Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 29 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
I.
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim
Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana
II.
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların aşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkan mıdır yol mudur
Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
Mahlas - tapşırma | |
Nazire – cönk | |
Tapşırma - mahlas | |
Cönk - mahlas | |
Mazmun - nazire |
Soru 2 |
"Sevgili Arsız Ölüm" bir ilk roman olduğu halde, ola ganüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile bireylerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. "Sevgili Arsız Ölüm"deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocuk luğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izlerini, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.
Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
Adalet Ağaoğlu | |
Nezihe Meriç | |
İnci Aral | |
Latife Tekin | |
Duygu Asena |
Soru 3 |
Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;
Yahya Kemal'in "Açık Deniz” şiirinden alınan yurıdaki dizelerde "kurşun'' sözcüğü benzetme amacıyla "bulut'' sözcüğünün yerine kullaılmış ancak "bulut" sözcüğü söylenmemiştir, böylece ----- yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
Teşhis | |
Açık istiare | |
Kapalı istiare | |
Mübalağa | |
Teşbih |
Soru 4 |
Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi'nde de "Satılık Ev", "İspinozlar", "Toros Canavarı", "Kahvede Şenlik Var", "Cengiz Han'ın Bisikleti" gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?
Sabahattin Kudret Aksal | |
Ahmet Kutsi Tecer | |
Rıfat Ilgaz | |
Refik Erduran | |
Orhan Kemal |
Soru 5 |
Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?
Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ay rılan değişik biçimine denir. (varyant) | |
Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dize lerin bölünmesidir. (kavuştak) | |
Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihniyet) | |
Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şiirlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk) | |
Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış her hangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat) |
Soru 6 |
I.
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü
II.
Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahumdan muradum şem'i yanmaz mı.
III.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur
Ol kara sümbülleri aşıklarınufi ahıdur
Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Tam - zengin - zengin | |
Zengin - tam - tunç | |
Zengin - tunç - tam | |
Tam - tunç - zengin | |
Yarım tam – tunç |
Soru 7 |
Gazellerin ilk beytine "matla", ilk. beyitten sonraki beyte "hüsnümatla"; son beytine "makta", son beyitten önceki beyte "hüsnümakta" adı verilir.
Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne | |
Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok | |
Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur | |
Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir | |
Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz |
Soru 8 |
Hoyrattır bu akşamüstüler daim
Gün saltanatıyle gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?
Nakarata | |
imgeye | |
Kafiyeye | |
Cinasa | |
Hece ölçüsüne |
Soru 9 |
Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahraman ların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırılır. Macit ile Şinasi'nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin de yorumlar. Macit'in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman'da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu | |
Yalnızız | |
Mahşer | |
Yaprak Dökümü | |
Biz İnsanlar |
Soru 10 |
Arapçadan Türkçeye geçmiş olan ---- sözcüğü yerine eskiden "musahabe" kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat'tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret'in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği "Musahabe-i Edebiyye" sütunlarında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?
sohbet | |
deneme | |
fıkra | |
röportaj | |
günlük |
Soru 11 |
Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gahi meye gahi neye uyduk gittik
Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi
Bizler dili divaneye uyduk gittik
Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
Murabba | |
Rubai | |
Şarkı | |
Tuyuğ | |
Mani |
Soru 12 |
"Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin niteliklerine sahiptir." diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eserler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan başlayarak, Gılgamış Destanı'nda, Dante'nin İlahi Komedya'sında ve ardından Ulysses'in, Hamlefin, Don Quijote'nin, Madame Bovaıy'nin ve Anna Karenina'nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.
Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?
Cervantes | |
Dostoyevski | |
Shakespeare | |
Flaubert | |
Tolstoy |
Soru 13 |
İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra'nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi'nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi'yi kötü bir insan olarak tanı yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra'nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu'ya gitmiş, Anadolu'nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defteri, ölümünden sonra kızı Zehra'nın eline geçer. Böylece Zehra'nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
Ateşten Gömlek | |
Miskinler Tekkesi | |
Dudaktan Kalbe | |
Yeşil Gece | |
Çalıkuşu |
Soru 14 |
Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında yer almaz?
"Ters anlama", "anlamazlıktan gelme" gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar. | |
Gölge oyunundaki Hacivat'a benzer, adeta onun karşılığıdır. | |
Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür. | |
Baş komiktir, Pişekar'la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür. | |
Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır. |
Soru 15 |
Aşık Paşa'nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolunu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun "failatün failatün failün" kalıbıyla yazılmıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi "ikili" konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi "üçlü" konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde "Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi" dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.
Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
Şikayetname | |
Pendname | |
Mantıku't-Tayr | |
Felekname | |
Garipname |
Soru 16 |
El gibi dolaşma Anadolu'nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.
Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş'ı ...
Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?
Ahmet Kutsi Tecer | |
Faruk Nafiz Çamlıbel | |
Ahmet Haşim | |
Ömer Bedrettin Uşaklı | |
Yusuf Ziya Ortaç |
Soru 17 |
Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımılda ma yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyor du. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar dan akıp gidiyordu.
Sait Faik Abasıyanık'ın "Dülger Balığının Ölümü" adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?
Şiirsel ifadelere yer verilmiştir. | |
Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır. | |
Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır. | |
Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır. | |
Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır. |
Soru 18 |
"İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a'malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide."
Sinan Paşa'nın Allah'a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?
Tevhit | |
Münacat | |
Naat | |
Mersiye | |
Methiye |
Soru 19 |
Çayın rengi ne kadar güzel;
Sabah sabah;
Açık havada.
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır. | |
Şiirsellik ve imgeler ön plandadır. | |
Söz sanatlarından kaçınılmıştır. | |
Konuşma havasıyla yazılmıştır. | |
Serbest şiir özelliği göstermektedir. |
Soru 20 |
Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. ---- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insanların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik'in kendini gerçekleştirme çabalarındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküş lerinin serüvenidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Tezer Özlü | |
Vüsat O. Bener | |
Ferit Edgü | |
Mustafa Kutlu | |
Rasim Özdenören |
Soru 21 |
Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 - 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapılır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı'ya yaklaştırma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde varlıklarını ilan eden bir başka topluluk -----. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati'den sonra, sanat anlayışları farklılık gösterse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak amacıyla Cumhuriyet'in ilk yıllarında "canlılık, samimi yet, daima, yenilik" sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Beş Hececiler'dir | |
II. Yeniciler'dir | |
Yedi Meşaleciler'dir | |
Hisarcılar'dır | |
Garipçiler'dir |
Soru 22 |
Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşağıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?
