Tanzimat Döneminde şiir; dış görünüşü (biçim) bakımından tam anlamıyla yenileşememiş, eski şekiller genel olarak kullanılmıştır. Servetifunun sanatçıları ise şiiri biçim bakımından değiştirmeyi ilk hedef olarak belirlemiş ve bunu başarmışlardır. Servetifunun sanatçılarının, şiire biçim bakımından getirdikleri yenilikler şunlardır:
Servetifünun Döneminde en önemli değişikliklerden biri de dil alanında gerçekleşmiştir. Tanzimat Dönemi şairleri, eserlerinde sade bir dil kullanmayı amaç edinmişler ve bu yolda önemli adımlar atmışlardır. Tanzimat Dönemi şairleri edebiyatı, halkı eğitmek için bir araç olarak görmüş ve eserlerinde toplumsal konuları işlemişlerdir. Servetifünun şairleri ise ağır ve süslü bir dil kullanmışlar ve halkı eğitmek gibi bir amaç taşımamışlardır. Servetifünun şairlerini bireysel konular üzerinde durmaya zorlayan nedenlerin başında siyasi koşullar gelmektedir. Baskıya, sansüre ve jurnale dayanan bir rejim; bu neslin edebî tutumunda belirleyici rol oynamıştır. Servetifünun şairlerinin toplumdan kopuk sanat anlayışına sahip olmaları, sadece bu nedene bağlanamaz. Kişilik özellikleri, düzenli bir eğitim almaları, yabancı dil bilmeleri, Batı edebiyatının örneklerini orijinallerinden okuyarak bu eserlerden etkilenmeleri gibi özellikler, onların sanat anlayışlarının oluşmasındaki diğer etkenlerdir. Servetifünun şiirinin dil ve üslup özelliklerini şu şekilde açıklayabiliriz:
Vezne (ölçüye) büyük önem veren Servetifünun sanatçıları, ahenge katkısından dolayı aruz ölçüsünü kullanmışlardır. Daha sonraki zamanlarda, Millî Edebiyat Dönemi sanatçılarına karşı hece ile şiir yazılamayacağı düşüncesini savunmuşlardır.
Servetifünun sanatçıları; aruzu, divan şiirinin kalıplaşmış biçimlerinin dışında, kendi ruh durumlarını yansıtacak şekilde kullanmış ve divan şiirinin kuralcı aruz anlayışını yıkmışlardır.
Bu dönem sanatçıları; Türkçe sözcükleri bozmadan aruza uydurmaya çalışmışlar ve şiirin konusuna uygun vezinler bulmuşlardır. Serbest müstezadı denemişler, aruzu Türkçeleştirerek yeni kalıplar oluşturmuşlar, şiirde tek kalıp kullanma geleneğini yıkmışlar, bir şiir içinde değişik uzunlukta dizeler kullanarak yeni bir şiir anlayışı oluşturmuşlardır.
Tevfik Fikret’in “Yağmur” adlı manzumesi, bir tabiat şiiri niteliği taşımaktadır. Tevfik Fikret bu şiirinde yağmurun yağışını tasvir etmektedir. Şair, bu şiirde şekil güzelliğine önem vermiştir. “Yağmur” şiirinde vezin, sağlam bir şekilde kurulmuştur. Bu şiir, aynı zamanda, Servetİfünun sanatçılarının konuya göre vezin seçme anlayışlarının da güzel bir örneğidir .
Şiirde sese, müzikaliteye önem veren Servetifünun sanatçıları, “Kafiye kulak içindir.” Görüşünü benimsemişlerdir. “Kulak için kafiye” anlayışına göre yazılışı (Arap harflerine göre) birbirini tutmayan fakat aynı sesi veren kullanımlar da kafiye olarak kabul edilmiştir. Yabancı sözcüklerin Türkçe söylenişi esas alınmış ve buna göre kafiye yapılmıştır.
Genelde toplumsal konuları işleyen Tanzimat Dönemi sanatçılarından sonra Servetifünun şairleri, ilgilerini çeken her şeyi şiire taşıyarak şiirin temasını genişletmişlerdir.
Bu dönem şairleri; kişilik özellikleri ile dönemin ağır siyasi ve sosyal koşullan yüzünden genelde bireysel duygulara ve hayallere yer vermişlerdir.
