Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
tyt türkçe denemeleri pdf – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Mon, 29 Mar 2021 19:34:31 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png tyt türkçe denemeleri pdf – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 TYT Türkçe Deneme Sınavı – 26 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-26.html Mon, 13 Jan 2014 18:21:41 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8789
TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 26

1. Bu yazarın öykülerini okumayalı çok olmuştu. Son öy­küsü bu özlemimi gidermekle kalmadı, aynı zamanda yazarın, öykü alanında kendi açtığı kanaldan ilerleye­rek zirveye yükseldiğini de gösterdi.

Bu parçada altı çizili sözle, söz konusu yazarla il­gili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)  Öykü alanında bir çığır açtığı

B)  Daha nitelikli öyküler yazmak için çaba gösterdiği

C)  Öyküleriyle genç öykücülere yeni ufuklar açtığı

D)  Özgün sanat anlayışıyla, öykücülükte en üst düze­ye ulaştığı

E)  Öğretici anlatımıyla, belli bir okur kitlesine seslen­diği

 

2. Aşağıdakilerin hangisinde virgül (,) için yapılan açık­lama, verilen örnekle uyuşmamaktadır?

A)  Ara sözlerin başında ve sonunda kullanılır.

      Kayseri’ye, iki yıl görev yaptığı bu şehre, yıllar son­ra tekrar gelmişti.

B) Sıralı cümleyi oluşturan yargıları ayırmada kullanılır.

     Edebiyattaki bazı eksiklikleri görmüş, bunlarla ilgili görüşlerini     özgürce dile getirmiş bir eleştirmendir o.

C)Aktarma cümlelerden sonra kullanılır.

    Mehmet, sizinle ben de gelmek istiyorum, dedi.

D) Eş görevli sözcükleri ve söz öbeklerini ayırmak için kullanılır.

     Kırmızı, yeşil, mavi renklerin egemen olduğu tablo­lar sergide göz doldurdu.

E)  Cümlede vurgulanmak istenen özneden sonra kul­lanılır.

      Eve gelen konuklar, geçmiş güzel günlerden söz ettiler.

 

3. Çevirmen, çevirisini yaptığı yapıtla okur arasından çe­kilmelidir. Çünkü en iyi çeviri yapıt, okurun, çevirmeni hissetmediği yapıttır.

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa­ğıdakilerden hangisidir?

A)  Çevirmenin, çeviri yaparken yapıtına kişiliğini kat­maması

B)  Çevirmenin, başka dillerdeki çevirileri de incelemesi

C)  Çevirinin, çağdaş çeviri akımlarından etkilenmesi

D)  Çevirmenin, her iki dilin inceliklerini iyi bilmesi

E)  Çevirmenin, çeviri yaparken okurların kültür düze­yini dikkate alması

 

4.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen bilgiyle uyuşmamaktadır?

A)Şairin ilk dönem şiirlerindeki imgeler, sonraki şiirle­rine nazaran daha özgün ve anlamsal yoğunluk açı­sından daha derindi. (Bir karşılaştırma yapılmıştır.)

B)Romanlarında kendi yaşamından kesitleri öyküleyici anlatımdan da yararlanarak anlatmayı sürdü­rüyor yazar. (Nesnel bir yargı dile getirilmiştir.)

C)Öykücünün eşsiz betimlemeleri okuru kendine hay­ran bırakıyor. (Bir beğeni dile getirilmiştir.)

D)Şair belli sembollerle, duygu ve düşüncelerini ka­palı bir söyleyişle dile getiriyor. (Biçemle ilgili bir özelliğe değinilmiştir.)

E)Onun, hiçbir kurala bağlı kalmadan özgürce dü­şüncelerini dile getirdiğini bütün yapıtlarında göre­biliyoruz. (Bir tahminde bulunulmuştur.)

 5. Öyküde üslup, ilk cümleden itibaren okuru kendine bağlamalıdır. Öyküde işlevi olmayan hiçbir unsur yer almamalıdır. Giriş cümlesiyle merak uyandırmayan, okuru kendine bağlayamayan öykü, baştan kaybet­miştir diye düşünüyorum. Bunun yanında sürükleyicilik de çok önemli tabii. Okura, bir solukta okutabilmeli öykü kendini. Yazılanları çekici kılacak içtenlik, inan­dırıcılık da olmalıdır öyküde. Öyle ki bir trende geçen öyküde, okur kendini kahramanlardan biri gibi görme­li ya da en azından yolculardan biri saymalıdır.

Böyle düşünen bir yazardan aşağıdakilerden han­gisini söylemesi beklenemez?

A)  Öykü, daha başlangıçta okuyucunun ilgisini çeke-bilmelidir.

B)  Öyküde akıcı bir anlatım olmalıdır.

C)  Öykücü, okuru, yapıtında anlattıklarına inandırabil­melidir.

D)  Başarılı bir öyküde gereksiz ayrıntı yer almamalıdır.

E)  Öykücü,  konularını yalnızca gerçek yaşamdan seçmelidir.

 

6. (I) “Edebiyat Yazıları”, Arif Damar’ın 1958 ile 2003 ara­sı edebiyat dergileri ve gazetelerde yayımlanmış yazı­larını, kendisiyle yapılmış söyleşileri bir araya getirmiş. (II) Damar bu yazılarda, kimi zaman bir şiirden, şair­den, hatta bir dizeden yola çıkıyor; kimi zamansa ka­nıtlar göstererek tarihsel bir yanlışı düzeltiyor. (III) Ken­di kuşağından ya da genç kuşaktan bir şairin yeni bir kitabını, sevdiği bir şiirini tanıtıyor. (IV) Bütün bu yazı­ların bir ortak paydası şiirse, diğer ortak paydası da sevgidir, içtenliktir. (V) Şiirlerinde yeni imgelerin, yeni söyleyişlerin peşinden koşar; asla kullandığı bir imge­yi tekrar kullanmaz. (VI) Bu içtenlik ve sevgi, onun ya­şamının her anını kuşatıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.             B) III.             C) IV            D) V            E) VI. 

 

7. Klasiklerden gelişigüzel seçilen birkaç çarpıcı ifadenin altına usta çizerlerden birkaç desen atıldı ve onlardan çizgi roman oluşturuldu. Özellikle yetkin olmayan, re­simli gazeteleri, magazin haberlerini seven okur da klasikle aynı adı taşıyan bu yapıtlara ilgi gösterdi. Kafkalar, Shakespeare’ler ayaküstü; hızlıca okunur oldu. Ancak kimsenin ayırdında olmadığı bir durum vardı ki o da klasik yapıtlara böyle yaklaşılamayacağı, bu tür bir okumanın o eseri ve yazarı anlamanın ötesinde tam tersine ona dair tüm enginliği yok edeceği gerçe­ğiydi. Ama ne yazık ki yoğun düşünceler, özgün tas­virler içeren yapıtlar böylelikle kuşa döndü.

Bu  parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Klasik yapıtların sanatsal özelliklerini sadece yetkin okurların fark edeceği

B)  Günümüzde klasiklerin düzeyinde yapıt kaleme alı­namadığı

C)  Çizgi romanın ülkemizde nitelikli bir gelişiminin ol­madığı

D) Önemli yapıtların çizgi romana çevrilmesinin onlar­daki anlamsal derinliği yok ettiği

E) Belli bir birikimden yoksun sanatçıların klasiklere öykünen yapıtlar kaleme aldığı

 

8. (I) Puşkin yeni Rus yazınının kurucusu, Rus yazın dilinin oluşturucusu kabul edilir. (II) Şiir, roman, öykü ve tiyat­ro yapıtlarıyla Rus yazın dilinin anlatım evrenini genişlet­miş; yeni ve değişik anlatım yolları kullanmıştır. (III) Puş­kin, modern Rus edebiyatının oluşmasında yadsınamaz bir yeri bulunan yazın ve düşün adamıdır. (IV) Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus düşüncesini sentezleyerek Rus edebiyatında “romantik akımı” başlatan yazar­dır. (V) Yapıtlarında halkın sesi olmuş ve gönlünde taht kurmuştur.

Puşkin’in ele alındığı bu parçayla ilgili olarak aşa­ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir varsayımda bulunulmuştur.

B)  II. cümlede, biçeminden söz edilmiştir.

C)  III. cümlede, Rus edebiyatına olan katkısından bahse­dilmiştir.

D)  IV. cümlede, bir yazın akımının öncüsü olduğu anlatıl­mıştır.

E)  V. cümlede halkça beğenildiği belirtilmiştir.

9. Sanatçı, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine gö­bek bağıyla bağlı kalmıştır. Onu ta çocukluğundan baş­layarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri bü­yülemiştir. Bu yolda Türk âşıklarını dinlemiş Batı roman­cıları arasında Gogol, Puşkin gibi, romana destansı bo­yutlar katan sanatçılardan etkilenmiştir. Onun anlatma­ları, sıradan aşkların bir tekrarı değildir. O, âşıkların da­ğarcıklarını yeni konularla zenginleştirmiş, eski nakışla­ra kendi nakışlarını, yeni renk ve biçim bileşimleri kat­mıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Halk şiiri geleneğine bağlı olduğu

B)  Anlatımsal yönden klasik sanatçılardan etkilendiği

C)  Var olan hikâye geleneğine yeni öğeler kattığı

D)  Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgi duyduğu

E)  Edebiyata âşık tarzı şiir yazarak başladığı

 

10. Bu sanatçımızın yapıtlarındaki yetkinlik yalnızca hikâye tekniğini çok iyi bilmesinden kaynaklanmıyor. O, Doğu ve Batı edebiyatlarını çok iyi biliyor ve bu edebiyatların çizgilerini, sembollerini ustaca kullanıyor. Yapıtlarında­ki karakterleri, sadece maddi gereksinimleri olan bir varlık olarak almayıp onların ruh dünyasını ve derinliği­ni de yansıtıyor yapıtlarında.

