Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100
Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100
Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8 servetifünun şairleri kimlerdir – Dersimiz Edebiyat
https://dersimizedebiyat.org
Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf KonularıWed, 28 Apr 2021 19:45:25 +0000tr
hourly
1 https://wordpress.org/?v=6.7.4https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.pngservetifünun şairleri kimlerdir – Dersimiz Edebiyat
https://dersimizedebiyat.org
3232Servetifünun Döneminde Yeniyi Savunan Yazarların Ortak Özellikleri
https://dersimizedebiyat.org/servetifunun-doneminde-yeniyi-savunan-yazarlarin-ortak-ozellikleri.html
Tue, 24 Dec 2019 20:04:44 +0000https://dersimizedebiyat.org/?p=122069SERVETİFÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN EDEBİYATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
Yeniyi savunanlar, yani Servetifünun sanatçıları; Recaizade Mahmut Ekrem‘in yönlendirmesiyle “Servetifünun” dergisi etrafında toplanmışlardır.
Yaşları yirmi beş civarında olan bu genç sanatçılar, Fransızca başta olmak üzere, çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserleri orijinallerinden okumuşlardır.
Tanzimatnesli, yeni kurulmuş “kalemlere devam etmiş ve kendi kendilerini yetiştirmiş insanlardan oluştuğu hâlde, genelde aynı düşünce alt yapısına sahip olan Servetifünun sanatçıları, düzenli biçimde eğitim görmüş; özellikle küçük yaştan itibaren bir Batı dilini öğrenmiş kişilerdir.
Batı edebiyatı zevkiyle yetişen Servetifünun sanatçıları, İstanbul’da Batılı bir yaşama biçimi sürdürmeyi arzu etmişlerdir.
Tanzimat Döneminin son neslini etkileyen faktörler, Edebiyat-ı Cedide nesli için de geçerliliğini korumuş; hatta 1877’den itibaren giderek daha baskıcı, sansüre ve jurnallere dayanan bir rejim; bu neslin edebiyattaki tutumu açısından daha da önem kazanmıştır. Bu durum, Servetifünun sanatçılarının, içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar, bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur. Bu koşullar, Servetifünun sanatçılarının, siyasi/sosyal problemler yerine estetik değerlere ve sanatsal zevke (sanat için sanat anlayışına) önem vermelerine neden olmuştur. Böylece Hamit – Ekrem – Sezai neslinde olduğu gibi bunlar da bireysel bir sanat anlayışlarına sahip olmuşlardır.
Servetifünun sanatçılarını bir araya getiren ortak özellikler arasında devrin siyasi durumunun yanında sanatçıların karakterlerinin, yetişme biçimlerinin ve çevrelerinin de etkisi vardır. Daha serbest bir ortamın yaşandığı Meşrutiyetken sonra eser veren Servetifünun sanatçılarının; genel özelliklerini korumaları, çizgilerini büyük ölçüde değiştirmemeleri sanat anlayışlarının şekillenmesinde karakterlerinin önemli etkisinin olduğunu göstermektedir.
Tanzimat sanatçıları; sosyal konumları bakımından genelde yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişki içinde bulunmuşlardır. Servetifünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır. Halit Ziya, ticaretle uğraşan bir aileden gelmektedir; Fikret‘in dedesi Anadolulu bir köylüdür, babası bir belediye reisinin yanında kâtiptir; Mehmet Rauf, orta hâlli bir ailenin çocuğudur; Cenap Sahabettin Plevne’de şehit düşmüş bir binbaşının oğludur.
Servetifünun sanatçıları, Abdülhamit’in uyguladığı baskıcı yönetimden çok etkilenerek II. Abdülhamit’ten ve onun yönetiminden nefret etmişlerdir. İstibdat yönetiminin, devleti koruma adına özgürlükleri kısıtlama anlayışı, genç sanatçıların ruhunda önemli yaralar açmış ve onları bunalıma sürüklemiştir. Bu koşullar altında İstanbul onları bunaltmıştır. Bu bunalımlardan kurtulmak, gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak amacıyla İngilizlerin sömürgesi olan Yeni Zelanda’ya göçmen olarak giderek oraya yerleşme hayalleri kurmuşlar; bunun gerçekleşmeyeceğini anlayınca da arkadaşları olan Hüseyin Kâzım’ın, Manisa’nın Sarıçam köyündeki çiftliğine bir köşk yaparak orada aileler kolonisi hâlinde yaşamak istemişlerdir.