Soru 1 |
2013 yılı başlarında bir cumartesi sabahı televizyonda verilen haber şaşırtıcıydı: Ege’nin en zengin endemik bitki alanı olan Bozdağ’da sekiz yeni endemik bitki bulunduğu, bitkilere henüz bir isim verilmediği, bu yeni endemik türlerin kaçırılmasını önlemek için nasıl bitkiler olduğunun açıklanmadığı, Ege Üniversitesi Botanik Bahçesinde bu bitkilerden birinin kültüre alınabildiği ve tarlada yetiştirilebildiği belirtilmekteydi.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Soru sıfatı
B)Belgisiz zamir
C) İşaret zamiri
D)Birleşik isim
E)Üstünlük zarfı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Bitkiler gibi hayvanlar da Rönesans Dönemi’nde heyecanla incelendi. Doğa tarihi öğrencileri, bilinen coğrafyadaki pek çok hayvan çeşidini zaten tanıyordu. Ancak coğrafi keşifler sonucunda yeni ülkelerin bulunmasıyla birlikte varlığı bilinen hayvanlara çok farklı türler eklendi. Bu gelişme, seyahat eden doğa düşkünü bilim araştırmacılarından oluşan yeni bir kitlenin var olmasını sağladı. İlk günlerin hırslı maceracılarının yerini bilgi peşinde koşan insanlar aldı. Bu kişiler sadece uzak diyarlardaki bitki ve hayvan çeşitlerini öğrenmekle kalmadı, kendi ülkelerinin hayvan ve bitki çeşitliliğini de yeniden inceleme ihtiyacı duydu. Böylece her devlet kendi coğrafyasında görülen canlı türlerinin tespiti için araştırmalar başlattı.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Bulunan yerlerin, doğaya bakış açısını değiştirdiğine
B) Doğa tutkunu bilim insanlarından oluşan bir grubun ortaya çıktığına
C) Coğrafi keşiflerle beraber eldeki bilgilere yenilerinin eklendiğine
D) Canlı türlerinin devamlılığıyla ilgili çalışmaların hız kazandığına
E) Bitki ve hayvan çeşitlerinin tekrar incelenmeye alındığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Evet, tarz-ı kadîm-i şi’ri bozduk, herc ü merc ettik,
Nedir şi’r-i hakiki safha-i irfâna derc ettik
Bu manzumede geçen “tarz-ı kadîm” ifadesiyle belirtilen şiir anlayışı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Divan şiiri
B) Tanzimat Dönemi şiiri
C) Halk şiiri
D) İslamiyet’ten önceki Türk şiiri
E) Servetifünun Dönemi şiiri
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
(I) Düşünmek; elbette bir insanın kafasında kaldığı sürece kimsenin karışamayacağı, müdahale edemeyeceği bir eylemdir. (II) Kimse kimsenin kafasını açıp ne düşündüğünü bilemediği için düşünce, soyuttur. (III) Bir toplumda düşünce hürriyetinin mevcut olması, o düşüncelerin ifade edilebilir olmalarıyla somut bir duruma kavuşabilir. (IV) Dolayısıyla düşünce suçunun işlenebilmesi, düşünce suçlusunun mevcut olabilmesi için bazı düşüncelerin sözle, yazıyla veya resimle dışa vurulması gereklidir. (V) Sıfatı ve toplumsal konumu ne olursa olsun herhangi bir insan, “Benim düşüncem budur.” diyemiyorsa o toplumda düşüncenin suç olduğu anlaşılır. (VI) Çağdaş demokratik toplumlarda ise düşünce değil, toplumun güvenliğini sıkıntıya sokan eylemler suçtur.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B)III. C)IV. D)V. E)VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Sevgilime kul oldum
Güzelliği seçeli
Varlıkta yoksul ol
Benliğimden geçel
Vücut ruha ağ gibi
Bir düğümlü bağ gibi
Muhabbet menbâ gibi
Kevserinden içeli
Bu şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çapraz kafiye kullanılmıştır.
B) Tezat sanatına yer verilmiştir.
C) Tasavvufi ögeler vardır.
D) İmgelere yer verilmiştir.
E) Anlam, şiirselliğe tercih edilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Yazarın hemen her öyküsünde hangi düzeyden, hangi meslekten olursa olsun, başlangıçta duygu yoksulu gibi bir izlenim bırakan öykü kahramanları; birdenbire bir halk filozofu, bir şair, bir düşünür olarak kabuğundan dışarı çıkar. Öykünün etki gücü, işte o andan itibaren artar. Türk hikâyeciliğinde yeni bir tarzın öncülerinden olan yazarın bütün öykülerinde kahraman ya kendini aşmak için çırpınır ya da başka türlü anlaşılmaya yatkın kişiliğini birdenbire gerçek çizgileriyle ortaya koyar. Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi ve Havada Bulut tanınmış öykü kitaplarından bazılarıdır.
Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Füruzan
B)Oktay Akbal
C) Sait Faik Abasıyanık
D) Mustafa Kutlu
E) Haldun Taner
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Türk romanında aileden söz ederken akla gelen ilk eserlerden biri olan bu romanda, XX. yüzyılın hemen başında, bir İstanbul ailesinin yaşamının Adnan ve Bihter’in evliliği üzerinden anlatıldığı bir konuyla karşı karşıya kalırız. Bu roman; XIX. yüzyılın sonlarında oluşan zengin ve halktan kopuk bir sınıfın yaşam biçimini, geleneksel Türk ailesinin “sözde Batılı” yaşam biçiminin etkisi altında çözülerek alt üst olup yozlaşmasını, bu insanların dünyaya bakış açılarını ve sosyal ilişkilerini anlatıyor.
Aşağıdaki eserlerden hangisi, bu parçada sözü edilen romanın yazarına aittir?
A) Hayal İçinde
B) Yaprak Dökümü
C) Bugünün Saraylısı
D) Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
E) Kırık Hayatlar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Romanlarındaki kişileri; onları etkileyen, yönlendiren toplumsal çevrelerinden soyutlamadan vermiştir. Bundan dolayı biz, kişilerin davranışlarını yadırgamadığımız gibi bireyle toplumu iç içe izleriz. Romanlarının erkek kahramanları genelde değişik nedenlerle çevreleriyle uyum sağlayamayan kişilerdir. Kadınlar ise farklı özellikleriyle boy gösterirler. Kuyucaklı Yusuf’ta topluma boyun eğen, İçimizdeki Şeytan’da yavaş yavaş bilinçlenmeye başlayan bir kadınla karşılaşırız.
Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Orhan Kemal
B)Aziz Nesin
C) Kemal Tahir
D)Necati Cumalı
E) Sabahattin Ali
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Kimi zaman en büyük dostu kimi zamansa en büyük düşmanıdır dağlar kayakçıların. (I) Tehlikeye atılmayı, dikkatsizliği, (II) sonrası düşünülmeden verilen kararları sevmez. Her kayakçı hayatta kalmak için tehlikeyi (III) önceden hissetmek (IV) ve anında en doğru kararı vermek zorundadır. İşte bu yüzden kendi branşlarında ilerlemek isteyen kayakçıların dağlarla oyun oynanmayacağını (V) bilmeleri gerekir.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangisinde birden fazla ses olayı vardır?
A)I. B)II. C)III. D)IV. E)V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Eskiden bir şehrin mahallesini oluşturabilecek büyüklükte bir insan topluluğu, günümüzde tek bir apartmana sığdırılmış durumdadır. Arada şu fark var ki eskiden aynı mahallede oturanlar birbirlerini tanırdı. Günümüzde ise aynı apartmanda oturanlar, kapı komşusu olanlar bile artık birbirlerini tanımıyor; kaldı ki hemşehriler birbirini tanısın. Sahi, eskiden bir de hemşehrilik kavramımız vardı. Artık bu kavramdan da uzaklaşmış bulunuyoruz. Şimdi düşünün bir kere, birbirine hemşehri gözü ile bakan Ankaralılar, İstanbullular, İzmirliler kalmış mıdır?
Bu parçada asıl yakınılan durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kentlerde yaşayan insanlar arasında akrabalık ilişkilerinin zayıflaması
B) Kalabalıklar içinde yaşasa da insanın iç dünyasında yalnız olması
C) Kentlerin, bir araya getirdiği insanları zamanla birbirine yabancılaştırması
D) Hemşehri kavramının günümüzde farklı bir anlam kazanması
E) Büyük kentlerde mahallelerin yerini büyük apartmanların alması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Bu eserle ilgili çok şey duymuştum ( ) Bizans İmparatorluğu’ndan kalma bir eser olduğunu ( ) içinde değerli fresklerin bulunduğunu, binanın yıllar önce müzeye çevrildiğini ( ) Ama bir türlü yolum düşmemişti bu tarihî anıta. Bu anıtı ziyaret etmeyen bir tek ben mi kalmıştım şu koca İstanbul’da ( )
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (:) (,) (...) (?)
B) (.) (,) (.) (.)
C) (;) (,) (.) (.)
D)(,) (;) (...) (?)
E) (:) (;) (.) (...)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Yedi Meşale topluluğuna mensup olan sanatçı, edebiyatın birçok türünde eser vermiştir. Sanatı şişirmekten, harcamaktan korkan bilinçli, birikimli bir eleştirmen ve edebiyat işçisidir. Sedat Simavi Büyük Edebiyat Ödülü’nü (1991) ve Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü’nü (1992) almıştır. Ortaoyunu eseriyle Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü’nü (1974) kazanmıştır. Birinci Perde en tanınmış eserlerinden biridir.
Bu parçada kendisinden söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sabri Esat Siyavuşgil
B) Ziya Osman Saba
C) Cevdet Kudret Solok
D) Yaşar Nabi Nayır
E) Vasfi Mahir Kocatürk
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanlarında görülen; çatışmacı, kötümser, kararsız ve idealist kişiler çoğu zaman yazarla ilişkilendirilmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi bu açıklamaya uygun bir karakter değildir?
A) Hüküm Gecesi – Ahmet Kerim
B) Sodom ve Gomore – Necdet
C) Yaban – Ahmet Celal
D) Kiralık Konak – Hakkı Celis
E) Nur Baba – Nur Baba
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
XVII. yüzyılda sanatlı nesrin en önemli temsilcilerinden biri olan yazar, ilk defa mensur hamse oluşturmuş; XV. yüzyılda temelleri atılmış olan süslü nesre yeni bir boyut kazandırmıştır. Sanat ve maharet göstermek amacıyla o döneme kadar kullanılmamış Arapça ve Farsça kelimelere yer vermiş, zincirleme tamlamalar ve uzun cümlelerle özgün bir üslup geliştirmiştir.
Bu parçada kendisinden söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Veysî
B)Nergisî
C) Katip Çelebi
D) Nabi
E) Sinan Paşa
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen terimle uyuşmamaktadır?
