının, Fransızcadan çevirdiği “Ede­biyat ve Hukuk” adlı makaledeki bazı ifadeler yüzün­den kapatılır. Derginin kapatılmasıyla birlikte de Ser­vet-ı Fünun edebiyatı sona erer.