Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
tyt türkçe paragraf soruları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Thu, 29 Apr 2021 19:30:10 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png tyt türkçe paragraf soruları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 2017 YGS / TYT Paragraf Soruları https://dersimizedebiyat.org/2017-ygs-tyt-paragraf-sorulari.html Mon, 14 Dec 2020 21:33:44 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=124933 2017 YGS / YKS Paragraf Soruları

1. (I) Türkiye’nin konut mimarisine yönelik farkındalığı 1970’lerde kurumsallaşmaya başladı. (II) 1973 yılında çıkarılan Eski Eserler Kanunu ile cami, kervansaray, hamam gibi yapıların yanı sıra yöresel konutlar ve kentsel sit alanları da koruma altına alındı. (III) Ardından 1976 yılında, eski evlerin korunması için Türkiye Tarihî Evleri Koruma Derneği kuruldu. (IV) Derneğin amacı, tarihî evlerin ortak bir kültürel mirasın parçası olduğunu halka göstermekti. (V) Evlerin bakımına katkı sağlamak adına ev sahiplerine yardımda bulunmak da derneğin öncelikleri arasındaydı. (VI) Türkiye Tarihî Evleri Koruma Derneği için son derece anlamlı bir logo tasarlandı. (VII) Osmanlı Dönemine ait tipik ahşap bir evin kolonlarla desteklenmiş üst katının silüeti logoda yer almaktaydı.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A)II            B)III           C)IV           D)V            E)VI

2. (I) Egzistansiyalizm bir felsefe sistemidir. (II) Alman filozofu Heidegger tarafından ortaya atılmış, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız düşünürü ve romancısı Sartre’ın benimsemesi ve edebiyata uygulamasıyla bütün dünyaya yayılmıştır. (III) Egzistansiyalist eserlerde standart karakterler yoktur, durumlarla karşı karşıya kalmış insanlar vardır. (IV) Karar verme özgürlüğüne sahip olan bu insanlar, karşılaştıkları durumlarda yaptıkları işlerle kendi özlerini yaratırlar. (V) Egzistansiyalist eserlerdeki insanların belirli davranış biçimleri olmadığı için yapacakları işler önceden kestirilemez. (VI) Bu bakımdan roman örgüsü, okurların merakını sürekli uyanık tutacak şekilde düzenlenir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A)II            B)III           C)IV           D)V            E)VI

3. (I) Bir oyun ya da senaryo, bir hamlede yaratılmaz; yazarının zihninde, birdenbire ve bütünüyle belirmez. (II) Yazarın ilk çabalarıyla ortaya çıkan, en fazla, ilkel bir taslaktır. (III) Yazar, göstermeye dayalı eserini adım adım geliştirerek ona son biçimini verir. (IV) En ilkel kurgu bile bir birikimin ürünüdür. (V) Bu sürecin uzunluğu, yazarın hazırlığına ve çalışma tarzına bağlıdır
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

4. Her iki yanı ağaçlarla kaplı bir ırmağın ve gitgide silinen gecenin kıyısında sessiz sedasız yürüdük. Acı bile duyulamayacak kadar soğuk, çöllerden daha ıssız bozkırda ışığın gülümseyişini bekledik. Sırlarla dolu ama her günü bayram şehirlerde yitirdik kendimizi. Serçeler gibi uzaktan izledik bu güzelliği.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Açıklama
B)Benzetme
C) Kişileştirme
D)Betimleme
E) Karşılaştırma

5. Dün akşam genç bir şairin evinde toplandık. Misafirlerden biri elindeki kitabı karıştırıyor, bir başkası da odanın köşesindeki gösterişli piyanonun tuşlarına dokunuyordu. Bu sırada ev sahibi, bana taslak hâlindeki şiirini okudu ve ne düşündüğümü sordu. Ben, şiir bitmeden bir şey dememe imkân olmadığını söyledim. Arkadaşım da şiiri değil de içindeki düşünceleri nasıl bulduğumu sordu. Ben de şiir, sözcüklerle resim yapma sanatıdır, dedim ve Mallarme’nin Degas’ya verdiği “Şiir düşüncelerle değil, sözcüklerle yazılır.” yanıtını hatırlattım.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tanımlama yapılmıştır.
B) Örneklemeden yararlanılmıştır.
C) Öykülemeye başvurulmuştur.
D) Betimlemeye yer verilmiştir.
E) Tanık gösterme vardır.

6. (I) Dinlemeyle ilgili bütün incelemeler, dinleyicinin, mesajın içeriğine odaklanmasının önemine işaret eder. (II) Çoğu zaman konuşmacıyı dinlemez yalnızca dinlemiş gibi görünürler. (III) Buna karşılık iyi dinleyiciler söylenen her şeyde ilginç ve faydalanılacak bir şey bulmaya çalışırlar. (IV) Burada benim ihtiyacım olan hangi bilgiler var? (V) Söylediklerinde yeni bir şey var mı? (VI) Bu tür sorular bizim ana yoldan ayrılmamamızı sağlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, “Fakat kimi dinleyiciler bir konuşmacının mesajını aktarmasına nadiren fırsat verirler.” cümlesi getirilmelidir?
A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

7. (I) Bir süredir takip ettiğim eleştirmen, eser değerlendirmelerinde genellikle nesnel ölçütler kullanmıyor. (II) Bir eser hakkında ulaştığı yargılar havada kalıyor. (III) Bir gün beğendim dediğine başka bir gün beğenmedim demesine, bu yüzden şaşırmıyorum. (IV) Okur, bunları örnekleriyle görmek ister. (V) Ne var ki son zamanlarda dergiler, eleştiri dünyasına hiçbir katkısı olmayan yazılarla dolu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonraOysa gerçek eleştirmen eserle ilgili yargılarını gerekçelere dayandırır.” cümlesi getirilmelidir?
A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

