Milli Edebiyatı Akımının İlkeleri ve Genel Özellikleri
Halk edebiyatının nazım şekillerinden yararlanılmalıdır.
Şiirde millî ölçü birimimiz olan hece ölçüsü kullanılmalıdır,
Eserlerde yerli ve millî konulara yer verilerek Anadolu insanının yaşamı yansıtılmalıdır.
Dilde sadeleşme gerçekleşmeli, İstanbul Türkçesi yazı dili haline getirilmelidir. Bunun için de aşağıdaki kurallara bağlı kalınmalıdır.
- Gerektiğinde öteki Türk lehçelerinden kelime almak
- Bilim dilinde kullanılan Arapça ve Farsça terimleri kullanmaya devam etmek
- Türkçe karşılıkları olan Arapça. Farsça sözcükleri kullanmamak; “gece” varken “şeb” ya da “leyi”. “güneş” varken “şems” sözcüğünü kullanmamak
- Arapça ve Farsça kelimeleri Türkçedeki kullanılışlarına göre değerlendirmek,
- Arapça ve Farsça kelimeleri asıllarına göre değil, Türkçe söylenişlerine göre yazmak
- Yazı dili ile konuşma dilini birleştirmek; İstanbul Türkçesini yazı dili haline getirmek
Sonuç olarak Millî Edebiyat dönemiyle ilgili şu değerlendirmeler yapılabilir:
Eserlerde, yer yer kişisel konular işlense de bu dönem edebiyatı, hamaset yüklü bir edebiyattır.
Roman ve öykü bu dönemde teknik yönden daha da gelişmiş; yıllardır ihmal edilen Anadolu halkının yaşamı. çektiği sıkıntılar eşlenmiştir.
Milli Edebiyatın, hikâye ve nesir alanındaki ilk büyük yazarı Ömer Seyfettin‘dir.
Milli Edebiyat akımına manzumeleri ve düşünceleriyle yön veren Ziya Gökalp‘tır.
Millî Edebiyat akımının, tarih ve edebiyat tarihi alanındaki temsilcisi Fuat Köprülü‘dür.
Milli Edebiyat döneminde edebiyat tarihçiliği çağdaş bu yöntemle ele alınmış, dönemler ve kişiler belgeler ışığında değerlendirilmiştir.