Metne Hazırlık
İslamiyet’in evrensel mesajları
Metni Anlama ve Çözümleme
Yer edinmek, varlık göstermek anlamında kullanılmıştır.
Türklerdeki Cihangirlik yani dünyayı ele geçirme ve yöneltme duygusu, hak ve adalet duygusunu herkese benimsetme duygusu etkili olmuştur.
Öğretici metin olduğu için eğitmek ve bilgi vermek amacıyla yazılmıştır.Hedef kitle bilgi edinmek isteyen halk kitlesi yani avam olabilir.
Yazar Türklerin İslamiyet’e geçmesi ile ilgili görüşlerini ortaya koymak için Dede Korkut kitabından Taberi Tarihi gibi metinlerden örneklerle bu durumu daha anlaşılır kılmıştır.
“Nüfusu gittikçe artan, yirmi beş otuz yıl sonra ikinci bin yılın başında yüz milyonluk modern bir devlet hâline gelecek olan Türkiye’nin tarihî rolü elbette bugünkünden farklı olacaktır. İslamiyet Türkler için sadece geçmişin değil, geleceğin de dinidir. Türklerin ve insanlığın ona ihtiyacı vardır.”
Hepsi Anadolu etkili olmuş ve Anadolu’da hakkı ve adaleti ön planda Anadolu’da İslamiyet’in yayılmasına vesile olmuşlardır. Anadolu birliğini sağlamışlardır.
İslamiyet Türklerin yiğitilik duygusuna uygun düşmüş ve onlara hakkı ve adaletin tesis edilmesinden önemli hale gelmesini sağlamışlardır.Şehirleşmeden mimari, mimariden müziği, sanat kadar her konuda etkisi görülmektedir.
Etkinlik
a) Aşağıda verilen şiirlere konu olan tarihî gerçeklikleri tespit ediniz.
İşte 19 Mayıs
Vardık bir kapısına Anadolu’nun,
önlerine Samsun’un
Öyle büyüdü ki ağzımız
Öyle acıktık ki
Bize ekmek değil dağ sunun.
Tez Erzurum’a, Sıvas’a, Ankara’ya
İlk uçan kuşla birlikte giden.
Dorukları duman almak üzredir,
Otlara, kavaklara, başaklara bir yel gibi
Varalım yeniden.
(…)
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “bu: bir Avrupalı!”
Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşına da,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Mehmet Akif Ersoy
Her iki şiir de yaşanmış gerçekliği dile getirmiştir.
b. Aşağıdaki şiirlerdeki dinî yansımaları tespit ediniz.
Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
(…)
Yunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri, kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Yunus Emre
hece taşları: Mezar taşları.
Ayet ayet sure sure yürüdüler
Mekke’den Medine’ye erdiler
Gün oldu Mağaraya girdiler
Örümcek ağını pekiştirdi bir gecede bin yıllık
Güvercin bir kerede bıraktı sıcak yumurta
Yeni doğum yumurtası bir yıllık
İnançsızlar, sedefsizler gelip gelip döndüler
Değişimi büyük dönüşümü
Taş içindeki atan bir çift kalbi
Göremediler, işitemediler, sezemediler
Sezai Karakoç
Birinci şiir İslamiyet’in önemli kişilerden olan Yunus Emre’nin derviş gözüyle dünyaya bakışını anlatır. Diğer şiir ise Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretini anlatır.
]]>Dil Bilgisi
Nüfusu gittikce artan, yirmi beş otuz yıl sonra ikinci bin yılın başında yüz milyonluk modern bir
devlet hâline gelecek olan Türkiye’nin tarihî rolü elbetde bugünkünden farklı olacaktır.
gittikce > gittikçe
elbetde > elbette
Dede Korkut Kitabı’nda Korkut Ata’nın Resul Aleyhisselam zamanına yakın yaşadıgı ve onun
sahabesi olduğu belirtilir.
yaşadıgı > yaşadığı
Fakat bu tarihten önce de küçük gruplar hâlinde İslamiyet’i kabul eden Türkler vardır.
Burada ayrı yazılması doğrudur. Bağlaç olduğu için cümleden çıkardığınızda cümlenin anlamı bozulmaz.
Türkiye’de bunu yapabilecek yeni bir nesil doğmuştur, denilebilir.
Burada bulunma durum ekidir. Bitişik yazılır. Çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulur.
a.Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur.
Üstelik fethedilen ülkelerde barışı tesis eden, hak ve adalet esasına dayalı bir sosyal nizam da getiriyordu.
b. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur.
