Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
paragraf çıkmış sorular – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Thu, 29 Apr 2021 19:30:31 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png paragraf çıkmış sorular – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 2018 TYT Paragraf Çıkmış Soruları https://dersimizedebiyat.org/2018-tyt-paragraf-cikmis-sorulari.html Sat, 12 Dec 2020 20:23:45 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=124926 2018 TYT Paragraf Çıkmış Soruları

1. (I) Eski çağlardan beri ticareti yapılan inci, bugün de yaygın bir şekilde alınıp satılmaktadır. (II) İnciyi oluşturabilen en tipik deniz hayvanının istiridye olduğu bilinmektedir. (III) Bu su canlısı, içine girip yerleşen kum tanecikleri veya larvalara karşı kendini korumak için sedef adı verilen sıvı bir madde salgılamaktadır. (IV) Sedef bir yandan salgılanıp çoğalırken diğer yanda istiridyenin içine yerleşen maddeyi kaplayarak incinin oluşmasını sağlamaktadır. (V) İncinin büyüklüğü, şekli, parlaklığı ve rengi de bu süreçte oluşmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

2. (I) Çoğumuz düşünmeyen bir dünyada yaşıyor olmaktan yakınıyoruz. (II) İnsanların büyük bir bölümü en az düşünceyle bütün bir yaşamı omuzlamak gibi bir kolaycılığı benimsiyor. (III) Hatta kimileri düşünceyle alay ederken kimileri gerçekten düşündüklerini sanıyorlar. (IV) Büyük çoğunluğunu düşünmeyenlerin oluşturduğu ve düşünmenin lüks sayıldığı bir dünyada her şeye karşın düşünen insanı “gerçek insan” diye tanımlamak gerekir. (V) Düşünmek; insana, insan yaşamına bütünsel bir bakışla bakmaktır. (VI) Düşünce alanımızı daralttığımız zaman dünyaya yeterince yerleştiğimizi söyleyemeyiz. (VII) Düşünmek, dünyaya bir veya birkaç açıdan değil bütün açılardan bakmayı bilmekle olur.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A)II             B)III           C)IV           D) V           E)VI

3. Bir anaokulundaki çocukların ebeveynleri, bazen işleri nedeniyle çocuklarını okulun kapanma saatinden sonra almaya gider. Böyle zamanlarda okul personelinden bazıları çocuklarla birlikte beklemek zorunda kalır. Bu durum birtakım sorunlara yol açar. Yöneticiler de çözüm olarak geciken ebeveynlere bir yaptırım uygulamaya karar verir. Ancak bir süre sonra ailelerin daha çok gecikmeye başladığı görülür. Çünkü aileler artık cezalarını çektikleri için kendilerini rahat hisseder.
Diğer bir deyişle —-.
I.   daha önce yaşadıkları mahcubiyet duygusundan uzaklaşarak kendilerini haklı gördükleri bir konuma gelirler
II.  okulda bekleyen çocukların aileleri davranışlarıyla cezalardan hoşnut olmadıklarını gösterirler
III. yöneticiler uyguladıkları yöntemle asıl cezayı ailelere değil, okul personeline verdiklerini fark ederler
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarıdakilerden hangileri getirilebilir?
A) Yalnız I             
B)Yalnız II            
C)Yalnız III
D) I ve II
E) II ve III

4. Soyut matematik problemleri Heisenberg’i büyülemekteydi. Kanıtlamaya çalışıp da başarılı olamadığı Fermat’ın son teoremi de bunlar arasındaydı. O sıralarda bir arkadaşı ona Einstein’ın görelilik kuramı üzerine yazılmış bir kitap verdi. Heisenberg, kitap üzerinde çalışarak kuramda kullanılan ve “Lorentz dönüşümleri” adı verilen özel matematiksel araçları anlamak için epey çaba sarf etti. Yine de fiziği o sırada meslek olarak düşünmüyordu. Onu büyüleyen fiziğin arkasındaki matematikti. Bu ilgisi ileride onun bir fizikçi olarak düşünüşünü de etkileyecek ve ona olanaksız görünen problemleri çözmede Einstein gibi ileri düzeyde matematik kullanma ayrıcalığı tanıyacaktı.
Bu parçadan Heisenberg ile ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Einstein’ın görelilik kuramını geliştirmesine çalışmalarıyla katkıda bulunmuştur.
B) Fizik alanında başarılı olmak amacıyla ileri matematik çalışmaları yapmıştır.
C) Fizik alanında çalışmış olmasına rağmen daha çok soyut matematikle ilgilenmiştir.
D) Adını duyurmasında Fermat’ın teoremi üzerine yaptığı eleştirilerin payı olmuştur.
E) Einstein’ın görelilik kuramı üzerinde çalışması, saygın bir fizikçi olmasını sağlamıştır.

5. Edebiyat ürünlerini kültür tarihinin deposu sayan anlayış üzerine düşünürken tarih ve edebiyat araştırmacılarının durumunu tartışmak gerekir. Aslında her iki yaratıcı çabanın da kazı alanı ortaktır ve edebî metnin sunduğu geçmişe ait bulgular üzerinde edebiyatçı da tarihçi de farklı yöntemlerle çalışarak ortak bir noktada buluşabilir. Ancak aralarında temel bir fark vardır. Edebiyatçının kazı çalışmaları, yönünü geleceğe de çevirebilirken tarihçinin bakışı geçmişle çerçevelenmiştir.
Bu parçaya göre edebiyat ve tarih araştırmacıları ile ilgili olarak
I.   Kaynakları ortak olsa da yaklaşım ve yöntemleri arasında belirgin farklılıklar vardır.
II.  İnsan ve toplumun bugünü ve geleceğine dair genel çıkarımlarda bulunurlar.
III. Üzerinde çalıştıkları kültür malzemesini  değiştirmeyi amaçlarlar.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I             
B)Yalnız II            
C)Yalnız III
D) I ve II                       
E)II ve III

6. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bugüne kadar koleksiyonculuk veya hobi olarak tanımlanan davranışın istifleme bağımlılığı olarak adlandırılan bir tür hastalık olabileceğini gösteriyor. Yıllardır biriktirilen bir yığın eşyanın içinden hangilerinin kalıp hangilerinin gideceğine karar verme anında kişiler, büyük ihtimalle hastalıklarıyla ilk kez yüzleşiyorlar. Küçücük ve işine hiç yaramayan/yaramayacak bir şeyi bile gözden çıkarmak, istifçilerde derin travmatik üzüntüler yaratabiliyor.
Bu parçada istifleme bağımlılığıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?
A) Yakın bir geçmişte yapılan araştırmalarla tedavisi bulunmuş bir hastalık olduğuna
B) Kişinin, yakın çevresinin uyarılarını dikkate alarak bu bağımlılıktan kurtulabileceğine
C) Hastaların, eşyalara duydukları bağlılığı psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul ettiklerine
D) Tedavi sürecinde, depresyona neden olabilecek müdahalelerden kaçınmak gerektiğine
E) Eşyalarından ayrılma durumuyla karşı karşıya kaldıklarında bağımlı kişilerin verdiği tepkiye

7. Başından beri biliyordum ki şu veya bu çevreden, şu veya bu sayıda insanın iyi ve sevimli bulduğu şiirler yazmak mümkündü. Böyle bir yolu seçtikten sonra, geçerli ortalamayı fark etmek ve o normlara uygun olanı üretmeyi sürdürmek de gerekiyordu. Ama böylesi bir yol, toplumun beğenilerinin sürekli değişmesi yüzünden beni kendime yabancılaşma batağına götürürdü.
Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir şairin düşüncesi olabilir?
A) Toplumdaki eğilimleri izlemek şairlerin üretkenliğini yitirmesine neden olur.
B) Bir şair beğenilmek için ortalamanın üstünde ürünler ortaya koymalıdır.
C) Geniş okur kitlelerinin bir şairi takdir etmesi onun sanatı adına kötüye işarettir.
D) Şiirin kurallarına sıkı sıkıya uymamak şairin popülaritesini olumsuz etkiler.
E) Bir şairi özgün ve özel kılan, popüler olanı tercih etmiyor olmasıdır.

8. İsviçre’de son dönemlerde uyku üzerine yapılan bir araştırmada uyku sorunu olmayan 12 sağlıklı erkek, iki hafta arayla karanlık bir odada öğleden sonra 45 dakikalık uykuya yatırılmıştır. İlk seferde sabit, ikincisinde ise hafifçe sallanan bir yatakta uyumaları sağlanarak, çalışmaya katılan kişilerin beyinlerinin elektriksel etkinliği EEG yöntemi ile ölçülmüştür. Araştırma sonucunda ise sallanarak uyuyanların hafif uyku (N1) ve derin uyku (N2) aşamalarına daha çabuk geçtikleri, derin uykuda daha uzun süre kaldıkları saptanmıştır.
Bu parçada sözü edilen araştırmanın amacı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gündüz uykusunun sağlık üzerindeki etkilerini gözlemlemek
B) Uyku düzeni konusunda erkekler arasındaki farklılıkları belirlemek
C) Uyku rahatsızlıklarının uyku süresi ile ilişkisini ortaya koymak
D) Cinsiyet faktörünün uyku süresi üzerindeki etkisini tespit etmek
E) Uykuya dalmak ile sallanmak arasındaki ilişkiyi incelemek

9. Zaman zaman susuzlukla karşı karşıya kalan büyük kentlerin asıl sorunu su kaynağı sıkıntısı değil, eldeki suyun kalitesinin düşmesidir. Diğer bir deyişle kentte sınırsız su kaynağı bulunsa da susuzluk yaşanabilir. Bunun en büyük nedeni ise kirlenmedir. İçme suyu kaynaklarının kirlilik derecesi belli bir düzeyi aştıktan sonra en gelişmiş arıtma tesisleri bile bu kaynakları temizlemede yetersiz kalır. Bu sebeple susuzluk sorununun çözümü için yeni su kaynaklarının aranmasından çok baraj havzalarının daha iyi korunması, atıkların ayrıştırılarak yeniden kullanılması, çöplerin kontrol tesislerinde toplanması gibi uygulamalara gidilmesi gerekir.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Çöp ve atıkların dönüştürülmesindeki başarısızlığın su kaynaklarını azalttığına
B) Baraj havzalarındaki yetersizliğin günümüz kentlerinin öncelikli sorunu olduğuna
C) Su kaynaklarının kirlenmesinin arıtma tesislerindeki yetersizlikten kaynaklandığına
D) Temiz su kaynaklarındaki azalmanın atık kontrolü uygulamalarını önemli kıldığına
E) Doğal su kaynaklarındaki kirlenmenin alternatif kaynak arayışlarını hızlandırdığına

10. “Bir ülkenin uygarlık düzeyi o ülkenin kâğıt tüketimi ile ölçülür.” diye bir söz hatırlıyorum. Bana göre bu düşünce artık geçerliliğini kaybetti. Çünkü bugün kitap yazmak ve yayımlamak kâğıt kullanmadan da mümkün. İleride ne olacağı bilinmez ama şimdilik basılı ve elektronik kitaplar varlığını birlikte devam ettiriyor.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Uygarlık üretme ve yayma aracı olan kâğıt, işlevini günümüzün teknolojik imkânlarıyla paylaşarak sürdürmektedir.
B) Uygarlığın önemli ögelerinden olan kâğıdın tüketimi ile üretimi arasındaki denge gelişmişlik göstergesidir.
C) Uygarlığın gelişimi ve yayılımı ile kâğıt tüketimini ilişkilendirmenin ne kadar doğru olduğu bugün açıkça görülmektedir.
D) Uygarlığı yalnız kâğıt üzerinden ölçmeye çalışmanın ne denli sığ bir düşünce olduğu yaygın olarak bilinmektedir.
E) Uygarlığın günümüzde ulaştığı nokta, elektronik kitap çağının kapılarını sonuna kadar açmaktadır.

11. Bu eser, insanın içine taş gibi oturan öykülerle dolu olmasıyla ayrı bir yere sahip. Çoğunda olaylar doğrudan anlatılmıyor; en çok da bu hâliyle öyküler, didaktik olmanın tuzağına düşmekten kurtuluyor. Yazarın öykülerindeki bazı noktaları kendince birleştiren okur, metne dâhil olarak yine kendince anlamlar üretiyor. Anlatılan öyküler içimizden birilerinin hikâyesi olduğundan okur, günün sonunda iç açıcı bir resimle karşılaşmıyor. Çünkü her öykü, toplumun bireye sık sık yaşattığı haksızlığa uğramışlık duygusunu okuruna hissettiriyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen öykülerin bir özelliği değildir?
A) Etkileyicilik
B) Yoruma açıklık
C) Yaşanmışlık
D)Farklılık
E) Yol göstericilik

12. Kurşun kalem yapan yaşlı bir adam, yaptığı kalemleri satıcıya vermek için kutuya koyarken içlerinden birini kenara ayırdı ve ona “Olabileceğin en iyi kalem olmak istiyorsan şu beş şeyi asla unutma!” diyerek şu öğütleri verdi:

  • Hayatta başarılı olmak için öncelikle kendini, seni kullanmayı bilen bir kişinin ellerine almasına izin vermelisin.
  •  Zaman zaman ucunu açacaklar ve bu sana acı verecek fakat daha iyi bir kalem olmak için buna katlanmalısın.
  • Yaptığın yanlışlara üzülme, yeniden yazma fırsatın olacak daima. Bu fırsatları kaçırma!
  • Seni sen yapan en önemli parçanın, içindeki kurşun olduğunu unutma!
  • Üzerinde dolaştığın her yüzeye kendine ait bir işaret bırakmalısın ve yazmaya devam etmelisin.

Bu parçada kurşun kalem ustasının kaleme verdiği öğütlere göre, kalemin başarı için sahip olması gereken özellikler arasında aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) Gerçekçi olmak
B) Sabırlı olmak
C) Umudunu korumak
D) Özünü hatırlamak
E) Özgün olmak

13. Edebiyatımızın unutulmaz eseri Hababam Sınıfı, dünün video izleyicisinden bugünün üç boyutlu sinema tutkunlarına, milyonların gönlünde taht kuralı 40 yılı geçiyor. Her zaman zevkle izlediğimiz, kahkahalar attığımız, içimizi ısıtan Hababam Sınıfı, hepimizden bir parça bulundurur. Filmin bu başarısında yazarı Rıfat Ilgaz kadar yönetmeni Ertem Eğilmez’in de rolü büyüktür. Belirtilmesi gereken bir husus da filmin hepimizin aşina olduğu müziğidir. Yavaş çalındığında insana hüzün, hızlı çalındığında coşku veren ve Hababam Sınıfı’nı zihnimize kazıyan müzik, Melih Kibar’ın bestesidir. Müzisyen bu eseriyle Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film Müziği Ödülü”nü almıştır.
Bu parçada Hababam Sınıfı’yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Başarısında nelerin etkili olduğuna
B) Seyircinin iç dünyasındaki tesirine
C) Türk sinemasında yarattığı etkilere
D) Edebî bir eserden sinemaya uyarlandığına
E) Farklı kuşaklara hitap ettiğine

14.       Gazeteci:
(I) —-
Uzman:
— Bütün enerji kaynaklarını hesaba kattığımızda enerji tüketiminin XIX. yüzyılın başından beri on kat arttığını görüyoruz. Bunda dünya nüfusunun artmaya devam etmesinin yanı sıra teknolojik ilerlemelerin de payı var. Ülkelerin farklı enerji kaynaklarını bir arada kullanmaya başladığını da söylemek lazım.
Gazeteci:
(II) —-
Uzman:
— Ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de petrol dünya genelinde tahtını bırakmış değil. Hatta II. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılına göre yıllık tüketiminin dört katına çıktığını biliyoruz. Petrol tüm dünyada kullanılan enerjinin üçte birini sağlamayı sürdürüyor. Onu sırasıyla kömür, gaz, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji izliyor.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A)        (I) Nüfus hareketliliğinin enerji gereksinimi ile ilişkisi nedir?
(II) Yenilenebilir enerji kullanımı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
B)        (I) Dünyadaki enerji kaynaklarının azalmasını nelere bağlıyorsunuz?
(II) Siz de petrolün birincil enerji kaynağı olduğunu mu düşünüyorsunuz?
C)         (I) Dünyada enerji tüketiminin nasıl bir seyir izlediğini düşünüyorsunuz?
(II) Gelecekte başlıca enerji kaynaklarının hangileri olacağını öngörüyorsunuz?
D)        (I) Teknolojinin yanı sıra enerji tüketiminde sizce neler etkili?
(II) Gelecekte petrole bağımlı olmaktan kurtulacak mıyız?
E)         (I) Günümüzde üretilen enerji, tüketim ihtiyacını karşılayabiliyor mu?
(II) Günümüz insanı hangi enerji kaynaklarını kullanmayı tercih ediyor?

15. – 16. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Gelenek ve inançlarımızda servi ağacı, insanın doğumdan ölüme kadar var olma çabasının bir sembolü olarak görülmüştür. Mevsimlerin zorlu şartlarına rağmen yeşilliğini hiç kaybetmemesi ve dayanıklı olması ile serviler, hayatı tasvir etmektedir. Gövdesi semaya dik bi şekilde uzandığı için de servinin doğruluğu temsil ettiğin inanılmaktadır. Onunla ilgili başka bir inanış da insana iyi şans getirdiği ve onu koruduğudur. Ayrıca serviler, eski Türk kültüründe bolluk ve bereketi simgeleyen “hayat ağacı” olarak da nitelendirilmiştir. Ağacın mevsim şartlarına rağmen hep yeşil kalması ise ölümsüzlüğü simgeler. Aynı zamanda minareyi andıran servi, Osmanl kültüründe de hayat ağacına benzetilmiş ve dallarına konmuş kuşların, hayatın içindeki canlıları temsil ettiği düşünülmüştür.

