Behçet’i herkes sevdiği için kimi zaman ötekiler de onun dümen suyundan gidecek.
İlhan, Cennet Bahçesi’ne gelişinin ertesi günü de kendini sokaklara dar atar ve bin göz bin dudak halinde -bu söz İlhan’ındır- dimdik ayakta duran İstanbul’uyla kucaklaşmaya koşar.
Yukarıdaki cümlelerde geçen altı çizili ifadelerin anlamlarını cümlelerin bağlamından hareketle tahmin ediniz.
adımını uzatır: Bir yere varmak
dümen suyundan gidecek: birine bağımlı olmak, her şeyde ona uyarak davranmak
dar atar: güçlükle, zorlanarak
bin göz bin dudak halinde: Çok sayıda insan olarak
Bu da bizim haşerata verdiğim borçların listesi
Yüksekkaldırım’a tırmanır ve cumbadak Haşet Kitabevi’ne dalarak bütün parasını Fransızca kitaplara yatırır.
Ama Birsel bu yargı karşısında “Büyük şiirin kapısını zorluyorsa, içeri girmediği içindir.” Demek acımasızlığını gösterecek, Fahir de buna yine “Harika! Harika!” diyerek katıla katıla gülecektir.
Bütün olayları kendisi anlatırsa yeri geldiğinde tarafsız olmadığı subjektif(öznel) olduğunu düşünülecektir. Fakat bu yolla kendi yaşadıklarını daha inandırıcı kılıyor.
Öyküleme: İlhan, Cennet Bahçesi’ne gelişinin ertesi günü de kendini sokaklara dar atar ve bin göz bin dudak halinde -bu söz İlhan’ındır- dimdik ayakta duran İstanbul’uyla kucaklaşmaya koşar.
Betimleme: Stüdyo öyle karanlık ki gözlerim bozuluyor. Gerçi 10 mumluk kırmızı ampuller yanıyor ama bunlar gözleri daha çok yoruyor. Karanlık! Karanlık! Hafakanlar boğacaktı.
Açıklama: Birsel’in Melih Cevdet’le tanışması da Cennet’de olmuştur. 1941 yazımıdır ne, bir gün Sabahattin Kudret onu Beyoğlu’nda yakalayarak Cennet’e getirmiştir. Melih sarı saçları, sarı bıyıkları ve tombul yanaklarıyla Türk’ten çok bir Alman baronunu andırır ve Cennet’tekileri sıkmamak için hoş şeyler anlatmak ister…
Okuduğumuz metin sade bir dille yazılmıştır. Anlaşılmaz zor kelimeler yoktur. Deyimler kullanılarak dilin sadeleşmesine katkıda bulunulmuştur. Temel ve gerçek anlamlar bakımından zengindir. Düşünceyi geliştirme yolları kullanılarak anlatılan konu daha iyi açıklanmıştır.
Salah Birsel, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
Bu parçada yazarın ifade ettiği duruma okuduğunuz metinden örnekler veriniz.
İlhan, Cennet Bahçesi’ne gelişinin ertesi günü de kendini sokaklara dar atar ve bin göz bin dudak halinde -bu söz İlhan’ındır- dimdik ayakta duran İstanbul’uyla kucaklaşmaya koşar.
Soyadı yasasından sonra Nurullah Berk’in soyadına da hayran kalmış ve hemen kendi soyadını (Birsen) atarak onun soyadını kullanmaya başlamıştır.
Bu değiştirme bir kez İlhan’ın işine yarar ve Tan gazetesine götürdüğü bir yazı Nurullah Berk’in sanılıp yayınlanır. Ama İlhan yazısının parasını almak için gazeteye gittiği vakit durum anlaşılır. İlhan’ın yazısı da bir daha o gazeteye giremez. Bu yanılgıya yol açan İlhan’ın o sıralar -bu tutumu 1953’lere değin sürmüştür- adının başına bir de büyük “N” harfi oturtmasıdır.
Dil Bilgisi
Aşağıdaki cümleleri yapı bakımından inceleyiniz.
Türk ve dünya edebiyatından biyografi ve otobiyografi örnekleri okuyunuz.
