Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
internette türkçe çöz – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Fri, 23 Apr 2021 20:21:35 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png internette türkçe çöz – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 2013 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz – Online)-(Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/2013-ygs-turkce-sorulari-test-coz-_-online-cikmis-sorular.html Wed, 12 Dec 2018 18:03:28 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=119729 2013 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz – Online)-(Çıkmış Sorular)

2013 YGS Türkçe Soruları - (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Uçsuz bucaksız bir dünyadır edebiyat. Ne kadar çok örnek incelersek inceleyelim yine de yaptığımız, okyanusta bir damla gibidir. Nicelik ve nitelik bakımından sonsuz sayıda biricik eserle bezenmiştir bu uzay. Bunun için, Türk edebiyatındaki birkaç şiire veya romana bakarak bu edebiyata ilişkin kapsamlı saptamalar yapmak mümkün değildir.

Bu sözleri söyleyen bir yazardan aşağıdakilerin hangisini yapması beklenebilir?

A) Etkilendikleri eserleri ölçüt alarak sanatçıları değerlendirmesi

B) Halit Ziya’nın romanlarından hareketle Türk romanını tarihsel açıdan ele alması

C)  Aşk kavramının Türk şiirindeki yerini, İslamiyet’ten önceki dönemden günümüze değin bütünüyle incelemesi

D)  Batı etkisindeki Türk edebiyatını Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinden başlatarak incelemesi

E) “Şiirimizde vatan” konulu çalışmasını, Namık Kemal’in bütün şiirlerini inceleyerek oluşturması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

Sözlük hazırlamanın en güç yanı sözcükleri anlam  kayganlığından kurtarma, onları belli bir yere oturtmadır. Bu da ancak Samuel Butler’in dediği gibi onların belirsiz yanlarını söz duvarlarıyla kuşatmakla gerçekleşebilir.

Bu cümledeki altı çizili sözle, sözcüklere yönelik olarak ne yapıldığı anlatılmıştır?

A)  Tanımsal sınırlar koyulduğu

B)  Birbirlerinden etkilenişlerinin gösterildiği

C)  Çağrışımsal değerlerinin belirtildiği

D)  Zenginleştirme yollarının açıklandığı

E)  Kullanım sıklığının yansıtıldığı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

2011’in sonuna doğru gösterime giren bu film, geleneksel sinemanın kullandığı tekniklere bağlı kalmadan, bir hayatta kalma savaşımını insanda yoğunlaşarak anlatıyor.

Bu cümleden söz konusu filmle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?

A)  Belirli bir izleyici kitlesine seslenmek amaçlanmıştır.

B)  Yeni çekim yöntemlerine başvurulmuştur.

C)  Bugüne değin beyaz perdeye taşınmamış bir sorun işlenmiştir.

D)  Oyuncuların gösterdiği başarıyla çok boyutlu bir yapı kazanmıştır.

E)  Yılın çok izlenen filmleri arasında yerini almıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

Bayan Jean Brodie’nin Baharı adlı romanın kahramanı Bayan Brodie, İskoçya’nın ıslak, puslu, eski ve soylu şehri Edinburg’ta bir kız okulunda öğretmendir. En güzel ve en verimli yıllarını, seçtiği bir grup kız öğrenciye adayarak onları hem dönemin hem de okuldaki diğer öğretmenlerin anlayışından farklı bir pedagojik anlayışla eğitmeye çalışmaktadır. Sınıfını sık sık bir ağacın altına götüren, burada ders işlediklerinin düşünülmesini sağlayacak şekilde kızların kitaplarını ellerinde tutmalarını isteyen, tarih anlatması gerekirken önceki yaz yaptığı Mısır gezisini anlatan, bazen nişanlısından bahseden, bazen de kentin yoksul semtlerini tanıtan, sanatsal etkinlikleri izlemelerini sağlayan geziler düzenleyen genç bir öğretmendir Bayan Brodie.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, sözü edilen öğretmenin bir özelliği olamaz?

A) Eğitimde kendine özgü yöntemler kullanan

B)  Yaşamdaki kimi olguların anlatılarak değil görülüp yaşanarak öğrenileceğini düşünen

C)  Yaşam gerçeklerinin farkında olan

D)  Kendi yaşadığı olumsuzluklardan öğrencilerin ders çıkarmasını bekleyen

E)  Öğretimin farklı ortamlarda sürdürülmesi gerektiğini düşünen

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

Bazı insanlar yapabileceklerinin farkında olmadan, sürekli bir özgüven eksikliği içinde yaşarlar. Bazıları da abartılı bir özgüvenle, hayatta her şeyi başarabileceklerine, her alanda en iyi olduklarına inandırırlar kendilerini. Oysa insan kendisine içbükey veya dışbükey aynada değil, düz aynada bakmalıdır.

Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanın kendisine güvenerek başladığı her işte başarılı olması mümkündür.

B) İnsan, her alanda kendisinden daha üstün birilerinin olabileceğini unutmamalıdır.

C)  Yaşamda mutlu olmak için olumsuzluklar karşısında direnmeli, önüne çıkan engelleri sabırla aşmaya çalışmalıdır.

D)  İnsan, yeteneklerinin sınırlarını gerçekçi bir tutumla belirlemeli, kendisini tarafsız bir gözle değerlendirmelidir.

E)  İnsanlar, hayattaki olumsuz durumları da olumlu durumlardaki gibi olgunlukla karşılamalıdır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

“Rüyaları gerçekleştirmenin yolu, uyanıvermektir uykulardan.” demiş bir düşünür. Öyleyse ne duruyoruz, hemen silkinip kalkalım yumuşak yataklarımızdan!

Bu parçada, aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Tezlik fiili

B)  Zarf-fiil

C)  Sıfat-fiil

D)  İstek kipiyle çekimlenmiş fiil

E)  Şimdiki zamanla çekimlenmiş fiil

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Kurallara uymamakta ısrar ediyorsun.

B)  Bu davranışımı tehdit olarak algıladığını belirtiyorsun.

C)  Yaptıklarınla herkesi şaşırtmaya devam ediyorsun.

D) Bu sözlerinle beni sinirlendirmek için çalışıyorsun.

E) Sorduğun sorularla konuyu başka bir yere çekmeye çalışıyorsun.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

Her dize veya her satır, yazıldığı andan başlayarak insanlara gönderilmiş bir ileti niteliği taşır. Üreten kişinin, onun nasıl okunacağını denetleme, nasıl anlaşılması gerektiğini dayatma gibi bir hakkı yoktur. Yazar bu hakkı, daha eserini yayımladığı anda yitirmiştir veya kendi isteğiyle başkalarına bırakmıştır. Okuma; okuyanın kişiliğine, bilgisine, anlama ve yorumlama yeteneğine, beğenisine göre değişiklik gösterir; yazılırken amaçlananların gerisinde de kalabilir, ötesine de geçebilir. Bu son durumda, yeniden üretme söz konusudur artık. Elbette, ortaya çıkan ve eleştiriler içeren metnin bir edebî değer taşıması koşuluyla.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Yazarlar, okurları yönlendirmemelidir.

B)  Farklı okuyucular yazarın anlatmak istediğini kendilerince yorumlayabilirler.

C)  Her metin, çözümü yazarında olan birtakım gizler içerir.

D)  Okurun bir eser karşısındaki tutumu, birikimiyle ilgilidir.

E)  Bir metnin, okur tarafından değerlendirilebilmesi için sanatsal nitelikler barındırması gerekir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

Eserlerinde kullandığı özgün biçimler ve canlı renklerle, değişimin birey üzerindeki etkilerini yansıtıyor.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  Çatısı bakımından etkendir.

B)  Nesne, isim tamlamasından oluşmaktadır.

C)  Fiilden isim yapma eki almış sözcük vardır.

D)  Bulunma durumu eki almış sözcük vardır.

E)  İyelik eki alan sözcük yoktur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

Bir sabah işinize giderken kırmızı ışıkta durdunuz ve aracınızı tekrar çalıştıramadınız. Her insanın başına gelebilecek bu sıradan olay için iki ayrı olasılığı düşünelim. Birinci olasılıkta arkadaki araçların şoförleri kızgınlıkla kornaya basıyor, siz de bir kazaya yol açmamak için kan ter içinde bu durumdan kurtulmaya çalışıyorsunuz. İkinci olasılıkta, arkanızdaki araçtan inen bir taksi şoförü, bekleyen araçlara işaret ederek onların yan şeritten devam etmelerini sağlıyor. Araçlar sakince geçtikten sonra yanınıza geliyor, birkaç yayayla birlikte aracınızın yol kenarına çekilmesine yardımcı oluyor. Ne siz ne de bir başkası gergin ve telaşlı. İşte bu örnekte olduğu gibi bir toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyen asıl şey, ----.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  sorunlara pratik çözümler bulmaktır

B)  başka insanları zor duruma düşürmemektir

C)  yaptığımız hatanın sonucunu üstlenebilmektir

D)  insanlar arasındaki iletişim biçimidir

E)  kurallara uyarak sorunları ortadan kaldırmaktır

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

Kaplumbağalar, roman kişileri ve kullanılan dil bakımından Fakir Baykurt’un, aynı zamanda köy edebiyatının başyapıtlarından (I) biri olarak okunmalıdır. Kahramanların gerçekliğinin yanısıra, (II)   dilleri de  (III) kişiliklerini adım adım oluşturan yetkinliktedir. (IV) Ayrıca, çok sayıda romanı ve öykü kitabı yayımlanmış herhangi bir (V) yazarı, Kaplumbağalar gibi bir roman bile ölümsüzleştirebilir.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

Eskiden ülkelerin zenginliğinin ölçütü, sahip olunan toprak ve doğal kaynakların miktarıydı; zenginleşmenin yolu, daha geniş topraklara hükmetmekten geçiyordu. 20. yüzyılın ikinci yarısında bilimsel araştırmalara ağırlık verilmesiyle bu anlayış değişti, bilgi üretimi önem kazandı.

Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?

A) Ünlü düşmesi                   

B) Ünsüz yumuşaması

C) Ulama                              

D)Ünsüz benzeşmesi

E) Ünlü türemesi

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

Motorun burnu kıyıya dönük. Çok çok yirmisini yeni geçmiş gösteren görevli, binme sırası gelene elini uzatıyor. Genç erkekler, ellerini vermeden atlıyorlar. Yardıma gereksinimi olmadığını düşünen orta yaşlılar da… Kadınların çoğu uzatıyor elini. Kolunu hızla yukarı kaldırıp tuttuğu eli bırakıveriyor görevli, hemen bir arkadakine uzanıyor. Yardımsız binenler, onun yanından atlayıveriyorlar. O zaman elini geri çekip bir sonrakine uzatıyor görevli. Omzunu kastığı, gücünü koluna, bileğine topladığı anlaşılıyor yüzünden. Kimsenin yüzüne bakmadan yapıyor bunları sanki.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  Olaylar oluş sırasına göre verilmiştir.

B)  Tahmin söz konusudur.

C)  Öznellik ağır basmaktadır.

D)  Farklı cümle türleri kullanılmıştır.

E)  I. kişili anlatım kullanılmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

Öykülerinde ağırlıklı olarak eski ile bağlarını koparmış, yeni ile de uyum sağlayamamış bireyin, toplum içinde yalnızlaşmasını ve bir çöküşe doğru yol alışını anlatır. Bu, bir anlamda topluma yabancılaşmış bireylerin kaçınılmaz yazgısıdır. Toplumu, aileyi ayakta tutan iç dinamikler, ahlaki özellikler kaybolmuş, bunların yerini alması düşünülen şeyler de bu boşlukları dolduramamıştır. Böylece toplumsal yapıda artık hiçbir şeyi yerinde bulamayan birey, hastalıklı bir hâlde “ortalıkta dönüp durmaktadır”. Bu yabancılaşmaya kimi bireyler çeşitli başkaldırı yöntemleriyle karşı durmaya çalışırlar. Ama bu karşı koyuşlar, kişiyi, yanlış işleyen toplumsal yapı içinde ezilmekten kurtaramaz. Birey, dramatik bir kurban olarak olumsuz şartlarda yaşamanın bedelini ağır bir şekilde öder.

Bu parçada tanıtılan yazar ve öykü kişileri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Çoğunlukla çevresinden ve değerlerinden kopmuş olan bireyin tek başına kalışını işlemiştir.

B) Toplumla uzlaşamayan, çatışma hâlinde olan kişilere yer vermiştir.

C)  Sahip oldukları değerler için mücadele etmek yerine olup biteni uzaktan izlemeyi yeğleyen kişileri anlatmıştır.

D)  Aile kurumunun geçirdiği sarsıntıları ele almıştır.

E) Toplumda ortaya çıkan yeni değerler bireyler açısından eskileri kadar işlevsel olamamıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

(I) Antakya’daki kazılarda Geç Hitit Dönemi’ne ait olduğu düşünülen kalıntılar ortaya çıkarıldı.

(II) Buluntular arasında eşsiz, anıtsal boyutlarda bir insan figürüyle kabartmalı bir sütun altlığı yer alıyor.

(III) Bazalttan yapılan her iki eserin de kaleye girişi sağlayan yapı kompleksi boyunca uzanan, yüzeyi taş döşeli koridorun altına gömüldüğü düşünülüyor.

(IV) Bel hizasının hemen üstünden baş kısmına kadar olan yüksekliği 1,5 metreye ulaşan figür, dik duran bir insanı canlandırıyor. (V) Toplam boyu, büyük olasılıkla 3,5-4 metreyi bulan sakallı erkek figürünün, gözleri siyah ve beyaz taşlardan yapılmış.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde betimleyici ögelere yer verilmemiştir?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Mutlu değil, yalnız ve tedirgindir. Kafasını meşgul eden bir şeyler vardır daima. Her zaman eşikte yani ne bu tarafta ne öbür tarafta olduğu için katmerlenir ızdırabı. Uzun uzun konuşmalar hoşuna gitmez. Zira her insan onu anlamayacaktır. Kendisiyle kavga ederek kendisini caddelere, bulvarlara, pasajlara atar. Telaş içinde koşuşturan insanları, onların zamanın peşinden koşuşlarını alaycı bir bakışla seyreder. Seyretmek, onun için dünyadaki en güzel iştir.

Kahramanından böyle söz edilen bir roman, aşağıdakilerden hangisini anlatıyor olabilir?

A)  Yaşanmışlık duygusu uyandırsın diye insanların arasına karışan, hayatın içinden parçalar toplayan gözlemci bir yazarı

B)  Sürekli sorgulayan, söylediklerine bir anlam verilemeyen, anlaşılması güç, özgür ruhlu, sıra dışı bir adamın dünyasını

C)  Hayatının son günlerini yaşadığını düşünen, geçmişiyle hesaplaşması bitmemiş mutsuz bir ihtiyarı

D)  Rahat bir yaşam sürebilmek için yurt dışına gitmiş, metropollerin uçsuz bucaksız kalabalığında özünü kaybetmiş bir gurbetçiyi

E)  Hayatı sadece çalışmak üzerine kurulmuş ve ömrü hafta sonu tatillerini beklemekle yitip giden bir memuru

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

L. Frank Baum, bu dünyadan geçerken (I) öyle derin izler bıraktı ki (II)   yaşamanın değerini (III) milyonlarca kez  kanıtlamış oldu. Bu ölümsüz yazarın eli değdiği (IV) anda çocuk edebiyatı yeşermeye (V) başladı .

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

(I) İngiliz şairi Browing; sayfa sayfa, her kelimesini ayrı ayrı inceleyerek sözlük okurmuş. (II) Sözlükte öğütler, eğlendirici şeyler de bulurmuş. (III) Hatta bu çalışmaya romantik bir yön de katar, ay ışığında oturup bir bir çevirirmiş sözlüğün sayfalarını. (IV) Bizde sözlükler, kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuklayarak ömür tüketir. (V) Günler ve geceler boyu “Bilinmeyen bir kelime çıksın da hatırlanalım.” diye dua ederler âdeta. (VI) Sözcüklerin bu uzun ve sessiz bekleyişleri iki kapak arasında geçer.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.           B) III.          C) IV.         D) V.          E) VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

(I) ABD’li bilgisayar uzmanı Scott Fahlman tarafından bulunan ve İnternet’in vazgeçilmezlerinden olan gülen surat (smiley) tam 30 yaşında. (II) Fahlman, duyguların yazı dilinde ifade edilmesini kolaylaştırmak için iki nokta ve parantez işaretlerini kullanarak bir ifade oluşturdu. (III) Bu “gülen surat”ı ilk olarak üniversitenin e-posta listesine yolladığı bir notta kullandı. (IV) Fahlman, öğrencilere ve çalışma arkadaşlarına şöyle yazdı: “Şaka yaptığınızı belirtmek için şunu kullanmayı öneriyorum: :-)” (V) Kısa zamanda kabul gören bu mutluluk ifadesini bugün İnternet’te yazışırken sıklıkla kullanıyoruz. (VI) Mutluluğumuzu artık bununla ifade ediyoruz.

Gülen suratın (smiley) anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, kaç yıl önce ortaya çıktığı açıklanmıştır.

B)  II. cümlede, yeniliğin hangi amaçla ortaya konduğu belirtilmiştir.

C)  IV. cümlede, önerisini kimlerle paylaştığı dile getirilmiştir.

D)  V. cümlede, bir saptama yapılmıştır.

E) VI. cümlede, işleviyle ilgili bir değişiklikten söz edilmiştir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Yağmur yağarken gök gürlerse hiç korkmam. Ses olsun yeter ki. Kuşlar ötüşerek uçuşsun gökyüzünde. Çaylar şekerli olsun ki kaşıklar şıkır şıkır sesler çıkarsın. Konuşulacak bir şeyler olsun. Dost olsun, arkadaş olsun; teyzeler, amcalar olsun. Evrenin boşluğuna bırakırken kendimizi, avuçlarımızda sımsıcak kalbimiz olsun… Olsun, her şey olsun ama sessizlik olmasın.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Nesnel bir anlatımdan yararlanma

B)  Birden fazla duyuya seslenme

C)  Pekiştirmeye başvurma

D)  Yinelemelere yer verme

E)  Devrik cümleye yer verme

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

Şiir, yalnızca acıları, yoksunlukları, mutsuzlukları dile getirmemelidir. ----?

Bu sözler aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?

A)  Gerçekte de sevinçle hüzün, ölümle yaşam yan yana karşımıza çıkmaz mı

B)  Türk halk müziğinde uzun havalardan sonra oyun havalarına geçilmez mi

C)  Okuyucunun şiirden alacağı hazzı sınırlamaya gerek var mı

D)  Günümüzde insan yaşamının trajik yönlerini yansıtan eserler de ilgi çekmiyor mu

E)  Şiir okuyucusunu karamsarlığa itmenin bir anlamı var mı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22

Gombrich, “Sanat ve Bilim” başlıklı incelemesinde, sürekli soru sormayı ve sordurmayı bilimsel tutumun doğal bir gereği sayar. Soru sorulmadan yapılan sanat eğitiminin, kendini yinelemeye yol açabileceğinden söz eder. Ünlü sanat kuramcısına göre, sanat alanındaki bilimsel çalışmalar, yapılmışı yineleyerek değil, sanata özgü olan bir tür serüven ruhundan, “bilinmeze adım atabilme ruhundan” kendine yeni besin kaynakları bulabilir. Buna karşılık sanatçıya da sanatta cesaretin her şey demek olmadığını ancak eleştirel bir tutuma eşlik eden cesaretin kişiyi gerçek başarıya götürebileceğini öğretebilir.

Bu parçada, sanat alanındaki bilimsel çalışmalarda aşağıdakilerden hangisi önerilmektedir?

A) Yenilikler ortaya koymak ve irdeleyerek çalışmak

B) Daha önceki bilimsel araştırmaları rehber edinmek

C) Sanatçının, ileriye yönelik girişimlerini desteklemek

D)  Sıra dışı konularda yazılmış eserlere gereken değeri vermek

E)  İyi eserle yetersiz eserin farkını tarafsız biçimde ortaya koymak

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

Fast-fooda karşı hâlâ direnen ,  (I) her zaman sevilerek yenen yiyeceklerden biridir balık ekmek. Denizin kirlenmediği , (II) balığın bol ve ucuz olduğu , (III) Boğaz’dan çıkan palamutların kasaları doldurduğu eski zamanlarda balık ekmek satıcıları ,  (IV) yalnızca kıyıya yanaştırılmış sandallarda değil, mahalle meydanlarında , (V) futbol maçlarının olduğu günlerde stadyumların kapılarında da görülürdü.

Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden (,) hangisi, diğerlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

Beyaz Geceler Dostoyevski’nin en saf, en lirik kitabıdır. Saflık kelimesiyle “karmaşık olmayan”ı kastediyorum. Kitap sözü de okuyucuyu yanıltmasın: Dostoyevski Beyaz Geceler’i bir gazetede yayımlanacak basit ve coşkulu bir hikâye olarak tasarlamıştı. Hikâye saflık ve yalınlığını, kahramanlarının hep aynı kumaştan ve renkten yapılmasından alır. Onların sözlerine hemen inanırız. Önce inandıklarının, sonra tam tersine inanan tipik Dostoyevski kahramanları yok bu kitapta. Bu bakımdan Beyaz Geceler Dostoyevski’nin en özel, en ayrıksı kitabı. Burada bizi etkileyen şey, kitabın ve kahramanlarının bu saflığından gelen bir çeşit çocuksu dürüstlük ve bizi yormayan tavırlarından yansıyan bir mutluluk duygusu.

Bu parçada Beyaz Geceler’le ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?

A)  Adının veriliş öyküsünden

B)  Kahramanlarının özelliklerinden

C)  Diğer kitaplarından ayrılan yönlerinden

D)  Oluşturuluş aşamasından

E)  Okuyanda bıraktığı etkiden

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 25

Klasik eserleri okumaya en çok, kendi yazdıklarımı tekrar ettiğimi hissettiğim zamanlarda ihtiyaç duyarım.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?

A)  Kimi eserlerin her dönemde okunurluğunu sürdürdüğü bilinir.

B)  Bir yazarın, okuduklarından etkilenmeden yazması mümkün değildir.

C)  Her eser, başka metinlerden alınan parçalarla renklenen bir tablodur.

D)  Yazar, benzer ürünler ortaya koymaktan kaçınmak istiyorsa yazdıklarını ara sıra gözden geçirmelidir.

E)  Çağını aşmış eserleri okuma, yaratıcılığı besleyen bir etkinliktir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 26

“Edebiyat dergilerinde sevmediğin, sıkılarak okuduğun yazılar hangisidir?” diye sorsalar hiç düşünmeden, “Belli bir şiir kitabı üzerine yazılmış tanıtım yazılarıdır.” derim. Sorun belki de bendedir ama bu tür yazıların neye göre yazıldığını anlayamıyorum. Tanıtımı yapan iyi niyetli yazar, genellikle ilgili şairin söz konusu kitabındaki dizelerden esinle bir şeyleri duyumsatmaya, şairin şiir dünyasına kendisi ile birlikte katılmaya çağırır bizi. Kendince eklemeler de yapar o şiirlerde oluşturulmaya çabalanan etkileyici havaya. Ama söz konusu kitap, okurca önceden okunmadığı, belki de tanıtıcı üzerine aldığı işi gerektiği gibi yapmadığı için kitaba yönelik ilgi oluşturulamaz çoğu zaman. ----.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  Bu yazılarda şairi, şiir yazmaya yönlendiren etkenler üzerinde de durulmalıdır

B)  Bu nedenle okuyucunun şiir bilgisini zenginleştirecek açıklamalara yer verilmelidir

C)  Oysa tanıtma yazıları şiire dönük olmayan sorunlarla şişirildiği için ilginçliğini yitirir

D) Edebiyat dergilerinde tanıtım yazılarına az yer verilmesi kitaplara duyulan ilgiyi azaltmaktadır

E)  Böylece okuyana eziyet eden, onu yoran, anlamsız ve sıkıcı bir metin ortaya çıkar

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 27

Ülkemizde; alanında uzman, yetişmiş birçok çevirmen var. Ancak bu, çeviri alanındaki yetersizliğimizi gidermez. Giderilmesi; okulların yetiştirmesine, editörlerin sabredebilmesine, yayıncıların da, çevirmenin emeklerinin karşılığını vermesine bağlıdır. Bununla birlikte bir başka yönü daha var bu konunun. Günümüzde herkes yorulmadan para kazanma derdinde. Yalnızca iyi bir çeviri yapmış olmanın hazzı peşinde koşanların sayısı sanırım çok değil. Sözcüklerin kokusunu, derdini, derinliğini bilmeyenler için nedir ki çeviri!

