Tebrikler - 2021 TYT Türkçe Soruları ve Cevapları adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Aşağıdaki cümlelerde yer alan birleşik sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) Gezdiğimiz yerlerdeki nesnelerin üzerine, onların hakettiği heyecanı duymamızı sağlayacak sorular iliştirilmemişti.
B) Bütün bu güzellikler, onları göreceğim için kendimi ayrıcalıklı addetmeme rağmen bende kayıtsızlık uyandırıyordu.
C) Nehri ve vadiyi seyreden iki kişi o anda yalnızca doğayla değil, birbirleriyle kurdukları dostluğu da dönüştürmekteydi.
D) Bize hükmeden mutluluk arayışı ise bu arayışın dinamiklerini açığa çıkaran etkinliklerden biri seyahatlerimizdir.
E) Merak bazen uzun mesafeleri birleştiren küçük halkaların oluşturduğu, insanı cezbeden bir zincir gibidir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Dünya’nın merkezine ulaşmak için binlerce kilometre içeri doğru yol almak gerekir. Merkeze doğru ilerlerken sıcaklık dayanamayacağımız kadar, yaklaşık altı bin derece, yükselir. Bu sebeple Dünya’nın merkezine gidip, orada araştırmalar yapıp dönmemiz kesinlikle mümkün değildir. Hatta bir makine, bir robot göndermemiz bile imkânsızdır. Çünkü göndereceğimiz robot basınç sebebiyle parçalanır, sıcaklıktan dolayı yanar.
Bu parçada virgülün aşağıdaki işlevlerinden hangisinin kullanımı yoktur?
A) Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime gruplarının arasına konur.
B) Cümle içindeki ara sözleri ayırmak için ara sözlerin başına ve sonuna konur.
C) Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur.
D) Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur.
E) Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Neil Postman, Televizyon: Öldüren Eğlence adlı kitabında televizyonun eğlenceyi amaç edinmesini eleştirir ve bu eleştirisini temellendirmek adına o ünlü “Biçim, içeriği dışlar.” ifadesini kullanır. Postman’a göre televizyon, sürekli eğlenen bir toplum inşa eder ve toplum içerisinde sorun olabilecek her şeyi eğlenceye indirger. Böylelikle televizyon, karşısında kendimizi ölesiye eğlendirmek dışında bir şey yapmadığımız bir kutuya dönüşür.
Bu parçaya göre Neil Postman’ın televizyona yönelik eleştirisi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumsal değerlerin reddedilmesine yönelik içerikler üretmesi
B) Bireylerin kendisi ve dış dünya arasında ayrım yapmasını engellemesi
C) İçerikte ele alınan konuları, bireyleri eğlendirme amacı güderek sunması
D) Toplumda huzuru sağlamak için bireyleri eğlendirmeyi amaç edinmesi
E) Toplumu yansıtmayan içeriklerinin bireyi kendine yabancılaştırması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Besin neofobisi -yeni besinleri denemeye karşı duyulan isteksizlik ve korku- hakkında yapılan bir araştırmada yaşları 4 ila 7 arasında değişen ikizlerin %72’sinin yeni besinleri denemekle ilgili isteksizliğinin genlerinden kaynaklandığı tespit edildi. Bu konuda yapılan önceki çalışmalarda da çocukların %78’inin, yetişkinlerin ise %69’unun genlerinin etkisiyle yeni besin denemekten kaçındığı görüldü. Araştırmaya katılan çocukların çevresel etkenler bağlamında yeni besinlere duydukları korkuyu azaltabilecekleri belirlendi. Bu konuda yetişkinlerin çocuklara örnek olması gerektiğini belirten uzmanlar; ebeveynlere evde yeni besinler denemeyi ve çocuklara farklı besin seçenekleri sunmayı öneriyor.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Ebeveynlerinin yeterli besin çeşitliliği sağladığı ve örnek olduğu çocuklar, yeni besinleri deneme eğilimindedir.
B) Yeni besinleri denemeyi reddeden çocukların tutumunu uygun çevresel koşulları sağlayarak değiştirmek mümkündür.
C) Çocukluk çağında başlayan yeni besinleri denemeyi reddetme, hayat kalitesini düşüren bir davranış bozukluğudur.
D) Yeni besinleri denemeyi reddetmeye yönelik çalışmalar, genetiğin etkisinin yaş ilerledikçe azaldığını göstermektedir.
E) Yeni besin denemeye yönelik ilgiyi artırmak isteyen ebeveynin, çocuğun kişilik özelliklerini dikkate alması gerekir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Evrenin doğasıyla ilgili konuşmak, başlangıcı ve sonunun olup olmadığını tartışabilmek için kuramlara ihtiyacımız vardır. Kuramlar, evrenin sınırlı bir bölümünden hareketle gözlemlerimize dayanarak oluşturduğumuz kurallar dizisidir. Bana göre kuramlar birer varsayım olmaları bakımından değişkenlik gösterir, tamamen doğru olduklarını asla kanıtlayamazsınız. Kanıtlama amacıyla yaptığınız deneylerin sonuçları kuramla ne kadar uyumlu çıkarsa çıksın bir sonraki sonucun kuramla çelişmeyeceğinden emin olamazsınız. Ayrıca kuramın kestirimleriyle çelişen tek gözlemle bile kuramı çürütebilirsiniz. Yeni deneylerin tahminlerle uyuştuğu gözlemlendikçe kuram ayakta kaldığı için ona olan güvenimiz artar ancak kuramla çelişen yeni bir gözlem, o kuramı bir kenara atmamızı veya değiştirmemizi gerektirir.
Bu parçada kuramla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Hangi durumlarda gereksinim duyulduğuna
B) Gündelik yaşama nasıl yön verdiğine
C) Nasıl bir süreç sonunda ortaya çıktığına
D) Neden bir varsayım olarak görüldüğüne
E) Değiştirilmesini gerektirecek durumlara
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
İnsan, duygusal bir varlıktır ama duygularını ifade edebilme konusunda yeterince başarılı değildir. Özellikle toplum içinde duygularını dile getirmenin bir zayıflık göstergesi olarak algılanması, bu durumun önemli bir nedenidir. Bu tür toplumsal kabullerden dolayı ne duygularımıza kulak vermeyi öğrenebiliriz ne de onları nasıl ifade edebileceğimizi. Üstelik duygularımızın sesini duymak yerine onları inkâr edip bastırmayı maharet olarak görürüz. Sevdiğimiz insanlara sevgimizi ifade edemeyişimizin nedeni de budur. En son ne zaman bir sevdiğinize olan duygularınızı dile getirdiniz? Şurası bir gerçek ki çoğumuz yaşadığımız olayların bizde bıraktığı duygusal izleri yok sayıp bildiğimiz, tamamen irademizden bağımsız olarak çocukluktan beri öğrendiğimiz belirli kalıplara göre tepkiler veririz. Oysa duyguları bastırmak onları yok etmez, onları yok saymak da sizi daha güçlü kılmaz. Geç kalmış sayılmazsınız, duygularınızı inkâr etmeyin, ifade edin. Onlar sizin duygularınız, bırakın konuşsunlar.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Duyguları yadsımak, insanın kendi varlık amacını reddetmesi sonucunu doğurur.
B) Duygu dilinin öznelliği, duyguların toplumsal hayatın temeli olmasını engeller.
C) İnsanın duygusallık derecesi, yaşadığı toplumun kabullerinden bağımsızdır.
D) Duyguları gizleme eğilimi, farkında olmadan geliştirilen bir davranış biçimidir.
E) İnsan, hislerini içinde yaşayarak çevresindeki kişilerin dayatmalarından kurtulur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserine yeni bir şehir eklese bu kuşkusuz Paris olurdu. Tanpınar; Yahya Kemal’den, Proust’tan okuduğu bu şehre ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasında gidebildi. Yazar için gecikmiş bu ziyaret, hayalindeki Paris ile karşılaştığı şehir arasında çatışmalara neden oldu. Tanpınar için düş kırıklıklarıyla dolu bu seyahatin izlerine, bazı deneme ve mektuplarında rastlanır. Yazarın İstanbul’u, kişisel tarihine dönerek arşınlamasına benzer biçimde Paris’i de kendi soyut tasarımlarındaki hâliyle görmeye çalıştığı ama gerçekte gördükleri karşısında şehre dair bu zihinsel kabulleri terk ederek yepyeni bir çatı, daha derin bir temel arayışına girdiği anlaşılıyor.
Bu parçadan hareketle Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Hayalindeki Paris’i, başkalarının anıları ile edebî eserlerinden hareketle biçimlendirdiği
B) İstanbul’u, edebiyatla iç içe oluşan hayallerden çok somut deneyimleriyle yorumladığı
C) Paris’e dair izlenimlerinin zaman zaman çeşitli türlerdeki eserlerinde yer aldığı
D) İstanbul ve Paris’in, edebî yaşamında belirli bir yer edinen şehirler arasında olduğu
E) Paris değerlendirmelerinde başlangıçtaki beklentilerin zamanla değişim gösterdiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
İnsan; daha güçlü canlılara karşı tek başına kendini koruyamaz, tek başına ihtiyaçlarını karşılayamaz dolayısıyla bir arada yaşamak tabii ve zaruridir.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Niteleme sıfatını niteleyen zarf
B) Yönelme durumuyla kullanılan edat
C) Yeterlilik bildiren olumsuz fiil
D) Üçüncü çoğul iyelik eki almış isim
E) Belirtme durumu eki almış zamir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Evrenin doğasıyla ilgili konuşmak, başlangıcı ve sonunun olup olmadığını tartışabilmek için kuramlara ihtiyacımız vardır. Kuramlar, evrenin sınırlı bir bölümünden hareketle gözlemlerimize dayanarak oluşturduğumuz kurallar dizisidir. Bana göre kuramlar birer varsayım olmaları bakımından değişkenlik gösterir, tamamen doğru olduklarını asla kanıtlayamazsınız. Kanıtlama amacıyla yaptığınız deneylerin sonuçları kuramla ne kadar uyumlu çıkarsa çıksın bir sonraki sonucun kuramla çelişmeyeceğinden emin olamazsınız. Ayrıca kuramın kestirimleriyle çelişen tek gözlemle bile kuramı çürütebilirsiniz. Yeni deneylerin tahminlerle uyuştuğu gözlemlendikçe kuram ayakta kaldığı için ona olan güvenimiz artar ancak kuramla çelişen yeni bir gözlem, o kuramı bir kenara atmamızı veya değiştirmemizi gerektirir.
Aşağıdaki örneklerden hangisinin bu parçada anlatılanlara göre geçerliğini yitirmesi beklenir?
A) Tüm evrenin dört ana unsur olan toprak, hava, ateş ve sudan oluştuğunu ileri süren Empedokles’in fikrinin geleceğe dair bir tahmin yapmak için kullanılamaması
B) Newton’ın cisimlerin kütlesel nicelikleriyle ilişkili kütle çekim yasasının karmaşık bir modele dayanması sebebiyle sınırlı sayıda çalışmada uygulanabilmesi
C) Aristoteles’in ağır bir cismin hafif olan cisimden daha hızlı düşmesi gerektiği fikrine karşın yapılan deneylerde farklı ağırlıktaki cisimlerin aynı hızda düştüğünün tespit edilmesi
D) Dünya’nın, Jüpiter’in yörüngesine yaklaştığı ve ondan uzaklaştığı zamanları gözlemleyerek kaydeden Roemer’in ışığın sonlu bir hızla gittiğini bilimsel bir dille kaydetmemesi
E) Boş uzayda uçsuz bucaksız pek çok galaksinin olduğunu keşfeden Hubble’ın gözlemlerini gerçekleştirirken dolaylı ölçüm yöntemlerini kullanmak zorunda kalması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
“İnsan kalbi, başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nispetinde açıktır.” der yazar. Peki, insan kendi tecrübelerine yani onlardan bir şeyler öğrenmeye ne kadar açıktır? Kendinin farkında olduğu, kendisi üzerine düşünmeye katlandığı kadar...
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki düşünceyi destekler niteliktedir?
A) İnsanı anlamak; kendini tanımak, duyumsamak ve yorumlamaktan geçer.
B) İnsan toplumla etkileşim kurduğu ölçüde kendine yönelik farkındalık geliştirir.
C) Tecrübeleriyle arasına mesafe koyan insan, yeni deneyimlere açık olur.
D) İnsanın başkalarıyla özdeşim kurması, aynı deneyime ortak olmasına bağlıdır.
E) Topluma duyarlı insan, başkalarının düşüncelerine göre davranmaya meyillidir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Bencillik sanıldığının aksine kişinin dilediği gibi yaşaması değil, başkalarından kendi istediği gibi yaşamalarını talep etmektir. Bencil insanlar, bıkmadan usanmadan kendi yaşam alanı içinde mutlak bir tip monotonluğu yaratmayı hedefler. Onlar aslında sürekli kendi doğruları, kabulleriyle kendileri için makul olan çıkarımlarla inşa ettikleri bir zindanda yaşarlar ve sizi de bir şekilde orada yaşamaya mecbur bırakmak isterler. Üstelik buna direnç gösterenleri yargılar, ötekileştirir ve onlara karşı olumsuz tutum geliştirirler. Daha da önemlisi bencil insanlar var olabilmek ve benliklerini tamamlamak için diğer insanların benliklerini tüketmeyi maharet sayarlar. Bu yüzden bencilliğin en önemli aracı sürekli başka insanların hayatlarına ilişmek, her fırsatta onlara müdahale etmektir; doğrusu senin bildiğin gibi değil, benim istediğim gibi olmalı diyebilmek için.
Bu parçada “zindanda yaşamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kendi iç dünyasının sınırlarının farkında olmak
B) İnsanların kişisel alanlarını önemsemeden yaşamak
C) Kendini var ettiği dar alanda yaptırımlar uygulamak
D) Aşina veya yatkın olduğu sınırlar içinde kalmak
E) Kendine sunulan zorunlu alanda hayatını sürdürmek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Yorgunluk ve uykusuzluktan bitap hâlde göz kapaklarını kısarak saate baktı. Gün ağarmak üzereydi. Aklındakiler dağılır diye korktuğundan olsa gerek radyonun sesini kıstı. Başka şeyler düşünmeli dedi, kendi kendine. Mesela bu ay; lambayı idareli kullanmalı, yakacaktan da biraz kısmalıydı. Ne yapsa olmuyordu, en sonunda bıraktı kendini. Dünyanın yükünü sırtlanmış omuzlarını biraz kısarak eğreti oturduğu sandalyeden kalkıp pencereye doğru yöneldi.
Bu parçada “kısmak” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır?
A) Biraz kapamak
B) Azaltmak, alçaltmak
C) Büzmek, daraltmak
D) Yatıştırmak
E) Eksiltmek, sınırlandırmak
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Çoğu zaman, edebiyat yapıtlarındaki bireyselliğin yazardan kaynaklanan, yazarın bireyselliğinden yansıyan bir nitelik olduğunu öne sürenlere rastlarız. Öylesine köklü bir inanıştır ki bu, kesin doğruymuş gibi benimsenir. Derler ki edebiyat yapıtı, bir birey olan yazarın damgasını taşıdığı için bireyseldir; yazar biricik olduğu için yapıtı da biriciktir. İlk anda doğruymuş gibi görünen bu yargının, kesin olmak şöyle dursun, birçok edebiyat yapıtı için düpedüz yanlış olduğunu söyleyeceğim. Edebiyatta yapıtın bireyselliği ve biricikliği, yazarın bireyselliğine geri götürülebilen bir özellik değildir. Tersini savunmak, anonim halk edebiyatı ürünlerinin, ortaklaşa hazırlanmış yapıtların biricik olmadığı gülünçlüğüne düşmektir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulanları destekler niteliktedir?
A) Unutulmaması gereken bir şey var ki bireysellik, özerklikle bağlantılı olmasının yanında göreli bir kavramdır.
B) Sanatçının kendi yaratıcılığıyla şekillendirdiği sözcüklerden oluşmuş bir yapıt, topluma mal edilemez.
C) Tarihsel, toplumsal ve dilsel açıklamalar edebî bir yapıt ortaya koyan kişinin biricikliğini zedelemez.
D) İster kimliği belli bir kişi isterse pek çok kişi tarafından üretilmiş olsun, biriciklik ancak yapıtın kendisindedir.
E) Biricikliğin ne anlama geldiğini öğrenmek için bireysel yapıtlarla anonim yapıtları karşılaştırmak gerekir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Sanatın önemli bir dalı olan sinema, kitle iletişim aracı olarak kültürün gelişmesine katkıda bulunurken insanları bilgilendirir, eğlendirir ve onların bakış açılarını geliştirir. Sinema; kendisinden önce var olan edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dallarının hepsiyle iç içedir. Ancak sinema, en güçlü bağını edebiyatla kurar ve ortaya çıktığı andan beri edebiyattan beslenir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
A) Sinema, insanı eğlendirmede diğer sanat dallarından daha başarılı olmuştur.
B) Edebiyat, sinemaya diğer sanat dallarından daha fazla katkıda bulunmuştur.
C) Bireylerin bilgi edinmesinde sinema ve edebiyat temel iletişim aracı olmuştur.
D) Resim, heykel, tiyatro, dans gibi sanat dalları sinemanın temelini oluşturmuştur.
E) Edebî eser uyarlamaları, sinema kültürünün yaygınlaşmasını sağlamıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Orhan Veli’nin “Kitabe-i Seng-i Mezar”ını sevmemiz, onun, Süleyman Efendi’de, gelmiş geçmiş sayısız silik insanı, basit fakat ezelî dertleri içinde duymuş olmasındandır. Şiir, ister Sultan Süleyman’a ister Süleyman Efendi’ye yazılmış olsun sanat bakımından birdir. Şiirde asıl olan, şairin duyuşunun başka türlü söylenmesine imkân olmayacak tarzda kelimelerle kurulması ve benzersiz bir şiir iklimi yaratmasıdır.
Bu parçada şiirle ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisidir?
A) Kendinden önceki fikirlerin üzerine inşa edilebildiği ölçüde beğeni kazanır.
B) İnsanların paylaşmış olduğu duygu ve düşünceleri evrensel bir dille yansıtır.
C) Toplumun farklı kesimlerinin hislerini duyurabildiği takdirde geleceğe seslenir.
D) Konu ve üslup açısından yakaladığı başarı ölçüsünde şairini ölümsüz kılar.
