1989-ÖYS SORULARI
1. I- Onun böyle davranmasına önce bir anlam veremedim.
II. Bir zamanlar ben de seyahati severdim.
III. Bu işe yıllarca emek vermiş bir insandı.
IV. Çoktandır böyle güzel bir film izlememiştim.
V. Eskiden burada yemyeşil bir orman vardı.
Bu cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözler birbirine yakın anlamdadır?
A) |. ve IV. B) II. ve III. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) III. ve V.
2. I. Hemen hemen yolu yarıladık.
II. Hafif hafif bir rüzgâr esiyor.
III. Olsa olsa on yaşındadır.
IV. Aşağı yukarı bir saat sonra gelirler.
V. Zaman zaman güneş açıyor”.
Bu cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözler birbirine yakın anlamdadır?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
3. Bu işi nasıl olsa bitireceğim.
Yukarıdaki cümleye, altı çizili sözün kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) İleri geri konuşmalarına hiç fırsat vermeyeceğim.
B) Kaba davrananları hemen cezalandıracağım.
C) Yola yorgun çıkmanın sakıncalarını anlatacağım.
D) Evdeki eski eşyaların tümünü onaracağım.
E) Olayın gerçek sorumlusunu er geç öğreneceğim.
4. Tabak tabak yemek yedi; ama gene de doymadı.
Yukarıdaki cümleye, altı çizili sözün kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Çocuklar, onar onar saymayı öğrendiler.
B) Bahçede tatlı tatlı sohbet ediyorlar.
C) Koşa koşa istasyona geldik.
D) Kırlara gidip kucak kucak çiçek topladık.
E) O yöreyi adım adım dolaştık.
5. Bu kez de başarılı olamadım, ——-. sözleri, aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülürse cümle “bir işte kendine güvenini yitirmiş” bir insanın tutumunu yansıtır?
A) ama bir daha denemekte yarar var
B) bir daha böyle bir işe girişmemeliyim
C) artık bu başarısızlığın nedenini bulmalıyım
D) ancak bu böyle sürüp gidemez
E) yalnız bu işin peşini bırakacak değilim
6. Kısa zamanda, olanları anlamıştım; ——- sözleri, aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülürse cümle “iş işten geçmiş, yapılacak bir şey kalmamış” anlamını kazanır?
A) hemen eti kolu sıvamam gerekiyordu “
B) ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti
C) artık işi oluruna bırakmak istemiyordum
D) bu işi bir oldu bittiye getirmelerine engel olmalıydım
E) ancak, çaydan geçip derede boğulmamalıydım.
7. Aşağıdakilerin’ hangisinde, “başkasından çıkar sağlama eğiliminde olan” birinden söz edilmektedir?
A) Günlerdir beni arıyormuş; o bal alacak çiçeği ‘bilir.
B) Öyle durduğuna bakma, hepimizi suya götürüp susuz getirir.
C) Hiç acele etmeden bekler ve sonunda turnayı gözünden vurur.
D) Öyle bir adam ki saman altından su yürütür.
E) Ona bakmayın, bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğner.
8. I. Sanatçı, duygularını dile getirirken başkalarının beklentilerini göz önüne almaz.
II. Sanatçının değeri, verdiği eserlerden anlaşılır.
III. Sanatçı, eserlerinde okuyucunun duygularına seslenebildiği Ölçüde başarılı olur.
IV. Sanatçı, yazılarını içinden geldiği gjbi, Özgürce yazar.
Bu cümlelerden, öne sürülen düşünce bakımından birbirine en yakın olan ikisi aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?
A) I. ve Il. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve III. E) III. ve IV.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde istek söz konusu değildir?
A) Yazıyı tamamlayıp bana getireceksin.
B) işini bitirir bitirmez bize gideceksin.
C) Adresini yazıp masama bırakacaksın.
D) Sonunda yorgunluktan uyuyacaksın.
E) Boş zamanlarında bu kitabı okuyacaksın.
10. Aşağıdakilerden hangisi, cümleyi söyleyenin duygularını da içermektedir?
A) Ayağında yamalı bir pantolon vardı.
B) Mahallede herkes onu sayar, severdi.
C) Dışardan, dalgaların sesi duyuluyordu.
D) Kapıda, üniformalı bir memur duruyordu.
E) O güzelim ovalar giderek çoraklaşıyordu.
11. Aşağıdaki yargılardan hangisi nesnel bir nitelik taşımaktadır?
A) Oyundaki olaylar, üç bin kişilik bir kasabada, bir çiftlikte geçiyor.
B) Üstün bir sanat değeri olan bu yapıt, yıllardır özlemini çektiğimiz, gerçek anlamda bir müzikal.
C) Başoyuncu, kendine özgü tekniği ve eşsiz yorum gücüyle bu çok zor rolde ustalığını kanıtlıyor.
D) Oyuncular büyük bir uyum İçinde, bütün yeteneklerini kullanarak rollerinin hakkını veriyor.
E) Dekorlar, seyirciyi o günün ortamına götürerek oyunun etkisini büyük ölçüde artırıyor.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “değerlendirme” söz konusudur?
A) Kimi sanatçılar duygularını dile getirmek için, kimileri de kusursuz eserler yaratmak için yazarlar.
B)Romancı, gerçekleri düş gücüyle yeniden biçimlendiren kişidir.
