TYT Türkçe Deneme Sınavı – 28

TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 28

1.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir sıfat, belgisiz adılı niteleme göreviyle kullanılmıştır?

A)  Herkes onun bu konuda haksız olduğunu biliyordu.

B)  Öğrencilerin çoğu okuldan sonra buraya gelerek ders çalışıyordu.

C) Gençlik yıllarında sakin biriymiş, şimdi de o sakin­liğini devam ettiriyor.

D)  Çocukların hiçbiri okula gitmemiş, hepsi hastalığı evde atlatmaya çalışıyordu.

E)  İlkbaharda buradaki bütün çiçekler açmış ve bura­sı cennetten bir köşeye dönüşmüştür.

 

2.       Yazar, masallardan, düşlerden geçerek gerçeği yeni­den kuruyor ve oluşturduğu gerçeküstü atmosferde hep insanın duygularını, var oluşunu sorguluyor. Do­kunaklı konuları trajediye kaçmadan işleyen genç ya­zar, öykülerinde ilginç sözcüklerin peşinden gidiyor, duyulmamış seslere kulak kabartıyor; merak dozunu hiç düşürmeyerek okurların yapıttan kopmasına fırsat vermiyor. Dehşet, ironi ve kederi harmanlayarak insan doğasının en karanlık bölgelerinden kesitler sunuyor okura.

Bu parçadan sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Anlaşılması çaba gerektiren bir kurgu oluşturduğu

B)  Yapıtlarında kullanılmamış söyleyişlere yer verdiği

C)  Yapıtlarının sürükleyici bir anlatımı olduğu

D)  insanın bilinmeyen yönlerine ışık tuttuğu

E)  Gerçeği yeniden biçimlendirdiği

 

3. Sanatçı günlük yaşamın telaşı içinde fark etmediğimiz küçük olayları, ince ayrıntıları yakalayan bir dil duyar­lılığı ile anlatıyor.

Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam aşağıda­ki cümlelerin hangisinde vardır?

A)  Çağımızda görmezden gelinerek yerini romana bı­rakan şiir geçmişte en önemli edebiyat türüydü.

B)  Romanda olaylar dikkat çekici bir dille ustaca kur­gulanmış.

C)  O, yaşlı adamın sözlerine aldırış etmiyor, bildiğini okuyordu.

D)  Yazılan binlerce romanın kalabalığı içinde okurun dikkatinden kaçan çok güzel yapıtlar yayımlanıyor.


E)  Öğretmenimiz Türkçe derslerinde seçtiği güzel me­tinleri bize de okuyor.

 

4.             I.  Orhan Veli’yi okuyan herkes onun günlük yaşamı ne denli başarılı bir biçimde şiirleştirdiğini görür.

II.  İki eski dost eften püften nedenlerle birbirini kır­mıştı.

III.  Kadın yaramazlık yapan çocuğa sertçe bağırdı.

IV.   Sanatçının aruz ölçüsünün yanında heceyle yaz­dığı güzel şiirler de yer alıyor.

V.  Onun yapıtları hiçbir zaman toplumsal bakış açısı­na göre değerlendirilmedi.

Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa­ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir ad aktarması yapılmıştır.

B)  II. cümlede, anlamsız sözcüklerin bir araya gelme­siyle oluşan bir ikileme yer almaktadır.

C)  III. cümlede, bir duyu aktarması yapılmıştır.

D)  IV. cümlede, “ölçü” sözcüğü bir terimdir.

E)  V. cümlede, karşıt anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.

 5.      Edebiyat ve yazarlık dersleri vermiş, oyunculuk yap­mış yazarın, deneme ve makaleleri kalburüstü dergi­lerde, ayrıca Çek ve Danimarka dillerinde kitap olarak yayımlanmıştır. Öykülerini kimsenin dil ve üslubuna benzemeyen bambaşka bir biçemle yazmıştır. Gülüm-setirken düşündüren bir anlayışı benimsemiştir. Öykü­lerin kurgusu yaşadığı yöredeki insanların iletişim ve ilişkilerine odaklanıyor, ancak kapsamı bütün bir insan­lığı kuşatıyor. Bu yüzden paylaştığımız çok şeyi bulu­yoruz satır aralarında.