E) İçerikten ziyade barındırdığı yeni ifade biçimleriyle bir özgünlük kazanır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Richard Strauss, bugünün orkestra repertuvarının demirbaşları arasında sayılan bir dizi senfonik şiirle ve opera alanındaki kalıcı eserle tanınan en önemli bestecilerdendir. Özellikle Salome adlı operası sansasyon yaratmış, sayısı yüz elliyi aşan lietleri ile bir şarkı ustası olarak müzik tarihindeki özgün yerini almıştır. Günümüz operaları hâlen onun zengin sahne çalışmalarından yararlanır. Gerek lietlerinde gerek görkemli orkestral eserlerinde lirik gücünü kuvvetle hissettiren Strauss, bugün de dünyanın önde gelen solistlerini mıknatıs gibi kendine çekmektedir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetme
B) Öznellik
C) Tartışma
D) Örnekleme
E) Karşılaştırma
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
(I) Halil İnalcık’ı diğer tarihçilerden ayıran önemli hususlardan biri, araştırmalarında tarih dışındaki beşerî bilimlerden de yararlanmasıydı. (II) Edebiyat, hukuk, sosyoloji, sosyal antropoloji, iktisat, İslamiyet ve siyaset bilimi; onun araştırmalarındaki temel alanlardandı. (III) İnalcık, hukuk ve sosyolojiyle çok genç yaşlarda tanıştı. (IV) Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde yapılan sınavı kazanarak bu kurumun öğrencisi oldu. (V) Daha sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne de kayıt yaptırarak eğitim hayatı yoğun bir tempoda devam etti.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir noktalama yanlışı yapılmıştır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
I. Türkiye’de Türkçe müzik daha fazla dinleniyor ve reklam verenler daha çok Türkçe müzik yayını yapan radyoları tercih ediyor.
II. Türkiye’de yayın yapan radyo kanallarının çoğu yerli müzik yayını yaparken yabancı müzik yayını yapan kanal sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Numaralanmış I. cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) II. cümlede belirtilen durumun gerekçesini açıklamaktadır.
B) II. cümlede ortaya konulan durumun koşulunu belirtmektedir.
C) II. cümledeki bilgileri farklı örnekler üzerinden değerlendirmektedir.
D) II. cümledeki açıklamayı çürütmek için yeni bir bilgi sunmaktadır.
E) II. cümlede yer alan açıklamayı karşılaştırmalı ele almaktadır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Gazeteci: Denizin renginin mavi olduğunu söyleyen genç dostunuza niçin şiir yazmayı bırakmasını salık verdiniz?
Şair: Deniz mavi olduğu için.
Gazeteci: Aynı sözleri söyleyen bir ressam olsaydı yanıtınız yine aynı mı olacaktı?
Şair: Bir ressama denizin rengini sormazdım ki. Olsa olsa dalgaların sesini betimlemesini isterdim ondan.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şairin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Bir eserin sanatsal bir nitelik taşıdığını anlamanın en kolay yolu, onun gerçekliği olduğu gibi yansıtabilmesinden geçer.
B) Bence sanatın amacı, sözcükler veya görsel tablolar aracılığıyla karşısındaki kişiyi duygusal bir ruh hâline taşıyabilmektir.
C) Sanatın işlevinin, ele aldığı gerçekliği bir başka düzleme taşıyarak onu dönüştürebilmesinde saklı olduğunu düşünüyorum.
D) Sanatın; işlediği herhangi bir gerçeklik veya nesneyi, onları kuşatan sınırlar içinde resmedebildiği ölçüde başarılı olacağına inanıyorum.
E) Şiir, resim veya sanatın diğer alanları, insani gerçeklik karşısında bir ayna olmayı başarabilirse asıl hedefine ulaşmış sayılır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Bencillik sanıldığının aksine kişinin dilediği gibi yaşaması değil, başkalarından kendi istediği gibi yaşamalarını talep etmektir. Bencil insanlar, bıkmadan usanmadan kendi yaşam alanı içinde mutlak bir tip monotonluğu yaratmayı hedefler. Onlar aslında sürekli kendi doğruları, kabulleriyle kendileri için makul olan çıkarımlarla inşa ettikleri bir zindanda yaşarlar ve sizi de bir şekilde orada yaşamaya mecbur bırakmak isterler. Üstelik buna direnç gösterenleri yargılar, ötekileştirir ve onlara karşı olumsuz tutum geliştirirler. Daha da önemlisi bencil insanlar var olabilmek ve benliklerini tamamlamak için diğer insanların benliklerini tüketmeyi maharet sayarlar. Bu yüzden bencilliğin en önemli aracı sürekli başka insanların hayatlarına ilişmek, her fırsatta onlara müdahale etmektir; doğrusu senin bildiğin gibi değil, benim istediğim gibi olmalı diyebilmek için.
Bu parçadan hareketle bencil insanlarla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) İlişkilerinde diğer insanları gerçek kimliklerinden uzaklaştırarak onların kendilerine yaklaşmasını sağlarlar.
B) Tüm insanların aslında özünde bencil olduğu ve değişime direnç gösterebileceği fikrini savunurlar.
C) Kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye odaklandıklarından toplumun beklentilerini karşılamakta zorlanırlar.
D) Hayata kendi pencerelerinden baktıklarından başkalarının dünyasında olup bitenleri fark etmezler.
E) Mutlak doğrunun varlığına inanmadıklarından kendi fikirlerinin doğruluğu konusunda ısrar etmezler.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
İnsan, duygusal bir varlıktır ama duygularını ifade edebilme konusunda yeterince başarılı değildir. Özellikle toplum içinde duygularını dile getirmenin bir zayıflık göstergesi olarak algılanması, bu durumun önemli bir nedenidir. Bu tür toplumsal kabullerden dolayı ne duygularımıza kulak vermeyi öğrenebiliriz ne de onları nasıl ifade edebileceğimizi. Üstelik duygularımızın sesini duymak yerine onları inkâr edip bastırmayı maharet olarak görürüz. Sevdiğimiz insanlara sevgimizi ifade edemeyişimizin nedeni de budur. En son ne zaman bir sevdiğinize olan duygularınızı dile getirdiniz? Şurası bir gerçek ki çoğumuz yaşadığımız olayların bizde bıraktığı duygusal izleri yok sayıp bildiğimiz, tamamen irademizden bağımsız olarak çocukluktan beri öğrendiğimiz belirli kalıplara göre tepkiler veririz. Oysa duyguları bastırmak onları yok etmez, onları yok saymak da sizi daha güçlü kılmaz. Geç kalmış sayılmazsınız, duygularınızı inkâr etmeyin, ifade edin. Onlar sizin duygularınız, bırakın konuşsunlar.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi duygularımızı inkâr etmemizin nedenlerinden biri değildir?
A) Akılcı davranış biçimlerinin daha doğru olduğuna dair inancımız
B) Karşımızdakine duygularımızı dile getirme konusundaki yetersizliğimiz
C) Alışık olduğumuz toplumsal değerlere göre hareket etme eğilimimiz
D) Duygularımıza göre hareket etmenin güçsüzlük olduğuna dair düşüncemiz
E) Kodlanmış davranış biçimlerinin dışına çıkmamaya yönelik tercihimiz
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
(I) Uygar kayıtsızlık, kişinin diğeriyle göz göze gelmekten kaçınması veya onu hiç fark etmemiş gibi davranmasıdır. (II) Kişi; bakmadığı, işitmediği ve hepsinden önce çevredekilerin yaptıklarıyla ilgilenmediği havasını verecek bir tavır takınır. (III) Gözlemlemekten kendini alıkoyamayan bakışların karşılaşması ise iletişim kurmaya davettir, insanların gözünde görünmez kalma kararlılığından feragat etmeyi gerektirir. (IV) Çoğu zaman kalabalık olan sokaklarda sırf bir yerden başka bir yere gitmek bile her şeye dikkatle bakmayı, gözlemlemeyi gerektirir. (V) Bu nedenle göz teması kurulan insanları rahatsız ve tedirgin etmeden gözlemlemek gerekir, uygar kayıtsızlığın özü de budur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
(I) Fotoğraf makinesi 1839'da Fox Talbot tarafından icat edildi. (II) Başlangıçta seçkinlerin kullanımına açık olan cihaz; 30 yıl gibi kısa bir süre sonra polis dosya kayıtları, savaş muhabirliği, aile albümleri ve kartpostallar için kullanılmaya başlandı. (III) Kullanım alanı hızla artan fotoğraf makinesinin halk için ucuz maliyetli üretilen ilk örneği, pazara 1888'de sürüldü. (IV) Kullanım olanaklarının böylesine artması, fotoğraf makinesinin toplumu çok derinden ve can alıcı bir biçimde etkileyeceğinin göstergesiydi. (V) Fotoğrafın, görünümlere gönderme yapmada en baskın ve en doğal yol olması, sanayileşmenin sonuçlarının alınmaya başlandığı dönemde gerçekleşti. (VI) Fotoğraf, her şeyi yakından gören tanık olarak dünyanın yerine o zaman geçti.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Benim bu konudaki bilgilerim oldukça yalın kat; bir uzmanın sahip olduğu bilgi ve görgü derinliğinden gayet uzak.
Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Kendine yapılan bu haksızlığa oldukça ölçülü bir tavır ve olgunlukla karşılık verdi.
B) Bu şaşaalı davete, gösterişsiz bir kıyafetle katılarak herkese üstü kapalı bir mesaj vermişti.
C) Onun edebî yazıları, sığ konularda üstünkörü yazılmış karalamalar olarak eleştiriliyordu.
D) Evin dekorundaki ayrıntılar, dikkatini toplamasına engel olacak kadar abartılıydı.
E) Eserlerindeki sanatsal derinlik, sergiye gelen herkesi kendine hayran bırakıyordu.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
İşte ben hep böyle garip mahzun,
Bir şey beklermişçesine yaşıyorum.
Bazen öyle günlerim oluyor ki Elâgözlüm,
Ne oldu, nasıl bitti şaşıyorum.
Bazı bilmem, gün nasıl başladığında,
Kayıp kayıp gidiyor dünya bıkkın bakışlarımdan.
Yaşıyorum, yaşıyorum da bitmiyor,
Bir tutam sakız oluyor ağzımda zaman.
Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünlü düşmesi
C) Ünsüz düşmesi
D) Ünsüz benzeşmesi
E) Ünlü daralması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Çocuk genellikle yaptığı işin engellenmesi veya sevdiği oyuncağın elinden alınması gibi somut, yetişkin ise daha çok toplumsal veya mesleki haksızlıklar gibi soyut nedenlerle öfkelenir. Çocukla yetişkin arasında bulunan ergen için hem somut hem soyut her türlü kışkırtma öfkeye yol açabilir. Öfkenin dış görünümü çocuksu (bağırma, ayaklarını yere vurma, şiddetli ağlama) ve yetişkince (kaba sözler, ince alaylar) olabilir. Ergenlerin zekâ düzeyi ile heyecanı ifade biçimleri üzerine yapılan bir araştırmada doğrudan doğruya öfkeye yol açan nedene karşı tepki göstermenin zekâ göstergesi olduğu bulunmuştur. Görece düşük zekâya sahip olanlar, öfkeyi sorumlu olmayan dış etkenlere aktarma eğilimindedir. Öfkeden doğan engellenme tepkisinin konuyla ilgisiz kişilere yansıtılması ergenlikte sürüyorsa belirli bir zihinsel olgunlaşma gecikmesi akla gelir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Ergenin zekâ seviyesi arttıkça öfke duygusunun dışa vurumunda azalma gözlemlenir.
B) Ergenlikte öfke duygusunun ifadesi, konuşma veya beden aracılığıyla gerçekleşebilir.
C) Engellenme tepkisini sorumlu olmayan kişilere yöneltme, çocuklardan beklenen bir harekettir.
D) Ergenler çocukluk ruh hâlini tamamen bırakmamış olsa da belirli bir olgunluğa sahiptir.
E) Ergenlik, çocukluğun ve yetişkinliğin öfke nedenlerinin bir arada bulunduğu bir dönemdir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
Aşağıdaki parçalardan hangisi “Bir insan, doğuştan yeteneği düşük olduğu bir alanda başarılı olabilir mi?” sorusuna cevap vermektedir?
A) Zekâ, sahibini şımartan hoş bir aroma gibidir. Zekâsına güvenerek çalışmaya gerek duymadan ömrünü geçiren insanlar tanıyorum. Bu kişiler, kalıtsal özellikleri sayesinde bir alanda başarılı olmakla yetinirken çok daha başarılı olabilecekleri alanları gözden kaçırıyor.
B) Beynin kendini değiştirebilmesiyle ilgili çalışmalar, onun bir alana yoğunlaştığında başarılı olmasını sağlayan beceriler kazanabildiğini gösteriyor. Sporcuların zamanla kaslarını güçlendirmesi gibi beyin de yeni nöral bağlantılar kurarak kendini geliştirebiliyor.
C) Zekâ testleri aklın sihirli bir göstergesi olmaktan ziyade belli bir tür testi çözme becerisini ölçen araçlardır. Testte başarılı olan kişilerin yeteneklerinin yüksek olduğu değil, sorulara cevap verme konusunda diğerlerinden daha iyi eğitim aldığı söylenebilir.
D) Bireysel farklılıklar üzerine yapılan çalışmalar, daha önce göz önüne alınmamış olguların araştırılmasına öncülük ediyor. Hepimizin günlük hayatta “Babası ve annesi yetenekli, elbette yetenekli olacak çocuk!” demesi, bu araştırmalarla bilimsel olarak kanıtlanıyor.
E) Herkes kendi belleğini geliştirmeyi öğrenebilir ama her şeyi hatırlar diye bir kural yok. İnsan beyni kendinden beklenen davranışları yerine getirmeye odaklanır ama tersi de olabilir. Örneğin hatırlamak istediği bir olayı unuturken unutmak istediklerini hatırlayabilir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
Başarılı olmak için çıktığın yolda bir gözün başkalarının ne yaptığıyla ilgilenirse hedefine ulaşmak için kullanabileceğin tek gözün kalır.
Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kişilerin kendilerini başkalarıyla kıyaslamaları, kendilerini tanımalarını engeller.
B) Kendi çaba ve çalışmalarına odaklanan kişiler, başarıya daha kolay ulaşır.
C) İnsanlar kendi yeteneklerini keşfettikleri ve geliştirdikleri ölçüde başarılı olur.
D) Başarılı olmak isteyen kişiler başkalarının ne düşündüğünü ön plana koymalıdır.
E) Başkalarından takdir görmek için sergilenen gayretler, gelecek başarıyı geciktirir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
İlk Çağ’dan beri bilimi, bilimsel bilgiyi tek ve hakiki bilgi kaynağı olarak görenlerin yanı sıra bilimden kuşku duyma, onu özellikle yaşam pratiği açısından değersiz hatta zararlı sayma eğilimi de var olmuştur. ----. Yakın zamanlar göz önüne alındığında bunların genelde modern bilim ve teknolojinin neden olduğu çevre kirliliği, işsizlik gibi etkenlerle ortaya çıkan hoşnutsuzluklardan, kimi kültür ve uygarlıkların alternatif bilim anlayışından ve nihayet eleştirel teoriden kaynaklandığı söylenebilir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Her ne kadar bilimsel bilgiyi üreten, insanın kendisi de olsa o, üreticisinden bağımsız bir niteliğe sahiptir
B) Bilime karşı takınılan bu tavır boşuna değildir, arkasında toplum ve şartlara göre farklılaşan nedenler bulunmaktadır
C) Dikkatli bakıldığında burada birbirinden ayrı iki düşünce tarzının birleştiği ortak bir nokta görülebilmektedir
D) Bunun için gerçek bilimle sözde bilimi birbirinden ayırabilme; bilimsel yöntem ve bilginin kullanımına bağlıdır
E) Bilim felsefecileri bu noktada, bilimin yerini ve bilim ile insan ilişkisi içindeki işlevini doğru belirlemek zorundadır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
• arka: Zaman veya düşünce bakımından geçmiş.
• başlamak: Oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak.
• dert: Kaygı.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “arka, başlamak, dert” sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır?
A) Uyandığımız an, üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün ve bundan sonraki derdimiz, önümüzdeki zaman dilimini nasıl geçireceğimizdir.
B) Güne mutlu başlamak ve yeni anılar biriktirmek gibi büyük bir derdi vardı, bu nedenle iyi hissedeceğini düşündüğü anların arkasına düşerdi.
C) Türlü dertlerle uğraştığı hastane günlerinde arkasında desteğini hissettiği ailesini yanına alıp yeni bir hayata başlamak için çabalıyordu.
D) Arkası bir türlü gelmeyen çelişkilerle yaşamak istemiyordu, yaz başlarken balkonda misafir ağırlayıp kâh gülmek kâh dertlerini paylaşmak istiyordu.
E) Evin arkasındaki bahçede kurulan sofrada dertlerden uzak, herkesin mutlu olduğu bir yaşama dair kurulan hayaller konuşulmaya başlandı.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
(I) Süper kahramanların çizgi romanlarda güçlerine kavuşmaları, genellikle belli başlı şekillerde olmaktadır. (II) Bilinmeyen bir dünyadan ya da doğrudan uzaydan gelen insanüstü güçlere sahip süper kahramanlar, en yaygın bilinen örneklerdendir. (III) İkinci sıradakiler radyoaktif etki sonucu güçlerine kavuşan süper kahramanlardır. (IV) Radyoaktif bir hayvan tarafından ısırılan karakter, bir süper kahramana dönüşüp onu ısıran hayvanın özelliklerine sahip olur. (V) Başvurulan yöntemlerden bir diğeri de deney kazaları sonucu ortaya çıkan kahramanlardır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin öznesi, belirtili isim tamlamasıdır.
B) II. cümlenin öznesi, sıfat tamlamasıdır.
C) III. cümlenin yüklemi, sıfat tamlamasıdır.
D) IV. cümlenin öznesi, belirtisiz isim tamlamasıdır.
E) V. cümlenin yüklemi, sıfat tamlamasıdır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
Tüm zamanların en iyi bilim kurgu kitaplarından biri olarak kabul edilen ve başka dillerin yanı sıra Türkçeye de aktarılan Zaman Yolculuğu adlı roman, geçmişe yolculuk yapan bir zaman makinesine odaklanıyor. Eser; bir hayalin edebiyattan fiziğe, sinemadan gündelik hayatımıza uzanan olgunlaşma yolculuğunun öyküsünü anlatıyor. Ayrıca zamanın anlamına, bilince, belleğe, yaşama ve ölüme dair yepyeni bir dil yaratıyor.
Bu parçadan hareketle Zaman Yolculuğu romanı ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Konusunu yansıtan bir isim taşıdığına
B) Farklı dillerde çevirisinin bulunduğuna
C) Kapsamlı bir içeriğe sahip olduğuna
D) Kendi türü içinde önemli bir yer edindiğine
E) Anlatımında nesnelliği ön planda tuttuğuna
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
Tramvay, Galata Köprüsü (I) üzerinden tarihî yarımadaya geçerek Sultanahmet’e vardığında sırasıyla iki farklı şehrin çehresine şahit olan yolcu, burada bir müddet beklemek zorunda kalacak. Roma hipodromu (II) olan At Meydanı (III) çevresindeki yapıların ışıltısı karşısında büyülenecek; üç devrin mabedi bin beş yüz yıllık Ayasofya Camisi, (IV) etrafı süsleyen Alman çeşmesi (V) gibi anıtlar geçidinin ortasında başı dönecektir.
