Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
sözcükte anlam sorular – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Tue, 06 Apr 2021 19:06:17 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png sözcükte anlam sorular – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Sözcükte Anlam – Konu Anlatımı https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-konu-anlatimi.html Fri, 28 Feb 2014 20:10:50 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=1634 SÖZCÜKTE ANLAM

                Tek başlarına bir anlamı olan veya bir anlamı olmadığı halde cümle kuruluşuna katkıda bulunan  ses birliğidir.

SÖZCÜKLERDE ANLAM ÖZELLİKLERİ

 

1)        GERÇEK ANLAM : Sözcüğün temel ve yan anlamlarıdır.

 

A)   Temel Anlam  Sözcüğün tek başına düşünüldüğünde akla gelen ilk anlamı ve somut anlamıdır.

 ARKA:   Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı.

  • Evin arkasında küçük bir bahçe var.
  • Okulun arkasında öğrenciler, sigara içerken yakalanmış.
  • Duvarın arkasında pusuya yatmış beni bekliyor.

 

KOL:  İnsan  vücudunun omuz başından parmak uçlarına kadar olan organı.

  • Kış gelince kollarının derisi pul pul olur.
  • Kollarımdaki ağrı kesilmedi.
  • Kollarına jilet atarak kendine ve bedenine zarar veriyor.

 

ÇÖKMEK:  Bulunduğu yüzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak.

  • Kazı çalışmaları nedeniyle yol çökmüş.
  • Yoğun yağışlar yolların çökmesine neden olmuş.
  • Çayın demi çökünce getirirsin değil mi?

  

  EZMEK:   Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassı hale getirmek, biçimini değiştirmek.

  • Tebeşirleri yere atmışlar ve ezmişler.
  • Yerdeki domatesleri ezerek eline ne geçiyor?
  • Küçük çocuğa yemek yapmak için ona bisküviyi çayla karıştırarak eziyor.

 

UYARI:  Bazı sözcüklerin birden fazla temel anlamı olabilir.  (sesteş sözcükler)

PAS:  1.Su içinde ve nemli havada metallerin yüzeyinde  oksitlenme sonucunda oluşan madde.2. Top oyunlarında oyuncularından birinin diğerine topu aktarması.

Pas tutmaz dedikleri bıçak beş ay geçmeden pas tuttu .

Oyuncuların çok pas hatası yapması maçı kaybetmemize neden oldu.

                SAF:  1.Dizi , sıra .  2.  Katıksız, temiz , arı.

Ön safta yer alan askerlerden biri arkadaşlarına kabaca seslendi.

Saf oksijen insana hayat vermez, insanı öldürür.

                KOY:  1. Bir şeyi bir yere bırakmak.  2.  Denizin karaya doğru  yaptığı çıkıntı.

Bütün yükü bir tarafa koy da öyle gel.

Yatların bile giremediği  bu koyu çok seviyorum.

                KARA: 1. Yeryüzünün denizle örtülü olmayan kara parçası.  2.  En koyu renk , siyah.

Aylarca karaya hasret masmavi bir dünyada bunalmışlardı.

  • Kara elbiseler giymişti, yaslıydı besbelli.

 

B)  YAN ANLAM:   Sözcüğün temel anlamıyla  biçimsel veya işlevsel yönden ilişkili  olan yeni anlamıdır.

ARKA: 

1)        Bir şeyin ya da kimsenin sırt durumundaki yüzeyi.

  • Yük taşımaktan arkası ağrımıştı adamın.

2)        Vücut, beden.

  • Arkasındaki giysiler çok eskiymiş.

3)        Otururken sırtın dayandığı yer.

  • Bu sandalyenin arkası çok alçak.

4)        Geri taraf, art, peş.

  • Arkamızdaki araba bizi takip ediyor.

 

KOL: 

1)        Üst giyeceklerin kola gelen kısmı.

  • Kazağın bir kolu kaldı , o da örülünce  kazak tamam demektir.

2)        Bazı aletlerin sapı, bazı makinelerde çekilen veya çevrilen manivela.

  • Kapıyı kolundan tutarak kapat, lütfen çarpma.

3)        Büyük bir akarsu ile birleşen küçük akarsu

  • Seyhan’ın bir kolu Çakıt, iki yüz kilometre öteden çıkar ve Seyhan’la  burada birleşir.

 

 

 

 

ÇÖKMEK:

1)        Üzerinde bulunduğu yere yığılmak.

  • Depremde binlerce ev çöktü.

2)        Çömelmek.

  • Çocuk , annesinin yanına  çöktü.

EZMEK: 

1)        Başka  bir şeyin üstünden geçmek, onu çiğnemek.

  • Burada  trenlerin hayvanları ezmesi çok olağan bir durumdur.

 

2)   MECAZ ANLAM :     Sözcüğün temel anlamıyla doğrudan örtüşmeyen, yani gerçek anlamından koparak       cümle içinde kazandığı  yeni anlamdır.

ARKA:   Koruyucu, kayırıcı , iltimasçı.

  • Bu işe girmek için sağlam bir arka gerek.

 

KOL:   Himaye , koruma.

  • Kimseye muhtaç olmadı , yoksullara kol kanat gerdi

ÇÖKMEK:  Yoğun bir biçimde hissetmek.

  • Onun yokluğu külçe gibi çöktü içime.

TABAN:  Cesaret, yüreklilik.

  •  Onun gibi tabansız biri nasıl olmuş da kaçmamış?

EZMEK: 

1)        Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak  yormak.

  • Çok çalışıyorum , bu yoğun  tempo eziyor beni.

2)        Yenmek , sindirmek.

  • Milli takım buraya gelene kadar tüm rakiplerini ezdi.

TEMEL , YAN VE MECAZ ANLAMLA İLGİLİ ÖRNEKLER

GÖZ:

  •  Soğan gözlerimi  sulandırdı.  (Temel)
    • Suyun gözü  tıkanmış.  (Yan)
    • Masanın gözlerini boşaltır mısın?  (Yan)
    • Yaptıklarınla insanların gözlerine batıyorsun.  (Mecaz)

AĞIZ:

  •  Bütün bebekler buldukları şeyleri ağızlarına alırlar.  (Temel)
  • Sizi yolunda  ağzında otobüsle bekliyorum.  (Yan)
  • Çuvalın ağzını tutar mısın ?   (Yan )
  • Düzgün konuş, lütfen ağzını bozma.  (Mecaz)

DAMAR:

  • Babamın damar tıkanıklığı problemi halen devam ediyor. (Temel)
  • Köyün yakınlarında  zengin bir altın damarı bulundu.  ( Yan)
  • Yine şairlik damarın tuttu, döktürüyorsun .

ERİMEK:

  •  Sokakların buzları eridi.   (Temel)
  • Pantolonun dizleri iyice erimişti.  (Yan)
  • Kocaman adam utancından eridi.  (Mecaz)

 

3)  TERİM ANLAM:   Bilim, sanat, meslek, spor dallarıyla ilgili kavramları  karşılayan sözcükler  terim anlamlıdır. Kimi sözcükler  temel anlamlarıyla  kimileriyse yan anlamlarıyla terimdir.

  • Sıcaklık enleme göre değişir.  (Coğrafya terimi)
  • Anadolu’dan iki fay hattı geçiyor.  ( Jeoloji terimi)
  • Hakim ifademi dosyadan okudu.   ( Hukuk  terimi)
  • Oyunun ikinci perdesini  ancak yetiştik. ( Tiyatro  terimi)
  • Bir sözcüğün kökünü ve eklerini ayırmak  dikkat  ister.  ( Dilbilgisi  terimleri)

Örnekler:

  • Açı, üs, kök, pay, payda, yükseklik   (Matematik)
  • Atom , bileşik, element,  nötron   (Kimya)
  • Mısra, kafiye, beyit, redif    (Edebiyat)
  • Penaltı, köşe atışı, gol ,korner   (Futbol)

UYARI:    Terim anlamlı  sözcükler, farklı bir anlam kazanarak cümlede terim olmaktan çıkabilirler.

  • Evin perdesi  oldukça  eskimiş.
  • Çiçeği dikerken kökünü zedelememelisin.
  • Benim açımdan
    bunun bir sakıncası yok.

 

B) SÖZCÜKLERDE ANLAM OLAYLARI

1) AD AKTARMASI (MECAZ-I MÜRSEL ) :  Aralarında bir benzerlik olmaksızın, bir varlığın adının değişik ilgiler kurarak başka bir varlığın adının yerine kullanılmasıdır.Bir varlığın adının başka bir varlığın adını çağrıştırması da diyebiliriz.

  • Soba ne güzel yanıyor.
  • Bu masa kurumun en etkili görevlerini yerine getirir.
  • Evde tencere kaynamıyor ki sizi doyurayım.
  • Tüp bitmiş olmalı ki ocak yanmıyor.
  • Ben iki şiş yiyeyim; ama yağılı olmasın.
  • İki tabağın üzerine daha ne yiyeyim.
  • Uçak  14.30’da Ankara’ya inecek, yetişmek lazım.
  • Maceralı bir yolculuktan sonra gemimiz İstanbul’a yanaştı.
  • Bugün sinemaya gideceğini evin bilmesini istemiyormuş.
  • Bütün okul bu olayın nasıl biteceğini bilmiyordu.
  • Sınıf yine sınavda başarısız olmuş.
  • Türkiye, Irak’a asker gönderme olayına kayıtsız kalamaz.
  • Usta kalemlerimiz yorumlarıyla okurları aydınlatmalı.
  • Sana kırmızının yakıştığını daha önce söylemiş miydim?
  • Marmara’da her yelken

Uçar gibi neşeli.    (1995/ÖSS)

 

2) DEYİM AKTARMASI Aralarında benzerlik ilgisinden yararlanarak bir varlığın adının bir başka varlık için  de kullanılmasıdır.

a)  İnsana ait unsur  ve özelliklerin doğaya aktarılması:

 Organ adlarıyla gerçekleştirilenler:

  • Bu dolabın gözlerini kim karıştırdı.
  • Oteli Palandöken dağının eteklerine kurmuşlar.
  • Masanın ayağı elimde kaldı.
  • Kayığın burnu suları yara yara ilerliyordu.
  • Bu dağın başından kar eksik olmaz.
  • Kilidin dili yine içinde kalmış.
  • Sobanın dirseği yine oynamış.
  • Az önce boğazdan bir gemi  geçti.
  • Kel bir tepeden ovayı seyrettik.
  • Koşardık seninle soluk soluğa

Varırdık  çıkrığı yok kör bir kuyuya

  • Yolun ağzını eşkiyalar tutmuş, yine haraç alacaklar.
  • Ayakkabımın burnu aşınmış, ne yapmalı bilmiyorum.
  • Dağın sırtına güneşin batışını seyretmeli ki insan huzur bulmalı hayattan.
  • Tarağın dişleri çok sert olunca  adamın kafası ağrıyor.
  • Kapının kolu tutup gelene geçene yol vermiyor.

Kişileştirme yoluyla gerçekleştirilenler:    İnsan dışındaki varlıkların konuşturulması , düşündürülmesi, hareket ettirilmesi.

  • Bulutların gözyaşlarını kim dindirecek?
  • Tekerlekler yola bir şeyler anlatıyor.
  • Yıllar yorgun , ben yorgun…
  • Düşünen kayalar mahzundur sandım.
  • Ne zaman yalnız kalsam duvarların ne iyi bir dost olduğunu düşünürüm.
  • Ninniler söyler şu serin dere.
  • Martılar, özgürlük şarkıları söylüyor dışarıda.
  • Çiçeklerin keyfini kaçıran rüzgar, akşama doğru hafiflemişti.
  • Yorgun tarih insanlığa mal olmuş yorgun bedenleri sayarken ortalığı  hüzün kaplamıştı.

b) Doğaya ait unsur ve özelliklerin insana aktarılması:

  • Bu piyasada ondan daha tilki bir esnaf yok.
  • Çok olgun bir insan; çevresinde de sevilir ve sayılır.
  • Bu odunla parçasıyla bir arada kalmaya nasıl tahammül edebiliyorsun ?
  • Koçum benim , hiç zayıfın yok ha!
  • O bu sınıfın şakşağıdır.
  • Bu işi o süt kuzusunun yapamayacağı belliydi zaten.
  • Senin gibi çiğ insanlarla çok karşılaştım.
  • Ayının biri ayağıma bastı.
  • Nasılsın aslanım, işler nasıl gidiyor?
  • Böyle bir aslanı, üç beş çakala yem etmem.
  • Kızımız büyüyecek, yuvadan uçup gidecek.
  • Senin gibi pişkin bir adam hayatımda rastlamadım.

c)  Duyularla ilgili kavramlar arasında aktarma:  Bir duyuyla ilgili sözcüğün , bir başka bir duyuyla ilgili kullanılmasıdır.

  • Ayağı sıkışan çocuk acı bir çığlık attı.
  • Annem, her sabah beni o yumuşak sesiyle uyandırır.
  • Tatlı gülüş pek yaraşır, gözleri ömre bedel.
  • Sesinin rengi kısa sürede onu üne kavuşturdu.
  • Dostun bir acı sözü yaralar beni.
  • Sert bir konuşması vardı onun.
  • Şişeyi açınca ortalığı keskin bir koku kapladı.
  • Adana’nın  keskin şalgamını hiçbir yerde bulamazsın.
  • Evin dekorasyonunda sıcak renkleri kullanmak benim fikrimdi.
  • Tatlı yiyelim , tatlı konuşalım.
  • Havayı keskin bir kömür koku kaplardı.

3) SOMUTLAŞTIRMA:  Anlatılmak  isteneni daha  etkili kılmak, görünür hale getirmek için somut anlamlı sözcükleri kullanarak soyut bir durumu anlatmaktır. Somut anlamlı bir sözcüğün soyut anlamlı kullanılmasıdır.

  • Beni bu konuda yüreklendirdiniz.
  • Bu makama gelinceye kadar çok ezildim.
  • Annelerin sevgisi çocukları bir yorgan gibi sarar.
  • Ağzınla kuş tutsan beni ikna edemezsin.
  • Boşuna uğraşıyorsun, akıntıya kürek çekmek nafiledir.
  • Bu yaştan sonra ona bir şey kazandıramazsın, ağaç yaşken eğilir.
  • Sen gidince kolum kanadım  kırıldı.
  • Hasret ateşiyle yanar yüreğim.
  • Golcülerimiz, rakip takımın defansını hallaç pamuğu gibi attılar.
  • Mustafa, her işini kılı kırk yararcasına yapar.
  • Topun ağzındasın, dikkatli ol.
  • O kadar çok üsteledin ki iki ayağımızı bir pabuca soktun.
  • Yangına körükle gitmek de senin üstüne yok gibi.

 

4) DOLAYLAMA:    Genellikle tek sözcükle anlatılabilecek bir varlık  ya da  kavramı birden çok sözcükte  anlatmaya denir.

  • Bizim futbolcu  meşin yuvarlağı kalecinin sağından kaleye yolladı.
  • Beyaz perdeye emek vermiş bir dostumuzdur.
  • Zavallı çocukcağız, bu yaşta ince hastalığa yakalanmış.
  • Kadın :  “ Evimin direğini  kaybettim.”   diye  ağlıyordu.
  • Ege’nin incisi , bu yıl yine cıvıl cıvıldı.
  • Bugün Türkiye’nin kalbi önemli bir toplantıya ev sahipliği yapıyor.
  • Mevlana diyarını gezmeyen varsa mutlaka gezmeli.
  • Tahıl  ambarımız bu yıl gerekli üretimi yapamadı

 

 

C) SÖZCÜKLERDE ANLAM İLİŞKİSİ:

1) EŞANALAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER:  Yazılışları farklı , anlamları aynı olan sözcüklerdir.

  • Bazı kelimelerin  manası cümleden çıkarılabilir.
  • Kimi sözcüklerin anlamı tümceden çıkarılabilir.
  • Hatıraları geçmişi unutmasına  imkan vermiyor.
  • Anıları maziyi unutmasına olanak vermiyor.
  • Kansızlık — anemi
  • Deprem — zelzele
  • Öykü —  hikaye
  • Tanık— şahit
  • Eylem — fiil
  • Sıfat — önad
  • Görev — vazife
  • Öğretmen — muallim
  • Zamir—adıl
  • Eser— yapıt
  • Ak — beyaz
  • Sağlık— sıhhat
  • Bilgin— alim
  • Üzüntü— keder
  • Kara—siyah
  • Bilim—ilim

 

UYARI:  Sözcüklerin eşanlamlısı kullanıldıkları  cümledeki anlamlarına göre farklılaşabilir.