8. “Kalbim Unut Bu Şiiri” diye yazarken bile “Kalbim Unutma Bu Şiiri” diyen bir ses duyulur sözcüklerin arasından. Neşet Ertaş’ın “Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez.” dediği gibi… Ahmet Telli, kalbiyle yazar, kalbe yazar ve yazdıkları kalbe ulaşır. Gönül adamı dedikleri türden bir genişlik değildir bu. Tüm yaşadıklarına ve acılara rağmen hüzünle gülümseyen bir şiirin, düşünceyi ihmal etmeden genişlemesi, soluk almasıdır, sözünü ettiğim. Bu, olsa olsa Telli’nin kalp coğrafyasının büyüklüğü ve enginliğinden kaynaklanır.
Bu parçada Ahmet Telli’yle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmiştir?
A) Duygu dünyasına
B) Sözcük evrenine
C) Yenilikçi tavrına
D) Şiirinin kurgusuna
E) Sanatsal tutumuna

9. Fotoğrafçının işi, sürekli bir seçim yapmaktır. Seçtiği ya da seçmediğidir, başarısını belirleyen. Seçmek bir zorunluluktur onun için. Kadraja dâhil ettikleri ve etmedikleri, çekeceği an, hareket etkisi… Seçtiklerinin oluşturacağı duygu ve düşünce tercih sebebidir fotoğrafçı için.
Bu parçada fotoğrafçının yaptığı işle ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Konularını etkileyici olaylardan ve kişilerden çıkarma
B) Zaman içerisinde belirli bir deneyim düzeyine erişme
C) Dış dünyaya sürekli bir ayıklama eylemiyle yaklaşma
D) “An”ı yakalarken insanda etkili hareket hissi uyandırma
E) Fotoğraflar aracılığıyla tarihin kadrajına notlar düşme

10. Toplum ile sanat arasında öyle bir bağ vardır ki bir toplumun bütün özelliklerini onun sanatsal birikiminde okumak mümkündür. Sanat, sanatçının iç dünyasını dışa yansıtan ayna olduğu gibi, toplumların da aynasıdır. Sanatçı içinde bulunduğu toplumu etkilemekle kalmaz, toplumsal koşullardan da büyük ölçüde etkilenir. Bu dengenin kurulup işlediği toplumlarda, birikim ve değerler gelecek kuşaklara sanat aracılığıyla taşınabilir.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz?
A) Her sanat eseri bir ruhun ifadesi, bir şahsiyetin göstergesidir.
B) Sanatçı toplumun değişim ve dönüşümüne öncülük edebilecek bir konumdadır.
C) Toplumların geçmişine ait özellikler ve gelişmeler sanat eserlerinde gözlemlenebilir.
D) Sanat ve toplum arasında göz ardı edilemeyecek kadar güçlü bir ilişki vardır.
E) Gelecek nesillerin beğenisi sanat eserinin tasarımında belirleyicidir.

11. Genlerimizde kayıtlı olan göz ve saç rengi gibi özelliklerin kodları kesindir. Herhangi bir travma veya sıkıntı hâlinde yakalanma riskine sahip olduğumuz rahatsızlıklar da genlerimizde yer alır. Örneğin aynı olay karşısında kimimiz kalp krizi geçirme riskine sahipken kimimiz depresyona girme eğilimindedir. Burada dikkat edilmesi gereken, genlerimizde kayıtlı olan şeyin “risk” veya “eğilim” olup olmadığıdır. Yani mutlaka kalp krizi geçirilecek diye genlerimizde kesin bir kod yoktur. Yaşadığımız herhangi bir olumsuzluk sonrasında yakınlarımızdan göreceğimiz destek, peşi sıra gelen güzel bir olay, bakış açımızın değişmesiyle olaya yüklediğimiz yeni anlam; bizi karamsarlıktan uzaklaştırarak farklı bir tarafa da yönlendirebilir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Bazı fiziksel özellikleri taşıyan genlerin değişmeyen kodları bulunabilir.
B) Benzer durum karşısında kişilerin yaşayacakları olumsuzluklar farklılık gösterebilir.
C) Genlerde risk olarak kodlanan özellikler, çevre etkileşimi sonucunda değişebilir.
D) Üzücü olaylar sonucunda oluşabilecek durumlar, genlerden kaynaklanabilir.
E) Genlerde yer alan risk faktörleri insanların olaylara bakışını etkileyebilir.

12. Sevgili arkadaşlarım, öykülerinizde güzel bir cümle bulup sonra onun sürüklediği yere gitmek gibi bir illet tespit ettim. Öncelikle şunu söylemek zorundayım: Cümlelerinize âşık olmamalısınız! Sözlerimi tuhaf bulmayın. Her yazar, bulduğu bir sözcüğe hatta kurduğu bir cümleye âşık olmaz mı? Olur. Bazen hoştur bu ama iyi yazar, silkinip kendine gelendir. Haydi diyelim ki kendinize gelemediniz, o hâlde kaybolacağınızı bilin. Kaybolmayın! Ha, kaybolmak da bir tercih dediniz. O zaman da keşiflerle dönün. —-.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Genç kalemlerin bu yaygın hastalığa tutulması olağan bir durumdur
B) Zaten edebiyat, daha önce duyulmamış, özgün parçaların bileşimidir
C) Ulaşmayı hedeflediğiniz eseri sevmek zorunda olduğunuzu da aklınızdan çıkarmayın
D) Uyandırmak istediğiniz imgeye hizmet edecek şekilde sunun ayrıntıları
E) Dilin size verdiği gücün büyüsüne kapılıp gitmemeye de gayret edin

