1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Seyahat yazarı, gezdiği yerlerin tabiat güzelliklerinden, insanlarından söz eder.
B) En eski yazı türlerinden olan gezi yazılarının özellikleri çoktur.
C) Gezi yazıları, gezilen yerler hakkında önemli bilgiler verir.
D) Gezi yazılarında görülenlerin bir yorumu yapılır ve bununla bir sonuca varılır.
E) Bu yazarımız, edebiyatımıza gezi yazısı türünde mükemmel iki şaheser bırakmıştır.
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu başarı, onu daha da içine kapanık yapmıştı.
B) İnsan bazen bu türlü çabaların bir değerinin olmadığını düşünmek zorunda kalıyor.
C) Düştüğü durumdan onu kurtarabilmek için insan üstü bir çaba göstermek gerekiyor.
D) Öğrencilerin başarısız olmalarının sebeplerinden biri de planlı çalışmamalarındandır.
E) Hukuk öğrenimini Paris’te bitirmiş, avukat olmuştu.
3. Her iki sanatçı da sembolizmin etkisinde kalmış, nazım ve nesir alanında yapıtlar vermiş, şiirlerinde ağır bir dil kullanmışlardır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yüklemin çoğul kişiyle çekimlenmesi
B) Tamlayan eksikliği
C) Bir sözcüğün yanlış anlamda kullanılması
D) Eylemlerin çatı bakımından birbiriyle uyuşmaması
E) Aynı tümleci alamayan eylemlerin bir arada kullanılması
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Köşkün denize bakan balkonunda çocuklarla oturuyorduk.
B) Teklif, üyelere sunuldu ve oy çokluğuyla kabul edildi.
C) Kütüphane çalışması sırasında aldığım notlar, romanda kullandıklarımdan çoktu.
D) Bu konunun ülkemize getireceği fayda ve yararları düşünmek zorundayız.
E) Radyoda çalan tatlı müzik, beni gençlik yıllarıma götürmüştü.
5. (I) Eski Doğu dünyasının kültür dillerine çevrilmiş olan bu yapıt, Almanca, İngilizce ve Fransızca olarak da yayımlanmıştır. (II) Bu üç dilde çeşitli çevirileri bulunan yapıtı, ülkemizin yazın kültürü bakımından yararlı bulduğumdan, ben de Türkçeye çevirdim. (III) Birçok yerde yanıldığımı sezdiğimden, çeviriyi bitirdikten sonra eseri, profesör Landsberger’e göstermeyi uygun buldum. (IV) Özellikle Sümerce, Babilce ve Asurcadaki bilgisiyle tanınan ünlü profesörden, yanlışlarımı düzeltmesini rica ettim; o da hiç duraksamadan, ricamı kabul etti. (V) Landsberger, doğru çeviri yapabilmek amacıyla, özgün metinden hareketle yapıtı neredeyse yeni baştan çevirdi.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, nesnellik söz konusudur.
B) II. cümlede, değerlendirme yapılmıştır.
C) III. cümlede, yargı nedeniyle birlikte verilmiştir.
D) IV. cümlede, öneri anlamı vardır.
E) V. cümlede, çeviride benimsenen metot ortaya konmuştur.
6. Anadolu’da yaşamış pek çok uygarlığın kültürünün el sanatlarına yansıması ve Türklerin buraya yerleşmesinden sonra bu sanatların kaybolmaması, yeni bir sentezle varlığını sürdürmüş olması, —.
Bu cümlenin sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) el sanatlarımızın köklerinin çok eskilere dayandığını ve sosyo-kültürel zenginliğimizi gösterir
B) Türk el sanatları konusunda birçok araştırmacının yetişmesine katkı yapmıştır
C) insanoğlunun, var olduğundan beri el sanatlarıyla bir şekilde uğraşmış olduğunun kanıtıdır
D) Anadolu’nun birçok uygarlığa beşik olduğunun belgesidir
E) insanlarda tanınma ve beğenilme duygusunun her zaman olduğuna işaret eder
7. Bir sanatçı aynı konuda çok sayıda ürün ortaya koyamadığında sanat dünyasından silinir gider.
Bu cümlede, sanatçıların hangi özelliği belirtilmek istenmiştir?
A) Evrensel konuları ele alma
B) Yaratıcılık yönü güçlü olma
C) Yapıtlarıyla ders verme
D) Her düşünceye saygılı olma
E) Özgün yapıtlar vererek kalıcı olma
8. (I) Liptak, masalları, halk öykülerini ve efsaneleri yeniden işleyerek eserler vermiş bir sanatçıdır. (II) Ancak zamanla araştırmacı kişiliği, yazarlığının önüne geçmiştir. (III) Ansiklopedilerde ya da İnternette onun adı arandığında görülecektir ki isminin hemen önünde “araştırmacı” sıfatı yazmaktadır. (IV) Liptak, yıllarca bıkıp usanmadan, unutulmaya yüz tutmuş eski gelenek görenekleri, eski inanışları araştırıp derlemiştir. (V) Sanayinin gelişmesiyle tamamen ortadan kalkan, yöresel el dokumacılığı ve geleneksel ahşap işçiliği gibi değişik el sanatlarının bilinmesi için çok sayıda eser vermiştir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri, kendinden önceki cümlede belirtilenleri destekler niteliktedir?
A) II. ve III. B) II. ve V. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
9. Picasso, Stein’ın portresini kısa sürede bitirir. Stein: “Bu, ben miyim?” diye sorar. Picasso: “Madam, siz hiç doğanın aynası olan bir yapıt gördünüz mü?” yanıtını verir.
Picasso, bu sözüyle sanatçıların nasıl bir tutum içinde olduğunu belirtmek istemiştir?
A) Yaşam üzerine daha çok yazmışlardır.
B) Söyleyeceği her şeyi kendine özgü bir biçimde söylemişlerdir.
C) Gördüklerini olduğu gibi değil, olmasını istedikleri gibi betimlemişlerdir.
D) Anlattıklarının doğruluğuna başkalarını ikna edebilmişlerdir.
E) Kendilerini kopya etmekten kaçınmışlardır.
10. Bir insanın iç dünyası, dilinde kendisini açığa vurur.
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?
A) İçinden geçenleri açıkça söylemeyenler içten pazarlıklı kişilerdir.
B) Bir insanın konuşmasına bakılarak neler hissettiği anlaşılabilir.
C) İnsanın ruh hâlinin, dış görünüşüne etkisi vardır.
D) iç dünyası temiz olan insanlar, çevresindeki-lerle daha rahat iletişim kurarlar.
E) Bir insanın ruh güzelliği bilinmedikçe o insan tam olarak tanınamaz.
11. (I) 27 yıl önce “Nihal Atsız Armağanı” için bir yazı hazırladım. (II) “İnel Kağan mı? Yoksa İni İl Kağan mı?” başlığını taşıyan bu yazımda Göktürk İmparatorluğu’ndan bahsetmiştim. (III) Hocamız: “Biz bugün ‘Göktürk İmparatorluğu’ diyoruz. Bu ayrım, o devirde var mıydı, bilmiyoruz. Sen istersen ‘Göktürk İmparatorluğu’ deme, ‘Türk Kağanlığı’ de. Yanlışa düşmemiş olursun.” dedi. (IV) Araştırmalar gösteriyor ki Göktürklerde iktidarın değişmesi, aynı coğrafyada, aynı halk içerisinde olup bugün bir partinin seçimi kaybederek yerine bir başka partinin gelmesi gibidir. (V) Yani burada aslolan, halkın birliği ve bütünlüğüdür, onu yöneten boyların veya ailelerin değil.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “uyarı” söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
12. (I) İsveçli iki subay 1722’de arazide atla gezerlerken iki üç metrelik bir Yenisey dikili taşını görünce şaşırdılar. (II) Çünkü taştaki işaretler kendi İsveç harflerine benziyordu. (III) Askerler: “Bu harfler, bizim runlara benziyor.” dediler. (IV) İsveç harflerinin, işaretlerin adı “runa” olduğu için Göktürk harfleri veya işaretleri de “runik harf” olarak adlandırıldı. (V) Tabii ki 1722’de bunun Türkçe metinler olduğu da düşünülmedi. (VI) Thomsen, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının Çince yüzündeki metinlerden hareket ederek “Göktürk abece”sini çözdü.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sözü edilen askerlerin şaşırma gerekçesi dile getirilmiştir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
13. Her ne olursa olsun, ünlü aktör, dünya edebiyatında
I II
benzeri bulunmayan, bir oyunda rol almıştı ve bile, isteye bu
III IV
oyunun içinde yer almak, her aktör gibi onu da mutlu etme
V
ye yetecek bir şeydi.
