|
Özellik |
Doğal Destan |
Yapma Destan
|
|
a. Belli bir süreç içinde oluşmuştur. Ağızdan ağıza yayılmış, en sonunda derlenmiştir. |
XXX |
|
|
b. Kim tarafından yazıldığı bilinmemektedir. |
XXX |
|
|
c. Bilinen bir yazarın destana neden olabilecek bir olay karşısındaki izlenimleri sonucunda ortaya çıkardığı destandır. |
|
XXX |
|
ç. Bu tür destanlar ağızdan ağıza yayıldığından farklı versiyonları olabilmektedir. |
XXX |
|
|
d. Yakın ve bilinen tarihteki olayların destansı anlatımıdır. |
|
XXX |
A) Ergenekon
B) Saltukname
C) Battal Gazi
D) Danişmendname
E) Manas
13. Aşağıdaki yargılardan bazıları doğru, bazıları yanlıştır. Doğru olan yargıların karşısına “D”, yanlış olanların karşısına “Y” yazınız.
|
a. Destan ve efsanelerde genellikle birinci kişi ağzından anlatım yapılır. |
Y |
|
b. Destanlar manzum veya mensur olarak yazılabilmektedir. |
D |
|
c. Efsane ve destanlar din, tarih ve mitoloji ile iç içedir. |
D |
|
ç. Destanlarda olağanüstü ögeler ön plandayken efsanelere gerçeklik hâkimdir. |
Y |
|
d. Destanların ve efsanelerin genellikle kim tarafından yazıldığı bellidir. |
Y |
askeri ile durdu. (III) Burada İtil Müren adında bir deniz vardı. (IV) Bu İtil Müren’in kenarında bir kara dağın önünde savaş başladı. (V) Okla, kargı ile ve kılıçla vuruştular.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde sıfat tamlaması kullanılmamıştır?
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve III
D) II ve V
E) IV ve V
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat tamlaması kullanılmamıştır?
A) Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz
B) Dört çocuk babasıydı Abdullah Çavuş.
Doymadı dünyasına Abdülkadir.
C) Erzurum’da on dört gün sürdü Kongre:
orda, mazlum milletlerden bahsedildi
D) Kocaman bir ambarları vardı,
Kerim içinde oynardı.
E) Elleri büyük ve esmer.
Ela gözlüler, kara gözlüler, mavi gözlüler
]]>Metni Anlama ve Çözümleme
İki hayali vardır: Matbuat aleminin önde gelen yazarlarından olmak , iki arkadaşı Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi evlenip mutlu olmak.
Kız kardeşinin eniştesi tarafından dövülmesi ve sonucunda ölmesi , Lamia’nın bir başkasıyla evlenmesi.
Hakim (İlahi –Tanrısal ) bakış açısı ile yazılmıştır.
Mai ve Siyah romanı kahramanın hayalleri üzerine kuruludur. Dolayısıyla kahramanın iç dünyasını anlamak için iç konuşmaların daha sık yapılması gerekiyordu ki bu romanda da bolca yapılmıştır.
Bu romandaki Ahmet Cemil karakteri Servetifünun yazarlarını temsil eder. Onların da çok büyük hayalleri vardır fakat hayatın gerçekleri karşısında onlarda da bir yılgınlık ve karamsarlık olmuştur. Bu durum da onlar ister istemez toplumdan bir uzaklaşma duygusu oluşturmuştur.
Mai hayalleri, siyah gerçekleri…
Hayatın gerçekleri daha ağır basmıştır. İstanbul’u terk etmesi gayet normaldir. Özellikle aşık olduğu Lamia’nın bir başkasıyla evlenmesi ondan bir bunalıma neden olmuştur.
Servetifünun romanı toplumsal yönü ağır basan bir roman değildir. Sanat için sanat anlayışı ile yazılmıştır. Bu dönem romanı daha çok aydın kesimin içinde bulunduğu romandır. Zaten Servetifünun Edebiyatı’da bir kaçış edebiyatıdır, toplumsal gerçeklerle çok ilgilenmez.
Önceleri ağır ve süslü yazan dönem romancıları daha sonraları romanını sadeleştirmesi içinde bulunduğu dönemin etkisiyledir. Çünkü 1938 yılından sonra hemen hemen herkes sade ve anlaşılır dille yazacaktır.
Etkinlik
Bu bilgiden yola çıkarak yazarın hayatının metindeki izdüşümlerine örnekler veriniz.
Halit Ziya, aslında kendini ve döneminin şair ve yazarlarını oldukça realist şekilde anlatmıştır.
Asım Bezirci, Seçme Romanlar
Bu parçada verilen düşünceye katılıyor musunuz? Açıklayınız.
Katılıyorum . Ahmet Cemil, hayatı romantik olarak yorumlayıp fazla hayal dünyasında yaşamıştır. Gerçeklerden çok kopmuş ve kurduğu hayaller hep bir başkasının tercihlerine bağlı kalmıştır.
|
TANZİMAT VE SERVETİFÜNUN ROMANININ ÖZELLİKLERİ |
|
|
TANZİMAT DÖNEMİ ROMANININ ÖZELLİKLERİ |
SERVETİFÜNUN DÖNEMİ ROMANININ ÖZELLİKLERİ |
|
“Toplum için sanat” anlayışına bağlı olarak sosyal yarar amaçlanmıştır. Evlilik, esaret, batıl inançlar, töre, yanlış Batılılaşma gibi temalar işlenmiştir. |
“Sanat için sanat” anlayışına bağlı kalınmış ve halka seslenmek düşünülmemiştir. Bu dönem romancıları aşk, kadın, evlilik, tabiat, yalnızlık, ümitsizlik, karamsarlık gibi bireysel temaları işlemişlerdir. |
|
Dil şiire göre daha sadedir. Cümleler kısa, anlaşılır özellik taşımış ve konuşma diline yaklaştırılmıştır. |
Konuşma dilinden tamamen uzaklaşılmış, Arapça ve Farsça dil kurallarına geniş ölçüde yer verilmiştir. 0 zamana kadar edebiyatımızda kullanılmayan bazı kavramlar Fransız edebiyatından esinlenerek Türkçeye aktarılmıştır. Bu kavramlar, Farsçanın kurallarına göre tamlama ve birleşik sıfat yapılarak kullanılmıştır. |
|
Sanatçılar, Fransız edebiyatından etkilenmiş olsalar bile Doğu hikâye geleneğinden (Meddah hikâyelerinin etkisi ve tekniği görülür.) tam olarak kurtulamamışlardır. |
Batılı tarzda romanlar yazılmıştır. |
|
Roman ve öykülerde, mekân genelde İstanbul’dur ve kahramanlar İstanbul’un aydın çevrelerinden seçilmiştir. |
Olaylar genelde İstanbul’da geçer (II. Abdülhamit Devrinde gezi özgürlüğü olmadığından sanatçılar, İstanbul dışındaki yerleri yeterince tanıyamamışlardır.). |
|
Romantizmden etkilenen Ahmet Mithat Efendi, Namık Kemal, Şemsettin Sami gibi yazarların eserlerinde rastlantılara çok yer verilmiş; bireyi eğitme, toplumu düzeltme amacı güdülmüştür. Hikâyenin akışı kesilerek okuyucuya bilgiler aktarılmıştır. |
Realizm ve natüralizmin etkisi görülmüştür. Bu akımların bir sonucu olarak hayatta görülen ve görülme olanağı olan olay ve kişiler anlatılmıştır. Teknik kuvvetlenmiş, gereksiz tasvirler yapılarak ya da gereksiz bilgiler verilerek hikâyenin akışı kesilmemiştir. |
|
Yazar eserde kendi kişiliğini gizlememiş, olaylara müdahale etmiştir. |
Yazar eserde kendi kişiliğini gizlemiştir. Olaylar, yazarın gözüyle değil; eser kişilerinin bakış açısıyla anlatılmıştır. |
]]>
|
İsim cümlesi |
Özel sektör senden yana. |
|
Fiil cümlesi |
Aşağı mahalleden biraz oy kaldırabileceğiz. |
|
Soru cümlesi |
Yoksa hâlâ dargınlık mı güdüyor? |
|
Olumlu Cümle |
Damlarımızı hepten yıkacaklarmış. |
|
Olumsuz Cümle |
Trafiği kapamayın. |
|
Devrik Cümle |
Çamur İhsan’dan kurtardın bizi ya, senden sonra öbek öbek küçük bataklar üredi başımıza oğul… |
|
Basit cümle |
Dayısını öldürmüşsün. |
|
Birleşik cümle |
Ziyarete geldiğinde çıtlatmıştı Derviş Dayı. |
|
Sıralı-Bağlı cümle |
Allah razı olsun, Çamur İhsan’dan kurtardın bizi ya, senden sonra öbek öbek küçük bataklar üredi başımıza oğul… |
Behçet’i herkes sevdiği için kimi zaman ötekiler de onun dümen suyundan gidecek.
İlhan, Cennet Bahçesi’ne gelişinin ertesi günü de kendini sokaklara dar atar ve bin göz bin dudak halinde -bu söz İlhan’ındır- dimdik ayakta duran İstanbul’uyla kucaklaşmaya koşar.
Yukarıdaki cümlelerde geçen altı çizili ifadelerin anlamlarını cümlelerin bağlamından hareketle tahmin ediniz.
adımını uzatır: Bir yere varmak
dümen suyundan gidecek: birine bağımlı olmak, her şeyde ona uyarak davranmak
dar atar: güçlükle, zorlanarak
bin göz bin dudak halinde: Çok sayıda insan olarak
Bu da bizim haşerata verdiğim borçların listesi
Yüksekkaldırım’a tırmanır ve cumbadak Haşet Kitabevi’ne dalarak bütün parasını Fransızca kitaplara yatırır.
Ama Birsel bu yargı karşısında “Büyük şiirin kapısını zorluyorsa, içeri girmediği içindir.” Demek acımasızlığını gösterecek, Fahir de buna yine “Harika! Harika!” diyerek katıla katıla gülecektir.
Bütün olayları kendisi anlatırsa yeri geldiğinde tarafsız olmadığı subjektif(öznel) olduğunu düşünülecektir. Fakat bu yolla kendi yaşadıklarını daha inandırıcı kılıyor.
Öyküleme: İlhan, Cennet Bahçesi’ne gelişinin ertesi günü de kendini sokaklara dar atar ve bin göz bin dudak halinde -bu söz İlhan’ındır- dimdik ayakta duran İstanbul’uyla kucaklaşmaya koşar.
Betimleme: Stüdyo öyle karanlık ki gözlerim bozuluyor. Gerçi 10 mumluk kırmızı ampuller yanıyor ama bunlar gözleri daha çok yoruyor. Karanlık! Karanlık! Hafakanlar boğacaktı.
Açıklama: Birsel’in Melih Cevdet’le tanışması da Cennet’de olmuştur. 1941 yazımıdır ne, bir gün Sabahattin Kudret onu Beyoğlu’nda yakalayarak Cennet’e getirmiştir. Melih sarı saçları, sarı bıyıkları ve tombul yanaklarıyla Türk’ten çok bir Alman baronunu andırır ve Cennet’tekileri sıkmamak için hoş şeyler anlatmak ister…
Okuduğumuz metin sade bir dille yazılmıştır. Anlaşılmaz zor kelimeler yoktur. Deyimler kullanılarak dilin sadeleşmesine katkıda bulunulmuştur. Temel ve gerçek anlamlar bakımından zengindir. Düşünceyi geliştirme yolları kullanılarak anlatılan konu daha iyi açıklanmıştır.
Salah Birsel, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
Bu parçada yazarın ifade ettiği duruma okuduğunuz metinden örnekler veriniz.
İlhan, Cennet Bahçesi’ne gelişinin ertesi günü de kendini sokaklara dar atar ve bin göz bin dudak halinde -bu söz İlhan’ındır- dimdik ayakta duran İstanbul’uyla kucaklaşmaya koşar.
Soyadı yasasından sonra Nurullah Berk’in soyadına da hayran kalmış ve hemen kendi soyadını (Birsen) atarak onun soyadını kullanmaya başlamıştır.
Bu değiştirme bir kez İlhan’ın işine yarar ve Tan gazetesine götürdüğü bir yazı Nurullah Berk’in sanılıp yayınlanır. Ama İlhan yazısının parasını almak için gazeteye gittiği vakit durum anlaşılır. İlhan’ın yazısı da bir daha o gazeteye giremez. Bu yanılgıya yol açan İlhan’ın o sıralar -bu tutumu 1953’lere değin sürmüştür- adının başına bir de büyük “N” harfi oturtmasıdır.
Dil Bilgisi
Aşağıdaki cümleleri yapı bakımından inceleyiniz.