  • Bu yıl tarladan bol ürün alacağız.
  • Kara gündür , gelir geçer.
  • Bu işi yüzünün akıyla  başardı.

 

2) KARŞIT  (ZIT)ANLAMLI:  Anlamca birbirine ters düşen birbiriyle çelişen sözcüklerdir.

  • Eşeğin kuyruğunu kalabalık kesme; kimi kalabalık der, kimi kısa der.
  • Gök ağlamayınca  yer gülmez.
  • Eski dost, düşman olmaz ; yenisinden vefa gelmez.
  • Akşamın hayrı , sabahın şerrinden yeğdir.
  • Var git ölüm, bir zaman sonra yine gel.
  • Bilmiyorum ne haldeyim.

Gidiyorum gündüz gece.

  • Hatırıma geldikçe ağlarım gülüştüklerimiz.
  • Küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarmasını  bilen bir çocuktu.
  • Azdan az alırız, çoktan çok alırız.
  • Doğru konulara yanlış zamanda değinmek bize zarar verir.
  • Bizim oralarda güzeli, söyletirler, çirkin ağlatırlar.
  • İleri teknolojilerle geride kalabilir misiniz?
  • Uzağı yakın ederdi sevgilinin yolladığı mektuplar.
  • Senin böyle davranman bizim kolay işimizi zorlaştırıyor.
  • Kötü akraba , iyi yabancıdan daha evladır.

 

3) EŞSESLİLİK (SESTEŞLİK): Söylenişleri aynı anlamları farklı olan sözcüklerdir.

  • Ne var yani benim de kolumda  ben var.
  • Rengi çok soluk.
  • Her soluk alışta seni hatırlatırım.
  • İçime bir kurt düştü  gece gündüz yer beni.
  • Yüzümdeki çizgilerin neden çok derinleştiğini anlayamadın mı?
  • Bir gül verdim, ne olur sen de bir gülüver.
  • Dilim seni,  dilim dilim dileyim ; başıma ne gelirse senden bileyim .
  • Bağlar gazelini dökmüş, hazan mı geldi.
  • Böyle  serin bir havada bahçeye bir kilim serip oturmak lazım.
  • Bir ayı gördüm, hemen dağdan indim.
  • Yardan düştüğümde kafatasım yarılmış.

UYARI:  Aralarında yan anlam bağı bulunan sözcüklerde sesteşlik ilgisi bulunmaz.

  • Çay kenarında kadınlar mola verip çay içmişler.
  • Konya yolu Pozantı’dan geçer.
  • Bu soruyu çözmenin iki yolu var.
  • Cevdet sinirinden saçlarından yoldu.

 

UYARI:  Aralarındaki tek fark düzeltme imi olan sözcükler sesteş olarak kabul edilmezler.

  • Adet…………. Adet
  • Hala…………..hala
  • Aşık…………..aşık
  • Alem………….alem
  • Kar……………kar

 

4) SOMUT VE SOYUT ANLAMLILIK

SOMUT: Beş duyu  organının herhangi biriyle algılanabilen varlıkların adıdır.

  • Çığlık, ses, görüntü, patlama, acı, ekşi, tatlı, tuzlu, sıcak, soğuk, hava, rüzgar, mikrop…

 

SOYUT:  Beş duyu  organının herhangi biriyle algılanamayan  varlıkların ve kavramların adıdır.

  • Sevgi, nefret, kin , heyecan , Allah, ruh, melek, şeytan, mutluluk, korku…

 

Yaşlı bir kadın çadırın önünde ağlıyordu.

Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı.

Sevgiler paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler paylaşıldıkça azalır.

 

NOT:  Gerçekte  somut anlamlı bir sözcük cümle içerisinde kullanımına göre soyut anlam kazanabilir.

  • O, yüreksizden bahsetme, sinir oluyorum.
  • Kalpsiz adamın biriydi ki dostları da onu böyle bilir.
  • Babası oldukça sıcak bir insandı.
  • Acılarını  onunla paylaşabilirsin.

 

5) NİTELİK VE NİCELİK:

NİTELİK: Ölçülemeyen, sayılamayan , kişiden kişiye değişen durumlardır.

NİCELİK:   Ölçülebilen, sayılabilen ve herkes için aynı olan durumlardır.

  • İri, siyah gözleriyle karşıdan gelenleri süzüyordu.
  • Atilla İlhan, Türk siyaset hayatına çok önemli değerleri kabul ettirmiştir.
  • Son eserine yeni yazdığı 35 şiirini koymuş.
  • Son dönem Türk Edebiyatı’nı iyi değerlendirmek gerekir.
  • Nazım Hikmet, kişileri  şiirlerine çok iyi yerleştirmiş.
  • Romanlarındaki yavanlık üslubunu sıradanlaştırıyor .
  • İyi para kazanmak için bütün bu sıkıntılara katlanıyorum.
  • Çok yeni bir imaja sahip olmalıyız.
  • Tiyatroda bu sene  otuz üç oyun sahneye konmuş.
  • Yeni kasetini çıkarmak için uğraşıyormuş.
  • Siyah renkli ayakkabımı nereye koydun?
  • Büyük lokma ye; ama büyük söz  söyleme.
  • Çok güzel bir oyun sergiledi bizimkiler.

 

 

6) GENEL VE ÖZEL ANLAMLILIK:  Söylendiğinde  o türün tümünü karşılayan sözcükler genel, sadece bir tekini  veya bir bölümünü karşılayan sözcükler özel anlamlı sözcüklerdir.

  • Bu kitabı diğerlerinden daha çok sevdim.
  • Kitap insanı olgunlaştıran bir vasıtadır.
  • Bu çiçek annemin bana armağanıdır.
  • Çiçekler dalında  daha güzeldir.
  • Tanzimat’ın edebiyatımıza  katkısı çok büyüktür.
  • Namık Kemal, romanda yeni açılımları yakalamıştır.
  • Bilgisayar, son dönemin en büyük yenilik arasındaki yerini aldı.
  • Bilgisayarıma çok yeni oyunları yüklemek istemiyorum.

 

7) YANSIMA SÖZCÜKLER:  Doğada canlı cansız var olan varlıkların seslerini taklit yoluyla oluşan seslere denir. Bunların bir anlamı yoktur. Bunlar isim kökü olarak kabul  edilir.

  • Kuzuların melemesini özledim.
  • Çocuk arabasının düdükleri bozuldu.
  • Adam çok horluyormuş.
  • Suyun şırıltısı insana huzur veriyor.
  • Açlıktan karnım gurulduyor.
  • Suratına tükürsem , yağmur yağıyor zannedecek.
  • Dolap gıcırtısı dişlerime zarar veriyor.

 

 

]]>
Sözcükte Anlam – 19 https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-19.html Fri, 14 Feb 2014 23:10:04 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5440 SÖZCÜKTE ANLAM-19

1. O, sık sık, emekliler lokaline gidip dostlarıyla buluşan bir şairdi. Anılarıyla yaşıyordu; ama anılarının altında ezilmemiş, günüyle arasındaki bağlarını kesmemişti. Birçok sanatçının yaptığı gibi, bütünüyle geçmişe gömülmemişti.

Bu   parçada  altı  çizili sözle anlatılmak  istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yaşadığı olumsuz olayları görmezden gelmek

B)  Geçmişin sadece ders alınacak yönleriyle ilgilenmek

C) Geçmişte yaşadıklarının etkisinde kalıp yaşadığı dönemden kopmamak

D)  Başından geçenleri yakın çevresiyle paylaşmak

E)  Dostlarına, fırsat buldukça geçmişe ait güzellikleri anlatmak

 

2. Bir öykü veya roman, ancak okuyucusunun isteklerine kulak verirse kalıcı olur. Okur, “ben” sesinin çok çıktığı yapıtlarda, kendine barınacak yer bulamaz.

Bu parçada geçen “ben sesinin çok çıkması” sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Olayların birinci tekil kişi tarafından anlatıldığı

B)  Yazarın, sürekli kendi düşünce ve duygularından söz ettiği

C)  Yapıtın, toplumsal sorunlara çözümler sunduğu

D)  Yazarın,  gördüklerini,   kendi   duygularını  katarak anlattığı

E)  Yazarın, insanların ortak duygu ve düşüncelerini dile getirdiği

 

3. Bir öyküde bazen ilk cümle, ilk paragraf çok önemlidir. Yazarını çok iyi tanıyan bir okur, yazarın kim olduğunu, söyleyişteki işaretlerden çıkarır kolayca. Yapıtın kapağına bakmaya bile gerek duymaz.

Bu parçada geçen “yazarın kim olduğunu, söyleyiş­teki işaretlerden çıkarmak” sözüyle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yazarın yaşamıyla ilgili bütün ayrıntıları bilmek

B)  Yazarın kişisel özelliklerini göz önünde bulundurmak

C)Aynı konuları, hep aynı biçimlerle anlatan yazarla­rın yapıtlarını okumamak

D)Üslup özelliklerinde değişiklik yapamayan yazarla­rın yapıtlarından zevk almamak

E)Bir yapıtın anlatım özelliklerinden yola çıkarak ya­zarını tanımak

 

4. Öykücünün doğallığına müdahale edebilecek türden birçok unsur vardır: Bunların başında eleştirmenin öv­güsü gelir. Sonra ödüller ve onun öykücülüğü hakkın­da oluşmuş genel yargılar da vardır. Bunların hepsi sanatçıyı motive eder. Yalnız, bütün bunlar, öykücü­nün yazacakları için bir sipariş anlamına gelmemelidir.

Bu parçadaki altı çizili bölümle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Ödüllerin maddi değerlerinden çok manevi değer­lerini dikkate almak

B)  Yazarlıkta maddi kaygı taşımamak

C)  Eleştirmenlerin söylediklerini ölçüt kabul etmemek

D)  Okurun isteklerini göz ardı etmemek

E)  Başkalarının istekleri doğrultusunda öykü yazma­mak

5.Üniversitelerin edebiyat bölümlerindeki öğretim gö­revlilerinin edebiyatla ilgili düşüncelerini, ne dergiler­de görebiliyoruz ne de kitaplarda. Onların bu düşün­celeri, sınıfın dışına çıkamıyor.

Bu parçada “düşüncelerin sınıfın dışına çıkamaması” sözüyle öğretim görevlileriyle ilgili olarak anlatıl­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Bilgilerini öğrencilere uygun bir düzeyde aktardık­ları

B)  Bilimsel düşünceleri, akademik olmayan yayımlar­da yayımlamayı küçümsedikleri

C)  Edebiyatla ilgili düşüncelerini dersler dışında orta­ya koyamadıkları

D)  Düşüncelerini başkalarıyla paylaşmaktan çekindik­leri

E)  Edebiyat araştırmalarında belli konuların dışına çı­kamadıkları

 

6.   Şiir yazabilmek ustalık gerektirir. Zengin bir malzeme kötü şairin elinde berbat olup gider, tıpkı güzel bir kumaşın kötü bir terzi elinde elbise olamayacağı gibi.

Bu parçada “güzel bir kumaşın kötü bir terzi elinde elbise olamaması” sözüyle şiirle ilgili olarak anlatıl­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Konu seçiminin, şiirde güzelliği sağlayan en önem­li unsur olduğu

B)  Şiirin duygularla değil sözcüklerle yazıldığı

C)  Şiirde her zaman güzelliklerin anlatılması gerektiği

D)Yetkin olmayan şairin iyi bir konuyu bile şiire dö­nüştürmeyeceği

E)  Bir şiirde kalıcılığı sağlamanın biçim ve içerik uyu­muna bağlı olduğu

 

7.       Dil bilinci olan hiçbir ozan, yabancı sözcüklerin albe­nisine kapılıp dilini yamalı bohçava çevirmek istemez.

Bu cümlede altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Etkileyici olmak için süslü bir anlatıma başvurmak

B)  Türkçe olmayan gösterişli sözcükleri kullanarak uyumsuz bir anlatım oluşturmak

C)  Yabancı sözcükleri dilimizin özelliklerine uyarla­maya çalışmak

D)  Yabancı sözcükleri Türkçe dilbilgisi kurallarına uymayacak biçimlerde yazmak

E)  Kendi dilini yetersiz görüp yabancı sözcüklere ya­pıtlarında yer vermek

 

8.       İki yıl önce aramızdan sessiz sedasız ayrılan bu sanat­çının dostları tarafından uzun çabalar sonunda oluştu­rulan bu kitap, durgun yazın ortamımızda güçlü bir dalgalanma oluşturacak gibi görünüyor.

Bu cümlede geçen “güçlü bir dalgalanma oluşturmak” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerin hangi­sinde vardır?

A)  Bir zamanlar romanlarını zevkle okuduğum bu ya­zarların yapıtlarından artık aynı tadı alamıyorum.

B)  Edebiyat dergilerinin sayısının iyice azaldığı günü­müzde yeni çıkan bu dergi, edebiyatımızı tekrar canlandıracak.

C)  Denemelerinde gündelik hayatın sıradan denebile­cek olaylarının yanında belli bir okur kitlesinin ilgisini çekecek konuları da işler.

D)  Nitelikli okur kitlesinin günden güne artması, ede­biyatımız için çok sevindirici bir durum.

E)  Her geçen gün okur sayısını artıran bu yazarın ya­pıtlarında, uzun zamandır aradığınız söyleyiş gü­zelliğini bulabileceksiniz.

 

9.       Ben, bir şiir okuru olarak hep yeninin peşinde oldum. Bir şiiri okuduğumda, onda başka şiirlerle söyleyiş ak­rabalığı gördüm mü hemen bırakırım o şiiri. Bu, genç bir şairin şiiri bile olsa fark etmez benim için.

Bu parçada “başka şiirlerle söyleyiş akrabalığı taşı­mak” sözüyle, şiirle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özgün bir anlatımdan uzak olmak

B)  Sıkça işlenen konulara yer vermek

C)  Eski şiir kalıplarını yeniden canlandırmak

D)  Şiir türlerinin arasındaki sınırları kaldırmak

E)  Genç şairlere karşı hoşgörülü olmamak

 

10. Dergimizin imza yelpazesini mümkün olduğunca yet­kin ve geniş tutmava gayret ediyoruz. Okurlarımıza her ay ülkenin değişik kalemlerinden tatlar sunmaya çalı­şıyoruz.

Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Tanınmamış ancak yetenekli yazar ve şairleri ede­biyata kazandırmak

B)  Sadece geniş okur kitlelerine sahip sanatçılarla çalışmak

C)  Özgün anlatıma sahip olan yazarları genç yazarlar­la buluşturmak

D)  Edebiyat çevrelerinde tanınmış, deneyimli yazar­lara öncelik tanımak

E)  Yazar kadrosunda hem usta hem de çeşitli sanat­çılara yer vermek

 

11. Nedense bu eleştirmenimiz uçakla gidilecek yere kağ­nı ile gitmeye kalkıyor. Başkalarının iki üç sayfada an­lattığını, onlarca sayfada ancak anlatabiliyor. Gerçek bir kalem işçisi olmadığı, daha ilk cümlelerden anla­şılıyor.

Bu parçada “uçakla gidilecek yere kağnıyla gitmeye kalkmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A)  Az sözle çok şey anlatmak

B)  Kılı kırk yararcasına titizlenmek

C)  Sözü gereğinden çok uzatmak

D)  Anlaşılmaz bir dil kullanmak

E)  Özensiz cümleler kurmak

 

12. Sanatçı, kendisini geliştirmek için eleştirileri dikkate almalıdır. Ancak sanatının dümenini eleştirmenlere kaptırırsa, kısa zamanda kendisi olmaktan çıkacağını ve unutulacağını da bilmelidir.