C)Bir eserin değerinin, konusundan çok, üslubuna bağlı olduğunu her zaman söylerim.
D)Bu romandaki kişilerin birbiriyle ilişkisi üzerine birçok İnceleme yapılmıştır.
E)Bu eserde, konu gerçek yaşamdan alınmış, kişiler karakterlerine uygun biçimde konuşturulmuştur.
13. “Yaşamdan çok, ölümü çağrıştıran bu doğa parçasında eksik olan şey hayattır, canlılıktır.”
Bu cümle ile aşağıdakilerden hangisi arasında,doğanın anlatılışı bakımından bir benzerlik vardır?
A)Şu uzayıp giden tepeler, gökyüzüne başkaldırmış gibi gözüküyor.
B)Ağaçların kuru dalları, esintinin etkisiyle bir sağa bir sola gidip geldikçe, fısıldaşan insanları andırıyor.
C) Her şey taş kesilmiş gibi; insanı ürküten bir kıpırtısızlık; ne bir ses, ne bir hareket.
D) Ovayı dolduran bu kuru dikenler, yabani çiçekler arasındaki ağaçlar, çöl ortasında bir vaha sanki.
E)Karanlık basıp da poyraz fırtınaya dönüşünce uzun çam ağaçlarının uğultusu artıyor.
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) Dün akşamki televizyon filmini beğenerek izledim.
B) Ağaçdaki kuş yuvasına bakmak için hepimiz can atıyorduk.
C) Bu yaz tatilinde güneşin ve denizin tadını çıkaracağım.
D) Gelecek ayın 15’inde sınıf arkadaşlarımla buluşacağız.
E) Öyle sanıyorum ki sen bu sınavda başarılı olursun.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki töreni televizyondan izledim.
B) Sözünü, “Bu ülke daha nice Mehmet’ler yetiştirir.” diyerek bitirdi.
C) Başarımızı kutlamak için akşam Ahmet’lerde toplanacağız.
Ö) Beni saat 9.00’da otobüs durağında bekleyecekti.
E) Mevsimin kurak geçmesi Konya Ovası’nda verimi etkiledi.
16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalama yanlışı yoktur?
A) Babası, oğluna : “Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?” diye sormuş.
B) Babası, oğluna: “Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? diye sormuş.”
C) Babası, oğluna; “Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?” diye sormuş.
D) Babası, oğluna: Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? diye sormuş.
E) Babası : oğluna “Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?” diye sormuş.
17. Gecekondu, uyurgezer, mirasyedi, ateşkes gibi bileşik sözcükler, aşağıdaki yöntemlerden hangisiyle oluşmuştur?
A) Her İki sözcük de kendi öz anlamı dışında kullanılmıştır.
B) Birinci sözcük kendi öz anlamı dışında kullanılmıştır.^
C) İkinci sözcük kendi öz anlamı dışında kullanılmıştır.
D) Eylem soylu sözcükler, birleştikleri sözcükle birlikte tür bakımından değişikliğe uğrayarak ad ve sıfat oluşturmuştur.
E) Ses değişimi yoluyla oluşan bileşik sözcüklerde, iki ünlü kaynaşmış ya da hece düşmesi olmuştur.
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, -lık (-lik, -luk, -lük) ekiyle türetilmiş sözcük yer bildirmektedir?
A) Aylık kazancının yarısını bu işe harcamıştı.
B) Yarın çamlığa doğru bir geziye çıkacağız.
C) Kışlık yiyeceklerimizi şimdiden alacağız.
D) Çocukluğunda buralara pek çok kez gelmişti.
E) Çevremizi kuşatan çirkinliklerden rahatsız olmuştuk.
19. Aşağıdaki sorulardan hangisi özneyi buldurmaya yöneliktir?
A) Bu akşam nereye gideceksin?
B) İşin hangi yönünü görüştünüz?
C) Bu konuda nereden bilgi alabilirim?
D) Arkadaşın yarın ne yapacak?
E) Bu kitabı sana kim getirdi?
20. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, “masal” sözcüğü nesne görevindedir?
A) Masallarda kalsa korkular
Tarla sürse kırlangıçlar
B) O günden bugüne yadigâr
Bir yanım masal kaldı
C) Masal dinledi yıkılar
Gökyüzü ağarıncaya dek
D) Çocukluğum masal gibi geçti
Adlarını öğrendim otların, çiçeklerin
E) Biz iyiye iyi, güzele güzel dedik
Masallardan çektik dizeleri
21. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, gelecek zaman kipi anlamında kullanılmamıştır?
A) Yarın geç mi gelirsin?
B) Akşamları bu saatte mi uyursun?
C) Mektubu sonra mı yazarsın?
D) Arkadaşını yarın mı ararsın?
E) Sabaha İstanbul’da mı oluruz?
22. Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde sıfat-fiil, ötekilerden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Sona kalan, dona kalır.
B) Veren eli herkes öper.
C) Varım veren utanmamış.
D) Yaş kesen, baş keser.
E) Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.
23. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, somut bir addan türeyip somut bir varlığı niteleyen sıfat vardır?
A) İçindeyim şimdi o alaca sessizliğin
B) Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye Abla
C) Bırak yorgun başlan bu taşlarda uyusun
D) Sonsuz ufuktan âh o ne coşkun gelişti o
E) Geyikli örtüyü ser masaya, dinlen biraz
24. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, “ulama”ya bir örnek vardır?