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi bir çevirmenden beklenenler arasında sayılmamıştır?

A)  İyi bir eğitimden geçmiş olma

B)  İstenilen nitelikte eserler seçme

C)  Çeviriyi zevk alarak yapma

D)  Hak ettiği ücreti alabilme

E)  Çalışmalarını titizlikle sürdürme

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 28

Bir gazeteci, söyleşi yaptığı kişinin rahatsız olabileceği bir soruyu, kendisiyle soru arasına mesafe koyarak üçüncü kişilerin ağzından sormalıdır.

Aşağıdakilerden hangisi bu ilkeye dikkat edilerek hazırlanmış bir sorudur?

A) Çok önemli iki ödül almasına rağmen son romanınızın çok satılmamasının nedeni ne olabilir?

B)  Bazı eleştirmenler son romanınızın bazı bölümlerinin bir Alman yazarın romanından alındığını iddia ediyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

C)  Eserlerinizde soyut konuları ele alışınızın okuyucuyu yorduğunu düşünmüyor musunuz?

D)  Bazı yazarlarımızın dediği gibi “Keşke yayımlamasaydım!” diye düşündüğünüz yazılarınız oldu mu?

E)  Eserlerinizde aynı konuyu işleyip durmaktan kurtulamamanızı neye bağlıyorsunuz?

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 29

Bir yanda, insanların yalnızca hırslarıyla büyüyebildiği, kişisel reklam ve promosyon yöntemini benimsememişse görünmez olduğu, içindekini saklayarak hayatta kaldığı bir dünya… Öbür yanda, her şeyi bir milyona (şimdiki bir TL) satan “bi milyoncu” gibi hepimizin gününü kolaylaştıran, kalıcı olmasa bile her gün bir yenisinin edinilebileceğine dair umut doğuran, küçük sevinçlere kaynaklık eden bir öykücü dükkânı… Yazar böyle bir tablo çizmiş. Aslında öykücülük de bir tür “bi milyonculuk” değil mi zaten: Çok satışlı, az kârlı, küçük dertlere çare…

Bu parçada, sözü edilen yazarın değindiği konular arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Bazı tutkulara aşırı ölçüde bağlanarak değer ve önem kazanmaya çalışma

B)  Özel tanıtım yöntemleriyle ön plana çıkmaya çabalama

C)  Kendi gerçeklerini ortaya dökmekten kaçınarak yaşamda bir yer edinme

D)  İnsanlarda gelecekte güzel şeyler olacağı duygusu uyandırma

E)  Olumsuz koşullar içinde yaşayabilmenin kişiyi güçlendireceğine inanma

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 30

Attila İlhan, hece ölçüsünün öne çıktığı bir ortamda yazılmakta olan serbest şiire belli bir mesafeden ama ilgili bir mesafeden baktı. Yazılmaktan çok, söylenen bir şiirde müzikaliteyi gözeterek toplum hayatından âdeta şairane tablolar çıkardı. Destan havası taşıyan şiirlerinde de bireysel konulardaki kısa şiirlerinde de Türk müziğinin ritmini korumaktan ve konuşma dilindeki zengin çağrışımlı, eski sözcükleri kullanmaktan çekinmedi. Bu yanı kırklı yılların, memleketçi şairlere yakınlığı da ellili yılların şairlerinden ayırdı onu. Bir bütün olarak bakıldığında Attila İlhan’ın şiiri, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın evrenle ve onun düzeniyle ilgili olmayan ve hikâye etme yolunu seçtiği eserlerine yakın bir yerde durmaktadır.

Bu parçada söz konusu şairle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Sözcüklerin ses değerlerinden yararlandığı

B)  Kimi zaman çağdaşlarından ayrı düştüğü

C)  İşlediği temaların benzerlik gösterdiği

D)  Dilin geniş anlamsal olanaklarından yararlandığı

E) Şiirlerini estetik değer taşıyan resimlere dönüştürdüğü

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 31

Yeşil, upuzun kavaklıklar I geride kalıyor. Uzaktan, kaleye sırtını dayayan kocamış konaklar, II çıplak, boz renkli tepeler III görünüyor.  Konak balkonlarının korkulukları, IV Doğu masallarından  ödünç alınmışçasına büyüleyici. Renkler her ayrıntıyı V  belirginleştiriyor sanki; ağaçlar yeşil, şehir kahve, kale siyah.

Bu parçadaki altı çizili tamlamalardan hangisi, tür bakımından ötekilerden farklıdır?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 32

Attila İlhan, hece ölçüsünün öne çıktığı bir ortamda yazılmakta olan serbest şiire belli bir mesafeden ama ilgili bir mesafeden baktı. Yazılmaktan çok, söylenen bir şiirde müzikaliteyi gözeterek toplum hayatından âdeta şairane tablolar çıkardı. Destan havası taşıyan şiirlerinde de bireysel konulardaki kısa şiirlerinde de Türk müziğinin ritmini korumaktan ve konuşma dilindeki zengin çağrışımlı, eski sözcükleri kullanmaktan çekinmedi. Bu yanı kırklı yılların, memleketçi şairlere yakınlığı da ellili yılların şairlerinden ayırdı onu. Bir bütün olarak bakıldığında Attila İlhan’ın şiiri, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın evrenle ve onun düzeniyle ilgili olmayan ve hikâye etme yolunu seçtiği eserlerine yakın bir yerde durmaktadır.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Açıklamaya başvurulmuştur.

B)  Öznel değerlendirmeler vardır.

C)  Karşılaştırmaya başvurulmuştur.

D)  Örneklemeden yararlanılmıştır.

E)  Çıkarımda bulunulmuştur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 33

(I) Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlanan bir şairimiz…  (II) İkinci kitabıyla tekrar okuyucunun karşısında. (III) Açık ve yalın anlatımlı, kısa dizelerden oluşan şiirlere imza atmış. (IV) Sanatçının bu kitabındaki tüm şiirleri yine okuyucunun duyumsama ve düş kurma yetilerini harekete geçiriyor. (V) Şair, şiirleriyle okuyucuyu kimi zaman yoğun karanlıkların içine, kimi zaman da aydınlık gündüzlere götürüyor.

Bir şairden ve şiirlerinden söz edilen bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, okurların beğenisini kazandığı üzerinde duruluyor.

B)  II. cümlede, kimi ürünlerini bir araya topladığı belirtiliyor.

C)  III. cümlede, şiirlerinin dil ve biçim özellikleri dile getiriliyor.

D)  IV. cümlede, işlev yönünden önceki şiirleriyle benzerliği olduğu sezdiriliyor.

E)  V. cümlede, şiirlerde birbirine karşıt durumların işlendiğinden söz ediliyor.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 34

Okumayı; televizyon izlemek, futbol oynamak gibi boş zamanları dolduran eğlendirici bir iş olarak değerlendirenlere söyleyecek sözüm yok. Onlarınki okuma değil, oyalanmadır. Modaya uymak için raflarına çok satan kitapları dizenlerin yaptığı da aynı şeydir. Oysa her kitap bir okyanustur. Ben okyanusun kıyısında gezinti yapmak yerine küçük teknesiyle dalgalar arasında boğuşan gerçek okuyucunun peşindeyim.

Böyle diyen bir yazardan aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez?

A) Romanın, öykünün, denemenin labirentlerinde dolaşmayan okuyucu, sanatçının dünyasını tanıyamaz.

B)  Yazar, eseriyle okuyucusunu düşüncenin derinliklerine taşımaya çalışır.

C) Okurken yorulmayı göze alan okuyucu olmak gerekir.

D) Birikimli okur, yazarın söylediklerinden, söylemediklerini çıkarmaya çalışmalıdır.

E) Her edebiyat eseri, açık ve anlaşılır olmalı ki okuyucu, yönünü bulabilsin.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 35

Özellikle ilgi duyduğum için sinema konusu üzerine çok düşünürüm. Bana göre, birisi bir ürün ortaya koyuyorsa ilk koşul ürünün teknik açıdan başarılı olmasıdır. Ancak ondan sonra ürünün sanat açısından iyi mi, kötü mü olduğu tartışılabilir.

Bu parçadaki düşünceye en yakın görüş aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) Yayımlanan romanlardan zaman ayırabildiklerimi ilk on sayfasına kadar okuyor, onları üç ana özellik olan dil, anlatım ve zaman bakımından değerlendiriyorum. Olmamışsa devamını okuma gereği duymuyorum.

B) Her kuşak, edebiyatı biraz daha çağdaşlaştırmıştır. Çünkü dünya değişirken edebiyat da değişir. Buna ayak uydurabilmek gerekir.

C) Bir dönemin sanatçıları güçlüyse oluşturdukları ürünler de yankı uyandırır, eleştirmenlerin süzgecinden geçerek edebiyat tarihindeki yerlerini alırlar.

D) Yazmaktan başka hiçbir şey düşünmedim ve kendimi geliştirmekten başka bir amacım olmadı hiç. Bu kadar çok ödül almamı buna borçluyum.

E) Yazmaya yeni başlayan bir insanın, beğendiği sanatçılara kurgu bakımından öykünmesi çok doğaldır. Önemli olan, yazdıklarının içerik bakımından yenilikler taşımasıdır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 36

Dünyanın yedi harikası olur da üç kıtada yüzyıllarca hüküm sürmüş, altı yüzyılı aşan varlığından geriye olağanüstü bir kültür hazinesi bırakmış Osmanlının yedi harikası olmaz mı? Gerçi tarihçiler, sanat tarihçileri ve mimarlar varken en önemli yedi Osmanlı eserinin hangileri olduğuna ben karar verecek değilim. Ancak okuduklarımdan ve gördüklerimden hareketle tamamen kişisel bir beğeni listesi oluşturmamın önünde bir engel yok sanırım. İşte benden Osmanlının yedi harikası: Süleymaniye Külliyesi, Selimiye Camisi, Mostar Köprüsü, Mağlova Kemeri, Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camisi, Kubbetü’s-Sahra, Hamidiye Çarşısı.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A)  Öyküleyici anlatım

B)  Tartışmacı anlatım

C)  Betimleyici anlatım

D)  Tanımlamadan yararlanma

E)  Kanıtlayıcı veriler kullanma

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 37

Diller yeşerdikleri kültürle büyüyor, onunla zenginleşiyor. Öyleki (I) dillerin ölümüyle kültürler de (II) yitip gidiyor ve  bu yok oluş (III) yalnızca o dili konuşan insanları değil,  dünyayı da etkiliyor. Her on dört (IV) günde bir içlerinden biri daha sessizliğe doğru uğurlanan diller, dünya mozaiğinin (V) bir parçasını da beraberinde götürüyor.

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 38

(I) Almanya’nın Berlin kentinde bir kooperatif “Devrilen Ağaçlardan Halk Kitaplığı Yapma Kampanyası” başlattı. (II) Bu kampanyaya katılmak isteyenler, fırtınadan veya yağmurdan devrilen ağaçların gövdelerini raf şeklinde oyup bunları kaldırımlara yerleştiriyorlar. (III) Raflara, takas edilecek kitapları koyuyorlar. (IV) Berlin halkı da içlerinden okumak istediklerini alıp yerine kendi kitaplarından birini bırakıyor. (V) Bu, “Eğitim İçin Sürdürülebilir Gelişme Projesi”nin bir parçası olarak devlet tarafından desteklenen bir kampanyadır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, içinde belirtisiz nesne olan bir fiil cümlesidir.

B)  II. cümle, özne ve yüklemden oluşan kurallı bir cümledir.

C)  III. cümle, nesnesi sıfat tamlaması olan birleşik bir cümledir.

D)  IV. cümle, içinde isim tamlaması bulunan olumlu bir cümledir.

E)  V. cümle, yüklemi ek eylemle çekimlenmiş bir cümledir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 39

I.   Hepimiz onu çocukça hareketlerine karşın çok severdik.

II.  Anlatacaklarımı güzelce dinle de ondan sonra işini yapmaya başla.

III. Daha önceki çalışmaları incelemedikleri sürece iyi bir proje hazırlamaları imkânsız görünüyor.

IV. Alfabesinin zorluğu, Japonca öğrenmeyi güçleştiren bir etken.

V.  Konuyla ilgili genişçe bir rapor hazırlayıp önümüze getirmişti.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözcükler tür bakımından aynıdır?

A) I. ve III.              

B) I. ve V.              

C) II. ve III.

D) II. ve V.                   

E) IV. ve V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 40

Sera gazlarının sıvılaşarak okyanuslara karışmasıyla okyanuslardaki asit oranının gittikçe arttığı belirtiliyor. 1751 yılındaki tahminî okyanus yüzeyi pH’sinin 8,25 ve 2004 yılında ölçülen değerin 8,14 olduğu, 2100 yılında ise 7,85 olacağı tahmin ediliyor. Peki bu, sudaki hayatı nasıl etkileyecek? Uzmanlar, asitleşen okyanuslardaki balıkların, tehlikeli seslere karşı kayıtsız kalacağını belirtiyor. Özellikle genç balıkların korkutucu sesten uzaklaşma içgüdüsünün sekteye uğrayacağı vurgulanıyor. Yapılan bir çalışmada, gittikçe asitleşen okyanus suyunun kimyasal yapısına benzer yapıya sahip bir ortamda yetiştirilen genç palyaço balığının, okyanusa yerleştirilen, sesler yayan bir hoparlöre doğru kayıtsızca yüzdüğü gözlemlendi.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?

A) Asit oranı yüksek okyanus suları, deniz canlılarında fiziksel değişime neden olur.

B) Palyaço balığı, sese duyarlılık bakımından deniz canlıları içinde en zayıf olanıdır.

C)  Asit oranı yüksek okyanus suyu, balıkların ses algılama yeteneklerini dolayısıyla savunma reflekslerini olumsuz yönde etkilemektedir.

D)  Sera gazları, atmosfere zarar verdiği gibi okyanuslara karışarak deniz canlılarını da zehirlemektedir.

E)  Her balığın vücut yapısının, yaşadığı ortama göre şekillendiği ileri sürülmektedir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
40 tamamladınız.
]]>
2014 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları) https://dersimizedebiyat.org/2014-ygs-turkce-sorulari-test-coz-online-cikmis-sorulari.html Thu, 06 Dec 2018 21:10:49 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=119703 2014 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları)

2014 YGS Türkçe Soruları - (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Hem roman hem de öykü yazan Truman Capote da öyküye farklı bir rol biçenlerdendir. Capote özellikle kısa öykünün yazar için bir tür parmak jimnastiği olarak değerlendirilmesine itiraz eder.

Capote’nun kısa öyküyle ilgili olarak karşı çıktığı durum aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Roman ile eş değer tutulması

B)  Kolayca yazıldığının düşünülmesi

C)  Hacimsiz olarak kabul edilmesi

D)  Anlatımın yavan olarak görülmesi

E)  Okur kitlesinin farklı gösterilmesi

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

(I) Çocukluğumda korkumdan bir türlü binemediğim seyyar salıncaklara geçenlerde Kuştepe’de rastladım. (II) Onlar özellikle eski İstanbul’un vazgeçilmezleriydi. (III) Geliş günlerini iple çeken çocuklar harçlıklarının bir kısmını onlar için ayırırlardı. (IV) Salıncak kurulduğundaysa hevesle koşup birini kapmaya çalışırlardı. (V) Salıncağın elle çevrilerek dönen bir düzeneği vardı, salıncaklar dolunca merkezde duran adam sabırla sabahtan akşama kadar bu düzeneği çevirirdi. (VI) Belki de hâlâ içimizdeki çocukluk götürüyor bizi bu salıncaklara bindiğimiz eski günlere.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.          B) III.         C) IV.         D) V.          E) VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

İspanyol edebiyatının altın kalemi Cervantes, Don Kişot adlı ölümsüz eserinde, onuru için savaşan ve ölen, parası ölçüsünde değil, ahlaki erdemleri ölçüsünde saygı gören insan tipini ortaya koyarken aynı zamanda karmaşık bir çağı da özetliyordu.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  İsim tamlaması

B)  Sayı sıfatı

C)  III. tekil iyelik ekiyle çekimlenmiş sözcük

D)  Birden fazla yapım eki almış sözcük

E)  Ünlü uyumuna uymayan ek

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

Yolunu belirlemiş, çizgisini çizmiş bir yazar olmak kolay iş değildir. Bir yazar, gözü ikide bir okuyucuya kaymadan ortaya bir eser koyabilmişse ona saygı duymak gerekir. Çünkü yazar kendisini ancak bu yolla istediği gibi ifade edebilir, özgün ürünler ortaya koyabilir.

Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Başkalarının görüşlerini almamak

B)  Başkalarına benzemekten kaçınmak

C)  Kendi düşüncelerini benimsetmeye çalışmak

D)  Okuyucuya değer vermemek

E)  Beğenilme kaygısı taşımamak

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

Her dönem, kendi sanatsal iktidarını içinde taşır. Simgecilerin döneminde klasisizm yanlıları, gerçeküstücülerin döneminde simgecilik yanlıları itibar görmez olmuştur. Bizde de öyle değil mi? Garip akımı kendi gününde Hececileri nasıl gündemden düşürmüşse İkinci Yeni de Garip’i kendi şiir anlayışından dışlamıştır. Bu durumlarda bireyler ve eserleri yok sayılmaz. Onların araçları ve dilleri aşılır. Bir bakıma, edebiyatın geleneksel yasasıdır bu. ----.

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)   Geçmiş bitmeden, şimdi tükenmek zorunda kalır

B)   Öyle ki kısa bir süre içinde bu yırtıcı tavrı kendi varlık nedenine yöneltmekte gecikmez

C)   Bir sonraki edebî hareket, bir sonraki dil öncekinin de güncelliğini yitirmesine neden olur

D)   Edebiyat düzleminde, bu olgularla yetinmek açıklama sürecini kesintili kılar

E)   Arkada kalan her şiir hareketinin üyeleri teker teker unutulur

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “bu” sözcüğü, sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A)  Bu sonuçlara ulaşmak hepimiz için oldukça zor oldu.

B)  Herkesin yaşama hakkı vardır ve bu kutsaldır.

C)  Görsel veriler yardımıyla bunların öğretilmesi daha etkili.

D)  Ne kadar açıklamaya çalışsa da bunun bir yararı olmayacaktı.

E)  Bu onun tek başına üstesinden gelebileceği bir sorun değildi.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

Yazmak için yaşanır, yaşamak için yazılır. Birbirini bütünleyen değerlerdir yazmak ve yaşamak. Yazar, küçük yaşlardan başlayarak duyumsar bunu. Güçlü bir var olma baskısı olarak hisseder. Her durumda, her koşulda, her dönemde duygularını, düşüncelerini kâğıda dökmek ister. İçinde yaşadığı dönemin insanlarına, belki de gelecektekilere bir sesleniş olsun diye. Elli yıl, yüz yıl, iki yüz yıl sonra! Kim açar bu yaprakları? Kim karıştırır bu kitapları? Binlerce yazı, binlerce kitap yayımlanıyor. Yüzlerce hatta binlerce insan yazı yazıyor. Geçmiş yüzyılların insanları yazmışlar, yazmışlar… Bugüne kaçı kalmış? Bu kalanlardan kaçı ölümsüz değer taşıyor? Pek azı. Üstelik yüzyıl, iki yüz yıl önce değerli, kalıcı sanılan eserlerden pek çoğu toz olup gitmiş, kimsenin önem vermediği eserler olanca gücüyle bugün de

Bu parçada eserlerin aşağıdaki özelliklerinden hangisi üzerinde durulmuştur?

A)  Kalıcılıklarının uzun sürede belli olması

B)  Toplumu yönlendirdikleri ölçüde kıymetli olmaları

C)  Geleceğe erişirken değişikliğe uğramaları

D)  Kendilerine özgü bir zamana sahip olmaları

E)  Unutulmalarındaki temel etkenlerin geç fark edilmesi

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

1769’da Nicholas Cugnot adında bir Fransız askeri tarafından karada yol alan ilk mekanik taşıt yapılıncaya kadar kara taşımacılığı; katır, at gibi hayvanlar tarafından çekilen arabalarla sağlanıyordu.

Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Karada yol alan ilk mekanik taşıt askerî amaçlarla üretilmiştir.

B)   Mekanik taşıtlar, hayvan taşımacılığını sona erdirmiştir.

C)   Hayvan gücüyle çekilen kara araçları çok uzun süre kullanılmıştır.

D)   Mekanik taşıtlar, XVIII. yüzyılda yalnızca Fransa’da kullanılmıştır.

E)   Profesyonel taşımacılık faaliyetleri, XVIII. yüzyılda Fransa’da başlamıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

I.     Galileo, Rönesans ile Aydınlanma’nın etkilerinin gözle görülür hâle geldiği bir dönemde yaşadı.

II.    Bu dönem sadece siyaset, sanat ve din alanlarında değil, bilim alanında da ciddi bir yenileşmenin yaşandığı, doğayı matematikle kavramanın daha temel bir yaklaşım hâline geldiği bir dönemdi.

III.   Matematik giderek Galileo için yaşamın bütün gizlerini açabilecek bir anahtar hâline geldi.

IV.   Tıp okumak üzere gönderildiği üniversitede, tıp yerine matematiği yeğlemesi, Galileo’nun bütün yaşamını belirleyecek bir sürecin başlangıcı oldu.

V.    Bu, bilimsel çalışmalarına da yansıdı ve fizik biliminin hem matematikselleşmesinde hem de modern biçimine kavuşmasında büyük rol oynadı.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?

A) I ile IV              

B) II ile III               

C) III ile IV

D) III ile V                    

E) IV ile V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

(I) Yazar, oldukça akıcı bir dille kaleme almış denemelerini. (II) Dedikoduya, söylentiye yüz vermemiş; yazdıklarını, kitaplardan ve dergilerden okuduklarının üzerine inşa etmiş. (III) Ama başvurduğu kaynakları her zaman tam olarak açıklamamış. (IV) Kuşkusuz denemenin akıcılığında, kaynak vermek, dipnotlar oluşturmak okuru tökezletir ama kitabın sonuna bir kaynakça konulsa iyi olurdu. (V) Böylece yazarın denemelerindeki bilgilerin izini sürer, zevkli okumalara doğru yol alabilirdik.

Bir yazarın anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)   I. cümlede, anlatımına ilişkin bilgi verilmiştir.

B)   II. cümlede, güvenirliğinden kuşku duyduğu bilgileri kullanmadığı açıklanmıştır.

C)   III. cümlede, bazı bilgilerin saklı kalmasının zorunluluğu dile getirilmiştir.

D)   IV. cümlede, bir öneri, sakıncasıyla birlikte ortaya konmuştur.