A) Din uğruna yapılan savaşları konu alan eserler (Gazavatnâme)
B) Sanatlı bir dille yazılmış düzyazıların ve mektupların bir araya toplandığı eserler (Münşeat)
C) Elçi olarak bir ülkeye gönderilen kişilerin elçilikleri sırasındaki gözlemlerini dile getirdikleri eserler (Sefaretnâme)
D) Herhangi bir manzumeyi alaycı bir şekilde taklit etmek için oluşturulmuş eserler (Tehzil)
E) Bir şehrin güzelliklerinin sanatkârane bir biçimde dile getirildiği eserler (Surnâme)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Yahya Kemal Beyatlı’yla mizaç ayrılığından dolayı şiiri farklı bir yönde gelişen bu şair, saf şiir arayışı açısından, döneminde Yahya Kemal’e en yakın sanatçıdır. Ancak Yahya Kemal’in saf şiir düşüncesi; romantik, parnasist, sembolist ve neoklasik gibi Fransız şiirinin birbirinden çok farklı özellikler taşıyan örneklerinin etkileriyle oluşmuştur. Bu şair ise saf şiiri, Fransız sembolistlerinde ve izlenimcilerinde bulmuştur.
Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Haşim
B) Cahit Sıtkı Tarancı
C) Ahmet Hamdi Tanpınar
D) Ahmet Muhip Dıranas
E) Mehmet Akif Ersoy
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
En az iki katlı inşa edilen geleneksel Türk evlerinde erkeklerin oturma salonu olan selamlık alt kattadır. Kadınlara mahsus olan haremlik ise üst kattadır ve genellikle selamlıktan daha geniştir. Selamlık evin harem bölümüne sıkıntı vermemek için işlevsel bir çözüm olmuştur. Sokağa açılan avlular yüksek duvarlarla çevrilidir ve bu da hane halkının ev içinde rahat hareket etmesini sağlar. Günümüzün apartmanlarında balkonların karşıladığı ihtiyacı, geleneksel mimarimizde avlu karşılar. İçinde çardak ve çeşmelerin de bulunduğu avlular aynı zamanda birer sohbet mekânıdır. Mahremiyetin bir başka uyarıcısı ise kapı tokmaklarıdır. Evlerde biri ince diğeri kalın ses çıkaran iki halka tokmak bulunur. Eve gelen erkekler büyük tokmağı kullanır, bu ses ev halkına ikaz niteliği taşır. Kadınlar ise küçük tokmağı kullanarak erkeklerin avludan ayrılmaları gerektiğinin uyarısını yaparlar. Estetiğin işlevsellikle buluştuğu Türk evleri incelendiğinde tüm bu ayrıntıların belli bir amaca hizmet ettiği görülür.
Bu parçaya göre, geleneksel Türk evlerinin tasarlanmasında göz önünde bulundurulan temel etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Estetiğe ve düzene önem vermek
B) Kalabalık ailelerin bir arada yaşamalarına uygun zemin hazırlamak
C) Konforu ve rahat yaşamı öncelemek
D) Özel yaşamın gizliliğini korum
E) Kadınların ve çocukların güvenliğini sağlama
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
(I) Yakın bir tarihte, bilim insanlarımız İzmir’in Urla ilçesindeki antik kent Klazomenai’de zeytinyağı üretimi yapan bir işlik buldular. (II) Burada karbonlaşmış zeytin çekirdekleri, zeytinyağını ayrıştırmada kullanılan toprak kaplar, zeytin tanelerini ezmeye yarayabilecek küçük el havanları vardı. (III) Bu zeytinyağı üretim yeri, MÖ VI. yüzyılın ilk yarısından kalma olup Anadolu’da ortaya çıkarılan en eski ve en modern işliktir. (IV) Klazomenai’deki bu zeytinyağı işliği, bu bölgede bugünkü teknolojinin benzerinin 2.500 yıl önce de kullanıldığını kanıtlıyor. (V) Bu 2.500 yıllık zeytinyağı işliğinin, gerçeğine benzer bir şekilde işletime açılması ve o zamanın koşullarıyla zeytinyağı üretilmesi öneriliyor.
Bu parçada sözü edilen zeytinyağı işliğiyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, ortaya çıkarıldığı zamanla ilgili kesin olmayan bir bilgi verilmiştir.
B) II. cümlede, içindeki kimi eşyalar işlevleriyle birlikte sıralanmıştır.
C) III. cümlede, Anadolu tarihi açısından önemi dile getirilmiştir.
D) IV. cümlede, bu işliğin dışında farklı işliklerin varlığından da söz edilmiştir.
E) V. cümlede, yeniden üretime kazandırılmasına yönelik bir teklif dile getirilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Cumhuriyet sonrası Türk şiirinin bir beyannameyle ortaya çıkan ilk topluluğu olan ----, ortak çıkardıkları şiir kitaplarının başına bir mukaddime koyarak “son zamanların renksiz ve dar Ayşe, Fatma terennümü”nü sürdüremeyeceklerini, şiirin artık konu bakımından değişmesi ve genişlemesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yedi Meşaleciler
B) Beş Hececiler
C) Maviciler
D)Hisarcıla
E) Genç Kalemler
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Sonsuzluk hissi uyandıran geniş bozkırları, (I) keşfedilmeyi (II) bekleyen vadileri, ormanları, tarihî kalıntıları, yöresel yemekleriyle Anadolu’nun önemli duraklarından biri olan Çorum ili, (III) bulunduğu yörenin en büyük sanayi (IV) merkezi olma ünvanını (V) da taşıyor.
Bu parçadaki numaralanmış altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A)I. B)II. C)III. D)IV. E)V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Bazı özellikleri verilen nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir?
A) Koşuk
B)Sagu
C)Semai
D) Varsağı
E)Türkü
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
----, hikâyecilerimiz arasında en dolambaçlı sorunları bile sadelik ilkelerinden vazgeçmeden anlatabilen başarılı bir sanatçıydı. Bu tutum, onu bizde o zamanlar moda olan Maupassant yerine adı yeni yeni duyulan Anton Çehov’a götürdü. Şöhreti sevmezdi; bu yüzden Ayaşlı ile Kiracıları’na kendi ismini bile koymamış, yalnızca isminin baş harflerini yazmıştı.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Mithat Cemal Kuntay
B) Abdülhak Şinasi Hisar
C) Cevat Şakir Kabaağaçlı
D) Samiha Ayverdi
E) Memduh Şevket Esendal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Halk sanatımızı, ister istemez çağdaş kültürün sağladığı kolaylıklara göre onaracağız. Yer altında sessiz sedasız nefes alan adını bilmediğimiz çeşitli cevherlerimiz gibi yüzde yüz bizim olan ne varsa hepsine birer birer çekidüzen vereceğiz. Halk sanatımız, büyük ydınlarımızın ömürleri boyunca yararlanabileceği bir aynak olacak. Çağdaş kültürün bütün kollarından faydalanan bir halk sanatı bir çırpıda dünya çapında tanınacak. Öyle bir ağaç ki dalları ve yaprakları aydın kafalardan örülmüş, köklerini de derinlemesine halk içerisine salmış. İşte, hiçbir zaman sırtı yere gelmeyecek sanat ağacı!
Bu parçada dile getirilen düşünceler, aşağıdaki şairlerden hangisinin şiir anlayışıyla uyuşmaz?
A) Kemalettin Kamu
B) Ahmet Kutsi Tecer
C) Bedri Rahmi Eyuboğlu
D) Cahit Külebi
E) Cemal Süreya
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
İnsanoğlunun değer yargılarını ve bu yargılar içinde edebiyatın yerini öğrenmek, geçmiş medeniyetlerin ana hatlarıyla ---- gerekli kılar. Çünkü bilgi; evrenin oluşumundan günümüze kadar uzanan gelişimin ----, bütün insanlığın malıdır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) açıklanmasını – başlangıcıdır
B) hatırlanmasını – yansımasıdır
C) incelenmesini – birikimidir
D) değerlendirilmesini – aktarılmasıdır
E) anlatılmasını – ürünüdür
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
Romanlarında; ferdin iç dünyasını esas alan konuları, Servetifünun hareketinin genel karakterine daha uygun romantik duyguları, hayalleri ve aşkları ele alır. Çok ender de olsa Halas gibi kimi romanlarında bazen yurtseverlik duygularının ve sosyal alandaki Batılılaşma hareketine ait bazı unsurların anlatıldığı da olur. Romanlarında sosyal çevreye ve olaya değer vermeyen sadece psikolojik içeriğe yönelen bir yazardan bundan fazlası da beklenemez. Gerçekten, onun romanlarındaki esas muhtevayı ferdin iç dünyası oluşturur ve romanlarının daha çok psikolojik roman çeşidine sokulabileceği sonucuna varmak güçtür.
Bu parçada romanlarından ve romancılığından söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mehmet Rauf
B) Halit Ziya Uşaklıgil
C) Hüseyin Rahmi Gürpınar
D) Peyami Safa
E) Hüseyin Cahit Yalçın
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Çağdaşlarına göre zarif bir dile, zengin bir hayale, canlı bir tasvir yeteneğine sahip olan ----, her yönüyle büyük bir şairdir. İslami ilimlere ve Acem edebiyatına tam olarak vakıf olduğu bazen çok sanatlı olan kasidelerinden anlaşılır. Edebiyatımızdaki yergi türünün şaheserlerinden birini ortaya koyan şair; II. Murat’a sunduğu, “öküzlerdeki boynuza sahip olmayı uman bir eşeğin kulağından ve kuyruğundan olması” ana fikrini işlediği, mesnevi nazım biçimini kullandığı sembolik tarzdaki eseriyle ünlüdür.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Neşatî
B)Nailî
Ahmet Paşa
D)Şeyhî
E) Fuzûlî
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
Altmış bin yıl önce Afrika’dan yola çıkan insanl durmadan ilerleyerek dünyanın dört bir yanına yerleşmişlerdi. (I) Bu ilerleyişleri (II) ve gittikleri mesafe; iklime,nüfus baskılarına, (III) tekne ve diğer teknolojik icatlara III bağlıydı. Yolculuklarını (IV) hızlandıran (V) etkenler arasında elle tutulamayanlar da vardı: hayal gücü, adaptasyon ve sonraki bir sonraki tepenin ardında ne olduğuna dair merak.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisinin kökü ötekilerden farklıdır?
A)I. B)II. C)III. D)IV. E)V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
Hayat karşısında rindane bir duruşu olan şairin içe dönük kişiliği eserlerinin dünyasına da yansımıştır. Kapalı ve gizemli bir şiir diline sahiptir. Bu dil anlayışıyla dinî muhtevayı birleştirerek labirent izlekli şiirler yazar. Onun şiirleri ile birlikte çok yüzlü ve zengin bir dünyanın eşiğinden içeri gireriz. Şair, 1977 yılında yayımladığı Menziller kitabı ile İslami düşünceyi öncelemeye başlar. Korku ve Yakarış adlı son şiir kitabında Hristiyan varoluşçu düşünür Sören Kierkegaard’ın etkisini; yaşam, ölüm, tutsaklık, günah, kaygı ve rahmet kavramlarıyla yansıtan şair, şiirine lirik niteliğini kaybettirmeden evrensel nitelikli fikrî unsurları da ekler.
Bu parçada kendisinden söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cahit Zarifoğlu
B) Sezai Karakoç
C) Mehmet Çınarlı
D) Erdem Bayazıt
E) İsmet Özel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
Gördüm ol meh dûşuna bir şâl atup lâhûrdan
Gül yanaklar üstüne yaşmak tutunmuş nûrdan
Bu beyitteki altı çizili sözcükte aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
(meh: ay, dûş: omuz, lâhûr: bir tür kumaş
A) İstiare
B)Telmih
C)Tevriye
D) Kinaye
E)Teşbih
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
Divan şiirinde, edebî sanatlarla sağlanan derin ve yoğun bir anlam söz konusudur. Bunu gerçekleştirmek için bazen bilinen bir olaya ait birkaç anahtar kavram verilerek okuyucunun zihninde çağrışımlar uyandırılır, bazen dış dünyadaki gerçekliklerin sınırı zorlanır, bazen de olaylar daha çarpıcı gerekçelere bağlanır.