Bu parçada “sanatının dümenini eleştirmenlere kap­tırmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yapıt ortaya koyarken eleştirmenlerin düşünceleri­ni dikkate almamak

B)  Sanatına yönelik eleştirileri kabul etmemek

C)  Sanat çizgisini sık sık değiştirmek

D)  Sanat anlayışını, eleştirmenlerin yönlendirmesine göre düzenlemek

E)  Sanat kaygısı gütmeden yapıt verdiğinden, çok eleştirilmek

cevaplar

1-C         

2-B         

3-E         

4-E

5-C         

6-D        

7-B         

8-B

9-A        

10-E       

11-C      

12-D

 

 

]]>
Sözcükte Anlam – 23 https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-23.html Wed, 12 Feb 2014 12:50:58 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=19261 SÖZCÜKTE ANLAM – 23

1. Aşağıdakilerin hangisinde “sürmek” sözcü­ğünün verilen anlamı ile kullanımı birbirine uymamaktadır?

A)     Uzatmak, ileri doğru itmek.

Lütfen, ürünlere el sürme­yiniz.

B)      Bir malı satışa sunmak.

Yeni sezon ürünleri firma­mız piyasaya sürdü.

C)      Ceza olarak bir başka yer veya ülkeye göndermek.

Kırım Türklerini Sibirya’ya sürmüşlerdi.

D)     Zaman almak.

Hastanede her hastanın ziyareti yarım saat sürmüştü.

E)      Önüne katıp götürmek.

Koyun ve keçileri otlağa sürdü.

 

  1. 2.            I.     Ahmet, ikide bir seni soruyor.

II.    Mehmet, arada bir bize uğra, diyor.

III.   Gül, buraya kırk yılda bir uğruyor.

IV.   Ayşe’nin dersten başını kaldırdığını binde bir görürsün.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangi-sindeki altı çizili sözler anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.       B) I. ve III.       

C) I. ve IV.      D) II. ve III.         

E) III. ve IV.

 

3. Türk tarihi, gölgede kalmış pek çok kahraman­la doludur.

Bu cümlede geçen “gölgede kalmak” sözü­nün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A)     Birçok kahramanımız kendi çağlarında dünyayı titretmiştir.

B)      Bazı sanatçılar, hak ettikleri ödüle bir türlü ulaşamazlar.

C)      Zaman içinde birçok değer, gün ışığına çı­kacaktır.

D)     Unutulmuşluğun tozlu raflarında çok insan yaşar.

E)      Zamana dayanabilen, klasik olmayı hak et­miştir.

 

 

4. Anlatımı daha anlaşılır kılmak için soyut anlam­lı sözcüklerin somut sözcüklerle karşılanması­na “somutlama” denir.

Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde somutlamaya başvurulmuştur?

A)     Bilsen ne haldeyim ruhumun yaraları kanar.

B)      Canı candan farklı bilme ne olur

C)      Öyle yalnızım ki bu yıkık yerde

D)     Gölgem bile bedenimden uzak

E)      Kalem kaşlarını çatma ne olur

 

5. Ahmet Mithat Efendi, Ömer Seyfettin ve Halide Edip Adıvar —-yazdıkları için eserlerinde—–ve anlatım bozukluklarına rastlanır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangilerinin getirilmeleri en uygundur?

A)   çala kalem – yazım yanlışları

B)   ustaca – noktalama hataları

C)   gelişigüzel – özgün anlatımlara

D)   özensizce – toplumsal konulara

E)   içtenlikle – sosyal eleştirilere

 

 

6. Aşağıdakilerin hangisinde ikinci cümle bi­rinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?

A)     Çalımından geçilmiyor.

Onun kurumundan, büyülenmesinden ya­nına yaklaşamıyoruz.

B)      Eline geçen parayı çarçur etti.

Servetini gereksiz yerlere harcayarak bitirdi.

C)      O, çizmeden yukarı hiç çıkmaz.

Hiçbir zaman uzmanı olduğu alanla ilgilen­mez.

D)     Bizim de çorbada tuzumuz bulunsun, diyor.

Bu işte küçük de olsa bizim de bir katkımız olsun.

E)      Yapacağımız iş çöpsüz üzüm.

Hiçbir pürüzle karşılaşmadan çok kârlı bir alışveriş yaptık.

 

7. Okuyup yazmanın halk arasında yayılması ve buna bağlı olarak okuyucu sayısının — yazı dünyasına bulaşan bir hastalık var. Bu hastalık, hayalin bütün bahçelerine yayılmakta ve — soldurup kurutmaktadır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere getirilebi­lecek en uygun sözler aşağıdakilerden han­gisinde verilmiştir?

A)     artmasına rağmen – bütün çiçekleri

B)      azaldığı için – bütün yaprakları

C)      yükselmesi yüzünden – dalları

D)     çoğalması sebebiyle – ruhlar dünyasını

E)      bilinmemesi – güzel duygular

 

8. “Babamın beni aradığını duyunca ne yapacağı­mı bilemedim.” cümlesinden sonra anlamı pekiştirmek için aşağıdakilerden hangisi ge­tirilmelidir?

A)     Adeta elim ayağıma dolaştı o anda.

B)      Baklayı ağzımdan çıkarıverdim.

C)      Heyecanımı gizlemeye çalıştım.

D)     Geçen yıl olanları hatırladım.

E)      Er geç işin sorumlusu bulunacak, dedim kendi kendime.

 

9.    Ne yapacağını bilmiyordu, iki arada bir derede kalmıştı.

Altı çizili deyimin cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A)     Sorunlara sabırsızca  yaklaştığın  sürece başarılı olamazsın.

B)      Babasından izin almadığı için dışarı çıkıp çıkmama konusunda kararsız kalmıştı.

C)      Bu tabloya her bakışında yüzünde bir çare­sizlik ifadesi belirdi.

D)     Acemi katır kapı önünde yük indirir, sözü­nün ne kadar doğru olduğunu anlamıştı.

E)      Böyle isteksizce hareket etmesi hepimizi çi­leden çıkarmıştı.

 

 

10.  Bir tek sözcükle anlatılabilecek bir kavramı, bir­den çok sözcükle ve kalıplaşmış olarak anlat­maya “dolaylama” denir, Örneğin “kömür” yeri­ne “kara elmas” demek dolaylamadır.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylama yoktur?

A)     Bu yıl bacasız sanayimiz gelir rekoru kırdı.

B)      Batılılar Altın Boynuz’u görmek için İstan­bul’a geliyor.

C)      Fakirleri evlendirmek için mahalle bir araya geldi.

D)     Artık yerli filmler de beyaz perdede seyirci topluyor.

E)      Dünya evine girmek için hazırlık yapıyor.

 

11.  Bir varlığın ya da kavramın ölçülebilir özellikle­rini belirten sözcüklere nicelik bildiren sözcük­ler, durumunu belirtenlere ise nitelik bildiren sözcükler denir.

Buna göre aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisi nicelik bildirmektedir?

A)     Onun şiiri beyaz mecazlarla doludur.

B)      Hep yeni ufuklara yelken açar.

C)      Şimdiye kadar üç şiir kitabı yayımlandı.

D)     Şiirsiz günün hiç olmadığını söyler.

E)      Güzel Türkçesiyle gönül ufkumuzu renklen­dirir.

12.  Yaşlı dünyamızın ciddi biçimde — için daima ateşle ödüllendirilen en yumuşak huylu eşyası herhalde mumdur.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakiler­den hangisi getirilirse cümle diğerlerinden daha farklı bir anlam kazanır?

A)     eziyetlerine sabrettiği

B)      olumsuzluklarına dayandığı

C)      sorunlarına çözüm bulduğu

D)     kahrını çektiği

E)      kötülüklerine katlandığı

 

13.     Eserlerinde ara sıra kendi duygularına da yer verir.

Yukarıdaki ikilemenin yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlenin anlamında bir değişiklik olmaz?

A) ikide bir                               B) zaman zaman

C) ayda yılda bir                      D) seyrek de olsa

E) iyi kötü

 

14. Yaptıkları —- çelişmez, özü sözüne uyar. Ya­şayışı — tamamlar.

Yukarıda boş bırakılan yerlere aşağıdakiler-den hangileri getirilebilir?

A)   kendisiyle – hayallerini

B)   söyledikleriyle – düşüncelerini

C)   gerçeklerle – kendisini

D)   kimseyle – mutluluğunu

E)   doğrularla – gerçekleri

 

15. Bu eser, eskiyle beslenmiş; ama yeniyi arayan bir kafanın ürünüdür. Romancı olarak doğmuş birinin değil, el yordamıyla doğruyu ve gerçek olanı arayan bir düşünürün eseridir.

Yukarıdaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Bilinçsizce araştırma yapmama

B)    Deneme-yanılma yoluyla öğrenmek

C)   Gelişigüzel çalışmalarda bulunmak

D)   İnce eleyip sık dokumak

E)   Çok emek vermek

 

16.          I.    İki testi tokuşunca, biri elbet kırılır.

II.    Keçi geberse de kuyruğunu indirmez.

III.   Islanmışın, yağmurdan korkusu olmaz.

IV. Aş taşınca kepçeye paha olmaz.

Yukarıda verilen atasözlerinin anlamları aşağıdakilerin hangisinde verilmemiştir?

A)    İnatçı kişiye ne yaparsan yap, inadından vazgeçiremezsin.

B)   İki kişi şiddetli bir tartışmaya girmişse, biri elbet üzülür, kaybeder.

C)   Güç koşullarda yetişmiş insan, ne türlü zor­lukla karşılaşırsa karşılaşsın rahattır.

D)   Bir şeyin değeri ona ihtiyaç olduğunda orta­ya çıkar.

E)   Fırsat insanın ayağına hiç beklenmedik bir anda gelir.

 

17.  Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisinin sesteşi yoktur?

A)   Ateşten kızaran bir gül arar da

B)   Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi

C)   Ben sevda yolunun yabancısıyım

D)   Bir bakışın yaz güneşi gibi yakıyor içimi

E)   Olanı biteni baştan başladım yaşamaya

 

18.  Alla Dudayeva’nın anıları geçtiğimiz ay Türkçeye çevrilmişti. Yeni çıkan kitabın ismi “Milyon Birinci”. 450 sayfalık kitap belki de kederden en fazla nasiplenmiş bir ulus olan Çeçenlerin dire­niş öyküsünü birinci ağızdan anlatıyor.

Bu parçadaki altı çizili sözün yerine aşağı­dakilerden hangisi getirilirse parçanın anla­mı değişmez?

A)   huzura çokça ihtiyacı olan bir toplum

B)   büyük acılar çekmiş bir halk

C)   sorunların üstesinden gelmiş bir millet

D)   gerçeklerle kolayca yüzleşebilen bir ulus

E)   zorluklarla mücadele etmekten korkmayan insanlar

 

18.  Alla Dudayeva’nın anıları geçtiğimiz ay Türkçeye çevrilmişti. Yeni çıkan kitabın ismi “Milyon Birinci”. 450 sayfalık kitap belki de kederden en fazla nasiplenmiş bir ulus olan Çeçenlerin dire­niş öyküsünü birinci ağızdan anlatıyor.

Bu parçadaki altı çizili sözün yerine aşağı­dakilerden hangisi getirilirse parçanın anla­mı değişmez?

A)     huzura çokça ihtiyacı olan bir toplum

B)      büyük acılar çekmiş bir halk

C)      sorunların üstesinden gelmiş bir millet

D)     gerçeklerle kolayca yüzleşebilen bir ulus

E)      zorluklarla mücadele etmekten korkmayan insanlar

 

19. Murat Menteş’in hayatı, romanlarındaki hayat­lara benzer ya da o, romanı kendi hayatından aldığı ilhamla yazmıştır. Kitaplarındaki kahramanlarının uzağına hiç düşmeyen, onlar gibi yaşayıp onları yazan Menteş’in karşısına çıkan tek engel parasızlıktır.

Bu parçada geçen “kahramanlarının uzağına hiç düşmemek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Yaşamıyla yazdıkları arasında ortaklıklar bulunmak

B)      Eserlerindeki kahramanları günlük hayat­tan seçmek

C)      Sadece yaşadıklarını yazmanın,  yazarın görevi olduğuna inanmak

D)     Gerçeği, hiç değiştirmeden olduğu gibi ak­tarmak

E)      Kahramanları yalın bir dille ve nesnel bir anlatımla yansıtmak

 

20.     Sözün kuşatmasında geçen çocukluğumun ya­zıyla buluşması, önce dinlediğim masalları anla­tan kitapların keşfiyle başladı. Cenk kitapları, taşbasması halk hikâyeleri… Tek engelim, okuma-yazmaya henüz başlamamış olmamdı. Kitaplardaki resimleri çizmeye başlayınca, bunlar­la yetinmeyip, yazıları da kâğıda yazdığımı anımsıyorum. O şekillerin anlamını çözme der­dim, yazıyı öğrenmenin sonra da okumanın yo­lunu açtı.

Bu parçada geçen “sözün kuşatmasında geç­mek” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Sürekli olarak, sözlü bir kültürün etkisi altın­da bulunmak

B)      Sözlü ifadeleri yazılı ifadelerden üstün tutmak

C)      Sözcüklerin anlam alanlarını olabildiğince genişletmek

D)     Sözcükleri, bilinen anlamlarından uzaklaş­tırmadan kullanmak

E)      Sözlü kültüre ait unsurları yaşatmak

 

21.      Babaları çalışmadığından tüm aile, bu küçük çocuğun eline bakıyordu.

Altı çizili deyimin bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A)     Çaresizlikten dolayı, evdeki tüm eşyaları satmak zorunda kalmıştı.

B)      Yazıhanedeki tüm ayak işlerini bana yaptır­maya çalışıyorlar.

C)      Bu zavallı kardeşler, komşularının yardı­mıyla geçiniyorlardı.

D)     Adam, sabahtan akşama kadar evde hiçbir iş yapmadan oturuyordu.

E)      Kendisine yapılan iyilikleri hiç unutmazdı.

 

22.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz cümleye “güçlükle bir şey yapmak” anlamı katmaktadır?

A)     Hafta sonu, nişanlanmak için, izin alıp Edir­ne’ye gitmişti.

B)      İstediği projeyi gerçekleştirebilmek için fir­madan ona izin çıkmıştı.

C)      Annesinden, arkadaşlarıyla Florya’ya git­mek için izin istedi.

D)     Genel müdürden birkaç günlüğüne izin ko­pararak ailesinin yanına gitti.

E)      Yenisi dikilinceye kadar sivil elbise ile do­laşmasına izin verildi.

 

23. “Şehir hatları vapurları, iskeleden dakikası da­kikasına hareket ederdi.” cümlesine altı çizili sözcüğün kattığı anlam, aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A)     Sabahları erken kalkmayı hiçbir zaman becerememişti.

B)      Bu deniz kıyısına her gece gelir, arkadaşla­rını beklerdi.

C)      Orhan, buluşma yerine tam zamanında gel­mişti.

D)     Toplantıya, son anda bir işi çıktığından ka­tılamamıştı.

E)      Mağazaya, temizlik yapmak için en erken ben gelirdim.

 

24. “Gönül” insanın duygu merkezi demek, yürekteki manevi taraf demektir; ama dilimizde bu sözcüğün anlamı bu kadarcıkla kalmaz: “gönlü çekmek“le(l) bir şeyi istemek; gönül vermek“le(ll)  âşık olmak; gönül koymak“la(lll)  etkileyici olmak; “gönül almak”la (lV)  sevindirmek; “gönül açmak”la”(V) da sıkıntı gidermek anlatılır.

Bu parçada numaralanmış deyimlerden hangisi yanlış açıklanmıştır?

A)l.                        B) II.         

C) lll.                     D) IV.         

E)V.

 

25.          I.    Bunları sana şimdiden söylemek daha doğ­rudur.

II.    Suçlu da olsa o adama bu kadar yüklen­mek doğru değil.

III.   Onunla konuşurken doğru bir anlatım sergileyemedim.

IV.   Adam, şiiri doğru okumayı beceremedi.

V. Otobüs anayola doğru ağır ağır ilerliyor.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangi ikisinde “doğru” sözcüğü aynı anlamda kul­lanılmıştır?

A) I. ve II.                B) I. ve III.          C) II. ve IV.

D) III. ve IV.          E) IV. ve V.

 

CEVAPLAR

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A

E

D

A

A

C

A

A

B

C

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

C

C

B

B

B

E

E

B

A

A

21

22

23

24

25

 

C

D

C

C

A

 

]]>
Sözcükte Anlam – 22 https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-22.html Wed, 12 Feb 2014 12:49:01 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=19258 SÖZCÜKTE ANLAM – 22

 

1.      İnsanca değerler, sadece ülkemizde değil tüm dünyada aşınıyor.