15. Bu parçaya göre servi ağacıyla ilgili inanışların ortaya çıkmasının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Diğer ağaçlara göre daha geniş bir alana yayılması
B) İnsan topluluklarının yaşamına fayda sağlaması
C) İnsanın fiziksel özellikleriyle benzerlik göstermesi
D) Kimi özelliklerinden dolayı ona sembolik bir değer atfedilmesi
E) Ömrünün uzunluk bakımından insan ömrüne denk

16. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Toplumun farklı katmanları tarafından benimsenen değerler kolayca yaygınlaşır.
B) Hayatı anlamlandırırken doğadaki varlıklardan ve onların özelliklerinden faydalanılır.
C) Hayatın zorluklarına karşı çıkabilmek için bazı kültürel ve toplumsal değerler üretilir.
D) Doğa olaylarını doğru yorumlayabilen toplumlar, yaşamı ve ölümü daha iyi anlayabilir.
E) Doğadaki nesnelere anlam yüklenirken geçmişten

17. – 18. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Eskiden güvenlik şirketleri, piyasadan ikinci el bilgisayar ve sabit diskleri toplar, bunlardan kurtardığı verilere ilişkin de raporlar yayımlardı. Bu raporlar bize “Siz bilgisayarınızdan özel bilgileri sildiğinizi sanıyorsunuz ama bu işi düzgün yapmazsanız sildiklerinize başkaları kolaylıkla ulaşabilir.” mesajını verirdi. Geçtiğimiz aylarda bir güvenlik şirketi, benzer konuda yeni bir çalışmayı akıllı cep telefonlarıyla gerçekleştirdi. Şirket, kullanılmış 20 telefonu piyasadan toplayarak veri kurtarma prosedürlerini uyguladı ve telefonlardan çıkan verileri değerlendirdi. Bu uygulamadan elde edilen sonuçlar şaşırtıcıydı. Şirket sadece 20 telefondan; yaklaşık 40 bin fotoğraf, 1000 İnternet arama geçmişi, 750 e-posta ve kısa mesaj hatta bir adet onaylanmış kredi kartı bilgisine ulaşıldığını raporladı.

17. Bu parçada söz edilen araştırmanın sonucundan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Teknoloji, yaptığımız işlemleri koruyabildiği ve ileriki aşamalarda tekrar kullanıma sunabildiği için kişilerin hayatına kolaylık getirebilir.
B) Farklı uygulama ve araştırmalarla desteklenmediği sürece teknolojinin gelişim hızının ne kadar şaşırtıcı olacağını görmek zaman gerektirir.
C) Elektronik cihazlardaki bilgiler silinmiş gibi görünse de başkalarının bu bilgilere erişebilme imkânının olması tehlike oluşturabilir.
D) Akıllı telefonlardaki kişisel veriler, suçluların yakalanmasında ve hangi suçların işlendiğinin belirlenmesinde yol gösterici olabilir.
E) Elektronik cihazlardaki verilerin silindikten sonra bile kurtarılmasına imkân veren teknoloji, bu cihazların üretim aşamasında kullanılabilir.

18. Bu parçada belirtilen eski ve yeni araştırmalar;
I.   incelenen teknolojik araçlar,
II.  çıkış noktaları,
III. ulaşılan sonuçlar
bakımından karşılaştırıldığında hangilerinin benzeştiği söylenebilir?
A) Yalnız I
B)Yalnız II
C)I ve III
D) II ve III
E)I, II ve III

19. – 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

1815 yılının nisan ayında Endonezya’daki Tambora Yanardağı’nda büyük bir patlama oldu. Yanardağın yakınındaki yerleşim bölgeleri volkanik külle kaplandı, atmosfere milyonlarca ton toz ve volkanik kül karıştı. Yanardağdan çıkan gazlar yoğunlaşarak aeorsol bulutları oluşturdu. Bu bulutlar yeryüzünün soğumasına neden oldu. Küresel sıcaklık düştü, iklimler geçici olarak değişti. 1816 yılında Kuzey Yarım Küre’nin büyük bölümünde sıcak bir yaz mevsimi yaşanmadı. Avrupa ve Kuzey Amerika’da soğuk havanın ekinleri tahrip etmesiyle başlayan kıtlık nedeniyle salgın hastalıklar baş gösterdi. Yeryüzündeki etkileri zamanla azalsa da patlama, edebiyat ve sanat dünyası üzerinde kalıcı izler bıraktı. Patlamanın edebiyat dünyasına kazandırdığı eserlerin başında ise Frankenstein adlı roman geliyordu.
1816 yazında İngiliz yazar Mary Shelley, bu doğa olayı yüzünden günlerce kapalı alanda yaşamak zorunda kaldı ve 1818’de yayımlanan ünlü korku romanını işte bu günlerde kaleme aldı.

19. Bu parçada Tambora Yanardağı’nın patlamasıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kültürel yaşama olan etkilerine
B) Bazı bölgelerde neden olduğu kuraklığa
C) Etkisinin hissedildiği coğrafi bölgelere
D) Dünyanın ısınması üzerindeki etkisine
E) Atmosferde yarattığı değişikliklere

20. Tambora Yanardağı patlaması sonrasında Mary Shelley’nin ünlü romanı Frankenstein’ı yazmasıyla aşağıdaki sözlerden hangisi ilişkilendirilebilir?
A) Dalgaların kıyıya sürüklediği çer çöp, ıssız adadaki kişi için hazine değerindedir.
B) Rüzgârın uğultusu sadece kulübesinin korunaklı duvarları arasındaki kişiye güzel gelir.
C) Bir çöl bedevisi için kum fırtınası, gündelik hayatın küçük cilvelerinden biridir.
D) Burada sel olup akan yağmurun hangi köydeki güle can suyu olduğunu bilemezsin.
E) Yangının küle çevirdiklerini, ne kadar zaman geçerse geçsin yeniden yeşertemezsin.

CEVAPLAR

1. A 11. E
2. D 12. A
3. A 13. C
4. C 14. B
5. A 15. D
6. E 16. B
7. E 17. C
8. E 18. D
9. D 19. B
10. A 20. D
]]>
2019 TYT Paragraf Çıkmış Soruları https://dersimizedebiyat.org/2019-tyt-paragraf-cikmis-sorulari.html Sat, 12 Dec 2020 20:20:03 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=124924 2019 TYT Paragraf Çıkmış Soruları

1.  (I) Max Weber, meşhur Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eserinde Protestan ahlak anlayışının kapitalizmin doğuşunda oynadığı rolü ortaya koymaya çalışmıştır. (II) Weber’in iktisadi zihniyetle dinî inançlar arasında kurduğu bu ilişki hâlâ ilgiyle takip edilmektedir. (III) Siyaset alanında Weber, çağdaş siyaset biliminin temel konularından olan iktidar, egemenlik, otorite ve meşruiyet gibi olgularla ilgilenmiş, bürokrasi ve siyaset arasındaki ilişkilere dikkat çekmiştir. (IV) Siyasal iktidarın meşruluğunun temellerini bir model çerçevesinde açıklamaya çalışmıştır. (V) Ona göre siyaset kişinin diğer kişiler üzerinde egemenlik kurmasıdır. (VI) Söz konusu egemenlik farklı olabilmekte ve meşrulaştırılırken farklı argümanlara dayanabilmektedir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II           B) III          C)IV          D)V           E) VI

2.  (I) Geçmişten bugüne uçaklara yıldırımlar kadar türbülanslarda ciddi hasarlar verir. (II) Uçaklar genellikle tırmanır veya alçalırken yıldırım çarpmasına maruz kalırlar. (III) Yıldırım ilk olarak uçağın burun veya kanat ucu gibi sivri bir kısmına temas eder. (IV) Temasın gerçekleştiği noktada havadaki moleküllerin iyonlaşması nedeniyle oluşan bir parlama görülür. (V) Ardından elektrik yüklü parçacıklar iletken dış yüzey boyunca ilerler ve uçağın bütünlüğüne zarar vermeden kuyruk , gibi bir başka sivri kısmından gökyüzüne dağılır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I       B) II        C) III           D) IV          E) V

3. —-. Bütün yapıtlar kendilerinden önceki yapıtlarla yapılmış bir konuşmanın izlerini taşır. Dostoyevski İnsancıklarda Gogol’la tartışır. Kafka, Dönüşüm’de Dostoyevski’nin elli yıl önce sorduğu soruyu, “İnsan mıyım, yoksa böcek mi?” sorusuyla cevaplar. Oğuz Atay romanlarını yaralı Don Kişotların, yeraltında yaşayanların, hamam böcekleri ve metamorfozların yankılandığı bir vadide yazar.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)  Hiçbir yapıt boşluğa doğmaz; akan nehre sonradan eklenir
B)  Hemen her anlatı çoktan kabul edilmiş doğruların üzerinde yükselir
C) Her yazar kendinden önce düğümlenmiş metinlerin ilmeğini çözer
D) Her yapıt, olay örgüsü açısından biricik olma idealiyle yola çıkar
E)  Edebî yapıtlar, yazarının iç hesaplaşmalarının

4. Günümüzde, hizmet sektöründen iş dünyasına, çocuk yetiştirmeden sanat üretimine kadar her alanda tatmine, sorunsuz biçimde varabilme yollarının arayışı içindeyiz. Everest’e tırmananlar, maraton koşanlar, yoğun ve disiplinli bir çalışmanın sonunda alanlarında ustalaşanlar ise yolun sonunda hissettikleri mutluluk kadar, yol boyunca yaşadıkları belirsizliklerden ve aştıkları engellerden de coşkuyla söz ederler. Belki de ilk bakışta çelişkili gibi görünen bu durum, çoğu zaman gayet iyi giden bir işte veya ilişkide, farkında olmadan pürüzler yaratmamızı açıklayabilir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Sonucu değerli kılan, süreç içindeki öngörülemeyen güçlüklerin üstesinden gelmektir.
B)  İsteklere kolayca ve fazla emek harcamadan ulaşmak, mutluluğun ön koşuludur.
C) Bilinç dışı dürtülerle, ortada sebep yokken sorun çıkarmak, başarıyı tetikler.
D) Sonuç kadar sürece odaklanarak engelleri aşmak da doyuma ulaşmada önemlidir.
E)  Çeşitli düzeylerde güçlüklerle mücadele etmek, sorun çözme gücünü artırır.

5. Stephen Fears’ın 2006 yapımı etkileyici filmi Kraliçe, Prens Charles’tan boşandıktan sonra tüm İngiliz aristokrasisine sırtını dönen Prenses Diana’nın ölümünü anlatıyor. Filmin esas odağı, Prenses Diana’nın şaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybetmesinden hemen sonra kraliyet ailesinde yaşananlar. Pek çok yazılı ve görsel malzemeyle desteklenen bir belgesel gibi çekilmesine rağmen film, senaryosu fazlasıyla içeriden yazıldığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bununla birlikte film, tipik İngiliz mizahı ile bu mizahla atbaşı giden hüzün duygusunu her karesinde birleştirmeyi başarmıştır.
Bu parçada söz edilen filmin senaryosunun eleştirilme nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Prenses Diana’nın özel hayatıyla ilgili sırlara yer vermesi
B)  Üzücü bir olayı sinemaya aktarırken mizahi ögeler kullanması
C) Olayları daha çok kraliyet ailesinin bakış açısıyla sunması
D) Hayatını belgeselleştirerek Prenses Diana’yı idolleştirmesi
E)  İçeriğinin kazanın hemen ertesinde olanlarla sınırlı kalması

6.  Yazı, çoğu zaman içimizde taşıdığımız olağanüstü duygu ve düşüncelerin soluk ve eksik yansımasından başka bir şey değildir. Bu yansıma, karmaşık ve çok katmanlı bir bütünden kopup gelen parçacıklardır. Yazının meselesi, yazarın esinlendiği o karmaşık ve çok katmanlı bütün, orada öylece durur. Ancak yazarın çaresizliği bu bütünden sadece bir parçayla yetinmek zorunda olmaktır.
Bu parçaya göre yazarın çaresizliği aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Coşkuyla yazıya döktüğü deneyimlerinin pek az kişi tarafından takdir görmesi
B)  Herkese hitap etmeyi başardığında bile yazdıklarının kalıcılıktan yoksun olması
C) Yaşantı ve deneyimlerinin ancak sınırlı bir bölümünü yazdıklarına aktarabilmesi
D) Yapıtın anlamının ve değerinin, kendisi kadar okurlarına da bağlı olması
E) Anlatabileceklerini kısıtlayan sansür ve dış kontrol mekanizmalarının olması

7.  Coğrafi keşiflerle birlikte gerçekleşen sömürgecilik faaliyetleri sırasında İspanyolları, yerliler karşısında farklı ve üstün kılan özelliklerden biri de, şövalye romanlarına tutkulu yaklaşımlarıdır. Bu romanlar, gerek yeni kıtaya çok uygun düşen büyülü ve efsanevi nitelikleriyle gerekse ölümüne savaş ve buna bağlı bir şeref anlayışına yaptıkları göndermelerle, sömürgeci mantığı etkilemiş ve beslemiştir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Şövalye romanlarında, ölümüne savaşmanın şerefli davranış olarak yüceltildiği
B)  Şövalye romanlarının sömüren-sömürülen ilişkisinin uzağında okunması gerektiği
C) Sömürgecilik faaliyetlerinin şövalye romanlarının içeriğini belirlediği
D) Sömürülen toplumların gizemli ritüellerinin şövalye romanlarında karşılık bulduğu
E)  Sömürgeci kimliğin inşasında şövalye romanlarının pay sahibi olduğu

8. Her yıl, milyonlarca ton plastik üretiliyor. Diğer yandan da plastik su şişeleri gibi geri dönüşümü sağlanamayan büyük miktarda atığın denizleri doldurmaması için çözüm arayışı sürüyor. Bu çözümlerden en umut verici olanı atıkları veya plastikleri parçalayan organizmalar. Ancak daha basit çözümler de var. Yakın zamanda bir araştırmacı, plastiğin aksine kalıcı olmayan ve kullanıldıktan sonra biyolojik olarak parçalanabilen bir malzemeden şişe üretme fikrini ortaya attı.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A)Biyolojik olarak parçalanabilen şişe, şimdilik tasarım aşamasında olan sonuç odaklı çalışmalardan biridir.
B)Geri dönüşüm sorununun ortadan kaldırılmasında parçalanabilen şişe fikriyle önemli bir adım atılmış oldu.
C)Plastiğin yerine alternatif malzeme üretme fikrinin ortaya atılması, kısa vadede bir çözüm olarak
D)Geri dönüşümü sağlanamayan plastik ve benzeri maddeler doğal hayata kalıcı hasarlar vermektedir.
E)Plastiğin doğada dönüşüme uğramaması, ilerleyen zamanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açacaktır.

9.         Zaman zaman televizyonlarda toplu balina ölümlerine ilişkin haberler, karaya vurmuş balina görüntüleriyle karşımıza çıkar. Araştırmalar bu ölümlere okyanusların endüstriyel ve kimyasal atıklarla kirletilmesi, suların bulanıklaşması ve yanlış avlanmalar gibi etkenlerin sebep olduğunu gösterir.
  Balinalar, okyanusta yüzerken kafalarının ön kısmından gönderilen elektromanyetik dalgalarla yönlerini bulurlar. Bu özelliklerinden hem bulanık sularda yüzerken hem de göç ederken yararlanırlar. Ancak zaman zaman dünyanın manyetik alanının değişmesi ya da balinalardaki yön bulma sisteminin hastalık sonucu bozulması nedeniyle yönlerini tayin etmekte sorun yaşarlar ve karaya vururlar.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A)  Farklı görüşlerin aslında birbirini desteklediğini göstermektedirler.
B)  İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vurgulamaktadırlar.
C) Aynı olguyu farklı yönleriyle değerlendirip ele almaktadırlar.
D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sunmaktadırlar.
E)  Farklı üsluplar kullansalar da konuyu benzer nedenlerle açıklamaktadırlar.

10. Pek çok kavramı toparlarken dağıtıyoruz ister istemez. Ama aşk konusunda bu tür tanımlara kalkışınca işler daha bir sarpa sarıyor. Öyle ki “günümüzde aşk” deyince gülmek geliyor içimizden. Neden? Galiba yıllar yılı “tek tip” bir aşk düşündüğümüzden. Aşkın mekânını, zamanını, onu yaşayanların sınıfsal özelliklerini hesaba katmadan “aşk”ı yücelttiğimizden. Eski Yunan’da aşk, Orta Çağ’da aşk, Haliç Kıyısı’nda aşk, Boğaz mehtabında aşk, kotrada aşk, grevde aşk… Bu ilişkiler aynı aşkta birleştirilebilir mi? İlişkiyi yaşayanların beklentileri de aşkı biçimlendirmez mi?
Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Aşk, bireysel ve toplumsal yaşanmışlıklardan soyutlanamaz bir olgudur.
B)  Modern insan aşka yönelik tek tip bir bakış açısına sahiptir.
C) Her dönem ve mekân kendine özgü, bağımsız bir aşk alg ısı yaratır.
D)Aşkı sürdürülebilir kılmanın yolu, onu idealize etmekten geçer.
E) Aşk, tek bir değişkene indirgenerek tanımlanabilecek bir kavram değildir.

