Yakınma ve pişmanlık olumsuz anlam taşır. Günlük yaşamımızda birçok olumsuz tavır ve durumla karşılaşırız. Bunları yer yer dile döker, yer yer bunlardan şikâyetçi oluruz. İstek, şikâyet edilecek bu durumlar başkalarının tavır ve hareketleriyle ilgiliyse buna yakınma, kendi tavır ve hareketlerimizle ilgiliyse buna da pişmanlık veya hayıflanma deriz.
Bu cümlelerde yakınma vardır.
Bu cümlelerde pişmanlık anlamı vardır. Söz konusu şikâyet, elden kaçırılan fırsatlarla ilgili olursa bunun “hayıflanma” kavramı ile karşılandığını gözlemliyoruz :
“Fırsat elde iken alıp kaçmadım
Öldürmeli beni dövmeli degil!”
Karacaoğlan
Kendi yaptıklarımızla ilgili olumsuz her yargı pişmanlık değildir, bunlardan bazıları durum tespitidir.
Bu cümlede pişmanlık söz konusu değildir, çünkü bu sözü söyleyen kişi, yanlış yaptığını açıkça belirtmiyor.
cümlesi ise pişmanlık taşımaktadır.
Bir kimsenin yaptığı bir hareket ya da söylediği söz ile birini kırdığını, üzdüğünü, gücendirdiğini, öfkelenmeden belirttiği cümlelere ise sitem cümlesi denir.
1-Ressamların çoğalmasına bir şey dediğimiz yok; resmin azalmasına üzülüyoruz.
*Resimlerin sayısı arttıkça niteliği azalmaktadır.
2-Sanatçı içinden çıktığı toplumu yansıtmalı ve toplumun sorunlarını eserlerinde işlemelidir.
*Sanatçı toplumla ilgilenen ve toplumu işleyen kişidir.
3-Canım dişine takarak çalışmayı göze almayan sanatçıların, sanat merdivenlerim çıkması çok zordur.
*Zorluğa katlanmayan başarılı olamaz
4-Başarılı bir sanatçı:”Başkaları ne der?” yerine; “Ben böyle düşünüyorum.” dediği zaman kazanır.
*İnsan özgürlüğü seçtiği sürece başarılıdır.
1. Zekâ, doğuştan getirilen gücün, çevre olanaklarıyla işlenmesi sonucu oluşur.
* Zekâ ne sadece kalıtsal ne de sadece çevresel etkenlerle açıklanabilir.
2. Kültürel yaşamında ilerleme görülmeyen bir toplumun dilindeki gelişme de durur.
*Toplumsal gelişmeyle dildeki gelişme arasında sıkı bir ilişki vardır.
3. İnsanlarda, kurallara uyma alışkanlığıyla sorumluluk duygusunun yerleşmiş olması arasında sıkı bir ilişki vardır.
* Sorumluluğunu bilen insanlar kurallara uyarlar.
4. Başarılı bir sanatçı zamanla ne kadar değişirse değişsin, aynı yolda ilerlemekten, aynı ana çizgiyi sürdürmekten başka bir şey yapmaz.
* Gerçek bir sanatçının, eski yapıtlarıyla yeni yapıtları arasında temel özellikleri açısından büyük farklar görülmez.
5. Çevirmenin, bir sanatçı titizliğiyle yazarın üslubuna yaklaşması gerekir.
*Çevirmen, çevirdiği yazarın dil ve anlatım özelliğine elinden geldiğince bağlı kalmalıdır.
1.Sanatçı eserlerinde objektif olmalı, esere kendinden bir şey katmamalı.
*Sanatçı yazdığı her eserde kendi duygularını da işler.
2.Sanat, ürettiği düşüncelerle toplumun hizmetinde olmalıdır.
*Sanat ancak sanat olduğu sürece vardır.
3.İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı.
*İyilik eden, iyilik bulur.
4.Sanatçının başarılı olabilmesi için geçmişiyle bağım koparmaması gerekir.
*Başarılı olmak isteyen sanatçılar geçmişe değil, geleceğe yönelmelidir.
5.Akıl adama sermayedir.
*Akıllı, köprüyü arayana dek deli suyu geçer.
Çocukların , susuzluktan dudakları çatlamıştı.
*Şiddetli soğuklardan elleri ince ince yarılmıştı
*Fazla ışık gözlerime dokunduğundan perdeyi kapattım.
*Gene bahar geldi, güller açıldı.
*Erzurum’un dağları kardır, geçilmez.
*Ülke toprakları yanlış kullanım yüzünden yok olup girmektedir.
*Tarıma yeterince önem verilmediğinden bu ülke pamuk, sebze, meyve üretiminde dünya sıralamasında gerilerde yer almaktadır.