A) Sabahtan uğradım ben bir fidana
B) Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
C) Gönlümüz bağlandı zülfün teline
D) At benim derdimi götür yare ver
E) Telgrafın tellerine kuşlar mı konar
25, Aşağıdaki dizelerin hangisinde,hem yapım hem çekim eki almış bir sözcük vardır?
A) Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
B) Şimdi bir rüzgâr geçti buradan
C) insan bir yanınca Kerem misali yanmalı
D) Erteli gün başladı gün doğarken yolculuk
E) Ayva sarı nar kırmızı sonbahar
26. Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?
A) Ayağını yorganına göre uzat.
B) Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.
C) Son pişmanlık fayda vermez.
ü) Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
E) Ateş düştüğü yeri yakar.
27. Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bin can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Gülen ayvam, ağlayan narımsın.
Bu dizelerde,aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?
A) Halk masallarına özgü öğelerden
B) Birbirini çağrıştıran sözlerden
C) Benzetme ve kişileştirmelerden
D) Halk deyimlerinden
E) Renk bildiren sıfatlardan
28. “Çoğunluk” sözcüğü,aşağıdaki cümlelerin hangisinde yanlış kullanılmıştır?
A) Çoğunluğunu çocukların oluşturduğu yolcular trenden iniyorlar.
B) O yıl Marmara’ya inanılmaz çoğunlukta bir balık akını oldu.
G) Çoğunluk sağlanırsa toplantıyı yaparız.
D) Çoğunluk bizim gibi düşünüyordu.
E) Çoğunluğun isteğine uyularak sinemaya gidildi.
29. ‘Öğretim” sözcüğü,aşağıdaki cümlelerin hangisinde yanlış kullanılmıştır?
A) Öğretim sistemini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılıyor.
B) Okulun öğretim kadrosu henüz tamamlanmadı.
C) Bu yıl, öğretime on gün erken başlanıyor.
D) Başvurduğu işyerinden, son öğretim durumunu gösteren bir belge istediler.
E) Önümüzdeki günlerde öğretim yöntemleriyle ilgili bir toplantı düzenlenecek.
30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Senden beklediğim şey, bu sınavı kazanmandır.
B) Beni en çok sevindiren, senin geldiğindir.
C) Orada en çok ilgimi çeken, tarihi eserler olmuştur.
D) Bana güç veren şey, bu güzel sözlerindir.
E) Beni dinlendiren tek şey, kitap okumaktır.
31. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
B)Bugün gelip gelmeyeceği konusunda kesin bir şey söylemedi.
C)Bu işi kendisinin mi yoksa arkadaşının mı yaptığını bilmiyoruz.
D)Çevresindekilere sürekli, kimlerle tanıştığını, neleri gördüğünü anlatır.
E) Hem özlediğini söylüyor hem de gidip görmek istemiyor.
32. Aşağıdakilerin hangisinde,“Bizde bu soruna henüz hâlâ bir çözüm yolu bulunamadı.” cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Başarısızlığının, burada sayılamayacak kadar çok ve değişik nedenleri vardı.
B) Bu durum, hemsanayi hem de tarım alanında gelişmiş ülkelerde görülebilir.
C) Bu çalışma koşullarına ancak sadece üç hafta dayanabildi.
D) Bütün bunlar bizi, birey ve toplum olarak olumsuz yönde etkilemektedir.
E) Bir insan, geleneklerine ne kadar bağlıysa yeniliklere o kadar zor ayak uydurur.
33. Aşağıdakilerin hangisinde, “Böylece bana yardım yapılmamasını sağladı.” cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Laf taşıyarak, aralarının bozulmasına o da bir katkıda bulunmuştu.
B) Sabrın ve direnmenin, insanoğlunun en büyük dostu olduğunu söylüyordu.
C) O sabah, yoğun sis yüzünden göz gözü görmüyordu.
D) Babası, oğlunun her geçen gün biraz daha artan sıkıntılarını görmezlikten geliyordu.
E) Adamın yüzünden, ne kadar sıkıntılı bir durumda olduğu anlaşılıyordu.
34. Aşağıdakilerin hangisinde, “Sana asla kızmıyor, çok seviyoruz.”‘ cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ağaçları suluyor, i taçlı yor.
B) Arkadaşlarıyla buluşmuyor, haberleşmiyor.
C) Kitaplarını yerlerine yerleştirmiyor, üst üste yığıyor.
D) Derslerine çatışmıyor, ihmal ediyor.
E) Tarlayı gübreliyor, ekime hazırlıyor.
35. “İşimden vakit kalmıyor.” İşte, birçok kimsenin sanata uzak durmasının değişmeyen gerekçesi. Oysa zaman ayırmak o kadar zor değil. Görülecek bir film, seyredilecek bir tiyatro, gezilecek bir sergi ve hele müzik… Daha iyi çalışabilmek için sanatın gerekliliğine henüz inanamadık. Birey katına yükselebilmenin, sanattan geçtiğini söyleyenlere de burun kıvırıyoruz.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine karşı çıkılmaktadır?
