Sait Faik: Edebiyatımızda durum öyküsünün en önemli ismidir. Hikâyelerinin konusu çoğunlukla kısa bir süre içinde gördüğü, kişiler, olaylar olduğundan, öykülerinde alışılagelen giriş-gelişme-sonuç bölümleri bulunmaz. Bu özellikleriyle bir durum öyküsü niteliği taşıyan öyküleriyle klasik yöntemden ayrılmıştır. Ele aldığı konuları, insan ve toplum, insan ve doğa, psikolojik konular olarak üç grupta toplayabiliriz:
Hikâyelerini, Semaver, Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Kumpanya, Kayıp Aranıyor, Havuzbaşı, Son Kuşlar, Alemdağda Var Bir Yılan, Az Şekerli, Tüneldeki Çocuk, Mahkeme Kapısı adlı kitaplarda bir araya toplamıştır.
Vüs’at Orhan Bener: Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirmiş; gerçekliği kendince dönüştürerek ele almıştır.Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener “iç konferans tekniği’nin edebiyatımızda önemli bir temsilcisidir.Hikâyelerini Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz, Mızıkalı Yürüyüş, Kara Tren, Kapan adlı yapıtlarında toplamıştır.
Nezihe Meriç: Toplum içinde kendi iç yalnızlığını sürdüren genç kız ve kadınları şiirli bir dille anlatmıştır.1940-1960 Dönemi hikâyelerini Bozbulanık, Topal Koşma, Menekşeli Bilinç adlı yapıtlarında toplamıştır.
Feyyaz Kayacan: Hikâyelerinde toplumsal baskıları aşıp özgürleşme, kendi olma, kendini gerçekleştirme gibi konuları ele almıştır.Şişedeki Adam, Sığınak Hikâyeleri, Cehennemde Bir Yusuf kitaplarından bazılarıdır.
Yusuf Atılgan: Köyü anlatan hikâyelerinde, kırsal kesimin geleneksel yaşamından kesitler sunmuş; şehri anlatan hikâyelerinde ise bıkkınlık ve düzene uyumsuzluğu ele almıştı.Hikâyelerini “Bodur Minareden Öte” adlı yapıtında toplamıştır.
Tarık Dursun K.: Şehir hayatı üzerindeki gözlemlerine dayanarak gündelik olayları basit ve anlaşılır bir dille hikâye etmiştir. Güzel Avrat Otu ve Ona Sevdiğimi Söyle 1940-1960 arası hikâyelerini topladığı yapıtlarıdır.
Demir Özlü: İçinde yaşadığı toplum ve geleneksel değerlerle bütün bağlarını kopararak anlamsızlığın, kuşkunun, hiçliğin ortasına yuvarlanan aydın insanın en tipik Örneğini ortaya koymuştur.1950’lerin sonunda hikâyelerini Bunaltı, İstanbul, Soluma, Boğuntulu Sokaklar adlı yapıtlarında toplamıştır.
]]>