Bu parçada numaralanmış virgüllerden hangileri yerinde kullanılmamıştır?
A) I. ve III. B) l. ve IV. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
14. Aşk bir kalbin içinde ağlıyor aşk
Sızım sızım sızlatıyor
Ellerinden kaçılmıyor
Virane ettin bıraktın aşk
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünlü düşmesi
C) Ünlü daralması
D) Ünsüz düşmesi
E) Ünsüz benzeşmesi
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce birer Latin dilidir.
B) Zamanın, insanoğlunun fiziğinde tahribat yapması doğal değil mi?
C) Dünya kılasiklerinin çoğunu okulumuzun kütüphanesinde bulabilirsiniz.
D) İstanbul Boğazı’ndan kılavuz almadan geçmek yasaktır.
E) Gölün görünümü bir kartpostalı andırıyordu.
16. (I) Babalar, otorite ve güçlerine rağmen “anne ve çocuklar” cephesinin karşısında, bence çoğu zaman yenik düşen ve yalnız adamlardır. (II) Anne ve çocuklar isterlerse evde babaya hareket alanı bırakmazlar. (III) Yaşamın bütün yükünü babalar omuzlar. (IV) Dışarıda bin türlü insanla uğraşır. (V) Belki günde bin kere kırılır, ruh fırtınaları yaşar, çözümsüz sorunlar içinde kıvranır. (VI) Bunları çoğu zaman sezdirmez bile ailesine.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
17. Tarihimizin ve edebiyatımızın en büyük dehalarından biri olan Fatih Sultan Mehmet’in Divan’ı ile ilgili bu yayınımızı değerlendirirken, şiir çevirisinden kaynaklanan bazı eksiklikleri göz önünde bulundurmak gerek. Eser, büyük sultanın devrini fikrî, edebî ve siyasi anlayışını ve kendini en iyi şekilde yansıtmaktadır. Fatih Sultan Mehmet’in Avnî mahlası ile yazdığı bu Divan’daki gazeller ve rubailer, diğer şiirler, sanat ve ifade üslupları açısından da şaşırtıcı bir zenginlik taşımaktadır. Bu bağlamda Fatih, devrinin şairlerinin şiirlerinden geri kalmayacak düzeyde şiirler söylemiştir.
Bu parçada Fatih Sultan Mehmet’in Divan’ı ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?
A) Yazıldığı dönem hakkında bilgi verdiğinden
B) Çevirisinde bazı eksikliklerinin bulunduğundan
C) Farklı nazım biçimleriyle yazılmış şiirler içerdiğinden
D) Şiirlerin sanatlı bir söyleyişle oluşturulduğundan
E) Şiirlerin hepsinin aruz ölçüsüyle yazıldığından
18. Okuduğum romanlarda anlatılan yerleri hep görmek istemiş ve ne yapıp edip oraları görmüşümdür. Paulo Coelho’nun “Veronika Ölmek istiyor” isimli romanını okuduktan sonra, sırf o mekânları görmek için Ljubljana’ya gitmiş ve romanın geçtiği meydanları, caddeleri, binaları ve o şehrin insanlarını fotoğraflamıştım. Orhan Pamuk’un “Kar” romanını okurken de bir kış günü, elimde fotoğraf makinesiyle Kars’a gitmeyi çok istedim. Uzun bir tren yolculuğundan sonra ulaştığım bu şehri, karış karış gezdim.
Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Okuduklarının etkisinde çabucak kaldığını
B) Romanlarda anlatılanların doğruluğuna pek inanmadığını
C) Okuduğu romanlarda geçen mekânları gezmek istediğini
D) Seyahat etmeyi çok sevdiğini
E) Yaşananların aynen anlatıldığı romanlardan daha çok hoşlandığını
19. Evet. Sanatçı yaşananı olduğu gibi yansıtmaz, yansıtamaz. O, yaşananları duygu evreninde zenginleştirir, ona kendinden bir şeyler katar. Yaşamdaki kişiler, roman kahramanı olduklarında tamamen değişmiş, farklı kişiler olmuşlardır. Sanatçıyı başarılı kılan da aslında budur.
Bu parça, aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir cevap olabilir?
A) Sanatçının başarısı gözlem gücünden mi kaynaklanır?
B) Sanat yapıtı, yaşamı yansıttığı ölçüde mi değer kazanır?
C) Sanatçı, eserini oluştururken okurun beklentilerini dikkate almalı mıdır?
D) Sanatçının başarısı, gerçekleri kendine göre değiştirerek yansıtmasına mı bağlıdır?
E) Sanatçıyı başarılı kılan, olaylara farklı açılardan bakması mıdır?
20. Bu çalışmada eski Türklerin üst düzey askerî idari unvanları arasında yer alan “bilge”, “ayguçı”, “çabış”, “buyruk” ve “yargan” sözcükleri incelenmiştir. Türkçe fiil köklerinden yapım ekleriyle türemiş olan bu unvanlar, kültür tarihi temelinde etimolojik (köken bilimi) açıdan ele alınmıştır. Unvanların oluşumunda görev alan fiil kökleri, ekleri ve ek-kök ilişkileri ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Eski Türk kültüründe birçok unvanın Latince, Grekçe veya Arapça gibi eski kültür dilleriyle ortak kavramlardan (bilmek, tahmin etmek, ön görmek, kehanette bulunmak, buyurmak vb.) türediği sonucu ortaya çıkmıştır.
Bu parçada sözü edilen çalışma ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?
A) Yazılma gerekçesinden
B) Yararlanılan kaynaklardan
C) Modern metodlarla oluşturulduğundan
D) Kullanılan terimlerin köklerinin araştırıldığından
E) Bazı sözcüklerin öz Türkçe oluşundan
21. Berna Moran, “Edebiyat Kuramları ve Eleştiri” ile “Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış” adlı kitaplarıyla Türkiye’de edebiyat kuramları konusundaki çalışmaların başlamasına ve nesnel eleştirinin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Moran’ın, daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde yer alan on bir makalesi, kendisiyle yapılan beş röportaj ve söyleşileri derlenerek “Edebiyat Üzerine” adıyla yayımlandı. Eserleri, adlarının çağrışımının ötesinde edebiyat dışındaki tarih, siyaset bilimi gibi alanlarla da ilgilenenlerin yararlanıp merakla okuyabileceği kitaplardır.
Bu parçada Berna Moran ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Edebiyat ile ilgili teoriler üzerinde çalıştığı
B) Genellikle roman eleştirisi yaptığı
C) Yansız eleştiriyi benimsediği
D) Değişik türlerde yazılar yazdığı
E) Farklı uğraşlar ile ilgilenenlere seslenen yapıtlar verdiği
22. Sinemaya bu proje ile adım attım ben. Bu, benim ilk filmim. Tiyatro sahnelerinde çok oynadım ama açık söylemek gerekirse beyaz perde çok farklı. Benim yaşım, bazılarına göre sinema için uygun değil, ama olsun. Bu film ile sinema seti gördüm ilk defa. Kendi sesimle oynadım, ezber yaparak çalıştım. Olumlu, olumsuz olaylar ve davranışlar da gördüm elbette. Birçok teknik bilgi öğrendim, pratiklik kazandım. İleride bu deneyimlerimden yararlanacağım elbette. Diyebilirim ki bu film, —.
Bu parçanın aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülmesi en uygundur?