Bu parçada özellikleri dile getirilen edebî sanatlar, aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Tevriye – Kinaye – Hüsnütalil
B) Telmih – Teşbih – Tecahülüarif
C) Telmih – Mübalağa – Hüsnütali
D) Tenasüp – Mecazımürsel – Mübalağa
E) Tenasüp – Kinaye – Tecahülüarif
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
I. Dünyada neler olup bittiğine bakıldığında bizdeki atölye çalışmalarına ek olarak modern masal anlatıcılığı derslerinin de verildiğini görüyoruz.
II. Masal anlatıcılığı atölyeleri kapsamında yapılan bu dersler, çeşitli grupların veya üniversitelerin bünyesinde gerçekleştiriliyor.
III. Ülkemizde sözlü kültürü korumak için yapılan en önemli çalışmalardan biri masal anlatıcılığı dersleridir.
IV. Türkiye’deki bu aktarım işlevi dünyanın genelinde de aynı şekilde seyretmektedir.
V. Masalı masal yapan şiirsel ve coşkulu anlatımı, bu grup ve üniversitelilere aktarabilmek için atölyelere isteyen herkes katılabiliyor.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
A) I. B) II. C)III. D)IV. E)V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
Garip çizgisinde başladığı şiir serüvenine; halk edebiyatı, divan ve Batı şiirinin özelliklerini ekleyerek sürekli değişimi, şiir için bir çıkış yolu olarak seçmiştir. Gurbet, hasret ve hikmet burçlarını keşfeden ve Evler isimli bir eseri de bulunan sanatçıya “evlerin öyküsünü yazan şair” de diyebiliriz. Ona göre ev, süreklilik arz eden kalıcı değerleri simgeler. Bile/Yazdı ve Eski Toprak kitaplarındaki şiirlerinde eskiyle yeni, biçimle izlek arasındaki uyum kendisini somut bir biçimde belli eder. Onun şiirlerinde kelimeyi aşan fakat şiir cümlesi içinde kalan kendine özgü alışılmamış bağdaştırmalar vardır. Şair, kendisine özgü bir çağrışım ağını oluşturacak özel bir dil kullanmakta ısrarcıdır.
Bu parçada kendisinden söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Attila İlhan
B) Behçet Necatigil
C) Orhan Veli Kanık
D)Edip Cansever
E)Melih Cevdet Anday
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
Şair, okura gerçekleri değil, izlenimlerini duyurmaya çalışmalı; anlam belirgin olmamalı; okur, sezinlediklerinden kendisi anlamlar çıkarmalıdır. Sözcüklerin anlamlarından çok ahenkleri, oluşturacakları müzikalite önemlidir. Duyurmak ve sezdirmek için mecazlı, çağrışıma elverişli söz ve söyleyişler seçilmelidir. Üzüntü, alaca karanlık; kırmızı ve sarı vb. renkler şiirde önem taşıyan ögelerdir.
Bu parçada özellikleri verilen edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sembolizm
B)Parnasizm
C) Klasisizm
D)Kübizm
E) Romantizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
Bütün hikâyelerinde, sağlam bir anlatma tekniği hemen fark edilir fakat bazı ürünleri fıkradan bozma hikâyeler olarak algılanabilir. Ama o, hikâyelerinin işlevine inanan bir yazar olarak toplumu etkilemeyi ve böylece dünyanın değişmesine katkıda bulunmayı amaçlamıştır. Efruz Bey’in ön sözünde, “Hakikati; görüldüğü gibi, edebiyat yapmadan yazmak istedim.” derken ifade ettiği şey, hikâyeleri için de geçerlidir.
Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerde hangisidir?
A) Ömer Seyfettin
B) Refik Halit Karay
C) Reşat Nuri Güntekin
D) Ahmet Rasim
E) Halide Edip Adıvar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
Aşağıdakilerden hangisi “Sanat sanat içindir.” anlayışıyla uyumlu bir ifade değildir?
A) Sanat, ahlaki veya dinî ölçütlere göre değerlendirilemez; özerk ve kıyas kabul etmez bir alandır.
B) Şiir, bir dil, bir söz sanatıdır; dil içinde dil oluşturma işidir.
C) Sanatı değerlendirmek yalnız onun dilini konuşabilenlere özgüdür.
D) Sanat, ondan sadece zevk alındığı için yapılır; dünyayı hoşnut etmek veya onu değiştirmek için değil.
E) Sanattan hayatı ve dünyayı söküp atarsak ondan hiçbir şey anlayamayız.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
Bu neslin üslubu son derece açık ve yalındır. Bunun nedeni; onların, varlığı güzel bulmaları ve onu teşbih, istiare, mecaz gibi edebî sanatlarla süslemeye ve değiştirmeye gerek görmemeleridir.
Bu parçadaki “Bu neslin” ifadesi kapsamına aşağıdakilerden hangisi girmez?
A) Fecr-i Atîciler
B) Garipçiler
C) Beş Hececiler
D)Hisarcılar
E) Millî Edebiyatçılar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
Bizde genellikle çocuk yayınları küçümsenir, kitaplarda da süreli yayınlarda da böyledir bu. “Çocuk işte.” denip geçilir. Büyükler için hazırlanan eserlere gösterilen özen, onlarınkine gösterilmez. Oysa çocuklar için yazılanlarda daha özenli davranmak gerekir. Çocuk yayınları, onlara sadece okuma sevgisini aşılamakla kalmamalı; doğru mesajlar vererek değer eğitimine, iyi bir birey ve okur olmalarına da katkı sağlamalıdır. Çocukların ne kadar kolay etkilenip değiştiğini, yönlendirmeye ne kadar açık olduğunu yakından biliyorum. Öğretmenlik yıllarımda bunun sayısız örneğine tanık oldum çünkü.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir?
A) Çocuk yayınlarında başarının ölçütü, yayının çok satılması mıdır?
B) Çocuklara yönelik eserler hazırlanırken nelere dikkat dilmeli
C) Çocukların ilgisini hangi tür yayınlar daha fazla çekmektedir?
D) Çocuk yayınlarında içerik ve çocuk psikolojisi ilişkisi nasıl kurulmalıdır?
E) Çocuklar için yazılan eserler, yazarlarının yaşantısından izler taşımalı mıdır?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
---- şiirlerinde en çok dikkat çeken mekânlardan biri Sa’dâbâd’dır. Büyük ve görkemli bir alanı ifade eden Sa’dâbâd; su kanalı, köşkler, saray, mesire alanı ve kamelyalarıyla şairin hayal dünyasını süsleyen bir tablo şeklinde sunulmuştur.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Bağdatlı Rûhî’nin
B) Bâkî’nin
C) Nedîm’in
D)Şeyh Galip’in
E) Nef’î’nin
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
1961’de yayımlanan ve uygarlık değişiminin birey üzerindeki sancılarını ele alan ---- adlı eseri; dengesiz, arayış içindeki kişiler aracılığıyla yaşadığı dönemin eleştirisini yüklenir. İronik bir anlatımla iki uygarlık arasında bocalayan Türk toplumunun tablosunun çizildiği roman, başkahraman Hayri İrdal’ın anıları biçiminde kaleme alınmıştır. Yazar bu yarı meczup kahramanının kişiliğinde; geçmiş özleminden kurtulamayan, geçmişe saplanmış aydınları eleştirirken bir yandan da İkinci Meşrutiyet’in ilanından başlayarak siyasetin güdümündeki sanat anlayışını ve üniversite çevresinin içe dönük kısır çatışmalarını eleştirir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki eserlerden hangisi getirilmelidir?
A) Esir Şehrin İnsanları
B) Saatleri Ayarlama Enstitüsü
C) Müfettişler Müfettişi
D) Kürk Mantolu Madonna
E) Bir Bilim Adamının Romanı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
Zaman nasıl da değiştiriyor insanı? Önceleri öfkeli ve sert, bir o kadar da yaşama sevinciyle dolu, şakacı, güleç biri. Sonra yılların getirdiği değişiklikler, yıpranmalar ve yaşlanma... Gittikçe daha az sevinç ve daha az hüzün... Caddebostan’daki evin mutfağına yerleştirdiği küçük, gösterişsiz, can çekişen bir masada, sabahın erken saatlerinden başlayarak çalışan bir adam geliyor gözümün önüne. Bu babamdan başkası değil. Yanı başındaki ocakta kendine kahve yapardı, tezgâhta bir şeyler hazırlayan anneme de göz atardı arada bir. Çalışırken yalnız olmak istemezdi sanırım. Yazdıklarını önce anneme okurdu, çok sonraları da bana. Eleştirilere önem verirdi, üstünde düşünürdü. Bütünüyle evcimen bir adam, her dem açan bir çiçekti denebilir.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Abartmadan yararlanılmıştır.
B) Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
C) Karşılaştırmaya başvurulmuştur
D) Öznel ifadelere yer verilmiştir.
E) Benzetme yapılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 41 |
Peyami Safa ---- adlı eserinde, fakir ama erdemli vatansever bir gencin yaşadığı aşk neticesinde girdiği yüksek zümrenin iç dünyasını anlatır. Yazarın asıl vermek istediği, düşünce ve maneviyat bakımından Orhan’da meydana gelen değişmelerdir. Onun kendi dünyasındaki bu değişmeler, materyalist bir çizgiden idealizme geçiş noktasında verilir. Burada, materyalizmi simgeleyen Süleyman ile idealizmi simgeleyen Necati’nin rolleri ve yönlendirici fonksiyonları dikkat çekicidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki eserlerden hangisi getirilmelidir?
A) Bir Tereddüdün Romanı
B) Biz İnsanlar
C) Yalnızız
D) Fatih- Harbiye
E) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 42 |
(I) Diriliş hakkında yorum yapan edebiyatçılar, genellikle Diriliş’i vicdan azabının romanı olarak tanımlarlar. (II) Geçmişte yaptığı hatanın bedelini ödemek isteyen ve vicdan azabı çeken bir insan profili çizilmekle beraber daha çok insanda var olan ve kişisel hırslarla, tutkularla yok olan insani vasıfların ön plana çıkarıldığı bir romandır Diriliş. (III) Tolstoy, toplumda yaşamanın kişiye sorumluluklar yüklediğine inanır ve bunu bazı eserlerinde de dile getirir. (IV) Sahip olduğu mevki, servet ve şöhreti elinin tersiyle iten, öldürdüğü manevi değerlerin farkına vararak dirilmeye çalışan bir insanın öyküsüdür. (V) Bu ana temasıyla roman, erdemin insanlığın ortak malı olduğunu ve erdemli insanın dünyanın bütün coğrafyalarında görülebileceğini göstererek erdemin gözetilmesi gereken bir şey olduğunu anlatmaktadır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)I. B)II. C)III. D)IV. E)V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 43 |
Adalet Ağaoğlu; Almanya’da kazandığı parayı bir otomobile yatıran ve onu binbir özenle ülkesine getiren gurbetçinin hikâyesini, bir aydın uzaklığında ve işçinin duygusunu küçümseyen bir edayla ---- adlı romanında anlatmaktadır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki eserlerden hangisi getirilmelidir?