Servetifünun şairlerinde, “aşk”, “tabiat” ve “aile hayatı” başlıca temaları oluşturmuştur. Tanzimat şiirinde rağbet görmüş olan metafizik ve sosyal temalara, Servetifünun şiirinde önem verilmemiştir. Sosyal temalar, ancak topluluk dağıldıktan sonra, bazı şairlerce rağbet görmüştür. Aşk teması çoğunlukla romantik bir atmosfer içinde ele alınmış, tabiat teması da daha çok sübjektif (öznel) bir şekilde işlenmiştir.
Aile hayatına ait samimi duyguların rağbet görmesi, sanatçıların, sosyal hayatla geniş bir şekilde ilgilenme imkânını bulamayışları karşısında, kendi içlerine ve yakın çevrelerine yönelişlerinin bir ifadesidir.
Aranılan şeyleri geniş çevrede bulamayışın doğurduğu “içe kapanış”ı; yalnızlığın, sükunetin (durgunluk, dinginlik), inziva isteğinin, marazi (hastalıklı) bir duyuş ve hayal kuruşun takip etmesi de doğaldır. Dönemin ağır havası içinde kendilerini bunalmış hisseden Servetifünuncular; yabancı ülkelere (Yeni Zelanda) göç etme ve buna imkân bulamayınca da Anadolu’nun sessiz bir köyüne (Manisa’nın Sarıçam köyü) yerleşme kararını bile almışlardır. Bu bakımdan, Servetifünun şiirinin en belli ve kendilerinin de farkında olup zaman zaman şikâyet ettikleri özelliklerinden biri olan maraziliği, Fransız edebiyatındaki “asrın hastalığı” gibi Türk edebiyatında “belli bir devrin hastalığı” olarak görmek mümkündür.
Bu dönemin önemli temalarından biri de “hayal – gerçek çatışması’dır. Bu dönem sanatçıları; baskıcı koşullardan dolayı gerçeklerden uzaklaşmışlar, hayal dünyalarına ve tabiata sığınmışlardır. Üzüntü, sıkıntı, acı çekmek onlar için ilham kaynağı olmuştur.
XIX. yüzyıl Fransız şiirinin romantizmden sembolizme kadar türlü aşamalarını tanımış ve o kanaldan yeni bir duyuş ve hayal kuruş tarzı, yeni bir zevk ve estetik getirmiş olan Servetifünun şairleri; beğendikleri hayalleri de getirmeyi ihmal etmemişlerdir. Bunların ifadesi için yeni bir söz varlığı doğunca, Türk şiirinin söz varlığını yeni baştan ele almak zorunda kalmışlardır. Şiir dilindeki Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısını çoğaltmakla sonuçlanan bu aykırı çalışma ve “sanatlı üslup”, Servetifünun şiirini ancak sınırlı bir aydın topluluğunun anlayabileceği bir duruma getirmiştir.
Yenileşme hareketinin başlangıcı olan Tanzimat edebiyatı, aynı zamanda geçiş dönemi özelliği taşıdığından hem Doğu hem de Batı şiirine bağlı kalmıştır. Tanzimat Döneminde, divan şiiri ve Fransız şiirinin nazım biçimleri
birlikte kullanılmıştır. Servetifünun şairleri ise ilk şiirlerinde divan nazmının şekillerini kullansalar da topluluk oluştuktan sonra bu şekilleri terk etmişlerdir. Servetifünun şiirinde kullanılan nazım şekilleri üç kısma ayrılabilir:
SERVETİFÜNUN ŞİİRİ NAZIM ŞEKİLLERİ
DİVAN ŞİİRİNDEN GETİRDİKLERİ ŞEKİL
* Serbest Müstezat
BATI EDEBİYATINDAN ALDIKLARI ŞEKİLLER
* Sone
* Terzarima
* Triyole
KENDİ GELİŞTİRDİKLERİ ŞEKİLLER
Servetİfünun Döneminin en önemli şairleri Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin’dir. Aruz veznini kullanmışlar, divan şiirindeki “müstezat” nazım şeklini “serbest müstezat” olarak değiştirmişler, Batı şiirinden yeni nazım biçimleri almışlar ve kendi geliştirdikleri nazım biçimleriyle serbest şiirin yolunu açmışlardır.
Servetİfünun Şairlerinin Getirdikleri Nazım Biçimlerinin Özellikleri