Bu parçada sözü edilen sanatçı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Kahramanlarını iç ve dış özellikleriyle yansıttığı

B)  Öykü türünün inceliklerini iyi bildiği

C)  Zengin bir edebiyat birikimine sahip olduğu

D)  Nitelikli yapıtlar ortaya koyduğu

E)  Öykülerinin konusunu fantastik olaylardan seçtiği

 

11. Yılda yalnızca birkaç şiir yazarım. Bu az yazış, “ku­yumcu titizliği” denilen biçimde yazdığımı da göster­mez. Tersine, çok az yazarım ama, zorlanarak şiir yaz­dığım hiç olmadı. Aylarca ozan olduğumu unuttuğum çok olmuştur. Kimi kez de bir şiiri tasarlarım. Dizeler gelir, dizeler gider, unutulur. Sonunda içerikle biçimsel sorunları çözebildiğimde, bir gün birden kâğıda döke­rim bunları. Örneğin, en çok dikkat çeken şiirlerimin yazılışları yarım saati, bir saati geçmemiştir.

Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?

A)  Şiirlerinizi oluştururken zorluk çeker misiniz?

B)  Şiirlerinizi yazarken nasıl bir yol izlersiniz?

C)  Bir şiiri kaleme almanız ne kadar sürenizi alır?

D)  Şiir yazmaya ara verir misiniz?

E)  Sizce, şiirde söyleyiş konudan daha mı önemlidir?

 


12. Bir yazar, gerçek bir yazarsa, adını ansalar ne olur an-masalar ne olur! Bizim işimiz dünyayı, insan gönlünü zenginleştirmek değil mi? Çanağında balın olsun, arı­sı Yemen’den gelir, diye bir söz vardır. Bu söze çok güvenmek gerek. Sen eserini olgunlaştır, gönlünce yap, arısı Yemen’den gelir. Bundan kuşku duymamak gerek. Üç bin beş yüz yıllık Homeros’un arısı yüzyılla­rın ötesinden gelip onu arayıp bulmuyor mu? Ün için çalışsan çabalasan, ünlü olsan eline ne geçer ki.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yetkin bir yapıt ortaya koyan bir sanatçının er ya da geç mutlaka beğenileceği

B)Kendi toplumunun değerlerini yansıtmayan bir ya­zarın başarılı olmasının mümkün olmadığı

C) Bir sanatçının kısa sürede tanınma amacı taşıması­nın doğal olduğu

D)Yaşadığı dönemin sorunlarına sırt dönen sanatçıla­rın kalıcı olamayacağı

E)Okurların ancak güncel konularda yapıt kaleme alan sanatçılara ilgi göstereceği

 

13.   Yeryüzü toprağında dilden dile aktarılan söylencelerin bir kaynağı vardır : İnsanoğlu . İnsan, sıradan bir dillendirmeyi asla kabullenmez ;

            I                   II                                                                                        III

orasından, burasından çekip uzatır , kesip biçer, ekler. Anlatılanlara

                                                           IV

kendinden bir şeyler katar ; olayı düş dünyasında biçimlendirir.

                                               V

Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.              B) II.            C) III.             D) IV.              E) V.

 

14. (I) Hasanpaşa ile Acıbademin kesiştiği noktada kü­çük bir ev bulunuyor. (II) Belki küçük, ama içinde on­larca maket evi barındırıyor. (III) Yemyeşil bahçesine bakan balkonun bulunduğu salonun bir köşesinde, bütün detaylarına dikkat edilerek yapılmış bir dolu karakteristik Türk evi bulunuyor. (IV) Tozlanmış cumba­lar, artık dökülmeye başlamış panjurlar, balkondan sarkan kilim ve çamaşırlarıyla hepsi asıllarının birer mi­nik kopyasıdır. (V) Gerçekten görülmeye değer nitelik­te maketlerdir bunlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin yüklemi çatısı yönüyle geçişsiz bir ey­lemdir.

B)  II. cümlede yüklem türemiş bir eylemdir.

C)  III. cümlede, pekiştirmeli niteleme sıfatına yer veril­miştir.

D)  IV. cümlede belgisiz zamir yer almaktadır.

E)  V. cümle basit bir eylem cümlesidir.

 

15.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlı­şı vardır?

A)  Arkadaşım bu sitedeki 27’nci blokta oturuyor.

B)  Bu yaz Doğu Anadolu gezisine çıkmayı düşünüyor.

C)  Komşumuz DSİ’de uzun süredir çalışıyordu.

D) Firma bir kampanya düzenleyerek birçok ürünü in­dirimli fiyattan satışa sundu.

E)  Okulumuzda düzenlenen santranç turnuvasına on bir takım katıldı.

 

16. Ona bir işi yaptırabilene aşk olsun! İstenilen işi yapma­mak için bir takım bahaneler, gerçekleştirilemeyecek koşullar ileri sürerdi. Güçlük çıkarmakta üstüne yoktu.

Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıda­ki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?

A)  Su koyuveren

B)  Ölçüp biçen

C)  Kendi havasında olan

D)  İpe un seren

E)  Canı burnunda olan

 

17. (I) 1941 yılında yayınlanan Yedinci Şafak’ta, Alman­ya’nın savaş dönemleri destansı bir biçimde ele alın­mış ve sanatçının dünya çapında tanınmasını sağla­mıştır. (II) Eleştirmenler roman için “Alman sanatının doruğu” değerlendirmesini yapmıştır. (III) Sanatçının sürgünde iken kendisine anlatılan bir olaydan esinle­nerek yazdığı roman, savaş sırasında yaşananların öy­küsünü anlatır. (IV) Sanatçı, savaşta tutukluların kaçış serüvenini anlatırken onların geçmiş yaşamlarını ve Al­man halkının ruh halini de romana katar. (V) Yedinci Şafak, aslında bütün bir Almanya tablosu çizmekte ve yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya dökmeye çalış­maktadır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sözü edilen romanın içeriğiyle ilgili bir bilgiye değinilmemiştir?

A) I.             B) II.            C) III.             D) IV.             E) V.  

 

18.    Her kentin kendine özgü bir öyküsü var; dağ başında, ovada, bir

                      I

su kıyısında olması fark etmez. Biri çıkar bir yerinden başlar

                                                                                  II           III

anlatmaya, ilgi çekici ise dilden dile aktarılır, Bir çınar ya da zeytin ağacı

altında anla­tılan öykü bir bakarsınız ki ovaya yayılmış. Ne gariptir ki

                                                   IV                                V

sonunda öykü, anlatanı gelip bulur.

                               VI

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangilerin­de birden çok çekim eki kullanılmıştır?

A) I. ve II.                               B) I. ve VI.                   C) II. ve IV

D) III. ve IV.                            E) V ve VI.

 

19. Bugüne kadar reklam filmi tekliflerini kabul etmedim. Oynamam için topluma faydası olması lazım oynaya­cağım filmin. Çünkü sadece ticari kaygılarla ürün orta­ya koymak toplumsal sorumlulukla bağdaşmaz. Ancak ne acı ki pek çok tiyatro oyuncusu reklam filminde oy­nadı, para ve şöhrete ulaşmak için bu kutsal görevleri­ni terk etti. Toplumun bugünkü hedefsiz ve sıkıntılı du­ruma gelmesinin bence en önemli sebebi, sanatçıların taşın altına ellerini koymamaları topluma bilinç aşılama görevinden uzak olmalarıdır

Bu parçada altı çizili sözden hareketle, sözü edilen sanatçılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmiştir?

A)  Yaşamları sadece ekonomik durumlarını üzerine bina ettikleri

B)  Sanatsal duyarlıkları her şeyin üstünde tuttukları

C)Sorunların çözümü için gereken sorumlulukları al­maktan uzak oldukları

D)  Televizyona çıkarak ünlü olma amacı taşıdıkları

E) Toplumu belli düşünceler etrafında yönlendirdikleri

 

20. (I) İstanbul’a ilk kez geldiniz. (II) Güneşli pırıl pırıl bir sa­bah Haydarpaşa Garı’nın, sevenlerin ayrıldığı o otantik mekanın, denize açılan basamaklarından iniyorsunuz. (III) Karşınızda, kentin minareler, kubbeler, camilerle gö­ğe yükselen görüntüsü… (IV) Tarihî Yarımada’da ya da kentin tarihi özelliklerini yitirmemiş kesimlerinde yapıla­cak yürüyüşler sizi cami medrese çeşme kilise ve hav­ra gibi yapılarla buluşturacak. (V) Tarihi güzellikleri do­yasıya görebileceksiniz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin dolaylı tümleci bir özel isimdir.