*Çevre bilinci yeterince gelişmemiş olması, hava ve su kirliliğine yol açmaktadır.
NOT : Neden – sonuç bildiren cümlelerinde neden sonuçtan sonra söylenebilir. Bu durumda “neden” e gerekçe de denilebilir.
*Evde oturuyorum çünkü yağmur yağıyor.
NOT: Bir cümle diğerinin gerekçesi olabilir.
*Hemen hemen tüm eserlerinde yalın bil dil kullandı. Çünkü eserlerinin anlaşılmasını ve sevilmesini istiyordu.
*Artık öykü yazmayı bıraktım, şiire başladım. Şiir yazarken kendimi daha özgür hissediyorum.
* Arkadaş toplantılarına katılmazdı. Bu gibi şeylerin zaman kaybı olduğunu düşünürdü.
* Sizlere faydalı olmak için buraya kadar geldim.
*Şirketin sorunlarını çözmek üzere Mersin ‘e gitti.
*Sırf çocukları üzülmesin diye gerçeği onlardan saklıyordu.
* Romanlarında kahramanları yaşadığı çevreden seçerdi; böylece okur, eserde kendini bulsun isterdi.
*Seni gördükçe geçmişi hatırlıyorum.
*Sen güldükçe ben gülüyorum.
*Kitabı bir haftada okumak şartıyla alabilirsin.
*Bu kitabı okuduğum zaman rahatlıyorum.
*Gazetecilerden uzak olduğu sürece herkes, sanatçı da olsa, özgürce soluk alabilir.
*Kenan Hulusi; kitap yazan birinin, çevresindeki insanlarla arasına her zaman bir mesafe koyması gerekir, derdi.
*Cemil Meriç yalnızlıkla ilgili olarak şöyle der: “Yalnızlık, insanın sadece içindedir. Kimi zaman kalabalıklar arasında bile insan kendini yalnız hisseder.”
*Bir yaşam boyu yazdığını; fakat hiçbir şey elde etmediğini, yoksulluk içinde yaşam sürdüğünü bize anlattı.
*Ahmet Arif, bize sanatçının her zaman kendi kendinin tutsağı olduğunu söylerdi.
*Artık, şiir de öykü de yazmayacağını, Haldun Taner’in de bulunduğu bir edebiyat sohbetinde bizlere iletmişti.
*Az söyle , çok dinle
*Dost ile ye iç; alışveriş etme.
*Son pişmanlık fayda vermez.
*Bugününün işini yarına bırakma.
*Üzüm üzüme baka baka kararır.
*Ağaç yaşken eğilir.
*Körle yatan şaşı kalkar.
*Rüzgar eken fırtına biçer.
*Hamam giren terler.
*Mum dibine ışık vermez.
*Damlaya damlaya göl olur.
*Duvarı nem yıkar, insanı gam yıkar.
* Arkası yere gelmemek…
* Başı göğe ermek…
NOT: Çok az deyim gerçek anlamdadır.
NOT: Karşılıklı konuşma (diyalog) durumundaki deyimler
*Evimin balkonundan arka bahçelere bakarak sonbaharı günü gününe izliyorum.
*1940’lardan sonra tiyatroya yöneldim.
*Peş peşe altı tane tiyatro eseri yazdım.
*Faruk Nafiz Çamlıbel ‘in “ Han Duvarları ”nda birçok kişileştirmeye başvurduğu görülmektedir.
*Kentlere göç edenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır.
*Sanatçılar, iki bölümden oluşan bu yapıtı, yarın da salonda seslendirecekler.
*Geçen yıl yitirdiğimiz romancımız adına düzenlenen yarışmada bu yazar, ilk romanıyla ödül aldı.
*Oyuncular büyük bir uyum içerisinde bütün yeteneklerini kullanarak rollerinin hakkını verdiler.
*Öykülerinin anlatımında kuruluk ve tekdüzelik görülüyor.
*Garda yolcuların bir resme benzeyen kımıltısız çizgilerini gördüm.
*Ahmet Haşim’in “Sonbahar” şiirindeki kişileştirme ilgi çekicidir.
*İhtiyar Adam ve Deniz, izlenmeye değer en iyi filmlerden biri.
*Yazar, bu kitabıyla engin bir birikimi yapıtlaştırarak okura farklı bir dünyanın kapılarını açıyor.
*Bu yazar, gücünü çekici anlatımından ve ilginç olaylardan alan, genellikle şaşırtıcı sonuçlarla biten öykülerle tanınmıştır.
*”Yazdıklarımda hep gerçeğe bağlı kaldım; çünkü ancak bu nitelikteki bir yapıt yüzyıllar boyunca değerini koruyabilir.”
*”Romanda günlük sıradan olayların anlatımında bile özgün ve çarpıcı bir dil kullanılmış.”
