Soru 1 |
Günümüzde o kadar çok yapıt yayımlanıyor ki, bunları takip etmek mümkün değil. Para verilerek alınıp zaman ayrılan yapıtların hayal kırıklığına uğratması her okuru üzer elbette, işte bu eleştirmen, birer işaret fişeğine dönüşen yazılarıyla bu olumsuz durumun önüne geçiyor.
Bu parçada "işaret fişeğine dönüşen yazılar yazmak" sözüyle, sözü edilen eleştirmenle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçıların yetkinleşmesinde katkıda bulunmak
B) Nitelikli yapıtların farkına varılmasını sağlamak
C) Gelecek vaat eden sanatçıları belirlemek
D) Yapıtla ilgili eleştirileri dobra dobra dile getirmek
E) Yazılarıyla edebiyatı okura sevdirmek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Yaz aylarının gelmesiyle (I) beraber düğünler de başlar Sarıkamış'ta. Tanıdık(II) herkes davetlidir düğüne. Öyle bir gecede bitmez(III) eğlenceler. Bazen iki gece bazen üç gece sürüp (IV) gider. Sarıkamış köylerinde yaşam, (V) geçmiş zamanın tadında devam eder.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri eylemsi değildir?
A) I. ve Il. B) Il. ve III. C)III. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
(I) Ölen bir kişinin ya da acı bir olayın ardından söylenen ezgili şiirlere ağıt denir. (II) Anadolu'da çok yaygın olan ağıt geleneğinin kökleri Orta Asya'ya kadar uzanır. (III) Eski Türkler, ölülerin ardından yuğ denilen törenlerde sagu adını verdikleri şiirler söylerlerdi. (IV) Günümüzde ise ağıtlar daha çok, kadınlar tarafından söylenir. (V) Ağıtların bölgeden bölgeye değişen bir söyleyişi vardır, bu söyleyişten bir ağıtın ait olduğu yöre hemen anlaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, dolaylı tümleç, özne ve yüklemden oluşan birleşik bir cümledir.
B) II. cümle, içinde ad tamlaması bulunan kurallı bir cümledir.
C) III. cümle, içinde belirtisiz nesne olan bir eylem cümlesidir.
D) IV. cümle, yüklemi dönüşlü eylem olan bir cümledir.
E) V. cümle, sıralı bir cümledir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Sanatçı, edebiyatımızda eleştiri denilince akla ilk gelen kişilerdendir. Yaşamını eleştiriye, özellikle de roman ve hikaye eleştirisine adamıştır. Yılların verdiği birikim ve deneyimle kendine has bir anlatım yolu bulan eleştirmen, eleştirilerini bir yazı dizisi halinde yayımlamıştır. Kitap okuma notları gibi değildir bu yazılar. Bir edebi metnin, uzman titizliğiyle irdelenmesidir. Bu yazılarında eleştirmen objektifliğini elden bırakmaz. Bugün adından söz ediliyorsa biraz da bundandır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemistir?
A) Eleştirilerini tarafsız bir tutumla kaleme aldığına
B) Eleştiri yazılarında genç sanatçılara yol gösterdiğine
C) Edebiyatımızın en çok tanınan eleştirmenlerinden biri olduğuna
D) Eleştirilerini daha çok belirli türler üzerine yoğunlaştırdığına
E) Eleştirilerinde farklı bir çizgiyi yakaladığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Günümüzde: "Orta oyununun neresi komik; eskiler buna mı gülüyorlarmış?" diyenler için ben de derim ki: "Pek haksız sayılmazlar. Ama unuttukları birkaç şey var: Orta oyunu bir ekran oyunu değildir, halk ortasında canlı olarak oynanır. Bir kere o günün zevk ve espri anlayışını yansıtır. İçeriği de o güne uygundur. O zamanın insanlarına eğlence olarak yettiği halde bugünün insanlarını doyurmaktan uzak olması doğaldır; çünkü zamanla değer yargıları değişmiştir."
Bu parçada orta oyunu ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakiierden hangisidir?
A) Kişisel becerilere bağlı olarak seyircileri etkilediği
B) Konusu yönüyle bugünün insanına da seslendiği
C) Zamanla değerini kaybettiği
D) Kendi zamanı ve ortamı içinde değerlendirilmesi gerektiği
E) Daha çok, söz oyunlarına dayandığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Hem hece (I) hem de aruz vezniyle şiirler yazan Bayburtlu Zihni (II) gördüğü medrese eğitiminin etkisiyle divan şairi olmaya özendiyse de bu alanda pek başarılı olamamıştır. Aruzla yazdığı şiirler (III) ölümünden sonra oğlu tarafından "Divan-ı Zihni" adıyla yayımlanmıştır. Asıl ününü hece ile yazdığı koşma (IV) semai ve destanlarla elde etmiştir. Özellikle, 1828 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Bayburt'un gördüğü zararı duygusal bir dille (V) anlattığı ağıtıyla büyük ün kazanmıştır.
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine virgül (,) getirilemez?
A) I. ve III. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
En güç türlerden biri olan tarihi romanda yazar, sanatçı olmanın yanında bilim adamı ve düşünür olma özelliklerini de taşımalıdır. Ayrıca milli tarihten alınmış bir konuyu seçen romancı, milletin kültür değerlerini ve millet olma bilincini kendinde duyabilmelidir. Şüphesiz, gerçeklere bağlılık, tarihi romanın en önemli şartlarından biridir. Ancak titiz bir sanat yeteneği, romancıya bazı ayrıntıları değiştirme hakkı verir. Bu hakkı kendinde gören sanatçı, milletinin tarihini sanatsal bir ifadeye bürüyerek yorumladıktan sonra o tarih, milletin dikkatini çeker ve ruhunda yer eder.
Bu parçadan, tarihi roman ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Yazarının, milletiyle özdeşleşmiş olması gerektiği
B) Toplumun, tarihine ilgi duymasını sağladığı
C) Tarihi gerçeklere mümkün olduğu kadar sadık kalmayı gerektirdiği
D) Öteki roman türlerinden daha etkileyici olduğu
E) Yazarının başka niteliklere de sahip olması gerektiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Yazı yazmak fotoğraf çekmeye değil, resim yapmaya benzer. Fotoğrafta deklanşöre basar, karşınızdaki görüntüyü kaydedersiniz. Resim yapmak ise ---. Bu yüzden yazı yazmak, aslında yanlış bir ifadedir. Doğrusu, yazıyı üretmektir. Çünkü yazar, tıpkı ressam gibi herkesçe bilinen konu ve malzemeden, "var olmayan" bir yapıtı ortaya çıkaran kişidir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) o görüntüyü kendi bakış açınızla yeniden şekillendirmeniz demektir
B) fotoğraf çekmeye göre daha çok deneyim ister
C) yoğun ve titiz bir çalışmayla gerçekleşir ancak
D) yeteneğin yanında önemli bir birikim de gerektirir
E) düş gücünden çok, gerçeklere bağhkalmaktır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Ünlü yazın adamı, bir yazısında bu sergiden de birkaç cümleyle söz etmişti.
B) Karşı komşumuzun küçük oğlu, profesyonel bir yüzücüymüş.
C) Bu konuda, Avukat Ayşe Hanım size yardım edecektir.
D) Onun bu yıl da 15 temmuzda izne ayrılacağını duydum.
E) Arkadaşım, THY'de çalışmak için başvuruda bulundu.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Uzun ve yorucu bir kışın ardından bahar, (I) kendini yaza bırakıyor. Yalnızca bahar değil, insan da bırakıyor kendini güneşe ve masmavi denize ... (II) Karşımızda bünyesinde barındırdığı güzellikleri hiç sakınmadan bize sunan Didim... (III) Burası, pek de öyle yalnızca doğaseverlerin ya da mitoloji tutkunlarının uğrak yeri değil. (IV) Her yönüyle insanı kucaklayan, (V) ona yaşama sevinci veren bir yer burası.
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Yazarın bu yapıtındaki öykülerinin temel özelliği, olayların geçtiği çevrenin ve zamanın farklı olmasıdır. Buna rağmen öykülerinin hepsinde aynı konuyu, aşk konusunu, işlemiştir. Bunu yaparken, öykülerinin hemen hepsini sürükleyici bir anlatım ve titiz bir dille kaleme almıştır. Dili kullanışta öylesine yeteneklidir ki —.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) kahramanlarını çevreyle uyum içinde karakterize etmeye büyük gayret göstermiştir
B) öykülerin anlatım yönüyle bir özgünlük taşıdığını söylemek oldukça zordur
C) öyküleri, konu yönüyle birbiriyle ilgilidir
D) konu olarak zayıf kalan öyküleri bile çok okunur hale gelmiştir
E) toplumsal duyarlık, yapıtlarının en önemli özelliğini oluşturmaktadır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Yazarlık, insanda doğuştan var olan bir özellik değildir. Yazarlık denen dil işçiliğinde ustalık, ancak uzun çalışmalar sonucu elde edilir. Bütün yazarların ilk dönemlerinde ortaya koydukları eserlerle sonrakileri karşılaştırdığımızda o dil işçiliğinin hangi aşamalardan geçtiği kolayca anlaşılır. Peyami Safa'nın yirmi yaş eseri olan "Sözde Kızlar" romanını alın. Bununla yine onun "Yalnızız" ve "Matmazel Noralya'nın Koltuğu" adlı ustalık dönemi romanları arasındaki fark gözden kaçmayacaktır.
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Benzetmeye
B) Tanımlamaya
C) Örneklendirmeye
D) Sayısal verilerden yararlanmaya
E) Tanık göstermeye
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
(I) Her yıl sonbaharın gelişini yeni bir öykü kitabıyla haber veren yazarın son kitabı okurla buluştu. (Il) Bu kitap başta film senaryosu olarak yazılmış bir metin aslında. (III) Sinema ve televizyon macerası yarıda kalan bu yapıt, tertemiz bir aşk hikayesini anlatıyor. (IV) Sinema ve televizyon düşünülerek yazılan öykü ve romanlarda daha çok aşk konusuna yer veriliyor. (V) Bu, izleyicinin ilgisini daha çok çekmek için yapılıyor. (VI) Çünkü izleyicilerin büyük bir kısmı, hala, acıklı aşk hikayelerini izlemeyi tercih ediyor.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) Il. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Romancıların, yaşamı yapıta aktarma konusunda farklı tutumlar takındığını görüyoruz. Kimi, fotoğrafcı olmayı tercih ederken kimi de ressam olmayı önemsemiş ve öyle tanınmıştır.
Bu parçada altı çizili sözlerin yerine, aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilirse parçanın anlamı değismez?
A) hayalci olmayı - gerçekçi olmayı
B) ayrıntılı biçimde anlatmayı - ana hatlarıyla değinmeyi
C) yaşananları değiştirmeyi - yaşananları olduğu gibi vermeyi
D) olduğu gibi anlatmayı - kendinden bir şeyler katarak anlatmayı
E) teknolojiden yararlanmayı -doğallığı öne çıkarmayı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Aydın insanın temel özelliği kuşkudur. O, bütün geçmiş bilgileri bir neden-sonuç ilişkisi içinde özümser ve onlardan yeni bilgiler üretir. Bireyi, toplumu, sanatı kendi benimsediği ölçütlerle değerlendirmeye tabi tutar. Bu noktada aydının etkinliği, kuşku üstüne kurulmuş bir eleştiri etkinliğidir. Durum böyle olunca da aydın, hiçbir zaman kesin bir eleştiri ortaya koyamaz. Çünkü yaptığı eleştirileri bir süre sonra değiştirebilir.
Bu parçadan aydınla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şüpheci bir yaklaşımla eleştiriler yaptığı
B) Toplumdan kopuk bir yaşam sürdüğü
C) Tam anlamıyla bitmiş bir eleştiri yapmadığı
D) Değerlendirmelerinde kendince ölçütler kullandığı
E) Var olan bilgileri değerlendirip yeni sonuçlara ulaştığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Sıradan ve orta halli yazarlar, üstün özellikli yapıtlar ortaya koymak için büyük, çarpıcı olaylardan yola çıkarak romanlarını oluştururlar. Ancak gerçek yazarlar, basit bir olaydan bile yola çıksalar, zengin düş dünyalarından yararlanarak onu dört başı mamur bir yapıt haline getirebilirler. İşte bu, yazın dünyasında küçük bir kıvılcımın yangına dönüşmesinin kanıtıdır.
Bu parçada "küçük bir kıvılcımın yangına dönüşmesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yetkin yapıtların ancak özgün bir içerikle kaleme alınabilmesi
B) Yazmanın, önü alınamaz bir istek haline gelmesi
C) Okurları etkileyecek konuların tercih edilmesi
D) Geniş kitlelerce benimsenmenin uzun bir zaman alması
E) Sıradan bir konudan yetkin yapıt ortaya konması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Ülkemizin en çok (I) turist çeken bölgelerinden biri olan Nevşehir yöresinde (II) bulunan ve 25 Kasım 1986'da(III) koruma altına alınan Göreme milli parkı, (IV) dünyaca ünlü peribacalarının yer aldığı(V) önemli bir turizm merkezidir.
Bu cümlede numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıstır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Polisiye romanlar, yazınımızın en çok satılan; ancak okunduktan sonra bir kenara bırakılan türlerindendir. Çünkü bir bulmaca, ancak çözüldüğü ana kadar heyecan vericidir. Yazarın serpiştirdiği ipuçlarına göre kimin katil olduğunu bulup çıkarma, gelişmiş bir bulmaca çözme keyfi verir. İşte bundan dolayı diğer roman türleri ikinci, üçüncü kez okunabildiği halde, bir kez okuyup "esrar"ını öğrendiğimiz bir polisiye romanı bir daha okumak anlamsızlasın
Bu parçada polisiye romanlarla ilgili olarak aşağıdakiierden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Esrarengiz konular içermesinin okumayı tetiklediği
B) Sadece bir kez okuma gereksinimi duyulduğu
C) Diğer türlerden ayrılan yönlerinin bulunduğu
D) Ayrıntıların ancak dikkatli okurlarca yakalanabildiği
E) Olay akışının, okuyucunun merakını canlı tuttuğu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
(I) Yazarın postmodern anlayışla yazdığı bu öykülerde, devrik cümleler çokça yer alıyor. (II) Ayrıca öykülerin dokusunda gerçeklikle düşsellik iç içe geçiyor. (III) Gerçeğin sınırı nerede bitiyor, düşsellik nerede başlıyor, kestirmek zor. (IV) Öykülerde çocukluk yıllarında okunanlara, bunların oluşturduğu düşsel ortamlara göndermeler de var. (V) Öykülerdeki bu göndermeler sayesinde yazar, okuru sürekli zinde tutabiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıstır?
A) I. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır.
B) II. cümlede, bir değerlendirme vardır.
C) III. cümlede, bir yorumda bulunulmuştur.
D) IV. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
E) V. cümlede, yargı, gerekçesiyle birlikte verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
(I) Bugünkü Türk şiiri için kullanılan "1980 sonrası" nitelemesi, herkesin kabul etmesi gereken bir yargıdır. (Il) Doksan yıllık, görkemli sayılabilecek bir geçmişe sahip olan Türk şiirini, 1980'e kadar, çeşitli dönemlere ayırmak kolay olmuştur. (III) 1980'den sonra ise, şairler bir akım etrafında toplanmamıştır. (IV) Ancak bu dönem şairlerinin bağımsız olmalarından dolayı, Türk şiirinin çıkmaza sürüklendiği düşüncesine katılmıyorum. M Şiirimizin bu ürünlerle kendine, akacağı yeni yataklar bulacağını düşünüyorum.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yorum söz konusu değildir?