Halit Ziya'nın Kırk Yıl’ından | |
Ahmet Haşim'in Göl Saatleri'nden | |
Cenap Şahabettin'in Tiryaki Sözlerinden | |
Mehmet Akif’in Safahat'ından | |
Tevfik Fikret'in Haluk'un Defteri'nden |
Soru 23 |
Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?
Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
Muallim Naci | |
Tevfik Fikret | |
Namık Kemal | |
Recaizade Mahmut Ekrem | |
Abdülhak Hamit Tarhan |
Soru 24 |
Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınır larını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan "rüya", şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar'daki bitpazarında gezi nirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
Orhan Pamuk - Kara Kitap | |
Tarık Buğra - Firavun imanı | |
Samiha Ayverdi - Mesihpaşa İmamı | |
Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur | |
Peyami Safa - Matmazel Noraliya'nın Koltuğu |
Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 26 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Reşat Nuri Güntekin - Çalıkuşu
B) Refik Halit Karay - İstanbul’un İç Yüzü
C) Halide Edip Adıvar - Ateşten Gömlek
D) Ömer Seyfettin - Mürebbiye
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Sodom ve Gomore
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Deneme, karakter itibarıyla bir fikir yazısıdır ama ne makale ne fıkra ne de bütünüyle sohbet niteliği gösterir. Başlı başına bir yazı çeşidi olarak karşımıza çıkar. Belli bir kaideye dayanmaz, kesin kurallara sahip değildir. İddiacı ve ispatlayıcı bir havası yoktur. Bir bakıma, yazar; konu seçmekte, anlatmada, üslupta ve planda serbesttir, denilebilir. Yazar istediği konuyu istediği şekilde geliştirebilir. Okuyucunun karşısına bir öğretici veya eğitimci sıfatıyla çıkmaz, yalnız bazen fikir ve görüşlerini öyle samimi, yerinde ve kıvrak bir üslupta anlatır, yanlışla doğruyu öylesine bir isabetle işaretler ki ister istemez bir öğretici kimliğine bürünür. Gerçek deneme bazen bir sohbet niteliği gösterdiği anda birden olayları açıklayış, yeni çözümlemelere giriş ve genişlemesiyle sohbetten ayrılır.
Bu parçadan deneme ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Diğer yazınsal türlerle arasını ayıran keskin çizgiler yoktur.
B) Yer yer didaktik bir söyleme başvurulabilir.
C) Dilin anlamsal ve anlatımsal olanaklarından geniş bir biçimde yararlanılır.
D) Eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınır.
E) İçten bir anlatımı vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
I. Şiir ve düzyazı karışımı bir yapısı vardır, şiir kısımları mesnevi tipi uyakla kafiyelenmiş beyitlerden oluşmaktadır.
II. Hikâyelerde adları geçen Çeştani Bey ve Dantipali Bey savaşçı Türk beyleridir.
III. Dede Korkut, hikâyelerin daha çok anlatıcısı konumunda olan bilge bir halk ozanıdır.
IV. Destandan halk hikâyesine geçiş aşamasının bir ürünüdür.
V. Olağanüstü olaylarla gerçek olaylar iç içe verilmiştir.
Yukarıda verilenlerden hangileri Dede Korkut’la ilgili olarak söylenemez?
A) I ve II
B) II ve III
C) II ve IV
D) III ve IV
E) IV ve V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
"Benim işim gerçeği olduğu gibi yansıtmaktır. Dış dünyayı duygu ve hayal gücüyle zenginleştirerek vermek, tabiatın güzelliklerini dile getirmek sanatın görevi olmamalıdır."
Aşağıdaki sanatçılardan hangisi bu cümlede temel ilkeleri dile getirilen edebiyat akımını benimsememiştir?
A) G. Flaubert
B) Dostoyevski
C) Balzac
D) Schiller
E) Tolstoy
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
I. Divan şiirinde, konu bütünlüğünden çok, parça bütünlüğüne (beyit güzelliğine) önem verilmiştir.
II. XVII. yüzyılda divan şiiri, Naili’nin öncülüğünü yaptığı “sebkihindî” akımıyla yeni bir incelik ve üslup kazanmıştır.
III. Dize ortaları uyaklı olan ve dizeleri ortadan ikiye bölünebilen gazellere “musammat gazel” adı verilir.
IV. Kasidenin fahriye bölümü, şairin övgüye başlayacağını haber verdiği bir ya da iki beyitlik kısımdır.
V. Gazavatnameler, dini yaymak için yapılan savaşları anlatan eserlerdir.
Yukarıdaki numaralanmış açıklamaların hangilerinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I ve III
B) Yalnız II
C) Yalnız IV
D) II ve V
E) IV ve V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Halk hikâyelerinde şiir ve düzyazı iç içedir.
B) Ninniler, 7’li hece vezniyle yazılan, ilk iki dizesi doldurma olan şiirlerdir.
C) “Kayabaşı, hoyrat, Türkmani, bozlak” türkülerin yöreden yöreye aldığı adlardan bazılarıdır.
D) Karagöz’deki Çelebi, İstanbul ağzı ile konuşan, mirasyedi, zevk düşkünü bir tiptir.
E) Kayıkçı Kul Mustafa, 17. yüzyılın ilk yarısında Genç Osman Destanı adlı şiiriyle büyük bir üne kavuşmuştur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
1911 yılında (I) Selanik’te yayın hayatına atılan Genç Kalemler (II) dergisinde bir dizi hâlinde yayımlanan “Yeni Lisan” makaleleri, (III) Türkçenin sadeleştirilmesi konusunda yol açıcı metinler olarak bilinmektedir. Öte yandan bu makaleler, Millî Edebiyat akımının ilkelerini ortaya koyması (IV) bakımından da dikkate alınmalıdır. Makalelerin yazarı olarak topluluk içinde ismi öne çıkan Mehmet Fuat Köprülü (V) daha çok düzyazı alanında eser vermiştir.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) II B) III C) IV D) V E) I
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Aşağıdaki parçaların hangisinde “iç çözümleme” tekniğinden yararlanılmıştır?