E)   V. cümlede, önceki cümlede sözü edilenin sağlayacağı yararlar belirtilmiştir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

Alnıma düştükçe damlalar sıkça

Kalbimi karanlık şeylerle yordum,

Etrafı acı bir gölge sardıkça

Siz gülüyordunuz, ben ağlıyordum.

Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?

A) Ünlü düşmesi                  

B) Ünlü daralması

C) Ünsüz benzeşmesi          

D) Ünsüz düşmesi

E) Ünsüz yumuşaması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

Işıldayan canlıların ilginç dünyasının bilim insanlarının (I)  yanı sıra (II) film yapımcılarını da (III) meraklandırdığını ve onlara ilham verdiğini görüyoruz. Bazılarınız Avatar adlı bilim kurgu (IV) filmini sinemada seyretmişsinizdir. Pandora isimli bir uyduda yaşayan mavi renkli insanların ve ışıldayan canlıların ekrandaki görüntüleri sahidende (V) büyüleyiciydi.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.           B) II.          C) III.         D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

Yazmak için yaşanır, yaşamak için yazılır. Birbirini bütünleyen değerlerdir yazmak ve yaşamak. Yazar, küçük yaşlardan başlayarak duyumsar bunu. Güçlü bir var olma baskısı olarak hisseder. Her durumda, her koşulda, her dönemde duygularını, düşüncelerini kâğıda dökmek ister. İçinde yaşadığı dönemin insanlarına, belki de gelecektekilere bir sesleniş olsun diye. Elli yıl, yüz yıl, iki yüz yıl sonra! Kim açar bu yaprakları? Kim karıştırır bu kitapları? Binlerce yazı, binlerce kitap yayımlanıyor. Yüzlerce hatta binlerce insan yazı yazıyor. Geçmiş yüzyılların insanları yazmışlar, yazmışlar… Bugüne kaçı kalmış? Bu kalanlardan kaçı ölümsüz değer taşıyor? Pek azı. Üstelik yüzyıl, iki yüz yıl önce değerli, kalıcı sanılan eserlerden pek çoğu toz olup gitmiş, kimsenin önem vermediği eserler olanca gücüyle bugün de

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Mecazlı söyleyişe yer verilmiştir.

B)  Konuşma havası içinde yazılmıştır.

C)  Tanık göstermeden yararlanılmıştır.

D)  Olasılık söz konusudur.

E)  Kişileştirmeye başvurulmuştur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

İkinci Dünya Savaşı bittiği gün, Üçüncü Dünya Savaşı hazırlıkları başladı. Yarına güven diye bir şey kalmadı. Yarının ne olacağı kestirilemeyince gününü gün etmek, günü gününe yaşamak bir ilke oluverdi. Sanat ve edebiyat da elbette bu havanın dışında kalamazdı. Günübirlik yaşayan insanlar gibi, sanatçılar da kalıcı olmayı bir yana bırakıp günü kurtarmaya uygun eserler vermeye koyuldular.

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)   Ancak bu tür eserler, geçmişin acılarını başarılı biçimde yansıtıyordu

B)   Bir tek eser için yıllarını veren sanatçılar artık tarihe karışmıştı

C)   Böylece hızlı üreten, verimli bir sanatçı topluluğu oluştu

D)   Bu yeni yaklaşım, gençlikle sanat arasındaki kopukluğu giderdi

E)   Böylece sanat ürünleri, toplumun gerçekleriyle uyumlu hâle geldi ve değer kazandı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

Duvara bir titiz örümcek gibi,

İnce dertlerimle işledim bir ağ.

Ruhum, gün doğunca sönecek gibi,

Şimdiden hayata ediyor veda.

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Zaman zarfı

B) Edat

C) İsim-fiil

D) Birleşik eylem

E) Belgisiz sıfat

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Sanatçıların bütün eserlerinin bir arada yayımlanması, benim öteden beri özlemini çektiğim bir kültür etkinliğidir. Biz sanatçılarımızı antolojilerden, tesadüfen ele geçen bazı kitaplardaki hükümlerden parça parça tanımaya veya o sanatçının derecesinde olmayan kişilerin sadeleştirmelerinden okumaya mahkûm gibiyiz. Yabancı ülkelerde sadece belli başlı sanatçıların değil, ikinci hatta üçüncü derecedeki sanatçıların bile birden fazla yayınevi tarafından basılan külliyatlarıyla karşılaştıkça biraz kıskandığımı itiraf etmeliyim, neden bizde de böyle değil diye.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada yakınılan durumlardan biridir?

A)   Sanatçılarla ilgili akademik çalışmaların azlığı

B)   Sadece tanınmış sanatçılarla ilgili araştırma yapılması

C)   Sanatçıların yüzeysel bilgilerle değerlendirilmesi

D)   Sanatçılara yönelik tanıtım etkinliklerinin yetersizliği

E)  Sanatçıların eserlerinin bir bütün olarak okuyucuya sunulmaması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

(I) Şefkat, benim gözümde sanırım bir insanda bulunabilecek en önemli nitelik. (II) Cesaretten de, yiğitlikten de, cömertlikten de önemli bence. (III) En önemlisiyse çevrenizdeki dünyayı ışıl ışıl gözlerle izlemek. (IV) Çünkü en büyük sırlar, onları her zaman en olmadık yerlerde arayanlarla çözüme ulaşır. (V) Oyun oynarsanız hayat daha eğlenceli olur ve unutulmamalıdır ki büyüye inanmayanlar onu bulamazlar. (VI) Hayat, bir şeye ilgi duyuyorsam tam hız üstüne gitmem gerektiğini öğretti bana.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, altı çizili söze anlamca en yakındır?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

Gerçekten şaşırtıcı, etkileyici ve garip bir ustalık barındıran bu öyküler, edebiyat tarihimiz açısından incelenmeye değer olduğu kadar, bugün yazılmış gibi taze ve aşınmamış konularıyla, akıcı üslubuyla da bize okuma zevki yaşatacak bir nitelik taşıyor.

Bu cümlede sözü edilen öyküler aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A)  Alışılmıştan farklı olan

B)  Okuyanda iz bırakan

C)  Sanat değeri taşıyan

D)  Yenilikler içeren

E) Belli bir mesaj içeren

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

Yaza yaza gördüm ki dil; benim için bir araç değil eserin temeli, iskeleti, her şeyi. Bu noktaya vardığınızda, artık dili süslemenin, benzetmelere gitmenin, bol bol niteleme sıfatlarını kullanmanın bir anlamı olmadığını görüyorsunuz. Göz boyamadan, söz sanatlarının yaldızıyla içi boş imgeler oluşturmadan, yalın, olduğunca yalın, yalansız dolansız bir anlatım…

I.    Sade bir anlatımı benimsemiştir.

II.   Dili, eserlerinin ana malzemesi olarak görür.

III.  Betimlemelere az yer verir.

IV. Malzemesi nesneler ve insanlar olan büyülü bir dünya sunar.

Kendisinden böyle söz eden bir yazar için yukarıdakilerden hangileri söylenemez?

A) Yalnız II

B) Yalnız IV

D) I ve III

C) I ve II

E) III ve IV

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Gençliğimizde bir yanda “ağır” kitaplar vardı, bunlar edebî eserlerdi. Öte yanda da fotoromanlar, aşk ve cinayet romanları... Kitap deyince biz birinci türü kastederdik, ikinci türün adı bile geçmezdi. Aslında onları da okurduk ama onlar çekinerek okunan şeylerdi. Ben çekindiğimi değil, fazla okursam aptallaşırım diye korktuğumu hatırlıyorum. Şimdi okurlar, bu türden gariplikler yaşamıyorlar. Çünkü bizim ciddi kitap olarak algıladığımız hatta yücelttiğimiz şey, artık eski yerinde değil. Okur değişti, kitap da değişti.

Bu parçadan kitaplarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?

A)   Eğitici amaçla yazılanların bir dönemde çok okunduğu

B)   Sanatsal niteliklilerin zaman içinde önceki kadar ilgi görmediği

C)   Şiddet ögeleri içerenlerin her zaman tercih edildiği

D)   Kolay okunurluğun, onların değerini gösterdiği

E)  Kimilerinin, okurların yaşantısına yönelik olmadığı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

Bursa’daki Koza Han’ın dört girişi vardır ve bu kapıların hangisinden girilirse ona göre farklı yorumlar yapılır. Çünkü hana girdiğiniz kapı sizi ele verir. Ulu Cami tarafındaki alçak gönüllü kapıdan girdiyseniz muhtemelen şehre yabancısınız, turistik bir merakla girmişsiniz ve oturmaya niyetiniz yoktur. Kapalıçarşı tarafından girdiyseniz soluklanmaya ihtiyacınız var demektir. Eğer Orhan Bey Camisi’nin aralığındaki kapıdan girenlerdenseniz sizin almakla, vermekle, gezmekle işiniz yok. Öğrencisiniz veya öğrenciliğinizin hatıraları çok taze. Ama yok, ben bunların hiçbirinden değil, dördüncü kapıdan girdim derseniz bu çok şaşırtıcı. Çünkü bu kapı, usta gözlerden gizlenmiş gibidir. Bu şehrin gizli kapılarını ve yollarını bilecek kadar şehirle içli dışlı olmuş birinin rehbere ihtiyacı mı olur? O, zaten kendine ördüğü koza ile Koza Han’ın meydanına sığmayacak kadar büyük bir şehir olmuştur.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Birinci kişili anlatım söz konusudur.

B)  Sözde soru cümlesine yer verilmiştir.

C)  Konuşma havası içinde oluşturulmuştur.

D)  Kişileştirmeden yararlanılmıştır.

E) Betimleyici ögeler kullanılmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22

Sinema filmlerinin geniş yığınlarca izlenebilmesi içerik ve biçimce kolay algılanabilir olmasına bağlıdır. Yapımcılar da yönetmenin alışılmışın dışında çalışmalar yapmasına genellikle izin vermemektedir. Çünkü bu türden çalışmalarda, seçilen senaryoların beğenilme olasılığı düşüktür. Yine de sıra dışı yapımlar ortaya çıkıyorsa bu; risk alan bağımsız yapımcıların, değişik bir bakış açısı olan yönetmenlerin çabalarının sonucudur. Ayrıca seçici izleyicinin, üretilen sıradan filmlere ilgi göstermemesi nedeniyle yeni arayışların zorunlu hâle gelişi de buna yol açan başka bir etkendir.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A)   Sinema izleyicisinin beklentilerinin, filmler üzerindeki bazı etkilerine

B)   Yoğun içeriği olan filmlerin çok ilgi görmediğine

C)   Farklı bir ürün ortaya koymanın bazı sıkıntıları göze almayı gerektirdiğine

D)   Çekilen yeni filmlerin içerik bakımından tartışmalara yol açtığına

E)   Senaryo seçiminde yapımcıların etkin olduğuna

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

Hayatın birçok alanında yapay zekâ uygulamalarından faydalanılsa da ABD’deki bir üniversitede yapılan araştırma acı gerçeği ortaya çıkardı: Ne kadar gelişmiş olursa olsun, mevcut yapay zekâ, ancak dört yaşındaki bir çocuğun zekâsıyla kıyaslanabilecek düzeyde. Yapay zekâ uygulamaları, benzerlikleri ayırma konusundaki güçlü yetenekleri ve eşsiz kelime hazinelerine rağmen testte en basit “Neden?” sorusuna bile yanıt verememiş. Araştırmacılara göre bunun nedeni, yaşam tecrübesi eksikliği.

I.   Gerçekleştirilenlerin beklentileri karşılamadığına

II.  ABD’deki üniversitelerin daha fazla çalışma yaptığına

III. Çalışmaların her ülkede desteklendiğine

Bu parçada yapay zekâ uygulamalarına ilişkin olarak yukarıdakilerden hangilerine değinilmiştir?

A) Yalnız I            

B) Yalnız III            

C) I ve II

D)I ve III                       

E) II ve III

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

(I) Tiyatro, toplumla birtakım ortak değerlerde birleşmek zorundadır. (II) Yazarın kişisel eğilimleri ile sosyal eğilimler arasında bir uyum varsa tiyatro büyük toplulukların bir ifade vasıtası olur. (III) Orta Çağ Avrupa’sında rastlanan böyle topluluklar günümüzde yoktur. (IV) Tiyatro bazen de toplum içinde sadece belli bir zümrenin görüşlerini, değer yargılarını yansıtır. (V) O zaman da sahneye aktarılan değerler, toplumun bir kesiminin görünümü olur.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)   I. cümle özne, belirtisiz nesne ve yüklemden oluşmuştur.

B)   II. cümle, şartlı birleşik cümle olup yan cümle temel cümlenin zarf tümlecidir.

C)   III. cümle özne, zarf tümleci ve yüklemden oluşan bir isim cümlesidir.

D)   IV. cümlede, birden fazla belirtili nesne vardır.

E)   V. cümlenin öznesi sıfat tamlamasıdır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 25

Büyük İskender’in, yastığı altından hiç eksik etmediği iki silah varmış derler: kılıcı, bir de İlyada. Bilge Aristoteles’in bu ünlü öğrencisi, o kılıçla çok kesmiş biçmiş ama o kitabı kılıca kırdırmamış hiçbir zaman. Günümüzdeyse “Neler okursunuz?” türünden bir soruyu, adı okumaza çıkmasın diye yanıtlayan birçok kimse arasında, Pekos Bill, Red Kit benzeri şeyler okumaya bayıldığını söyleyenler bile var. İlyada nere, Red Kit nere diyeceksiniz ama gene de aradaki yüzyıllar boşa geçmiş sayılmaz. Kitapları üstünkörü suçlayan, okuyana için için öfke duyanların bile, “Ben okumam.” demeyi kendilerine yedirememeleri ilginçtir. ----.

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)   Dolayısıyla günümüzün gerçek anlamda çağdaş ve düşünen insanı, az da olsa okuyan insandır

B)  Okumanın tükenmez kaynağından, herkes kendi istediği kadar pay alır

C)  Çağlar boyunca insanoğlu hep kitaplarla

düşünegelmiş, kitaplar aracılığıyla ortaya koymuştur düşüncesini

D) Okumaya dair bütün bu olumlu düşüncelere rağmen ülkemizde okuma oranının düşük olması da bir başka çelişkidir

E)  Arka kapıdan da olsa okumaya bir yerden bulaşmış olmanın onuru, böylelerine yeter de artar bile

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 26

(I) Namık Kemal ve Recaizade Mahmut Ekrem gibi romancılarımız olmasına rağmen Tanzimat’tan sonra sürekli roman yazan ve romanı her yönüyle dert edinen sanatçımız azdır. (II) Bu dönemin yazarları daha çok fikrî ve siyasi meselelerle uğraşmış, bir kısmı da birer romanla yetinmişlerdir. (III) Nabizade Nazım, Şemsettin Sami ve Samipaşazade Sezai bu yazarlardandır. (IV) Bunların hemen hepsi birer romandan sonra dikkatlerini başka alana yönelttiklerinden romanımızın bütün yükü Ahmet Mithat Efendi’ye kalmıştır. (V) Ahmet Mithat Efendi, yüze yakın hikâye, roman ve tercüme roman yayımlamıştır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır?

A) I.               B) II.             C) III.            D) IV.            E) V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 27

Kişiler arası iletişim, kaynak ve hedef konumundaki kişilerin aynı ortamda ve karşılıklı etkileşim içinde bulunması zorunluluğunu beraberinde getirmektedir. İletişim sürecinde taraflar arasındaki etkileşimin olduğu her karşılaşma, bilgi alışverişi, kişiler arasında ortaya çıkan güven ve yakınlık da iletişimin kapsamına girmektedir. Dolayısıyla kişiler arası iletişimde dil kadar jest, mimik gibi bedensel ifadeler ve sessizlik de iletişim kurmaya yarayan araçlar arasında yer almaktadır.

I.   Beden hareketleri iletişimde önemli rol oynayan unsurlardan biridir.

II.   İletişim akışını sağlayanlardan biri de karşılıklı güven duygusudur.

III.  İletişimi etkili kılan unsurların başında tarafların öz güvene sahip olmaları gelmektedir.

Bu parçadan kişiler arası iletişimle ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri çıkarılamaz?

A) Yalnız I            

B) Yalnız II            

C) Yalnız III

D) I ve III

E) II ve III

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 28

Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve Balkanların en kapsamlı festivallerinden biri olan Saraybosna Çocuk Festivali; palyaçolar, sihirbazlar ve renkli kostümlerle bol eğlence sunarken eğitici film gösterileri ve sanat atölyeleriyle de çocukların ufkunu genişletiyor.

Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Saraybosna Çocuk Festivali sadece Avrupa Birliği tarafından desteklenmektedir.

B)   Festivalde çocukların gelişimini destekleyecek etkinlikler de düzenlenmiştir.

C)   Saraybosna Çocuk Festivali, her yıl başka bir Balkan ülkesinde düzenlenmektedir.

D)   Bu yılki Saraybosna Çocuk Festivali UNICEF’in destekleriyle gerçekleştirilmiştir.

E)  Festivalin öncelikli amacı çocuklardaki sanat eğilimini ortaya çıkarmaktır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 29

Keşanlı Ali Destanı adlı dizinin senaristi, eserin yazarı olan Haldun Taner’in kurduğu hikâyeyi bozmadan senaryoyu yeni bir bağlam içinde değerlendirmiş.

Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Eser, asıl hikâyeden yola çıkılarak yeni bir kurguyla diziye uyarlanmıştır.

B)   Senarist, romanın yazarından daha başarılı bulunmuştur.

C)   Haldun Taner’in eseri, günümüze başarılı bir şekilde uyarlanmıştır.

D)   Senarist, eseri diziye uyarlarken yazarın da görüşlerini almıştır.

E)   Haldun Taner’in eseri, yeni ve farklı teknikler kullanılarak uyarlanmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 30

Ünlü psikolog William James şöyle diyor: “Eylem, duyguyu izler gibi görünür ama aslında duygu ve eylem birlikte gider. Bu yüzden, iradenin denetiminde olan eylemi düzenleyerek duyguları da düzenleyebilirsiniz.”

William James bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamıştır?

A)  Genellikle duygular, bütün davranışları biçimlendirir.

B)   Her davranış, aslında farkında olunmayan bazı duygulardan kaynaklanır.

C)   İnsan, duygularını kolaylıkla denetim altına alabilir.

D)   Davranışları kontrol edebilmek, duyguları da kontrol edebilmeyi sağlar.

E)   Duygularla uyuşmasa da yanlış davranışlardan vazgeçilmelidir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 31

Bir insanın düşünceleri başkalarına gülünç denecek kadar yanlış, saçma gelebilir. Okurken ister güler ister alay ederiz. Kime ne! Ama iş yazıya dökülünce o düşüncelerin yanlış olduğunu belirtmekten, kendi düşüncelerimizi ileri sürmekten öteye geçmemiz tartışma sözcüğüne sığmaz. Üstelik şu da bir gerçek: Günümüzde yalnız gülünç olduğu sanılan düşünceler değil, her karşıt düşünce alaya alınıyor.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Öznellik söz konusudur.

B)  Kanıt gösterilmiştir.

C)  Genelleme yapılmıştır.

D)  Deyim kullanılmıştır.

E)  Açıklama yapılmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 32

Küresel ısınma, çağımızın sorunu. Bu sorun yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan canlı türlerini ve ekosistemleri korumak oldukça pahalı bir iş. Zira bu, o arazinin başka amaçlar için kullanımının önlenmesi, koruma için insan kaynağı ve altyapı oluşturulması, korunan alanın bilimsel olarak izlenmesi gibi pek çok alanda çalışmayı gerektiriyor. Habitatların küresel ısınmadan nasıl etkileneceğine, bunun canlılar açısından ne gibi sorunlar oluşturacağına dair araştırmalar sürüyor. Varılan bazı sonuçlar, türlerin iklim değişiminden etkilenmemesi için koruma alanlarının genişletilmesi gerektiğini ve koruma maliyetlerinin ikiye katlanacağını gösteriyor.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?

A)   Türlerin devamını sağlamak için yapılacak tek iş insanları bilinçlendirmektir.

B)   Canlı türlerini ve ekosistemleri korumak, gelecekte de insanlığın uğraşı alanlarından biri olacaktır.

C) Türlerin korunmasıyla ilgili araştırmaların üniversiteler tarafından desteklenmesi gerekmektedir.

D)   İnsanlara alternatif yaşam alanları oluşturmak, canlı türlerinin korunmasına katkı sağlayacaktır.

E)  Araştırmalar daha çok, yetersiz olan kaynakların korunması üzerine yoğunlaşmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 33

Bitpazarının girişinde duruyorsun. Birazdan bambaşka bir dünyaya dalacaksın. Sabahın erken saatlerinde gelmişler (I) tezgâhlarını dizmişler (II) geçmişlerinde ne var (III) ne yoksa bir bir sermişler. Sana da tuhaf gelmiyor mu, anılarına fiyat biçmiş olmaları? Burada çok dikkatli yürümelisin. Yanından geçeceğin küçücük oyuncağın bir düğmesinin bile öyküsü vardır, eşyaların seslerini duyacaksın (IV) bildiğin oyuncaklara benzemez bunlar (V) hepsi sahibinin sesini taşır.

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine, herhangi bir noktalama işareti koymaya gerek yoktur?

A) I.            B) II.           C) III.          D) IV.         E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 34

(I) “Türk evi” dendiğinde akla öncelikle ahşap bir yapı gelmektedir. (II) Zemin katın duvarları taş olsa bile, zeminin üzerindeki kat çoğunlukla ahşaptır. (III) En azından tuğlalar arasına, dikey veya yatay olarak uzatılan ağaçtan bağlama ögeleri, hatıllar konulur. (IV) Ahşap olması eve fiziksel anlamda esneklik verir; örneğin her kuşak, baba evinde kendine göre yeni düzenlemeler yapabilir, büyük odaları tahta bölmeyle bölerek oda sayısını artırabilir veya geniş bir avluya bir oda ekleyebilir. (V) Esnekliğin bir diğer boyutu malzemenin kullanışlılığıdır. (VI) Ağacın temini ve işlenmesi, diğer malzemelere kıyasla genelde daha kolay ve ucuzdur. (VII) Sofalarıyla, hayatlarıyla, yazlık ve kışlık bölümleriyle Türk evinin özelliklerini taşıyan taş evler de vardır; örneğin Mardin evleri. (VIII) Ancak dış cephesi dantel gibi işlenmiş taşlarla kaplı bu ev, bi ahşap eve oranla çok daha uzun sürede, çok yüksek bir maliyetle ortaya çıkar.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) III.          B) IV.         C) VI.         D) VII.        E) VIII

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 35

Kültür, sanat ve edebiyat dergileri; bir milletin, bir ülkenin kültür hayatını, geçmişteki edebî ortamlarını ve dalgalanmalarını, fikir hareketlerini takip edebilmek açısından önemli yayınlardır. Dergiler, bir bakıma, dönemlerinin kültür sanat grafikleridir. Âdeta, sürekli bir metcezir hâlinde yükselen, kabaran veya kan kaybeden kültür ve sanat ortamlarını bütün açıklığıyla gösteren haftalık, aylık yahut iki aylık tablolar da diyebiliriz dergilere. Geçmişin kültürel mirasını, gelecek kuşaklara aktarmak bakımından da dergiler önemli bir görevi üstlenirler.