A) I. B) Il. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
I. Romancı; okuru, romana yaşamdan aktardıklarına inandırdığı kadar, düş gücüyle eklediklerine de inandırmalıdır.
II. Bir romanda, gerçek yaşamdan kesitler bulunabileceği gibi, kurgusal olaylar da bulunabilir.
III. Yaşamdan yakalanan kareler, düşsel öğelerle süslenerek romanlarda yer aldığında okura daha ilginç gelir.
IV. Romancılar, öyle dil ustalarıdır ki onların söz işçiliğini romanlarının bütün satırlarında görebilirsiniz.
V. Romancının hem düş gücünden hem gerçeklerden yararlanması, okurun ilgisini çekmesini sağlar.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve Il. B) I. ve III. C) Il. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
(I) Sanatçı, ilginç bir konuyu bu romanda ustaca işlemiş. (II) Hareketli bir olayın heyecan verici akışından yararlanmamış. (III) Daha çok, kahramanların psikolojik durumları üzerinde derinlemesine durmuş. (IV) Bunu başarabilmek için, çok uzun diyaloglara ve iç konuşmalara yer vermiş. (V) Bu yüzden roman, psikolojik romanlardan hoşlanan dar bir kitlenin dışındaki okurların ilgisini çekemeyecek gibi görünüyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir ön yargı söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Çocukluğumda resim yapmak, benim en büyük zevkimdi. Gençlik yıllarımda ise büyük bir merakla müziğe yöneldim. O zamandan beri de büyük bir tutkuyla müzik çalışmalarıma devam ediyorum. Uğraş olarak müzikte karar kılmamda ve müziğe aşk derecesinde bağlılığımın oluşmasında, yüreğimde biriken duyguların bütün insanlarda ortak olduğunu fark edip bunu en iyi müzikle dile getireceğimi anlamam etkili olmuştur.
Bu sözleri söyleyen kişi, müziğin hangi özelliğini vurgulamaktadır?
A) İleri yaşlarda öğrenilebildiğini
B) Diğer sanatlardan üstün olduğunu
C) İnsanı belli yönleriyle anlattığını
D) Evrensel bir nitelik taşıdığını
E) Kolayca anlaşılabilir bir anlatımının olduğunu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
1940'lara gelirken, hece şiirinin baskısından ve mevcut şiir beğenisinden yakınan üç genç şair, yeni bir şiir akımı başlatmıştır. 1941'de yayımladıkları "Garip" adlı kitapta küçük insana yönelerek onların yaşama sevincini şiire getirmeye çalışmışlardır. Edebi sanatlara, ölçü ve uyağa, süslü söyleyişlere karşı çıkmışlardır. Şiirin, hayatını emeğiyle kazananların hakkı olduğunu savunmuşlardır. Bu keskin görüşlerle şiir kolaylaşmış ve şiir anlayışı değişivermiştir. Kısa sürede de yaygınlaşan ve yeni bir yazma tarzını hazırlayan bu şiir anlayışı bugün bile devam etmektedir.
Bu parçaya göre, Garipçilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sıradan insanları şiire taşıdıkları
B) Şiir anlayışlarının kabul gördüğü
C) Etkilerinin günümüze dek sürdüğü
D) Şiirde köklü değişiklikler yaptıkları
E) Şiiri bir sanat olarak görmedikleri
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
Amasya Valiliği'nin geçtiğimiz yıl turizmi geliştirmek için kentte yaptığı çalışmalar başarılı olmuş.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne - yüklem
B) Özne - zarf tümleci - yüklem
C) Nesne - dolaylı tümleç - yüklem
D) Zarf tümleci - özne - yüklem
E) Zarf tümleci - nesne - yüklem
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Eşsiz bir coğrafyayı sarmalayan masmavi deniz... Yeşilin en güzel tonlarını barındıran uçsuz bucaksız zeytin ağaçları ... Adını bu ağaçlardan alan Zeytinliada selam duruyor bizlere. Daha o zaman anlaşılıyor dönüşün buruk olacağı. Mis kokan meyve bahçeleri, uzun sahilleri ve ılık rüzgarlarıyla bir tabloyu andırıyor. Kimilerinin "çocukluğumun Bodrum'u" olarak adlandırdıkları bu belde şimdilerde tekrar eski popülerliğine kavuşuyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birinci kişili anlatımla oluşturulmuştur.
B) Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
C) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtılmıştır.
D) Söz sanatlarına yer verilmiştir.
E) Nitelik bildiren sözcükler kullanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
(I) Sanatçımız, geçen hafta duygusal şiirlerden oluşan yeni bir kitapla okurlarının karşısına çıktı. (II) Yalnız yaşayan bir bireyin doğanın güzellikleri karşısındaki hislenmeleri var bu şiirlerde. (III) Sanatçının diğer şiirlerindeki tadı bu yapıtında bulmakta güçlük çekiyorsunuz. (IV) Sanatçımızın bir bütün olarak şiirimizin özel tarihinde bir yeri var, ama şiirler tek tek okununca o etkiyi yapamıyor. (V) Ayrıca kullandığı imgeli ve kapalı dil, şiirleri anlamayı da güçleştiriyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde düşüncenin olumlu ya da olumsuz olduğu açıkça belirtilmemistir?
A) I. ve Il. B) I. ve IV. C) II. ve III.
D) Il. veIV. E) III. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
Yıllar var, ben onu hiç unutmadım
O beni sorar mı, hatırlar mı ki?
Büsbütün silinip gitti sanki adım
Gönlünün vefası bu mudur ki?
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İlgeç B) Bağlaç
C) Belirteç D) Önad
E) Eylem
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
Ziya Osman Saba'nın şiirlerindeki içten, sevecen havayı öykülerinde de buluruz. Onun öyküleri bize çocukluk çağımızın dokunulmamış, kirletilmemiş, arı özlemlerini taşır. Özlemin gerçekleşmesinin olanaksızlığına rağmen, duygudaki inceliği okurda bir kez daha uyandırmak isteyen bir tutum sergiler. Toplum yaşamının çelişkilerini, karşıtlıklarını görmezden gelen uçuk bir anlayış değildir bu.
Bu parçadan, Ziya Osman Saba ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Öykülerinin şiirlerinden daha yetkin olduğu
B) Toplumsal yaşama duyarsız kalmadığı
C) Öykülerinde çocukluğun saf özlemlerini anlattığı
D) Yapıtlarında sıcak bir tutum sergilediği
E) Ulaşılması imkânsız özlemleri konu edindiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
Aşağıdakiierden hangisi "Sanat yapıtı gerçekçi olmalıdır." yargısı ile ilgili değildir?
A) Sokağın, sayfalarına yansımadığı bir yapıtın yazın değeri yoktur.
B) Kişisel görüşlerine yer verse de her yazar, gözlemlerinden yararlanarak yapıtını oluşturur.
C) Yaşamda olup biten her şey, sanatçı duyarlığı ile yapıtlarda kendine yer bulur.
D) Başından geçen olayları yapıtlarında kullanmayan sanatçı yoktur.
E) Gerçek sanatçı, her devirde okunabilmek için yapıtını oluşturur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
Bu sanatçımızın en önemli yanı, çalışmalarında sistematik olması ve yapıtlarında gereksiz bilgilere yer verilmemesidir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne eksikliği
B) Sözdizimi yanlışlığı
C) Özne-yüklem uyuşmazlığı
D) Anlamca çelişen sözlerin bir arada kullanılması
E) Çatı uyuşmazlığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
(I) Nil, yüzyıllardır insanlarca gizem dolu, olağanüstü bir ırmak olarak algılanmıştır. (II) Pek çok ırmağın tersine o, güneyden kuzeye doğru akmaktadır. (III) Eski Mısırlılar ve Yunanlılar, Nil'in aylarca yağmur yağmadığı halde neden yaz sonunda taştığını bir türlü çözememişlerdir. (IV) Nil'in kaynağını bulabilmek ve ırmak akışının gizini çözebilmek için birçok araştırma yapılmıştır. (V) Sonunda, Nil'in kaynağının Uganda'daki Victoria Gölü olduğu, araştırmalarla ortaya konmuştur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıstır?
A) I. cümle, içinde birleşik sözcükler olan yapıca birleşik bir cümledir.
B) Il. cümlede "o" sözcüğü işaret adılı olarak kullanılmıştır.
C) III. cümlenin yüklemi yapıca basit, çatısı bakımından geçişli bir fiildir.
D) IV. cümlede belirtili ad takımı kullanılmıştır.
E) V. cümlede birden çok özel isim vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
Ay geçti, yıl döndü,(I) unuttu (II) beni
Üstüne (III) adını(IV) yazdığım ağaç
Açtın derdimi(V) kanattın yüreğimi
Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerin hangisinde ünsüz yumuşaması vardır?
A)I. B) II. C)III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
Günümüzde insanlar bilinçleniyor, bir kitabı alırken birkaç kez düşünüyorlar artık. Bu kitabın kendileri için gerçekten yararlı olup olmadığını enine boyuna tartıyorlar. Yerli yazarların yapıtlarını yayımlamamayı övünç sebebi bellemiş yayıncıların da devri kapanıyor artık. Yerini ciddi anlamda uzmanlaşmış, işini titizlikle yapan ve en üst seviyede yazarlarla çalışan yayınevleri alıyor.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Yayınevlerinin yazarın, yazınsal kimliği üzerinde ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
B) Sizce, bazı yazınsal türler niçin ilgi görmemeye başladı yazınımızda?
C) Günümüzün okurlarını ve yayıncılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
D) Bir yayıncı olarak, günümüzde yayıncıların ayakta kalmasını çok mu zor görüyorsunuz?
E) Sanatsal nitelikten yoksun yapıtların artık okunmamasını neye bağlıyorsunuz?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
(I) Sanatçı, şiire yönelik deneme ve eleştirileri ilgiyle izlenen yazarlarımızdandır. (II) Yirmi yılı aşkın bir süre içinde dergilerde çeşitli konularda yazılar yazmıştır. (III) Dergilerde yayımlanmış bu yazılarından derlediği son kitabı bu ay yayımlandı. (IV) Kitabın ilk bölümünde şiirin genel sorunlarına ilişkin tartışma ve değerlendirmeler yer almaktadır. (V) Pek çok şairi yakından tanıma olanağı bulan yazar, günümüz şiirindeki yönelişleri yakından takip etmiştir. (VI) İkinci bölüm ise Orhan Veli'den günümüz şairlerine kadar yapılan inceleme ve eleştirilerden oluşmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
Bir öykücüyle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi, ayraç içindeki özellikle uyusmamaktadır?
A) Sanatçının öykülerini okurken adeta yaşamdan kesitler görüyorsunuz, öykülerin dokusundaki kıpır kıpır anlatım hemen göze çarpıyor. (canlılık)
8) Öykülerinde, ön yargılardan uzak, insanların ortak kimi özelliklerini anlatması, yazara sınırlar ötesi bir okur kitlesi kazandırmış. (evrensellik)
C) Sanatçı, öğrendiği bir bilgiyi ya da gözlemlediği herhangi bir ayrıntıyı, öykülerine gelişigüzel bir biçimde serpiştirmiyor. (farklılık)
D) Sanatçının, okurları zorlamayan üslubu, günlük konuşma dilini kullanması, öykülerinin belirgin özel-liklerindendir. (yalınlık)
E) Sanatçının, okurların belleğinden kolay kolay silinmeyecek çarpıcı yaşantıları anlatması, öykülerinin çekiciliğini artırıyor. (etkileyicilik)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
En başarılı yaşam öykülerinin, yakından tanıdıkları kimseleri anlatan yazarların yazdığı yaşam öyküleri olduğu söyleniyor. Ama bu durumun da birtakım sakıncaları var. Anlatılan kişiyi tanımak, hele o kişinin yakını olmak, o kişinin yaşamındaki olaylarda taraf tutmaya yol açar. Dahası, yaşam öyküsünü anlatacağınız kişinin bazı davranışlarına öfkelenmiş, bazı başarılarını kıskanmış olabilirsiniz ya da aranızda bir türlü unutamadığınız bir kırgınlık yaşanmış olabilir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamöyküsü yazmanın güç bir iş olduğu
B) Yaşamöyküsü yazarken objektif olmak gerektiği
C) Tanıdıkların yaşamöyküsünü yansız bir tutumla anlatmanın zor olduğu
D) Her yaşamöyküsünün, gerçekleri yansıtmadığı
E) Başarılı bir yaşamöyküsü yazmanın zaman aldığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
Yolunuz bir gün İstanbul'a düşerse adı masallara karışan, boğazın kıyılarında dizilmiş o güzelim erguvanları görmeyi ihmal etmeyin.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakiierden hangisi söylenemez?
A) iyelik eki almış birden çok sözcük vardır.
B) Yüklemi, yardımcı eylemle oluşturulmuş bir bileşik eylemdir.
C) Koşul eki almış bir sözcük vardır.
D) "boğazın kıyılarında" sözünün yazımı yanlıştır.
E) "güzelim" sözcüğü tamlayan eki almıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
Fotoğraf icat edildiğinden beri bir tartışma vardır: Fotoğraf bir sanat mıdır, değil midir? Genel kanı, fotoğrafın bir sanat dalı olduğu yönündedir. Ama hangi fotoğraf? Hele dijital fotoğraf makinelerinin çıkmasıyla neredeyse herkesin bol bol fotoğraf çekip dergilerde, internette yayımladığı şu günlerde bu soru daha da önem kazanıyor. Sanat, dünyayı değişik yaklaşımla yansıtma işidir. O zaman burada şunu söylemek gerekir. Fotoğraf, gizli kalmış ayrıntıları öne çıkarırsa sanat" katına yükselir.
Bu parçada fotoğrafın sanat dalı sayılması aşağı-daküerden hangisine bağlanmaktadır?
A) Nesneleri olduğu gibi aktarmasına
B) Yayımlanmak amacıyla çekilmesine
C) Objelerin kapalı yanlarını aydınlatarak sanatseverleri büyülemesine
D) Nesnelerin fark edilmeyen yönlerini ortaya koymasına
E) Sanatsal değere sahip olan güzel bir konuyu yansıtmak için çekilmesine
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
Roman ve öykülerde birbiriyle karıştırılan iki önemli kavram vardır: Karakter ve tip. "Tip" daha çok karakter etrafında kurgulanmış yardımcı roldedir. Yüzeysel bir betimlemeyle ele alınır. Bunlar olay örgüsünü derinleştirmede kullanılır. Olayların içinde pek de ağırlığı olmayan silik kişilerdir: bakkal, manav, komşu, iş arkadaşı... Oysa karakter en ince ayrıntısına kadar anlatılan kişidir. Bu yüzden, —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakiierden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) iç dünyasından dış görünüşüne, hoşlandığı veya hoşlanmadığı her şeye kadar tanırsınız onu
B) okur, "karakter"i "tip"lerden daha çok sever
C) her romanda birçok "tip" varken sadece bir "karakter" vardır
D) roman okuru "karakteri" çevresindeki insanlardan biriyle özdeşleştirir
E) romandaki olaylar her zaman "karakterin" gözünden anlatılır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 1 |
Sanayi üretimi yerel, ulusal renkleri yok ediyor. Çünkü bunlarda insanın rolü en aza indirgenmiş, hatta ortadan kaldırılmış durumda. Aynı kalıptan çıkmış, birbirinin aynısı yüz binlerce eşya... Dünyanın neresine giderseniz gidin aynı ürünleri görürsünüz. Bu nedenle, el sanatlarının tanıtıldığı etnografya müzeleri şimdi daha çok gerekli. Halkın kendi sanatının müzesi olmadan ulusal bellek oluşmuyor. Nitekim birkaç yüzyıldan beri Batı sanatını tekrarlayıp duruyoruz ama kendi kültürümüz bir adım ileri gitmiyor. Küreselleşme güç kazandıkça sizi diğerlerinden ayıracak, size ait olan kültür ürünleri daha çok önem kazanıyor.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Etnografya müzelerinin işlevine
B) Küreselleşmenin sonuçlarına
C) Fabrikasyon üretimin zararlarına
D) Ulusal kültürün korunmasına
E) Yerli malı kullanmanın önemine
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Şiirde sözcüklerle uğraşmak zordur. Çünkü önemli olan, sözcüklerin özellikle birden çok anlama gelmeleri yanında sesleridir de. İçeriği belirleyen de sözcüklerin seçimidir. Hikâyede ise tam tersi bir durumla karşı karşıyayızdır: Ritmi, üslubu, hatta sözcük seçimini belirleyen, yazarın kurduğu evren ve o evrende yaşanan olaylardır. Hikâyeye Latinlerin şu kuralı hükmeder: "----" Şiirdeyse bu kuralı şöyle değiştirmek gerekir: "----"
Düşüncenin akışına göre, bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?