11. 1928-1992 yılları arasında yaşayan Philip K. Dick, bilim kurgu edebiyatının en beğenilen yazarlarından biridir. İlk hikâye ve romanlarından başlayarak tüm eserlerinde, gerçeklik ve insanı insan yapan özellikleri birbirine bağlı iki tema olarak ele alır. Bu temaları başarıyla işlediği eserlerinden biri, 1968 yılında kaleme aldığı Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi? adlı romanıdır. Romanın ana karakteri Rick Deckard, Mars’tan kaçan altı androidi yakalamakla görevlidir. Ancak bu görevi sırasında, insanla robot arasındaki sınırın hiç de kesin olmadığını görür. Böylece eser bir yandan insan benzeri robotlar ile gerçek insanlar arasındaki farkı sorgularken diğer yandan gerçeklik algısı üzerine düşündürmektedir. Dick’in bu romanı, tüm zamanların en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olarak kabul edilen Bıçak Sırtı filmine de kaynaklık etmiştir.
Bu parçada Philip K. Dick ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)  Belirli bir alandaki çalışmalarının takdir edildiği
B)  Farklı türdeki eserlerinde benzer konular üzerinde durduğu
C) Eserlerinin edebiyat dünyası dışında da ilgi gördüğü
D) Gerçeğin ne kadar gerçek olduğu konusunu sorguladığı
E)  Romanlarında belirli bir karakterin maceralarını anlattığı

12. Psikolojide “hatırlama efekti” olarak adlandırılan daha eski anıların geri dönüşü, tam bir muammadır. Anıların en eski olandan başlayarak hatırlanması, “unutmanın ilk temel yasası” ile tezatlık göstermektedir. Bu yasaya göre bir olayın üzerinden ne kadar uzun zaman geçmişse olayın hatırlanma ihtimali de o kadar azdır. Ancak hatırlama efektinde durum tam tersidir. Kişi, yaşı ilerledikçe daha eski anılarını hatırlar. Bu anıların ortaya çıkması için neden ihtiyarlığı beklediği ise bilimin araştırdığı başka bir muammadır. Kırklarında, ellilerindeki insanların da bunları kolaylıkla anımsamaları gerekmez mi? Neden bu anılar, bellek gerçekten yaşlanınca gösteriyor kendini? Sanki bunca yıl boyunca yayın yasağı varmış da yasağın kalkması için belli bir süre geçmesi gerekiyormuş gibi…
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A)Hatırlama efektinde, anılar genellikle en eski olandan daha yeni olana doğru hatırlanır.
B)Unutmanın ilk temel yasasına göre üzerinden uzun zaman geçen olayların hatırlanması zordur.
C)Eski anıların bellek yaşlandıktan sonra hatırlanması, bilimsel açıdan bir merak konusudur.
D)Bellekte yer alan ilk anıların bellek yaşlanmadan ortaya çıkması, dış etkenlere bağlıdır.
E)Hatırlama efektinin ortaya çıkması ancak ihtiyarlıkta, belleğin yaşlanmasıyla mümkündür.

13. Günümüzde büyük miktarda veri üretilerek bunlar sürekli depolanıyor. Dijital verilerin saklandığı diskler “sunucu parkı” adı verilen devasa tesislerde tutuluyor. Bu bilgilerin korunması içinse ciddi bir kaynak harcanması gerekiyor. Bilim insanları çevre dostu olmayan bu veri saklama yöntemine yeşil bir alternatif sunuyor: Bitkileri biyolojik bir sabit disk olarak kullanmak! Tüm bilgileri bitkilerin DNA’sının içinde ikili kod olarak saklayabilmemize olanak tanıyan bu yöntem sayesinde kütüphaneler dolusu bilgi, tek bir ağaca aktarılabilecek. Bu buluş, geliştirilmeye muhtaç olsa da aile fotoğrafımızı en sevdiğimiz kaktüsün içinde saklayabilecek veya bahçemizdeki ağaçtan müzik dinleyebilecek olma ihtimali gerçekten heyecan verici!
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) DNA’larda genetik bilgilerin yanı sıra farklı verilerin de depolanması mümkün görülmektedir.
B) Veriler arttıkça bunların saklanması için gerekli olan alanların da artması beklenmektedir.
C) Ağaçlarda bilgi saklanmasına yönelik çalışmaların geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
D) Yeni bilgilerin üretilmesi, bunların depolanma sorununu da beraberinde getirmektedir.
E)  Kolay ulaşılabildiği nedeniyle verilerin dijital ortamda saklanması tercih edilmektedir.

14. Öznel olmak kendi içine kapanmak, düşünceye dalmak, herkesten ve her şeyden ayrı olmak değildir. Aksine dışa doğru, başkalarına doğru bir çeşit yöneliştir. Bu yönelişledir ki benim dışımdakilere “benimdir” diyebilirim. Ancak gerçekten yaşadığım, içinde kendimi gördüğüm, bağlandığım bir şey benimdir. Çünkü beni benden başka olanla birleştiren bağı yalnız ben yaratabilirim.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının düşüncesini destekleyen bir örnek değildir?
A) İçerisinde bulunmadığım bir ordunun elde ettiği bir zaferle sevinebilirim yeter ki o, kendi fetihlerimin bir basamağı olsun.
B) İnşa aşamasında hiçbir emeğimin olmadığı bir eve sahip olabilirim yeter ki o, içinde oturduğum bir ev olsun.
C) Himalaya’nın doruğuna tırmanan adamın yaşadığı serüven ile böbürlenebilirim yeter ki o, kendi başarısını kanıtlamış olsun.
D) Şurada duran kimsenin sahiplenmediği toprak benim olabilir yeter ki o, ellerimle işlediğim bir toprak olsun.
E) Bir ülkenin uğradığı bozgunu iliklerimde duyabilirim yeter ki o, aramda bağlantılar kurduğum ülkede yaşanmış olsun.

15. Muhabir:
(I) —-
Yönetmen:
— Sinema gerçek hayattan alınmış formlarla uğraşıyor, onları işliyor. Film yönetmeninin uğraşı, bana beyaz perdede yeni bir hayatın doğmasıyla bağlantılı olarak yaratma eylemini hatırlatıyor. Sinemanın bu yönünü diğer sanat dallarına göre daha olağanüstü buluyorum.
Muhabir:
(II)
Yönetmen:
— Aralarında bir bağlantı olduğu aşikâr çünkü filmlerimdeki üç karakter hayatlarındaki dönüm noktalarında analiz ediliyor. Kahramanların üçü de inançlarından vazgeçmiyor, kendilerine sadık kalıyorlar. Bu anlamda bu üç kahraman yani İvan, Rublev ve Kris bir bütün oluşturuyor.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A)I.   Müzik ve resim çalışmalarınızı yarıda bırakıp sinemaya yönelmeniz nasıl karşılandı?
II. Filmlerinizdeki üç oyuncunun benzer özelliklere sahip olmasıyla neyi amaçladınız?
B)I.   Sinemaya ilginiz ne zaman ve nasıl başladı, sinemanın yaşamınızdaki yeri nedir?
II. Filmlerinizde erkek karakterlerin psikolojisine ağırlık vermenizin nedeni nedir?
C)I.   Sinemanın sizin için ifade ettiği anlamı biraz açar mısınız?
II. Karakterlerinizi sinemaya aktarırken ilham aldığınız film karakterleri var mı?
D)I.   Sinemaya yönelerek film yapmaya başlama gerekçeniz neydi?
II. Filmlerinizin üç kahramanı arasındaki ilişkinin niteliği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
E)I.   Filmlerinizdeki hikâyelerin gerçekçi olmasını neye bağlıyorsunuz?
II. İnsan yaşamının açmazlarını Ivan, Rublev ve Kris karakterleri üzerinden verme fikri nasıl ortaya çıktı?

16. – 17. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Makber Türk şiirinin önemli örneklerinden biridir. Abdülhak Hamit bu şiiri eşinin ölümünün ardından, 1885 yılında yazmıştır. Eser, sevdiğinin ölümünü görmekle felakete uğramış bir insanın duygularını, okura büyük bir samimiyetle yaşatır. Makber’den kısa süre sonra, yıl bitmeden yazdığı Ölü adlı eserinde de konu ve ruh Makbeftn aynısıdır. Ancak Makber’de başını bulutlara ve kayalara çarparak uçurum karanlıkları içinde şimşekler çaktıran yaralı kartal, burada geniş halkalar çevirerek ağır ağır süzülür. Makber bir feryattır. Ölü’de sükût ve düşünüş vardır. Sanki bu eserin mısraları düşünce hâline gelmiş gözyaşlarıdır.
16.  Bu parçadan hareketle Makber ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)  Ölü adlı şiir ile aynı yıl yazıldığı
B)  Okuyucuda duygusal karşılık bulduğu
C) Kısa süre içinde kaleme alındığı
D) Bir kaybın yarattığı acıyı işlediği
E) Yazarın taşkın ruh hâlini yansıttığı

17.  Bu parçadan hareketle Ölü ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Yabancı bakışlardan saklanan bir keder olduğu
B)  Eksik kalmışlık karşısında bir isyan olduğu
C) Kaynağı, düşünülerek bulunamayan bir acı olduğu
D) Her hatırlandığında acı veren bir anı olduğu
E)  Zihnen kabullenilmiş bir üzüntü olduğu

18. – 19. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Çaylar farklı farklıdır, yaşamlarımız da… Kimi bol şekerli çay içer kimi az şekerli kimi de çayı şekersiz tercih eder. Erzurumlular ise çayı “kıtlama” içer. Kıtlama çay; dikdörtgen şeklinde, uzun ancak özel makaslarla kesilebilen sert şekerlerle içilir. Sert kesme şekerlerden çok küçük bir parçayı avurduna sıkıştıran kişi, bu parçayı idareli kullanarak dört beş bardak çay içebilir. Çayı kıtlama içmek hem özel bir keyif verir hem de ekonomiktir. Şekerin pahalı olduğu, hatta bazen hiç bulunmadığı yıllardan kalan bir alışkanlık olan kıtlama, sınırlı imkânlarımızı sınırsız bir sürece yayma gayretine benziyor. Bu anlamda bazılarımız hayatını kıtlama tarzında, bazılarımız bol şekerli yaşıyor. Bol şekerli ama kısa bir ömür sürüp mutsuz olanlar da var, kıtlama ama uzun bir hayatı mutlu kılanlar da…
18.  Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A)İnsan, hayatını uzun ve mutlu kılmak için elindeki imkânları verimli kullanmaya çalışmalıdır.
B)Hayatın nasıl yaşanacağı, çoğu zaman insanın kendi tercihi olmaktan öte bir durumdur.
C)Hangi koşullarda yaşarsa yaşasın insan, hayata yüklediği anlamlarla geleceğine şekil verir.
D)İnsanın sahip olduklarının farkına varması yaşamdan alabileceği hazzın sınırlarını belirler.
E)İnsan sorunlardan uzak durabildiği oranda hayattan keyif alabilme becerisini kazanır.

19.  Bu parçada kıtlama çay ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A)  Uygulanma şekline
B)  Duygular üzerindeki etkisine
C) Ortaya çıktığı dönemin koşullarına
D) İnsan sağlığına olan etkisine
E) Tercih edilme nedenine

20. – 21. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Bazı kavramlar, uzun süre sözlüklere ve akademik metinlere hapsedildikten sonra sebebi bilinmeksizin birdenbire, halkın diline düşme; basında, televizyonda, hatta hükûmet demeçlerinde zikredilme talihini veya talihsizliğini yaşar. Fena hâlde felsefe kokan ve Yunancadaki köküyle akla Aristoteles’i getiren etik kelimesi, bugün tam da bu şekilde sahnenin ortasına yerleşmiş durumda. Yunancada bilgece bir eylem yolu arayışına karşılık gelen etik, felsefenin ayrılmaz bir parçasıdır. Descartes’la – yani özne sorununun merkezî önem taşıdığı modern dönem felsefesiyle- birlikte etik, ahlakla veya pratik akılla az çok eş anlamlı hâle gelmiştir. Etik, böylece ister bireysel ister kolektif olsun, bir öznenin veya özne grubunun eylemlerini ve bunların sonuçlarını evrensel yasaların terazisinde ölçen, yargılayan sistem anlamına kavuşmuştur. Bugünün popüler kültür ve siyaset endüstrisinde ise artık anlam enflasyonu nedeniyle milyonlarca sıfırla şişmiş bir kavrama dönüşmüştür. O kadar çok şey için kullanılıyor ki hemen hiçbir şey ifade etmiyor.
20. Bu parçada altı çizili sözle etikle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Düşünce tarihindeki yerini ve önemini koruyamadığı için eski popülerliğini yitirmiş bir terim olduğu
B)  Önemli bir felsefi terim olmaktan çıkıp gündelik anlamlar kazanmış işlevsel bir sözcüğe dönüştüğü
C) Zaman içinde farklı disiplinler tarafından da kullanıldığı için tanımlanmasının zorlaştığı
D) Popülerliği ve yanlış kullanılması nedeniyle asıl anlamını yitirdiği ve içinin giderek boşaltıldığı
E)  Siyasi ve sosyal çevrelerdeki farklı kullanımları nedeniyle felsefedeki tanımının da değiştiği

21. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)  Descartes sonrası modern dönemde etik, toplum yerine bireyi sorgulamak için kullanılan bir sisteme dönüşmüştür.
B)  Modern dönemde etik, öznenin yaptıklarını ilke ve yasaların ışığında değerlendiren ahlak felsefesiyle ve pratik akılla özdeşleşmiştir.
C) Aristoteles’in felsefesinde sözünü ettiği etik ile bugün yaygın olarak kullanılan etik sözcüğü farklı anlamlar taşır.
D) Medyada, gündelik hayatta ve politikada etik kavramına gösterilen ilgi, kavramın iletişimsel değerini olumsuz etkilemiştir.
E) Sonradan popülerlik kazanan kimi kavramlarda olduğu gibi etik kavramının da günümüzde kazandığı

CEVAPLAR

1. B 11. E
2. A 12. D
3. A 13. E
4. D 14. C
5. C 15. D
6. C 16. C
7. E 17. E
8. A 18. A
9. C 19. D
10. D 20. D
  21. A
]]>
2020 TYT Paragraf Çıkmış Soruları https://dersimizedebiyat.org/2020-tyt-paragraf-cikmis-sorulari.html Thu, 10 Dec 2020 20:01:22 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=124922 2020 TYT Paragraf Çıkmış Soruları

16. (I) John B. Watson tarafından, insan davranışlarını açıklamak için davranışçılık kuramı geliştirildi. (II) Davranışçı psikolojiye göre nesnel yöntemlerle gözlemlenemeyen zihinsel süreçlerin incelenmesinin bir anlamı yoktu. (III) Pavlov, Skinner gibi bilim insanlarının Watson’ın görüşlerine katılmasıyla kuram yaygınlık kazandı. (IV) Davranışçı psikoloji öğrenmeyi, uyarıcı ve tepki arasındaki bağla açıklayarak psikanalitik görüşün belirttiği etkinin geçerli olmadığını ileri sürdü. (V) Uyarıcı olarak nitelendirilen çevresel faktörler, kişilerde olumlu veya olumsuz davranışlara neden oluyordu. (VI) Olumsuz davranışlara yol açan uyaranlar kaldırılarak olumlu davranışları oluşturanlar eklendiğinde bireyin kendini geliştirmesi bekleniyordu.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A)II      B) III    C)IV     D)V      E)VI

17. (I) Asya’dan gelen göç dalgaları zaman zaman Batı Avrupa ülkelerinde büyük direnişleri tetiklemiştir. (II) Bununla beraber düşük doğum oranıyla başa çıkabilmek için Batı Avrupa, doğrudan göçmenlere ihtiyaç duymuştur. (III) Batı Avrupalıların iş, kültür ve kimlik açısından tehdit altında olduklarına dair oluşan kaygı, direnişlerin temelini oluşturur. (IV) Düşüncelerinde haklı olsalar da göçün topluma kazandırdığı değerlerin altı çizilirse bu kaygıların giderilmesi de kolaylaşır. (V) Göçmenleri ağırlayan toplumlar, çeşitliliği bir zenginlik olarak görmeye başladığında tehdit ve kaygının sadece toplumsal bir refleks olduğu anlaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)I       B)II     C)III     D)IV     E)V

18. Sinema ve spor dendiğinde akla gelen başarılı filmler yok mudur? Olmaz olur mu! Zaman zaman usta yönetmenler bu konudaki klişeleri aşıp sporu filmlerine ustaca yerleştirmişlerdir. Mesela Fabri’nin unutulmaz filmi Cehennemde İki Devre bunlardan biridir. Bu önemli film, savaş sırasında bir Alman toplama kampında, kamp yöneticileriyle tutsaklar arasındaki bir futbol maçının, tutukluların kaçması için bir fırsata dönüştürülmesini ustaca anlatır. —-. Buna benzer şekilde unutamadığım diğer bir film de Hitchcock’un Trendeki Yabancılar’ı ve bu filmin ünlü tenis sahnesidir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ama spor, yalnızca izleyiciyi kendine çekmek için futbolun geriliminden ve çalımından ibaret bir etkinlik değildir
B) Sinema izleyicisinden çok futbol meraklılarının ilgisini çeken bu tarz filmlerin popülerleşmesi doğaldır
C) Bu filmi izleyenler sadece bir filmin değil aynı zamanda bir futbol maçının heyecanını içlerinde duyar
D) Film yorumcuları kadar spor eleştirmenlerinin de eleştirdiği film gerçekçilikten uzak bulunmuştur
E) Spor ve sinema ilişkileri üstüne bir yazı yazmak için aslında ikisinin de iyi bir izleyicisi olmak gerekiyor

19. İnsanlar duygu ve akıl arasında tutturdukları dengeyle ayakta kalır ve yaşam denen yolda ilerler. Bunlardan birinin, kontrolü tamamen ele geçirmesi felaket getirebilir. Bu gerçek şöyle bir benzetmeyle aktarılır: Bir at arabasındasınız ve arabanız, güçlü iki at tarafından çekiliyor. Atlardan biri aklın, diğeri duygunun temsilcisi. Bir at sizi sürekli yolun bir tarafına, öbürü de diğer tarafına çekmeye çalışıyor. Sizin işiniz —-.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) güvenli bir şekilde ilerleyebilmek için dizginleri sıkıp ikisini de kontrol altında tutmaktır
B) bir tarafın sizi uçuruma yuvarlamaması için arabadan atlayacağınız anı iyi belirlemektir
C) bu iki atın fırsatlar sundukları kadar kötü bir son getirebileceğini de aklınızda tutmaktır
D) atların çekişmesinin ilerlemenize engel olduğunu görünce güvenilir olan atı seçmektir
E) rasyonellik adına aklınızın buyruğuna girmek yerine sezgilerinize kulak vermektir

20. (I) Batı etkisindeki çağdaş Türk şiiri eskiyi yok sayarak, eskiden gelen her şeyi silip atarak gelişmedi. (II) Kısa sürse de eskiye karşı zorlu çıkışların yapıldığı, geçmişin küçümsendiği dönemler olmadı değil. (III) Ama çağdaş şiirimiz, edebiyatımızın çok daha eski dönemlerinin güzel ürünlerinden, güçlü ustalarından zaman zaman etkilendi. (IV) Sanatçılar, divan edebiyatı ve halk edebiyatının kimi unsurlarını eserlerine bazen örtülü olarak bazen de açıkça taşıdı. (V) Hatta bunların arasında çağdaşlıklarından hiçbir şey yitirmeden divan şiiri tarzında yazmayı deneyenler de oldu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra“Eski şiire özgü üslubun çağdaş şiirde kullanılıp kullanılamayacağı konusunda tartışmalara girdi.” cümlesi getirilebilir?
A)I       B)II     C)III     D)IV     E)V

21. Bu, kültüre hangi açıdan yaklaştığımızla ilgilidir. Nitekim bu alanda çalışan bilim insanlarının hemen hepsinin onu yeniden tarif etme çabası da bunu göstermektedir. Bununla beraber şimdiye kadar ortaya atılan bütün tarifler gözden geçirildiğinde hepsinde ortak olanı ve bu terimle ne kastedildiğini anlamak kolaydır.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?
A) Kültürel yozlaşmanın temelinde yatan sebepler nelerdir?
B) Kültürün farklı şekillerde tanımlanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
C) Sizce kültür, toplumdan topluma değişen bir olgu mudur?
D) Bugün kültürler arasındaki farklılıklar nasıl açıklanabilir?
E) Toplumlar, son yıllardaki kültürel değişimlerden nasıl etkileniyor?