Metne Hazırlık
Tarihi olaylar toplumdaki herkesi etkilediği gibi şair ve yazarları da etkilemektedir. Bu durumda ortaya edebi metin çıkmaktadır. Bazen bu etkilenme hemen olayın içinde yaşarken olur ya da aradan zaman geçmesiyle olur. Mesela Kayıkçı Kul Mustafa, Bağdat Seferi’nde Genç Osman Destanı’nı yazmıştır. Bizzat sefere katılmış bir yeniçeridir. Yine Tarık Buğra, Osmancık isimli romanı ise daha sonraki yıllarda olaydan etkilenerek yazmıştır.
]]>
Metni Anlama ve Çözümleme
Türklerin İslamiyet’e geçmesi
İslamiyet’e girmeyle birlikte dilimizde değişimler olmuştur ve sanatçılarımız Araapça ve Farsçanın etkisine girmiştir. Bu etki zamanlar ortaya medrese eğitim almış sanatçıları ortaya çıkarmıştır. Bir tarafta halkın kullandığı edebiyat varken diğer tarafta saray etrafında şekillenen bir edebiyat ortaya çıkmıştır.
|
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı |
İslamiyet Dönem Türk Edebiyatı |
|
Nazım birimi dörtlük |
Nazım birimi beyit, dörtlük |
|
Hece ölçüsü |
Hece ve aruz ölçüsü |
|
Destan, sagu, koşuk, sav |
Gazel, kaside, mesnevi… |
|
Sevgi, tabiat,kahramanlık tema olarak kullanılmıştır. |
Din etkisiyle yeni temalar |
|
Öz Türkçe |
Arapça ve Farsca kelimeler |
19.yüzyıldan sonra her alanda Batı etkisi kendini gösterdiği edebiyatımızda da etkisini göstermiştir. Batı’ya giden aydınlarımız oranın edebiyatından etkilenmiş ve orada gördüklerini edebiyatımıza aktarmışlar.
6. Metinde kullanılan anlatım biçimiyle düşünceyi geliştirme yollarını belirleyiniz.
Açıklayıcı anlatım, öğretici anlatım, örnekleme, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma, karşılaştırma…
Halkın kendisinin edebiyatıdır. Nerede yaşamış bir insan varsa onun edebiyatı ortaya çıkmıştır.
Etkinlik
Hakka şükür koçlarım devrânudur
Cümle ‘âlem bu demün hayrânudur
Gün batardan gün toğan yire değin
‘Işk erinün bir nefes seyrânudur
İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI- HALK EDEBİYATI
Nasıl ve nerden, bilmeyeceksin
Bir dal sallanacak yanı başında
Alabildiğine taze ıslak
Bir çocuk başparmağı ağzında
Gözlerini iri iri açacak
BATI ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI
Tag taga kavuşmas, kiş kişike kavuşur.
İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI- DİVAN EDEBİYATI
roman-mesnevi-sav-türkü-ilahi-tiyatro-deneme-nefes-gazel-rubai-sagu-röportaj-semai
|
İslamiyet’in Kabulünden Önceki Türk Edebiyatı |
İslami Dönem Türk Edebiyatı |
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı |
|
SAV – SAGU |
MESNEVİ- TÜRKÜ-İLAHİ-NEFES-GAZEL-RUBAİ-SEMAİ |
ROMAN- TİYATRO-RÖPORTAJ-DENEME |
]]>
Metne Hazırlık
Kültürel değerler nesilden nesile ağız yoluyla aktarılır. Örf, adet, gelenek ya da sözlü edebiyat onu icra edenler tarafından anlatılır. Zamanla sonraki kuşak bir önceki kuşağın anlattıklarını duyarak öğrenir ve bir sonraki kuşağa bunu aktarır. Aktarırken eklemeler ya da çıkarmalar olabilir.
Dili kullananlar toplumdaki bireylerdir. Bireylerin kullandığı şekliyle önce dil sonra da toplum şekillenir.Yeri geldiğinde dili düzgün kullanmak, onu korumak ve geliştirmekle yükümlüdür.
Metni Anlama ve Çözümleme
Gönül yapmak: Toplumda önemli yere gelmek istiyorsan gönül yapmalısınız.
Gönül vermek: Bir güzele gönül vermekle başlarmış aşıklık.
Gönül eğlendirmek: Ağam bizimle gönül eğlendiriyor.
İki gönül bir olmak: İki gönül bir olunca kavga çıkmazmış.
Gönül yıkmak : Bir kere gönül yıktınsa kıldığın namaz değil.
Türkçenin zengin bir dile sahip olduğu…
Deyimler halkın ortak duyguları ve kavramlarıdır. Onlar kullanmışsa bu onların beğendikleri ve sevdikleri anlamına gelir.
Bir deyimlerde kullanıldığına ve şairlerinse şiirlerine yansıdığına değinmiştir.
Türkçe zengin bir dildir ve kendi yapısına uygun kelime hazinesi vardır. Zamanla başka dillerden etkilenmiştir. Kendini geliştirmiş ve zenginleşmiş bir dil olarak bugüne kadar gelebilmiş bir dildir.
Hem kadeh, hem şarap, hem o şarabı sunan şuh bir sakidir gönül.
Kısacası aşk ehli içinde zevk sahibidir gönül.
Açıklama-örnekleme-karşılaştırma
Başka eserlerden alıntı yapmıştır. Devrik cümle kullanmayı tercih etmiştir.Sade ama etkileyici anlatıma sahiptir. Öğretici metin olup şiirsel bir üslupla yazmıştır.
]]>
Dil Bilgisi
Kelimenin edebiyat tarihimizde ikinci bir aşığı, Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Hâcip’tir.
Taştın yine deli gönül
Nihayet Yahya Kemal’in şiirinde vecizeleşip ya tam neşe, ya tam ızdırap; ya hep ya hiç manasında
Alıntıların başında, sonunda, ortasında konur.
(…)
Türkçede “gönül”ün hikâyesi elbette çok zengindir. Bu saydıklarımız onun belki en kısa macerasıdır.
Arasözleri ayırmada kullanılır.
Farisi’den (yine gönül demek olan) dil’i seçmiş, bundan da dilber, dilârâ gibi, dilşâd gibi, dildâde ve dilrûbâ gibi söyleyişlerde hoşlanmıştır.
Eş anlamlı sözcükler tırnak içinde kullanılır.
“Gönül ey vây gönül, vay gönül ey vây gönül” diye tekrarlanan mısralarıyla ahenkli, murabbaları (şarkıları) ile dolmuştur.
]]>ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
Selma Hanım:
“Ben, ay aydınlığındaki ölüyü de gördüm,” diyordu. Onu hastahanenin avlusunda, kerpiç duvarın kenarına getirip bıraktılar. Yapayalnızdı. Gittim, yanında oturdum. Ve bundan başka ( ) Alay kumandanının gözlerini de ben kapadım. Yüzünde öyle bir huzur, öyle bir bahtiyarlık vardı ki o andan beri artık ölüm korkusu nedir bilmiyorum.”
Selma Hanım, Eskişehir İstasyonu’nda, ara ve aman vermeyen bir ateş yağmuru altında Büyük Şefin sakin, kararlı ve destani çehresini de görmüştü. Tahliye edilen kasabanın bozgun kalabalığı ortasında, keskin ve sıcak bir sesle emirler veriyor; yanında duran Garp Cephesi kumandanına hemen hemen gülümseyerek bir şeyler söylüyor ve Ankara’ya ilk kafileyi götürecek olan trene son yolcunun binmesini bekliyordu.
Mustafa Kemal Paşa’nın bu mahşer içindeki silueti Selma Hanım’ın hayalinde o kadar derin nakşolmuştur ki bunu en küçük teferruatına kadar hatırlıyordu.
Üzerinde nefti bir av kostümü vardı. Bir gümüşî kalpak, gür ve uçları yukarıya doğru kıvrık kaşlarının hizasına kadar iniyordu. Bütün bir ırkın asaletini taşıyan, uzun parmaklı, güzel elleri bir kehribar tesbihle oynuyordu. Sanki, bir istirahat saatinde bahçesinde dolaşan bir genç aile reisi gibiydi ve sanki gökyüzünden durmaksızın yağan şeyler bir yaz yağmurunun ilk damlalarıydı.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ankara
Bir Yolcuya
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmettin Halil Onan
Yukarıda verilen metin ve şiirden yola çıkarak edebiyat ve tarih arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz.
Tarih ile edebiyat birbirini destekleyen iki önemli unsurdur. Bir olmadan diğerini anlamlandırmak doğru olmaz.Edebi eserlerin en önemli kaynağı tarihtir. Tarihi olaylar ortaya çıktıktan sonra bundan etkilenen insanlar bu durumu eserlerine aktarır.
]]>a.Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
BATI ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI-CUMHURİYET DÖNEMİ
b.Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır
Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI- DİVAN EDEBİYATI
c.Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş çalap
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim”
İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI- HALK EDEBİYATI
ç. Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Otuz Tatar Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle:
İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
Divan-ı Hikmet ( Ç ) 1. Sözlü Dönem
Leyla ile Mecnun ( C ) 2. Yazılı Dönem
Kök Türk Kitabeleri ( A ) 3. Geçiş Dönemi
ç. Alp Er Tunga Sagusu ( B ) 4. Divan Edebiyatı
( ) 5. Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
( a ) 1. Kiril alfabesi
(c ) 2. Uygur alfabesi
(– ) 3. Arap alfabesi
( b) 4. Kök Türk alfabesi
|
ESKİ TÜRKÇE |
ORTA TÜRKÇE |
BATI TÜRKÇE |
Türkiye Türkçesi |
]]>