A) Fikrimin İnce Gülü
B) Ölmeye Yatmak
C) Üç Beş Kişi
D)Sessizliğin İlk Sesi
E) Bir Düğün Gecesi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 44 |
Roman yazmayı hiç düşünmedim. Bunun nedeni, mükemmel olma isteği değil. Birkaç kez denedim ancak hiçbir zaman iyi bir anlatıcı olamadım. Bu yüzden roman yazmaktan özellikle kaçındım. Kimi dönemlerde şiir yazdım, hâlâ yazdığım oluyor fakat bunlar, kendim için yazdığım şiir denemeleri. Yayımlanacak değerde değil.
Bu parçada kendisinden böyle söz eden kişi aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilemez?
A) Yetersiz olduğunu düşünen
B) İçinde bulunduğu durumdan yakınan
C) Ürettiklerini ortaya çıkarmayan
D) Öz eleştiri yapabilen
E) Açık sözlü bir tutum sergileyen
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 45 |
Yazarın edebiyatımıza getirdiği yeniliklerden biri de köy hayatını ve köy insanını ilk olarak ele almış olmasıdır. Anadolu köylüsünün bilgisizliği, yoksulluğu, ağalar ve tefeciler ile ilişkileri, duygusal davranışları olayların içinde eritilerek ustalıkla ortaya konmuştur. Bu bağlamda Antalya’nın Kaş ilçesindeki bir köyde geçen olayların anlatıldığı roman, yazarın en başarılı eseri sayılır.
Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sami Paşazâde Sezai
B) Şemsettin Sami
C) Nabizâde Nâzım
D) Ahmet Mithat Efendi
E) Muallim Naci
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 46 |
Belirli ve kesin kuralları olmayan, düşünce ağırlıklı bir türdür. Bu tür yazılarda bilgi ve sanat iç içedir. İleri sürülen düşünceleri ispatlama zorunluluğu olmasa da yazarın gereken fikrî olgunluğa, yeterli tecrübeye ve olayları yorumlayabilecek kapasiteye; durmadan gelişen, serpilen, biçimlenen bir dünya görüşüne ve hayat anlayışına sahip olması beklenir.
Bu parçada aşağıdaki edebî türlerden hangisine ait özellikler dile getirilmiştir?
A) Deneme
B)Makale
C) Röportaj
D)Söylev
E) Fıkra
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 47 |
Sis yavaş yavaş dağılırken limana bir gemi yanaşıyor. Güverte deniz adamlarıyla dolu. Hayretle kıyıya bakıyorlar, kimse konuşmuyor. Bundan daha etkileyici kaç manzara sayabilirsiniz? Siste kaç gün kaldılar acaba? Gece rüzgâr azaldığında veya kuzeybatıdan esip sis bulutlarını tam üzerlerine taşıdığında, pusula rutubetten okunmaz olunca sis düdüğüne önce kim sarıldı? Kendilerini geceye ve nefes alan denize bıraktıklarında tanımlayamadıkları belli belirsiz ışıklara kilitlenip soluklarını tuttular mı?
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sorularla akıcılık sağlanmıştır.
B) Kişileştirme yapılmıştır.
C) Örneklendirmeye başvurulmuştur
D) Betimleyici ögeler kullanılmıştır
E) Ayrıntılara yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 48 |
. Alegorik bir eserdir.
. Mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır.
. Ahlaki-didaktik türde bir eserdir.
. Siyasetname niteliği taşımaktadır.
Bazı özellikleri verilen eser aşağıdakilerden hangisine aittir?
A) Hoca Ahmet Yesevi
B) Yusuf Has Hâcip
C) Ali Şir Nevayi
D) Edip Ahmet Yükneki
E) Kaşgarlı Mahmut
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 49 |
Romancıların ele alıp işledikleri konular, dönemin sosyal ve siyasal koşullarıyla sınırlıdır. Bunların ortak amacı; halka seslenen bir roman türü geliştirmek, Batılılaşma ile gelen sosyal ve kültürel değişimi halka benimsetmek, halkı onlardan haberdar etmektir. Romanların yapı ve konuları, bu düşüncenin gerçekleşmesine hizmet eder. Esirlik, aile, görücü usulü evlilik ve kadınların ğitimi gibi döneme özgü sosyal konular; aşk, ölüm ve kahramanlık gibi evrensel konularla desteklenir. Yapı ise birey-gelenek, birey-toplum ve kadın-erkek ekseninde şekillenir.
Aşağıdaki eserlerden hangisi, bu parçada dile getirilen dönemin yazarlarından birine aittir?
A) Sinekli Bakkal
B)Huzur
C) Baba Evi
D)Cezmi
E) Mai ve Siyah
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 50 |
Yazar yalnızca gözlemlerinden yola çıkarak yazmaz. İstese de yapamaz bunu. Roman yazılırken yani anlatılmak istenen, belli bir kurgu içinde sözcüklere dönüştürülürken yazılanlar artık yazara ait olmaktan uzaklaşır. Yazdıkça romanın dünyasında kişiler, olaylar yeni boyutlar kazanır, yeni durumlara dönüşür. Yazar hayal dünyasının zenginliğini heyecanla izleyen bir seyirci hâline gelir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yazar, başlangıçta kurguladığı olayları ve kahramanları romanın akışı içinde değiştirme gereği duyar.
B) Romanlarda olaylar ilerledikçe yazarla kahramanlar birbirine benzemeye başlar.
C) Gerçekle hayalin bütünleşip iç içe geçmesi, romanı diğer türlerden ayıran önemli bir özelliktir.
D) Roman kahramanları ve olay örgüsü, bir süre sonra farklılaşarak yazarın denetiminden çıkar.
E) Yazar, sıradan olayları romanın gizemli dünyasına yerleştirirken dilin imkânlarından yararlanır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 51 |
2014 Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Prodüksiyonu” dâhil dört ödül alan Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’nın oyuncularından Fatih Koyunoğlu, oyunun başarı sebeplerini ve hepimizin içinde yaşayan potansiyel “Arturo Ui” karakterini anlattı.
Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) 2014 yılında son kez düzenlenen Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde rekor kırılmıştır.
B) Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı adlı oyun, farklı ödüllere layık görülmüştür.
C) “Yılın En Başarılı Prodüksiyonu” ödülünü Fatih Koyunoğlu almıştır.
D) “Arturo Ui” karakteri, modern insanın karmaşık iç dünyasını temsil etmektedir.
E)Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’ndaki oyuncular, yüksek bir performans göstermişlerdir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 52 |
Tanıdık bir ailede yaşlı ve felçli bir hanımefendi vardı, yatak odasındaki çiçekli duvar kâğıtları eskimişti. Çocukları bu kâğıtları yenilemek istemiş, anne buna izin vermemiş. Bu hanımın birkaç gün için evden ayrıldığı bir vakit, çocukları eski kâğıtları çıkarıp yeni, desenli, daha kaliteli kâğıtlarla kaplamışlar odayı. Muhtemelen onu sevdikleri, ona değer verdikleri için yapmışlar bunu. Ancak anneleri evine döndüğünde odayı görünce “Sağ olun, zahmet etmişsiniz ama ben kâğıdın üzerindeki çiçeklerde geçmişi kokluyordum.” demiş.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanın eşyaya verdiği değer, ona sinen hatıralarda gizlidir.
B) Gençken sıkıntı çekilerek sahip olunan eşyalar, yaşlılıkta özel bir değer taşır.
C) Yaşlıları rahat ettirmek için onların yaşadıkları mekânı bozmamak gerekir.
D) Klasik mekân algısı ile modern mekân algısı arasında farklar vardır.
E) Kuşaklar arası çatışma, her zaman karşımıza çıkan sosyolojik bir olgudur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 53 |
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümde duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya.
Bu dizelerle ilgili olarak
I. Hecenin 7+7 kalıbıyla yazılmıştır.
II. Didaktik bir üslup söz konusudur.
III. Yarım uyak kullanılmıştır.
IV. Mesnevi biçiminde uyaklanmıştır.
V. Ana izlek(tema) Anadolu ve gurbettir.
yargılarından hangileri yanlıştır?
A) I. ve II.
B)I. ve V.
C)II. ve II
D) III. ve IV.
E)IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 54 |
En az iki katlı inşa edilen geleneksel Türk evlerinde erkeklerin oturma salonu olan selamlık alt kattadır. Kadınlara mahsus olan haremlik ise üst kattadır ve genellikle selamlıktan daha geniştir. Selamlık evin harem bölümüne sıkıntı vermemek için işlevsel bir çözüm olmuştur. Sokağa açılan avlular yüksek duvarlarla çevrilidir ve bu da hane halkının ev içinde rahat hareket etmesini sağlar. Günümüzün apartmanlarında balkonların karşıladığı ihtiyacı, geleneksel mimarimizde avlu karşılar. İçinde çardak ve çeşmelerin de bulunduğu avlular aynı zamanda birer sohbet mekânıdır. Mahremiyetin bir başka uyarıcısı ise kapı tokmaklarıdır. Evlerde biri ince diğeri kalın ses çıkaran iki halka tokmak bulunur. Eve gelen erkekler büyük tokmağı kullanır, bu ses ev halkına ikaz niteliği taşır. Kadınlar ise küçük tokmağı kullanarak erkeklerin avludan ayrılmaları gerektiğinin uyarısını yaparlar. Estetiğin işlevsellikle buluştuğu Türk evleri incelendiğinde tüm bu ayrıntıların belli bir amaca hizmet ettiği görülür.
Bu parçada geleneksel Türk evleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Fiziksel özelliklerinin neler olduğuna
B) Avlunun ne tür işlevsel yönlerinin bulunduğuna
C) Kullanımında cinsiyetin dikkate alındığına
D) Tarih boyunca tecrübeli ustalarca yapılabildiğine
E) Kapı tokmaklarının ne amaçla kullanıldığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 55 |
Dükkânlardan pek çoğu açık ama ürün yok. Kendime bir iki gömlek alayım hevesiyle hangisine girdim ise “Kalmadı.” cevabını aldım. Hatta çocuk gömleği bile bulunmuyordu. Esnaflar arasında Avusturyalı kadınlar da vardı. En baştaki antikacıya ne dersiniz? Üç dört halı sermiş, camekânına antika türünden, bizim laternacıların giydikleri simsiyah feslerle şamdan ucuna geçirilen kıpkırmızı küçük fesler dizmiş. Bununla birlikte bu dükkânların hiçbirinde tabiat güzelliğini belirten düzenleme zevki görünmüyordu.
Bu parçada aşağıdaki edebî türlerden hangisine ait özellikler ağır basmaktadır?
A) Eleştiri
B)Haber yazısı
C) Sohbet
D)Anı
E) Gezi yazısı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 56 |
(I) Yıllar önce bu adam, Çanlar Kimin İçin Çalıyor’un, kendi yazdığı basılmamış bir film senaryosundan çalındığını iddia etmişti. (II) Söylediğine göre bu senaryoyu Hollywood’da bir partide okumuş. (III) O sırada benim de orada bulunduğuma Ernie isimli birisi tanıklık etmiş. (IV) Bu da hakkımda bir milyonluk dava açılması için yeterli olmuş. (V) Mahkemeye gittik, eserin çalıntı olmadığını ispat ettik ve doğal olarak davayı biz kazandık. (VI) Adamın iflas etmiş bir iş adamı olduğunu da ortaya çıkardık ama önceki davaların sonucu hakkında bilgim yok.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, düşüncenin akışına göre, “Öğrendiğime göre o, bu tutumu alışkanlık hâline getirmiş ve başka yapımcılara da senaryolarının çalıntı olduğu iddiasıyla dava açmış.” cümlesi getirilmelidir?