13. En basitinden en karmaşığına kadar birçok buluş, hayata geçmeden önce uzak bir hayalden ibarettir. Bu noktada yapılamaz, gidilemez gibi sınırlamalar insanları bir anlamda tahrik eder. —-. Çünkü olanaksıza boyun eğmeme, meydan okuma içgüdüsel bir davranıştır. Kuşkusuz cesaret, bilimde olmazsa olmazlardan biri ve bilim insanlarında itici güç oluşturan bir unsur. Popper, olanaksızı deneyen bilim insanlarını “cesur tahminler yapan ve kendi tahminlerini çürütme yolunda ciddi çabalar gösteren kişiler” olarak tanımlar.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Olmaz deneni gerçekleştirme isteği, insan doğasındaki temel unsurlardandır
B) En uzak ihtimaller bile yoğun bir çabayla günün birinde gerçeğe dönüşür
C) Çok bilinen bir atasözü, talihin cesur insanlardan yana olduğunu söyler
D) Bilimdeki her buluş ve yenilik, doğanın engellerine bir meydan okumadır
E) Bilimsel başarının temelinde öğrenme isteği ve kişisel gayret vardır

14. Yaşı ilerledikçe insan çocukluğunun bahçelerini nerede arar? Belleğimiz bizi ninnilere, saklambaç oyunlarına, uçurtmaların iplerine nasıl götürür? Nasıl canlanır çocukluktaki eski çarşılar, panayır yerleri, bayram sabahları? Bizi bir yerlerde bekler mi buğday başakları arasına yuvasını yapan tarla kuşu? Yoksa büyüdüğümüz için ödediğimiz bedel kaybetmek midir doğduğumuz evi, sokağı, köyü? Yitirdiysek eğer, nasıl yaşatmalı onları anılardan çıkarıp?
Bu parçada;
I.    sitem,
II.  hüzün,
III. özlem
duygularından hangileri belirgindir?
A) Yalnız I
B)Yalnız II
C)I ve II
D) I ve III
E) II ve III

15. Andy Weir aslında bir bilgisayar programcısı ama hayat hikâyesinin bizi daha çok ilgilendiren yanı, çocukluğundan beri bilim kurgu edebiyatına tutkun olması. Yazıp çizmeye de genç yaşlarda başlıyor. Tamamladığı ilk roman taslağı yayınevinden ret cevabı alınca bu kitabı kendi sitesinde yayımlıyor. Sonrası tam bir başarı hikâyesi. Büyük ilgiyle karşılanan kitaba yayınevlerinden teklifler yağıyor. Okurlar tarafından 2014’ün en iyi bilim kurgu romanı seçilen kitap, bol övgü ve birçok ödül alıyor. En nihayetinde, romanın yayın hakları da satın alınıyor ve sinemaya uyarlanıp dünyanın birçok ülkesinde gösterime giriyor.
Bu parçada Andy Weir ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Esas mesleği dışında başka bir işle meşgul olduğuna
B) İlk yazma denemelerine erken yaşlarda başladığına
C) Karşılaştığı sorunu aşmak için bir çözüm geliştirdiğine
D) Okumaktan hoşlandığı türde başarılı bir yazar olduğuna
E) Eserini sinema izleyicisini düşünerek kaleme aldığına

16. Günümüzde kara parçalarının sekizde biri gibi önemli bir kısmı koruma altına alınmış durumdadır. Dünyada yüz binin üzerinde koruma alanı bulunmaktadır. Bunların kapladığı alan, Çin ve Hindistan’ın toplam büyüklüğüne eşittir. Bu alanların tarihte hiç görülmediği kadar büyük olması, yaşama alanlarını korumanın bir zorunluluk olduğu anlayışının geliştiğine işaret ediyor. Dahası bu genişleme, endüstriyel gelişmeye de bir engel teşkil etmiyor. Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği, bir raporunda yaşam alanlarını koruma altına almayı, doğanın korunmasına yönelik yapılmış en önemli yatırım olarak gösteriyor.
Bu parçada koruma alanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Dünyanın dikkate değer bir bölümünü içine aldığına
B) Doğayı korumada uygun bir yol olarak görüldüğüne
C) Sanayi üzerinde olumsuz bir etkisi bulunmadığına
D) Toplumların geçmişte bu konuya önem vermediğine
E) Dünyayı koruma gerekliliğinin bir sonucu olduğuna

17. Erteleme, zor veya istenmeyen işlerden kaçınma, hepimizin zaman zaman içine düştüğü bir durum. Belirli işleri “sonra” yapmaya karar veririz. “Sonra” geldiğinde ise bir sonraki “sonra”ya geçeriz. Bu durum, her erteleme kararının verdiği anlık ferahlamayla bir süre böyle devam eder. Ancak öyle bir an gelir ki erteleyecek “sonra”mız kalmaz. İşte o zaman bir sıkıntı kendini gösteriverir ve panik içinde çalışmaya koyuluruz.
Bu parçadan hareketle “erteleme”yle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Yaygın görülen bir davranış biçimi olduğu
B) Kısa süreli bir rahatlık sağladığı
C) Önüne geçilemeyen bir rahatsızlık olduğu
D) Kişiler üzerinde benzer etkiler yarattığı
E) Belli bir sürecin ardından son bulduğu