Bu parçada numaralanmış sözlerin hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
Bir yayınevi tarafından yayımlanan kitap dizisinde, metinlerin kitap hâline dönüştürülmesine okurların da katılması istenir. Bu dizideki kitapların ön kapakları, okurlar tarafından tasarlanması için boş bırakılarak satışa sunulur. Kitap ile okur arasında kurulan bu yeni etkileşim alanı hızla kabul görmüş olacak ki okurlar tarafından yayınevine yüzlerce kapak
tasarımı iletilir. Gönderilen kapak tasarımlarının seçilmiş örnekleri, yayınevinin İnternet sitesinde sergilenir. Böylece okurlar, eserlere kattıkları yorumu diğer okurlarla paylaşma fırsatı yakalar.
Bu parçada söz edilen yayınevi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Okurların kendi arasında etkileşimde bulunmalarına ortam sağladığına
B) Kitap üretim sürecine okuru dâhil eden bir uygulama gerçekleştirdiğine
C) Başlatmış olduğu uygulamanın okurlar tarafından ilgiyle karşılandığına
D) Okurların ortaya koyduğu fikirleri dikkate alıp değerlendirdiğine
E) Kullandığı yöntemin okur sayısını artırmada etkili sonuçlar verdiğine
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
Bu roman, okuruna ilk bakışta çok keyfî, çok dağınık görünebilir. Yazar ---- yazmış gibi. Oysa bu dağınık görünüşlü malzeme ---- bir şekilde toplanmış ve yapısal bir bütün meydana getirecek şekilde örülmüş.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) talep edileni - bilinçli
B) aklına geleni - titiz
C) akışın getirdiğini – ahenkli
D) kendinden bekleneni - tutarlı
E) uygun düşeni – aleni
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
Aşağıdaki parçalardan hangisi “İyi bir yazar şüphesiz, insan psikolojisini çok iyi bilmeli, karakterlerini önce kendisi anlamalıdır.” düşüncesine uzak düşmektedir?
A) Ed Catmull’un Yaratıcılık’ına biyografimsi denmesinin sebebi, kendi çocukluğunu anlatıyor gibi görünse de aslında herkesin çocukluğundan bahsetmesidir. Karakterlerini o kadar içten tanıtıyor ki onlarla bir arada yaşıyor gibi hissediyoruz.
B) Şanzelize Düğün Salonu adlı eserinde Tarık Tufan, bir karakterine isim vermeyerek onun hayatındaki bocalamalara dikkat çekmek istiyor. Okurlardan kendi içsel dünyalarına göre karaktere isim koymalarını bekliyor.
C) Olasılıksız ve Empati’nin yazarı Fawer, son kitabıyla da başarıyı yakalamış görünüyor. Kahramanının zihnini ve duygularını ters yüz ederek çıktığı maceranın masalsı bir zeminden yükselmesi ağızda güzel bir tat bırakıyor.
D) Nobel ödüllü yazar Saramago’nun eseri Körlük, umutsuz ama insana cesaret aşılayan romanlardan biri. Kitabın başarısı, bir döneme bağlı kalmadan insanı hem tarihsel derinlikte hem de kendi psikolojisinin diplerine inerek analiz etmesinde yatıyor.
E) Nahid Sıtkı Örik’in Kıskanmak’la yakaladığı başarı, insan ruhunun derinliklerinde gördüklerini gün yüzüne çıkarabilmesinde yatar. Çünkü yazar, kahramanını önce bağrına basmış, ondan sonra okurun karşısına çıkarmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
Eleştirel düşüncenin bireyde oluşma ve gelişme aşamaları vardır. Sanatçının doğayı yansıtması, ideal güzellik anlayışını benimsemesi gibi sanat hakkındaki genel kabuller, eleştirel bakış için olgunluğa ulaşmada önemli bir basamaktır. Eleştirel düşüncenin ilk aşamalarını oluşturan bu yargıların ötesine geçemeyenler, çoğu zaman büyük sanatçıları ne beğenir ne de onların derinliklerine nüfuz edebilir.
Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Sanata yönelik farklı bakış açıları, eleştirel düşünmenin gelişmesine nasıl bir katkı sağlıyor?
B) Eleştirel bakışın oluşması için hangi yeterliklere sahip olunması gerekiyor?
C) Eleştirel düşüncenin oluşmasında ilk aşamadan sonra kişi hangi değerleri benimsiyor?
D) Bazı eleştirmenler önemli sanatçıların eserlerini anlamakta neden zorlanıyor?
E) Sanat eserlerinin kalıcı hâle gelmesinde eleştirmenler nasıl bir rol oynuyor?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
“Mini beyin” olarak adlandırılan bir proje kapsamında pek çok ülkede farklı laboratuvarlarda tasarlanan insan beyinleri inceleniyor. Beyin organoidleri olarak adlandırılan bu yapılar, insan beyninin boyutlarından oldukça farklı. Kalem ucundaki silgi büyüklüğünde olan mini beyinler, kan damarları gibi kilit yapılar içermediği için büyüyemiyor. Araştırmacılar bu organoidlerin beyin gelişimi ve kusurlarıyla ilgili en karanlık sırları bile su yüzüne çıkarabileceğine inanıyor. Bu mini beyinler, sebebi bulunamayan çeşitli hastalıklara tedavi yöntemleri geliştirmek adına umut vadediyor.
Bu parçada “mini beyin” ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Hakkındaki çalışmaların nerelerde sürdürüldüğüne
B) İnsan beyninden hangi özellikleriyle ayrıldığına
C) Boyutunun aynı kalma gerekçesinin ne olduğuna
D) Araştırma sonuçlarının nasıl fayda sağlayabileceğine
E) Yapılan araştırmanın ne kadar süredir devam ettiğine
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
(I) Avustralya’da yaşayan Tetragonula carbonaria türü arılar, balı üzüm tanesine benzeyen çanaklarda depoluyor; yavrularını ise sarmal şekilli kuluçka peteklerinde yetiştiriyor. (II) Bir mühendislik harikası olan bu kuluçka petekleri, birbirine bağlı yüzlerce gözden oluşan bir merdiveni andırıyor. (III) Zaman içinde gözlere, dışa ve yukarıya doğru sarmal yapı oluşturacak şekilde yenileri ekleniyor. (IV) Arıların petekleri oluştururken kullandıkları ana malzeme, bitki reçineleri ve bal mumu karışımından oluşuyor. (V) Kraliçe arı gözlere birer yumurta bırakıyor, işçi arılar da hemen gelip bu gözlerin üzerini kapatıyor.
Bu parçada yer alan numaralanmış cümlelerde Tetragonula carbonarialar hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, yaşadıkları yer ve üretim biçimlerinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede, ürettikleri kuluçka peteklerine ilişkin öznel yargı kullanılmıştır.
C) III. cümlede, kuluçka peteklerine nasıl şekil verdiklerinden bahsedilmiştir.
D) IV. cümlede, kuluçka peteklerini hangi maddeden ürettiklerine işaret edilmiştir.
E) V. cümlede, aralarındaki iş bölümünün bal üretimi üzerindeki olumlu etkisine değinilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
Tiyatro ve sinemada, izleyicinin bütün dikkatinin sahneye ve perdeye yönelmesini sağlayacak bir yerleşim ve ışık düzeni vardır. Dikkatin dağılmaması için, geç gelenler salona alınmaz. Buna rağmen, en iyi koşullarda bile, bir filmin ancak %60’ının görülebildiği, %40 ayrıntının dikkatten kaçtığı saptanmıştır. Bu oranın, radyo ve televizyon yayınlarında daha da düştüğü kabul edilebilir. Çünkü radyo ve televizyon, genel olarak, günlük hayatın akışı içinde takip edildiği için kişi yayından zaman zaman kopar. ---- .
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yetişkinlerin düz bir konuşmayı dikkatle dinleme süresinin, genel olarak radyoda beş dakika, televizyonda on dakika olduğu saptanmıştır
B) Ancak bunda senaryonun özgün veya çeviri olmasının yanında ses ve görüntü efektlerinin de etkisi vardır
C) Radyo ve televizyon dizilerinde bir sinema tekniği olan geriye dönüşlerle ayrıntıların pekiştirilmesindeki ana neden budur
D) Uzun süreli bir programı, oyunu veya filmi dikkatle izleme süresi yaş ve ilgiyle ilişkilendirilebilir
E) Kimi zaman çizgi filmler ve radyo oyunları gibi çocuklar için hazırlanmış programları yetişkinler de aynı ilgi ve dikkatle izleyebilir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 1 |
Namık Kemal’in tiyatrosu, bir dava tiyatrosudur. Yazar; vatanperverlik, İslam birliği, insan hakları gibi inandığı değerleri, toplumun kalkınmasına yönelik fikirlerini ve geleneğe ilişkin tenkitlerini tiyatro türünde verdiği eserlerinde de işler. XIX. yüzyılın başında bir Rumeli şehrindeki yöneticinin zulmüne karşı başlayan isyanı Gülnihal adlı oyununda; kuşatma altında bulunan bir kalenin fedakârlıklarla kurtuluşunu da — adlı oyununda anlatır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Kara Bela
B) Zavallı Çocuk
C) Akif Bey
D) Vatan yahut Silistre
E) Celâlettin Harzemşah
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
(I) Ergenlikten sonra büyümesi duran insanların aksine pek çok balık yaşamları boyunca gelişimini sürdürüyor. (II) Örneğin, bir mersin balığı yüzyıldan fazla yaşayabiliyor ve iki buçuk metreden uzun olabiliyor. (III) Ancak dünya genelindeki aşırı avlanma, balıkların uzun bir yaşam sürmesini engelliyor. (IV) Bunun sonucunda da dünya, büyük balıklarını yavaş yavaş kaybediyor. (V) Buna rağmen balıkçılığın sınırlandırıldığı ender bölgelerde balıkların büyüklüğüyle ilgili yeni rekorlar kırılmaya devam ediyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A)I. cümlede insanlarla balıklar, belirli bir özellik üzerinden karşılaştırılmıştır.
B)II. cümlede bir balık türünün yaşam süresiyle boyu arasında ilişki kurulmuştur.
C)III. cümlede balıkların yaşam sürelerini uzatan bir faktörden söz edilmiştir.
D)IV. cümlede bazı balıkların neslinin tükenme nedenleri üzerinde durulmuştur.
E)V. cümlede balıkçılığın dünya genelinde kısıtlanması gerekliliği vurgulanmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Yazar:
— Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yarım kalan son romanı dâhil tüm romanlarını okudum. Utanarak söylemeliyim ki romanları dışında yazdığı hiçbir şeyi okumadım.
Eleştirmen:
— En beğendiğiniz ve en az beğendiğiniz romanlarını sorabilir miyim?
Yazar:
— Türk modernleşmesini bir parodiye dönüştürdüğü ve Türk romanının en ilginç üç karakterini -Hayri İrdal, Halit Ayarcı ve Doktor Ramiz- yarattığı romanı bir şaheserdir. Kurtuluş mücadelesine odaklandığı romanı ise benim gözümde, biraz zayıf kalmıştır ve bu yüzden en az “Tanpınar romanı” olan metnidir.
Eleştirmen:
— Size katılıyorum. Edebiyat tarihlerinde geçmese, kitabın kapağında Tanpınar adını görmesem bu romanı onun yazdığını asla düşünmezdim. Şiirleri için de aynı şeyi düşünüyorum. Fakat zaten benim için Tanpınar, bir şairden ziyade muhteşem bir romancı, edebiyat tarihçisi ve araştırmacısıdır.
Bu diyalogdan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yazar, Abdullah Efendi’nin Rüyaları kitabını henüz okumamıştır.
B) Eleştirmene göre XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi Tanpınar’ın başyapıtıdır.
C) Yazarın en az beğendiği Tanpınar romanı Sahnenin Dışındakiler’dir.
D) Eleştirmen için Bursa’da Zaman Tanpınar’ın gerçek gücünü yansıtmakta yetersizdir.
E) Yazarın en beğendiği Tanpınar romanı Saatleri Ayarlama Enstitüsüdür.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Bilinç akışı; romanda figürlerin iç dünyalarını kendi zihinlerinden, bütün karmaşasıyla aracısız bir şekilde aktarmayı amaçlar. Bu, çağrışıma dayalı olarak birbirini izleyen düzensiz yapıdaki cümle ve sözcüklerle ortaya konan bir tekniktir. Bu teknikte kahramanın zihni ve iç dünyası; düşünceler, dağınık sözler, imajlar ve sembollerin çağrışım silsileleri hâlinde verilmesiyle aktarılır. Bu yönüyle kahramanın iç sesinin anlatıldığı ancak tamamen yazarın kontrolünde olan iç monolog tekniğinden ayrılır.
Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi bilinç akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir?
A) Bugün sokağa çıkmaya karar verdim. Günseli’ye gitmek istiyordum. Birkaç gündür izinli olduğunu biliyordum. Evden çıktım, yavaş yavaş yürüyerek caddeye ulaştım. Kalabalık birden şaşırttı beni, başım döndü. İnsanlar, bana çarparak yanımdan geçiyorlardı.
B) Gözlerini açtıktan sonra da bir süre rüyayı kafasında yaşadı, gerçeği hemen kabul edemiyordu. Gördüğü rüyaya hayalinden eklemeler yaptı, aklının gözlerinde sürdürdü rüyayı. Sonra görüntüler bütünüyle silindi, yerini, bir rüya boyunca unuttuğu düşüncelere, meselelere bıraktı.
C) Ahmet telefonu, bastırmaya çalıştığı bir öfkeyle kapadı. Parmaklarıyla masanın üzerine sinirli sinirli vurarak önce Cevdet Bey’in resmine, sonra Osman’a baktı. "Evet Cevdet Bey’in resmini yapmalı!” diye düşündü.
D) İster istemez bir yabancının horladığı bir odada geceleyecektin. Daha sonraları birçok kişinin horladığı odalarda kaldın. Ve mışıl mışıl uyudun. Güzel rüyalar gördün. O gece, bir yandan bir yana dönmüş, doğru dürüst uyuyamamıştın.
E) Mutlak birisini çiğnedi, bu herifi hapse tıktılar. Ne kadar münasebetsizlik!.. On altı yaş ölmek için pek erkendir. Ah! Artık vapura gidemem... Yazık... Hey terbiyesiz dağ adamı! Bu küfür doğrusu unutulmaz... Arabacı! Sür be herif! Şu Andon'un yaptığı işi de görüyor musun?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
(I) Genellikle “gölge oyunu” olarak nitelendirilen Karagöz; çıra, mum, lamba gibi bir aydınlatma kaynağı ile yarı saydam bir perdeden yararlanılarak oynanır. (II) Karagöz ile Hacivat’ın başından geçen olayların anlatıldığı oyunda Çelebi, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir gibi yardımcı tipler de vardır. (III) Karagöz oyunu; giriş, muhâvere, fasıl ve bitiş olarak adlandırılan dört bölümden meydana gelir. (IV) Karagöz şakacı, nüktedan, meraklı ve patavatsız bir tipi canlandırırken Hacivat medrese kültürüyle yetişmiş eğitimli bir tiptir. (V) Toplumun aksayan yönlerinin eleştirildiği oyunda Karagöz mendil, baston, sandalye gibi aksesuarları kullanırken Hacivat bu aksesuarları kullanmaz.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I B)II C)III D)IV E)V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Aşağıdakilerden hangisinin bir masalın döşeme bölümünden alındığı söylenebilir?
A)Pireler berber iken develer tellal iken...
B)Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
C)Uzak memleketin birinde bir padişah yaşarmış.
D)Padişah işini göredursun, biz gelelim Keloğlan’a.
E)Sislerin arasından ansızın tek gözlü bir dev belirivermiş.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
...
Yine günlerden bir gün Ay Kağan’ın gözü parladı. Doğum sancıları başladı ve bir erkek çocuğu oldu. Bu çocuğun yüzü gök, ağzı ateş gibi kızıl, gözleri ela, saçları ve kaşları kara idi. Perilerden daha güzeldi. Bu çocuk anasının göğsünden ilk sütü emdi ve bir daha emmedi. Çiğ et ve çorba istedi. Dile gelmeye başladı. Kırk gün sonra büyüdü, yürüdü ve oynadı. Ayağı öküz ayağı gibi, beli kurt beli gibi...
...
Oğuz Kağan Destanı’ndan alınan bu metinle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Kahramanı ruhsal derinlikleriyle tasvir edilmiştir.
B)Gerçek ve hayalî unsurlar bir arada verilmiştir.
C)Tasvirlerde tabiat unsurlarına başvurulmuştur.
D)Zamanla ilgili unsurlar gerçeküstüdür.
E)Kahramanı olağanüstü özellikler taşımaktadır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Millî Edebiyat Dönemi’nde eser veren yazarların romanları üzerine birçok çalışma yapılmış ancak bu romanlarla aynı dönemde yazılan hikâye kitapları pek ilgi görmemiştir. Pek çok okur, Millî Edebiyat hareketinin nesirde “yıldız üçlüsü” olarak bilinen yazarlarımızın nispeten başarısız olan Miskinler Tekkesi, Tatarcık veya Hep O Şarkı gibi romanlarını dahi bilir ama Sönmüş Yıldızlar, Dağa Çıkan Kurt veya Millî Savaş Hikâyeleri gibi başarılı hikâye kitaplarını çok az duymuştur.
Bu parçada sözü edilen eserlerin yazarları aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?
A) Ömer Seyfettin - Aka Gündüz - Müfide Ferit Tek
B) Reşat Nuri Güntekin - Halide Edip Adıvar -Yakup Kadri Karaosmanoğlu
C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Ömer Seyfettin -Refik Halit Karay
D) Mithat Cemal Kuntay - Halide Edip Adıvar -Aka Gündüz
E) Refik Halit Karay - Reşat Nuri Güntekin -Falih Rıfkı Atay
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Yahya Kemal’in ilk kez 1913’te Peyam gazetesinde yayımlanan ve İstanbul’un gelecek yüzyıllardaki hâlini resmeden bilim kurgu türündeki hikâyesi Çamlar Altında Musahabe'yi önemli bulurum. Öncelikle bu hikâye, H. G. Wells’in Zaman Makinesi’nden yola çıkılarak kurgulanmış edebî ürünlerden biridir. Ayrıca dönemin en popüler konularından biri olan medeniyet tartışmasında Yahya Kemal’in konumunu açıkça ortaya koyan ilk eserdir.
Bu parçadan hareketle Çamlar Altında Musahabe ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A)Medeniyet tartışmasında öncü nitelik taşıdığına
B)Döneminde beklenen ilgiyi görmediğine
C)Toplumsal sorunları göz ardı ettiğine
D)İçerik olarak bütünüyle özgün olmadığına
E)Geçmiş ve geleceği birlikte ele aldığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Ahu gözlü dilber sana ne ettim
Sevdanın elinden tükendim bittim
Her ne ettim ise kendime ettim
Kerem gibi her gün yandıkça tüttüm
Dertlerimi sürü eyleyip güttüm
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A)Pastoral bir şiir türünden alınmıştır.