A) Kendini toplumun önüne çıkarma – Toplumun seni yönlendirmesine izin verme
B) Önce şiire başla, arkasından hikâyeye yönel – Önce hikâyeye başla, arkasından şiire yönel
C) Konuya hâkim ol, sözcükler arkadan gelir – Sözcüklere hâkim ol, konu arkadan gelir
D) Hikâye yazarken biçim özü belirlesin – Şiir yazarken öz biçimi belirlesin
E) Duygularını değil düşüncelerini kullan – Düşüncelerini değil duygularını kullan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Ressam Mustafa Salim, beş yıllık aradan sonra Ankara'daki Atlas Sanat Galerisinde "Meditasyon" başlıklı yeni resim sergisini açtı. Geçmişte Monet çağrışımı yapan izlenimci resimleriyle dikkat çeken ressamın, bu sergideki resimlerinde soyut bir anlayışa yöneldiği görülüyor. Mustafa Salim, eşit fırça darbeleriyle ritmik yinelemeler yaratarak gökyüzü ve yeryüzü temalarını örgüsel bir biçimde yansıtıyor. Bir sorgulama mekânı olarak kullandığı tuvale resmettiği doğa, değişik renklerle homojen bir dağılım sunuyor. Bu dağılım, izleyiciyi belli bir noktaya odaklayarak izleyicinin denge kurmasını, dinginleşmesini sağlıyor. Böylece meditasyon, amacına ulaşıyor.
Bu parçada tanıtılan ressamla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Resimlerini nerede sergilediğine
B) Sanat anlayışında nasıl bir değişim olduğuna
C) Resimlerinin izleyicide ne gibi etkiler yarattığına
D) Resimlerin yapımına ne kadar zaman harcadığına
E) Resimlerini yaparken ne tür teknikler kullandığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
(I) Televizyon dizilerini değerlendirme ölçütlerimiz ne kadar farklı, ne kadar çelişkili; böyle olması da doğal. (II) Dizilere farklı açılardan bakıyor; onlardan farklı şeyler bekliyoruz. (III) Kimimiz sadelik, ciddiyet ve tutarlılık; kimimiz ölçüsüzlük, çılgınlık ve coşku arıyoruz. (IV) Kimimiz hesaplı, milimetrik, çok iyi üretilmiş sahnelere; kimimiz bir ırmak gibi kendi yolunda akan bölümlere düşkünüz. (V) Sonraki hafta yayımlanmak üzere bölümlerin en ilginç, en heyecanlı yerinde kesilmesinden nefret eden de var; diziyi daha da ilgi çekici kıldığını düşünerek bundan hoşlanan, bunu destekleyen de.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde noktalı virgül (;) yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
(I) Bir sanat yapıtı, konunun nasıl ele alındığı, nasıl işlendiği açısından değerlendirilmelidir. (II) Bunun için, bir sanat yapıtının değerlendirilmesinde esas olan, anlatılandır, yani konudur. (III) Hemen hemen bütün sanatçı ve eleştirmenler bu bilinçle hareket eder. (IV) Ama bazı kişiler, beğendikleri, onayladıkları bir konuyu işleyen yapıtı güzel ve değerli bulurlar. (V) Bu tür değerlendirmeler, bir portreyi sevgilisine benzediği için güzel bulmak gibidir; oysa sanat eleştirmenleri, perspektife, anatomiye, çizgilerin ve renklerin kullanımına önem verir değerlendirmelerinde.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi parçada anlatılan düşünceyle çelişmektedir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
I. Ek eylem
II. Birleşik sözcük
III. Hem yapım hem çekim eki almış sözcük
IV. Eylemsi eki
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda verilen dil bilgisel öğelerin tümünü örneklendirmektedir?
A) Ağustos çekildi, eylülün sesi / Birazdan konuşacak
"Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar"
B) Yağmurun eşliğiyle çocuğunu emziriyor yaz
Bundan böyle günlerimiz nasıl geçecek baylar
C) Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar
D) Yosunların kapılara usulca / Tırmanıp yerleştiği
Yani eylülün sesi bu ise çok iyi baylar
E) Bir asfaltın kuru sıcak soğuğundayız
Oysa bir deniz feneri mevsimsiz ölür baylar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Sadece edebî eleştiri değil, en genel anlamıyla eleştiri bugün en çok gereksinim duyduğumuz şey. Karşılaştığımız olayları, durumları, kurumları, düşünceleri, gelenekleri eleştirebilmek yani... Biz insanız ve bizim ülkemiz burası. Donmak, kalıplaşmak yüzyıllardan beri yavaş yavaş çürütüyor bizi, uygar dünyadan uzaklaştırıyor. Bütün toplum aynı salgın hastalığa yakalanmış gibiyiz: Eleştirmeme hastalığı. Bugün birtakım tabuların yıkılışını umutla izlerken birtakım başka tabuların aynı bağnazlıkla yaratıldığını ve yıkılan tabuların yerini aldığını kaygıyla seyretmekteyiz.
Bu parçanın bütününde yazar, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Yazınsal eleştirinin bilimsel değil, duygusal yöntemlerle yapılmasından
B) Bireylerin, kendilerini eleştirmek yerine hep başkalarını suçlamasından
C) Çağdaşlaşmanın, iyi ya da kötü her şeyi eleştirmek sanılmasından
D) Eleştirinin yalnızca olumsuzluklara yönelik bir kavram olarak görülmesinden
E) İnsanların, düşünceleri sorgulama alışkanlığı edinememiş olmasından
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Hayır, buna katılmıyorum. Bunu söyleyenler ya romanımı dikkatli ve doğru okumadılar ya da benim roman anlayışımı bilmiyorlar. Eğer bir eleştiri yapılacaksa bunun tersi daha uygun olurdu. Çünkü ben romanda önce kahramanlar yaratıp sonra o kahramanlara uygun x, y, z gibi olaylar bulmaya çalışmam. Ben önce x, y, z gibi konuları, olayları bulurum; sonra o konu ve olaylara en uygun kahramanları yaratmaya çalışırım. Hatta bu yüzden, romanlarıma ad koyarken o romanlardaki kahramanların adını kullanmam.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir?
A)Romanınızda ele aldığınız konunun kahramanın gölgesinde kaldığı yönündeki eleştiriyi haklı buluyor musunuz?
B)Son romanınızın adı ile konusu arasında uyumsuzluk olduğu söylenebilir mi?
C)Yarattığınız kahramanların gerçek hayatta rastlanmayan kişiler olduğunu söyleyenlere katılıyor musunuz?
D)Son romanınızdaki kahramanların, karakterden çok tip özelliği gösterdiği iddialarını doğru buluyor musunuz?
E)Romanınızda gizemli olaylardan gerçeğe pek yer kalmadığını söyleyen eleştirmenlere hak verilmeli mi?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
(I) Oturup dururken biri “Yüce Türk ulusunun asil evlatları...” gibi bir söz söylemeye başlayınca şaka yapıyor diye güleriz. (II) Ancak bir törende biri kürsüye çıkıp böyle sözler söyleyince bu sözler yerini bulmuş olur. (III) Destanların epik dili, işte buna benzer. (IV) Bu dili, halkın bildiği, kullandığı sözcüklerle günlük yaşamda kullanılmayan dizeler oluşturur. (V) Böyle bir yapıtı dinleyen kişi, tek tek imgeler üzerine düşünerek duygulanmaz. (VI) Tıpkı bir musiki parçasındaki tek tek notaların değil, belli formların güzel ve etkileyici olması gibi.
Düşüncenin akışına göre, bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Çünkü destandaki epik etki, şiirin bütününe dağılmıştır.” cümlesi getirilebilir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öğelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?
A) Tüketici davranışları üzerinde yapılan çalışmalar / alışveriş merkezlerinde yapılan müzik yayınlarının / müşterileri daha fazla tüketmeye yönelttiğini / ortaya koydu.
B) İstanbul'daki birçok alışveriş merkezinde / fon müziği kavramı / satışların artırılması amacıyla / istismar ediliyor.
C) Son yıllarda / birçok tüketici / mağazalarda kulakları sağır edercesine yapılan müzik yayınlarına / karşı çıkıyor.
D) Her ortamda bangır bangır müziğe maruz kalan, gürültü yüzünden iki laf edemez hâle gelen insanlar / müziğin zararlı etkilerine karşı / örgütleniyor.
E) Yeni kurulan "muziksizmekanlar.com" adlı site / insanların gürültüsüz bir ortamda oturup kafasını dinleyebileceği yerlerin listesini / yayımlıyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, birden çok neden sonuç ilişkisi vardır?
A)Elektrik teli fırtınadan koptuğu için öğleden sonra ilçeye dört saat elektrik verilemedi.
B)Hava sıcaklığının 3 derece düşmesine karşın kasabanın yaşlıları sıcaktan sokağa çıkamıyordu.
C)Televizyon insanın hayatına böyle egemen olursa toplum her anlamda yoksullaşır.
D)Çocuklarına, kaldırabileceklerinden fazla sorumluluk yüklemeseydi belki de bu tür sorunlarla uğraşmak zorunda kalmayacaktı.
E)Filmlerin şiddet içermesi, insanların, istediklerini elde etmede şiddeti bir yöntem olarak görmesine neden oluyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Polisiye romanların hepsi "katil kim"den ibaret değildir. İyi polisiye, eleştirir. İyi polisiye yazarı da yaşadığı topluma, çevreye, kültüre, siyasete, insana sorgulayarak bakar; onları deşifre eder. Polisiyenin en ünlü yazarlarından biri olan Agatha Christie'ye bakın. Çoğu romanıyla çökmeye yüz tutmuş İngiliz aristokrasisinin suçlarına odaklanmıştır. O sınıfın üzerindeki saygınlık örtüsünü parçalar, ince ince yerer o sınıfın üyelerini. Kısacası itibarını sarsar soyluların. Bu bakımdan benim son romanımda yaptığım şey, söylendiği gibi, polisiye roman türüne yenilik getirmekten çok, o türün zaten var olan olanaklarını biraz daha genişletmek olarak değerlendirilmeli. Bunu yaparken önceden yaptığım eleştirilerin altını daha kalın çizdiğimin fark edilmesini de isterim doğrusu.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisini söylememiştir?
A)Polisiye romanların kendine özgü bir dil ve anlatım gerektirdiğini
B)Polisiye romanların sadece merak ve heyecan öğesi içermediğini
C) Son romanında eleştirelliğin dozunu artırdığını
D) Kendisi hakkında yapılan bir değerlendirmeye tam olarak katılmadığını
E) Bütün polisiyelerin aynı kefeye konulamayacağını
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) Takımımızın ilk kez katıldığı bu turnuvadaki başarısını kimse yok sayamaz.
B)Sabahki sınavda 24 kişilik sınıfta bir kalemtraş bulunamamıştı.
C) Bu küçük oyunlarla bizi alt edeceğini sanıyorsa aldanıyor.
D) Kılavuzumuz, gezi planında da bir değişiklik yaptığını söyledi.
E) Geçtiğimiz yaz İç Anadolu'nun önemli şehirlerinden birkaçını gezdik.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Orhan Veli'nin Aragon'dan çevirdiği "Elsa'nın Gözleri" şiiri, bir çeviri başyapıtıdır. Orhan Veli, 10 dörtlükten oluşan bu şiirin sadece 5 dörtlüğünü çevirmiş, kaynak metnin 4, 5, 6, 7, ve 8. dörtlüklerini çevirmemiştir. Belli ki bu dörtlükleri Türkçe söylemede ötekilerdeki kadar başarılı olamadığını kavramış ve bırakmıştır. Onları da çevirseydi büyük olasılıkla "çeviri kokuyor" eleştirisine maruz kalacaktı. Ben de şiir çevirdiğim için biliyorum: ---- Bunu fark etmek ve orada durmak gerekir. Orhan Veli de işte bunu yapmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
A) İyi bir çeviri yapsan da kimseye yaranamazsın.
B) Bir dilde yaratılan şiirin tümü, başka bir dilde tam karşılığını bulamayabilir.
C) Her iki dili de iyi derecede bilmeyenler, çeviriye soyunmamalı.
D) Bir şiiri çevirmek, bir bakıma, onu başka bir dilde yeniden yaratmaktır.
E) Şiirin çevrildiği dil, kaynak metnin dilinden daha zengin olabilir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Bir muhabir, muhalif ve uyumsuz tutumuyla tanınan bir punk şarkıcısıyla punk müzik üzerine yaptığı röportajdan sonra birlikte sokakta yürümeye başlar. Dinlediklerinden biraz da kafası karışmış olan muhabir sorar: "Peki punk nedir?" Müzisyen, yolun kenarındaki bir çöp kutusunu tekmeler ve "İşte punk budur!" der. Birkaç adım sonra muhabir de bir çöp kutusuna tekme atar ve “Punk bu mu şimdi yani?" diye sorar. Müzisyenin yanıtı şaşırtıcıdır: "Hayır! Bu, modaya uymaktır!"
Bu parçada, punk müzik yapan sanatçının vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Müzikseverlere saygı göstermek gibi bir kaygısı olmadığı
B) Müzikte gündelik doğal gürültülerden yararlandığı
C) Müzikle teknolojiyi birleştirmeye çalıştığı
D) Grupla değil, tek başına müzik yapmak istediği
E) Yaptığı müziğin taklit edilmeyen bir aykırılık içerdiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Aşağıdakilerin hangisinde, ayraç içinde verilen kavramla cümledeki eylemin çatısı uyuşmamaktadır?