Bu parçada dergilerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A)   Genç yazarlar için bir vitrin niteliği taşıdığına

B)   Eskiyle yeni arasında bir bağ kurduğuna

C)   Ait olduğu döneme tanıklık ettiğine

D) Toplumun düşünce dünyasını tanıtan bir araç olduğuna

E)  Belirli aralıklarla yayımlandığına

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 36

Buzdolabının icadı, kuşkusuz dondurma yapımını da etkiledi. Buzdolabı ülkemizde kullanılmaya başlamadan önce bir alaturka bir de alafranga dondurma vardı. Alafranga dondurmaya “kalıp dondurma” da denirdi. Bu dondurma gerçekten de buz kalıbı gibi kaskatı olurdu. Önce içine kar doldurulmuş bir fıçıya silindire benzer bir kalıp yerleştirilir, bu kalıbın içine de dondurma malzemesi konurdu. Kar eridikçe yenisi ilave edilerek malzemenin bu kalıpta donması sağlanırdı. Çikolatalı, çilekli ve kremalısı yapılırdı. Alaturka dondurma ise buz katılığında değil, kar yumuşaklığında olurdu. Kenarları oluk oluk, yaldızlı veya çiçekli, iç içe geçmiş küçük kayık tabaklarda yenirdi. En çok kaymaklı ve vişneli türleri tercih edilirdi.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Karşılaştırma yapılmıştır.

B)  İkileme kullanılmıştır.

C)  Benzetmeden yararlanılmıştır.

D)  Tahminde bulunulmuştur.

E)  Açıklama yapılmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 37

Eleştiride güvenirlik, edebiyat kuyusunun karanlıklarına ışık tutabilmek amacıyla, bilimsel bilgilerden yararlanılarak sağlanır. Edebiyata ilişkin olguları yüzeysel olarak kavrayıp bilimsel bilgilerle denetlemeye kalkmak da bilimsel bir eleştiri niteliği taşımaz.

Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Edebiyat eserlerinde, söylenenin ardındaki söylenmeyeni ortaya çıkarmak

B)   Sanatsal değeri önemsemeyen sanatçıları eleştirmek

C)   Edebiyat eserlerini günün koşullarına göre yorumlamak

D)   Metinde anlamı bilinmeyen sözcükleri açıklamak

E)   Geçerliliğini yitirmiş sanatsal ögeleri belirlemek

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 38

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “-yor” eki, diğerlerinden farklı bir zaman anlamı katmıştır?

A)  Astronomlar, evrenimizi giderek artan bir hızla genişleten gizemli hızlandırıcıyı “karanlık enerji” olarak adlandırıyor.

B) Piri Reis’in Dünya haritasını yıllarca araştıran ve bu konuda kitap yazan, ünlü erken dönem kartografya tarihi uzmanı, bir derginin konuğu olarak İstanbul’a geliyor.^

C)  Genetik ve çevresel faktörler etkileşerek otizmin ortaya çıkmasında rol oynuyor.

D)  Bataklık yakınlarında yaşayan sülün boyutundaki hoatzin kuşu, yiyeceklerini fermente ederek sindiriyor.

E) Her defasında ne bulacağımı hiç bilmeden suya dalıyor ve her defasında gördüklerim karşısında büyülenmiş olarak sudan çıkıyorum.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 39

Ayrıntıları ustaca işlemesi, ayrıntılarda dolanarak ele aldığı konuyu özü ve bütünlüğü bakımından dile getirmeye yönelmesi, Nermi Uygur’un denemeciliğinin belirgin özellikleri arasındadır. Uygur’un felsefi söyleminin okuru da kapsayan bir diyaloğa dönüştüğü görülür. Başkasıyla ve bir başkası olarak kendisiyle sürekli bir söyleşi ve diyalog tarzının ön planda olduğu denemeleri; felsefi ve edebî olanın iç içe geçtiği, özgün bir biçime büründüğü, döne döne okunacak metinlerdir. Belki bu diyalog sürecinin bir özelliği olarak ele alıp işlediği sorunlar ve olgular konusunda kesin bir sonuca ulaşmaktan çok, sürdürülen bir arayış ve okuru da bu arayış sürecine yöneltme eğilimi dikkati çeker. Uygur’un denemeleri böylece, okuru da düşünmeye, araştırmaya ve denemeye çağırır.

Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi Nermi Uygur’un denemelerinin bir özelliği değildir?

A)   Sorunlar üzerinde düşündürme

B)   Özü yakalamak için detaylara inme

C)   Konuları bir bütünlük içinde ele alma

D)   Düşünceleri edebî bir form içinde verme

E)   Sorunları söyleşi yoluyla çözüme kavuşturma

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 40

(I) “Türk evi” dendiğinde akla öncelikle ahşap bir yapı gelmektedir. (II) Zemin katın duvarları taş olsa bile, zeminin üzerindeki kat çoğunlukla ahşaptır. (III) En azından tuğlalar arasına, dikey veya yatay olarak uzatılan ağaçtan bağlama ögeleri, hatıllar konulur. (IV) Ahşap olması eve fiziksel anlamda esneklik verir; örneğin her kuşak, baba evinde kendine göre yeni düzenlemeler yapabilir, büyük odaları tahta bölmeyle bölerek oda sayısını artırabilir veya geniş bir avluya bir oda ekleyebilir. (V) Esnekliğin bir diğer boyutu malzemenin kullanışlılığıdır. (VI) Ağacın temini ve işlenmesi, diğer malzemelere kıyasla genelde daha kolay ve ucuzdur. (VII) Sofalarıyla, hayatlarıyla, yazlık ve kışlık bölümleriyle Türk evinin özelliklerini taşıyan taş evler de vardır; örneğin Mardin evleri. (VIII) Ancak dış cephesi dantel gibi işlenmiş taşlarla kaplı bu ev, bi ahşap eve oranla çok daha uzun sürede, çok yüksek bir maliyetle ortaya çıkar.

I.   Zamanla üzerinde değişiklikler yapılabildiğine

II.  Taş süslemeciliğinin pahalı olduğuna

III.  Eski önemini yitirdiğine

Bu parçada Türk eviyle ilgili olarak yukarıda verilenlerden hangilerine değinilmemiştir?

A) Yalnız I            

B) Yalnız III           

C) I ve II

D)I ve III

E) II ve III

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
40 tamamladınız.
]]>
2015 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları) https://dersimizedebiyat.org/2015-ygs-turkce-sorulari-test-coz-online-cikmis-sorulari.html Wed, 05 Dec 2018 17:59:12 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=119691 2015 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları)

2015 YGS Türkçe Soruları - (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Tarihi XVIII. yüzyıla kadar uzanan ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Safranbolu Evleri, Türk mimarisinin önemli örneklerindendir.
Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Safranbolu, Türk mimarisinin en önemli örneklerine ev sahipliği yapmaktadır.
B) Safranbolu Evleri, Dünya Kültür Mirası Listesi’ne yeni dâhil edilen mimari yapılar arasında yer almaktadır.
C) UNESCO, tarihî Türk mimarisine her geçen gün daha fazla ilgi göstermektedir.
D) Safranbolu Evleri’nin geçmişi birkaç yüzyıl öncesine kadar uzanmaktadır.
E) UNESCO, geleneksel Türk mimarisini araştırmak için önemli projeleri desteklemektedir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

Çevresi acılar içinde kıvranırken sanatçının, mutluluk şarkıları söylemeye dili varmaz. Bütün acıları kendi acısı bilmeyen kişiye sanatçı denemez. Romantizmin “En iyi yazar, kuş gibi öten yazardır.” görüşünü Sartre, elinin tersiyle iterek şöyle der: “Yazar kuş değildir.” Evet, yazar kuş değildir. Yazar niçin yazdığını bilmek zorundadır. İnsan olmanın bir gereğidir bu.

Bu parçadan hareketle sanatçılarla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz?

A) Toplumun bütün acılarını kendi yüreğinde duymalıdır.
B) Toplumdaki gelişmelere ve değişmelere kayıtsız kalmamalıdır.
C) Her zaman gerçekçi olmalı ve neyi, hangi nedenle söylediğini bilmelidir.
D) Toplumun sıkıntılarını unutturmak için umut dolu şeyler söyleyebilmelidir.
E) Öncelikle içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olduğunu unutmamalıdır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

Bir sanatçının doğal çevresi, elbette içinde yaşadığı ülkedir. Onun bu çevreyle içten bağlantılı olmaması düşünülemez kuşkusuz. Ancak konu, tek başına estetik bir değer taşımadığından, nereden alınırsa alınsın sanatçının yaratıcı kişiliğiyle kaynaşarak sanat eserine dönüşür. -—.

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Dolayısıyla yabancı bir konuyla yerli bir eser vermek her zaman mümkündür
B) Yani estetik yaratımı besleyen güç, sanatçının bağlı olduğu gelenektir
C) Başka bir deyişle, eserin belirleyeni yazarın yaşadığı çevredir
D) Kaliteyi elde etmek ancak bu yolla mümkündür
E) Bu bakımdan sanatçının başarılı olması işlediği konuya bağlıdır

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

İçtenlikle yaşama sevinci içinde olan, güler yüzlü Anadolu insanı günlük hayatını, sevincini, hasretini türkü yapar kendisine. Kimsenin bilmesini istemediği inancı, sevdası; gönlünde buram buram tüten umudu… Hepsi türkülerin görünmez heybesinde taşınır.

Bu parçadaki altı çizili sözle türkülerle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halkın sırlarını ve yaşadıklarını saklaması
B) Güncel sosyal olaylara tanıklık etmesi
C) Gelenek ve görenekleri günümüze aktarıp koruması
D) Halkın duygu ve düşüncelerinden beslenmesi
E) Dilden dile gönülden gönüle dolaşması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

Başrol oynamak önemli miydi derseniz benim için önemli değildi. Şehir Tiyatrosu’nda çalışırken sinemayı hiç önemsemiyordum. Arada ek iş olsun diye, sinemada figüran rollerine çok çıktım. Dans eden kalabalığın arasında, kahvede oturan, mafya liderinin dövdüğü biri… Arzu Film’de 1975 yılında Hababam Sınıfı’nda Badi Ekrem’i oynamamla birlikte yepyeni bir dönem başladı. İlk başrol teklifi de geldi Ertem Eğilmez’den. Benden kırsal kesimdeki uyanık adam tiplemesini başrolde canlandırmamı istedi. Ben de sadece istediğim projelerde yer alacağımı söyledim. Namuslu filmi de öyle çıktı. Ondan sonrası da geldi; Değirmen, Muhsin Bey, Selamsız Bandosu ve Eşkiya’ya kadar…

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Amaç-sonuç ilişkisi

B) Öyküleme

C) Eksiltili cümle

D) Benzetme

E) Devrik cümle

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

Bir ülkenin edebiyatıyla o ülkenin toplumsal yapısı arasında sıkı bir etkileşim vardır. Edebî eserleri toplumsal açıdan değerlendiren eleştirmenler ve edebiyat kuramcıları, sık sık bu gerçeğin altını çizerler; edebiyatla toplumsal değişmeler arasındaki ilişkiyi vurgularlar. Toplum hayatında oluşan her türlü değişimin edebî ürünlere de yansıyacağını kanıtlamaya çalışırlar. Toplumsal hayatı, edebî ürünlere doğrudan etki eden ve onları biçimlendiren temel etkenlerin başında sayarlar.

Bu parçadan çıkarılacak en kapsamlı yargı aşağıdakilerin hangisidir?

A) Yazarlar, eserleri aracılığıyla yaşadıkları toplumu biçimlendirirler.
B) Edebî eserler, toplumsal durum ve gelişmeleri yansıtır.
C) Yazarlar, eserlerinde öznel görüşlerini açıklarlar.
D) Bir ülkedeki toplumsal olaylar, aydınlarca izlenmelidir.
E) Edebî eserler, gerçeklerin gözlenip yorumlanmasıyla oluşur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

(I) Yaşatmaya çalıştığım romanlar bir gün sahiden yaşamaya karar verdiler. (II) Üstelik hesap da soruyorlardı. (III) Her Gece Bodrum, aynı adı taşıyan bir tatil kasabasında neler bulduğumu soruyor; Ölüm ilişkileri’yse “Günlük hayattaki ilişkilere hiç değinmeyecek miyiz biz?” diye öfkeli öfkeli söyleniyordu. (IV) Çehov’un Martı’sında geçen bu sözle ince bir aşk üçgeni kuracaktım. (V) Cehennem Kraliçesi’ne gelince bu Fellini Visconti havasından ne zaman kurtulacağımın tasasına düşmüştü. (VI) Bir Akşam Alacası ise söyleyecekleri için sırada bekliyordu.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

Şair, geleneğin sürüp giden hazır düşünme kalıplarını parçaladığı zaman gerçek parıltıyı, yani iyi şiiri elde edebilir.
Bu cümleyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiir alanında sağlam bir yer edinebilmenin ön şartı, kendini geliştirmektir.
B) Bir şair için nitelikli ürünler ortaya koymanın yolu, alışılmışın dışına çıkmaktır.
C) Şiirde sesini duyurmak isteyen bir genç sanatçı, kendinden öncekileri aşmalıdır.
D) İyi şair olmanın yolu, başkalarını besleyecek kaynaklar ortaya koymaktır.
E) Şiirde yerleşik olan anlayışları yıkmak, genç sanatçılar için zordur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

(I) Mimari, heykel, resim, müzik, edebiyat olmak üzere beş ana daldan oluşan güzel sanatlar, insanın ve insanlık tarihinin inkâr edilmez bir gerçeğidir. (II) Hangi çağa, hangi coğrafyaya, hangi milletin tarihine bakarsanız bakın, sanat hep var olmuş. (III) Belki güzel sanatlardan bazıları öne çıkmış, bazıları nitelikleri yönüyle bugünkünden farklılıklar göstermiş ama sanat hep var olmuştur. (IV) Çünkü sanat, insan ruhunun vazgeçilemez aşklarından biri olan güzelliği esas alan bir insan faaliyetidir. (V) Güzelliğin; insan eli, dili ve sesinde var olan somut hâlidir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlenin yüklemi, belirtili isim tamlamasından oluşmuştur.
B) II. cümlede, soru sıfatı kullanılmıştır.
C) III. cümlede, belgisiz zamir özne görevindedir.
D) IV. cümle, isim cümlesidir.
E) V. cümle, bağımlı sıralı bir cümledir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

Şiirden söz ederken onu edebiyat ötesi veya edebiyat üstü bir konuma yerleştirenlere rastlanır öteden beri. Bir yanıyla doğrulanabilir bu yaklaşım. Şiiri “edebiyat”ın gövdesinden taşıran, musikinin veya matematiğin sonsuz arayış hizasına yaklaştıran kimi özelliklerden söz edilebilir. Gelgelelim, onu büsbütün “edebiyat”ın üstüne, ötesine yerleştirmeye çalışmak özünü ve varoluş şartlarını çarpıtmak anlamını da taşıyabilir. En iyisi, —–

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) şiirin edebiyat alanından uzaklaşmasına neden olan etmenlerin peşinden gitmektir
B) taşkın özelliklerini kabul etmekle birlikte şiirin bir edebiyat türü olduğu üzerinde uzlaşmaktır
C) şiiri biçimsel yönden kusursuz bir yapıya kavuşturup okurun beğenisine sunmaktır
D) edebiyattan öte bir düzeye yükseltirken şiirin asıl gayesi okuyucunun beğenisini elde etmektir
E) sonrasını ve öncesini belirlerken şiirin diğer disiplin alanlarından nasıl etkilendiğini araştırmaktır

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

Bir yazar olarak tercihim okura iç huzuru vermek veya vermemek düşüncesinden çok, onu eğlendirmektir. Bazen uçan halı sererim öykünün tabanına ve okur, gönlünce istediği yere gider; olayların akışı gökyüzü gibi her an değişebilir, türlü sürprizlere açıktır daima. Böylesi hoşuma gidiyor, çünkü hayal gücü bir mağara gibidir, derinliğini bilmezsiniz ve okuru, bu derinliğe ne kadar inebileceği konusunda küçümsememek gerek. Asıl heyecan buradadır yani bazen sonunu bilmek iyidir, bazen de sonunu bilmeden yaşamak.

Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?

A) Her öykünün varmak istediği bir yer mutlaka vardır, diyebilir miyiz?
B) Bir yazar olarak eserlerinizde endişeyi mi, heyecanı mı uyandırmak istersiniz?
C) Bir öykünün sonunu bilmek, o öyküyü okuyanı sakinleştirmektedir. Bazı öykülerinizin bu nitelikte olmadığını söyleyebilir misiniz?
D) Öykü bittiğinde kahramanın başına geleceklerle ilgili okurun kafasında soru işaretleri kalıyor mu?
E) Öykü kahramanlarınız sevecen bir dille kendilerini sorgulamaktadır. Bu durum bireyin kendisine ve dünyaya katlanabilmesinin bir yolu mudur?

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

İngiliz asıllı yazar Christopher Isherwood’un yarı otobiyografik eseri Hoşça Kal Berlin; 1930’lu yılların Berlin’ini, Almanya’nın o günkü durumunu altı hikâye etrafında anlatan ilginç ve önemli bir eser. Yaşantılarını Hoşça Kal Berlin’de görselliği gözeten bir anlatımla romanlaştırmış yazar. Kısa sahnelerden oluşan, hızlı ve tempolu olayların kenarında duran bir gözün egemen olduğu bu sinematografik üslup, yazarın romancılığının en önemli teknik özelliği olarak gösteriliyor.

Bu parçaya göre Isherwood’un eseri okuru;
I. kuşak çatışmaları,
II. gerçeklik,
III. kişisel birikimler

konularından hangileriyle buluşturur?

A) Yalnız I

B) Yalnız II

C) Yalnız III

D) I ve II

E) II ve III

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

Günlük küçük dertlerimizi önemsemez görünüp kendimizi “büyük sorunların” adamı olarak göstermek çoğumuzun zaaflarındandır. Kendi “küçük sorunlarını” halledememiş olmamızın hıncını, kendimizi büyük sorunlara adamış gibi gösterip böbürlenerek çıkartmaya çalışırız sanki. Gündelik, küçük sıkıntılarımızdan söz açmak bizi küçük düşürür, öyle mi?

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Büyük sorunları çözme çabalarımızın önündeki en büyük engel küçümsediğimiz gündelik sorunlardır.
B) Kendimizi büyük sorunların çözümüne adarken küçük sorunlarımızı görmezlikten gelmemeliyiz.
C) Küçük sorunlarla uğraşarak sorun çözme becerisini geliştirmek, insanları olduğundan büyük gösterir.
D) Sorun çözme becerisi olmayan bazı insanlar, kendilerini kabul ettirmek için sorunsuzmuş gibi görünürler.
E) Büyük sorunlar, çözmekten kaçındığımız küçük sorunların bir kar topu gibi büyümesinden oluşur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

Çok sayıda okuyucusu olmayan her edebî eseri büyük saymak aklımdan geçmez. Ama itiraf edeyim ki zamanımızda yüzbinlerce satan kitaplardan çok, daha az alıcısı olanlara güvenim vardır. Basılır basılmaz çok satılan kitaplar bende hep kuşku uyandırmıştır. Bunların büyük bir kısmı, uyandırdıkları ilgiyi bir esere ölümsüzlük kazandıran biçim ve öz üstünlüklerine değil, o anda gündemde olan türlü sanat dışı oyunlara borçludur. Bunlar sıcaklıklarını kaybedince eser de unutulup gider. Edebiyat tarihi bunların kalıntılarıyla doludur. ——–

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Bu nedenle, bir eserin çok okunması bir değer ölçütü sayılamayacağı gibi okunmaması da değersizlik ölçütü sayılmaz
B) İşte bu yüzden kimi eleştirmenlerin edebiyatı güncelden uzak tutma düşüncesine katılmıyorum
C) Zaman içinde böyle eserlerin okuyucusu sayıca azalır ama asla tükenmez
D) Kuşkusuz her okuyucunun sanat eserinden bir beklentisi vardır, sanatçı bu isteğe kayıtsız kalamaz
E) Bu nedenle, iyi bir eserin, er veya geç gerçek okuyucusunu bulacağına inanıyorum

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

Edebiyat tarihi; edebî eserlerin kronolojik bir sıra içinde oluşturdukları (I) ve birbirleriyle ilgisi olmayan eserler yığını değil, edebî olarak şimdiki zamanda yaşayan (II) sanat eserlerinin oluşturduğu organik bir bütünün sonucudur. (III) Bu organik bütün içinde yer alan sanat eserleri, birbirine benzeyen (IV) nitelikleriyle belli bir kültürün ve o kültürün ait olduğu medeniyetin oluşturduğu bir edebiyat geleneği 8V) meydana getirir.

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangisinde birden fazla ses olayı vardır?
A) I.     B) II.    C)III.    D) IV.   E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Yazarın bir toplumsal benliği, bir de meydana getirdiği metin vardır. Onun oluşturduğu bu metin dilsel olarak kapandı mı artık bir eserdir, sonuçlanmış bir nesnedir. Ama aynı zamanda bu metin bir üretim kaynağıdır, okurla buluştuğu zaman. Bu üretim kaynağının içinde sürekli yazarın yaratıcı benliğini görürüm, anlatıcı olarak vardır o benim için artık. O anlatıcıyı, yazar veya herhangi bir üçüncü kişi gibi algılayabilirim. Buradaki ben diye konuşan kişi beni yazara gönderebildiği gibi, göndermeyebilir de. Okur olarak metindeki ben ile aramdaki ilişkiyi ortaya koyuyorum, bunun yorumunu yapıyorum, katmanlarını saptıyorum. Belli bir ana dek hep metnin içinde kalıyorum ama gerektiğinde metin dışına da çıkıp yazarın metin dışı ideolojisini de bir inceleme nesnesi olarak alabilirim.

Bu parçada geçen “Bu metin dilsel olarak kapandı mı artık bir eserdir.” sözüyle asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Edebî eserler, kendi içlerinde anlam derinliğine sahiptir.
B) Bir metin, dil ve üslup bakımından üst düzeye erişmedikçe sonlandırılmamalıdır.
C) Bir edebî eser, yazarının kullandığı dille var olabilmektedir.
D) Bir metnin yazarı son sözünü söylemeden, yazdıkları eser hâline gelmiş olmaz.
E) Metinlerin eser olabilmesi için mutlaka sonuç bölümlerinin olması gerekir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

(I) Tire’ye gidince camileri görmeden sakın dönmeyin. (II) Çoğu XV. yüzyıla ait olan camilerin gerek kubbelerinde gerekse minarelerinde tuğla işçiliğinin en güzel örneklerini bulabilirsiniz. (III) Bu minarelerin kimi “zencirek formu”yla kimi de “çam kozalağı” tarzında yapılmış. (IV) Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Tire’nin daracık sokakları “el sanatları müzesi” sanki. (V) Bu yaşıma rağmen bazı eşyaların nasıl yapıldığını ilk kez orada gördüm. (VI) Örneğin semerin, urganın ve keçenin yapılışını, bunların son ustalarını izleyerek öğrendim.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, ziyaretçilere yönelik bir öneride bulunulmuştur.
B) II. cümlede, bazı yapılarda hangi malzemenin kullanıldığı belirtilmiştir.
C) III. cümlede, yapılarda kullanılan yapım tekniklerinden söz edilmiştir.
D) IV. cümlede, tarihî yapılarla ilgili bilgi verilmiştir.
E) VI. cümlede, önceki cümlede belirtilenle ilgili bir açıklama yapılmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

(I) “Bir şiiri ilk okuyuşta anlıyorsanız o, şiir değildir.” der İlhan Berk. (II) Burada söylenmek istenen, şiirin anlamsız olduğu değil, şiirdeki imgenin ve anlamın yalnızca aklımızla kavradığımız anlamı aştığı ve bu anlama ulaşabilmek için aklımız kadar sezgilerimizi de kullanmamız gerektiğidir. (III) Bir örnek vermek gerekirse “Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.” dizesiyle yalnızlığı imgeleyen Cemal Süreya’yı yalnızca akılla kavramak isteyen okur şöyle diyebilir: “Yalnızlık boşluk gibi bir şey, bomboş bir yer yani!” (IV) Oysa bu dizenin imgelediği şey “bomboş” yalnızlık değil, düzlüktür; tekdüzelik ve yavanlıktır. (V) Dahası, bu dizenin neyi imgelediğini sözcüklerle anlatmaya çalışmamız, anlamsız değilse de kesinlikle yetersiz kalmaya mahkûmdur.