B)Ahenk unsuru olarak redif kullanılmıştır.
C)Düz kafiye şemasından faydalanılmıştır.
D)Birden fazla edebî sanattan yararlanılmıştır.
E)Nazım türü bakımından güzellemedir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
|
Yazar |
Yüzyıl |
Eser |
|
I |
14. yüzyıl |
İskendername |
|
Nâbî |
II |
Hayrâbâd |
|
Şeyh Gâlip |
18. yüzyıl |
III |
Bu tabloda numaralanmış yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Âşık Paşa - 15. Yüzyıl - Ferhad u Şîrîn
B)Zâtî - 16. Yüzyıl - Hadîkatü’s-Süedâ
C)Ahmedî - 17. yüzyıl - Hüsn ü Aşk
D)Ahmed Paşa - 18. Yüzyıl - Hüsn ü Aşk
E)Hayretî - 17. Yüzyıl - Çengnâme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Türk tiyatrosunun gelişimine önemli katkısı bulunan, tiyatro kurup bazı oyunlarda rol alan ----; başta Cimri olmak üzere Molière’in hemen hemen bütün eserlerini Türkçeye aktarmıştır. Tanzimat Dönemi’nin önemli kültür adamlarından biri olan yazar, kendine has yöntemlerle tiyatro çevirileri ve uyarlamaları yapmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Namık Kemal
D) Ahmet Vefik Paşa
E) Direktör Ali Bey
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Yeşil tasarım (zihinde canlandırılan biçim), (I) insan ve çevre üzerindeki zararlı etkileri en aza indirgemeyi hedefleyen bir yaklaşımdır. Öncelikle binanın yapımından yıkımına kadar olan zamanı kapsayacak (sınırları içine alacak) (II) şekilde korunmasını hedefleyen genelgeçer (hemen herkesçe benimsenen) (III) kurallar koymak gerekiyor. Enerji kaynaklarını üst seviyede değerlendirmeye (denetlemeye) (IV) olanak sağlayan uygulamalar; doğal, geri dönüşümlü (yeniden değerlendirilebilir nitelikte) (V) ve zararlı olmayan malzeme kullanımıdır.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
A) I B)II C)III D)IV E)V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
İş gelmez elinden gitmez bir kâre
Aslında neslinde giymemiş hâre
Sandığı gömleksiz duran mekkâre
Bedestene gelir kaftan beğenmez
Bu dörtlük, içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?
A)Epik
B)Satirik
C)Lirik
D)Didaktik
E)Pastoral
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
O gün insanları sevebilmek arzusuyla otelin kapısını açtığım zaman karşıma ilk çıkan insan, bir küfeci çocuğu oldu. Kirli, soluk yanaklarına, çıplak ayaklarına merhametle değil, sevgi ile baktım. Zaten otelin kapısından bu niyetle çıkmamış mıydım? Onu kucaklamak, köşedeki kunduracıdan ona bir lastik ayakkabı, biraz ilerideki dükkandan beyaz bir keten pantolon almak arzusuyla durdum.
— Ne bakıyorsun efendi, dedi, hamal mı lazım?
— Yok çocuğum, dedim.
“Gel sana bir pantolon, bir ayakkabı alayım.” demek üzereydim. Fakat gözlerini görünce vazgeçtim. Yirmi beş kuruş çıkarıp verdim, yürüdüm. Arkamdan koşup iade etti. Yüzünü görmedim fakat elleri kararlı idi.
— Her sakallıyı baban zannetme, anladın mı? Yirmi beşi aldım. Cevap vermeden yoluma devam etmek istedim. Birden bütün neşemin bir camın kırılışı kadar şangırtı çıkararak düşüp kırıldığını gördüm.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Olaylar hâkim bakış açısıyla anlatılmıştır.
B) Sade, içten ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
C) Anlatımında betimleyici unsurlardan faydalanılmıştır.
D) Anlatıcının psikolojik durumuna değinilmiştir.
E) Gündelik hayattan bir kesite yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Mantığın egemenliğinden kurtulamadık daha. Uygarlık, bilimsellik ve ilerleme uğruna, insan psikolojisinin ve zihninin açıklanamaz karmaşıklığı görmezden gelindi. Mantığa uygun olmayan ve belli bir amaca hizmet etmeyen tüm yöntemler aforoz edildi. Düşüncenin çıkar gözetmez oyununa, rüyanın ve çağrışımın sınırsız gücüne bugüne değin önem verilmedi; insan ruhunu ve gerçekliğini anlamak için bunlara yönelmenin zamanı geldi. Bugüne kadar şiirin görmezden geldiği bilinç dışı bütün alanları şiirin içine çekmek için buradayız.
Bu parçada dile getirilen düşünceler, aşağıdaki edebî akımlardan hangisi ile ilişkilendirilebilir?
A) Fütürizm
B) Dadaizm
C) Sürrealizm
D) Sembolizm
E) Egzistansiyalizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Anadolu’da XVI. yüzyılda oluşmaya başlayan biyografi geleneğinin ilk ürünleri, Ali Şir Nevâi’nin Mecâlisü’n-Nefâis adlı eseri örnek alınarak yazılmıştır. 1538 yılında Sehî Bey’in kaleme aldığı; şairler hakkında bilgiler içeren Heşt Behişt adlı eseri bu türün Anadolu sahasındaki ilk örneğidir.
Bu parçada sözü edilen edebî tür aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mecmua
B) Tezkire
C) Surnâme
D) Mersiye
E) Menakıbnâme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Aşağıdaki beyitlerin hangisinde irsalimesel sanatına yer verilmemiştir?
A) Ziyaretten murâd olan duâdır
Bugün bana ise yarın sanadır
B) Kardaşına kuyu kazarsa kişi
Kuyuya düşmek olur anın işi
C) Ne siyâh eylemiş bu nâsiyeyi
Saçımı bembeyaz eden bahtım
D) Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyrânî gafilin ahmaklığından
E) Ahde vefâyı va’d-i tehî sanmasın ki dost
Gözden ırağ olunca gönülden ırağ olur
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
I.Dedim dilber yanakların kızarmış
Dedi çiçek taktım gül yarasıdır
Dedim tane tane olmuş benlerin
Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır
II.Sabahtan uğradım ben bir güzele
Dedim mahmur musun söyledi yok yok
Ak ellerin boğum boğum kınalı
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok
Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliklerinden biri değildir?
A)11’li hece ölçüsünün kullanılması
B)Benzer temaların işlenmesi
C)Nazım şeklinin koşma olması
D)Ahenk unsuru olarak redife yer verilmesi
E)Tecahülüarif sanatından yararlanılması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
1940’ların şiirindeki değişime genel hatlarıyla bakarsak şunu göreceğiz: Konu alanı genişleyen şiir; fil dişi kuleden uzaklaşarak deniz kıyılarına, ağaç altlarına, dış mahallelere doğru uzanmıştır. Yeni olanaklar denenirken mutlak değerler yitip gitmiş, biçimde şiire sonsuz bir özgürlük alanı tanınmıştır. Bu dönem şairleri; şiiri insan içine çıkarmış, şiire kasket giydirmiş, şiirin kahramanının nasırından, vuran kundurasından bahsetmiştir. Sokaktaki adamın şiirine yönelmişlerdir.
Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Aralarında Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat Horozcu’nun bulunduğu bir topluluğun şiirde gerçekleştirdiği yeniliklerden bahsedilmektedir.
B) 1940’h yıllarda şiirin; nazım birimi, ölçü ve kafiye gibi şekilsel unsurların sınırlamalarından kurtarıldığı ifade edilmektedir.
C) 1940’larda şiirde gerçekleşen değişimin, şiirin estetik değerinde bir düşüşe neden olduğu savunulmaktadır.
D) 1940’lara gelinceye değin Cumhuriyet şiirinde, sıradan insana ve gündelik konulara pek yer verilmediği ileri sürülmektedir.
E) Şiirde yaşanan değişimi örneklendirmek için Orhan Veli Kanık’ın yazmış olduğu bir şiirine gönderme yapılmaktadır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Gündelik yaşamın önemli bir parçası olan mutfak kültürü, divan şiirine de yansımıştır. Osmanlı mutfağının zenginliğini yansıtan baklava, güllaç, işkembe çorbası, biryan, musakka, yahni gibi geleneksel yemekler ve tatlılar, divan şairlerinin hayal dünyasında çeşitli anlamlar kazanmıştır.
Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, Osmanlı mutfak kültürünü temsil eden bir örnek olamaz?
A) Giceyle uyhuda mekteb hâcesinin gözine
Sahan böreği ile baklava gelir görünür
B) Yahni ile turşî-i şalgam verir insâna ferah
Girde balık çorbası hem virdi zarîfâne ferah
C) N’ola kılsam leb-i dildâr içün âh
Kanı âlemde bir bî-dûd helvâ
D) Dün tabîbe derd-i dilden bir devâ sordum didi
Gam yemeden özge bu derdün devâsın bilmedüm
E) İderse ehl-i meclis n’ola ikrâm
Begayet pûhtedir yahni degül hâm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Hikâyelerinde tam bir gözlemci gibi davranır. Kaleminden çok silgisi çalışır; gereksiz sözden olabildiğince kaçınır. Zaten büyük trajik olayların ve kahramanların öykülerinden çok gündelik olanın ve devlet dairesindeki, sokaktaki, evdeki insanın mütevazı dünyasını anlatan yazar; öykü çerçevesini kısacık ve sade cümlelerle çizer: “Ağustos, Cuma günü. Sicil müdürü Cavit Bey, yemekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor.” diye başlayan Mendil Altında öyküsünde olduğu gibi... Köyün, köylünün sorunları, büyük toplumsal çatışmalar veya tarihimizin şanlı sayfaları ve kahramanları yoktur onun öykülerinde. Açıkça hedeflenmiş bir mizah tonu veya sivri bir eleştirellik de yoktur ama gündelik olanın içerdiği komik ayrıntılar pek çok hikâyede okuyucuyu güldürür. Onun hikâyeleri, gündelik yaşamın sıradanlığının içinde silikleşen insanların yaşadığı duygusal ve zihinsel çelişkileri aktarır.
Bu parçada tanıtılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Refik Halit Karay
B) Orhan Kemal
C) Sabahattin Ali
D) Aziz Nesin
E) Memduh Şevket Esendal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Yazar, 1980 sonrası Türk edebiyatının yenilikçi isimlerinden biridir. İlk dönem eserlerinde köy gerçekliğini, köyden kente göçü, çarpık kent ilişkilerini, bu çarpıklığın meydana getirdiği yabancılaşmayı; yabancılaşan bireylerin içsel yolculuklarını ve onların yoksul hayatlarını işledi. Daha önceleri toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla işlenen bu konuları gerçeküstücü bir yaklaşımla ele aldı. Sevgili Arsız Ölüm, Berci Kristin Çöp Masalları, Gece Dersleri, Aşk İşaretleri, Unutma Bahçesi adlı romanlarında hayatın gerçeklerini gözleme dayalı bir anlayışla halk ürünlerinin anlatım tarzlarından yararlanarak aktardı.
Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Leylâ Erbil
B) Sevgi Soysal
C) Latife Tekin
D)NazhEray
E) Pınar Kür
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
II. Meşrutiyet sonrası edebiyat sahnesine çıkan ve genç edebiyatçılardan oluşan bu topluluk, ferdiyetçi bir sanat görüşünü esas alır. Türk edebiyatı tarihinde ilk kez bir bildirgeyle ortaya çıkan bu edebî topluluk, devrin sosyal ve politik ortamından dolayı, amaçladıkları pek çok şeyi başaramadan dağılmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen edebî topluluğun üyesi değildir?
A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
B) Refik Halit Karay
C) Ahmet Haşim
D) Celal Sahir Erozan
E) Cenap Şahabettin
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
]]>
Soru 1 |
Aşağıdaki beyitlerin hangisinde "teşbih-i beliğ" vardır?
A) Şu yalan dünyaya geldim geleli Severim kır atı bir de güzeli
B) Gelmiş iken bir habercik sorayım Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın
C) Atılırsın ateşe de, güle de Saf bir su gibidir içinde istek
D) Yumuşacık beyaz elin Kalem kaşın, ince belin
E) Bari bakışınla biraz sevgi ver Yüreğime su serpsin bir bakışın
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Karadeniz'in yemyeşil yamaçlarına serpilmiş olan evler, yabani otlar arasından fışkıran renk renk çiçekler gibi görünür bölgeyi ziyaret eden insanlara.
Bu cümlede birbirine benzetilen iki şey, aşağıdakilerden hangisidir?
A) yamaçlar - çiçekler
B) çiçekler - evler
C) çiçekler - insanlar
D) yamaçlar - evler
E) insanlar - yamaçlar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Kadir Mevlâm kudretini bildirir
Daim ağlar kullarını güldürür
Menevşeler külahını kaldırır
Yeşil çemenlerde yeler durmayıp
Bu dörtlükte aşağıdaki söz sanatlarının hangilerine başvurulmuştur?
A) İntak - tevriye
B) Benzetme - hüsn-i ta'lil
C) Kişileştirme - cinas
D) Tevriye - abartma
E) Tezat – istiare
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Al şalım, yeşil şalım
Dünyayı dolaşalım
Sen yağmur ol, ben bulut
Maçka'da buluşalım
Şair bu dörtlüğün üçüncü dizesinde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmuştur?
A) Tevriye
B) Tenasüp
C) Tezat
D) Cinas
E) Mecaz-ı Mürsel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Haklının elinde olmalı cihan
Mazlumun gözünde seller yanmakta
Bu dizelerde geçen "seller yanmakta" sözünde, aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir durumu gerçekte olduğundan daha üstün gösterme
B) Biz sözü benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanma
C) Birden çok anlamı bulunan sözcüğü uzak anlamıyla kullanma
D) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
E) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Akşam oldu ikindi
Mum şamdana dikildi
Herkesin yâri geldi
Benim boynum büküldü
Bu şiirin son dizesindeki "boynu bükülmek" sözünde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Tevriye
B) Kinaye
C) Tezat
D) Cinas
E) Tariz
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Kalktı göç eyledi
Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Bu dörtlüğün üçüncü dizesindeki söz sanatı aşağıdakilerin hangisidir?
A) Tezat
B) Tevriye
C) Telmih
D) Cinas
E) Mecaz-ı Mürsel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Bakışların fırtına, duruşun durgun su
Biri alabora eder biri boğar
Şair ilk dizedeki "fırtına" sözcüğünün özelliğini ikinci dizede "alabora etmek"; ilk dizedeki "su" sözcüğünün özelliğini de ikinci dizede "boğmak" şeklinde açıklamıştır.
Düşüncesini böyle açıklayan şair, bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmuştur?
A) Tecahül-i arif
B) Leff ü neşr
C) irsal-i mesel
D) Mecaz-ı mürsel
E) İntak
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Yusuf sabır ile vardı Mısır'a
Bu da gelir, bu da geçer, ağlama
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Teşbih
B) Teşhis
C) Tevriye
D) Nida
E) Telmih
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Hâşimî birini severse gönül
Diken bir gül olur, baykuş da bülbül
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi ağırlıktadır?
A) Tenasüp
B) Cinas
C) Tevriye
D) Nida
E) Telmih
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Karac'oğlan gene coştu bunaldı
İnip aşkın deryasına dolandı
Güzel gitti diye pınar ağladı
Acıdı yüreğim yandı pınara
Şair bu dörtlüğün üçüncü dizesinde, pınarın ağlamasını güzelin gitmesine bağlayarak aşağıdaki sanatlardan hangisine başvurmuştur?
A) Tecahül-i arif
B) Kinaye
C) Tevriye
D) Hüsn-i ta'lil
E) Mecaz-ı Mürsel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Doğan aylar gibi doğar görünür
Kırmızılar giyip çıkar salınır
Ah ettikçe kara bağrım delinir
Sayılmaz benlerin binden ziyade
Bu dörtlüğün son iki dizesinde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
B) Bir sözü gerçek anlamı dışında başka bir söz yerine kullanma
C) Sözün etkisini artırmak için bir konuyu, düşünceyi, varlığı ya da duyguyu olduğundan büyük ya da küçük gösterme
D) Herkesçe bilinen bir olaya, ünlü bir kişiye, bir inanca işaret ederek onu hatırlatma
E) İnsan dışındaki varlıkları kişileştirerek onları insan gibi konuşturma
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Adıma ağaç dediler
Şimdi dinle nelerim var
Biten meyvemi yediler
Daha daha nelerim var
Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
B) Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili başka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma
C) Bir sözü gerçek anlamı dışında başka bir söz yerine kullanma
D) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E) İnsan dışındaki varlıkları kişileştirerek onları insan gibi konuşturma
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Yürü behey
Bulgar Dağı
Senden yüce dağ olmaz mı
Sen yaylanın güzelisin
Yanakların ak olmaz mı
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangileri vardır?
A) Kinaye - intak
B) Teşhis - cinas
C) Tecahül-i arif - tezat
D) Telmih - tevriye
E) Nida-teşhis
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
]]>
Soru 1 |
Böyle midir sizin ilin töresi
Hele bir yol safa geldin desene
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarının hangisine başvurulmuştur?
A) Leff ü neşir
B) İstifham
C) Tezat
D) Cinas
E) İrsal-i mesel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Sen sebepsiz sevdalarla sevilen sevgilisin
Sen şafaksız sabahlara sorulan sevgilisin
Sen sonsuz hasretle özlenen sevgilisin
Sen sonuçsuz sonumun sevgisisin Sen neden sevgisizsin
Bu şiirde şair, anlatımda bir uyum yaratmak amacıyla aynı sesleri sık sık tekrarlamıştır.
Bu açıklamaya göre yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisinin örneği vardır?
A) Aliterasyon
B) Leffü neşir
C) Seci
D) Cinas
E) Tecahül-i arif
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Aşağıdaki hangisinde "tezat" vardır?
A) Hayat boşmuş aşklar yalan Mevsim döner olur hazan
B) Alçağında al kırmızı taşın var Yükseğinde turnaların sesi var
C) İncitse ruhumu sitem her yandan Kavrulsam çileden dertten acıdan
D) O yâre türküler yakar çok ağır Böylece yüreği birazcık soğur
E) Serin rüzgârlara pencereni aç Karşında fecirle değişen ağaç
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Yaramaz
Fitil büyük, yaram az
Seni uslu bıraktım
Niçin oldun yaramaz
Bu dizelerdeki altı çizili sözlerde olduğu gibi, söylenişleri bir, anlamları ayrı iki sözü bir arada bulundurma sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hüsn-i ta'lil
B) Teşhis
C) İntak
D) Cinas
E) Mecaz-ı Mürsel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Çiğdem der ki: "Ben alayım
Yiğit başına belâyım
Hepisinden de ben âlâyım
Benden âlâ çiçek var mı?"