A) Arabi ve Farisi’den başka İngilizce ve Fransızcayı da bilirdi. Gençliğinde edebiyatla uğraşmış, mecmualarda takma isimle oldukça düzgün gazeller neşretmişti. Sonra felsefe ve tarihi de merak etmişti. Sade boş zamanlarını değil, biraz da iş zamanlarını kitap okumakla geçirirdi.
B) Baba-kız, bir zaman düşünceler içinde karşı karşıya oturdular.Sonra Ali Rıza Bey, sualler sormaya başladı:
— Evleneceğin adam bari iyi bir adam mı Fikret?
— Tahsin Bey isminde ellilik bir adam...
— Senin için fazla yaşlı değil mi?
— Benim gibi bir insana çok bile...
C) Erkekler düğün evindeki bir odaya tıkılmışlardı. Kapıdan başka hiçbir yerden ışık almayan, toprak tabanlı odanın kenarında alçak bir sekinin üstünde şehirden getirdiği iki misafiriyle hancı Yakup Ağa oturmuştu. Düğün sahibi güveyinin büyük kardeşi dört yana koşup misafirlere
ikram ediyor, kapıya yakın bir yerde panikleyip duran ihtiyar bir âşığa “Ne duruyorsun, çalsana!” diye sesleniyordu.
D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Belki son defa gördüğü odasının her tarafına baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı. Evet, bir isyan var içinde. Babasına karşı değil. Kime karşı olduğunu anlamıyor. Evden hemen çıkıp gitmeyi düşündü.
E) Karanlık kış akşamları, delik tabanımdan giren çamurun soğuğu ciğerime işlemiş, alacaklı dükkânların önünden geçmeyeyim diye sokakları dolana dolana evime giderken omuz başımdan lüks otomobiller geçer. Bunların içindekilerin bir kısmını tanıyorum. Eğlenmeye, avuç dolusu para yemeye gidiyorlar. İçim şöyle bir burkulur, kendi kendime sorarım: “Bunların hepsi benden değerli insanlar mı?”
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
|
I. Grup |
II. Grup |
|
I. Hamse |
Muhammes |
|
II. Taç beyit |
Mazmun |
|
III. Bent |
Mesnevi |
|
IV. Bilmece |
Lügaz |
|
V. Kalıplaşmış sözler |
|
Yukarıda I. grupta verilenlerden hangisi, II. grupta verilen terimlerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) I B) II C) III D) IV E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Asker olan bölük bölük bölünür
Sandınız mı Kars Kalesi alınır
Boz atlar üstünde kılıç çalınır
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
Bu dizeler aşağıdakilerin hangisini örneklendirmektedir?
A) Koçaklama
B) Ağıt
C) Şathiye
D) Taşlama
E) Güzelleme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
1950’li yıllardan itibaren edebiyatımızda modernizmi esas alan yapıtlar verilmeye başlanmıştır. Bu eğilimin ilk örneklerinden birini Oğuz Atay vermiş, psikolojik yabancılaşmayı, intihar eden aydın bir birey üzerinden çarpıcı bir dille anlatmıştır. Yusuf Atılgan ise Anayurt Oteli adlı yapıtında insanın bilinç altındaki isteklerini bastırmanın yol açtığı saldırganlığı bir otel kâtibinden hareketle dile getirmiştir. Yapıtta kişilerin zihninden geçen dağınık düşünceleri hiçbir plana bağlı kalmadan olduğu gibi vermesi, okuru kişilerin iç dünyasıyla baş başa bırakmıştır. Modernist eğilimler, 1970’li yıllardan itibaren farklı eğilim ve yönelişlerle iç içe geçmiş, kimi yazarlar Marquezvari bir anlatımla fantastik gerçekçi yapıtlar vermiştir.
Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 1950’li yıllardan itibaren modernizmi esas alan yazarlar arasında Vüs’at O. Bener ve Adalet Ağaoğlu sayılabilir.
B) Oğuz Atay’ın sözü edilen yapıtı, Tutunamayanlar’dır.
C) Anayurt Oteli’ndeki otel kâtibi, Zebercet’tir.
D) 1970’li yıllardan sonra fantastik gerçekçi yapıtlar veren yazarlardan biri, Nazlı Eray’dır.
E) Yusuf Atılgan’ın kişilerin zihninden geçenleri olduğu gibi verdiği teknik, üstkurmacadır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Cüzdanı görseler itin boynunda
“Buyur baş sedire it ağa.” derler
Eğer paran yoksa senin koynunda
“Defol git şuradan kurbağa!” derler
Bu dörtlük, içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?
A) Epik
B) Lirik
C) Satirik
D) Pastoral
E) Didaktik
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
İstanbul’da tefrika edildikten sonra kitap olarak yayımlanan eserin önemli özelliklerinden biri Doğu-Batı sentezinin bir ütopya olarak işlenmesidir. Simeranya, romanın kahramanı olan ve Peyami Safa’nın sözcülüğünü üstlenen Samim’in zaman zaman sığındığı bir hayal ülkesidir ve bütün zıtlıkların birbiriyle barıştırıldığı bir mutluluk adası olarak tasarlanmıştır.
Bu parçada sözü edilen yapıt, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir Tereddüdün Romanı
B) Yalnızız
C) Bir Akşamdı
D) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
E) Biz İnsanlar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Aşağıdakilerden hangisi fıkra türünün özelliklerinden biri değildir?
