1. Bu kitap kısa ama duygu yanı ağır basan şairlikten gelen anlatım yoğunluğuna sahip öykülerden oluşuyor.
Bu cümlede attı çizili sözle anlatılmak İstenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özlülük B) Akıcılık C) Duruluk
D) Özgünlük E) Yalınlık
2. Bazı eleştirmenler; şairlik kumaşının kolay kolay önlemeyeceğini, bunun için biraz beklemek gerektiğini söylüyor. Bu eleştirmenler işi yokuşa sürüyor. Bence bir kumaşın kalitesini anlamaya çalışmak için koca bir topu açmak kadar anlamsız bir şey yoktur. Kumaştan anlayan için bir santimetrekare de yüz metrekare de aynı şayi soylar.
Bu parçada geçen “bir kumaşın kalitesini anlamaya çalışmak için koca bir topu açmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir kişinin şair olup olmadığına karar verebilmek için bütün şiirlerini incelemeye kalkmak
B) Bir şairin beğenilen ve beğenilmeyen şiirleri arasında ne tür farklar okluğunu anlamak için nesnel ölçütlere başvurmak
C)Eleştirmenlerin beğenecekleri şiirler yazmak için başka şairlerin şiirlerindeki nitelikleri anlamaya çalışmak
D) Kendine özgü bir şiir dili kurmak için daha önce yazdığı bütün şiirleri yeniden gözden geçirmek
E)Bir şairin başka metin türlerinde de eser verip veremeyeceğini anlamak için belli bir süre beklemek
3. Her okur, alındaki eserin güzelliğini göremeyebilir. Kimi okurlar kabukta dolaşır, kimi bir süs eşyası gibi görür kitaptan. Kimi ise satırların tadına varmadan yazıyla olan macerasını noktalar. Birçok kişi için bir yazıdan beslenmekten çok, o yazıdan kurtulmak vardır. Okurun kalbine nişan alabilmeli her eser Bir yazarı yazar yapan işte bu özelliğin farkına varabilmesi, bu zenginliği yakalayabilmesidir.
Bu parçadaki “kabukta, dolaşmak” sözünün anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Macera peşinde koşmak
B) Kitapları süs eşyası olarak görmek
C) Okuru etkilemek
D) Özünü anlamamak
E) Kitap okumaktan sıkılmak
4. (I) Deneme, barı merkezli bir yazın turudur. (II) Deneme yazarı; varlık, olay, kavram ve durumları ele alırken aslında kendini anlatır. (III) Özgür yapı denemenin omurgasıdır. (IV) Denemeci, kuralların ağına takılmaz; düşüncelerini genelgeçer yargılarla ifade etmez. (V) Okuruyla söyleşir ama bir yandan da kavgacıdır; içinize sokulurken kavgacılığını, tartışmacılığını koltuk altında saklar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri kendinden önceki cümlede belirtilenleri destekler niteliktedir?
A) II. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
5. Cemil Meriç “Her yazı denize atılmış bir şişedir, kimin sahiline vuracağı belli olmayan bir şişe…” der.
Cemil Meriç bu cümlesiyle metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Hangi amaçta oluşturulduğunun belli olmaması
B) Kim tarafından anlaşılacağının belli olmaması
C) Okurlarca beğenilip beğenilmeyeceğinin belli
D)Toplumun tüm kesimlerine hitap edip etmediğinin zamanla anlaşılacak olması
E)Yazarının önlenmesine katkı sağlayıp sağlamayacağının belli olmaması
6. “Şiir, şairden önemlidir.’ diyen bir eleştirmen aşağıdakilerden hangisini söylerse bu düşüncesiyle çelişir?
A) Bu şiirlerdeki imgeler, ses ve anlam uyumu, şairinin edebiyat dünyamızda kalıcı bir yor edineceğinin göstergesidir
B) Her şiir, başlı başına bir metindir, bir şiiri anlamak ve yorumlamak için şiirin kendisi dışında bir şeye ihtiyaç yoktur,
C) İsmi şaire çıkmış nice insan bilirim ki yazdıklarına şiir demeye bin şahit gerekir.
D) Bir şiiri değerlendirmeden önce o şiirin yaratıcısının yaşam öyküsünü araştırmak, şiiri buna göre değerlendirmek gerekir
E) Bir şiiri anlamak, o şiirdeki İmgelerle yaratılan coşku ve hayal dünyasına adım almakla mümkündür.
7. Bir toplumun kültürünü, o toplumun bireyleri oluşturur; medya yansıtır
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?
A) İletişim organları, toplumun kültürünü oluşturur,
B) Toplumdaki kültürel değişimleri en çok etkileyen, medyadır
C) Bireyler, kültürü var eder; iletişim araçları kültüre evrensel nitelikler katar.
D) Bireyler, toplumun değerlerini oluşturur; iletişim araçları ise bu değerleri gösterir.
E) Medyanın topluma karşı görev ve sorumlulukları vardır.
8. Onun şiirlerini anlamak için metne bakmak yetmez, dalmak da gerekir. Çünkü onun şiirlerinde anlam —
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanmalıdır?
A) metnin yüzeyinde değil, derinlerindedir.
B} ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgindir.
C) metnin en önemli öğesidir,
D) ses öğesiyle ayrılmaz bir bütün oluşturmuştur,
E) en az ahenk unsurları kadar önemlidir.
9. (I) Hem yazarı anlama çabası göstermemek hem de yaklaşmakta olduğumuz çukurun önünde yazarın elimizden tutmasını beklemek, çok da tutarlı bir davranış değildir. (II) Zira yazar bize bir çukura düşebileceğimizden söz etmiştir. (III) Bundan sonrası yolda yürüyenin sorumluluğuyla ilgilidir, (IV) Öyleyse, edebiyat eserlerine daha farklı bir yaklaşımla eğilmeliyiz. (V) Bu yaklaşım bize giderek sorunlarımızı önceden görme yeteneği ve tedbir alma yükümlülüğü getirecektir.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerle İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede okurların çelişkili bir davranışından söz edilmiştir.
B) II. cümlede yazarın bir öngörüsünden söz edilmiştir.
C) III. cümlede yazara ait olmayan bir yükümlülükten söz edilmiştir.
D) IV. cümlede yazın ürünlerine farklı bir bakış açısıyla eğilmek gerektiği vurgulanmıştır.
E) V. cümlede yazarın okuru düşünmesinin, ona yeni sorumluluklar yükleyeceği ifade edilmiştir.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Bu ülkenin tarihsel ve kültürel birikimini, gelecek kuşaklara da aktarmak zorundayız.
B) Baklavalarımızda tereyağı ve Antep fıstığı kullanıyoruz,
C) Onun romanlarındaki özgün anlatım, ilk bakışda fark edilmeyebilir.
D) Her şey çok çabuk değişiyor; dün gerçek olanlar, bugün yalan oluyor.
E) O, bu kıza sırılsıklam âşık olduğu için gerçeklerle yüzleşmek istemiyor
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?
A) Desene ailen senden mucize bekliyor
B) Dün buraya Selim Bey geldi mi?
C) Seyahatlerim sırasında kitap okurum.
D) Kurumumuzun 10. yılını kutluyoruz.
E) Müdür’le konuşmak için aşağıya indi.
12. Romanda bir ailenin içine girer (I) onunla birlikte çalışır (II) sever ve nefret ederiz (III) onları her yönüyle tanırız (IV) hikâyede ise ancak evin önünden geçer (V) açık bir pencereden bakıp masa başında toplanmış bütün bir aileye göz gezdiririz.
Bu cümledeki numaralanmış yerlerden hangisine ötekilerden farklı bir noktalama işareti getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Firdevsî, “Şahnâme’yi yazarak ne mi yapmıştır ? Hemen
I
söyleyeyim , İran, eserin kaleme alındığı X. yüzyılda çeşitli sorunlar
II
yaşıyordu. Firdevsi , böyle bir ortamda bir şaheser yaratarak millî
III
duyguların canlanmasını sağlamıştır . Unutulmaya yüz tutmuş
IV
kahramanlık hikayelerini hatırlatarak halkın millî bilincinin oluşmasına yardım etmiştir .
V
Bu parçadaki numaralanmış noktalama İşaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. Yazarların tüm gizli saklısını gözler önüne serme niyeti taşıyan biyografi kitaplarım okumaktansa hayatlarını kendilerinin anlattıkları kitapları, yani otobiyografileri okumayı tercih ederim.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bağlaç B) Sıfat C) Zamir
D) Edat E) Fiil
15. (I) Erzurum geniş ve yeşil ovaya bakan, çekici bir kent, (II) Erzurum’un uzun kavakları, karga yuvalarıyla dol u. (III) Arasıra bir kavakta on ikiyi aşkın yuva görülüyor. (IV) Erzurum’da kaldığımız dört beş gün içinde, havanın bir gün olsun, akşama dek soğuk ya da sıcak olduğunu görmedik. (V) Sabahleyin güneş açıyor, akşam şiddetli bir yağmur başlıyor, gece ortalık bembeyaz görünüyor,
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede sıfat—fiil grubu sıfat tamlamasında görev almıştır.
B.) II. cümlede edat kullanılmıştır.
C) III. cümlede ikileme zarf görevindedir.
D) IV. cümlede bağlaç kullanılmıştır.
E) V. cümlede pekiştirilmiş sözcük, sıfat görevindedir
16. (I) Dinlenmeden yazıyorum şiirlerimi. (II) Dinlensem elimden bir şey kaçacakmış gibi bir endişeye kapılıyorum. (III) Son şiirimi on beş günde yazmıştım. (IV) O on beş gün boyunca çok az uyumuştum. (V) Şiiri bitirdiğim zaman gözlerim görmez olmuştu..
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi belirli (görülen) geçmiş zamanın olumsuzuyla çekimlenmiştir.
B) II. cümlede şart kipiyle çekimlenmiş bir fiil vardır.
C) III. cümlede basit yapılı bir fiil vardır.
D) IV. cümlede birleşik zamanlı bir fiil kullanılmıştır.
E) V. cümlenin yüklemi birleşik yapılı bir fiildir.
17. Tren; sarı buğday bacaklarıyla çevrili ovanın ortasında, gökyüzüne siyah dumanlar salarak ilerliyordu.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – zarf tümleç – yüklem
C) Nesne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
D) Özne – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
E) Nesne -dolaylı tümleç – yüklem
18. I. Kitapları nereden aldın?
II. Kitapları aldığım kime söyledin?
III. Kitapları kütüphaneye mi götürüyorsun?
IV. Kütüphaneye gitmek için hangi otobüse bineceksin?
V. Gideceğin kütüphane nerededir?
Bu parçada numaralanmış sorulardan hangisi diğerlerinden farklı bir öğeyi buldurmaya yöneliktir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
19. (I) Gölbaşı ilçesindeki Mogan Golü, Ankara’nın önemli doğal alanlarından biri. (II) Gel, kış aylarında beyaz bir güzelliğe bürünüyor. (III) Balıkçıların sandalları buzların arasında yazı bekliyor. (IV) Ankara’nın en büyük gölü Mogan, soğuk aylarda da bazı canlılara kucak açıyor. (V) Gülün yüzeyi, karabaş martıları için güvenli bir ev oluyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle basit yapılı bir ad cümlesidir.
B) II. cümle “özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç ve yüklem’den oluşmuştur.
C) III. cümlenin yüklemi, geçişsiz bir fiildir.
D) IV. cümle basit yapılı bir fiil cümlesidir.
E) V. cümlenin öznesi, bir ad tamlamasıdır.
20. Aşağıdaki cümlelerden hangisi yapısı bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Dergi, geniş bir yazar ve fotoğrafçı kadrosuyla Anadolu doğasına açılıyor
B) Bu tür sorunları çözmek için daha duyarlı bir bakış açısına sahip olmak gerekiyor.
C) Motorlu taşıtlardan çıkan gazlar, küresel ısınmanın önemli bir kısmından sorumlu.
D) Dil bilimciler, yaşayan dillerin bir kısmının bu yüzyılın sonunda yok olacağını tahmin ediyor.
E) Yazmak, muhalif olanların kendilerini ifade ediş biçimidir.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Öğrenci olduğuma dair bir belge almak için öğleden sonra okula gittim.
B) Hepimiz onu oyalamaya çalışıyor, onun evden ayrılmasını istemiyorduk.
C) Kardeşim, buz gibi suyu bir dikişte içtiği için annem ona kızdı.
D) Çocukların oyunlarını seyrederken İçini neşe kaplıyordu.
E) İstediklerini yaparım, yalnız umutlarımı boşa çıkarmayacaksın.
22. (I) Celal Sılay, aşırı duygusal bir insandı. (II) Onunki, her şair için doğal olan duygusallığın çok ötesindeydi. (III) Bu nedenden dolayı yaşamı boyunca hep yaralandı, örselendi. (IV) Onu dışarıdan tanıyanlar bu yanını lam bilmezlerdi. (V) Onu kahkahalar atan, renkli bir adam zannederlerdi.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç) eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ne sen beni seviyorsun ne de ben seni, bunu ikimiz de biliyoruz.
B) Bu vakfı kurmamızın amacı, toplumsal dayanışma bilincini artırmak içindi.
C) Gün gelecek herkes bana hak verecek, yaptığı yanlışı anlayıp özür dileyecek.
D) Televizyonlardaki magazin programları, izleyicilere sahici olmayan bir dünya vaat edip kandırıyor.
E) Sonucu ne olursa olsun hep doğrulan dile getirin, adaletten ayrılmayın!
24. Kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgulara — denir. Hiçbir ileti bunlar olmadan iletilemez.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) gösterilen B) gönderce
C) gösterge D) bağlam
E) gösteren
25. Erzurum-Ardanuç yolu; yamaçlardan dikkatlice inen, dönemeçler yüzünden hızını artıramayan bir minibüsle bile zevk veriyordu insana. Tavandaki havalandırma kapağından çiçek kokulu ılık dağ havası çarpıyor bedenime. Yolcu sayısı az. Bir sağ cama, bir sol cama geçiyorum, iki cephede de bitmek bilmez sıradağlar diziliyor. Çoruh Nehri tüm coşkunluğuyla dağların arasından akıyor. Benim bildiğimi o da mı biliyor diye acı bir merak sarıyor içimi. Çoruh, yakında baraj göllerinde tutsak kalacak.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetmelerden yararlanma
B) Birden çok duyuya seslenme
C) Betimleyici öğelerden yararlanma
D) Varlıkları devinim hâlinde verme
E) Kişileştirmeden yararlanma
26. Walter Benjamin, “Roman okuru, okurların en yalnızıdır.” demiştir. Öylesine som bir yalıtılmışlık ve yalnızlık gerekir roman okumak için. Aileden, arkadaşlardan, gündelik uğraşlardan, her şevden ve herkesten birkaç saatliğine de olsa uzaklaşarak tamamen kendi içine çekilir roman okuru. Hele ki sarmışsa okuduğu roman,,. Hele ki kurulmuşsa okur ile kitap arasında bir köprü… İnsanın sevdiği roman iyi bir sırdaştır. Bu; başkalarına aktarılmayan aktarılınca büyüsünü kaybeden bir sırdaşlıktır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Eksiltili cümleler kullanma
B) Karşılaştırma cümlesine yer verme
C) Alıntıyla düşünceyi pekiştirme
D) Olasılık bildiren cümlelere yar verme
E) Öznel yargılara yer verme
27. (I) Bir arada bulunmak zorunda olan en az iki kişinin veya iki kişi yerine geçen kavram veya varlığın bireysel farklılıklar sebebiyle karsı karşıya gelmesi veya çatışması sonucu ortaya çıkan eyleme “olay” denir. (II) Öğretici metinlerde anlatılan eylem dizisine “olay zinciri”, kurmaca metinlerde anlatılan eylem dizisine ise “olay örgüsü” denir. (III) Olay çevresinde gelişen edebî metinler (öykü, roman vb.) birer kurmacadır. (IV) Bu eylem, başka eylemlerin oluşmasını da sağlayıp bir eylem dizisine dönüştüğünde şu adlardan birini alır: Olay zinciri, olay örgüsü. (V) Dolayısıyla bu tür metinlerde anlatılanlar, “olay örgüsü” bağlamında değerlendirilir
Bu parçanın anlatım akışındaki bozukluğun giderilmesi İçin aşağıdaki değişikliklerden hangisinin yapılması gerekir?
A) IV. cümle l,den sonra getirilmeli
B) I. cümle V.den önce getirilmeli
G) III. cümleyle IV, cümle yer değiştirmeli
D) I. cümleyle II. cümle yer değiştirmeli
E) II, cümleyle III. cümle yer değiştirmeli
28. Anıya konu olan olayların üzerinden çok uzun zaman geçmesine karşın yazarların bu olayları bugün yaşanmış gibi çok ayrıntılı anlatmaları, okuyucuların kafasında bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden olabilir. Okuyucunun okuduğu bir anı metni karşısında “Anı, sonuçta hatırlamalar üzerine kurulan bir metin türüdür. Aradan bunca sene geçmesine rağmen yazar nasıl oluyor da bu olaylara ait en küçük ayrıntıları bile rahatlıkla hatırlayabiliyor?” sorusunu sormasına neden olabilecek bu durumun, metnin inandırıcılığına gölge düşürebileceği unutulmamalıdır.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, metnin inandırıcılığına gölge düşürebilir?
A) Çocukluk dönemlerine ait anılarını yaşlılık dönemlerinde kaleme alan bir yazarın, düştürdüğü metinde sayfalar tutan diyaloglara yer vermesi
B) Gençlik dönemlerini anlatan yaştı bir yazarın,
yaşadığı olaylarla ilgili kimi bilinmezi okuyucularla paylaşması
C) Anlatmak istediklerini belgelemek ihtiyacı hisseden bir yazarın, başkaları tarafından oluşturulmuş anı metinlerinden yararlanması
D) Yaşlı bir yazarın, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı ve tanık olduğu kimi olayları gazetedeki köşesinde okuyucularına aktarması
E) Anı yazarının hem yaşadığı olaylar hem de tanıdığı kişilerle İlgili bilgiler vermesi
29. Yürüyerek yapılan gezilerde kentlerin daha iyi tanındığına inanıyorum. Binaları daha yakından görüyor, gündelik yaşama ait bilgilere daha çabuk ulaşıyorum. Dinlenmek için oturduğum kahvelerde kurduğum dostluklar, birçok bakımdan işime yarıyor. —- Yürüyüp de yorulmasaydım o kahveye oturmayacak, Miquel’i tanımayacak ve onun gezdirdiği yerleri hiç göremeyecektim.
Bu parçada bos bırakılan yere aşağıdaki cümlelerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A) Bana yalnızlık ve hüzün veren kahveleri, otelleri ve oralarda dost olduğum insanları her şeye rağmen çok seviyorum.
B)Çünkü kitapların rehberliğinde gezmek, kentlerin gizemli dünyalarını tanımamızı sağlıyor.
C) Ünlü gezgin İbni Batuta gibi binlerce kilometre yol kat ediyor, birçok dost ediniyorum.
D) Örneğin Barselona’da bir kahvede tanıştığım bir İspanyol sayesinde kentin hiçbir kitapta yer almayan yerlerini görmüştüm.
E)Şehir gerçek yüzünü dost yazarların kaleminde, onların rehberliğinde gösteriyor.
30. Dergiler yeni fikirlerin, oluşumların, zihni karşı kovuşların, akımların kendilerini yasallaştırdıkları, yaşama mevzisi açtıktan zeminlerdir bir bakıma. —- Nitekim şiirle ilgili bütün hareketler, bir şiir dergisi yayımlamak yoluyla kendilerini tanıtmış, bir dergi etrafında yapılanmıştır. Hemen bütün şairler ilk ürünlerini bir dergide yayımlayarak kendilerine yol aralamış, ürünlerinin dergilerde yer bulup bulmamasına güre şairlerin edebî yolculukları şekillenmiştir, Dolayısıyla Garip üzerine, İkinci Yeni ya da 80 sonrası şiiri üzerine konuşurken ilk başvuracağımız külliyat, bu dönemleri temsil eden dergiler olacaktı r.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiir dergileri de bu bağlamda değerlendirilebilir.
B) Türkiye’de günümüze dek birçok şiir dergisi yayımlanmıştır.
G) Garipçiler ve İkinci Yeniciler, şiir dergileriyim kendilerini tanıtmışlardır.
D) Bu zeminlerin günümüzde İnternet ortamına kaydığı rahatlıkla söylenebilir.
E) Edebiyat dergilerinde sadece şiirler değil, öykü, deneme ve eleştirilerde yayımlanabilir.
31. Onun yazılarını besleyen kaynaklar kitaplar, yaşantılar ve hatıralardır. O tümüyle okuduklarından, yaşadıklarından yola çıkarak eski günlere ait güzellikleri, sanattaki yöneliminin temel taşlarını, sanalını besleyen kaynaklan, sanatçı kimliğini etkileyen olayları, yazarları, çevreleri, eserleri, nostaljik bir tatla yazıya döker. Naif bir yaklaşımla hayal ve gerçeği birbirine karıştırarak geçmişe bakar. Bireyin içsel serüvenini anlatırken çevre-toplum-yapı gibi dış koşullardaki değişimi ve bu değişimin birey üzerindeki etkisini irdeler.
Bu parçada sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Çevre kirlenmesine dikkat çeken yazılar yazdığına
B) Anlatmaya bağlı edebi metinler oluşturduğuna
C) Geçmişte kalan güzelliklere özlem duyduğunu gösteren bir anlatımı benimsediğine
D) Sanatını besleyen kaynaklan ve sanatçı kimliğini etkileyen olayları, anlaşılır bir dille anlattığına
E) Yazarların yaşam öykülerini ve eserlerini ayrıntılı olarak ele alan biyografi metinleri yazdığına
32. Bir gül goncasını koklarken toprağın hakkını teslim etmek gerek. Gül goncasının yanında, toprağın soluk ve alçak gönüllü yüzü bize o güzel kokunun kaynağını işaret eder. Fidanın köklerini şefkatle saran topraktır, Her toprak da kendi yeteneğine göre gül yetiştirir. Farklı toprakların gülü farklı kokar. Edebiyat eserlerini okurken onun parlaklığı, güzelliği onun köklerini saran toprağı getiriyor aklımıza. Dolayısıyla eleştirmek için eseri ortaya çıktığı çevre ile açıklamak, anlamaya çalışmak önemli bir yöntemdir. Çünkü eser, yazarının yetiştiği sosyal ortamdan bağımsız değildir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gülün yetişmesini sağlayan toprağın önemini herkes anlamalı ve onu korumalıdır.
B) Bir yapıtı anlamak ve eleştirebilmek için yapıtın oluşturulduğu toplumsal çevrenin bilinmesi gerekir.
C) Yazarlar yapıtlarında ruhsal durumlarını yansıtmalıdırlar.
D) Edebiyat yapıtını okurken insan onun nasıl yazıldığını bilmelidir.
E) Hangi çiçeğin hangi tür topraktan hoşlandığının bilinmesi gerekir.
33. Yıllarca Bodrum’a Torba Koyu”na gitmişidir, Yüzlerce kez bu koydaki balıkçıları, balıkçı teknelerini görmüşümdür, Ama bir gün bile onları Avni Arbaş’ın resimlerindeki gibi göremedim. Ne o ışıkta, ne o renklerde… Çünkü benim gördüğüm dış dünyaydı, Çıplak gözün algıladığı görüntülerdi, Avni Arbaş’ın resimlerine bakarken Torba Koyu ve balı kollarıyla değil, onun resimleriyle karşı karşıyaydım.
Bu parçada anlatılmak istenen temel düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçı, ayrıntıyı yakalayabilen insandı.
B) Sanatçı, doğayı sanat anlayışıyla yeniden yaratır.
C) Sanat eserlerinde yaşamın çarpıcı yönleri ele alınır.
D) Sanat eseri, özünde farklılık taş imalı, sanata bir yenilik getirmelidir.
E) Sanatçı doğayı gerçekçi bir biçimde yansıtmalıdır.
34. Kimi sanatçı, günün olaylarına ayna tutar. Kimi de günün dışında görünür, biraz dolaylı ve belli belirsiz, eserlerine günün olaylarının gölgesini düşürür. Yani sanatçı bu konuda özgürdür. O, günü, günün olaylarını apaçık ya da dolaylı ve çapraşık yollarla eseflerine yansıtır,
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Sanatçının görevi güncel olayları yansıtmak mıdır?
B) Her sanatçı güncel olayları aynı yolla mı eserlerine yansıtır?
C) Sanatçı, eserlerini oluştururken hangi yöntemleri kullanmalıdır?
D) Güncel olayları takip etmek okurun görevi midir?
E) Güncel olayların yansıtılması, eserlere olan ilgiyi artırır mı?
35. İlk uçurtmanın MÖ 3000lü yıllarda Çin’de yapıldığı; bazı halkların çok eski çağlarda dinsel törenlerde kötü ruhları kovmak, eğlenmek ve haberleşmek için uçurtmadan yararlandıkları bilinmektedir. Avrupa, uçurtmayla Marco Polo’nun Malaya Adalarından bir uçurtma satın alarak bunu Hollanda’da kullanmasıyla tanışmıştır. 18 ve 19. yüzyıllarda uçurtma bilimsel araştırmalarda kutlanılan araçlar arasında yer almaya başlamıştır. Benjamin Franklin ve Alexander Wilson, uçurtmaları rüzgâr ve hava akımları üzerindeki bilgilerini artırmakta kullanmışlardır. Bazı bilim adamları uçurtmalarla deneyler yapmış, bu deneyler ilk uçakların yapılmasında çok faydalı olmuştur,
Bu parçada uçurtmalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Anavatanın Çin olduğuna
B) Kimi toplumlarda kutsal amaçlarla kullanıldığına
C) Günümüzde daha çok eğlence amaçlı kullanıldığına
D) Teknolojinin gelişmesine katkı sağladığına
E) Avrupa’ya Marco Polo tarafından getirildiğine
36. Zencefil; balgamı söktürür, öksürüğü keser, kanı sulandırır, damarları açar, hafızayı güçlendirir. Bazı ilaçların mide ve bağırsaklara yaptığı yan etkileri yok eder. Ameliyatlardan sonra anesteziden kaynaklanan bulantıları önler. Doğum sonrasında annenin emzirme döneminde, anne sütünü artırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır. Sindirim sistemini düzenler, modem yaşamın koşuşturmacası İçinde yorgun düşenlere enerji verir. Zencefilden gazoz, turşu ve reçel yapımında da yararlanılır. Zencefil, halk hekimliğinde asırlar boyu ilaç olarak güvenle kullanılmıştır. Zencefilin hiçbir yan etkisi yoktur.
Bu parçada sözü edilen bitkiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kimi ilaçların yan etkilerini önlediğine
B) Kullanılmasının modem tıp eğitimi alan uzmanlar tarafından önerildiğine
C) Öğrenilenlerin ve yaşananların çabuk unutulmasını engellediğine
D) Bazı gıda maddelerinin hazırlanmasında kullanıldığına
E) Herhangi bir olumsuz etkisinin bulunmadığına
37. Ramazan Korkmaz’ın İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı isimli kitabı, kitabın yazarının şairin akrabalarıyla yaptığı yüz yüze görüşmelere, belgelere ve araştırmalara dayalı akademik bir eser Kitap, dört bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümü Cahit Sıtkı Tarancı’nın hayatına, yaşadığı ve tanık olduğu önemli olaylara, edebî kişiliğine ve eserlerine ayrılmış, ikinci bölüm, şairin şiirlerinin tema ve yapı bakımından incelenmesine ayrılmış. Üçüncü bolümde, Cahit Sıtkı Tarancı’nın sembol ve imge dünyası, dördüncü bölümde dil ve üslûp özellikleri detaylı olarak ele alınmış. Bu kitabın önemli özelliklerinden biri, kitapta şairin bu zamana kadar yayımlanmamış bir şiirine ve on beş mektubuna yer verilmiş olmasıdır. Bu mektuplarla şairin ruh dünyasına daha derinden nüfuz edebildiğimiz gibi onu daha doğru ve iyi anlamak noktasındaki bazı pürüzleri de gidermiş oluyoruz. Kitapta ayrıca şairin el yazılarına da yer verilmiştir. Bunlar arasında şairin eski ve yeni yazıyla yazılmış mektup ve şiirleri vardır.
Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağıdaki terden hangisinde değinilmemiştir?
A) Bilimsel bir çalışmanın ürünü olduğuna
B) Şairle ilgili bazı bilinmezleri ortadan kaldırdığına
C) Yazarının, kitabın hazırlanması için mülakatlar yaptığına
D) Şairin dil ve üslûp özelliklerinin ayrıntılı olarak ele alındığına
E) Şairin eserlerindeki olay örgüleri hakkında bilgi verdiğine
38. Hasta Hakları Yönetmeliği’ne güne bir sağlık kuruluşuna sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya; sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü veya yazılı olarak istemeye, saygı, itina ve ihtimam gösterilerek güler yüzlü, nazik, şefkatli sağlık hizmeti almaya; sağlık kumlusunu seçme ve değiştirmeye; haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türle başvuru, şikâyet ve dava hakkını kullanmaya hakkı vardır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi hasta hakları içinde yer almamıştır?
A) Bilgi isteme
B) Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme
C) Personeli tanıma, seçme ve değiştirme
D) Eşitlik içinde hizmete ulaşma
E) Saygınlık görme
39. Türkiye’de uzun süre yanlış tanımlanıp halk oyunları” sözünün eş anlamlısı olarak düşünülen folklor, aslında bir bilim dalıdır. Folklor (halk bilimi) bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır. Türkiye’de bilimsel anlamda halk bilim çalışmaları yirminci yüzyılın başlarında başlamış olsa da halk bilimine yardımcı olacak pek çok kaynak daha önceki yüzyıllarda oluşturulmuştur Söz gelimi Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si halk bilimi araştırmaları açısından zengin öğeler barındırmaktadır.
Bu parçada folklorla İlgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Halk oyunları sözünün eş anlamlısı olduğuna
B) Bilimsel anlamdaki folklor çalışmalarının Türkiye’de yaklaşık yüz yıllık bir geçmişi olduğuna
C) Yirminci yüzyıl öncesinde oluşturulan eserlerden de yararlandığına
D) İnceleme alanına halk hekimliğinin de girdiğine
E) Sözlü edebiyat ürünlerini de inceleyen bir bilim dalı olduğuna
40. “Evlerimiz Poyraza Bakar”, Ethem Baran’ın yeni hikâye kitabı. Kitapta yer alan hikâyelerde; bayatlardan hikâyeler, hikâyelerden hayatlar geçip gidiyor, Yazar; hikâyenin her nefesine, her birimine hatta her hücresine olağanüstü önem veriyor. Kitapta yer alan on iki hikâyenin her biri sıradanlığın yerleşmiş ve yerleştirilmiş ezberini bozan has hikâyeler. Eserin bütününde ise şu mesaj veriliyor: Hayat bozulmayan bir yazıdır.
Bu parçada söz konusu eserin hangi özelliğine değinilmemiştir?
A) Hangi mesajı ilettiğine
B) Dil ve anlatım özelliklerine
C) Özgün olduğuna
D) Büyük bir titizlikle yazıldığına
E) Hangi metin türünde oluşturulduğuna
|
1 |
A |
9 |
E |
17 |
D |
25 |
A |
33 |
B |
|
2 |
A |
10 |
C |
18 |
E |
26 |
D |
34 |
B |
|
3 |
D |
11 |
E |
19 |
C |
27 |
A |
35 |
C |
|
4 |
B |
12 |
D |
20 |
A |
28 |
A |
36 |
B |
|
5 |
B |
13 |
B |
21 |
B |
29 |
D |
37 |
E |
|
6 |
D |
14 |
D |
22 |
C |
30 |
A |
38 |
C |
|
7 |
D |
15 |
E |
23 |
C |
31 |
C |
39 |
A |
|
8 |
A |
16 |
A |
24 |
C |
32 |
B |
40 |
B |
]]>
1. Onat Kutlar değerlendirmelerine güvendiğim bir eleştirmendi. Bir gün yeni bir şiirimi ona okuduğumda, “Hah, şimdi kendi sesini bulmaya başladın.” demiş, ondan sonra da yazdıklarımı merak eder olmuştu.
Bu parçada geçen “kendi sesini bulmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yerelden evrensele uzanmak
B) Özgünlüğü yakalamak
C) Özeleştiri yapabilmek
D) Öykünmeci bir bakış açısına sahip olmak
E) Eserde kendini gizlemek
2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisinin sesteşi yoktur?
A) Topladığı kır çiçeklerini vazoya güzelce yerleştirdi.
B) Bu dar sokaklarda arabayla ilerlemek hayli güçtü.
C) Babamın, geç vakitlere kadar fabrikada çalıştığı olurdu.
D) Hava ve yol durumunu radyodan az önce dinledim.
E Bu yaş günümü de yanımda kimse olmayacak.
3. Bizce iyi çevrilmiş bir kitaba rastlamak piyango tutturmaktan farksız olduğundan Türk okuru, Türk yazarlarıyla sınırlı kaldı.
Bu cümlede geçen “piyango tutturmak” sözü aşağıdakilerden hangisini anlatmak için seçilmiştir?
A) Bulmanın zorluğunu
B) Çaba göstermenin gerekliliğini
C) İyimserliğin değerini
D) Şansın yaşamsal önemini
E) Beklentilerin çokluğunu
4. Sanatçı, bu yapıtıyla aslında kendi sanatının ve düşüncelerinin sınanmasını yapar bir anlamda. Hangi düşüncelerinin kalıcı, hangilerinin geçici olduğunu görmek ister. Kendine özgü bilgelik tarzıyla çağının profilini kendine özgü bakış açısıyla çıkarmak ister.
Bu parçadaki “çağının profilini kendine özgü bakış açısıyla çıkarmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Döneminde yaşanan toplumsal olaylara çözümler üretmek
B) Döneminin genel görünümünü özgün bir tarzda ortaya koymak
C) Yapıtında döneminin düşünce akımlarını irdelemek
D) Yapıtlarıyla dönemine tanıklık etmek
E) Yaşamın, her dönemde farklı bir görüntüye kavuşacağını bilmek
5. (I) Yazarın, daha önce yayımlanan romanının yeni düzenlemesi yapılmış. (II) Eseri ilk şekliyle okuyanların bile ilgiyle karşılayacakları bir roman çıkmış ortaya. (III) Ayrıntı’yı seven ya da sevmeyen her yaştaki insanın severek okuyacağı bir roman. (IV) Eseri okurken Anadolu’nun arka bahçesinde, sahne ışıklarının değmediği noktalarda kısa ve duygulu bir gezinti yapacaksınız. (V) Duygusal bir halk şarkısı yahut bitmeyen bir senfoni gibi, yıllarca hatırlayacaksınız bu romanı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
6. Şiir hakkında bir şeyler öğrenmek, yeni anlayışla yazılmış şiirleri okumakla mümkün olur.
Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Şiirle ilgili eleştirileri dikkate almayan bir şairin başarılı şiirler yazması olanaksızdır.
B)Şiir, çağrışıma açık olması nedeniyle ondan pek çok yeni anlam ve yoruma ulaşılabilir.
C)Şiir üzerine yeterince eleştiri yapılmıyorsa, şiirin gelişmesi beklenmemelidir.
D)Şiir konusunda, yenilikçi anlayışla yazılmış şiirlerden bir şeyler öğrenebiliriz.
E)Şairin görevi, yeni konular bulmak değil, bilinen konuları farklı bir dille anlatmak olmalıdır.
7. (I) Ham dizeler üzerinde durmak, çalışmak, gerek. (II) Çünkü bazı dizeler olgunlaşmamış olarak doğar, şiire ham şekilde dökülür. (III) Ancak bu dizeler birkaç düzeltme ile yayımlanabilir hâle gelir. (IV) Bazı dizeler ise olgunlaşmış olarak ve noksansız doğar. (V) Böyle dizeler üzerinde uzun süreli çalışmalara gerek duyulmaz. (VI) Bence kalıcılığı yakalayan şiirler de bunlardır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, kendinden önceki yargının gerekçesi belirtilmiştir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
8. (I) Okuyucuyu etkisine alan şey şiirdeki mesaj değil, biçim güzelliğidir. (II) Bütün edebiyat türlerinde olduğu gibi şiir de belli bir mesaj içermelidir. (III) Bir şiir, musikisiyle, sesiyle okurun tatlı tatlı kendinden geçmesini sağlarsa hep yaşar. (IV) Şekille anlamın atbaşı gittiği şiirler yıllara meydan okur. (V) Kalıcı olabilmiş şiirlerde ne mesaj ne de biçim bir adım öndedir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve V C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV ve V.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “öneri” söz konusudur?
A) Ali Usta bir pilav yapsın da görün!
B) Köyde eski misafirperverlikten eser kalmamış.
C) Siz en iyisi sakin bir kasabaya taşının.
D) Keşke babamın uyarılarını dikkate alsaydım.
E) Emekli olunca köye gitmeyi düşünüyorum.
10. Okurken yapıtın kahramanı ile okur arasında duygusal bir bağ oluşur.
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleyle aynı doğrultudadır?
A)Okumak, ruhumuzu temizlemek, başka dünyaların farkına varmaktır.
B)Kendimizi başkalarının yerine koyabilmeyi ancak okumakla başarabiliriz.
C)Okur, metindeki karakterlerle birlikte heyecanlanır, korkar,sevinir,tasalanır.
D)Okur, kendi yaşamında izler gördüğü yapıtı daha çok benimser.
E)Bilimkurgu yapıtların sevilerek okunması, yapıtın gerçekçi olması gerektiği görüşüyle çelişmektedir.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözde özne kullanılmıştır?
A) Toprak, tüm insanlara bereket sunar.
B) Toprak yolda ilerlemekte güçlük çekiyor.
C) Bu verimsiz topraklarda çiftçilik yapılmaz,
D) Buradaki insanlar toprak evlerde oturuyordu.
E) Yolun ortasına toprak dökmüşler
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır?
A)Evimizin bahçesindeki iğde ağaçları kurudu.
B)Arabanın bagajını bir türlü açamadık.
C)Hepimiz otobüsün gelmesini bekledik.
D)Ağaçların arasında küçük bir göl vardı.
E)Annesini her hafta telefonla aramış.
13. Aşağıdakilerden hangisi bir eksiltili cümledir?
A)Öğle güneşinde parlayan beyaz mermerler üstünde kucak kucak çiçekler
B) Çok uzaklardan gördüğü tarihi kalenin burçlarıydı
C)Belki de bundan sonra yaza dönen kışlar, kışa evrilen yazlar göreceğiz
D)Birkaç günlüğüne de olsa kentin gürültüsünden uzaklaşıp kafasını dinlemekti tek istediği
E) Burada baharın gelişini ilk önce erik ağaçları haber verirdi
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde iki virgül arasındaki bölüm ötekilerden farklı bir öğedir?
A) Yaşlı denizci, geceleri, evinin balkonunda oturup etrafı seyrederdi.
B) Ada halkı, eskiden, balıkçılıktan başka bir işle uğraşmazmış.
C) Babam, her akşam, öğretmenimin verdiği ödevleri incelerdi.
D) Benim için, lise yılları, bir hatıra olmaktan başka bir anlam taşımıyordu.
E) Öğrenci temsilcisi, ayağa kalkarak, öğrencilerin yaşadığı sıkıntıları anlatmaya başladı.
15. (I) Fırına geldiğimde, yamalı pantolonlu, incecik ceketli bir çocuğun, fırının kapısında beklediğini gördüm. (II) Çocuğun beklemesinden, fırının kapalı olduğunu anladım. (III) Suratı mosmor olan çocuğun, saçları darmadağınıktı. (IV) Onu bu hâlde görünce bir kat daha üşümeye başladım. (V) Ben başımda bereyle, boynumda atkıyla,sımsıcak paltom ve eldivenimle o bu halde nasıl durabiliyordu?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. Cümle zarf tümleci, nesne ve yüklemden oluşmuştur.
B)II. cümlenin yüklemi geçişli bir fiildir.
C) III. Cümlenin yüklemi geçişli pekiştirilmiş sıfattır.
D) IV. cümlede bağ-fiil ve isim-fiil kullanılmıştır.
E) V. cümle sıralı cümledir.
16. Mermer çeşmeden su içmeye gelen birkaç kuş görmüştüm.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
B) Birden çok yan cümlecikten oluşan girişik bir cümledir.
C) Özne ve yüklemden oluşmuştur.
D) Basit, türemiş ve bileşik sözcüğün örneği vardır.
E) Yüklemi öğrenilen geçmiş zamanın hikayesi biçimindedir.
17. Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum
Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler anılırsa
Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa
İzmir için ne yazarsam sana adıyorum
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlü daralması
B) Hece düşmesi
C) Ulama
D) Ünsüz benzeşmesi
E) Kaynaştırma ünsüzü
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Biraz vakit geçtikden sonra biz de yola çıkalım.
B) Meğer konuklara hiç de kötü davranmamış.
C) Onu ikinci kez affettiğini söylüyordu bize.
D) Bir anda art arda şimşekler çakmaya başladı.
E) El ele vererek bu işin üstesinden de geldik.
19. Sanatçı ( ) kitabının Akif’le ilgili bölümünü şu cümlelerle bitiriyor( ) “ Boşuna yaşamadın ( ) boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin( ) “
Bu parçada ayraçlarla gösterilen yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri getirilmelidir?
A) (;)(:)(,)(.) B) (,)(:)(,)(.)
C) (,) (,) (,) (.) D) (,) (:) (;) (.)
E) (,)(:)(,)(…)
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kitaba önsöz yazdı, yazara geri verdi.
B) Kitabı okudu, kütüphaneye götürdü.
C) Kitabı çantasından çıkardı, masaya koydu.
D) Kitabı beğendi, arkadaşlarına tavsiye etti.
E) Kitaba baktı; ama aradığı şiiri onda bulamadı.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yapılmıştır?
A) Nepal askerleri, Everest’e tırmanırken mahsur kalan dağcıların yardımına koştu.
B) Ülkemizde dağcılığa gösterilen ilgi her geçen gün artmaktadır.
C) Birkaç amatör kayakçı, nisanda Ağrı Dağı’na tırmanacakmış.
D) Peru’nun tehlikeli dağlarında yapılan tırmanışların çoğu ya sakat ya da ölümle sonuçlandı.
E) Alplerdeki buzulların erimesi, bu dağlara tırmananlar için büyük tehlike oluşturuyor.
22. —-. Bugün artık Türk dili sadece Anadolu’da ve Balkanlarda değil, sadece Türkistan’da ve Sibirya’da değil; çalışma ve eğitim amacıyla Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya giden vatandaşlarımız sayesinde dünyanın dört bucağında konuşuluyor. Türkçenin lehçeleri dediğimiz çeşitli kolları Balkanlardan Uzak Doğu’ya kadar çok geniş bir coğrafyada yazı ve konuşma dili olarak kullanılıyor.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Türkçe dünyanın en eski dillerinden biridir
B) Türkçenin çok zengin bir kelime hazinesi var
C) Türkçe zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir
D) Türkçe çok geniş bir coğrafyada konuşuluyor
E) Yabancı ülkedeki Türkler artık Türkçeyi tercih ediyor.
23. Sanatçı, bir yapıt ortaya koymadığı anlarda hiçbir iş yapmıyormuş gibi görünür. Halbuki o, böyle anlarda bile son derece yoğun ve yorucu bir çalışma içerisindedir. —–. Ama dışarıdan bakanlar, onun yoğunluğunun, yorulduğunun farkında değildir. Halbuki yaşadığı bu süreçler, sanatçıyı eser ürettiği andan daha fazla yıpratmaktadır; fakat bu durumdan sadece sanatçı haberdardır.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Ya yeni tasarılar peşindedir, ya da tasarladığı bir yapıt için kaynakları tarıyordur
B) Okurlardan aldığı yoğun eleştirilere cevap vermeye çalışıyordur
C)Onun da dinlenmeye hakkının olduğunu kimse hesaba katmamaktadır
D)Nitelikli ürünlerin nasıl hazırlandığını sanatçıdan başkası tam olarak bilemez
E) Nihayet yıllar yılı devam eden yazın yaşamının sonuna geldiğini o da fark eder
24. Bu sanatçı, dilci, düşünür ve şair kimliğiyle ön plana çıkar. Çağdaş şiirimizi yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirir. Halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanır. Bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden kişinin ve toplumun en güncel sorunlarına kadar insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve toplum konularında ölçüsüz genişlikte bir konu zenginliğine sahiptir. Çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazandıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya ölçeğinde büyük değerlerindendir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çağdaş Türk şiirine katkı sağladığı
B) Türk şiirinin en çok eser veren sanatçısı olduğu
C) Şiirlerinin içerik bakımından oldukça zengin olduğu
D) Bireysel konuların yanında toplumsal konularda da şiirler yazdığı
E) Şiirlerinde Halk şiirinin olanaklarından yararlandığı
25. Açıkça görülüyor bu. Bir sosyolojik olgu demeliyim. Öykücülüğümüzün hiçbir döneminde görülmeyen hem de… Niceliğin bu çokluğunu olumsuzlamamalı. Ardından iyi şeylerin sökün edebileceğine inanıyorum. Biliyorsun, nitelik kolayca edinilmiyor. Zaman içinde niceliğin bu bolluğunun niteliği de getireceğine inanıyorum ben.
Bu parça aşağıdakilerden hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?
A)Bugün az sayıda öykü yayımlanmasına rağmen nitelikli öyküler ortaya konduğunu söyleyebilir miyiz?
B)Çok sayıda öykü yayımlanmasının nitelik kaybına yol açtığına katılıyor musunuz?
C)Genç yazarların öyküyü, romana atlama taşı olarak kullandığını söyleyebilir miyiz?
D)Günümüzün yaşam biçiminin öyküyü öne çıkardığını söyleyebilir miyiz?
E) Bugün öyküde nicelik olarak bir patlama yaşandığı söylenebilir mi?
26. Osmanlının son döneminde aydın da halk da kitaba önem veriyordu. Çevirilerin hızlanıp kültürel canlanmanın yaşandığı bu dönemde Yusuf Kâmil Paşa, “Telemak” çevirisini tamamlar ve önsözünde “Bu kitap var oldukça güzelliklere kapı aralasın, insanların zihinlerine ışık tutsun.” diye temennide bulunur. Bu satırları ne zaman hatırla-sam hüzünlenirim. O zamanlar biz, kitapların yaşaması ve işlevini yerine getirmesi için çabalayan bir toplumduk. Aydınlarımız, “başkalarının kitabı, benim kitabım” diye ayrımlar yapmadan kitapların daha çok okunması için emek harcardı. Halk da bu kitapları severek, isteyerek okurdu.
Bu parçada Osmanlının son dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Çok fazla kitap basıldığından
B) Toplumun, kitaba çok önem verdiğinden
C) Kitap okuma oranının çok yüksek olduğundan
D) Aydınların yazmaktan çok. kitap okumaya önem verdiğinden
E) Kitap okuma konusunca aydınla halk arasında büyük bir mesafenin olduğundan
27. Yıllar önce yaramaz yerinde duramayan bir çocuktum. Öğretmenlerim ve ailem, ne kadar uğraşırsa uğraşsın kendime, arkadaşlarıma sürekli zarar veriyordum. Beni bir gün öğretmenim tiyatroya götürdü. Tiyatroyu sevince, düzenli olarak kendi başıma oyun izlemek için tiyatroya gitmeye başladım. Bu arada farkına varmadan bambaşka biri olmuştum. Konuşmalarım ve davranışlarım nazikleş^’Ş: toplumla kaynaşan, elindekini çevresindekilerle paylaşan biri olup çıkmıştım. İşte bütün bunları tiyatroya borçlu olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.
Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Çocukken pek güzel konuşamadığını
B) Olumsuz davranışlarını tiyatro sayesinde düzelttiğini
C) Sanat dalları içinde en fazla tiyatroya ilgi gösterdiğini
D) Çevresindeki insanları kırdığı için çok üzüldüğünü
E) Tiyatrocu olmasında öğretmeninin büyük payının olduğunu
28. Bir yazar dostum, Doğu Anadolu ile Fırat yöresinde görüp yaşadıklarımı anlattırırdı bana. “Anlattıklarını, anlattığın gibi yaz.” derdi sık sık. Ben de kalem kağıt alıp oturdum, ciddi ciddi yazmaya başladım görüp yaşadıklarımı. Ne ki yazı dili ile anlatı dili farklıydı. Yazdıklarım, anlattıklarım gibi etkilemiyordu insanları. Bunun üzerine farklı yazın tekniklerini denemeye başladım. Hiçbiri doğru düzgün şeyler değildi. Ama yılmadan yazmaya devam ettim. En son yazdığım öykülerden birini bir arkadaşım gördü. Bununla yarışmaya katılmamı söyledi. Dediğini yaptım. İyi ki de yapmışım, çünkü birincilik ödülü kazandı bu öyküm. Bununla birlikte çok şey değişti. Yazdıklarım beğenilir oldu.
Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisinden söz etmektedir?
A) Neden öyküyü tercih ettiğinden
B) Yapıtlarında çevresinde yaşanan olayları anlattığından
C) Yazmanın çok zor bir uğraş olduğundan
D) Başka yazarlarla iyi bir iletişim kurduğundan
E) Yazın yaşamının nasıl başladığından
29. Hayır. Kesinlikle değil. Roman kahramanının yaşadığı olayların büyük bir kısmını yaşamadım. Örneğin Kıbrıs’a çıkarma yapan birliklerde yer almadım. Size Kıbrıs’ı hiç görmediğimi de söyleyebilirim. Ayrıca romanın kahramanıyla çoğu konuda taban tabana zıt kişiler de sayılabiliriz. Romandaki birçok olay ve ayrıntı, gözlem ve incelemeye, genellikle de düş gücüme dayanır. Romanın kahramanı benden bağımsız bir kişiliktir. Öyle sanıyorum ki, roman kahramanındaki bana ait ender izlerden biri, onun ölüm ve yaşam konusundaki düşünceleridir.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir?
A) Eserinize, otobiyografik bir roman gözüyle bakabilir miyiz?
B) Roman kahramanlarını oluştururken nelere dikkat edersiniz?
C) Her romancı, yapıtında kendi yaşamını mı anlatır?
D) Otobiyografik romanlar daha çok mu seviliyor?
E) Roman kahramanları ile aranızdaki benzerlikleri nasıl açıklayabilirsiniz?
30. Yazdıklarımı dinlendirip okuduktan sonra yayımlamanın yararına değil, gerekliliğine inanırım. Bu bakımdan yazdığım bir romanı hemen yayımlamam. Eserimi kulak tırmalayan ifadelerden arındırmak isterim çünkü. Onları attıkça romanlarımın rahatça nefes alıp verdiğini düşünürüm. Bunu okur, romanlarımı kolay bir şekilde, sıkılmadan okusun diye yaparım. Romanlarımdaki anlatım kimseyi sıksın istemem. Bazıları romanlarımı yayımlama aşamasında fazla titiz olduğumu söylese de ben onlara katılmıyorum.
Bu parçaya göre sözü edilen yazarın romanlarını hemen yayımlamamasının gerekçesi aşağıdakilerin hangisidir?
A) Haksız yere eleştirilmesinden çekinmesi
B) Hata çıkacağından korkması
C) Okura kolaylık sağlamayı düşünmesi
D) Ayrıntılı düşünmenin yararına inanması
E) Kulağa hoş gelmeyen söyleyişleri çıkarmak istemesi
31. (I) Bu romanda mektuplar özel bir yer tutar. (II) Sadece mektuplardan oluşan romanlar da vardır. (III) Roman içinde yer alan bu mektuplar, gerçek mektupların aynıdır. (IV) Bir çeşit yalancı gerçekçilik denebilir buna. (V) Ne tür ne de dil olarak farklı biçeme sahiptir bunlar. (VI) Mektup en içten anlatı türü olduğundan, yazar romanında özellikle kullanmıştır bu mektupları.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V E) VI.
32. Okurlar, yazarı hikaye ve romanlarda ete kemiğe büründürdükleri kahramanlar gibi kusursuz düşünürler. Bir yazarın, edebiyat adamının da kusurları, hatta birtakım saplantıları olabileceğini akıllarına getirmezler. Getirseler de bu kusurları onlara yakıştıramazlar. Bir gün karşılaştıklarında ise hülyalarının yıkıldığını görüp mutsuz olurlar.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?
A) Okurların, sanatçılar gibi olmak istediğinden
B)Okurların, sanatçıların da kusurları olabileceğini bilmesi gerektiğinden
C)Yazar ve şairlerin kusursuz eserler verdiklerinden
D)Sanatçıların, okurların görmek istediği gibi olması gerektiğinden
E)Okurların, sanatçılarla iyi bir iletişim kuramadığından
33. Divan ve halk şiiri; rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir güldür. Türk kültürü, tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütündür. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür birikimine yaslanan halk ve divan edebiyatlarımızın ortak noktaları, tahmin ettiğimizden çok daha fazladır. Ne yazık ki şimdiye kadar ısrarla farklı taraflarına dikkat çekildiğinden bu ikisinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı edebiyatlar olduğu sanılmış, arada uçurumlar yaratılmıştır.
Bu parçada divan ve halk şiiri ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Aynı dönemde ortaya çıktığından
B) Kendine özgü bir yapılarının olduğundan
C) Aralarında çok önemli farkların olduğundan
D) Ortak bir kültürün ürünü olduğundan
E) Türk kültürünün önemli bir parçası olduğundan
34. Ben denemeyi şiir yazar gibi yazarım. Ona hiçbir artık söz eklemem. Hiçbir yerini artık bırakmam denemenin. İlkin okurlara bir selam gönderir, konuya girer, onu geliştirince de paydos zillerini çalmaya başlarım. Ziller sona ererken de denemeyi bitirmiş olurum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Denemeye mi, yoksa şiire mi daha çok önem veriyorsunuz?
B) Denemelerinizi nasıl yazıyorsunuz?
C) Denemelerinizin anlatımı öteki yazılarınızdan daha mı başarılıdır?
D) Deneme yazarı olmaya nasıl karar verdiniz?
E) Kendinizi denemeye daha yatkın mı görüyorsunuz?
35. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın ilk cümlesi olmaya en uygundur?
A)Bunun gerçekliği ya da şiire katkısı ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır.
B)Ancak önemli olan bu şiir izleklerini sürerken gerçek şiiri kaçırmamaktır.
C)Özellikle bu yaklaşımlar genç şairler tarafından belli edebiyat dergilerinde sergilenmektedir.
D)Yanlış da olsa benim şiir duruşum budur, anlayışı şairi yanılgıya sürükleyebilir.
E)Çünkü kümeleşmeye çalışan şairler, şiir yaklaşımlarını belli dergilerde ortaya koymak durumundadırlar.
36. Ustalık kavramı sanattan çok, zanaatı çağrıştırıyor. Çünkü zanaatta yaratıcılıktan çok, hüner ağır basmaktadır. Ustanın reçetesi olur ve o, bir reçeteyi devreder çırağına. Usta, ancak çırağı varsa ustadır. Yazarın ve yazarlığın ise çırağı olamaz. Çünkü yazmanın reçetesi, püf noktası, şifresi, sırrı yoktur. Bir yazar, ustalık kavramı içinde ancak kendisinin ustası ve kendisinin çırağıdır. Bu açıdan devredilemez bir eylemdir yazmak.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır?
A) Edebiyatta ustalığın olmadığı düşüncesine
B) Usta – çırak ilişkisinin edebiyatta da geçerli olduğu tezine
C) Yazarlığın, çalışılarak elde edilebileceği görüşüne
D) Yazarlığın, çok zor bir meslek olduğu düşüncesine
E) Yazarların, ustalarını aşamayacağı savına
37. (I) Evrensellik ve bireysellik müzede canlandırılır. (II) Ulusa, devlete ve kamuya ait düşünceler müzede cisimleşir. (III) Yurttaş müzede terbiye edilir; akıl ve tarih müzede sahnelenir. (IV) Sanat ve sanat tarihi burada icat olunur. (V) Günümüzde müzeyle ilgili kuramlar en az müzelerin kendisi kadar canlıdır. (VI) Bu kurumlar eleştirel düşüncenin etkin bir damarını oluşturuyorlar.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlar?
A) II. B) III. C) IV D) V. E) VI.
38. Okullarda medya okuryazarlığı dersi başladı Dersler, önceden belirlenmiş bazı okullarda, konuyla ilgili eğitim almış sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından veriliyor. Bu derste hedeflenen başarı yakalanırsa birkaç yıl içinde bütün okullarda medya okuryazarlığı dersi okutulacak. Medya okuryazarlığı dersleri bireysel gelişime ve uzun vadede toplumsal ilerlemeye şüphesiz büyük katkı sağlayacak. Medya okuryazarlığı otuz yılı aşkın süredir Kanada, ABD, Avustralya ve tüm Avrupa ülkelerinde gittikçe önem kazanıyor ve okullarda zorunlu ders olarak okutuluyor.
Bu parçadan medya okuryazarlığı dersiyle ilgili aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Medya yazarları tarafından verildiği
B) Bazı ülkelerde uzun zamandır uygulandığı
C) Bireysel ve toplumsal gelişime katkı sağlayacağı
D) Ülkemizde sadece belirli okullarda uygulandığı
E) İleride yaygınlaştırılmasının söz konusu olduğu
39. Yazmaya, Yahya Kemal Beyatlı’nın yönettiği bir dergide başladı. Daha sonra, yalnızca deneme ve eleştiri türünde ürünler verdi ve çeviriler yaptı. Eski Türk edebiyatı ile çağdaş Batı edebiyatını inceledi. Yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı içinde oldu. Bu arada, eleştirinin okura sezinleyemediği güzellikleri tanıtması gerektiğini savundu. Kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve kendine özgü biçemiyle dili bir uygarlık sorunu olarak ele aldı. Kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı etkiledi.
Bu parçada, söz konusu sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Kendine özgü bir anlatım biçimi geliştirdiğine
B) Yazılarıyla genç sanatçıları etkilediğine
C) Yazılarında kendi türettiği sözcüklerden yararlandığına
D) Şiirlerinde Yahya Kemal’den etkilendiğine
E) Değişik türlerde eser verdiğine
40. Bu yazarımız, edebiyatın dili işleme hüneri olduğunu çok iyi bilir. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerini şiirli bir dille ele alır. Bu konuda oldukça ustadır. Öykü ve romanlarında çağımızın bunalmış. sevgisiz ve çaresiz kalmış insanının yalnızlığını işler. Bu nedenle, insanı yaşadığı yerden, yakınlarından, sosyal ortamından ayrı tutmaz. Bunu yaparken bireyin iç dünyasının derinliklerini dışa vurmaya çalışır. Dolayısıyla onun eserlerinde iç dünya ile dış çevrenin ilişkilerini bir arada görme olanağı vardır.
Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İnsan ilişkilerini şiirsel bir dille anlattığı
B) İnsanı yaşadığı çevre içinde ele aldığı
C) Edebiyatın dili kullanma sanatı olduğunu düşündüğü
D) Günümüz dünyasının sıkıntılı insanlarını konu aldığı
E) Eserlerini anlamak için onun söz dağarcığını, tümce yapısını, anlatım biçimini bilmek gerektiği
| 1-B | 2-B | 3-A | 4-B | 5-A | 6-D | 7-A | 8-E | 9-C | 10-C |
| 11-C | 12-A | 13-A | 14- D | 15-E | 16-C | 17-D | 18-A | 19-B | 20-A |
| 21-D | 22-D | 23-A | 24-B | 25-E | 26-B | 27-B | 28-E | 29-A | 30-E |
| 31-A | 32-B | 33-D | 34-B | 35-D | 36-B | 37-D | 38-A | 39-D | 40-E |
]]>
1. (I) Dostoyevski’nin, Rus edebiyatının başyapıtlarından olan “Suç ve Ceza” adlı romanının, dünya klasikleri arasında önemli bir yeri vardır. (II) Roman kahramanı Raskolnikov, toplumsal çelişkiler yaşayan bir gençtir. (III) Yaşadığı bu çelişkiler, onu sonunda ahlaki bir sorgulama yapacağı bir cinayete iter. (IV) İşlediği cinayetten sonraki yaşamı mücadeleler ve vicdan azabıyla doludur. (V) Yaşamı, gerçek sevginin ne olduğunu bulduğu zaman tamamen değişir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle kurallı bir isim cümlesidir.
B) II. cümlede ekeylem kullanılmıştır.
C) III. cümlede birden çok eylemsiye yer verilmiştir.
D) IV. cümlede “ki” ilgi adılı olarak kullanılmıştır.
E) V. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
2. Biçimin fazlasıyla önemsenmesi sonucu Türk şiirinin içinin boşaltıldığı görüşü son zamanlarda sıklıkla gündemde. Bu durumun izlerini öykümüzde de görmek mümkün. Bazı yazarlarımız, “Ne anlatacağım?” sorusunu hiç sormuyor kendine, “Nasıl anlatacağım?” derdinde yalnızca. Böyle yazarları keyifle okursunuz. Ama şu soruyu sormaktan da kendinizi alamazsınız: “Güzel anlatıyor da ne anlatıyor bu yazar?”
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Öykülerin içeriğinin göz ardı edilmesinden
B) Öykücülerin şairlerden etkilenmesinden
C) Genç öykücülerin, ustaları örnek almamasından
D) Öykülerin anlatımında doğallığın kaybolmasından
E) Öykülerin bir plan yapılmadan yazılmasından
3. İnsanın kendisini keşfetmesinin pek çok yolu vardır. Yazı yazmak, bu yollardan biridir. Çünkü “Küp, içindekini sızdırır.” misali, insan kendi kalbindekileri aktarır yazılarına. —
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Bu yüzden, insanın kendisini tanıması için yazı yazması gerekir.
B) Dolayısıyla yazılanları okumak, onları yazan insanları tanımak demektir.
C) Düşünülen, hissedilen her şeyin yazıyla dile getirilmesi mümkün değildir.
D) Bu yüzden duygusal yazılar daha çok ilgi görür.
E) İçinden geçenleri yazıya geçirirken değiştiren sanatçı sayısı az değildir.
4. Geleneksel şiirimizi iliklerine kadar özümsemiş bir sanatçıdır. Yerel kaynaklardan devşirdiği çeşnileri yepyeni ambalajlarla okura sunmayı başarmıştır. Ancak yine de okurun, nitelikli anlatımının içinden süzülen derin anlamla yüklü özü keşfedebilmesi için ciddi bir emek sarf etmesi gerekiyor.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edilen sanatçının bir özelliği değildir?
A) Özgün bir bakış açısına sahip olma
B) Şiirlerinde günlük yaşamın ayrıntılarına yer verme
C) Anlamca yoğun dizeler oluşturma
D) Geçmiş şiir birikiminden beslenme
E) Yetkin bir söyleyişe sahip olma
5. Şiir, her türlü yoruma açık bir yapıda olduğu için böyle bir durumu birçok meslektaşım gibi ben de doğal karşılıyorum tabii ki. Şiirde biçim, içerik ve beğeni arayışlarının zamanla bildirilerle ortaya konulusu, şairlerin tartışmalara yol açacak sanatsal görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmesi, şiir alanında eleştiri türüne her zaman geniş bir alan kazandırmıştır. Yazınımızda olağandışı bir gelişme olmazsa bu durumun hızını kaybetmeden devam edeceğini düşünüyorum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A)Eleştirinin, günümüzde sanatsal niteliğini yitirdiği düşüncesine katılıyor musunuz?
B) Şiirlerinizin beğenilmemesi daha sonra yazacağınız şiirlerinizi etkiler mi?
C) Eleştirmenlerimizin, edebiyatımızın geleceği açısından ümit verici olduğunu düşünüyor musunuz?
D)Eleştirinin, yazınsal işlevini yeterince yerine getirdiğini söyleyebilir misiniz?
E) Günümüzdeki eleştiri yazılarının şiir üzerine yoğunlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
6. Bir zamanlar, İyonya’nın on iki önemli merkezinden birisi olan Foça, bugün İzmir’in ilçelerinden biri olarak hâlâ varlığını sürdürüyor. Ama daha çok, şirin bir tatil ve balıkçı kasabası görünümünde. Kurucuları dünyaya şehirciliği öğretmiş o görkemli kent, emekliliğe ayrılmış kendi halinde küçük bir yerleşim yeridir artık, ama hâlâ efsunlu, hâlâ güzeldir. Metropolün hay huyundan uzak ve sakin mekân arayanlar için ideal bir köşedir. Eski dokusu kaybolsa da bir bakıma yüzyılın olumlu olumsuz birçok getirişinden mahrum olması, onu diğer yerleşmelere göre daha el değmemiş kılıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Karşılaştırma yapma
B) Birinci kişili anlatımla oluşturulma
C) Betimleyici öğelerden yararlanma
D) Haber cümlelerine yer verme
E) Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme
7. (I) Polisiye romanlar, bir suçu aydınlatmak, onu işleyeni veya işleyenleri bulup ortaya koymak üzerine kurgulanmış yapıtlardır. (II) 19. yüzyılın ortalarına doğru yaygın bir roman türü niteliği kazanmış ve geniş kitlelere ulaşmıştır. (III) Polisiye roman denilince akla ilk gelen, Sherlock Holmes gibi kişilerin konu edinildiği dedektif romanlarıdır. (IV) Bu kahramanlar, bir bakıma sanatçının yapıtında okurlara gönderdiği elçiler gibidir. (V) Ayrıca bu romanlar, karışık olan kurgusunu biraz rahatlatmak için günlük konuşma diline yaslanan bir anlatım ve olabildiğince kısa cümleler içerir.
Polisiye romanlardan söz edilen bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, konusuna yönelik bir açıklama yapılmaktadır.
B) II. cümlede, bir saptama yapılmaktadır.
C) III. cümle tahmin niteliği taşımaktadır.
D)IV. cümlede, kahramanlarıyla ilgili bir benzetme yapılmaktadır.
E) V. cümlede, biçeminden söz edilmektedir.
8. Yazdığı her romanın dilini yeniden kuran, farklı anlatımıyla kendini farklı kılmasını bilen yazar, yapıtlarında genelde 17. yüzyıl Osmanlı döneminin İstanbul’unu anlatır. Edebiyat geleneğimizde çok sık rastladığımız bir anlatı değildir sanatçınınki. Bazen geleneksel öykülerin izlerini, bazen de günümüzün bilinen yaşam izlerini bulur okur onun satırlarında. Anlaşılır olmak uğruna seviyesini asla düşürmeyen yazar, romanlarında felsefe metinlerinden geniş alıntılara da yer verir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yapıtlarının özgün özellikler gösterdiğine
B) Kimi romanlarında geçmişi değiştirerek anlattığına
C) Yapıtlarında gelenekle günceli harmanladığına
D) Yapıtlarının yazınsal düzeyini koruduğuna
E) Yapıtlarını birbirinden farklı bir anlatımla oluşturduğuna
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Bu caddede karşıya geçerken üst geçidi kullanmanız gerekiyor.
B)Dil bilincinin, okul sıralarında kazandırılmasının önemini bir yazar olarak çok önemli buluyorum.
C)Evde ne zaman canım sıkılsa terasa hava almak için çıkarım.
D) Tarihsel olayları günümüzün koşullarına göre değerlendirmek yanlıştır.
E) İnsanların senin hakkında ne düşündüğünü bu denli önemsememelisin.
10. Otobiyografiler, bir kişinin kendi yaşamını kaleme alması şeklinde tanımlansa da olayların geçtiği dönemin ve toplumun izlenmesi, değerlendirilmesi açısından önemli kaynaklardır aynı zamanda. Yaşama ayna tutma olarak da değerlendirilebilecek olan bu yapıtları yazmaktan edebiyatçıların yanı sıra siyasetçiler, gazeteciler ve çeşitli sanat dallarında yapıt verenler de uzak durmamışlardır. Önemli ayrıntılarla bezenmiş yapıtlar olarak ortaya çıkan otobiyografiler, okura önemli deneyimlere tanık olma, kendi yaşamında da bunlardan yararlanma olanağı sunar.
Bu parçada otobiyografilerle ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?
A)Anlatılan dönemle ilgili bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği yapıtlar olduğuna
B) Değişik alanlardaki insanların da bu türde yapıt verdiğine
C)Okura, başkalarının tecrübelerinden yararlanma fırsatı verdiğine
D) Yazarının yaşamına ve yaşadığı döneme ışık tuttuğuna
E) Ancak yazma yeteneğine sahip kişilerce yazılabileceğine
11. Tren garları ( ) sevinç ve hüznün birlikte yaşandığı yerlerin başında gelir. Raylar da birbirinden asla kopamayanları () kavuşma ümidi taşıyanları temsil eder. Gidilecek yere varıncaya kadar yolcularına ( )”Emin ellerdesiniz.” der demir raylar. Vagonlardaki yolcular ( ) anlatılan ilginç hikâyelere tanıklık eder () keyifli bir yolculuk yapmanın tadını çıkarırlar.
Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getirilmelidir?
A) (,) (,) (:) (,) (;) B) (,) (,) (;) (,) (;)
C) (;) (;) (…) (,) (,) D) (,) (;) (;) (.) (…)
E) (,) (,) (:) (.) (,)
12. (I) Günümüzde edebiyat eleştirisinin yerini kitap tanıtım yazılarının alması nedeniyle kitaplar artık neredeyse sadece satış rakamlarıyla tartışılır oldu. (II) Üstelik kimi zaman bir kitabın çok satması, neredeyse edebiyata karşı işlenmiş bir suç gibi ele alınıyor ki, bu da birçok yazar için açık bir haksızlık oluşturuyor. (III) Oysa satış, ister çok ister az olsun, yapıtın yazın değerine ilişkin bir ipucu değildir. (IV) Edebiyat eleştirisini farklı pencerelerden sürdürecek eleştirmenler çoğalmadığı sürece, bu niteliksiz eleştiriler yazılmaya devam edecektir. (V) Kısacası, üretimin çok, eleştirinin az olduğu bir ortamda gelişiyor Türk romanı ve edebiyatı.
Günümüzde yazılan eleştirilerle ilgili bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)I. cümlede, yapıtların salt ticari yanlarıyla değerlendirildiğinden söz ediliyor.
B)II. cümlede, yapıtların çok satılmasının, bir olumsuzluk olarak algılanabildiğinden söz ediliyor.
C)III. cümlede, yapıtların çok satılmasının, niteliğini belirleyen bir ölçüt olamayacağından bahsediliyor.
D)IV. cümlede, eleştirilerin nesnel ölçütlerle ortaya konması gerektiği belirtiliyor.
E)V. cümlede, eleştiri yazılarının sayıca yetersiz olduğu belirtiliyor.
13. Okuma tutkusunu ve coşkusunu taşımayan bir yazarın okurları doyurması mümkün değildir. Okuma bildiklerimizin sağlam bir temele dayanmasını sağlar, anlattıklarımızda tutarsızlığa düşmemize engel olur. Ancak günümüzde bazı yazarlar bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarıyorlar, böyle olunca da yapıtlarındaki tutarsızlık okurları onlardan soğutuyor.
Bu parçada “bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarmak” sözüyle, sözü edilen yazarlarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlatım yönünden bir yetkinliğe ulaşamadıkları
B) Yapıtlarını oluştururken okurların isteklerini dikkate almadıkları
C) iyi bir birikim edinmeden yapıtlarını oluşturdukları
D) Yapıtlarında gerçek yaşamı göz ardı ettikleri
E) Yapıtlarını yayımlamada aceleci davrandıkları
14. (I) Edebiyatımızda özellikle son yıllarda deneme türünde yazılan yapıtların çoğaldığı, bir gerçektir. (II) Çeşitli yazınsal türlerde yapıt veren birçok şair ve yazarımız bazı düşüncelerini deneme biçiminde anlatmaya çalışmışlardır. (III) Düzyazımızın gelişmesine de büyük ölçüde hizmet eden bu yazıların önemli bir bölümü kitap haline getirilmiştir. (IV) Böylece okurların bu yazılara kolayca ulaşmaları sağlanmıştır. (V) Ayrıca deneme türü bu yolla kalıcı bir nitelik de kazanmıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede ekeylemli yükleme yer verilmiştir.
B) II. cümlede isim-fiil ve sıfat-fiile yer verilmiştir.
C) III. cümle kurallı, olumlu bir cümledir.
D) IV. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
E) V. cümledeki “kalıcı bir nitelik” sözü zarf tümleci görevinde kullanılmıştır.
15. —- Bir şiirde her sözcüğün ve imgenin bir işlevi vardır, bu öğeler metin içinde mutlaka bir bağ oluşturur. Romanla şiir arasındaki en önemli fark da budur. Romanda olay dışı pek çok öğeye yer verebilirsiniz, ancak şiir çok sıkı bir üslup denetimi ister. Kullanılan fazla bir sözcük veya imge şiirin sanat değerini alır götürür.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiirde gereksiz ayrıntıya ve söyleyişlere yer vermek şiirin başarısını gölgeler.
B) Şiirin üslubu ele aldığı konuya göre farklılık gösterir.
C) Şiir ve romanda biçim ile içeriğin uyumlu olması gerekir.
D) Şiir, romana göre daha çok çalışma gerektiren bir yazınsal türdür.
E) Şiirde söyleyiş daima anlatılanların önüne geçer.
16. Bu şiir topluluğuna bağlı şairler, şiirlerinde yalnızca karmaşık bir iç dünyası olan kentli bireyi ele almışlardır. Biçim ve özce önemli yenilikler ortaya koymuşlardır. Kendilerinden önceki şiirin birtakım verileri üzerine yeni bir şiir kurmuşlar ve geçmişin şiir serüveninden yararlanmayı ihmal etmemişlerdir. Şiirleri, içerik ve dil bakımından bazı aşırılıklar taşısa da 1960 sonrası şiirimize geniş biçem açılımları sağlamışlardır. Bugünkü şairlerimizin çoğunu etkilemiş ve şiirimize önemli bir renklilik getirmişlerdir.
Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Şiirlerinde belli bir kesimden insanları anlattıkları
B) Şiirlerinde toplumsal sorunlara yer verdikleri
C) Şiire yeni anlatım olanakları kazandırdıkları
D) Şiirleriyle yazınımıza zenginlik kattıkları
E) Kendilerinden önceki şiir birikiminden yararlandıkları
17. O tarihlerde bu dergide ülkemizin değişken kesimlerinden birçok genç kalemin şiirleri yayımlandı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “kalemin” yerine “yazarın” sözcüğü getirilerek
B) “değişken” yerine “değişik” sözcüğü getirilerek
C) “O tarihlerde” yerine “O yıllarda” sözü getirilerek
D) “birçok” yerine “bazı” sözcüğü getirilerek
E) “bu dergide” sözü cümleden çıkarılarak
18. Bir öğretmen düşünce ve duygularını ne denli içtenlikle ifade edilirse öğrencileri üzerinde o denli etkili olur.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A} Tamlayan eksikliği
B) Söz dizimi yanlışlığı
C) Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması
D) Dolaylı tümleç eksikliği
E) Çatı uyuşmazlığı
19. Amasya’nın girişindeki Ferhat Ve Şirin hikâyesine konu
I
olan su kanallarını görerek şehir merkezine varıyoruz.
II III
İlk önce, iki kat olarak düzenlenen Amasya Müzesi’ni
IV V
geziyoruz.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin yazımında bir yanlışlık yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdakilerin hangisinde, sanatçının romanlarına ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A)Kurguyu mükemmel bir biçimde oluşturan sanatçı gereksiz hiçbir ayrıntıya yer vermiyor. (Duru bir söyleyişe sahip olma)
B)Kullandığı sözcükler her kesimden insanın kolayca anlayabileceği bir niteliğe sahiptir. (Yalın bir dil kullanma)
C)Bütün insanları ilgilendiren ortak konuları öne çıkarması, sanatçının tüm dünyada ilgiyle takip edilmesini sağlıyor. (Evrenselliğe ulaşma)
D) Yaşamdan yola çıkan sanatçı adeta sokağın nabzını tutuyor. (Gerçekçi bir anlatım yolu kullanma)
E) Okurların beğenilerine sırt çevirmeyen sanatçı hem nitelikli hem de popüler olmayı başarıyor. ( Eleştirileri önemsememe)
21.Bir yazarın söyleyişte özgünlüğe ulaşması, herkesin kullandığı sözcüklere yeni çağrışımlar kazandırma ve yerleşmiş kalıplardan uzaklaşma ustalığıyla gerçekleşir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede anlatılmak istenen düşünceye anlamca en yakındır?
A) Sanatçının farklılığı güncel konulan anlatmasına bağlıdır.
B) Yoğun bir söyleyişe sahip olmayan yapıtlar okuru etkileyemez.
C)Yalın ve açık bir anlatımı yeğleyen sanatçılar, her dönemde okur bulur.
D)Bir yapıt, günlük konuşma diline yeni bir boyut getirdiği ölçüde farklılığı yakalamış olur.
E)Bir sanatçı hiç kimsenin anlatmadığı konulara değinirse kalıcılığı yakalar.
22. Bir sanatçının yazınsal gücünü istenilen kıvama getire
I
bilmesi, değişik çiçeklerden özler toplamasına bağlıdır.
II
Bunu yaparken düş evreninin sınırlarını genişletmeli.
III
olabildiğince kendini, yapıtın dışında tutmalıdır. Sanatçının,
IV
sanat dünyasında kesilmeyecek bir ses olarak kalması
V
bunları başarabildiği sürece mümkün olabilir.
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. söz: Yetkinliğe ulaşmak
B) II. söz: Farklı kaynaklardan beslenmek
C) III. söz: Yaşamsal gerçeklerden hareket etmek
D) IV. söz: Yapıtlarında kişiliğini gizlemek
E) V. söz: Kalıcılığa ulaşmak
23. Yer ve gök türkü çiçeğidir burada
Açıktır gönlüm yeni sevdalara
Bu dizelerde altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?
A) Dünyaya gözünü yumarsan yine
Bir avuç toprakta seni görürüm
B) Bir avuç ışıktı incecik yüzü
Gözleri geceler gibi derindi
C) Şekilden kesildi ruhun nasibi
Karıştı vücudum karanlıklara
D) Bahçemde süzülür giderdi bahar
Sabahının fecri vururken cama
E) Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanın, çamurlu sokağın
24. Çanakkale (I) dünyaya bir kere daha tek yürek olduğumuzu
(II) vatanımızın bir parçasını bile düşmana bırakmayacağımızı kanıtladığımız yerdir. Tarihimizin en şanlı zaferlerinden birini kazandığımız (III) binlerce şehit verdiğimiz yer… Üzerinden yüzyıllar geçse de (IV) asla unutmayacağımız (V) her göreni derinden etkileyen bir yer…
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine noktalama işareti konmasına gerek yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemler, farklı kişiler tarafından yapılmıştır?
A) Bu hafta sonu okuduğu romanı bitirdi, okuması için arkadaşına verdi.
B) Bugün öğretmenimiz derste trafik kurallarını anlattı, bize bazı fotoğraflar gösterdi.
C) Hava açınca parkta biraz dolaştı, sonra hastaneye geri döndü.
D) O, bazı yazılarını kitabından çıkardı, kitabını yayınevine o şekilde teslim etti.
E) Bir hafta içinde testleri çözdü, öğretmeni çözdüğü testleri sınavdan önce kontrol etti.
26. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “Bir konuyla sonuç alınamayacak bir biçimde uğraşıp durmak” anlamında bir deyim kullanılmıştır?
A)Bu yaz kampa gideceğimiz için tatilin gelmesini iple çekiyorduk.
B) Söylediklerinin yanlış olduğunu anlayınca renkten renge girdi.
C)Ona düşüncelerini asla kabul ettiremezsin, havanda su dövmeyi bırak artık.
D)Onun hakkında ileri geri konuşmanız doğru değil.
E)Adam istediğimiz belgeleri bir türlü vermiyor, işi yokuşa sürüyordu.
27. (I) Yazınımızda, üzerinde en az konuşulan, en az düşünce üretilen tür, hiç kuşkusuz öyküdür. (II) Bunu sadece öykünün genç bir yazınsal tür olmasına bağlamak geçerli bir neden olamaz. (III) Batıda çok eski bir tarihi geçmişe sahip olan öykünün bizde Batı’daki kadar yaygın olduğu söylenemez. (IV) Asıl neden öykü üzerine konuşmanın, daha fazla çaba, sabır ve birikim istemesidir. (V) Bu yüzden kimse öykü üzerine konuşmaya, yazmaya yanaşmıyor. (VI) Bunun sonucunda yazınımızda öykünün sorunlarına, kuramsal temellerine ilişkin araştırmalar oldukça sığ kalıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
28. Yasemin bazen buruk bir tebessümle, bazen de buğulu gözlerle maziyi hatırlatan bir hüzün çiçeğidir.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – özne – yüklem
C) Özne – yüklem
D) ilgeç tümleci – özne – nesne – yüklem
E) Nesne – özne – ilgeç tümleci – yüklem
29. (I) Yazınımızda olay öyküsü denilince aklımıza gelen ilk isim Ömer Seyfettin’dir. (II) O, öykülerinde daha çok, kıssadan hisse bağlamında değerlendirilebilecek özlü yaşam deneyimleri anlatır. (III) Çarpıcı, okurun merakını kamçılayan anlatımıyla da okuru kolayca metne bağlar. (IV) Onun öykülerinde son çok önemlidir. (V) Öykü boyunca mantık örgüleri birbirine eklenir ve çarpıcı bir sona ulaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle olumlu bir ad cümlesidir.
B) II. cümlede “daha” sözcüğü üstünlük belirtecidir.
C) III. cümle, yan cümlesi sıfat-fiille kurulan, kurallı bir eylem cümlesidir.
D) IV. cümlede işaret adılı kullanılmıştır.
E) V cümle bağlı bir cümledir.
30. Yazarın son romanı, uzun yıllara dayanan bir birikimden damıtılmış, üzerinde titizlikle çalışılmış bir yapıt. Yazar, ortaya koyduğu kurgusal yaşamla acıların, yalnızlıkların, sevinçlerin, mutlulukların; zamanları ve mekânları aşan bir olgu olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Böylece insanın eski ve yeni durumlarını yan yana getirerek, değişmez resme ulaşmaya çalışıyor.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtta anlatımdan çok içeriği öne çıkarmak
B) içerik yönüyle özgünlüğü yakalamak
C) Belli konularla ilgili bir dizi çalışma yapmak
D) Toplumları etkileyen kişilerin yaşamlarını anlatmak
E) insanın, her dönem var olan evrensel yönünü ortaya koymak
31. Sanatçının öykü birikimine bakıldığında az yazmanın, onun bilinçli bir seçimi olduğu saptaması yapılabilir. Yazarın, öykü evrenini zenginleştirmeyen çoğaltmacılığa, tekrarlara uzak durması, alkışlanacak bir yazarlık tavrı. Yazar öykü evrenini acele etmeden tuğla tuğla örerken hiçbir çürük tuğlayı kovmuyor öykünün yapısına.
Bu parçada altı çizili sözle, sözü edilen yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Şiirsel ve akıcı bir anlatıma sahip olduğu
B)Öykülerinde anlattığı konuların bir bütünlük taşıdığı
C)Öykü türüne katkı sağlayacak bir sanatçılığı benimsediği
D)Öykülerini yavaş ama niteliksiz hiçbir öğeye yer vermeden oluşturduğu
E)Sanatlı ve süslü bir anlatımı tercih ettiği
32. Yaşamın içinde yaşanan olayların mantığa uygun olup olmadığını pek sorgulamayız. Olmuşsa olmuştur, gözüyle bakarız yaşananlara. Ama iş bunları kaleme dökmeye gelince durum farklılaşır. Sanatçı, okuru sözlerine inandırmakla yükümlüdür. Bu yüzden sanat ürünü daha ölçülü olmak, gerçeğin ardından koşmak, gerçeğin bir kez olanından çok, her zaman ve her yerde yinelenecek olanını bulmak zorundadır.
Bu parçada savunulan düşünceyle aşağıdakiler-den hangisi anlamca çelişir?
A)Yazarlar, yapıtlarında konu edindiği olayların mantıklı bir çerçevede gelişmesini sağlamalıdır.
B)Sanatçı, yapıtında birtakım olayları anlatırken dış dünyanın gerçekleriyle çatışmaya girmemelidir.
C)Sanatçı, yapıtlarında yaşam gerçeklerinden uzaklaşmalı, okura, kendi kurduğu dünyaların kapılarını aralamalıdır.
D)Sanat yapıtlarında, gerçek yaşamda her zaman rastlanabilecek olaylara yer verilmelidir.
E)Okurda yaşanmışlık duygusu uyandırabilen yapıtlar başarıyı yakalamış demektir.
33. Sanatını halkın hizmetine sunan sanatçı, sanatı bir amacın aracı olarak görmüştür. Coşkusu kadar sanatını da halka açan yazar özentili üslupçuluğun karşısına, kendine özgü bir üslupla çıkmıştır. Ona göre sanat, varlık nedenini, belli bir amaca hizmette bulur. Bu amaç insanlığın ilerlemesidir. Yine sanatçıya düşen görev, gerçeği önemsiz durumdan kurtarmak ve harekete geçirmektir. Kendisi de bu göreve, olayların gülünç yanlarını yansıtan gerçekçi bir yolla girmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yapıtlarını toplumsal bir fayda gözeterek oluşturduğu
B) Yapıtlarında daha çok, yaşadıklarına yer verdiği
C) Gerçekleri mizah unsurlarıyla süsleyerek anlattığı
D) Yapıtlarını gerçekçiliği önemseyerek oluşturduğu
E) Yapıtlarının, anlatım yönüyle özgün bir nitelik taşıdığı
34. Bir şairin gerçek yaşamda, şiirlerinde çizdiği portrenin tam tersi bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşarız. Bu, sanatçıya olan bakışımızın yanlışlığındandır. Çünkü, okurken, dinlerken, seyrederken karşımızda yalnızca yapıt vardır, kalıcı olan tek şey de o olacaktır. Yapıt gerçekten değerliyse, yadsıyamayacağımız bir sanatsal özelliği içinde taşıyorsa, onun taşıdığı güzelliği bozacak her şeyi kafamızdan silmemiz gerekecektir. Bunu yapmamak, nice güzel şiirden, romandan, öyküden kendimizi yoksun bırakmak anlamına gelecektir.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Yaşam gerçekleri sanat yapıtında tüm çıplaklığıyla yansıtılamaz.
B) Nitelikli bir yapıt, daha ilk sayfalarda kendini belli eder.
C) Okur, bir yapıta değer biçerken sanatçının kişiliğini göz önüne almamalıdır.
D) Kimi sanatçılar, kişiliklerini yapıtlarına yansıtmaktan kaçınır.
E) Yapıtta önemli olan ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır.
35. Bu sarimiz, son yıllarda düzyazıya ağırlık vermesiyle şöhret buldu. Bunun yanında şiiriyle de göz kamaştırıyor. Bunu halk şiiri kalıplarına, söyleyişlerine bir yakınlığı olmasına değil, şiirlerini bambaşka bir söyleyişle yazmasına borçludur. Şiirini gereksiz öğelerden arındırırken şaşırtıcı bir yalınlığa ulaşıyor. Yunus’un, Karacaoğlan’ın bir özelliği olan bu yalınlığı, yine halk şiirimizde görülen ince bir yergiyle süslemeyi başarıyor. Döneminde geçerli olan edebi akımlara kapılmayıp kendi şiir anlayışına bağlı kalarak şiirler yazmaya devam ediyor.
Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yazın yaşamını bağımsız olarak sürdürdüğü
B) Şiirlerinde sade bir anlatımı tercih ettiği
C) Şiirlerinde eleştirel bir tavrın bulunduğu
D) Şiirlerinin, düzyazı türünün özelliklerini taşıdığı
E) Özgün bir üslupla şiirler yazdığı
36. Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlarım, demiş ve şöyle devam etmiş. Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa toplumda yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen toplum ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez, işte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Çünkü —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) bütün toplumsal değerlerin temelinde dil vardır
B) toplumun kültürel varlığı diline yansır
C) dil, toplumsal yaşamı bütünüyle yansıtamaz
D) dil, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır
E) dil, toplum içinde yaşayan bir varlıktır
37. (I) Karadeniz’de, doğanın güzelliği karşısında hayranlığını gizleyemez insan. (II) Her karışı yeşille bezeli, çimen ve çiçeklerle süslü bu coğrafyada kendinizden geçersiniz. (III) Ağaçlar gövdelerindeki sarmaşıklarla bir bütündür, göğe uzattıkları kollarıyla masmavi gökyüzünü kucaklarlar adeta. (IV) Yemyeşil ormanlarda daldan dala seken kuşların cıvıltıları, çağlayanların şırıltılarına karışır. (V) Burada binlerce yıldır, doğa kendi bestesini kendi yapar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtmaktadır.
B) II. cümlede, betimleyici öğelere yer verilmiştir.
C) III. cümlede, kişileştirme yapılmıştır.
D) IV. cümlede, birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.
E) V. cümlede, bir varsayım yer almaktadır.
38. (I) Sadece kendisi için günlük tutan bir sanatçı, günlüğünü yayımlarsa kendini ele vermekten başka ne yapmış olur? (II) Günlükler, insanın içinin fotoğraflarıdır. (III) Kimseye açılamayan duygular, bir defterin “emin” sayfalarına dökülür. (IV) İtiraflar, düş kırıklıkları, günah çıkarmalar, sevinçler… (V) Günlük ile anı arasındaki en önemli fark, günlüğün günü gününe kaleme alınmasıdır. (VI) Bir de günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak yakın çevresindekileri anlattığı halde; anı yazarları başkalarını da anlatabilir.
Bu parça ikiye ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
39. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, çoğul eki almadığı halde birden çok varlığı karşılayan bir sözcük yoktur?
A) Başkan, toplanan paralarla okulumuzun yaza doğru boyanacağını söyledi.
B) Şiir yarışmasında görev alacak jüriyi okul müdürümüz belirleyecek.
C) Sitemizin yöneticisi, birkaç gün sonra toplantı yapılacağını söyledi.
D) Bu dergi, genç yazarlardan oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmış.
E) Bu heyet, bayram boyunca trafiğin aksamaması için alınacak tedbirleri görüşecek.
40. Genç sanatçılar, yüzyıllarca unutulmak istemiyorlarsa geniş bir okur kitlesine seslenmeyi hedeflemelidirler.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) “istemiyorlarsa” sözcüğü, şimdiki zamanın şartı biçiminde çekimlenmiş bir eylemdir.
B) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
C) Olumlu bir eylem cümlesidir.
D) “geniş” sözcüğü bir ad takımını nitelemektedir.
E) Yüklemi, geçişsiz bir eylemdir.
CEVAPLAR
| 1 |
– |
D | 9 |
– |
B | 17 |
– |
B | 25 |
– |
E | 33 |
– |
B |
| 2 |
– |
A | 10 |
– |
E | 18 |
– |
E | 26 |
– |
C | 34 |
– |
C |
| 3 |
– |
A | 11 |
– |
A | 19 |
– |
A | 27 |
– |
B | 35 |
– |
D |
| 4 |
– |
B | 12 |
– |
D | 20 |
– |
E | 28 |
– |
C | 36 |
– |
A |
| 5 |
– |
E | 13 |
– |
C | 21 |
– |
D | 29 |
– |
D | 37 |
– |
E |
| 6 |
– |
B | 14 |
– |
E | 22 |
– |
C | 30 |
– |
E | 38 |
– |
D |
| 7 |
– |
C | 15 |
– |
A | 23 |
– |
C | 31 |
– |
D | 39 |
– |
A |
| 8 |
– |
B | 16 |
– |
B | 24 |
– |
D | 32 |
– |
C | 40 |
– |
E |
]]>