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) İntak
B) Nida
C) İstiare
D) Kinaye
E) Telmih
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Renk aldı özge âteşimizde, şarâb u gül
Peymâne söylerim bunu, gülzâr söyleşir
Bu dizelerde şair, "şarap ve gülün kırmızı renkte olmasını kendi içindeki ateşe bağlayarak" aşağıdakilerden hangisine uygun bir söz sanatı yapmıştır?
A) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
B) Bir sözcüğü iki anlamını birden sezdirecek şekilde kullanma
C) Bir sözü gerçek anlamı dışında başka bir söz yerine kullanma
D) Bir olgunun gerçek nedenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E) Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili başka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
. "İlâhî! Dil verdin, zikrinden ayırma; gönül verdin, fikrinden çevirme. İmân verdin, dâim eyle; ihsan verdin kâim eyle... Bir alîmsin ki ilmine gayet yok. Bir kadîrsin ki kudretine nihayet yok."
Bu parçadaki "ayırma - çevirme, dâim - kâim, gayet- nihayet" sözcükleri kendi arasında kafiyelidir.
Bu açıklamaya göre parçada aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Cinas
B) Tekrir
C) Seci
D) Aliterasyon
E) Leff ü neşir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Bakmaz mısın Karac'oğlan hâline
Garip bülbül konmuş gülün dalına
Kadrin bilmeyenler alır eline
Onun için eğri biter menevşe
Bu dörtlüğün son iki dizesinde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir durumu gerçekte olduğundan daha üstün gösterme
B) Biz sözü benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanma
C) Birden çok anlamı bulunan sözcüğü uzak anlamıyla kullanma
D) Bir olgunun gerçek nedenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Ballar balını buldum
Kovanım yağma olsun
Şair, bu dizelerde kolay, basit gibi görünen; ama söylenmesi aslında son derece güç olan bir anlatım ortaya koymuştur.
Buna göre, dizelerdeki söyleyiş özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tecahül-i arif
B) İrsal-i mesel
C) Leffü neşr
D) Mecaz-ı mürsel
E) Sehl-i mümteni
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
"Türkiye" sözcüğünün "Türkiye, sizinle gurur duyuyor." cümlesindeki kullanışına benzer bir kullanım, aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Bursa, yeşilliğiyle tanınan bir kenttir.
B) Ülkemizde en fazla turist Antalya'ya gelmektedir.
C) Konya, tahıl üretiminin yüksek olduğu bölgelerden biridir.
D) Ankara, dış politikada daha aktif olacağının sinyallerini verdi.
E) Samsun'daki Atatürk Heykeli sanatsal açıdan da çok değerlidir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Üç parmak noksan ölç, ölçersen kile
Dört kuruşa sekiz kuruş et hile
Tatlı söz konuşma bir kimse ile
Hilekarlık hoş sanattır, usanma
Şair bu dizelerde aslında yapılmaması gereken davranışları eleştirmektedir.
Yukarıdaki dizelerde şair toplumsal aksaklıkları eleştirirken aşağıdaki söz sanatlarının hangisinden yararlanmıştır?
A) Tezat
B) Tariz
C) Nida
D) Tekrir
E) Cinas
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Sefil bülbül boyun eğmiş bakıyor
Sarı çiçek amber olmuş kokuyor
Senin rûyin, kaddin beni yakıyor
Al giyinip feslendin mi yaylalar
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yoktur?
A) Kinaye
B) İstiare
C) Teşhis
D) Tezat
E) Tecahül-i arif
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Bütün uzuvlarım bana darılmış
Kulağım unutmuş artık sesimi
Hepsi ayrı ayrı hayale dalmış
Bu omuz, bu ayak, bu el benim mi
Bu dörtlüğün son dizesinde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Tecahül-i arif
B) Tevriye
C) Leff ü neşir
D) İntak
E) Hüsn-i ta'lil
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Bilirim ne yapsam hata
Yanlış, attığım her adım
Ellerim elma dalında
Âdem'le Havva ecdadım
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisinin örneği vardır?
A) Teşhis
B) Telmih
C) Tezat
D) Tenasüp
E) Tevriye
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Kar altında kaldı kara topraklar
Kar suyuna hasret çöller yanmakta
Bu dizelerdeki "çöller yanmakta" sözüyle aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yapılmıştır?
A) Hüsn-i ta'lil
B) Abartma
C) İstiare
D) Benzetme
E) Mecaz-ı Mürsel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
]]>
Soru 1 |
İlahi her neyi gülzâr ettinse anı ittim. İlahi elime her ne sundunsa anı tattım, ilahi gönlüm oduna ne yaktınsa o tüter. İlahi vücudum bahçesine ne diktinse o biter.
Bu parçadaki altı çizili sözcükler aşağıdakilerin hangisine örnektir?
A) Seci
B) Leff ü neşir
C) Aliterasyon
D) Cinas
E) Tecahül-i arif
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Seni bir defa gören, Mecnun diye gezermiş
Yüreğinde ateşin, dünyasından bezermiş
Ferhat olur dağları, senin için yararmış
Gece gündüz her yerde, yalnız seni ararmış
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) İrsal-i mesel
B) Nida
C) Telmih
D) Teşhis
E) Cinas
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Aşağıdan akça koyun geliyor
Bezirganlar koç yiğide gülüyor
Kitabın dediği günler oluyor
Yoksa gün döndü de ahir zaman mı
Bu dizelerdeki altı çizili sözde aşağıdakiler-den hangisi vardır?
A) Leff ü neşir
B) İrsal-i mesel
C) Teşbih-i beliğ
D) Tecahül-i arif
E) Hüsn-i ta'lil
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Cinas
B) Telmih
C) Tevriye
D) Tekrir
E) Tezat
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Bugünki işini yarına koma
Yar yıkıldığı gün tozar, demişler
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarının hangisine başvurulmuştur?
A) Leff ü neşir
B) Hüsn-i ta'lil
C) Tecahül-i arif
D) Kişileştirme
E) İrsal-i mesel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Aşağıdaki dizelerin hangisinde dört öğesi de bulunan bir "teşbih" vardır?
A) Gözlerime ağaçlı bir yol gibi ayrılık
B) Uzun saçların, bir yaz yağmurunun teması
C) Sesim, odaya giren bir serçe kadar ürkek
D) Ve gün avuçlarından kayan gümüş bir balık
E) Sesin, dudaklarımda fağfur bir Japon tası
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
"Ey ateş, soğu ve selâmet ol"
Ateş soğur
İbrahim, halkının gözleri önünde
Ateşe
Atlas döşeklere iner gibi iner
Şair bu şiirin ilk dizesinde kutsal kitaplardaki Hz. İbrahim'in ateşe atılma olayına telmihte bulunurken Kur'an-ı Kerim'deki bir ayeti aynen aktarmaktadır.
Bu durum, aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Kinaye
B) Hüsn-i ta'lil
C) Tecahül-i arif
D) İktibas
E) Tevriye
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Çubuktan
Bir atım vardı
Yayla rüzgârı...
Tahtadan
Bir kılıcım vardı
Taşı ikiye bölerdi
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Abartma
B) Hüsn-i ta'lil
C) Tevriye
D) Benzetme
E) Mecaz-ı Mürsel
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Ne var ki;
Bir kara eylüldü
O kara üzüm gözlerine son bakışım
Yanışım ve de yıkılışım
Üstümden bütün trenler geçti o gün
Bütün otobüsler
Ve bütün gemilerim battı sen gideli
Bu dizelerdeki "üzüm gözler" sözünde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Hüs-ita'lil
B) Teşhis
C) Leff ü neşir
D) İntak
E) Teşbih-i beliğ
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Elâ gözlü nazlı dilber
Seni kandan sakınırım
Kandan değil hey efendim
Seni candan kıskanırım
Şair, bu dizelerde, bir duygusunu daha güçlü anlatabilmek için, ilk söylediği sözden caymış gibi görünmektedir.
Yukarıdaki açıklamaya göre bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Teşhis
B) Rücu
C) Cinas
D) İntak
E) Tevriye
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Öykülerini okuduğu yazar için, "Ömer Seyfettin'i okumaktan zevk aldım." diyen öğrenci, aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmuştur?
A) Benzetme
B) Tenasüp
C) Kinaye
D) Mecaz-ı mürsel
E) Hüsn-i ta'lil
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Bu akşam ışık olduk, renk olduk, ses olduk
Yeniden kışla olduk, asker olduk, tüfek olduk
Şair bu dizelerde anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktadır.
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Tenasüp
B) Tekrir
C) Tariz
D) Telmih
E) Tevriye
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Nasıl ağlar hazan erince yapraklar intizar ile bî-mecâl sararıp düşerken
Hayâli kaplar ufku geçen yazın
Artık sâde hâtırası kalacaktır
Leylâklarda müteessir solan
Bu şiirin dize başlarındaki ilk hafler yan yana getirilince "Nihal" sözcüğü ortaya çıkmaktadır.
Bu özellik aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Leffü neşir
B) Hüsn-i ta'lil
C) Tecahül-i arif
D) Kişileştirme
E) Akrostiş
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Ham meyveyi kopardılar dalından
Beni ayırdılar nazlı yârimden
Eğer yârim tutmaz ise salımdan
Onun için açık gider gözlerim
Bu şiirin son dizesindeki altı çizili sözde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) İntak
B) Tevriye
C) Kinaye
D) Cinas
E) Teşhis
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Salındı bahçeye girdi
Çiçekler selâma durdu
Mor menekşe boyun eğdi
Gül kızardı utancından
Bu dizelerde kişileştirilen varlıkların tamamı hangi seçenekte verilmiştir?
A) bahçe - çiçekler - boyun
B) çiçekler - menekşe - gül
C) menekşe - bahçe
D) bahçe - gül
E) menekşe – gül
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Yavru güzel olmak için
Yâre bir ben gerek bir ben
Âşık aklın almak için
Yâre bir ben gerek bir ben
Bu şiirin ikinci ve dördüncü dizelerinde geçen "ben" sözcüklerinde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yapılmıştır?
A) Tevriye
B) Kinaye
C) Tezat
D) Cinas
E) Tariz
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
]]>
1.
Haklının elinde olmalı cihan
Mazlumun gözünde seller yanmakta
Bu dizelerde geçen “seller yanmakta” sözünde, aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir durumu gerçekte olduğundan daha üstün gösterme
B) Biz sözü benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanma
C) Birden çok anlamı bulunan sözcüğü uzak anlamıyla kullanma
D) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
E) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
2.
Adıma ağaç dediler
Şimdi dinle nelerim var
Biten meyvemi yediler
Daha daha nelerim var
Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
B) Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili başka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma
C) Bir sözü gerçek anlamı dışında başka bir söz yerine kullanma
D) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E) İnsan dışındaki varlıkları kişileştirerek onları insan gibi konuşturma
3. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde “teşbih-i beliğ” vardır?
A) Şu yalan dünyaya geldim geleli Severim kır atı bir de güzeli
B) Gelmiş iken bir habercik sorayım Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın
C) Atılırsın ateşe de, güle de Saf bir su gibidir içinde istek
D) Yumuşacık beyaz elin Kalem kaşın, ince belin
E) Bari bakışınla biraz sevgi ver Yüreğime su serpsin bir bakışın
4.
Bakışların fırtına, duruşun durgun su
Biri alabora eder biri boğar
Şair ilk dizedeki “fırtına” sözcüğünün özelliğini ikinci dizede “alabora etmek”; ilk dizedeki “su” sözcüğünün özelliğini de ikinci dizede “boğmak” şeklinde açıklamıştır.
Düşüncesini böyle açıklayan şair, bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmuştur?
A) Tecahül-i arif
B) Leff ü neşr
C) irsal-i mesel
D) Mecaz-ı mürsel
E) İntak
5. Karadeniz’in yemyeşil yamaçlarına serpilmiş olan evler, yabani otlar arasından fışkıran renk renk çiçekler gibi görünür bölgeyi ziyaret eden insanlara.
Bu cümlede birbirine benzetilen iki şey, aşağıdakilerden hangisidir?
A) yamaçlar – çiçekler
B) çiçekler – evler
C) çiçekler – insanlar
D) yamaçlar – evler
E) insanlar – yamaçlar
6.
Hâşimî birini severse gönül
Diken bir gül olur, baykuş da bülbül
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi ağırlıktadır?
A) Tenasüp
B) Cinas
C) Tevriye
D) Nida
E) Telmih
7.
Karac’oğlan gene coştu bunaldı
İnip aşkın deryasına dolandı
Güzel gitti diye pınar ağladı
Acıdı yüreğim yandı pınara
Şair bu dörtlüğün üçüncü dizesinde, pınarın ağlamasını güzelin gitmesine bağlayarak aşağıdaki sanatlardan hangisine başvurmuştur?
A) Tecahül-i arif
B) Kinaye
C) Tevriye
D) Hüsn-i ta’lil
E) Mecaz-ı Mürsel
8. Yusuf sabır ile vardı Mısır’a
Bu da gelir, bu da geçer, ağlama
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Teşbih
B) Teşhis
C) Tevriye
D) Nida
E) Telmih
9.
Akşam oldu ikindi
Mum şamdana dikildi
Herkesin yâri geldi
Benim boynum büküldü
Bu şiirin son dizesindeki “boynu bükülmek” sözünde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Tevriye
B) Kinaye
C) Tezat
D) Cinas
E) Tariz
10.
Al şalım, yeşil şalım
Dünyayı dolaşalım
Sen yağmur ol, ben bulut
Maçka’da buluşalım
Şair bu dörtlüğün üçüncü dizesinde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmuştur?
A) Tevriye
B) Tenasüp
C) Tezat
D) Cinas
E) Mecaz-ı Mürsel
11.
Kalktı göç eyledi
Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Bu dörtlüğün üçüncü dizesindeki söz sanatı aşağıdakilerin hangisidir?
A) Tezat
B) Tevriye
C) Telmih
D) Cinas
E) Mecaz-ı Mürsel
12.
Doğan aylar gibi doğar görünür
Kırmızılar giyip çıkar salınır
Ah ettikçe kara bağrım delinir
Sayılmaz benlerin binden ziyade
Bu dörtlüğün son iki dizesinde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
B) Bir sözü gerçek anlamı dışında başka bir söz yerine kullanma
C) Sözün etkisini artırmak için bir konuyu, düşünceyi, varlığı ya da duyguyu olduğundan büyük ya da küçük gösterme
D) Herkesçe bilinen bir olaya, ünlü bir kişiye, bir inanca işaret ederek onu hatırlatma
E) İnsan dışındaki varlıkları kişileştirerek onları insan gibi konuşturma
13.
Yürü behey
Bulgar Dağı
Senden yüce dağ olmaz mı
Sen yaylanın güzelisin
Yanakların ak olmaz mı
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangileri vardır?
A) Kinaye – intak
B) Teşhis – cinas
C) Tecahül-i arif – tezat
D) Telmih – tevriye
E) Nida-teşhis
14.
Kadir Mevlâm kudretini bildirir
Daim ağlar kullarını güldürür
Menevşeler külahını kaldırır
Yeşil çemenlerde yeler durmayıp
Bu dörtlükte aşağıdaki söz sanatlarının hangilerine başvurulmuştur?
A) İntak – tevriye
B) Benzetme – hüsn-i ta’lil
C) Kişileştirme – cinas
D) Tevriye – abartma
E) Tezat – istiare
CEVAPLAR
|
1-B |
9-B |
|
2-E |
10-B |
|
3-D |
11-A |
|
4-B |
12-C |
|
5-B |
13-E |
|
6-A |
14-E |
|
7-D |
|
|
8-E |
|
]]>
1.
Çiğdem der ki: “Ben alayım
Yiğit başına belâyım
Hepisinden de ben âlâyım
Benden âlâ çiçek var mı?“
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) İntak
B) Nida
C) İstiare
D) Kinaye
E) Telmih
2.
Bütün uzuvlarım bana darılmış
Kulağım unutmuş artık sesimi
Hepsi ayrı ayrı hayale dalmış
Bu omuz, bu ayak, bu el benim mi
Bu dörtlüğün son dizesinde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Tecahül-i arif
B) Tevriye
C) Leff ü neşir
D) İntak
E) Hüsn-i ta’lil
3.
Renk aldı özge âteşimizde, şarâb u gül
Peymâne söylerim bunu, gülzâr söyleşir
Bu dizelerde şair, “şarap ve gülün kırmızı renkte olmasını kendi içindeki ateşe bağlayarak” aşağıdakilerden hangisine uygun bir söz sanatı yapmıştır?
A) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
B) Bir sözcüğü iki anlamını birden sezdirecek şekilde kullanma
C) Bir sözü gerçek anlamı dışında başka bir söz yerine kullanma
D) Bir olgunun gerçek nedenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E) Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili başka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma
4. Kar altında kaldı kara topraklar
Kar suyuna hasret çöller yanmakta
Bu dizelerdeki “çöller yanmakta” sözüyle aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yapılmıştır?
A) Hüsn-i ta’lil
B) Abartma
C) İstiare
D) Benzetme
E) Mecaz-ı Mürsel
5. Üç parmak noksan ölç, ölçersen kile
Dört kuruşa sekiz kuruş et hile
Tatlı söz konuşma bir kimse ile
Hilekarlık hoş sanattır, usanma
Şair bu dizelerde aslında yapılmaması gereken davranışları eleştirmektedir.
Yukarıdaki dizelerde şair toplumsal aksaklıkları eleştirirken aşağıdaki söz sanatlarının hangisinden yararlanmıştır?
A) Tezat
B) Tariz
C) Nida
D) Tekrir
E) Cinas
6.
Böyle midir sizin ilin töresi
Hele bir yol safa geldin desene
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarının hangisine başvurulmuştur?
A) Leff ü neşir
B) İstifham
C) Tezat
D) Cinas
E) İrsal-i mesel
7. “İlâhî! Dil verdin, zikrinden ayırma; gönül verdin, fikrinden çevirme. İmân verdin, dâim eyle; ihsan verdin kâim eyle… Bir alîmsin ki ilmine gayet yok. Bir kadîrsin ki kudretine nihayet yok.”
Bu parçadaki “ayırma – çevirme, dâim – kâim, gayet- nihayet” sözcükleri kendi arasında kafiyelidir.
Bu açıklamaya göre parçada aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Cinas
B) Tekrir
C) Seci
D) Aliterasyon
E) Leff ü neşir
8. Aşağıdaki hangisinde “tezat” vardır?
A) Hayat boşmuş aşklar yalan Mevsim döner olur hazan
B) Alçağında al kırmızı taşın var Yükseğinde turnaların sesi var
C) İncitse ruhumu sitem her yandan Kavrulsam çileden dertten acıdan
D) O yâre türküler yakar çok ağır Böylece yüreği birazcık soğur
E) Serin rüzgârlara pencereni aç Karşında fecirle değişen ağaç
9.
Bilirim ne yapsam hata
Yanlış, attığım her adım
Ellerim elma dalında
Âdem’le Havva ecdadım
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisinin örneği vardır?
A) Teşhis
B) Telmih
C) Tezat
D) Tenasüp
E) Tevriye
10.