B)  II. cümlede bir ara söz kullanılmıştır.

C)  III. cümlede iyelik eki almış bir sözcük vardır.

D)  IV. cümlede, birden çok yan cümle yer almaktadır.


E)  V. cümlede tezlik fiiline yer verilmiştir.

 

21. Dünyamızın geldiği noktaya üzülüyor ve hatta kaleme aldığı roman, öykü, oyun ve makalelerde de bu konula­rı işliyor yazar. Öykülerinde “periler” gibi fantastik öğe­ler kullanılarak ekosistemin ve ülkemizdeki doğal zen­ginliklerin korunması konusunda çocuklara dersler ve­riyor. Bu ifadeden, kuru bir didaktiklikte ekoloji dersleri verildiği sanılmasın: Öykülerin, şirin kurgusuyla, basit bir arıtma sistemiyle denizlerin temizlenebileceği, trolle değil de kontrollü balıkçılıkla denizlerdeki canlılığın ko­runabileceği ve bacalara filtre koyularak atmosfer kirlili­ğinin önüne geçilebileceği dile getirilmektedir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Yazarın sosyal bir duyarlığa sahip olduğuna

B)  Farklı türlerde yapıtlar kaleme aldığına

C) Sadece öğreticiliği esas alan bir yaklaşım benimse­mediğine

D)  Etkili bir anlatımla çocuklara çevre bilinci kazandır­maya çalıştığına

E)  Yapıtlarındaki dili yetersiz bularak hep bir arayış içinde olduğuna

  

22. (I) Çok az yazar henüz hayattayken klasikler arasında­ki yerini alır. (II) Tolstoy da bu yazarlarımızdan biri ve aradan geçen bunca yıl da asla onun değerinden ve okuruyla kurduğu yakın ilişkiden bir şey eksiltmedi. (III)  Bugün yazılmış kadar taze metinleri ve yıllar önce­sinden bugünü de çözümleyebilen derin gözlemciliğiyle Tolstoy, insanların çelişkili yönlerine ışık tutar. (IV) Savaş ve Barış, bir okurun hayatta rastlayabilece­ği çok nadir hazineler arasında yer alır. (V) Okurunun dünyasında onun kadar iz bırakan, okuru onun kadar biçimlendiren yapıtların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. (VI) Yapıt, yaşamda her zaman umutlu olma­mız için bizi uyarır, umutsuzluğa asla pirim vermez.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş­laması uygun olur?

A) I.              B) II.            C) III.             D) IV.              E) V.

 

23. Usta sanatçı, son romanındaki ölümsüz karakterleriyle edebiyatımıza asla silinemeyecek biçimde damgasını vurmuştur, insanın en karışık durumlarından birini kara mizahla yüklü bir dille anlatır. Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün verme­mek için daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp, salt ilkelerini sa­vunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür. Yapıt edebiyatımızda en çok okunan mizahi yapıtlar­dan biridir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Çoğullaştırmalar

B)  Açıklama

C)  Karşılaştırma

D)  Devrik cümle

E)  Öznellik

 

24.    Benzin fiyatlarına, yarından geçerli olmak üzere, yüz­de üç indirim yapıldı.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “yapıldı” yerine “yapılacak” sözcüğü getirilerek

B)  “indirim yapıldı” yerine “indirime gidildi” sözü geti­rilerek

C)  “fiyatlarına” yerine “fiyatlarında” sözcüğü getirile­rek

D)  “geçerli olmak üzere” yerine “itibaren” sözcüğü getirilerek

E)  “Benzin” yerine “petrol” sözü getirilerek

 

25. Eğer bir okur şiirde anlatılanlarla yaşam arasında bir mantık çatışmasına düşüyorsa bütün sorumluluk şai­rindir, çünkü şair —.

Bu cümle aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülmeli­dir?

A) yaşamla tutarlı bir şiir evreni kurmayı başarama­mıştır

B)toplumsal sorunlardan uzak duramamış, yalın bir söyleyiş oluşturmuştur

C) öğreticiliğe dayalı didaktik şiirler yazmaktan uzak durmamalıdır

D)okurların alışık olduğu söyleyiş biçimlerini kullan­mamayı tercih etmiştir

E)geleneksel anlatım yollarını terk etmemiş, sıradan söyleyişlere yer vermiştir

 

26.           I. Betimleme                     niteleyici öğeler

II.  Öyküleme                    1. kişili anlatım

III.  Açıklama                     imge ağırlıklı söyleyiş

IV.  Tartışma                     sözde soru cümlesi

V.  Örneklendirme           somutlama

Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, kar­şısındakiyle ilişkilendirilemez?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

27. Benim yapıtlarımda kullandığım dil, yazın dilidir, so­kaktaki halkın dili değildir. Sadece halkın dilinden fay­dalanılmış bir dildir o. Buradan bir edebiyat yapıtının taşıması gereken dilsel nitelikleriyle ilgili şunu söyle­yebilirim. “—.” Yapıtın dili bu özellikleri taşımadığı za­man herkesin konuştuğu dilden farklılıklar da taşımaz. O zaman da taklitten öteye geçemediği için, mekanik bir özellikler gösterir. Yazar dil oluşturmalıdır. Özgün­lüğe ulaşmasının başka yolu yoktur, dilsel bir senteze varmalıdır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)Yapıtlar seçkin bir dille oluşturulmamalı, halkın dili­ni aynen yansıtmalıdır.

B)Anlamı herkesçe bilinen sözcüklerin seçildiği sade bir dildir yazın dili.

C)Bir yapıtın dili, yaygın dilden ayrılan yönlere sahip, kendine özgü bir yapıda olmalıdır.

D)Sanatlı söyleyişlerin çokça yer tuttuğu, anlaşılması çaba gerektiren bir niteliğe sahiptir.

E)Konuşma dilini tümüyle yansıtan bir nitelikle ortaya konmuştur öykü ve romanlarım.

 


28. Yazarken pek çok alandan beslenmeyi seviyorum. Çünkü temelsiz, belli bir disiplinden yoksun yapıt or­taya koymak benim yazın anlayışıma uymuyor. Özel­likle tarihsel kurgusu ön plana çıkan metinler yazar­ken epeyce araştırma yapıyorum, konuyla ilgili yayın­ları tarıyorum. Araştırmayı sadece bilgi edinmek için yapmıyorum. Bilgiyle birlikte okuduğum her şeyden geriye kalan duyguyu, izlenimi de çok dikkate alıyo­rum. Bu araştırmaları yapmaktaki amacım

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) anlattıklarımı daha mantıklı ve bilimsel bir temele dayandırmaktır.

B) okurun beklentilerini önemsediğimi göstermektir.

C)tarihçilerin ya da bilim adamlarının ayrımına vara­madıkları gerçekleri belirtmektir.

D) eleştirmenlerden olumlu yönde eleştiriler almaktır.

E)okuru yaşam gerçeklerinden uzaklaştırarak hayali yaşantılara ulaştırmaktır.

29. Ozanın kişiliği ile şiirlerini birbirine karıştırmak doğru değildir. Ayrı şeylerdir bunlar. Bizi ilgilendiren, o kişinin ozanlığıdır, şiirleridir. Kişiliğinin ve davranışlarının, şiiri­nin özüyle uyuşması, bütünleşmesi beklenemez ozan­dan. Şiir, bir duygu kasırgası, bir hayal esintisi, bir coş­ku melteminden doğar ve çoğu zaman da gerçekle bağdaşmaz.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)  Şiirin yoğun bir duygulanma sürecinden sonra oluş­tuğu

B)  Şiirde çoğu zaman gerçek olmayan şeylerin anlatıl­dığı

C)  Şiirde söyleyiş güzelliğinin önemli olduğu

D)  Ozanın güzelliklerin peşinde koşması gerektiği

E)  Şiirin, ozanın yaşamıyla özdeşleştirilmemesi gerek­tiği

 

30. Yakup Kadri Yaban adlı romanında, bir aydınla, kendi mutsuzluklarını yaşayan köylüler arasında iletişim ku­rulamaması™ anlatır. Roman kahramanıyla özdeşleşen ve onun ağzından konuşan yazar, dolaysız bir anlatım yoluyla bir özeleştiriye girişir. O ana dek kendi ülkelerini ve büyük çoğunluğu görmezden gelmiş olan aydınların tarihsel suçluluklarını ortaya koyar. Yaban romanı, Türk yazınında yeni birçok roman öğesi içerse de önceki tüm roman yazarlarının öğretici tutumundan kendini kurtaramaz.

Bu parçada Yaban romanıyla ilgili olarak aşağıdaki­lerden hangisine değinilmemiştir?

A) İçeriğinin ne olduğuna

B)Edebiyatımızda ortaya konan diğer yapıtlarla ben­zer yönler taşıdığına

C) Açık, anlaşılır bir dil kullanıldığına

D)Anlattıklarıyla okurlara kendi yaşamlarını sorgula­ma ihtiyacı hissettirdiğine

E)  Yazarının kendi düşüncelerini roman kahramanı aracılığıyla ortaya koyduğuna

 

31. (I) Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery’nin kendi yaşam izlenimlerinden hareketle kaleme aldığı en ünlü yapıtıdır. (II) Basit bir çocuk kita­bı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hak­kında derin anlamlar içeren Küçük Prens bu yönüyle büyüklere de hitap ediyor. (III) Sahra Çölü’ne düşen pi­lotun Küçük Prens’le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens’in ağzından Saint-Exupery, insanların ha­talarını, çocuksu bir bakışla ele alır. (IV) Yapıtta ayrıca Saint-Exupery’nin çizimlerinin yer aldığı ilginç resim bölümleri de vardır. (V) Tüm dünyada ilgiyle okunan roman, çocuk edebiyatının klasikleri arasında ayrı bir yere sahiptir.