A) Güncel gelişmelere yer verme
B) Nesnel bir tutum sergileme
C) Günlük konuşma diline başvurma
D) Dilin göndergesel işlevinden yararlanma
E) Düşünceleri kanıtlama amacı gütmeme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
(I) Oyuna çocuğa tanınması gereken en önemli haklardan biri olarak da bakabiliriz. (II) Bazı ana-babalar kaygılı insanlar oldukları ve dış dünyayı tehlikeli bir yer olarak algıladıkları için çocuğun kendilerinden koparak ayrı bir dünya oluşturmasına dayanamaz ve çocuğu oyundan engeller. (III) Bazen de çocuk, daha çok kırsal kesimde gözlemlendiği gibi, ekonomik nedenlerle çok erken yaşta işe koşulur. (IV) Nedeni ne olursa olsun -dünyanın bütün ülkelerinde de geçerlidir bu- çocuğun oyundan engellenmesi, onun yaşama katılmasını ve grup içinde ilişki kurmayı öğrenebilmesini engeller. (V) Oyun, çocuğu yetişkin yaşamın etkinliklerine hazırlar, toplumsallaşma süreci için gerekli ortamı sağlar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, bir tanım yapılıyor.
B) II. cümlede, bir yargı, gerekçesiyle ortaya konuyor.
C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.
D) IV. cümlede, bir genelleme yapılıyor.
E) V. cümlede, "oyun"un işlevlerinden söz ediliyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Bağımsız bir sanat anlayışına sahip olan yazar; hikâye, roman ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir. Eserlerinde tarihî, siyasi olayları; toplumsal çatışmaları ele almıştır. Kahramanlarını günlük yaşamdan seçmiş, edebî bir eserin “kültür Türkçesi” olarak isimlendirdiği yüksek bir dille yazılması gerektiğini savunmuştur. Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlardan biri olan sanatçı, olaydan çok yaşamdaki belli durumları ele almıştır.
Bu parçada sözü edilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sabahattin Ali
B) Samim Kocagöz
C) Tarık Buğra
D) Refik Halit Karay
E) Orhan Kemal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Tanzimat Dönemi’nde Batılı edebî türler arasında yazarlarımız en çok romanı benimsemişlerdir. Batılı örneklerinin dilimize çevrilmesiyle başlayan süreç, bir süre sonra yerini benzerlerinin yazılmasına bırakır. Dönemin en önemli aktörlerinden olan bu sanatçı, romanı tanımayan, halk hikâyeleriyle büyümüş toplumdan roman okuru çıkarmanın gayreti içerisindedir. Felatun Bey ile Rakım Efendi, yazarın okuyucusunu eğlendirirken eğittiği, dönemin sosyal sorunlarından biri olan alafranga ve mirasyedi tipleri eleştirdiği bir romanıdır. Bütün yapıtları göz önüne alındığında onun bir halk romancısı, bir halk eğitimcisi, bir “Hâce-i Evvel” olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.
Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şemsettin Sami
B) Nabizade Nazım
C) Ahmet Mithat Efendi
D) Namık Kemal
E) Recaizade Mahmut Ekrem
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Terkibibentlerde genellikle talihten ve hayattan şikâyet, dinî, tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatılmış; toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir. Klasik Türk edebiyatında bu nazım şeklinin en önemli temsilcisi olan ----, 16. Yüzyılın en çok gazel yazan şairlerinden biridir. Bundan dolayı önemli bir gazel şairi olarak da anılır. Fakat asıl şöhretini sekizer beyitten oluşan on yedi bentlik terkibibendiyle yakalamıştır. Hiciv türünde yazılan bu şiirde şair, devrin aksayan yönlerini, sosyal adaletsizlikleri ve bunların toplumsal yapı üzerinde oluşturduğu olumsuzlukları dile getirmiştir. Kendisinden yüzyıllar sonra gelecek olan terkibibentçi şairlerimizden Ziya Paşa tarafından örnek alınan sanatçı, şiirlerinin çoğunda yaşadığı dönemin sosyal hayatındaki birtakım olumsuzluklara değinmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şeyhî
B) Nabî
C) Fuzulî
D) Bakî
E) Bağdatlı Ruhî
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Çağır Karac’oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Gönül sevdiğinden soğur
Görülmeyi görülmeyi
Bu dizelerde
I. Tecahülüarif
II. Hüsnütalil
III. Tekrir
IV. Mecazımürsel
V. İrsalimesel
söz sanatlarından hangileri yoktur?
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve IV
D) III ve V
E) IV ve V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Sami Paşazade Sezai Bey, yazdığı ---- adlı romanında genel olarak şahısları basitleştirmiş ve genellikle tek taraflı tipler meydana getirmiştir. Mustafa Bey’in eşi ve Arap kalfa, Asaf Paşa, esirciler, Dilber’in en son Mısırlı efendisi romanın kötü karakterlerini oluşturur. Dilber, Celal Bey, Mısır’da Dilber’e âşık olan harem ağası mazlumları ve iyi insanları temsil eder. Yazar, romanda o dönemde çok yaygın olmasa da hâlâ görülmekte olan esir ticaretinin sosyal açıdan toplumda açtığı yaralara parmak basar.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) İntibah
B) Zehra
C) Araba Sevdası
D) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
E) Sergüzeşt
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
I. Korkulukları olmadığı için bir araba köprüden uçmuş.
II. Yaranın üzerine dökülen oksijenli su hemen uçmuştu.
III. Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu böcek.
IV. Saçları rüzgârda savrulurcasına geriye uçardı.
V. Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.
“Uçmak” sözcüğünün aşağıdaki anlamlarından hangisi yukarıda numaralanmış cümlelerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Havada düşmeden durmak, havada yol almak
B) Belirmek
C) Yüksek bir yerden düşmek veya yuvarlanmak
D) Sıvı; gaz veya buhar durumuna geçmek
E) Rengi solmak
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Mehmet Rauf, Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Servetifünun Edebiyatı Dönemi’nde eser vermeye başlayan sanatçı; özellikle Eylül romanı ile büyük başarı kazanmıştır. Çünkü bu yapıt, edebiyatımızda ruhsal tahlillerin ve iç konuşma gibi modern anlatım tekniklerinin ustalıkla kullanıldığı ilk psikolojik romandır. Bu romanda başkarakterler birbirlerini çok sevseler de asla bir araya gelemeyen Ahmet Cemil ve Lamia’dır.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Ali:
— Yaşar Kemal’in roman dışındaki yapıtlarının romanlarının gerisinde kaldığı söyleniyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Metin:
— Biliyorsunuz, Yaşar Kemal, yazmaya romanla başlamadı. Hatta öykülerini topladığı kitabı bile çoğu romanından başarılı sayıldı, dolayısıyla bu görüşe katılmıyorum.