Ballar balını buldum
Kovanım yağma olsun
Şair, bu dizelerde kolay, basit gibi görünen; ama söylenmesi aslında son derece güç olan bir anlatım ortaya koymuştur.
Buna göre, dizelerdeki söyleyiş özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tecahül-i arif
B) İrsal-i mesel
C) Leffü neşr
D) Mecaz-ı mürsel
E) Sehl-i mümteni
11. Sefil bülbül boyun eğmiş bakıyor
Sarı çiçek amber olmuş kokuyor
Senin rûyin, kaddin beni yakıyor
Al giyinip feslendin mi yaylalar
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yoktur?
A) Kinaye
B) İstiare
C) Teşhis
D) Tezat
E) Tecahül-i arif
12. “Türkiye” sözcüğünün “Türkiye, sizinle gurur duyuyor.” cümlesindeki kullanışına benzer bir kullanım, aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Bursa, yeşilliğiyle tanınan bir kenttir.
B) Ülkemizde en fazla turist Antalya’ya gelmektedir.
C) Konya, tahıl üretiminin yüksek olduğu bölgelerden biridir.
D) Ankara, dış politikada daha aktif olacağının sinyallerini verdi.
E) Samsun’daki Atatürk Heykeli sanatsal açıdan da çok değerlidir.
13.
Sen sebepsiz sevdalarla sevilen sevgilisin
Sen şafaksız sabahlara sorulan sevgilisin
Sen sonsuz hasretle özlenen sevgilisin
Sen sonuçsuz sonumun sevgisisin Sen neden sevgisizsin
Bu şiirde şair, anlatımda bir uyum yaratmak amacıyla aynı sesleri sık sık tekrarlamıştır.
Bu açıklamaya göre yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisinin örneği vardır?
A) Aliterasyon
B) Leffü neşir
C) Seci
D) Cinas
E) Tecahül-i arif
14.
Bakmaz mısın Karac’oğlan hâline
Garip bülbül konmuş gülün dalına
Kadrin bilmeyenler alır eline
Onun için eğri biter menevşe
Bu dörtlüğün son iki dizesinde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir durumu gerçekte olduğundan daha üstün gösterme
B) Biz sözü benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanma
C) Birden çok anlamı bulunan sözcüğü uzak anlamıyla kullanma
D) Bir olgunun gerçek nedenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
15. Yaramaz
Fitil büyük, yaram az
Seni uslu bıraktım
Niçin oldun yaramaz
Bu dizelerdeki altı çizili sözlerde olduğu gibi, söylenişleri bir, anlamları ayrı iki sözü bir arada bulundurma sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hüsn-i ta’lil
B) Teşhis
C) İntak
D) Cinas
E) Mecaz-ı Mürsel
CEVAPLAR
|
1 |
A |
9 |
B |
|
2 |
A |
10 |
E |
|
3 |
D |
11 |
D |
|
4 |
C |
12 |
D |
|
5 |
B |
13 |
A |
|
6 |
B |
14 |
D |
|
7 |
C |
15 |
D |
|
8 |
B |
|
|
]]>
1.
Ne var ki;
Bir kara eylüldü
O kara üzüm gözlerine son bakışım
Yanışım ve de yıkılışım
Üstümden bütün trenler geçti o gün
Bütün otobüsler
Ve bütün gemilerim battı sen gideli
Bu dizelerdeki “üzüm gözler” sözünde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Hüs-ita’lil
B) Teşhis
C) Leff ü neşir
D) İntak
E) Teşbih-i beliğ
2.
“Ey ateş, soğu ve selâmet ol”
Ateş soğur
İbrahim, halkının gözleri önünde
Ateşe
Atlas döşeklere iner gibi iner
Şair bu şiirin ilk dizesinde kutsal kitaplardaki Hz. İbrahim’in ateşe atılma olayına telmihte bulunurken Kur’an-ı Kerim’deki bir ayeti aynen aktarmaktadır.
Bu durum, aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Kinaye
B) Hüsn-i ta’lil
C) Tecahül-i arif
D) İktibas
E) Tevriye
3. Öykülerini okuduğu yazar için, “Ömer Seyfettin’i okumaktan zevk aldım.” diyen öğrenci, aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmuştur?
A) Benzetme
B) Tenasüp
C) Kinaye
D) Mecaz-ı mürsel
E) Hüsn-i ta’lil
4.
Bugünki işini yarına koma
Yar yıkıldığı gün tozar, demişler
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarının hangisine başvurulmuştur?
A) Leff ü neşir
B) Hüsn-i ta’lil
C) Tecahül-i arif
D) Kişileştirme
E) İrsal-i mesel
5.
Bu akşam ışık olduk, renk olduk, ses olduk
Yeniden kışla olduk, asker olduk, tüfek olduk
Şair bu dizelerde anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktadır.
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Tenasüp
B) Tekrir
C) Tariz
D) Telmih
E) Tevriye
6.
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Cinas
B) Telmih
C) Tevriye
D) Tekrir
E) Tezat
7.
Seni bir defa gören, Mecnun diye gezermiş
Yüreğinde ateşin, dünyasından bezermiş
Ferhat olur dağları, senin için yararmış
Gece gündüz her yerde, yalnız seni ararmış
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) İrsal-i mesel
B) Nida
C) Telmih
D) Teşhis
E) Cinas
8.
Salındı bahçeye girdi
Çiçekler selâma durdu
Mor menekşe boyun eğdi
Gül kızardı utancından
Bu dizelerde kişileştirilen varlıkların tamamı hangi seçenekte verilmiştir?
A) bahçe – çiçekler – boyun
B) çiçekler – menekşe – gül
C) menekşe – bahçe
D) bahçe – gül
E) menekşe – gül
9.
Yavru güzel olmak için
Yâre bir ben gerek bir ben
Âşık aklın almak için
Yâre bir ben gerek bir ben
Bu şiirin ikinci ve dördüncü dizelerinde geçen “ben” sözcüklerinde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yapılmıştır?
A) Tevriye
B) Kinaye
C) Tezat
D) Cinas
E) Tariz
10.
Elâ gözlü nazlı dilber
Seni kandan sakınırım
Kandan değil hey efendim
Seni candan kıskanırım
Şair, bu dizelerde, bir duygusunu daha güçlü anlatabilmek için, ilk söylediği sözden caymış gibi görünmektedir.
Yukarıdaki açıklamaya göre bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Teşhis
B) Rücu
C) Cinas
D) İntak
E) Tevriye
11. Aşağıdaki dizelerin hangisinde dört öğesi de bulunan bir “teşbih” vardır?
A) Gözlerime ağaçlı bir yol gibi ayrılık
B) Uzun saçların, bir yaz yağmurunun teması
C) Sesim, odaya giren bir serçe kadar ürkek
D) Ve gün avuçlarından kayan gümüş bir balık
E) Sesin, dudaklarımda fağfur bir Japon tası
12. Çubuktan
Bir atım vardı
Yayla rüzgârı…
Tahtadan
Bir kılıcım vardı
Taşı ikiye bölerdi
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Abartma
B) Hüsn-i ta’lil
C) Tevriye
D) Benzetme
E) Mecaz-ı Mürsel
13.
Ham meyveyi kopardılar dalından
Beni ayırdılar nazlı yârimden
Eğer yârim tutmaz ise salımdan
Onun için açık gider gözlerim
Bu şiirin son dizesindeki altı çizili sözde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) İntak
B) Tevriye
C) Kinaye
D) Cinas
E) Teşhis
14. Aşağıdan akça koyun geliyor
Bezirganlar koç yiğide gülüyor
Kitabın dediği günler oluyor
Yoksa gün döndü de ahir zaman mı
Bu dizelerdeki altı çizili sözde aşağıdakiler-den hangisi vardır?
A) Leff ü neşir
B) İrsal-i mesel
C) Teşbih-i beliğ
D) Tecahül-i arif
E) Hüsn-i ta’lil
15. İlahi her neyi gülzâr ettinse anı ittim. İlahi elime her ne sundunsa anı tattım, ilahi gönlüm oduna ne yaktınsa o tüter. İlahi vücudum bahçesine ne diktinse o biter.
Bu parçadaki altı çizili sözcükler aşağıdakilerin hangisine örnektir?
A) Seci
B) Leff ü neşir
C) Aliterasyon
D) Cinas
E) Tecahül-i arif
16. Nasıl ağlar hazan erince yapraklar intizar ile bî-mecâl sararıp düşerken
Hayâli kaplar ufku geçen yazın
Artık sâde hâtırası kalacaktır
Leylâklarda müteessir solan
Bu şiirin dize başlarındaki ilk hafler yan yana getirilince “Nihal” sözcüğü ortaya çıkmaktadır.
Bu özellik aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Leffü neşir
B) Hüsn-i ta’lil
C) Tecahül-i arif
D) Kişileştirme
E) Akrostiş
CEVAPLAR
|
1 |
E |
9 |
A |
|
2 |
D |
10 |
B |
|
3 |
D |
11 |
C |
|
4 |
E |
12 |
A |
|
5 |
A |
13 |
C |
|
6 |
D |
14 |
C |
|
7 |
C |
15 |
A |
|
8 |
B |
16 |
E |
]]>
Soru 1 |
Bir gazele ait üç beyit şu şekildedir:
I. Ne denlü ağlasa zâr olsa âşık
Açılsa gülse gül-zâr olsa dilber
II. Cefâyı az kılsa Hayretî’ye
Sözüm bu kim vefâ-dâr olsa dilber
III. Öpülse yâr ile yâr olsa dilber
Koculsa râm-ı dil-dâr olsa dilber
Bu beyitlerin şiirde yer alma sırası aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) I - III - II
B) II - I - III
C) II - III - I
D)III - II - I
E)III - I – II
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Yazar, bu romanda kıskançlık konusunu ele alır. Eser, yazarın ölümünden sonra arkadaşı Mahmud Sadık tarafından Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanmıştır. Edebiyatımızda natüralizm akımının etkilerinin görüldüğü ilk roman olarak kabul edilir. Romanın başlangıcında iki aile vardır: Eşini kaybetmiş, kızıyla beraber oturan Şevket Efendi’nin ailesi ve babasını birkaç sene evvel kaybetmiş, annesi Münire Hanım’la birlikte oturan Suphi’nin ailesi.
Bu parçada söz edilen yazar ve eseri aşağıdakilerden hangisidir?
A)Namık Kemal - İntibah
B)Recaizade Mahmut Ekrem - Araba Sevdası
C)Ahmet Mithat Efendi - Felâtun Bey ile Râkım Efendi
D)Sami Paşazade Sezai - Sergüzeşt
E)Nabizade Nazım - Zehra
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
XVIII. yüzyılda yaşamış Klasik Türk edebiyatı şairidir. Sebk-i Hindî'nin önemli temsilcileri arasında gösterilir. Genç yaşta divan sahibi olmuştur. Divan şiiri geleneğinin son büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Mesnevi yazma gücünü alegorik bir eser olan Hüsn ü Aşk adlı eseriyle ispat etmiştir.
Bu parçada söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
A)Nâbî
B) Nedîm
C)Şeyh Gâlip
D)Şeyhülislam
E)Yahyâ Hayâlî
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Toplumsal gerçekçilik akımının sanatkâr hikâyecisidir. Halk şiiri geleneğini sürdüren ürünlerle edebiyat dünyasına giren yazar, sonradan hikâyeye geçmiştir. Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk adlı kitaplarda hikâyelerini toplayan yazarın üç de romanı vardır. Edebiyat ve sanatın bir nevi propaganda olduğunu belirten yazara göre sanatın bir tek ve açık maksadı vardır: "İnsanları daha iyiye, daha doğruya, daha güzele yükseltmek ve insanlarda bu yükselme arzusunu uyandırmak."
Bu parçada söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sabahattin Ali
B) Ahmet Hamdi Tanpınar
C) Haldun Taner
D)Kemal Tahir
E) Tarık Buğra
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?
A)Aramazdık gece mehtâbı yüzün parlarken
Bir uzak yıldıza benzerdi güneş, sen varken
(Tenasüp)
B)Gül gülse dâim ağlasa bülbül acep değil
Zîrâ kimine ağla demişler kimine gül
(Tezat)
C)Yûsuf'u gerçi görenler ellerin kestiler
Gün yüzün gördü senin şakk oldu bedrin ayası
(Telmih)
D)Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak
Rüyâlarım kadar sâde güzeldin
(Teşbih)
E)Senin yanındayken, avuçlarımda
Suda sabun gibi eriyor zaman
(Teşhis)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
“Kuşların dili” anlamına gelen ve mesnevi nazım şeklinde yazılmış olan ---- adlı eser, İranlı şair Feridüddin Attar tarafından kaleme alınmıştır. İçinde tasavvufi hikâyeler bulunan eserin Türkçe uyarlaması, yazıldığı dönemin dil özelliklerini göstermesi bakımından oldukça önemlidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Makâlât
B)Garibnâme
C)Mantıku’t-Tayr
D)Dânişmendnâme
E)Atebetü’l-Hakâyık
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
· Sanatlı, süslü bir dil ve anlatımdan kaçınılmıştır.
· Söyleyişte ve anlatımda hitabet tonu egemendir.
· Şiirlerde lirik bir söyleyişten ziyade didaktik bir yaklaşım tercih edilmiştir.
· Halk şiiri nazım şekilleri ve hece vezni kullanılmıştır.
Bazı özellikleri verilen edebî dönem veya topluluk aşağıdakilerden hangisidir?
A)Millî Edebiyat
B)Servetifünun
C)Garip Hareketi
D)Tanzimat
E)Fecriati
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Gözle konşu hakkını dinle beni
İster isen Hak seve dâ’im seni
Kırma gönlün hoş geçin mü’min isen
Dü cihânda olmak istersen esen
Konşusunu kim ederse bî-huzûr
Dü cihânda Hak anı ede kusûr
İçerik özelliklerinden hareketle bu beyitlerin aşağıdaki metin türlerinin hangisinden alındığı söylenebilir?
A)Surnâme
B)Pendnâme
C)Kıyafetnâme
D)Seyahatnâme
E)Gazavatnâme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Kişiler, eğitim düzeylerine göre konuşturulmuştur.
B)Gülmece yoluyla toplumsal eleştiri yapılmıştır.
C)Kişilerin adlarıyla sosyal ve kişisel özellikleri arasında bağ vardır.
D)Batılılaşmanın olumsuz yönlerini yerme amacıyla yazılmıştır.
E)Tipleştirmeye dayalı bir tiyatro anlayışını yansıtmaktadır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;
Mehtâb... iri güller... ve senin en güzel aksin...
Velhâsıl o rü’yâ duruyor yerli yerinde!
Bu dizeler ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Şiirde ahenk unsurlarına yer verilmiştir.
B)Çapraz kafiye düzeninde yazılmıştır.
C)Yaşama sevinci teması işlenmiştir.
D)Kişileştirmeye başvurulmuştur.
E)Görsel ögelere yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Hemingway gibi bir yazarın söyledikleri kadar söylemedikleri de önem taşır. Yazılarındaki yoğunluğu hem kelimeleriyle hem de sessizliğiyle sağlar. Hemingway'in kendi deyimiyle buz dağına benzettiği yazıları, ilk bakışta kendisini kolayca ele vermez.
Bu parçaya göre Hemingway'in yazılarındaki en belirgin özellik aşağıdakilerden hangisidir?
Özgün bir bakış açısı taşıması
Hayal ögelerinden yararlanması
Anlam derinliğine sahip olması
Üretimi için uzun zaman gerektirmesi
Okuyucunun ilgi alanına girmesi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Dünya çapındaki bazı çevre sorunları, ---- ilkesine en açık kanıtları sunuyor. Karadeniz'in öbür tarafında, Kiev civarında kurulan nükleer reaktör, İzmir'deki çay tiryakisini neden ilgilendirsin? Ama ilgilendiriyor. Tropik ormanların tahribi, ozon tabakasının incelmesi ve sera etkisi ---- değil midir?
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) dünyanın değişimi - artık hemen hepimizin bildiği tehditler
B) doğanın bütünselliği - tüm dünya insanlarının ortak sorunu
C) evrenimizin hassaslığı - üzerine konuşulmaya değer konular
D) kelebek etkisi - Türkiye'de de karşılaştığımız problemler
E) hassas ayarlar - doğanın sonsuz cömertliğinin sonuçları
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
· Servetifünun Dönemi bağımsız yazarlarındandır.
· Roman ve öykülerinde ince bir mizah vardır.
· Eserlerinde eski yeni çatışması, yüzeysel Batılılaşma ve aile geçimsizliklerini işlemiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, bazı özellikleri verilen yazara ait eserlerden biridir?
A)Şık
B)Kırık Hayatlar
C)Sözde Kızlar
D)İstanbul’un İç Yüzü
E)Çalıkuşu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Kuşak çatışması, Millî Edebiyat Dönemi Türk romanında yaygın olarak görülen temalardan biridir. Dönem romanlarında kuşaklar arasındaki görüş, duygu ve yaşayış ayrılıkları üzerinde durulmuş; bu ayrılıklardan kaynaklanan toplumsal çözülmeler ele alınmıştır.
Bu parçada söz edilen durum, aşağıdaki roman kişilerinin hangileri arasında vardır?
A) Naim Efendi ile Seniha
B) Nur Baba ile Celile Bacı
C) Ahmet Celâl ile Emine
D) Vehbi Dede ile Rabia
E) İhsan ile Ayşe
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
---- hayatının sonuna doğru şiir kitaplarının adlarından içinde yer alacak şiirlerin sırasına kadar bütün ayrıntılarla ilgilenmişse de şiirleri ancak ölümünden sonra kitaplaşabilmiştir. 1961'de yayımlanan ---- adlı kitabı, şairin en tanınmış eseridir. Adını, kitabın ilk şiiri olan “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”nın üçüncü dizesinden alan bu eser, şairin şiir anlayışını anlamada anahtar bir işleve sahiptir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Ahmet Haşim - Piyale
B) Yahya Kemal Beyatlı - Kendi Gök Kubbemiz
C) Necip Fazıl Kısakürek - Çile
D) Mehmet Âkif Ersoy - Safahat
E) Faruk Nafiz Çamlıbel - Han Duvarları
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü
Çobanın sütedir koyun güttüğü
Toprağın Hâbil’i kabul ettiği
Şüphesiz yüzünün yumşaklığından
Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A)Telmih sanatına başvurulmuştur.
B) Sarma kafiye düzeninde yazılmıştır.
C) Redife yer verilmiştir.
D) Yarım kafiye kullanılmıştır.
