2016 YGS Türkçe Soruları – (Çıkmış Sorular)

2016 YGS TÜRKÇE SORULARI

BU TESTİ ONLİNE ÇÖZMEK İÇİN TIKLAYINIZ.

1.    Sina Akyol, şiir yaşamına Su Tadında’yla başladığı günden bu yana daima okurunu da işin içine katmış, hatta okurunu şair yapacak boşluklar bırakmaya başlamıştır. Dizelerinde avazı çıktığı kadar susması bundan. Bu suskunluk, okur için bir sağaltım süreci aynı zamanda. Akyol’u okumak; okuru besleyen, koruyan ve düşündüren bir uğraş…

Bu parçada geçen “avazı çıktığı kadar susmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Anlamı oluşturmada okurun da sorumluluk almasını sağlamak

B) İlk şiirlerinden itibaren okurun düşüncesine uygun yazmak

C) Şiirinin anlam derinliklerini yüksek kültüre mensup okurlara açmak

D) Kısa şiirler yazarak okuru dinginleştirmek

E) Edilgen bir okur kitlesi oluşturmaya çalışmak

 

2.    Pek çok sanatçı, bayağılaşmak korkusuyla hâlâ çoğunluğu yok sayarak eski yollarında ayak diriyor. Hâlbuki çoğunlukla anlaşmak, mutlaka bayağılaşmak demek değildir. Yunan tragedyası çoğunluğun dilediği veya beğendiği gibi olmakla bayağılaşmamıştı. Değerini düşürmeden büyük kalabalıklarla uzlaşabilen bir sanattı. Zamanımızın istediği de bu olsa gerek.

Bu parçada geçen “çoğunluğu yok saymak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her zorluğa göğüs germek

B) Yaygın kanaatleri değiştirmek

C) Geniş kitleleri görmezlikten gelmek

D) Sanatı; sanat için değil, halk için yapmak

E) Sosyal hayatı gözden geçirmek

 

3.    Son yirmi yılda akıllı teknolojik cihazların —- tasarımları ile ilgi çekici —- stratejileri, bu cihazların bir önceki sürümlerinin değerini kaybetmesine ve çöp —- için potansiyel atık hâline gelmesine neden olmaktadır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) gösterişli – pazarlama – alanları

B) güzel – piyasa – bölgeleri

C) uygun – reklam – tesisleri

D) resmî – tanıtım – kutuları

E) sevimli – satış – merkezleri

 

4.“Kullanmak” sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangisinde “sarf etmek” anlamında kullanılmıştır?

A) Ali, otomobildeki yedek lastiği şu ana kadar hiç kullanmadı.

B) Yasin, uzun süre bilgisayar kullanmanın olumsuz etkilerini araştıracak.

C) Hatice, kendisine gönderilen parayı idareli kullanması gerektiğini biliyordu.

D) Sema, sabahları evinden işine giderken toplu taşıma araçlarını kullanıyordu.

E) Eymen, elindeki şemsiyeyi on yıldır kullandığına kimseyi inandıramadı.

 

5.    Doğaya tıpatıp uygun! -amma da yalan:

Sığdırılabilir mi doğa küçücük bir resme?

Doğanın en ufak parçası bile sonsuzdur!

Öyleyse ressam neyi çizer? Doğada görüp sevdiğini.

Peki ya neyi sever? Resmedebildiğini!

Bu mısraların bir bütün olarak içerdiği anlam aşağıdaki cümlelerden hangisiyle ifade edilemez?

A) Ressamlar aslında eserlerinde kendi seçtikleri ögeleri resmederler.

B) İki ayrı ressamın aynı yere odaklanıp aynı resimleri üretmeleri beklenemez.

C) Ressamlar gördükleri yeri kendi tarz ve ruh hâllerinin süzgecinden geçirerek kâğıda aktarırlar.

D) Ressamların görsel dünyayı birebir tuvale aktardıkları tartışma götürmez.

E) Ressamın kendi yaptığı resmi beğenme nedeni, resim için seçtiği ögeleri sevmesidir.

 

6.  Türk edebiyatının önemli sanatçılarından Yaşar Kemal’in, düşlerine sığınarak hayata tutunmaya çalışan sokak çocuklarının unutulmamaya mühürlenen hayat hikâyelerini anlattığı Neredesin Arkadaşım, büyük ustanın çocuklarla yaptığı söyleşilerden oluşmaktadır.

Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Neredesin Arkadaşım adlı eser, Yaşar Kemal’in sokak çocuklarıyla yaptığı röportajların bir seçkisi olarak yayımlanmıştır.

B) Yaşar Kemal’in sokak çocukları üzerine yaptığı araştırmalar okurlarca beğenildiği için bir araya getirilmiştir.

C) Sokak çocuklarından edindiği izlenimlerle Yaşar Kemal, Neredesin Arkadaşım adlı öyküyü sokak çocuklarına ithaf etmiştir.

D) Neredesin Arkadaşım adlı eseriyle Yaşar Kemal, ilk defa sokak çocuklarının sorunlarını bir öykü kitabında işlemiştir.

E) Sokak çocuklarının hayat hikâyelerini konu edinen Neredesin Arkadaşım adlı öykü kitabı üzerine Yaşar Kemal’le yapılan röportajlar bir kitap hâline getirilmiştir.

 

7.    (I) Yahya Kemal’in şiirlerini ikiye ayırarak yarısına eski, yarısına yeni demek garip bir hatadır. (II) Bir ruh nasıl hem yeni hem eski olabilir, özellikle Yahya Kemal gibi kişiliği bilinen bir şairde birbirine karşıt iki dünya nasıl bir arada yaşayabilir? (III) Herhâlde bu yanlışlık, onun gazellerini birer taklit olarak görmekten, Yahya Kemal’i taklitçi olarak değerlendirmekten ileri geliyor. (IV) Belki birçok kişi taklit yapabilir, taklitçi olabilir ama onun bu sınıflandırmaya girmediği kesinlikle doğrudur. (V) O, yeni şiir anlayışıyla oluşturduğu gazellerinde Türkçenin lezzetine ve öz şiire susamış bir şair olarak çıkar karşımıza.

Yahya Kemal’in anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, şiirlerine yönelik oluşmuş bir yanılgıdan söz edilmiştir.

B) II. cümlede, kişiliğiyle ilgili araştırmaların yetersizliğine değinilmiştir.

C) III. cümlede, şaire ilişkin bir görüşün sebebi belirtilmiştir.

D) IV. cümlede, kimi şairlerden ayrılan yönüne dikkat çekilmiştir.

E) V. cümlede, şairin dil ve şiir anlayışındaki duyarlılık ifade edilmiştir.

 

8.    (I) Bugünlerde bazı eleştirmenler tarafından şiirin, şiirimizin geçmişe göre gerilediği iddia ediliyor. (II) Hatta günümüzde büyük şairlerin de artık çıkmadığı, insanları derinden etkileyen güçlü şiirlerin de yazılmadığı söyleniyor. (III) Ben bu iddialara ve onun delillerine inanmadığım gibi aslına bakılırsa inanmak da istemiyorum. (IV) Fakat bu iddiayı hazırlayan pek çok nedenin sorgulanmasını ve konunun mutlaka aydınlığa kavuşturulmasını istiyorum. (V) Aslında roman ve öyküde ortaya çıkan çalışmaların niceliksel artışı düzyazıyı ön sıraya taşımışa benziyor. (VI) Şiirde ise niceliksel artışın onun niteliğine katkı sağlaması her zaman mümkün olmamasına rağmen bu alanda bir gerileme varmış gibi görünüyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde çıkarım yapılmıştır?

A) I. ile II.              

B)II. ile III.             

C)III. ile IV.

D) IV. ile V.                   

E)V. ile VI.

 

9.    (I) Dizüstü bilgisayar ekranları çaprazlama, bir köşeden ters köşeye genellikle 12 ile 20 inç arasında boyutlara sahiptir. (II) Büyük ekranların çözünürlükleri daha yüksek olduğundan görüntü daha keskin olur. (III) Büyük ekranlar daha çok yer kaplar, daha ağır olur ve pil ömrünü kısaltır. (IV) Dizüstü bilgisayar; film izlemek, oyun oynamak veya video izlemek için kullanılır. (V) Temel işlemler için kullanacak veya sıkça yanınızda taşıyacaksanız daha küçük ve hafif bir ekran tercih etmelisiniz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde hem bir karşılaştırma hem de öneri söz konusudur?