22. Resim eleştirmenleri eserleri incelerken belirli bir yönteme bağlı kalırlar. Betimleme, çözümleme, yorumlama ve yargıya varma olmak üzere dört işlem basamağını kapsayan bu yöntemle eserden bilgi edinirler. Yöntemin ilk aşamasında tabloda yer alan ve gözle görülen her nesne tek tek listelenir. İkinci aşamada bu nesneler resmin içine yerleştirilirken nelere dikkat edildiği örneğin konum, renk, kontrast, ton gibi niteliklerin nasıl kullanıldığı belirlenir. Üçüncü aşamada ressamın kullandığı nesneler ve bunların organizasyonuyla vermek istediği mesaj ortaya çıkarılır. Son aşamada ise o ana kadar elde edilen bütün veriler bir arada değerlendirilir, eseri iyi veya kötü kılan özellikler ortaya konur ve incelenen eserin niteliği hakkında nihai karara varılır.
Aşağıdakilerden hangisi bu yöntemi kullanan bir resim eleştirmeninin süreç içinde soracağı sorulardan biri olamaz?
A) Verilmek istenen mesaj, hangi obje ve varlıklar kullanılarak aktarılmaktadır?
B) Ressam, tabloda görülen bileşenlerin organizasyonunda nelere dikkat etmiştir?
C) Ressam, bu eserinde tam olarak ne anlatmak istemektedir?
D) Ressamı başarılı yahut başarısız yapan temel nitelikler nelerdir?
E) Eser, hangi güçlü ve zayıf yönleriyle diğer yapıtlardan ayrılmaktadır?

23. Bir antropolog olarak antropolojinin yöntemlerini, kendi kültürüme bakıp içinde yaşadığım dünyayı incelemek için kullanmaya karar verdim. Sayıları gittikçe artan şirket antropologlarından biri oldum. Zaten, egzotik bir şeyler bulmak için çok da uzaklara gitmeye gerek yok. Yapmamız gereken, bu betondan ormanda insanların iş dünyasında ayakta kalmak için hangi rekabet içgüdülerine güvendiklerine, bireysel ve örgütsel hareketlerinde ne tür davranış kalıplarını benimsediklerine odaklanmak.

I. Sanayileşmemiş bölgelerdeki yerli halkların kültürleriyle şehir kültürü arasındaki farklar
II. Kurumsallaşmış şirketlerdeki çalışanların bireysel başarı elde etmek ve grup içinde yükselmek için geliştirdiği stratejiler
III. Belli bir sektörde çalışanların bir grup kültürü geliştirmesini sağlayan kişisel ve sosyal dinamikler
Yukarıdakilerden hangileri bu sözleri söyleyen kişinin çalışma alanına girer?
A) Yalnız I
B)Yalnız II
C) I ve III
D) II ve III
E) I, II ve III

24. Çırak Foma, ustası Rublev’e, “Ben maviyi herkesten daha iyi görüyorum.” der. Bunun üzerine Rublev de “Sana artık bir şey öğretemem çünkü sen her şeyi bildiğini sanıyorsun.” diye karşılık verir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak istenen düşünceyle örtüşmektedir?
A) Mutlak başarı, ustaları aşmakla mümkün olur.
B) Becerisini kutsayan kişi kendini bilgiye kapatmıştır.
C) Kendine güvenen çırağın ustaya ihtiyacı yoktur.
D) Bilgisinden emin olmak, ustalara özgü bir erdemdir.
E) Çırak, hatasını ustanın hoşgörüsü sayesinde görebilir.

25. QWERTY sisteminin kullanıldığı daktilo, harf düzeninin sıkışmasını en aza indiren, ticari anlamda başarılı ilk daktilo olarak 1874’te ortaya çıkmıştır. Ancak QWERTY klavyesinde vuruşların %32’si orta, %52’si üst ve %16’sı da ulaşması en zor olan alt sırada yapılır. Dahası bu diziliş, daha zayıf olan sol elin ve en zayıf olan serçe parmağın çok fazla kullanılmasını gerektirir. Ayrıntılı çalışmaların ardından Dvorak 1932’de, QWERTY klavyesini öğrenmek için gereken zamandan daha kısa sürede öğrenilebilen, klavye kullanıcısının başarısını ve hızını büyük oranda artıran yeni bir klavye geliştirdi. Ancak Dvorak klavyesi, o günden bugüne İngiliz dilinin standart klavyesi QWERTY’nin yerini alamadı.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Bir yeniliğin eski yöntem veya fikirden belirgin şekilde iyi olması uzun vadede de olsa toplumda kabul edileceğini gösterir.
B) İcat edilen aletlerin ortaya koyduğu yenilikler, bu aletlerin esas amacının dışında farklı amaçlara da hizmet etmesine neden olur.
C) Yeniliği ortaya çıkaran kişinin unvanı, bu yeniliğin insanlar tarafından kullanılma olasılığının artmasında etkilidir.
D) Bir yeniliğin benimsenmesi için toplumun gereksinim, değer ve hedefleriyle görece uyum içinde olması gerekir.
E) Uyum sağlamayı gerektiren bir yeniliği kabul etmek yerine alışkanlığa bağlı kalmak insanlara daha kolay gelir.

26. Türk edebiyatında ve sosyolojisinde Batılılaşma olgusuna ilişkin, karmaşık süreçlere işaret eden geniş bir literatür mevcut olmakla birlikte, bu çalışmada Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü filmi incelenirken Kemal Tahir’in görüşlerinden hareket edilmiştir. Bunun da başlıca nedeni, Kemal Tahir’in Batılılaşma ve sorunlarını, Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminden itibaren ele alıp sorgulamasıyla özgün bir yaklaşım ortaya koymuş olmasıdır. Ancak filmin yönetmen/senaristiyle Kemal Tahir’in devlet ve toplum konusundaki görüşleri arasında belirgin ayrımlar bulunmaktadır. Diğer yandan bugünün sorunlarının kaynağının Osmanlı’nın kuruluş dönemine kadar götürülmesi ve tarihe yaklaşım biçimleri bakımından ise pek çok benzerlik de göze çarpar.
Bu parçada söz edilen filmle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Kemal Tahir, filmdeki içeriği Osmanlı’da Batılılaşma  olgusu temelinde ele almıştır.
B) Yönetmen/senarist, filmi Kemal Tahir’in görüşlerine dayanarak oluşturmuştur.
C) Film, Kemal Tahir ve yönetmen/senaristin ortak bir çalışması olarak ele alınabilir.
D) Kemal Tahir’in görüşleri filmi incelemede önemli bir dayanak noktası sunmaktadır.
E) Filmde olay, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında geçmektedir.

27. Ey insan! Etrafında yarattığın düşmanlar seni kendi kusurlarının, eksikliklerinin farkına varmaktan alıkoyar. Başkalarını cezalandırdığın, aşağıladığın hatta yok ettiğin sürece dikkatini kendi içine yöneltemezsin. Böylece kendinle yüzleşme ihtiyacı da hissetmezsin. Yarattığın düşmanlar çaresizliklerinin yerini alır, onlar sayesinde zayıflıklarının üstünü örtersin. Şunu aklından çıkarma: “Sandığın gibi başkalarının günahları, seni aziz yapmaz!”
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Bireyin dışarıya ve başkalarına yansıttığı öfke ve nefret, zamanla kendi zaaflarından arınmasına neden olur.
B) Bireyin yaşadığı toplumdaki öteki bireylerin hatalarına karşı geliştirdiği tavır, kendi benliğiyle kurduğu bağı güçlendirir.
C) Ötekileştiren ve ötekini düşman gibi gören birey, kendini eleştirme ve yargılama ihtiyacını hissetmeyerek kendini yüceltir.
D) Bireyin çevresindeki insanları tehdit olarak algılamasının temelinde toplumdan yalıtılmış bir hayat sürmesi yatar.
E) Kendilerine ve başkalarına yönelttikleri eleştirel sese kulak vermeyi başarabilenler hatasız ve dengeli bir yaşam sürerler.

28. Doğa bilimleri gibi tarih de zorunlulukların ve doğal düzenin insan hayatını, belli ölçüde de olsa, etkilediğini kabul eder. Tarihî olaylar, onları ortaya çıkaran şartların nedensellik ilkesi göz önünde tutularak açıklanmasıyla anlamlandırılır. Belirli iklimsel ve ekolojik şartların olaylar üzerindeki etkisi hesaba katılmadan salt kaynaklardan ve kanıtlardan yola çıkarak sonuçlara varmak mümkün ve anlamlı değildir. Bununla birlikte tarih biliminin görevi, tarihî olayları kendi özellikleri içinde incelemektir. Tarihî olayların gelişiminde genelgeçer kanunları ve bunların olaylar üzerindeki etkisini araştırmak, tarih biliminin değil belki de tarih felsefesinin görevidir.
Bu parçaya göre aşağıdaki önermelerden hangisi tarih biliminin bakışıyla örtüşür?
A) Her tarihî olay kendi coğrafi koşulları içinde incelenir.
B) İnsanlık tarihindeki olaylar çoğunlukla tekrar eder.
C) Tarih bilimi de doğa bilimleri gibi kanunlar koyar.
D) Tarih bilimi sadece yazılı belgeleri dikkate alır.
E) Tarih felsefesi genellemeler yapmaktan kaçınır.

29. “Ne yapmalıyım?” sorusu “Ne yapıyorum?”, “Ne yaptım?”, “Ne yapacağım?” sorularından farklıdır. Ne yapıyor olduğum, ne yaptığım veya ne yapacağımda bir betimleme söz konusudur; gözleriniz, hafızanız veya yazdıklarınız bunların gerçekliğini kanıtlamaya yeter. Ama ne yapmam gerektiği, bir betimleme değil bir soruşturmadır, bir yol arayışıdır. Betimlemeyle yol arayışı arasındaki ayrım, gerçeklik ile etik arasındaki farkı ortaya koyar.
Bu parçadan hareketle etik aşağıdakilerin hangisinde doğru tanımlanmıştır?
A) Ahlaki olarak en doğru olanın er geç hâkim gerçekliğe dönüşeceğini savunan bir felsefe kuramıdır.
B) İdeal olana ulaşmak için geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkarmayı öneren pratik bir düşünce biçimidir.
C) Olgular temelinde sınanabilecek, kanıtlanması mümkün bir açıklama değil gerekli olanı arayan bir sorgulama türüdür.
D) Geçmiş ve gelecek arasında bir bütünlük gözeten, doğrunun her çağda kendini tekrarladığını savunan bir
disiplindir.
E) Olması gerekeni, doğruluğu ve adaleti en fazla kişinin ortak faydasına sabitleyen bir akıl yürütme yöntemidir.

30. Ozanlar, şiirin düzyazıdan üstünlüğü konusunda kanıt üretmeye bayılır. Şiir kolay ezberlenir, demek ki üstündür; kısadır, demek ki üstündür; zor anlaşılır, demek ki üstündür. Kimileri de düzyazının anlatım gücünün bir yerde tükendiğine ama şiirin anlatım gücünün hiç tükenmediğine inandıklarından “Şiir, düzyazının bittiği yerde başlar.” deyip çıkarlar işin içinden. Düzyazının bir yerde tıkandığını nereden çıkarırlar bilinmez.
Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenir?
A) Şiirin dile getirdiğini roman da öykü de dile getirebilir, sorun sanatçının hangi türde yazdığında değil başarısındadır.
B) Bir şiiri kafamızda yıllarca taşıyabiliriz ama düzyazıyı değil, onun ağırlığı yaşamın odağına yerleşmesini engeller.
C) Şiirin giriftliği karşısında romanın, öykünün kendini okuruna açması, kolayca anlaşılır olması okurun seçimlerini etkiler.
D) Şairleri kendi konumlarının altını çizmeye iten şey, düzyazının günümüz okurları tarafından gördüğü yoğun rağbettir.
E) Her türün yükseldiği dönemler vardır; şiir yavaşladığında düzyazı, düzyazı yeni ufuklar bulamadığında şiir öncülüğü üstlenir.

31. Yeni nesil, maaş değil unvan peşinde! Bir araştırma şirketi, maaşlı çalışan 18-25 yaş aralığındaki 830 kişiyle yaptığı görüşmede kişilere unvan tercihine yönelik sorular sormuştur. Araştırma sonucunda katılımcıların %80’inin “Çalıştığım yerdeki önceliğim unvan değil, maaşım.” cevabı verdiği, %18’inin “Unvanım yükseltilirse maaşımın aynı kalması önemli değil.” görüşünü belirttiği, %2’sinin de “Unvanım yükselirse maaşımın düşmesi benim için önemli olmaz.” dediği tespit edilmiştir. Araştırma sonuçları, son dönemde popüler hâle gelen unvan pazarlamasının nasıl yapılacağı konusunda da şirketlere önemli geri bildirimler sunmuştur.
Bu köşe yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Kanıtlanamayan varsayımlar üzerinde yorum yapılmaktadır.
B) Kendi içerisinde tutarsızlıkları ve yanlılıkları bulunmaktadır.
C) İstatistiki verilerin gerçeği yansıtmadığı ortaya koyulmaktadır.
D) Güncel bir konunun ekonomik etkilerine değinilmektedir.
E) Toplumun farklı kesimlerinin bakış açıları karşılaştırılmaktadır.

32. Matisse, aynı mavi tonunun bir santimetrekaresiyle bir metrekaresinin birbirinden farklı olduğunu söyler. Benzer şekilde, mavi bir daire ile aynı maviden yapılmış bir kare farklı tonlardadır. Ona göre bir renk; paletteyken farklı, fırçadayken farklı, tuvaldeyken farklıdır. Çevresindeki diğer tonların ve şekillerin yarattığı uzam, resmin içindeki ve üzerindeki ışık, nesnelerin düşme ve gerileme oranlarını belirleyen konum; her tonu farklılaştırır. Resme bakanın, binlerce rengin bir çerçeve içinde eritildiğini düşünmesi bundandır.
Matisse’e göre aşağıdakilerden hangisi renk tonunu farklılaştıran bir etken olamaz?
A) Form ve ışık
B) Alanın boyutu
C) Resmin tekniği
D) Yüzeyin dokusu
E)Perspektif ve açı

33. Faust, Don Juan ve Don Kişot emellerinin peşinden sabit bir fikirle koşar. Bu karakterlerin her biri aslında mükemmellik arayışıyla kibrin, istisnai bir yiğitlikle yozlaştırıcı bir aşırılığın vücut bulmuş hâlleridir. Söz konusu karakterlere dair tespitlerim, aslında çok daha önce yaratılmış olan bu imgelerin romantik dönem yorumuna dayanan izlenimlerimdi. Ancak Faust’un sırf merak duygusu yüzünden lanetlendiğini, Don Juan’ın gerçekten işkence gördüğünü artık düşünmüyorum. Hatta Don Kişot’un cömertliği bile gerçek mi emin değilim. Fakat bu karakterlerin bireyci toplumumuz için hâlâ özel birer tınısı olduğuna inanıyorum.
Bu parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Roman kişilerini, onların karakteristik özellikleri üzerinden değerlendirmiştir.
B) Roman kahramanlarına ilişkin değerlendirmelerinde değişim olmuştur.
C) Roman kahramanlarına ilişkin analizlerini belirli bir dönem bağlamında ortaya koymuştur.
D) İdealizm ve kontrolsüz eylemlerin kurgusal başarıyı artırdığına inanmaktadır.
E) Roman karakterlerinin toplum üzerinde süregelen bir etkisi olduğunu düşünmektedir.

34. Özgün resimler, yeniden canlandırmanın hiçbir zaman olamayacağı ölçüde sessiz ve dingindir. Bu bakımdan yeniden canlandırmayla karşılaştırılamaz. Çünkü özgün resimde sessizlik ve dinginlik asıl malzemenin, boyanın içine sinmiştir; insan boyada ressamın resmi yaptığı andaki hareketlerinin izlerini görebilir. Bunun, resmin boyanmasıyla insanın ona bakması arasındaki zaman aralığını kapatmak gibi bir etkisi vardır. Bu özel anlamda tüm resimler çağdaştır. Resimlerin çağlarının tanıkları olma özelliği buradan gelir. İçinde yaşadıkları tarihsel an orada, gözümüzün önündedir.
Bu parçadan hareketle özgün resimlerle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Kendine has bir yapım sırrına sahiptir.
B) Sanatçının tecrübelerinin ürünüdür.
C) Zamanın sınırlarını aşan bir gücü vardır.
D) Oluşturulduğu dönemin izlerini taşır.
E) Yaratıcısının tekniğini görünür kılar.

