Metni Anlama ve Çözümleme
İki hayali vardır: Matbuat aleminin önde gelen yazarlarından olmak , iki arkadaşı Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi evlenip mutlu olmak.
Kız kardeşinin eniştesi tarafından dövülmesi ve sonucunda ölmesi , Lamia’nın bir başkasıyla evlenmesi.
Hakim (İlahi –Tanrısal ) bakış açısı ile yazılmıştır.
Mai ve Siyah romanı kahramanın hayalleri üzerine kuruludur. Dolayısıyla kahramanın iç dünyasını anlamak için iç konuşmaların daha sık yapılması gerekiyordu ki bu romanda da bolca yapılmıştır.
Bu romandaki Ahmet Cemil karakteri Servetifünun yazarlarını temsil eder. Onların da çok büyük hayalleri vardır fakat hayatın gerçekleri karşısında onlarda da bir yılgınlık ve karamsarlık olmuştur. Bu durum da onlar ister istemez toplumdan bir uzaklaşma duygusu oluşturmuştur.
Mai hayalleri, siyah gerçekleri…
Hayatın gerçekleri daha ağır basmıştır. İstanbul’u terk etmesi gayet normaldir. Özellikle aşık olduğu Lamia’nın bir başkasıyla evlenmesi ondan bir bunalıma neden olmuştur.
Servetifünun romanı toplumsal yönü ağır basan bir roman değildir. Sanat için sanat anlayışı ile yazılmıştır. Bu dönem romanı daha çok aydın kesimin içinde bulunduğu romandır. Zaten Servetifünun Edebiyatı’da bir kaçış edebiyatıdır, toplumsal gerçeklerle çok ilgilenmez.
Önceleri ağır ve süslü yazan dönem romancıları daha sonraları romanını sadeleştirmesi içinde bulunduğu dönemin etkisiyledir. Çünkü 1938 yılından sonra hemen hemen herkes sade ve anlaşılır dille yazacaktır.
Etkinlik
Bu bilgiden yola çıkarak yazarın hayatının metindeki izdüşümlerine örnekler veriniz.
Halit Ziya, aslında kendini ve döneminin şair ve yazarlarını oldukça realist şekilde anlatmıştır.
Asım Bezirci, Seçme Romanlar
Bu parçada verilen düşünceye katılıyor musunuz? Açıklayınız.
Katılıyorum . Ahmet Cemil, hayatı romantik olarak yorumlayıp fazla hayal dünyasında yaşamıştır. Gerçeklerden çok kopmuş ve kurduğu hayaller hep bir başkasının tercihlerine bağlı kalmıştır.
|
TANZİMAT VE SERVETİFÜNUN ROMANININ ÖZELLİKLERİ |
|
|
TANZİMAT DÖNEMİ ROMANININ ÖZELLİKLERİ |
SERVETİFÜNUN DÖNEMİ ROMANININ ÖZELLİKLERİ |
|
“Toplum için sanat” anlayışına bağlı olarak sosyal yarar amaçlanmıştır. Evlilik, esaret, batıl inançlar, töre, yanlış Batılılaşma gibi temalar işlenmiştir. |
“Sanat için sanat” anlayışına bağlı kalınmış ve halka seslenmek düşünülmemiştir. Bu dönem romancıları aşk, kadın, evlilik, tabiat, yalnızlık, ümitsizlik, karamsarlık gibi bireysel temaları işlemişlerdir. |
|
Dil şiire göre daha sadedir. Cümleler kısa, anlaşılır özellik taşımış ve konuşma diline yaklaştırılmıştır. |
Konuşma dilinden tamamen uzaklaşılmış, Arapça ve Farsça dil kurallarına geniş ölçüde yer verilmiştir. 0 zamana kadar edebiyatımızda kullanılmayan bazı kavramlar Fransız edebiyatından esinlenerek Türkçeye aktarılmıştır. Bu kavramlar, Farsçanın kurallarına göre tamlama ve birleşik sıfat yapılarak kullanılmıştır. |
|
Sanatçılar, Fransız edebiyatından etkilenmiş olsalar bile Doğu hikâye geleneğinden (Meddah hikâyelerinin etkisi ve tekniği görülür.) tam olarak kurtulamamışlardır. |
Batılı tarzda romanlar yazılmıştır. |
|
Roman ve öykülerde, mekân genelde İstanbul’dur ve kahramanlar İstanbul’un aydın çevrelerinden seçilmiştir. |
