1 ve 2. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.
Hz. Ali Kayası
Adilcevaz Kalesi’nin kuzeyinde Süphan Dağı eteklerinde Hazret-i Ali Kayası adlı ünlü bir kaya vardır. Allah’ın emriyle o kayalar Mısır’ın Süveyş Deryası kenarı yakınında Tur Dağı Rabbul- İzzet’in cemalinin tecellisinden nasıl parça parça olmuşsa bu Hazret-i Ali Kayası da öyle parça parça olmuştur. Ama bu kayanın yüz binlerce parçaya bölünmesinin sebebi odur ki bu kaya içinde Allah’ın izniyle iki ejderha oturmaktaydı.
Hicret’ten sonra bu ejderin bir eşi Erzurum’da Abdurrahman Gazi’nin duası bereketiyle taş olduğundan bu eşi Sübhan Dağı Mağarasında yalnız kalınca ta Azerbaycan’a ve Diyarbakır’a kadar ili vilâyeti harap eder. Nice beldelerin halkı ve Ahlat kavmi Hazret-i Risâlet’e gelip, “Yâ Resûlullah dâr-ı diyarımızı ve çoluk çocuğumuzu bir ejderha yiyip hanelerimizi yerle bir etti” diye hâllerinden şikâyet ettiklerinde hemen Hazret-i Resûlullah;
“Yetiş ey Ali, o yılanı Zülfikârınla katleyle!” deyip izin verince hemen Hazret-i Ali-i Kerrâr, Düldül’e binip yolları kat ederek Süphan Dağı’na geldikde görse ki ejderha Van Deryâsı’ndan su içer. Hemen Kerrâr Ali, o Esedullah-ı Velî bir Allah narasına yol buldurup Düldüle mahmuz edip Zülfikârını sıyırıp ejder ile karşılaşınca ejder ateş saçarak bir hayli ceng ederler. Sonunda Allah’ın emri ve Resûlullah’ın fermanı ile ejderi katleder. Yılan can acısıyla yuvarlanarak Van Gölü’ne düşüp sulara gömülür. Hazret-i Ali ejderhanın mağarasına gelip görür ki mağaranın içinde ejderin yavrusu var. Mağaraya girmeyip dışarıda kaya üzerinde iki rekât hacet namazı kılarak dua eder. Duadan sonra Allah’ın emriyle mağaranın kapısı kapanmıştır. Bugün bile mağaranın önünü kapatan büyük kayalar hâlâ bulunmaktadır.
Hazret-i Ali, ejder kanıyla bulanmış hırkasını Van Denizi’nde yıkarken işi bittikten sonra elinden bir parça sabunu Van Deryası’na düşünce Peygamberin damadı, o Ali Kerrâr-ı Velî:
“İlâhî, bu deryâda esvabını (kıyafetlerini) yıkayanların esvaplarını benim sabunumla kıyamete kadar pâk ve tertemiz eyle.” diye dua ettiğinden hâlen günümüzde Van Gölü zehir gibi acı iken sabunsuz bir çeşit beyaz esvap yıkanır ki diller ile anlatılmaz.
Evliya Çelebi
Seyahatname
Peygamber: Yardımsever olması.
Ejderha: Herkesi acımasızca öldüren bir yaratık.
Hz. Ali: Yiğit ve güçlü.
Düldül: Hz.Ali’nin atı.
Hikâyedeki olağanüstülükler:
|
Zaman |
Mekân |
|
Hicret’ten sonra
|
Adil Cevaz Kalesi-Süphan Dağı etekleri Van Gölü Süveyş Kanalı |
]]>
5. Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı.
Bu paragrafta bulunan isimlerin özellikleri hakkında neler söylenebilir?
|
Özel isim |
Elvanlar |
Varlıklara verilişlerine göre |
|
Cins isim |
kamyon,kılavuz,köy,canavar, |
|
|
Somut isim |
kamyon, gürültü,gün, |
Varlıkların oluşlarına göre |
|
Soyut isim |
ruh, fer,şaşkın, felaket,ümitsizlik,ilgisizlik,perişan |
|
|
Tekil isim |
canavar,kamyon,kılavuz, |
Varlıkların sayılarına göre |
|
Çoğul isim |
ihtimaller,Elvanlar,gözler, |
|
|
Topluluk ismi |
köy |
6. Tablodaki metinlerde kullanılan anlatım tekniklerini belirleyerek ilgili yerlere yazınız.
|
Metin |
Anlatım Teknikleri |
|
Büyükçe lambamız misafirin yanında. Başka lambamız da yok. Babam, mutfakta kullandığımız idare kandili ile çalışabilecek mi? Ben suçluyum, babam da hiç sesini çıkarmıyor. “Ben sana söyledim, benim sözümü dinlemedin” dese, ben de “Evet, suç bendedir!” desem, yahut yalnızca “Suç benimdir, senin sözünü dinlemedim” diyebilsem, gidip rahat yatacağım. Memduh Şevket Esendal, Ana Baba |
İç Konuşma Tekniğiyle |
|
— İyice yorulmuşsun. — Ehh! — Bu taraflarda mı oturuyorsun? — Şurada, ileride, Kısıklı’da. — İstanbullusun galiba? — Üsküdarlı. — Yaaa! Ben de Üsküdarlıyım. Nezihe Meriç, Umut, Fakirin Ekmeği |
Diyalog Tekniğiyle |
7. Kasa yapımında çalışan kaportacı arkadaşı, sabah akşam karşısına geçip de, inatlı, sabırlı, ona bunu öğretmeye kalkana dek, önemsiz bir iş yapmakta olduğunu bilmezdi. Kendisi için önemliydi, güzeldi, iyiydi. En iyi bildiği işti. Atlı araba, kamyon kasalarını süslüyordu. Yeşiller, sarılar, maviler, kırmızılar, akarsular, göller, dağlar ve karanfiller onun da içini süsler, günlerini güzelleştirirdi. Bu, arabaları, kamyonları sürenleri de sevindiriyor olmalıydı. Yoksa önünde neden sıraya girsinler, neden, gölün içinde bir kuğusu da mutlaka olsun, desinler?
Adalet Ağaoğlu, Karanfilsiz
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) III. kişili anlatıma başvurulmuştur.
B) Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır.
C) Neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur.
D) İç konuşma tekniğine yer verilmiştir.
E) Soru yoluyla düşündürme yoluna gidilmiştir.
]]>