A) II. B)III. C)IV. D)V. E)VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 1 |
Artık ne rübâî ne semaî kaldı!
San’atta bir âvâre tedâî kaldı!
Her cephesi ma’mûr şiirden bugüne
Mazbût iki üç kalem, fedâi kaldı.
Bu dörtlükte şair, Türk şiiriyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Geleneksel Türk şiirine ilginin yeterli olmamasından
B) Çağrışım unsurlarına yeteri kadar yer verilmemesinden
C) Şair sayısındaki artışın şiir kalitesini düşürmesinden
D) Şiirin sadece belli mekânlarda gelişmesinden
E) Yenilikçi yönünün ilgilenenleri yetkinliğe yönlendirememesinden
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
I .
Gençlik gelip geçti bir günlük süstü
Ömrüm doymamaktan dünyaya küstü
Eser darmadağın emek yüzüstü
Gidiyorum işim acele
II.
İşim gücüm budur benim
Gökyüzünü boyarım her sabah
Uyanır bakarsınız ki mavi
Aşağıdakilerin hangisinde, numaralanmış bu şiirlerin temsil ettiği şiir anlayışları sırasıyla verilmiştir?
A) Yedi Meşaleciler – İkinci Yeni
B) Mistik şiir– Garipçiler
C) Yedi Meşaleciler – Toplumcu şiir
D) İkinci Yeni – Garipçiler
E) Mistik şiir – İkinci Yeni
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
I. Bahariyye – Pastoral şiir
II. Nasihatname – Lirik şiir
III. Gazavatname – Epik şiir
IV. Menakıbname – Satirik şiir
Yukarıda numaralanmış tür eşleştirmelerinden hangileri yanlıştır?
A) I. ve II.
B) I. ve III.
C) II. ve III.
D) II. ve IV.
E) III. ve IV.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Aşağıda verilen dizelerin hangisindeki altı çizili sözcük, türü bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Sarı çiçek sallanıyor naz ile
Karışmış güllere çimenin dağlar
B) Ak elleri elvan elvan kınalı
Karadır gözleri sürmeli değil
C) Çıktım seyreyledim Niğde’yi, Bor’u
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola
D) Kıvrım kıvrım olmuş zülfünün teli
Mor menekşe boynun eğdiği gibi
E) Yeşil olur bizim ilin dağları
Dağlara çıkmanın zamanı şimdi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
-—; gazellerinde gerçek aşkı, zevki ve eğlenceyi gerçekçi bir üslupla dile getirmiştir. O, -— gibi üzüntü ve acılarını tasavvufi kavramlardan hareketle sembolik bir dille yansıtan yanık bir âşık değil neşeli bir kişiliktir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Hoca Dehhani – Nesimi
B) Nedîm – Fuzûli
C) Bâkî – Hayali
D) Zâtî – Şeyhülislam Yahya
E) Bağdatlı Rûhî – Şeyh Galip
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
—–—, konuşulan Türkçeyi roman ve hikâye dili haline getirmiş ve bu özelliği ile bütün çağdaşlarının takdirini kazanmıştır. Yalın dili, mizah dergilerindeki yazılarında keskinleşen alaycı ifadesi, seçtiği konular, canlandırdığı tipler, özgün anlatım tekniğiyle her seviyeden okuyucunun kendisinde bir şeyler bulduğu ve vazgeçemediği bir yazar olmuştur. Anadolu’daki gezilerinin izlenimlerini derlediği Anadolu Notları, onun denemeci yanını da ortaya koyan önemli bir eseridir. Bu kitaptaki nice parça, okuyucuyu gerçeğin birçok köşesiyle karşılaştırır. Romanlarında canlandırdığı kişilerini asla feda etmekten yana olmaması, onun bu insanları değişik cepheleriyle tanımış olmasından ——kaynaklanır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
B) Reşat Nuri Güntekin
C) Halide Edip Adıvar
D) Refik Halit Karay
E) Memduh Şevket Esendal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Yazılarımda, sanıyorum bir tek annemin tesirinde kaldım. İlk romanım Küçük Dünyada, bence bu tesir açıkça görünür. İkinci romanım Azap Toprakları’nda kendi üslubumu buldum gibi… Konu bulmaya ve nasıl yazdığıma gelince söz gelimi bir konu gelir içimden, mesela Bulgaristan’daki Türklerin durumu yahut sendika olayları… Böyle şeyleri ve konuyu düşünürken karakterler doğar, önemli karakterler ekseri kendi isimlerini beraberlerinde taşıyıp getirirler, ben bu isimleri değiştirmeyi uğursuzluk addettiğim için ne gelmişse onu yazarım.
Bu parçada romancılığından ve yazma yönteminden söz eden yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Emine Işınsu
B) Sevinç Çokum
C) Adalet Ağaoğlu
D) Halide Nusret Zorlutuna
E) Samiha Ayverdi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
(I) Ingiliz evren bilimci Stephan Hawking bugün neredeyse herkesin tanıdığı, başarılı bir bilim insanıdır. (II) ALS hastalığı Hawking’in vücut fonksiyonlarını büyük ölçüde etkiliyor ama onun insanlarla iletişim kurmasına engel olamıyor. (III) Başarısının önemli bir kısmı, daha önce birbirinden ayrı alanlar okarak görülen kuantum mekaniği, genel görelilik ve termodinamiği birleştirebilmesinden kaynaklanıyor. (IV) Hawking, bu sayede bilim dünyasına, başta kara deliklerin özellikleri olmak üzere birçok konuda yeni fikirler sunmuştur. (V) Ama dünya çapında tanınmasında bilimsel çalışmaları kadar kitaplar yazmasının, konferanslara katılmasının ve çalışmalarının sonuçlarını geniş kitlelerle paylaşmasının da payı var.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
(I) Simitçi Mehmet Amca’nın evinin karşısındaki kerpiç binaların hepsi yıkılmış. (II) İnşaat tabelaları dikilmiş yıkıntıların üzerine. (III) Bu sokağın eskileri yavaş yavaş çekilmişler buradan. (IV) Mehmet Amca, birkaç kişi ve birkaç eski ev kalmış bu sokakta. (V) Evinin önüne minder atıp oturan ihtiyarlar ve o sokaktaki bakkal dükkânı da yıkılan kerpiç evlerle beraber hatıralara karışıp gitmişler.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde mecazlı söyleyişe yer verilmiştir?
A)I. ve II.
B) II. ve III.
C) III. ve IV.
D) III. ve V.
E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Devrin siyasi koşulları gereği içe kapanma, maraziliğe varan bir melankoli ve kişisellik bu grubun olumsuz özellikleri gibi görülse de estetik değerlerde derinleşme ve gelişme daha belirgindir. Yeni bir edebî dilin oluşmasını ve gelişmesini sağlamışlardır ama bir önceki nesil tarafından sadeleştirilmeye çalışılan yazı dilini yeniden ağırlaştırdıkları için eleştirilmişlerdir. Gerek şiirde gerekse nesirde ahenkli kelimelere, Arapça ve Farsça tamlamalara, eski sözlüklerde bulunan fakat Arapça ve Farsçada dahi artık kullanılmayan bazı sözcüklere şiirlerinde yer vermişlerdir.
Bu parçada sözü edilen edebî topluluk veya dönem aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yedi Meşale
B) Tanzimat
C) Millî Edebiyat
D) Servetifünun
E) Garip
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Lyon, bir milyonu aşan nüfusuyla (I) Fransa’nın üçüncü büyük kenti. UNESCO’nun (II) Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu tarihî (III) kent merkezindeki dar sokaklar, tüneller görülmeye değer. Sinema bu kentte icadedilmiş. (IV) Bu nedenle sinemanın ana vatanı (V) sayılıyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Geleneksel Türk tiyatrosu ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Dramatik türde sadece Karagöz ve orta oyununu bilen Türk seyircisi, Tanzimat’tan sonra türün Avrupai şekillerini de tanımaya başlar.
B) Karagöz ve orta oyunundaki tüm tipler, tek bir kişi tarafından taklit yoluyla canlandırılır.
C) Karagöz ve orta oyununda, olayların akışı başlıca iki kişinin üzerindedir.
D) Karagöz ve orta oyununda Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan farklı etnik zümrelerin şiveleri önemli rol oynar.
E) Karagöz ve orta oyununda diyaloglar belli bir çerçeve doğrultusunda doğaçlama olarak gerçekleştirilir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
(I) Günümüzde çok sayıda Kızıldeniz kökenli canlı türü Akdeniz’e girip yerleşmiş durumda. (II) Bugün Akdeniz’de yapacağınız her dalışta Kızıldeniz kökenli türler görmek mümkün. (III) Hatta denilebilir ki bu türlerin girişi aynı hızla devam ederse gelecekte yeni türler görmek çok daha zor olacak. (IV) Çünkü Kızıldeniz kökenli türler, yeni türlerin üzerinde kolayca baskı kuruyor ve onların yaşam alanlarını daraltarak ortamdan uzaklaşmalarına sebep oluyor. (V) Bu türlerden biri de bilimsel adı Halophila stipulacea olan geniş yapraklı “deniz çayırı”dır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir çıkarım söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
I.
Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet dense sana yakışır dağlar
II.
Tut atalar sözün kalbi selim ol
Gönülden gönüle yol var demişler
Gider yavuzluğu tab’ı halim ol
Sarp sirke kabına zarar demişler
Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliklerinden biri değildir?
A) Redife yer verilmesi
B) Yarım kafiyenin kullanılması
C) Hece vezniyle yazılması
D) Söz sanatlarından faydalanılması
E) Yalın bir söyleyiş tercih edilmesi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Bu şehirde sokaklar seni düşünür
Bu sokaklarda evler seninle dolu
Bu evlerde huzur bir şarkıdır söylediğin
Sen yürürken bir kilim dokunur kilometreler boyunca
Düşer kaldırımlara nakış nakış güzelliğin
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birinci dizede, insana ait bir özellik cansız bir varlığa nispet edilerek etkileyicilik sağlanmıştır.
B) İkinci dizede, “seninle” sözcüğündeki mecazımürselle sevgiliye ait kimi özellikler çağrıştırılmıştır.
C) Üçüncü dizede, “huzur” ile “şarkı” sözcükleri arasında bir tezatlık söz konusudur.
D) Dördüncü dizede, sevgilinin güzelliği mübalağa yoluyla dile getirilmiştir.
E) Beşinci dizede, güzellik istiare yoluyla somut bir nesne gibi düşünülmüştür.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
“Yaptığım tablolar, kişiye özeldir; belki aylarca askıda sessizce durur, ta ki sahibine kavuşana dek.” diyen bir ressam, sanat eserleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine dikkat çekmektedir?