Küçük Prens’in ele alındığı bu parçadaki numara­lanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir karşılaştırma yapılmıştır.

B)II. cümlede, yetişkinlere seslenen yönlerinin de ol­duğu ortaya konuyor.

C)  III. cümlede, içeriğiyle ilgili bilgiler veriliyor.

D)  IV. cümlede, görsel bölümlerinin de olduğu söyle­niyor.

E) V. cümlede, evrenselliğini dilin kullanılış biçimiyle kazandığı belirtiliyor.

 

32. Bu sanatçımızın yüreği yaşamı boyunca sevgi dağıt­mıştır çevresine. Bakıyorsunuz, en yakın dostlarıyla sürdürdüğü içtenliği, yeni tanıdığı biriyle de sürdüre­biliyor. Gençlerle genç, yaşlıyla yaşlı olabiliyor. Yalnız­ca insanlarla değil, tüm canlılarla dost, bu güzel in­san. Mahallesindeki köpeği bile sevgiyle selamlaya­rak geçiyor, nesnelerin bile değerini biliyor. Evin her köşesi değer verdiği nesnelerle dolu. Eline aldığı bir şeyi yerine koymadan oturmuyor. Yıllardır elini attığı yerde, istediğini bulmaya alışmış, düzenli bir yaşam süren biri.

Bu parçada tanıtılan sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Etrafındaki tüm varlıklara sevgiyle yaklaştığı

B)  insanlarla arasındaki yaş farkını kolayca aştığı

C)  Uzak, yakın herkese aynı içtenlikle yaklaştığı

D)  Yalnız yaşamaktan hoşlandığı

E)  Titiz ve düzenli bir insan olduğu

33.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir addan türeyen bir sözcük somut bir adı nitelemiştir?

A)  Babam toplantıda hüzünlü bir şiir okudu.

B) Öğretmenimiz, sevgili öğrenciler diye söze başladı.

C)  Buraya taşlı bir yoldan yürüyerek geldik.

D)  iş konusundaki tekliflere soğuk baktı.

E)  Her sabah bu keyifli mekânda kahvaltı yapıyoruz.

 34. Bu köyde sırtımızı köy meydanındaki çınar ağacına dayayarak kahve içmek ve kendi iç dünyamızın sesini duymak istiyoruz.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) işaret sıfatı                        B) Ad tamlaması                   C) Bağlaç

D) isim-fiil                             E) İlgeç

35.Aşağıdakilerin hangisinde gereksiz sözcük kullanı­mından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A)  Salona girince tablolardaki renklerin canlılığı göze çarpıyor.

B)  Cam ürünleriyle dolu mağazada küçük kazalar da olurdu.

C)  Karnelerini alan çocuklar, sanki mutluluktan uçu­yor gibiydi.

D)  Çaldığı bütün kapılardan olumsuz cevap alınca ümidi kırıldı.

E)  Ders çalıştıktan sonra, biraz dolaşmak için bahçe­ye çıktı.

36.   Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıtlığı çağrıştı­ran bir durum söz konusudur?

A)            Ne zaman seni düşünsem

Bir ceylan su içmeye iner

B)            Çiçeğe durmuş bir nevbaharım ben

Karlar içinde bir ilkbaharım ben

C)            Her tasadan sıyrılmışım büsbütün

Bir rüya âleminde dolaşıyorum

D)            Gidelim sevdiğim bir uçtan bir uca

Göstereyim sana ayrılık nice

E)            Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere


Bakıldıkça hüzün çöker yerlere

 

37. Onun öykülerini ilk okuduğumda çok sıkılmış, anlaşıl­maz bulmuş ve kendi kendime, şimdi bunlar da öykü mü yani, demiştim. 1980’li yılların sonuydu. O günler­de başka bir yazarın yapıtlarını okumuş, onun öyküle­ri hakkında da aynı şeyleri söylemiştim. Sonraki yıllar­da, her iki yazarın yapıtlarını yeniden okudum ve ikisi­ne de hayranlık duydum. O günden beri yapıtlarını ilk defa okuduğum bir yazarı, dönüp dönüp defalarca okurum, eksik ve yanlış bir değerlendirme yapmamak için.

Bu parçada yazar, özellikle aşağıdakilerin hangisi­ni anlatmak istemiştir?

A)  Bir yapıtı değerlendirirken sanatçının yaşamını da hesaba katmak gerektiğini

B)  Bir yazarın, sadece bir yapıtına bakılarak değerlen­dirilebileceğini

C)  Okumuş olduğu yapıtları neden bir daha okuma gereği duyduğunu

D)  Bir yapıtın, her okurda farklı duygular uyandırabile­ceğini

E)  Bir yapıt hakkında okurların farklı görüşler ortaya koyabileceğini

 

38. Moliere, yalnız Fransa’nın değil, dünyanın en büyük güldürü yazarlarından biridir. Güldürerek eğitme ve öğretme anlayışını getirmiştir tiyatroya. Oyunlarında insanların ve toplumun iç yüzünü yansıtmış; çirkinlik­leri, gülünçlükleri, ikiyüzlülükleri gözler önüne sermiş­tir. insanoğlunun bu yönlerini genelleyip bütünleştire­rek ayrı ayrı karakterlerde toplamıştır. Bu yüzden onun güldürülerinde, çağlar boyunca rastlanan, bugün de rastlayacağımız, kibarlığa özenen, sonradan görme insanlarla, hastalarını sömüren bilgisiz hekimlerle, cimrilerle karşılaşırız.

Bu parçada Moliere ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Konularını gerçek hayattan aldığına

B)  Didaktik öğeler içeren oyunlar yazdığına

C)  Ününün ülke sınırlarını aştığına

D)  Yapıtlarını özgün bir anlatımla ortaya koyduğuna

E)  Yapıtlarında değişmez tipler oluşturduğuna

39. (I)1930lu yıllarda halk kış aylarında, kahvehanelerde karagöz gösterilerini izler; bölümler halindeki hikâye­ler anlatan âşıkları dinlerdi. (II) Hikâyeler “arkası yarın” biçiminde düzenlenir, dinleyicinin merak duygusunu canlı tutardı. (III) Karagöz gösterileri yirmi sekiz gün boyunca her akşam gösterilir, her oyunun sonunda ertesi günkü oyunun adı verilirdi. (IV) Meddahlar da, âşıklar gibi kış ayları boyunca her akşam hikâye anla­tırdı. (V) Bu bakımdan kış ayları, yıl içinde gösterilerin çokça olduğu bir çeşit tiyatro mevsimi gibiydi,

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinin yerine “Bu hikâyeler televizyondaki diziler gibi zincir­leme anlatılır, halk hikâyenin gerisini öğrenme isteği duyardı. ” cümlesi getirilebilir?

A) I.             B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

40. Her yazar, kendi ruhunun, kişiliğinin rengine, yöneliş­lerine göre bir yapıt ortaya koymak için sözcüklerle bir yolculuğa çıkar. Bu, uzun ve sıkıntılarla dolu bir yolcu­luktur. Bu yolculukta sözcükler, yazarın biricik malze­mesidir, Yazar onlarla yatar, onlarla kalkar, onlarla bü­tünleşir. Sözcükleri evirip çevirir, onlara var olan an­lamlarının dışında anlamlar kazandırır. Böylece, onca yazar içinde fark edilebilmeyi hak edecek bir üslup bulma hedefine ulaşmaya çalışır.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarı­lamaz?

A)  Yazma sürecinde sözcükler, yazarın yaşamının bir parçası olur.

B)  Yazar, toplumsal sorunlara çözümler üreten kişidir.

C)  Yazar, sözcükleri bilinen anlamları dışında kullana­bilmelidir.

D)  Özgünlüğü yakalamak, yazarın amacı olmalıdır.

E)  Yazar, sözcük seçerken zorlu bir süreç geçirir.

 CEVAPLAR

1 D

9 E

17 B

25 A

33 C

2 B

10 E

18 C

26 C

34 E

3A

11 E

19 C

27 C

35 C

4E

12 A

20 E

28 A

36 B

5E

13 E

21 E

29 E

37 C

6D

14 E

22 D

30 D

38 D

7D

15 E

23 D

31 E

39 B

8A

16 D

24 C

32 D

40 B

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 25 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-25.html Mon, 13 Jan 2014 18:20:20 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8786
TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 25

1.      İnsan yıldan yıla daha şaşırtıcı (hayret duygusu uyandıran), daha

                                                   I

doyurucu (kapsamlı bilgiler İçeren) yeni metinlerle karşılaşmak ister

        II

ama çoğu zaman eski metin­lerin çekiciliğine (içeriğine) kapılır. Bunun

                                                             III

birçok nede­nini var belki, fakat en önemlisi, bazı edebi metinlerin gücünden hiçbir şey yitirmeden (etkileyiciliklerini hiç kaybetmeden)

                        IV

hem tarihsellikleri bakımından önemli sayılmaları hem de günümüze

                                                                                                         V

seslenmeleridir . (kalıcılığı yakalayabilmeleridir)

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yerine ayraç içinde verilen söz kullanıldığında, anlamca bir değişiklik olur?

