Yakasız gömlek ifadesi ile ölünce mevtaya giydirilen kefenden bahsetmektedir.
Öncelikle halkın diliyle yazıldığı için bu samimiyetin oluşmasında etkili olmuştur. Ölüm gibi bir heskesin bildiği bir kavramı bu kadar sade dil ve üslupla anlatmak samimi bir anlatım ortaya çıkarmıştır.
Derviş, hayır, namaz, sela , yakasız gömlek (kefen) gibi kavramlar İslamiyet’e ait özelliklerdir.
Dervişlik veya yola girmek yani tasavvuf ehli olmak, tarikata girmek önemli kavramlardır. Bu anlayışta kötülüklerden arınmak ve fenafillaha ermek için seyri suluk yoluna giren ve tarikat ehli insan olur.
Aslında şiirin bütününde Yunus Emre’yi görmekteyiz. Allah yoluna girmiş herkes için hayır duasında bulunması ve onlara selam yollaması bunun bir yansımasıdır.
Akar Allah deyu deyu
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyu deyu
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
Yunus Emre
Yunus Emre’nin şiirleri, sözleri, ilahileri halk tarafından ezberlenmiş ve mevlitlerde, kutsal günlerde okunmuştur. Yunus Emre’nin halk tarafından bu kadar kabul görmesinin ve halka mal olmasının nedeni nedir? Açıklayınız.
Öncelikle Yunus Emre halkın içinde yaşamış ve halkın kullandığı sade dili kullanmıştır. Halkın duygularının bu kadar sehli mümteni denilen kolay gibi görünen ama herkesin de yapamayacağı bir uslüpla ele alması bu kabul edişi devamında getirmektedir.
Eceli gelenler gider
Hepsi gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Derviş Yunus söyler sözün
Yaş doludur iki gözün
Bilmiyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun
Dil Bilgisi
Aşağıda verilen metindeki yazım ve noktalama yanlışlarını tespit ediniz.
Boris ancak yirmibeş yaşında vardı. Baba İstoyanın bir tanecik oğluydu. Köyünde, Sofya’dan gelen muallim de okuduktan sonra, genç papazın delâletiyle kendisi de Sofya’ya gitmiş, orada tahsilini bitirmişti. Beş sene nihayetinde potursuz ve kuşaksız dönen dinç ve güzel Boris, babasının evinde, ihtiyar anasının yanında çok oturmamış; bir gün dağa çekilip gitmişti. Senede ancak birkaç defa geceleyin gelir, anasıyla babasıyla görüşür, yine kaybolurdu. Genç Türkler hiç beklenilmeyen Meşrutiyeti ilan edince, o da bütün arkadaşları gibi şehire inmiş, silahını hukümete teslim etmiş ve köyüne gelmişti. Fakat anası yoktu. O, üç ay evvel: “Ah Boris! Ah Boris!” diye diye ölmüştü.
Ömer Seyfettin
Bomba