Şiir ve imge ilişkisinin anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, bir şaire ait düşünceye yer verilmiştir.
B) II. cümlede, daha önce ifade edilen bir yargının açıklaması yapılmıştır.
C) III. cümlede, şiirdeki anlam örgüsünün dayanakları belirlenmiştir.
D) IV. cümlede, anlamla ilgili bir yanılgı düzeltilmiştir.
E) V. cümlede, imgenin şiirdeki etkisine dair bir yargı ortaya konmuştur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

(I) Sanat ve edebiyat kültürü ve buna bağlı olarak medeniyet şuuru Tanpınar kadar geniş olan, çok az sanat adamımız vardır. (II) Nitekim yazar, çeşitli vesilelerle söylediği “devam ederek değişmek, değişerek devam etmek” ilkesini benimsemiş ve medeniyet kriziyle başlayan yeni edebiyat hareketinin öne çıkardığı yeni değer hükümlerini, geçmişle bağlantı kurarak açıklamaya çalışmıştır. (III) Bu arada bazı kültürel motiflerin de bu devamlılığı sağladığını tespit etmiştir. (IV) Eserlerini Batılı gibi ele alan ve bir kimlik bunalımına yol açan kültür çevreleri karşısında yazar çoğu zaman bağımsız kalmayı başarır. (V) Böylece, medeniyet şuurunun gereklerine uyarak, üzerinde durduğu “devam” fikriyle de hem geleneğin gücünü hem de sanat ve kültürün onsuz değer ifade edemeyeceğini büyük bir açıklılıkla ortaya koyar. (VI) O yüzden de gelenekten söz edildiği ve ondan faydalanmanın tartışıldığı bir dönemde yeniden okunması anlamlıdır.

Bu parçadan hareketle Tanpınar ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Millî bilinçten uzaklaşan kültür çevreleriyle ortak hareket etmemiştir.
B) Edebiyat alanındaki yenilikleri geçmişle ilişkilendirerek değerlendirmiştir.
C) Sanat ve kültürün gelenekten kopmaması gerektiği düşüncesini savunur.
D) Türk edebiyatının Batılı ölçütlere göre incelenmesinde öncülük etmiştir.
E) Sanatın gelenekle ilişkisi konusundaki düşünceleri geçerliliğini korumaktadır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Osmanlıların yetiştirdiği büyük sanatkârlar, icra ettikleri sanatı Hakk’a ulaşabilmenin bir aracı olarak görmüştür. İslam ahlakı ile yoğrulmuş ve nice gün doğumlarını arkasında bırakmış olan bu derin ve yüksek sanat algısının, günümüzde anlayanı ve talep edeni ne yazık ki bir elin parmakları kadar az kalmıştır.

Bu parçadaki altı çizili sözle sanat algısına yönelik olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Büyük bir emek sonucu meydana gelmesi
B) Geniş bir boşluğu doldurması
C) Farklı anları bir bütün hâline getirmesi
D) Uzun süre devam etmiş olması
E) Geniş kitlelerde merak uyandırması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

Günümüzde bilim ve teknoloji alanındaki yenilikler sona ermiş değildir. Bu yenileşme çok hızlı artmıştır ve insanlar günden güne yenilikleri takip etmenin boşuna bir çaba olduğunu düşünmeye başlamışlardır. Bilimsel-teknolojik devrimden önce sanayi, geleneksel yaşama biçimlerinin yerine endüstri toplumunun şartlarını getirmek gibi bir hedef sahibiydi. Fakat bugün herhangi bir teknolojik araç veya fabrika 5-6 yılda modası geçmiş hâle gelebilmektedir. Bu değişme de bilimsel ve teknolojik alanda insan bilgisinin sürekli ve hızlı biçimde artmasıyla sağlanmaktadır. Bu bakımdan araştırma, laboratuvar çalışması, teorik hazırlıklar birinci sırada öneme sahip olmuştur. Ne var ki araştırmacılık düzeyindeki teorik çalışmalar, bilimsel-teknolojik bilgi piramidinin en üst katını oluşturur. Uygulamanın yerine getirilmesi, uygulamaya konmuş aygıtlar kompleksinin çalıştırılması ve korunması ise ayrı ayrı bilimsel ve teknolojik çalışma alanlarıdır.

I. Yenileşme
II. Gelişim süreci
III. Günlük hayata etkisi
IV. Geliştirme maliyeti

Bu parçada bilim ve teknolojinin yukarıdakilerden hangisiyle bağlantısından söz edilmemiştir?

A) Yalnız I

B) Yalnız IV

C) I ve II

D) I ve III

E) III ve IV

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22

(I) Birkaç üniversiteden araştırmacıların ortaklaşa gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda laboratuvar ortamında kök hücre üretmek için kullanılabilecek yapay kemik iliği üretildi. (II) Doğal kemik iliğinin sahip olduğu yaşamsal özelliklere sahip olan yapay ilikten yakın gelecekte lösemi hastalığının tedavisinde yararlanılabileceği belirtiliyor. (III) Alyuvarlar veya bağışıklık hücreleri gibi kan hücreleri, kemik iliğindeki kök hücreler tarafından devamlı olarak yenileniyor. (IV) Lösemi gibi hastalıklarda, hastanın yapısı bozulmuş hücrelerinin yerini sağlıklı kök hücreler alıyor. (V) Dünyada bu tür hastaların ihtiyacına cevap verebilecek sayıda bağış olmaması önemli bir sorun. (VI) Kök hücrelerin çoğaltılmasıyla bu sorunun giderilebileceği düşünülüyor.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.    B) III.   C) IV.   D) V.    E) VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

Kavakların alerjik polen üreterek insan sağlığını olumsuz etkilediği yönündeki yaygın inanış, son bilimsel çalışmalarla yerini farklı görüşlere terk etmiştir.

Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kavakların alerjik polen üretmediği, son bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
B) Alerji bilimi araştırmaları, kesin sonuçlar verebilecek kadar ileri değildir.
C) Bilimsel gerçeklerle halk inanışları arasında ciddi bir çelişki vardır.
D) Hangi bitkilerin alerjiye neden olduğu konusunda bilgi kirliliği söz konusudur.
E) Alerji araştırmaları sonucunda, benimsenmiş bazı bilgiler değişmektedir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

Artık çoğu şeyin arasında fark kalmadığından mı yoksa farkları göreceğimizden emin olmadıklarından mı nedir, çoktandır dergilerde, benzer iki resim arasındaki yedi farkı bulmamızı istemiyor kimse bizden. Oysa biz, birbirinin aynı görünen iki resme baktığımızda, “Aralarında bir fark yok!” deyip geçmez, farkları bulup çıkarır, neşeyle çıktığımız basamakların bizi götürdüğü yerde bir cümlenin altını çizerdik: Benzerlikler yanıltır.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi vardır?

A) Açıklamaya başvurma
B) Örneklere yer verme
C) Alıntıdan yararlanma
D) Koşul öne sürme
E) Soyut kavramları somutlaştırma

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 25

Bana kalırsa “Edebiyat eserleri ne zamandır okurların arzusuna göre biçimlendirilir oldu (I)” diye sormanın zamanı geldi (II) Ortada aslında aynı noktada buluşan iki cevap var (III) Birincisi, popüler edebiyat ürünleri ulaştıkları okur sayısını gerekçe gösterip nitelikli edebiyat ürünleri arasında (IV) yer almayı beklemeye başladığından beri (V) İkincisi, edebiyat gerçek değerini kaybedip pazarlama ürünü olduğundan beri.

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine herhangi bir noktalama işareti koymaya gerek yoktur?

A) I.     B) II.    C) III.   D) IV.   E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 26

(I) Özgün imgelerle şiir yazılması ve ozanın o imgelere yaslanarak sesini bulması, kuşkusuz başarıdır. (II) Ama bence, imgesiz, olağan bir içerikle sadece bilgi veren gelişigüzel bir özden şiir üretmek daha büyük bir başarıdır. (III) Çünkü böyle bir şiirde imgeler dünyasına sığınmak söz konusu değildir. (IV) Ama bunu da aşan bir başarı yok mudur? (V) Bana sorarsanız var: O da, o güne dek eskitilmiş, ağızlarda sakız olmuş, bayağı diyebileceğimiz bir içeriği şiire dönüştürmek olsa gerek.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, düşüncenin akışına göre, “Büyüyü oluşturan, salt, sözcüklerin dizimidir.” cümlesi getirilmelidir?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 27

I. Çevremizde zaman zaman yaşlı insanların, işe yaramayan mobilyalarını atmak istemediğine şahit oluruz.
II. Bu yaşlıların yetişkin yaştaki çocukları ise ana babalarının bu tavrını anlamakta güçlük çekerler.
III. Eskimiş komodinlerinden, kontrplakları çıkmış dolaplarından, yüzü aşınmış koltuklarından vazgeçemezler.
IV. Bazen o eski eşyaları oldubittiye getirip atar, yerine yeni ve sağlam mobilyalar koyarlar.
V. Oysa bu eşyalar, yaşlıların benliğinin bir parçası, geçmiş yaşamlarının bir özetidir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?

A) I. ile II.

B) II. ile III.

C) II. ile V.

D) III. ile IV.

E) IV. ile V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 28

Yazarın bir toplumsal benliği, bir de meydana getirdiği metin vardır. Onun oluşturduğu bu metin dilsel olarak kapandı mı artık bir eserdir, sonuçlanmış bir nesnedir. Ama aynı zamanda bu metin bir üretim kaynağıdır, okurla buluştuğu zaman. Bu üretim kaynağının içinde sürekli yazarın yaratıcı benliğini görürüm, anlatıcı olarak vardır o benim için artık. O anlatıcıyı, yazar veya herhangi bir üçüncü kişi gibi algılayabilirim. Buradaki ben diye konuşan kişi beni yazara gönderebildiği gibi, göndermeyebilir de. Okur olarak metindeki ben ile aramdaki ilişkiyi ortaya koyuyorum, bunun yorumunu yapıyorum, katmanlarını saptıyorum. Belli bir ana dek hep metnin içinde kalıyorum ama gerektiğinde metin dışına da çıkıp yazarın metin dışı ideolojisini de bir inceleme nesnesi olarak alabilirim.

Bu parçada geçen “Aynı zamanda bu metin bir üretim kaynağıdır.” sözüyle edebî eserlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?

A) Her okunuşta yeni anlamlar çıkarıldığına
B) Kendi dışındaki yapıtlara da ilham kaynağı olduğuna
C) Okurlarının duygu dünyasına nüfuz ettiğine
D) Okurlarını farklı düzeyde etkilediğine
E) Yazarını yeni eserler yazmaya sevk ettiğine

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 29

Yazarın bir toplumsal benliği, bir de meydana getirdiği metin vardır. Onun oluşturduğu bu metin dilsel olarak kapandı mı artık bir eserdir, sonuçlanmış bir nesnedir. Ama aynı zamanda bu metin bir üretim kaynağıdır, okurla buluştuğu zaman. Bu üretim kaynağının içinde sürekli yazarın yaratıcı benliğini görürüm, anlatıcı olarak vardır o benim için artık. O anlatıcıyı, yazar veya herhangi bir üçüncü kişi gibi algılayabilirim. Buradaki ben diye konuşan kişi beni yazara gönderebildiği gibi, göndermeyebilir de. Okur olarak metindeki ben ile aramdaki ilişkiyi ortaya koyuyorum, bunun yorumunu yapıyorum, katmanlarını saptıyorum. Belli bir ana dek hep metnin içinde kalıyorum ama gerektiğinde metin dışına da çıkıp yazarın metin dışı ideolojisini de bir inceleme nesnesi olarak alabilirim.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Yazarla yarattığı ürün arasında her zaman bir yaşanmışlık ilişkisi vardır.
B) Edebî eserler dilsel olarak tamamlanmış olsa da her okunuşta yeniden oluşturulur.
C) Okuyucu veya eleştirmen öncelikle eserin içeriğiyle ilgilenmelidir.
D) Eleştirmenler yazarın yaşantısını değil, onun yaratıcılığını değerlendirmelidir.
E) Bir edebî eserin anlaşılabilmesi için gerektiğinde yazarın düşünce yapısı da sorgulanır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 30

Günümüzde bilim ve teknoloji alanındaki yenilikler sona ermiş değildir. Bu yenileşme çok hızlı artmıştır ve insanlar günden güne yenilikleri takip etmenin boşuna bir çaba olduğunu düşünmeye başlamışlardır. Bilimsel-teknolojik devrimden önce sanayi, geleneksel yaşama biçimlerinin yerine endüstri toplumunun şartlarını getirmek gibi bir hedef sahibiydi. Fakat bugün herhangi bir teknolojik araç veya fabrika 5-6 yılda modası geçmiş hâle gelebilmektedir. Bu değişme de bilimsel ve teknolojik alanda insan bilgisinin sürekli ve hızlı biçimde artmasıyla sağlanmaktadır. Bu bakımdan araştırma, laboratuvar çalışması, teorik hazırlıklar birinci sırada öneme sahip olmuştur. Ne var ki araştırmacılık düzeyindeki teorik çalışmalar, bilimsel-teknolojik bilgi piramidinin en üst katını oluşturur. Uygulamanın yerine getirilmesi, uygulamaya konmuş aygıtlar kompleksinin çalıştırılması ve korunması ise ayrı ayrı bilimsel ve teknolojik çalışma alanlarıdır.

Bu parçada bilim ve teknolojinin aşağıdaki özelliklerinden hangisine değinilmemiştir?

A) Hızlı bir biçimde aşama kaydettiğine
B) Bazı olumsuz sonuçlar doğurduğuna
C) Geleneksel düşünce tarafından tepki gördüğüne
D) Bilgi artışıyla paralellik gösterdiğine
E) Yenileşmeyi de beraberinde getirdiğine

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 31

Gençken, yazdıklarına daha bir güvenir, onları önemser şair, ayıklamak değil çoğaltmak ister dizelerini: “Biraz daha yazmalıyım… Daha, daha…” diye düşünür. Sanır ki ne kadar çok yazarsa o kadar ağırlıkla kanıtlayacaktır kendisini. Şiirini önemserken kendini önemsemektedir aslında: Bütün güzel dizeleri o yazmıştır! Oysa yaşlandıkça yazdıklarını daha fazla irdeleyip onlar üzerinde daha çok düşünür.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şair olgunlaştıkça daha titiz ve seçici bir kimliğe bürünür.
B) Şairler kendi şiirleriyle ilgili gerçekçi değerlendirmeler yapamazlar.
C) Şairi şiir yazmaya iten asıl neden kendini benimsetme düşüncesidir.
D) Gençlik döneminde yazılan şiirlerin kalıcılık oranı yüksektir.
E) Şairlerin okur kitleleri dönemsel olarak değişmektedir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 32

Edebiyat tarihi; edebî eserlerin kronolojik bir sıra içinde oluşturdukları (I) ve birbirleriyle ilgisi olmayan eserler yığını değil, edebî olarak şimdiki zamanda yaşayan (II) sanat eserlerinin oluşturduğu organik bir bütünün sonucudur. (III) Bu organik bütün içinde yer alan sanat eserleri, birbirine benzeyen (IV) nitelikleriyle belli bir kültürün ve o kültürün ait olduğu medeniyetin oluşturduğu bir edebiyat geleneği 8V) meydana getirir.

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangisinde birden fazla ses olayı vardır?
A) I.     B) II.    C)III.    D) IV.   E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 33

Yüksek maliyetlerle inşa edilen ve şehir mimarisinde hacimli bir yer kaplayan yapıların, — yapılmasının en çözümsüz yanı; yapıldıktan sonra çok büyük bir gayret olmazsa eğer, aynı çirkinlikle onlarca hatta yüzlerce yıl orada kalması ve genel manada manzarayı bozmasıdır.

Bu cümlede boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) geleneksel mimariyle yoğrulmamış olarak
B) çevre düzenlemesi iyi tasarlanmadan
C) rengârenk boyaların oluşturduğu farklı desenlerle
D) Batı mimarisine özenilerek
E) şehirden ve şehrin geleceğinden kopuk bir tasarımla

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 34

Şiirlerle başlayan bir yolculuktu benimki. Onun dillerde gezen dizeleri, bir yerlere kaydedilen sözleri ilgimi çekmişti her zaman. Çevirileriyle buluştuğumdaysa onunla ilgili pek çok şeyi öğrenmiştim. Zamanın dönüşümünü anlatan şairin yaşamındaki renklilik, yazıda gezindiği yerleri ortaya çıkarma serüvenini de anlatıyordu bana. Şiirine bakarken dipten akıp giden zenginliği hissediyordum. Ama adım attığı düzyazıda, bambaşka bir seyrin kapılarını açması için biraz beklemem gerekiyordu.

Bu parçada sözü edilen yazar ve eserleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Yabancı dilden tercümeler yaptığı
B) Anlam derinliğine önem verdiği
C) Eserlerinde yaşamından izlere rastlandığı
D) Şiirdeki başarısını öteki türlerde de gösterdiği
E) Belleklerde bir yer edindiği

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 35

Çocukluğum, ıssız olmasa da ulaşılması güç olan Anadolu kasabalarında geçti. Annem bana kitap sevgisini aşıladığında daha okumayı sökmemiştim. Oralarda kitap edinmek kolay değildi, ulaşabildiklerimi “kutsal emanet” bellerdim. Ortaokuldan itibaren okul kütüphanelerinin genellikle tek ziyaretçisi olurdum. İşte o an ben “kütüphanenin efendisi”ydim. Böyle bir yer açma düşüncesi, bende o günlerde bilinçaltıma sızmış olmalı. Özel kitap avcılığım ise otuz beşimden sonra başladı, bilgi ve maddi birikimim hazır olunca.

Bu sözler, aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?

A) Kitapla ilk olarak ne zaman karşılaştınız?
B) Kütüphane kurma fikri sizde nasıl oluştu?
C) Çocukluk dönemlerinizde kitaba ulaşmak niçin zordu?
D) Kütüphane kurmak için nasıl bir hazırlık yapmak gerekir?
E) Şimdiki kütüphanelerle eski dönemdekileri karşılaştırabilir misiniz?

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 36

Kendisini yazdıracak olan şeyi bulduktan sonra iç içe geçen iki sorun yaşıyorum. Birincisi öykünün ilk cümlesi, diğeri bu öyküyü kim anlatacak? Yazar mı, tanık olan mı, yaşayan mı? Genellikle birinci tekil kişi ağzından anlatmayı tercih ediyorum. Yazdıklarıma asla acımıyorum. Bu yüzden bir öykü için yüzlerce sayfa yazsam da geriye pek az sayfa kalıyor. Benim için öykünün başlangıcını yazmak bir işkence, sonunu yazmak ise gerçek bir haz. Galiba sondaki hazzı yaşamak için baştaki işkenceye katlanıyorum.

Bu parçada kendisinden böyle söz eden bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Üslup konusunda hassas davranmaktadır.
B) Yazdıklarına karşı eleştirel bakabilmektedir.
C) Bireysel konulara ağırlık vermektedir.
D) Anlatıcı kimliğini önemsemektedir.
E) Amacına ulaşma yolunda sıkıntılara katlanmaktadır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 37

(I) Sanat ve edebiyat kültürü ve buna bağlı olarak medeniyet şuuru Tanpınar kadar geniş olan, çok az sanat adamımız vardır. (II) Nitekim yazar, çeşitli vesilelerle söylediği “devam ederek değişmek, değişerek devam etmek” ilkesini benimsemiş ve medeniyet kriziyle başlayan yeni edebiyat hareketinin öne çıkardığı yeni değer hükümlerini, geçmişle bağlantı kurarak açıklamaya çalışmıştır. (III) Bu arada bazı kültürel motiflerin de bu devamlılığı sağladığını tespit etmiştir. (IV) Eserlerini Batılı gibi ele alan ve bir kimlik bunalımına yol açan kültür çevreleri karşısında yazar çoğu zaman bağımsız kalmayı başarır. (V) Böylece, medeniyet şuurunun gereklerine uyarak, üzerinde durduğu “devam” fikriyle de hem geleneğin gücünü hem de sanat ve kültürün onsuz değer ifade edemeyeceğini büyük bir açıklılıkla ortaya koyar. (VI) O yüzden de gelenekten söz edildiği ve ondan faydalanmanın tartışıldığı bir dönemde yeniden okunması anlamlıdır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, kendinden sonraki cümlede belirtilen yargının nedenini açıklamaktadır?

A) I.     B) II.    C) III.   D) IV.   E) V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 38

(I) Çocuk, anne babasını örnek alarak, onlarla özdeşleşerek kişilik geliştirir (II) Gerçekten çocuklukta anne babaya benzemek çocuğa yetmektedir. (III) Çünkü çocuğun gözünde anne babası en akıllı, en yanılmaz kişilerdir. (IV) ilkokul çağında ise öğretmen en iyi, en üstün örnektir onun için. (V) Ergenlik döneminde anne baba artık kusursuz örnek olmaktan çıkar. (VI) Genç; eleştirici gözle baktıkça beğenmediği, kendine aykırı gelen pek çok özellik bulmaya başlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden itibaren çocukta, anne babasıyla ilgili düşünce değişikliğinden söz edilmektedir?
A) II.      B) III.        C)IV.          D) V.        E) VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 39

(I) Roman kahramanları; gerçek dediğimiz insanlar gibi hatta onlardan daha çok düşünen, sevinen ve acı duyan kişilerdir. (II) Onların da bizim gibi yaşadıklarını hangimiz düşünmedik ki? (III) Dünyamız, hayalî dediğimiz ancak hakikatte bizden daha canlı olan roman kişileriyle doludur. (IV) O kişiler aramızda dolaşıp dururlar. (V) Hele sıkıntılı zamanlarımızda aradıklarımız onlardır fakat roman kahramanları bütün gerçeklikleri ile asıl kendilerini ortaya çıkaranlar için vardır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, bağlaç vardır.
B) II. cümlede, edat kullanılmıştır.
C) III. cümlede, birinci çoğul iyelik eki almış sözcük vardır.
D) IV. cümlede, işaret zamiri kullanılmıştır.
E) V. cümlede, dönüşlülük zamiri vardır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
39 tamamladınız.
]]>
2016 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları) https://dersimizedebiyat.org/2016-ygs-turkce-sorulari-test-coz-online-cikmis-sorulari.html Mon, 26 Nov 2018 19:44:07 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=119627 2016 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları)

2016 YGS Türkçe Soruları - (Çıkmış Sorular)

  • Tebrikler - 2016 YGS Türkçe Soruları - (Çıkmış Sorular) adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
  • Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
  • Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

(I) Bugünlerde bazı eleştirmenler tarafından şiirin, şiirimizin geçmişe göre gerilediği iddia ediliyor. (II) Hatta günümüzde büyük şairlerin de artık çıkmadığı, insanları derinden etkileyen güçlü şiirlerin de yazılmadığı söyleniyor. (III) Ben bu iddialara ve onun delillerine inanmadığım gibi aslına bakılırsa inanmak da istemiyorum. (IV) Fakat bu iddiayı hazırlayan pek çok nedenin sorgulanmasını ve konunun mutlaka aydınlığa kavuşturulmasını istiyorum. (V) Aslında roman ve öyküde ortaya çıkan çalışmaların niceliksel artışı düzyazıyı ön sıraya taşımışa benziyor. (VI) Şiirde ise niceliksel artışın onun niteliğine katkı sağlaması her zaman mümkün olmamasına rağmen bu alanda bir gerileme varmış gibi görünüyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde çıkarım yapılmıştır?