35.-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Maya, Sezen Aksu’nun 1991’de çıkardığı Gülümse’den sonra, Türk pop müziğinin en iddialı ve ses getiren albümlerinden biri. Dinleyiciyle önceden buluşan “Öyle Kolaysa” ve “Ya Bu İşler Ne” şarkılarıyla beğeni toplamışken bunlara eklenen “Fırtınadayım”, “Çukur” gibi şarkılarla bu albüm bir başyapıta dönüşüyor. Böylece Maya ile Mabel Matiz, tek atımlık kurşunu olduğu iddialarını da boşa çıkarıyor. Birçok ünlü sanatçının sevilen şarkılarını yorumlayarak daha önceki çalışmasında da cesaretini ortaya koyan Matiz, Maya ile geleneğe değmekten korkmayan modern bir anlatım yakaladı. Tasavvufun mistik havası, halk şiirinin coşkun sesi, synth-pop ile birleşen Arap popunun ritimleri ayrı ayrı ve bir bütün olarak duyuluyor albümde. Gözünün gördüğüyle gönlünün bildiği bir olmayan âşıkların acısını söylerken Matiz, Şeyh Galip’ten Neşet Ertaş’a uzanan bir köprü kuruyor. Böylece toplumsal normlara ve hayatı çerçeveleyen ezici gerçeklere rağmen yüreğinin sesini dinleyenlerin çıkmazını anlatıyor. Değmekten, esinlenmekten, beslenmekten korkmuyor.

35. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aşkın yalnızca bir yanılsama olduğunu bilecek kadar olgun olanlar
B) Kendi isteklerini ve hayatlarını sevdikleri kişi için feda edebilenler
C) Arzuları ve gerçeklik arasındaki çatışmanın ortasında sıkışıp kalanlar
D) Gerçek aşkın dış görünüşte değil, âşığın kalbinde olduğunu anlayanlar
E) Mükemmel aşkı beklemenin ve aramanın boşuna olduğunu bilenler

36. Bu parçaya göre Mabel Matiz ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kültürel ve tarihî çeşitliliği yansıtan bir sese ve anlatıma sahip olduğu
B) Türk müzik piyasasında büyük bir ilgi uyandırmayı başardığı
C) Kendisiyle özdeşleşmiş yürekli yaklaşımını Maya albümünde de sürdürdüğü
D) Modern insanın hikâyesini evrensel tınılardan çok, yerli ögelerle aktardığı
E)Uzun süre aynı başarıyı sürdüremeyeceğini savunanları haksız çıkardığı

37.-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Stephen King’in yayımlanır yayımlanmaz bir efsaneye dönen romanı O (It), 27 senede bir uyanan meçhul bir kötülüğü ve bu kötülükle baş etmeye çalışan bir grup genci anlatır. Kitaba adını veren O, palyaço formunda olmakla birlikte dünyadaki bütün kötülerden daha kötü bir şey olarak tasvir edilir. Karşısındaki insanın en korktuğu şeyin biçimini alan bir varlıktır. Bu durum Harry Potter’ın roman dünyasına da aynen taşınmıştır. Ancak asıl ilginç olan İngilizce orijinal adı “it” sözcüğünde gizlidir. Bu sözcüğün Almancadaki karşılığı olan “es”, üçüncü tekil nesneler için zamir olarak kullanılmasının yanı sıra Freud’un nesnel gerçeklerden bağımsız ve öznel yaşantı dünyası “id” için kullandığı sözcüktür. Gerçekten de karakterin zihnin kanalizasyonlarından çıkmayan ama batmayan da bir şey oluşu, akla ilk önce Freudyen bir id’i getirir.

37. Bu parçada O adlı romanla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Okuyucu tarafından büyük ilgi gördüğüne
B) Adının farklı dildeki karşılığına
C) Başka bir romanla benzerliğine
D) Ana hatlarıyla içeriğine
E) Sinemaya uyarlandığına

38. Bu parçaya göre O karakterinin Freud’un id kavramını çağrıştıran yönü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bütün kötülerden daha kötü bir şey olarak tasvir edilmesi
B) Bilinçaltının derinliklerinde kaybolmaksızın saklanabilmesi
C) Bireyi içgüdüsel tepki vermeye zorlaması
D) Gerçek niyetini bir palyaço görüntüsünün altına gizlemesi
E) İnsanın bilinçaltındaki korkularını hatırlatması

39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Gerçek dünyadaki somut durumların benzerlik ve farklılıklarından yola çıkılarak temel yönlerinin ortaya konmasıyla araştırmacılar tarafından inşa edilen kurgulara “ideal tipler” adı verilir. Bir ideal tip, dünyayı gözlemlemekte kullandığımız bir bakış açısına benzer. Örneğin demokrasi, siber suçlar, tüketim toplumu veya otoriteyle ilgili açıklayıcı önermeler sunmak için ideal tiplere başvurulabilir. Ancak bu kurguları oluşturmadaki amaç, olgunun bütün özelliklerini ortaya koymak değil, araştırmacıya açıklama ve karşılaştırma yapma veya varsayımlar kurma imkânı sağlayan yardımcı bir araç  sunmaktır. İdeal tipler, araştırmacının incelediği olguyla ilgili gerçeğe ilişkin bazı problemleri ifade etmesine olanak sağlayan bir referans çerçevesidir. Bundan dolayı ideal tiplerin hiçbir suretle doğru veya yanlış olduğu ifade edilemez.

39. Bu parçaya göre ideal tiplerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Gündelik yaşamdaki olay ve olgulara ilişkin gözlemlerden doğar.
Kurgu olarak tasarlandığından sosyal gerçeklikle farklılık gösterebilir.
İşlevi konusunda araştırmacılar arasında görüş farklılıkları bulunmaktadır.
Sosyal olay ve olguları açıklamada kullanılabilecek örnek niteliğine sahiptir.
Araştırmacıların ele aldığı nesne hakkında fikir yürütmesine imkân sağlar.

40. Bu parçaya göre ideal tiplerin doğru veya yanlış olduğunun söylenememesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) İdeal veya saf olan gerçek bilginin tam olarak gözlemlenememesi
B) Olgunun tam tanımına ulaştıktan sonra ideal olma özelliğini yitirmesi
C) Sosyal dünyayı tanımlayıcı özelliklerin bir bütünlük oluşturamaması
D) Gerçekliğin daha çok ana unsurlarını yansıtan bir sınır çiziyor olması
E)Olguları anlaşılır kılacak benzerlikleri belirlemede zorluk yaşanması

CEVAPLAR

16. C 26. D 36. D
17. B 27. C 37. E
18. C 28. A 38. B
19. A 29. C 39. C
20. D 30. A 40. D
21. B 31. B  
22. E 32. C  
23. D 33. D  
24. B 34. B  
25. E 35. C  
]]>
Paragraf – 55 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/paragraf-55-cikmis-sorular-test-coz-online.html Wed, 26 Feb 2014 19:19:02 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=115985 Paragraf – 55 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online)

Paragraf - 55 (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Hayat iyi ve kötü arışlarla doludur. Neyse ki güzel şeyler, kötü şeylerin etkisini silip götürür. Yeter ki insan, kendini bu sevinçlerle şımartmasın ve bu düş kırıklıklarıyla içini karartmasın. Mutlu ve mut­suz olayları, yaşamın bir zorunluluğu olarak kabul etsin. Önemli olan, kişinin kendine yetebilen bir ruh dengesi içinde kalabilmesi ve bir işe yaradıkça dünya üstünde kalma tutkusuna gölge düşürmemesidir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulan­maktadır?

(ÖSS 1987)

A
Kimi zaman sevindirici olaylar da insanı olumsuz etkiler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Olaylardan aşırı derecede etkilenmeden yaşama isteğini sürdürmek gerekir.
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Olayları,  her zaman olumlu yönleriyle ele almak gerekir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Üzücü  olaylar genellikle  sevinçli  olayların olumlu etkisini azaltır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Üzüntüleri yenmekte ruh sağlığının payı büyüktür.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 2

Bir şairin görevi, her şeyden önce şiiri geliştirmek olmalıdır. Bunun için de yolunun değişik olmasına çalışmalıdır. Geçen zaman boyunca şiir, sanatçılarının hep aynı yolu seçmeleri yüzünden hiç değişmemiş ya da pek az değişmiştir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulan­maktadır?

(ÖSS 1987)

A
Tanınmak isteyen şair çok ürün vermelidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Şair, kendi yolunda yürümeli, özgün olmaya çalışmalıdır.
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Aynı dönemde yaşamış şairlerin şiirleri hep birbirine benzer.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Gerçek şair, örneğini iyi seçen şairdir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Birbirlerinin izinden giden şairler, şiirde değişikliği gereksiz bulurlar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 3

Okulumda her gün, sağlam iki cümle kuramayan, duygularını söze dökemeyen, düşüncelerini anla­tamayan yüzlerce gençle karşılaşıyorum. Bence anadili öğrenmeyi okul sıralarından beklemek yanlış bir tutumdur. Çünkü sorun öğrenim sorunu değil, anlatım olanağı bulma sorunudur. Konuş­tukça daha iyi konuşabildiğimizi, yazdıkça daha iyi yazabildiğimizi hepimiz bilmez miyiz?

Bu    parçada    asıl    vurgulanmak    istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1987)

A
Dil yeteneği, dil sürekli olarak kullanıldıkça gelişir.
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Anadili öğretiminde yeni yollar aramak gerekir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Öğrencilerin anlatma gücü, anlama gücünden daha zayıftır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Okullarda anadili öğretimine gerekli özen gösterilmemektedir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Anadili yetersizlikleri en çok okul sırasında görülmektedir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 4

Her yazarın yaşanılan gerçekler karşısındaki görüşlerini, duyuş ve anlayışını dile getiriş bakımından kendine özgü bir tutumu olmalıdır. Onu ölümsüz kılacak olan da budur. Bu nedenle sanatçı, eserlerinde öncelikle ve özellikle buna dikkat etmek zorundadır.

Bu parçada sanatçının hangi özelliği üzerinde durulmaktadır?

(ÖSS 1988)

A
Yazılarında dikkatli ve titiz davranması
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Duygu ve düşünce bakımından güçlü olması
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Kendine özgü bir üslubunun bulunması
İpucu:
TEBRİKLER!
D
Yazılarında yeni görüşler, düşünceler ileri sürmesi.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Yazılarında gerçeklen yansıtmaya özen göstermesi.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 5

İlk çağlardan günümüze kadar insanoğlunun sanatla uğraştığını, ekonomik ve kültürel açıdan ve ilkel düzeyde insanların bile sanata ilgi duy­duklarını, sanat eseri olduğundan kuşku duyulamayacak çalışmalar ortaya koyduklarını biliyoruz.

Bu sözleri izleyebilecek en uygun cümle, aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1987)

A
Bu bakımdan sanat konularının tartışılması her zaman olumlu sonuçlar doğurur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Belki de insanı hayvandan ayıran niteliklerin başında onun bu yanı gelmektedir.
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Çünkü sanat eserinin yaratılması, sanatçının düş gücüne sıkı sıkıya bağlıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Burada söz konusu olan, kişiye onun çevresine ilişkin toplumsal koşullardır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Böylece sanat, insanlığın her döneminde farklı bir biçime bürünmüştür.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 6

Uçan kuşlarlayım

Akan sularlayım

Yeniden doğmuşum dünyaya

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi ağır bas­maktadır?

(ÖSS 1987)

A
Doğayı anlama isteği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Kendinden kaçış
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Çocukluk özlemi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Yaşama sevinci
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Geçmişi unutma korkusu
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 7

İnsanların bir yaştan sonra estetiğe boş vermesi bağışlanır bir tutum değildir. Ben, kendini koyu­vermeyi, çevresini hiçe saymakla eş anlamlı görenlerdenim. Her yaşta, insanın kendine çekidüzen vermesi, vermekte direnmesi güzel bir şey. İşin temelinde, insanlara çirkin görünmemek hatta katlanılabilir görünmek yatmıyor mu dersi­niz?

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulan­maktadır?

(ÖSS 1987)

A
İnsanın çevresinde sayılıp sevilmesi güzel giyinmesine bağlıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Belirli bir yaştan sonra insanın görünüşü önem kazanmaktadır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
İnsanın giyim kuşamı yaşına göre değişmelidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
İnsanın görünüşüne özen göstermesinin kökeninde çevresine duyduğu saygı vardır.
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Çevrenin etkisi, insanın kılık kıyafetinde ortaya çıkar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 8

Yazdığınız öykü ya da romanın kötü oluşuna üzül­meyin. Kötü de olsa yazın. Yaza yaza daha iyiye varacaksınız, önemli olan alışkanlığınızı yitirme­menizdir.

Bu parçada aşağıdaki yargılardan hangisine yer verilmemiştir?

(ÖSS 1987)

A
Yazı yazmanın bir çıraklık dönemi vardır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Yazma, yazarak öğrenilen bir sanattır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Yazı yazma, bir alışkanlık işidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
İyi ve güzel yazabilmek için alıştırma gereklidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Yazı yazmada ustalaşmak için yetenekli olmak gerekir.
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 9

Bir kimse nice kültürlü, nice yetenekli, başka uğraş alanlarında edindiği bilgilerle nice silahlan­mış olursa olsun, şiir okumamışsa, şiir yazmamışsa, belli bir yaştan sonra artık bu alanda treni kaçırmış demektir. Bunu kanıtlayan birçok örnek gösterebilir. Sözgelimi başka alanlarda sivrilmiş bir kimse sonradan şiire geçemiyor. Oysa bir şair sonradan romancı olabiliyor.

Parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1987)

A
Şiir yazmanın kolay bir uğraş olmadığı
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Şair olmak için deneyim  ve bilginin gerekmediği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Şiirin temel öğesinin duygu olduğu
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Şairlerin bütün edebi türlerde başarı gösterdiği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Şiir yazmaya ancak genç yaşta başlanabileceği
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 10

Sanat, görgü ve kültür birikimiyle beraber doğru­dan doğruya insanların içgüdüsüne ve hislerine seslenen bir olaydır. Herkesten uzaklarda, yal­nız başına yaşayan bir kişinin sanat duygusu, sanata yıllarını vermiş, üzerinde araştırmalar yap­mış, her türlü bilgiye sahip bir kişininkinden üstün olabilir.

Bu parçada öne sürülen düşünce aşağıdakilerden hangisiyle bağdaşmaz?

(ÖSS 1987)

A
Sanat, insanın duygularını doğrudan etkiler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Sanat çevresinden olmayan kişinin de, sanatla ilgili yaratıcı düşünceleri olabilir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Sanatçının yaratıcılığı sezgi ve duygu gücüne bağlıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Sanat  duygusu, ancak sanatla uğraşarak geliştirilebilir.
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Sanat duygusu, yalnız sanatçılarda bulanan bir özellik değildir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
10 tamamladınız.
]]>
Paragraf – 54 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/paragraf-54-cikmis-sorular-test-coz-online.html Wed, 26 Feb 2014 19:17:43 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=115983 Paragraf – 54 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online)

Paragraf - 54 (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Yazma eyleminin kimi durumlarda insana acı çek­tiren bir yanı vardır. Sözgelimi hayatta en sevdiği insanı kaybetmiş birini betimlerken sanki bir suç­luluk duygusu uyanır ipinizde. Betimlediğiniz in­sanın gözyaşlarına boğulmuş hali ister istemez sarsar sizi. Hiç yaşamadığınız bir acıyı, yalnızca yazarak hayata imza atmış olursunuz.

Bu parçada yazma eyleminin hangi yönü üze­rinde durulmaktadır? (ÖSS 2008)

A
Okurların ilgi dünyasının zenginleştirilmesi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Yazılanların duyumsanarak anlatılması
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Acının, hüznün ve sevincin birlikte yansıtılması
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Başarıya ulaşmanın nesnel bir tutum gerektirmesi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Yaşamı anlamlı kılan olaylara dayandırılması
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 2

Sinema, bence bir ürün ortaya koymanın en zor olduğu alanlardan biri. Bir projenin senaryoya, sonra da sinema filmine dönüşmesi, uzun, zah­metli, pek çok kişiden ve teknolojiden yararlan­mayı gerektiren pahalı bir iş, televizyon dizilerinde de buna benzer yanlar yok değil. Ne var ki hızla yapılan, hemen seyirci karşısına çıka­rılan, bir gecede tüketilen bir dizinin tek hedefi, iz­leyicisini ekran başında tutmak. Sinema filminde önemli olan "özen, yaratıcılık, özgünlük", televiz­yon dizilerinde pek de görülmeyen özellikler. Özetlemek gerekirse,

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? (ÖSS 2008)

A
bir sinema filminin üretimi için gerekli olan her şey televizyon dizilerinin üretimi için de gerekli
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
sinemada "sanatın kuralları", dizilerdeyse "televizyona özgü kurallar" geçerli
İpucu:
TEBRİKLER!
C
televizyon dizilerinin izleyiciyi televizyona bağlamasının nedeni, onlardaki merak öğesinin yarıda kesilmesidir
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
televizyon dizilerinde sinemanın etkileri görülür
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
çok sayıda dizi ve film üretme, bu alanların gelişmesine katkıda bulunur
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 3

Çok uzun zamandır tartışılan bu konuda en güzel sözü Milan Kundera söylüyor: "Roman 21. yüzyıla yakışmıyor." Bence de roman 21. yüzyıla yakışmıyor. Çünkü bu yüzyıldaki insanların yaşam biçimi, ne ağır şeyleri okumaya ne de oturup ağır şeyler yazmaya izin veriyor,

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine kar­şılık söylenmiş olabilir? (ÖSS 2008)

A
Günümüzde romanın öteki yazınsal türler arasındaki yeri nedir?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Okurların romandan beklentileri nelerdir?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Sizce roman neden artık hiç ilgi görmüyor?
İpucu:
TEBRİKLER!
D
Romanı öteki  türlerden  ayıran özellikler değişti mi?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Roman okumanın kendine  özgü bir yöntemi var mıdır?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 4

Elbette elektronik çağ önümüze yeni olanaklar getiriyor. Binlerce yıllık hafızayı teknolojinin yar­dımıyla çok küçük "ciplere sığdırabilmek ve böy­lece bilgiye kolayca ulaşabilmek bizler için de gelecek kuşaklar için de çok önemlidir. Ama bü­tün bunlara karşın kitap dediğimiz nesnenin öy­küsü kolay kolay sonlanmaz gibi geliyor bana. Bu durumda ben yayıncılığın iki yoldan gelişeceğini düşünüyorum. Bilgi yoğunluğu olan malzeme "e-kitaplar"da, sanatsal yoğunluğu olanlarsa çok gü­zel görünümlü "butik kitaplar"da toplanacak bence. Hatta giderek, kitap sahibi olmak, koleksi­yonculukla eş değer sayılacak.

