PARAGRAF – 62 ÇIKMIŞ SORULAR
1. Edebiyat yapıtlarını açıklamak, yorumlamak, değerlendirmek ve sınıflandırmak amacını taşıyan yazılar vardır. Bu yazıları “edebiyat eleştirisi” adı altında toplayabiliriz. Edebiyat eleştirisi ipinde daha çok denemeler, kitap tanıtma yazıları ve bilimsel araştırmalar yer alır. Bu yazılar, en öznel izlenimlerden en nesnel değerlendirmelere değin uzanan geniş bir yelpaze İçinde karşımıza çıkar. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere bu yazılarda
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) değişik anlatım yöntemleri kullanılır
B) ele alman konuların sının oldukça geniştir
C) doğruluğu kanıtlanabilecek görüşlere ağırlık verilir
D) okurları bilgilendirmek ön plana çıkar
E) asıl amaç, yapıtların gereği gibi tanıtılmasıdır
(ÖSS 1999 İPTAL EDİLEN)
2. (I) Öncelikle, eleştireceği yazarın sanat ve dünya görüşünü kavramaya çalışır. (II) Sonra sanatçıyla ve onun yapıtlarıyla ilgili izlenimlerini toplumsal açıdan değerlendirmeye yönelir, (III) Bir yazarın bir yapıtını hiçbir zaman tek başına ele alıp incelemez. (IV) Bir romancının, bir Öykücünün yeni bir yapıtını eleştirirken daha öncekilerle karşılaştırır. (V) Yapıtın hangi açılardan geliştiğini ya da geride kaldığını belirtir. (VI) Yazarın kendini aşma çabalarını ya da yinelemelerini gösterir. (VII) Bunları yaparken ne denli nesnel olmaya çalışırsa çalışsın yine de öznellikten kurtulamaz.
Yukarıdaki parçadan numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarılırsa, parçanın anlamında büyük bir değişme olmaz?
A) II. B)lll. C)V D) VI. E) VII.
(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)
3. İster olay öyküsü olsun, isterse durum öyküsü; benim öyküm, okunduktan sonra belleklerden uçup gitmemeli. Konusuyla, özüyle, diliyle, biçimsel ustalıklarıyla okuru kuşatmalı. Kişi, öyküyü okuyup bitirdikten sonra değişmeli. Yıllar sonra o öykünün anımsanan, insanı etkileyen biryanı bulunmalı. Sait Faik’in “Hişt Hişt” adlı öyküsü, lirizmi ve şiirselliğiyle, Sabahattin Ali’nin “Değirmen” adlı öyküsü iletisiyle böyle değil mi?
Böyle diyen bir kişiye göre, öykünün temel niteliği nedir?
A) Ünlü öykücülerin yazdıklarını düşündürmesi
B) Belirli bir olay ya da durumdan yola çıkması
C) Bilinen, somut gerçeklere dayanması
D) Okurları, unutamayacakları biçimde etkilemesi
E) Çelişkilere dayalı bir yapısının olması
(ÖSS 2000)
4. O, aslında yazdığı öykülerde, oyunlarda, romanlarda da bir ozandır. Diline, dildeki uyuma, musikiyi sağlayan öğelere öncelik veren bir düzyazı ustasıdır. Bu yönden düzyazıyla oluşturduğu yapıtlarda da ozanlığı öne çıkar. Sözcükleri bir imbikten geçirerek damıtır; böyle bir damıtımdan geçmemiş hiç bir sözcüğe yer vermez yapıtlarında. Düzyazılarında da iyi bir söz işçisidir, tıpkı şiirlerindeki gibi.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Değişik türlerde ürünler verdiğine
B) Şiirselliğinin her ürününe yansıdığına
C) Kulağa hoş gelen sesler İçeren sözcükler kullanmaya özen gösterdiğine
D) Yapıtlarında kullandığı dili inceden İnceye işlediğine
E) Belirli kalıpların dışına çıkmadığına
(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)
5. (I) Ulusal güvenliğin, ekonominin ve zenginliğin çarkları artık bilgiyle dönüyor. (II) Bilgiyse, üretilen bir şey. (III) Bilginin değeri yükseldikçe, onu elinde tutan bireylerin ve ulusların bahtı açılıyor. (IV) Bilim insanına hemen her çağda gereksinim duyulmuştur; ancak bilgi toplumunda bu gereksinim kat kat artmaktadır. (V) Günümüzde gerçekçi toplumlar bu gereksinimi karşılamaya çalışıyorlar. (VI) Yeterli sayıda ve nitelikte bilim adamı olmayan alanlarda bilim adamı yetiştirme çalışmalarına hız veriyorlar.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istenirse ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B)lll. C)IV, D)V. E) VI.
(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)
6. Bana göre yeni öykücüler “ben’li anlatımın dışına çıkamıyor, “ben” dışındaki yaşamın Öykülerine girmesine izin vermiyorlar. Bazen öykünün İçine kulaktan dolma ve taşıyamayacağı ağırlıkta felsefe koyuyorlar, O felsefe de öyküye yedirilmiş olmuyor. Bu yüzden yazdıklarının öykü mü, ruhsal çözümleme mi, deneme mi olduğunu bilemiyorsunuz.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen öykücülere yöneltilen eleştirilerden biri değildir?