Bu parçadan sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Yapıtlarının başka dillere çevrildiği

B)  Öykülerinin eğitimli bir okur kitlesine seslendiği

C)  Kendine özgü bir biçemi olduğu

D)  Öykülerinin yerelden evrensele ulaşan yönlerinin olduğu

E)  Yazın alanında çeşitli çalışmalarının olduğu

 

6. (I) Yazar bu yapıtını romantizm akımından etkilenerek oluşturmuştur. (II) Bu açıdan bakınca yapıtta güçlü duygularla hareket etme, doğaya özlem, toplumsal düzene yönelik eleştiri hemen fark ediliyor. (III) Ancak bütün bunlar yazarın estetik tercihinden kaynaklanmı­yor; aynı zamanda yazar bu yapıtıyla toplumsal sorun­lara ışık tutmayı amaçlıyor. (IV) Doğayı anlatma, ro­mantizm akımının çok önemli bir motifi olmuştur her zaman. (V) Bu yönüyle yapıt, sanatçının, katı kuralla­rın hakim olduğu bir toplumun sesini, acizliğini yan­sıttığı bir ifade aracına dönüşüyor. (VI) Yazar bu yapı­tıyla benzersiz bir lirizmle ve mükemmel tasvirlerle topluma olan borcunu ödediğini düşünüyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B) III.            C) IV           D) V.           E) VI. 

 

7.      Milattan önceki dönemlerde sedir; güzel kokusu, çürümemesi ve renginin güzelliği nedeniyle saray ve ta­pınakların yapımında, firavun ve üst düzeydeki devlet görevlilerinin mumya tabutlarının hazırlanmasında, beyaz reçinesi de mumyalamada kullanılırdı. Halk ara­sında katran olarak bilinen ünlü sedir ağacı, Türkiye’de Batı ve Orta Toroslar ile Doğu Toroslar’ın iç ve dış bö­lümlerinde, Antitoros ve Amanos Dağları’nda bulunu­yor. Kutsal kitaplarda büyüklüğün, gücün, görkemin, ünün, onur ve zenginliğin simgesi olan sedirin en mü­kemmel yetiştiği topraklar ise Çığlıkara Ormanıdır.

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisinden yararlanılmıştır?

A) Öykülemeden

B) Açıklamadan                        

D) Tanık göstermeden

E) Karşılaştırmadan 

 

8.      (I) Sanatçı, yapıtını roman sanatının bütün incelikleriy­le on iki yıl aralıksız çalışarak tamamlamıştır. (II) Za­man, karşıt kültürler, aşk, hastalık, ölüm gibi evrensel temaları işlemiştir. (III) Birinci Dünya Savaşı öncesinde çağın sorunlarını, bir uygarlığın çöküşünü inceleyen yapıt, bu yönüyle çağa tutulan bir ayna olma niteliği de taşır. (IV) Yapıt; yazarın sıkıntılarını, bunalımlarını, çağı­na bakışının da olduğu bir iç yolculuğu içeriyor. (V) Yer yer otobiyografik öğelerin de yer aldığı bu roman sa­natçının en yetkin yapıtıdır.

Bir sanatçının yapıtının ele alındığı bu parçayla il­gili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, olumlu bir eleştiri söz konusudur.

B)  II. cümlede, içeriğiyle ilgili bilgiler verilmiştir.

C)  III. cümlede, gerçekçi nitelikler taşıdığı belirtilmiştir.

D)  IV cümlede, yargı gerekçesiyle ortaya konmuştur.

E)  V. cümlede bir karşılaştırma yapılmıştır.

 

9. (I) Sanatçı, tam bir öykü ustasıdır; küçücük bir kıvılcım­dan hareketle tadına doyulmaz öyküler çıkarır. (II) İlk yapıtlarında doğup büyüdüğü İnegöl’den yola çıkarak taşralı gençlerin öykülerini, aşklarını, umutlarını taşımış­tı okura. (III) Bu son yapıtıysa, sanatçının hayatta bir kı­rılmaya işaret eden yeni, değişik öykülerden oluşuyor. (IV) Bu öyküler gerçekle hayal arasında duruyor, öykü­cülüğümüze fantastik, mitolojik tatlar getiriyor. (V) İnanıl­mazı, tuhaf hayvanları, hayaletleri konu ediniyor ve okur­larına ilginçlikler hazırlamayı iyi biliyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir beğeni dile getiriliyor.

B) II. cümlede, ilk yapıtlarında gerçek yaşamla ilgili öyküler kaleme aldığı ortaya konuyor.

C) III. cümlede, son öykülerinin öncekilerden farklı yönleri olduğu belirtiliyor.

D)  IV. cümlede, bir saptama yapılmıştır.

E) V. cümlede, kendi düşüncelerini öykülerinin doku­suna ustaca sindirdiğinden söz ediliyor.

 

10.    (I) Düşüncelerin sürekli değiştiği bir ortamda, eleştir­menlerin görüşleri de değişir. (II) Ancak bu değişme dünü inkâr etmekle değil, tamamlamakla olur. (III) Fel­sefi görüşten yoksun bir eleştirmen nasıl düşünülemezse dünkü görüşlerinin bütünüyle tersini savunan bir eleştirmen de düşünülemez. (IV) Bizde gerçek eleş­tirmenin olmayışının nedeni, şüphesiz gerçek bir dü­şünce ve sanat ortamının bulunmamasıdır. (V) Ne za­man sağlam bir sanat ve düşünce dünyamız olur, işte o zaman gerçek eleştirmenlerimiz de olur. (VI) Bunun için de bütün sanatçılarımıza ve düşün adamlarımıza bu ortamın oluşmasında büyük görevler düşmektedir.

Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci pa­ragrafın hangi cümleyle başlaması uygun olur?

A) II.           B) III.           C) IV.             D) V.             E) VI.

11.    Ünlü eleştirmen nasıl eleştiri yaptığıyla ilgili bir soruya, “Ben adların değil, yapıtların eleştirisini yapıyorum.” bi­çiminde yanıt veriyor.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi böyle düşünen bir eleştirmenin tutumunu yansıtan bir örnek değildir?

A)  Sanatçının önceki öykülerinde kullandığı yalın an­latımı bu yapıtında göremiyoruz.

B)  Çevresiyle son derece uyumsuz olan bu sanatçı­nın geniş bir okur kitlesine seslenememesi hiç de şaşırtıcı değil.


C)  Yazar, bu öykülerinde özgün bir söyleyişle okurla­rın ilgisini çekecek konuları ele almış.

D)  Kişilerin iç dünyalarının öne çıktığı bu roman, bel­li bir birikimden yoksun olan okurların kolay kolay anlayamayacağı bir dille kaleme alınmış.

E)  Bu röportaj kitabı, her düzeyde okurun mutlaka bir şeyler öğrenebileceği, çağdaş bilgilerle donatılmış bir yapıttır.

 

12.           En güzel rüyaların bile bir sonu vardır

Bir bahar rüzgârından alarak bir sabah hız

Mevsimlerin ömrünü yaşamıştı aşkımız

Onu şimdi kaybettim, şimdi sonbahardır

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) İşaret sıfatı                        B) Ad tamlaması                   C) Bağlaç

D) Bağ-fiil                               E) Belirteç

 

13.    Aşağıdaki dizelerin hangisinde altı çizili ekler bir­birinden farklı görevde kullanılmıştır?

A)            Bir çift güvercin havalansa

                Yanık yanık koksa karanfil

B)            Ben güzel günlerin şairiyim

Saadetten alıyorum ilhamımı

C)            Nerdeyse gün doğacak

Herkes gibi kalkacaknız

D)            Dörtnala haberci ilkyazdan

Aşağıdan inceden beyazdan

E)            O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör

Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör

 

14.    İstanbul Boğazı’nda, Türkiye’yi Avrupa’dan ayıran o eş­siz doğa harikasında, el değmemiş, sadece deniz fe­nerlerine ev sahipliği yapan burunlar var. Kireçburnu da bunlardan biridir. Temiz havası ile Osmanlı dönemi­nin en önemli sayfiye yerlerinden olan bölge, bugün de bu özelliklerini korumayı başarmış. Fransız yazar Lamartine burası için, bütün Osmanlı ülkesinin saklı sularıdır, diyor. Ağaçlarla kaplı yamacı, sahildeki geniş ve uzun yürüyüş yolu, sahil lokantalarıyla hafta sonu gezintilerini sevenlerin uğrak yeridir burası.

Bu parçada virgülün aşağıdaki kullanımlarından hangisinin örneği yoktur?

A)  Özneyi kendinden sonra gelen öğelerden ayırmada

B)  Sıralı cümleleri ayırmada

C)  Eş görevli sözlerin arasında

D)  Tırnak içinde verilmeyen alıntılarda

E)  Ara sözlerin başında ve sonunda

 

15.    (I) Karadeniz insanının yaşamının önemli bir parçası­dır mısır. (II) Her evin bahçesinin bir tarafı mısır tarlasıdır. (III) Ve o tarlanın diğerlerinden ayrıcalıklı, belki bi­razcık da kutsal bir tarafı vardır. (IV) Bu tarlalardan top­lanan mısır değirmene götürülüyor ve burada öğütülerek mısır unu haline geliyor. (V) Bu kadar uğraştan sonra mısır unundan yapılan mısır ekmeği, hem sağ­lıklı hem de verilen zahmete değecek lezzette oluyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle iki öğeli bir ad cümlesidir.

B)  II. cümlenin yüklemi ek eylemin geniş zamanıyla çekimlenmiştir.

C)  III. cümlede, sıfat tamlamasına yer verilmiştir.

D)  IV cümlede “tarlalardan” sözcüğündeki “-dan” eki tamlayan eki göreviyle kullanılmıştır.

E)  V. cümlede birden fazla eylemsiye yer verilmiştir.

 

16.    TRT Roman Ödülü’nü aldığında Oğuz Atay otuz altı  yaşındaydı.

                              I                                                            II

Sürpriz bir şekilde hayatını kaybeden bu  ünlü sanatçı, ironik yaklaşımı,

     III

zengin biçimsel dene­meleri ve olağan üstü üretkenliğiyle Türk insanını,

                                                             IV

özellikle de Türk aydınını benzersiz bir biçimde yansıttı. Fazlasıyla

 hak ettiği halde yaşarken görmediği ilgiyi  ölümünden sonra gördü.