E) 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Zühre’nin annesi sihirbazı çağırıp durumu anlattı: “Padişah, Zühre’yi Tahir’e verecek, ben buna razı değilim. Tahir, vezir oğlu; benim kızım padişahlara layıktır. Bir ilaç ile padişahı Tahir’den soğut...” dedi. Padişah, sihirbazın hazırladığı şerbeti içince Tahir’den soğudu ve onu saraydan kovdu. Tahir ile Zühre birbirinden ayrılınca gece gündüz ağlaştılar. Zühre’nin aşkından deliye dönen Tahir, eline sazını alıp bağlara ve bahçelere gidip türküler söylemeye başladı:
“Yârden ayrılmaklığım figândır
Dîdelerim pürnem, kaddim kemândır
Tan etmeyin dostlar âh u zârıma
Dostu görmeyeli hayli zamandır”
diyerek gönlünü avutmaya çalışıyordu. Bazen de aklına gelen türküleri yazıyor ve geçtiği yerlerde bırakıp gidiyordu. Bu şiirler başkalarının eline geçince aşkları bütün şehre yayıldı. Yaşlı kadınlar bu şiirlerden bazılarını Zühre’ye de götürüyorlardı.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Bir halk hikâyesinden alınmıştır.
B)Mensur ve manzum parçalar içerir.
C)Ait olduğu dönemin dil özelliklerini yansıtır.
D)Nesil çatışması üzerine kurulmuştur.
E)Olağanüstü ögeye yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Roman yazarı, bilimsel metotları uygulayan bir deneycidir. O, sadece gözlem yapılarak öğrenilebilecek şartları kaydetmez, bireyin çevre şartlarıyla mücadelesini sebep sonuç ilişkisi içinde vererek başlangıçta oluşturduğu hipotezi ispatlamak zorundadır. Onun için en önemli şey, insan tabiatını objektif bir biçimde gözlemlemek, belli biyolojik kalıtımla doğan bir kişinin belli sosyoekonomik şartlar içinde kaderinin ne olacağını incelemektir.
Bu parçada söz edilen edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romantizm
B)Realizm
C) Natüralizm
D)Sembolizm
E) Sürrealizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Uyumasından yararlanıp onun hakkında sessizce bilgi verelim. Özel hayatlarında hareketsiz ve başarısız olan Çehov kahramanları gibi kederliydi hep. Keder konusuna daha sonra çok döneceğiz. Kendisine adının ilk harfleriyle Ka denmesini tercih ettiğini, bu kitapta da öyle yapacağımı hemen söyleyeyim. Şimdi Erzurum garajından ayrıldıktan sonra yolculara iyi seyahatler dileyen şoför gibi ben de ekleyeyim: Yolun açık olsun Ka... Ama sizi kandırmak istemem; Ka'nın eski bir arkadaşıyım ve Kars'ta başına gelecekleri daha bu hikâyeyi anlatmaya başlamadan biliyorum ben.
Bu parçadan hareketle postmodern romanla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) Romanın kurmaca olduğu okura hissettirilir.
B) Romanın yazılma süreci metne konu edilir.
C) Anlatıcı, kurmacanın etkin bir figürü hâline getirilir.
D) Kurmaca ile gerçeklik arasındaki sınır belirginleştirilir.
E) Doğrudan veya dolaylı biçimde okurla iletişim kurulur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Toplumcu gerçekçi bakış açısıyla yazılan ve "Tütün Üçlemesi" olarak adlandırılan seri içinde yer alan Acı Tütün romanında, Batı Anadolu'nun (İzmir-Urla) toprak ve tarımla uğraşan insanlarının dramları, birer toplumsal sorun olarak kendini gösterir. Gücün etkili olduğu bir hayat içinde yaşam kavgası veren insanların acısıdır bu. Arabacı Yusuf, Ferit Taşçı ve ötekiler hayattan çok şey beklemeyen insanlardır. Biri arabasının borcunu ödemek, diğeri evlenebilmek için mücadele eder. Fakat birtakım "eller" kendi mutluluklarını, bu insanların emeklerini ellerinden alma düşüncesi üzerine kurmuşlardır.
Bu parçada söz edilen romanın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Necati Cumalı
B) Yaşar Kemal
C) Oktay Akbal
D)Haldun Taner
E) Orhan Kemal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
(I) Bir araştırmada kendinden yaşça küçük veya büyük kardeşi olan çocuklar ile yalnızca bir ikiz kardeşi bulunan veya hiç kardeşi olmayan çocuklar incelenmiştir. (II) Bu çalışma sonucunda tek çocukların ve yalnızca ikiz kardeşi olan çocukların bazı zihinsel aktivitelerde, küçük veya büyük kardeşi olan çocuklara oranla daha başarısız oldukları görülmüştür. (III) Böylece çocukların kendilerinden yaşça küçük veya büyük kardeşleriyle etkileşiminin, yaşıtlarıyla olan iletişiminden daha önemli olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. (IV) Zihinle ilgili araştırmalarda “kardeş avantajı” olarak adlandırılan bu durumun nedenlerine yönelik çeşitli varsayımlar geliştiriliyor. (V) Farklı yaşlardaki kardeşler arasında kurulan usta çırak ilişkisi, bu önermelerden sadece biri.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede araştırmanın kimler üzerinde yapıldığından söz edilmiştir.
B) II. cümlede çalışma sonuçları, karşılaştırmaya dayalı olarak ifade edilmiştir.
C) III. cümlede araştırma bulgularına bağlı olarak bir çıkarım yapılmıştır.
D) IV. cümlede zihinle ilgili çalışmaların henüz tamamlanmadığı belirtilmiştir.
E) V. cümlede araştırma sonuçlarına dayalı bir öneride bulunulmuştur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Osmanlı coğrafyasına yolu düşen seyyahların tamamı; devletin büyüklüğünü, halkın medeni hayat şartlarını, şehirlerin güzelliğini, kurum ve kuruluşların intizamını öve öve bitiremezler. Kusursuz işleyen bu sistem; toplamı 15 milyon kilometrekare tutan bir devleti yaşatıyor, içinde 12 eyalet barındırıyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İkilemelere yer verilmiştir.
B) Açıklama yapılmıştır.
C) Nicel verilerden yararlanılmıştır.
D) Öznel ifadeler kullanılmıştır.
E) Örneklerden yararlanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
“Yeni yapılmış büyük bir apartmanın dokuz odalı bir bölüğünde oturuyoruz. Bu bölüğü Ayaşlı İbrahim Efendi adında biri tutmuş, isteyenlere oda oda kiraya veriyor.” cümleleriyle başlayan romanın yazarı, bu odalarda oturan insanları anlatarak bize Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Ankara’dan toplumsal bir kesit sunuyor. Romanda bir yandan dönemin alt ve orta kesiminin günlük yaşantısı ve değer yargılarındaki değişimler sergilenirken öte yandan bürokrasiye yönelik eleştiriler dile getiriliyor.
Bu parçada söz edilen romanın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A)Peyami Safa
B)Mithat Cemal Kuntay
C)Memduh Şevket Esendal
D)Ahmet Hikmet Müftüoğlu
E)Refik Halit Karay
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Her beyti başlı başına bağımsız bir şiir olmakla birlikte bütün beyitleri arasında bir duygu ve düşünce birliği bulunan şiirlere Divan edebiyatında ---- denir. Örneğin Fuzûlî’nin gerek Divan’ında gerekse ---- mesnevisinde bu türden şiirlerin sayısı oldukça fazladır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A)yek-ahenk gazel - Leyla vü Mecnun
B) rindane gazel - Şikâyetname
C)âşıkane gazel - Rind ü Zâhid
D)yek-avaz gazel - Hadîkatü’s-Süeda
E)beytü’l gazel - Beng ü Bade
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 1 |
(I) Sanatçı, şiire yönelik deneme ve eleştirileri ilgiyle izlenen yazarlarımızdandır. (II) Yirmi yılı aşkın bir süre içinde dergilerde çeşitli konularda yazılar yazmıştır. (III) Dergilerde yayımlanmış bu yazılarından derlediği son kitabı bu ay yayımlandı. (IV) Kitabın ilk bölümünde şiirin genel sorunlarına ilişkin tartışma ve değerlendirmeler yer almaktadır. (V) Pek çok şairi yakından tanıma olanağı bulan yazar, günümüz şiirindeki yönelişleri yakından takip etmiştir. (VI) İkinci bölüm ise Orhan Veli'den günümüz şairlerine kadar yapılan inceleme ve eleştirilerden oluşmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Yazı yazmak fotoğraf çekmeye değil, resim yapmaya benzer. Fotoğrafta deklanşöre basar, karşınızdaki görüntüyü kaydedersiniz. Resim yapmak ise ---. Bu yüzden yazı yazmak, aslında yanlış bir ifadedir. Doğrusu, yazıyı üretmektir. Çünkü yazar, tıpkı ressam gibi herkesçe bilinen konu ve malzemeden, "var olmayan" bir yapıtı ortaya çıkaran kişidir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) o görüntüyü kendi bakış açınızla yeniden şekillendirmeniz demektir
B) fotoğraf çekmeye göre daha çok deneyim ister
C) yoğun ve titiz bir çalışmayla gerçekleşir ancak
D) yeteneğin yanında önemli bir birikim de gerektirir
E) düş gücünden çok, gerçeklere bağhkalmaktır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Yıllar var, ben onu hiç unutmadım
O beni sorar mı, hatırlar mı ki?
Büsbütün silinip gitti sanki adım
Gönlünün vefası bu mudur ki?
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İlgeç B) Bağlaç
C) Belirteç D) Önad
E) Eylem
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Fotoğraf icat edildiğinden beri bir tartışma vardır: Fotoğraf bir sanat mıdır, değil midir? Genel kanı, fotoğrafın bir sanat dalı olduğu yönündedir. Ama hangi fotoğraf? Hele dijital fotoğraf makinelerinin çıkmasıyla neredeyse herkesin bol bol fotoğraf çekip dergilerde, internette yayımladığı şu günlerde bu soru daha da önem kazanıyor. Sanat, dünyayı değişik yaklaşımla yansıtma işidir. O zaman burada şunu söylemek gerekir. Fotoğraf, gizli kalmış ayrıntıları öne çıkarırsa sanat" katına yükselir.
Bu parçada fotoğrafın sanat dalı sayılması aşağı-daküerden hangisine bağlanmaktadır?
A) Nesneleri olduğu gibi aktarmasına
B) Yayımlanmak amacıyla çekilmesine
C) Objelerin kapalı yanlarını aydınlatarak sanatseverleri büyülemesine
D) Nesnelerin fark edilmeyen yönlerini ortaya koymasına
E) Sanatsal değere sahip olan güzel bir konuyu yansıtmak için çekilmesine
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Eşsiz bir coğrafyayı sarmalayan masmavi deniz... Yeşilin en güzel tonlarını barındıran uçsuz bucaksız zeytin ağaçları ... Adını bu ağaçlardan alan Zeytinliada selam duruyor bizlere. Daha o zaman anlaşılıyor dönüşün buruk olacağı. Mis kokan meyve bahçeleri, uzun sahilleri ve ılık rüzgarlarıyla bir tabloyu andırıyor. Kimilerinin "çocukluğumun Bodrum'u" olarak adlandırdıkları bu belde şimdilerde tekrar eski popülerliğine kavuşuyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birinci kişili anlatımla oluşturulmuştur.
B) Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
C) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtılmıştır.
D) Söz sanatlarına yer verilmiştir.
E) Nitelik bildiren sözcükler kullanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Bu sanatçımızın en önemli yanı, çalışmalarında sistematik olması ve yapıtlarında gereksiz bilgilere yer verilmemesidir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne eksikliği
B) Sözdizimi yanlışlığı
C) Özne-yüklem uyuşmazlığı
D) Anlamca çelişen sözlerin bir arada kullanılması
E) Çatı uyuşmazlığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
(I) Bugünkü Türk şiiri için kullanılan "1980 sonrası" nitelemesi, herkesin kabul etmesi gereken bir yargıdır. (Il) Doksan yıllık, görkemli sayılabilecek bir geçmişe sahip olan Türk şiirini, 1980'e kadar, çeşitli dönemlere ayırmak kolay olmuştur. (III) 1980'den sonra ise, şairler bir akım etrafında toplanmamıştır. (IV) Ancak bu dönem şairlerinin bağımsız olmalarından dolayı, Türk şiirinin çıkmaza sürüklendiği düşüncesine katılmıyorum. M Şiirimizin bu ürünlerle kendine, akacağı yeni yataklar bulacağını düşünüyorum.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yorum söz konusu değildir?
A) I. B) Il. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Yazarın bu yapıtındaki öykülerinin temel özelliği, olayların geçtiği çevrenin ve zamanın farklı olmasıdır. Buna rağmen öykülerinin hepsinde aynı konuyu, aşk konusunu, işlemiştir. Bunu yaparken, öykülerinin hemen hepsini sürükleyici bir anlatım ve titiz bir dille kaleme almıştır. Dili kullanışta öylesine yeteneklidir ki —.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) kahramanlarını çevreyle uyum içinde karakterize etmeye büyük gayret göstermiştir
B) öykülerin anlatım yönüyle bir özgünlük taşıdığını söylemek oldukça zordur
C) öyküleri, konu yönüyle birbiriyle ilgilidir
D) konu olarak zayıf kalan öyküleri bile çok okunur hale gelmiştir
E) toplumsal duyarlık, yapıtlarının en önemli özelliğini oluşturmaktadır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Bir öykücüyle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi, ayraç içindeki özellikle uyusmamaktadır?
A) Sanatçının öykülerini okurken adeta yaşamdan kesitler görüyorsunuz, öykülerin dokusundaki kıpır kıpır anlatım hemen göze çarpıyor. (canlılık)
8) Öykülerinde, ön yargılardan uzak, insanların ortak kimi özelliklerini anlatması, yazara sınırlar ötesi bir okur kitlesi kazandırmış. (evrensellik)
C) Sanatçı, öğrendiği bir bilgiyi ya da gözlemlediği herhangi bir ayrıntıyı, öykülerine gelişigüzel bir biçimde serpiştirmiyor. (farklılık)
D) Sanatçının, okurları zorlamayan üslubu, günlük konuşma dilini kullanması, öykülerinin belirgin özel-liklerindendir. (yalınlık)
E) Sanatçının, okurların belleğinden kolay kolay silinmeyecek çarpıcı yaşantıları anlatması, öykülerinin çekiciliğini artırıyor. (etkileyicilik)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Uzun ve yorucu bir kışın ardından bahar, (I) kendini yaza bırakıyor. Yalnızca bahar değil, insan da bırakıyor kendini güneşe ve masmavi denize ... (II) Karşımızda bünyesinde barındırdığı güzellikleri hiç sakınmadan bize sunan Didim... (III) Burası, pek de öyle yalnızca doğaseverlerin ya da mitoloji tutkunlarının uğrak yeri değil. (IV) Her yönüyle insanı kucaklayan, (V) ona yaşama sevinci veren bir yer burası.
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Amasya Valiliği'nin geçtiğimiz yıl turizmi geliştirmek için kentte yaptığı çalışmalar başarılı olmuş.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne - yüklem
B) Özne - zarf tümleci - yüklem
C) Nesne - dolaylı tümleç - yüklem
D) Zarf tümleci - özne - yüklem
E) Zarf tümleci - nesne - yüklem
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Aşağıdakiierden hangisi "Sanat yapıtı gerçekçi olmalıdır." yargısı ile ilgili değildir?
A) Sokağın, sayfalarına yansımadığı bir yapıtın yazın değeri yoktur.
B) Kişisel görüşlerine yer verse de her yazar, gözlemlerinden yararlanarak yapıtını oluşturur.
C) Yaşamda olup biten her şey, sanatçı duyarlığı ile yapıtlarda kendine yer bulur.
D) Başından geçen olayları yapıtlarında kullanmayan sanatçı yoktur.
E) Gerçek sanatçı, her devirde okunabilmek için yapıtını oluşturur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
(I) Sanatçımız, geçen hafta duygusal şiirlerden oluşan yeni bir kitapla okurlarının karşısına çıktı. (II) Yalnız yaşayan bir bireyin doğanın güzellikleri karşısındaki hislenmeleri var bu şiirlerde. (III) Sanatçının diğer şiirlerindeki tadı bu yapıtında bulmakta güçlük çekiyorsunuz. (IV) Sanatçımızın bir bütün olarak şiirimizin özel tarihinde bir yeri var, ama şiirler tek tek okununca o etkiyi yapamıyor. (V) Ayrıca kullandığı imgeli ve kapalı dil, şiirleri anlamayı da güçleştiriyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde düşüncenin olumlu ya da olumsuz olduğu açıkça belirtilmemistir?
A) I. ve Il. B) I. ve IV. C) II. ve III.
D) Il. veIV. E) III. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Ülkemizin en çok (I) turist çeken bölgelerinden biri olan Nevşehir yöresinde (II) bulunan ve 25 Kasım 1986'da(III) koruma altına alınan Göreme milli parkı, (IV) dünyaca ünlü peribacalarının yer aldığı(V) önemli bir turizm merkezidir.
Bu cümlede numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıstır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Polisiye romanlar, yazınımızın en çok satılan; ancak okunduktan sonra bir kenara bırakılan türlerindendir. Çünkü bir bulmaca, ancak çözüldüğü ana kadar heyecan vericidir. Yazarın serpiştirdiği ipuçlarına göre kimin katil olduğunu bulup çıkarma, gelişmiş bir bulmaca çözme keyfi verir. İşte bundan dolayı diğer roman türleri ikinci, üçüncü kez okunabildiği halde, bir kez okuyup "esrar"ını öğrendiğimiz bir polisiye romanı bir daha okumak anlamsızlasın
Bu parçada polisiye romanlarla ilgili olarak aşağıdakiierden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Esrarengiz konular içermesinin okumayı tetiklediği
B) Sadece bir kez okuma gereksinimi duyulduğu
C) Diğer türlerden ayrılan yönlerinin bulunduğu
D) Ayrıntıların ancak dikkatli okurlarca yakalanabildiği
E) Olay akışının, okuyucunun merakını canlı tuttuğu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
(I) Her yıl sonbaharın gelişini yeni bir öykü kitabıyla haber veren yazarın son kitabı okurla buluştu. (Il) Bu kitap başta film senaryosu olarak yazılmış bir metin aslında. (III) Sinema ve televizyon macerası yarıda kalan bu yapıt, tertemiz bir aşk hikayesini anlatıyor. (IV) Sinema ve televizyon düşünülerek yazılan öykü ve romanlarda daha çok aşk konusuna yer veriliyor. (V) Bu, izleyicinin ilgisini daha çok çekmek için yapılıyor. (VI) Çünkü izleyicilerin büyük bir kısmı, hala, acıklı aşk hikayelerini izlemeyi tercih ediyor.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) Il. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Ay geçti, yıl döndü,(I) unuttu (II) beni
Üstüne (III) adını(IV) yazdığım ağaç
Açtın derdimi(V) kanattın yüreğimi
Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerin hangisinde ünsüz yumuşaması vardır?