A)V.          B)IV.         C)III.          D)II.           E)I.

 

10. Çevresi (I) büyük bir piknik alanı olarak düzenlenip halka açılan Mogan Gölü’nün kuşların kuluçka ve yavrulamasına ayrılan (II) doğal park kısmında (III)  kıvrımlı (IV) ahşap yayla yolları (V) ve kuş gözlemevleri yapılmış.

Bu cümledeki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünlü düşmesi yoktur?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

 

11. Yapılandırıcı dil yaklaşımına göre dinleme, gelişimsel ve etkileşimsel bir süreçtir.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi, ögelerin dizilişi bakımından bu cümleyle aynıdır?

A) Dil öğrenme süreci dinleme yoluyla anne karnında başlar.

B) Dinleme, sadece iletişim kurmak için yapılan bir etkinlik değildir.

C) Etkili bir dinleme için dinleyici ön bilgilerini harekete geçirmelidir.

D) Dinleme becerisinin geliştirilmesi için etkinlik önemli bir unsurdur.

E) Dinleme eğitiminin bir diğer amacı zihinsel becerilerin geliştirilmesidir.

 

12. (I) Çiğdemlerden sonra gök rengindeki elbisesiyle yeni açmış sümbül görünür. (II) Gözleri yaşlı, saçları dağınık ve hâli perişandır. (III) Güzel kokusundan sarhoşa dönen şair, ona bu gönül okşayıcı kokuyu nereden, hangi aktardan aldığını sorar. (IV) Sümbülün verdiği cevap çiğdemin cevabına karşılık gelmektedir. (V) Önceleri ezel bağında henüz açılmadık bir gonca olan ve güzel kokusunu sevgilinin rüzgârından alan sümbül, bu bahar ülkesinden hicran sahiline atılmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, yüklemin türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

 

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz, eylemin nasıl gerçekleştiğini bildirmektedir?

A) Zaman hızla akarken çoğu kez, çevremizdeki güzelliklerin farkına varamıyoruz.

B) Güvercinler yiyecek bulmak için her zaman buraya gelirlerdi.

C) İşinin akşama kadar biteceğini umuyordu ama düşündüğü gibi olmadı.

D) Genleriyle oynanmış tohumların kullanımı hızla yaygınlaşıyor.

E) Biraz sonra, yaklaşık iki saat sürecek maceralı bir yolculuğa çıkacağız.

 

14. Kendisine 2’inci (I) Aristo sıfatı verilen Farabi, insan ihtiyaçlarının farklılığı nedeniyle toplum içindeki iş birliğinin (II) önemli olduğunu vurgulamıştır. Özel mülkiyeti  (III)  kabul eden (IV) Farabi, topluma ait pek çok  malın herkesçe (V) kullanılması gerektiğini belirtir. Ona göre devlet, toplumsal sözleşmeye dayanarak adaleti sağlar.

Bu parçadaki altı çizili sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

 

15. Mutluluğun en önemli sırlarından bazıları bence şunlardır ( ) ömrümüzün sonuna dek çalışmak ( ) yeteneğimiz elverdiği ölçüde yararlı yapıtlar ortaya koymak ( ) gücümüz yettiğince ailemize ve çevremize destek olmak ( )

Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (;) (,) (.) (…)                       

B)(:) (,) (,) (…)

C) (:) (;) (,) (.)                          

D)(:) (;) (,) (…)

E) (;) (,) (;) (.)

 

16.     I.Evet, İzmit ve Bursa gibi büyük sanayi şehirlerini ve körfezdeki dev fabrikaları hatırlatan bir görüntü bu.

II.Sabaha karşı şehre girerken yolun solunda sis, duman ve alevler içindeki Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın silo şeklindeki dev bacaları hafızalarımızı yokluyor.

III. Gece yollara düşüyoruz, sabahın erken saatlerinde Safranbolu’dayız.

IV.Yolda birkaç dakika seyrettiğimiz bu devasa fabrikayı geçtikten sonra Karabük şehir merkezine giriyoruz.

