Tek başlarına bir anlamı olan veya bir anlamı olmadığı halde cümle kuruluşuna katkıda bulunan ses birliğidir.
A) SÖZCÜKLERDE ANLAM ÖZELLİKLERİ
GERÇEK ANLAM : Sözcüğün temel ve yan anlamlarıdır.
Temel Anlam : Sözcüğün tek başına düşünüldüğünde akla gelen ilk anlamı ve somut anlamıdır.
Kuru: Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı
Kuru bir bez alıp aynayı sildi.
Boş: İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı
Baktılar ki sandığın içi boş.
Arka: Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı
Yeni aldıkları evin bahçesi arkadaydı.
Yan Anlam : Sözcüğün temel anlamıyla biçimsel veya işlevsel yönden ilişkili olan yeni anlamıdır.
Kuru: 1. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan
Karşımızda kuru tepeler vardı.
2. Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı
Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar.
3. Salgısı olmayan
Bir haftadır kuru bir öksürük beni rahatsız ediyor.
Boş: 1. Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal
Bakanlıkta boş kadro yokmuş.
2. Kullanıldıktan sonra içinde bir şey bulunmayan, kirli (bardak, çanak vb.)
Tam bu sırada yanlarından elindeki tepside boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir.
ARKA:
1. Bir şeyin ya da kimsenin sırt durumundaki yüzeyi.
Yük taşımaktan arkası ağrımıştı adamın.
2. Vücut, beden.
Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı.
3.Otururken sırtın dayandığı yer.
Bu sandalyenin arkası çok alçak.
4.Geri taraf, art, peş.
Arkamızdaki araba bizi takip ediyor.
Burun:
Koku alma organı, başın ön tarafında yer alan çıkıntı. (sözlük anlamı)
Sonbaharda burna demirleyen tüm tekneler baharla birlikte buradan ayrılıyor. (yan anlam)
Geminin burnu, kuzey denizlerinin buzullarına çarpmış, parçalanmıştı. (yan anlam)
Ağız:
Yeme içmeye yarayan organ adı, vücuda dışarıdan açılan ilk kapı, pencere, (temel anlam)
Nehrin ağzı selle gelen çalılarla tıkanmıştı. (yan anlam)
Ocağın üzerinde unuttuğu düdüklü tencerenin ağzını açmaya korkuyordu. (yan anlam)
Diş:
Yenilen besinleri parçalamaya öğütmeye yarayan sivri ve kesici özelliğe sahip organ adı. (temel anlam)
Testerenin dişleri, ağacın gövdesine çakılan çiviler yüzünden kırılmıştı. (yan anlam)
Yemeğin içine bir diş sarımsak atmanı söyledi. (yan anlam)
MECAZANLAM
* Bir sözcüğün temel ve yan anlam (gerçek anlam) ından uzaklaşarak kazandığı anlamdır.
* Mecaz anlam kazanan sözcük, sözlük ve yan anlamından sıyrılarak yepyeni bir anlam kazanır.
* Mecaz anlam sözcüğün kalıcı anlamı değildir.
* Bir sözcüğün birden çok yan anlamı olduğu gibi birden çok mecaz anlamı da olabilir.
* Sözcükte anlam kayması görülür.
* Sözcük bir başka sözcüğün anlamının yerine kullanılır.
Kuru: Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze
Kuru, zevksiz bir hayat sürüyordu..
Boş: 1. Anlamsız
Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi?
2. Bilgisiz
Onun gibi boş insanlarla konuşulmaz.
3. Habersiz, hazırlıksız bir biçimde
Dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım.
Arka: Kayıran, destekleyen
Memur olmak için arkan kuvvetli olmalı.
Kaşınmak: Kavga ya da diğer bir şeye bahane aramak, kendi aleyhine olan bir şeye sebebiyet vermek
Bu çocuk verilen hiçbir ödevi yapmadığı gibi derse de gelmemeye başladı, kaşınıyor mu ne?
Katlanmak: Hoş olmayan veya güç bir duruma ses çıkarmadan dayanmak, tahammül etmek
Ben bu çocuğa tam üç yıl katlandım, bir kez bile söz etmedim.
Kurcalamak: Meşgul ve rahatsız etmek
Beynimi kurcalayan bir kurt var demiştim, haklı çıktım.
Taban: Cesaret, yüreklilik.
Onun gibi tabansız biri nasıl olmuş da kaçmamış?
Acı: Tatma alma organında bazı maddelerin bıraktığı yakıcı durum, tatlı karşıtı, lezzet.