A) I. ile II.              

B)II. ile III.             

C)III. ile IV.

D) IV. ile V.                   

E)V. ile VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

(I) Fatih Balkış, Baht Dönüşü adlı romanında, kişisel müzik çalışmalarına ara veren bir piyanistin hayatının müzik üzerinden sorgulanmasını işliyor. (II) Önemli olan müzisyenin müzik aletini asla yarı yolda bırakmaması ve ihanet etmemesidir. (III) Eline aldığı her müzik aleti, evrenin en uzak noktalarından buralara gelen bir canlıymış hissi uyandırmalıdır onda. (IV) Sanatçının piyanosunun suskunluğu, bitirilmemiş eserlerinin yalnızlığı hepimizin matemi sayılmaz mı? (V) Müzisyenin yolculuğu, o müzik aletinin lisanıyla açıklanabilecektir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

(I) Barnum Müzesi’ndeki öykülerin zengin bir hayal gücü, dünyaya epey farklı bakan bir göz ve keskin bir zekâyla yazıldıkları aşikâr. (II) Ancak öykülerin esas ayırıcı özelliği; hayal, düş ve gerçeklik arasındaki o kalın ve tozlu perdeleri kaldırıp yerine ince birer tül çekmelerinde. (III) Bu bakımdan Barnum Müzesi’ni kütüphanelerinizdeki Borges ve Poe külliyatının yanına yerleştirmek yerinde olacaktır. (IV) Hem Poe Eureka’nın başında, “Bu kitabı düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum.” demiyor muydu? (V) Sahiden soruyorum o zaman, nedir bu gerçek?

Bu parçada geçen “kalın ve tozlu perdeleri kaldırıp yerine ince birer tül çekmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Benzerlikleri ortaya koymak

B) Birbirine yaklaştırmak

C) Anlamları somutlaştırmak

D) Kapsamı belirginleştirmek

E) Farklılığa dikkat çekmek

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

(I) “Yazdıklarım boyumu aştı!” diyenlerden değilim. (II) Ben de elimden geldiğince iyi eserler vermeye çalıştım. (III) Ama bu eserlerdeki kaliteyi ve yeterli olup olmadığını ben değil, toplum söyleyecek. (IV) Ben de sorumluluk sahibi her insan gibi toplumsal birikime katkıda bulunmaya devam edeceğim. (V) Sağlığım el verirse çok yakın bir zamanda yeni bir romanda okurlarımla buluşmayı düşünüyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

Türkiye’nin programlı modernleşme çabalarıyla Türk romanının ortaya çıkışı eş zamanlı olmuştur. Batı Avrupa’nın doğusundaki kimi ülkelere ait romancılar gibi Türk romancıları da çoğu zaman aşağılık duygusuna varan bu gecikmişlik duygusunu, yakın zamanlarda roman küresel bir yönelime girinceye kadar üstlerinden atamadılar. ----.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Ne yazık ki aradan koca bir yüzyıl geçmesine rağmen Türk romanı beklenen atılımı henüz gerçekleştirememiştir

B) Çağdaş Türk romanının sorunlarını ve içinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmek için Tanzimat yıllarına kadar gitmek gerekmektedir

C) Gecikmişlik hissini uzun süredir üzerinden atamayan Türk romancısı, çağdaşlarına yetişmiş bir durumda ve Türk romanı, Batı romanından daha parlak bir vaziyettedir

D) Türk romancıları çağdaş romanın anlatı stratejilerini yeniden işleyerek dünyaca benimsenen tema ve üsluplarla çağdaşlarına önceden olduğu gibi yol göstermektedir

E) Böylelikle, Türkiye’de romanın ilk evresindeki bocalama, bir uygarlığın dönüşüm yaratma çabalarını gösteren bir sorun olarak değerlendirilebilir

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

Türk edebiyatının önemli sanatçılarından Yaşar Kemal’in, düşlerine sığınarak hayata tutunmaya çalışan sokak çocuklarının unutulmamaya mühürlenen hayat hikâyelerini anlattığı Neredesin Arkadaşım, büyük ustanın çocuklarla yaptığı söyleşilerden oluşmaktadır.

Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Neredesin Arkadaşım adlı eser, Yaşar Kemal’in sokak çocuklarıyla yaptığı röportajların bir seçkisi olarak yayımlanmıştır.

B) Yaşar Kemal’in sokak çocukları üzerine yaptığı araştırmalar okurlarca beğenildiği için bir araya getirilmiştir.

C) Sokak çocuklarından edindiği izlenimlerle Yaşar Kemal, Neredesin Arkadaşım adlı öyküyü sokak çocuklarına ithaf etmiştir.

D) Neredesin Arkadaşım adlı eseriyle Yaşar Kemal, ilk defa sokak çocuklarının sorunlarını bir öykü kitabında işlemiştir.

E) Sokak çocuklarının hayat hikâyelerini konu edinen Neredesin Arkadaşım adlı öykü kitabı üzerine Yaşar Kemal’le yapılan röportajlar bir kitap hâline getirilmiştir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

 (I) Yahya Kemal’in şiirlerini ikiye ayırarak yarısına eski, yarısına yeni demek garip bir hatadır. (II) Bir ruh nasıl hem yeni hem eski olabilir, özellikle Yahya Kemal gibi kişiliği bilinen bir şairde birbirine karşıt iki dünya nasıl bir arada yaşayabilir? (III) Herhâlde bu yanlışlık, onun gazellerini birer taklit olarak görmekten, Yahya Kemal’i taklitçi olarak değerlendirmekten ileri geliyor. (IV) Belki birçok kişi taklit yapabilir, taklitçi olabilir ama onun bu sınıflandırmaya girmediği kesinlikle doğrudur. (V) O, yeni şiir anlayışıyla oluşturduğu gazellerinde Türkçenin lezzetine ve öz şiire susamış bir şair olarak çıkar karşımıza.

Yahya Kemal’in anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, şiirlerine yönelik oluşmuş bir yanılgıdan söz edilmiştir.

B) II. cümlede, kişiliğiyle ilgili araştırmaların yetersizliğine değinilmiştir.

C) III. cümlede, şaire ilişkin bir görüşün sebebi belirtilmiştir.

D) IV. cümlede, kimi şairlerden ayrılan yönüne dikkat çekilmiştir.

E) V. cümlede, şairin dil ve şiir anlayışındaki duyarlılık ifade edilmiştir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

(I) Barnum Müzesi’ndeki öykülerin zengin bir hayal gücü, dünyaya epey farklı bakan bir göz ve keskin bir zekâyla yazıldıkları aşikâr. (II) Ancak öykülerin esas ayırıcı özelliği; hayal, düş ve gerçeklik arasındaki o kalın ve tozlu perdeleri kaldırıp yerine ince birer tül çekmelerinde. (III) Bu bakımdan Barnum Müzesi’ni kütüphanelerinizdeki Borges ve Poe külliyatının yanına yerleştirmek yerinde olacaktır. (IV) Hem Poe Eureka’nın başında, “Bu kitabı düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum.” demiyor muydu? (V) Sahiden soruyorum o zaman, nedir bu gerçek?

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, düşüncenin akışına göre, “Nitekim bu yazarlar rüya ile gerçek arasındaki sınırda gezinir dururlar.” cümlesi getirilebilir?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

Çıkarcı yani reklamcı bir çağda yaşıyoruz. Buzdolapları ve çamaşır makineleri gibi edebiyat ürünlerinin de sürüm yöntemleri var. Bunların en sahteleri bile gerek televizyon aracılığıyla gerekse okunmadan yazılan tanıtımlarla yaldızlanırsa hele ki bilmem kaçıncı baskıyı yaptığı abartıyla anlatılırsa satış rekoru kırmaları işten bile değildir. Gerçekler ne kadar çalkantılı ne kadar bulanık ne kadar çıkarcı olursa olsun, insanoğlu gene de düşten vazgeçmiyor. Bakınız, ne güzel ne doğru söylemiş Baudelaire: “Bana gelince, elbet çıkacağım sevinçle Eylemle düşü kardeş saymayan bu dünyadan.” Gerçekten de edebiyatın dorukları düşlerden doğmamış mıdır?

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A) Nitelikli sanat eseri sayısında belirgin bir düşüş olmasından

B) Bilinçli eleştirmen ve düzeyli eleştiri ürünlerinin yokluğundan

C) Edebî eserlerin güncel olaylara kayıtsız kalmasından

D) Sanatçıların eserlerini piyasa kaygısı ile kaleme almalarından

E) Edebî eserlerin, birtakım yollarla olduğundan farklı gösterilmesinden

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

Orhan Veli Kanık kendisiyle yapılan ve öykülerinin toplandığı Hoşgör Köftecisi’nde yer alan söyleşide sanatla edebiyatı birbirinden ayırdığını söyler. Şiiri sanata sokar, öyküyü ise roman ve tiyatroyla birlikte edebiyata. Orhan Veli, “Fikir sanatta yer alamıyor ama edebiyat fikre dayanıyor.” diye açıklar edebiyatla sanatın farkını. Ve şöyle de devam eder: “Bu itibarla edebiyatın halk kitlelerine bir şeyler söylemesi lazım. Okur ve yazarları halka doğru götüren bir edebiyat isterim. Yani edebiyatın çoğunluğa hitap etmesini istiyorum. Çoğunluk okuyup anlamalıdır.”

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Alıntıya yer verilmiştir.

B) Tanık gösterilmiştir.

C) Nesnel anlatımdan yararlanılmıştır.

D) Karşılaştırma yapılmıştır.

E) Tahminde bulunulmuştur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

(I) Çiğdemlerden sonra gök rengindeki elbisesiyle yeni açmış sümbül görünür. (II) Gözleri yaşlı, saçları dağınık ve hâli perişandır. (III) Güzel kokusundan sarhoşa dönen şair, ona bu gönül okşayıcı kokuyu nereden, hangi aktardan aldığını sorar. (IV) Sümbülün verdiği cevap çiğdemin cevabına karşılık gelmektedir. (V) Önceleri ezel bağında henüz açılmadık bir gonca olan ve güzel kokusunu sevgilinin rüzgârından alan sümbül, bu bahar ülkesinden hicran sahiline atılmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, yüklemin türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

Reşat Nuri Güntekin’e atfedilen güzel bir söz var: “Niye kitap okumuyor demek, niye piyano çalmıyor demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyanoya alıştırmaktan daha kolay değildir.”

Bu parçada kitap okumayla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Zihinsel yönüyle öne çıkan bir edinim olması

B) Okuma becerisinin zaman ve çaba gerektirmesi

C) Küçük yaşta kazanılabilecek bir davranış olması

D) İnsanın sonradan geliştirdiği bir eylem olması

E) Uzun zamanda edinilecek bir alışkanlık olması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

Hiç kimse yalancı veya sahtekâr olmak istemez. Fakat başkalarıyla iletişimimizde, içimizden geçenleri olduğu gibi açıkça söylersek iç dünyamızın reddedilme tehlikesini de göze almışız demektir. Herkes, her yerde ve her zaman bu riski göze alamaz. Onun için çoğu kez maskelerimizin arkasına sığınıp bir korunma davranışı içine gireriz. Bunu öylesine sık yaparız ki bu göstermelik davranışımız bizim artık ikinci doğamız olur.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Bizim dışımızdaki insanların gerçek düşüncelerimizi bilmesini istemeyiz.

B) İç dünyamızı, farklı davranışlarla başkalarından saklamaya çalışırız.

C) Başkalarına baskı uygulayarak eleştirilmekten kurtulacağımızı sanırız.

D) Eksik ve noksanlarımızın başkaları tarafından bilinmesinden hoşlanmayız.

E) Dışlanmaktan korktuğumuz için olduğumuzdan farklı görünmeye çalışırız.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

Bolu’nun bence en güzel ilçesi Göynük, İstanbul’la Ankara’nın tam ortasındadır. Görünüşü ilk bakışta bile etkiler insanı: vadinin tabanında akan incecik dere, kıyı ve yamaçlarında eski Türk evleri, tepede yenilenmiş saat kulesi, ağaçlar, çiçekler... Usta ressamın elinden çıkmış resim gibidir Göynük. Bu tablodaki her şey çok dengeli. Abartılı renk, güzelliği bozan çirkinlik yok. Friglerden Osmanlıya birçok uygarlık bu topraklardan geçmiş, hepsi de iz bırakmıştır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Karşıt anlamlı sözcükler kullanılmıştır.

B) Betimlemelerden yararlanılmıştır.

C) Benzetme yapılmıştır.

D) Sayısal verilere yer verilmiştir.

E) Öznellik söz konusudur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

Doğaya tıpatıp uygun! -amma da yalan:

Sığdırılabilir mi doğa küçücük bir resme?

Doğanın en ufak parçası bile sonsuzdur!

Öyleyse ressam neyi çizer? Doğada görüp sevdiğini.

Peki ya neyi sever? Resmedebildiğini!

Bu mısraların bir bütün olarak içerdiği anlam aşağıdaki cümlelerden hangisiyle ifade edilemez?

A) Ressamlar aslında eserlerinde kendi seçtikleri ögeleri resmederler.

B) İki ayrı ressamın aynı yere odaklanıp aynı resimleri üretmeleri beklenemez.

C) Ressamlar gördükleri yeri kendi tarz ve ruh hâllerinin süzgecinden geçirerek kâğıda aktarırlar.

D) Ressamların görsel dünyayı birebir tuvale aktardıkları tartışma götürmez.

E) Ressamın kendi yaptığı resmi beğenme nedeni, resim için seçtiği ögeleri sevmesidir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Mutluluğun en önemli sırlarından bazıları bence şunlardır ( ) ömrümüzün sonuna dek çalışmak ( ) yeteneğimiz elverdiği ölçüde yararlı yapıtlar ortaya koymak ( ) gücümüz yettiğince ailemize ve çevremize destek olmak ( )

Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (;) (,) (.) (...)                       

B)(:) (,) (,) (...)

C) (:) (;) (,) (.)                          

D)(:) (;) (,) (...)

E) (;) (,) (;) (.)

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

Erkek diliyle yazan kadınlara rastladığım da oluyor, eserlerini okuduğumda kadın olduklarına yemin edebileceğim erkekler de tanıyorum. Cinsiyetin yazıdaki yansımaları özellikle dikkatimi çekiyor. Erkeklerin erkeklikleriyle, kadınların kadınlıklarıyla nasıl hesaplaştığını izlemek, cinsel kodların nasıl da kolayca sızıp yazıda kendine yer açtığını görmek hem can sıkıcı hem öğretici. Bunun farkında olabilmek ve ötesine geçerek yazabilmek benim için çok önemli.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir yargı değildir?

A) Yazarın cinsel kimliğiyle dilsel seçimleri arasındaki ilişkiyi çözümlemek, okur için ilginç olabilir.

B) Bir metinde, cinsiyete ait kodlar bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde kendine yer bulabilmektedir.

C) Yazarlar dil ve söylemleriyle kendi cinsel kimliklerini eserlerine yansıttıklarını fark etmeyebilirler.

D) Eserlerinde karşı cinsin hassasiyetlerini dikkate alan bir yazar, ustalığa ulaşmış sayılmalıdır.

E) Yazarın eserini yaratırken kendi cinsel kimliğinin dışına çıkabilmeyi başarması, pek kolay değildir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

Tanzimat Dönemi’nde eleştiri yapanların amaçları estetik değerlendirmeler ve metin çözümlemesi yapmak değildi kuşkusuz. Bu dönem yazarları roman, tiyatro ve anı gibi türlerin ilk örneklerini verirken nasıl “bakir” bir alanda ilerliyor idiyseler eleştiri alanında da önlerinde örnek olabilecek çalışmalardan yoksun olarak işe başladılar. Fransız edebiyatının çoğu zaman gelişigüzel olarak seçtikleri ürünlerini model aldılar. Ancak bir yanlarıyla da eskiye bağlı olan ilk Tanzimat kuşağının Fransız eleştirisinden gerektiği gibi yararlanmadığını, kendilerine özgü birer eleştiri anlayışı geliştirdiklerini de belirtmek gerekir. Çünkü onlar için sanat yapıtı “kendi için” incelenecek, çözümlenecek bir yaratı değil; toplumsal düşüncelerini yaymak için bir “araç”tı.

Bu parçaya göre, Tanzimat Dönemi sanatçılarını Fransız sanatçılardan ayıran en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fransız edebiyatında görülmeyen türleri üretmeleri

B) Eserlerinde işledikleri konuları farklı alanlardan seçmeleri

C) Sanattan toplumsal fayda beklemeleri

D) Her edebî türü aynı yaklaşımla incelemeleri

E) Eski sanat anlayışına bağlı kalmaları

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

I.Evet, İzmit ve Bursa gibi büyük sanayi şehirlerini ve körfezdeki dev fabrikaları hatırlatan bir görüntü bu.

II.Sabaha karşı şehre girerken yolun solunda sis, duman ve alevler içindeki Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın silo şeklindeki dev bacaları hafızalarımızı yokluyor.

III. Gece yollara düşüyoruz, sabahın erken saatlerinde Safranbolu’dayız.

IV.Yolda birkaç dakika seyrettiğimiz bu devasa fabrikayı geçtikten sonra Karabük şehir merkezine giriyoruz.

V. Yalnız Safranbolu’dan önce Karabük’ten kısaca bahsetmek istiyorum.

Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Yapılandırıcı dil yaklaşımına göre dinleme, gelişimsel ve etkileşimsel bir süreçtir.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi, ögelerin dizilişi bakımından bu cümleyle aynıdır?

A) Dil öğrenme süreci dinleme yoluyla anne karnında başlar.

B) Dinleme, sadece iletişim kurmak için yapılan bir etkinlik değildir.

C) Etkili bir dinleme için dinleyici ön bilgilerini harekete geçirmelidir.

D) Dinleme becerisinin geliştirilmesi için etkinlik önemli bir unsurdur.

E) Dinleme eğitiminin bir diğer amacı zihinsel becerilerin geliştirilmesidir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

(I) Dizüstü bilgisayar ekranları çaprazlama, bir köşeden ters köşeye genellikle 12 ile 20 inç arasında boyutlara sahiptir. (II) Büyük ekranların çözünürlükleri daha yüksek olduğundan görüntü daha keskin olur. (III) Büyük ekranlar daha çok yer kaplar, daha ağır olur ve pil ömrünü kısaltır. (IV) Dizüstü bilgisayar; film izlemek, oyun oynamak veya video izlemek için kullanılır. (V) Temel işlemler için kullanacak veya sıkça yanınızda taşıyacaksanız daha küçük ve hafif bir ekran tercih etmelisiniz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde hem bir karşılaştırma hem de öneri söz konusudur?

A)V.          B)IV.         C)III.          D)II.           E)I.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22

“Kullanmak” sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangisinde “sarf etmek” anlamında kullanılmıştır?

A) Ali, otomobildeki yedek lastiği şu ana kadar hiç kullanmadı.

B) Yasin, uzun süre bilgisayar kullanmanın olumsuz etkilerini araştıracak.

C) Hatice, kendisine gönderilen parayı idareli kullanması gerektiğini biliyordu.

D) Sema, sabahları evinden işine giderken toplu taşıma araçlarını kullanıyordu.

E) Eymen, elindeki şemsiyeyi on yıldır kullandığına kimseyi inandıramadı.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

Dünyada arasanız da benden daha küreselini bulamazsınız. Hangi memlekete gitsem yalnız orada oturduğumu sanıyorlar. Küreselim ve bütün insanların dostluk, kardeşlik, barış içinde sevgi ve saygıyla yaşamasını, yardımlaşmasını istiyorum.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisini vurgulamaktadır?

A) Farklı ülkeleri gezmeyi çok sevdiğini

B) Her memlekette bir evi olduğunu

C) Farklılıklara saygı duyulması gerektiğini

D) Bütün dünyayı kendi evi gibi hissettiğini

E) Her insanın bir bütünün parçası olduğunu

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

Çevresi (I) büyük bir piknik alanı olarak düzenlenip halka açılan Mogan Gölü’nün kuşların kuluçka ve yavrulamasına ayrılan (II) doğal park kısmında (III)  kıvrımlı (IV) ahşap yayla yolları (V) ve kuş gözlemevleri yapılmış.

Bu cümledeki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünlü düşmesi yoktur?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 25

Çıkarcı yani reklamcı bir çağda yaşıyoruz. Buzdolapları ve çamaşır makineleri gibi edebiyat ürünlerinin de sürüm yöntemleri var. Bunların en sahteleri bile gerek televizyon aracılığıyla gerekse okunmadan yazılan tanıtımlarla yaldızlanırsa hele ki bilmem kaçıncı baskıyı yaptığı abartıyla anlatılırsa satış rekoru kırmaları işten bile değildir. Gerçekler ne kadar çalkantılı ne kadar bulanık ne kadar çıkarcı olursa olsun, insanoğlu gene de düşten vazgeçmiyor. Bakınız, ne güzel ne doğru söylemiş Baudelaire: “Bana gelince, elbet çıkacağım sevinçle Eylemle düşü kardeş saymayan bu dünyadan.” Gerçekten de edebiyatın dorukları düşlerden doğmamış mıdır?

Bu parçada geçen “eylemle düşü kardeş saymak” sözüyle vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanatın barış için en güçlü araç olması

B) Sanat eserlerinin hayale dayanması

C) Sanatçının gerçeklerden uzak durması

D) Edebî eserin kendi kurallarına göre şekillenmesi

E) Çıkar amaçlı sanat faaliyetlerinden arınılması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 26

Çıkarcı yani reklamcı bir çağda yaşıyoruz. Buzdolapları ve çamaşır makineleri gibi edebiyat ürünlerinin de sürüm yöntemleri var. Bunların en sahteleri bile gerek televizyon aracılığıyla gerekse okunmadan yazılan tanıtımlarla yaldızlanırsa hele ki bilmem kaçıncı baskıyı yaptığı abartıyla anlatılırsa satış rekoru kırmaları işten bile değildir. Gerçekler ne kadar çalkantılı ne kadar bulanık ne kadar çıkarcı olursa olsun, insanoğlu gene de düşten vazgeçmiyor. Bakınız, ne güzel ne doğru söylemiş Baudelaire: “Bana gelince, elbet çıkacağım sevinçle Eylemle düşü kardeş saymayan bu dünyadan.” Gerçekten de edebiyatın dorukları düşlerden doğmamış mıdır?

Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Edebî eserlerin esin kaynağına

B) Modern hayatın edebî eseri sunuş biçimine

C) Eserin baskı adedinin satış taktiği olarak kullanılmasına

D) İnsanlığın her ortamda hayale ihtiyaç duymasına

E) Sanat eserlerinin gerçeklik ve düş çatışmasından doğmasına

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 27

(I) Hikâye etme ve masal anlatma, Doğu kültüründe önemli bir yere sahiptir. (II) Yakın Doğu ve Orta Doğu ülkelerinin halk edebiyatları; efsane, hikâye ve masallarının çokluğuyla bunu ispatlar. (III) Bunların derlenmesiyle oluşturulmuş kitaplar da birçok ailenin kütüphanesinde bulunur. (IV) Olağanüstü ögelerin, hikâyelerde önemli bir yer tuttuğu inkâr edilemez. (V) Ama Türkler, Orta Asya bozkırlarında yaşadıklarını hikâye, masal ve efsane olarak İslam dünyasına taşımıştır. (VI) İşte bu nedenle Türk edebiyatında hikâyenin, başlangıçtan itibaren daha “gerçekçi” bir söyleyiş kazandığı görülür.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.           B)III.          C)IV.          D)V.           E)VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 28

Son yirmi yılda akıllı teknolojik cihazların ---- tasarımları ile ilgi çekici ---- stratejileri, bu cihazların bir önceki sürümlerinin değerini kaybetmesine ve çöp ---- için potansiyel atık hâline gelmesine neden olmaktadır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) gösterişli - pazarlama - alanları

B) güzel - piyasa - bölgeleri

C) uygun - reklam - tesisleri

D) resmî - tanıtım - kutuları

E) sevimli - satış - merkezleri

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 29

I.    Kehribar, bir ağacın milyonlarca yılda oluşan reçinesidir.

II.    Sadece iki ülkede olduğunu bildiğimiz ve ileriki yıllarda artık kalmayacağını düşündüğümüz bu malzemenin yurt dışına çıkarılması yasak.

III.  Bu pahalı reçinenin; sarılık, guatr ve stres başta olmak üzere çoğu hastalığa ciddi faydası vardır.

IV.  Bu nedenle doktorların guatr hastalarına kehribar kolyesi tavsiye ettiği bilinir.

V.   Bu kadar uzun sürede oluştuğu için fiyatı oldukça yüksektir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?

A) I. ile III.             

B)II. ile III.             

C)II. ile IV.

D) II. ile V.                    

E)III. ile IV.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 30

Tanzimat Dönemi’nde eleştiri yapanların amaçları estetik değerlendirmeler ve metin çözümlemesi yapmak değildi kuşkusuz. Bu dönem yazarları roman, tiyatro ve anı gibi türlerin ilk örneklerini verirken nasıl “bakir” bir alanda ilerliyor idiyseler eleştiri alanında da önlerinde örnek olabilecek çalışmalardan yoksun olarak işe başladılar. Fransız edebiyatının çoğu zaman gelişigüzel olarak seçtikleri ürünlerini model aldılar. Ancak bir yanlarıyla da eskiye bağlı olan ilk Tanzimat kuşağının Fransız eleştirisinden gerektiği gibi yararlanmadığını, kendilerine özgü birer eleştiri anlayışı geliştirdiklerini de belirtmek gerekir. Çünkü onlar için sanat yapıtı “kendi için” incelenecek, çözümlenecek bir yaratı değil; toplumsal düşüncelerini yaymak için bir “araç”tı.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Tanzimat Dönemi yazarlarının özelliklerinden biri değildir?

A) Çok yönlü bir eleştiri kültürüne sahip olmaları

B) Pek çok edebî türün ilk örneklerini vermeleri

C) Edebiyat anlayışlarında geçmişin izlerinin de olması

D) Genellikle Fransız edebiyatından esinlenmeleri

E) Mesaja odaklı bir sanat anlayışı geliştirmeleri

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 31

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz, eylemin nasıl gerçekleştiğini bildirmektedir?

A) Zaman hızla akarken çoğu kez, çevremizdeki güzelliklerin farkına varamıyoruz.

B) Güvercinler yiyecek bulmak için her zaman buraya gelirlerdi.

C) İşinin akşama kadar biteceğini umuyordu ama düşündüğü gibi olmadı.

D) Genleriyle oynanmış tohumların kullanımı hızla yaygınlaşıyor.

E) Biraz sonra, yaklaşık iki saat sürecek maceralı bir yolculuğa çıkacağız.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 32

Durmadan artıyor edebiyata ilişkin tutarsızlıklar. ----. Bir yandan da belgesiz savlar, yanlış anlamalar, aldatıcı ön yargılar kaplıyor ortalığı.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Şiir, hikâye ve roman okuyanların sayısı büyük bir hızla artıyor

B) Yazarın kimlik arayışını doğal olarak bu arayışın bunalımı izliyor

C) Masum umutlarla yola çıkmış yeni kalemler yaşatıyor dergileri

D) Yazarların magazin programlarına nesne olacağı günler geliyor

E) Kitap satışları ve dergi abonelikleri gün geçtikçe düşüyor

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 33

İndiana Üniversitesinden bir grup araştırmacının gerçekleştirdiği çalışmaya göre uzun süre oturma durumunda kalanların saatte bir beş dakika yürümesi, bacak atardamarlarının zarar görmesini önlüyor. Oturma pozisyonundayken kalbe kan pompalayan gevşek kaslar yeterince kasılmıyor. Kan, bacaklarda birikebiliyor ve bu durum artan kan akışından dolayı damarların genişleme özelliğini olumsuz etkileyebiliyor. Araştırmaya göre uzun süreli oturmanın, damarların artan kan akışına karşı genişleme özelliğini bozduğu, bunun da kalp ve damar hastalıklarının işaretçisi olduğu belirtiliyor.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Duruş pozisyonunun insan sağlığına olan etkisine

B) Kalp ve damar hastaklıklarını tetikleyen bazı nedenlere

C) Bacaklarda meydana gelen kan birikiminin sebeplerine

D) Yürüyüşün damar sağlığı açısından önemine

E) Bacaklarda meydana gelen kas erimesinin nedenlerine

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 34

Pek çok sanatçı, bayağılaşmak korkusuyla hâlâ çoğunluğu yok sayarak eski yollarında ayak diriyor. Hâlbuki çoğunlukla anlaşmak, mutlaka bayağılaşmak demek değildir. Yunan tragedyası çoğunluğun dilediği veya beğendiği gibi olmakla bayağılaşmamıştı. Değerini düşürmeden büyük kalabalıklarla uzlaşabilen bir sanattı. Zamanımızın istediği de bu olsa gerek.

Bu parçada geçen “çoğunluğu yok saymak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her zorluğa göğüs germek

B) Yaygın kanaatleri değiştirmek

C) Geniş kitleleri görmezlikten gelmek

D) Sanatı; sanat için değil, halk için yapmak

E) Sosyal hayatı gözden geçirmek

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 35

Kendisine 2’inci (I) Aristo sıfatı verilen Farabi, insan ihtiyaçlarının farklılığı nedeniyle toplum içindeki iş birliğinin (II) önemli olduğunu vurgulamıştır. Özel mülkiyeti  (III)  kabul eden (IV) Farabi, topluma ait pek çok  malın herkesçe (V) kullanılması gerektiğini belirtir. Ona göre devlet, toplumsal sözleşmeye dayanarak adaleti sağlar.

Bu parçadaki altı çizili sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A)I.            B)II.           C)III.          D)IV.          E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 36

Sina Akyol, şiir yaşamına Su Tadında’yla başladığı günden bu yana daima okurunu da işin içine katmış, hatta okurunu şair yapacak boşluklar bırakmaya başlamıştır. Dizelerinde avazı çıktığı kadar susması bundan. Bu suskunluk, okur için bir sağaltım süreci aynı zamanda. Akyol’u okumak; okuru besleyen, koruyan ve düşündüren bir uğraş...

Bu parçada geçen “avazı çıktığı kadar susmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Anlamı oluşturmada okurun da sorumluluk almasını sağlamak

B) İlk şiirlerinden itibaren okurun düşüncesine uygun yazmak

C) Şiirinin anlam derinliklerini yüksek kültüre mensup okurlara açmak

D) Kısa şiirler yazarak okuru dinginleştirmek

E) Edilgen bir okur kitlesi oluşturmaya çalışmak

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 37

Genelde mistik Doğu’nun, özelde Türk edebiyatının en büyük mutasavvıflarından biridir Mevlana. Halk ve Hak âşığı olan Mevlana, kişisel gelişim serüvenini “Hamdım, piştim, yandım.” ifadesiyle özetler.

Mevlana bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A) Bu dünyanın geçici olduğunu

B) Her insanın kendine özgü bir serüveninin olduğunu

C) Olgunluğun aşamalar sonucu gerçekleştiğini

D) İnsan ruhunun mükemmelleşmek zorunda olduğunu

E) Hiçbir gelişmenin sebepsiz olmayacağını

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 38

Edebiyat eleştirileri, edebiyat tarihlerine öncülük etmek gibi ciddi ve önem gerektiren bir işlevi yerine getirir. Bunun bilincine varmamış birçok uzman eleştirmenimizin de amatörce eleştiri yazanlar gibi ideolojik bir tavır sergilemeleri gözden kaçmayan bir gerçektir. Bunun acı sonucu; eleştirmenlerin yazarları ve eserleri kamplara bölüp etiketleyerek kendi ideolojileri doğrultusunda olmayanları yok saymaları ve bu etiketlemenin sağlıklı olup olmadığını dahi araştırma zahmetine girmeyişleridir.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Edebiyat eleştirmenleri okurları yönlendirirken büyük bir sorumluluk üstlenmiş olurlar.

B) Usta eleştirmenlerin de sıradan eleştirmenlerle aynı hatalara düştükleri yadsınamaz bir gerçektir.

C) Kimi eleştirmenlerin zaman zaman eleştirilerinde tarafsız olmadıkları gözlemlenmektedir.

D) Eleştirmenlerin, bir eseri kendi dünya görüşlerine göre değerlendirmeleri yanlış bir tutumdur.

E) Yaptığı işin ciddiyetini kavrayan eleştirmenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 39

(I) XIX. yüzyılda dışarıdan gelebilecek herhangi bir salgın hastalık tehlikesine karşı karantina idaresi kurulmuş. (II) Karantina, İtalyancadan alınmış ve “kırk, kırklık, kırktan ibaret” anlamına gelen bir sözcük. (III) Salgın hastalık tehlikesine karşı İstanbul’dan sonra ikinci karantina idaresi 1840’ta İzmir’de kurulmuş. (IV) Önce gemiler İzmir Karantina İdaresinin bulunduğu sahilde kırk gün bekler ve yolcular barakalarda kalırmış. (V) 1846’da Mithat Paşa Meslek Lisesinin yanındaki yerde bir karantina binası inşa edilmiş ve o günden sonra semtin adı Karantina olarak kayıtlara geçmiş. (VI) 1863’te Karantina İdaresi Urla’ya taşınsa da semt sakinleri arasında bu ismin kullanımı günümüze kadar devam etmiş.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.           B)III.          C)IV.          D)V.           E)VI.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 40

Çok defa bir romancı, romanına girerken hatta bir şair, şiirine başlarken kelimeler onu takar peşine ve götürür götüreceği yere. Ne konu kalır ne plan. Yazarlar ve şairler her zaman konularına tam hâkim olamaz. Ben bir saniye sonra kullanacağım cümlenin bir kelimesini şimdiden size söyleyebilir miyim?

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kelimeler, sanatçının varacağı noktayı belirleyen esas unsurlardır.

B) Yazıda plan yapmak, yazarın düş dünyasını sınırlandırır.

C) Üslup kaygısı edebî metnin temel dinamiğidir.

D) Plan, kurgunun sağlamlığı açısından yazarın vazgeçilmez rehberidir.

E) Sanatçı temel yapıyı kurduktan sonra yazma işi kolaylaşır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
40 tamamladınız.

]]>
2017 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları) https://dersimizedebiyat.org/2017-ygs-turkce-sorulari-test-coz-online-cikmis-sorulari.html Thu, 22 Nov 2018 21:19:33 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=119612 2017 YGS Türkçe Soruları – (Test Çöz- Online) (Çıkmış Soruları)

2017 YGS Türkçe Soruları - (Çıkmış Sorular)

  • Tebrikler - 2017 YGS Türkçe Soruları - (Çıkmış Sorular) adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
  • Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
  • Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

(I) Türkiye'nin konut mimarisine yönelik farkındalığı 1970'lerde kurumsallaşmaya başladı. (II) 1973 yılında çıkarılan Eski Eserler Kanunu ile cami, kervansaray, hamam gibi yapıların yanı sıra yöresel konutlar ve kentsel sit alanları da koruma altına alındı. (III) Ardından 1976 yılında, eski evlerin korunması için Türkiye Tarihî Evleri Koruma Derneği kuruldu. (IV) Derneğin amacı, tarihî evlerin ortak bir kültürel mirasın parçası olduğunu halka göstermekti. (V) Evlerin bakımına katkı sağlamak adına ev sahiplerine yardımda bulunmak da derneğin öncelikleri arasındaydı. (VI) Türkiye Tarihî Evleri Koruma Derneği için son derece anlamlı bir logo tasarlandı. (VII) Osmanlı Dönemine ait tipik ahşap bir evin kolonlarla desteklenmiş üst katının silüeti logoda yer almaktaydı.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A)II            B)III           C)IV           D)V            E)VI

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

Fotoğrafçının işi, sürekli bir seçim yapmaktır. Seçtiği ya da seçmediğidir, başarısını belirleyen. Seçmek bir zorunluluktur onun için. Kadraja dâhil ettikleri ve etmedikleri, çekeceği an, hareket etkisi... Seçtiklerinin oluşturacağı duygu ve düşünce tercih sebebidir fotoğrafçı için.

Bu parçada fotoğrafçının yaptığı işle ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Konularını etkileyici olaylardan ve kişilerden çıkarma

B) Zaman içerisinde belirli bir deneyim düzeyine erişme

C) Dış dünyaya sürekli bir ayıklama eylemiyle yaklaşma

D) "An"ı yakalarken insanda etkili hareket hissi uyandırma

E) Fotoğraflar aracılığıyla tarihin kadrajına notlar düşme

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

(I) Dünyada bilinen en eski halı, Orta Asya’da Pazırık Kurganı'nda bulunan halıdır. (II) Bugün Rusya’daki Hermitage Müzesi’nde korunan bu halı, Türklerin göçebe alışkanlıklarını açıkça gözler önüne seriyor. (III) Yaklaşık 2600 yıl önce dokunan bu halıdan günümüze kadar binlerce çeşit halı dokundu. (IV) Bu halılar sadece ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmadı, aynı zamanda her bir ilmeğinde insana ait tüm duyguları desenlerle, renklerle veya sembollerle ortaya koydu. (V) Bugün hâlâ duyguların tercümanı olmaya devam eden Türk el dokuma halıları ilk kez 1843 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Hereke'de kurulan fabrika ile adını tüm dünyaya duyurdu.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde kişisel görüşe yer verilmemiştir?

A) I ve II                

B)I ve III               

C)II ve III

D) II ve IV

E) III ve V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

Dün akşam genç bir şairin evinde toplandık. Misafirlerden biri elindeki kitabı karıştırıyor, bir başkası da odanın köşesindeki gösterişli piyanonun tuşlarına dokunuyordu. Bu sırada ev sahibi, bana taslak hâlindeki şiirini okudu ve ne düşündüğümü sordu. Ben, şiir bitmeden bir şey dememe imkân olmadığını söyledim. Arkadaşım da şiiri değil de içindeki düşünceleri nasıl bulduğumu sordu. Ben de şiir, sözcüklerle resim yapma sanatıdır, dedim ve Mallarme'nin Degas'ya verdiği "Şiir düşüncelerle değil, sözcüklerle yazılır." yanıtını hatırlattım.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Tanımlama yapılmıştır.

B) Örneklemeden yararlanılmıştır.

C) Öykülemeye başvurulmuştur.

D) Betimlemeye yer verilmiştir.

E) Tanık gösterme vardır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

Yakın zamanda hiç Balkan kökenli bir yazarın romanını okudunuz mu? Veya Balkan kökenli bir yazar ismi sorulsa bir çırpıda cevaplayabilir misiniz? Muhtemelen sayacağınız isimlerin çoğu eserlerini ya İngilizce ya Fransızca ya da Almanca yazmıştır. İsmail Kadare, Herta Müller, Norman Manea, Elias Canetti, Miroslav Penkov... Listeyi daha da uzatabiliriz. Aralarında ödüllü hatta Nobel ödüllü yazarlar da var. Fakat kendi dillerinde eser veren Balkan kökenli yazarlar gölgede kalmıştır. Kendi içindeki bütünlüğü ve çeşitliliği ile Balkan edebiyatını temsil etseler de yabancı okurlar için hâlâ bilinen yazarlar arasında değiller maalesef.

Bu parçada Balkan edebiyatı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yazarların kültürel zenginliği sergileme kaygısı taşıdığına

B) Kimi yazarların ana dillerinden başka dillerde yazmayı tercih ettiğine

C) Dünya çapında başarı kazanmış yazarların bulunduğuna

D) Yabancı okur kitlesi tarafından yeterince tanınmadığına

E) Yerel dillerde yazılmış eserlerin gerekli ilgiyi görmediğine

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

(I) Bir süredir takip ettiğim eleştirmen, eser değerlendirmelerinde genellikle nesnel ölçütler kullanmıyor. (II) Bir eser hakkında ulaştığı yargılar havada kalıyor. (III) Bir gün beğendim dediğine başka bir gün beğenmedim demesine, bu yüzden şaşırmıyorum. (IV) Okur, bunları örnekleriyle görmek ister. (V) Ne var ki son zamanlarda dergiler, eleştiri dünyasına hiçbir katkısı olmayan yazılarla dolu.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Oysa gerçek eleştirmen eserle ilgili yargılarını gerekçelere dayandırır." cümlesi getirilmelidir?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

Andy Weir aslında bir bilgisayar programcısı ama hayat hikâyesinin bizi daha çok ilgilendiren yanı, çocukluğundan beri bilim kurgu edebiyatına tutkun olması. Yazıp çizmeye de genç yaşlarda başlıyor. Tamamladığı ilk roman taslağı yayınevinden ret cevabı alınca bu kitabı kendi sitesinde yayımlıyor. Sonrası tam bir başarı hikâyesi. Büyük ilgiyle karşılanan kitaba yayınevlerinden teklifler yağıyor. Okurlar tarafından 2014'ün en iyi bilim kurgu romanı seçilen kitap, bol övgü ve birçok ödül alıyor. En nihayetinde, romanın yayın hakları da satın alınıyor ve sinemaya uyarlanıp dünyanın birçok ülkesinde gösterime giriyor.

Bu parçada Andy Weir ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Esas mesleği dışında başka bir işle meşgul olduğuna

B) İlk yazma denemelerine erken yaşlarda başladığına

C) Karşılaştığı sorunu aşmak için bir çözüm geliştirdiğine

D) Okumaktan hoşlandığı türde başarılı bir yazar olduğuna

E) Eserini sinema izleyicisini düşünerek kaleme aldığına

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

(I) Küçük Asya’nın en fark edilemeyen noktası Anamur... (II) Dâhil olduğu bölgenin sanki dışında, karadaki ada misali yalnız kalmış bir yer. (III) Hakkında etraflı bilgi edinmek için kaynakları karıştıran birine küçük çapta bir hayal kırıklığı da yaşatabilir. (IV) Çünkü keşfedilmemiş gibi gizemli. (V) Kimsenin tanımadığı ama anlatacak çok şeyi olan bir yabancı gibi...

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede derecelendirme zarfı vardır.

B) II. cümlede sıfat-fiil kullanılmıştır.

C) III. cümlede kişi zamiri bulunmaktadır.

D) IV. cümlede edat kullanılmıştır.

E) V. cümlede bağlaç yer almaktadır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

Hayatta çalışmaktan hiç korkmadım ama yaşlanmak zor iş. Her gün yeniden kurulan dünyaya biraz daha eskimiş olarak uyanıveriyor kendi içinde insan.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) İsim ve fiil cümleleri vardır.

B) Tezlik fiili kullanılmıştır.

C) İsimden fiil yapan ek vardır.

D) Geçişli yüklem vardır.

E) Dönüşlülük zamiri kullanılmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

(I) Türkiye'de bazı alanlarda olduğu gibi yayıncılıkta da ekonomik ve kültürel pek çok sorundan söz etmek mümkün ama bu sorunlar, yayıncılar dâhil, kimin umurunda! (II) Sanırım, burada herkes şikâyet etmekten ve dinlemekten yorulduğundan birtakım yanlışların değişmesi için küçük de olsa bir şeyler yapmak, çözümler üzerine düşünmek gerek. (III) Butik yayıncılığın işlevi, tam da bu "bir şeyler yapma" ihtiyacıyla örtüşüyor. (IV) Sadece onunla da değil; birey olmayla, edebiyat ve sanatın geçirdiği dönüşüm ve başka dünya arayışlarıyla da... (V) Yeri gelmişken ülkemizde, pek çok konuda olduğu gibi, butik yayıncılıkla ilgili de bir kavram karmaşası bulunduğunu belirtelim.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde öneri vardır?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

Sevgili arkadaşlarım, öykülerinizde güzel bir cümle bulup sonra onun sürüklediği yere gitmek gibi bir illet tespit ettim. Öncelikle şunu söylemek zorundayım: Cümlelerinize âşık olmamalısınız! Sözlerimi tuhaf bulmayın. Her yazar, bulduğu bir sözcüğe hatta kurduğu bir cümleye âşık olmaz mı? Olur. Bazen hoştur bu ama iyi yazar, silkinip kendine gelendir. Haydi diyelim ki kendinize gelemediniz, o hâlde kaybolacağınızı bilin. Kaybolmayın! Ha, kaybolmak da bir tercih dediniz. O zaman da keşiflerle dönün. ----.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Genç kalemlerin bu yaygın hastalığa tutulması olağan bir durumdur

B) Zaten edebiyat, daha önce duyulmamış, özgün parçaların bileşimidir

C) Ulaşmayı hedeflediğiniz eseri sevmek zorunda olduğunuzu da aklınızdan çıkarmayın

D) Uyandırmak istediğiniz imgeye hizmet edecek şekilde sunun ayrıntıları

E) Dilin size verdiği gücün büyüsüne kapılıp gitmemeye de gayret edin

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

Her zamanki gibi bir sabahtı. O gün de yandaki taş binanın yüksek tavanlarına ve eskimiş pencerelerinden odaya sızan renk renk ışıklara merhaba demişti.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) İlgi ekiyle türemiş sıfat

B) İkilemeyle oluşmuş sıfat

C) Belgisiz sıfat

D) İşaret sıfatı

E) Sıra sayı sıfatı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

(I) XV. yüzyılın ikinci yarısında Erzgebirge ve Alp Dağları ile Schneeberg’de gümüş yatakları bulundu.(II) Böylece gümüş miktarında muhteşem bir artış oldu ve dönemin pek çok darphanesi bu madenle dolup taştı. (III) Gümüş bolluğu Avrupa’da para basımının çehresini değiştiren bir reforma da öncülük etti. (IV) 1472 yılında Venedik’te başlayan bu reformla birlikte ilk kez ince, yassı Orta Çağ sikkelerinden daha kalın ve sağlam sikkeler basıldı. (V) Orta Çağ boyunca Avrupa’daki sikkelerin tümü altın veya gümüş üzerine basılıyordu. (VI) Hatta bu sikkeler öylesine inceydi ki bir elin parmakları arasında kolayca kırılabiliyordu. (VII) Oysa Venedik’teki yeni sikkeler kesinlikle kıvrılıp bükülemeyecek kalınlığa sahipti.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Farklı bölgelerde bulunan gümüş kaynaklarına

B) Gümüş madeninin para basımındaki rolüne

C) Venedik’te basılan paraların niteliklerine

D) Darphanelerin teknik açıdan özelliklerine

E) Avrupa’da basılan paralardaki değişikliklere

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

Genlerimizde kayıtlı olan göz ve saç rengi gibi özelliklerin kodları kesindir. Herhangi bir travma veya sıkıntı hâlinde yakalanma riskine sahip olduğumuz rahatsızlıklar da genlerimizde yer alır. Örneğin aynı olay karşısında kimimiz kalp krizi geçirme riskine sahipken kimimiz depresyona girme eğilimindedir. Burada dikkat edilmesi gereken, genlerimizde kayıtlı olan şeyin "risk" veya "eğilim" olup olmadığıdır. Yani mutlaka kalp krizi geçirilecek diye genlerimizde kesin bir kod yoktur. Yaşadığımız herhangi bir olumsuzluk sonrasında yakınlarımızdan göreceğimiz destek, peşi sıra gelen güzel bir olay, bakış açımızın değişmesiyle olaya yüklediğimiz yeni anlam; bizi karamsarlıktan uzaklaştırarak farklı bir tarafa da yönlendirebilir.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Bazı fiziksel özellikleri taşıyan genlerin değişmeyen kodları bulunabilir.