Ali:
— Yaşar Kemal’in konusunu Çukurova yöresinden aldığı, ağa-köylü çatışmasını işlediği romanından başka yapıtını okumadım. Okuduğum bu romanını ise Abdi Ağa karakterini gerçek dışı bir şekilde nefret objesi gibi göstermesinden dolayı etkileyici bulmadım. Siz ne düşünüyorsunuz?
Metin:
— Ben hem sözünü ettiğiniz romanı okudum hem de konusu Çukurova dışında geçen romanlarını okudum. Anlatımı şiirsel ve başarılı. Bu konuda size katılmam mümkün değil.
Bu diyalogdan yola çıkıldığında aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Metin, Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak adlı kitabını çoğu romanından daha başarılı bulmaktadır.
B) Metin, Yaşar Kemal’in farklı türlerdeki yapıtlarını okumuştur.
C) Ali, Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumamıştır.
D) Ali’nin okuduğundan söz ettiği yapıt, İnce Memed’dir.
E) Metin, Yaşar Kemal’in hem İnce Memed hem de Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumuş olabilir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
I.
Ve ruh atılan oklarla delik deşik
İşte doğduğun eski evdesin birden
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
II.
Derinden derine ırmaklar ağlar
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi
Ey suyun sesinden anlayan bağlar
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi
Yukarıdaki şiirlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi ortaktır?
A) Tunç uyağa yer verme
B) Rediften yararlanma
C) Ulamaya yer verme
D) 11’li hece ölçüsüyle oluşturulma
E) Aynı uyak şemasına sahip olma
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 25 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Seyreyledim eşkâl-i hayatı
Ben havz-ı hayalin sularında
Bir aks-i mülevvendir onunçün
Arzın bana eşcar u nebatı
(Hayatın şekillerini, hayal havuzunun sularında seyrettim. Bundan dolayı dünyanın canlı ve cansız cisimleri, benim için hayal havuzunun sularına vurmuş renkli akislerdir.)
Ünlü şair, sanatını ve dünya görüşünü âdeta bu dört dizeye sığdırmış gibidir. Ona göre hayat, şekillerden, renkli yansımalardan ibarettir. “Akşam şairi” olarak da bilinen sanatçı, daima hayatın ve cemiyetin dışındadır ve realiteden kaçış hâlindedir. Ona bir sembolistten çok, bir empresyonist, görülen anı hemen yakalama ve tespit etme konusunda harikulade vizyoner bir ressam demek daha doğru olur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Ahmet Haşim
C) Tevfik Fikret
D) Namık Kemal
E) Yahya Kemal Beyatlı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
“Sirkeci’de bir otelde geceliği dört kuruş olmak üzere bir yatak kiraladı. Bu otelin yanı başındaki pis aşçı dükkânından da karnını doyurmaya başladı. Daracık, hava almaz, güneş görmez, rutubetli, mundar, örümcekli, alçak tavanlı bir oda içinde paslı, kırık bir demir karyola üzerinde katı bir ot minder ile incecik bir yün şiltenin kirli bir çarşafla örtülüp bir tane yün yastık ve bir pis yorganla örtülmüş olunmasından vücuda gelmiş yatağı içine girip de hâliyle mazisini mukayeseye başladığı zaman Suphi’nin ağlayacağı gelmekte idi. Suphi, şu sefil yaşam şartları içinde bile Ürani’yi bir türlü hatırından çıkaramıyordu.”
Zehra romanından alınan bu bölümde yazar, “sefil yaşam şartları” olarak nitelendirdiği ve olabilecek en kötü şekilde tasvir ettiği otel odası ile aslında kahraman Suphi’nin perişanlığını yansıtmak istemiştir.
Bu parçada eserinden söz edilen sanatçının etkilendiği edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasisizm
B) Romantizm
C) Parnasizm
D) Natüralizm
E) Sürrealizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Türk edebiyatında şiir türünde önemli yenilikler yapan şairlerin başında gelir. Bireyin çıkmazı, kaçış, melankoli, iç duyuş ve kriz kavramlarıyla edebiyat tarihlerinde yer bulan sanatçı, şiirlerinde bireysel ve içe dönük temaları işlememiştir. Kimi şiirlerinde sosyal hayatı, toplumsal bunalımları, özellikle manzum hikâyelerinde geçim sıkıntısı ve toplumsal trajedileri dile getirmiştir. Toplumu ve halkı gözlemleyip oradan aldığı izlenimleri Servetifünun şiiri hassasiyetinde ancak daha sade bir dille ifade etmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Tevfik Fikret
C) Mehmet Akif Ersoy
D) Süleyman Nazif
E) Mehmet Emin Yurdakul
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Anlamları farklı, yazılış ve söylenişleri aynı kelimelerin kullanılmasıyla oluşan uyağa “cinaslı uyak” denir.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde cinaslı uyağa yer verilmiştir?
A) Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim
B) Hey gidi gölgeler ülkesi dünya
Bir görünmez şeyin gölgesi dünya
C) Hacet-i dünya için sen varırsın yüz yere
Hacet-i ukba için hiç komazsın yüz yere
D) Dağlar omuz omza yaslanan dağlar
Sular kararınca paslanan dağlar
E) Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Sosyal fayda peşinde koşan yazarın hikâye ve romanda ulaşmaya çalıştığı hedef, Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını değiştirmektir. Roman okumaktan maksadın hem eğlenmek hem öğrenmek olduğunu söyler. “Hace-i Evvel” olarak okuyucu için faydalı bulduğu telkinleri ön plana alan yazar, bu bakımdan, modern hikâye ve romanın tekniğine dikkatle bağlanma gereği duymaz. Okuyucunun hoşlanması için, olayı meraklı ve heyecanlı bir şekilde yürütmekte büyük ustalık gösterir. Bu dikkat, okuyucuya sık sık verdiği genel kültür unsurlarını sıkıcı olmaktan kurtarmaya da yarar. Olaya üçüncü bir şahıs olarak karışması, olaylar hakkında bireysel düşüncelerini söylemesi, okuyucuya sorular sorup onları yine kendisinin cevaplaması da meddah tekniği ile yakından ilgilidir.
Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?
A) Hüseyin Fellah
B) Paris’te Bir Türk
C) Henüz On Yedi Yaşında
D) Çok Bilen Çok Yanılır
E) Avrupa’da Bir Cevelan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Şiirde her zaman mükemmellik peşinde olmuş; mükemmelliğe, dilin ve şiirin malzemesi olan kelime seçiminde gösterdiği titizlikle ulaşılabileceğinin farkına varmış, şiirlerinde kelimeler üzerinde kuyumcu titizliğiyle durmuştur. “Beyaz lisan” adını verdiği Türkçemizde şiirinin iki kanadından birini şiirsellik, diğerini de anlam oluşturmuştur. Saf şiirin en önemli temsilcilerinden olmuş, şiirselliği de daha çok musiki ile temin etmeye çalışmıştır. Bunun için de şiirlerini aruzla kaleme almıştır. Heceyle yazdığı Ok şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Tevfik Fikret
D) Mehmet Emin Yurdakul
E) Necip Fazıl Kısakürek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Divan şiirinde kıyafet kültürü de yer alır. Bu açıdan kumaş veya kıyafetin renk, biçim ve diğer özelliklerinin yanında onların anlamları, değerleri, kullanım ve tercih sebepleri şiirin konusu olmuştur. Sanatçılar; şiirlerinde aşk, sevgi, güzel, güzellik gibi konuları dile getirirken kıyafetlerden de söz etmişlerdir. Divan şiirinde kıyafet; daha çok teşbih, istiare ve mecaz yoluyla konu edilmiştir. Bu sırada onların kumaş, renk, şekil, desen vs. özelliklerine de değinilmiştir.
Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, divan şiirinde kıyafet kültürünü temsil eden bir örnek olamaz?
A) Başına dönmekte cananın o da hasrettedir
Kıpkızıl olmuş hicab-ı aşkdan üftade fes
B) Yiğit mi oldun a canım nedir bu kırmızı şal
Başında dün dahi bağlıydı kırmızı çenber
C) Başına gonca-i nesrin urınmış altun tac
Gül almış eğnine zer-beft kırmızı kaftan
D) Unutdurdu bana serv-i revanı dün gülistanda
Efendim bir uzun boylu yeşil atlaslı afet var
E) Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Bir kasideden alınan aşağıdaki dizelerin hangisi, ayraç içindeki kavramı örneklememektedir?
A) Her sözüm gülşen-i manaya gönül bezminden
Gül gibi renkli nergis gibi mestane gelir
(Fahriye)
B) N’ola hurşide teşbih eylesem zat-ı hümayunun
Ki anun da senin gibi cihanda yokdur akranı
(Methiye)
C) Dilerem Hak’tan, kılıcun keskin olsun daima
Nitekim evlad-ı Osmân’a müsahhardur kılıç
(Dua)
D) Olsun mübarek ol mehe kabr-i saadeti
Mevla müyesser ede makaam-ı şefaati
(Mersiye)
E) Avare hatırı gibi biçare Şeyhî’nin
Derd ü gam ü belalar ile mübtela hak
(Nesip)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
I
Âşıkım, dağlara kurulu tahtım,
Çobanlar bağrımı dağlar da geçer.
Günümü yıl eden şu kara bahtım,
Engin gurbetlerden çağlar da geçer.
II
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.
Ahenk özellikleri bakımından karşılaştırılan yukarıdaki dörtlüklerde aşağıdakilerden hangisi ortak değildir?
A) Hece ölçüsüyle yazılma
B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulma
C) 6+5 durak düzenine sahip olma
D) Tam uyağa yer verme
E) Ek ve sözcük hâlinde redife yer verme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
(I) Öncelikle bir hikâye anlatma sanatı olan sinemada hikâyenin nasıl anlatıldığı, hikâyenin önüne geçebiliyor çoğu zaman. (II) Sinemada, romanda, şiirde, tiyatroda düşünce önemlidir ama o fikrin, ille de felsefi ya da politik bir derinlik taşıması gerekmez. (III) Bir gazete haberi, tarihî bir olay, görülen bir rüya; bir film ya da roman için yönetmenin veya yazarın zihninde bir kıvılcım işlevi görür. (IV) Film ya da romanda bir fikirden yola çıkılarak hikâyenin kurgulanması, karakterlerin giydirilmesi, bakış açısının, hikâyenin zamansal ve mekânsal çerçevesinin, diyalogların, gerilim ve çatışma unsurlarının belirlenmesi söz konusudur. (V) Sinema filmi ile roman arasındaki en keskin çizgi, romanın bireysel, sinemanın kolektif bir üretim olmasıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, sinemada anlatım biçiminin özden önemli olabildiği belirtilmiştir.
B) II. cümlede, sanatsal yaratılarda bir fikrin savunuculuğunun yapılamayacağı söylenmiştir.
C) III. cümlede, farklı olayların sanat eserlerinin ortaya çıkmasında esin kaynağı olduğu söylenmiştir.
D) IV. cümlede, film ve romanda olayların bir fikir etrafında örgülendiğinden söz edilmiştir.
E) V. cümlede, sinema filmi ile romanın en önemli farkının ne olduğu açıklanmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?
A) Şu gurbet ellerde kimsesiz garip
Her öksüz bakışta göz vurdu beni
(mecazımürsel)
B) Ben âşıkım aşka; aşk da sevdalı bana
Âşık tene can, ten ise sevdalı cana
(Tekrir)
C) Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse
(Tezat)
D) Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor
Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor
(İstiare)
E) Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek
(Telmih)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Herman Melville, dünya edebiyatında eşine rastlanmayan (I)(benzeri bulunmayan) bir deniz romanı, Moby Dick’i, yazmıştır. Denizle düşüp kalkan (II) (içli dışlı olan) bir gemici olsa da elbette Melville’nin iki yüz yıl önce gün ışığına çıkması (III)(şöhretini koruması) şimdikinden de zordu. Moby Dick de başlangıçta anlaşılamamış, yayıncılar bile ona sırt çevirmişti (IV) (değer vermemişti). Yalnızca bir “serüven romanı” olmadığı ise üzerinde yılların gölgesi yükseldikçe (V) (belli bir zaman geçince) anlaşılmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içindeki açıklamasıyla anlamca örtüşmemektedir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Günlük siyasi, sosyal ve kültürel olaylar başta olmak üzere serbest bir şekilde seçilmiş herhangi bir konuyu, bir meseleyi belli bir görüş ve düşünceye göre ele alıp işleyen, yorumlayan, ele aldığı konu etrafında bir kamuoyu oluşturma amacı taşıyan, kısa ve özlü, çoğunlukla konuşma diliyle yazılmaya çalışılan gazete ve dergi yazılarıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede belirtilen türde bir eser değildir?