A) I.             B)ll.           C) III.             D) IV.            E) V.

 

2. Ünlü bir yazarımız, “Gerçek dışı bir kurguyla yazılan roman ve hikâye, okuyanda dış görünüşü güzel bir yapay çiçeği koklayıp da hayal kırıklığına uğramak gi­bi bir his bırakır.” der.

Yazarın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A)Sanat yapıtlarının herkesin anlayabileceği bir dille yazılması gerektiği

B)Roman ve öyküde anlatılan olayların   özgün bir kurguyla oluşturulması gerektiği

C)Her sanatçının yapıtında ilgi çekici bir konu işleme­sinin onu kalıcı kılacağı

D)Gerçek hayatla kan bağı olmayan yapıtların, okur­lara tam anlamıyla estetik zevk vermeyeceği

E)Yazarların günlük hayattaki olayları açıkça anlat­maması gerektiği

 

3.    Yapıtlarımda hiçbir karakteri idealize etmemeye çalışı­yorum. Hatta onlara bilinçli olarak bazı kusurlar yükle­meye de dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Eğer böyle yap­mamış olsaydım roman kahramanlarım karton karak­terler gibi olurdu.

Bu parçada yazarın altı çizili sözle oluşturduğu ka­rakterlerle ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Günlük yaşamdaki kişilerden hiçbir farklılık taşıma­ması

B)  Yazardan bağımsız hareket eden tiplerden oluş­ması

C)  Sadece belli bir kitleyi temsil etmeleri

D)  Zihinde kolayca canlandırılması

E)  İnandırıcı özelliklerini kaybetmesi

 

4. (I) Fransız seyyah Melling, “İstanbul’a Galata Kulesi’nden bakmayan, İstanbul’u görmüş sayılmaz.” diyor. (II) Aslına uygun bir şekilde restore edilen kule doyum­suz bir İstanbul manzarası sunuyor. (III) Hem Boğaziçi’ni görüyor hem Haliç manzarasına hakim durum­dadır. (IV) Güneş Piyer Loti sırtlarından batarken Haliç üzerinde ateşler yanıyor, kuzeydeki evlerin camları tu­tuşuyor. (V) izleyiciler için bu keyifli anlar, Galata Kulesi’yle gerçek anlamına kavuşuyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, iç içe bileşik bir cümledir.

B)  II. cümle, olumlu, kurallı bir fiil cümlesidir.

C)  III. cümle, bağlı cümledir.

D)  IV. cümle, sıralı bir cümledir.

E)  V. cümle, yan cümlesi özne görevinde olan bileşik bir cümledir.

  

5. Ülkemizde okullarda yapılan müzik dersleri, insanımıza bir müzik kültürü kazandıramıyor. Çocuklarımız, okul döneminden sonra müzik kültürümüzün kırıntısını bile hatırlamıyor. Dostlarım arasında sıkça gözlemlediğim bir durum var: Sohbet sırasında konu müziğe gelince herkes bu konuda yüzeysel bir bilgiye dahi sahip ol­madığını hemen belli ediyor. Aslında halkımız, müziğin değerli bir sanat dalı olduğunda hemfikirdir. Ama okul­larımızda tam anlamıyla öğretilemeyen bilgileri sonra­dan öğrenmek için bir fırsat bulmaları çok zor. Yaşam koşulları, neredeyse, insanlarımızın böyle bir bilgi edin­mesini imkansız kılıyor.

Bu parçanın bütününde ülkemizdeki müzik eğitimi­mizle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?

A)Sadece ulusal değerlerimize yer verilmesi gerektiği

B)Okullarımızda verilen bilgilerin daha kalıcı biçimde insanlara kazandırılması gerektiği

C)Öğrenilen bilgileri uygulamak için öğrencilere fırsat verilmesi gerektiği

D)Çabuk unutulan bilgilerin daha sık hatırlatılmasının doğru olacağı

E)Özel bir müfredatın uygulanacağı okulların açılma­sı gerektiği

 

6. (I) Ülkemizde şiir yazma geleneği yaygın bir şekilde devam etmektedir. (II) Ancak bir yazınsal tür olarak şii­rin sorunlarını ele alıp inceleme ve bu alanın başlı ba­şına bir bilim olabileceği düşüncesi fazla gündeme gelmiş değil. (III) Yazınımızda dil ve yazın sorunlarına ilişkin bilimsel incelemeleri ise uzun zamandır takip edebiliyoruz. (IV) Hatta bu alanda yapılan çalışmalar­da belli bir mesafe alındığını da rahatlıkla söyleyebili­riz. (V) Bireysel nitelikli değerlendirmeleri bir yana bı­rakırsak dil bilim ve genel olarak yazınsal incelemele­re verilen önemi henüz şiirde göremiyoruz. (VI) Biz hiç değilse bu alana ilgiyi çekmek amacıyla böyle bir in­celemeye giriştik.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde şiir alanındaki çalışmaların yetersiz olmasından söz edilmektedir?

A) I. ve II.                               B) II. ve IV.                  C) II. ve V.

D) III. ve V                              E) IV. ve VI.

 

7. Türkiye’de tarih son yılda gündemden hiç düşmüyor. Tarih kitapları en çok satan kitaplar arasında. Ancak il­gi çeken kitapların çoğu, akademik dünyanın dışında­ki araştırmacılar tarafından yazıldığı için içinde birçok hatayı barındırıyor. Akademisyenlerin yazdığı kitaplar ise halk için yazılmadığı ve ele alınan konu genellikle tartışmalı olarak incelendiği için genel okuyucunun il­gisini çekmiyor. Akademik bilgilerle bir edebiyat yapı­tının üslubu birleştirildiğinde yazılan kitaplar amacına ulaşmış olur.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)Tarih konulu kitapların sayısında artış olmalıdır.

B)Akademik seviyedeki yazarlar, yeterince tarih kita­bı yazmamaktadır.

C)Popüler yazarlar tarafından tarihsel gerçekler, hiç değiştirilmeden eserlere yansıtılmalıdır.

D)Tarihsel gerçekleri bir yazınsal yapıt tadında anla­tan kitaplar yazılmalıdır.

E) Yapıtlarda tarihsel olaylar günümüz şartlarına göre sorgulanmalıdır.

 

8. Yazın çalışmalarımda yapmak istediğim şey, hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boya­maya çalışmaktır. Karamsarlığa ve umutsuzluğa asla yer vermem yapıtlarımda. Kendine ya da başkasına kötü bir şey yapmak isteyen birisi, benden bir şeyler okuyunca bundan vazgeçmeli, diye düşünürüm.

Bu parçada “hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boyamaya çalışmak” sözüyle anlatıl­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntıların­dan uzaklaştırmak

B)Sosyal yaşamla ilgili kalıcı tespitler yaparak okurun bunlardan yararlanmasını sağlamak

C)Olay ve durumları, okurlara olumsuz duygu yaşat­mayacak şekilde anlatmak

D)Yapıtları oluştururken okurun hayal gücünü hare­kete geçirecek anlatımlar kullanmak

E)Okurun gündelik yaşamdaki olayların nedenlerini araştırmasını sağlamak

9.     Orhan Veli Kanık’ın şiirlerine sık sık konu olan köprü , Galata

                                                                                             I

Köprüsü’dür. Bu köprü altıyla başka , üstüyle  bambaşka bir İstanbul

                                                         II

sunar insanlara. Altında turisti , öğrencisi, esnafı, gezgini İstanbul

                                                 III

hülyalarıyla balık ziyafeti çekerken , üstü oltalarıyla harıl , harıl balık

                                                        IV                                 V

tutanlarla bir bakışta Topkapı Sarayı’nı , Ayasofya’yı görmek

                                                               VI

isteyenlerindir.

Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisi yerinde kullanılmamıştır?

A) I. ve III.                              B) II. ve IV.                C) III. ve V.

D) IV. ve VII.                          E) V ve VI.

 

10. (I) Daha çok mazide yaşayan bir yazar olmayıp haya­tın içinde, kalabalıklara karışırım çoğu zaman. (II) İn­sanları tanımak ve yazı malzememi zenginleştirmek için bu gereklidir. (III) Son kitabımda özellikle daha ön­ce yazmadığım yerlerin, örneğin Çatalca ve Büyükçekmece’nin hikâyeleri bulunuyor. (IV) Buralara yaptığım gezilerde gördüğüm bir gerçek şu ki artık toplumumuz­daki insanlar birbirinden kopuk bir yaşam sürüyor ne yazık ki. (V) Aynı zamanda yaygın modalar, anlayışlar, markalar, teknoloji hayatımıza yön veriyor.

Bir yazarın kendisini anlattığı bu parçadaki numa­ralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, toplumsal yaşamdan kopuk olmadığın­dan söz ediyor.

B)  II. cümlede, I. cümledeki yargının gerekçesine yer veriyor.

C)  III. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriyor.