        V

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

17.    (I) Birçok sanatçı İstanbul’un güzelliklerinden yararla­narak kendi duygu ve hayal dünyasını yansıtır. (II) Ne­cip Fazıl ise İstanbul’u insanın soluduğu hava ile özdeşleştirir. (III) Ona göre İstanbul’u ihmal ettiğimizde tarihimizi, sanatımızı, müziğimizi de ihmal etmiş olu­ruz. (IV) O, bu düşünceden hareketle İstanbul’u Türki­ye’nin tarih ve kültür mirası kabul eder. (V) İstanbul’u kişileştirerek iç dünyamızın duygularını ve tutkularını dile getirir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi yapısı bakımından ötekilerden farklıdır?

A) I.         B) II.           C) III.           D) IV            E) V. 

 

18.    Okurlar, çoğu zaman genellikle de farkında olmaksızın kendi dünya görüşüne yakın bir edebiyattan yana olur; bu yüzden —.

Bu cümlenin sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  hiçbir okur, hayat anlayışına uymayan bir yapıta il­gi göstermemiştir

B)  sanatçılar, düşünce zenginliği taşıyan yapıtlar yaz­mayı ihmal etmemelidir

C)  sanatçılar, yapıtlarında okuru yönlendirmemelidir

D)  okurların beklentileri, sanatçılar için hiç önemli de­ğildir

E)  birçok sanatçı, yapıtında toplumsal sorunlara çö­zümler sunar

 

19.    Bugüne dek gerçekleştirilmiş arkeolojik kazı ve araştır­malar ,

                                                                                                         I

Anadolu’nun bilinmeyen geçmişini gün ışığına çıkarıyor. Göbekli Tepe, Kaletepe, Çayönü, Çatalhöyük Troya Geçmişin heyecan verici izlerini

                                                            II


barındıran bu yerlerden kimi çok tanıdıktır, dünyaca ün kazanmıştır ;

                                                                                                               III

kimi ise sessiz sedasız, kendi halindedir . Ama hepsi de uygarlık tarihini

                                                                IV

oluşturan muazzam bir mozaiğin pırıl­tılı taşlan gibidir. Ne dersiniz, hep birlikte keşfedelim mi bu muazzam tarihi !

                                                                     V

Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

 20.    insanlığın adım adım ilerlemesini sağlayan şey yazıdır. Çünkü insanoğlu sözcüklerle düşünmüş ve kendini yazı dediğimiz büyülü şekillerle ifade etmiştir. Böylece düşünceler, yeni ve farklı düşünceleri doğurarak gü­nümüzün güzel sanatlarını ve bilim dallarını ortaya çı­karmıştır. Daha sonraları “aydınlanma” dediğimiz dü­şünsel gelişim süreci de yazıyla yaygınlaşmış, düşün­ce, insanlığın ortak bir değeri olarak kabul edilmiştir. Böylelikle düşünen ve araştıran bireylerin sayısı arta­rak bilim ve sanat dallarının temelleri atılmıştır.

Bu parçada yazıyla ilgili olarak aşağıdakilerin han­gisi vurgulanmaktadır?

A)  Uzun bir geçmişinin olduğu

B)  Okuryazar sayısını artırdığı

C)  Bilim ve sanata kaynaklık ettiği

D)  Farklı düşünceleri ortaya çıkardığı

E)  insanlar arasında iletişimi sağladığı

 

21.    İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı, yaklaşık bin haneli sessiz sedasız

                                           I

küçük bir belde olan Birgi; sadece koruma altındaki  Osmanlı evleriyle

                     II                                                         III                        IV

değil, gündelik yaşam gelenekleriyle de asırlık ağaçlar arasında saklı

                                                                       V

kalmış bir  tarih.

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, hem iyelik hem de durum eki almıştır.

B)  II. sözcük, hem niteleme hem de belirtme sıfatı al­mıştır.

C)  III. sözcükte “-ki”, ilgi adılı olarak kullanılmıştır.

D)  IV, söz, belirtisiz bir ad tamlamasıdır.

E)  V. sözcük, isimden isim yapım eki almıştır.

 

22.    Birçoğu buna karşıdır, ben değilim. Şair başka şeyler yapabilir. Yani şairin, şairim diye kendisini her şeyden soyutlamasına karşıyım. Şair özel bir insan değildir. Şair bir vatandaştır, hayatın içindedir, her şeyi yaşar, şiir yazar, başka bir işte de çalışabilir. Ben gazetecilik yaptım senelerce. Bir gazetenin içinde yapılabilecek her işi yaptım. Adliye muhabirliğinden, genel yayın müdürlüğüne, başyazarlığa kadar hepsini yaptım ve kendi arzumla bıraktım gazeteciliği. Bunları yaparken de hiçbir zaman şiirle olan bağımı koparmadım.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)  Şairlerin başka bir meslekle uğraşmasını nasıl kar­şılıyorsunuz?