A) Zamanın düzensiz ve plansız kullanılmasına
B) Sanatın yararsızlığı düşüncesine
C) Çalışma hayatının sanatla ilgilenmeyi engellediği görüşüne
D) Günlerin tekdüze bir biçimde geçirilmesine
E) Üretici olmayan bir biçimde çalışılmasına
36. Çok sayıda şiir yazanları, yayımlayanları, şiir kitaplarını art arda sıralayanları kınayanlar vardır. Ben, az ya da çok yazmayı bir değerlendirme ölçüsü, bir Övgü nedeni saymam. Önemli oian, iyi şiir yazmaktır. Yazıldığı ya da okunduğu günün akşamı unutulup giden şiirler değil, zamana dayanan, eskimeyen, kuşaktan kuşağa aynı ağırlıkla aktarılan şiirler…
Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirin güzelliği ve değeri kalıcılığıyla ölçülür.
B) Çok yazan şair kalıcı olamaz.
C) Her şair, okuyucularının beğenisini düşünmek zorundadır.
D) Şiir eskidikçe etkileme gücü artar.
E) Az okunan şiirler yarına kalmaz.
37. İster ünlü olsun ister ünsüz, her yazar, dile kendi’ ölçüsünde bir katkıda bulunur. Örneğin, Shakespeare ve Vergilius, kendi dillerini geliştirmek için çok çalışmış, çok şey yapmışlardır. Ancak, kendilerinden önceki yazarlar, bu dilleri, onların işlemesine nazır bir hale getirmeselerdi, onlar da bu dilleri bu ölçüde geliştiremezlerdi.
Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her dil, yazarların ortak çabasıyla gelişmiştir.
B) Yazarın tanınmasında, dilin büyük önemi vardır.
C) Büyük eserler, gelişmiş dillerin ürünüdür.
D) Yazarları kalıcı kılan, eskitmeyen, dilleridir.
E) Dili başarıyla kullanmak için, onu tanımak gerekir.
38. Reşat Nuri, Eski Hastalık adlı romanının bir bölümünde, Silifke’deki bir balo hazırlığını ve balo gecesini nefis gözlemlerle, ayrıntılı bir biçimde, ustaca anlatıyor. Romanın, Cumhuriyet’in ilk yıllarını yansıtmak açısından en başarılı sayfalan bunlar. . Burada yazar, misafirlerinden” birine söylettiği tek bir cümlede, bütün .’bir dönemin yüzeysel yeniliklerine, Batılılaşma özentisine karşı, halkın tepkisini büyük bir ustalıkla verir. Hiçbir tarih kitabında bu çarpıcı gerçeği bulamayız.
Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Reşat Nuri, Eski Hastalık romanında, yaşanmış olayları, kendi tarihsel sırası’ içinde, bir tarihçi gözüyle vermişti.
B) Reşat Nuri, bütün romanlarında, toplumumuzdaki gelişme ve değişmeleri, halka duyurmayı amaçlamıştır.
C) Reşat Nuri, tarihsel romanlarıyla tanınan, başarılı bir sanatçıdır.
D) Reşat Nuri, Eski Hastalık romanının bir bölümünde, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki, aşırılığa varan Batıya benzeme çabalan karşısında halkın tutumunu başarıyla yansıtmıştır.
E) Reşat Nuri, romanlarında Cumhuriyet’in ilk yıllarının ilginç olaylarını konu alan, gerçekçi bir romancıdır.
39. Her yeni şiirde değişik bir sesin, taze bir havanın bulunması beklenir; işitilmemiş duygular aranır. Bunun içindir ki şair, rahatça, kendisinden öncekilerin hazırladıkları kalıpların içine yerleşmemelidir. Kaleminden çıkan her dizeyi beğenmek, her yaptığını kusursuz bulmak yolunu tutmamalıdır. Daha iyiye ulaşmak için daha büyük sıkıntılara katlanmak, yazdığını, gerekirse on kez bozup yeni baştan yazmak zahmetini göze almalıdır.
Bu parçada, şairlerle ilgili olarak vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirlerini yazarken, usta şairlerin önerilerini dikkate almalıdırlar.
B) Kendilerinden önceki şiiri tanımalı bundan yararlanmalıdırlar.
C) Yazdıkları her şiiri günlerce bekletmeli, tekrar tekrar okumalıdırlar.
D) Şiirde, biçimsel özellikler yerine öze önem vermelidirler.
E) Şiirde yeniyi, özgün olanı yaratmak için titizlikle çalışmalıdırlar.
40. Sanatı bilimden üstün tutan bir bilim adamı şöyle diyor: “C. Colomb Amerika’yı keşfetti, C. Bernard karaciğerin bir özelliğini buldu. C.Colomb ve C.Bernard olmasaydı Amerika kıtası da karaciğer de yine vardı. Belki bunların ayrımına varmayacaktık, ama bunlar var oluşlarını sürdürecekti. Oysa bir Hamlet için durum hiç de böyle değildir, Shakespeare’siz Hamlet kesinlikle olmazdı. Balzac’sız bir Goriot Baba’nın, Tolstoy’suz bir Savaş ve Barış’ın olmayacağı gibi…”
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bilimsel buluşlar, sanat ürünlerinden daha eskidir.
B)Bilimsel buluşlar ortaya koymak, sanat ürünleri yaratmaktan daha az zaman alır.
C) Sanat, daha önce olmayan, yeni bir ürünün ortaya konulmasıdır.