Bu parçada aşağıdaki öngörülerden hangisi yoktur? (ÖSS 2008)

A
Bilgi kaynaklarının sanal ortama taşınabileceği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Teknolojideki gelişmelerin eğitim düzeyini yükselteceği
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Kitapların önemini koruyacağı
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Kitapların biçimsel değişime uğrayacağı
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Düşünsel ve sanatsal nitelikli kitapların birbirinden ayrılacağı
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 5

Okumaya başladığımız her kurmaca metnin ba­şında yazarla bir anlaşma imzalıyoruz aslında. Sen anlat, ne olursa olsun inanacağım. Patlayan adamlara da tepsilerin üstünde savrulan şehirle­re de, bir başka gezegendeki hayata da... Yeter ki düşlerini inandırıcı kıl, sahiciliğini kaybetme, be­nim inancımı da sarsma, diyoruz.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? (ÖSS 2008)

A
Değişik  yöntemlerle  kurgulanmış  metinler, okurlarda okuma isteği uyandırır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Yazınsal ürünlerin inandırıcılığı okurların algılama gücüyle ilgilidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Sait gerçeği anlatan yapıtlar okurları yeterince etkilemez.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Sanatsal yaratıların başarısı büyük ölçüde onların düşlemsel öğeler içermesinden kaynaklanır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Okurların anlatılanlara inanması, anlatılanların gerçeklik duygusu uyandırmasına bağlıdır.
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 6

Kimleri okursunuz? Sevdiğiniz yazarlar kimlerdir? Bu tür soruların yanıtına göre karakter tahlili yapı­lır mı, bilmiyorum. Ama yazarla okur arasındaki doku uyuşumunun, metinden alınacak yazınsal zevki artırdığına inananlardanım. Örneğin canlı müzikleri, fosforlu turuncuları seven biri. benim için uygun okur olmayabilir. Çünkü benim dünyam, dingin ruh hallerini anla­tan müziklerden, gül kuruları ve bordolardan hoş­lananların kendilerini bulabildikleri bir dünyadır.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdaki­lerden hangisidir? (ÖSS 2008)

A
Okunandan, farklı yollar denenerek tat alınabileceği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Bir yazarı yalnızca yapıtlarına bakarak tanımanın olanaksızlığı
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Okurların, kendi kişilik özelliklerine yakın sanatçıların yazılarını daha iyi anlayabileceği
İpucu:
TEBRİKLER!
D
Bir  kitabın  okunup  bitirilmesinin,  okurca beğenildiği anlamına gelmediği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Kimi yapıtları okuyabilmenin, zengin bir birikim gerektirdiği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 7

(I) Çağdaş anlamda çocuk edebiyatının asıl işlevi çocukları eğitmek değildir. (II) Doğrudan eğitme, ders kitaplarına özgü bir iştir. (III) İyi bir çocuk kitabının yaşlara göre belirlenmiş değişik nitelikleri vardır. (IV) Yazınsal çocuk kitaplarında yazar, çocuğa iletmek istediklerini doğrudan de­ğil, dolaylı olarak verir. (V) Bu tür kitaplar sezdir­me, duyumsatma yoluyla çocuğun doğruya, iyiye, güzele karşı duyarlılık kazanmasını sağlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden han­gisi düşüncenin akışını bozmaktadır?(ÖSS 2008)

A
I
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
II
İpucu:
TEBRİKLER!
C
III
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
IV
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
V
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 8

Edebiyat öğretmenimizin kendine özgü bir yönte­mi vardı. Büyük yazarlardan, düşünürlerden se­çilmiş bir metni çoğaltır, dersten birkaç gün önce hepimize dağıtırdı. O metni hepimiz tekrar tekrar okurduk. Metnin ilginç yerlerini, yazarın dünya gö­rüşünü, o dönemin edebiyat anlayışını bulur çıka­rırdık. Derslerde öğretmenimiz düşüncelerini belirtmez, güler yüzle bizi dinler ve ası! hedefe kendi çabalarımızla ulaşmamızı sağlardı. Böylece derslerimiz tartışmalı bir şölen havasında geçer­di. Sokrat'ın, Sofokles'in, Tolstoy'un, Montaigne'in metinlerindeki bazı cümleler hala belleğimdedir, bana hala yol gösterir,

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edi­len öğretmenin bir özelliği değildir?(ÖSS 2008)

A
Dersini çekici kılan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Konuşmaktan çok konuşturan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Okuyup araştırmaya yönlendiren
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Belirli düşünce kalıplarına bağlı kalan
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Değişik türdeki klasik yapıtları sevdiren
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 9

Duyguları, düşünceleri görünür kılan güç, dünya ile uzlaşamama haliymiş; bunu iyice kavradım. Frida Kahlo'nun bedensel acıları olmasa, Salieri, Mozart'ı kıskanmasa, Dali kendine sevdalanmasa. Nazım yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kalmasaydı ----”?

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez? (ÖSS 2008)

A
yazınsal ve kültürel tarihe bu ölçüde katkıda bulunabilirler miydi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
bugün yaptıklarıyla hala adlarından söz ettirebilirler miydi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
onlar yaşamla uyum içinde olsaydı bugün sanatta gelinen noktaya ulaşılabilir miydi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
acaba onların yapıtları olan o resimler, o şiirler, o senfoniler yaratılabilir miydi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
o yapıtların günümüz insanını daha iyi yaşama koşullarına ulaştırdığı söylenebilir miydi
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 10

Benim dinlenme yöntemim, kapıyı kapattığımda onun ardında kalanı düşünmemek­tir, --- . Elimde iş, ev, çocuklar, eş ve onların kilitleri var. Birini kapar, ötekini açarım. Bu benim yaşam kuralımdır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirile­bilir? (ÖSS 2008)

A
Hiçbir zaman işteki sorunu eve, evdeki sorunu işe taşımam
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Çevremde olup bitene aldırmamayı ancak bu yaşlarda öğrenebildim
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Yaşamımda bir tercihte bulunmam gerekirse elbette ki bu, ailem olur
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
İş yaşamımda ekip çalışması yaptığım için böyle bir sorunla karşılaşmıyorum
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Yaşamımı sürdürme açısından iş yaşamının önemini hiçbir zaman unutmadım
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
10 tamamladınız.
]]>
Paragraf – 53 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/paragraf-53-cikmis-sorular-test-coz-online.html Wed, 26 Feb 2014 19:16:38 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=115981 Paragraf – 53 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online)

Paragraf - 53 (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Yazınsal yaratılara tutku düzeyine varan bir ilgisi vardı. Bunları, kılı kırk yaran bir okur titizliğiyle in­celeyip yargılar, dil ve anlatımını onlarla beslerdi. Nitekim, anlatımındaki çok yönlülük ve somutlama gücü de büyük ölçüde bundan gelirdi. Buna bir de olayları, durumları ve insanları algılama biçimindeki derinlik ve gerçekliği eklersek, yapıtlarındaki olağanüstü etki gücünün nereden kay­naklandığını anlamış oluruz.

Bu parçada tanıtılan yazarla ilgili olarak aşağı­daki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

(ÖSS 2003)

A
Kendini geliştiren bir insandır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Okuduklarını eleştirel bir yaklaşımla değerlendirir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Duygusallığa ağırlık verir.
İpucu:
TEBRİKLER!
D
Çevresindekileri değişik boyutlarıyla inceler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Etkili bir anlatımı vardır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 2

Gözlemlerden, yaşantılardan yola çıkıp çok başarılı olmuş sanatçılar vardır; ama aynı yön­temle yazmasına karşın başarılı olamamış, hiçbir iz bırakmamış sanatçılar da çoktur. Örneğin Balzac, hiç evlenmemiş, babalık zevkini tat­mamış; ama dünyanın en canlı babası Goriot Baba'yı yaratmıştır. Öte yandan bütün yapıtlarını okuduğum Panait Istrati, yaşantısından, gözlem­lerinden yola çıktığı halde çoktan eskimiştir. Bu örneklerden çıkarılacak sonuç, ---.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi geti­rilebilir?

(ÖSS 2003)

A
edebiyatçının anlattıklarını yaşamış olmasının değil, okura yaşatmasının önemli olduğudur
İpucu:
TEBRİKLER!
B
başarılı  romanlar yazabilmenin  ilk koşulu, yazarın, anlattıklarına tanık olmasıdır
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
her romanın, konusuna özgü bir yazma yöntemi gerektiğidir
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
romandaki başarının sanatçının kişilik yapısına bağlı olduğudur
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
kimi romanlardaki başarısızlığın birçok nedene bağlanabileceğidir
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 3

Mitler doğa güçlerini ve doğaüstü yaratıkları an­latan hayal ürünü öykülerdir. Bunların simgesel ve kutsal bir yanı vardır. Yüzyıllar boyunca bu öyküler birbirinden beslenerek zenginleşmiştir. Bunların kimisi kulaktan kulağa yayılırken kimi de yazmayı iş edinmiş kişilerce yazıya geçirilmiştir. Bugün elimizde hemen her mitolojik öykünün, yazıya geçirenin anlayışına göre değişen anlatım­ları bulunuyor.

Bu parçada, mitlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? (ÖSS 2003)

A
Kahramanlarının alışılmışın dışında özellikler taşıdığına
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Anlatılanların dinsel bir içeriği olduğuna
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Çok uzun bir geçmişi bulunduğuna
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Aynı öykünün değişik biçimlerde anlatıldığına
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Kimilerinin gerçekleri yansıttığına
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 4

Klasik öyküyü çok seviyordum. Bu biçimi özellikle ilk kitabım için, bilinçli olarak seçtim. Bu tür kitap­ları ilk okuyuşumda, beğendiğim cümlelerin altını çizer, sonra onları bir deftere yazar ve tekrar tekrar okurdum; bundan da çok zevk alırdım. Sonra bir gün Knut Hamsun'un Açlık adlı yapıtını okudum. Altı çizilecek tek bir satır bile bula­madım. Oysa kitabi çok beğenmiştim beğenmemek de ne kelime, çarpmıştı kitap beni. "Nerede bunun altı çizilecek satırları?" diye düşündüm. Aynı şeyi, sevdiğim öteki yazarların yapıtlarında da gördüm. -—. Şimdi niyetim, altı çizilecek tek satırı bile olmayan bir kitap yazmak.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi geti­rilebilir? (ÖSS 2003) 

A
Demek ki ben kimsenin başaramadığını başarmıştım
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Artık, okurken kitabın sonuna kadar dikkatimi canlı tutamıyordum
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Sanatta ulaşmak istediğim özgünlüğü yakaladığımı o zaman fark ettim
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Sonunda, özlü sözlerden çok, yalın anlatıma değer verilmesi gerektiğini anladım
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Söylenenlerin  tersine,   çağa  ayak  uyduramamıştım
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 5

Yazma işinde insanın başarıya ulaşması için verilecek reçetelerin, tek başına hiçbir yarar sağla­mayacağını düşünen bir yazar şöyle diyor: "Yüzde doksan dokuz yetenek, yüzde doksan dokuz disiplin, yüzde doksan dokuz çalışma..." Yaptığı ile hiçbir zaman yetinmemeli yazar. Yap­tığı ne kadar iyi olursa olsun gene de yapabile­ceğinden iyi değildir. Sanatçılar, çağdaşlarından ya da öncekilerden daha iyi olmakla yetinmemeli. Kısacası bütün sorun----”.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiri­lebilir? (ÖSS 2003)

A
özgün bir yapıt ortaya koyabilmekte
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
başka sanatçıların yaptıklarını izleyebilmekte
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
insanın kendisini yenileyip aşmasında
İpucu:
TEBRİKLER!
D
daha önce ele aldığı konulara değinmemekte
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
değişik türlere yönelmekte
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 6

Çok yazmayı, öne çıkmayı, böbürlenmeyi sevmiyor. Gürültüden uzak, ağır ağır, kozasında sessizce örüyor şiirini. Kendini önemsemiyor; kasılma yok. Ne okuyucunun ne de önemli kişi­lerin dikkatini çekme çabasında. Az ürün veriyor; ama şiirin hasını üretiyor. Şiirde işçiliğe, sabra önem veriyor. Bugüne değin tek kitapta kalmasının nedeni de bu. Adı duyulmamış, sessiz bir ozan; ama şiirleri usta işi.

Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilemez? (ÖSS 2003)

A
Amacı yalnızca iyi yapıt üretmek olan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Kendini üstün görmeyen
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Geri planda kalmayı seven
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Gösterişten hoşlanmayan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Tanınacak kadar başarılı olamayan
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 7

Güzellik de çirkinlik de insanoğlunun duygularına seslenir. Ancak bu iki kavramın algılanışı kişiden kişiye değişir. Güzelliği görebilmek çaba gerek­tirdiği halde çirkinlik böyle değildir. O kolayca ken­dini gösterir. Örneğin bembeyaz bir kağıdın üstüne bir damla mürekkep damlarsa bu çirkinliği kolayca herkes görebilir; ama önemli olan çirkin­liği görmek değil, onun oluşmasını önlemek için çaba göstermektir. Yoksa her gün, bu kağıdın üstünde leke var, diye yakınmak kimseye bir yarar sağlamaz.

Bu parçadan, güzellik ve çirkinlikle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? (ÖSS 2003)

A
Yaşamda karşı karşıya gelinebileceği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
İnsana birtakım görevler yüklediği
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Aralarında farklar olduğu
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Eğitimli kişilerce ayırt edilebildiği
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Öznel ölçütlerle algılandığı
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 8

Daha ilk yapıtlarında başkalarının izine bas­madan yürümeyi deneyen yazarlar, ozanlar vardır. Bunlar, yazınsal yaratıları ayırmaya, belir­lemeye ve değerlendirmeye yönelik geleneksel ölçütlerin, kuralların kılavuzluğunu pek umur­samaz, onlara sıkı sıkıya bağlı kalmazlar. Türler arasında öyle aşılması güç duvarlar ya da sınırlar yoktur onlar ipin. Yazarken bir türe özgü nitelikleri bir başka türe taşımaktan kaçınmazlar.

Bu parçada, sözü edilen sanatçılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? (ÖSS 2003)

A
Yapıtlarının içerik yönünden zengin olduğuna
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Başkalarından etkilenmediklerine
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Yapıtlarında değişik türlere özgü niteliklere yer verdiklerine
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Yazıların, belirli türlere göre ayrılmasını önemsemediklerine
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Önceden konmuş kurallara bağlı kalmadıklarına
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 9

Okumaya nereden başlasam? Hangi türden kita­plar okusam? Böyle sorulan yanıtlamada zorlanmışımdır hep. Bilirim ki söyleyeceklerimin yönlendirici bir işlevi olmayacaktır. Çünkü her kitabın etkisi, okurun okurluk yaşantısına, birikimine göre değişiklik gösterir. Birinin yüreğinde titreşimler yaratan bir kitap, bir başkasının ruhunu karartır; esnetir, ağırlığı altında ezer onu, Birine çarpıcı, renkli yaşantılar sunan bir kitap, ötekine bayağı, sıradan gelebilir.—.

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

(ÖSS 2003)

A
Görüldüğü gibi okuma çok yönlü bir etkinliktir
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Sözün kısası bir kitabın herkes üzerinde aynı etkiyi bıraktığı söylenemez
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Ne var ki iyi bir okur, hangi amaçla okuduğunun bilincindedir
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Bu nedenle okuma, okurun kimi bilgi ve becerilerle donanmış olmasını gerektirir
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Aslında okurun, okuduklarını bir zihinsel süzgeçten geçirmesi gerekir
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 10

İnsanın kendini değerlendirebilmesi çok güç; ancak, önceki yapıtlarımı gözden geçirirken zaman içinde dilimin biraz daha geliştiğini an­ladım. Giderek bir üslup oluşturmaya başladığımı, dile daha fazla hakim olabildiğimi gördüm.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? (ÖSS 2003) 

A
İlk yapıtlarınızla bugünküler arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Yeni öyküleri ve öykücüleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Öykülerinizi oluştururken nasıl bir yol izliyorsunuz?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Yaşadıklarınızla yazdıklarınız arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Duygu ve düşüncelerinizi yapıtlarınıza aktarırken zorluk çekiyor musunuz?
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
10 tamamladınız.
]]>
Paragraf – 52 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/paragraf-52-cikmis-sorular-test-coz-online.html Wed, 26 Feb 2014 19:11:37 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=115979 Paragraf – 52 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online)

Paragraf - 52 (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Hiç ummadığımız bir şiir, günü gelince bizim için söylenmiş izlenimini verir. Çünkü şiir eskimez, durur bir yerde, okurunu bekler. Bekler ve bir gün bulur onu. Dahası, en kötü, en sığ, en basit bir şi­irden bile bir gün başka bir anlam, başka bir güzellik fışkırabilir. Bu nedenle, —.