D)  IV. cümlede, üzüntü veren bir durumun nasıl düzel­tileceğini dile getiriyor.

E)  V cümlede, yaşamımızı etkileyen unsurlardan söz ediyor. 



11. Bütün turistlerin gittiği yerleri gezme biçimi genellikle aynıdır ( ) Bugün pek çok gezginin köşe bucak gezdi­ği Avrupa’yı bir de farklı gözlerle keşfetmeye ne dersi­niz  ( ) Size sunacağımız, yaşayacağınız deneyimi unu­tulmaz kılacak birçok seyahat yöntemimiz var ( ) tren, bisiklet, vapur, fayton ( )

Bu parçada ayraçla () belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (.) (…) (:) (…)                                    B) (.) (.) (;) (…)      C) (:) (.) (:) (?)

D) (:) (?) (;) (…)                     E) (.) (?) (:) (…)

 

12.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Sanatsal etkinliklere katılmaktaki amacım zihnimi dinlendirmek içindir.

B)Bu okul, başarılarıyla çevresindeki okullardan farklı olduğunu göstermiştir.

C)Bu iş yerinde çalışanlar, iş yoğunluğundan özel zevklerine zaman ayıramıyor.

D)Aldığımız yeni eşyaları arkadaşlarım çok beğendi.

E)Ev ararken çok yer gezdiğimiz için yorgun düş­müştük.

 

13. Sanayi Devrimi’ndeki parlak günlerinden uzaklaşma­sına rağmen son günlerde atağa geçen tren seyahati­nin asıl güzelliği, muhteşem yol manzaraları ve nostal­jik ruhunda saklıdır.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sı­rasıyla, doğru olarak verilmiştir?

A)  Nesne – yüklem

B)  Özne – dolaylı tümleç – yüklem

C)  Özne – yüklem

D)  Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem

E)  Nesne – özne – zarf tümleci – yüklem

 

14. Şimdilerde herhangi bir parkta oturmuş, çiçeklerin ko­kusunu duymanın sevincini yüzlerinde taşıyan insanları görmek, kimseyi şaşırtmadığı gibi mutlu da etmektedir.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki deği­şikliklerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “yüzlerinde” sözcüğü atılarak

B)  Yüklemden önce “herkesi” sözcüğü getirilerek

C)  “Şimdilerde” yerine “Her gün” sözü getirilerek

D)  Yüklem “mutlu etmiştir” şeklinde değiştirilerek

E)  “görmek” yerine “fark etmek” sözü getirilerek

 

15.    Mevlana Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273’te bu dünya­yı geride kalanlara bırakarak özlediği yere, o çok sevdiğinin yanına göç eder.

                      I                                                                             II

Sanatçı, her yıl “Şeb-i Arus” törenleriyle anılır. Sema başlar,

                  III                                               IV

semazenler dönerek kelebeklerle yarışır.

                                                            V

Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, zarf-fiildir.

B)  II. söz, yardımcı fiille yapılan birleşik eylemdir.

C)  III. söz, sıfat tamlamasıdır.

D)  IV. sözcük, basit yapılıdır.

E)  V sözcük, işteş fiildir.

 

16. ister karadan konforlu otobüslerle ister denizden poy­razın kulaklarınızdaki uğultusunu duyarak seyahat edin, Bursa’ya geldiğinizde gezi seçeneklerinizin çok­luğu karşısında şaşırıp kalacaksınız.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  çokluğu” sözcüğü, hem yapım hem çekim eki al­mıştır.

B)  “karşısında” sözcüğü ilgeçtir.

C)  Bağlaç kullanılmıştır.

D)  “uğultusunu” sözcüğü yansımadan türemiştir.

E)  Kurallı, olumlu bir eylem cümlesidir.

 

17.    Ege Bölgesi’ni gezerken Denizli’ye de uğramazsanız  UNESCO’nun

                 I                                                                                   II

korunması gereken yerler arasında gösterdiği bembeyaz bir cennetin, Pamukkale’nin güzelliklerini hiç bir zaman keşfedemezsiniz.

        III                                        IV                           V

Bu parçada numaralanmış bölümlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.             B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

18.    (I) Renklerin üzerimizde farklı etkileri vardır. (II) Kırmızı renk, uyanık ve tetikte olmayı sağlar. (III) Hatta kan ba­sıncınızı artırır ve adrenalin salgılamanıza yardımcı olur. (IV) Dikkat çekici ve mutluluk verici etkisi olduğundan logolarda en çok kullanılan renktir. (V) Evinizi kırmızıya boğmak sıkıcı olabilir ama dengeleyerek eve dağıttığı­nız minik kırmızı objeler içinizi açar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)I.  cümlede zincirleme ad takımı kullanılmıştır.

B)II.  cümlenin yüklemi türemiş bir fiildir.

C)III. cümlede isim-fiile yer verilmiştir.

D) IV. cümlede yüklem, ek eylemle çekimlenmiştir.

E)V. cümlede iyelik eki almış sözcüklere yer verilmiştir.

 

19.    Sanatçının bu öykülerinde anlattıklarının hepsi okurla­rın yaşam dünyasının çok uzağında olsa da o, -—

Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)kısa sürede okunacak öyküler oluşturma çabasın­da olmadığını gösteriyor.

B) gerçek yaşamdaki insanlara benzemeyen kahra­manlar oluşturuyor.

C)öykülerini okuyanları ortak bir sanat anlayışı etra­fında toplayamıyor.

D) engin bir sözcük birikimiyle öykülerini yazıyor.

E) okurlarının yüreğine dokunmayı ve anlattığı hayat­lara onları ortak etmeyi başarıyor.

 

20.           Zannetme ki her şey bitti sevdiğim

Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar

Ve bundan sonra kim severse dünyada

Seni ve beni hatırlayacaklar

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Ünlü daralması                     B) Ünsüz yumuşaması

C) Ünsüz türemesi                    D) Ünlü düşmesi

E) Ünsüz benzeşmesi

21.    (I) Yapıtlarımın açık ve arı bir dili olsun diye on beş ya­şımdan beri kalemimi terbiye etmeye çalışıyorum. (II) Bu hassasiyeti, benim gibi birçok sanatçıda da görmek beni mutlu ediyor. (III) Dilde yalınlığı yakala­mak, metne doğallık ve tazelik kazandırır. (IV) Sözcük­lerle oynayıp onlara cambazlık yaptırmak, okuyucuyu yapıtınızdan soğutur. (V) Bunun yanı sıra daha önce yazılmamış konularda yazmak yazdıklarınızı zamana karşı dayanıklı kılar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde I. cümlede belirtilen yargının gerekçelerine yer ve­rilmiştir?

A) II. ve III.                             B) II. ve IV.                C) III. ve IV.

D) III. ve V.                             E) IV. ve V.

 


22. (I) Yeni bir yazarın, yazın alanına inebilmesi için arka­sında güçlü bir desteğin olması lazım. (II) Yazdığınız eseri koltuğunuzun altına alıp yayınevlerinin kapısını çaldığınızda “Biz de sizi bekliyorduk.” demiyorlar hiç­bir zaman. (III) Yazar adaylarının böyle bir imkanı yok­sa kendilerini gösterebileceği tek alan edebiyat yarış­maları kalıyor. (IV) Ben de bu yolu denedim mecbu­ren. (V) Edebiyatımızın birçok ismi adını ilk yapıtlarıy­la duyurma fırsatı yakalamıştır. (VI) Tanpınar adına dü­zenlenen ve seçici kurulunda usta sanatçıların olduğu yarışmada bircilik almak bana yüksek motivasyon sağladı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B) III.           C) IV              D) V          E) VI.

23. (I) Türk şiirinin yüzyıllardan beri oluşturduğu köklü bir gelenek var, şiirimiz bu birikim üstünde gelişerek ken­di varlığını devam ettirmeye çalışıyor. (II) Bu arada ya­şanılan döneme bağlı olarak yazılan bu ürünlerin bir­birinden farklı özellikler göstermesi de gayet doğaldır. (III) Çünkü her şiirin ayrı bir ırmağı vardır ve her ırma­ğın rengi, tadı farklıdır. (IV) Günümüzde şiir kaynakları­mızın eskisine göre çeşitlilik göstermediğini itiraf et­mek gerekiyor. (V) Teknolojiyle küçülen bir dünyada yaşıyoruz ve tüketim anlayışının talan ettiği bir kültür or­tamındayız. (VI) Bu daralmış sanat ortamında büyük beklentiler içine girmemek gerekiyor.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.            B) III.            C) IV           D) V           E) VI.

24. (I) Günümüzde roman hâkim tür olarak edebiyata ve yayıncılık alanına damgasını vurmaya devam ediyor. (II) 2010’da tüm zamanların rekoru kırılarak 500’den fazla roman yayımlandı. (III) Çok satanlar listelerinde edebiyat yapıtı olarak sadece romanlar yer aldı, tek bir öykü ya da şiir kitabı göremedik. (IV) Ancak bu çokluk nitelik olarak büyük bir sayıya ulaşamadı. (V) Popüler gazetecilik kitaplarının ve biyografilerin roman adı altın­da basıldığını, listelerde yer edebilen yetkin roman sa­yısının sınırlı olduğunu görüyoruz.