D) Sanat eserinin kalıcılığı, sanatçının yeteneğine bağlıdır.
E) Sanat ürünleri, bilimsel buluşlardan daha kalıcıdır.
41. Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
ilk dizede geçen “serin” evvelce “siyah”tı. “Siyah”ı güzel bulmuyordum.Günlerce bekledim. Bir gün Erenköy’den dönüyordum. Hem yürüyor hem de şiirdeki “siyah” sözcüğünü düşünüyordum. Derken birdenbire “serin” geliverdi aklıma, şiir tamamlanmıştı.
Bu parçada anlatılan durum, aşağıdakilerden hangisine bir örnek oluşturur?
A) Şiirde, sözcük seçiminde gösterilen titizliğe
B) Şiirde hangi sözcüklerin kullanılması gerektiğine
C) Şiirde belirli seslerin önemime
D) Şiir yazmada rastlantıların rolüne
E) Şairlerin, şiirlerini sürekli değiştirmelerine
42. “Eskiden bu dağlar, bu yaylalar bizimdi. Kimse karışıp görüşmezdi. Nereye gitsek saygı görürdük. Ben, atımla o yayla senin, bu yayla benim gezerdim. Hele göç zamanı gelince, develerle düzülürdük yollara. Ya şimdi… İhtiyar, dizlerine çöke çöke ayağa kalktı, arkasını döndü, içeri girdi. Bende, kederli çimen yeşili gözlerinin acısı aldı.
Bu parçada, konuşan yaşlı kişinin sözleri onun hangi yönünü yansıtmaktadır?
A) Yeni ve güzel beklentileri olma
B) Her söylenene boyun eğme
C) Doğayı delicesine sevme
D) Geçmişe özlem duyma
E) Yaşamı olduğu gibi kabul etme
43. Durmayan bir değişme ve gelişme, çağları birbirine bağlar. Her çağ, zamanla eskir ve yerini daha ileri bir çağa bırakır. Çağların böyle ‘ilerleyip değişmesi, ister istemez sanat ürünleriyle sanat anlayışlarının da değişmesine yol açar. Yeni çağlara özgü yeni sanat ürünleri, yeni sanat görüşleri bu yolla ortaya çıkar. Daha açıkçası her çağ kendi sanatını, her sanat akımı da kendi çağını biçimlendirir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her çağ kendine özgü bir dünya görüşü yaratır.
B) insan düşüncesi zaman İçinde değişebilen bir özellik taşır.
C) Sanat alanındaki gelişme süreklilik gösterir.
D) Her yeni çağ, insan düşüncesinde yeni bir aşamanın ürünüdür.
E) Çağların değişmesiyle sanattaki değişmeler arasında sıkı bir etkileşim vardır.
44. Bizde asıl romancılık, Halit Ziya Uşaklıgil’le başlar. Onu anlamak için Türk romanını tarih sırasına göre okumak gerekir. Kendinden önce, derli toplu bir konuşmanın bile bulunmadığı denemelerden sonra Uşaklıgil’in birdenbire sağlam yapılı romanlarına gelince, onun edebiyatımızda ne kadar önemli bir aşama olduğunu anlarız.
Bu parçaya göre, Halit Ziya Uşaklıgil’le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Anlatımda betimlemelere ağırlık vermiştir.
B) İnsan Öğesine yeterince önem vermemiştir.
C) Romanı, kendinden öncekilerden çok ileriye götürmüştür.
D) Romanları zor anlaşılmaktadır.
E) Ondan üstün bir romancımız yoktur.
45. Dış dünyaya bağlı sanatçılar, genellikle, görünen gerçeği değiştirmezler. 1940 kuşağı sanatçıları da böyledir. Bu kuşağın anlatımı son derece açık ve yalındır, bedeni, “varlığı” güzel bulmaları ve onu benzetmeler, mecazlarla süsleme, değiştirme gereğini duymamalarıdır. Ancak yaşadıkları ortamı beğenmeyen, ondan memnun olmayanlar edebi sanatlara başvururlar.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşadıkları ortamı beğenmeyenler, sanatçı olmaya yönelirler,
B) Kimi sanatçılar için gerçek olan tek şey, güzelliktir.
C) Dış dünyaya bağlılık, sanatçıyı başarısızlığa götürür.
D) 1940 kuşağı sanatçıları, gerçek sanatçılardır.
E) Yaşamı seven sanatçılar, edebi sanatlara başvurmazlar.
46. Öyle eleştirmenler vardır ki, kötülemek için iyi eserlerin çıkmasını beklerler. Bir bakıma, yerdikleri kimselerin ünüyle yaşarlar. Böyle kişilere eleştirmen demek doğru olmaz. Çünkü eleştirmen sözü, gerçekle, ayırıcı, yargılayıcı ve değerlendirici anlamına gelir. Öte yandan eleştirmen, yargılarına duygularını katmayan insandır. Bunlarsa yargılarını ve değerlendirmelerini belirli ölçütlere göre değil, duygularına göre oluştururlar. Yaratılan eserin kendisinden çok yaratıcısıyla ilgilenirler.
Bu parçada, bir eleştirmende bulunmaması gereken aşağıdaki niteliklerden hangisi üzerinde durulmaktadır?