Altı çizili sözcüğün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A)     Günümüz gençliğinde evlenip yuva kurma anlayışı gittikçe önemini yitirmektedir.

B)      Geleneklerimiz, günümüz toplumu için çok da büyük bir anlam ifade etmiyor.

C)      Çocuklarımızın insani değerlerden uzak yetişmemesi için aileler olarak bizler so­rumlu davranmalıyız.

D)     Ne yazık ki bugünün insanı mutluluğu, sa­dece ekonomik refahla bağlantılı görüyor.

E)      Bu yüzyılda yaşadığımız savaşlar, insa­noğlunun ne kadar acımasız olduğunu bize göstermektedir.

 

2.   Ne kadar çalışkan olduğunu karnendeki zayıf­lardan çok iyi anladık.

Yukarıdaki cümlede altı çizili sözcükte aşa­ğıdaki anlam olaylarından hangisi vardır?

A)     Duyular arası aktarım yapılması

B)      Soyut, anlatılması güç bir kavramın somut bir sözcükle anlatılması

C)      İnsana ait niteliklerin, insan dışı varlıklara yüklenmesi

D)     Aralarında ilgi kurulan iki kavramdan zayıf olanın güçlü olana benzetilmesi

E)      Sözcüğün görünürdeki anlamının karşıtını verecek şekilde kullanılması

 

3.      Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi gerçek anlamında kullanılmıştır?

A)     Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum

B)      Erimiş ruhlarımız bir derdin potasında

C)      Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri

D)     Kara gökler kül rengi bulutlarla kaplı

E)      Bana düşmez can vermek, yumuşak bir ku­cakta

 

4.     Aşağıdakilerden hangisinde “için” sözcüğü cümleye “maksadıyla, amacıyla” anlamı kat­mıştır?

A)     İstanbul büyük final için hazırlıklarını yaptı.

B)      Hedefleri için yapamayacağı şey yoktur.

C)      Dünkü davranışı için herkesten özür diledi.

D)     İnsan vatanı için ne yapmaz?

E)      Üniversiteye gidebilmek için her yola baş­vurdu.

 

5.  Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi di­ğerlerine göre daha genel anlamlıdır?

A)     Müşteriler arasında dolaşan garson orada oturanların dikkatini çekmişti.

B)      Arkası bostan olan kocaman bir bahçe için­deki ev uzaktan görülebiliyordu.

C)      Hüznü anlatan bir çiçek olan gül, şairlerin hep ilham kaynağı olmuştur.

D)     Bugün giydiği siyah palto ona ürkütücü bir hava veriyor, çevresinde bulunanlar sağa sola kaçışıyordu.

E)      Teneffüste arkadaşlarının elinde resimli, bol sayfalı bir dergi görmüştü o gün.

 

6. Kişisel kırgınlıkları, kinleri yok sayacak kalite­deki insanları hiç olmazsa sanat dünyasında bulabileceğimi umut ediyorum.

Altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağı­dakilerin hangisinde vardır?

A)     Durup dururken iki arkadaş kavga etmeye başladı.

B)      Neredeyse tüm işleri bitirdik bu akşam.

C)      Dershanedeki öğrenciler ister istemez bu geziye katıldı.

D)     En azından konu tekrarı yaparsak bildikleri­mizi unutmamış oluruz.

E)      Toplantı en kötü ihtimalle saat sekizde biter.

 

7.   Aşağıdaki dizelerin hangisinde kişileştirme yoktur?

A)     Yıllar ağlıyor Elazığ’dan geçerken

B)      Bir kâsedir alev dolu gönlüm

C)      Seni hatırlayan sular coşup köpürdü

D)     Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin

E)      Kuşlar yalnızları sarar şefkatiyle

 

8.  Bazı eleştirmenlerimizin gayretleri sırf eserdeki yanlışlıkları, aksaklıkları bulmak, ortaya koymak içindir. Eserin güzelliklerine, başarısına kör ve sağır kalırlar.

Yukarıdaki parçada “kör ve sağır kalmak” sö­züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Ayrıntıları fark etmemek

B)      Dikkate almamak

C)      Duyarsız kalmamak

D)     Bilinçsiz olmak

E)      Önyargılı davranmak

 

9.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir söz­cük, benzetme amacı olmadan başka bir sözcüğün yerine kullanılmıştır?

A)     Yazarın ruh dünyasını bizlerden rahatlıkla öğrenebilirsiniz.

B)      Her doğan gün, bana yaşama sevinci veriyor.

C)      Internet kullanımı, her geçen gün artmaya başladı.

D)     Bulutların arkasından güneş bize tebessüm ediyordu.

E)      Maçın sonunda Türkiye sokaklara döküldü.

 

10.   Her okuyanı farklı bir limana götürmesi, iyi şiirin en temel özelliğidir.

Yukarıdaki cümlede “farklı bir limana götür­mek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdaki­lerden hangisidir?

A)     Okuyucuyu yönlendirmek

B)      Okuyucuda değişik anlam ve duygular uyandırmak

C)      Okuyucunun sorunlarını çözmek

D)     Okuyucuya güzel bir hayat sunmak

E)      Okuyucunun, eserlerde kendini bulmasını sağlamak

 

11.    Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde “kinayeli” bir söyleyiş vardır?

A)     Dolu bardak su almaz.

B)      Akıl, akıldan üstündür.

C)      Dost ile ye, iç; alışveriş etme.

D)     Kem göz, taşı eritir.

E)      Kurdun merhameti, kuzuyu ağzında taşı­maktır.

 

12. Orta Çağ, hazır düşüncelerin yinelenip durduğu bir dönemdi. Bir şey mi kanıtlanmak isteniyor? O konuda söz sahibi kişilerin görüşlerine baş­vurulurdu. Onların söyledikleri, kafaları kuşatan demir bir çemberdi sanki. İnsanlar kendi soru­nunu bir kez de kendisi düşünmezdi.

Yukarıdaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)        Düşünürleri kendisine öncü görmek

B)        Düşünce özgürlüğüne önem vermek

C)        Başkalarının görüşleriyle kendini sınırlamak

D)       Doğruyu ve yanlışı ayırt edememek

E)        Bir düşünceyi sorgulamak

 

13. Öykülerim, hiçbir zaman rastgele yazılmış ve esinlenmeye bağlı şeyler değildir.

Yukarıdaki altı çizili sözün yerine aşağıdaki­lerden hangisi getirilirse cümlenin anlamı değişir?

A)     üstünkörü

B)      gelişigüzel

C)      baştan savma

D)     alelacele

E)      özensizce

 

14.     Sanatsal yaklaşımlarda toplumun değer yargı­ları, asıl ölçüdür.

Altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağı­dakilerden hangisidir?

A)     Püf noktası

B)      Mihenk taşı

C)      Önemli bir unsur

D)     Temel hedef

E)      Gerçek sebep

 

15.  Bir ressam, resimlerine kendi kişiliğinin boyası­nı vurmalıdır.

Bu cümlede ressamla ilgili olarak aşağıdaki­lerden hangisi vurgulanmaktadır?

A)     Özgünlük

B)      Özlülük

C)      Duygusallık

D)     Akıcılık

E)      Ulusallık

 

16.  Yaşadıklarımıza ulaşmak, onları anlatabilmek, hayatın her yerine sızmaya çalışmak, insan ru­hunu derinlemesine yansıtabilmek… Sanat, bu­dur işte!

Bu cümlede geçen “insan ruhunu derinlemesi­ne yansıtabilmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     İnsanoğlunun ilginç, şaşırtıcı özelliklerini açığa çıkarmak

B)      Kişilerin ortak özelliklerini belirlemeye ça­lışmak

C)      Bireyin ruhsal ve düşünsel zenginliğini an­lamak

D)     İnsanı ve onun davranışlarını öznel bir tu­tumla ele almak

E)      Bireyin iç dünyasını bütün yönleriyle gös­termek

 

17.     Günümüz edebiyat dergilerinde şiirler tek tükyayımlanıyor ne yazık ki!

Bu cümledeki altı çizili sözün cümleye kattı­ğı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A)     Bu sıkıntılı yolculuğun bir an önce bitmesi­ni istiyordu yaşlı adam.

B)      Toplumumuzda önce kendini değil de başka­sını düşünen kişiler yok denecek kadar azaldı.

C)      Okurun ilgisini canlı tutan ve gelecekte de oku­yucu bulabilecek şiirler yayımlamak gerekir.

D)     Güncel sorunları sağlam bir teknikle ele al­mayı düşünmüştü bu kitabında; ama başa­ramadı.

E)      Gönlümü alabilmek için olanları bana tek tek anlatmıştı.

 

18.    Aşağıdaki cümlelerden hangisinde deyim açıklamasıyla birlikte verilmiştir?

A)     Senin bu iyiliğin onun canına minnet, önce­den beri arayıp da bulamadığı bir şey.

B)      Kadıncağız bu çocuklar yüzünden canın­dan bezmişe benziyor.

C)      Dedesinin anlattığı hikâyeleri, her zaman can kulağı ile dinlerdi.

D)     Üzerine titrediği yakınları, onu bu zor gü­nünde can evinden vurdular.

E)      İsmail ile Yusuf’u can ciğer kuzu sarması görmeye alışmıştık artık.

 

19.     Her soruyu “evet” ya da “hayır” diye cevapla­maz. Bazı sorulara “bilmiyorum” bazılarına “belki” gibi karşılıklar verir. Hayatı sadece be­yaz ve siyah renklerle sınırlı değildir; griyi de maviyi de diğer renkleri de aynı ölçüde sever.

Yukarıda geçen “hayatı sadece beyaz ve siyah renklerle sınırlı olmamak” sözüyle anla­tılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Hayata herkesin baktığı pencereden bak­maya çalışmak

B)      Esnek olmak, kendini kesin yargılara hap­setmemek

C)      Kendi kurallarını başkalarının etkisiyle sı­nırlamamak

D)     Olumlu düşünmek, her işin bir çaresi oldu­ğunu savunmak

E)      İnsanların farklı düşünceleri olabileceğini kabullenmek

 

20.  Bu çiçek şiirlerini yazanın iyi bir şair olmadığı açıktı; ancak çiçeklerle sıkı fıkı biri olduğu belli oluyordu.

Bu cümleye “sıkı fıkı olmak” sözünün kattığı anlam, aşağıdaki cümlelerin hangisinde var­dır?

A)     Yusuf’un güzelliği dillere destan olmaya başlamıştı.

B)      Fidanların dalı budağı serpilmeye yüz tuttu.

C)      Çiçekler hakkındaki bilgisi hiç yoktan iyi gö­rünüyordu.

D)     Onun kadar kitaplarla haşir neşir olanı gör­medim.

E)      Hat sanatındaki ustalığı görenlere parmak ısırtıyormuş.

 

21.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “edebiyat” sözcüğü olumsuz bir anlama gelecek biçim­de kullanılmıştır?

A)   Edebiyat dünyamızın seçkin isimlerindendir Tarık Buğra.

B)   Okuma alışkanlığı olmayanlar, edebiyattan yoksun yaşarlar.

C)   Bizim edebiyatımız, Batı edebiyatının geri­sinde değildir.

D)   Lisedeyken edebiyat notları düşük geliyordu.

E)   Edebiyat yapmayı bırakıp asıl konuya gelin.

 

22. “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.” sözü insa­noğlunun bin bir rengi barındıran zengin kişiliği­ni anlatır, öyle olduğu için insanların huyları parmak izlerine benzer.

Bu parçada geçen “insanların huylarının par­mak izlerine benzemesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   İnsanların birbirini tamamlaması

B)   Vücut özelliklerinin, insanın kişiliğinden iz­ler taşıması

C)   İnsanın görüntüsüyle davranışın uyumlu ol­ması

D)   Kimsenin kimseye benzememesi

E)   İnsanların ortak ve farklı yönlerinin olması

 

23.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikileme cümleye “ara vermeden” anlamı katmıştır?

A)   Gide gele memleketin yollarını ezberledik.

B)   Sınav sonuçları, akşam sabah belli olur.

C)   İşi yetiştirmek için gece gündüz çalışıyor.

D)   Çocukların ıvır zıvır ihtiyacı bitmiyor.

E)   İnşaatın sıva işleri hemen hemen tamamlandı.

 

24.  Çoktandır unuttuğumuz geleneklerimizden biri­nin de “sohbet” olduğunu bilmem hiç fark ettiniz mi? Eğer fark etmişseniz bunun, kültürümüzde oluşturduğu erozyonun boyutlarını tahmin et­mekte hiç güçlük çekmezsiniz sanrım.

Bu parçada geçen “erozyonun boyutlarını tah­min etmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağı­dakilerden hangisidir?

A)   Kültür zenginliğimizin farkına varmak

B)   Kaybedilen değerlerin ne olduğunu sezmek

C)   Kökleşmiş geleneklerimizi geleceğe taşımak

D)   Kültürel bozulmaların bize zarar vermeye­ceğini düşünmek

E)   Bozulmaların önüne nasıl set çekileceğini bilmek

 

25.      Edebiyata bir şekilde ucundan kıyısından bula­şıp da edebiyattan yakasını kurtarabilen bir tek tanıdığım yoktur.

Bu cümlede geçen “ucundan kıyısından bu­laşmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıda­kilerden hangisidir?

A)   Planlı programlı hareket etmek

B)   İstemeden kendini kaptırmak

C)   Şöyle böyle ilgilenir olmak

D)   Tiryaki derecesinde tutkun olmak

E)   Başkasının zoruyla katlanmak

 

26.  “Alay” sözcüğü, Türkçede askeri bir terim ol­makla kalmamış, kısa zamanda halk diline aka­rak dilde bir âlem yaratmıştı. Buna göre alay, kalabalık demek, çokluk demektir. Bir alay in­san, bir alay hırdavat ve bir alay cahil gibi ifadeler böyle anlamlandırılmalıdır.

Bu parçada geçen “halk diline akarak dilde bir âlem yaratmak” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Daha geniş halk kitlesine ulaşarak güzel bir hal almak

B)   Halkın dilinde kullanım alanı bularak anlam genişlemesine uğramak

C)   Karşıladığı anlamları halkın da yardımıyla belirgin hâle getirmek

D)   Halkın kullandığı dile ait özellikleri içinde barındırmak

E)   Halka ait deyişlerle bir söyleyiş güzelliğine erişmek

 

27. Türkçe; bir imparatorluk merkezinde, bir impa­ratorluk coğrafyasından akıp gelen seslerle meydana gelmiştir. Bunu meydana getirmek için Türkler, bir taraftan Tuna boylarından ses almış, öte taraftan Afrika ülkelerine yayılmış, Nil suyunun akışından, yani zengin kültürlerden Türkçeye sesler getirmişlerdir.

Bu parçada geçen “zengin kültürlerden Türk­çeye sesler getirmek” sözüyle anlatılmak iste­nen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Türkçe sözcükleri ahenkli kullanmaya özen göstermek

B)   Yabancı dillerin Türkçeyi bozmasına engel olmak

C)   Türkçeyi öteki milletlerin dillerinin, güzel yönleriyle daha da güzelleştirmek

D)   Kültürel etkileşim sonucu meydana gelen diller arasına Türkçeyi de koymak

E)    Başka dillere ait zenginlikleri,  Türkçenin içinde de aramak

 

CEVAPLAR

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A E D E C D B B E B

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A C D B E A B A B D

21

22

23

24

25

26

27

 
E E C B C B C  
                                     

 

]]>
Sözcükte Anlam – 21 https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-21.html Wed, 12 Feb 2014 12:46:37 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=19254 SÖZCÜKTE ANLAM – 21 

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “çakmak” sözcüğünün anlamıyla kullanımı birbirine uymamaktadır?

A)     Kıvılcım ya da alev çıkarmak için sürtmek, ateşlemek.

Geceleyin şimşekler çakıyordu mavi, berrak.

B)     Kabul edileme­yecek bir şeyi kurnazlıkla kabul ettirmek.

Sahte parayı sana çakmışlar.

C)    Farkına varmak, sezmek.

Kendisine bir oyun oynandığını hemen çaktı.

D)    Vurmak.

Sinirlenince tokatı çocu­ğun yüzüne çaktı.

E)     Bir şeyi vura vura sokmak, yerleştirmek.

Sağlam olsun diye ma­saya en kalın çiviyi çaktı.