Roman türünün ele alındığı bu parçada numaralan­mış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, yazın dünyasında önemli bir yerinin ol­duğu belirtiliyor.

B)  II. cümlede, sayısal verilerden yararlanılarak bir sap­tama yapılıyor.

C) III. cümlede, diğer edebi türlere benzer yönlerinin ol­duğu belirtiliyor.

D) IV cümlede, sayısal çokluğun kaliteyle doğru oran­tılı olmadığından söz ediliyor.

E)  V. cümlede, popülerliğin, nitelik açısından yeterlilik ve yetkinlik için bir ölçüt olmadığından söz ediliyor.

 

25. Ağaçlarda patlayan tomurcuklar, kirlenen her şeyi te­mizleyecekmiş hissi veren yağmurlar, güneşin parıltı­ları ve dumanı tüten toprak… Evet, bahar mevsimi Ku­zey Yarımküre’de ısınma turlarına başladı bile. Kış mahmurluğundan sıyrılmaya çalışan tabiat, yine karşı­mıza çıkmaya hazırlıyor kendini. Takvimler 21 Martı gösterdiğinde ise bahar gelişini resmen ilan etmiş ola­cak ve doğanın coşkulu daveti dört bir yanımızı kuşa­tacak. Gezmek, fotoğraf çekmek, yürümek, kendimizi, doğayı dinlemek… İşleriniz yoğun olsa da yılın bu za­manında kendinizi doğaya bırakın.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Sözde soru cümlelerine yer verme

B)  Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtma

C)  Tekdüzeliği kırmak için devrik cümlelerden yarar­lanma

D)  Eksiltili cümlelere yer verme

E)  Varlıkları ayırt edici özellikleriyle verme

26.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?

A)  Küçük çocuk annesine bahçede oynamak istediği­ni söyledi. (Dolaylı anlatım)

B)  Kardeşim eve gelmekte hiç bu kadar gecikmemişti, başına bir şey gelmiş olmasın. (Kaygı)

C) Genç sanatçılar ilk yapıtlarında bile okurda iyi bir iz­lenim bırakabilir yeter ki ayakları yere sağlam ba­san bir anlatım yakalasın. (Koşula bağlılık)

D)  Sanatçı, sadece kendi gökyüzünde uçmak yerine yapıtlarıyla uçsuz bucaksız maviliklere açılmayı bir amaç haline getirmelidir. (Doğallık)

E) Şiirde bir romanı dolduracak nitelikteki olaylar birkaç satıra sığabilecek şekilde anlatılabilir. (Özlü söyleyiş)

 

27. (I) Ünlü eleştirmen, bu kitabını, yazın dünyasında yap­tığı uzun yolculuktan edindiklerini okurlarla paylaşıp bir dost üslubuyla onlara kılavuzluk yapmak amacıyla ta­sarlamış. (II) Yedi bölüm halinde ortaya çıkan kitapta her bölümde amacına uygun temel metin parçaları gö­ze çarpıyor. (III) Kitap, yazarın yazın tecrübesinin ürünü olarak sanatsal çalışmaları anlama çabası içindeki okurlara yol göstermek için ortaya çıkmış. (IV) Çalışma ayrıca, klasik bir kitap metni yerine, kesin yargılara var­mayan bir anlatım özelliği de taşıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri an­latılmak istenen düşünce yönünden birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                               B) I. ve III.                   C) II. ve III.

D) II. ve IV.                             E) III. ve IV.

28. Sığacık, ilk bakışta pek özelliği olmayan ama küçük bir dikkatle olağanüstülüğü fark edilen bir sahil köyü. Körfezinde Eşek, Kanlı ve Küçük adlarında kara ile bağlı üç küçük adacığı da bulunuyor. Sığacık denize girmek için pek uygun değil, deniz için tepeyi aşıp Akkum’a gidiliyor. Burada plaj ve güzel kumsallar bulu­nuyor. Akkum’dan doğu yönüne ilerlediğinizde güzel bir çamlık içinde dinlenme yerleri var. Serin bir rüzgâr sizi ürpertiyor. Seferihisar ve çevresinin denizinin özelliği buz gibi oluşu. Burada öyle yaz sıcağında ılık duş alıyormuşsunuz gibi bir deniz yok.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Mecaz anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.

B)  Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.

C)  Tanımlarla anlatıma açıklık getirilmiştir.

D)  İzlenimlere dayalı bir anlatım yapılmıştır.

E)  Farklı duyulara yer verilmiştir.

 

29. Abartılı olmamak koşulu ile bilgisayar oyunlarının ve internetin çocuk zekâsının gelişiminde olumlu etkisi vardır. Çocuklar, kendilerine hakim olamadıkları için bilgisayar başından kalkamıyorlar maalesef. Ama bil­gisayarla kıvamında uğraşırlarsa göz ve parmak koor­dinasyonu gelişiyor, herhangi bir nesneye fiziksel ha­kimiyet artıyor. İnternette çeşitli araştırmalar için yap­tıkları aramalarda yeni bilgiler öğreniyorlar. Bilgisayar­la kontrollü bir ilişki içinde olunursa olumlu bir etkiden söz edebiliriz.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)Teknolojik gelişmelerin çocuklar üzerindeki olum­suz etkileri nelerdir?

B)Bilgisayar ve internet sizce çocuklar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?

C)Eğitim sisteminin bilgisayar destekli olması için ne­ler yapılabilir?

D)Kitapların giderek gözden düşmesi ve yerini bilgi­sayarın alması yayın dünyasını nasıl etkiler?


E)Her çağın kendi dönemindeki insan alışkanlıklarına yön vermesi kaçınılmaz mıdır?

 

30. Bir zamanlar edebiyatın gücüne, bir şeyleri değiştirebi­leceğine kuvvetle inanırdım. Yıllarım, bu inancın etkisiy­le gelişen bir tutkunun peşinden koşmakla geçti. Ede­biyat, günbegün kirlenen, saflıktan uzaklaşan bir dün­yada temiz ve uyanık kalmanın güçlü kalelerinden biriy­di. —. Doğrusu bu ya edebiyatın geçmişten beri önü­müze serdiği büyük birikim, edebiyatın güzel dünyalar kurabileceğine inanmamıza yetiyordu. Ne var ki günü­müzde bu birikimin bu amaç doğrultusunda kullanıldı­ğını söylemek çok zor.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)Yazarların duygu dünyası daha düşsel öğeler içer­mekteydi

B)Sanatçılar edebiyat dünyasındaki her gelişmeyi sı­kı sıkıya takip ederdi.

C)Edebiyatı savunmak yaşanabilir bir dünyayı savun­mak demekti

D)Edebiyat yapıtları birçok tartışmaya konu olabiliyor, şimdikinin tersine rahatlıkla eleştirilebiliyordu.

E)  Yazarlar gerçeği anlatsa da bunu kurmaca bir an­latım içinde verebiliyordu

 

31. Çizgi roman önemli bir sanat dalı olmasına rağmen ül­kemizde pek de ciddiye alınmıyor. Son yıllarda yaban­cı yazar ve çizerlerin çevirileriyle bizde de biraz önem­senir oldu. Ancak çizgi roman Batı’nın tersine bizde hep dışlanmıştır; bu yüzden deneyimin, geleneğin ol­madığı bir sanat dalı olarak kalmıştır. Hâlbuki çizgi ro­man ciddi bir iş. Senaristleri, çizeri, boyacısı bu konu­da uzman sanatçıları var. Biraz sinema ve tiyatrodan etkilenmiş bir sanat. Aynı zamanda çizgi roman bizim ruhumuzdaki çocuk yanları ortaya çıkarıyor. Ayrıca çizgi, karikatürle akraba olduğundan mizahi öğeler de taşır.

Bu parçada çizgi romanla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisine değinilmemiştir?

A)  Farklı sanat dallarından etkilendiğine

B)  Edebiyatımızda önem verilmeyen bir tür olduğuna

C)  Güldürü unsurlarını da barındırdığına

D)  Çalakalem herkesin yapabileceği bir iş olmadığına

E)  Güncel konuları anlatmaya olanak tanıdığına

 

32. Yazınsal açıdan bugüne dek biriktirdiğimiz değerleri­mizin, sanatçılar aracılığıyla kuşaklar boyu aktarıldığı ve bu zenginliklerin günümüz yazın adamları eliyle geleceğe taşınacağı açıktır. Bu çerçevede kimi sanat­çıların bu aktarma sırasında asıl kahraman gibi ötekilerinse yazın dünyasında olmasa da olur bağlamında görülmesi kabul edilebilir mi? Faruk Nafiz’i, Halit Ziya’yı, Sait Faik’i şair, romancı, öykücü olarak alıp Muazzez Tahsin’i, Kerime Nadir’i, Asaf Halefi bunlardan saymaktan kaçınacak mıyız? Gerçekçi bir tutum olabilir mi bu? O halde —

Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakiler­den hangisi ile sürdürülebilir?

A)ne zaman niteliksiz bir yapıt görürsek bunun geç­mişin bir birikiminden yararlandığını söyleyebiliriz.

B)sanatçılar önemli yazınsal değerleri geleceğe taşı­mak adına da kalem oynatmalıdır.

C)yazın dünyamızdaki yazarlarımız, hiçbiri göz ardı edilmeden değerlendirilmelidir.

D)sanatçının görevi, yazın dünyasının kalburüstü de­ğerlerini bize fark ettirmek olmalıdır.

E)gerçek eleştirmen sanat dünyasında herkesi aynı ölçütlerle değerlendirmemelidir.

  

33. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için ya­pılacak birçok şey var: Öncelikli olarak bir yetişkin tara­fından onlara çeşitli zamanlarda yaşlarına uygun kitap­lardan okunması gerekiyor. Birçok ebeveynin yapmadı­ğı bir şeyi yapabilir, bütçe ayırıp çocuğu düzenli olarak kitapçıya götürebilirsiniz. Kitapçıya gitmeyi alışkanlık haline getiren bir çocuk, önce kitap almayı sonra da bolca okumayı öğrenir. Tabi anne babanın kitap oku­madığı bir evde çocuğunun kitap okuması da biraz zor! Kitap okuma alışkanlığını kazandırmanın yollarından bi­ri de evde bulunan kitaplık sayılarını artırmaktır.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ailelerin, çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yapması gerekenlerden değildir?

A)  Daha çok bilgi verici yayınları tavsiye etme

B)  Birlikte kitap alışverişinde bulunma

C)  Yaşanılan mekânlarda kitap bulundurma

D)  Örnek olmak için kitap okuma

E)  Seviyelerine uygun kitapları onlara okuma

 

34. İnsan okuduklarından hareketle kendini sorgulayabil­men. Edebiyatın bize en büyük katkısı da bu değil mi? Öyle olduğunu sandığımız gerçekliğin, aslında hiç de öyle olmayabileceği kuşkusunu düşürmek içimize! Bu, neden önemli peki? Neden sürekli bundan söz ediyor yazarlar? Çünkü insan, zayıflıkları ve korkularıyla yüzleşemediği için her zaman kolay çözümlere teslim olu­yor. Ama edebiyat, duyularımız yoluyla farklı bir dene­yim yaşamamızı sağlıyor.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Edebiyat, insanları yaşamda yüzleşemedikleriyle kar­şılaştırdığından onlara sorgulama gücü kazandırır.

B)  Yazarlar, bazen kendi yaşamlarını okurlara anlat­maktan kaçınırlar.

C)  Edebi türler arasında sürekli bir etkileşim vardır.

D)  Her sanat dalının anlatım yolları birbirinden farklıdır.

E) Yazarların yapıtlarında arzu etmelerine rağmen aynı konuları işlemeleri birbirini tekrar ettikleri anlamına gelmez. 



35. Gazete, resmiyetten çıkıp özel sektöre geçince Tanzi­mat aydınlarının elinde etkili bir yayın haline gelir. Tan­zimat Döneminde kitap satışları iki bin civarındadır. Günlük veya haftalık yayımlanan gazete tirajları da ki­taba yakın bin ile iki bin arasında. Gazetenin kitaptan en önemli farkı ise hemen çıktığı günlerde tükenmesi. Ayrıca kitaba göre dilinin halkın her kesiminin kolayca anlayabileceği bir seviyede olması da yaygınlaşmasın­da etkili. Böylece Tanzimat Dönemi’nde uzun sürede okunabilecek kitap türünün yerini aynı kitleye birkaç gün içinde ulaşabilecek gazeteler almaya başlar.

Bu parçada Tanzimat Dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A)Gazetenin kitap türünün yerini alacak biçimde bir gelişim göstermesinden

B)  Kitap satışlarının az olmasının nedenlerinden

C)  Yayın dünyasının yeteri kadar gelişmeme sebeple­rinden

D)  Gazetelerin toplumu bilgilendirmek amacıyla kulla­nılmasından

E) Roman ve öykü türünün gazeteden daha fazla okuyucu bulmasından

 

36. — Çünkü yaşamda karşımıza çok nadir çıkan fırsatlar gibi, ilham da ancak uyanık ve şuurlu bir zekâ tarafın­dan iyi kullanıldığında yapıcıdır. Sadece şairler, sanat­çılar değil, herkes ilhamın etkilerine açıktır. Fakat şair­lerde ve sanatçılarda ilham; şiir, resim, beste şekillerini alırken ötekilerde ilhamın farkına bile varılmaz.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı­dakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  Büyük sanat yapıtlarının temelinde alın teri vardır.

B)  Büyük sanatçı, ilham denen şeyi ustaca kullanmayı bilen insandır.

C) Sanatçının bilgisi, yeteneği, sanat görüşü yapıtın oluşumunda ilhamdan daha etkilidir.

D)  Sanatçılar da diğer insanlar gibi günlük yaşamdan etkilenir.

E)  İlhamın sanatçıyı harekete geçiren büyülü bir gücü vardır.

37. Sait Faik’in öykülerinin asıl kaynağı, yaşadığı hayatı herkesten bambaşka biçimde görme biçimiydi. On­dan önce öykü yalnızca geleneksel biçimlerde yazılı­yor, bilinenden başka daha hangi biçimler alabileceği konusunda düşünülmüyordu. O, Fransız Edebiyatı’nı iyi tanıyordu, gerçeküstücülükten etkilendiği kuşku­suzdu. Onlardan aldıkları öylesine dolaylıdır ki titiz bir çözümlemeyle bile tek tek gösterilmesi olanaksızdır. Oluşturduğu öykü dünyası Batı’daki örneklerinin geri­sinde olmak bir yana belki pek çoklarının önündeydi.

Bu parçadan Sait Faik’le ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi çıkarılamaz?

A)  Öykülerinin kendi yaşamından izler taşıdığı

B)  Kahramanlarını betimlerken yalın bir dili tercih ettiği

C)  Kendine özgü bir bakış açısı yakaladığı

D)  Başkalarından aldıklarını iyi özümsediği

E)  Öykü tarzında bazı değişiklikler meydana getirdiği

 

38. Elbette. Eğer bizler masalları yaşatmazsak, güncel şe­kilde kurgulamazsak, çocuklara masal geleneğimizi taşımazsak onların hepsi unutulur gider. Çünkü masal da sözlü edebiyat ürünüdür. Dilden dile aktarılmazsa en fazla akademik kitaplarda çoluk çocuktan yoksun yaşar masallar o zaman.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?

A)  Masallar için yok olup gitme gibi bir tehlikeden söz edilebilir mi?

B)  Artık çocuklara masal anlatılmıyor mu?

C)  Çocuklar, en çok, masalları mı sever?

D)  Sizce çocuk eğitiminde masallardan yararlanılabi­lir mi?

E)  Masallar yalnızca çocuklara mı hitap etmektedir?

 

39. Sanatçımız, toplumsal yaşamdan kesitler sunarak ön­celikle toplumsal sorunların acısını daha çok duyan in­sanların yaşantılarını irdeledi. Genç kuşak yazarları arasında dil yetkinliğine en çok önem verenlerden bi­ri olarak başarılı ürünler verdi. Öncü bir yazar olarak benimsendi. Tekniğe, yapıya, kendine özgü bir anla­tım biçemi kurmaya özen gösterdi. Klasik cümle düze­nini değiştiren dil anlayışıyla soyutlamalara varmaya çalıştı. Bu soyutlamalar içinde kişilerin iç dünyaları, yer yer iç konuşmalarla gerçeklik kazanır. Son yapıtla­rında biçimsel arayışları derinleştirdiği görülür.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Yapıtın biçem özelliklerine dikkat ettiğine

B)  Toplumsal olaylara tarafsız bir şekilde yaklaştığına

C)  Yapıtın teknik özelliklerini ustaca kurguladığına

D)  Farklı bir cümle düzeni oluşturduğuna

E)  Karakterleri gerçekçi bir biçimde yansıttığına

 

40. Kısa öykünün ustalarından olan Ömer Seyfettin, Edebiyat-ı Cedide yazarlarının ağdalı, Batı öykünmecisi di­line karşı arınmış halk dilini kullanmasıyla öykücülüğü­müzde bir dönüm noktası olmuştur. Onun Türkçülük anlayışı Osmanlıcılık ve İslamcılıkla da iç içe girerken kahramanlık öykülerinde milliyetçi yaklaşımlar öne çıkmıştır. Geleneksel dil ve yazın anlayışlarını aşmaya çalışan tutumuyla çağdaş öykücülüğümüzün başlan­gıcında özel bir yeri vardır. Yaşadığı dönemdeki Bal­kan Savaşlarını anlattığı öykülerin yanında gündelik hayatı anlattığı öykülerinin de önemli olduğunu belirt­mek gerekir.

Bu parçadan Ömer Seyfettin’le ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Çeşitli düşünsel akımlardan etkilendiği

B)  Öykülerinde yalın bir dil kullandığı

C)  Var olan edebiyat anlayışının dışında kaldığı

D)  Çevresinde gelişen olayları konu edindiği

E)  Yapıtlarında dille ilgili görüşlerine yer verdiği

 

CEVAPLAR

1 C

9 E

17 D

25 A

33 A

2 D

10 D

18 A

26 D

34 A

3 E

11 E

19 E

27 B

35 A

4 E

12 A

20 A

28 C

36 B

5 B

13 B

21 C

29 B

37 B

6 C

14 B

22 D

30 C

38 A

7 D

15 D

23 C

31 E

39 B

8 C

16 B

24 C

32 C

40 E

  

]]>