A) yönetmenliğini yaptığım ilk film olarak benim sanat yaşamımda ayrı bir yer alacak
B) benim gibi küçük yaşlarda sinemaya atılanlara bu işi başarmak için örnek olacak
C) dublör kullanmadan film çekmenin zor olduğunu gösterdi bana
D) tiyatronun sinemadan daha zevkli bir uğraş olduğuna inandırdı beni
E) sinema oyunculuğu için çok şey kazandırdı bana
23. I. O gün öğleden sonra otelin toplantı salonunda toplayabilecekleri bütün adamları toplamışlar.
II. İçerdekiler, kendilerine katıldı sanarak savcıyı alkışlamışlar.
III. Kışkırtıcı konuşmalar olmuş, gece baskınları kararlaştırılmış toplantılarda.
IV. Derken hiç beklemedikleri bir şey olmuş.
V. Toplantının sonuna doğru, savcı, tek başına salona girmiş, ilerlemiş, ön sıraya oturmuş.
VI. Yine de iki yüzü ya bulmuşlar ya bulamamışlar.
Bu cümlelerle bir paragraf oluşturulmak istense uygun sıralama nasıl olmalıdır?
A) I – VI – III – IV – II
B) II – VI – III – IV – I
C) I – V – III IV – VI – II
D) I – II – III – V – IV – VI
E) I – VI – IV – III – V – II
24. Necati Cumalı, yalnız roman ve öyküleriyle değil, tiyatro türündeki eserleriyle de büyük başarı sağladı; oyunları en çok sahnelenen yazarlarımızdan biri oldu. Sanatçı, onlarda da kasaba gözlemlerinden, toplumu ilgilendiren ve kendisinin önemli saydığı olaylardan, özellikle kadını ezen Anadolu törelerinden söz etmiştir. “Oyunlar” başlığı altında cilt cilt toplayacağı bu eserler haklı bir beğeni ile izlenmiş ve alkışlanmıştır.
Bu parçada “Necati Cumalı” ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Eserlerinin beklenen ilgiyi gördüğüne
B) Birçok eserinin sahnelendiğine
C) Tiyatro dışındaki türlerde de başarılı olduğuna
D) Oyunlarında sosyal olaylara yer verdiğine
E) Bazı eserlerinin yayımlanmadığına
25. Arkadaşlarımdan biri Anadolu şehirlerinden birini anlatan oldukça güzel bir kitap yayımladı, ilk zamanlar pek alıcısı olmadı o kitabın. Aradan üç yıl geçti. Kitap bazı kütüphanelerde yerini aldı. Arkadaşıma kitabın akıbetini sorunca yüzünün güldüğünü, gözlerinin parladığını fark ettim. Kitabın satış rakamlarından dolayı sevinçli olduğunu anlattı bana. O zaman anladım ki özene bezene hazırlanmış, belli bir düzeyin üstündeki kitaplar, bazı zamanları bekler. Önemli olan, onların bir kere gün yüzüne çıkmış olmalarıdır. Günün birinde, ilgilisi mutlaka arayıp bulur onları.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nitelikli yapıtların mutlaka okur bulacağı
B) Bazı yetkin yapıtların yayımcılardan beklenen ilgiyi göremediği
C) Şehirlerle ilgili yapıtlar konusunda az sayıda eser yayımlandığı
D) Her yazınsal yapıtın geniş bir okur kitlesine seslenmesinin beklenemeyeceği
E) Bir yapıtın sanatsal değerini ancak okurların belirleyebileceği
26. Söylentilere dayanılarak Üsküp’teki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün Roma dönemlerine ait olabileceği görüşleri ileri sürülüyor. —. Çünkü arşiv belgelerine göre köprünün inşaatına 1444’te II. Murat döneminde başlanmış, köprü 1456’da Fatih Sultan Mehmet döneminde tamamlanmış. Üs-küp Şehir Anıtları Koruma Kurulu tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda köprünün tarihçesi ile ilgili Osmanlı arşiv belgelerinden hiç yararlanılmamış ve Türkiye’den de bilgi istenmemiş. Bu belgelerde, köprünün gerek inşaatı gerek onarımlarında gider ve gelirler ayrıntılı şekilde verilirken inşaatta hangi taş ocaklarından taş getirildiği dahi belirtiliyor.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Oysa sözde bilim adına ortaya atılan bu görüşlerin hiçbir bilimsel dayanağı yok
B) Onarım projesi adı altında köprünün Osmanlıya ait özellikleri yok ediliyor
C) Yeniden inşa edilmekte olan köprü, Balkanlardaki Osmanlı izlerini gün yüzüne çıkarıyor
D) Hatta köprünün asıl adının Fatih Sultan Mehmet Köprüsü değil, Taş Köprü olduğu iddia ediliyor
E) İddialar, sahte belgelerle kanıtlanmaya çalışılıyor
27. Havuzun yeşilimsi sularının kızıl yapraklarla örtülü olmasına bakılırsa mevsim galiba sonbahardı. Bu yaprakları seyrederken altlarında birkaç kırmızı balığın dolaştığını gördüm ve büyükannemin özene bezene hazırladığı ipekli entari ve yeni potinlerimle havuzun içinde yürüyüverdim. Etrafta bir çığlık koptu. Neye uğradığımı anlayamadan teyzem beni suyun içinden çıkarıp kucağına aldı, yukarı çıkardı. Bir yandan öpüp bir yandan azarlayarak üstümü değiştirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangilerinden yararlanılmıştır?
A) Açıklama – öyküleme
B) Tanımlama – betimleme
C) Betimleme – öyküleme
D) Öyküleme – tanımlama
E) Benzetme – karşılaştırma
28. Romanların, şehirlerin duvarlarını yıkan, onları kafeslerinden çıkarıp başka coğrafyalara ve başka coğrafyaların insanlarına sunan bir yanının olduğuna inanırım. Romanlar sayesinde bazı şehirler dünyaca tanır bir hâle gelir. Onun için bence romancılar, şehirler için büyük bir şanstır. Hele de uluslararası üne sahip bir romancının o şehri mekân eylemesinden daha büyük bir piyango vuramaz bir şehre. Örneğin S. Petersburg, Suç ve Ceza ile bir dünya kenti olmuş; Paris, ruhunu ‘Sefiller’de Victor Hugo’ya anlatmıştır, Hugo da bütün dünyaya…
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir şehri mekân olarak seçen romancıların eserlerinin daha çok okunduğu
B) Bazı şehirlerin dünyaca tanınmasında romanların etkili olduğu
C) Şehirlerin tanıtımının romanlar sayesinde daha kolay yapıldığı
D) Usta sanatçıların, yaşadıkları şehri romanlarında işlediği
E) Dünya kenti olmuş birçok şehrin, romana doğal güzelliği ile konu olduğu
29. Türk edebiyatı, Makedonya topraklarında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmeye başlamıştır. O dönemde Türkçe gazeteler ilk defa basılır, Devlet radyo ve televizyon kuruluşlarında Türkçe program yapılmaya başlanır. Tüm bu faaliyetlerin birikimi olarak Makedonya’da şiirler kaleme alınır. 1970li yıllarda ikinci nesil edebiyatçılar ortaya çıkar. Bu kuşak yazarlar “öz Türkçe” akımına uyarak yazdıkları eserlerde bu değişimin etkisi altında kalır.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Makedonya’daki edebiyatın gazete çevresinde geliştiğinden
B) Başka ulusların edebiyatlarının, Türkiye’deki sanat anlayışlarından etkilendiğinden
C) Türk edebiyatının, Makedonya’da özellikle 70’li yıllarda gelişme gösterdiğinden
D) Öz Türkçecilik anlayışının geniş bir sanatçı kitlesi tarafından benimsendiğinden
E) Makedonya’da Türk edebiyatının gelişiminden
30. Valiliklerin, il kültür müdürlüklerinin ve belediyelerin hatta kimi özel kuruluşların şehirlere ait kitaplar yayımlaması, şehirlerin kimliğinin korunmasına yardımcı oluyor. Akademisyenlerin şehirler üzerine kalem oynatmaya başlamaları ise söz konusu şehirler için hakikaten sevindirici bir gelişme. Tarihî yapıtların, bir şehrin adıyla özdeşleşen yapıların koruma altına alınması, şehir kimliğinin korunması konusunda yetersiz kalıyor. Çünkü şehirlerin kimlikleri, ancak yazıya geçirildiği takdirde geleceğe kalabiliyor.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Son zamanlarda değişik kuruluşların şehirlerle ilgili kitap yayımladığı
B) Bir şehri diğer şehirden ayıran özelliklerin herkesçe bilinmesi gerektiği
C) Şehirlerin kendine özgü özelliklerinin yazıya döküldüğünde unutulmayacağı
D) Şehirler üzerine yazı kaleme alan kişilerin akademisyen olması gerekmediği
E) Yaşadığı şehrin tarihini herkesin bilmesi gerektiği
31. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem geçişli bir fiildir?