 

2.             I.     Sanatçılar aynı zamanda kendi kendinin eleştirmenidir.

II.    Sınava yaklaşık olarak otuz gün kaldı.

III.   En azından beni telefonla arayabilirsin.

IV.   Çok zeki, bunun yanında çok da çalışkan bir öğrencidir.

Yukarıdaki altı çizili sözlerden hangileri an­lamca birbirine en yakındır?

A) I. ve III.           B) I. ve IV.          

C) II. ve lll           D) III. ve IV.       

E) ll ve   lll

 

3. Uslu çocuk hep oturan, hiçbir şeye karışmayan çocuk olarak algılanır. Yerinde durmayan, sü­rekli aktif olan çocukların da öyle uslu olmaları istenir. Böylece çocuk bir çeşit sürü psikolojisiyle, etliye sütlüye karışmayan ama aynı zaman­da yaratıcı olamayan bir kişi hâline getirilir.

Yukarıdaki parçada geçen “sürü psikolojisiyle” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Hiçbir işe karışmamak

B)   Özgür davranamamak

C)   Çevrenin isteklerine göre hareket etmek

D)   Başkalarını taklit etmek

E)   Yaratıcı olamamak

 

4. Bir sanat eseri; ortaya çıktığı toplumun sınırını aşıyor, diğer toplumlarda da kabul görüyorsa, insanlar tarafından aynı heyecan ve yaratıcılık­la karşılanabiliyorsa, o zaman gerçek sanat eseridir.

Yukarıdaki cümlede geçen “toplumun sınırını aşmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıda-kilerden hangisidir?

A)    Evrensel olmak

B)   Özgün olmak

C)   Gerçekleri anlatmak

D)   Ulusal değerlerden yararlanmak

E)   Başka uluslardan etkilenmek

 

5. Toplumda onu kimse sevmez; çünkü —

Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümle farklı anlam kazanır?

A)   onun burnu havadadır.

B)   o burnu yere düşse almaz.

C)   burnundan kıl aldırmaz o.

D)   o burnunun ucunu göremez.

E)   burnunun yeli harman savunur.

 

6.             Sesimi alıp da kaybetse rüzgâr

Versem gözlerimi bir sonsuz renge

İçimde bir mahşer uğultusu var.

Ruhumdur çağıran, tenimi cenge .

Yukarıdaki dörtlükte aşağıdakilerden hangi­si yoktur?

A)   Kişileştirme

B)   Somutlama

C)   Abartma

D)   Mecaz anlamlı sözcük

E)   Duyular arası aktarma

 

7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “dolayla­ma” yoktur?

A)   Ay yıldızlı ekip tüm ülkeyi sevindirdi.

B)   Bu yıl takımımız, devler liginde mücadele edecek.

C)   Takıma yeni bir file bekçisi alındı.

D)   Bu mükemmel vuruşla meşin yuvarlak ağ­larla buluştu.

E)   İmparator, takımımızı başarıdan başarıya koşturdu.

 

8. Zamanla insanımızın bencilliğinin, korkaklığı­nın, umursamazlığının arttığını görüyorum. So­kakta birinin çantasını gasp etseler, birini dövseler herkes görmezden geliyor. Herkes gör­medim, duymadım, bilmiyorum diyen üç may­munu oynuyor. Bu da toplumsal bozulmayı be­raberinde getiriyor.

Yukarıda geçen “görmedim, duymadım, bilmiyo­rum diyen üç maymunu oynamak” sözüyle anla­tılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Keyfine aşırı düşkün olmak

B)   Yanlışlıklara ortak olmak

C)   Sorumlulukla sorumsuzluğu çatıştırmak

D)   Sorumluluk almaktan kaçınmak

E)   Olumsuzluklardan kendine pay çıkarmak

 

9. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi karşısın­da verilen anlam veya tutumla uyuşmaz?

A)   İşten artmaz, dişten artar – tutumluluk

B)   Çoğu zarar, azı karar – ölçülülük

C)   Her üzümün dibinde çöpü vardır – kusur

D)   İşini kış tut, yaz çıkarsa bahtına – tedbir

E)   Horozu çok olan köyün sabahı geç olur – tu­tarsızlık

 

10. Düşünce dünyasında değişiklik yapamayanlar, zamana karşı koyamaz.

Altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağı­dakilerden hangisinde vardır?

A)   O sadece yaşadığı çağın duyarlılığına ses­lenen bir yazar olduğundan unutulup git­mişti.

B)   Yetkili memur, şikâyet dilekçesine şöyle bir göz atıp dilekçeyi incelemeden masaya bı­raktı.

C)   Arkadaşının oyunlarına katılmamak için gösterdiği çaba boşa gitmişti.

D)   Sanatçıların, ürün vermekte karşılaştığı güçlükler, onların gelecek nesillere ulaşma­sını engellemez.

E) Çocukluğunda yaşadığı bu ilginç olayı sık sık hatırlar, unutmadığını göstermek için çevresindekilere de anlatırdı.

 

11. İlimizde “gül” le ilgili birçok deyim vardır. (I) İyi babalar, ailelerine gül gibi bakar. (II) Mutlu olan ve geçim sıkıntısı çekmeyen aileler gül gibi ge­çinip gider ve çocuklarını el bebek gül bebek bü­yütürler. (III) Kız çocuklarına güzel olsun diye Güldane, Gülizar, Ayşegül, Gül gibi adlar verir­ler. (IV) Öyle kızlar ki, güldükçe güller açar yüz­lerinde. (V) Ve o güllerin üzerine gül koklanmaz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin han­gisinde “gül” sözcüğü birden çok deyim için­de kullanılmıştır?

A) I.         B)ll.         C)lll.        D) IV.         E) V.

 

12. Araştırmacı, konuyu bütün yönleriyle dinleyici­lere anlattı.

Altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağı­dakilerden hangisinde vardır?

A)   Polisler, kavganın nasıl başladığını ince­den inceye araştırmışlardır.

B)   Akşama kadar boş boş oturdu, üstüne üst­lük gece de arkadaşlarıyla gezmeye çıktı.

C)   Sabahleyin iş yerinden ayrılırken masasını, toplamış olmak için toplamış.

D)   Her ne pahasına olursa olsun suçluları yaka­layıp hâkim önüne çıkarmayı başaracağız.

E)   Bir yıl boyunca sınava hiç ara vermeden çalıştı da başarılı olabildi.

 

13. Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde karşıt an­lamlı sözcükler bir arada kullanılmamıştır?

A)   Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.

B)   Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına.

C)   Güvenme varlığa, düşersin darlığa.

D)   Attan inilip eşeğe binilmez.

E)   Var evi; kuran evi; yok evi, verem evi.

 

14. Pek çok edebiyat tutkununun, pek çok ünlü ya­zar ve şairin kırkından, ellisinden sonra eleğini duvara asıverdiği sıkça görülmüştür ülkemizde.

Bu cümlede geçen “eleğini duvara asıvermek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Yazmaktan vazgeçmek

B)   Sorunlarla uğraşmaktan yorulmak

C)   Farklı anlatım biçimlerinden yararlanmak

D)   Kalıcı olmayı başaramamak

E)   Bir olay karşısında derin üzüntü duymak

 

15. Soyut, anlatılması güç kavramların somut söz­cüklerle anlatılmasına “Somutlama” denir.

Aşağıdakilerden hangisinde bu açıklamaya örnek vardır?

A)   Anlatmaya devam ederken bir yandan da beni takip ediyordu.

B)   Yeniden alevlenen bir ateştir sevgi yüre­ğimde, diyerek konuşmasını tamamladı.

C)   Gazete ve televizyonlarda bu konu ayrıntı­larıyla tartışıldı o günlerde.

D)  ‘Hayatta hep iyimser olmayı başarabilen, ender insanlardan biriydi babam.

E)   Kaybolan kardeşini bulmak için geçen haf­ta İstanbul’a gelmişti zavallı adam.

 

16.   Akıl, her nesneyi kamera acımasızlığıyla gören bir kavramdır.

Bu cümlede geçen “kamera acımasızlığıyla görmek” sözüyle, aklın hangi yönü vurgulan­maktadır?

A)     Tarafsızlığı, bir taraf tutma olarak görmesi

B)      İnsanı bazen acımasızca davranmaya yö­neltmesi

C)      Gerçekleri, olduğu gibi ve duyguları katma­dan algılaması

D)     Kişiyi yanlış kararlar vermekten alıkoyması

E)      Gerçekçi ve tutarlı olmayı her zaman ba­şarması

 

17. Hiçbir yazar, kendi hayatını anlatırken sözcük­lerin dizginini elinde tutmayı başaramaz.

Bu cümlede geçen “sözcüklerin dizginini elin­de tutmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağı­dakilerden hangisidir?

A)   Açık ve anlaşılır bir dil kullanmak

B)   Yazdıklarında, duygularının etkisinde kal­mamak

C)   Alışılmışın dışına çıkmak

D)   Soyutlamalara başvurmak

E)   Yerleşik sözcükleri kullanmaktan kaçınmak

 

18. Her tiyatro yapıtının tüm insanlığı etkilemek ve değiştirmek gibi gizli bir tutkusu vardır.

Bu parçada geçen “gizli bir tutku” sözüyle an­latılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Zamanla unutulabilen heves

B)   Asla vazgeçilmeyen hedef

C)   Saplantıya dönüşen istek

D)   Açıkça söylenmeyen arzu

E)   Gün geçtikçe önemi anlaşılan amaç

 

19. Aşağıdakilerden hangisindeki ikileme, olu­şumu yönünden diğerlerinden farklıdır?

A)     Hikmet Usta, ileri geri konuşanları hiç sev­mezdi.

B)      Büyük küçük demeden herkesle ilgilenirdi.

C)      Onun kapısı, gece gündüz insanlarla dolardı.

D)     Bahçedeki kırık dökük kanepede sohbet ederlerdi.

E)      Aşağı yukarı elli yaşında gösteriyordu.

 

20. Çocuk dünyasıyla ilgili iç içe bulunan birçok folklor ürünü, dilden dile aktarılarak değil, çeşit­li uygulamalar sonunda büyükten küçüğe geç­mekte ve uzun yıllar değerlerinden bir şey kay­betmemektedir.

Bu cümlede geçen “dilden dile aktarılmak” sö­zündeki gibi, sözcüklerin benzetme amacı olmadan kendi anlamları dışında kullanılma­sı olayı aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A)     Bir el bizi işaret ediyor.

B)      Durup dinlenmeden saatlerce okudu.

C)      Susuzluktan dili damağı kurumuş.

D)     Şurda ağız tadıyla bir şeyler yiyemedik.

E)      Herkese burun kıvırdığı için hiç sevilmiyor.

 

21. Aydın, sadece sorunlara işaret eden kişi değil, aynı zamanda sorunlara çözüm yolu bulan ve gerekirse elini taşın altına koyma cesareti olan kişidir.

Bu cümlede geçen “elini taşın altına koymak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Cesaretini kanıtlamaya çalışmak

B)   Sorumluluk üstlenmek

C)   Analiz yeteneğine sahip olmak

D)   Yol gösterici olmak

E)   Meraklı olmak

 

22. Tarık Buğra, kaleme aldığı başarılı eserlerle edebiyatımızın kalburüstü yazarlarından biri ol­mayı başarmıştır.

Bu cümlede geçen “kalburüstü” sözünün cüm­leye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir?

A)   tutarsız, orta düzeyde

B)   vasat, sıkıcı

C)   sıradan, başarısız

D)   tutarlı, inançlı

E)   seçkin, sivrilmiş

 

23. Yaşadığı dönemde anlaşılamadığı için çağdaşlarınca — Ahmet Haşim, kendisinden sonra gelenlerin — edebiyatımızda hak ettiği yeri al­mıştır.

Düşüncenin akışına göre bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)   tanınmayan – kıskançlığıyla

B)   sevilen – tarafsız tavrıyla

C)   bilinmeyen – kayırıcı tutumuyla

D)   beğenilen – sevgisiyle

E)   yadırganan – ilgisiyle

 

24.   Doğadaki varlıkların çıkardığı seslerin, taklit yo­luyla dile aktarılmasına yansıma denir.

Buna göre aşağıdaki ikilemelerden hangisi yansıma sözcüklerden oluşmuştur?

A)   Nar yerken ellerim yapış yapış oldu.

B)   Hüseyin Bey, Giresun yaylalarını karış ka­rış bilir.

C)   Naylon terlikleriyle tıpış tıpış yürüyüp gitti.

D)   Yalan yanlış sözlerle bizi oyaladı.

E)   Bir itiş kakış içinde stadyuma girebildik.

 

25.  Cemil Meriç’in, bütün kitaplarıyla edebiyat dün­yamız için derin bir kaynak olduğunu sanat adamlarımız söylüyor.

Bu cümlede geçen “derin bir kaynak olmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Eserleriyle geleceğe ışık tutmak

B)   Yazdıklarıyla zengin bir başvuru merkezi olmak

C)   Farklı çizgisiyle benzerlerinden ayrılmak

D)   Erişilmez bir bilgiye sahip olmak

E)   Birikimiyle tarihe tanıklık etmek

 

26. Aşağıdaki dizelerin hangisinde somutlama söz konusudur?

A)  Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında

B)  Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum

C)  İçimde damla damla bir korku birikiyor

D)  Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum

E)  Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar

 

27. Aşağıdakilerin hangisinde “pişmek” sözcü­ğünün anlamıyla kullanımı birbirine uyma­maktadır?

A)     Isı etkisiyle yenilebilir duruma gelmek.

Mangaldaki köfteler pişti.

B)      Isıtma sonucu kullanıma uygun duruma gelmek.

Bu fayanslar özel ocaklarda pişer.

C)      Zamanla ve kullanıla kullanıla istenilen düzeye gelmek.

Meyveler pişip olgunlaşınca dallardan düşmeye başladı.

D)     Bunalacak kadar sıcaklık duymak.

O yaz Mersin’de güneş ve nemden pişmiştik.

E)      İşe alışıp beceri ve ustalık kazanmak

Ticaret yapmak için küçük yaştan itibaren pişmek gerekir.

 

CEVAPLAR

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A

B

C

A

D

E

E

D

E

A

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

B

A

A

A

B

C

B

D

D

A

21

22

23

24

25

26

27

 

B

E

E

C

B

C

C

 

]]>
Sözcükte Anlam – 20 https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-20.html Wed, 12 Feb 2014 12:43:34 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=19250 SÖZCÜKTE ANLAM – 20

1. “Bakmak” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde “vazifeli olmak, ilgilenmek” anla­mında kullanılmıştır?

A)  Yıllar yılı bu kadar çocuğa kim baktı sanı­yorsun.

B)  Bu kitaplardan sonra başkalarına da baka­cağım, dedi.

C)  Konağın bahçesindeki güllere bahçıvan baktı.

D)  Gömleğe şöyle bir baktım, içimin ısınmadı­ğını söyledim.

E)   Kurumumuza yazdığınız başvurulara bu memurumuz bakıyor.

 

2 . Aşağıdakilerin hangisinde “görmek” sözcü­ğünün anlamıyla kullanımı birbirine uymamaktadır?

A) Anlamak, sezmek, / Gidişin kötü olduğunu görmek zor değildi.

B) Ziyaret etmek, uğramak, / Dostum olan büyük şairi her gün görür, hatırını sorardım.

C) Fark etmek, / Bulunduğumuz yerden, atılan tüm golleri çok iyi gördük.

D) Değer vermek, / Maalesef gözü paradan başka bir şeyi görmüyordu.

E) Gözetmek, / Hazır cebin doluyken bizi de gör, dedi.

 

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “uyarı, bir şeyi anımsatma” anlamı vardır?

A)  Beni aramayı nasıl unutursun.

B)  Ne yazık ki eğitim seviyemiz her yıl kötüye gidiyor.

C)  Yarın bu kitabın kütüphaneye iadesi için son gün.

D)  Kim mutlu olmayı istemez ki?

E)   Bütün suçu ona mı yıkmışlar?

 

4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz­cükler arasında sesteşlik ilişkisi kurulamaz?

A)  Bir çukur da buraya kaz.

Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.

B)    Çocuğun yüzünü yara bere içinde bırakmış.

Yastığın yüzünü değiştirmeyi unutmamalısın.

C)    Ben de yarışmaya katılmayı düşünüyorum.

Sırtındaki ben, katili ele vermişti.

D)   Senin için neler yaptığımı biliyorsun.

Masanın üstündeki sürahiden bir bardak su için.