Damak tadı olarak acıyı, tatlıya tercih ederdi. (temel anlam)
Isırgan otları kolunu çizince, teninde dayanılmaz bir acı duydu. (sızı) (yan anlam)
Sıcak iklimlerde bu mevsim, her yer acı yeşil. (koyu) (yan anlam)
Acı bir poyraz esiyor, insanı iliklerine kadar üşütüyordu. (şiddetli) (mecaz)
Acı şeyler bu yaşadıklarımız; fakat hayatın gerçekleri ne yazık ki. (üzücü, korkunç) (mecaz)
Açmak: Bir şeyi kapalı durumdan kurtarmak.
Kapıyı açmak için bir iki adım ilerledi.. .(temel anlam)
Tarihi eserlerin çevresini açmakla… (çevresini genişletmek) (yan anlam)
Bu boyayı bir ton açmalısın, çok koyu, diğer renklerle uyum sağlamamış. (renk için koyuluğunu azaltmak) (yan anlam)
Bu elbise ve bu çanta seni çok açtı, çok şık düştü üzerine, (yakışmak, güzel göstermek) (mecaz anlam)
Bu şehir beni hiç açmadı, memleketime tekrar dönmek istiyorum, (ferahlık vermek) (mecaz anlam)
Çırpınmak: Acı ile kımıldanmak.
Bir oltanın iğnesinde çırpınan balık bile onu ne kadar duygulandırır. (temel anlam)
Deniz de çırpınıyor, içindeki balıklar da üstündeki martılarda, (deniz için dalgalanmak)(yan anlam)
Enkaz altındakileri kurtarmak için çok çırpındı; ama hiç kimse ona yardım etmedi. (ne yapacağını şaşırarak telaşlanmak) (mecaz)
Çocuklarını yetiştirmek için yıllarca çırpındı. (çok istenen bir şey için çaba göstermek) (mecaz)
Derin: Dibi yüzeyinden uzak olan
Suyu kurumuş, derin bir kuyunun çıkrığını onarmaya çalışıyor. (temel anlam)
Bu büyük, kalabalık köşkü şimdi derin bir sessizlik kaplamıştı, (yoğun) (yan anlam)
Derin araştırmalar sonucunda ayda su buharı bulundu. (ayrıntılı) (mecaz)
Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin. Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde. (dip, taban) (mecaz)
Terim Anlam : Bilim, sanat, meslek, spor dallarıyla ilgili kavramları karşılayan sözcükler terim anlamlıdır. Kimi sözcükler temel anlamlarıyla kimileriyse yan anlamlarıyla terimdir.
Örnekler:
UYARI: Terim anlamlı sözcükler, farklı bir anlam kazanarak cümlede terim olmaktan çıkabilirler.
]]>
Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz anlam denir. Başka bir deyişle bir kelimenin, gerçek anlamı dışında, başka bir kelimenin yerine kullanılması sonucu ortaya çıkan anlamdır. Bu kullanımda anlatımı renklendirmek ve kuvvetlendirmek esastır.
Mecaz anlamda iki kelime bir yönüyle benzerlik ilgisi kurularak birbirine benzetilmiştir.
Bu konuyu bir daha açmayacağım.
Derdim çoktur, hangisine yanayım.
Doktora boş gözlerle bakıyordu.
Bu şarkıya bayılıyorum.
Tatlı sözlerle babasının gönlünü aldı.
Yakında savaş patlayacak.
Keşke kalbini kırmasaydım.
Şu örnekleri gerçek ve mecaz anlam açısından değerlendirelim:
Ağzımda yara olduğu için doktora gittim.
Olaylar karşısında hemen ağız değiştirdi.
2 Denizden topladığım taşlar çok güzel.
Bu sözlerle seni taşlıyor, her hâlde.
3 Çocuğun elini tut. Tartışmada Ali’yi tuttu.
4 Yağ lekesi çıkmaz. Alnındaki leke asla silinmeyecek.
5 Ateş yakıp ısındılar. Bu yaptıklarınla çocuğunu ateşe atıyorsun.
6 Kesrin pay ve paydası birbirine eşit. Seninle ortak paydamız var.
7 Yapılan çalışmalar iki ülke arasında kültür köprüsü kurmuştur.
Dişleri arasına köprü yapılmış.
]]>
1. “Yanmak” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde “geçersizlik” anlamında kullanılmıştır? ÖSS-1981
A) Tren saat sekizde kalkıyor; yetişemezsek yandık .
B) Bütün gün güneşte oturmaktan kolları yanmış.
C) Binanın büyük bir kısmı yanmış, oturulmaz hale gelmiş.
D) Otobüse yetişemezsek biletlerimiz yanar .