A) Hayal dünyamızı genişleten ürünler olduğuna
B) Sanatçının yaşamından izler taşıdığına
C) Herkesin dünyasına hitap etmediğine
D) Belli bir birikim sonucunda oluştuğuna
E) Öğretici bir yönünün bulunmadığına.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Bence şiir bir şekil meselesidir. Şekil her şeyden evvel dilin vezin ve kafiye ile yoğrulmasıdır. Vezin, kafiye ve şiire ait diğer kurallar, yavaş yavaş kişisel bir teknik haline gelir. Bu sayede dile önce kendi sesimiz ve biraz da benliğimiz, iç hayatımız, tecrübelerimiz girer. Bütün mesele dili, kendi sesimiz yapmaktır.
Aşağıdakiler hangisi bu şiir anlayışıyla eser vermiş olamaz?
A) Ahmet Hamdi Tanpmar
B) Ziya Osman Saba
C) Ahmet Haşim
D) Yahya Kemal Beyatlı
E) Orhan Veli Kanık
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Şiirini kendinden önceki şiir zincirine bir yeni halka olarak ekleyemeyen ozanın yaşayabileceğine hiç inanmadım. İlk kitabımdan bu yana, geçmiş Türk şiirinin rüzgârları, şiirlerimin arasında kendini hissettirdi. Duvar’da, Sisler Bulvarı’nda, Yağmur Kaçağı’nda daha çok Dadaloğlu, Köroğlu bir yandan; Gevherî, Dertli ve Zihnî de öte yandan olmak üzere bir halk şiiri, destan şiiri soluğu vardır. Sonra Divan şiirini hesaba katmamanın yanlış hatta sersemce bir iş olacağını düşündüm. Ben Sana Mecburum, Bola Çiçeği bu düşüncemin denemelerini gün ışığına çıkarmıştır.
Bu parçada kendisinden söz eden sair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Attila İlhan
B) Turgut Uyar
C) İlhan Berk
D) Edip Cansever
E) Sezai Karakoç
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Yazarlar, eserlerinde içinde yaşadıkları toplumların tarihlerini konu olarak seçebilirler. Örneğin, Kırımlı yazar Cengiz Dağcı, II. Dünya Savaşı sırasında değişik cephelerde yaşanan vahşeti ilk romanı Korkunç Yıllar ve onun devamı olan Yurdunu Kaybeden Adam başta olmak üzere Türkiye Türkçesi ile yazdığı romanlarında anlatmıştır. Bu romanlarda olduğu gibi yakın tarihimiz de edebiyatımızda farklı yazarlarca konu edilmiştir. Türk edebiyatında özellikle Kurtuluş Savaşı’nın izleri eserlere yansımıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada dile getirilen düşünceye yönelik eserlere örnek olamaz?
A) Yorgun Savaşçı
B) Sahnenin Dışındakiler
C) Dersaadet’te Sabah Ezanları
D) Avare Yıllar
E) Küçük Ağa
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
(I) Ünlü Fransız filozoflarından olan Rene Descartes, özellikle “Düşünüyorum, öyleyse varım.” cümlesiyle tanındı. (II) 17. yüzyılın başlarında yaşayan ve rasyonalizmin kurucularından olan Descartes, elbette ki bilime bu cümlenin çok daha ötesinde katkılarda bulundu. (III) Fizik ve analitik geometrideki çalışmalarıyla tanındı, düşünceyi her türlü dogmanın üstünde tuttu, metodik kuşkuculuğu benimsedi ve her fâni gibi öldü. (IV) Günümüze kadar Descartes’ın, kraliçenin özel davetiyle gittiği İsveç’te ağır kış koşullarına dayanamayıp zatürreden öldüğü söyleniyordu. (V) Paris ve Stokholm arşivlerinde yıllarca yapılan bir araştırmanın ürünü olan bir kitap, gerçeğin farklı olabileceğini söylüyor. (VI) Erlangen Üniversitesi öğretim üyelerinden Theodor Ebert’a göre Descartes herhangi bir hastalıktan değil, Katolik bir rahibin kendisine verdiği arsenikli ekmek yüzünden öldü.
Descartes’ın anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) II. cümlede, hangi düşünce akımının öncüsü olduğu belirtilmiştir.
B) III. cümlede, bilim dünyasına olan bakış açısı verilmiştir.
C) IV. cümlede, bilinen ölüm nedeninden söz edilmiştir.
D) V. cümlede, yaptığı araştırmaların çokluğuna işaret edilmiştir.
E) VI. cümlede, ölümünün farklı bir sebebe bağlı olabileceği dile getirilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim
İnan ki ne demiş isem görüp de söylemişim
Şudur benim cihânda en beğendiğim meslek
Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek
Bu dizelerde dile getirilen düşünce, aşağıdaki edebi akımlardan hangisi ile ilişkilendirilebilir?
A) Romantizm
B) Realizm
C) Sembolizm
D) Sürrealizm
E) Klasisizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Türk edebiyatında gerçek anlamda ilk mizahi ürünler; masallar, fıkralar ve seyirlik oyunlardır. Divan edebiyatında bir kimseyi yermek, olumsuz bir gidişatı eleştirmek amacıyla yazılan hicviyeler de bir çeşit mizah ürünüydü. Bu tür metinlerde abartılı bir dil kullanılır ve hicvedilen kişi âdeta yerin dibine geçirilmeye çalışılırdı. -—, bu bağlamda akla gelen ilk örneklerden biridir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Nâbî’nin Hayriyye’si
B) Şeyhî’nin Harnâme’si
C) Nef’î’nin Siham-ı Kaza’sı
D) Bağdatlı Rûhî’nin Terkib-i Bend’i
E) Fuzûli’nin Şikâyetname’si
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Genellikle bir sanat değeri taşımayan bu nedenle de edebî bir tür sayılmayan; öğretme, tanıtma ve tasvir etme amacı taşıyan; konuları bakımından bir bölgeyi, bir eşyayı veya bir insanı işleyen -—, son yıllarda gazeteyle birlikte yaygınlaşmıştır. Görüntülü iletişim araçlarının hayatımıza girmesiyle beraber bu tür. ayrı bir mahiyet kazanarak televizyon ve sinemaya taşınmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) konferans
B) sempozyum
C) röportaj
D) açık oturum
E) panel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Spor, her türden bedensel hareketin bir bileşkesi olarak ortaya çıkar. Koşarken bacaklarımız, tenis oynarken kollarımız, yüzerken neredeyse tüm vücudumuz hareket eder. Sayısız spor çeşidi ve hareketi, kas gelişimini tetikler. Böylece vücudumuz daha esnek ve güçlü hâle gelir. Spor esnasında salgılanan hormonlar ile kendimizi daha iyi ve mutlu hissederiz. Spor, ruh sağlığımızı da olumlu etkiler. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.” sözü, bu harika sonuçları geniş kitlelere ilan etmek için söylenmiş güzel bir sözdür.
Bu parçada sporla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Ruh sağlığına katkısına
B) Vücut gelişimini sağladığına
C) Harekete dayalı bir faaliyet olduğuna
D) Doğru beslenmeyle ilişkisine
E) Birçok dalı olduğuna
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
Ben “edebî” sayılabilecek hiçbir eser yazmadım. Çünkü benim eserlerimin çoğunu yazdığım sıralarda edebiyattan anlamayanlar, toplumumuzun büyük çoğunluğunu teşkil ediyordu. Benim emelim de fazlaca eser vererek çoğunluğa hitap etmek, onları aydınlatıp dertlerine tercüman olmaya çalışmaktı. Zaten edebiyat yapmaya ne vaktim ne de kalemim müsaitti. Bence o dönemde “edebî” eser vermek, karnını doyuramamış bir kimseye meyve ikram etmek kadar garip bir hareketti.
Aşağıdakilerden hangisinin edebiyat anlayışı, bu parçadaki yazarla örtüşür?
A) Sami Paşazâde Sezai
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Mehmet Rauf
D) Halit Ziya Uşaklıgil
E) Abdülhak Hamit Tarhan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Sanatçı, Divan edebiyatını Doğu’nun; Tanzimat ve Servetifünun edebiyatlarını ise Batı’nın birer kopyası ve taklidi saydığı için onlara millî sanat gözüyle bakmıyordu. Ona göre gerçek millî edebiyat ancak halk edebiyatıydı. Çünkü Türklerin kültürü, dili, duygu ve hayalleri ancak onda mevcuttu. Kendisi aslında destan ve masallardan çıkarılacak bir Türk romantizmi peşindeydi. 1913 yılından sonra dil, üslup ve kullandığı vezin bakımından Yeni Lisan anlayışının ilkelerine sadık kaldı. Şiirlerini Kızıl EIma, Yeni Hayal ve Altın Işık isimli kitaplarda topladı.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ömer Seyfettin
B) Ali Canip Yöntem
C) Mehmet Emin Yurdakul
D) Ziya Gökalp
E) Rıza Tevfik Bölükbaşı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
Ya sen ey karınca taciri gazeteci
Ağzının içinde bir sap ebegümeci
Kaşlarında macera gözlerinde oyun
Şeytan gibi kaçan yollu bisikletinle
Yırtık çizmelerin kadife kasketinle
Getir o eski sevincini çocukluğun
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) 13’lü hece ölçüsü ile yazılmıştır.
B) Didaktik bir üslup kullanılmıştır.
C) Benzetmeye başvurulmuştur.
D) Tasvirden yararlanılmıştır.
El Geçmişe özlem dile getirilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
I. Bu merak, son yıllarda İtalya’da nelerin değiştiğine yönelik sorular silsilesi aslında.
II. Algımızın bizi rahatlatmasına rağmen İtalya’da doğa, insanlığın geçirdiği değişimin çırpınışlarını pek hissettiremedi bize.
III. İtalya’da birçok şeyin değişmediğini söyleyen algımız bizim rahatlamamızı sağlıyor.
IV. Uzun bir aradan sonra tekrar geldiğimiz İtalya’da daha ilk andan itibaren içimizi bir merak kaplıyor.
V. Soruların cevabını her zaman kendinden emin olan algımızın vermesini bekliyoruz.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
Ne kitap sayfaları ne gazete kâğıtları; hiçbiri bir edebiyat dergisinin yaprakları kadar yakışmıyor okurun parmaklarına. Bu, dünyayı harflerle tamir etmek isteyen gönüllülerin, dünyanın ancak harflerle tamir edileceğine inanan insanlara tattırdıkları bir ayrıcalıktır. Bir edebiyat dergisini çıkaranlar; dergilerinin yapraklarına sadece kelimeleri değil ormanlardan kesilip getirilen ağaçların hafızasındaki sayısız kuş sesini, sayısız gün batımını, sayısız çiy tanesini de pay ederek sanki kullandıkları kâğıda başka türden bir hayat vermek istemişlerdir. Edebiyat dergilerinin, dokundukça parmaklarımızı biraz daha incelten kimyaları, yapraklarına sinmiş o kuş seslerinden, o gün batımlarından kaynaklanıyor olsa gerek! Yalnızca kâğıda değil kâğıdın kaynağına ve onun sökülüp getirildiği özgür iklimlere duyulan minnet boşuna değildir elbette.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Mecaz anlamlı sözcükler kullanılmıştır.
B) Betimleme öğelerine yer verilmiştir.
C) Çıkarımda bulunulmuştur.