18. Yakın zamanda hiç Balkan kökenli bir yazarın romanını okudunuz mu? Veya Balkan kökenli bir yazar ismi sorulsa bir çırpıda cevaplayabilir misiniz? Muhtemelen sayacağınız isimlerin çoğu eserlerini ya İngilizce ya Fransızca ya da Almanca yazmıştır. İsmail Kadare, Herta Müller, Norman Manea, Elias Canetti, Miroslav Penkov… Listeyi daha da uzatabiliriz. Aralarında ödüllü hatta Nobel ödüllü yazarlar da var. Fakat kendi dillerinde eser veren Balkan kökenli yazarlar gölgede kalmıştır. Kendi içindeki bütünlüğü ve çeşitliliği ile Balkan edebiyatını temsil etseler de yabancı okurlar için hâlâ bilinen yazarlar arasında değiller maalesef.
Bu parçada Balkan edebiyatı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yazarların kültürel zenginliği sergileme kaygısı taşıdığına
B) Kimi yazarların ana dillerinden başka dillerde yazmayı tercih ettiğine
C) Dünya çapında başarı kazanmış yazarların bulunduğuna
D) Yabancı okur kitlesi tarafından yeterince tanınmadığına
E) Yerel dillerde yazılmış eserlerin gerekli ilgiyi görmediğine

19. – 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

(I) XV. yüzyılın ikinci yarısında Erzgebirge ve Alp Dağları ile Schneeberg’de gümüş yatakları bulundu.(II) Böylece gümüş miktarında muhteşem bir artış oldu ve dönemin pek çok darphanesi bu madenle dolup taştı. (III) Gümüş bolluğu Avrupa’da para basımının çehresini değiştiren bir reforma da öncülük etti. (IV) 1472 yılında Venedik’te başlayan bu reformla birlikte ilk kez ince, yassı Orta Çağ sikkelerinden daha kalın ve sağlam sikkeler basıldı. (V) Orta Çağ boyunca Avrupa’daki sikkelerin tümü altın veya gümüş üzerine basılıyordu. (VI) Hatta bu sikkeler öylesine inceydi ki bir elin parmakları arasında kolayca kırılabiliyordu. (VII) Oysa Venedik’teki yeni sikkeler kesinlikle kıvrılıp bükülemeyecek kalınlığa sahipti.

19. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede nesnel bir anlatım vardır.
B) II. cümlede öznellik söz konusudur.
C) III. cümlede genelleme yapılmıştır.
D) IV. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.
E) VI. cümlede neden-sonuç ilişkisi vardır.

20. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Farklı bölgelerde bulunan gümüş kaynaklarına
B) Gümüş madeninin para basımındaki rolüne
C) Venedik’te basılan paraların niteliklerine
D) Darphanelerin teknik açıdan özelliklerine
E) Avrupa’da basılan paralardaki değişikliklere

21. – 22. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

(I) Dünyada bilinen en eski halı, Orta Asya’da Pazırık Kurganı’nda bulunan halıdır. (II) Bugün Rusya’daki Hermitage Müzesi’nde korunan bu halı, Türklerin göçebe alışkanlıklarını açıkça gözler önüne seriyor. (III) Yaklaşık 2600 yıl önce dokunan bu halıdan günümüze kadar binlerce çeşit halı dokundu. (IV) Bu halılar sadece ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmadı, aynı zamanda her bir ilmeğinde insana ait tüm duyguları desenlerle, renklerle veya sembollerle ortaya koydu. (V) Bugün hâlâ duyguların tercümanı olmaya devam eden Türk el dokuma halıları ilk kez 1843 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Hereke’de kurulan fabrika ile adını tüm dünyaya duyurdu.

21. Bu parçadan kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sultan Abdülmecit Türk halısını dünyaya tanıtmada öncü rol oynamıştır.
B) Pazırık’ta bulunan halı, dünyada dokunmuş ilk Türk halısıdır.
C) Türk halıları, XIX. yüzyıla kadar Rusya haricindeki ülkelerde bilinmiyordu.
D) Türk halı dokumacılığında işlevsellikten çok estetik ön plandadır.
E) Halı dokumacılığının, Türk göçebe kültüründe vazgeçilmez bir yeri vardır.

22. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde kişisel görüşe yer verilmemiştir?
A) I ve II                
B)I ve III               
C)II ve III
D) II ve IV
E) III ve V

CEVAPLAR

1. E 11. E 21. A
2. B 12. B 22. B
3. D 13. A  
4. A 14. E  
5. B 15. E  
6. A 16. D  
7. C 17. C  
8. A 18. A  
9. C 19. C  
10. E 20. D  
]]>
2018 TYT Paragraf Çıkmış Soruları https://dersimizedebiyat.org/2018-tyt-paragraf-cikmis-sorulari.html Sat, 12 Dec 2020 20:23:45 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=124926 2018 TYT Paragraf Çıkmış Soruları

1. (I) Eski çağlardan beri ticareti yapılan inci, bugün de yaygın bir şekilde alınıp satılmaktadır. (II) İnciyi oluşturabilen en tipik deniz hayvanının istiridye olduğu bilinmektedir. (III) Bu su canlısı, içine girip yerleşen kum tanecikleri veya larvalara karşı kendini korumak için sedef adı verilen sıvı bir madde salgılamaktadır. (IV) Sedef bir yandan salgılanıp çoğalırken diğer yanda istiridyenin içine yerleşen maddeyi kaplayarak incinin oluşmasını sağlamaktadır. (V) İncinin büyüklüğü, şekli, parlaklığı ve rengi de bu süreçte oluşmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)I             B)II            C)III           D)IV           E)V