B)  Şair, toplumsal yaşamı şiirlerinde yansıtmalı mıdır?

C)  Bir şairin, değişik konularda şiir yazması sizce doğ­ru mudur?

D)  Şairlerin, şiirlerinde kendi yaşamlarına yer vermele­ri konusunda ne düşünüyorsunuz?

E)  Şairlerin sadece güncel konularla ilgili şiir yazması doğru mudur?

 

23.    (I) Osmanlı kültürünün ve toplumsal yapının bir kesiti­ni yansıtan gölge oyunu, ülkemize Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı almasıyla geldi. (II) Sultan, ülke­ye dönerken 600 Mısırlı sanatçıyı da beraberinde ge­tirmişti. (III) Eskiden beri gölge oyununu duyan Türk sanatçılar, bu sanatçılar sayesinde gölge oyunuyla ilk kez karşılaştılar ve kısa sürede bu oyunu öğrendiler. (IV) 17. yüzyılda gölge oyununa yeni teknikler kazan­dırdılar. (V) Türk şiirini, müziğini, danslarını, mizahını, söz oyunlarını koyarak İstanbul’daki çeşitli uluslardan kişileri ekleyerek çok zengin ve renkli bir gösterime ulaştılar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik açısında ötekilerden farklıdır?

A) I.            B) II.            C)lll.             D) IV.            E) V.

 

24. Bu yazarımız, parıltılı anlatımlarla, herkesçe bilinme­yen sözcüklerle oluşturuyor yapıtlarını. Ancak okurlar yazarın bu anlatımını aşıp yapıtta anlatılanlara odakla­namıyor. Yazar özgün olma iddiasıyla bunu yaptığını söylüyor ancak yazarın yaptığının, okurla arasına duvarlar örmek anlamına geldiğini söylemek hiç de yan­lış olmaz.

Bu parçada “okurla arasına duvarlar örmek” sözüyle sanatçıyla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Anlatımıyla, okurların yapıtı anlamalarını zorlaştırdığı

B)  Süslü söyleyişlerle özgün bir anlatım oluşturduğu

C)  Her yapıtını farklı anlatım biçimleriyle kurguladığını

D)  Duru bir anlatımla okurların dil evrenini geliştirdiği

E)  Yapıtlarının anlatımının okurlarca çok beğenildiği

  

25.    (I) Roman, bir tiyatro adamının, çileli sanat hayatını ve bu çileler ortasında geçirdiği bir gönül fırtınasını dile getiriyor. (II) Kahramanların toplumsal yaşama ayak uyduramayışını işleyen roman, bize, dünyamızı dost­lukları ve düşmanlıkları ile anlatıyor. (III) Yazarın önce­leri ağır aksak ilerleyen ve yer yer özentili hatta zorla­maya kaçan dili, bu fırtınalı hayatı anlatırken akıcılık kazanıyor. (IV) Kahramanlar canlı birer tip olarak karşı­mıza çıkıyor. (V) Öyle ki, romandaki her kahramanın yaşamda bir karşılığını görebiliyoruz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazarın üslubuna yönelik bir değerlendirme yapıl­mıştır?

A) I.           B) II.           C) III.            D) IV.             E) V. 

 

26.    Yeni yetişen genç şairlerimizin birbirlerini izlediklerini, yazdıklarının çoğunun hep birbirine benzediğini görü­yoruz. Biri, bir yol tutup kendini gösterdi mi arkasına takılan takılana… Bu, dünyanın her yerinde böyle oldu­ğundan, bizde de böyle olması garip karşılanmamalı. Ancak eleştirmenlerimizin bu durumu doğal karşılamalarına yönelik aynı şeyi söyleyemeyiz. Günümüzde eleştirmenlerimizin bu şekildeki tutumu, şiirimizin ge­lişmesini engellemektedir ne yazık ki.

Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden ya­kınmaktadır?

A)Genç şairlerin toplumun kültürel dokusunu yansı­tan şiirler ortaya koyamamalarından

B)Genç şairlerin kendilerinden önceki birikimi değer­lendirmemelerinden

C)Eleştirmenlerin, genç şairlerin birbirlerini taklit edi­şine duyarsız kalmalarından

D)Şiir eleştirisinin ülkemizde yeterince ilgi görmeme­sinden

E) Genç şairlerin, eleştirmenlerin uyarılarını dikkate almamalarından

 


27.   (I) Ankara’ya doğru gitmekte olan buharlı tren, homur­danarak ilerliyor ve koyu, isli dumanlarını içinden geç­tiği uçsuz bucaksız bozkıra dağıtıyordu. (II) Üzgün bir şeklide duran sonbaharın acımasız kışı haber veren günlerinden biriydi. (III) Küme küme, siyah bulutlar; yükünü boşaltacak uygun bir yer arıyormuş gibi, sağa sola koşup duruyordu. (IV) Güneş unutulmuş, bozkırı adeta bir mehtap manzarası kaplamıştı. (V) Gözün gö­rebildiği, canlının gezebildiği her yerde; keskin, delice bir poyraz vardı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I.de, varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.