*”Günlük konuşma dilinin inceliklerinden ustaca yararlanarak, kısa ve anlamca yoğun cümleler kurmaya büyük ölçüde özen gösterir.”
*”Zaman zaman doğup büyüdüğü Trakya bölgesinin yerel sözcüklerini de özgün biçimleriyle kullanır.”
*Tanpınar’ın dili önceleri ağır ve terkipliyken zamanla sadeleşir ve yolunu bulur.
*Şair şiirlerinde kendine ait akıcı ve pırıltılı bir dil kullanmış.
*O, zamanın sıradanlığından uzaklaşıp sözcüklerin ahengiyle, sadeliğiyle yazmıştır.
*Bu romanında göze çarpan ilk yenilik sanatçının gereksiz istatistiki bilgileri kuru bir dille verme hastalığından kurtulmuş olması denilebilir.
*Kahramanlarını yerel ağızlarla konuşturma ustalığı bu kitapta da devam ediyor.
*Çok akıcı bir dili var.
*Kişilerin belirleyici özelliklerini en ince ayrıntılarına değin, somut bir biçimde yansıtmış.
*Yakup Kadri “Yaban’da” aydın köylü ikilemini işler.
*Son yapıtında çocukları ve onların hayal dünyalarını işlemiş yazar.
*Genellikle metafizik konularını ele almıştır.
*Denemelerinde bambaşka dünyanın insanından bahsediyor.
*Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nda hasta bir gencin yaşadıkları anlatılır.
*Orhan Veli “Yaş Otuz Beş” ölüm temasım çarpıcı bir şekilde işler.
*Sait Faik, genellikle sıradan insanları ele alır.
*Kemal Tahir, eserlerinde tarihi konulara ağırlık verir.
*Namık Kemal; vatan, özgürlük konularında şiirler yazmıştır.
*Orhan Kemal’in öykü kahramanları fabrika işçileridir.
*Reşat Nuri, Yeşil Gece Adlı eserinde eski ve yeni eğitim sistemini anlatmıştır.
*Eleştirmen sanat eserinin iyi ya da kötü yönlerini ortaya koyan bir sanatçıdır.
*Müzik , notalar arası diyalogdan doğan ve insan ruhunu besleyen sihirli bir hazinedir.
* Lirik şiir, duyguların çok etkili ve coşkulu bir biçimde dile getirildiği şiir türüdür.
NOT: Tanım cümlelerinin yüklemleri çoğunlukla “dır, dir” ekini alır ; fakat her “dır, dir” ekini alan yüklem tanım cümlesi değildir.
*Geçtiğimiz yolun sağında masmavi bir deniz tüm görkemiyle uzanıyor, solunda yemyeşil ağaçlarıyla dağlar yükseliyordu.
*Bugünkü edebiyatta bu güçte bir yapıtla karşılaşmadım. Günümüzün yazarları arasında hiç kimse, ne ben ne de bir başkası, böyle bir şey yazmayı başaramadı.
*Çünkü ne yaptığımız nasıl yaptığımız üzerinde yazarken daha az, yazdıktan sonra daha çok düşünürüz.
* Ova , güneşli ve dalgasız bir denizden daha düzdü.
*İki satırlık bir konuşma bir karakteri on sayfalık bir betimlemeden daha başarılı bir biçimde çizebilir.
*Bunların bizim evlerimizdekinden çok daha küçük pencerelerinden bakınca , içinde yaşayan İnsanları gördük.
*Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında.
*Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
*Önceleri bana soğuk gelen annemin ölüm tarihi olan 18 Mayıs, sonraları sıcak gelmeye başladı.
*Yüzündeki yumuşaklık çocuğun yaptığı davranış nedeniyle birden gerildi.
* Dışarıda tebessümü yüzünden eksik olmayan bu adamı derste gülerken görmeniz mümkün değildir.
*Kitap okunduğunda, yazarının, ne yazacağını uzun uzadıya ölçüp biçen, bunları bir tartıdan geçiren, düzene koyan sanatçılardan olmadığı anlaşılıyor.
* Orhan Veli, Türk şiirine yeni bir kapı açmıştır.
*Konusunu günlük yaşamdan almasına karşın, kullandığı dil ve anlatımındaki pürüzler yüzünden, söyledikleri gereği gibi anlaşılmıyor.
*Yüzeysel bilgilere dayanarak yaptığı ruhbilimsel çözümlemeler, yapıtın dokusu içinde belirli bir işlev taşımıyor.
*Çizmeye çalıştığı tarihsel ortamı ayrıntılarıyla yansıtamayışı, yapıtının inandırıcılığını büyük ölçüde azaltıyor.
* Şiirlerinde kullandığı sanatlı dili düzyazılarında görmeniz mümkün değildir.