A) Eleştirel terimlerle düşünmeme
B) Duygusal ve önyargılı olma
C) Yapıtı bir bütün olarak incelememe
D) Yeniliklere ve gelişmelere kapalı olma
E) Söylediklerini örneklere dayandırmama
47. Şimdi eylül ayındayız. İlk yağmurlar düştü. Romanya ovalarından, Sibirya yaylalarından kalkan bıldırcın alayları, Karadeniz’i geçip Anadolu üstlerine gelirler. Hava güzelse, durgunsa, aşar giderler Toroslar’a doğru. Ama lodos çıkmışsa, bir de kanatlarına yağmur değmişse ilk rastladıkları karaya atarlar kendilerini. Anız diplerine, ayçiçeği diplerine, pamuk tarlalarına sığınırlar.
Bu parçada, bıldırcınlarla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisine değinilmemiştir?
A) Rüzgârlı havada uçmadıklarına
B) Yağmuru sevmediklerine
C) Hangi mevsimde avlandıklarına
D) Sürüler halinde uçtuklarına
E) Göçmen kuş olduklarına
48. Ben, insanların günlük, olağan, dikkat çekmeyen yaşamlarından görüntüler sunmayı amaçlarım. Ben, mesajcı bir yazar değilim. Yapmak istediğim şey, insanlar arasındaki zıtlaşmaları, çatışmaları göstermektir. Her yazar gibi, ben de yaşadığımız çağın karmaşasını, iletişim kopukluğunu, kendi yarattığımız uyumsuzluğu mizah yoluyla vermeyi deniyorum. Sizin de gördüğünüz gibi, eserlerimde trajik ve komik öğeler alabildiğine iç İçe. Tıpkı yaşamdaki gibi.
Aşağıdakilerden hangisi, bu sözleri söyleyen yazara ait bir özellik değildir?
A) Olağanüstü olaylara yer vermeme
B) Belli bir düşüncenin savunuculuğunu yapmama
C) Güldürü öğesinden yararlanma
D) İnsan yaşamını, bütünlüğü içinde algılama
E) Toplumsal karşıtlıkları gidermeye çalışma
49. Kaymakam Hayri Bey derin bir nefes aldı. Doğanın etkisiyle kendisinin canlandığını hissetti. Çevresindeki her şey, hayata yeniden doğmuş gibiydi. Elleri böğürtlen dikenleriyle yer yer çizilip kanamıştı. Kanlarla birlikte vücudunu yıllardan beri kemiren bir zehir de dışarı çıkmış, uçup gitmişti sanki. Her taraf yıkanmış gibi parlak ve aydınlıktı. Bu kadar geniş ve güzel bir doğa ortasında şaşırmış, kendinden geçmiş gibiydi. Çevresine bakmışken aşağıda mor bir duman tabakasıyla örtülmeye başlayan kasabayı gördü, irkildi. O çukur yere dönüp gömülmek, bütün bu güzelliklerden yoksun kalmak zorunda oluşu ona pek acı geldi.
Bu parçada, sözü edilen kişinin duygulan arasında aşağıdakilerin hangisine yer verilmemiştir?
A) Kasaba yaşamından usanç duyma
BJ Doğal güzellikler karşısında sıkıntılarından sıyrılma
C) Doğayla iç içe olmaktan haz alma
D) Kasabanın bakımsızlığından sorumluluk duyma
E) Doğadaki canlılığa hayranlık duyma
50. Romanın, roman gerçeği dışında başka öğelere ihtiyacı yoktur. Roman yazan, yaşanmış ve yaşanmakta olan gerçeği alır, roman gerçeğine dönüştürür. Kahramanlarını nasıl görüyorsa, nasıl görmeyi istiyorsa, o durumlara getirir, o durumlara uygun davrandırır, konuşturur; onlara özel tavırlar takındırır, kendi istediklerini yaşatır.
Bu parçada, roman yazarlarıyla ilgili olarak aşağıdaki özelliklerden hangisine yer verilmemiştir?
A) Kahramanlarını dilediği gibi biçimlendirme
B) Yaşam gerçeğini kendi bakış açısından yansıtma
C) Kahramanlarını yaşamın içerisinden seçme
D) Olayları kendi düş gücüne göre yönlendirme
E) Tek boyutlu, sıradan kişileri anlatma
51. Sait Faik, Cumhuriyet döneminin en büyük öykücüsüdür bence. Kendinden öncekilerin yapmadığı bir şeyi yaptı; Türk öykücülüğüne yepyeni bir tarz getirdi. O zamana kadar öykü, yalnızca başlangıcı, ortası ve sonucu olan ilginç bir olay üzerine kurulurdu. Sait Faik ise bir konuyu değil, yaşamın bir parçasını işledi.Ona göre, insanı ilgilendiren her şey bir konuydu. Bir tezi savunmaz, bir yaşantıyı yansıtırdı. İnsan sevgisi, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. Bir boya sandığı, bir semaver, bir garson, bir balıkçı onun anlatımıyla birdenbire ilginçlik kazandı.
Bu parçada, Sait Faik’te ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine yer verilmemiştir?
A) Öykülerinin konusu, insanoğlunun bir anı, bir tavrı ya da bir durumudur.
B)Öykülerinde, çevrenin İnsan üzerindeki etkilerini belirtmeye ağırlık vermiştir.