D) Karşılaştırma yapılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
Sinema, sadece hikâyeyi veya durumu perdeye taşımakla ilgili bir süreç değildir bence. Sinemayı on adımlık bir süreç olarak düşünecek olursak belki sadece iki adımı, kamera çekimleri ve kurgu ile ilgilidir. Oysa pek çok festival sinemacısı, bu iki adımın bütün sürecin ta kendisi olduğunu düşünmektedir. Bu, yaratıcı üretimi doğrudan doğruya olumsuz etkileyen bir yaklaşımdır. Geriye kalan sekiz adım bizim nasıl olduğumuzla ilgilidir; ne okuduğumuz, neye inandığımız, nereleri gördüğümüz, ne yaşadığımız, ne yaşamak istemediğimiz…
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Öznellik söz konusudur.
B) Neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur.
C) Koşul dile getirilmiştir.
D) Açıklamadan yararlanılmıştır.
E) Örneklemeye yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
Türk nesri, -— ile edebî bir kimlik kazanmıştır. Divan edebiyatının özenli hatta bir çeşit süslü nesrinin ilk büyük sanatkarı odur. Fars edebiyatının secili cümlelerini ve mecazlı anlatımını benimsemiş olan sanatçı. bir bakıma klasik nesrin temelini attığı dinî-tasavvufi içerikli -— adlı eserinin ön sözünde, eseri güzel görünsün diye bu tür söz sanatlarına yöneldiğini belirtmiştir. Eserin dili süslü ve özenli olsa da devrine göre anlaşılabilir biçimdedir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Âşık Paşa – Garibnâme
B) Nergisi – Nihâlistan
C) Sinan Paşa – Tazarrunâme
D) Veysi – Hâbname
E) Evliya Çelebi – Seyahatname
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
Edebiyatımızda, tabiat ve mizacını şiirlerine onun gibi yansıtabilen pek az şair vardır. Sevgi ve nefretleri, kırgınlık ve sevinçleri, umut ve bezginlikleri, fazileti ve gururu, buğuz ve istihzası, elle tutulurcasına şiirinden sezilir. Gerçekten de onun çok etkili ve mağrur bir kişiliği olduğu yargısı, hatıra yazan bütün arkadaşlarının ortak yargısını oluşturur. Yahya Kemal Beyatlı ise onun bu özelliğini Portreler adlı kitabında “Hırsını yenemeyecek derecede kindar.” cümlesiyle özetlemektedir. Özellikle İstanbul’a olan kinini anlattığı şiiri, Yahya Kemal’in bu cümlesine iyi bir örnektir.
Bu parçada mizacından ve şiirinden söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mehmet Âkif Ersoy
B) Süleyman Nazif
C) Cenap Şehabettin
D) Namık Kemal
E) Tevfik Fikret
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
Bazı özellikleri verilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Turan Oflazoğlu
B) Cevdet Kudret
C) Necati Cumalı
D) Haldun Taner
E) Turgut Özakman
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
Edebiyatımızda bazı sanatçılar eserlerinde işledikleri konulara göre takma isimlerle anılır olmuştur. Masalcı Baba, Bayrak Şairi, Halikarnas Balıkçısı, Destan Şairi, Evler Şairi… bunlardan bazılarıdır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada takma isimleri belirtilen sanatçılardan biri değildir?
A) Arif Nihat Asya
B) Behçet Necatigil
C) Cevat Şakir Kabaağaçlı
D) Faruk Nafiz Çamlıbel
E) Eflatun Cem Güney
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
Şiirde yenilikten kastım, genç şairin ilk bulduğu şiire saldırmakla işe başlaması değil. Şiirde yenilik, şairin yapması gerekenleri iyi tespit edip doğru zamanı beklemesiyle bağlantılı aslında. Cesareti tek başına yeterli görmek, şairin ölü dogmasına veya kaleme aldıklarının yankısız bir deneme olarak kalmasına neden olacaktır. Bilgi ve birikim için de aynı durum geçerlidir.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirde cesaret, gereksiz yerde yansıyıp kaybolan bir sese benzer.
B) Bilgi ve birikim er ya da geç şiir yaşantısında yeniliği doğuracaktır.
C) Büyük şairler, gençken sessiz kalıp olgunluklarında ortaya çıkmıştır.
D) Yenilikçi şair, bilgi ve birikimiyle yerinde bir hamle için fırsat kollar.
E) Şairin yenilikçi olabilmesi için farklı şiir ortamlarında bulunması gerekir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
(I) Ünlü Fransız filozoflarından olan Rene Descartes, özellikle “Düşünüyorum, öyleyse varım.” cümlesiyle tanındı. (II) 17. yüzyılın başlarında yaşayan ve rasyonalizmin kurucularından olan Descartes, elbette ki bilime bu cümlenin çok daha ötesinde katkılarda bulundu. (III) Fizik ve analitik geometrideki çalışmalarıyla tanındı, düşünceyi her türlü dogmanın üstünde tuttu, metodik kuşkuculuğu benimsedi ve her fâni gibi öldü. (IV) Günümüze kadar Descartes’ın, kraliçenin özel davetiyle gittiği İsveç’te ağır kış koşullarına dayanamayıp zatürreden öldüğü söyleniyordu. (V) Paris ve Stokholm arşivlerinde yıllarca yapılan bir araştırmanın ürünü olan bir kitap, gerçeğin farklı olabileceğini söylüyor. (VI) Erlangen Üniversitesi öğretim üyelerinden Theodor Ebert’a göre Descartes herhangi bir hastalıktan değil, Katolik bir rahibin kendisine verdiği arsenikli ekmek yüzünden öldü.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C)IV. D)V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
Aşağıdakilerden hangisi, ögelerinin sıralanışı yönünden “Gözlerimi açtığımda saatim ve bozuk paralarım, baş ucumdaki komodinin üzerinde garip bir ölü doğa resmi gibi duruyordu.” cümlesiyle aynıdır?
A) Öğlen, arkadaşım bize gelince çocuklar gibi sevinmiştim.
B) Sabah annemle ben evin yanındaki parkta bir iki saat yürümüştük.
C) Geçenlerde burada da ulaşımı engelleyecek derecede yoğun bir kar yağışı olmuştu.
D) Geçen yıl yağan şiddetli yağmurda dizlerime kadar suya batmıştım.
E) Eve gelirken babam uzun zamandır görmediği bir arkadaşına rastlamıştı.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
Evet, doğru. Hepimiz, içimizde tanımadığımız onlarca insanla dolaşıyoruz. Farklı yaşlardaki ben’ler, hepsi ayrı ayrı insanlar… Ve diyorsun ki “Bu ben değilim!” Haklısın belki ama o, eski sen! Bugün kendine benzer görmediğin insanları dışlıyorsun ya hani, işte sen de ötekileştirdiğin o insanlar gibiydin.
Bu parçada geçen “Hepimiz, içimizde tanımadığımız onlarca insanla dolaşıyoruz.” sözüyle vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kendimizi olduğumuz gibi kabullenmenin sanıldığı kadar kolay olmadığı
B) Yaşamımızın çeşitli dönemlerine özgü özellikleri içimizde taşıdığımız
C) Çevremizdeki insanların kişiliğimizin farklı yönlerini biçimlendirdiği
D) Yaşam şartlarının insanı ne kadar değiştirdiğini zamanla fark ettiğimiz
E) Yaşlandıkça değişebileceğimiz gerçeğiyle artık yüzleşmemiz gerektiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
Yazma azmim nedense son zamanlarda tamamen kaybolmuştu. Oysa biliyordum, kervan yolda düzülür; fikir ne kadar iyi olursa (I) olsun yazmaya başlamadan yazamaz (II) yazmayı sürdürmeden metni bitiremezsiniz. Sonuçlandırmadığınız zaman da fikrinizin iyi olup olmayışının (III) bir fikrinizin dahi olmamasının (IV) konuyu araştırmak için harcadığınız sürenin (V) topladığınız kaynakların hiçbir önemi yoktur.
Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisine virgül (,) konulamaz?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
Gestalt psikolojisine göre bir parçayı ait olduğu bütünden soyutlayıp incelemek hatalıdır. Çünkü bir bütün, kendisini oluşturan parçaların basit bir toplamı değil, parçaların toplamından daha fazla bir şeydir; örneğin bir melodi kendisini oluşturan notaların basit bir toplamı değil, bu notaların bir sisteme göre düzenlenişinin ürünüdür. İnsanı anlamlandırırken de bu psikolojiden yola çıkmakta fayda var. Sonuçta, -—.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) insanı anlamak istediğimizde çevresi ve iç dünyasını bir arada ele almalıyız
B) sosyal ve fiziksel çevremiz algılarımızın oluşmasında önemli bir role sahiptir
C) çevremize yönelik algılarımız, çevremizi şekillendirme gücüne sahiptir
D) insan ve çevre karşılıklı etkileşim içindedir, birbirlerini şekillendirirler
E) diğer insanları algılama şeklimiz onları etkileyip aynı zamanda da değiştirebilir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 41 |
Seni sevmek bana verse de çile
Yılmadan çekerim yeter ki he de
Senin gibi biten ender bir güle
Gözyaşı dökerim yeter ki he de
Bu dörtlüğün nazım türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Taşlama
B) Koçaklama
C) Güzelleme
D) Ağıt
E) Destan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 42 |
I . İntibah – Ali Bey
II. Araba Sevdası – Bihruz Bey
III. Mai ve Siyah – Ahmet Celâl
IV. Şıpsevdi – Aliye
V. Eylül – Necip
Yukarıdaki numaralanmış roman-kahraman eşleştirmelerinden hangileri yanlıştır?
A) I. ve III.
B) II. ve III.
C) II. ve V.
D) III. ve IV.
E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 43 |
(I) Bugün devlet ve vakıf üniversitelerinde, öğrencilerin hem kendilerini iş yaşamına hazırlamaları hem de deyim yerindeyse cep harçlığı kazanmaları için değişik çalışma programları mevcut. (II) Bu programlar sayesinde öğrenciler bir yandan eğitimlerini ara vermeksizin sürdürürken bir yandan da üniversite içindeki çalışma ortamında iş deneyimi kazanıyor ve ihtiyaçlarının en azından bir kısmını karşılayabilecekleri küçük bir gelir elde ediyorlar. (III) Üniversiteden mezun olduktan sonra öğrencilerin öz geçmişlerine yazabilecekleri bu ilk tecrübeleri, iş bulmalarına yardımcı olduğu gibi işlerine kolayca adapte olmalarını da sağlıyor. (IV) Böylece öğrenciler, okul için değil hayat için öğrenmeye ilk adımlarını atıyorlar. (V) Bu sayede öğrenciler, mezun oluncaya kadar geçen sürede akademik gelişimlerinin yanı sıra ilgi, yetenek ve kariyer hedefleri doğrultusunda da eğitici etkinliklerde bulunuyor; yaşamlarını daha renkli, eğlenceli ve keyifli hâle getiriyorlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, öğrencilere sunulan imkânlarla ilgili tespit yapılmıştır.
B) II. cümlede, önceki cümleyle ilgili ek bilgi verilmiştir.
C) III. cümlede, öncekilerden farklı bir kazanımdan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede, öğrenmenin amaçlarından biri dile getirilmiştir.
E) V. cümlede, öğrencilerin iş bulmalarındaki kolaylıktan söz edilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 44 |
XVI. ve XVII. yüzyıllarda yaşayan, Yunus Emre ile Nasreddin Hoca gibi nereli olduğu konusunda değişik rivayetler bulunan bir saz şairidir. Çukurova, Balkanlar, Azerbaycan, Türkmenistan gibi değişik bölgelerde yaşadığı düşünülen saz şairi hakkındaki bir başka tartışma da Barak veya Varsak boyuna mensup olup olmadığıdır. Şiirlerinin temasını genellikle güzellik ve gurbet kavramları oluşturan âşık, bütün şiirlerini hece ölçüsüyle söylemiştir.
