Biri sözlegü ol tokuzu tıdıg
Tıdıg söz tüpi barça yıdıg
-ıg redif
-d sesi yarım kafiye olarak kullanılmıştır.
Her biri dinin esaslarını ve tasavvufun ilkelerini öğreten metinler olduğu için şiirlerine HİKMET adını vermiştir. Bunların toplandığı kitaba da DİVAN-I HİKMET demiştir.
Peygamberimiz 63 yaşında vefat ettiği için Ahmet Yesevi de peygamberimizin öldüğü yaşa gelince onunla aynı duyguyu yaşamak için mezarını kazdırır ve mezarın içine girip ölüm duygusunu yaşamak ister. Hatta gelenekte “haddi aşmak” diye bir tabir vardır ki 63 yaşından fazla yaşayanlar kullanır.
Araplara Türkçeyi öğretmek için yazılmıştır.
Dîvânu Lugati’t-Türk’ten okuduğunuz metinde tanık gösterilen yerleri tespit edip savunulan düşünceye katkısını değerlendiriniz.
“…Oğuz Türklerinin ortaya çıkacaklarını söylediği sırada “Türk dilini öğreniniz çünkü onlar için uzun sürecek egemenlik vardır.” buyurmuştur. “ifadelerinin kullanılmasındaki en büyük etken ifade anlattığı duygu ve düşünceyi alanında uzman kişi/kişiler tarafından desteklenmesidir. Burada Kaşğarlı Mahmud Türkçeyi öğrenmek gerektiğini söylüyor ama bu durum sadece onun sözü olsa çok etkili olmayabilir ama Peygamber hadisini aktarınca anlattığı duygu ve düşünceler daha kalıcı ve etkileyici olmaktadır.
Etkinlik
|
|
Yusuf ve Zeliha |
Kutadgu Bilig |
|
Konu |
Aşk |
Didaktik |
|
Ölçü |
Aruz |
Hece-aruz karışık |
|
Dil |
Arapça ve Farsça kelimeler var. |
Arapça ve Farsça kelimeler var. |
|
Nazım Şekli |
Mesnevi |
Mesnevi |
dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye” Kaşgarlı Mahmut: “Derdini dinletebilmek ve Türklerin gönlünü alabilmek için onların dilleriyle konuşmaktan başka çare yoktur. Türk dilini öğrenmek vacip (çok gerekli) bir iş olur; yok, bu söz doğru değilse akıl da bunu emreder.” Karamanoğlu Mehmet Bey ve Kaşgarlı Mahmut’un Türkçeye bakış açılarını değerlendiriniz.
Her ikisi de Türkçenin önemli ve öğrenilmesi/kullanılması gerektiğini vurguluyor.
Dîvânu Lugati’t-Türk
Kaşgarlı Mahmut, sözlüğünü yazarken nasıl bir yöntem izlemiştir? Bunu, günümüz sözlükleriyle karşılaştırınız.
Kaşgarlı Mahmut, bu sözlüğü yazarken geniş bir derleme çalışması içerisine girmiştir. Halkın şiirlerini, düz yazılarını , atasözlerini toplamış ve bunları açıklama yapılacak metnin içerisine yerleştirmiştir.
]]>2. Redif: Dize sonlarında tekrarlanan, aynı harflerden oluşan, aynı görev ve anlamdaki ekler, kelimeler ve kelime gruplarıdır:
Akıncılar yollar açar,
Altınordu iller açar…
Kızanlık’ta güller açar,
Balkanlara çıktığım yaz..
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Yukarıdaki şiirde “-ler” ekleri ek hâlinde redif, “açar” kelimeleri kelime hâlinde rediftir.
3. Kafiye (Uyak): Şiirde iki veya daha çok dize arasındaki farklı anlam ve görevdeki seslerin, kelimelerin benzerliğidir. Kafiye genellikle dize sonlarında ve kelimelerin köklerinde aranır. Yarım, tam, zengin ve cinaslı kafiye olmak üzere dörde ayrılır.
a. Yarım Kafiye: Tek ses benzerliğine dayanan kafiyedir.
Bir yaz günü, odamda kaparken bavulumu,
Çekerek koltuğumun parmakları kolumu
Her zamanki sesiyle bana: “Otur” diyecek.
Yukarıdaki dizelerde “bavulumu” ile “kolumu” kelimelerinin kökündeki “l” sesleriyle yarım kafiye yapılmıştır.
b. Tam Kafiye: İki ses benzerliğine dayanan kafiyedir.
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Dörtlükteki “ta” sesleriyle ve “rü” sesleriyle tam kafiye yapılmıştır.
c. Zengin Kafiye: İkiden çok ses benzerliğine dayanan kafiyedir.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Dörtlükteki “insan” ve “lisan” kelimelerindeki “san” sesleriyle zengin kafiye yapılmıştır.
]]>