HALİT ZİYA UŞAKLIGİL
1. Uşak kökenli bir aileye mensup olan Halit Ziya ailesi İstanbul’a taşındıktan sonra 1866 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir.
2. Babası eski edebiyat ve tasavvuf kültürü ile Batılı hayat tarzına yabancı olmayan biridir.
3. Edebiyata karşı olan ilgisinin artmasında babasıyla birlikte gittiği Gedikpaşa Tiyatrosunun katkısı oldukça çoktur.İlk başlarda sürekli tiyatro metinleri okurdu.
4. 1877-1878 Osmanlı – Rus savaşsının getirdiği buhran sonucunda işleri bozulan babası İzmir’e göç etmek zorunda kalır.Halit Ziya da öğrenimini İzmir Rüştiyesi’nde sürdürür.
5. Bu sırada özel hocalardan Fransızca öğrenir.Bir yandan Ahmet Mithat ve Namık Kemal gibi yazarlarla Jules Verne gibi yazarları asıllarından okumaya başlar.
6. Daha sonraları ailesine haber vermeden Fatih Askeri Rüştiyesi’ne başlar. Bu sırada bazı yazıları Tercüman-ı Hakikat adlı gazetede yayınlanır.
7. İstanbul’a Hariciye Nazırlığına bir memur olarak girmek için gittiği sırada dönemin önde gelen yazarlarından Muallim Naci ve Ebüzziya Tevfik gibi yazarlarla tanışır.
8. 1886 yılından başlayarak İzmir İdadisinde Türkçe dersleri verdi. Bunu sonraları Osmanlı Bankası’nda memurluk ve daha sonra da Reji İdaresi’nde görevi takip etmektedir.
9. 1986 yılından başlayarak Servet-i Fünun dergisinde yazmaya başladı. Kısa sürede yenileşme hareketinin önde gelen isimlerinden bir oldu.
10. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Darü’l- Fünun’da Batı edebiyatı dersleri vermeye başladı.
11. 1937’de oğlunun ölüm üzerine inzivaya çekildi.
12. 1945‘te İstanbul Yeşilköy’deki köşkünde öldü.
13. Servet-i Fünun’un roman ve hikayede en ünlü edebiyatçısıdır.
14. Yazdıklarıyla sadece bir döneme damgasını vurmamış, aynı zamanda tüm edebiyatımızın önemli yazarları arasında girmiştir.
15. Modern Türk romancılığın kurucusu sayılır.
16. Hikaye ve romanımız onun zamanında sağlam bir tekniğe sahip olur. Tanzimat dönemindeki roman tekniğinde bulunan hatalar onun gayretleriyle giderilmiş olur.Romanımız belli bir yetkinliğe ulaşır.
17. Realizmin bütün özelliklerini uygulamıştır. Flaubert, Balzac, Stendhal gibi yazarlardan etkilenmiştir.
18. Batılı anlamda ilk realist romanımız olan “Mai ve Siyah”ı yazmıştır. Romanın kahramanı Ahmet Cemil, Servet-i Fünun döneminin sanatçı tipini temsil eder.
MAİ VE SİYAH: Çok iyi yetişmiş bir yazar olan Ahmet Cemil’in büyük hayalleri vardır. Bu hayaller bir gün Bab-ı Ali’de saygın bir yazar olmak ve arkadaşının kız kardeşi olan Lamia ile evlenmektir. Fakat daha Mektep-i Mülkiye’nin son sınıfındayken babasını kaybeder. Ailesinin geçimi için çalışmak zorundadır. Gazete köşelerde yayınlanan Fransız eserleri Türkçeye tercüme ederek geçimini sağlamaya çalışır. Şiire çok düşkündür fakat hayallerinin gerçekleşmeyeceğini düşündüğü için ömrünü verdiği şiirlerini yakar ve annesiyle kardeşi alarak uzak bir ilçeye kaymakam olur. Zaten Lamia da bir başkasıyla evlenmiştir.Bu romanda hayaller “MAİ“ yi gerçekler ise “SİYAH”ı temsil eder.