* Yazarın son yapıtında söz sanatlarını sıkça kullanması anlatımın akıcılığına gölge düşürüyor.
*Bu eserde, konu gerçek yaşamdan alınmış, kişiler karakterlerine uygun biçimde konuşturulmuştur.
* Yapıtta, içinde bulunulan ortamla insanın psikolojik durumu arasındaki ilişki açıkça görülmektedir.
* Yazar, yapıtlarında dünyayı kendi algıladığı biçimde değil, yarattığı kişilerin gördüğü biçimde anlatma yolunu seçmiş.
* O, daha kitabındaki ilk şiirlerinde okuruyla canlı bir iletişim kurmayı başarıyor.
*Bu uygulamanın başarısızlıkla sonuçlanacağını hep beraber göreceğiz.
*Yeni sınav sisteminin eğitime hiçbir katkıda bulunmayacağına inanıyorum.
*Biliyorum, çok fazla seyirci toplamayacak bu oyun; ama salt o rahatlığı yaşamak adına değer.
*Sınavda çok başarılı olacağını biliyordum.
*Bu olayın böyle sonuçlanacağını ben çok önceden anlamıştım.
*Bu konuyu onun yanında rahatça konuşabileceğimi sanıyorum
*Paraya düşkün biri olduğunu konuşmalarından çıkarıyorum.
* Bu kitabın sonuna kitabın hazırlanmasında yararlanılan kaynakların alınması okur için yararlı olur.
* Önce konulara çalışıp sonra soruları çözmeniz sizin için daha yararlı olacaktır.
*Çevremizdeki varlıkları, görüntüleri, olayları incelemeden, onların niteliklerini kavramadan yazı yazmayınız.
* Türkçe, günümüz gençlerinin rahat anlayabileceği bir dil haline getirilmelidir.
* Onun okuldaki derslerine yeterince çalışmaması beni çok üzüyor.
*Yaptığının doğru olmadığını anlatsam da beni dinlemez ki…
*Söyleyin söyleyin kim anlar dilimden
Kim alır yarı yolda kalmış selamımı
*Konudan konuya atlayan, başlığıyla içeriği birbirine uymayan yazılar bizi çok yormaktadır
* Yıllarca yunusların sürü sürü gözlerimin önünden geçtiğini, zamanın hepimizi, az rastlanan anların son tanıklarına çevirdiğini nasıl anlatabilirdim onlara?
* Ne kadar hayırsın çıktın Ahmet! İnsan ayda yılda bir arar.
*Ey sevdiğim bir gün bana yar demedin.
Ne sevdiğin belli ne sevmediğin.
*Elim kırılsaydı da sana tokat atmasaydım .
*Nasıl geçti habersiz güzelim o yıllar.
*Gençliğini yaşayamadığımız günler nerede?
*Ah o kadrini bilmediğim yıllar, koklamadan attığım gül demeti, suyunu sebil ettiğim çeşme…
*Bu para mı beni bir ay götürecek.
* Verilen ücret yol parasına bile yetmiyor.
*Memur maaşı değil, cep harçlığı mübarek.
*Bu kadar öğrenciyle bu işi yapacaksın.
*Bu soruyu ilkokul çocuğu bile çözer.
*Bu kitap mı beni sarsacak , değiştirecek.
*İki üç şiir yazınca kendini şair zannetti.
*Bu kadar basit bir soruyu mu çözemedin?
*Diyelim ki İstanbul alınmamış.
*Derste öğretmeni dinleseydi sınıfı geçerdi.
*Olayın böyle sonuçlanacağını düşünseydi bu kadar sert konuşmazdı.
*Onu tanısaydın sen de severdin.
*Diyelim ki bu olay gerçek değildir.
*Bu hızla gidersek , okula belki yarın varırız.
*İyi konuşmacı dinleyicilerini uyandırmamak için sessizce salondan çıktı.
*O kadar güzel konuşma yaptın ki herkes büyülenmiş gibi uyuyorlardı.
Beni dikkate alacağını sanmıştım.
Dar günlerimizde bizi arayacağını düşünmüştük.
Yarışı önde bitireceğini ummuştum.
*Salonda oturanların fısıltıları önce homurtulara dönüştü, ardından bağırmalar başladı, haykırmalardan kimin ne dediği anlaşılmaz oldu.
*Yaşlı adam, konuştukça açıldı, açıldıkça neşelendi, neşelendikçe espriler yapmaya, etrafındakilere şakalaşmaya başladı.
* Sokaktan gelen gürültü gittikçe artıyor, ürkütücü, korku verici çığlıklara dönüşüyordu.
*Ayının kırk türküsü var kırkı da armut üzerine.
*Her gün aynı yemekten bıktım, usandım.
*Yine arkadaşları ben uyandırıp kahvaltıyı ben hazırladım.
]]>