Düşüncenin akışına göre bu parçanın son cümlesi aşağıdakilerden hangisiyle tamam­lanabilir.

(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)

A
iyi şiir her okuyucuda aynı duyguları, aynı çağrışımları uyandırabilmelidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
pek çok şiir kitabı ancak şairlerinin ölümünden sonra değer kazanmıştır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
sanat değeri taşıyan şiirler eskimiş olanlardır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
eleştirmenler, okuyacakları şiir kitabını seçmede okurlara yol göstermelidirler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
şiir değerlendirmelerinde olumsuz ve kesin yargılardan olabildiğince kaçınmak gerekir.
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 2

Yazar, öyküsüne kahraman olarak seçtiği kişinin yalnızlığını ve çevresindekilerle iletişim kura­mayışını yansıtmak istiyor. Bunun da ötesinde, onun, insana özgü sıcaklıktan yoksun, insanları sevmeyen ve çıkarcı bir genç olduğunu vurgu­luyor.

Bu parçada sözü edilen öykü kahramanıyla, aşağıdakilerin hangisinde betimlenen kişi ara­sında bir benzerlik kurulabilir?

(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)

A
Köyün yaşlılarına göre, konuşkan, kendine güvenen; ama başına buyruk bir gençti.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Eline çok az para geçmesine karşın en ağır işlerde özveriyle çalışır, başka bir yerde çalışmayı düşünmezdi.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Yanında çalışanlara iş ortamında oldukça ölçülü davranıyor, iş dışında ise onları arkadaş gibi görüyordu.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
İnsanlardan çok doğaya yakın, tüm canlılara karşı sınırsız bir sevgi duyan, kendine özgü biriydi.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Kendine yarar sağlamayan bu insanların arasında bulunmak, onlarla konuşmak istemiyor, onlara karşı hiçbir olumlu duygu beslemiyordu.
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 3

(I) Günlük tutan bir yazar, yapıtlarında açığa vur­mak istemediği kimi duygu ve düşüncelerini gün­lüğünde yansıtabilir. (II) Okuduğu yapıtlara yönelik, gerçekte neler düşündüğünü dile getire­bilir. (III) Bazı durumları bilerek ya da bilmeyerek çarpıtabilir. (IV) O, birçok ayrıntının arasından asıl anlatılmak İsteneni bulma çabasındadır. (V) Bir gün bunları yayımlarsa, okurların bu nedenle ken­disinden soğuyacağını düşünür. (VI) Günlük tutan birçok yazar vardır; ama bu düşünceyle, günlüklerini yayımlayanlar azdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)

A
II
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
III
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
IV
İpucu:
TEBRİKLER!
D
V
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
VI
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 4

Bu sanatçı, kültürel yapısına yabancı olmadığı bir coğrafyanın insanını anlatmıştır. Bu coğrafyanın ağıtlarını, efsanelerini, türkülerini, masallarını, inançlarını kısacası düşünme biçimini çok iyi bil­mektedir. Bu yüzden romanlarında, kahramanları­na, kendi bilinçlerinin sınırı içinde bir dünya kurmuştur. Halk düşüncesinin işleyişini çok iyi yakalayan yazar, yapıtlarında efsaneleştirmeyi, Anadolu insanının kendi gerçekliği açısından ele almıştır. İşte sanatçı bu nedenle benzersiz kala­bilmiştir,

Bu parçada sözü edilen sanatçının başarısının temelini aşağıdakilerden hangisi oluşturmak­tadır?

(ÖSS 1999 İPTAL EDİLEN)

A
Halkı, toplumun kültür değerlerinin bir ürünü olarak ele alması
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Birlikte yaşadığı insanları anlatmanın daha kolay olacağını fark etmiş olması
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Her bölgenin kültürel yapısının kendine özgü nitelikler taşıdığının bilincinde olması
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Anlattığı insanları, kültürel birikim ve düşünce açısından iyi tanıması
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Kahramanlarının, çevreleriyle olan ilişkilerinden çok, kişilik özelliklerine önem vermesi
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 5

Eskilerden gelen bir edebiyatçıyı günümüz ölçüt­lerine göre değerlendirmek doğru olur mu? Günümüzde insanların edebiyat anlayışları değişip gelişmiştir. Ancak bu gelişmeyi bir zincir olarak düşünürseniz, zincirin halkaları kopuk değil, birbirine geçmiş durumdadır. Günümüz edebiyatçıları, hem dillerini geliştirmek hem de yeni biçimler oluşturmak bakımından çok şey borçludurlar eskilere. Edebiyat merdiveninin basamakları, bizden önceki edebiyatçıların birikimlerinden oluşmuştur.

Bu  parçadan  aşağıdaki yargıların   hangisi çıkarılamaz?

(ÖSS 1999 İPTAL EDİLEN)

A
Her çağın kendine özgü değerlendirme ölçütleri vardır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Sanatçılar, kendilerinden önceki sanatçılardan etkilenirler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Yaşadığı dönemde ilgi görmeyen bir edebiyatçı zamanla ün kazanabilir.
İpucu:
TEBRİKLER!
D
Her edebiyatçı yaşadığı dönemin koşulları içinde ele alınmalıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Öteki sanatlar gibi edebiyat da zamanla değişir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 6

(I) Oyun, bir gün içinde hatta birkaç saatte geçen olaylar üzerine kurulmuş. (II) Oyun, üç birlik ku­ralına uygun; ancak izleyicinin merakını kamçılama yönünden zayıf kalıyor. (III) İlk bölümün ikinciye göre çok kısa oluşu, izleyenleri rahatsız ediyor. (IV) Kişiler kendi toplumsal, psikolojik, ekonomik ve kültürel yapılarına uygun olarak olaylar içinde verilmiş. (V) Sanatçı, bu ek­siklerine karşın, bir oyun yazarı olarak umut veriyor.

Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gi­dermek için, aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?

(ÖSS 1999 İPTAL EDİLEN)

A
I. cümleyle II. yer değiştirmeli
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
II. cümleyle III. yer değiştirmeli
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
III. cümleyle IV. yer değiştirmeli
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
IV. cümle I. den sonra gelmeli
İpucu:
TEBRİKLER!
E
V. cümle II. den sonra gelmeli
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 7

Bir şiirin alınyazısını önceden kestirme olanağı yoktur. Bu gerçek, "Han Duvarları" için de geçer­liydi elbette. 1924'te yazılan bu şiir, birçok yönüyle güncelliğini yitirmesine karşın günümüzde hala okunuyor, tanınıyor. Peki, hangi nedene bağlan­abilir bu? Yoksa "Han Duvarlarının da N. Ke­mal'in "Vatan Kasidesi", T. Fikret'in "Promete", M. Akif'in "Çanakkale Şehitleri" adlı şiirleri gibi gizli bir yaşama gücü mü var? Ona bu gücü kazandıran ne?

Bu parçaya göre, şiirle ilgili olarak aşağıdaki­lerden hangisi söylenebilir?

(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)

A
Değer kazanması zaman alır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Belirli temaları işleyenler daha çok sevilir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Yazıldığı günlerde ünlenenler kolayca unutulmaz.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Kalıcılığını sağlayan etkenleri belirlemek güçtür.
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Her biri biçim ve içerik yönünden farklı özellikler taşır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 8

Özyaşamöyküsü yazmak kolay değildir. İnsan, çoğu kez nesnelliğini koruyamaz, benmerkezci duruma düşebilir. Yazarımız bu gerçeği iyi kavramış. Olabildiğince kendini öne çıkarmadan, ama kendi hakkını da yedirmeden, yaşadıklarını yazmış. Hem de çok etkileyici biçimde yazmış. Genç, yaşlı öğretmenler, hele öğretmenliğe hazır­lanan gençler, okuyun bu kitabı. Yolunuz aydın­lanacak; gerçekten dolu bir yaşamın ne olduğu, nasıl olması gerektiği kafanızda belirginleşecektir.

Bu parçada özyaşamöyküsü yazmanın güçlüğü, aşağıdakilerden hangisine bağlan­maktadır?

(ÖSS 1999 İPTAL EDİLEN)

A
Olayları yansıtırken, kişisel görüşleriyle gerçekler arasında denge sağlamaya
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Olayları  belirli bir meslek grubunun bakış açısıyla yansıtmaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Gerçekleri  gizleyebilmek  için  duygusallığa ağırlık vermeye
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Yalnızca tanık olunan olayları anlatarak kitabın kapsamını daraltmaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Okura yol göstermeyi amaçlayarak kendini ikinci plana atmaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 9

(I) Bireysel acılarını yansıtmak için bir araç olarak görmez şiiri. (II) Kendi acılarına yer vermez şiirle­rinde. (III) Daha çok, içinde yaşadığı toplumun acılarını, sevinçlerini yansıtmak ister. (IV) İmgeleri yalındır. (V) Söyleyişinde inişler çıkışlar yoktur. (VI) Bütün şiirlerinde okuru saran bir sı­caklık vardır.

Bu parçadan, aşağıdaki cümlelerin hangisi çıkarılırsa parçanın anlamında önemli bir da­ralma olmaz?

(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)

A
II
İpucu:
TEBRİKLER!
B
III
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
IV
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
V
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
VI
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 10

Bizim yaşamımızı yansıtmayan yapıtlar, üzeri­mizde yeterince etkili olmuyor. Bir yapıttaki yaşantıları paylaşabilmemiz, anlatılan olayların da bize tanıdık gelmesini gerektiriyor. İşte bu ne­denle, öykülerde ve romanlarda —- isterim.

Düşüncenin akışına göre, bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi geti­rilemez?

(ÖSS 1999İPTAL EDİLEN)

A
gelenek ve göreneklerimizden yola çıkılmasını
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
evlerimizden ve eşyalarımızdan silinmez izler bulunmasını
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
bize, yeni ve değişik insan tiplerinin tanıtılmasını
İpucu:
TEBRİKLER!
D
duygu ve düşüncelerimize ayna tutulmasını
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
kolaylıkla benimseyebileceğimiz karakterlerin çizilmesini
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
10 tamamladınız.
]]>
Paragraf – 51 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/paragraf-51-cikmis-sorular-test-coz-online.html Wed, 26 Feb 2014 19:10:37 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=115977 Paragraf – 51 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online)

Paragraf - 51 (çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Çalışkanlığı, titizliği, üretkenliğiyle her zaman takdir edilmiştir. Kuşkusuz altmış yedi yaşında yetmiş yapıt veren birisi için bu övgüler fazla değildir. Türkçe'yi seven, onu iyi kullanan, an­laşılır biçimde yazan güçlü bir yazar ve iyi bir çe­virmendi. Edebiyatımıza katkısı olacağını düşündüğü kitapları araştırmış, çevirip dilimize kazandırmıştır. Pek çok yazarımız hakkında hazırladığı biyografik araştırma ve deneme kita­pları, edebiyatçılara, edebiyata ilgi duyanlara ve öğrencilere ders kitabı olacak niteliktedir.

Bu parçada, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

(ÖSS 1994)

A
İşinde çok dikkatli ve özenli olduğuna
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Çok sayıda eser verdiğine
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Dili başarılı bir biçimde kullandığına
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Eserlerinin çoğunu, gençliğinde oluşturduğuna
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Öğretici nitelikte eserler hazırladığına
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 2

Yabancı dilde yazılmış romanları özgün biçimleriyle okumak istiyordum. Ama yabancı dil bilmi­yordum ve öğrenmek için de gerekli olanaklardan yoksundum. Bu nedenle romanları, sözlüklere baka baka okumaya çalıştım. Başlangıçta okuduklarımı anlamadım, birçok yanlış yaptım ama yılmadım. Sonunda yabancı dille yazılmış bir romanı sözlüksüz okuyabilir duruma geldim.

Bu parçada anlatılanlar, aşağıdaki yargılardan hangisini desteklemektedir?

(ÖSS 1994)

A
Bir amaca ulaşmak için, karşılaşılacak güçlük¬leri göze almak ve onları yenmek gerekir.
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Bir konuda, kendi yararını düşünen kişiler amaçlarına daha kolay ulaşırlar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Kendilerine güvenen kişiler, başkalarının yaptıkları işi beğenmez, onu kendileri yapmaya çalışırlar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Bazı işleri ancak yetenekli, cesaretli, güçlü kuvvetli kişiler başarabilir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Yaptıkları iş belirli bir zamanla sınırlandırılmamış kişiler, daha başarılı olurlar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 3

Ressamlarımızın çoğu, resimden başka bir şey düşünmez. Gerçi bunların büyük bir çoğunluğu edebiyatçılarla dosttur ama edebiyatın hiçbir dalıyla doğrudan ilgilenmezler. Bazıları edebiyat yapıtlarını okumazlar bile; onlara göre resmin dışında bir sanat yoktur, Bu yüzden bu ressamımızın roman yazması şaşırttı beni. Doğrusu kitabın sayfalarını karıştırırken istek­sizdim ve: "Bir ressam ne yazabilir ki?" diye düşündüm. Ama kitabı okumaya başlayınca bu düşünce yerini bir sevince, heyecana, hayranlığa bıraktı. Yetenekli bir yazarın usta işi romanıyla karşı karşıyaydım.

Bu parçadan ressamlarla ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisi çıkarılamaz?

(ÖSS 1994)

A
Resim sanatını öteki sanat dallarından üstün görürler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Sanat değeri taşıyan yapıtlar da yazabilirler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Genellikle, ilgi alanları kendi sanatlarıyla sınırlıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Edebiyatçılarla arkadaşlık edenler vardır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Duyguların anlatımında, resimden başka yollara da başvururlar.
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 4

Kemeraltı şimdi olduğu gibi o zamanlar da kentin canlı, hareketli merkezlerinden biriydi. Ancak bu­günkü gibi değildi. Denizin hemen kıyıcığından başlardı. Küçük bir meydan... Ortasında süslü, narin yapısıyla saat kulesi.,. Yanı başında soylu­luğunu çinilerinden alan minik cami... Gerisinde hükümet konağı.., Ve sağına düşmüş Sarkışla... Şimdi bunların çoğu yok. Saat kulesi ve cami, yerinden edilip başka bir yere taşınmış gibi.

Bu parçada, Kemeraltı'yla ilgili olarak asıl an­latılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1994)

A
Yapılarının bakımsızlığı
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Doğal güzellikleri
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Eski görünümü
İpucu:
TEBRİKLER!
D
Mimari özellikleri
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Tarihsel değeri
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 5

(I) Kimi romancılar iç monolog yöntemini iyi bir biçimde kullanmıyorlar. (II) Kişilerin ruhsal ve fizik­sel özellikleri arasında bir bütünlük kurulmuyor. (III)    Bu yüzden kişilerin içlerinden geçen düşünceleri, okuyucu kolayca seçip ayıramıyor. (IV) Oysa iç monolog tekniği romancıdan büyük bir ustalık ister. (V) Romancının, iç monologla yüz yüze konuşmalar arasındaki ayrımı görmesini, tanımasını gerektirir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?

(ÖSS 1994)

A
I
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
II
İpucu:
TEBRİKLER!
C
III
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
IV
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
V
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 6

Türk edebiyat tarihi akımların değil, bireylerin ta­rihidir. Bu yüzden, şair olarak bir akımın içinde yer almak ya da dışında kalmak bence önemli değildir. Çünkü kötü bir şairin bir akıma katılarak "İyileştiğini hiç görmedim. Kuşkusuz bunun tersi de geçerli. Şunu da ekleyeyim: İyi bir şairin, bir akıma katılmaya hiç ihtiyacı yoktur.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

(ÖSS 1994)

A
Şairin başarısı yalnızca kendi niteliklerine bağlıdır.
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Türk edebiyat tarihi, bir bütünlük göstermez.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Edebiyatta bir akıma katılmak, şairi olumsuz yönde etkiler.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Başarılı şairler bir akım içinde yer almaktan kaçınırlar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Türk edebiyatında akımların birbirini etkilediği söylenemez.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 7

(I) Karikatüristler, karikatürlerinin yalnız gazete ve dergi sayfalarında yer almasından yakınıyorlar. (II) Bu yüzden en iyi karikatürlerinin bile zamanla unutulun gittiğini söylüyorlar. (III) Gazete ve dergilerde yer alan karikatürlerin güncel konuları içermesi gerektiğini düşünüyorlar. (IV) Karikatürlerinin, gazete ve dergi sayfalarından evlerin, ga­lerilerin duvarlarına çıkmasını, kitaplarda toplanmasını istiyorlar. (V) Ancak bu yolla ad­larının unutulmayacağına, yaşayacaklarına İnanıyorlar.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?

(ÖSS 1994)  

A
I
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
II
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
III
İpucu:
TEBRİKLER!
D
IV
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
V
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 8

Karagöz oyunu, Osmanlı-Türk toplumunun, yüzyıllarca yaşamış sanat dallarından biridir. Tanzimat ^ tan bu yana, özellikle Cumhuriyet döne­minde yerini, Batıdan gelen sinema ve tiyatroya bırakmıştır. Bu sanat dalı, bugün bize çok uzak ve yabancı gelen İslam uygarlığı döneminde, halkın dilini, inançlarını, geleneklerini, zanaat­larını, siyasal ve toplumsal olaylar karşısındaki düşünsel ve ruhsal durumlarını yansıtan zengin bir kaynaktır. Geçmişi tanımak ve öğrenmek isteyenler bu kaynağı değişik açılardan değerlendirebilirler,

Bu parçada, Karagöz'le ilgili olarak aşağıdaki­lerden hangisine değinilmemiştir?

(ÖSS 1994)

A
Farklı yönlerden incelenmeye uygun bir kapsamı bulunduğuna
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Güldürü öğelerinden yararlanarak oluşturulduğuna
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Günümüzde yerini başka sanat dallarının aldığına
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Toplumsal yaşamı yansıtan uzun bir geçmişi olduğuna
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Eski dönemler hakkında bilgi verdiğine
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 9

Şiirde erişilmez bir yerimin olduğuna inanıyorum. Öyle ki bugüne kadar yazılmış en güzel şiirlerden birinin tek bir dizesi için bile:" Ah, şunu keşke ben yazsaydım!" dediğim olmamıştır.