19. Edebiyatımızda kendisinde çok sonraları bile ses getiren “Aşk-ı Memnu “ isimli eseri yazmıştır.Bu roman o dönem için Osmanlı toplum yapımızda fazla rastlanmayacak bir niteliğe sahiptir. Gustave Flaubert’in Madam Bovary isimli eserinden esinlenerek yazılmıştır.
AŞK-I MEMNU (Yasak Aşk): Adnan Bey; çok zengin , 45 yaşında, biri kız öteki erkek iki çocuğa sahip olan ve eşinin ölümü üzerine tekrar evlenmek isteyen biridir. Bihter de genç yaşına rağmen mutluluğu para ve servette gören bir kızdır. Annesi Firdevs, sadece Adnan Bey’e hayır diyemediği için kızını evlendirir. Fakat Adnan Bey, Bihter’i çok mutlu edememiştir. Adnan Bey’in Behlül isminde çapkın bir yeğeni vardır ki Bihter kalbini buna kaptırır. Zaman içerisinde Bihter ve Behlül arasında bir yasak aşk doğmaya başlar. Behlül, Bihter’den çabuk vazgeçer ve Adnan Bey’in kızı Nihal’le nişanlanır. Bu durumu sindiremeyen ve zaten aradığı huzur ve mutluluğu da bulamayan Bihter intihar eder. Aralarındaki yasak aşkı öğrenince Adnan Bey’den korkan Behlül kaçar ve yine babasıyla çocukları baş başa kalır.
20. Romanlarında ele aldığı konular aşk,karamsarlık, hayal kırıklığı gibi bireysel konulardır.
21. Romanlarında kullandığı dil çok ağırdır. Arapça, Farsça sıfat ve tamlamaları kullanmıştır.
22. Sanatlı ve uzun cümlelerle yazmasına rağmen sağlam bir dil yapısı vardır.
23. Hikayelerinde ise kullanmış olduğu bu ağır dil görülmez ve daha sade yazmaya başlar. Hayatının ilerleyen dönemlerinde dildeki sadeleşme akımından etkilenerek bazı eserlerini tekrar gözden geçirdiği ve sadeleştirdiği görülmüştür.
24. Hikaye ve romanlarındaki mekanlar genellikle İstanbul’un çeşitli yerleridir. Çeşitli yerleri de anlatırken sosyal konulara değinmek gibi bir amacı da yoktur.
25. Eserlerindeki kahramanlar genelde aydın tabaka içerisinden seçilmektedir.
26. Gözleme önem verir ve betimlemeleri yaparken süs olsun diye değil, romandaki olay ve kişileri daha iyi anlatmak için kullanmıştır.
27. Kahramanlarını yaşadıklarıyla çevreyle değerlendirir.
28. Ruhsal çözümlemelere çok önem verir. Buna da en güzel örnek Aşk-ı Memnu romanında Bihter’in intihara sürüklenişi detaylı bir şekilde irdeler.
29. Edebiyatımızda mensur şiirin ilk örneklerini başarıyla verir. “Mensur Şiirler “ ve “Mezardan Sesler” isimli iki tane de eseri vardır.
30. Edebiyatımızda çok ses getiren ve II. Abdülhamit devrini ve sanatçılarını başarıyla anlattığı “Kırk Yıl” isimli anı kitabını yazmıştır. Bunun devamı niteliğinde olan ve siyasi yaşantısını anlattığı “Saray ve Ötesi” isimli eseri oldukça başarılıdır.
Roman:
Sefile, Nemide, Bir Ölünün Hatıra Defteri, Ferdi ve Şürekâsı, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar
Nesl-i Ahir
Hikaye:
Deli, Bir Muhtıranın Son Yaprakları,Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, Bu muydu?, Heyhat, Valide Mektupları
Küçük Hikâye Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet
Mensur Şiirler:
Mensur Şiirler,Mezardan Sesler
Anı:
Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye
Tiyatro:
Füruzan, Kâbus, Fare