Duygu ve düşüncelerimizi daha canlı, daha çarpıcı, daha somut anlatmak amacıyla oluşturulmuş, genellikle mecaz anlamlı kalıplaşmış sözlerdir.
Aba altından değnek göstermek, iğne ile kuyu kazmak, küplere binmek, burnundan fitil fitil getirmek…
Bazı deyimler gerçek anlamlıdır.
Hem suçlu hem güçlü, çoğu gitti azı kaldı, para ile değil sıra ile…
Kulak kesilmek, küplere binmek, gözünde tütmek…
“Gözüne girmek” deyimi bu bağlamda düşünüldüğünde, “gözüne girdim, gözüne girdik, gözümüze girdiniz.” gibi söylenebilir.
“Burnundan solumak” deyimi “burnundan nefes almak” şeklinde değiştirilemez.
Gönül vermek, kulak kabartmak…
Eski çamlar bardak oldu.
Dağ fare doğurdu.
Yükte hafif, pahada ağır.
Atı alan Üsküdar’ı geçti.
Deveye sormuşlar: “İnişi mi seversin, yokuşu mu?” “Düz, başınıza mı yıkıldı” demiş.
Sinir küpü, deli fişek…
“Sen ne kirli bohçasındır bilmez miyim” cümlesinde geçen “kirli bohça” deyiminin doğrusu “kirli çıkı’dır.
Bu sorunu ancak Müdür Bey çözer, eli uzundur onun. cümlesinde “eli uzun olmak” deyimi yanlış kullanılmıştır.
Bu deyim başkasının eşyasına, malına el koyan anlamındadır.
]]>