V. Yalnız Safranbolu’dan önce Karabük’ten kısaca bahsetmek istiyorum.

Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

 

17.     I.    Kehribar, bir ağacın milyonlarca yılda oluşan reçinesidir.

II.    Sadece iki ülkede olduğunu bildiğimiz ve ileriki yıllarda artık kalmayacağını düşündüğümüz bu malzemenin yurt dışına çıkarılması yasak.

III.  Bu pahalı reçinenin; sarılık, guatr ve stres başta olmak üzere çoğu hastalığa ciddi faydası vardır.

IV.  Bu nedenle doktorların guatr hastalarına kehribar kolyesi tavsiye ettiği bilinir.

V.   Bu kadar uzun sürede oluştuğu için fiyatı oldukça yüksektir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?

A) I. ile III.             

B)II. ile III.             

C)II. ile IV.

D) II. ile V.                    

E)III. ile IV.

 

18. (I) Hikâye etme ve masal anlatma, Doğu kültüründe önemli bir yere sahiptir. (II) Yakın Doğu ve Orta Doğu ülkelerinin halk edebiyatları; efsane, hikâye ve masallarının çokluğuyla bunu ispatlar. (III) Bunların derlenmesiyle oluşturulmuş kitaplar da birçok ailenin kütüphanesinde bulunur. (IV) Olağanüstü ögelerin, hikâyelerde önemli bir yer tuttuğu inkâr edilemez. (V) Ama Türkler, Orta Asya bozkırlarında yaşadıklarını hikâye, masal ve efsane olarak İslam dünyasına taşımıştır. (VI) İşte bu nedenle Türk edebiyatında hikâyenin, başlangıçtan itibaren daha “gerçekçi” bir söyleyiş kazandığı görülür.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.           B)III.          C)IV.          D)V.           E)VI.

 

19. (I) XIX. yüzyılda dışarıdan gelebilecek herhangi bir salgın hastalık tehlikesine karşı karantina idaresi kurulmuş. (II) Karantina, İtalyancadan alınmış ve “kırk, kırklık, kırktan ibaret” anlamına gelen bir sözcük. (III) Salgın hastalık tehlikesine karşı İstanbul’dan sonra ikinci karantina idaresi 1840’ta İzmir’de kurulmuş. (IV) Önce gemiler İzmir Karantina İdaresinin bulunduğu sahilde kırk gün bekler ve yolcular barakalarda kalırmış. (V) 1846’da Mithat Paşa Meslek Lisesinin yanındaki yerde bir karantina binası inşa edilmiş ve o günden sonra semtin adı Karantina olarak kayıtlara geçmiş. (VI) 1863’te Karantina İdaresi Urla’ya taşınsa da semt sakinleri arasında bu ismin kullanımı günümüze kadar devam etmiş.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.           B)III.          C)IV.          D)V.           E)VI.

 

20. (I) Fatih Balkış, Baht Dönüşü adlı romanında, kişisel müzik çalışmalarına ara veren bir piyanistin hayatının müzik üzerinden sorgulanmasını işliyor. (II) Önemli olan müzisyenin müzik aletini asla yarı yolda bırakmaması ve ihanet etmemesidir. (III) Eline aldığı her müzik aleti, evrenin en uzak noktalarından buralara gelen bir canlıymış hissi uyandırmalıdır onda. (IV) Sanatçının piyanosunun suskunluğu, bitirilmemiş eserlerinin yalnızlığı hepimizin matemi sayılmaz mı? (V) Müzisyenin yolculuğu, o müzik aletinin lisanıyla açıklanabilecektir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

 

21. (I) “Yazdıklarım boyumu aştı!” diyenlerden değilim. (II) Ben de elimden geldiğince iyi eserler vermeye çalıştım. (III) Ama bu eserlerdeki kaliteyi ve yeterli olup olmadığını ben değil, toplum söyleyecek. (IV) Ben de sorumluluk sahibi her insan gibi toplumsal birikime katkıda bulunmaya devam edeceğim. (V) Sağlığım el verirse çok yakın bir zamanda yeni bir romanda okurlarımla buluşmayı düşünüyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

 

22. Bolu’nun bence en güzel ilçesi Göynük, İstanbul’la Ankara’nın tam ortasındadır. Görünüşü ilk bakışta bile etkiler insanı: vadinin tabanında akan incecik dere, kıyı ve yamaçlarında eski Türk evleri, tepede yenilenmiş saat kulesi, ağaçlar, çiçekler… Usta ressamın elinden çıkmış resim gibidir Göynük. Bu tablodaki her şey çok dengeli. Abartılı renk, güzelliği bozan çirkinlik yok. Friglerden Osmanlıya birçok uygarlık bu topraklardan geçmiş, hepsi de iz bırakmıştır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Karşıt anlamlı sözcükler kullanılmıştır.