B)  ll.de, insan dışındaki varlıklara insanlara ait özellik­ler aktarılmıştır.

C)  lll.de, bir yineleme yer almaktadır.

D)  IV.de, farklı duyulardan yararlanılmıştır.

E)  V.de, mecazlı bir söyleyiş söz konusudur.

 

28.    Yazar, diğer öykülerinde olduğu gibi bu öyküde de tip çizmede oldukça başarılı. Kahramanlarını adeta ara­mızdan çekip almış. Öyküdeki kişiler sağımızda, solu­muzda gördüğümüz bildik insanlar. — Çünkü onları isimleriyle, işleriyle, yaşadıkları çevreyle ete kemiğe büründürüp olduğu gibi öykülere aktarıyor.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  Fakat yazar, bu sıradan insanları, onlara üstün özellikler yükleyerek anlatıyor.

B)  Böylece yazar, her öyküsünde yeni tiplerle çıkıyor karşımıza.

C)  Ama bunların hepsi de yazarın kurmacasal dünya­sının ürünleridir.

D)  Ne var ki anlatımın yapaylığı bu gerçekliği gölgeli­yor.

E)  Belli ki yazar, kahramanlarını oluştururken çok iyi gözlem yapmış. 

  

29.    Bu eleştirmene göre sanat eseri, oluşturuluş bakımın­dan bireysel de olsa sanatın kendi oluşumu bakımın­dan toplumsaldır. Başka bir deyişle, doğduğu toplu­mun yapısı, yasa ve koşulları, sanatçının ister istemez sosyal olayları anlatmasını gerektirir. Bir yapıt toplu­mun üstünde, soyut ve bağımsız bir varlık değildir. Bu açıdan —

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre  aşa­ğıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  hiçbir yapıt gerçek anlamda bilimsel bir temele oturtulamaz.

B)  yazarlar sadece kendilerini anlattıklarında bile as­lında toplumdan kopmamışlardır.

C)  gerçek bir sanatçının içinde yaşadığı topluma yön vermesi gerekir.

D)  okurların tepkisini önemsemeyen bir yazarın yapıt oluşturması olanaksızdır.

E)  bir sanatçının toplumu oluşturan bireylerin ortak beklentilerini dikkate alması gerekir.

 

30. (I) Ta çocukluğumdan bu yana, kendimi bildim bileli, daha okuryazar değilken bile şiirler dinledim. (II) Son­ra folklor çalışmaları yaptım, denemeler, röportajlar yazdım. (III) Çalışmalarımda halkın dilinden ve kültü­ründen ayrılmadım, yapıtlarımın çatısını daima günlük konuşma diliyle kurdum. (IV) Halkın mutluluğu benim için her şeyden daha önemlidir. (V) Ben, etle kemik na­sıl biri birinden ayrılmazsa sanatımın halktan ayrılma­masını isterim.

Bir sanatçının kendisinden söz ettiği bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, küçük yaşlardan itibaren edebiyatla uğraştığından söz ediyor.

B)  II. cümlede, yaptığı yazınsal çalışmalardan bahse­diyor.

C)  III. cümlede, yapıtlarının anlatım özellikleri üzerinde duruyor.

D)  IV. cümlede, toplumu anlatmayı görev saydığından söz ediyor.

E)  V. cümlede, sanat anlayışıyla ilgili bir somutlama yapıyor.

 

31.    Şairlerle yazarlar ürünlerinin sağlıklarında tez elden ta­nıtılıp değerlendirilmesini beklerler. Bu, onların doğal hakkı ve özlemidir. Kuşkusuz, hem onlara, hem de kendi işine saygı duyan her eleştirmen de böyle düşü­nür, daha doğrusu, düşünmelidir. Gel gelelim —- Baş­ta yayın bolluğu ve zaman darlığı olmak gibi çeşitli en­geller eleştirmenlerin, işlerini yapmalarını geciktirir. Do­layısıyla eleştirmen dört gözle beklendiği yere çoğun­lukla az ya da geç varır. Bu yüzden, yaşarken eleştir­meye fırsat bulamadığı bir şairi ve yazarı ölünce değer­lendirmek zorunda kalır eleştirmen.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki sözlerin hangisi getirilmelidir?

A)  atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.