2. (I) Çoğumuz düşünmeyen bir dünyada yaşıyor olmaktan yakınıyoruz. (II) İnsanların büyük bir bölümü en az düşünceyle bütün bir yaşamı omuzlamak gibi bir kolaycılığı benimsiyor. (III) Hatta kimileri düşünceyle alay ederken kimileri gerçekten düşündüklerini sanıyorlar. (IV) Büyük çoğunluğunu düşünmeyenlerin oluşturduğu ve düşünmenin lüks sayıldığı bir dünyada her şeye karşın düşünen insanı “gerçek insan” diye tanımlamak gerekir. (V) Düşünmek; insana, insan yaşamına bütünsel bir bakışla bakmaktır. (VI) Düşünce alanımızı daralttığımız zaman dünyaya yeterince yerleştiğimizi söyleyemeyiz. (VII) Düşünmek, dünyaya bir veya birkaç açıdan değil bütün açılardan bakmayı bilmekle olur.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A)II             B)III           C)IV           D) V           E)VI

3. Bir anaokulundaki çocukların ebeveynleri, bazen işleri nedeniyle çocuklarını okulun kapanma saatinden sonra almaya gider. Böyle zamanlarda okul personelinden bazıları çocuklarla birlikte beklemek zorunda kalır. Bu durum birtakım sorunlara yol açar. Yöneticiler de çözüm olarak geciken ebeveynlere bir yaptırım uygulamaya karar verir. Ancak bir süre sonra ailelerin daha çok gecikmeye başladığı görülür. Çünkü aileler artık cezalarını çektikleri için kendilerini rahat hisseder.
Diğer bir deyişle —-.
I.   daha önce yaşadıkları mahcubiyet duygusundan uzaklaşarak kendilerini haklı gördükleri bir konuma gelirler
II.  okulda bekleyen çocukların aileleri davranışlarıyla cezalardan hoşnut olmadıklarını gösterirler
III. yöneticiler uyguladıkları yöntemle asıl cezayı ailelere değil, okul personeline verdiklerini fark ederler
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarıdakilerden hangileri getirilebilir?
A) Yalnız I             
B)Yalnız II            
C)Yalnız III
D) I ve II
E) II ve III

4. Soyut matematik problemleri Heisenberg’i büyülemekteydi. Kanıtlamaya çalışıp da başarılı olamadığı Fermat’ın son teoremi de bunlar arasındaydı. O sıralarda bir arkadaşı ona Einstein’ın görelilik kuramı üzerine yazılmış bir kitap verdi. Heisenberg, kitap üzerinde çalışarak kuramda kullanılan ve “Lorentz dönüşümleri” adı verilen özel matematiksel araçları anlamak için epey çaba sarf etti. Yine de fiziği o sırada meslek olarak düşünmüyordu. Onu büyüleyen fiziğin arkasındaki matematikti. Bu ilgisi ileride onun bir fizikçi olarak düşünüşünü de etkileyecek ve ona olanaksız görünen problemleri çözmede Einstein gibi ileri düzeyde matematik kullanma ayrıcalığı tanıyacaktı.
Bu parçadan Heisenberg ile ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Einstein’ın görelilik kuramını geliştirmesine çalışmalarıyla katkıda bulunmuştur.
B) Fizik alanında başarılı olmak amacıyla ileri matematik çalışmaları yapmıştır.
C) Fizik alanında çalışmış olmasına rağmen daha çok soyut matematikle ilgilenmiştir.
D) Adını duyurmasında Fermat’ın teoremi üzerine yaptığı eleştirilerin payı olmuştur.
E) Einstein’ın görelilik kuramı üzerinde çalışması, saygın bir fizikçi olmasını sağlamıştır.

5. Edebiyat ürünlerini kültür tarihinin deposu sayan anlayış üzerine düşünürken tarih ve edebiyat araştırmacılarının durumunu tartışmak gerekir. Aslında her iki yaratıcı çabanın da kazı alanı ortaktır ve edebî metnin sunduğu geçmişe ait bulgular üzerinde edebiyatçı da tarihçi de farklı yöntemlerle çalışarak ortak bir noktada buluşabilir. Ancak aralarında temel bir fark vardır. Edebiyatçının kazı çalışmaları, yönünü geleceğe de çevirebilirken tarihçinin bakışı geçmişle çerçevelenmiştir.
Bu parçaya göre edebiyat ve tarih araştırmacıları ile ilgili olarak
I.   Kaynakları ortak olsa da yaklaşım ve yöntemleri arasında belirgin farklılıklar vardır.
II.  İnsan ve toplumun bugünü ve geleceğine dair genel çıkarımlarda bulunurlar.
III. Üzerinde çalıştıkları kültür malzemesini  değiştirmeyi amaçlarlar.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I             
B)Yalnız II            
C)Yalnız III
D) I ve II                       
E)II ve III

6. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bugüne kadar koleksiyonculuk veya hobi olarak tanımlanan davranışın istifleme bağımlılığı olarak adlandırılan bir tür hastalık olabileceğini gösteriyor. Yıllardır biriktirilen bir yığın eşyanın içinden hangilerinin kalıp hangilerinin gideceğine karar verme anında kişiler, büyük ihtimalle hastalıklarıyla ilk kez yüzleşiyorlar. Küçücük ve işine hiç yaramayan/yaramayacak bir şeyi bile gözden çıkarmak, istifçilerde derin travmatik üzüntüler yaratabiliyor.
Bu parçada istifleme bağımlılığıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?
A) Yakın bir geçmişte yapılan araştırmalarla tedavisi bulunmuş bir hastalık olduğuna
B) Kişinin, yakın çevresinin uyarılarını dikkate alarak bu bağımlılıktan kurtulabileceğine
C) Hastaların, eşyalara duydukları bağlılığı psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul ettiklerine
D) Tedavi sürecinde, depresyona neden olabilecek müdahalelerden kaçınmak gerektiğine
E) Eşyalarından ayrılma durumuyla karşı karşıya kaldıklarında bağımlı kişilerin verdiği tepkiye