A)Kadın, sokağın ortasında yere düştü. (etken eylem)
B)Adam, bu sıkıntılı işten kolay sıyrıldı. (dönüşlü eylem)
C)Okulun bahçesindeki ağaç dün kesildi. (ettirgen eylem)
D)İki arkadaş önemsiz bir şey yüzünden bozuştu. (işteş eylem)
E) Bu durum kardeşimi çok sarstı. (geçişli eylem)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
(I) Fotoğraf makineleri, kameralar, hiçbir dönemde olmadığı kadar hayatımızın içinde. (II) Dijital teknolojiyle birlikte lüks olmaktan çıkan fotoğraf makinelerini artık herkes kolayca edinebiliyor. (III) Ayrıca akıllı telefonların hayli geliştirilmiş fotoğraf özelliği, yanınızda bir şey taşımadan size fotoğraf çekme olanağı sunuyor. (IV) Bütün bunlara, çekim sonrası baskı aşamasının da dijital teknolojiyle birlikte ortadan kalkmış olmasını ekleyince ortaya bugünkü sonuç çıkıyor. (V) Piyasaya çıkan bir sürü ürün ve model arasından hangisini seçeceğimiz konusunda kafamız karışıyor. (VI) Çevremiz, gündelik hayatın her anında olup biten her şeyi fotoğraflayıp sosyal paylaşım sitelerine aktaran kişilerle dolup taşıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Ön yargı denince aklıma hep lisedeki edebiyat öğretmenimiz gelir. Dersin birinde, gençliğin verdiği saflıkla ön yargılara şiddetle karşı çıkıyorduk. O, "Çocuklar!" dedi, "Ön yargılara karşı ön yargılı olmamalıyız. Çünkü bir metni anlamamızın ön koşulu, o metne ilişkin ön yargılarımızdır. Metinden ne elde etmek istediğimizi bilmiyorsak o metne nasıl yaklaşacağımıza ilişkin bir yöntemimiz de yok demektir." Kafamızda çoktan mahkûm edilmiş bir kavramı, öğretmen bu sözleriyle yeniden tartışmaya açıvermişti.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Ön yargıların günlük hayatta başka, sanatta başka sonuç verdiği
B)Ön yargılı davranışların özellikle insan ilişkilerine zarar verdiği
C) Ön yargıların yanlışı olduğu kadar doğruyu da içerebileceği
D) Gençlerin yaşlılardan daha çok ön yargıya sahip olduğu
E) Dünyada ön yargısız insan bulunamayacağı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
(I) Otuz yıl süren araştırmalarda, çocukların yaz tatilinde bir önceki eğitim yılına göre zihinsel yeterlilik bakımından bir ay geriledikleri ortaya çıktı. (II) Başka bir araştırmada da benzer bir sonuca ulaşıldı: Çocuklar tatil boyunca zekâ derecelerinden bir puan kaybediyor. (III) Yaz tatillerini öğretici faaliyetlerle değerlendirmeyen çocukların, yeni öğretim yılı başladığında ötekilere göre geri kaldığı da yapılan araştırmalarla saptandı. (IV) Bu fark kısa sürede kapatılabilse de, çocukların bu durumla hiç karşılaşmaması gerekiyor. (V) Uzmanlar, uzun tatiller sırasında anne babaların, aile çevresinin; okul başladığında ise öğretmenlerin, okul yöneticilerinin bunun bilincinde hareket etmesi gerektiğini söylüyor.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde noktalama yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
İnsanlar başkalarını da kendileri gibi zannediyor. Gazetedeki köşemde ne zaman bir şirketi veya bir kurumu eleştiren yazı yazsam hemen arayıp "Halledilmesi gereken bir işiniz mi vardı?" ya da "Sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı?" diye soruyorlar. Oysa ben sadece olanlarla ilgili eleştirilerimi yazıyor, fikrimi ortaya koyuyorum. Bu, benim yazar olarak sorumluluğum. Biz yazarlar, hepimiz böyle değil miyiz? Onlara göre ise bizim fikrimiz, sorumluluğumuz yok, ---- var ve bütün yazılarımızı bunlar için yazıyoruz.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
A) duygusal tepkilerimiz
B) kişisel çıkarlarımız
C) beğenilme endişemiz
D) toplumsal görevlerimiz
E) çok okunma amacımız
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Romanda dil, bir hizmetkâr olduğunu unutup efendi rolüne soyundu mu romanın dengesi bozulur. İşlek, akıcı, sanatsal bir dil, geçici olarak okurun gözünde romanı yüceltebilir. Fakat sadece geçici olarak... Dilin tadına varılınca onun gerisinde yatanı görmek ister okur. İşte o zaman hayal kırıklığına uğramamalıdır. Dilin büyüsünden başka bir şey, örneğin yapısal bir değer getirmeyen roman, başarısız romandır.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz?
A)Romanda dilin bir araç olduğu unutulmamalıdır.
B)Anlatımdaki renkliliğin, anlatılanı gölgelemesine izin verilmemelidir.
C)Özgün bir dil yaratmak, özgün bir roman yaratmanın garantisi değildir.
D)Roman, biçim ve içerik dengesi üzerine kurulmuş bir edebiyat türüdür.
E)Romanda kahramanlar arasındaki dengenin bozulmaması gerekir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yâr
Senin de başında o çılgın rüzgâr
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlem (seslenme) öbeği
B) İlgeç öbeği
C) Belirtisiz ad tamlaması
D) Birleşik zamanlı eylem
E) Niteleme sıfatı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
(I) Tasavvuf felsefesi, 12. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyıla kadar Türk kültürüne yön vermiştir. (II) Anadolu'da yerleşik ve yarı yerleşik topluluklar arasında farklı uygulama biçimleri gösteren bu felsefe, dinî bir içerik taşır. (III) Belli bir tasavvuf anlayışına bağlı derviş şairlerin şiirleri de bu yüzden bağlı oldukları inanışın gereklerini içeren ilkelerle doludur. (IV) Belki Pir Sultan Abdal'ın kimi şiirleri istisna sayılabilir. (V) Yunus Emre ayrı tutulursa tasavvuf inancını taşıyanların çoğu, şiirlerini didaktik tarzda kaleme almıştır. (VI) Tasavvufî şiirlerin çoğu da böylelikle kişilerin duygularından çok aklına seslenen, onlara bir dünya görüşü aşılamaya çalışırken kuruluğa düşen ürünler olmuştur.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangileri, kendisinden önceki cümlede belirtilenlere bağlı bir sonucu dile getirmektedir?
A) II. ve III. B) II. ve V. C) III. ve V.
D) III. ve VI. E) V. ve VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Çocukluğumuzda yaz mevsiminin çekici (I) taraflarından biri, çizgi roman okuma özgürlüğüne kavuşmaktı. Bilgisayarların, televizyonun her evde bulunmadığı, DVD'lerin olmadığı zamanlarda, yaz sıcaklarında eve kapanan çocukların tek eğlencesiydi (II) çizgi romanlar. Fazla çeşit olmadığından piyasaya yeni çıkan ne varsa (III) alınıp okunur, (IV) okunanlar öteki çocuklardaki çizgi romanlarla değiştirilirdi. Aynı zamanda kitapçılar da okunmuş (V) çizgi romanları alır, satar, değiştirir ya da hemen oracıkta, duvar dibinde okunmak üzere kiralardı.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi eylemsidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A) "Ateş Hırsızları Söylencesi” unutulmaz bir kitaptır.
B) 2007 yılında Türk Dil Kurumunun 75. yılını kutladık.
C) Yontma Taş Devrinden sonra Cilalı Taş Devri gelir.
D) Brüksel lahanası ve Hindistan cevizi aldılar.
E) Biraz ileride İzmir saat kulesi karşınıza çıkacak.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Aşağıdakilerin hangisinde ayraç içinde verilen kavram cümlenin içeriğiyle uyuşmamaktadır?
A) Roman okurken kendimizi olayın akışına kaptırsak da zihnimiz hep arkalarda bir yerde bir amaç, bir düşünce, bir niyet, gizli bir merkez arar. (yazınsal metnin bildirisi)
B) Macera, aşk ve dedektif romanları, bundan sonra ne olacak diye; modern, edebî romanlar ise yazar nasıl bir atmosfer yaratmış diye okunur. (kategorize etme)
C) Roman okurken aklımızın bir yanıyla yazarın anlattığı şeylerin ne kadarını yaşadığını, ne kadarını hayal ettiğini anlamaya çalışırız. (yerelden evrensele varma)
D) Roman okumak, bir noktadan hareket ederek birbiriyle çelişen birçok düşünceyi huzursuzluk duymadan aynı anda görebilmek ve anlayabilmek demektir. (çok anlamlılık)
E) Roman okurken yazarın görüp anlattığı şeylerin kendi hayatımızdan bildiğimiz somut şeylere benzeyip benzemediğini sürekli olarak sorgularız. (gerçeğe uygunluk)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
I. Sınavı kazandığımı duymuş ama inanmamıştı.
II. Mektubu yazmış ama postaya vermemişti.
III. Kitabı almış ama okumamıştı.
IV. Arkadaşını çağırmış ama gelmemişti.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde anlatım bozukluğu vardır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve III. E) III. ve IV.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
(I) Gazetelerdeki köşe yazıları giderek magazinciler tarafından yazılmaya başlandı. (II) Bir zamanlar siyaset veya ekonomi alanında yazı yazanlar bile günümüzde magazine kayıyorlar. (III) Okunmak için bunun zorunlu olduğunu hissediyorlar herhâlde. (IV) Çünkü bir ömür vererek yazılan bilim kitapları en fazla bin adet satılırken kulaktan dolma bilgilerle yazılan "çerez" kitaplar, rekor üstüne rekor kırıyor. (V) Televizyonlarda dizi ve magazin haberleri yayımlamaktan bilim programlarına, belgesellere zaman kalmıyor. (VI) Dünyayı değiştirebilecek buluşlar çabucak geçiştiriliyor; manken, futbolcu, sarhoş sürücü haberleriyse dakikalarca yayımlanıyor.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragrafın numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlatılması uygun olur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
Yaşam içindeki başarı, sorunlarımız olup olmamasına değil, bu yılki sorunlarımızın geçen yılkilerle aynı olup olmamasına bağlıdır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Karşılaştığımız sorunları çözerken kullandığımız yöntemler, kariyerimizin nasıl olacağını belirler.
B) İnsan, çözemeyeceğini anladığı sorunları zamana bırakırsa gelecekte daha az sorunla karşılaşır.
C) Gündelik bir sorunun çözümünde çevremizdeki deneyimli kişilerden yardım almak en kestirme yoldur.
D)İnsanların yaşamdaki başarısının ölçütü, sorunlarını çözmekte gösterdikleri performansta saklıdır.
E) Sürekli olarak yeni sorunlarla uğraşmak zorunda kalan kişiler, yaşamda başarılı olamaz.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, "doğruların zaman içinde değişebilirliği" anlatılmıştır?
A) Her soru aynı zorlukta olmadığı gibi, her cevap da aynı değerde değildir.
B) İnsan hayatında her zaman sorular kalıcı, cevaplar ise geçicidir.
C) Doğru, elbisesini giyinene kadar; yalan, dünyayı dolaşır.
D) Gerçekler düşleri, düşler gerçekleri etkiler.
E) Her sorunun cevabı o sorunun içinde saklıdır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
Bir kişiyi anlamak, dünyanın o kişinin bakış açısından nasıl göründüğünü kavramaktır. Bunun için hem bilgiye hem de hayal gücüne ihtiyaç duyarız. Romancı olarak esas işimizin elden geldiğince tek tek bütün roman kişilerinin yerine geçmek, romanın anlattığı dünyayı onların gözünden görmek olduğunu hiç unutmamaya çalışırız. Bu işin en zor yanı, bize ruhsal olarak benzemeyen kişilerin bakışını yakalamaktır. En tuhaf yanı ise onların gözüyle dünyaya bakarken kimi özelliklerimizi de onlara vermemizdir.
Bu parçadaki gibi düşünen bir yazar için aşağıdaki yargılardan hangisinin söylenmesi uygun olmaz?
A)"İnsanları anlamanın yolu, empatiden geçer." ilkesine bağlıdır.
B)İyi romancıların, kahramanlarıyla özdeşleşerek yazdığına inanmaktadır.
C)Kendi bakış açısını yansıtmayan kişilere romanlarında yer vermemektedir.
D)Kendi özelliklerinden bazılarını kahramanlarına aktarmaktadır.
E) Roman sanatında bilginin ve düş gücünün önemli olduğunu
düşünmektedir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya
Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünsüz benzeşmesi
C) Kaynaştırma ünsüzü
D) Ünlü düşmesi
E) Ulama
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A)Ülkemizin şehirler arası yollarında en çok yaygın ulaşım aracı, otobüstür.
B)Akdeniz Bölgesi'ndeki kimi plajlarımız, dünyanın en iyi plajları arasında sayılıyor.
C)Detaylı araştırma yapmadığımız için bu konudaki bilgilerimiz sınırlıdır.
D)Spora başlamadan önce ısınma hareketleri yapmak, olası sakatlıkları önler.
E) Galiba birkaç yıl içinde ev telefonları da tarihe karışacak.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
Yazınsal yapıtlar, yaratıldıkları dile özgü anlam ve anlatım olanaklarıyla donanmıştır. Bir yazınsal yapıt asıl anlamını ve değerini yaratıldığı dilin içinde bulur. Yapıtın içeriğini biçiminden büsbütün ayıramayacağımıza göre, hiçbir yazınsal yapıt eksiksiz olarak başka bir dile çevrilemez. Her çeviride, az ya da çok kaybolan bir şeyler vardır. Öte yandan, dünya üzerindeki okurların yüzde doksanı İlyada'yı, Hamlet'i, Savaş ve Barış'ı, Don Kişot'u çevirilerinden okumuş ve sevmiştir. Bu da gösteriyor ki ----.
Düşüncenin akışına göre bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) okurlar, biçimi öze tercih etmektedir
B) çeviri, gerekli ve vazgeçilmez bir etkinliktir
C) her çeviri aynı kalitede değildir
D) çevrilemeyen yapıtlar daha değerlidir
E) sanatsal metinler, bilimsel metinlerden kolay çevrilir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
Lamartine, en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığını soran bir gazeteciye, bir gece ormanda yürürken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini söylemiştir. Ölümünden sonra odasında bulunan notlardan anlaşılmıştır ki şair, o şiiri yıllar boyu yazıp silip düzeltmiştir. Bu, gece gündüz sınava çalışan ama sınav sabahı geldiğinde hiç çalışmadığını söyleyen öğrencinin tutumuna benzer. O öğrenci, o sınavdan aldığı yüksek puanı çalışmasına değil de zekâsına bağlamamızı beklemektedir. Lise yıllarında çoğumuz bunu yutmamayı öğreniriz. İlhamla yazdığını söyleyen şairler de benim gözümde böyledir.
Bu parçada "ilham"la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Şairlerin yaratıcı ve saygın görünmek için başvurduğu bir tür hile olduğu
B) Şiirde, emekten daha önemli bir unsur olarak öne çıktığı
C) Kimi sanatçılarda çok, kimilerinde ise az bulunduğu
D) Şairlerin kendilerini çevreden soyutlamasını gerektirdiği
E) Şairlerin aynı konuyu farklı ilhamlarla yazabileceği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
Çocukluğumda "fuar" sözcüğünün tek anlamı vardı: İzmir 9 Eylül Enternasyonal Fuarı. "Fuar"ı, her yıl aynı günlerde açılarak bölgeye en hareketli günlerini yaşatan etkinliğin düzenlendiği mekânın adı zannederdik. Duvarlar ve çitlerle sınırları belirlenmiş o geniş bahçe, bir ay süren fuar etkinliklerinden sonra park alanı olarak hizmet vermek üzere halka açık tutulur, yine "fuar" olarak anılırdı. Ancak o bir aylık sürenin dışında sönük kalır, tenhalaşırdı. Her yıl büyülü bir coşkuyla başlayan asıl etkinlik, İzmirlilerin yanı sıra bölgenin bütün şehirleri ve hatta bütün ülke tarafından büyük bir heyecanla beklenirdi. Şimdi fuar yok, o heyecan da yok.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır?
A) Ele alınan konuyla ilgili açıklayıcı bilgiler verilmiştir.
B) İzmir Fuarı'nın şehirdeki etkisinden söz edilmiştir.
C) Karşılaştırmalardan yararlanılmıştır.
D) Geçmişe özlem dile getirilmiştir.
E) Örneklendirmelere yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
Aşağıdaki cümlelerden hangisi, ayraç içinde verilen sözcüğün anlamını içermemektedir?
A)Bu resimlerde, Anadolu'nun binlerce yıllık kilim desenleriyle Batılı, modern resim teknikleri iç içe geçmiş. (sentez)
B) Yazar, oluşturduğu mekân içinde kahramanlarının soluk alıp vermesini, yaşamasını sağlayamamış. (yapaylık)
C) Kent yaşamının karmaşasını ve hızını yansıtmak isteyen bir yönetmen için en uygun yer İstanbul'dur. (üstünlük)
D) Romandaki dil ve anlatım, olayın seyrine ve kahramanların durumuna göre değişim gösteriyor. (uyum)
E) Ana dilini tüm incelikleri ve zenginliğiyle kullanan şairler, ülke sınırlarını kolaylıkla aşıyor. (inandırıcılık)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
Günümüz edebiyatında tanık gösterme yöntemi çok revaçta. Birçok yazar, yazılarında büyük yazarlardan alıntılar yapıyor. Yazmaya yeni başlamış, daha neyin ne olduğunu öğrenmenin ilk basamaklarını tırmanan gençlerin yazıları bile Dante'nin, Hugo'nun, Dostoyevski'nin, Beckett'ın sözlerinden geçilmiyor. Klasikleşmiş yazarlardan alınan cümleler, bu yapıtlarda gecekondu duvarındaki eski tapınak taşları gibi duruyor.