Şair bu sözleriyle neyi anlatmak istemektedir?

(ÖSS 1994)

A
Şiirde daha iyiyi, daha güzeli bulmanın güç olduğunu
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Kendine özgü bir şiir tekniği geliştirdiğini
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Şiirlerini oluşturmada güçlük çekmediğini
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Kendisinden daha büyük bir şairin olmadığını
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Eskimeyen, klasik şiirler yazdığını
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 10

Mersiye, ister Sultan Süleyman'a, ister Süleyman Efendi'ye söylenmiş olsun, sanat açısından aynıdır. Şiirde asıl olan, şairin duyuşu ve bu duyuşunu başka türlü söylenmesine imkan vermeyecek biçimde sözcüklerle dile getirerek bir şiir iklimi yaratmasıdır.

Bu parçada vurgulanan düşünceyi en iyi yan­sıtan yargı aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1994)

A
Şiirde önemli olan şairin neyi söylediği değil nasıl söylediğidir.
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Gerçek şair, şiirine olaylarla birlikte duygularını da katabilen kişidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Önemli, önemsiz her olay, her kişi, şiir konusu olabilir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Mersiye herkes için, her şair tarafından söylenebilen bir şiir türüdür.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Gerçek şair şiire yeni biçimler, yeni sözcükler getiren kişidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
10 tamamladınız.
]]>
Paragraf – 50 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/paragraf-50-cikmis-sorular-test-coz-online.html Wed, 26 Feb 2014 19:08:12 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=115973 Paragraf – 50 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online)

Paragraf - 50 (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

"Sanatçılardan çoğu ilgisizlikten değil, anlaşılma­maktan yakınır. Anlaşılmak ise, bu durumda beğenilmekten başka bir şey değildir. İleri gitmiş ülkelerdeki sanatçıların yalnız paraca değil, saygı görme yönünden de kavuştukları üstün duruma imrenenlerin unutmamaları gerekir ki halk hiçbir zaman, hiçbir yerde gökten anlayışla inmemiş, yetişmiş, yetiştirilmiştir."

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1982)

A
Uygar toplumlarda halk, sanatçıları anlar ve onlara büyük saygı gösterir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Bir sanatçı için anlaşılmak, beğenilmek demektir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Sanatçılar için, halktan ilgi görmek, beğenilmek anlamına gelir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Beğenilmek isteyen sanatçı, halkın beğenisine seslenmeyi görevi saymalıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Halkı, sanattan anlar hale getirmek sanatçının görevidir.
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 2

"O mu? Sandığın gibi değildir. Karda gezip izini belli etmez. Ne kadar yakın olmaya çalışırsan çalış, yine de onun nelerle uğraştığını, ne işler çe­virdiğini anlayamazsın."

Kendisinden böyle söz edilen bir kimseyi nite­lendirmek için kullanılabilecek en uygun söz aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1982)

A
İşine ve çıkarına düşkün olan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
İçinden pazarlıklı olan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Ağzını sıkı tutan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Saman altından su yürüten
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 3

"Ayrıntıları atıyorum, konuyu yalınlaştırmaya çalışıyorum. Bence resimle fotoğrafın ayrım nok­tası burası." diyen ressamın görüşüne katıl­mayan bir kişi, aşağıdakilerden hangisini söyleyebilir?(ÖSS 1982)

A
Gerekli olanı alacak, gereksizi atacaksınız.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Bu durum, her sanat dalında böyledir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Ancak, çoğu kez yaşantının sıcaklığını onlar verirler.
İpucu:
TEBRİKLER!
D
İlginç bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Sözlerinizle resimleriniz arasında bir uyum göremedim.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 4

"Şiirlerinde gereksiz sözcüklerden olabildiğince kaçınıyor. Sıfatlar, benzetmeler için de böyle bu. Okuyucuyu birtakım soyut, düğümlü sözcüklerle yorduğu da söylenemez. Öğretici bir hava taşı­mamalarına karşın, yine de bu şiirlerde bir eksiklik var: Başka şiirleri anımsatıyor; bunları daha önce okumuş gibi bir duyguya kapılıyorsunuz." diyen bir eleştirmenin sözünü ettiği şiirlerde bul­duğu eksiklik nedir?(ÖSS 1982)

A
Yalınlık
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
İçtenlik  
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Yoğunluk
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Özgünlük    
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Açıklık
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 5

"İnsanımızın doğaya ilgisi, yazınımızda doğa duy­gusunun yeri üzerine bir sav vardır. Bir yandan İs­tanbul'un görünüşü, öte yandan ince beğenili okur yazar kuşağının gezi yerlerine düşkünlüğü bu savı yalanlar. Buna Sultanların, bir döneme adını koydurtacak denli lale bahçelerine olan tutkularıyla birlikte Nedim'in şiirlerini de ekleyebiliriz."

Bu parçada yazarın, yalanlandığını söylediği sav aşağıdakilerden hangisi olabilir?

(ÖSS 1982)

A
Türklerin doğa sevgisi öteden beri bilinmektedir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Türk yazınında doğa duygusu, canlı doğa betimlemeleri bir yeniliktir.
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Türk yazınında doğa duygusunun yeni olduğunu belirtme, aykırı bir düşünce sayılabilir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Türk yazınında doğa duygusunun bulunmadığını söyleme, halk şiiriyle de çelişir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Doğadan seçilen öğeler, Divan ve Halk şiirinin benzetmelerinde kullanılmıştır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 6

"Sanatın, sanat tarihiyle bütün okullara girmesi, resimlerle evleri süslemesi, heykellerle ve güzel binalarla kentleri zenginleştirmesi kadar yaşam bakımından önemli şey pek az bulunur. Sağlam zevk, bu koşullar altında oluşur."

Bu parçada yazarın söylemek istediğini en çok destekleyen cümle aşağıdakilerden hangisidir?

(ÖSS 1982)

A
Yaşanılan ortam, sanat eğitiminde önemli bir etkendir.
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Zevklerdeki birlik, ulusal birliği güçlendirir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Sanat, insanları birbirine yaklaştıran güçlü bir araçtır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Sağlam sanat zevki, sanat tarihi okunmadan edinilemez.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Ulusların ortak özellikleri, onların sanat anlayışlarına da yansır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 7

"Anılarımı yazarken romanlarımı şöyle bir karıştırdım, dil bakımından eskimiş parçalar çok mu diye baktım. Kimi yerlerine gülmemek elde değildi. Örneğin 'fevk-i serinde' demişim. Şuna 'başının üstünde' deseydim sanki sanatçılığım­dan, yazarlığımdan ne eksilirdi?"

Bu sözleri söyleyen bir yazarın davranışı, aşa­ğıdakilerden hangisine bir örnektir?

(ÖSS 1982)

A
Kendisini alaya almaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Özeleştiri yapmaya
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Anılarına sığınmaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Anlatımını kötülemeye
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Yeniliğe düşkünlük göstermeye
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 8

"Ben öykülerimde düşsel ve duygusal öğelere yer vermekten özellikle kaçınırım." diyen bir yazar, öykülerini oluştururken aşağıdakilerden hangisine özen gösterir?

(ÖSS 1982)

A
Olağanüstü durumları yansıtmaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Renkli ve şiirsel bir dil kullanmaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Tek yönlü karakterler çizmeye
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Okurlarını yaşananın dışına çıkarmaya
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Olabilir izlenimini yaratmaya
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 9

"Masalları, yalnızca bir hareket noktası, bir atlama, tahtası olarak alıp onun geleneklerine tutsak ol­madan, onu taklit etmeden, çağımıza getirerek yepyeni yapıtlar yaratma yolunu, çağdaş yazarın, halk masalından en olumlu yararlanma yolu sayarım."

Aşağıdaki yargılardan hangisi, bu parçada sa­vunulan görüşe uymaz?

(ÖSS 1982)

A
Masal geleneğinden yararlanma, salt içerik ve konuyla sınırlı değildir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Masallardan yararlanmak isteyen çağdaş yazar, onların dil ve anlatım özelliklerine bağlı kalmalıdır.
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Günümüzün yazarı, masalı duyguda ve düşüncede aşarak konuya tam bir özgürlükle yaklaşabilmelidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Yazardan beklenen davranış, masala çağdaş bir yorum getirmektir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Masallar, yeni düşünce ve duygulan anlatmada sanatçıya zengin kaynaklar olarak hizmet edebilir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
9 tamamladınız.
]]>
Paragraf – 48 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/paragraf-48-cikmis-sorular-test-coz-online.html Wed, 26 Feb 2014 19:05:22 +0000 http://dersimizedebiyat.org/?p=115969 Paragraf – 48 Çıkmış Sorular (Test Çöz – Online)

Paragraf - 48 (Çıkmış Sorular)

  • Toplam Soru sayısı: %%TOTAL%%
  • Doğru sayısı: %%SCORE%%
  • Yaptığınız yanlış sayısı:  %%WRONG_ANSWERS%%
  • Doğru yüzdesi: %%PERCENTAGE%%

Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

"Dikiş dikerken makaradan koparılan iplik, kulacı aşıyorsa uzun sayılır. Ama bu uzun, kuyudan su çekmek için gereken 20 metre ipe göre kısadır. 20 metre ipe uzun denilir de iki kent arasındaki 2 kilometrelik yol kısa görülür."

Yukarıdaki paragrafta "uzun" kavramıyla İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi belirtilmek is­tenmiştir?

(ÜSS 1979)

A
"uzun" bir nesnenin kesin değil, göreceli (izafi) değerini bildiren bir niteleyicidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
"uzun" kavramı kişiden kişiye değişen değerleri gösterir.
İpucu:
TEBRİKLER!
C
"uzun" kavramı sayıya dönüştürüldüğünde birtakım yanlışlıklara yol açılmış olur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Dikiş ipliğinin uzunluğu kuyu ipininkinden daha kısadır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
20 kilometrelik yola "uzun" demek 20 metrelik ipe "uzun" demekten daha doğrudur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 2

Doğa, her yanlış hareketimizde, bize uygun bir dille uyarıda bulunur. Aldırmazsak buyruklarını şiddetlendirir... Yine aldırmazsak çarpar.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi dil ve dü­şünce bağlantısı yönünden yukarıdaki para­grafın devamı olabilir?

(ÜSS 1977)

A
Hatta doğa, her zaman insanın zararına çalışır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Ama doğanın  değişmez,  kör ve acımasız yasaları vardır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Çünkü doğanın yasaları insanlarınkinden daha katıdır.
İpucu:
TEBRİKLER!
D
O halde doğa, yasalarına boyun eğenlere bile acımasızca davranır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Öyle ise doğa, yenme ve yenilme üzerine kurulmuştur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 3

"Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz bi­çimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle pe­teğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu, uğraştığı on binlerce İşi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hala en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur."

Yukarıdaki parçada vurgulanmak istenen ana düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

(ÜSS 1978)

A
Arı işini en kusursuz biçimde yapmaktadır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Arı on binlerce yıldır aynı işi, insansa binlerce yıldır on binlerce işi yapmaktadır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Arının yaptığı iş insanınkinden daha kusursuzdur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
İnsanın hayvanlardan ayrılan yönü, işini sürekli geliştirmesidir.
İpucu:
TEBRİKLER!
E
İnsan hala en kusursuza ulaşamamıştır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 4

"— Divan şiirinin ilk şairlerinden olan Dehhani ile son şairlerinden olan Leyla Hanım'dan birer beyit alıp karşılaştırınız. Aralarında yedi yüzyıl bulun­duğu halde ne biçim ne de içerik bakımlarından hiçbir ayrılık görmeyeceksiniz. Halbuki sanat dünyası da tıpkı ilim dünyası gibi, devamlı bir iler­leyiş yolundadır. Sanatçı, kendisinden önceki son sanatçının kurduğu binaya bir tuğla daha koya-bilen bir adamdır. Bu ölçüt, sadece iki ayrı sanatçı için değil, bir sanatçının eserleri için de geçerlidir."

Yukarıdaki paragrafın giriş tümcesi (cümlesi) aşağıdakilerden hangisi olabilir?

(ÜSS 1979)

A
Divan edebiyatının en büyük kusuru, yüzyıllarca aynı biçimler içinde, aynı temalarla yetinmiş olmasıdır.
İpucu:
TEBRİKLER!
B
Bizde şiire gereken önem verilmediği için divan şiiri yedi yüzyıl içinde hiç gelişmemiştir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Divan edebiyatında, büyük güçlü bir sanatçı yetişmemiştir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Divan şiirinin başında ve sonunda iki büyük temsilcisi vardır: Dehhani, Leyla Hanım.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Divan şiiri, yedi yüzyıl özelliğini yitirmemiş güçlü bir akım olmuştur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 5

"Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz ku­cağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alır taşırmış; nihayet buna o kadar alışmış ki, dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıya­bilmiş."

Bu öykücük hangi ana düşünceyi vermek için uydurulmuş olabilir?

(ÜSS 1978)

A
Doğa ile uğraşmak, insana büyük bir güç kazandırır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Gönülden sevmenin yaptıramayacağı bir şey yoktur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Hayvanları sevmek, onlara bakmak insanı çok güçlendirir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Alışkanlık, insan yaşamında çok güçlü bir etkendir.
İpucu:
TEBRİKLER!
E
Hayvanlar -öküz bile olsa- kendilerine bakanlara karşı uysaldır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 6

"Her yönüyle değişik bir kişiliği vardı. Arkadaş­larına benzemiyordu. Onların katıla katıla güldüğü şeyleri anlamsız, kaba ve çirkin bulu­yordu. En küçük şeyleri bile büyütüyordu. Zengin bir düş dünyası vardı. Kendi içine kendi düşlerine gömülmekten hoşlanıyordu."

Aşağıdaki niteliklerden hangisi bu parçada an­latılan kişilikle bağdaşmaz?

(ÜSS 1979)

A
romantik      
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
coşkulu          
İpucu:
TEBRİKLER!
C
içli
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
alıngan
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
incelikli
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 7

"Batı uygarlığı, fabrikalar uygarlığı demek değildir, Eğer Batılılar, dünya döner mi dönmez mi tartış­masını küfür sayan kilise yobazlığı baskısından kurtulmasaydı, ne buharı, ne elektriği, ne de makineyi bulmak olanağı vardı."

Bu parçaya göre, aşağıdaki yargılardan han­gisi doğrudur?

(ÜSS 1978)

A
Batı uygarlığının fabrikalarla ilgisi yoktur.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Dünyanın dönüp dönmediği tartışması Batı uygarlığına yön vermiştir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Batılılar, dünyanın döndüğünü bildikleri için uygardırlar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Batı uygarlığında buharın (vb.) bulunuşu etkili olmamıştır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Batı uygarlığının kökeninde düşünce özgürlüğü yatar.
İpucu:
TEBRİKLER!
Soru 8

"Ben söze değil, yazıya inanırım. Çünkü söz uçar, yazı kalır. Yazılı olan her şey doğrudur bence. Sen benim gibi değilsin. Gerektiğinde kitaplara bile kuşkuyla bakıyorsun. Sorularla düşünmeyi alışkanlık haline getirmişsin.

Bu parçaya göre, kendisine söz söylenen kişiyi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendire­biliriz?

(ÜSS 1979)

A
Kitaplara düşkün olan.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Yazıya değil söze inanan.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Eleştirici bir tutumu olan.
İpucu:
TEBRİKLER!
D
Her şeyden kuşkulanan.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Kendine çok güvenen.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 9

Hırsızlığın çirkinliği çalınan şeye göre değişmez; Ha altın çalmışsın, ha bir iğne. "İğne çaldı ama altın çalmak aklına bile gelmez." diyenlere benim diyeceğim şudur: İğneyi çaldıktan sonra niçin al­tını da çalmasın?

Bu parçada vurgulanmak İstenen düşünce, aşağıdakilerden hangisidir?

(ÜSS 1978)

A
Suçun niteliği kadar niceliği de önemlidir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Asıl önemli olan suçun kendisidir, büyüklüğü ya da küçüklüğü değil.
İpucu:
TEBRİKLER!
C
Hırsızlık, göz yumulamayacak çirkin bir davranıştır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Değersiz bir şeyi çalanla değerli bir şeyi çalan bir tutulamaz.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Altın çalmayacaksa, iğne çalmak suç sayılmaz.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
Soru 10

Bir kızılderili oymağında yalnızca meyve, sebze; ve balık yenirmiş. Bir yıl kıtlık olmuş. Derelerdeki balıklar ölmüş, sebze ve meyveler kurumuş. Oy­makta ölen ölene. Fakat dağlarda yaban geyikleri çokmuş. Ne ki dinlerince balık dışında et yemek günahmış, Oymağın yöneticileri geyik etinin yenebileceğini, bunun günah olmadığını söylemişlerse de kandıramamışlar kimseyi. Yö­neticiler, düşünmüşler taşınmışlar; tutmuş yaban geyiğine dağbalığı anlamında bir ad takmışlar. Bundan sonra da yaban geyiklerini yemeğe başlamış halk.

Bu parçada anlatılan olaya bakarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşabilirsiniz?

(ÜSS 1977)

A
Toplumların yaşayış biçimlerinin değişmesiyle dilin işleyiş düzeni de değişir.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
B
Halkın sağlıklı yaşaması, yöneticilerin dili güzel ve etkili bir biçimde kullanmasına bağlıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
C
Sözcüklere verilen değişik anlamlar yüzünden toplumda türlü anlaşmazlıklar doğar.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
D
Toplumsal ilişkilerin sağlıklı bir biçimde yürümesi dilin değişik anlamlı sözcükleri içermesine bağlıdır.
İpucu:
ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin.
E
Dilin sözcükleri ile toplumun değer yargıları ve davranışları arasında güçlü bir etkileşim vardır.
İpucu:
TEBRİKLER!
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
10 tamamladınız.
]]>