7. Başından beri biliyordum ki şu veya bu çevreden, şu veya bu sayıda insanın iyi ve sevimli bulduğu şiirler yazmak mümkündü. Böyle bir yolu seçtikten sonra, geçerli ortalamayı fark etmek ve o normlara uygun olanı üretmeyi sürdürmek de gerekiyordu. Ama böylesi bir yol, toplumun beğenilerinin sürekli değişmesi yüzünden beni kendime yabancılaşma batağına götürürdü.
Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir şairin düşüncesi olabilir?
A) Toplumdaki eğilimleri izlemek şairlerin üretkenliğini yitirmesine neden olur.
B) Bir şair beğenilmek için ortalamanın üstünde ürünler ortaya koymalıdır.
C) Geniş okur kitlelerinin bir şairi takdir etmesi onun sanatı adına kötüye işarettir.
D) Şiirin kurallarına sıkı sıkıya uymamak şairin popülaritesini olumsuz etkiler.
E) Bir şairi özgün ve özel kılan, popüler olanı tercih etmiyor olmasıdır.

8. İsviçre’de son dönemlerde uyku üzerine yapılan bir araştırmada uyku sorunu olmayan 12 sağlıklı erkek, iki hafta arayla karanlık bir odada öğleden sonra 45 dakikalık uykuya yatırılmıştır. İlk seferde sabit, ikincisinde ise hafifçe sallanan bir yatakta uyumaları sağlanarak, çalışmaya katılan kişilerin beyinlerinin elektriksel etkinliği EEG yöntemi ile ölçülmüştür. Araştırma sonucunda ise sallanarak uyuyanların hafif uyku (N1) ve derin uyku (N2) aşamalarına daha çabuk geçtikleri, derin uykuda daha uzun süre kaldıkları saptanmıştır.
Bu parçada sözü edilen araştırmanın amacı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gündüz uykusunun sağlık üzerindeki etkilerini gözlemlemek
B) Uyku düzeni konusunda erkekler arasındaki farklılıkları belirlemek
C) Uyku rahatsızlıklarının uyku süresi ile ilişkisini ortaya koymak
D) Cinsiyet faktörünün uyku süresi üzerindeki etkisini tespit etmek
E) Uykuya dalmak ile sallanmak arasındaki ilişkiyi incelemek

9. Zaman zaman susuzlukla karşı karşıya kalan büyük kentlerin asıl sorunu su kaynağı sıkıntısı değil, eldeki suyun kalitesinin düşmesidir. Diğer bir deyişle kentte sınırsız su kaynağı bulunsa da susuzluk yaşanabilir. Bunun en büyük nedeni ise kirlenmedir. İçme suyu kaynaklarının kirlilik derecesi belli bir düzeyi aştıktan sonra en gelişmiş arıtma tesisleri bile bu kaynakları temizlemede yetersiz kalır. Bu sebeple susuzluk sorununun çözümü için yeni su kaynaklarının aranmasından çok baraj havzalarının daha iyi korunması, atıkların ayrıştırılarak yeniden kullanılması, çöplerin kontrol tesislerinde toplanması gibi uygulamalara gidilmesi gerekir.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Çöp ve atıkların dönüştürülmesindeki başarısızlığın su kaynaklarını azalttığına
B) Baraj havzalarındaki yetersizliğin günümüz kentlerinin öncelikli sorunu olduğuna
C) Su kaynaklarının kirlenmesinin arıtma tesislerindeki yetersizlikten kaynaklandığına
D) Temiz su kaynaklarındaki azalmanın atık kontrolü uygulamalarını önemli kıldığına
E) Doğal su kaynaklarındaki kirlenmenin alternatif kaynak arayışlarını hızlandırdığına

10. “Bir ülkenin uygarlık düzeyi o ülkenin kâğıt tüketimi ile ölçülür.” diye bir söz hatırlıyorum. Bana göre bu düşünce artık geçerliliğini kaybetti. Çünkü bugün kitap yazmak ve yayımlamak kâğıt kullanmadan da mümkün. İleride ne olacağı bilinmez ama şimdilik basılı ve elektronik kitaplar varlığını birlikte devam ettiriyor.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Uygarlık üretme ve yayma aracı olan kâğıt, işlevini günümüzün teknolojik imkânlarıyla paylaşarak sürdürmektedir.
B) Uygarlığın önemli ögelerinden olan kâğıdın tüketimi ile üretimi arasındaki denge gelişmişlik göstergesidir.
C) Uygarlığın gelişimi ve yayılımı ile kâğıt tüketimini ilişkilendirmenin ne kadar doğru olduğu bugün açıkça görülmektedir.
D) Uygarlığı yalnız kâğıt üzerinden ölçmeye çalışmanın ne denli sığ bir düşünce olduğu yaygın olarak bilinmektedir.
E) Uygarlığın günümüzde ulaştığı nokta, elektronik kitap çağının kapılarını sonuna kadar açmaktadır.

11. Bu eser, insanın içine taş gibi oturan öykülerle dolu olmasıyla ayrı bir yere sahip. Çoğunda olaylar doğrudan anlatılmıyor; en çok da bu hâliyle öyküler, didaktik olmanın tuzağına düşmekten kurtuluyor. Yazarın öykülerindeki bazı noktaları kendince birleştiren okur, metne dâhil olarak yine kendince anlamlar üretiyor. Anlatılan öyküler içimizden birilerinin hikâyesi olduğundan okur, günün sonunda iç açıcı bir resimle karşılaşmıyor. Çünkü her öykü, toplumun bireye sık sık yaşattığı haksızlığa uğramışlık duygusunu okuruna hissettiriyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen öykülerin bir özelliği değildir?
A) Etkileyicilik
B) Yoruma açıklık
C) Yaşanmışlık
D)Farklılık
E) Yol göstericilik