E) Bu yıl sıcak erken bastırdı, ürünlerin hepsi yanmış .
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “sürüklemek” sözcüğü, “ Romandaki kişileri de ikiyüzlülüğün bataklığına sürükleyen etkenler inandırıcı bir biçimde veriliyor .” cümlesindeki ile eş anlamda kullanılmıştır ? ÖYS-1982
A)Atın ölüsünü sürükleyen çocuklar, geldiğimizi görünce durdular .
B)Beni saatlerce beklettikten sonra bir de buraya sürükleyen adama doğrusu çok kızmıştım.
C)Romanın insanı etkileyen, sürükleyen yanı, anlatımdan çok anlatılan olaylardan geliyor .
D)İnsanlığı o kanlı savaşa sürükleyen nedenler daha tam olarak değerlendirilmedi .
E)İlkbaharda kocaman tomrukları bile sürükleyen bu ırmak, yaz gelince kurumaya başlar .
3. “Onun resimlerinde, kompozisyonlar son derece ölçülüdür, renkler bir barış halindedir .”
Bu cümledeki “barış” kelimesi hangi anlamda kullanılmıştır ? ÖYS -1983
A) düzen B) benzerlik
C)tekdüzelik D) uyum
E) yakınlık
4. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “boş” kelimesi, “Elimde mutlaka bir iş olmalı, boş oturmasını sevmem.” cümlesindekiyle aynı anlamda kullanılmıştır ? ÖSS-1984
A) Onun çalıştığı şirkette galiba bir boş yer varmış.
B)Onun bu boş sözlerine artık kimse inanmıyor .
C)Satın aldıkları daire üç yıldan beri boş duruyormuş.
D)Arkadaşının böyle boş gezmesi ailesini üzüyor olmalı
E)Onun böylesine boş bir insan olduğunu doğrusu bilmiyordum .
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “çırpınmak” kelimesi, “Dilini bilmediği bu insanlara yardımcı olmak için çırpınıyordu.” cümlesindekiyle aynı anlamda kullanılmıştır ? ÖSS-1985
A) Bavulunu yitiren ihtiyarın çırpınmasına aldıran olmadı .
B) Kadın, kendini odanın ortasına atarak çırpınmaya başladı .
C) Nasırlı eller, ağın içinde çırpınan balıklara doğru uzandı .
D)Öğretmenin çırpınması, dersini en iyi biçimde anlatmak içindi .
E)Denizin çırpınmasına baktıkça çocukluk günlerini hatırlıyordu.
6. “Kimileri, sanatın boş bir uğraş olduğunu iddia ederler.Kimileri ise, sorunu toplum açısından alarak, böyle düşünmezler .”
Burada geçen “boş” kelimesine, aşağıdakilerden hangisi en uygun karşılıktır ? ÖYS-1985
A) kısır B) verimsiz
C) yararsız D) saçma
E) basit
7. “Söyleyişine çarpıcılık kazandırmak için boyalı bir yol seçiyor ; sıfatları, benzetmeleri üst üste yığıyor. Bu da göstermek istediği kişi, varlık ya da nesnelerin gerçeğe benzerliğini büyük ölçüde örseliyor .”
Parçada geçen “boyalı” kelimesi hangi anlamda kullanılmış olabilir ? ÖSS-1985
A) şiirsel B) etkili
C) düşsel D) duygusal
E) özentili
8. “Yırtmak” kelimesi, aşağıda-kilerden hangisinde, “Konuşmanın kısık ve soğuk mırıltısını yırtan çığlıklar yükseliyordu.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?
ÖYS-1985
A) Mektubu okuduktan sonra öfkeyle yırtıp attı .
B) Çivi , çocuğun elini boydan boya yırttı .
C) Seyirciler, boğazlarını yırtarcasına bağırıyorlardı .
D) Gecenin sessizliğini yırtan bir bekçi düdüğü duyuldu .
E) Defterini yırtan ocuğu kalaba-lığın arasında tanıdı .
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “tek” kelimesi, “hiç, hiçbir” anlamına gelmektedir ? ÖYS-1986
A) Onun, tek görgü tanığı olduğuna kesinlikle inanıyorum .
B) Kanımca bu konuda başvurulacak tek kişi o .
C) Bu saatte tek açık dükkan bulamazsınız .
D) Bizim için tek çıkar yol çalışmaktır .
E) O, edebiyatımızda bu konuyu ele alan tek sanatçı değildir .
10. “Canlı” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangisinde “O zamanlar Ankara sokakları şimdiki gibi kalabalık ve canlı değildi.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır ? ÖYS -1986
A) Bu kadar çarpıcı ve canlı renklerden hoşlanmıyorum .
B) Onun kadar canlı, hayat dolu bir insan az bulunur .
C) Çevrede bir tek canlı varlık yok gibiydi .
D) Tablodaki balıklar canlı gibi görünüyordu .
E) O, bu küçük kentte canlı bir tarih ve anıt gibiydi .
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “parlamak” kelimesi “Mesleğinde kısa sürede parladı.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır ? ÖSS-1987
A)Sakin tavırlı bir insandı ; böyle parlamasına bir anlam veremedim .
B)Daha ilk eseriyle parlamış, herkesçe sevilen bir yazar olmuştu .
C) Bidondaki benzin parlayınca kaçışmaya başladılar .
D) Gökyüzünde yıldızlar bir parlıyor, bir kayboluyordu.
E) Söz kardeşinden açılınca gözleri parlıyor, bir şeyler söylemek istiyordu .
12 . “Yıkmak” kelimesi aşağıdaki cümlelerin hangisinde “İşi gene bana yıktığını öğrenince çok kızdım.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır ? ÖYS-1987
A) Bir kamyon eşyayı kapının önüne yıkıp gittiler .
B) Odanın duvarını yıkarak salonu biraz daha genişlettiler .
C) Bu acının onu yıkacağını başından beri biliyordu .
D) Suçu kardeşine yıkmanın yanlış olduğunu anladı .
E) Dün akşamki fırtınanın yıktığı ağaç yolu kapatmış .
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “çocuk” kelimesi, ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır ? ÖSS-1987
A) Çocuklardan yaşlarına göre güç işler istenmemelidir .
B) Çocukların gelişmesi için çok iyi beslenmeleri gerekir .
C) Yeni yürümeye başlayan çocuklar sık sık düşerler .
D) Bu çocukların evlenip yuva kurmalarına biz yardımcı olduk
E) Çocuklar gizlilik kavramını zamanla öğrenirler .
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “soğuk” sözcüğü ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır ? ÖYS-1988
A) Soğuk havaya karşı hiç direnci yoktur .
B) Arkadaşının böyle soğuk davranmasına çok üzülmüştü .
C) Yaz kış soğuk suyla yıkanmayı alışkanlık edinmişti .
D) Artık soğuk ve yağışlı günler başladı .
E) Güneşli ama soğuk bir günde yola çıktılar .
15 . I. Bu roman bizi ortaçağ Avrupa’ sına götürüyor .
II.Kardeşini bu akşam tiyatroya götürecekmiş.
III.Dinlediğim müzik beni yıllar öncesine götürdü .
IV. Ellerini ağrıyan başına götürdü .
“Götürmek” sözcüğünün aynı anlamda kullanıldığı iki cümle, aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir ? ÖSS-1989
A) I ve II B) I ve III
C) I ve IV D) II ve III
E) III ve IV
16. “En iyisi, işi oluruna bırakmak; biraz geniş olunuz.” cümlesinde “geniş” sözcüğünün anlamına en yakın kullanım, aşağıdakilerden hangisinde vardır ? ÖYS-1990
A) Bu konuda oldukça geniş bilgi sahibiydi .
B) Geniş bir soluk aldıktan sonra konuşmaya başladı .
C) Oldukça geniş bir dost çevresi vardı .
D) Geniş iş imkanları varken yine de çalışmazdı .
E) Her olaydan kolayca etkilenmeyen geniş bir adamdı .
17 . I.Onun bu pişkinliğine bir anlam veremedik . II.Çoğunluk sağlanamadığı için toplantı ertelendi . III.Cesaretinin kırılmasına sen sebep oldun .
IV. Çevre temizliğine önem vermek gerekir .
Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili sözcükler gerçek anlamı dışında (mecaz anlamıyla) kullanılmıştır ? ÖSS-1991
A) I. ve II. B) I.ve III.
C) II. ve III . D) II. ve IV .
E)III .ve IV.
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük mecaz anlamıyla kullanılmıştır ? ÖSS -1995
A) Gelecek hafta bugün yine buluşalım, dedi .
B) Az sonra beyaz bir at üstünde gelin göründü .
C) Çocuğu uyutmak için odaya götürdü .
D) Bu boş sözleri dinlemekten bıkmıştı .
E) Akrabalarını görmek , onlarla konuşmak istiyordu .
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi
CEVAPLAR
| 1.D | 7.E | 13.D |
| 2.D | 8.D | 14.B |
| 3.D | 9.C | 15.B |
| 4.D | 10.B | 16.E |
| 5.D | 11.B | 17.B |
| 6.C | 12.D | 18.D |
]]>