B) Betimlemelerden yararlanılmıştır.

C) Benzetme yapılmıştır.

D) Sayısal verilere yer verilmiştir.

E) Öznellik söz konusudur.

 

23. Orhan Veli Kanık kendisiyle yapılan ve öykülerinin toplandığı Hoşgör Köftecisi’nde yer alan söyleşide sanatla edebiyatı birbirinden ayırdığını söyler. Şiiri sanata sokar, öyküyü ise roman ve tiyatroyla birlikte edebiyata. Orhan Veli, “Fikir sanatta yer alamıyor ama edebiyat fikre dayanıyor.” diye açıklar edebiyatla sanatın farkını. Ve şöyle de devam eder: “Bu itibarla edebiyatın halk kitlelerine bir şeyler söylemesi lazım. Okur ve yazarları halka doğru götüren bir edebiyat isterim. Yani edebiyatın çoğunluğa hitap etmesini istiyorum. Çoğunluk okuyup anlamalıdır.”

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Alıntıya yer verilmiştir.

B) Tanık gösterilmiştir.

C) Nesnel anlatımdan yararlanılmıştır.

D) Karşılaştırma yapılmıştır.

E) Tahminde bulunulmuştur.

 

24. Türkiye’nin programlı modernleşme çabalarıyla Türk romanının ortaya çıkışı eş zamanlı olmuştur. Batı Avrupa’nın doğusundaki kimi ülkelere ait romancılar gibi Türk romancıları da çoğu zaman aşağılık duygusuna varan bu gecikmişlik duygusunu, yakın zamanlarda roman küresel bir yönelime girinceye kadar üstlerinden atamadılar. —-.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Ne yazık ki aradan koca bir yüzyıl geçmesine rağmen Türk romanı beklenen atılımı henüz gerçekleştirememiştir

B) Çağdaş Türk romanının sorunlarını ve içinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmek için Tanzimat yıllarına kadar gitmek gerekmektedir

C) Gecikmişlik hissini uzun süredir üzerinden atamayan Türk romancısı, çağdaşlarına yetişmiş bir durumda ve Türk romanı, Batı romanından daha parlak bir vaziyettedir

D) Türk romancıları çağdaş romanın anlatı stratejilerini yeniden işleyerek dünyaca benimsenen tema ve üsluplarla çağdaşlarına önceden olduğu gibi yol göstermektedir

E) Böylelikle, Türkiye’de romanın ilk evresindeki bocalama, bir uygarlığın dönüşüm yaratma çabalarını gösteren bir sorun olarak değerlendirilebilir

 

25. Durmadan artıyor edebiyata ilişkin tutarsızlıklar. —-. Bir yandan da belgesiz savlar, yanlış anlamalar, aldatıcı ön yargılar kaplıyor ortalığı.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Şiir, hikâye ve roman okuyanların sayısı büyük bir hızla artıyor

B) Yazarın kimlik arayışını doğal olarak bu arayışın bunalımı izliyor

C) Masum umutlarla yola çıkmış yeni kalemler yaşatıyor dergileri

D) Yazarların magazin programlarına nesne olacağı günler geliyor

E) Kitap satışları ve dergi abonelikleri gün geçtikçe düşüyor

 

26. Genelde mistik Doğu’nun, özelde Türk edebiyatının en büyük mutasavvıflarından biridir Mevlana. Halk ve Hak âşığı olan Mevlana, kişisel gelişim serüvenini “Hamdım, piştim, yandım.” ifadesiyle özetler.

