DEYİMLER
Duygu ve düşüncelerimizi daha canlı, daha çarpıcı, daha somut anlatmak amacıyla oluşturulmuş, genellikle mecaz anlamlı kalıplaşmış sözlerdir.
- Deyimlerin çoğu mecaz anlamlıdır.
Aba altından değnek göstermek, iğne ile kuyu kazmak, küplere binmek, burnundan fitil fitil getirmek…
Bazı deyimler gerçek anlamlıdır.
Hem suçlu hem güçlü, çoğu gitti azı kaldı, para ile değil sıra ile…
- Deyimler bir durumu, bir kavramı daha güçlü anlatmak için kullanılır; yargı değeri taşımaz, ders vermez.
Kulak kesilmek, küplere binmek, gözünde tütmek…
- Deyimler kalıplaşmıştır, üzerlerinde değişiklik yapılamaz. Değişen yalnızca kip, kişi, durum, iyelik eki gibi çekim ekleridir.
“Gözüne girmek” deyimi bu bağlamda düşünüldüğünde, “gözüne girdim, gözüne girdik, gözümüze girdiniz.” gibi söylenebilir.
“Burnundan solumak” deyimi “burnundan nefes almak” şeklinde değiştirilemez.
- Deyimlerin çoğu mastar biçimindedir.
Gönül vermek, kulak kabartmak…
- Bazı deyimler cümle biçimindedir.
Eski çamlar bardak oldu.
Dağ fare doğurdu.
Yükte hafif, pahada ağır.
Atı alan Üsküdar’ı geçti.
- Bazı deyimler karşılıklı konuşma biçimindedir.
Deveye sormuşlar: “İnişi mi seversin, yokuşu mu?” “Düz, başınıza mı yıkıldı” demiş.
- Deyimlerin kimisi tamlama özelliği taşır.
Sinir küpü, deli fişek…
- Deyimlerin yapısındaki değişiklikler anlatım bozukluğuna neden olmaktadır.
“Sen ne kirli bohçasındır bilmez miyim” cümlesinde geçen “kirli bohça” deyiminin doğrusu “kirli çıkı’dır.
- Bir deyimin kullanıldığı cümleye anlamca uymaması da anlatım bozukluğu nedenidir.
Bu sorunu ancak Müdür Bey çözer, eli uzundur onun. cümlesinde “eli uzun olmak” deyimi yanlış kullanılmıştır.
Bu deyim başkasının eşyasına, malına el koyan anlamındadır.