Bu parçanın son cümlesinde vurgulanmak istenen düşünce, aşağıdakilerden hangisidir?
A)Alıntıların kullanıldığı yapıtların sanatsal bakımdan niteliksiz olduğu
B) Genç yazarların her yapıttan alıntı yapmaması gerektiği
C) Alıntıların hangi yazara ait olduğunun belli olmadığı
D) Alıntı cümlelerin yerli yazarlardan seçilmediği
E) Alıntılanan parçaların yeterince dikkat çekici olmadığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
(I) Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılın başlarında Batı tarzı eğitimi benimsemekte yaşanan sıkıntıların ardından yurt dışına öğrenci gönderilmeye başlandı. (II) Osmanlı yönetimi ilk kez III. Selim zamanında Fransa büyükelçisinin yardımıyla İshak Efendi'yi eğitim için Paris'e gönderdi. (III) Sultan II. Mahmut da konu üzerinde önemle durdu ve 150 öğrenciyi Avrupa'ya yolladı. (IV) 1834'te Mekteb-i Harbiyenin açılmasından sonra bu okulu bitiren üstün yetenekli öğrencilerin Paris, Viyana ve Londra’daki askerî okullara gönderilmesi neredeyse bir kural hâlini aldı. (V) 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da o kadar çok Osmanlı öğrencisi bulunuyordu ve Osmanlı bunlar için 1856'da Paris'te Mekteb- i Osmani adıyla bir okul bile açıldı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. ve IV.sü, kurallı ve birleşik eylem cümleleridir.
B) II.si, zarf tümleci ve dolaylı tümleç içeren basit cümledir.
C) III. ve V.si, bağlaçla bağlı cümlelerdir.
D) IV. cümlede birden fazla eylemsi vardır.
E) V. cümlede açıklayıcı ara söz kullanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
Neden sonra uyuyakaldı. Gece boyunca bir su aktı durdu düşünde. Bir iki kere yataktan kalktı, muslukları sıktı ama onlardan değildi gelen ses. Su, boyuna aktı. Ama odanın tavanı alçalmadı, duvarları iki yandan yaklaşmadı, yatağı altından kaymadı... Evet, karabasanlardan uzak bir geceydi. Su akıyordu sadece. Bu da ta çocukluğundaki çocuk seslerini anımsatıyor, pek de rahatsız etmiyordu onu. Sabah kalktığında camdan bakmak istemedi canı. Gecenin büyüsü hemen bozulacaktı. Dışarıda kentin beylik bir pazar sabahı vardır mutlaka. Kurşuni gök, yoğun baca dumanlarını acımasızca bastırıyordur yine insanların üstüne.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır?
A)Olanlar, her şeyi bilen bir anlatıcının bakış açısından verilmiştir.
B) Anlatımda söz sanatlarına yer verilmemiştir.
C) Öyküleyici ve betimleyici öğeler bir arada kullanılmıştır.
D) Sıkça tekrarlanan durumlardan söz edilmiştir.
E) Kahramanın ruhsal yapısına özgü ayrıntılar verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
1. Bu kitap kısa ama duygu yanı ağır basan şairlikten gelen anlatım yoğunluğuna sahip öykülerden oluşuyor.
Bu cümlede attı çizili sözle anlatılmak İstenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özlülük B) Akıcılık C) Duruluk
D) Özgünlük E) Yalınlık
2. Bazı eleştirmenler; şairlik kumaşının kolay kolay önlemeyeceğini, bunun için biraz beklemek gerektiğini söylüyor. Bu eleştirmenler işi yokuşa sürüyor. Bence bir kumaşın kalitesini anlamaya çalışmak için koca bir topu açmak kadar anlamsız bir şey yoktur. Kumaştan anlayan için bir santimetrekare de yüz metrekare de aynı şayi soylar.
Bu parçada geçen “bir kumaşın kalitesini anlamaya çalışmak için koca bir topu açmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir kişinin şair olup olmadığına karar verebilmek için bütün şiirlerini incelemeye kalkmak
B) Bir şairin beğenilen ve beğenilmeyen şiirleri arasında ne tür farklar okluğunu anlamak için nesnel ölçütlere başvurmak
C)Eleştirmenlerin beğenecekleri şiirler yazmak için başka şairlerin şiirlerindeki nitelikleri anlamaya çalışmak
D) Kendine özgü bir şiir dili kurmak için daha önce yazdığı bütün şiirleri yeniden gözden geçirmek
E)Bir şairin başka metin türlerinde de eser verip veremeyeceğini anlamak için belli bir süre beklemek
3. Her okur, alındaki eserin güzelliğini göremeyebilir. Kimi okurlar kabukta dolaşır, kimi bir süs eşyası gibi görür kitaptan. Kimi ise satırların tadına varmadan yazıyla olan macerasını noktalar. Birçok kişi için bir yazıdan beslenmekten çok, o yazıdan kurtulmak vardır. Okurun kalbine nişan alabilmeli her eser Bir yazarı yazar yapan işte bu özelliğin farkına varabilmesi, bu zenginliği yakalayabilmesidir.
Bu parçadaki “kabukta, dolaşmak” sözünün anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Macera peşinde koşmak
B) Kitapları süs eşyası olarak görmek
C) Okuru etkilemek
D) Özünü anlamamak
E) Kitap okumaktan sıkılmak
4. (I) Deneme, barı merkezli bir yazın turudur. (II) Deneme yazarı; varlık, olay, kavram ve durumları ele alırken aslında kendini anlatır. (III) Özgür yapı denemenin omurgasıdır. (IV) Denemeci, kuralların ağına takılmaz; düşüncelerini genelgeçer yargılarla ifade etmez. (V) Okuruyla söyleşir ama bir yandan da kavgacıdır; içinize sokulurken kavgacılığını, tartışmacılığını koltuk altında saklar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri kendinden önceki cümlede belirtilenleri destekler niteliktedir?
A) II. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
5. Cemil Meriç “Her yazı denize atılmış bir şişedir, kimin sahiline vuracağı belli olmayan bir şişe…” der.
Cemil Meriç bu cümlesiyle metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Hangi amaçta oluşturulduğunun belli olmaması
B) Kim tarafından anlaşılacağının belli olmaması
C) Okurlarca beğenilip beğenilmeyeceğinin belli
D)Toplumun tüm kesimlerine hitap edip etmediğinin zamanla anlaşılacak olması
E)Yazarının önlenmesine katkı sağlayıp sağlamayacağının belli olmaması
6. “Şiir, şairden önemlidir.’ diyen bir eleştirmen aşağıdakilerden hangisini söylerse bu düşüncesiyle çelişir?
A) Bu şiirlerdeki imgeler, ses ve anlam uyumu, şairinin edebiyat dünyamızda kalıcı bir yor edineceğinin göstergesidir
B) Her şiir, başlı başına bir metindir, bir şiiri anlamak ve yorumlamak için şiirin kendisi dışında bir şeye ihtiyaç yoktur,
C) İsmi şaire çıkmış nice insan bilirim ki yazdıklarına şiir demeye bin şahit gerekir.
D) Bir şiiri değerlendirmeden önce o şiirin yaratıcısının yaşam öyküsünü araştırmak, şiiri buna göre değerlendirmek gerekir
E) Bir şiiri anlamak, o şiirdeki İmgelerle yaratılan coşku ve hayal dünyasına adım almakla mümkündür.
7. Bir toplumun kültürünü, o toplumun bireyleri oluşturur; medya yansıtır
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?
A) İletişim organları, toplumun kültürünü oluşturur,
B) Toplumdaki kültürel değişimleri en çok etkileyen, medyadır
C) Bireyler, kültürü var eder; iletişim araçları kültüre evrensel nitelikler katar.
D) Bireyler, toplumun değerlerini oluşturur; iletişim araçları ise bu değerleri gösterir.
E) Medyanın topluma karşı görev ve sorumlulukları vardır.
8. Onun şiirlerini anlamak için metne bakmak yetmez, dalmak da gerekir. Çünkü onun şiirlerinde anlam —
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanmalıdır?
A) metnin yüzeyinde değil, derinlerindedir.
B} ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgindir.
C) metnin en önemli öğesidir,
D) ses öğesiyle ayrılmaz bir bütün oluşturmuştur,
E) en az ahenk unsurları kadar önemlidir.
9. (I) Hem yazarı anlama çabası göstermemek hem de yaklaşmakta olduğumuz çukurun önünde yazarın elimizden tutmasını beklemek, çok da tutarlı bir davranış değildir. (II) Zira yazar bize bir çukura düşebileceğimizden söz etmiştir. (III) Bundan sonrası yolda yürüyenin sorumluluğuyla ilgilidir, (IV) Öyleyse, edebiyat eserlerine daha farklı bir yaklaşımla eğilmeliyiz. (V) Bu yaklaşım bize giderek sorunlarımızı önceden görme yeteneği ve tedbir alma yükümlülüğü getirecektir.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerle İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede okurların çelişkili bir davranışından söz edilmiştir.
B) II. cümlede yazarın bir öngörüsünden söz edilmiştir.
C) III. cümlede yazara ait olmayan bir yükümlülükten söz edilmiştir.
D) IV. cümlede yazın ürünlerine farklı bir bakış açısıyla eğilmek gerektiği vurgulanmıştır.
E) V. cümlede yazarın okuru düşünmesinin, ona yeni sorumluluklar yükleyeceği ifade edilmiştir.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Bu ülkenin tarihsel ve kültürel birikimini, gelecek kuşaklara da aktarmak zorundayız.
B) Baklavalarımızda tereyağı ve Antep fıstığı kullanıyoruz,
C) Onun romanlarındaki özgün anlatım, ilk bakışda fark edilmeyebilir.
D) Her şey çok çabuk değişiyor; dün gerçek olanlar, bugün yalan oluyor.
E) O, bu kıza sırılsıklam âşık olduğu için gerçeklerle yüzleşmek istemiyor
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?
A) Desene ailen senden mucize bekliyor
B) Dün buraya Selim Bey geldi mi?
C) Seyahatlerim sırasında kitap okurum.
D) Kurumumuzun 10. yılını kutluyoruz.
E) Müdür’le konuşmak için aşağıya indi.
12. Romanda bir ailenin içine girer (I) onunla birlikte çalışır (II) sever ve nefret ederiz (III) onları her yönüyle tanırız (IV) hikâyede ise ancak evin önünden geçer (V) açık bir pencereden bakıp masa başında toplanmış bütün bir aileye göz gezdiririz.
Bu cümledeki numaralanmış yerlerden hangisine ötekilerden farklı bir noktalama işareti getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Firdevsî, “Şahnâme’yi yazarak ne mi yapmıştır ? Hemen
I
söyleyeyim , İran, eserin kaleme alındığı X. yüzyılda çeşitli sorunlar
II
yaşıyordu. Firdevsi , böyle bir ortamda bir şaheser yaratarak millî
III
duyguların canlanmasını sağlamıştır . Unutulmaya yüz tutmuş
IV
kahramanlık hikayelerini hatırlatarak halkın millî bilincinin oluşmasına yardım etmiştir .
V
Bu parçadaki numaralanmış noktalama İşaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. Yazarların tüm gizli saklısını gözler önüne serme niyeti taşıyan biyografi kitaplarım okumaktansa hayatlarını kendilerinin anlattıkları kitapları, yani otobiyografileri okumayı tercih ederim.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bağlaç B) Sıfat C) Zamir
D) Edat E) Fiil
15. (I) Erzurum geniş ve yeşil ovaya bakan, çekici bir kent, (II) Erzurum’un uzun kavakları, karga yuvalarıyla dol u. (III) Arasıra bir kavakta on ikiyi aşkın yuva görülüyor. (IV) Erzurum’da kaldığımız dört beş gün içinde, havanın bir gün olsun, akşama dek soğuk ya da sıcak olduğunu görmedik. (V) Sabahleyin güneş açıyor, akşam şiddetli bir yağmur başlıyor, gece ortalık bembeyaz görünüyor,
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede sıfat—fiil grubu sıfat tamlamasında görev almıştır.
B.) II. cümlede edat kullanılmıştır.
C) III. cümlede ikileme zarf görevindedir.
D) IV. cümlede bağlaç kullanılmıştır.
E) V. cümlede pekiştirilmiş sözcük, sıfat görevindedir
16. (I) Dinlenmeden yazıyorum şiirlerimi. (II) Dinlensem elimden bir şey kaçacakmış gibi bir endişeye kapılıyorum. (III) Son şiirimi on beş günde yazmıştım. (IV) O on beş gün boyunca çok az uyumuştum. (V) Şiiri bitirdiğim zaman gözlerim görmez olmuştu..
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi belirli (görülen) geçmiş zamanın olumsuzuyla çekimlenmiştir.
B) II. cümlede şart kipiyle çekimlenmiş bir fiil vardır.
C) III. cümlede basit yapılı bir fiil vardır.
D) IV. cümlede birleşik zamanlı bir fiil kullanılmıştır.
E) V. cümlenin yüklemi birleşik yapılı bir fiildir.
17. Tren; sarı buğday bacaklarıyla çevrili ovanın ortasında, gökyüzüne siyah dumanlar salarak ilerliyordu.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – zarf tümleç – yüklem
C) Nesne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
D) Özne – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
E) Nesne -dolaylı tümleç – yüklem
18. I. Kitapları nereden aldın?
II. Kitapları aldığım kime söyledin?
III. Kitapları kütüphaneye mi götürüyorsun?
IV. Kütüphaneye gitmek için hangi otobüse bineceksin?
V. Gideceğin kütüphane nerededir?
Bu parçada numaralanmış sorulardan hangisi diğerlerinden farklı bir öğeyi buldurmaya yöneliktir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
19. (I) Gölbaşı ilçesindeki Mogan Golü, Ankara’nın önemli doğal alanlarından biri. (II) Gel, kış aylarında beyaz bir güzelliğe bürünüyor. (III) Balıkçıların sandalları buzların arasında yazı bekliyor. (IV) Ankara’nın en büyük gölü Mogan, soğuk aylarda da bazı canlılara kucak açıyor. (V) Gülün yüzeyi, karabaş martıları için güvenli bir ev oluyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle basit yapılı bir ad cümlesidir.
B) II. cümle “özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç ve yüklem’den oluşmuştur.
C) III. cümlenin yüklemi, geçişsiz bir fiildir.
D) IV. cümle basit yapılı bir fiil cümlesidir.
E) V. cümlenin öznesi, bir ad tamlamasıdır.
20. Aşağıdaki cümlelerden hangisi yapısı bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Dergi, geniş bir yazar ve fotoğrafçı kadrosuyla Anadolu doğasına açılıyor
B) Bu tür sorunları çözmek için daha duyarlı bir bakış açısına sahip olmak gerekiyor.
C) Motorlu taşıtlardan çıkan gazlar, küresel ısınmanın önemli bir kısmından sorumlu.
D) Dil bilimciler, yaşayan dillerin bir kısmının bu yüzyılın sonunda yok olacağını tahmin ediyor.
E) Yazmak, muhalif olanların kendilerini ifade ediş biçimidir.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Öğrenci olduğuma dair bir belge almak için öğleden sonra okula gittim.
B) Hepimiz onu oyalamaya çalışıyor, onun evden ayrılmasını istemiyorduk.
C) Kardeşim, buz gibi suyu bir dikişte içtiği için annem ona kızdı.
D) Çocukların oyunlarını seyrederken İçini neşe kaplıyordu.
E) İstediklerini yaparım, yalnız umutlarımı boşa çıkarmayacaksın.