1. Cahit Sıtkı Tarancı adlı metindeki edat ve bağlaçların işlevlerini belirleyiniz.
Edatlar
|
Sonra yükseköğrenimini tamamlamak için Paris’e.. |
için:amaç –sonuç |
|
Oktay Rifat ile birlikte Paris Radyosunun Türkçe |
ile:birliktelik |
|
Bir süre, İstanbul’a taşınmış olan babasının yanında ticaretle meşgul oldu |
ile: durum |
|
Türkiye’de sonuç vermeyen tedavisini sürdürmek için 6 Eylül … |
için: amaç-sonuç |
|
Cahit Sıtkı’da, elbette bütün yenileşme şiirimizde olduğu gibi, |
gibi:benzetme |
Bağlaçlar
|
Geniş bir okuyucu kitlesi de, onu bu yüzden tanır ve sever |
ve:yüklemleri bağlar |
|
Hikâyelerinin bir bölümünde Cevad Sadık ve İrfan Kudret imzalarını da kullandı. |
da: dahi bile anlamında |
|
…ömrü boyunca yakın dost olacağı şair ve yazar Ziya Osman Saba… |
ve: eş görevli sözcükleri |
|
…Ankara, Balıkesir Burhaniye ve Erzurum Ilıca’da… |
ve: eş görevli sözcükleri |
2. “Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına virgül konur.” Cenevre adlı metinde bu kurala uygun örnekler bulunuz.
3. Cenevre adlı metindeki günümüz yazım kurallarına uymayan kullanımları tespit ederek bu durumun nedenini açıklayınız.
iki-üç aylık bir: ikilemelerin arası noktalama konmaz.
Leman gölünün üstünde: dağ,ova,nehir isimlerinde küçük harfle yazılmaz. Doğrusu “Leman Gölü”
Mösyö’lerse: lar,ler eki ayrılmaz.
4. Aşağıdaki parçada bulunan ünlemleri bularak bunların parçadaki işlevlerini belirleyiniz.
— Meydan erleri! Ey mertler! Padişahımız, Süleyman Gazi aşkına şu sözümü dinleyin. Benim muradım sizi gazadan menetmek değildir. Bugün can, baş feda olsun… Bâhusus yarın kurban bayramı… Fakat bakınız maksadım ne? Bugün cuma… Hem de arife… Bugün hacılarımız Arafat’ta, diğer müminler camilerde bizim gibi gazilerin nusreti için dua etmekteler… Bunda şüphesi olan var mı?
— Hayır.
— Hayır.
— Hayır, asla…
— O hâlde münasip olan budur ki, biz de namazlarımızı eda edelim. Gözlerimizin yaşını dökelim. Dua edelim. Birbirimizle helallaşalım. Sonra gazaya girişelim. Kalanlarımız gazi, ölenlerimiz şehit olsun!
Dünya da iyi nam ile anılalım. Ahirette Peygamberimizin alemi dibinde toplanalım… Ne dersiniz?
— Hay hay!
— Muvafık…
— Pekâlâ!
Gazilerin hepsi buna razı oldu. Öğleye kadar durdular. Abdest aldılar, namaz kıldılar, tekbir çektiler, helallaştılar. Kıraçin’in askeri, sardıkları palankadan yükselen derin uğultuyu hep teklif ettikleri “vire” münakaşasının gürültüsü sanıyorlardı. Ansızın, uzaktaki Türk kulelerinden atılan “işaret topları” işitildi. Bu, “Biz, dörtnala geliyoruz” demekti. Kuru Kadı eliyle hisarın kapısını açtı. Grijgal gazileri “Allah, Allah” naralarıyla müthiş bir umman tuğyanı gibi fışkırdılar. İki koldan hücum olunuyordu. Kollardan birisine Deli Hüsrev, birisine Deli Mehmet baş olmuştu.
Ovada, Grijgal’e gelen yollardan bir toz dumanıdır kalkıyordu. Nice bin atlı imdada koşuyor sanılırdı. Düşman, bu hâli görünce şaşırdı. İki ateş arasında kaldığını anladı. Hâlbuki toz duman içinde yaklaşan ancak beş on gaziydi.
Bozgun başladı. Deli Mehmet’le Deli Hüsrev’in takımları düşmanı kaçırmamak için iyice sarıyordu. Kuru Kadı cübbesini atmıştı. Elinde kılıç teşci ettiği gazilerin arkasından yürüyordu. Deli Hüsrev, bir sarhoş gibi Kıraçin’in alayına dalmış, kesiyor kesiyor… İnanılmaz bir çabuklukla kaçanlara yetişiyor, ikiye biçiyordu.
Ömer Seyfettin, Başını Vermeyen Şehit
Meydan erleri! Ey mertler!: Seslenme
Hayır, asla…: Kesinlik ifadesi
Hay hay!: Tastik etme
Pekâlâ!: Beğenme
]]>