C) Öykü kişilerini, her yerde ve her zaman rastlanabilen, sıradan insanlardan seçmiştir.
D) Öykülerinde düşündüklerini değil, gördüklerini ve yaşadıklarını anlatmıştır.
E) Öykülerinin dokusunda, olaylar ve düşünceler değil, duygular, davranışlar ağır basmaktadır.
52. Matmazel Noralya’nın Koltuğu da Sinekli Bakkal gibi, mistik bir dünya görüşünün savunulduğu bir romandır. Ancak, Adıvar klasik roman tekniğini kullanırken Peyami Safa 19.yüzyılın sonlarında beliren yeni bir roman tekniğiyle yazar. Büyük ölçüde H. James’ten kaynaklanan bu roman anlayışında, anlatım tekniğinin, bakış açısının önemi büyüktür. Modern diyebileceğimiz romancılara göre eski tür geleneksel romanla yeni roman arasındaki önemli fark, birinin “anlatma” yöntemine ötekinin ise “gösterme” yöntemine ağırlık vermesidir.
Bu parçada, aşağıdaki konulardan hangisi tartışılmaktadır?
A) Geleneksel ve çağdaş roman teknikleri arasındaki ayrım
B) Gerçekçi romanın belirleyici özellikleri”
C) Romanlarda kullanılan “gösterme” yönteminin “anlatma” yönteminden üstünlükleri
D) Matmazel Noralya’nın Koltuğu ile Sinekli Bakkal romanı arasındaki benzerlikler
E) Romanlarda içerik ile anlatım tekniği arasındaki sıkı ilişki
53. Ahmet Mithat’ın, zamanında çok okunan ve sevilen bir romancı olmasının nedenleri çeşitlidir. Karışık olayları merak uyandıracak bir biçimde düğümleyip çözmedeki başarısı, sade bir dille yazması, halkın alışık olduğu meddah ağzını romana uygulaması bu nedenler arasında sayılabilir.
Aşağıdakilerden hangisi A.Mithat’ın bu parçada sözü edilen özelliklerinden biri değildir?
A) Karmaşık durumları ilgi uyandıracak bir sona götürmesi
B) Kolay anlaşılan bir dil kullanması
C) Halkta okuma isteği uyandırmak amacıyla yazması
D) Okuyucunun ilgisini canlı tutması
E) Türk halk tiyatrosunun özelliklerinden yararlanması
54. ——- için şiirlerini Arapça, Farsça, Türkçe sözcüklerden oluşan, halkın zor anlayacağı bir dille yazmışlardır. Bu tutumlarıyla elbette yenilikler getirmişlerdi edebiyatımıza. Ancak bu yeniliklerle yeni bir şiir kuramamışlar, sadece eski şiiri, Divan şiirini yıkmaya çalışmışlardı.
Vurgulanmak istenen düşünceye göre,bu paragrafın başına getirilebilecek en uygun sözler aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tanzimat ve Edebiyat-ı Cedide şairlerinin çoğu Batı’nın etkisi altında kaldıkları
B) Tanzimat ve Edebiyat-ı Cedide şairleri, şiiri, şiire özgü öğeler açısından değil, düşünceleri yaymada bir araç olarak değerlendirdikleri
C) Edebiyat-ı Cedide şairleri, eski şiir geleneğimizden, usta şairlerin eserlerinden yararlanamadıkları
D) Halka dönük bir edebiyat oluşturmak isteyen Tanzimat şairleri, şiirde içeriğin yanında dilin de önemli olduğu gerçeğini kavrayamadıkları
E) Tanzimatçılar, Türkçeyi çıkmazdan kurtarmak, aydının da halkın da, anlayabileceği bir dile ulaşmak
55. Adam, elini uzattı; tam onu koparacağı sırada, mor menekşe : “Bana dokunma!” diye bağırdı.
Bu cümledeki en belirgin söz sanat! aşağıdakilerden hangisidir?
A) Teşbih (benzetme) B) Tezat
C) İstiare D) Kinaye
E) İntak (konuşma)
56. Yazar,bir toplum gerçeğini belirtmek istiyor. Bir çevreyi, bu çevrenin kişilerini görmüş, biliyor. Bundan bir roman çıkarmak istemiş. Ne var ki romanı okuyup bitirdikten sonra, zihnimizde yalnız birtakım olayların izleri kalıyor. Bir de yazarın bunlara karşı yergici tutumu. Yazarın tutumunu beğeniyor, öfkesine katılıyoruz. Ama bu, kitabı deneme ile röportaj arası bir yapıt olmaktan kurtaramıyor. Daha doğrusu ona bir roman tadı kazandırmıyor.
Bu parçada, aşağıdaki edebiyat türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?
A) Günlük B) Eleştiri C) Anı
D) Fıkra E) Makale
57. Aşağıdakilerden hangisi masalın özelliklerinden biri değildir?
A) Olayların belli bir zamana bağlanmaması
B) miş’li geçmiş zamanla anlatılması
C) Belli bir yazarının bulunmaması
D) Milli duygularla dini inançları işlemesi
E) Eğitici nitelik taşıması
58. İlâhi, kabul senden, ret senden; şifa senden, dert senden… İlâhi, iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, kaim eyle.