B) Benzer durum karşısında kişilerin yaşayacakları olumsuzluklar farklılık gösterebilir.

C) Genlerde risk olarak kodlanan özellikler, çevre etkileşimi sonucunda değişebilir.

D) Üzücü olaylar sonucunda oluşabilecek durumlar, genlerden kaynaklanabilir.

E) Genlerde yer alan risk faktörleri insanların olaylara bakışını etkileyebilir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

(I) İnsan ilişkilerinin pek çoğu akılla kavranamayacak, kavransa bile açıklanamayacak kadar karmaşıktır. (II) Hayranlık, nefret, sevgi ve kıskanma gibi duygularla biçimlenen ilişkileri; sebebi ve sonucuyla açıklayamıyoruz. (III) Bu konuyla ilgili olarak hemen her dilde ve kültürde pek çok eser yazıldı, pek çok değerlendirme yapıldı. (IV) Ne var ki okuduklarımızın ve dinlediklerimizin çoğu, kişisel bir görüş olmaktan öteye gitmiyor. (V) Tüm kültürlerde bunları tanımlayan ve sınıflayan değer yargıları oluşmadan, söylenenlerin hiçbirini geçerli sayamayız.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede öznel bir değerlendirme yapılmıştır.

B) II. cümlede, I. cümledeki düşünce örneklendirilmiştir.

C) III. cümlede bir çıkarım yapılmıştır.

D) IV. cümlede bir genelleme yapılmıştır.

E) V. cümlede bir durum koşula bağlanmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Yaşı ilerledikçe insan çocukluğunun bahçelerini nerede arar? Belleğimiz bizi ninnilere, saklambaç oyunlarına, uçurtmaların iplerine nasıl götürür? Nasıl canlanır çocukluktaki eski çarşılar, panayır yerleri, bayram sabahları? Bizi bir yerlerde bekler mi buğday başakları arasına yuvasını yapan tarla kuşu? Yoksa büyüdüğümüz için ödediğimiz bedel kaybetmek midir doğduğumuz evi, sokağı, köyü? Yitirdiysek eğer, nasıl yaşatmalı onları anılardan çıkarıp?

Bu parçada;

I.    sitem,

II.  hüzün,

III. özlem

duygularından hangileri belirgindir?

A) Yalnız I             

B)Yalnız II            

C)I ve II

D) I ve III

E) II ve III

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

(I) Genç şairin kitabını, "Acaba son dönem şiirimizde ne yönde gelişmeler görülüyor, gençler nelere ilgi duyuyor, ne tarz şiirler yazmaya çabalıyor?" diyerek merakla okudum. (II) Öncelikle söylemek gerekirse şiirlerini hem teknik hem biçim bakımından hatasıza yakın yazıyor şair. (III) Bu hatasızlığın içinde okuyanı etkileyen özgün bir ifadeye rastlamak zor. (IV) Teknik ve biçim bakımından kusursuz olan bu dizeler, öğrenilmiş bir şiir hissi uyandırıyor. (V) Hâlbuki şiirde bir şair trajedisine, şairin varlığına ihtiyaç var.

Genç bir şairin eserinin değerlendirildiği bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede genç kuşaklarca beğeniyle takip edildiği vurgulanmıştır.

B) II. cümlede yapı yönünden olgun bir düzeye eriştiği dile getirilmiştir.

C) III. cümlede anlatım bakımından kendine özgülükten uzak olduğu söylenmiştir.

D) IV. cümlede kimi yönleriyle eskiyi tekrar eden özelliklere sahip olduğu sezdirilmiştir.

E) V. cümlede şairin kendi şiiriyle iç içe olması gerektiği ifade edilmiştir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükler tür bakımından aynıdır?

A) Bu yaşıma kadar dedemin hasta olduğunu hiç görmedim.

Tek başına kaldığı zamanlarda hasta düşünceler beynini kemiriyordu.

B) Bütün bu sorumlulukları yalnız göğüslemen işini zorlaştırır.

Yarınki toplantıyla ilgili düşüncelerimi yalnız sen biliyorsun.

C) Akşamüzeri tepeler uzaktan bakır bir zirve gibi görünüyordu.

Güneşin ışıkları vurdukça ışıl ışıl parlıyordu bakır saçları.

D) Ahmet’le Hüseyin'i yan yana gördüğünü akşam söylemişti.

Akşam, günün bütün telâşını bitirmiş; şehre bir sakinlik getirmişti.

E) Nasıl olur da bana yapılanları bildiği hâlde hâlâ beni suçlar?

Atandığım yerin nasıl bir ortamı olduğunu merak ediyordum.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

Son zamanlarda genç yetişkin edebiyatının hızla filizlendiği (I) söylenebilir. J. K. Rowling'in Harry Potter kitaplarıyla canlanan (II) ve S. Meyer'in Alacakaranlık serisinin, kelimenin tam anlamıyla parlattığı (III) kahramanlarla devam eden süreç, özellikle S. Collins'in Açlık Oyunları'yla taçlandırdığı (IV) yoldan ilerliyor. Bu sürece yüksek bütçeli ve beyaz perdenin genç yıldızlarıyla renklenen uyarlama filmlerin etkisi inanılmaz... (V)

Bu parçadaki altı çizili sözcüklerden hangisi mecaz anlamda kullanılmamıştır?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Yazma sadece Orta Doğu’nun (I) Mısır ve Mezopotamya gibi oldukça (II) büyük uygarlıklarına özgü bir eylem olagelmişken (III) Homeros denen dev; MÖ IX. veya VIII. yüzyıl içinde, tarihin derinliklerinden gelen tüm destanlardan, efsanelerden ve masallardan aldıklarını bir senteze kavuşturdu ve bize daha önce hiç kimsenin (IV) kapılarını aralamadığı sıradışı (V) insanlık serüvenleri anlattı.

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

Her iki yanı ağaçlarla kaplı bir ırmağın ve gitgide silinen gecenin kıyısında sessiz sedasız yürüdük. Acı bile duyulamayacak kadar soğuk, çöllerden daha ıssız bozkırda ışığın gülümseyişini bekledik. Sırlarla dolu ama her günü bayram şehirlerde yitirdik kendimizi. Serçeler gibi uzaktan izledik bu güzelliği.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Açıklama                            

B)Benzetme

C) Kişileştirme                       

D)Betimleme

E) Karşılaştırma

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22

Erteleme, zor veya istenmeyen işlerden kaçınma, hepimizin zaman zaman içine düştüğü bir durum. Belirli işleri "sonra" yapmaya karar veririz. "Sonra" geldiğinde ise bir sonraki "sonra"ya geçeriz. Bu durum, her erteleme kararının verdiği anlık ferahlamayla bir süre böyle devam eder. Ancak öyle bir an gelir ki erteleyecek "sonra"mız kalmaz. İşte o zaman bir sıkıntı kendini gösteriverir ve panik içinde çalışmaya koyuluruz.

Bu parçadan hareketle "erteleme"yle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

A) Yaygın görülen bir davranış biçimi olduğu

B) Kısa süreli bir rahatlık sağladığı

C) Önüne geçilemeyen bir rahatsızlık olduğu

D) Kişiler üzerinde benzer etkiler yarattığı

E) Belli bir sürecin ardından son bulduğu

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

(I) XV. yüzyılın ikinci yarısında Erzgebirge ve Alp Dağları ile Schneeberg’de gümüş yatakları bulundu.(II) Böylece gümüş miktarında muhteşem bir artış oldu ve dönemin pek çok darphanesi bu madenle dolup taştı. (III) Gümüş bolluğu Avrupa’da para basımının çehresini değiştiren bir reforma da öncülük etti. (IV) 1472 yılında Venedik’te başlayan bu reformla birlikte ilk kez ince, yassı Orta Çağ sikkelerinden daha kalın ve sağlam sikkeler basıldı. (V) Orta Çağ boyunca Avrupa’daki sikkelerin tümü altın veya gümüş üzerine basılıyordu. (VI) Hatta bu sikkeler öylesine inceydi ki bir elin parmakları arasında kolayca kırılabiliyordu. (VII) Oysa Venedik’teki yeni sikkeler kesinlikle kıvrılıp bükülemeyecek kalınlığa sahipti.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede nesnel bir anlatım vardır.

B) II. cümlede öznellik söz konusudur.

C) III. cümlede genelleme yapılmıştır.

D) IV. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.

E) VI. cümlede neden-sonuç ilişkisi vardır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

"Kalbim Unut Bu Şiiri" diye yazarken bile "Kalbim Unutma Bu Şiiri" diyen bir ses duyulur sözcüklerin arasından. Neşet Ertaş’ın "Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez." dediği gibi... Ahmet Telli, kalbiyle yazar, kalbe yazar ve yazdıkları kalbe ulaşır. Gönül adamı dedikleri türden bir genişlik değildir bu. Tüm yaşadıklarına ve acılara rağmen hüzünle gülümseyen bir şiirin, düşünceyi ihmal etmeden genişlemesi, soluk almasıdır, sözünü ettiğim. Bu, olsa olsa Telli’nin kalp coğrafyasının büyüklüğü ve enginliğinden kaynaklanır.

Bu parçada Ahmet Telli’yle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmiştir?

A) Duygu dünyasına              

B) Sözcük evrenine

C) Yenilikçi tavrına                

D) Şiirinin kurgusuna

E) Sanatsal tutumuna

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 25

Edebiyat-estetik bağlantısı (I) üzerinde duran Tanpınar, gençlik yıllarından (II) hayatının sonuna (III) kadar denilebilir ki  yalnız güzel eserleri önemsemiş (IV), onlardan (V)  daha üstün bir değerin varlığını tanımamıştır.

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangileri hem yapım hem de çekim eki almıştır?

A) I ve II                

B)I ve IV               

C)II ve IV

D) III ve V                      

E)IV ve V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 26

(I) Bir oyun ya da senaryo, bir hamlede yaratılmaz; yazarının zihninde, birdenbire ve bütünüyle belirmez. (II) Yazarın ilk çabalarıyla ortaya çıkan, en fazla, ilkel bir taslaktır. (III) Yazar, göstermeye dayalı eserini adım adım geliştirerek ona son biçimini verir. (IV) En ilkel kurgu bile bir birikimin ürünüdür. (V) Bu sürecin uzunluğu, yazarın hazırlığına ve çalışma tarzına bağlıdır

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 27

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde verilen durum, "içi içine sığmamak" deyimiyle uyuşmamaktadır?

A) Çocuk, babasının elindeki oyuncağı görünce avuçlarını birbirine vura vura ona koştu.

B) Yerinde duramıyor, ne zaman gelecekler diye gözlerini saatten bir an olsun ayıramıyordu.

C) Okullar kapandıktan sonra ailesiyle geziye çıkacağı günü iple çekiyordu.

D) Uzun bir süredir amirine söylemek isteyip de söyleyemedikleri için fırsat kolluyordu.

E) Kalabalığın içinde gözleri ona ilişince kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 28

En basitinden en karmaşığına kadar birçok buluş, hayata geçmeden önce uzak bir hayalden ibarettir. Bu noktada yapılamaz, gidilemez gibi sınırlamalar insanları bir anlamda tahrik eder. ----. Çünkü olanaksıza boyun eğmeme, meydan okuma içgüdüsel bir davranıştır. Kuşkusuz cesaret, bilimde olmazsa olmazlardan biri ve bilim insanlarında itici güç oluşturan bir unsur. Popper, olanaksızı deneyen bilim insanlarını "cesur tahminler yapan ve kendi tahminlerini çürütme yolunda ciddi çabalar gösteren kişiler" olarak tanımlar.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Olmaz deneni gerçekleştirme isteği, insan doğasındaki temel unsurlardandır

B) En uzak ihtimaller bile yoğun bir çabayla günün birinde gerçeğe dönüşür

C) Çok bilinen bir atasözü, talihin cesur insanlardan yana olduğunu söyler

D) Bilimdeki her buluş ve yenilik, doğanın engellerine bir meydan okumadır

E) Bilimsel başarının temelinde öğrenme isteği ve kişisel gayret vardır

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 29

(I) Uykusuzluk hastalığı; uykuya dalmada sorun yaşama, uyuduktan kısa bir süre sonra uyanıp yeniden uykuya dalamama, ışığa aşırı duyarlı olma ve uykuda dinlenememedir. (II) Teşhisi için henüz tıbbi bir test kullanılmasa da sıklıkla rastlanan hastalıklardandır. (III) İlerleyen yaşlarda ortaya çıkma ihtimali artan bu hastalık, gençlerde de görülebilmekte ayrıca kadınlarda erkeklere oranla iki kat fazla ortaya çıkmaktadır. (IV) Uykusuzluk hastalığı; hafıza problemleri, sinirlilik ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlara yol açmaktadır. (V) Uzun yıllar hastalığın başlıca nedeninin tansiyon ve stres olduğu düşünülmüşse de son araştırmalar, hastalığın ortaya çıkmasında fizyolojik ve psikolojik pek çok etkenin olabileceğini göstermektedir.

Bu parçada "uykusuzluk hastalığı"yla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede bir tanım yapılmıştır.

B) II. cümlede bir nedenden söz edilmiştir.

C) III. cümlede saptamaya yer verilmiştir.

D) IV. cümlede yarattığı etkiler sıralanmıştır.

E) V. cümlede güncel bilgilere değinilmiştir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 30

Günümüzde kara parçalarının sekizde biri gibi önemli bir kısmı koruma altına alınmış durumdadır. Dünyada yüz binin üzerinde koruma alanı bulunmaktadır. Bunların kapladığı alan, Çin ve Hindistan'ın toplam büyüklüğüne eşittir. Bu alanların tarihte hiç görülmediği kadar büyük olması, yaşama alanlarını korumanın bir zorunluluk olduğu anlayışının geliştiğine işaret ediyor. Dahası bu genişleme, endüstriyel gelişmeye de bir engel teşkil etmiyor. Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği, bir raporunda yaşam alanlarını koruma altına almayı, doğanın korunmasına yönelik yapılmış en önemli yatırım olarak gösteriyor.

Bu parçada koruma alanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Dünyanın dikkate değer bir bölümünü içine aldığına

B) Doğayı korumada uygun bir yol olarak görüldüğüne

C) Sanayi üzerinde olumsuz bir etkisi bulunmadığına

D) Toplumların geçmişte bu konuya önem vermediğine

E) Dünyayı koruma gerekliliğinin bir sonucu olduğuna

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 31

Büyük İskender… Kimileri , (I) onu insanlığın iyiliği uğruna zaferden zafere koşan bir ülkü adamı olarak görmüştür. Kimileri de davranışlarının , (II) nedeninin katıksız bencillik olduğunu , (III) ateşli tutkusunun onun yolunu aydınlattığını düşünmüştür. Bazıları, oynamış olduğu büyük oyunda sürdüğü her taşın , (IV) yaptığı her hamlenin ona muazzam bir zekâ tarafından dikte edildiği görüşündedir. Bazılarıysa onun, düşünmeden , (V) kendine çok güvenerek talihini güle oynaya izlediğine inanmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisi yanlış kullanılmıştır?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 32

Toplum ile sanat arasında öyle bir bağ vardır ki bir toplumun bütün özelliklerini onun sanatsal birikiminde okumak mümkündür. Sanat, sanatçının iç dünyasını dışa yansıtan ayna olduğu gibi, toplumların da aynasıdır. Sanatçı içinde bulunduğu toplumu etkilemekle kalmaz, toplumsal koşullardan da büyük ölçüde etkilenir. Bu dengenin kurulup işlediği toplumlarda, birikim ve değerler gelecek kuşaklara sanat aracılığıyla taşınabilir.

Bu parçadan hareketle aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz?

A) Her sanat eseri bir ruhun ifadesi, bir şahsiyetin göstergesidir.

B) Sanatçı toplumun değişim ve dönüşümüne öncülük edebilecek bir konumdadır.

C) Toplumların geçmişine ait özellikler ve gelişmeler sanat eserlerinde gözlemlenebilir.

D) Sanat ve toplum arasında göz ardı edilemeyecek kadar güçlü bir ilişki vardır.

E) Gelecek nesillerin beğenisi sanat eserinin tasarımında belirleyicidir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 33

(I) Egzistansiyalizm bir felsefe sistemidir. (II) Alman filozofu Heidegger tarafından ortaya atılmış, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız düşünürü ve romancısı Sartre'ın benimsemesi ve edebiyata uygulamasıyla bütün dünyaya yayılmıştır. (III) Egzistansiyalist eserlerde standart karakterler yoktur, durumlarla karşı karşıya kalmış insanlar vardır. (IV) Karar verme özgürlüğüne sahip olan bu insanlar, karşılaştıkları durumlarda yaptıkları işlerle kendi özlerini yaratırlar. (V) Egzistansiyalist eserlerdeki insanların belirli davranış biçimleri olmadığı için yapacakları işler önceden kestirilemez. (VI) Bu bakımdan roman örgüsü, okurların merakını sürekli uyanık tutacak şekilde düzenlenir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A)II            B)III           C)IV           D)V            E)VI

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 34

(I) Arkeologlar yeni kalıntılar ortaya çıkarmak ve daha fazla bilgi elde etmek için teknolojik gelişmelerden yararlanıyorlar. (II) Ama geçmişte olup bitenler hakkındaki her şeyi tam olarak bilemeyecekler. (III) Zira eski kalıntıların önemli bir bölümünün, zamanın yok edici gücüne dayanamadığını görebiliyoruz. (IV) Geçmişe ait düşünceler ve inançlar gibi çok önemli şeyler, hemen hemen hiç iz bırakmadan yitip gidebiliyor. (V) Bu yüzden arkeologlar, buldukları en küçük parçalar üzerinde büyük bir dikkatle çalışıyorlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinin öge sıralanışı "özne - zarf tümleci - yüklem" şeklindedir?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 35

Kimi filmlerde klişe bir sahne (I) (basmakalıp bir görüntü) vardır: Daktilosunun başına oturup yaratma sancıları  çeken (II) (bir şey üretmeye çabalayan) bir yazar... Bu sahnede aktör, aklındakileri bir an evvel dışarı vurmak (III) (yazıya dökmek) için daktiloya heyecanla beyaz bir kâğıt takar. Tuşların sert sesleri eşliğinde birkaç satır yazar. Bu arada, yardım umarcasına (IV) (ne yapacağını bilmeden) kahvesinden birkaç yudum alır. Yazdıklarının içine sinmediği (V) (yazdıklarından hoşnut olmadığı) yüzündeki ifadeden anlaşılır.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı, ayraç içindeki sözün anlamıyla örtüşmemektedir?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 36

Öğretmen olmanın, o küçücük çocukların hayatlarına dokunmanın benliğinde bıraktığı derin iz, zaman ilerledikçe onu daha mutlu eder olmuştu. Öğrencilerine yeni şeyler öğretme hazzı, geçmişine olan özlemini çoktan alıp götürmüştü.

Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?

A) Ünsüz düşmesi                 

B) Ünsüz türemesi

C) Ünlü daralması                 

D) Ünsüz benzeşmesi

E) Ünlü düşmesi

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 37

(I) Dinlemeyle ilgili bütün incelemeler, dinleyicinin, mesajın içeriğine odaklanmasının önemine işaret eder. (II) Çoğu zaman konuşmacıyı dinlemez yalnızca dinlemiş gibi görünürler. (III) Buna karşılık iyi dinleyiciler söylenen her şeyde ilginç ve faydalanılacak bir şey bulmaya çalışırlar. (IV) Burada benim ihtiyacım olan hangi bilgiler var? (V) Söylediklerinde yeni bir şey var mı? (VI) Bu tür sorular bizim ana yoldan ayrılmamamızı sağlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, "Fakat kimi dinleyiciler bir konuşmacının mesajını aktarmasına nadiren fırsat verirler." cümlesi getirilmelidir?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 38

Bilim ve toplum hayatındaki gelişmeler, şairleri kendi şiir sözlüklerini genişletmeye mecbur kılmıştı. Bu değişimin yarattığı yaşam tarzı, dünyayı şiir içinde yeniden kurmak isteyen şairlere, eskimiş imgelerden yararlanma imkânını kapatmıştı. Öte yandan çağlarının gerisinde kalmakta ısrar eden şairlerin kendi kişisel şiir sözlükleriyle ilgili bir problemleri zaten yoktu.

Bu parçada geçen "şairlerin kendi şiir sözlüklerini genişletmesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her sözcüğe farklı anlamlar yüklemesi

B) Kullandığı sözcüklerle çağını peşinden sürüklemesi

C) Yeni imgelerle anlatımını zenginleştirmesi

D) İmge üretmek için sözlüklerden yararlanması

E) Özgün düşünce dünyasını şiirine taşıması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 39

(I) Dünyada bilinen en eski halı, Orta Asya’da Pazırık Kurganı'nda bulunan halıdır. (II) Bugün Rusya’daki Hermitage Müzesi’nde korunan bu halı, Türklerin göçebe alışkanlıklarını açıkça gözler önüne seriyor. (III) Yaklaşık 2600 yıl önce dokunan bu halıdan günümüze kadar binlerce çeşit halı dokundu. (IV) Bu halılar sadece ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmadı, aynı zamanda her bir ilmeğinde insana ait tüm duyguları desenlerle, renklerle veya sembollerle ortaya koydu. (V) Bugün hâlâ duyguların tercümanı olmaya devam eden Türk el dokuma halıları ilk kez 1843 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Hereke'de kurulan fabrika ile adını tüm dünyaya duyurdu.

Bu parçadan kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sultan Abdülmecit Türk halısını dünyaya tanıtmada öncü rol oynamıştır.

B) Pazırık'ta bulunan halı, dünyada dokunmuş ilk Türk halısıdır.

C) Türk halıları, XIX. yüzyıla kadar Rusya haricindeki ülkelerde bilinmiyordu.

D) Türk halı dokumacılığında işlevsellikten çok estetik ön plandadır.

E) Halı dokumacılığının, Türk göçebe kültüründe vazgeçilmez bir yeri vardır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 40

(I) Öğrenmeyi öğrenme adı verilen sürecin temeli, merakla ve merak edilen şeyi tecrübe etmekle başlar. (II) Farklı yaş gruplarındaki kişilerin ilgi duydukları şeyler değiştiğinden edindikleri bilgilerle onlara ulaşma yolları da farklılık gösterir. (III) Örneğin çocukların oynayarak, dokunarak ulaştıkları yeni bilgiler belleklerinden kolay kolay silinmez. (IV) Yetişkinlikteki kalıcı bilgiler ise görerek, okuyarak, araştırarak kazanılır. (V) Fakat bu iki öğrenme düzeyinde dikkati çeken ortak yön, merak ve keşfetme arzusudur.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır?

A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
40 tamamladınız.
]]>