B)  araya soğukluk girmiştir.

C)  evdeki hesap çarşıya uymaz.

D)  kazdığımız kuyuya kendimiz düşeriz.

E) araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.

32.    Sanatçı, hem kendi tarihimizden hem de dünya tarihin­den seçtiği öyküleriyle çocuklara, mutlu bir dünya oluş­turmanın gerekliliğini gösteriyor. Kitaptaki öykülerin ki­misi masallara dayanıyor, kimisi tarih kitaplarında da var. Yazar çocukların, hem kendi ülkemizi, hem de dün­yayı tanıması gerektiğini ve sevgi dünyasının ancak böyle kurulacağını, kötülüğün ve haksızlığın bilgiyle yok edileceğini belirtmek amacıyla bu öyküleri bir ara­ya getirdiğini söylüyor. Sıcak ve samimi bir dille kaleme alınmış bu kitapta kendi tarihimizden ve dünya tarihin­den seçilmiş, ünlü kişilerin öykülerini bulacaksınız. Öy­külerin birçoğu gerçekten yaşanmış. Kimileri de ağız­dan ağıza söylenerek günümüze ulaşmış.

Bu parçada sözü edilen öykülerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılmaz?

A)  Toplumun her kesiminden okura seslendiği

B)  Belli bir amaç doğrultusunda seçildikleri

C)  İçten bir anlatımı olduğu

D)  Tanınmış kişilerin öykülerinin yer aldığı

E)  Fantastik ve gerçekçi öğelerin bir arada bulunduğu

 

33.    Okumak da yazmak gibi hayatın yetersizliklerine bir karşı koyma eylemidir. Hayatımızda eksik gördüğümüz her şeyi roman ve öykülerde ararız. Yaşadığımız haya­tın daha iyi olması gerektiğini düşünürüz ve bu yönde bazı eksik yönlerimiz varsa onları okuyarak gidermeye çalışırız. Okuduğumuz kitaplar sayesinde toplumsal ya­şamda karşılaşacağımız problemlere hazırlıklı olmaya çalışırız, uzlaşmacı yönü gelişmemiş bireyler olmaktan kurtuluruz. Düşünsel yönden ilerlemenin itici gücü olan eleştirel anlayışımızı geliştiririz.

Bu parçada kitap okumayla ilgili olarak asıl anlatıl­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kitap okuma alışkanlığı, kolay kazanılan bir beceri olarak görülmemelidir.

B)  Okurlar, kendi hayat görüşüne yakın bulduğu ki­tapları daha fazla okumaktadır.


C)  Herkesin, kendi seviyesine göre yazılan yapıtları okumaya dikkat etmesi gerekmektedir.

D)  Kitap okumak, hayata geniş bir bakış açısıyla bak­mamızı ve yaşam tecrübesi kazanmamızı sağlar.

E)  Okuma eylemi, bir ömür boyu bir rehber eşliğinde sürdürülmesi gereken bir eylemdir.

 

34.    Sanatçı yıllarca şiir yazdı, çok gayret sarf etmesine kar­şın şiir yazmaya ilk başladığı dönemdeki biçimleri bu­gün de kullanmaya devam ettiğini, o dönemdeki sıra­dan imgeleri bugün de kullandığını görüyorum. Onca yıla karşın şiirde hiçbir ilerleme kaydedemeyen sanat­çı, şiir yazmanın kendisi için bir çıkmaz sokakta dolaşmak olduğunu görmeli artık.

Bu parçada attı çizili sözle, sözü edilen şairle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şiir konusunda yenilikler yapması gerektiği

B)  Sıradan söyleyişleri kullanmaya devam ettiği için hiçbir ilerleme gösteremeyeceği

C)  Konuyu anlatımdan daha çok önemsediği

D)  Okurların beklentilerini karşılamadan kalıcılığı ya­kalayamayacağı

E)  Şiir yazmaya başladığı dönemlerdeki başarıyı ko­ruyamadığını

 

35.    Bu eleştirmenimiz, sert bir tartışma üslubunun hüküm sürdüğü, herkesin birbirinin en ufak açığını bulmaya çalıştığı bir edebiyat ortamında kendi hata ve eksikle­rini ortaya dökme cesaretini gösterebilen nadir insan­lardandı. Öte yandan beğendiği eserler için de beğen­medikleri için de aynı üslubu benimsemiştir. Kısacası o, düşüncelerini ödün vermeden ve insanları kırıp dökmeden açıklayan bir eleştirmendir.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edi­len eleştirmenin özelliklerinden biridir?