Mevlana bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A) Bu dünyanın geçici olduğunu

B) Her insanın kendine özgü bir serüveninin olduğunu

C) Olgunluğun aşamalar sonucu gerçekleştiğini

D) İnsan ruhunun mükemmelleşmek zorunda olduğunu

E) Hiçbir gelişmenin sebepsiz olmayacağını

 

27. Çok defa bir romancı, romanına girerken hatta bir şair, şiirine başlarken kelimeler onu takar peşine ve götürür götüreceği yere. Ne konu kalır ne plan. Yazarlar ve şairler her zaman konularına tam hâkim olamaz. Ben bir saniye sonra kullanacağım cümlenin bir kelimesini şimdiden size söyleyebilir miyim?

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kelimeler, sanatçının varacağı noktayı belirleyen esas unsurlardır.

B) Yazıda plan yapmak, yazarın düş dünyasını sınırlandırır.

C) Üslup kaygısı edebî metnin temel dinamiğidir.

D) Plan, kurgunun sağlamlığı açısından yazarın vazgeçilmez rehberidir.

E) Sanatçı temel yapıyı kurduktan sonra yazma işi kolaylaşır.

 

28. Dünyada arasanız da benden daha küreselini bulamazsınız. Hangi memlekete gitsem yalnız orada oturduğumu sanıyorlar. Küreselim ve bütün insanların dostluk, kardeşlik, barış içinde sevgi ve saygıyla yaşamasını, yardımlaşmasını istiyorum.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisini vurgulamaktadır?

A) Farklı ülkeleri gezmeyi çok sevdiğini

B) Her memlekette bir evi olduğunu

C) Farklılıklara saygı duyulması gerektiğini

D) Bütün dünyayı kendi evi gibi hissettiğini

E) Her insanın bir bütünün parçası olduğunu

 

29. Reşat Nuri Güntekin’e atfedilen güzel bir söz var: “Niye kitap okumuyor demek, niye piyano çalmıyor demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyanoya alıştırmaktan daha kolay değildir.”

Bu parçada kitap okumayla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Zihinsel yönüyle öne çıkan bir edinim olması

B) Okuma becerisinin zaman ve çaba gerektirmesi

C) Küçük yaşta kazanılabilecek bir davranış olması

D) İnsanın sonradan geliştirdiği bir eylem olması

E) Uzun zamanda edinilecek bir alışkanlık olması

 

30. İndiana Üniversitesinden bir grup araştırmacının gerçekleştirdiği çalışmaya göre uzun süre oturma durumunda kalanların saatte bir beş dakika yürümesi, bacak atardamarlarının zarar görmesini önlüyor. Oturma pozisyonundayken kalbe kan pompalayan gevşek kaslar yeterince kasılmıyor. Kan, bacaklarda birikebiliyor ve bu durum artan kan akışından dolayı damarların genişleme özelliğini olumsuz etkileyebiliyor. Araştırmaya göre uzun süreli oturmanın, damarların artan kan akışına karşı genişleme özelliğini bozduğu, bunun da kalp ve damar hastalıklarının işaretçisi olduğu belirtiliyor.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Duruş pozisyonunun insan sağlığına olan etkisine

B) Kalp ve damar hastaklıklarını tetikleyen bazı nedenlere

C) Bacaklarda meydana gelen kan birikiminin sebeplerine

D) Yürüyüşün damar sağlığı açısından önemine

E) Bacaklarda meydana gelen kas erimesinin nedenlerine

 

31. Erkek diliyle yazan kadınlara rastladığım da oluyor, eserlerini okuduğumda kadın olduklarına yemin edebileceğim erkekler de tanıyorum. Cinsiyetin yazıdaki yansımaları özellikle dikkatimi çekiyor. Erkeklerin erkeklikleriyle, kadınların kadınlıklarıyla nasıl hesaplaştığını izlemek, cinsel kodların nasıl da kolayca sızıp yazıda kendine yer açtığını görmek hem can sıkıcı hem öğretici. Bunun farkında olabilmek ve ötesine geçerek yazabilmek benim için çok önemli.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir yargı değildir?

A) Yazarın cinsel kimliğiyle dilsel seçimleri arasındaki ilişkiyi çözümlemek, okur için ilginç olabilir.

B) Bir metinde, cinsiyete ait kodlar bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde kendine yer bulabilmektedir.

C) Yazarlar dil ve söylemleriyle kendi cinsel kimliklerini eserlerine yansıttıklarını fark etmeyebilirler.