E)   Ödevlerinizi dolma kalemle yazın.

Yazın nemli havalardan dolayı hastalığı iyi­ce katlanılmaz oluyormuş.

 

5. Yeni bir duyarlılığı, yeni bir şiir dilini oluşturma­ya çalışırken Batı’yı günbegün izlemiştir.

Bu cümlede altı çizili sözcüğün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlenin an­lamı bozulmaz?

A)     günden güne

B)      zaman zaman

C)      ara vermeden, sürekli

D)     öteden beri

E)      şöyle böyle

 

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “iç” sözcü­ğü deyim içinde kullanılmamıştır?

A)    Hakan, içimizden biriydi; ama şimdi ne ya­zık ki yabancımız.

B)    Kötü haberi duyunca içi sızladı kadıncağızın.

C)    Onun gibi içten pazarlıklı biriyle anlaşma­mız zordu.

D)    Sıkıntını içine atmakla ona çözüm bulaca­ğını sanma.

E)     Çocuğun durumu karşısında içi parçalan­mış; ancak bir şey de yapamamıştı.

 

7. Uzun bir zaman uğraşmasına rağmen keman çalmayı şöyle böyle öğrenebilmişti.

Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A)   Onunla hemen hemen her gün görüşüyoruz.

B)    Aşağı yukarı on gün sonra köye varılır.

C)    İşlerimiz yavaş yavaş rayına girecektir.

D)   Ara sıra bize de uğrarsanız sevinirim.

E)   Bozuk makineleri tamir etme işinden az çok anlıyor.

 

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük mecaz anlamı dışında kullanılmıştır?

A)         Tilki gibi kurnaz bir adam olduğunu biliyordum.

B)          İnsan, evlat acısına tahammül edemez el­bette.

C)          Salon, sanatçıyı büyük bir coşkuyla alkışladı.

D)         Güneş, bulutların ardından gülümsedi yine.

E)           Zanlı, sıkıştırılınca tüm bildiklerini tek tek okudu.

 

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde terim an­lamlı bir sözcük yoktur?

A)    Toplumlar, kendi köklerine dönmelidir.

B)          Perde kapandı ve oyuncular sahneye çağ­rıldı.

C)          Kızılırmak’ın debisi günden güne azalıyordu.

D)         Yazılarında uyağa karşı olduğunu söylerdi her zaman.

E)           Türkiye, bu konuda Yunanistan’a nota vermişti.

 

10.                I. Bize bağırınca ağzının payını verdim.

II. Ayağını çıkarmadan içeri girince annesin­den azar işitti.

III.Konuyla ilgili bilgileri ne yazık ki ağzımdan kaçırdım.

IV.Bu yıl kara elmas diyarına gitmeyi düşünüyor.

V.Şair, keskin bakışlarıyla hepimizi korkut­muştu.

Yukarıdaki cümlelerin hangisinde “Kış geldi, sobayı yakmak gerek.” cümlesindekine ben­zer bir mecaz vardır?

A) I.                      B) II.        C) III.        D) IV. E) V.

 

11. Sorunlarla boğuşmuş, güngörmüş, feleğin çemberinden geçmiş nice kişiler vardır ki kendi devirlerinin havasını solur ve o hava içinde ya­şarlar. Bunlar, hayatın sıkıntılarından yılıp ka­buklarına çekilmiş; hayata küsmüş, sorunlarla yalnızca kendi değer ölçüleriyle boğuşmaya ça­lışırlar.

Bu parçada geçen “kabuklarına çekilmek” sö­züyle belirtilmek istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Geçmişteki sınırların dışına çıkmamak

B)             Doğruyla yanlışın ayrımına varamamak

C)             Olaylar karşısında derin üzüntü duymak

D)            Sözü uzatmaktan kaçınmak

E)              Gerçek yaşamla bağlarını koparmak

 

12. Toplumsal sorunlardan çok, küçük adamın dünyasına yönelen duyarlılığıyla yeni bir öykü anlayışı geliştirdi Saik Faik. Alışılmış öykü yapı­sını kırarak olayın gelişimini değil, olayın için­deki insanın durumunu öznel bir tutumla yansıt­tı. Böylece kendinden sonraki öykücülere bir işaret feneri oldu.

Bu parçada geçen “işaret feneri olmak” sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)            Herkes tarafından tanınıyor olmak

B)             Farklı anlatım biçimlerinden yararlanmak

C)             Öyküleriyle kuşaktan kuşağa geçmek

D)            Yazdıklarıyla yol göstermek, rehber olmak

E)              Alışılmışın dışına çıkmak, sıradanlıktan kurtulmak

 

13.    Ben hayat yumağını

Sustum, sabırla ördüm

Yukarıdaki dizelerdeki anlam olayı aşağıda­kilerden hangisidir?

A)     Somutlama

B)      Ad aktarması

C)      Dolaylama

D)     Kinaye

E)      Kişileştirme

 

14.                  Bir güzel bilirim bir daha bilmem

Ondan gör, cilve nedir eda nedir

Öyle satar kendini dirhem dirhem

Ondan bu gönül deli divanedir

Yukarıdaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)    Düşüncelerini kimseyle paylaşmamak

B)    Kendini diğer insanlardan üstün görmek

C)    Çok nazlanmak, pek edâlı davranmak

D)    Kendisinin çok güzel olduğunu sanmak

E)   Az da olsa başkalarıyla konuşmak

 

15. Edebiyatı, ne edebiyatla modayı birbirine karış­tıran genç yazarlar ne de geçmişin bir noktası­na saplanıp kalmış kafalar ortadan kaldırabilir.

Yukarıdaki cümlede geçen “geçmişin bir noktasına saplanıp kalmak” sözüyle anlatıl­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Ulusal değerlerden yararlanmak

B)      Geçmişe önyargılı bakmak

C)      Evrensel olmayı başaramamak

D)     Doğruyla yanlışı ayırt edememek

E)      Tutucu olmak ve kendini yenilememek

 

16. Her öykücü, yapıtı ile bize yaşamın ve insanın bir yönünü gösterir. Öykü, son derece karmaşık olaylar, olgular, ilişkiler yumağı olan yaşamı çözümleyerek koyar önümüze; bunun için de ya­şamın ve insanın içine doğru bir pencere açar âdeta.

Yukarıdaki parçada geçen “yaşamın ve insa­nın içine doğru pencere açmak” sözüyle anla­tılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   İnsanlara yeni ufuklar açmak

B)    Her okuyucuya hitap etmek

C)    Yaşamı ve insanı anlatmak

D)   Evrensel konuları işlemek

E)   Toplumun sorunlarına çözüm bulmak

 

17. Kaynağa gidilmeden ve metin üzerinde düşü­nülmeden hüküm verildiği için, Divan edebiyatı gözü kapalı  kötülenmiştir.

Yukarıdaki altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A)    Kendisine sunulan kâğıda hiç tereddüt et­meden imza attı.

B)    Müdürün karşısında gelişigüzel konuşup duruyordu.

C)    İnsanlara önyargılı yaklaşırsan onlarla dostluk kuramazsın.

D)    İnsan hiç tanımadığı birine bunları söyler mi?

E)     Bizi dinlemediğin için başına bunlar geldi.

 

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir duyu ile ilgili özellik başka bir duyuya aktarılmıştır?

A)    Bu kış, sert geçeceğe benziyor.

B)    Kitabı aldıktan sonra yavaşça yerine oturdu.

C)    Tüm tabiat, baharla birlikte rengârenk çi­çeklerle donanmıştı.

D)    Seninle, orada çok güzel günler yaşamıştık.

E)     Bir anda evin içini keskin bir koku kapladı.

 

19.           I. En sonunda kendimize göre bir ev bulabilmiştik.

II. Hemen hemen tüm işleri bitirdik sayılır.

III.Öyle ya da böyle bu düşünceyi sana kabul ettireceğim.

IV.Eninde  sonunda tüm gerçekleri öğreneceksin.
Yukarıdaki altı çizili sözlerden hangileri an­
lamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                          B) I. ve III.

C) I. ve IV.                         D) II. ve III.                   

E) III. ve IV.

 

20. Söylevlerimizde ölçü; açıklık ve gerçeğe uy­gunluktan çok, güzel konuşmadır. Ünlü söylevcilerimizin cümleleri çok kez kasidelere taş çıkartıyor. Oysa biz kaside değil, yalın söz istiyo­ruz. Halkımız, edebiyatsız bir edebiyata susadı.
Yukarıdaki parçada geçen “taş çıkarmak” sö­züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)    Engel olmak

B)    Daha üstün olmak

C)    Zorluklarla mücadele etmek

D)    Sade anlatımlı olmak

E)     Başarılı yapıtlar ortaya koymak

 

21. —güzel anlatışın niteliklerindendir. Gereksiz sözcükler, anlatımı uzatmakla kalmaz, anlamı da boğar. Güzel yazı ve şiirlerde gereksiz söz­cükler birer pürüz gibi göze batar.

Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Duruluk

B) Özgünlük

C) Özlülük

D) Akıcılık

E) Etkileyicilik

 

22. Hikâye, en az şiir kadar özen isteyen zor bir uğ­raştır. Sözcükler — ister; cümleler romanlardaki gibi kolay bir biçimde istediğiniz şekli al­maz. Ayrıntıya —direnir.

Yukarıda boş bırakılan yerlere aşağıdakiler­den hangisi getirilebilir?

A)   göznuru – akıcılığa

B)   emek – söz kalabalığına

C)   yenilik – sadeliğe

D)   şiirsel – üsluba

E)   çalışma – evrenselliğe

 

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikilemeyi oluşturan sözcükler tek başlarına kullanıla­bilir?

A)   Yine abur cubur yiyerek karnını doyurdu.

B)   Mırın kırın etme de şu işi yapıver.

C)   Er geç bu cinayet çözülecektir.

D)   Öğrenciler paldır küldür içeriye girdi.

E)   Yanında ıvır zıvır ne varsa getirmiş.

 

24. Öteden beri aynı işte çalışıyordu.

Yukarıdaki altı çizili sözün yerine aşağıdaki­lerden hangisi getirilirse cümlenin anlamın­da bir değişiklik olmaz?

A)   Eskiden olduğu gibi

B)   Sabahtan beriden

C)   Geçmişten bu yana

D)   Ara sıra

E)   Eski günlerde

 

25.          Bir gönül vardı bende (I)

Henüz aşkı(Il)  tatmamış(Ill)

Tertemiz hisleriyle

Günaha(IV)  batmamış(V)

Yukarıdaki dizelerde altı çizili sözcüklerden hangileri mecaz anlamda kullanılmıştır?

A) I. ve II.             B) II. ve IV.            C) III. ve IV.

D) III. ve V.          E) IV. ve V.

 

26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim, açıklamasıyla birlikte verilmiştir?

A)   Böyle hatalar yaparsan onun dilinden kur­tulamazsın.

B)   Bu işte de dikiş tutturamazsan, kapıma uğ­rama.

C)   Hal ve hareketlerinden, bir dolap çevirdiği belli oluyordu.

D)   Sonunu düşünmeden konuşma, dilini tut biraz.

E)   Seni görünce dizlerinin bağı çözüldü.

 

27. Bir sözcük, türünün tamamını ya da bir bölümü­nü kapsar şekilde kullanılırsa genel anlamlı; tü­rünün tekini ifade eder şekilde kullanılırsa özel anlamlı olur.

Buna göre, aşağıdaki cümlelerin hangisin­de, altı çizili sözcük diğerlerine göre daha genel anlamlıdır?

A)   Bugün Ömerlerle futbol okuluna gittik.

B)   Sahaya kırmızı formayla çıktılar.

C)   Antrenmanı büyük sahada yaptılar.

D)   Susayanlara ılık su verdiler.

E)   Saat takmaktan hiç hoşlanmam.

 

CEVAPLAR

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

E

C

C

B

C

A

E

A

A

B

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

E

D

A

C

E

C

A

E

E

B

21

22

23

24

25

26

27

 

A

B

C

C

D

D

E

 

 

]]>
Sözcükte Anlam – 18 https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-18.html Thu, 06 Feb 2014 20:12:42 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5333 SÖZCÜKTE ANLAM – 18

1.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük, gerçek anlamıyla kullanılmıştır?

A)  Derin düşüncelere daldığı her halinden belliydi.

B)  Havanın kapalı olduğunu görünce dışarıya çıkmak­tan vazgeçti.

C)  Bu üzücü olay karşısında yapacağı bir şey yoktu.

D)  Bugünkü sınava oldukça sıkı çalışmış.

E)  Boş konuşmaktan bir türlü vazgeçmiyordu.

 

2.   Aşağıdaki dizelerin hangisinde, altı çizili sözcük mecaz anlamıyla kullanılmıştır?

A)  Hâlâ dilimdedir tuzu, o engin denizlerin

B)  Denizlerden esen bu ince rüzgâr saçlarınla eğlensin

C)  Bir rüyaya dalarız solgun mum ışığında

D)  Mutluluk bir çiçek gibidir, bastığın yerde bitmez

E)  Buğulu gözlerinde ararım mutluluğu

 

3.      Yazarın kuru anlatımı, bu romanın  eleştirmenler tarafından

                              I           II                  III               IV

beğenilmemesine neden olmuştur.

               V

Bu cümlede numaralanmış sözcüklerden hangisi gerçek anlamı dışında kullanılmıştır?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V

 

4.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, altı çizili sözcük, terim anlamıyla kullanılmıştır?

A)  Sanatçı, son şiirlerinde uyağa önem vermemiştir.

B)  Babam, yine arabasının anahtarlarını unutmuştu.

C)  Öğretmeniyle   konuşurken,   sözcüklerini  özenle seçiyordu.

D)  Merdivenlerden hızla inip gözden kayboldu.

E)  Cebinden bir kalem çıkarıp söylediklerimizi not etti.

 

5.  Somut anlamlı bir sözcük, anlam genişlemesi yoluyla soyut anlam kazanabilir.

Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcükler­den hangisi, bu açıklamayı örneklendirmektedir?

A)  Sahilde dalgaların kayalara çarpışını izliyordu.

B)  Yavru bir kedi arabanın altına girmişti.

C)  Oğlundan haber alınca kadın tüy gibi hafiflemişti.

D)  Genç yaşında ailenin bütün yükünü üstlenmişti.

E)  Yağmurdan sonra ırmağın suyu bulanık akıyordu.

 

6.    Aşağıdaki atasözlerinden hangisinde karşıt (zıt) an­lamlı sözcükler bir arada kullanılmamıştır?

A)  İyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder.

B)  Ucuz etin yahnisi yavan olur.

C)  Aza kanaat etmeyen, çoğu hiç bulamaz.

D)  Dost başa bakar, düşman ayağa.

E)  Yazın başı pişenin kışın aşı pişer.

 

7.      Bu konuyu enine boyuna görüşmeden arkadaşlara açmayalım.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu cümledeki altı çizili sözle aynı anlama gelen bir söz vardır?

A)  Bürodaki her şeyin yerli yerinde durmasını isterdi.

B)  İkide bir işlerin yetişmeyeceğinden söz eder.

C)  Gece gündüz çalışırsa bu sene okulunu bitirebilir.

D)  İşyerine sık sık gelerek babasına yardımcı olurdu.

E)  Anlatacaklarını, bütün yönleriyle düşünerek yazıya geçirdi.

 

8. Gerçekçi bir betimlemede, tanıttığımız nesne, varlık, yer ya da olayın —- niteliklerinden çok, —- nitelikleri üzerinde durmalıyız.

Yukarıdaki boşluklara sırasıyla aşağıdaki sözcük­lerden hangileri getirilirse cümle “Betimlemede var­lıkların ayırt edici özellikleri verilmelidir.” anlamı kazanır?

A)  özel – genel

B)  bilinen – bilinmeyen

C)  sıradan – kendine özgü

D)  somut – soyut

E)  görülen – görülmeyen

 

9.      Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim, açıklama­sıyla birlikte verilmiştir?

A)  Masadaki gazeteye göz atarken kahvaltısını da yaptı.

B)  Yaptığım yanlışlara bir şey demez, beni kırmamak için hep göz yumardı.

C)  Borcunu ödemek amacıyla elindeki son tarlayı da gözden çıkarmış.

D)  Yeni alınan futbolcu, şık hareketleriyle kısa sürede taraftarın gözüne girmişti.