A) Yazdıklarını kendileriyle sınırlı tutmaları
B) Öykülerin düşünsel bütünlükten yoksun olması
C) Özümsenmemiş bilgi ve düşüncelere yer vermeleri
D) Sözcük seçiminde gerekli özeni göstermemeleri
E) Belirli bir yazınsal türün ilkelerine bağlı kalmamaları
(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)
7. Düşüncenin en iyi biçimde, insanın kendi anadilinde oluşup geliştiğini söylerdi. Anadile yaslanmayan bir anlatımın sağlam olmayacağını savunurdu. Daha da ileri gider, anadiline saygının en büyük erdem olduğuna inanır, onu yurtseverlikle eşdeğer tutardı. Bilimsel çalışmalarında olduğu kadar günlük yaşamında da dile büyük bir özen gösterirdi. Kimi zaman bir sözcüğe takılır, düşüncesini açık seçik yansıtacak bir anlatım biçimini buluncaya değin günlerce çalışırdı. Düşünsel tutarlılığın ancak dilsel tutarlılıkla gerçekleşebileceğine inanırdı.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Anadilin, insanın duyarlığı üzerindeki etkisine
B) Sözcük seçiminde gösterilen titizliğe
C) Dil ile düşünce arasındaki ilişkiye
D) Anlatımla anadil arasındaki bağa
E) Dili doğru ve düzgün kullanmanın önemine
(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)
8. Bir eleştirmen, kendi görüşlerini kabul ettirmek için okuyucuyu zorluyorsa yanlış yoldadır. Çünkü eleştirinin amacı okuyucuyu etkilemek değil, onu birlikte düşünmeye yönlendirmek olmalıdır. Önemli olan, değerlendirme yapmaktan çok, yaşanılan düşünme sürecine okuyucunun katılımını sağlamaktır. Eleştirmenden beklenen–
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) okuyucuya yapıtla ilgili bilgiler ve ipuçları sunmaktır
B) eleştirdiği yapıtla okuyucu arasında köprü kurmaktır
C) okura, okuduğunu bağımsızca değerlendirme olanağı tanımaktır
D) okuru koşullandırmadan yapıtı değişik açılardan tartışmaktır
E) okurun dünya görüşüne belli bir yön vermektir
(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)
9. Hepimiz bencillikten yakınıyoruz. Herkesin yalnızca kendisini düşündüğünü, kendisinden başkası yokmuş gibi davrandığını görüyoruz. Bu tutumu eleştiriyoruz; ama görüyoruz ki eleştirinin pek bir yararı olmuyor. Çünkü bencillik azalacağı yerde giderek yaygınlaşıyor. Bu duruma karşı önlem almıyor, sadece yakınmakla yetiniyoruz —
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
A) Bencil İnsan, kendisini koruma güdüsüyle kendine güvensizlik arasında sıkışmıştır
B) Bencilliğin birey olma yetkinliği kazanamamış kişilerde sık görüldüğünü biliyoruz
C) Bencil kişilerin, her olayı, her durumu, her insanı kendi çıkarı için kullandığını unutmamalıyız
D) Bencilliğin nelerden kaynaklandığını, neden yaygınlaştığını düşünmüyoruz
E) Bencil kişiler kendilerinden başkalarına değer vermeyi bilmezler
(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)
10. Anadili öğretimini Türkçe’nin söz değerlerine dayandırmak gerekir. Yıldız yerine “star”, gösteri yerin “şov” gibi yabancı sözcükleri kullanır, sürekli olarak, anlamını bilmediğimiz Arapça sözcükleri yinelersek çocukların söz dağarcığı karmaşık bir hal alır. Bundan da Öte, sözcükler açık ve aydınlık bir anlam kazanamaz. Çocuklarımız arasından sanatçıların, bilim adamlarının çıkmasını daha başlangıçta engellemiş oluruz. Çünkü bilgin ya da sanatçı, bulgu ve yargılarını, gözlem ve deneyimlerini, anadilinin kavramları üzerine kurar. Kavramlar açısından duruluk kazanmamış bir zihin, açık seçik düşünemeyeceğinden, bir buluş ya da yapıt ortaya koyamaz.
Bu parpada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söz dağarcığının konuşma gücünü etkilediği
B) Dil eğitiminin toplumsal gelişme açısından önemli olduğu
C) Yaratıcılığın önkoşulunun yüksek düzeyde bir eğitim görmek olduğu
D) Kimi sözcüklerin anlamda bulanıklığa yol açtığı
E) Anadilini iyi bilmemenin yaratıcılığı engellediği
(ÖSS 2000)
CEVAPLAR
1.C | 6. D |
2. B | 7. A |
3. D | 8. E |
4. E | 9. D |
5. C | 10. E |