A)I. B) II. C)III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
En güç türlerden biri olan tarihi romanda yazar, sanatçı olmanın yanında bilim adamı ve düşünür olma özelliklerini de taşımalıdır. Ayrıca milli tarihten alınmış bir konuyu seçen romancı, milletin kültür değerlerini ve millet olma bilincini kendinde duyabilmelidir. Şüphesiz, gerçeklere bağlılık, tarihi romanın en önemli şartlarından biridir. Ancak titiz bir sanat yeteneği, romancıya bazı ayrıntıları değiştirme hakkı verir. Bu hakkı kendinde gören sanatçı, milletinin tarihini sanatsal bir ifadeye bürüyerek yorumladıktan sonra o tarih, milletin dikkatini çeker ve ruhunda yer eder.
Bu parçadan, tarihi roman ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Yazarının, milletiyle özdeşleşmiş olması gerektiği
B) Toplumun, tarihine ilgi duymasını sağladığı
C) Tarihi gerçeklere mümkün olduğu kadar sadık kalmayı gerektirdiği
D) Öteki roman türlerinden daha etkileyici olduğu
E) Yazarının başka niteliklere de sahip olması gerektiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Aydın insanın temel özelliği kuşkudur. O, bütün geçmiş bilgileri bir neden-sonuç ilişkisi içinde özümser ve onlardan yeni bilgiler üretir. Bireyi, toplumu, sanatı kendi benimsediği ölçütlerle değerlendirmeye tabi tutar. Bu noktada aydının etkinliği, kuşku üstüne kurulmuş bir eleştiri etkinliğidir. Durum böyle olunca da aydın, hiçbir zaman kesin bir eleştiri ortaya koyamaz. Çünkü yaptığı eleştirileri bir süre sonra değiştirebilir.
Bu parçadan aydınla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şüpheci bir yaklaşımla eleştiriler yaptığı
B) Toplumdan kopuk bir yaşam sürdüğü
C) Tam anlamıyla bitmiş bir eleştiri yapmadığı
D) Değerlendirmelerinde kendince ölçütler kullandığı
E) Var olan bilgileri değerlendirip yeni sonuçlara ulaştığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
(I) Yazarın postmodern anlayışla yazdığı bu öykülerde, devrik cümleler çokça yer alıyor. (II) Ayrıca öykülerin dokusunda gerçeklikle düşsellik iç içe geçiyor. (III) Gerçeğin sınırı nerede bitiyor, düşsellik nerede başlıyor, kestirmek zor. (IV) Öykülerde çocukluk yıllarında okunanlara, bunların oluşturduğu düşsel ortamlara göndermeler de var. (V) Öykülerdeki bu göndermeler sayesinde yazar, okuru sürekli zinde tutabiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıstır?
A) I. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır.
B) II. cümlede, bir değerlendirme vardır.
C) III. cümlede, bir yorumda bulunulmuştur.
D) IV. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
E) V. cümlede, yargı, gerekçesiyle birlikte verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Sanatçı, edebiyatımızda eleştiri denilince akla ilk gelen kişilerdendir. Yaşamını eleştiriye, özellikle de roman ve hikaye eleştirisine adamıştır. Yılların verdiği birikim ve deneyimle kendine has bir anlatım yolu bulan eleştirmen, eleştirilerini bir yazı dizisi halinde yayımlamıştır. Kitap okuma notları gibi değildir bu yazılar. Bir edebi metnin, uzman titizliğiyle irdelenmesidir. Bu yazılarında eleştirmen objektifliğini elden bırakmaz. Bugün adından söz ediliyorsa biraz da bundandır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemistir?
A) Eleştirilerini tarafsız bir tutumla kaleme aldığına
B) Eleştiri yazılarında genç sanatçılara yol gösterdiğine
C) Edebiyatımızın en çok tanınan eleştirmenlerinden biri olduğuna
D) Eleştirilerini daha çok belirli türler üzerine yoğunlaştırdığına
E) Eleştirilerinde farklı bir çizgiyi yakaladığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Romancıların, yaşamı yapıta aktarma konusunda farklı tutumlar takındığını görüyoruz. Kimi, fotoğrafcı olmayı tercih ederken kimi de ressam olmayı önemsemiş ve öyle tanınmıştır.
Bu parçada altı çizili sözlerin yerine, aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilirse parçanın anlamı değismez?
A) hayalci olmayı - gerçekçi olmayı
B) ayrıntılı biçimde anlatmayı - ana hatlarıyla değinmeyi
C) yaşananları değiştirmeyi - yaşananları olduğu gibi vermeyi
D) olduğu gibi anlatmayı - kendinden bir şeyler katarak anlatmayı
E) teknolojiden yararlanmayı -doğallığı öne çıkarmayı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
1940'lara gelirken, hece şiirinin baskısından ve mevcut şiir beğenisinden yakınan üç genç şair, yeni bir şiir akımı başlatmıştır. 1941'de yayımladıkları "Garip" adlı kitapta küçük insana yönelerek onların yaşama sevincini şiire getirmeye çalışmışlardır. Edebi sanatlara, ölçü ve uyağa, süslü söyleyişlere karşı çıkmışlardır. Şiirin, hayatını emeğiyle kazananların hakkı olduğunu savunmuşlardır. Bu keskin görüşlerle şiir kolaylaşmış ve şiir anlayışı değişivermiştir. Kısa sürede de yaygınlaşan ve yeni bir yazma tarzını hazırlayan bu şiir anlayışı bugün bile devam etmektedir.
Bu parçaya göre, Garipçilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sıradan insanları şiire taşıdıkları
B) Şiir anlayışlarının kabul gördüğü
C) Etkilerinin günümüze dek sürdüğü
D) Şiirde köklü değişiklikler yaptıkları
E) Şiiri bir sanat olarak görmedikleri
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Sıradan ve orta halli yazarlar, üstün özellikli yapıtlar ortaya koymak için büyük, çarpıcı olaylardan yola çıkarak romanlarını oluştururlar. Ancak gerçek yazarlar, basit bir olaydan bile yola çıksalar, zengin düş dünyalarından yararlanarak onu dört başı mamur bir yapıt haline getirebilirler. İşte bu, yazın dünyasında küçük bir kıvılcımın yangına dönüşmesinin kanıtıdır.
Bu parçada "küçük bir kıvılcımın yangına dönüşmesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yetkin yapıtların ancak özgün bir içerikle kaleme alınabilmesi
B) Yazmanın, önü alınamaz bir istek haline gelmesi
C) Okurları etkileyecek konuların tercih edilmesi
D) Geniş kitlelerce benimsenmenin uzun bir zaman alması
E) Sıradan bir konudan yetkin yapıt ortaya konması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
Yaz aylarının gelmesiyle (I) beraber düğünler de başlar Sarıkamış'ta. Tanıdık(II) herkes davetlidir düğüne. Öyle bir gecede bitmez(III) eğlenceler. Bazen iki gece bazen üç gece sürüp (IV) gider. Sarıkamış köylerinde yaşam, (V) geçmiş zamanın tadında devam eder.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri eylemsi değildir?
A) I. ve Il. B) Il. ve III. C)III. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Çocukluğumda resim yapmak, benim en büyük zevkimdi. Gençlik yıllarımda ise büyük bir merakla müziğe yöneldim. O zamandan beri de büyük bir tutkuyla müzik çalışmalarıma devam ediyorum. Uğraş olarak müzikte karar kılmamda ve müziğe aşk derecesinde bağlılığımın oluşmasında, yüreğimde biriken duyguların bütün insanlarda ortak olduğunu fark edip bunu en iyi müzikle dile getireceğimi anlamam etkili olmuştur.
Bu sözleri söyleyen kişi, müziğin hangi özelliğini vurgulamaktadır?
A) İleri yaşlarda öğrenilebildiğini
B) Diğer sanatlardan üstün olduğunu
C) İnsanı belli yönleriyle anlattığını
D) Evrensel bir nitelik taşıdığını
E) Kolayca anlaşılabilir bir anlatımının olduğunu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
I. Romancı; okuru, romana yaşamdan aktardıklarına inandırdığı kadar, düş gücüyle eklediklerine de inandırmalıdır.
II. Bir romanda, gerçek yaşamdan kesitler bulunabileceği gibi, kurgusal olaylar da bulunabilir.
III. Yaşamdan yakalanan kareler, düşsel öğelerle süslenerek romanlarda yer aldığında okura daha ilginç gelir.
IV. Romancılar, öyle dil ustalarıdır ki onların söz işçiliğini romanlarının bütün satırlarında görebilirsiniz.
V. Romancının hem düş gücünden hem gerçeklerden yararlanması, okurun ilgisini çekmesini sağlar.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve Il. B) I. ve III. C) Il. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
Roman ve öykülerde birbiriyle karıştırılan iki önemli kavram vardır: Karakter ve tip. "Tip" daha çok karakter etrafında kurgulanmış yardımcı roldedir. Yüzeysel bir betimlemeyle ele alınır. Bunlar olay örgüsünü derinleştirmede kullanılır. Olayların içinde pek de ağırlığı olmayan silik kişilerdir: bakkal, manav, komşu, iş arkadaşı... Oysa karakter en ince ayrıntısına kadar anlatılan kişidir. Bu yüzden, —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakiierden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) iç dünyasından dış görünüşüne, hoşlandığı veya hoşlanmadığı her şeye kadar tanırsınız onu
B) okur, "karakter"i "tip"lerden daha çok sever
C) her romanda birçok "tip" varken sadece bir "karakter" vardır
D) roman okuru "karakteri" çevresindeki insanlardan biriyle özdeşleştirir
E) romandaki olaylar her zaman "karakterin" gözünden anlatılır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
(I) Nil, yüzyıllardır insanlarca gizem dolu, olağanüstü bir ırmak olarak algılanmıştır. (II) Pek çok ırmağın tersine o, güneyden kuzeye doğru akmaktadır. (III) Eski Mısırlılar ve Yunanlılar, Nil'in aylarca yağmur yağmadığı halde neden yaz sonunda taştığını bir türlü çözememişlerdir. (IV) Nil'in kaynağını bulabilmek ve ırmak akışının gizini çözebilmek için birçok araştırma yapılmıştır. (V) Sonunda, Nil'in kaynağının Uganda'daki Victoria Gölü olduğu, araştırmalarla ortaya konmuştur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıstır?
A) I. cümle, içinde birleşik sözcükler olan yapıca birleşik bir cümledir.
B) Il. cümlede "o" sözcüğü işaret adılı olarak kullanılmıştır.
C) III. cümlenin yüklemi yapıca basit, çatısı bakımından geçişli bir fiildir.
D) IV. cümlede belirtili ad takımı kullanılmıştır.
E) V. cümlede birden çok özel isim vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
Yolunuz bir gün İstanbul'a düşerse adı masallara karışan, boğazın kıyılarında dizilmiş o güzelim erguvanları görmeyi ihmal etmeyin.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakiierden hangisi söylenemez?
A) iyelik eki almış birden çok sözcük vardır.
B) Yüklemi, yardımcı eylemle oluşturulmuş bir bileşik eylemdir.
C) Koşul eki almış bir sözcük vardır.
D) "boğazın kıyılarında" sözünün yazımı yanlıştır.
E) "güzelim" sözcüğü tamlayan eki almıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
Günümüzde insanlar bilinçleniyor, bir kitabı alırken birkaç kez düşünüyorlar artık. Bu kitabın kendileri için gerçekten yararlı olup olmadığını enine boyuna tartıyorlar. Yerli yazarların yapıtlarını yayımlamamayı övünç sebebi bellemiş yayıncıların da devri kapanıyor artık. Yerini ciddi anlamda uzmanlaşmış, işini titizlikle yapan ve en üst seviyede yazarlarla çalışan yayınevleri alıyor.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Yayınevlerinin yazarın, yazınsal kimliği üzerinde ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
B) Sizce, bazı yazınsal türler niçin ilgi görmemeye başladı yazınımızda?
C) Günümüzün okurlarını ve yayıncılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
D) Bir yayıncı olarak, günümüzde yayıncıların ayakta kalmasını çok mu zor görüyorsunuz?
E) Sanatsal nitelikten yoksun yapıtların artık okunmamasını neye bağlıyorsunuz?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Ünlü yazın adamı, bir yazısında bu sergiden de birkaç cümleyle söz etmişti.
B) Karşı komşumuzun küçük oğlu, profesyonel bir yüzücüymüş.
C) Bu konuda, Avukat Ayşe Hanım size yardım edecektir.
D) Onun bu yıl da 15 temmuzda izne ayrılacağını duydum.
E) Arkadaşım, THY'de çalışmak için başvuruda bulundu.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
(I) Ölen bir kişinin ya da acı bir olayın ardından söylenen ezgili şiirlere ağıt denir. (II) Anadolu'da çok yaygın olan ağıt geleneğinin kökleri Orta Asya'ya kadar uzanır. (III) Eski Türkler, ölülerin ardından yuğ denilen törenlerde sagu adını verdikleri şiirler söylerlerdi. (IV) Günümüzde ise ağıtlar daha çok, kadınlar tarafından söylenir. (V) Ağıtların bölgeden bölgeye değişen bir söyleyişi vardır, bu söyleyişten bir ağıtın ait olduğu yöre hemen anlaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, dolaylı tümleç, özne ve yüklemden oluşan birleşik bir cümledir.
B) II. cümle, içinde ad tamlaması bulunan kurallı bir cümledir.
C) III. cümle, içinde belirtisiz nesne olan bir eylem cümlesidir.
D) IV. cümle, yüklemi dönüşlü eylem olan bir cümledir.
E) V. cümle, sıralı bir cümledir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
En başarılı yaşam öykülerinin, yakından tanıdıkları kimseleri anlatan yazarların yazdığı yaşam öyküleri olduğu söyleniyor. Ama bu durumun da birtakım sakıncaları var. Anlatılan kişiyi tanımak, hele o kişinin yakını olmak, o kişinin yaşamındaki olaylarda taraf tutmaya yol açar. Dahası, yaşam öyküsünü anlatacağınız kişinin bazı davranışlarına öfkelenmiş, bazı başarılarını kıskanmış olabilirsiniz ya da aranızda bir türlü unutamadığınız bir kırgınlık yaşanmış olabilir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamöyküsü yazmanın güç bir iş olduğu
B) Yaşamöyküsü yazarken objektif olmak gerektiği
C) Tanıdıkların yaşamöyküsünü yansız bir tutumla anlatmanın zor olduğu
D) Her yaşamöyküsünün, gerçekleri yansıtmadığı
E) Başarılı bir yaşamöyküsü yazmanın zaman aldığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
Günümüzde o kadar çok yapıt yayımlanıyor ki, bunları takip etmek mümkün değil. Para verilerek alınıp zaman ayrılan yapıtların hayal kırıklığına uğratması her okuru üzer elbette, işte bu eleştirmen, birer işaret fişeğine dönüşen yazılarıyla bu olumsuz durumun önüne geçiyor.
Bu parçada "işaret fişeğine dönüşen yazılar yazmak" sözüyle, sözü edilen eleştirmenle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçıların yetkinleşmesinde katkıda bulunmak
B) Nitelikli yapıtların farkına varılmasını sağlamak
C) Gelecek vaat eden sanatçıları belirlemek
D) Yapıtla ilgili eleştirileri dobra dobra dile getirmek
E) Yazılarıyla edebiyatı okura sevdirmek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
Hem hece (I) hem de aruz vezniyle şiirler yazan Bayburtlu Zihni (II) gördüğü medrese eğitiminin etkisiyle divan şairi olmaya özendiyse de bu alanda pek başarılı olamamıştır. Aruzla yazdığı şiirler (III) ölümünden sonra oğlu tarafından "Divan-ı Zihni" adıyla yayımlanmıştır. Asıl ününü hece ile yazdığı koşma (IV) semai ve destanlarla elde etmiştir. Özellikle, 1828 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Bayburt'un gördüğü zararı duygusal bir dille (V) anlattığı ağıtıyla büyük ün kazanmıştır.
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine virgül (,) getirilemez?
A) I. ve III. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
Günümüzde: "Orta oyununun neresi komik; eskiler buna mı gülüyorlarmış?" diyenler için ben de derim ki: "Pek haksız sayılmazlar. Ama unuttukları birkaç şey var: Orta oyunu bir ekran oyunu değildir, halk ortasında canlı olarak oynanır. Bir kere o günün zevk ve espri anlayışını yansıtır. İçeriği de o güne uygundur. O zamanın insanlarına eğlence olarak yettiği halde bugünün insanlarını doyurmaktan uzak olması doğaldır; çünkü zamanla değer yargıları değişmiştir."
Bu parçada orta oyunu ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakiierden hangisidir?
A) Kişisel becerilere bağlı olarak seyircileri etkilediği
B) Konusu yönüyle bugünün insanına da seslendiği
C) Zamanla değerini kaybettiği
D) Kendi zamanı ve ortamı içinde değerlendirilmesi gerektiği
E) Daha çok, söz oyunlarına dayandığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
Ziya Osman Saba'nın şiirlerindeki içten, sevecen havayı öykülerinde de buluruz. Onun öyküleri bize çocukluk çağımızın dokunulmamış, kirletilmemiş, arı özlemlerini taşır. Özlemin gerçekleşmesinin olanaksızlığına rağmen, duygudaki inceliği okurda bir kez daha uyandırmak isteyen bir tutum sergiler. Toplum yaşamının çelişkilerini, karşıtlıklarını görmezden gelen uçuk bir anlayış değildir bu.
Bu parçadan, Ziya Osman Saba ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Öykülerinin şiirlerinden daha yetkin olduğu
B) Toplumsal yaşama duyarsız kalmadığı
C) Öykülerinde çocukluğun saf özlemlerini anlattığı
D) Yapıtlarında sıcak bir tutum sergilediği
E) Ulaşılması imkânsız özlemleri konu edindiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
Yazarlık, insanda doğuştan var olan bir özellik değildir. Yazarlık denen dil işçiliğinde ustalık, ancak uzun çalışmalar sonucu elde edilir. Bütün yazarların ilk dönemlerinde ortaya koydukları eserlerle sonrakileri karşılaştırdığımızda o dil işçiliğinin hangi aşamalardan geçtiği kolayca anlaşılır. Peyami Safa'nın yirmi yaş eseri olan "Sözde Kızlar" romanını alın. Bununla yine onun "Yalnızız" ve "Matmazel Noralya'nın Koltuğu" adlı ustalık dönemi romanları arasındaki fark gözden kaçmayacaktır.
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Benzetmeye
B) Tanımlamaya
C) Örneklendirmeye
D) Sayısal verilerden yararlanmaya
E) Tanık göstermeye
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
(I) Sanatçı, ilginç bir konuyu bu romanda ustaca işlemiş. (II) Hareketli bir olayın heyecan verici akışından yararlanmamış. (III) Daha çok, kahramanların psikolojik durumları üzerinde derinlemesine durmuş. (IV) Bunu başarabilmek için, çok uzun diyaloglara ve iç konuşmalara yer vermiş. (V) Bu yüzden roman, psikolojik romanlardan hoşlanan dar bir kitlenin dışındaki okurların ilgisini çekemeyecek gibi görünüyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir ön yargı söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |