Gerçek nedeni bilinen bir olay, olgu ya da durumu, daha güzel ve hayali bir nedenle oluyormuş gibi göstermektedir.
Gözün kamaşsın diye güneş tüm doğayı kızıla boyadı.
Güneşin batışına yakın saatlerde doğanın kızıla bürünmesi nedeni bilinen bir fizik olayıdır. Ozan bunu, güneşin sevgilinin gözünü kamaştırması gibi hayali bir nedenle açıklamaktadır.
Çağıl çağıl akan ırmak, yalnızlığın türküsünü söylüyor.
Bu örnekte ırmağın çıkardığı doğal sesi, ozan yalnızlığın türküsünü söylemek gibi güzel ve hayali bir nedenle açıklamaktadır.
Sen yoksun diye bahçemde
Çiçekler açmıyor bak
Çiçeklerin belli bir mevsimde açmayışı, sevgilinin olmayışı ile açıklanmaktadır.
*Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına
Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına (Yahya Kemal Beyatlı)
Akıncıların yeni ülkeler fethetme isteklerinin nedeni olarak, şair atlarına yeni bir ülkede yem vermek isteyişlerini gösteriyor. Oysa fetihlerin asıl amacı toprak kazanmaktır.
* Sen yoksun hiçbir şey yok Güneşin rengi
Ağustos yıldızlarının sıcaklığı Karanfil kokusu… (Suat Taşer)
Şair, karanfil kokusunun, ağustos yıldızlarının sıcaklığının, güneşin renginin olmayışını gerçekçi bir nedene değil de sevdiğinin yok oluşuna bağlıyor.
* Müzeyyen oldı reyahin bezendi bağ-ı çemen
Meğerki bağa haber geldi yârdan bu gece (Ahmedi)
Şair, “Bahçe, süslenmiş fesleğenlerle bezendi, meğer sevgili bu gece geleceğini bildirmiş.” diyor. Bahçenin süslenmesini sevgilinin geleceği haberine bağlıyor. Hâlbuki bahçenin güzellik kazanması mevsimle ilgilidir.
“Saksıda ruhumun bütün yası var
Derdimle soluyor açılan gonca”
dizelerinde gonca, açılmamış veya açılmak üzere olan çiçektir. Goncanın solma nedeni ise genellikle susuz kalmasıdır. Ama şair bu geçek nedeni dikkate almayıp, goncanın solmasını kendince güzel bir nedene bağlamıştır: Benim derdimi öğrendiği için gonca soluyor.
“Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi”
Bu dizelerde suyun bahçeler arasında akması eğimle ilgilidir. Yukarıdan aşağı doğru belli bir eğimle akar su. Ama şair bu gerçek nedeni, suyun akmasını, daha güzel bir nedene bağlamıştır. Bu da susuz kalan bir gül bulup, ona su vermektir.
“Toprak bir bakışınla kızıl renge büründü
Yıldızlar ülfet için gündüz göründü”
dizelerinde toprağın kırmızı olması, içindeki demir minerallerinin paslanmasından kaynaklanmaktadır. Bu, topraktaki kızıllığın gerçek nedenidir. Şair ise bu kızıllığa, farklı bir neden yüklemiştir. Bu da sevgilinin o yakıcı bakışlarının toprağı kızıl hale getirmesidir. İkinci dizede de bir hüsn-i ta’lil vardır. Bildiğiniz gibi yıldızlar gündüz pek görünmez. Bu, güneş ışınlarının havada yansımasından kaynaklanır. Sabah güneş doğarken ve akşam batarken yansıma azaldığı için yıldızlar hafif hafif görünür. İşte şair bu doğa olayını, kendince güzel bir nedene bağlamıştır: Sevgili ile dost olmak için yıldızlar gündüz de görünür.
“Hurşide baksa gözleri halkın dola gelir
Zira görünce hatıra ol mehlika gelir”
“Gök masmavi bu sabah
Güzel şeyler düşünelim diye”
Gündüzleri gökyüzünün mavi olması doğal bir durumdur. Şair, bu durumu kendince güzel bir nedene bağlamıştır: İnsanların güzel şeyler düşünmesi.
HÜSN-İ TA’LİL (GÜZEL NEDENE BAĞLAMA) ÖRNEKLERİ
“Yemyeşil oluvermiş ağaçlar
Bulutlara hayretinden
“Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına
Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına”
“Sen yoksun hiçbir şey yok
Güneşin rengi
Ağustos yıldızlarının sıcaklığı
Karanfil kokusu”
“Kadrin bilmeyenler alır eline
Onun için eğri biter menekşe”
“Güneş sevgilinin güzelliğini görüp utanıyor
Görmemek için bulut perdesini başına çekiyor”
“O kadar çaldı ki yürekten
Türküler aşındırdı kavalı”
“Hâk – i pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl
Başını taştan taşa urup gezer âvâre su”
Kopdağı’nda akar bir çeşme var
Serçe parmak kalınlığında suyu
Haram etmiş gece gündüz uykuyu
Akar da akar
Afrika dediğin bir garip kıta
El bilir âlem bilir
Ki şekli bozulmasın diye Akdeniz’in
Hala eskisi gibi çizilir
Haritalarda
Yalnız kalınca ben bilirim diktatör heykellerine pislemek için göç ettiğini dünyadaki bütün kuşların
Avcının kıstırdığı ceylan bir diğerine kaçıp kolayca kurtulsun diye omuz omuza vermiştir yurdumun dağları
Rüzgâr gökte bir gezinti,
Üşürüz her akşam vakti,
Ne sıcak vücutlar gitti,
Toprağı ısıtmak için.
Güller kızarır utancından o gonca gül gülünce
Sümbül bükülür kıskancından kâkül bükülünce.
“Müzeyyen oldu reyâhin bezendi bâğ -ı çemen
Meğer ki bağa haber geldi yârdan bu gece”
Bir an önce görülsün diye Akdeniz,
Toroslarda ağaçlar hep çocuk kalır.
Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak.
“Sen gelince güller açar bahçemde
Bahar güler kahkahayla.”
O çay ağır akar yorgun mu bilmem
Mehtâbı hasta mı, solgun mu bilmem”
“İşim gücüm budur benim
Gökyüzünü boyarım her sabah
Hepiniz uykudayken
Uyanır bakarsınız ki mavi”
“Gün senin için doğuyor, senin için
Ben bir yıldızım yıldızlar ortasında”