A)  Kendi düşüncelerini tek doğru olarak görme

B)  Okuru yönlendirmeyi amaçlama

C)  Okurların beklentilerini dikkate almama

D)  Eleştirilerini beğenileri doğrultusunda yapma

E) Öz eleştiri yapabilme

 

36.    Günümüz Türk hikâyeciliğinin özgün isimleri arasında yer alan sanatçı, yapıtlarında betimleyici bir üslupla ve ayrıntılara yer vererek canlı bir anlatım kullanır. İlk dö­nem yapıtlarında küçük esnafların, büyük kent yaşamı içindeki durumlarını ve çelişkilerini tüm canlılığıyla ol­duğu gibi yansıtırken; sonraki eserlerinde bireylerin ruhsal durumunu çevresiyle olan ilişkileriyle birlikte aktardığı görülür, ikinci Yeni’nin şiirdeki tutumunu hi­kâyeye uygulamaya çalışan sanatçı, uzun cümleli an­latıma dayanan ve bireyin psikolojik açmazlarını ince­leyen eserler vermiştir. Sanatçının hikâyelerinin yanı sıra çocuklar için yazdığı kitaplar da bulunmaktadır.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yapıtlarında konu açısından değişimlerin olduğuna

B)  Gerçekçi bir anlatıma sahip olduğuna

C)  Farklı yaş gruplarındaki okurlara seslendiğine

D)  Sanatçının günümüz edebiyatındaki yerine

E)  Öykülerinde kendi yaşamına ait ayrıntılara yer ver­diğine

 

37.    Bir sanat yapıtı, yaşam ve dünya hakkında o güne ka­dar alışık olduğum bakış açısının dışında bir bakış açı­sı bende uyandırıyorsa işte o zaman heyecanlanıyo­rum. Dolayısıyla romanlarımda da öykülerimde de ye­ni arayışlar içinde olmak her zaman ön planda oluyor benim için. Son yapıtımda da en araştırıcı, beni en çok heyecanlandıran öykülerimi bir araya getirdim. Hem biçimsel arayışlar var hem de pek değinilmemiş konu­ların yazı yoluyla araştırılması.

Kendisinden böyle söz eden bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?

A)  Herkesin kolay anlayabileceği yapıtlar yazdığı

B)  Anlattıklarının odağına kendi yaşamını yerleştirdiği

C)  Toplumsal konularda yazmayı tercih ettiği

D)  Başka yapıtların anlatımından etkilenerek yapıt oluş­turduğu

E)  Her yapıtını farklı bir bakış açısıyla oluşturmaya ça­lıştığı

 

38.    Bana göre dünyada Mevlana, Yunus Emre, Homeros, gibi çok az gerçek şair vardır. Onların dışında herkes şiire benzer şeyler yazıyor, isteyen kendisine şair diye­bilir, ben demem, çünkü — bu açıdan okurlarım beni bu büyük sanatçılar gibi görüp bana değer verirse bu okurlarımın takdiri olur.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden han­gisi getirilirse sözü edilen sanatçının alçak gönüllü olduğu anlaşılır?

A)yaptığım biçimsel denemelerin yazın dünyasında çok da beğenilmediğini gördüm.

B)  eleştirmenler benim yetkin bir sanatçı olmadığımı düşünüyor.

C)  bu zorlu sanat uğraşında kendimi gerçek bir şair gibi görmedim hiçbir zaman.

D)  gerçek bir şairin okuru derinden etkilemesi şart de­ğildir.

E)  ben daha çok başka türlerde kendimi kanıtlamış bir yazarım. 

 

39.    Aşağıdaki cümlelerden hangisi ayraç içindeki sö­zün anlamını içermez?

A)  Yaşamımızda her zaman birileri bize kılavuzluk et­sin bize her konuda yardımcı olsun isteriz. (yönlen­dirmek)

B)  O, olur olmaz her lafa karışmaz, toplantılarda ağır­başlı davranırdı.(ciddi olmak)

C)  Okurlarına karşı sorumluluk hisseden, özü sözü bir olan değerli bir sanatçıdır o. (tutarlı olmak)

D)  Ustanın, iş konusunda söylediklerini umursamamış, yine bildiğini yapmıştı. (aldırış etmemek)

E)  Bu eleştirmen yargılarında olabildiğince nesnel ve bilimsel bir yaklaşım sergiliyor. (bilgiçlik taslamak)

 

40.    Okulda başarılı olman ve kendini  kanıtlaman  için  ailene

                           I                                                II              III      IV

verdiğin sözleri yapman gerekiyor.

                                V

Bu cümledeki anlatım bozukluğu numaralanmış sözcüklerin hangisinden kaynaklanmaktadır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.  

 

CEVAPLAR

1

C

9

E

17

D

25

C

33

D

2

A

10

C

18

A

26

C

34

B

3

D

11

B

19

E

27

D

35

E

4

E

12

A

20

C

28

E

36

E

5

B

13

B

21

C

29

B

37

E

6

C

14

B

22

A

30

D

38

C

7

B

15

D

23

E

31

C

39

E

8

D

16

D

24

A

32

A

40

E