12. Kurşun kalem yapan yaşlı bir adam, yaptığı kalemleri satıcıya vermek için kutuya koyarken içlerinden birini kenara ayırdı ve ona “Olabileceğin en iyi kalem olmak istiyorsan şu beş şeyi asla unutma!” diyerek şu öğütleri verdi:

  • Hayatta başarılı olmak için öncelikle kendini, seni kullanmayı bilen bir kişinin ellerine almasına izin vermelisin.
  •  Zaman zaman ucunu açacaklar ve bu sana acı verecek fakat daha iyi bir kalem olmak için buna katlanmalısın.
  • Yaptığın yanlışlara üzülme, yeniden yazma fırsatın olacak daima. Bu fırsatları kaçırma!
  • Seni sen yapan en önemli parçanın, içindeki kurşun olduğunu unutma!
  • Üzerinde dolaştığın her yüzeye kendine ait bir işaret bırakmalısın ve yazmaya devam etmelisin.

Bu parçada kurşun kalem ustasının kaleme verdiği öğütlere göre, kalemin başarı için sahip olması gereken özellikler arasında aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) Gerçekçi olmak
B) Sabırlı olmak
C) Umudunu korumak
D) Özünü hatırlamak
E) Özgün olmak

13. Edebiyatımızın unutulmaz eseri Hababam Sınıfı, dünün video izleyicisinden bugünün üç boyutlu sinema tutkunlarına, milyonların gönlünde taht kuralı 40 yılı geçiyor. Her zaman zevkle izlediğimiz, kahkahalar attığımız, içimizi ısıtan Hababam Sınıfı, hepimizden bir parça bulundurur. Filmin bu başarısında yazarı Rıfat Ilgaz kadar yönetmeni Ertem Eğilmez’in de rolü büyüktür. Belirtilmesi gereken bir husus da filmin hepimizin aşina olduğu müziğidir. Yavaş çalındığında insana hüzün, hızlı çalındığında coşku veren ve Hababam Sınıfı’nı zihnimize kazıyan müzik, Melih Kibar’ın bestesidir. Müzisyen bu eseriyle Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film Müziği Ödülü”nü almıştır.
Bu parçada Hababam Sınıfı’yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Başarısında nelerin etkili olduğuna
B) Seyircinin iç dünyasındaki tesirine
C) Türk sinemasında yarattığı etkilere
D) Edebî bir eserden sinemaya uyarlandığına
E) Farklı kuşaklara hitap ettiğine

14.       Gazeteci:
(I) —-
Uzman:
— Bütün enerji kaynaklarını hesaba kattığımızda enerji tüketiminin XIX. yüzyılın başından beri on kat arttığını görüyoruz. Bunda dünya nüfusunun artmaya devam etmesinin yanı sıra teknolojik ilerlemelerin de payı var. Ülkelerin farklı enerji kaynaklarını bir arada kullanmaya başladığını da söylemek lazım.
Gazeteci:
(II) —-
Uzman:
— Ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de petrol dünya genelinde tahtını bırakmış değil. Hatta II. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılına göre yıllık tüketiminin dört katına çıktığını biliyoruz. Petrol tüm dünyada kullanılan enerjinin üçte birini sağlamayı sürdürüyor. Onu sırasıyla kömür, gaz, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji izliyor.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A)        (I) Nüfus hareketliliğinin enerji gereksinimi ile ilişkisi nedir?
(II) Yenilenebilir enerji kullanımı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
B)        (I) Dünyadaki enerji kaynaklarının azalmasını nelere bağlıyorsunuz?
(II) Siz de petrolün birincil enerji kaynağı olduğunu mu düşünüyorsunuz?
C)         (I) Dünyada enerji tüketiminin nasıl bir seyir izlediğini düşünüyorsunuz?
(II) Gelecekte başlıca enerji kaynaklarının hangileri olacağını öngörüyorsunuz?
D)        (I) Teknolojinin yanı sıra enerji tüketiminde sizce neler etkili?
(II) Gelecekte petrole bağımlı olmaktan kurtulacak mıyız?
E)         (I) Günümüzde üretilen enerji, tüketim ihtiyacını karşılayabiliyor mu?
(II) Günümüz insanı hangi enerji kaynaklarını kullanmayı tercih ediyor?

15. – 16. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Gelenek ve inançlarımızda servi ağacı, insanın doğumdan ölüme kadar var olma çabasının bir sembolü olarak görülmüştür. Mevsimlerin zorlu şartlarına rağmen yeşilliğini hiç kaybetmemesi ve dayanıklı olması ile serviler, hayatı tasvir etmektedir. Gövdesi semaya dik bi şekilde uzandığı için de servinin doğruluğu temsil ettiğin inanılmaktadır. Onunla ilgili başka bir inanış da insana iyi şans getirdiği ve onu koruduğudur. Ayrıca serviler, eski Türk kültüründe bolluk ve bereketi simgeleyen “hayat ağacı” olarak da nitelendirilmiştir. Ağacın mevsim şartlarına rağmen hep yeşil kalması ise ölümsüzlüğü simgeler. Aynı zamanda minareyi andıran servi, Osmanl kültüründe de hayat ağacına benzetilmiş ve dallarına konmuş kuşların, hayatın içindeki canlıları temsil ettiği düşünülmüştür.

15. Bu parçaya göre servi ağacıyla ilgili inanışların ortaya çıkmasının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Diğer ağaçlara göre daha geniş bir alana yayılması
B) İnsan topluluklarının yaşamına fayda sağlaması
C) İnsanın fiziksel özellikleriyle benzerlik göstermesi
D) Kimi özelliklerinden dolayı ona sembolik bir değer atfedilmesi
E) Ömrünün uzunluk bakımından insan ömrüne denk

16. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Toplumun farklı katmanları tarafından benimsenen değerler kolayca yaygınlaşır.
B) Hayatı anlamlandırırken doğadaki varlıklardan ve onların özelliklerinden faydalanılır.
C) Hayatın zorluklarına karşı çıkabilmek için bazı kültürel ve toplumsal değerler üretilir.
D) Doğa olaylarını doğru yorumlayabilen toplumlar, yaşamı ve ölümü daha iyi anlayabilir.
E) Doğadaki nesnelere anlam yüklenirken geçmişten

17. – 18. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Eskiden güvenlik şirketleri, piyasadan ikinci el bilgisayar ve sabit diskleri toplar, bunlardan kurtardığı verilere ilişkin de raporlar yayımlardı. Bu raporlar bize “Siz bilgisayarınızdan özel bilgileri sildiğinizi sanıyorsunuz ama bu işi düzgün yapmazsanız sildiklerinize başkaları kolaylıkla ulaşabilir.” mesajını verirdi. Geçtiğimiz aylarda bir güvenlik şirketi, benzer konuda yeni bir çalışmayı akıllı cep telefonlarıyla gerçekleştirdi. Şirket, kullanılmış 20 telefonu piyasadan toplayarak veri kurtarma prosedürlerini uyguladı ve telefonlardan çıkan verileri değerlendirdi. Bu uygulamadan elde edilen sonuçlar şaşırtıcıydı. Şirket sadece 20 telefondan; yaklaşık 40 bin fotoğraf, 1000 İnternet arama geçmişi, 750 e-posta ve kısa mesaj hatta bir adet onaylanmış kredi kartı bilgisine ulaşıldığını raporladı.

17. Bu parçada söz edilen araştırmanın sonucundan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Teknoloji, yaptığımız işlemleri koruyabildiği ve ileriki aşamalarda tekrar kullanıma sunabildiği için kişilerin hayatına kolaylık getirebilir.
B) Farklı uygulama ve araştırmalarla desteklenmediği sürece teknolojinin gelişim hızının ne kadar şaşırtıcı olacağını görmek zaman gerektirir.
C) Elektronik cihazlardaki bilgiler silinmiş gibi görünse de başkalarının bu bilgilere erişebilme imkânının olması tehlike oluşturabilir.
D) Akıllı telefonlardaki kişisel veriler, suçluların yakalanmasında ve hangi suçların işlendiğinin belirlenmesinde yol gösterici olabilir.
E) Elektronik cihazlardaki verilerin silindikten sonra bile kurtarılmasına imkân veren teknoloji, bu cihazların üretim aşamasında kullanılabilir.

18. Bu parçada belirtilen eski ve yeni araştırmalar;
I.   incelenen teknolojik araçlar,
II.  çıkış noktaları,
III. ulaşılan sonuçlar
bakımından karşılaştırıldığında hangilerinin benzeştiği söylenebilir?
A) Yalnız I
B)Yalnız II
C)I ve III
D) II ve III
E)I, II ve III

19. – 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

1815 yılının nisan ayında Endonezya’daki Tambora Yanardağı’nda büyük bir patlama oldu. Yanardağın yakınındaki yerleşim bölgeleri volkanik külle kaplandı, atmosfere milyonlarca ton toz ve volkanik kül karıştı. Yanardağdan çıkan gazlar yoğunlaşarak aeorsol bulutları oluşturdu. Bu bulutlar yeryüzünün soğumasına neden oldu. Küresel sıcaklık düştü, iklimler geçici olarak değişti. 1816 yılında Kuzey Yarım Küre’nin büyük bölümünde sıcak bir yaz mevsimi yaşanmadı. Avrupa ve Kuzey Amerika’da soğuk havanın ekinleri tahrip etmesiyle başlayan kıtlık nedeniyle salgın hastalıklar baş gösterdi. Yeryüzündeki etkileri zamanla azalsa da patlama, edebiyat ve sanat dünyası üzerinde kalıcı izler bıraktı. Patlamanın edebiyat dünyasına kazandırdığı eserlerin başında ise Frankenstein adlı roman geliyordu.
1816 yazında İngiliz yazar Mary Shelley, bu doğa olayı yüzünden günlerce kapalı alanda yaşamak zorunda kaldı ve 1818’de yayımlanan ünlü korku romanını işte bu günlerde kaleme aldı.

19. Bu parçada Tambora Yanardağı’nın patlamasıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kültürel yaşama olan etkilerine
B) Bazı bölgelerde neden olduğu kuraklığa
C) Etkisinin hissedildiği coğrafi bölgelere
D) Dünyanın ısınması üzerindeki etkisine
E) Atmosferde yarattığı değişikliklere

20. Tambora Yanardağı patlaması sonrasında Mary Shelley’nin ünlü romanı Frankenstein’ı yazmasıyla aşağıdaki sözlerden hangisi ilişkilendirilebilir?
A) Dalgaların kıyıya sürüklediği çer çöp, ıssız adadaki kişi için hazine değerindedir.
B) Rüzgârın uğultusu sadece kulübesinin korunaklı duvarları arasındaki kişiye güzel gelir.
C) Bir çöl bedevisi için kum fırtınası, gündelik hayatın küçük cilvelerinden biridir.
D) Burada sel olup akan yağmurun hangi köydeki güle can suyu olduğunu bilemezsin.
E) Yangının küle çevirdiklerini, ne kadar zaman geçerse geçsin yeniden yeşertemezsin.

CEVAPLAR

1. A 11. E
2. D 12. A
3. A 13. C
4. C 14. B
5. A 15. D
6. E 16. B
7. E 17. C
8. E 18. D
9. D 19. B
10. A 20. D
]]>