E)  İhtiyar adam, memleketinin yıllardır gözünde tüt­tüğünü söyledi.

 

10.    Aşağıdaki atasözlerinden hangisi anlamca birlikte verilen tutum ya da davranışla uyuşmaz?

A)  Bir koyundan iki post çıkmaz. – Boşuna emek har­cama

B)  Çıkmadık candan umut kesilmez. – Ümidini kay­betmeme

C)  Büyük lokma ye, büyük söyleme. – Ölçülü davran­ma

D)  İşten artmaz, dişten artar. – Tutumlu olma

E)  Ateş düştüğü yeri yakar. – Kendini üstün görme

 

11.    Aşağıdaki cümlelerde geçen deyimlerden hangisi açıklamasıyla birlikte verilmemiştir?

A)  Bu adama hiçbir zaman güvenme, onun ipiyle kuyuya inilmez.

B)  Adamları o kadar çok övdü ki, neredeyse göklere çıkaracaktı.

C)  Köydeki birçok şey tamamen değişti, eski çamlar bardak oldu.

D)  Arkadaşının kaza yaptığını öğrenince çok üzüldü, yüreği ağzına geldi.

E)  Sen  neden   hiç  konuşmak  istemiyorsun,  ağzını kiraya mı verdin?

 

12.    Aşağıdaki   atasözlerinin   hangisinde  mecazlı   bir söyleyiş yoktur?

A)  Üzüm üzüme baka baka kararır.

B)  Mum dibine ışık vermez.

C)  Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır.

D)  Armut, dalının dibine düşer.

E)  Görünen köy kılavuz istemez.

 

13. Arkadaşlarının, “Boşuna uğraşma, kimse bunlara bak­maz.” gibi sözlerini dinlemeyip şiirlerini bir dergiye gön­dermişti. Derginin son sayısında şiirleri yayımlandığın­da ise gördüklerinin doğru olduğuna inanamayacak kadar şaşırmıştı. Arkadaşlarına dergideki şiirini göste­rirken bunun bir başlangıç olduğunu, devamının ge­leceğini söylüyor; artık kendisinin iyi bir şair olabilece­ğine inanıyordu. Ancak, şiiri dergide yayımlandıktan sonra yazmakta güçlük çekiyor, kaleminin ucuna gel­diği gibi değil; düşünerek, titizce inceleyerek yazıyordu.

Bu   parçada,   aşağıdaki   deyimlerden   hangisinin açıklaması yoktur?

A) Kılı kırk yarmak                B) Gözlerine inanamamak

C) Kulak asmamak               D) Aklı almamak

E) Gözü kesmek

 

14. Bir zamanlar edebiyat çevrelerinde yergi ve mizah sözcüklerinin dolaştığını bilmem anımsayanınız var mı? Keskin zekâlı insanların taşı gediğine koyar bi­çimde söylediği söz, beyit ve şiirlerdi onlar. Edebiyatın sınırını aşmadan söylenmiş bu zarif sözler bugün hâlâ değerini koruyor.

Bu parçada geçen “taşı gediğine koymak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Az sözle çok şeyler anlatmaya çalışmak

B)  Sözlerin sanatsal değerini korumaya çalışmak

C)  Yergici bir anlatıma baş vurmak

D)  Güldürürken düşündürmeyi amaçlamak

E)  Bir sözü, en uygun zamanı bekleyip tam sırasında söylemek

 

15. Sevinçli günlerinizde sizi arayıp sizinle dostluk kuran çok olur. Çünkü mutluluğa katılmak hoş bir şeydir. Zor günlerinde bir kişi ile dost olmak ise, üzüntüyü paylaş­mayı, onu gidermek için birtakım fedakârlıklarda bulunmayı gerektirir. İşte bütün bunlara katlanan biri, gerçek dost olduğunu gösterir.

Bu   parça,   aşağıdaki  atasözlerinden   hangisiyle özetlenebilir?

A)  Dost acı söyler.

B)  Dost, dostun ayıbını yüzüne söyler.

C)  Dostun attığı taş baş yarmaz.

D)  Bin dost az, bir düşman çoktur.

E)  Dost, kara günde belli olur.

CEVAPLAR

1-C          

2-B           

3-A          

4-A          

5-D          

 

6-B          

7-E          

8-C         

9-B          

10-E          

11-D           

12-C           

13-D          

14-E          

15-E

 

 

]]>
Sözcükte Anlam – 17 (Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-17.html Tue, 04 Feb 2014 23:54:03 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3011 SÖZCÜKTE ANLAM – 17 (ÇIKMIŞ SORULAR)

1.   “Düşmek” sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde “Bu iş sana düşer.” cümlesindeki anlamıyla kul­lanılmıştır?

A) Ağaçların gölgesi yola düşüyordu.

B)  Benim payıma çok az düştü.

C) Masanın üstündeki kitaplar yere düştü.

D) Annesi gidince çocuğun bakımı halaya düştü.

E) Bugünlerde hava sıcaklığı sürekli olarak dü­şüyor.

(ÖYS 1988)

 

2Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, “de” bağlacıyla aynı anlama gelen bir sözcük kullanıl­mıştır?

A) Hasta olmasaydım onu karşılamaya giderdim.

B) Yalan söylese bile ağzımı açmayacaktım.

C) Yerine yenisini alsan daha iyi olur sanıyorum.

D) Sokağa çıkacaksak paltolarımızı giyelim.

E) Yerime bakacak birini bulursam, yarın gel­meyeceğim.

(ÖYS 1990)

 

3.      Böylesine ince eleyip sık dokuyan kimse görme­miştim.

Altı çizgili deyimin bu cümleye kattığı anlam, aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) O, bir işe başlamadan önce işi, bütün ayrın­tılarıyla tartıp karar verir.

B)  Dıştan çok hoş görünen bu işin, ne kadar güç olduğunu bir ben bilirim.

C)Yazıyı, yeniden inceleyip düzelttikten sonra daktilo edeceğim.

D) Bundan sonra, onun neler yaptığını sık sık kontrol etmelisin.

E) Önemsiz bir konuyu bu kadar büyütmen çok yersizdi.

(ÖYS 1990)

 

4.   Aşağıdaki dizelerde geçen ikilemelerden han­gisi yüklemle birlikte deyimleşmiştir?

A) Bir kelime buldum çın çın öter

B)  İplik iplik sarıyor sükûtu bir yumakta

C) Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır

D) Uzun siyah saçlar tel tel çözülsün

E)  Dalgaların gözümde tütüyor mavi mavi

(ÖYS 1988)

 

5.   I.  Onun  böyle davranmasına önce bir anlam veremedim.

II.  Bir zamanlar ben de seyahati severdim.

III.  Bu işe yıllarca emek vermiş bir insandı.

IV.  Çoktandır böyle güzel bir film izlememiştim.

V.  Eskiden burada yemyeşil bir orman vardı.

Bu cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözler birbirine yakın anlamdadır?

A) I. ve IV.               B) II. ve III.           C) II. ve V

D)  III. ve IV.           E) III. ve V

(ÖYS 1989)

 

6.   Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili söz, an­lamca ötekilerden farklıdır?

A) Çocuk bu yıl sınıfını geçebilirdi; ancak hasta­landı.

B) Ne de olsa o, bu işten anlayan birisiydi.

C) Arkadaşımız çok zeki idi; yalnız, çalışmıyordu.

D) Bahar geldi; fakat havalar ısınmadı.

E)  Ne var ki o, bu konuda gerçekten haksızdı.

(ÖYS 1990)

 

7.   Bu işi nasıl olsa bitireceğim.

Yukarıdaki cümleye, altı çizili sözün kattığı an­lam aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) İleri geri konuşmalarına hiç fırsat vermeye­ceğim.

B) Kaba davrananları hemen cezalandıracağım.

C)Yola yorgun çıkmanın sakıncalarını anlata­cağım.

D) Evdeki eski eşyaların tümünü onaracağım.

E) Olayın gerçek sorumlusunu er geç öğrene­ceğim.

(ÖYS 1989)

 

8.  Tabak tabak yemek yedi ;ama yine de doymadı.

Yukarıdaki cümleye, altı çizili sözün kattığı an­lam aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) Çocuklar, onar onar saymayı öğrendiler.

B)  Bahçede tatlı tatlı sohbet ediyorlar.

C) Koşa koşa istasyona geldik.

D) Kırlara gidip kucak kucak çiçek topladık.

E) O yöreyi adım adım dolaştık.

(ÖYS 1989)

 

9.   Kısa zamanda, olanları anlamıştım; -—. söz­leri, aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülürse cümle “iş işten geçmiş, yapılacak bir şey kalmamış” anlamını kazanır?

A)  hemen eli kolu sıvamam gerekiyor

B)  ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti

C) artık işi oluruna bırakmak istemiyordum

D) bu işi bir oldu bittiye getirmelerine engel ol­malıydım

E) ancak, çaydan geçip derede boğulmamalıydım

(ÖYS 1989)

10.   “En iyisi, işi oluruna bırakmak; biraz geniş olu­nuz.” cümlesinde “geniş” sözcüğünün an­lamına en yakın kullanım, aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) Bu konuda oldukça geniş bilgi sahibiydi.

B) Geniş bir soluk aldıktan sonra konuşmaya başladı.

C) Oldukça geniş bir dost çevresi vardı.

D) Geniş iş imkânları varken yine de çalışmazdı.

E)  Her olaydan kolayca etkilenmeyen geniş bir adamdı.

(ÖYS 1990)

 

11.   I. Hemen hemen yolu yarıladık.

II.  Hafif hafif bir rüzgâr esiyor.

III.  Olsa olsa on yaşındadır.

IV.  Aşağı yukarı bir saat sonra gelirler.

Zaman zaman güneş açıyor.

Bu cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözler birbirine yakın anlamdadır?

A)  I. ve II.                                            B) I. ve IV            C)  II. ve IV

D) III. Ve V.                        E)  IV ve V

(ÖYS 1989)

 

12.   “Bu konunun önemini ona anlatabilmek için -—.” sözleri, aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa cümle, “karşısındakini inandırmak için uzun süre konuşmak” anlamını kazanır?

A)  sözü bağladım

B) hemen sözünü kestim

C) çok dil döktüm

D) derhal söz aldım

E)  sözümü esirgemedim

(ÖYS 1990)

 

13. Resimlere bakarken, geride bıraktığım yıllar birer birer  gözlerimin önünden geçti.

Bu cümleye altı çizili sözün kattığı anlam, aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A  Olayları daha gerçekçi bir yaklaşımla değer­lendirmeyi öğrendim.

5   Kişi, başkalarının başına gelenlerden ders al­masını bilmelidir.

C) Bugün, geçmişte yaşadığım kimi olayların an­lamını çok daha iyi kavrayabiliyorum.

D) Okulun bahçesinde koşup oynayan çocukları görünce, öğrencilik günlerimi anımsadım.

E) İnsan,   zaman  zaman,   yapmak  isteyip  de gerçekleştiremediği şeyleri düşünür.

(ÖYS 1990)

 

14. Bu ay, planladığımız kadar tasarruf yapamazsak —–demektir.

Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse, cümle “bir işte ölçüyü yitir­mek, duruma hâkim olamamak” anlamı kazanır?

A) ipin ucunu kaçırdık

B) evdeki hesap çarşıya uymayacak

C) ipi kopardık

D) başımıza iş açacağız

E) sudan çıkmış balığa döndük

(ÖYS 1988)

 

15.   I. Akıp geçen zamanı durdurmak elimizde değil.

II.  Telefon çaldığı zaman mutfaktaydım.

III.  Zaman, en acı anıları bile yumuşatıp tatlandırabiliyor.

IV.  Uyku zamanını geçirdi mi sabaha kadar otu­ruyor.

“Zaman” sözcüğü hangi cümlelerde birbirine yakın anlamlarda kullanılmıştır?

A)  I. ve II.              B)  I. ve III.            C)  II. ve IV.

D)  II. ve III.            E) III. ve IV.

(ÖYS 1988)

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

CEVAPLAR

1.D

2.B

3.A

4.A

5.C

6.B

7.E

8.D

9.B

10.E

11.B

12.C

13.D

14.A

15. B

]]>
Sözcükte Anlam – 16 (Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-16.html Tue, 04 Feb 2014 23:48:34 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3007 SÖZCÜKTE ANLAM – 16 (ÇIKMIŞ SORULAR)

1. “Canlı” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde “O zamanlar Ankara sokakları, şimdiki gibi kalabalık ve canlı değildi.” cümlesindeki anla­mıyla kullanılmıştır?

A)  Bu kadar çarpıcı ve canlı renklerden hoşlan­mıyorum.

B) Onun kadar canlı, hayat dolu bir insan az bu­lunur.

C) Çevrede bir tek canlı varlık yok gibiydi.

D) Tablodaki balıklar canlı gibi görünüyordu.

E) O, bu küçük kentte canlı bir tarih ve anıt gi­biydi.

(ÖYS 1986)

 

2. “Onun, söyleyecek sözü olan bir yazar olduğu kuşkusuz.” cümlesindeki “söyleyecek sözü olmak” ne demektir?

A)  Düşündüklerini çekinmeden söyleyebilmek

B) Bir konu üzerinde uzun uzun konuşabilmek

C) Kendisini meslektaşlarına kabul ettirmiş ol­mak

D) Geniş kültür sahibi bir kişi olmak

E) Okurlarına iletilecek bir mesajı olmak

(ÖYS 1985)

 

3.      “Yazmak” kelimesi aşağıdakilerden hangisinde “Yaşına göre, basit ama çok güzel şiirler yazıyor­muş.” cümlesindekiyle aynı anlamda kul­lanılmıştır?

A)  Emekli olduktan sonra anılarını yazacakmış diyorlar.

B) Kader onun yazısını böyle yazmış.

C) Elektrik sayacı bu ay çok yazmış, bozuk ga­liba.

D)Okulda, folklor kurslarına yazmışlar ama git­mek istemiyor.

E) Kırmızı ışıkta geçtiği için bin lira ceza yaz­mışlar.

(ÖYS 1985)

 

4.      Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “kadar” keli­mesi “ölçüsünde, derecesinde” anlamına gel­mektedir?

A) Konferansa yüz kadar öğrenci gelmişti.

B)  Dün gece sabaha kadar uyumamış.

C) On beş yaşına kadar Ankara’da oturmuş.

D)Anlatılanlardan ben de filmi görmüş kadar oldum.

E) Bu yaşta, onun kadar kuvvetli çocuk görme­dim.

(ÖYS 1985)

 

5.   “Gülmece öğesini, belli bir oranda şiirimin hamu­runa katarım; şiirime güleçlik kazandırmak için. Hani acı ilaçlara birazcık şeker katarlar ya, içimi kolay olsun diye, onun gibi. Amaç, boşu boşuna güldürüp eğlendirmek değil, gerçekliğin içimini, al­gılanmasını kolaylaştırmak. Bu katkıları iyi oranlayamadınız mı emeğiniz boşa gider. Kelimelere ip atlatmaktan öte bir şey yapmamış olursunuz.”

Parçada geçen, “kelimelere ip atlatmak” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Şiirin duygu yükünü artırmak

B) Söz oyunları yapmak

C) Anlaşılmayı zorlaştırmak

D) Anlatımı renklendirip zenginleştirmek

E) Şiirin etki alanını genişletmek

(ÖYS 1985)

 

6.   “Bir sanatçı için erken ölmemenin tek faydası, eserlerinin sayısını çoğaltma imkânını bula­bilmesi, ‘Yaşasaydı olgun eserler verecekti.’ gibi ne de olsa küçültücü yargıları önleme şansını elinde tutabilmesidir.”

Bu parçada “Yaşasaydı olgun eserler verecekti.” sözü, neyi belirtmek için kullanılmıştır?

 

A) Verilen eserlerin sayıca yetersiz olduğunu

B) Genç yaştan beklenen bilgi ve görgü düzeyine ulaşamadığını

C) Değerli eserlerin ancak ilerlemiş yaşlarda ve­rilebileceğini

D) Şimdiye kadar verilen eserlerin gerekli dü­zeyde olmadığını

E) Gençlerin değerli ile değersizi ayırt edemedik­lerini

(ÖYS 1985)

 

7.     Ama resimde, (I) heykelde (II) gösterdiğimiz (III) gelişme (IV) inkâr (V) edilemez.

Bu cümlede “hele” kelimesi numaralandırılmış yerlerden hangisine getirilmelidir?