Bu parçada söz edilen saz şairi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Köroğlu
B) Âşık Ömer
C) Karacaoğlan
D) Ercişli Emrah
E) Gevherî
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 45 |
İnsanın kendi dünyasından başkalarının dünyasına geçmesi güçtür. Her yazarda geçerli olan bu durum, benim için de geçerlidir. Bu nedenle yazmaya başlamadan önce kimi sorularla kendimi bir sınavdan geçirir, yazacağım kahramanlarla özdeşleşir, sonra yazmaya koyulurum. İlk cümleleri ararken kendimi daha önce hiç görmediğim, kocaman bir şehirde hisseder, yolları şaşırmaktan ürkerim. Aylar, yıllar boyu yazacaklarımı inceden inceye planlamış, dahası romanın bitmiş hâlini görmeye başlamışımdır ama yine de harita yabancı, karışık, çıkışsız görünür gözüme. Yolculuğa hangi dönemeçten girmeli? Hangi köşeleri yoklayarak o vurucu sözcükleri saklandıkları yerden çekip çıkarmalı? Benim için en zor iş, pusulam olacak o ilk sayfadır. Onlarca başlangıçtan, karardan ve gidiş gelişten sonra kapıyı aralarım ama hiçbir zaman en doğru başlangıcı yaptığımdan emin olamam.
Aşağıdakilerden hangisi böyle diyen bir yazarın yazma tutumuyla bağdaşmaz?
A) Romanın daha başlangıcındayken sonunu bilme
B) Bir ön hazırlıktan sonra yazmaya başlama
C) Kendisiyle ilgili iç gözlem yapma
D) Roman kişileriyle bütünleşme
E) Yaşamının kararsızlığını üslubuna yansıtma
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 46 |
İlk şiirini 1927’de Güneş dergisinde yayımlayan şairin ilk dönem şiirlerinde Ahmet Haşim’in belirgin bir etkisi görülür. Bireysel duygulanmalarını estetikçi bir yaklaşımla şiirin dünyasında buluşturur. Karamsar ve içe dönük bir şairdir. 1940 yılına kadar yazdığı şiirleri romantik, bu tarihten sonraki şiirleri ise toplumsal gerçekçi bir özellik taşır. Devrin sosyal yapısı ve geçim sıkıntısı Nâzım Hikmet’in de etkisiyle onu toplumu önceleyen bir sanat anlayışına yaklaştırır. Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Devam, Üsküdar’da Sabah Oldu gibi şiir kitaplarının yanında birçok güldürü dizileri de yayımlanan -—, kendi şiirini “yaşadığı çağa tanıklık eden ve konularını yaşadığı çağdan alan somut bir şiir” şeklinde özetler.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Rıfat Ilgaz
B) Cahit Irgat
C) Sabahattin Ali
D) Ataol Behramoğlu
E) İsmet Özel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 47 |
(I) ben tarihsel romanı genişletilmiş şimdiki zaman” olarak görüyorum. (II) Eliot da böyle düşünüyor; tarihsel romanın, geçmişi bugüne taşıması noktasında. (III) Geçmişin bir anlamı olduğunu düşünecek olursak bu anlamın, bugünün insanına ne ifade ettiğini anlatan bir roman da tarihsel bir roman olarak görülebilir. (IV) Kısacası tarihin farklı iki yorumu biçiminde algılanan “genişletilmiş şimdiki zaman” kavramı benim için önemlidir. (V) İster bugünden geçmişe dönüşümüz biçiminde algılansın bu kavram; ister geçmişin bugüne taşınması biçiminde…
Tarihsel romanın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir değerlendirme yapılmıştır.
B) II. cümlede, önceki cümleyi desteklemek için tanık gösterilmiştir.
C) III. cümlede, bir koşul ve buna bağlı bir olasılıktan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede, bir kavramın tanımı yapılmıştır.
E) V. cümlede, bir kavramın farklı yorumlanmasından söz edilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 48 |
Koca şehrin üstünde ipi kopmuş bir uçurtmayım;
Rüzgârlara kayıyor göğsüm sarsıla sarsıla.
Koca şehrin üstünde ipi kopmuş bir uçurtmayım;
Ki uçurtmuştu beni çocukluğum, hülyalarıyla.
Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünsüz benzeşmesi
C) Ünlü düşmesi
D) Ulama
E) Ünlü daralması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 49 |
• 12. yüzyılda Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır.
• Türk kültürünün Orta Asya sahasında İslamiyet’in kabulüyle başlayan değişiminin ve yeniden yapılanmasının ilk ürünlerindendir.
• Eser, İslam ruhuna uygun ideal insan ve toplum oluşturma çabalarının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Bazı özellikleri verilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Divan-ı Hikmet
B) Kutadgu Bilig
C) Atabetü’l-Hakayık
D) Divanü Lügâti’t-Türk
E) Vesiletü’n-Necât
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 50 |
Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisi Yunus Emre olan ilahi; Allah aşkını konu edinen, onu övmek için özel bir ezgiyle yazılıp söylenen, herhangi bir tarikat izi taşımayan şiirlerdir. Bu şiirler; söylendiği yere, kesime veya tarikata göre farklı isimler alır.
Aşağıdakilerden hangisi bu isimlerden biri değildir?
A) Âyin
B) Nefes
C) Tapuğ
D) Devriye
E) Deme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 51 |
Öğleden önceleri, yemiş toplayan işçilere yardım ederdim. Sabahları yaptığım bu beden hareketlerinin doğurduğu neşe (sevinç) (I) ile yemek saatinde istirahat etmek (nefes almak) (II) bana çok tatlı geliyordu. Bu durum uzar da güzel havanın çekiciliğine dayanamazsam (karşı koyamazsam) (III) buralardan kaçar (görünmeden gider), (IV) bir sandala atlayıp (binip) (V) gölün ortasına kadar giderdim.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi, ayraç içinde verilen açıklamasıyla anlamca uyuşmamaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 52 |
(I) Bugün devlet ve vakıf üniversitelerinde, öğrencilerin hem kendilerini iş yaşamına hazırlamaları hem de deyim yerindeyse cep harçlığı kazanmaları için değişik çalışma programları mevcut. (II) Bu programlar sayesinde öğrenciler bir yandan eğitimlerini ara vermeksizin sürdürürken bir yandan da üniversite içindeki çalışma ortamında iş deneyimi kazanıyor ve ihtiyaçlarının en azından bir kısmını karşılayabilecekleri küçük bir gelir elde ediyorlar. (III) Üniversiteden mezun olduktan sonra öğrencilerin öz geçmişlerine yazabilecekleri bu ilk tecrübeleri, iş bulmalarına yardımcı olduğu gibi işlerine kolayca adapte olmalarını da sağlıyor. (IV) Böylece öğrenciler, okul için değil hayat için öğrenmeye ilk adımlarını atıyorlar. (V) Bu sayede öğrenciler, mezun oluncaya kadar geçen sürede akademik gelişimlerinin yanı sıra ilgi, yetenek ve kariyer hedefleri doğrultusunda da eğitici etkinliklerde bulunuyor; yaşamlarını daha renkli, eğlenceli ve keyifli hâle getiriyorlar.
Bu parçadan üniversitelerdeki çalışma programları ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Öğrencilerin kişisel gelişimine yardımcı olmaktadır.
B) Öğrencilere, okul yaşamlarında ekonomik getiri sağlar.
C) Yaşamı, öğrenciler için daha keyifli kılmaktadır.
D) Öğrencilerin branşlaşmada doğru tercih yapmalarını sağlamaktadır.
E) Öğrencilerin çalışma hayatına uyum sürecini kolaylaştırmaktadır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 53 |
Ne kitap sayfaları ne gazete kâğıtları; hiçbiri bir edebiyat dergisinin yaprakları kadar yakışmıyor okurun parmaklarına. Bu, dünyayı harflerle tamir etmek isteyen gönüllülerin, dünyanın ancak harflerle tamir edileceğine inanan insanlara tattırdıkları bir ayrıcalıktır. Bir edebiyat dergisini çıkaranlar; dergilerinin yapraklarına sadece kelimeleri değil ormanlardan kesilip getirilen ağaçların hafızasındaki sayısız kuş sesini, sayısız gün batımını, sayısız çiy tanesini de pay ederek sanki kullandıkları kâğıda başka türden bir hayat vermek istemişlerdir. Edebiyat dergilerinin, dokundukça parmaklarımızı biraz daha incelten kimyaları, yapraklarına sinmiş o kuş seslerinden, o gün batımlarından kaynaklanıyor olsa gerek! Yalnızca kâğıda değil kâğıdın kaynağına ve onun sökülüp getirildiği özgür iklimlere duyulan minnet boşuna değildir elbette.
Bu parçadan hareketle edebiyat dergileriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Diğer türlere göre daha fazla sevilmesi kağıdının niteliğinden kaynaklanır.
B) Ağaçtan üretilen dergi sayfalarında doğanın güzelliği de okurla buluşur.
C) Kâğıda basılan ürünler içinde en değerli olanıdır.
D) Hiçbir yazılı yayın onun kadar okuruyla bütünlük oluşturmaz.
E) Dünyanın sanatla düzeleceğine inanan insanların ürünleridir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 54 |
O gece, en derin gönül macerasına dalmış akranlarının bile gözlerine uğrayan uyku, onun gözlerine uğramamış: gözleri, karanlık odanın tavanında bir satranç tahtasına takılıp kalmış, kendi kendine bir hayal âlemine dalıp gitmişti. .
Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur?
A) Dönüşlülük zamiri
B) Sayı sıfatı
C) Kişi zamiri
D) Belgisiz zamir
E) İşaret sıfatı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 55 |
1914 yılında seferberlik davulları çalarken Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğmuşum. Babam avukat, çiftçi, parti lideri. Annem eski öğretmenlerden Azime Hanım. Biri erkek olmak üzere benden küçük dört kardeşim var. Evliyim, dört çocuk babasıyım. Yıllardır kalemimle geçiniyorum.
Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek verilebilir?
A) Otobiyografi
B) Biyografi
C) Fıkra
D) Deneme
E) Makale
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 56 |
Şair, Tanzimat’tan sonra Divan edebiyatına ilk fakat usta bir söyleyişe kavuşmuş şuurlu bir dönüşü temsil etmektedir. Yeni şiirin sadece Batı ya değil millî örneklere de bağlanmasını istemiştir. Şair, Köylü Kızların Şarkısı adlı şiiri ile edebiyatımızın ilk ve şaşılacak kadar yeni olan ahenkli köy şiirini ortaya koymuştur. Bu şiirde köylülerin konuşmaları, yaşayışları ve duygulanışları aruz vezni içinde canlı bir üslupla yansıtılmıştır. Ayrıca Fransız şiirinden başarılı tercümeler de yapmıştır. Şiirlerini Ateşpâre, Şerare ve Füruzan isimli kitaplarda toplamıştır.
Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nabizâde Nâzım
B) Recaizade Mahmut Ekrem
C) Ziya Paşa
D) Şemsettin Sami
E) Muallim Naci
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
]]>