A) Bize Göre
B) Bir Avuç Saçma
C) Eski Saat
D) Karalama Defteri
E) Şehir Mektupları
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Kişi tahlillerinde pek hevesli görünmeyen yazarın tasvir gücü, ilk yazılarının çıkışından beri herkesçe beğenilmiş, ustalığında âdeta oy birliği edilmiştir. İstanbul yazılarındaki deniz, Anadolu hakkındaki tabiat, Yezidin Kızı’ndaki çöl, Çete’deki dağ tasvirleri, edebiyatımızın güçlü parçaları arasındadır. Dikkatli gözlemciliği, incelikleri ve ayrıntıları yakalama kabiliyeti dolayısıyla “ressam yazar” olarak anılmıştır. Bu ressam yazar; renk, ışık, koku, biçim duyumlarını, binbir benzetme ve zekâ oyunuyla belirtip gözler önüne getirmekte çok başarılıdır.
Bu parçada sanat özelliklerinden söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halide Edip Adıvar
B) Ömer Seyfettin
C) Refik Halit Karay
D) Halit Ziya Uşaklıgil
E) Reşat Nuri Güntekin
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Bu kitap, yazarın bugüne kadar sanatla ilgili olarak kaleme aldığı yazılardan oluşuyor. Sanat düşüncesi, sanata eleştirel bakış, sanatın eğitimi ve uygulaması bağlamındaki sorunları irdeleyen yazılardan oluşan kitap; sanat tarihi, sanat felsefesi, estetik ve toplum bilim gibi konularda ilginç bilgiler içeriyor. Sanat üzerine eleştirel düşünmenin pek de önemsenmediği ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. İçindeki yazılar okurun edilgen kalmasına izin vermiyor. Onu eleştirel bir tutum takınmaya, sanat bağlamında özgün düşünceler üretmeye zorluyor. Eleştiri yapmaya özendirici yanıyla dikkat çeken bir kitap bu.
Bu parçada sözü edilen kitabın en belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat konusunda okura nesnel bilgiler vermesi
B) Yazarın farklı alanlarla ilgili yazılarından oluşması
C) Sanatın belli türlerine ilişkin görüşlere yer veren yazılar içermesi
D) Okurun farklı yorumlar yapmasını engelleyici bir anlatımının olması
E) Okuru eleştirel düşünceye yönlendirip kendi yargılarını oluşturmasını sağlaması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Tasvir, kurmaca eseri oluşturan mekân, olay, zaman gibi unsurların sözcüklerle resmedilmesi, görünür hâle getirilmesi, okurun gözü önünde sözcüklerle bir resim çizilmesidir.
Aşağıdaki parçaların hangisinde tasvir tekniğine yer verilmemiştir?
A) Yeni başlayan sabahın koyu mavi, uçuk ve baygın ışık tonunda rengi belli olmayan kısık ve yorgun gözler, yanak çukurlarında mürekkep lekeleri gibi keskin gölgelerin oyduğu ve buruşturduğu çentikli, soluk ve abraş bir yüzde onu görmek ve tanımak zahmeti çekiyordu.
B) Divanın kenarına oturdu. Dizlerini birbirine değdirerek bacaklarını açmıştı. Ayakları da uçları içeriye doğru dönük ve çarpık duruyordu.
C) Kızının yatacağı odayı özenle hazırlattı karısına, Buldan bezi çarşaflar yaydırdı somyasına. Bursa işi ince peşkirler astırdı, oda kapısının arkasına çakılı çivilere.
D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Odasının her tarafına son defa baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı.
E) İçerisi karmakarışık. Gardırobun kapısı açık. Yerde bir teki görünmeyen ve ilk bakışta beyaz bir kedi yavrusuna benzeyen soket... Divanın baş tarafında ve yerde, her birinde beşer onar sayfa okunmuş, sayfalarının hepsi açılmamış romanlar...
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Otele, sabaha karşı döndü. Hemen banyoya girdi, yıkandı, çamaşır değiştirdi. Yarı çıplak, yatağa uzandı. Kapamayı unuttuğu perdelerin arasından giren güneşle uyandı. Başı ağrıyordu. “Yatarken aspirin almalıydım.” diye söylendi. Sinekler vücuduna, beyaz çarşafa konuyordu. Çürüyorsun oğlum Turgut: sinekler de kokunu aldı. Çürümek dedim de aklıma geldi: Bugün iş peşinde koşmalıyım. Daire dediklerine göre, çevresinde dönüp duracaksın. Yumuşak bir dönüş: yavaş yavaş yıpratır insanı. Yataktan kalktı, temiz bir gömlek giydi. Gömleğin hafif serin ve ince teması hoşuna gitti. Küçük şeylerden memnun olmasını bilmelisin. Küçük sevinçler, büyük atılışlara yardım eder. Cenap Şehabettin olsaydı bu sözü kaçırmazdı, hemen bir yere yazardı. Bana yazık oluyor. Çorap da temiz olmalı, dünkü düğümün buruşturduğu kravat da değişmeli.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tanrısal bakış açısından yararlanılmıştır.
B) Anlatıcının psikolojik durumuna değinilmiştir.
C) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır.
D) Olaydan çok, durumlar üzerinde durulmuştur.
E) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
I. Aynı yüzyılda yaşamış olmaları
II. Hoşgörü sahibi olmaları
III. Eserlerini Türkçe yazmaları
IV. Mesnevi türünde eser vermeleri
V. Şiirlerinde tasavvufi kavramlara yer vermeleri
Numaralanmış bilgilerden hangileri Yunus Emre ile Mevlana’nın ortak özelliklerinden değildir?