A)  I           B) II           C)  III           D)  IV          E) V

(ÖYS 1985)

 

 

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “tek” ke­limesi, “hiç, hiçbir” anlamına gelmektedir?

A) Onun. tek görgü tanığı olduğuna kesinlikle inanıyorum.

B) Kanımca bu konuda başvurulacak tek kişi o.

C) Bu saatte tek açık dükkân bulamazsınız.

D) Bizim için tek çıkar yol çalışmaktır.

E) O. edebiyatımızda bu konuyu ele alan tek sanatçı değildir.

(ÖYS 1986)

 

9. Kendi halinde bir şehir olan Delhi’de bile resim sanatına gösterilen büyük ilgiyi görünce Ankara’daki durumu düşünerek üzüldüm ve doğrusu Delhi’lilere gıpta ettim.

“Gıpta etmek” sözünün bu cümleye kattığı an­lam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?

A) Arkadaşının başarısını kıskanmak şöyle dur­sun, bundan büyük mutluluk duyuyordu.

B)  Bahçede neşeyle koşuşan çocuklara bakıyor, için için onlara imreniyordu.

C) Başarısını kıskananları düşünüyor, bundan büyük bir acı duyuyordu.

D) Bu şiirleri okuyor, onlara hayranlığı günden güne artıyordu.

E) Anlatılanlara üzülüyor; üzüntüsü, yüzünden okunuyordu.

(ÖYS 1986)

 

10.   “Yığın” kelimesi aşağıdakilerin hangisinde “Molozları şuraya yığın!” cümlesindekiyle aynı anlamda kullanılmıştır?

A) Konferans değil, bir yığın saçma.

B) Kitapları yığın demedim, yerleştirin.

C) Moloz mu ararsın, yığın yığın.

D) Bir yığın laf, dinle dinleyebildiğin kadar.

E) Bu kâğıt yığını içinde, aradığını bulabilirsen bul.

(ÖYS 1985)

 

11.    “Süzülmek” kelimesi aşağıdaki cümlelerin hangisinde “akmak” anlamında kullanılmıştır?

A)  Gözlerinden yanaklarına yaşlar süzülüyordu.

B)  Çocuk, kapı aralığından yavaşça içeriye sü­züldü.

C) Sandal, durgun suda bir kuğu gibi süzülüy­ordu.

D) Hastalıktan zayıflamış, süzülmüştü.

E)  Uçurtma havalanmış, göklerde süzülüyordu.

(ÖYS 1987) 

12. Aşağıdaki   cümlelerde   geçen   deyimlerden hangisi ötekilerden farklı anlamdadır?

A) Acele hazırlanıp yola koyuldu.

B)  Haberi alınca yağmur kar demeden yola düştü.

C) Sıcağa kalmamak için erkenden yola çıktı.

D) Birkaç yıl sonra gerçekleri görerek yola geldi.

E)  İşini gücünü bırakıp yola düzüldü.

(ÖYS 1987) 

13.   “Dil “ kelimesi,       aşağıdaki       cümlelerin hangisinde “düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı” anlamında kullanılmıştır?

A) Dilinden, Karadenizli olduğu anlaşılıyordu.

B) Tevfik Fikret’i anlayabilmek için Servet-i Fünun dilini iyi bilmek gerekir.

2) Müzik kadar güçlü ve evrensel bir dil yoktur.

D) Namık Kemal’in tiyatrolarında kullandığı dil oldukça sadedir.

E)  Konuşma dili  kimi yönleriyle yazı  dilinden ayrılır.

(ÖYS 1987) 

14.   “Yıkmak” kelimesi aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde “İşi gene bana yıktığını öğrenince çok kız­dım.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?

A) Bir kamyon eşyayı kapının önüne yıkıp gittiler.

B) Odanın duvarını yıkarak salonu biraz daha genişlettiler.

C) Bu acının onu yıkacağını başından beri bili­yordu.

D) Suçu kardeşine yıkmanın yanlış olduğunu an-iadı.

E) Dün akşamki fırtınanın yıktığı ağaç yolu ka­patmış.

(ÖYS 1987) 

15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “olmalı” ke­limesi ötekilerden farklı anlamda kul­lanılmıştır?

A) Ahmet Ankara’dan dönmüş olmalı.

B) O, liseyi geçen yıl bitirmiş olmalı.

C) Soruları cevaplarken çok dikkatli olmalı.

D) Ayşe, İngilizceyi çok iyi biliyor olmalı.

E) Bugünlerde Çukurova’ya bahar gelmiş olma­lı.

(ÖYS 1987) 

16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “bağırmak” kelimesi ötekilerden farklı anlamda kullanıl­mıştır?

A) Odanın camlarını açmış bağırarak şarkı söy­lüyordu.

B) Sokaktan geçen sebzeci: “Taze domates…” diye bağırıyordu.

C)Balıkçılar, rüzgârın uğultusundan ancak ba­ğırarak anlaşabiliyorlardı.

D) “Bunu nasıl yaparsın!” diye bağırarak çıkıp gitti.

E) Tren uzaklaşırken arkadaşına. “Yine görüşe­lim.” diye bağırdı.

(ÖYS 1987) 

17.   Aşağıdaki   cümlelerin   hangisinde    “soğuk” sözcüğü ötekilerden farklıdır?

A) Soğuk havaya karşı hiç direnci yoktur.

B) Arkadaşının böyle soğuk davranmasına çok üzülmüştü.

C) Yaz kış soğuk suyla yıkanmayı alışkanlık edin­mişti.

D) Artık soğuk ve yağışlı günler başladı.

E) Güneşli ama soğuk bir günde yola çıktılar.

(ÖYS 1988) 

18.   Aşağıdaki   cümlelerin   hangisinde   “olacak” sözcüğü “olmalı” anlamında kullanılmıştır?

A) Bence o, ileride kendi alanında ünlü bir bilgin olacak.

B) Önümüzdeki dönemin sonunda Ali fakülteyi bitirmiş olacak.

C) Tırnaklarını yemesi,  çocukluktan  kalan  bir alışkanlık olacak.

D) Kış. gelecek yıl da böyle çetin mi olacak?

E)  Bilmiyorum, bu gidişle işin sonu ne olacak?

(ÖYS 1988)

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

 

CEVAPLAR

1.B

2. E

3.A

4.E

5.D

6.D

7.A

8.C

9.B

10. B

11. A

12. D

13.C

14. D

15. C

16. D

17. B

18.C

]]>
Sözcükte Anlam – 15 (Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/sozcukte-anlam-15.html Tue, 04 Feb 2014 23:39:05 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3004 SÖZCÜKTE ANLAM – 15 (ÇIKMIŞ SORULAR)

1.   Sanat yapıtı ancak, değişenin ipinden değişmeyenin yakalanması ile oluşur. Yüzlerce yıl önceden günümüze ulaşan bir tablonun ressamı, değişende değişmeyeni bulmuştur. Böylece yapıtı ——kazanmıştır.

Anlam akışına göre parçanın son cümlesin­deki boş yere aşağıdakilerin hangisi getirilme­lidir?

A) özgürlük           B) ölümsüzlük     C) toplumsallık

D) çağdaşlık         E) yenilik

(ÖYS 1991)

 

2.  “Göz göze gelmek” deyiminin en yakın anlamı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yolda karşılaşmak

B) Gözünü dikerek bakmak

C) Bakışları karşılaşmak

D) Gözünün içine bakmak

E) Gözünü kaçırmadan bakmak

(ÜSS 1974)

 

3.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “durmak” sözcüğü “var olmak” anlamında kullanılmıştır.

A) Bunca    sorun    dururken,    gereksiz    işlerle uğraşıyorsunuz.

B) Konuşurken sık sık duruyor., notlarına bakı­yordu.

C) Senin ayakta durduğunu uzun süre fark et­medim.

D) Bu konu üzerinde neden bu kadar durduğu-nu anlamadım.

E) Otobüs durunca eşyalarımızı alıp indik.

(ÖYS 1992)

 

4.   Bu konuyu sizinle uzun uzadıya tekrar gö­rüşmeliyiz.

Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A)  Bu soruna hemen bir çözüm bulmamız ge­rekli.

B)  Sağlığına kavuşması uzun sürmeyecekmiş.

C) Gezio gördüğü yerleri ayrıntılı olarak anlattı.

D) Bu işi yapmamasının nedenlerini söyledi.

E) Yarım saat içinde hazırlanıp yola çıktılar.

(ÖYS 1992)

 

5.    -— söylemek gerekirse, bu sanatçının başarısı, işlediği konulardan değil, en geniş kapsamlı bir düşünceyi , en az sözcükle anlatabilme gücün­den doğmaktadır.

Bu cümlenin başına aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Açıkça           B) Özetle                   C) Kısaca

D) Şöyle                E) Kestirmeden

(ÖYS 1993)

 

6.   Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki açıklama, kullanılan deyime uygun değildir?

A)  Hiçbir şeyle ilgilenmeyen, sorumluluk duy­gusundan yoksun, dünya yıkılsa umurunda ol­mayan bir kişiydi.

B) Çevresindekilerden daha üstün niteliklere sahip olduğunu düşünen, kendini beğenmiş biriydi.

C) Nereden, nasıl yarar sağlanacağını bilir, her işe burnunu sokardı.

D) Bu olaydan sonra büyük bir karamsarlığa ve umutsuzluğa kapıldı, dünyası zindan oldu.

E) Söylediğiniz işle yakından ilgileniyor, onun üz­erinde duruyordu.

(ÖYS 1996)

 

7.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “de” sözcü­ğünün atılması anlam değişikliğine yol açar?

A) Oraya uğra da arkadaşının    düşüncelerini öğren.

B) Onu hem de bugün aradım.

C) Ne kendi geldi ne de çocuklarını gönderdi.

D) Ben bu öğüdü ona değil de sana vermeliydim.

E)  Dün akşamki toplantıda ben de konuştum.

(ÖYS 1993)

 

8. I.    Heyecandan,  bildiklerini  bile anlatamaz ol­muş, iyice şaşırmıştı.

II.  Onu, evde bulamayınca çok merak etti.

III. Kimseye haber vermeden hemen çıkıp git­miş.

IV. Benim   bu   konudaki   düşüncelerimi   herkesbiliyor.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangile­rinde altı çizili sözcükler anlamca birbirine en yakındır?

A)  I. ve II.                              B) I. ve III.                              C)  I. ve IV.

D)  II. ve IV.                        E)  III. ve IV.

(ÖYS 1994)

 

9.   Kimi zaman, herhangi bir dilde, yabancı dilden alınmış bir kavrama tıpatıp karşılık bulmak zor olur.

Bu cümledeki “tıpatıp” sözcüğünün anlamına en yakın kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) Bütçemize uygun, kiralık bir ev arıyoruz.

B) Siz de odanızı istediğiniz gibi süsleyebilirsiniz.

C) Bu soruna en kısa zamanda kesin bir çözüm bulunmalı.

D) Çocukların hepsine birer takım elbise aldı.

E) Babamın ayakkabısı bana tam geldi.

(ÖYS 1994)

 

10.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “çok sıkıntı çekmek, çok yorulmak” anlamında bir deyim kullanılmıştır?

A) Suçsuzluğunu kanıtlayıncaya kadar akla ka­rayı seçti.

B) Yanlış yapmaktan korktuğu için her işi ince eleyip sık dokurdu.

C) Kötü haberi alınca kafası allak bullak, oldu.

D) Söylediğimi yapmamak için bin dereden su ge­tirdi.

E) Savurgan davrandığı ipin iki yakası bir araya gelmiyordu.

(ÖYS 1995)

11. —- yapılmış hiçbir şeye tahammülüm yok; işte, yemekte, kısaca her şeyde.

Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse bu sözleri “her şeyde kusur­suzluk arayan” bir kişinin söylediği anlaşılır?

A) Ikına sıkına                                      B) Vakitli vakitsiz

C) Bir çırpıda                                        D) Ucu ucuna

E)  Yarım yamalak

(ÖYS 1998) 

12. Bitlis’ten Amerika’ya göçen bir ailenin çocuğu olan yazar tarım işçiliğinden gazeteciliğe kadar, çeşitli işler yapmış biridir. Çoğunlukla “küçük in­sanların dünyasını anlattığı öyküleriyle üne ka­vuşmuştur.

Yukarıdaki parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Herkesçe eleştirilen

B) Yaşamını değiştirmek isteyen

C) Sevilmeyen, mutsuz

D) Ayırıcı özellikleri olmayan, sıradan

E) Hiçbir işte başarı gösteremeyen

(ÖYS 1997) 

13. “Seyirciler, bir türlü yenişemeyen güreşçileri kızıştırmak için alabildiğine batırıyorlardı.” cüm­lesinde geçen “Kızıştırmak” sözcüğünün kul­lanımına göre yakın anlamlısı aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Öfkelendirmek                        B) Azdırmak

C) Sinirlendirmek                        D) Kamçılamak

D) Kızdırmak

(ÜSS 1976) 

14.   Yazar, folklor ve Halk edebiyatı araştırmalarının öncülerindendir. Bu alandaki yapıtlarıyla ulus­lararası bir üne kavuşmuştur. Yaptığı çalış­malarla, bize bizdenliğimizi gösteren aynanın üstünde yılların biriktirdiği tozları silmiştir.

Bu parçada belirtilenler göz önünde tutuldu­ğunda, altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Ulusal  kimliğimizi  oluşturan  değerleri gün ışığına çıkardığı

B) Geçmişin  ürünlerini  bugünkülerle  karşılaş­tırdığı

C) Zamanla unutulmuş olan bilgileri saptadığı

D) Doğruya ulaştıracak yolları gösterdiği

E) Toplumsal ve ulusal değerlerin önemini vurgu­ladığı

(ÖYS 1998)

15.   Her kişide bulunması özlenen; sözünde ve ey­lemlerinde doğruluktan ayrılmama, bir başka de­yişle özü ve sözü bir olma, diye tanımlanan bir davranıştır.

Bu tanıma uygun davranış, aşağıdakilerden hangisi ile adlandırılır.

A) Dürüstlük               B) Sevecenlik      C) Kibarlık

D)  Kararlılık               E) Anlayışlılık

(ÖYS 1997)

16. “Tasarrufunda bulunduğu toprakları hakkıyla değerlendirmeyen bir kimse elde ettiğini de har vurup harman savurursa, tabiî arazisini genişletemez ve zengin olamaz.”

Parçada geçen “tasarrufunda bulunduğu” sözü aşağıdaki açıklamalardan hangisinin karşılı­ğıdır?

A)  İşlemekte olduğu

B)  Satın aldığı

C) Kiralamış bulunduğu

D)  Elinde bulundurduğu

E)  Mirasa konmuş olduğu

(ÜSS 1968)

 

17.   Ben umudumu yitirmedim; acılarıma ezdirmedim kendimi.

Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam aşa­ğıdakilerin hangisinde vardır?

A)  Sıkıntılarımı dışa vurmaktan özellikle kaçın­cı ı m.

B) Yaşadığım o acılı günleri yeniden yaşamak is­temedim.

C) Hiçbir zaman üzüntülerime yenik düşmedim.

D) Elde ettiklerimle hiçbir zaman yetinmedim.

E) Bu duruma gelebilmek için çok çaba harca­dım.

(ÖYS 1991)

18.      Yalnızca bir şair olarak değil, bir aydın olarak da hem kendini hem şiirimizi ileriye götürmüştür. Şi­irimize yeni konular, görüşler, biçimler getirmiştir. Şiir diline, konuşma dilinin canlılığını, genişliğini aşılamıştır. Bunu yaparken yalınkatlığa düşmemiş; sadelik içinde, en az sözcükle derin­liğe varmanın yolunu bulmuştur.

Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yeni ve değişik ürünlerle şiirin alanını geniş­letmiştir.

B) Şiire, yeni duygu ve düşünceler katarak onun işlevini değiştirmiştir.

C) Alışılmış imgeleri, deyişleri bir yana bırak­mıştır.

D) Yalın ve yoğun bir anlatım biçimi yaratmıştır.

E) Geniş kitlelere seslenmeye çalışmıştır.

(ÖYS 1995)

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

CEVAPLAR

1.B

2.C

3.A

4.C

5.D

6.C

7.E

8.A

9.E

10. E

11. B

12. D

13. D

14. A

15. A

16.A

17.C

18..D

]]>