Olaylar genelde İstanbul’da geçer (II. Abdülhamit Devrinde gezi özgürlüğü olmadığından sanatçılar, İstanbul dışındaki yerleri yeterince tanıyamamışlardır.). |
|
Romantizmden etkilenen Ahmet Mithat Efendi, Namık Kemal, Şemsettin Sami gibi yazarların eserlerinde rastlantılara çok yer verilmiş; bireyi eğitme, toplumu düzeltme amacı güdülmüştür. Hikâyenin akışı kesilerek okuyucuya bilgiler aktarılmıştır. |
Realizm ve natüralizmin etkisi görülmüştür. Bu akımların bir sonucu olarak hayatta görülen ve görülme olanağı olan olay ve kişiler anlatılmıştır. Teknik kuvvetlenmiş, gereksiz tasvirler yapılarak ya da gereksiz bilgiler verilerek hikâyenin akışı kesilmemiştir. |
|
Yazar eserde kendi kişiliğini gizlememiş, olaylara müdahale etmiştir. |
Yazar eserde kendi kişiliğini gizlemiştir. Olaylar, yazarın gözüyle değil; eser kişilerinin bakış açısıyla anlatılmıştır. |
]]>
ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1. Gece uykusundan henüz uyanmamış şehir, lâpa lâpa yağan karların altında bembeyazdı. Alexander Nevski meydanından sola dönüp ağır ağır ilerleyen atlı arabanın koca tekerlekleri, bütün gece yığılmış karları zorlukla yarıyordu. Arabacı köşeyi dönüp üç katlı evin kaldırımına yanaştı. Gözlerini binanın pencerelerine doğru çevirmişti ki, bir ışık huzmesi içeriden dışarıya süzüldü. Hafif bir rüzgârla savrulup pencere pervazlarında toplanmaya devam eden bir grup kar tanesi, cama yapışıp öylece dondu, kaldı. Arabacının bakışları ile sözleşmişçesine, aynı anda, odanın tülleri aralandı. Silueti görünen erkek, camın buğusunu sildikten sonra el sallayıp tekrar içeriye döndü. Yatağının baş ucundaki komodinin üzerinde biraz evvel yakmış olduğu gaz lâmbasının ışığında cep saatine baktı. Henüz dört olmak üzereydi. Daha epeyi vakti vardı. Yatakta derin derin uyumakta olan kadını uyandırmaktan çekinerek yorganı hafifçe araladı. Saat avucunda, kendisini yastığa bıraktı. Sonra kararlı bir ifade ile, çarşafları attı üzerinden, yataktan kalktı. Ellerini saçlarında gezdirip, ağır adımlarla tekrar pencereye doğru yürüdü. Perdeyi biraz daha yana çekip dışarıya baktı. Camların hemen önünden başlayan beyazlık, ay ışığı altında bahçeyi, parmaklıkları ve ardındaki geniş caddeyi kaplayarak devam ediyordu. Beyaz bir dünyaydı, bembeyaz. Kayıp giden bulutların arasından mehtap ışıldadıkça ortalık pırıl pırıl oluyordu. Her şey olduğundan daha haşmetliydi bu
beyazlığın altında.
Nermin Bezmen, Kurt Seyt & Shura
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu parçadan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
a. Parçada ÖYKÜLEYİCİ ve BETİMLEYİCİ anlatım biçimlerine başvurulmuştur.
b. Parçada anlatıcı 3.TEKİL kişidir.
c. Parça İLAHİ (HAKİM) bakış açısıyla yazılmıştır.
ç. Parçada GÖZLEMCİ tekniği kullanılmıştır.
2. Gelen (I) gazetelerde, boş yere bir genel neşe yankısı arıyorum, bulamıyorum. Belki Anadolu’nun ücra (II) bir kasabasında, Ankara’da, şuraya buraya (III) asılmış, tek tük (IV) kandiller, bu zaferin tek şenlik aydınlıklarıdır. Hayalimde, kendi kendime yaktığım bu ışıklar, bana engin ve karanlık (V) bir gurbet diyarı olan Türkiye’de donmuş ve kör olmuş gönüllerin tek hayat mihrakları gibi geliyor.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban
Bu parçada geçen altı çizili kelimelerden hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
]]>