Bu parçadaki altı çizili sözcükler aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) İmale B) Seci C) Aliterasyon
D) Redif E) Cinas
59. Aşağıdakilerden hangisi, Halk edebiyatının özelliklerinden biri değildir?
A) Münacaat, naat, mesnevi, mersiye gibi ortak tür ve konuların kullanılması
B) İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatı geleneğini sürdüren sözlü bir edebiyat olması
C) Şiirde hece ölçüsü ve yarım kafiye kullanılması
D)Şiirlerin, “saz şairi” ya da “Aşık” denen şairlerce, “bağlama” adı verilen bir sazla söylenmesi
E) Düşünce ve duyguların dörder dizelik bentler biçiminde anlatılması
60. Divan edebiyatı ile Tanzimat edebiyatının karşılaştırılmasına ilişkin aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A)Divan şiirindeki “parça güzelliği” anlayışı yerine, Tanzimat şairleri konu birliğine ve “bütün güzelliği”ne önem vermişlerdir.
B) Divan edebiyatında sanatçılar, seçkin kişiler için eser vermiş, Tanzimatçılar ise halk için yazmayı amaçlamışlardır.
C)Divan edebiyatında aruz ölçüsü kullanılmış, Tanzimat edebiyatında ise aruzun yanında az da olsa hece ölçüsüne yer verilmiştir.
D) Divan nesrinde söz hünerleri gösterme, Tanzimat nesrinde ise birtakım düşünceleri halka yayma amaçlanmıştır.
E)Tanzimat nazmında, Divan edebiyatı nazım biçimleri tümüyle bırakılıp Fransız şiirinde görülen nazım biçimleri benimsenmiştir.
61. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Edebiyat-ı Cedide sanatçıları hikâye ve romanda realizm ve natüralizm, şiirde parnasizm ve sembolizm akımlarının etkisinde kalmışlardır.
B) Tanzimat edebiyatının ilk döneminde eser veren romancılarımızda romantizm akımının etkileri görülür.
C) Edebiyat-ı Cedide sanatçıları, şiir, hikâye, roman, fıkra, makale türlerinde eser vermişlerdir.
D)Ömer Seyfettin, hikâyelerinin konularını, günlük hayattaki gözlemlerinden, çocukluk anılarından ve tarihten almıştır.
E) Türk edebiyatını.n ilk realist eseri, Recaizâde Mahmut Ekrem’in intibah adlı romanıdır.
62.Aşağıdakilerden hangisi, Servet-i Fûnun edebiyatının özelliklerinden biri değildir?
A) Sone, terza-rima gibi nazım biçimlerinin benimsenmesi
B) Aruz vezninin kullanılması
C) Romanlarda, olayların genellikle İstanbul dışında geçmesi
D) Nazmın nesre yaklaştırılması
E) Yabancı sözcüklerle yüklü bir dil kullanılması
63. 1909’da Fecr-i Ati topluluğuna katıldı. Bu topluluğun dağılmasından sonra da şiirler yazmayı sürdürdü. Şiirlerinin hepsi de aruzla yazılmıştır. Aşk ve doğa temalarını işlediği, sembolizm akımı anlayışına uygun olarak yazdığı şiirlerinde hayale ve müziğe büyük önem. verdi. Güçlü şiirleri yanında, değişik konuları yoğun bir dille anlatan fıkraları da vardır.
Burada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Haşim B) Cenap Sahabettin
C) Süleyman Nazif D) Faruk Nafiz Çamlıbel
E) Yahya Kemal Beyatlı
64. Tanzimat’tan Cumhuriyet sonrasına uzanan bir zaman dilimini romanına konu edinmiştir. Büyük değişimlerin ve bunalımların yer aldığı bu zaman dilimi içinde, kuşaklar arasındaki görüş farklılıklarını ve çatışmaları, halk-aydın çelişkisini işlemiştir. Öyle ki tarihsel ve sosyal olayları yansıttığı romanları birbirini bütünleyen bir zincirleniş içinde, çağdaş, siyasal ve sosyal tarihimizin panoramasını vermektedir.
Bu yargılarla değerlendirilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Refik Halit Karay
B) Hüseyin Rahmi Gürpınar
C) Reşat Nuri Güntekin
D) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
E) Halide Edip Adıvar
65. Dünya edebiyatına deneme türünün ilk örneklerini kazandıran ve bu türün temsilcisi sayılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Boileau B) La Fontaine C) Montaigne
D) Voltaire E) J..J. Rousseau
CEVAPLAR
1-C | 41-A |
2-B | 42-D |
3-E | 43-E |
4-D | 44-C |
5-B | 45-E |
6-B | 46-B |
7-A | 47-C |
8-C | 48-E |
9-D | 49-D |
10-E | 50-E |
11-A | 51-B |
12-E | 52-A |
13-C | 53-C |
14-B | 54-D |
15-C | 55-E |
16-A | 56-B |
17-D | 57-D |
18-B | 58-B |
19-E | 59-A |
20-C | 60-E |
21-B | 61-E |
22-B | 62-C |
23-E | 63-A |
24-A | 64-D |
25-D | 65-C |
26-C | |
27-E | |
28-B | |
29-D | |
30-B | |
31-A | |
32-C | |
33-A | |
34-D | |
35-C | |
36-A | |
37-A | |
38-D | |
39-E | |
40-C |