22. (I) Celal Sılay, aşırı duygusal bir insandı. (II) Onunki, her şair için doğal olan duygusallığın çok ötesindeydi. (III) Bu nedenden dolayı yaşamı boyunca hep yaralandı, örselendi. (IV) Onu dışarıdan tanıyanlar bu yanını lam bilmezlerdi. (V) Onu kahkahalar atan, renkli bir adam zannederlerdi.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç) eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ne sen beni seviyorsun ne de ben seni, bunu ikimiz de biliyoruz.
B) Bu vakfı kurmamızın amacı, toplumsal dayanışma bilincini artırmak içindi.
C) Gün gelecek herkes bana hak verecek, yaptığı yanlışı anlayıp özür dileyecek.
D) Televizyonlardaki magazin programları, izleyicilere sahici olmayan bir dünya vaat edip kandırıyor.
E) Sonucu ne olursa olsun hep doğrulan dile getirin, adaletten ayrılmayın!
24. Kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgulara — denir. Hiçbir ileti bunlar olmadan iletilemez.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) gösterilen B) gönderce
C) gösterge D) bağlam
E) gösteren
25. Erzurum-Ardanuç yolu; yamaçlardan dikkatlice inen, dönemeçler yüzünden hızını artıramayan bir minibüsle bile zevk veriyordu insana. Tavandaki havalandırma kapağından çiçek kokulu ılık dağ havası çarpıyor bedenime. Yolcu sayısı az. Bir sağ cama, bir sol cama geçiyorum, iki cephede de bitmek bilmez sıradağlar diziliyor. Çoruh Nehri tüm coşkunluğuyla dağların arasından akıyor. Benim bildiğimi o da mı biliyor diye acı bir merak sarıyor içimi. Çoruh, yakında baraj göllerinde tutsak kalacak.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetmelerden yararlanma
B) Birden çok duyuya seslenme
C) Betimleyici öğelerden yararlanma
D) Varlıkları devinim hâlinde verme
E) Kişileştirmeden yararlanma
26. Walter Benjamin, “Roman okuru, okurların en yalnızıdır.” demiştir. Öylesine som bir yalıtılmışlık ve yalnızlık gerekir roman okumak için. Aileden, arkadaşlardan, gündelik uğraşlardan, her şevden ve herkesten birkaç saatliğine de olsa uzaklaşarak tamamen kendi içine çekilir roman okuru. Hele ki sarmışsa okuduğu roman,,. Hele ki kurulmuşsa okur ile kitap arasında bir köprü… İnsanın sevdiği roman iyi bir sırdaştır. Bu; başkalarına aktarılmayan aktarılınca büyüsünü kaybeden bir sırdaşlıktır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Eksiltili cümleler kullanma
B) Karşılaştırma cümlesine yer verme
C) Alıntıyla düşünceyi pekiştirme
D) Olasılık bildiren cümlelere yar verme
E) Öznel yargılara yer verme
27. (I) Bir arada bulunmak zorunda olan en az iki kişinin veya iki kişi yerine geçen kavram veya varlığın bireysel farklılıklar sebebiyle karsı karşıya gelmesi veya çatışması sonucu ortaya çıkan eyleme “olay” denir. (II) Öğretici metinlerde anlatılan eylem dizisine “olay zinciri”, kurmaca metinlerde anlatılan eylem dizisine ise “olay örgüsü” denir. (III) Olay çevresinde gelişen edebî metinler (öykü, roman vb.) birer kurmacadır. (IV) Bu eylem, başka eylemlerin oluşmasını da sağlayıp bir eylem dizisine dönüştüğünde şu adlardan birini alır: Olay zinciri, olay örgüsü. (V) Dolayısıyla bu tür metinlerde anlatılanlar, “olay örgüsü” bağlamında değerlendirilir
Bu parçanın anlatım akışındaki bozukluğun giderilmesi İçin aşağıdaki değişikliklerden hangisinin yapılması gerekir?
A) IV. cümle l,den sonra getirilmeli
B) I. cümle V.den önce getirilmeli
G) III. cümleyle IV, cümle yer değiştirmeli
D) I. cümleyle II. cümle yer değiştirmeli
E) II, cümleyle III. cümle yer değiştirmeli
28. Anıya konu olan olayların üzerinden çok uzun zaman geçmesine karşın yazarların bu olayları bugün yaşanmış gibi çok ayrıntılı anlatmaları, okuyucuların kafasında bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden olabilir. Okuyucunun okuduğu bir anı metni karşısında “Anı, sonuçta hatırlamalar üzerine kurulan bir metin türüdür. Aradan bunca sene geçmesine rağmen yazar nasıl oluyor da bu olaylara ait en küçük ayrıntıları bile rahatlıkla hatırlayabiliyor?” sorusunu sormasına neden olabilecek bu durumun, metnin inandırıcılığına gölge düşürebileceği unutulmamalıdır.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, metnin inandırıcılığına gölge düşürebilir?
A) Çocukluk dönemlerine ait anılarını yaşlılık dönemlerinde kaleme alan bir yazarın, düştürdüğü metinde sayfalar tutan diyaloglara yer vermesi
B) Gençlik dönemlerini anlatan yaştı bir yazarın,
yaşadığı olaylarla ilgili kimi bilinmezi okuyucularla paylaşması
C) Anlatmak istediklerini belgelemek ihtiyacı hisseden bir yazarın, başkaları tarafından oluşturulmuş anı metinlerinden yararlanması
D) Yaşlı bir yazarın, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı ve tanık olduğu kimi olayları gazetedeki köşesinde okuyucularına aktarması
E) Anı yazarının hem yaşadığı olaylar hem de tanıdığı kişilerle İlgili bilgiler vermesi
29. Yürüyerek yapılan gezilerde kentlerin daha iyi tanındığına inanıyorum. Binaları daha yakından görüyor, gündelik yaşama ait bilgilere daha çabuk ulaşıyorum. Dinlenmek için oturduğum kahvelerde kurduğum dostluklar, birçok bakımdan işime yarıyor. —- Yürüyüp de yorulmasaydım o kahveye oturmayacak, Miquel’i tanımayacak ve onun gezdirdiği yerleri hiç göremeyecektim.
Bu parçada bos bırakılan yere aşağıdaki cümlelerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A) Bana yalnızlık ve hüzün veren kahveleri, otelleri ve oralarda dost olduğum insanları her şeye rağmen çok seviyorum.
B)Çünkü kitapların rehberliğinde gezmek, kentlerin gizemli dünyalarını tanımamızı sağlıyor.
C) Ünlü gezgin İbni Batuta gibi binlerce kilometre yol kat ediyor, birçok dost ediniyorum.
D) Örneğin Barselona’da bir kahvede tanıştığım bir İspanyol sayesinde kentin hiçbir kitapta yer almayan yerlerini görmüştüm.
E)Şehir gerçek yüzünü dost yazarların kaleminde, onların rehberliğinde gösteriyor.
30. Dergiler yeni fikirlerin, oluşumların, zihni karşı kovuşların, akımların kendilerini yasallaştırdıkları, yaşama mevzisi açtıktan zeminlerdir bir bakıma. —- Nitekim şiirle ilgili bütün hareketler, bir şiir dergisi yayımlamak yoluyla kendilerini tanıtmış, bir dergi etrafında yapılanmıştır. Hemen bütün şairler ilk ürünlerini bir dergide yayımlayarak kendilerine yol aralamış, ürünlerinin dergilerde yer bulup bulmamasına güre şairlerin edebî yolculukları şekillenmiştir, Dolayısıyla Garip üzerine, İkinci Yeni ya da 80 sonrası şiiri üzerine konuşurken ilk başvuracağımız külliyat, bu dönemleri temsil eden dergiler olacaktı r.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiir dergileri de bu bağlamda değerlendirilebilir.
B) Türkiye’de günümüze dek birçok şiir dergisi yayımlanmıştır.
G) Garipçiler ve İkinci Yeniciler, şiir dergileriyim kendilerini tanıtmışlardır.
D) Bu zeminlerin günümüzde İnternet ortamına kaydığı rahatlıkla söylenebilir.
E) Edebiyat dergilerinde sadece şiirler değil, öykü, deneme ve eleştirilerde yayımlanabilir.
31. Onun yazılarını besleyen kaynaklar kitaplar, yaşantılar ve hatıralardır. O tümüyle okuduklarından, yaşadıklarından yola çıkarak eski günlere ait güzellikleri, sanattaki yöneliminin temel taşlarını, sanalını besleyen kaynaklan, sanatçı kimliğini etkileyen olayları, yazarları, çevreleri, eserleri, nostaljik bir tatla yazıya döker. Naif bir yaklaşımla hayal ve gerçeği birbirine karıştırarak geçmişe bakar. Bireyin içsel serüvenini anlatırken çevre-toplum-yapı gibi dış koşullardaki değişimi ve bu değişimin birey üzerindeki etkisini irdeler.
Bu parçada sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Çevre kirlenmesine dikkat çeken yazılar yazdığına
B) Anlatmaya bağlı edebi metinler oluşturduğuna
C) Geçmişte kalan güzelliklere özlem duyduğunu gösteren bir anlatımı benimsediğine
D) Sanatını besleyen kaynaklan ve sanatçı kimliğini etkileyen olayları, anlaşılır bir dille anlattığına
E) Yazarların yaşam öykülerini ve eserlerini ayrıntılı olarak ele alan biyografi metinleri yazdığına
32. Bir gül goncasını koklarken toprağın hakkını teslim etmek gerek. Gül goncasının yanında, toprağın soluk ve alçak gönüllü yüzü bize o güzel kokunun kaynağını işaret eder. Fidanın köklerini şefkatle saran topraktır, Her toprak da kendi yeteneğine göre gül yetiştirir. Farklı toprakların gülü farklı kokar. Edebiyat eserlerini okurken onun parlaklığı, güzelliği onun köklerini saran toprağı getiriyor aklımıza. Dolayısıyla eleştirmek için eseri ortaya çıktığı çevre ile açıklamak, anlamaya çalışmak önemli bir yöntemdir. Çünkü eser, yazarının yetiştiği sosyal ortamdan bağımsız değildir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gülün yetişmesini sağlayan toprağın önemini herkes anlamalı ve onu korumalıdır.
B) Bir yapıtı anlamak ve eleştirebilmek için yapıtın oluşturulduğu toplumsal çevrenin bilinmesi gerekir.
C) Yazarlar yapıtlarında ruhsal durumlarını yansıtmalıdırlar.
D) Edebiyat yapıtını okurken insan onun nasıl yazıldığını bilmelidir.
E) Hangi çiçeğin hangi tür topraktan hoşlandığının bilinmesi gerekir.
33. Yıllarca Bodrum’a Torba Koyu”na gitmişidir, Yüzlerce kez bu koydaki balıkçıları, balıkçı teknelerini görmüşümdür, Ama bir gün bile onları Avni Arbaş’ın resimlerindeki gibi göremedim. Ne o ışıkta, ne o renklerde… Çünkü benim gördüğüm dış dünyaydı, Çıplak gözün algıladığı görüntülerdi, Avni Arbaş’ın resimlerine bakarken Torba Koyu ve balı kollarıyla değil, onun resimleriyle karşı karşıyaydım.
Bu parçada anlatılmak istenen temel düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçı, ayrıntıyı yakalayabilen insandı.
B) Sanatçı, doğayı sanat anlayışıyla yeniden yaratır.
C) Sanat eserlerinde yaşamın çarpıcı yönleri ele alınır.
D) Sanat eseri, özünde farklılık taş imalı, sanata bir yenilik getirmelidir.
E) Sanatçı doğayı gerçekçi bir biçimde yansıtmalıdır.
34. Kimi sanatçı, günün olaylarına ayna tutar. Kimi de günün dışında görünür, biraz dolaylı ve belli belirsiz, eserlerine günün olaylarının gölgesini düşürür. Yani sanatçı bu konuda özgürdür. O, günü, günün olaylarını apaçık ya da dolaylı ve çapraşık yollarla eseflerine yansıtır,
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Sanatçının görevi güncel olayları yansıtmak mıdır?
B) Her sanatçı güncel olayları aynı yolla mı eserlerine yansıtır?
C) Sanatçı, eserlerini oluştururken hangi yöntemleri kullanmalıdır?
D) Güncel olayları takip etmek okurun görevi midir?
E) Güncel olayların yansıtılması, eserlere olan ilgiyi artırır mı?
35. İlk uçurtmanın MÖ 3000lü yıllarda Çin’de yapıldığı; bazı halkların çok eski çağlarda dinsel törenlerde kötü ruhları kovmak, eğlenmek ve haberleşmek için uçurtmadan yararlandıkları bilinmektedir. Avrupa, uçurtmayla Marco Polo’nun Malaya Adalarından bir uçurtma satın alarak bunu Hollanda’da kullanmasıyla tanışmıştır. 18 ve 19. yüzyıllarda uçurtma bilimsel araştırmalarda kutlanılan araçlar arasında yer almaya başlamıştır. Benjamin Franklin ve Alexander Wilson, uçurtmaları rüzgâr ve hava akımları üzerindeki bilgilerini artırmakta kullanmışlardır. Bazı bilim adamları uçurtmalarla deneyler yapmış, bu deneyler ilk uçakların yapılmasında çok faydalı olmuştur,
Bu parçada uçurtmalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Anavatanın Çin olduğuna
B) Kimi toplumlarda kutsal amaçlarla kullanıldığına
C) Günümüzde daha çok eğlence amaçlı kullanıldığına
D) Teknolojinin gelişmesine katkı sağladığına
E) Avrupa’ya Marco Polo tarafından getirildiğine
36. Zencefil; balgamı söktürür, öksürüğü keser, kanı sulandırır, damarları açar, hafızayı güçlendirir. Bazı ilaçların mide ve bağırsaklara yaptığı yan etkileri yok eder. Ameliyatlardan sonra anesteziden kaynaklanan bulantıları önler. Doğum sonrasında annenin emzirme döneminde, anne sütünü artırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır. Sindirim sistemini düzenler, modem yaşamın koşuşturmacası İçinde yorgun düşenlere enerji verir. Zencefilden gazoz, turşu ve reçel yapımında da yararlanılır. Zencefil, halk hekimliğinde asırlar boyu ilaç olarak güvenle kullanılmıştır. Zencefilin hiçbir yan etkisi yoktur.
Bu parçada sözü edilen bitkiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kimi ilaçların yan etkilerini önlediğine
B) Kullanılmasının modem tıp eğitimi alan uzmanlar tarafından önerildiğine
C) Öğrenilenlerin ve yaşananların çabuk unutulmasını engellediğine
D) Bazı gıda maddelerinin hazırlanmasında kullanıldığına
E) Herhangi bir olumsuz etkisinin bulunmadığına
37. Ramazan Korkmaz’ın İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı isimli kitabı, kitabın yazarının şairin akrabalarıyla yaptığı yüz yüze görüşmelere, belgelere ve araştırmalara dayalı akademik bir eser Kitap, dört bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümü Cahit Sıtkı Tarancı’nın hayatına, yaşadığı ve tanık olduğu önemli olaylara, edebî kişiliğine ve eserlerine ayrılmış, ikinci bölüm, şairin şiirlerinin tema ve yapı bakımından incelenmesine ayrılmış. Üçüncü bolümde, Cahit Sıtkı Tarancı’nın sembol ve imge dünyası, dördüncü bölümde dil ve üslûp özellikleri detaylı olarak ele alınmış. Bu kitabın önemli özelliklerinden biri, kitapta şairin bu zamana kadar yayımlanmamış bir şiirine ve on beş mektubuna yer verilmiş olmasıdır. Bu mektuplarla şairin ruh dünyasına daha derinden nüfuz edebildiğimiz gibi onu daha doğru ve iyi anlamak noktasındaki bazı pürüzleri de gidermiş oluyoruz. Kitapta ayrıca şairin el yazılarına da yer verilmiştir. Bunlar arasında şairin eski ve yeni yazıyla yazılmış mektup ve şiirleri vardır.
Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağıdaki terden hangisinde değinilmemiştir?
A) Bilimsel bir çalışmanın ürünü olduğuna
B) Şairle ilgili bazı bilinmezleri ortadan kaldırdığına
C) Yazarının, kitabın hazırlanması için mülakatlar yaptığına
D) Şairin dil ve üslûp özelliklerinin ayrıntılı olarak ele alındığına
E) Şairin eserlerindeki olay örgüleri hakkında bilgi verdiğine
38. Hasta Hakları Yönetmeliği’ne güne bir sağlık kuruluşuna sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya; sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü veya yazılı olarak istemeye, saygı, itina ve ihtimam gösterilerek güler yüzlü, nazik, şefkatli sağlık hizmeti almaya; sağlık kumlusunu seçme ve değiştirmeye; haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türle başvuru, şikâyet ve dava hakkını kullanmaya hakkı vardır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi hasta hakları içinde yer almamıştır?
A) Bilgi isteme
B) Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme
C) Personeli tanıma, seçme ve değiştirme
D) Eşitlik içinde hizmete ulaşma
E) Saygınlık görme
39. Türkiye’de uzun süre yanlış tanımlanıp halk oyunları” sözünün eş anlamlısı olarak düşünülen folklor, aslında bir bilim dalıdır. Folklor (halk bilimi) bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır. Türkiye’de bilimsel anlamda halk bilim çalışmaları yirminci yüzyılın başlarında başlamış olsa da halk bilimine yardımcı olacak pek çok kaynak daha önceki yüzyıllarda oluşturulmuştur Söz gelimi Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si halk bilimi araştırmaları açısından zengin öğeler barındırmaktadır.
Bu parçada folklorla İlgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Halk oyunları sözünün eş anlamlısı olduğuna
B) Bilimsel anlamdaki folklor çalışmalarının Türkiye’de yaklaşık yüz yıllık bir geçmişi olduğuna
C) Yirminci yüzyıl öncesinde oluşturulan eserlerden de yararlandığına
D) İnceleme alanına halk hekimliğinin de girdiğine
E) Sözlü edebiyat ürünlerini de inceleyen bir bilim dalı olduğuna
40. “Evlerimiz Poyraza Bakar”, Ethem Baran’ın yeni hikâye kitabı. Kitapta yer alan hikâyelerde; bayatlardan hikâyeler, hikâyelerden hayatlar geçip gidiyor, Yazar; hikâyenin her nefesine, her birimine hatta her hücresine olağanüstü önem veriyor. Kitapta yer alan on iki hikâyenin her biri sıradanlığın yerleşmiş ve yerleştirilmiş ezberini bozan has hikâyeler. Eserin bütününde ise şu mesaj veriliyor: Hayat bozulmayan bir yazıdır.
Bu parçada söz konusu eserin hangi özelliğine değinilmemiştir?
A) Hangi mesajı ilettiğine
B) Dil ve anlatım özelliklerine
C) Özgün olduğuna
D) Büyük bir titizlikle yazıldığına
E) Hangi metin türünde oluşturulduğuna
|
1 |
A |
9 |
E |
17 |
D |
25 |
A |
33 |
B |
|
2 |
A |
10 |
C |
18 |
E |
26 |
D |
34 |
B |
|
3 |
D |
11 |
E |
19 |
C |
27 |
A |
35 |
C |
|
4 |
B |
12 |
D |
20 |
A |
28 |
A |
36 |
B |
|
5 |
B |
13 |
B |
21 |
B |
29 |
D |
37 |
E |
|
6 |
D |
14 |
D |
22 |
C |
30 |
A |
38 |
C |
|
7 |
D |
15 |
E |
23 |
C |
31 |
C |
39 |
A |
|
8 |
A |
16 |
A |
24 |
C |
32 |
B |
40 |
B |
]]>
1. Onat Kutlar değerlendirmelerine güvendiğim bir eleştirmendi. Bir gün yeni bir şiirimi ona okuduğumda, “Hah, şimdi kendi sesini bulmaya başladın.” demiş, ondan sonra da yazdıklarımı merak eder olmuştu.
Bu parçada geçen “kendi sesini bulmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yerelden evrensele uzanmak
B) Özgünlüğü yakalamak
C) Özeleştiri yapabilmek
D) Öykünmeci bir bakış açısına sahip olmak
E) Eserde kendini gizlemek
2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisinin sesteşi yoktur?
A) Topladığı kır çiçeklerini vazoya güzelce yerleştirdi.
B) Bu dar sokaklarda arabayla ilerlemek hayli güçtü.
C) Babamın, geç vakitlere kadar fabrikada çalıştığı olurdu.
D) Hava ve yol durumunu radyodan az önce dinledim.
E Bu yaş günümü de yanımda kimse olmayacak.
3. Bizce iyi çevrilmiş bir kitaba rastlamak piyango tutturmaktan farksız olduğundan Türk okuru, Türk yazarlarıyla sınırlı kaldı.
Bu cümlede geçen “piyango tutturmak” sözü aşağıdakilerden hangisini anlatmak için seçilmiştir?
A) Bulmanın zorluğunu
B) Çaba göstermenin gerekliliğini
C) İyimserliğin değerini
D) Şansın yaşamsal önemini
E) Beklentilerin çokluğunu
4. Sanatçı, bu yapıtıyla aslında kendi sanatının ve düşüncelerinin sınanmasını yapar bir anlamda. Hangi düşüncelerinin kalıcı, hangilerinin geçici olduğunu görmek ister. Kendine özgü bilgelik tarzıyla çağının profilini kendine özgü bakış açısıyla çıkarmak ister.
Bu parçadaki “çağının profilini kendine özgü bakış açısıyla çıkarmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Döneminde yaşanan toplumsal olaylara çözümler üretmek
B) Döneminin genel görünümünü özgün bir tarzda ortaya koymak
C) Yapıtında döneminin düşünce akımlarını irdelemek
D) Yapıtlarıyla dönemine tanıklık etmek
E) Yaşamın, her dönemde farklı bir görüntüye kavuşacağını bilmek
5. (I) Yazarın, daha önce yayımlanan romanının yeni düzenlemesi yapılmış. (II) Eseri ilk şekliyle okuyanların bile ilgiyle karşılayacakları bir roman çıkmış ortaya. (III) Ayrıntı’yı seven ya da sevmeyen her yaştaki insanın severek okuyacağı bir roman. (IV) Eseri okurken Anadolu’nun arka bahçesinde, sahne ışıklarının değmediği noktalarda kısa ve duygulu bir gezinti yapacaksınız. (V) Duygusal bir halk şarkısı yahut bitmeyen bir senfoni gibi, yıllarca hatırlayacaksınız bu romanı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
6. Şiir hakkında bir şeyler öğrenmek, yeni anlayışla yazılmış şiirleri okumakla mümkün olur.
Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Şiirle ilgili eleştirileri dikkate almayan bir şairin başarılı şiirler yazması olanaksızdır.
B)Şiir, çağrışıma açık olması nedeniyle ondan pek çok yeni anlam ve yoruma ulaşılabilir.
C)Şiir üzerine yeterince eleştiri yapılmıyorsa, şiirin gelişmesi beklenmemelidir.
D)Şiir konusunda, yenilikçi anlayışla yazılmış şiirlerden bir şeyler öğrenebiliriz.
E)Şairin görevi, yeni konular bulmak değil, bilinen konuları farklı bir dille anlatmak olmalıdır.
7. (I) Ham dizeler üzerinde durmak, çalışmak, gerek. (II) Çünkü bazı dizeler olgunlaşmamış olarak doğar, şiire ham şekilde dökülür. (III) Ancak bu dizeler birkaç düzeltme ile yayımlanabilir hâle gelir. (IV) Bazı dizeler ise olgunlaşmış olarak ve noksansız doğar. (V) Böyle dizeler üzerinde uzun süreli çalışmalara gerek duyulmaz. (VI) Bence kalıcılığı yakalayan şiirler de bunlardır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, kendinden önceki yargının gerekçesi belirtilmiştir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
8. (I) Okuyucuyu etkisine alan şey şiirdeki mesaj değil, biçim güzelliğidir. (II) Bütün edebiyat türlerinde olduğu gibi şiir de belli bir mesaj içermelidir. (III) Bir şiir, musikisiyle, sesiyle okurun tatlı tatlı kendinden geçmesini sağlarsa hep yaşar. (IV) Şekille anlamın atbaşı gittiği şiirler yıllara meydan okur. (V) Kalıcı olabilmiş şiirlerde ne mesaj ne de biçim bir adım öndedir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve V C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV ve V.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “öneri” söz konusudur?
A) Ali Usta bir pilav yapsın da görün!
B) Köyde eski misafirperverlikten eser kalmamış.
C) Siz en iyisi sakin bir kasabaya taşının.
D) Keşke babamın uyarılarını dikkate alsaydım.
E) Emekli olunca köye gitmeyi düşünüyorum.
10. Okurken yapıtın kahramanı ile okur arasında duygusal bir bağ oluşur.
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleyle aynı doğrultudadır?
A)Okumak, ruhumuzu temizlemek, başka dünyaların farkına varmaktır.
B)Kendimizi başkalarının yerine koyabilmeyi ancak okumakla başarabiliriz.
C)Okur, metindeki karakterlerle birlikte heyecanlanır, korkar,sevinir,tasalanır.
D)Okur, kendi yaşamında izler gördüğü yapıtı daha çok benimser.
E)Bilimkurgu yapıtların sevilerek okunması, yapıtın gerçekçi olması gerektiği görüşüyle çelişmektedir.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözde özne kullanılmıştır?
A) Toprak, tüm insanlara bereket sunar.
B) Toprak yolda ilerlemekte güçlük çekiyor.
C) Bu verimsiz topraklarda çiftçilik yapılmaz,
D) Buradaki insanlar toprak evlerde oturuyordu.
E) Yolun ortasına toprak dökmüşler
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır?
A)Evimizin bahçesindeki iğde ağaçları kurudu.
B)Arabanın bagajını bir türlü açamadık.
C)Hepimiz otobüsün gelmesini bekledik.
D)Ağaçların arasında küçük bir göl vardı.
E)Annesini her hafta telefonla aramış.
13. Aşağıdakilerden hangisi bir eksiltili cümledir?
A)Öğle güneşinde parlayan beyaz mermerler üstünde kucak kucak çiçekler
B) Çok uzaklardan gördüğü tarihi kalenin burçlarıydı
C)Belki de bundan sonra yaza dönen kışlar, kışa evrilen yazlar göreceğiz
D)Birkaç günlüğüne de olsa kentin gürültüsünden uzaklaşıp kafasını dinlemekti tek istediği
E) Burada baharın gelişini ilk önce erik ağaçları haber verirdi
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde iki virgül arasındaki bölüm ötekilerden farklı bir öğedir?
A) Yaşlı denizci, geceleri, evinin balkonunda oturup etrafı seyrederdi.
B) Ada halkı, eskiden, balıkçılıktan başka bir işle uğraşmazmış.
C) Babam, her akşam, öğretmenimin verdiği ödevleri incelerdi.
D) Benim için, lise yılları, bir hatıra olmaktan başka bir anlam taşımıyordu.
E) Öğrenci temsilcisi, ayağa kalkarak, öğrencilerin yaşadığı sıkıntıları anlatmaya başladı.
15. (I) Fırına geldiğimde, yamalı pantolonlu, incecik ceketli bir çocuğun, fırının kapısında beklediğini gördüm. (II) Çocuğun beklemesinden, fırının kapalı olduğunu anladım. (III) Suratı mosmor olan çocuğun, saçları darmadağınıktı. (IV) Onu bu hâlde görünce bir kat daha üşümeye başladım. (V) Ben başımda bereyle, boynumda atkıyla,sımsıcak paltom ve eldivenimle o bu halde nasıl durabiliyordu?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. Cümle zarf tümleci, nesne ve yüklemden oluşmuştur.
B)II. cümlenin yüklemi geçişli bir fiildir.
C) III. Cümlenin yüklemi geçişli pekiştirilmiş sıfattır.
D) IV. cümlede bağ-fiil ve isim-fiil kullanılmıştır.
E) V. cümle sıralı cümledir.
16. Mermer çeşmeden su içmeye gelen birkaç kuş görmüştüm.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
B) Birden çok yan cümlecikten oluşan girişik bir cümledir.
C) Özne ve yüklemden oluşmuştur.
D) Basit, türemiş ve bileşik sözcüğün örneği vardır.
E) Yüklemi öğrenilen geçmiş zamanın hikayesi biçimindedir.
17. Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum
Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler anılırsa
Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa
İzmir için ne yazarsam sana adıyorum
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlü daralması
B) Hece düşmesi
C) Ulama
D) Ünsüz benzeşmesi
E) Kaynaştırma ünsüzü
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Biraz vakit geçtikden sonra biz de yola çıkalım.
B) Meğer konuklara hiç de kötü davranmamış.
C) Onu ikinci kez affettiğini söylüyordu bize.
D) Bir anda art arda şimşekler çakmaya başladı.
E) El ele vererek bu işin üstesinden de geldik.
19. Sanatçı ( ) kitabının Akif’le ilgili bölümünü şu cümlelerle bitiriyor( ) “ Boşuna yaşamadın ( ) boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin( ) “
Bu parçada ayraçlarla gösterilen yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri getirilmelidir?
A) (;)(:)(,)(.) B) (,)(:)(,)(.)
C) (,) (,) (,) (.) D) (,) (:) (;) (.)
E) (,)(:)(,)(…)
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kitaba önsöz yazdı, yazara geri verdi.
B) Kitabı okudu, kütüphaneye götürdü.
C) Kitabı çantasından çıkardı, masaya koydu.
D) Kitabı beğendi, arkadaşlarına tavsiye etti.
E) Kitaba baktı; ama aradığı şiiri onda bulamadı.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yapılmıştır?
A) Nepal askerleri, Everest’e tırmanırken mahsur kalan dağcıların yardımına koştu.
B) Ülkemizde dağcılığa gösterilen ilgi her geçen gün artmaktadır.
C) Birkaç amatör kayakçı, nisanda Ağrı Dağı’na tırmanacakmış.
D) Peru’nun tehlikeli dağlarında yapılan tırmanışların çoğu ya sakat ya da ölümle sonuçlandı.
E) Alplerdeki buzulların erimesi, bu dağlara tırmananlar için büyük tehlike oluşturuyor.
22. —-. Bugün artık Türk dili sadece Anadolu’da ve Balkanlarda değil, sadece Türkistan’da ve Sibirya’da değil; çalışma ve eğitim amacıyla Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya giden vatandaşlarımız sayesinde dünyanın dört bucağında konuşuluyor. Türkçenin lehçeleri dediğimiz çeşitli kolları Balkanlardan Uzak Doğu’ya kadar çok geniş bir coğrafyada yazı ve konuşma dili olarak kullanılıyor.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Türkçe dünyanın en eski dillerinden biridir
B) Türkçenin çok zengin bir kelime hazinesi var
C) Türkçe zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir
D) Türkçe çok geniş bir coğrafyada konuşuluyor
E) Yabancı ülkedeki Türkler artık Türkçeyi tercih ediyor.