A) Yolun başında bir adam belirdi.
B) Öğrenciler bu konuyu iyi anlamamış.
C) Yeni evine bir an önce yerleşmelisin.
D) Misafiriniz az önce uçaktan indi.
E) Hava kararmadan eve varmalıyız.
32. (I) Kitapla ilgili düşüncelerimi daha önce de ifade ettim. (II) Kitap benim için bilginin kaynağı veya bilgiyi ulaştırma aracıdır. (III) Ülkemizdeki kitap okuma oranları ile ilgili istatistikler pek fazla iç açıcı değil. (IV) Ülkemizde altı kişiden biri yılda bir kitap okuyor. (V) Önce çocuklara kitap sevdirme çalışması yapılmalıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisindeki altı çizili söz, ötekilerden farklı bir öğedir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
33. Etilerin başkenti Boğazköy’de ele geçen Gılgamış destanı eski doğu dünyasında yüzyıllarca tanınmış, her yerde yankılar uyandırmış, insanlığın ilk yazın örneklerinden biridir.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Birden fazla sıfat tamlaması vardır.
B) Bulunma durumu eki alan sözcükler belirteç görevindedir.
C) Zincirleme ad tamlaması kullanılmıştır.
D) Özne ve yüklemden oluşmuştur.
E) Yüklem ek eylemin geniş zamanıyla çekimlenmiştir.
34. Sizin gibi usta bir kalemle tanışacağım, aklımın ucundan bile geçmezdi.
Aşağıdakilerden hangisi yan cümleciğin görevi yönünden bu cümle ile özdeştir?
A) Makalede, düşünce olarak ele alınanlar, mutlaka ispatlanmalıdır.
B) Bu kitabın, eğitim-öğretim sezonuna yetişeceğini sanmıyorum.
C) Federasyon, yarışmalara katılmayacağını önceden bildirmişti.
D) Deney yapmaktan hoşlananları laboratuvarlara aldılar.
E) Öğrenciler her zaman kitap okumaya vakit bulamadıklarını söylerler.
35. Sarkacın bir ucunda ipek, bir ucunda kama Gidip geliyor ruhumla bedenim arasında Dünya ağlamakla suskunluk arasında Bir nefes, bir gülümseme kadar kısa
Yukarıdaki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birinci dizede, “bir” sözcükleri belgisiz sıfattır.
B) Birden fazla ilgeç kullanılmıştır.
C) “gülümseme” sözcüğü ad-eylemdir.
D) “suskunluk” sözcüğü ad takımının tamlayanıdır.
E) “geliyor” eyleminin kipi zaman bildirmektedir.
36. Türk edebiyatında takma isimler meselesi, yazar ve şair
I II
lerimizin eserlerinin eksiksiz bir şekilde ortaya konmasının
III IV
önünde büyük bir engel olarak durmaktadır.
V
Bu cümlede numaralanmış sözcüklerin hangisinde yapım eki yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
37. Aşağıdakilerin hangisinde, sanatçılara ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A) Halk şairleri, özellikle 18. yüzyıldan itibaren, divan şairlerinden etkilenerek divan şiirinin mazmunlarını kullanmışlardır, (başkasına benzeme)
B) Flaubert’in “Madam Bovary” adlı romanındaki Emma Bovary denen kız hiç yaşamadı; Madame Bovary kitabı ise sonsuza dek yaşayacak, (kalıcılık)
C) Bu yazar, okurlarını içinde bulunduğu dünyadan çıkarıyor, masallar dünyasının değişik evrenine götürüyor, (etkileyicilik)
D) Bu şair, gazellerinde anlatımda yapaylıktan kaçınmış, anlatmak istediklerini içten bir şekilde şiirlerine dökmüştür, (doğallık)
E) Divan edebiyatında İstanbul’u en güzel betimleyen şairlerden biridir Nedim, (özgün olma)
38. Bir aylık çalışmamın karşılığı olan üç yüz lira, o günler için hatırı sayılır bir para idi.
Bu cümle ve onu oluşturan sözcükler anlam bakımından incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Cümlede “elindeki ile yetinme” anlamı vardır.
B) “aylık” sözcüğü “birine, görevi karşılığı olarak veya geçimi için her ay ödenen para, maaş” anlamındadır.
C) “karşılık” sözcüğü, “bir şey için karşı tarafa verilen başka şey, bedel” anlamındadır.
D) “hatırı sayılır” sözü, “oldukça çok” anlamında kullanılmıştır.
E) “gün” sözcüğü, “zaman, sıra, belli bir dönem” anlamındadır.
39. Şimdiye kadar özellikle öykü türünde kalem oynatmış bu yazarın yeni kitabı “Hayatın Sessizliğinde” yi gördüğümde çok şaşırmış, yazarın yenilik arayışı içinde olduğunu düşünmüştüm. Zira yazar, şiirsel düz yazı ile okurlarının karşısına çıkıyordu. Kendisiyle yapılan bir söyleşide “Hayatın Sessizliğinde” için “O kitap, üslubumda bir dönemece işaret eder.” cümlesini okuyunca değerlendirmemin yanlış olmadığını anladım.
Bu parçada geçen “üslubunda bir dönemece işaret etmek” sözüyle söz konusu yazar ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her türde yazabileceğini ispat etmek
B) Farklı anlatım tekniklerini bir arada kullanmak
C) Aynı olayı farklı yazınsal türlerde anlatabilmek
D) Özgün olma çabası içinde olmak
E) Yazı tarzını değiştirdiğini göstermek
40. Aşağıdaki cümlelerden hangisi ayraç içinde verilen kavramla ilişkilendirilemez?
A) Genellikle aşk işlense de insanı ilgilendiren her şey manilerde ele alınabilir. (içerik)
B) Mani, halk şiirinde en küçük nazım birimidir, yedişer heceli dört dizeden oluşur. (biçim)
C) Halk edebiyatının en zengin bir türü olan türkülerin söyleyenleri genellikle belli değildir. (anonim)
D) Bu paragrafta yazar, önceki paragrafta ele aldığı konunun faklı bir yönüne değinmiş. (bakış açısı)
E) Bu şiirde ahenk, dize sonlarındaki eş görevli eklerle sağlanmıştır. (imge)
CEVAPLAR
|
1.E2.D 3.A 4.D 5.D 6.A 7.B 8.D 9.C 10.B |
11.C12.A 13.D 14.D 15.C 16.D 17.E 18.C 19.D 20.D |
21.B22.E 23.A 24.E 25.A 26.A 27.C 28.B 29.E 30.C |
31.B32.A 33.B 34.A 35.B 36.C 37.E 38.A 39.E 40.E |
]]>
1. (I) Dostoyevski’nin, Rus edebiyatının başyapıtlarından olan “Suç ve Ceza” adlı romanının, dünya klasikleri arasında önemli bir yeri vardır. (II) Roman kahramanı Raskolnikov, toplumsal çelişkiler yaşayan bir gençtir. (III) Yaşadığı bu çelişkiler, onu sonunda ahlaki bir sorgulama yapacağı bir cinayete iter. (IV) İşlediği cinayetten sonraki yaşamı mücadeleler ve vicdan azabıyla doludur. (V) Yaşamı, gerçek sevginin ne olduğunu bulduğu zaman tamamen değişir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle kurallı bir isim cümlesidir.
B) II. cümlede ekeylem kullanılmıştır.
C) III. cümlede birden çok eylemsiye yer verilmiştir.
D) IV. cümlede “ki” ilgi adılı olarak kullanılmıştır.
E) V. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
2. Biçimin fazlasıyla önemsenmesi sonucu Türk şiirinin içinin boşaltıldığı görüşü son zamanlarda sıklıkla gündemde. Bu durumun izlerini öykümüzde de görmek mümkün. Bazı yazarlarımız, “Ne anlatacağım?” sorusunu hiç sormuyor kendine, “Nasıl anlatacağım?” derdinde yalnızca. Böyle yazarları keyifle okursunuz. Ama şu soruyu sormaktan da kendinizi alamazsınız: “Güzel anlatıyor da ne anlatıyor bu yazar?”
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Öykülerin içeriğinin göz ardı edilmesinden
B) Öykücülerin şairlerden etkilenmesinden
C) Genç öykücülerin, ustaları örnek almamasından
D) Öykülerin anlatımında doğallığın kaybolmasından
E) Öykülerin bir plan yapılmadan yazılmasından
3. İnsanın kendisini keşfetmesinin pek çok yolu vardır. Yazı yazmak, bu yollardan biridir. Çünkü “Küp, içindekini sızdırır.” misali, insan kendi kalbindekileri aktarır yazılarına. —
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Bu yüzden, insanın kendisini tanıması için yazı yazması gerekir.
B) Dolayısıyla yazılanları okumak, onları yazan insanları tanımak demektir.
C) Düşünülen, hissedilen her şeyin yazıyla dile getirilmesi mümkün değildir.
D) Bu yüzden duygusal yazılar daha çok ilgi görür.
E) İçinden geçenleri yazıya geçirirken değiştiren sanatçı sayısı az değildir.
4. Geleneksel şiirimizi iliklerine kadar özümsemiş bir sanatçıdır. Yerel kaynaklardan devşirdiği çeşnileri yepyeni ambalajlarla okura sunmayı başarmıştır. Ancak yine de okurun, nitelikli anlatımının içinden süzülen derin anlamla yüklü özü keşfedebilmesi için ciddi bir emek sarf etmesi gerekiyor.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edilen sanatçının bir özelliği değildir?
A) Özgün bir bakış açısına sahip olma
B) Şiirlerinde günlük yaşamın ayrıntılarına yer verme
C) Anlamca yoğun dizeler oluşturma
D) Geçmiş şiir birikiminden beslenme
E) Yetkin bir söyleyişe sahip olma
5. Şiir, her türlü yoruma açık bir yapıda olduğu için böyle bir durumu birçok meslektaşım gibi ben de doğal karşılıyorum tabii ki. Şiirde biçim, içerik ve beğeni arayışlarının zamanla bildirilerle ortaya konulusu, şairlerin tartışmalara yol açacak sanatsal görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmesi, şiir alanında eleştiri türüne her zaman geniş bir alan kazandırmıştır. Yazınımızda olağandışı bir gelişme olmazsa bu durumun hızını kaybetmeden devam edeceğini düşünüyorum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A)Eleştirinin, günümüzde sanatsal niteliğini yitirdiği düşüncesine katılıyor musunuz?
B) Şiirlerinizin beğenilmemesi daha sonra yazacağınız şiirlerinizi etkiler mi?
C) Eleştirmenlerimizin, edebiyatımızın geleceği açısından ümit verici olduğunu düşünüyor musunuz?
D)Eleştirinin, yazınsal işlevini yeterince yerine getirdiğini söyleyebilir misiniz?
E) Günümüzdeki eleştiri yazılarının şiir üzerine yoğunlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
6. Bir zamanlar, İyonya’nın on iki önemli merkezinden birisi olan Foça, bugün İzmir’in ilçelerinden biri olarak hâlâ varlığını sürdürüyor. Ama daha çok, şirin bir tatil ve balıkçı kasabası görünümünde. Kurucuları dünyaya şehirciliği öğretmiş o görkemli kent, emekliliğe ayrılmış kendi halinde küçük bir yerleşim yeridir artık, ama hâlâ efsunlu, hâlâ güzeldir. Metropolün hay huyundan uzak ve sakin mekân arayanlar için ideal bir köşedir. Eski dokusu kaybolsa da bir bakıma yüzyılın olumlu olumsuz birçok getirişinden mahrum olması, onu diğer yerleşmelere göre daha el değmemiş kılıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Karşılaştırma yapma
B) Birinci kişili anlatımla oluşturulma
C) Betimleyici öğelerden yararlanma
D) Haber cümlelerine yer verme
E) Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme
7. (I) Polisiye romanlar, bir suçu aydınlatmak, onu işleyeni veya işleyenleri bulup ortaya koymak üzerine kurgulanmış yapıtlardır. (II) 19. yüzyılın ortalarına doğru yaygın bir roman türü niteliği kazanmış ve geniş kitlelere ulaşmıştır. (III) Polisiye roman denilince akla ilk gelen, Sherlock Holmes gibi kişilerin konu edinildiği dedektif romanlarıdır. (IV) Bu kahramanlar, bir bakıma sanatçının yapıtında okurlara gönderdiği elçiler gibidir. (V) Ayrıca bu romanlar, karışık olan kurgusunu biraz rahatlatmak için günlük konuşma diline yaslanan bir anlatım ve olabildiğince kısa cümleler içerir.
Polisiye romanlardan söz edilen bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, konusuna yönelik bir açıklama yapılmaktadır.
B) II. cümlede, bir saptama yapılmaktadır.
C) III. cümle tahmin niteliği taşımaktadır.
D)IV. cümlede, kahramanlarıyla ilgili bir benzetme yapılmaktadır.
E) V. cümlede, biçeminden söz edilmektedir.
8. Yazdığı her romanın dilini yeniden kuran, farklı anlatımıyla kendini farklı kılmasını bilen yazar, yapıtlarında genelde 17. yüzyıl Osmanlı döneminin İstanbul’unu anlatır. Edebiyat geleneğimizde çok sık rastladığımız bir anlatı değildir sanatçınınki. Bazen geleneksel öykülerin izlerini, bazen de günümüzün bilinen yaşam izlerini bulur okur onun satırlarında. Anlaşılır olmak uğruna seviyesini asla düşürmeyen yazar, romanlarında felsefe metinlerinden geniş alıntılara da yer verir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yapıtlarının özgün özellikler gösterdiğine
B) Kimi romanlarında geçmişi değiştirerek anlattığına
C) Yapıtlarında gelenekle günceli harmanladığına
D) Yapıtlarının yazınsal düzeyini koruduğuna
E) Yapıtlarını birbirinden farklı bir anlatımla oluşturduğuna
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Bu caddede karşıya geçerken üst geçidi kullanmanız gerekiyor.
B)Dil bilincinin, okul sıralarında kazandırılmasının önemini bir yazar olarak çok önemli buluyorum.
C)Evde ne zaman canım sıkılsa terasa hava almak için çıkarım.
D) Tarihsel olayları günümüzün koşullarına göre değerlendirmek yanlıştır.
E) İnsanların senin hakkında ne düşündüğünü bu denli önemsememelisin.
10. Otobiyografiler, bir kişinin kendi yaşamını kaleme alması şeklinde tanımlansa da olayların geçtiği dönemin ve toplumun izlenmesi, değerlendirilmesi açısından önemli kaynaklardır aynı zamanda. Yaşama ayna tutma olarak da değerlendirilebilecek olan bu yapıtları yazmaktan edebiyatçıların yanı sıra siyasetçiler, gazeteciler ve çeşitli sanat dallarında yapıt verenler de uzak durmamışlardır. Önemli ayrıntılarla bezenmiş yapıtlar olarak ortaya çıkan otobiyografiler, okura önemli deneyimlere tanık olma, kendi yaşamında da bunlardan yararlanma olanağı sunar.
Bu parçada otobiyografilerle ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?
A)Anlatılan dönemle ilgili bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği yapıtlar olduğuna
B) Değişik alanlardaki insanların da bu türde yapıt verdiğine
C)Okura, başkalarının tecrübelerinden yararlanma fırsatı verdiğine
D) Yazarının yaşamına ve yaşadığı döneme ışık tuttuğuna
E) Ancak yazma yeteneğine sahip kişilerce yazılabileceğine
11. Tren garları ( ) sevinç ve hüznün birlikte yaşandığı yerlerin başında gelir. Raylar da birbirinden asla kopamayanları () kavuşma ümidi taşıyanları temsil eder. Gidilecek yere varıncaya kadar yolcularına ( )”Emin ellerdesiniz.” der demir raylar. Vagonlardaki yolcular ( ) anlatılan ilginç hikâyelere tanıklık eder () keyifli bir yolculuk yapmanın tadını çıkarırlar.
Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getirilmelidir?
A) (,) (,) (:) (,) (;) B) (,) (,) (;) (,) (;)
C) (;) (;) (…) (,) (,) D) (,) (;) (;) (.) (…)
E) (,) (,) (:) (.) (,)
12. (I) Günümüzde edebiyat eleştirisinin yerini kitap tanıtım yazılarının alması nedeniyle kitaplar artık neredeyse sadece satış rakamlarıyla tartışılır oldu. (II) Üstelik kimi zaman bir kitabın çok satması, neredeyse edebiyata karşı işlenmiş bir suç gibi ele alınıyor ki, bu da birçok yazar için açık bir haksızlık oluşturuyor. (III) Oysa satış, ister çok ister az olsun, yapıtın yazın değerine ilişkin bir ipucu değildir. (IV) Edebiyat eleştirisini farklı pencerelerden sürdürecek eleştirmenler çoğalmadığı sürece, bu niteliksiz eleştiriler yazılmaya devam edecektir. (V) Kısacası, üretimin çok, eleştirinin az olduğu bir ortamda gelişiyor Türk romanı ve edebiyatı.
Günümüzde yazılan eleştirilerle ilgili bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)I. cümlede, yapıtların salt ticari yanlarıyla değerlendirildiğinden söz ediliyor.
B)II. cümlede, yapıtların çok satılmasının, bir olumsuzluk olarak algılanabildiğinden söz ediliyor.
C)III. cümlede, yapıtların çok satılmasının, niteliğini belirleyen bir ölçüt olamayacağından bahsediliyor.
D)IV. cümlede, eleştirilerin nesnel ölçütlerle ortaya konması gerektiği belirtiliyor.
E)V. cümlede, eleştiri yazılarının sayıca yetersiz olduğu belirtiliyor.
13. Okuma tutkusunu ve coşkusunu taşımayan bir yazarın okurları doyurması mümkün değildir. Okuma bildiklerimizin sağlam bir temele dayanmasını sağlar, anlattıklarımızda tutarsızlığa düşmemize engel olur. Ancak günümüzde bazı yazarlar bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarıyorlar, böyle olunca da yapıtlarındaki tutarsızlık okurları onlardan soğutuyor.
Bu parçada “bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarmak” sözüyle, sözü edilen yazarlarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlatım yönünden bir yetkinliğe ulaşamadıkları
B) Yapıtlarını oluştururken okurların isteklerini dikkate almadıkları
C) iyi bir birikim edinmeden yapıtlarını oluşturdukları
D) Yapıtlarında gerçek yaşamı göz ardı ettikleri
E) Yapıtlarını yayımlamada aceleci davrandıkları
14. (I) Edebiyatımızda özellikle son yıllarda deneme türünde yazılan yapıtların çoğaldığı, bir gerçektir. (II) Çeşitli yazınsal türlerde yapıt veren birçok şair ve yazarımız bazı düşüncelerini deneme biçiminde anlatmaya çalışmışlardır. (III) Düzyazımızın gelişmesine de büyük ölçüde hizmet eden bu yazıların önemli bir bölümü kitap haline getirilmiştir. (IV) Böylece okurların bu yazılara kolayca ulaşmaları sağlanmıştır. (V) Ayrıca deneme türü bu yolla kalıcı bir nitelik de kazanmıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede ekeylemli yükleme yer verilmiştir.
B) II. cümlede isim-fiil ve sıfat-fiile yer verilmiştir.
C) III. cümle kurallı, olumlu bir cümledir.
D) IV. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
E) V. cümledeki “kalıcı bir nitelik” sözü zarf tümleci görevinde kullanılmıştır.
15. —- Bir şiirde her sözcüğün ve imgenin bir işlevi vardır, bu öğeler metin içinde mutlaka bir bağ oluşturur. Romanla şiir arasındaki en önemli fark da budur. Romanda olay dışı pek çok öğeye yer verebilirsiniz, ancak şiir çok sıkı bir üslup denetimi ister. Kullanılan fazla bir sözcük veya imge şiirin sanat değerini alır götürür.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiirde gereksiz ayrıntıya ve söyleyişlere yer vermek şiirin başarısını gölgeler.
B) Şiirin üslubu ele aldığı konuya göre farklılık gösterir.
C) Şiir ve romanda biçim ile içeriğin uyumlu olması gerekir.
D) Şiir, romana göre daha çok çalışma gerektiren bir yazınsal türdür.
E) Şiirde söyleyiş daima anlatılanların önüne geçer.
16. Bu şiir topluluğuna bağlı şairler, şiirlerinde yalnızca karmaşık bir iç dünyası olan kentli bireyi ele almışlardır. Biçim ve özce önemli yenilikler ortaya koymuşlardır. Kendilerinden önceki şiirin birtakım verileri üzerine yeni bir şiir kurmuşlar ve geçmişin şiir serüveninden yararlanmayı ihmal etmemişlerdir. Şiirleri, içerik ve dil bakımından bazı aşırılıklar taşısa da 1960 sonrası şiirimize geniş biçem açılımları sağlamışlardır. Bugünkü şairlerimizin çoğunu etkilemiş ve şiirimize önemli bir renklilik getirmişlerdir.
Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Şiirlerinde belli bir kesimden insanları anlattıkları
B) Şiirlerinde toplumsal sorunlara yer verdikleri
C) Şiire yeni anlatım olanakları kazandırdıkları
D) Şiirleriyle yazınımıza zenginlik kattıkları
E) Kendilerinden önceki şiir birikiminden yararlandıkları
17. O tarihlerde bu dergide ülkemizin değişken kesimlerinden birçok genç kalemin şiirleri yayımlandı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “kalemin” yerine “yazarın” sözcüğü getirilerek
B) “değişken” yerine “değişik” sözcüğü getirilerek
C) “O tarihlerde” yerine “O yıllarda” sözü getirilerek
D) “birçok” yerine “bazı” sözcüğü getirilerek
E) “bu dergide” sözü cümleden çıkarılarak
18. Bir öğretmen düşünce ve duygularını ne denli içtenlikle ifade edilirse öğrencileri üzerinde o denli etkili olur.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A} Tamlayan eksikliği
B) Söz dizimi yanlışlığı
C) Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması
D) Dolaylı tümleç eksikliği
E) Çatı uyuşmazlığı
19. Amasya’nın girişindeki Ferhat Ve Şirin hikâyesine konu
I
olan su kanallarını görerek şehir merkezine varıyoruz.
II III
İlk önce, iki kat olarak düzenlenen Amasya Müzesi’ni
IV V
geziyoruz.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin yazımında bir yanlışlık yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdakilerin hangisinde, sanatçının romanlarına ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A)Kurguyu mükemmel bir biçimde oluşturan sanatçı gereksiz hiçbir ayrıntıya yer vermiyor. (Duru bir söyleyişe sahip olma)
B)Kullandığı sözcükler her kesimden insanın kolayca anlayabileceği bir niteliğe sahiptir. (Yalın bir dil kullanma)
C)Bütün insanları ilgilendiren ortak konuları öne çıkarması, sanatçının tüm dünyada ilgiyle takip edilmesini sağlıyor. (Evrenselliğe ulaşma)
D) Yaşamdan yola çıkan sanatçı adeta sokağın nabzını tutuyor. (Gerçekçi bir anlatım yolu kullanma)
E) Okurların beğenilerine sırt çevirmeyen sanatçı hem nitelikli hem de popüler olmayı başarıyor. ( Eleştirileri önemsememe)
21.Bir yazarın söyleyişte özgünlüğe ulaşması, herkesin kullandığı sözcüklere yeni çağrışımlar kazandırma ve yerleşmiş kalıplardan uzaklaşma ustalığıyla gerçekleşir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede anlatılmak istenen düşünceye anlamca en yakındır?
A) Sanatçının farklılığı güncel konulan anlatmasına bağlıdır.
B) Yoğun bir söyleyişe sahip olmayan yapıtlar okuru etkileyemez.
C)Yalın ve açık bir anlatımı yeğleyen sanatçılar, her dönemde okur bulur.
D)Bir yapıt, günlük konuşma diline yeni bir boyut getirdiği ölçüde farklılığı yakalamış olur.
E)Bir sanatçı hiç kimsenin anlatmadığı konulara değinirse kalıcılığı yakalar.
22. Bir sanatçının yazınsal gücünü istenilen kıvama getire
I
bilmesi, değişik çiçeklerden özler toplamasına bağlıdır.
II
Bunu yaparken düş evreninin sınırlarını genişletmeli.
III
olabildiğince kendini, yapıtın dışında tutmalıdır. Sanatçının,
IV
sanat dünyasında kesilmeyecek bir ses olarak kalması
V
bunları başarabildiği sürece mümkün olabilir.
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. söz: Yetkinliğe ulaşmak
B) II. söz: Farklı kaynaklardan beslenmek
C) III. söz: Yaşamsal gerçeklerden hareket etmek
D) IV. söz: Yapıtlarında kişiliğini gizlemek
E) V. söz: Kalıcılığa ulaşmak
23. Yer ve gök türkü çiçeğidir burada
Açıktır gönlüm yeni sevdalara
Bu dizelerde altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?
A) Dünyaya gözünü yumarsan yine
Bir avuç toprakta seni görürüm
B) Bir avuç ışıktı incecik yüzü
Gözleri geceler gibi derindi
C) Şekilden kesildi ruhun nasibi
Karıştı vücudum karanlıklara
D) Bahçemde süzülür giderdi bahar
Sabahının fecri vururken cama
E) Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanın, çamurlu sokağın
24. Çanakkale (I) dünyaya bir kere daha tek yürek olduğumuzu
(II) vatanımızın bir parçasını bile düşmana bırakmayacağımızı kanıtladığımız yerdir. Tarihimizin en şanlı zaferlerinden birini kazandığımız (III) binlerce şehit verdiğimiz yer… Üzerinden yüzyıllar geçse de (IV) asla unutmayacağımız (V) her göreni derinden etkileyen bir yer…
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine noktalama işareti konmasına gerek yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemler, farklı kişiler tarafından yapılmıştır?
A) Bu hafta sonu okuduğu romanı bitirdi, okuması için arkadaşına verdi.
B) Bugün öğretmenimiz derste trafik kurallarını anlattı, bize bazı fotoğraflar gösterdi.
C) Hava açınca parkta biraz dolaştı, sonra hastaneye geri döndü.
D) O, bazı yazılarını kitabından çıkardı, kitabını yayınevine o şekilde teslim etti.
E) Bir hafta içinde testleri çözdü, öğretmeni çözdüğü testleri sınavdan önce kontrol etti.
26. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “Bir konuyla sonuç alınamayacak bir biçimde uğraşıp durmak” anlamında bir deyim kullanılmıştır?
A)Bu yaz kampa gideceğimiz için tatilin gelmesini iple çekiyorduk.
B) Söylediklerinin yanlış olduğunu anlayınca renkten renge girdi.
C)Ona düşüncelerini asla kabul ettiremezsin, havanda su dövmeyi bırak artık.
D)Onun hakkında ileri geri konuşmanız doğru değil.
E)Adam istediğimiz belgeleri bir türlü vermiyor, işi yokuşa sürüyordu.
27. (I) Yazınımızda, üzerinde en az konuşulan, en az düşünce üretilen tür, hiç kuşkusuz öyküdür. (II) Bunu sadece öykünün genç bir yazınsal tür olmasına bağlamak geçerli bir neden olamaz. (III) Batıda çok eski bir tarihi geçmişe sahip olan öykünün bizde Batı’daki kadar yaygın olduğu söylenemez. (IV) Asıl neden öykü üzerine konuşmanın, daha fazla çaba, sabır ve birikim istemesidir. (V) Bu yüzden kimse öykü üzerine konuşmaya, yazmaya yanaşmıyor. (VI) Bunun sonucunda yazınımızda öykünün sorunlarına, kuramsal temellerine ilişkin araştırmalar oldukça sığ kalıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
28. Yasemin bazen buruk bir tebessümle, bazen de buğulu gözlerle maziyi hatırlatan bir hüzün çiçeğidir.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – özne – yüklem
C) Özne – yüklem
D) ilgeç tümleci – özne – nesne – yüklem
E) Nesne – özne – ilgeç tümleci – yüklem
29. (I) Yazınımızda olay öyküsü denilince aklımıza gelen ilk isim Ömer Seyfettin’dir. (II) O, öykülerinde daha çok, kıssadan hisse bağlamında değerlendirilebilecek özlü yaşam deneyimleri anlatır. (III) Çarpıcı, okurun merakını kamçılayan anlatımıyla da okuru kolayca metne bağlar. (IV) Onun öykülerinde son çok önemlidir. (V) Öykü boyunca mantık örgüleri birbirine eklenir ve çarpıcı bir sona ulaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle olumlu bir ad cümlesidir.
B) II. cümlede “daha” sözcüğü üstünlük belirtecidir.
C) III. cümle, yan cümlesi sıfat-fiille kurulan, kurallı bir eylem cümlesidir.
D) IV. cümlede işaret adılı kullanılmıştır.
E) V cümle bağlı bir cümledir.
30. Yazarın son romanı, uzun yıllara dayanan bir birikimden damıtılmış, üzerinde titizlikle çalışılmış bir yapıt. Yazar, ortaya koyduğu kurgusal yaşamla acıların, yalnızlıkların, sevinçlerin, mutlulukların; zamanları ve mekânları aşan bir olgu olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Böylece insanın eski ve yeni durumlarını yan yana getirerek, değişmez resme ulaşmaya çalışıyor.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtta anlatımdan çok içeriği öne çıkarmak
B) içerik yönüyle özgünlüğü yakalamak
C) Belli konularla ilgili bir dizi çalışma yapmak
D) Toplumları etkileyen kişilerin yaşamlarını anlatmak
E) insanın, her dönem var olan evrensel yönünü ortaya koymak
31. Sanatçının öykü birikimine bakıldığında az yazmanın, onun bilinçli bir seçimi olduğu saptaması yapılabilir. Yazarın, öykü evrenini zenginleştirmeyen çoğaltmacılığa, tekrarlara uzak durması, alkışlanacak bir yazarlık tavrı. Yazar öykü evrenini acele etmeden tuğla tuğla örerken hiçbir çürük tuğlayı kovmuyor öykünün yapısına.
Bu parçada altı çizili sözle, sözü edilen yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Şiirsel ve akıcı bir anlatıma sahip olduğu
B)Öykülerinde anlattığı konuların bir bütünlük taşıdığı
C)Öykü türüne katkı sağlayacak bir sanatçılığı benimsediği
D)Öykülerini yavaş ama niteliksiz hiçbir öğeye yer vermeden oluşturduğu
E)Sanatlı ve süslü bir anlatımı tercih ettiği
32. Yaşamın içinde yaşanan olayların mantığa uygun olup olmadığını pek sorgulamayız. Olmuşsa olmuştur, gözüyle bakarız yaşananlara. Ama iş bunları kaleme dökmeye gelince durum farklılaşır. Sanatçı, okuru sözlerine inandırmakla yükümlüdür. Bu yüzden sanat ürünü daha ölçülü olmak, gerçeğin ardından koşmak, gerçeğin bir kez olanından çok, her zaman ve her yerde yinelenecek olanını bulmak zorundadır.
Bu parçada savunulan düşünceyle aşağıdakiler-den hangisi anlamca çelişir?
A)Yazarlar, yapıtlarında konu edindiği olayların mantıklı bir çerçevede gelişmesini sağlamalıdır.
B)Sanatçı, yapıtında birtakım olayları anlatırken dış dünyanın gerçekleriyle çatışmaya girmemelidir.
C)Sanatçı, yapıtlarında yaşam gerçeklerinden uzaklaşmalı, okura, kendi kurduğu dünyaların kapılarını aralamalıdır.
D)Sanat yapıtlarında, gerçek yaşamda her zaman rastlanabilecek olaylara yer verilmelidir.
E)Okurda yaşanmışlık duygusu uyandırabilen yapıtlar başarıyı yakalamış demektir.
33. Sanatını halkın hizmetine sunan sanatçı, sanatı bir amacın aracı olarak görmüştür. Coşkusu kadar sanatını da halka açan yazar özentili üslupçuluğun karşısına, kendine özgü bir üslupla çıkmıştır. Ona göre sanat, varlık nedenini, belli bir amaca hizmette bulur. Bu amaç insanlığın ilerlemesidir. Yine sanatçıya düşen görev, gerçeği önemsiz durumdan kurtarmak ve harekete geçirmektir. Kendisi de bu göreve, olayların gülünç yanlarını yansıtan gerçekçi bir yolla girmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yapıtlarını toplumsal bir fayda gözeterek oluşturduğu
B) Yapıtlarında daha çok, yaşadıklarına yer verdiği
C) Gerçekleri mizah unsurlarıyla süsleyerek anlattığı
D) Yapıtlarını gerçekçiliği önemseyerek oluşturduğu
E) Yapıtlarının, anlatım yönüyle özgün bir nitelik taşıdığı
34. Bir şairin gerçek yaşamda, şiirlerinde çizdiği portrenin tam tersi bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşarız. Bu, sanatçıya olan bakışımızın yanlışlığındandır. Çünkü, okurken, dinlerken, seyrederken karşımızda yalnızca yapıt vardır, kalıcı olan tek şey de o olacaktır. Yapıt gerçekten değerliyse, yadsıyamayacağımız bir sanatsal özelliği içinde taşıyorsa, onun taşıdığı güzelliği bozacak her şeyi kafamızdan silmemiz gerekecektir. Bunu yapmamak, nice güzel şiirden, romandan, öyküden kendimizi yoksun bırakmak anlamına gelecektir.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Yaşam gerçekleri sanat yapıtında tüm çıplaklığıyla yansıtılamaz.
B) Nitelikli bir yapıt, daha ilk sayfalarda kendini belli eder.
C) Okur, bir yapıta değer biçerken sanatçının kişiliğini göz önüne almamalıdır.
D) Kimi sanatçılar, kişiliklerini yapıtlarına yansıtmaktan kaçınır.
E) Yapıtta önemli olan ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır.
35. Bu sarimiz, son yıllarda düzyazıya ağırlık vermesiyle şöhret buldu. Bunun yanında şiiriyle de göz kamaştırıyor. Bunu halk şiiri kalıplarına, söyleyişlerine bir yakınlığı olmasına değil, şiirlerini bambaşka bir söyleyişle yazmasına borçludur. Şiirini gereksiz öğelerden arındırırken şaşırtıcı bir yalınlığa ulaşıyor. Yunus’un, Karacaoğlan’ın bir özelliği olan bu yalınlığı, yine halk şiirimizde görülen ince bir yergiyle süslemeyi başarıyor. Döneminde geçerli olan edebi akımlara kapılmayıp kendi şiir anlayışına bağlı kalarak şiirler yazmaya devam ediyor.
Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yazın yaşamını bağımsız olarak sürdürdüğü
B) Şiirlerinde sade bir anlatımı tercih ettiği
C) Şiirlerinde eleştirel bir tavrın bulunduğu
D) Şiirlerinin, düzyazı türünün özelliklerini taşıdığı
E) Özgün bir üslupla şiirler yazdığı
36. Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlarım, demiş ve şöyle devam etmiş. Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa toplumda yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen toplum ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez, işte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Çünkü —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) bütün toplumsal değerlerin temelinde dil vardır
B) toplumun kültürel varlığı diline yansır
C) dil, toplumsal yaşamı bütünüyle yansıtamaz
D) dil, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır
E) dil, toplum içinde yaşayan bir varlıktır
37. (I) Karadeniz’de, doğanın güzelliği karşısında hayranlığını gizleyemez insan. (II) Her karışı yeşille bezeli, çimen ve çiçeklerle süslü bu coğrafyada kendinizden geçersiniz. (III) Ağaçlar gövdelerindeki sarmaşıklarla bir bütündür, göğe uzattıkları kollarıyla masmavi gökyüzünü kucaklarlar adeta. (IV) Yemyeşil ormanlarda daldan dala seken kuşların cıvıltıları, çağlayanların şırıltılarına karışır. (V) Burada binlerce yıldır, doğa kendi bestesini kendi yapar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtmaktadır.
B) II. cümlede, betimleyici öğelere yer verilmiştir.
C) III. cümlede, kişileştirme yapılmıştır.
D) IV. cümlede, birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.
E) V. cümlede, bir varsayım yer almaktadır.
38. (I) Sadece kendisi için günlük tutan bir sanatçı, günlüğünü yayımlarsa kendini ele vermekten başka ne yapmış olur? (II) Günlükler, insanın içinin fotoğraflarıdır. (III) Kimseye açılamayan duygular, bir defterin “emin” sayfalarına dökülür. (IV) İtiraflar, düş kırıklıkları, günah çıkarmalar, sevinçler… (V) Günlük ile anı arasındaki en önemli fark, günlüğün günü gününe kaleme alınmasıdır. (VI) Bir de günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak yakın çevresindekileri anlattığı halde; anı yazarları başkalarını da anlatabilir.
Bu parça ikiye ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
39. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, çoğul eki almadığı halde birden çok varlığı karşılayan bir sözcük yoktur?
A) Başkan, toplanan paralarla okulumuzun yaza doğru boyanacağını söyledi.
B) Şiir yarışmasında görev alacak jüriyi okul müdürümüz belirleyecek.
C) Sitemizin yöneticisi, birkaç gün sonra toplantı yapılacağını söyledi.
D) Bu dergi, genç yazarlardan oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmış.
E) Bu heyet, bayram boyunca trafiğin aksamaması için alınacak tedbirleri görüşecek.
40. Genç sanatçılar, yüzyıllarca unutulmak istemiyorlarsa geniş bir okur kitlesine seslenmeyi hedeflemelidirler.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) “istemiyorlarsa” sözcüğü, şimdiki zamanın şartı biçiminde çekimlenmiş bir eylemdir.
B) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
C) Olumlu bir eylem cümlesidir.
D) “geniş” sözcüğü bir ad takımını nitelemektedir.
E) Yüklemi, geçişsiz bir eylemdir.
CEVAPLAR
| 1 |
– |
D | 9 |
– |
B | 17 |
– |
B | 25 |
– |
E | 33 |
– |
B |
| 2 |
– |
A | 10 |
– |
E | 18 |
– |
E | 26 |
– |
C | 34 |
– |
C |
| 3 |
– |
A | 11 |
– |
A | 19 |
– |
A | 27 |
– |
B | 35 |
– |
D |
| 4 |
– |
B | 12 |
– |
D | 20 |
– |
E | 28 |
– |
C | 36 |
– |
A |
| 5 |
– |
E | 13 |
– |
C | 21 |
– |
D | 29 |
– |
D | 37 |
– |
E |
| 6 |
– |
B | 14 |
– |
E | 22 |
– |
C | 30 |
– |
E | 38 |
– |
D |
| 7 |
– |
C | 15 |
– |
A | 23 |
– |
C | 31 |
– |
D | 39 |
– |
A |
| 8 |
– |
B | 16 |
– |
B | 24 |
– |
D | 32 |
– |
C | 40 |
– |
E |
]]>