D) Eserlerinde karşı cinsin hassasiyetlerini dikkate alan bir yazar, ustalığa ulaşmış sayılmalıdır.

E) Yazarın eserini yaratırken kendi cinsel kimliğinin dışına çıkabilmeyi başarması, pek kolay değildir.

 

32. Edebiyat eleştirileri, edebiyat tarihlerine öncülük etmek gibi ciddi ve önem gerektiren bir işlevi yerine getirir. Bunun bilincine varmamış birçok uzman eleştirmenimizin de amatörce eleştiri yazanlar gibi ideolojik bir tavır sergilemeleri gözden kaçmayan bir gerçektir. Bunun acı sonucu; eleştirmenlerin yazarları ve eserleri kamplara bölüp etiketleyerek kendi ideolojileri doğrultusunda olmayanları yok saymaları ve bu etiketlemenin sağlıklı olup olmadığını dahi araştırma zahmetine girmeyişleridir.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Edebiyat eleştirmenleri okurları yönlendirirken büyük bir sorumluluk üstlenmiş olurlar.

B) Usta eleştirmenlerin de sıradan eleştirmenlerle aynı hatalara düştükleri yadsınamaz bir gerçektir.

C) Kimi eleştirmenlerin zaman zaman eleştirilerinde tarafsız olmadıkları gözlemlenmektedir.

D) Eleştirmenlerin, bir eseri kendi dünya görüşlerine göre değerlendirmeleri yanlış bir tutumdur.

E) Yaptığı işin ciddiyetini kavrayan eleştirmenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır.

 

33. Hiç kimse yalancı veya sahtekâr olmak istemez. Fakat başkalarıyla iletişimimizde, içimizden geçenleri olduğu gibi açıkça söylersek iç dünyamızın reddedilme tehlikesini de göze almışız demektir. Herkes, her yerde ve her zaman bu riski göze alamaz. Onun için çoğu kez maskelerimizin arkasına sığınıp bir korunma davranışı içine gireriz. Bunu öylesine sık yaparız ki bu göstermelik davranışımız bizim artık ikinci doğamız olur.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Bizim dışımızdaki insanların gerçek düşüncelerimizi bilmesini istemeyiz.

B) İç dünyamızı, farklı davranışlarla başkalarından saklamaya çalışırız.

C) Başkalarına baskı uygulayarak eleştirilmekten kurtulacağımızı sanırız.

D) Eksik ve noksanlarımızın başkaları tarafından bilinmesinden hoşlanmayız.

E) Dışlanmaktan korktuğumuz için olduğumuzdan farklı görünmeye çalışırız.

 

34. – 35. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

(I) Barnum Müzesi’ndeki öykülerin zengin bir hayal gücü, dünyaya epey farklı bakan bir göz ve keskin bir zekâyla yazıldıkları aşikâr. (II) Ancak öykülerin esas ayırıcı özelliği; hayal, düş ve gerçeklik arasındaki o kalın ve tozlu perdeleri kaldırıp yerine ince birer tül çekmelerinde. (III) Bu bakımdan Barnum Müzesi’ni kütüphanelerinizdeki Borges ve Poe külliyatının yanına yerleştirmek yerinde olacaktır. (IV) Hem Poe Eureka’nın başında, “Bu kitabı düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum.” demiyor muydu? (V) Sahiden soruyorum o zaman, nedir bu gerçek?

34. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, düşüncenin akışına göre, “Nitekim bu yazarlar rüya ile gerçek arasındaki sınırda gezinir dururlar.” cümlesi getirilebilir?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

 

35. Bu parçada geçen “kalın ve tozlu perdeleri kaldırıp yerine ince birer tül çekmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Benzerlikleri ortaya koymak

B) Birbirine yaklaştırmak

C) Anlamları somutlaştırmak

D) Kapsamı belirginleştirmek

E) Farklılığa dikkat çekmek

 

36. – 37. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

Tanzimat Dönemi’nde eleştiri yapanların amaçları estetik değerlendirmeler ve metin çözümlemesi yapmak değildi kuşkusuz. Bu dönem yazarları roman, tiyatro ve anı gibi türlerin ilk örneklerini verirken nasıl “bakir” bir alanda ilerliyor idiyseler eleştiri alanında da önlerinde örnek olabilecek çalışmalardan yoksun olarak işe başladılar. Fransız edebiyatının çoğu zaman gelişigüzel olarak seçtikleri ürünlerini model aldılar. Ancak bir yanlarıyla da eskiye bağlı olan ilk Tanzimat kuşağının Fransız eleştirisinden gerektiği gibi yararlanmadığını, kendilerine özgü birer eleştiri anlayışı geliştirdiklerini de belirtmek gerekir. Çünkü onlar için sanat yapıtı “kendi için” incelenecek, çözümlenecek bir yaratı değil; toplumsal düşüncelerini yaymak için bir “araç”tı.

36. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Tanzimat Dönemi yazarlarının özelliklerinden biri değildir?

A) Çok yönlü bir eleştiri kültürüne sahip olmaları

B) Pek çok edebî türün ilk örneklerini vermeleri

C) Edebiyat anlayışlarında geçmişin izlerinin de olması

D) Genellikle Fransız edebiyatından esinlenmeleri

E) Mesaja odaklı bir sanat anlayışı geliştirmeleri

 

37. Bu parçaya göre, Tanzimat Dönemi sanatçılarını Fransız sanatçılardan ayıran en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fransız edebiyatında görülmeyen türleri üretmeleri

B) Eserlerinde işledikleri konuları farklı alanlardan seçmeleri

C) Sanattan toplumsal fayda beklemeleri

D) Her edebî türü aynı yaklaşımla incelemeleri

E) Eski sanat anlayışına bağlı kalmaları

 

38. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

Çıkarcı yani reklamcı bir çağda yaşıyoruz. Buzdolapları ve çamaşır makineleri gibi edebiyat ürünlerinin de sürüm yöntemleri var. Bunların en sahteleri bile gerek televizyon aracılığıyla gerekse okunmadan yazılan tanıtımlarla yaldızlanırsa hele ki bilmem kaçıncı baskıyı yaptığı abartıyla anlatılırsa satış rekoru kırmaları işten bile değildir. Gerçekler ne kadar çalkantılı ne kadar bulanık ne kadar çıkarcı olursa olsun, insanoğlu gene de düşten vazgeçmiyor. Bakınız, ne güzel ne doğru söylemiş Baudelaire: “Bana gelince, elbet çıkacağım sevinçle Eylemle düşü kardeş saymayan bu dünyadan.” Gerçekten de edebiyatın dorukları düşlerden doğmamış mıdır?

 

38. Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A) Nitelikli sanat eseri sayısında belirgin bir düşüş olmasından

B) Bilinçli eleştirmen ve düzeyli eleştiri ürünlerinin yokluğundan

C) Edebî eserlerin güncel olaylara kayıtsız kalmasından

D) Sanatçıların eserlerini piyasa kaygısı ile kaleme almalarından

E) Edebî eserlerin, birtakım yollarla olduğundan farklı gösterilmesinden

 

39. Bu parçada geçen “eylemle düşü kardeş saymak” sözüyle vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanatın barış için en güçlü araç olması

B) Sanat eserlerinin hayale dayanması

C) Sanatçının gerçeklerden uzak durması

D) Edebî eserin kendi kurallarına göre şekillenmesi

E) Çıkar amaçlı sanat faaliyetlerinden arınılması

 

40. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Edebî eserlerin esin kaynağına

B) Modern hayatın edebî eseri sunuş biçimine

C) Eserin baskı adedinin satış taktiği olarak kullanılmasına

D) İnsanlığın her ortamda hayale ihtiyaç duymasına

E) Sanat eserlerinin gerçeklik ve düş çatışmasından doğmasına

 

CEVAPLAR

1.    A

11.  D

21.  C

31.  D

2.    C

12.  B

22.  D

32.  E

3.    A

13.  D

23.  E

33.  C

4.    C

14.  A

24.  C

34.  C

5.    D

15.  B

25.  D

35.  B

6.    A

16.  B

26.  C

36.  A

7.    B

17.  D

27.  A

37.  C

8.    E

18.  C

28.  E

38.  E

9.    A

19.  A

29.  B

39.  B

10.  E

20.  B

30.  E

40.  E