23. Sanatçı, bir yapıt ortaya koymadığı anlarda hiçbir iş yapmıyormuş gibi görünür. Halbuki o, böyle anlarda bile son derece yoğun ve yorucu bir çalışma içerisindedir. —–. Ama dışarıdan bakanlar, onun yoğunluğunun, yorulduğunun farkında değildir. Halbuki yaşadığı bu süreçler, sanatçıyı eser ürettiği andan daha fazla yıpratmaktadır; fakat bu durumdan sadece sanatçı haberdardır.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Ya yeni tasarılar peşindedir, ya da tasarladığı bir yapıt için kaynakları tarıyordur
B) Okurlardan aldığı yoğun eleştirilere cevap vermeye çalışıyordur
C)Onun da dinlenmeye hakkının olduğunu kimse hesaba katmamaktadır
D)Nitelikli ürünlerin nasıl hazırlandığını sanatçıdan başkası tam olarak bilemez
E) Nihayet yıllar yılı devam eden yazın yaşamının sonuna geldiğini o da fark eder
24. Bu sanatçı, dilci, düşünür ve şair kimliğiyle ön plana çıkar. Çağdaş şiirimizi yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirir. Halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanır. Bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden kişinin ve toplumun en güncel sorunlarına kadar insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve toplum konularında ölçüsüz genişlikte bir konu zenginliğine sahiptir. Çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazandıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya ölçeğinde büyük değerlerindendir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çağdaş Türk şiirine katkı sağladığı
B) Türk şiirinin en çok eser veren sanatçısı olduğu
C) Şiirlerinin içerik bakımından oldukça zengin olduğu
D) Bireysel konuların yanında toplumsal konularda da şiirler yazdığı
E) Şiirlerinde Halk şiirinin olanaklarından yararlandığı
25. Açıkça görülüyor bu. Bir sosyolojik olgu demeliyim. Öykücülüğümüzün hiçbir döneminde görülmeyen hem de… Niceliğin bu çokluğunu olumsuzlamamalı. Ardından iyi şeylerin sökün edebileceğine inanıyorum. Biliyorsun, nitelik kolayca edinilmiyor. Zaman içinde niceliğin bu bolluğunun niteliği de getireceğine inanıyorum ben.
Bu parça aşağıdakilerden hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?
A)Bugün az sayıda öykü yayımlanmasına rağmen nitelikli öyküler ortaya konduğunu söyleyebilir miyiz?
B)Çok sayıda öykü yayımlanmasının nitelik kaybına yol açtığına katılıyor musunuz?
C)Genç yazarların öyküyü, romana atlama taşı olarak kullandığını söyleyebilir miyiz?
D)Günümüzün yaşam biçiminin öyküyü öne çıkardığını söyleyebilir miyiz?
E) Bugün öyküde nicelik olarak bir patlama yaşandığı söylenebilir mi?
26. Osmanlının son döneminde aydın da halk da kitaba önem veriyordu. Çevirilerin hızlanıp kültürel canlanmanın yaşandığı bu dönemde Yusuf Kâmil Paşa, “Telemak” çevirisini tamamlar ve önsözünde “Bu kitap var oldukça güzelliklere kapı aralasın, insanların zihinlerine ışık tutsun.” diye temennide bulunur. Bu satırları ne zaman hatırla-sam hüzünlenirim. O zamanlar biz, kitapların yaşaması ve işlevini yerine getirmesi için çabalayan bir toplumduk. Aydınlarımız, “başkalarının kitabı, benim kitabım” diye ayrımlar yapmadan kitapların daha çok okunması için emek harcardı. Halk da bu kitapları severek, isteyerek okurdu.
Bu parçada Osmanlının son dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Çok fazla kitap basıldığından
B) Toplumun, kitaba çok önem verdiğinden
C) Kitap okuma oranının çok yüksek olduğundan
D) Aydınların yazmaktan çok. kitap okumaya önem verdiğinden
E) Kitap okuma konusunca aydınla halk arasında büyük bir mesafenin olduğundan
27. Yıllar önce yaramaz yerinde duramayan bir çocuktum. Öğretmenlerim ve ailem, ne kadar uğraşırsa uğraşsın kendime, arkadaşlarıma sürekli zarar veriyordum. Beni bir gün öğretmenim tiyatroya götürdü. Tiyatroyu sevince, düzenli olarak kendi başıma oyun izlemek için tiyatroya gitmeye başladım. Bu arada farkına varmadan bambaşka biri olmuştum. Konuşmalarım ve davranışlarım nazikleş^’Ş: toplumla kaynaşan, elindekini çevresindekilerle paylaşan biri olup çıkmıştım. İşte bütün bunları tiyatroya borçlu olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.
Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Çocukken pek güzel konuşamadığını
B) Olumsuz davranışlarını tiyatro sayesinde düzelttiğini
C) Sanat dalları içinde en fazla tiyatroya ilgi gösterdiğini
D) Çevresindeki insanları kırdığı için çok üzüldüğünü
E) Tiyatrocu olmasında öğretmeninin büyük payının olduğunu
28. Bir yazar dostum, Doğu Anadolu ile Fırat yöresinde görüp yaşadıklarımı anlattırırdı bana. “Anlattıklarını, anlattığın gibi yaz.” derdi sık sık. Ben de kalem kağıt alıp oturdum, ciddi ciddi yazmaya başladım görüp yaşadıklarımı. Ne ki yazı dili ile anlatı dili farklıydı. Yazdıklarım, anlattıklarım gibi etkilemiyordu insanları. Bunun üzerine farklı yazın tekniklerini denemeye başladım. Hiçbiri doğru düzgün şeyler değildi. Ama yılmadan yazmaya devam ettim. En son yazdığım öykülerden birini bir arkadaşım gördü. Bununla yarışmaya katılmamı söyledi. Dediğini yaptım. İyi ki de yapmışım, çünkü birincilik ödülü kazandı bu öyküm. Bununla birlikte çok şey değişti. Yazdıklarım beğenilir oldu.
Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisinden söz etmektedir?
A) Neden öyküyü tercih ettiğinden
B) Yapıtlarında çevresinde yaşanan olayları anlattığından
C) Yazmanın çok zor bir uğraş olduğundan
D) Başka yazarlarla iyi bir iletişim kurduğundan
E) Yazın yaşamının nasıl başladığından
29. Hayır. Kesinlikle değil. Roman kahramanının yaşadığı olayların büyük bir kısmını yaşamadım. Örneğin Kıbrıs’a çıkarma yapan birliklerde yer almadım. Size Kıbrıs’ı hiç görmediğimi de söyleyebilirim. Ayrıca romanın kahramanıyla çoğu konuda taban tabana zıt kişiler de sayılabiliriz. Romandaki birçok olay ve ayrıntı, gözlem ve incelemeye, genellikle de düş gücüme dayanır. Romanın kahramanı benden bağımsız bir kişiliktir. Öyle sanıyorum ki, roman kahramanındaki bana ait ender izlerden biri, onun ölüm ve yaşam konusundaki düşünceleridir.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir?
A) Eserinize, otobiyografik bir roman gözüyle bakabilir miyiz?
B) Roman kahramanlarını oluştururken nelere dikkat edersiniz?
C) Her romancı, yapıtında kendi yaşamını mı anlatır?
D) Otobiyografik romanlar daha çok mu seviliyor?
E) Roman kahramanları ile aranızdaki benzerlikleri nasıl açıklayabilirsiniz?
30. Yazdıklarımı dinlendirip okuduktan sonra yayımlamanın yararına değil, gerekliliğine inanırım. Bu bakımdan yazdığım bir romanı hemen yayımlamam. Eserimi kulak tırmalayan ifadelerden arındırmak isterim çünkü. Onları attıkça romanlarımın rahatça nefes alıp verdiğini düşünürüm. Bunu okur, romanlarımı kolay bir şekilde, sıkılmadan okusun diye yaparım. Romanlarımdaki anlatım kimseyi sıksın istemem. Bazıları romanlarımı yayımlama aşamasında fazla titiz olduğumu söylese de ben onlara katılmıyorum.
Bu parçaya göre sözü edilen yazarın romanlarını hemen yayımlamamasının gerekçesi aşağıdakilerin hangisidir?
A) Haksız yere eleştirilmesinden çekinmesi
B) Hata çıkacağından korkması
C) Okura kolaylık sağlamayı düşünmesi
D) Ayrıntılı düşünmenin yararına inanması
E) Kulağa hoş gelmeyen söyleyişleri çıkarmak istemesi
31. (I) Bu romanda mektuplar özel bir yer tutar. (II) Sadece mektuplardan oluşan romanlar da vardır. (III) Roman içinde yer alan bu mektuplar, gerçek mektupların aynıdır. (IV) Bir çeşit yalancı gerçekçilik denebilir buna. (V) Ne tür ne de dil olarak farklı biçeme sahiptir bunlar. (VI) Mektup en içten anlatı türü olduğundan, yazar romanında özellikle kullanmıştır bu mektupları.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V E) VI.
32. Okurlar, yazarı hikaye ve romanlarda ete kemiğe büründürdükleri kahramanlar gibi kusursuz düşünürler. Bir yazarın, edebiyat adamının da kusurları, hatta birtakım saplantıları olabileceğini akıllarına getirmezler. Getirseler de bu kusurları onlara yakıştıramazlar. Bir gün karşılaştıklarında ise hülyalarının yıkıldığını görüp mutsuz olurlar.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?
A) Okurların, sanatçılar gibi olmak istediğinden
B)Okurların, sanatçıların da kusurları olabileceğini bilmesi gerektiğinden
C)Yazar ve şairlerin kusursuz eserler verdiklerinden
D)Sanatçıların, okurların görmek istediği gibi olması gerektiğinden
E)Okurların, sanatçılarla iyi bir iletişim kuramadığından
33. Divan ve halk şiiri; rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir güldür. Türk kültürü, tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütündür. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür birikimine yaslanan halk ve divan edebiyatlarımızın ortak noktaları, tahmin ettiğimizden çok daha fazladır. Ne yazık ki şimdiye kadar ısrarla farklı taraflarına dikkat çekildiğinden bu ikisinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı edebiyatlar olduğu sanılmış, arada uçurumlar yaratılmıştır.
Bu parçada divan ve halk şiiri ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Aynı dönemde ortaya çıktığından
B) Kendine özgü bir yapılarının olduğundan
C) Aralarında çok önemli farkların olduğundan
D) Ortak bir kültürün ürünü olduğundan
E) Türk kültürünün önemli bir parçası olduğundan
34. Ben denemeyi şiir yazar gibi yazarım. Ona hiçbir artık söz eklemem. Hiçbir yerini artık bırakmam denemenin. İlkin okurlara bir selam gönderir, konuya girer, onu geliştirince de paydos zillerini çalmaya başlarım. Ziller sona ererken de denemeyi bitirmiş olurum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Denemeye mi, yoksa şiire mi daha çok önem veriyorsunuz?
B) Denemelerinizi nasıl yazıyorsunuz?
C) Denemelerinizin anlatımı öteki yazılarınızdan daha mı başarılıdır?
D) Deneme yazarı olmaya nasıl karar verdiniz?
E) Kendinizi denemeye daha yatkın mı görüyorsunuz?
35. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın ilk cümlesi olmaya en uygundur?
A)Bunun gerçekliği ya da şiire katkısı ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır.
B)Ancak önemli olan bu şiir izleklerini sürerken gerçek şiiri kaçırmamaktır.
C)Özellikle bu yaklaşımlar genç şairler tarafından belli edebiyat dergilerinde sergilenmektedir.
D)Yanlış da olsa benim şiir duruşum budur, anlayışı şairi yanılgıya sürükleyebilir.
E)Çünkü kümeleşmeye çalışan şairler, şiir yaklaşımlarını belli dergilerde ortaya koymak durumundadırlar.
36. Ustalık kavramı sanattan çok, zanaatı çağrıştırıyor. Çünkü zanaatta yaratıcılıktan çok, hüner ağır basmaktadır. Ustanın reçetesi olur ve o, bir reçeteyi devreder çırağına. Usta, ancak çırağı varsa ustadır. Yazarın ve yazarlığın ise çırağı olamaz. Çünkü yazmanın reçetesi, püf noktası, şifresi, sırrı yoktur. Bir yazar, ustalık kavramı içinde ancak kendisinin ustası ve kendisinin çırağıdır. Bu açıdan devredilemez bir eylemdir yazmak.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır?
A) Edebiyatta ustalığın olmadığı düşüncesine
B) Usta – çırak ilişkisinin edebiyatta da geçerli olduğu tezine
C) Yazarlığın, çalışılarak elde edilebileceği görüşüne
D) Yazarlığın, çok zor bir meslek olduğu düşüncesine
E) Yazarların, ustalarını aşamayacağı savına
37. (I) Evrensellik ve bireysellik müzede canlandırılır. (II) Ulusa, devlete ve kamuya ait düşünceler müzede cisimleşir. (III) Yurttaş müzede terbiye edilir; akıl ve tarih müzede sahnelenir. (IV) Sanat ve sanat tarihi burada icat olunur. (V) Günümüzde müzeyle ilgili kuramlar en az müzelerin kendisi kadar canlıdır. (VI) Bu kurumlar eleştirel düşüncenin etkin bir damarını oluşturuyorlar.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlar?
A) II. B) III. C) IV D) V. E) VI.
38. Okullarda medya okuryazarlığı dersi başladı Dersler, önceden belirlenmiş bazı okullarda, konuyla ilgili eğitim almış sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından veriliyor. Bu derste hedeflenen başarı yakalanırsa birkaç yıl içinde bütün okullarda medya okuryazarlığı dersi okutulacak. Medya okuryazarlığı dersleri bireysel gelişime ve uzun vadede toplumsal ilerlemeye şüphesiz büyük katkı sağlayacak. Medya okuryazarlığı otuz yılı aşkın süredir Kanada, ABD, Avustralya ve tüm Avrupa ülkelerinde gittikçe önem kazanıyor ve okullarda zorunlu ders olarak okutuluyor.
Bu parçadan medya okuryazarlığı dersiyle ilgili aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Medya yazarları tarafından verildiği
B) Bazı ülkelerde uzun zamandır uygulandığı
C) Bireysel ve toplumsal gelişime katkı sağlayacağı
D) Ülkemizde sadece belirli okullarda uygulandığı
E) İleride yaygınlaştırılmasının söz konusu olduğu
39. Yazmaya, Yahya Kemal Beyatlı’nın yönettiği bir dergide başladı. Daha sonra, yalnızca deneme ve eleştiri türünde ürünler verdi ve çeviriler yaptı. Eski Türk edebiyatı ile çağdaş Batı edebiyatını inceledi. Yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı içinde oldu. Bu arada, eleştirinin okura sezinleyemediği güzellikleri tanıtması gerektiğini savundu. Kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve kendine özgü biçemiyle dili bir uygarlık sorunu olarak ele aldı. Kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı etkiledi.
Bu parçada, söz konusu sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Kendine özgü bir anlatım biçimi geliştirdiğine
B) Yazılarıyla genç sanatçıları etkilediğine
C) Yazılarında kendi türettiği sözcüklerden yararlandığına
D) Şiirlerinde Yahya Kemal’den etkilendiğine
E) Değişik türlerde eser verdiğine
40. Bu yazarımız, edebiyatın dili işleme hüneri olduğunu çok iyi bilir. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerini şiirli bir dille ele alır. Bu konuda oldukça ustadır. Öykü ve romanlarında çağımızın bunalmış. sevgisiz ve çaresiz kalmış insanının yalnızlığını işler. Bu nedenle, insanı yaşadığı yerden, yakınlarından, sosyal ortamından ayrı tutmaz. Bunu yaparken bireyin iç dünyasının derinliklerini dışa vurmaya çalışır. Dolayısıyla onun eserlerinde iç dünya ile dış çevrenin ilişkilerini bir arada görme olanağı vardır.
Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İnsan ilişkilerini şiirsel bir dille anlattığı
B) İnsanı yaşadığı çevre içinde ele aldığı
C) Edebiyatın dili kullanma sanatı olduğunu düşündüğü
D) Günümüz dünyasının sıkıntılı insanlarını konu aldığı
E) Eserlerini anlamak için onun söz dağarcığını, tümce yapısını, anlatım biçimini bilmek gerektiği
| 1-B | 2-B | 3-A | 4-B | 5-A | 6-D | 7-A | 8-E | 9-C | 10-C |
| 11-C | 12-A | 13-A | 14- D | 15-E | 16-C | 17-D | 18-A | 19-B | 20-A |
| 21-D | 22-D | 23-A | 24-B | 25-E | 26-B | 27-B | 28-E | 29-A | 30-E |
| 31-A | 32-B | 33-D | 34-B | 35-D | 36-B | 37-D | 38-A | 39-D | 40-E |
]]>