Mustafa Necati Sepetçioğlu, Dede Korkut Hikâyeleri
Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Dede Korkut Hikâyeleri ile ilgili eleştirilerine katılıyor musunuz? Açıklayınız.
Evet katılıyorum.
Her edebi eser içinde bulunduğu dönemin siyasi ve sosyal şartlarını içinde barındırdığı gibi Dede Korkut Hikayeleri de o dönemin önemli sosyal ve siyasi şartlarını anlatmıştır. Aile hayatından dini değerlere kadar her şeyi bu metinde bulabilmekteyiz.
Olumlu değerlendiriyoruz. Çünkü kahramanlıklar kolay kazanılmaz ve bunları elde etmek için çok çalışılmıştır. Bu nedenle kahramanlıklara söz getirilmemesi için elinden geleni yapar.
Dil Bilgisi
Kan Turalı ayağa kalktı. Der: “Bre ben bu devenin burnuna yapışınca o kız sözü ile yapıştı derler, yarın Oğuz eline haber varır, deve elinde kalmıştı kız kurtardı derler, bre kolca kopuzumu çalın övün beni, yaradan kadir Tanrı’ya sığındım, bir erkek deveden döneyim mi, inşallah bunun da başını keseyim.” dedi…
Kan Turalı adı güzel Muhammed’e salâvat getirdi, deveye bir tekme vurdu. Deve bağırdı. Bir daha vurdu, deve ayağı üzerinde duramadı yıkıldı. Basıp iki yerden boğazladı. Arkasından iki kayış çıkardı, tekfürün önüne bıraktı, der: “Akıncıların okluğunun bağı, üzengisinin kayışı kopar, dikmek için lâzım olur.” dedi. Tekfür der: “Vallah bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi.” dedi.
Bu parçada bazı kelimeler büyük harfle yazılmıştır. Bu kelimelerin hangi kurala göre büyük harfle yazıldığını maddeler hâlinde aşağıya yazınız.
Kan Turalı> Özel İsim
“Bre ben bu devenin burnuna yapışınca o kız sözü…”> Aktarma cümleler büyük harfle başlar
Oğuz > Özel İsim
Muhammed’e > Özel İsim
Deve bağırdı >Cümle başı büyük harfle başlar.
Bir daha vurdu, deve ayağı … >Cümle başı büyük harfle başlar.
]]>3. Metne göre bütün sanat eserlerinin anahtarı olarak düşünülen unsur hakkında neler söylenebilir?
Bütün sanat eserlerinin ortak anahtarı DİL’dir.
4. Bugün sosyoloji, ulus kavramını, “aynı topraklar üzerinde yaşayan, dil, kültür ve ülkü bakımından birlik oluşturan topluluk” diye tanımlıyor. Görüldüğü gibi dil, hem ulus olmanın temel öğesidir, hem de kültür birliğinin en önemli aracı. Edebiyat ise kültürü oluşturan başlıca etmenler arasında yer alır. Bu bilimsel gerçekleri, o şaşmaz sezgi gücüyle daha o zamanlar görüp kavrayan Atatürk, yaşamı boyunca dil ve edebiyata özel bir önem vermiştir.
Doç. Dr. Cahit Kavcar, Atatürk’ün Dil ve Edebiyat Konusundaki Görüşleri
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Örneklemeden yararlanılmıştır.
C) Tanımlama yapılmıştır.
D) Betimlemeye yer verilmiştir.
E) Öykülemeye başvurulmuştur.
5. I. Fakat dil insanların kullandığı herhangi bir vasıtaya benzemez.
II. Onun vasıtalığı sadece anlaşmayı temin etmesi bakımındandır.
III. Fertler ve nesiller arasında anlaşma vasıtası olarak iş görür.
IV. Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıtadır.
V. İnsanlar duygularını, düşüncelerini, fikirlerini, hükümlerini birbirlerine nakletmek, meramlarını birbirlerine anlatmak için dil denilen vasıtaya başvururlar.
Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
( Paragrafın Sıralaması: IV – V – I – II – III )
6. Edebiyatın başlangıcına ilişkin sorular, bizi, genelde sanatın başlangıcına götürmektedir. Sanatın doğuşuysa insanın yeryüzünde var oluşuna, (…) insanın doğayla savaşımına dek uzanmaktadır. Doğayı dönüştürmeye yönelik, yaratıcı bir çalışmadır burada söz konusu olan. Ama insan bununla yetinmez, doğada bulunmayan nesneler yapmaya başlar. Böylece araç yapımıyla karmaşıklaşan çalışma düzeni yeni bir bildirişme dizgesini de gerekli kılar ve dil ortaya çıkar. Araştırmacılara göre bu dil ilk aşamada müzik ve dansla birliktedir. Başka bir deyişle ritmiktir, ezgisel bir vurgu taşır, el kol hareketleriyle bütünlenir. İşte edebiyatın başlangıcını da bu aşamada aramak gerekmektedir. Çünkü onun anlatım aracı dildir. Toplumsal gelişime bağlı olarak dille birlikte serpilir, türlere ayrılır.
Bu parçadan edebiyatın doğuşu ve türlere ayrılışıyla ilgili hangi sonuçlara ulaşılabilir?
Edebiyatın doğuşu sanatın doğuş zamanıyla eştir. İnsanın doğaya hükmederken yaşadıkları neticesinde dil ortaya çıkmıştır. Bunun yanında müzik ve dans gibi türler de ortaya çıkmıştır. Bu da edebiyatın eski sanat türlerinden biri olduğunu göstermektedir.
]]>