A) I ve II
B) I ve IV
C) Yalnız III
D) Yalnız V
E) IV ve V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Üdig mini komıttı
Sakınç manga yumıttı
Könglüm angar emitti
Yüzüm mening sargarur
Günümüz Türkçesi
Aşk beni coşturdu ve heyecanlandırdı
Dert bana (geldi ve bende) toplandı
Gönlüm o (güzel)e meyletti
Yüzüm (o yüzden) sararıyor
Günümüz Türkçesiyle açıklaması yapılan bu şiir ile aşağıdaki kavramlardan hangisi arasında bir ilişki kurulamaz?
A) Sav
B) Lirizm
C) Şölen
D) Güzelleme
E) Kopuz
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
----, divan şiirinde Necati’yle belirginleşen, Bâkî ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallîleşme deneyiminin 18. yüzyıldaki en büyük temsilcisidir. Şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Sünbülzade Vehbî
B) Enderunlu Vasıf
C) Şeyh Galip
D) Nedim
E) Nevizade Atayi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Karagöz oyunuyla ilgili olarak aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Geleneksel Türk tiyatrosuna özgü bir türdür.
B) Oyunda Karagöz aydın tabakayı, Hacivat ise cahil halk tabakasını temsil etmektedir.
C) Güldürü; yanlış anlaşılmalar, kelimelerin taşıdığı farklı anlamlar sonucu ortaya çıkan komiklikler üzerine kuruludur.
D) Dekor, makyaj ve benzeri unsurlar daima ikinci planda kalmıştır.
E) Bütün tipler hayalbaz tarafından, tasvir adı verilen iki boyutlu kuklalar üzerinden canlandırılır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Türk romanında temel sorun, Batılılaşmadır. Alafranga züppe tipi en çok ilgi gören olgudur. Bu tipten hareketle Türk toplumunun Batı karşısındaki tutumu ve Batılılaşma deneyimine dair ilk tepkiler açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. İlk dönem Türk romanında çok sayıda züppe tipi bulunmasının temel nedeni budur. Bihruz, Meftun, Seniha ve Efruz Bey bu tiplerde öne çıkan kişilerdir.
Bu parçada örneklendirilen züppe tipleri aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtında yer almamıştır?
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
C) Ömer Seyfettin
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Sami Paşazade Sezai
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
II. Meşrutiyet’te kadın hakları konusu, basında şiddetli tartışmalara yol açmış; Batıcılar ve bazı kadınlarımız kadın haklarını savunmuşlardı. Bu arada Kadınlar Dünyası, Mehasin, Kadın ve Demet gibi kadın dergileri çıkarılmış ve bazı kadın dernekleri de kurulmuştu. Halide Edip Adıvar da kadın sorunu üzerinde durmuş, ideal kadın kahramanlara eserlerinde yer vermiştir. Romanlarındaki temel kadın kahramanlar genellikle güçlü, idealist, eğitimli ve moderndir. Aşk ve evliliğin kutsallığına inanan kadınlar, yuvalarına sadık, fedakâr kişilerdir. Romanlarındaki Kaya, Ayşe, Lale, Rabia gibi kadın kahramanlar bunlardan bazılarıdır.
Bu parçada Halide Edip Adıvar’ın hangi romanının kahramanından söz edilmemiştir?
A) Yeni Turan
B) Tatarcık
C) Vurun Kahpeye
D) Sinekli Bakkal
E) Ateşten Gömlek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
I. Bir rüya içinde yahut sihir âlemi karşısında idi; kemanların titreyen eninleri (inleyiş), filavtanın (flüt) kahkahaları, sanki bu aletlerden, bütün kirişlerle tahta veya bakır parçalarından sihirli bir nefesle canlanarak, kanatlanarak uçuşan küçük küçük nağmeler birbirine atılıyor; birinden ötekine bir hicran (ayrılık) sadası, ötekinden bir ıstırap enini, şundan bir tahassür nalesi (özlem iniltisi), diğer birinden bir ümit cevabı çıkararak, bütün o biçare insan ruhuna mahsus acılıkların, tatlılıkların hazinesi taşıyor, mai (mavi) siyah kelebekler gibi uçuşarak, birbirleriyle dudak dudağa bir visal (kavuşma) içinde dağılıyorlar, yükseliyorlar; sonra bunlar o parlak semanın mailiklerine, şu karanlık denizin siyahlıklarına serpiliyor.
II. Ayşe, Peyami’ye durumu şu şekilde anlatmaktadır: “İstanbul, iki günlüğüne fakir İzmir’e benzemektedir. İstanbul, 16 Mart’ta garip bir duygu ile güne uyandı. Gürültü, haylazlık, amaçsızca dolaşma mevcut ancak kimseden çıt bile çıkmıyor. Görüşmemde ilk kez öylesine sessiz İstanbul’a rastladım. Ancak o kez havada korku yoktu. Beddua edilen bir duygu vardı. Zeynep saat 9’da vardı. Gece yarısında işgal başladı. Britanyalılar zırhlı araçlarla ilerliyorlardı. Onlar, o akşam hatta Esat Paşa’yı da alıkoydular. O, hafif yaralı olarak ihbar edilmişti. Sokaklarda İngiliz erlerinin refakatçileri vardı.
Öğretmen yukarıdaki iki metni tahtaya yansıtmış ve öğrencilerden bu metinlerin hangi döneme ait olabileceğine yönelik fikirlerini sormuş; öğrenciler şu yanıtları vermiştir:
Aslı: Umutsuzluk ve karamsarlığın hâkim olmasından hareketle ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse Anadolu’dan söz ettiği için Millî Edebiyat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Berk: Toplumsal bir konu işlendiği için ilk metin Tanzimat Dönemi yazarlarına, ikinci metinse melankolik bir aşk anlatıldığı için Servetifünun yazarlarına ait olabilir.
Cansu: Bireysel bir konu işlendiği için ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse İstanbul anlatıldığı için Tanzimat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Öğrencilerden hangileri bu metinlerle ilgili doğru tahminde bulunmuştur?
A) Aslı
B) Berk
C) Cansu
D) Aslı ve Berk
E) Berk ve Cansu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |