Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
tyt türkçe testleri – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Fri, 30 Apr 2021 18:29:20 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png tyt türkçe testleri – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Cümle Türleri / Çeşitleri-10 ( Test Çöz Online) https://dersimizedebiyat.org/cumle-turleri-cesitleri-10-test-coz-online.html Mon, 25 Jan 2021 16:52:59 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=126101 Cümle Türleri / Çeşitleri-10 ile ilgili bu bölümde sizler için 17 tane soru Online Test hazırladık. Başarılar  Dileriz.

Cümle Türleri / Çeşitleri-10

Tebrikler - Cümle Türleri / Çeşitleri-10 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.

Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.

Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%


Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde isim-fiille kurulan bir yan cümlecik nesne görevindedir?

A) Televizyon, yurdumun insanlarına yarar getirmekten çok zarar vermiştir.

B) İnsanlarımız iyi program, kötü program ayrımı yapmadan her şeyi izliyorlar.

C) İletişim araçlarına kimsenin bir şey diyeceği yok.

D) Televizyon izlemeyi vazgeçilmez bir gereklilik olarak görmeyelim.

E) Gençlerimizi bilimsel ya da kültürel programları izlemeye teşvik etmeliyiz.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapıca basittir?

A) Roma'nın adını mutlaka duymuşsunuzdur tarih kitaplarından.

B) Eski zamanların soluk alıp verdiği bir kesittir Roma.

C) Sarayın salonuna dünyanın sonunu betimleyen el emeği bir fresk yapılmış.

D) Buranın eski çağdan günümüze birçok sanat yapıtını barındırdığını söylemeliyim.

E) Sayılamayacak kadar çok çeşme var bugün Roma'da.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde yan cümlecik kullanılmamıştır?

A) Çocuklar çevrelerinde bulunan kişilerin dilleriyle konuşmaya başlarlar.

B) Konuşmayı hepimiz duyduğumuz sesleri taklit ederek öğrendik.

C) Çocuklardan ancak bir bölümü yaşamları boyunca sözlü anlatım güçlerini geliştirebilirler.

D) İnsan zamanla, durumlara ve konulara göre etkili konuşabilmeyi öğrenir.

E) İyi bir koşmanın, başarıyı hazırlayan etkenlerden biri olduğunu bilmeliyiz.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

Yol boyu kavak ağaçları. Köprü ve yokuş yukarı dar bir sokak. Sokağın bitiminde bir kedi gördüm. Yıkık bahçe duvarından duta tırmandı, oradan da çatıya atladı. Baktım, baca tütüyor. Kül rengi yoğun bir duman, rüzgarda savruluyordu. Bu dumanın arasında kayboluverdi kedi.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?

A) Sıralı cümle      

B)  Bileşik cümle

C) Eksiltili cümle

D)  Devrik cümle

E) Kurallı cümle

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

Herhangi bir nedenle söylenmiş cümlelere ses tonumuzla duygu değerleri katabiliriz.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yan cümlecik bu cümledeki göreviyle kullanılmıştır?

A) Bir konuşma yapmak zorunda kaldığımda yazdığım bir yazıyı çıkarıp okurdum.

B) Sıkıcı bir şeyi dinleyenler kadar okuyan da sıkıntıdan patlar.

C) Kaç kez atladığım oldu okuduğum yazının bölümlerini.

D) Öğretmenimizin derste şiir okuyuşuna hayran kalırdık.

E) Şiir yazmak kadar, yazılan şiiri iyi okumak da önemlidir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapıca diğerlerinden farklıdır?

A) Kalabalık bir kent değil burası.

B) Her gün buraya geliyorum ben.

C) Birden karşıma bir meydan çıkıyor.

D) Meydanı bulmakta hep güçlük çekiyorum.

E) Dar sokakları hep birbirine karıştırıyorum.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

Aşağıdakilerden hangisi bileşik bir cümle değildir?

A) Yandı bir başka iniltiyle bu akşam baykuş

B) Geçti enginden akıp ince, kızıl bir yelken

C) Pembe vadiye inerken deli rüzgâr uyandı

D) Ta uzaklarda içinden yanarak coştu kaval

E) Ah bu akşam bu yanış, gurbeti anlattı bana

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

Çekimli fiiller yüklemin bir öğesi durumunda bulunarak yan cümlecik görevinde kullanılabilir.

Aşağıdakilerin hangisinde buna örnek gösterilebilecek bir kullanım görülmektedir?

A) Güneş geceleri kaybolur, gündüzleri bulutla örtülür.

B) Ne gece ne gündüz onun ışığını karartamaz.

C) Ülkemizin üstüne korkunç, karanlık bir gece çökmüştü.

D) Senin hava düzelir sözünden dolayı ceket giymemiştim.

E) Yağmur başlamadan önce kendimizi korunaklı bir yere atmalıyız.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

(I) Yağmur nihayet geldi. (II) Ruhumuza da iyi gelir belki, iyilik gelir. (III) Yağmur yazıya da iyi gelir mi? (IV)Ruha deli yağmurlar gerekir. (V) Bu yağmuru elime yüzüme bulaştırmalıyım.

Bu parça ki numaralanmış cümlelerin hangisi yapıca ötekilerden farklıdır?

A) I.       B)II.      C) III.      D) IV.        E)V.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

Sıralı cümlelerde özneler, tümleçler ya da her ikisi ortak olabilir."

Aşağıdaki sıralı cümlelerin hangisinde bunu örneklendiren bir kullanım vardır?

A) Dost başa düşman ayağa bakar.

B) Ne verirsen elinle, o gider seninle.

C) İşten artmaz, dişten artar.

D) Bal bal demekle dil tatlanmaz.

E) Ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

Tarihe baktığımızda, ilk günden bugüne süregelen toplumsal savaşımların, günümüzdeki bunalımların temelini oluşturan çok çeşitli nedenleri arasında konuşabilme hakkı isteği, özlemi ile konuşturmama baskısı arasındaki zıtlığın da önemli bir etmen olduğunu görüyoruz.

Bu cümlede kaç yan cümlecik vardır?

A)4              B)5        C) 6          D) 7           E) 8

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

Aşağıdaki dizelerin hangisi yüklemine göre diğerlerinden farklıdır?

A) Sarsıldı uzakta saat sesleri

B) Önümde canlandı bütün bir senem

C) Sonsuz bir hicrandı bütün nasibi

D) Hatırlattı bana sisli göklerden

E) Düşündüm senenin son gecesini

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

Aşağıdakilerden hangisi eksiltili cümle durumundadır?

A) Öyle ya, değirmende ağartmamıştı bu sakalı

B) Düşmekle bitmeyen bir dipsiz uçurum açılmıştı önünde

C) Biliyordu ya bilmezden geliyordu işte

D) Bin bir haşarat, börtü böcek can derdindeydi

E) Uzakta bir satıcı yahut bir çocuk sesi

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde yan cümlecik zarf tümleci görevindedir?

A) Neleri, nasıl yazdığımdan habersiz bir topluluk önünde konuşmak büsbütün güç.

B) Kendimi, böyle bir baskıyı beklemediğimden, budanmış gibi hissediyorum.

C) Beni bugüne getiren yazarlığımdır, başkalarının yardımı değil.

D) Onu ben geleceği parlak bir yazar olarak gördüğümü söylemiştim.

E) Ben bu toplantıda aydın kişiler arasında bulunduğuma inanıyorum.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

Aşağıdaki cümlelerden hangisi yapı bakımından farklıdır?

A) Atına bakan, ardına bakmaz.

B)  Gün doğmadan, neler doğar.

C) Gün geçer, ömür tükenir.

D) Irmaktan geçerken at değiştirilmez.

E) Denize düşen yılana sarılır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde yan cümlecik özne görevindedir?

A) Ses ile kişilik arasında yakın ilişki bulunduğu herkesçe biliniyor.

B) Kendini görmeden sesini işittiğimiz bir insanı rahatça tanıyabiliriz.

C) Konuşanın sesine göre yaşını bile tahmin edebiliriz.

D) Eğitimsiz insanların sesi, hoşa gitmeyen bir nitelik gösterir.

E) Bir insanın karakteri ses tonuna bakılarak anlaşılabilir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

Aşağıdaki cümlelerin hangisi öznesi ortak bir sıralı cümledir?

A) Geç oldu, bir an önce eve gidelim.

B) Rüzgâr çıktı, ortalığa bir serinlik yayıldı.

C) Çiçekleri severim, onlar sevginin simgesidir.

D) Yaz geldi, artık tatil zamanıdır.

E) Bahçeye çıktı, ağaçların altına oturdu.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
17 tamamladınız.
]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 23 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-23.html Sat, 11 Jan 2014 19:54:33 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8779 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 23 

1.             Yitik bir ezgisin sadece

Tüketilmiş ve düşmüş gözden

Düşlerinde bir çocuk hıçkırır

Pencere önünde beklerken

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdaki terden hangisi yanlıştır?

A)  Bağ-fi ile yer verilmiştir

B)  Ad takımı vardır.

C)  “hıçkırır” sözcüğü ekeylemin geniş zamanıyla çekimlenmiştir.

D)  “sadece” sözcüğü ilgeç görevinde kullanılmıştır.

E)  “Düşlerinde” sözcüğü iyelik eki almıştır.

 

2.     Türkçede “-lık, (-lik,-luk,-lük)” eki, aitlik anlamı veren sı­fatlar da yapar.”

Aşağıdakilerin hangisinde buna örnek oluşturan bir kullanım görülmektedir?

A) Masanın  üzerindeki tuzluğu arkadaşıma verdim.

B) Doktorluk çok tercih edilen mesleklerin başında gelir.

C)Çocukluğunda bu bahçede arkadaşlarıyla topaç

D) Mevsimlik işçiler neşe içinde pamukları topluyor.

E) Kendisine yapılan iyiliği hiçbir zaman unutmayacağını söyledi.

 


3. Ayvalık tam bir sahil şehridir ( ) Buradan birçok ada sey­redilebilir ( ) Tavuk Adası, Karaada, Lale Adası, Cunda Adası, Midilli Adası ( ) Böyle bir manzarayı tatlı bir rüzgârın esintisiyle kim seyretmek istemez ki ( )

Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (…) (:) (…) (.)                                    B) (:) (.) (,) (?)

C) (.) (:) (…) (?)                                      D) (!) (,) (…) (…)

E) (:) (,) (…) (?)

4. Aşağıdakilerin hangisinde sanatçıya ilişkin açıkla­mayla ayraç içinde verilen özellik birbiriyle uyuş­mamaktadır?

A)Zihinlerde çağrışımlar, hisler, izlenimler ya da sem­bolik anlamlar uyandırma bu şairimizin genel özel­liğidir. (imgesel söyleyiş)

B)Usta öykücü, en az sözcükle en çok şeyi anlatma il­kesine bağlı kalarak okuyucuyu yormayan bir anla­tıma ulaşıyor. (anlamsal yoğunluk)

C) Bu sanatçı, modern romancılığımızda alışılmışın öte­sinde kurgusuyla dikkat çekiyor, (sıra dışılık)

D) Bu şair, yapıt ortaya koyduğu çağdan günümüze ka­dar değerinden bir şey kaybetmeyip suyun üstünde kalmayı başarmıştır. (kalıcılık)

E)  Eleştirilerini gölgeleyebilecek ifadelere yer vermez, yan tutmamaya dikkat ederdi. (öznellik)

 

5. Burası engin göklerin memleketidir. İçten gelen bir tür­küyü kapıp koyuverin, uzaklaştıkça türkü gökte mas­mavi olur Halikarnassos’ta. Hele ufuktan gülümseyen bir ay çıkıversin ortaya her yer bir peri masalına döner. Kıyı boyu, zümrüt fıskiyeler gibi hurmaların arasındaki küçük lokantalarla noktalanmıştır. Denizinde mitolojik suratlı orfoz balıkları, renk renk skarosları… Dağlarında her biri rengi, tadı, kokusu farklı meyve veren portakal ağaçları yükselir. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanma­yan buhur ormanları buradadır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Tahmin anlamı taşıyan sözlere yer verilmiştir.

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Üçüncü kişili anlatımla oluşturulmuştur,

D)  Eksiltili cümle kullanılmıştır.

E)  Benzetme yapılmıştır.

 

6. Yazmaya yeni başlayan her insan, işin zorluğunu za­manla anlar. Ancak birçok genç sanatçının önce ken­dini ortaya koyma, takdir edilme, ünlü olma gibi bek­lentileri de vardır. Halbuki, bir sanatçı ünlü olmakla ün­lü olmamayı aynı şey kabul ettiği zaman gerçek sanat­çı niteliği kazanabilir. Önemli olan, özgür çalışmalarını yılmadan sürdürmesidir. Nasıl olsa okur gerçek sanat­çıyı bulur ve onu hak ettiği yere getirir.

Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Okurların beklentisine göre yapıt üretmenin bir sa­natçı için amaç olmaması gerektiği

B)Edebiyat dünyasında kalıcı olmanın başarılı bir an­latıma sahip olmakla mümkün olacağı

C)Beklenti içinde olmadan her sonucu kabullenerek çalışmalarını sürdürenlerin yetkin sanatçı olacağı

D)Sanatta bireysel bakış açılarının sanatçıyı yanlış yorumlara itebileceği

E) Var olan yazınsal birikimden yararlanabilen sanat­çıların günün birinde mutlaka hak ettiği değeri gö­receği

 

7. (I) Oyun yazmaya başlamam hemen her yazar gibi bende de çevreden gelen etkilerin sonucudur. (II) Bu etkiler yaşadığım dünyanın, içinde bulunduğum toplu­mun aile koşulları, sorunları, çelişkileriyle yakından il­gilidir. (III) Bu sorunların ortaya çıkardığı engeller kar­şısında bende insan ve insan ilişkilerine ilişkin bir du­yarlık oluştu. (IV) Tiyatro yazarı, içinde bulunduğu ko­şullara karşı çıkan, yenilikten yana olan daha iyi bir dünyaya özlem duyan insandır. (V) Değişmesini düş­lediği haksızlıkları, kötülükleri sergileyip bu koşullarda yaşayan insanları oyununda yansıtırken onun çabası hep değişimden yana olur. (VI) O, belli kalıplara hap-solmayı kendisi için yerinde saymak olarak görür.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragraf hangi cümleyle başlar?

A) I              B)III                    C) IV.            D) V.            E) VI.

 

8. Bir romanı ya da öyküyü kurgularken  tekbir yörüngede dolaşıp durmayı sevmiyorum. Gördüklerim, okudukla­rım, aklıma nerden geldiğini bilmediklerim, hatta rüya­larıma girenler bile ilk kıvılcımı  oluşturabilir. Sonrası o kı­vılcımın üstüne yürümektir. Özenli bir dil, sağlam bir kurgu, akıcı bir arıtalım ve elbette yazının kendine özgü şaşırtmacaları… Bunları  cebimde gezdirmeyi seviyo­rum. Yürüdükçe işin içine algılar, akıl yürütmeler, belle­ğin yardımları  ve imgeler giriyor ve kendiliğinden orta­ya çıkan formül, yapıtımın kimyasını ele veriyor.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Yapıtlarınızı kurgularken uyguladığınız özel bir yön­teminiz var mı?

B)Romanların kurgusuyla öykünün kurgusu arasında­ki farklar nelerdir?

C) Gerçekçi bir anlatımın yapıtlarınızın başarısını artır­dığını söyleyebilir misiniz?

D)Öykü yazan genç sanatçılara ne gibi önerilerde bu­lunursunuz?

E)Sıradan konulardan şaheserler ortaya çıkarabilece­ğiniz doğru mu?

 

9. (I) Kampın gölgeliğinden çıkmış, yolun ince kumları üzerinde, mutluluğumuzu köpürten güneşe doğru güç­lükle ilerliyorduk. (II) Kumlu yolun kenarındaki çalılar sıktı, ardında insanı kendine çağıran, yemyeşil tepeler yükseliyordu. (III) Yol boyunca, batıya doğru yol alan in­sanlara rastlıyorduk. (IV) Bazıları, yeni kamp malzeme­leri taşıyordu. (V) Kadınlar, sırtlarında kap kaçakla yürü­yordu.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde yazar, betimlemeye kendi yorumunu da katmıştır?

A) I. ve II.                               B)I. ve III.                         C) II. ve V.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

  

10.    (I) Teknede eski Halfeti’nin mükemmel manzarasına bakarak ilerledik.(II)Yol boyunca suyun üzerinde uçuşan yabani kuşları ve çevremizi kuşatan dik yamaçları hayranlıkla seyrettik. (III) Yarım saatlik

yolculuk sonra­sında Rumkale’ye vardık. (IV) Rumkale’ye tırmanıp ka­le içindeki harabeleri inceledik. (V) Yüzümüze çarpan taze rüzgârın eşliğinde Fırat’ın görkemini seyrettik.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi ya­pısı yönüyle ötekilerden farklıdır?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV             E) V.

11. Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili söz ile ayraç içinde verilen açıklaması birbiriyle uyuşmamaktadır?

A) Eleştiri kitabında kılı kırk yaran bir tutumla yazılar kaleme aldığı görülüyor.(özentili ve ayrıntılı)

B)Sanatçı son yapıtında eğitim sorunları bilinçli bir biçimde işliyor. (seviyeli)
C)
Romanında trajik sonuçlara rağmen her şey komik bir zemin üzerinde gelişiyor.(acıklı)                                                                                                D)Yapılan eleştiriler ironik tarzdaki cümleler şairin edebiyat görüşünü yansıtıyor. (alaysamalı yergi)
E)Okurların peşinden gidip kendini sınırlayan yazarlar yapıtlarını itibarsızlaştırmayı göze almış olurlar. (beğenisiz hale getirme)

12. (I) Sanatçı, bu öykülerinde okuru, psikolojik özellikleri ağır basan tahlillerin içinde düşüncelere sevk ediyor. (II) İçinde yaşanılan çevrenin, iklimin insan ruhuna olan etkisini bir bilim adamı analiziyle sunuyor. (III) Psikana­liz yöntemin uygulandığı öykülerde yer yer terimsel ifa­delerle de karşılaşıyoruz. (IV) Okurun, bu öykülerden bir tat alabilmesi için mutlaka psikolojik yönü ağır ba­san anlatılara ilgi duyması gerekiyor. (V) Yapıt, alanın­da adından uzun süre söz ettireceğe benziyor.

Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda veri­lenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, okuru, iç dünyasında analiz ve sorgula­malara yönelttiği belirtiliyor.

B)  II. cümlede, doğanın, insan üzerindeki etkilerinin nesnel analizlerle anlatıldığı söyleniyor.

C)  III. cümlede, biçemine yönelik bir değerlendirme yapılıyor.

D)  IV. cümlede, sanatçının yapıtını okurun tepkileri doğ­rultusunda biçimlendirdiği ortaya konuyor.

E)  V cümlede, öykülerin başarısı ile ilgili tahminde bu­lunuluyor.

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinden sonra, “Bundan dolayı yapıt, sıradan bir okur kitlesine seslenen, teknik açıdan zayıf bir yapıya bürünmüştür.” cümlesinin ge­tirilmesi anlam akışı yönünden uygun olur?

A)  Bu romanında yazar, bir dönemin aydınlarının yaşa­dığı sıkıntıları sade bir dille gözler önüne sermiş.

B)  Yapıtta, ülkedeki sorunların bireyler üzerinde yol aç­tığı yıkımlar, mizahi bir yaklaşımla ortaya konmuş.

C)  Yapıtta, toplumsal yaşayışı gerekçi bir biçimde ve her seviyeden okura seslenen bir dille anlatmış.

D)  Yapıt sanatsal açıdan bazı beklentileri karşılamıyor ve kurgusunda da birtakım eksiklikler göze çarpıyor.

E)  Sanatçının, bireysel duyguları rahat bir anlatımla di­le getirdiği bu roman, uzun süre çok satanlar listesi­nin başlarında yer almıştır.

 

14.    Bu oyunda, yüzme havuzunda atlayışlar yapıyorsunuz, amaç

                                               I

artistik hareketler yaparak yüksek puanlar al­mak. Tramplene

     II                                                                                     III

çıkdıktan sonra koşturmaya başlayın. suya düşme şeklinizi belirlemek

      IV

için klavyeden yön tuşlarını kullanarak hareketlerinizle puanları

              V

toplayın.

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

15. (I) Haldun Taner’in bu oyunu karşısında bende ilk uya­nan his, şaşkınlık oldu. (II) Usta yazar, kalemine inanı­yor ve onu eğlence vasıtası yapmak istemiyor. (III) Ti­yatro seyircisini hareketle değil, can alıcı sözlerle ese­re bağlayabildiğinden uzun diyaloglardan kaçınmıyor. (IV) Taner’in, oyunda yapaylığa düşmemesini takdir ederken gerçek duygusal yoğunluğu sağlayamadığını da belirtmeliyim. (V) Ayrıca yazarın, kişilerin psikolojik durumlarını da tam olarak aktardığı söylenemez.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi söz konusudur?

A) I.              B) II.             C) III.              D) IV            E) V

16.   Aşağıdaki cümlelerden hangisinin öğe sayısı en fazladır?

A)Eylül, sarı sarı yaprakların insana değişik duygular yüklediği bir aydır.

B)Çocukların bazıları, bahçenin ortasındaki salınca­ğa binmemişler.

C)Bu kıyı kasabasına bir daha gelmeyi düşünüyor musunuz?

D)Adamcağız, eski konaklarının hatıralarında önemli bir yerinin olduğunu söyledi.

E) Güzel bir iş gününün sonunda evine mutlu döner bütün işçiler.

 

17. Sinemayı Seven Çocuk, usta yazarın çocukluğundan kesitler sunan anı tadında açık anlaşılır bir dille yazılan keyifli bir öykü kitabı. Yazınımızda örneğine rastlanma­yan bir anlatımla oluşturulan bu yapıtında yazar, sine­mayla ilk kez nasıl tanıştığını ve daha sonra kendini na­sıl onun büyülü dünyasına kaptırdığını, sımsıcak bir an­latımla dile getirmiş. Yazarın anlattığı her öykünün ar­dından gözlerimizi kapayıp anlattığı günleri düşlediği­mizde ve onun çocukluğuyla empati kurduğumuzda bambaşka diyarlara gidiyoruz.

Bu parçada sözü edilen öykü kitabıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yazarın yaşadıklarını yansıttığına

B)  Sade bir anlatımının olduğuna

C)  Özgün bir niteliğe sahip olduğuna

D)  içten bir söyleyişle oluşturulduğuna

E)  Yoğun bir anlatımla yazıldığına

 

18. Tiyatro; toplumun ve insanın birbirine bağlı, birbirinden soyutlanamayan sorunlarını ele alırken insandan yola çıkan bir sanat olarak; insanı, insana anlatır. Bu neden­le tiyatro; insanı tüm doğası, duyguları, düşünceleriyle bilmek, tanıtmak zorundadır. Tiyatro sanatı, başından sonuna dek tüm katılanların, akıl ve yüreğiyle paylaştığı bir eylemdir. Yazarından başlayarak yönetmen, oyuncu, dekorcu, müzikçi, suflör, ışıkçı birlikteliğiyle başlayıp en sonunda da izleyiciyle buluşan bu sanat, ortak çalışma­nın bütün zorluklarını da beraberinde taşır.

Bu parçada tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  İnsan-toplum ilişkisinden doğan bir sanat dalı oldu­ğuna

B)  İnsanın düşüncelerinin yanında duygularına da ses­lendiğine

C)  Geniş bir ekip çalışması sonucunda ortaya konuldu­ğuna

D)  Herkes tarafından çok sevildiğine

E)  İnsanı bütün yönleriyle anlatması gerektiğine

 

19. Balzac, “Varlığı, düşündüğüm gibi değil, var olan şek­liyle romanlaştırırım.” diyor.

Balzac’ın sanat anlayışıyla ilgili bu sözüyle aşağıdakilerden hangisi arasında anlamca bir paralellik yoktur?

A)  Sanatçı, gerçekleri düş dünyasında biçimlendirme­den verir.

B)  Sanatta bütünüyle nesnel gerçeklikten yola çıkıl­malıdır.

C)  Kişisel izlenimlerin ürünü olmayan bir sanat yapıt yoktur.

D)  Okurların, yaşamla özdeşleştiremediği hiçbir eser gerçekçi değildir.

E)  Sanat, yeniden bir şeyler üretmek değil, yaşamı kop­ya etmektir.

 

20.           Veda ki bir güzdür, bin hüzne yakın

    I                              II

Fotoğraflar kalır yırtık ve soluk

Böyle kırık dökük kapanma sakın

                                      III

Daima yeniden başlar yolculuk

                                 IV                         V

Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerden hangile­ri görevi yönüyle özdeştir?

A) I. ve II.                               B) I. ve V.                    C) ll. ve V.

D) III. ve (V.                          E) IV. ve V.

21. (I) Yazar, son romanında bütün birikimlerinden yararla­narak alışılmışın dışında bir cümle düzeni oluşturmuş­tur. (II) Yaşamının bir dönemini geçirdiği Ege’yi roma­nın merkezine yerleştirip kırsal kesim gerçeğini başa­rıyla yansıtmıştır. (III) Romandaki işleyiş kısa cümleler­le okuru yormayan bir çizgide ilerler. (IV) Sarı tarlalar, harmanların esintisi, çocuklar kendine özgü bir anlatım özellikleriyle kurgulanır. (V) Yapıt, toplumcu gerçekçi romanın dil özelliklerini de bünyesinde taşıyan bir du­yarlıkla okurla buluşur.

Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisinde sa­natçının biçemine yönelik bir değerlendirme söz konusu değildir?

A)I.                B) II.            C) III.              D) IV.               E) V.

22. Döne döne bir kitabı okumak, bir ezgiyi dinlemek, bir resme bakmak isteği duymadıysanız bugüne değin, sanatsever bir kişi olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Ol­sa olsa bir merak ya da bilgi dağarcığınızı artırmak iste­ği olur sizinki, ama sanatseverlik olmaz. Gerçek sanat yapıtının başlıca nitelikleri; kişiye okumak, dinlemek, bakmak isteğini, hatta tutkusunu aşılamasıdır. Ozanla­rın dizelerini okudukça sever, okudukça onlara bağla­nırsınız. Bir sanat yapıtını bilmem kaçıncı kez okumak… Budur sanatseverliğin kanıtı. Bir yapıtın da değeri, yet­kinliği kişiye böyle bir isteği vermesiyle ölçülür.

Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden söz etmemiştir?

A)  Bir yapıtın değerinin nasıl belirlenebileceğinden


B)  Sanatseverliğin ölçüsünün ne olduğundan

C)  Gerçek sanat yapıtının önde gelen özelliklerinden

D)  Yapıtların üzerinde tekrar durmak gerektiğinden

E)  Sanatçı olmanın engin bir birikim gerektirdiğinden

  

23. Roman üzerine çok şey yazıldı, daha da yazılacak. Ki­mi yazarlar romandan, toplum hayatında bir işe yara­masını, sorunları çözmesini istediler. Kimileri de roma­nın bir sanat eseri olduğunu ondan ancak biçim güzel­liğinin istenebileceğini ileri sürdüler. Bunların çoğu, ro­manı anlamak isteyenlerin çabası olmaktan çok, ön yargılarla oluşmuş bu türü kavramlara göre yargılayan­ların düşünceleridir. Oysa roman belli bir düşünceye saplanıp kalmamış okurun, olabileni yaşadığı ve ken­dinden bir şeyler bulabileceği yapıtlardır.

Bu  parçada anlatılmak  istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Roman konusundaki yerleşik düşünceleri değiştir­meye çalışmak sanatın gelişimi için çok önemlidir.

B)Roman, toplumsal sorunların çözümünde rol alma­malıdır.

C)Romanın sanat içindeki işleviyle ilgili ortak bir görüş oluşturulmalıdır.

D) Roman, ön yargılarından sıyrılmış okurların gerçeği­ne denk düşecek şekilde, yaşanabilecek olayları an­latma sanatıdır.

E) Bir toplumdaki sanatsal çalışmalar, o toplumu anla­tan romanlara da yansıtılmalıdır.

 

24. — Örneğin bir kalabalık toplanmış, gidip biz de bakı­yoruz. O kalabalığın orada niye toplandığı, nereye bak­tığı psikolog, sosyolog, siyaset bilimci, gazeteci ve şa­ir için farklıdır. Hangi gözle bakıldığı önemlidir. Şair, şa­ir gözüyle bakar. Hepsi farklı gözle bakar. Farklılık nok­tası buradan kaynaklanıyor. Şair, şiir konusunu görür orada. Gazeteci onun haberini vermek ister.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)Sanatçı edebi yapıtlarda anlattığı gerçeği kendince biçimlendirerek sunmalıdır.

B)İnsanların yaşananlara bakış açısı, uzman oldukları alanlara göre değişiklik gösterir.

C)Her yapıt bize yaşamın farklı yönlerini anlatır.

D)Klasik yapıtlarda sanatçılar gerçekte toplumsal so­runları ele alır.

E)Edebiyat, insanı ve toplumsal gerçekleri estetik bi­çimde anlatma sanatıdır.

 

25. Ünlü yazar, anlatı ve gösteri sanatını kendinde birleşti­ren, meddah tavrıyla anlatılmış hikâyeler kaleme alı­yor. Bütün kitaplarında hem deyim ve atasözlerine hem de geçmişten günümüze söylenegelen sözlere yer vererek bu tavrı devam ettiriyor. Sanki yazmıyor da kış günü bir meddah kahvesinde toplanmış, kulakları­nı dikip gözlerini açmış, hiçbir ayrıntıyı kaçırmak iste­meyen meraklı bir dinleyici topluluğuna hikâyeler an­latıyor. Hepsinin özünde hüzün bulunan hikâyelerini canlandırma, benzetme öğelerini kullanarak ve bir ko­medi maskesi takarak oluşturuyor.

Bu parçada sözü edilen sanatçının hikayeleriyle il­gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Geleneksel seyirlik oyunlarımızın tarzını yansıttığı

B)  Mizahi bir anlatıma sahip olduğu

C)  Temasının üzücü olaylara dayandığı

D)  Kalıplaşmış sözlerden yararlanıldığı

E)  Yaşam gerçeklerinin yer aldığı

 

26.           Sesinde ne var biliyor musun

Söyleyemediğin sözcükler var

Küçücük şeyler belki

Ama günün bu saatinde

Anıt gibi dururlar

Bu cümlede altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdakilerin hangisinde bir arada veril­miştir?

A)  Ünlü türemesi – ünsüz benzeşmesi

B)  Ünsüz yumuşaması – ünlü düşmesi

C)  Ünlü daralması – ünlü daralması

D)  Ünsüz yumuşaması- ünsüz düşmesi

E)  Ünsüz yumuşaması – ünsüz benzeşmesi

27. (I)Bu yapıt, ressamın birikimlerini okurlara sunduğu başarılı bir deneme kitabıdır.(II)Kitap;  resimlere konu olan yaşama, aşka doğaya ve sanata uzanan geniş bir konu yelpazesinde denemeler içeriyor. (III) Ressam kitaptaki her yazının devamına  sanat anlayışını yansı­tan resimlerden de eklemeler yapmış. (IV) Denemede­ki kısa hatırlatmalar okunurken sanatçının zaman için­de tuvaline yansıttıktan, söyleşilerde, uluslararası plat­formlarda dile getirdiği fikirlerin kitaba nasıl da ince ince süzüldüğü derinden hissediliyor. (V) O, en teknik resimlerinde bile aslında bu ülkenin gerçeklerini renkle­rin arasına nasıl sızdırdığını okuruna açıklıyor, bunu bir sorumluluk gereği yaptığını söylüyor.

Bir sanatçının yapıtının ele alındığı bu parçada nu­maralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, öznel bir nitelik taşımaktadır.

B)  II. cümlede, kalıcılığı yakaladığından söz ediliyor.

C)  III. cümlede, bir saptama yapılıyor.

D)  IV. cümlede, sanatçının sahip olduğu bilgi deneyim­lerini yansıtan bir nitelik taşıdığı belirtiliyor.

E)  V. cümlede, sanat anlayışının temelinde ulusallığın yer aldığı ortaya konuyor.

 

28. (I) incelememde ünlü sanatçımızın denemeci yönüne ayrıntılı yer verdim. (II) Ayrıca yazarın eleştiri anlayışı üzerinde de durdum. (III) Bu anlayışın getirdiği düşün­celeri, örnekler vererek gözden geçirdim. (IV) Sanatçı­nın gösterdiği değişimi belirtmeye ve bu değişimi nes­nel bir tutumla yargılamaya özen gösterdim. (V) Tüm bunlara rağmen yazan tam manasıyla anlatmış oldu­ğumu düşünmüyorum

Bu parçada numaralandırılmış cümlelerin hangi­sinde “alçak gönüllü olma” anlamı vardır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

29.   Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükteki “-ca, -ce” eki sözcüğe gibi “  anlamı katmaktadır?

A)  Akraba olmamamıza rağmen kardeşçe yaşayıp gi­diyoruz burada.

B)  Bizden bir sokak altta oturan dedemleri sıkça ziya­ret ediyoruz.

C)  Rakip takımın oyuncuları yaşça bizden büyüktü.

D)  Böyle bir karar vermeden önce iyice düşünmeni tavsiye ederim.

E)  Çalışma şartlarını düzenlemek için yönetimce yeni kararlar alındı.

 

30.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Sabah erkenden yola çıktım, yine de iş yerine za­manında varamadım.

B)Bu görevi de alnımızın akıyla yerine getirdik, oysa çok çalışmıştık.

C)Harcamalarına hiç dikkat etmiyor, halbuki sabit bir gelire sahip değil.

D)Yeni sulama kanalları açılmasına rağmen yöredeki tarım alanları genişlemedi.


E)Birçok tedbir tedbir aldık, fakat hastalığın ilçeye yayıl­masını engelleyemedik.

31.    Bursa kent merkezini ve tarihi eserleri gezmek için yo­la çıktığımızda gezi rehberimiz , “Anılarınızda yer edecek  tarihi bir

                                                 I

şehirdir.  Bursa” diyor. Rehber bizi geçmişin  odalarında dolaştırıyor ;

                            II                                                                                           III

biz ise rehberin anlattığına şaşırıyor, Bursa’yı adeta yudumluyoruz. Ve şunları ekliyor rehberimiz : “Bursa anlatılmaz, yaşanır . ” Gerçekten

                                            IV                                             V

Bursa’yı anlamak için burada yaşamak gerekiyor.

Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yerinde kullanılmamıştır?

A) I.           B) II.          C) III.             D) IV.              E) V.

 

32. (I) Güneydoğu denince akla kurak ve yakıcı bir iklim gelir genellikle. (II) Kışın ise Doğu Anadolu gibi olmasa da iklim çetindir. (III) Zaten buradaki baraj gölünü yu­karıdan gören tepeye gelinceye kadar, böyle bir iklimin içerisinde yolculuk ediyorsunuz. (IV) Bu tepeden son­ra her şey değişiyor ve daha ılıman bir iklimle, nere­deyse bir Akdeniz iklimiyle karşılaşıyorsunuz. (V) Züm­rüt yeşili sularla renklenmiş bir göle doğru uzanan, su damlasına benzer bir yarımada düşünün!

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)I. cümlede bir ad, birden çok sözcük tarafından nitelenmiştir.

B)II. cümlede, ilgeç ve bağlaç kullanılmıştır.

C)III. cümlede, yer-yön belirteci adlaşarak nesne gö­revinde kullanılmıştır.

D)IV. cümle, bağlı cümledir.

E)V. cümle, birden fazla yan cümleciği olan girişik bileşik bir cümledir.

 

33. Yazılarımı dinlendire dinlendire yazarım. Okuyan da dinlene dinlene okumalı. Bazı yazılarım iki-üç ayımı alır. Elbette bunları yazarken de okumak gerekir. Ben bunlara ‘yan okuma’ adını veriyorum. Konu önceden saptanmış, yola çıkılmıştır. Yolda gidilirken birtakım eksiklikler olduğu görülmüştür. Yani yola çıkarken ya­nımıza bazı gereçleri almayı unuttuğumuz ortaya çık­mıştır. İşte bunu da ‘yan okumalar’ ile eksik kalabile­cek ayrıntıları gideriyorum. Çünkü yazar ne söylemek istediğini bilmeli ve kesin konuşmalıdır.

Bu parçaya göre yazar, “yan okumalarda aşağıdakilerden hangisini yapmak istemektedir?

A)  Yanlı ve kesin yargılara varmaktan kaçınmak

B)  Herkesi etkileyerek bir yazın anlayışına ulaşmak

C)  Bilgi dağarcığının büyüklüğüyle okuru şaşırtmak

D)  Yazının belirlenenden çok vakit almasına izin ver­memek

E)  Yazısıyla ilgili eksiklikleri yayımlamadan önce oku­yarak gidermek

 

34. Türkiye’de sinemaya çok iyi edebiyat uyarlamaları ya­pılıyor. Benim açımdan bir edebiyat eserini yazan ki­şiyle onun yapıtını sinemaya uyarlayacak senaristlerin duygu ve düşüncelerinin örtüşmesi çok önemlidir. An­cak bu düşünce göz ardı edilirse sırf yapıtın ekonomik değeri dikkate alınırsa bu tür çalışmalarda “bu çok sa­tan bir eser bundan iyi film olur” gibi faydacı bir dü­şünce hakim olur. Yapımcılarca yapıtı ortaya koyan ya­zarla duygusal bir özdeşim kurmanın gerekliliği dikka­te alınmazsa çok sayıda kalitesiz film ortaya çıkar.

Bu parçaya göre yazınsal yapıtların sinemaya uyar­lanması için aşağıdakilerden hangisinin mutlaka senaristlerce dikkate alınması gerekir?

A) Kendi duygu ve düşüncesine en uygun yapıtı seçip sinemaya uyarlamak

B) Sinema ve edebiyat tarihi bilgilerine sahip olmak

C) Sanat anlayışında bireysel değil, toplumcu yaklaşı­mı benimsemek

D) Halkın beklentilerine cevap verebilecek yapıtları seçmek

E) Maddi kaygıların da bir yapıt oluşturulurken önem­li olduğunun farkında olmak

 

35. Uzun zamandır romanlarını okuduğumuz sanatçı, ilk yapıtından itibaren yetkin bir romancı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanatçıda dikkati çeken en önemli özel­lik yazdıklarının çok dikkatli, özenli ve ince bir gözle­me dayanmasıdır. Sanatçı, çarpıcı, duru ve yalın bir anlatımla Çukurova yöresinin özelliklerini, toplumsal gerçeklerini, o yöreye ait ağız özelliklerini de kullana­rak aktarır romanlarına. Romanlarında idealize ettiği köylülere de kendi düşüncesini söyletir, vermek istedi­ği mesajları kahramanları aracılığıyla iletir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Başarılı bir romancı olduğu

B)  Roman kahramanlarını sadece köylülerden seçtiği

C)  Anlaşılır bir dil kullandığı

D)  Yapıtlarında sosyal bir amaç taşıdığı

E)  Belli bir yörenin sosyal özelliklerine yer verdiği

 

36. Geçtiğimiz ay bir söyleşisinde değerli bir şair, günümüz şiirinin gayret gösterilmeden, toplumsal yaşamdan uzak bir noktaya geldiğini vurguluyordu. “Genelleme yapmak istemiyorum, ama okuduklarımdan hiçbir tat alamıyorum.Bir tatsızlık bir duyuşsuzluk var. Masa başı iş havasında şiir yazılıyor. Gelişigüzel ifadelerle şiir oluşturuyor­lar, yazdıklarını tekrar incelemeden bir yerlere gelmek, tanınmak istiyorlar. Bir dergi etrafında toplanıp birbirle­rinin yayımlarını  övüyorlar, böyle bir piyasa oluştu. Yüz­lerce şiir yayımlanıyor. Kimse kimseyi umursamıyor.” diyerek düşüncelerini dile getiriyordu.

Aşağıdakilerin hangisi, bu parçada sözü edilen sai­rin günümüz şiiriyle ilgili yakındıklarından değildir?

A)  Yazın dünyasında toplumu anlatan şiirlerin yazılmamasından

B)  Şiir yazmanın, ciddi bir özen istediğinin algılanamamasından

C)  Şairlerin, oluşturdukları şiirleri gereği gibi okuma­malarından

D) Şairlerin kendi kültürlerini yeterince tanımadan baş­ka kültürlere öykünmelerinden

E) Şiire emek vermekten  çok,  şiiriyle görünmeye, şöhret olmaya çalışılmasından

 

37. Edebiyatla eleştiri arasında amaç ve nitelik ayrımı var­dır. Bu ayrım, eleştiriyi sanattan çok bilime yaklaştırır. Zaten eleştiri için imge zorunlu değildir. Eleştiri ancak görevini daha iyi başarmak için ondan yararlanır. Bu­nun dışında işini imgelerden çok kavramlarla, düşün­celerle yürütür. Gereksiz saydığı sanatsal anlatışa uzak durur. Açık, anlaşılır, düzgün, süssüz bir dille asıl söy­lenmek istenenleri nesnel biçimde okura ulaştırır. Onun için eleştiride önemli olan,

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  söylediklerinin güzel olması değil, doğru olmasıdır

B)  olaylara farklı açıdan değil, bir açıdan yaklaşmaktır

C)  ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır

D)  bilimsel yaklaşımlar değil, tutarlı yaklaşımlardır

E)  okurun düşünmesi değil, duygulanmasıdır

 38. Bir şair, ıssız bir adaya veya bir dağ evine çekilip tek başına yaşayarak şiirini geliştiremez. Aslında bu top­lumdan kaçıştır, şairin amacı ne olursa olsun. Şair ıs­sız adada dilediğince oturabilir, istediği meyveyi ağaç­tan koparabilir Yaşadığı çevrede yaptığı işlere engel olacak kimse olmaz, yoktur karışanı. Ancak şair görü­nüşte rahat olsa da gün geçtikçe sanatından uzakla­şır. Çünkü beslendiği şiir kaynağından, insanlardan yoksun kalır.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Toplumsal baskıdan bunalan şairin yeni arayışlar içine girmesi doğaldır.

B)Toplumsal yaşamdan kendini soyutlayan bir şair, ni­telikli şiir yazamaz.

C)Sanatını ilerletmek isteyen şair toplum dışına çıka­rak kendini yenilemek isteyebilir.

D) Söz konusu şiir olduğunda şairin yararlanacağı kaynak kendi dünyası olmalıdır.

E) Zaman zaman şairler, kendilerinden beklenmeyen davranışlar içine girebilir.

 

39. Şiirini bilinçle yazan, bunun için de ne yaptığını bilen şairlerin şiirlerini severek ve ilgiyle izliyorum. “Ne yap­tığını bilmeyen şairler de mi var?” diyenler olabilir. Evet, var. Onların şiirleri hiçbir zaman belirli bir düzeyi tutturamaz. Bir bakarsınız, çok güzel şiirler yazmışlar­dır. Bir bakarsınız, ancak bir şiir heveslisinin yazabile­ceği kadar kötü bir şiir karalamışlardır. Bunun için bu şairler, hep güvendikleri şiir okurlarına bakarlar. Onla­rın değerlendirmelerine göre çekidüzen verirler kendi­lerine. Kendilerini eleştirenlere de saldırgan bir üslup­la yazdıkları yazılarla cevap verirler.

Bu parçada sözü edilen ne yaptığını bilmeyen şair­lerde ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

A)  Değerli ürünlerin yanında değersiz ürünler de orta­ya koydukları

B)  Güvendikleri okur kitlesinin değerlendirmelerini dik­kate aldıkları

C)  İyi tanıdıkları dünyayı anlatmayı tercih ettikleri

D)  Başkalarıyla kalem kavgası yürüttükleri

E)  Yapılan eleştirilere sağduyulu yaklaşamadıkları

 

40. Nurullah Ataç, şiir konusunda çok yazmış bir eleştir-menimizdir. Onun eğilmediği yazınsal tür az olmakla birlikte, şiire daha fazla yer verir yazılarında. Varlık der­gisinde çıkan yazıları ve kitaplarındaki yazıları taraya­rak şiirle ilgili yazdıkları bir araya getirildi geçtiğimiz günlerde. Yeterli olmasa da şiirle ilgili ilk çalışma oldu­ğundan önemsiyoruz bu kitabı. Ataç’la ilgili çalışma yapacaklar için de bir kaynak kitap olma niteliğine sa­hip görünüyor.

Bu parçada Nurullah Ataç’la ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A)Kendisiyle ilgili hazırlanan kitabın, bir başvuru ya­pıtı özelliği taşıdığına

B)Yazınsal türlerin birçoğunu yapıtlarına konu edindi­ğine

C)Yazılarında şiire, diğer yazınsal türlere göre daha fazla yer verdiğine

D)Şiir yazılarıyla ilgili ilk sayılabilecek bir çalışma ya­pıldığına

E)Hiç yayımlanmamış yazılarının yer alacağı bir kita­bın hazırlanacağına

 

CEVAPLAR

1

C

9

A

17

E

25

E

33

E

2

D

10

C

18

D

26

D

34

A

3

C

11

B

19

C

27

B

35

B

4

E

12

D

20

B

28

E

36

D

5

A

13

D

21

B

29

A

37

A

6

C

14

D

22

E

30

B

38

B

7

C

15

C

23

D

31

B

39

C

8

A

16

E

24

B

32

C

40

E

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 22 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-22.html Sat, 11 Jan 2014 19:53:08 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8777 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 22

1. Bu ozanımız, günlük yaşama bakarken tek katmanlı bir şiirden yana olmamış, toplumcu-gerçekçi düşünce üzerine çizdiği şiir haritasının kimi bölgelerinde birey­selliğe odaklanan şiirler de yazmıştır.

Bu parçadaki altı çizili sözlerin yerine sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?

A)her türlü düşünceyi dile getiren şiirler yazmamış -insan sevgisini işleyen

B)sözcükleri mecaz anlamlarıyla kullanmış – kişisel­likten uzak temalar içeren

C)anlamsal zenginliğe ve derinliğe sahip şiirler ortaya koymuş – kişisel duyguları anlatan

D)  kendi yaşamını yansıtan şiir yazmaktan kaçınmış -yoruma açık

E)  duygusal şiirler yazmış – kendi bakış açısını yansı­tan

 

2. (I) Fazıl Hüsnü Dağlarca, yazılarının bir tanesinde “Yapabileceklerimin ancak binde birini gerçekleştirebildim.” der. (II) Seksen üç yaşındayken bile hayatı bo­yunca Türk diline ve şiirine yönelik çalışmalar yapmış­tır. (III) Ne var ki o, hâlâ yapacağı bir şeyler olduğuna inanır, şairlik yolunda ne kadar uzun mesafeler kat et­se de gayretlerinin yarım kaldığını düşünürdü. (IV) An­cak bugün onun bu çalışmalarını bizim ne kadar de­ğerlendirdiğimizle ilgili kuşkularım var. (V) Dağlar­ca nm yapıtlarının uzağında kalmak, şiirinin enginliği­ne ulaşmaya çalışmamak gibi ciddi sorunlarla karşı karşıyayız ne yazık ki.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin­den sonra düşüncenin akışına göre “Sanıyorum bu kadar aralıksız şiir çalışması yapmasının itici gücü de bu olmalıydı.” cümlesi getirilmelidir?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.             E) V

 

3.     Çevirisi yapılmış yapıtların asılları, tazeliklerini koruyup  (kalıcılığı

                                                                               I


yakalayıp) sıkça değişen koşullara rağmen bambaşka (tekdüze)

                                                                                     II

anlamlar kazanırken o yapıtların  çevirileri zaman geçince eskiyebiliyor, (değerini yitire­ni biliyor,) Onun için yayınevlerinin,

         III

yapılan çevirilerde, sözlüklerde yer alan ancak kullanımdan düşmüş söz­cükleri temizleyerek (ayıklayarak) yayımlayacakları bu yapıttan

                         IV

gözden geçirmeleri (incelemeleri) gerekir.

              V

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi, ay­raç içinde verilen açıklamasıyla uyuşmamaktadır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.          E) V

4. Son dönemlerde bireyin iç dünyasını anlatmayı yeğle­yen öykülerde anlam iyice değersizleşti; dil, anlamı ta­şıyamayacak bir hale geldi.

Bu cümledeki “dilin, anlamı taşıyamayacak bir hale gelmesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A) Düşüncelerin iyi yansıtılmasını sağlamak için yeni sözcüklere yer verilmemesi

B)  Her konuda yapıt ortaya konulamayacağının kabullenilememesi

C)  Anlamın ikinci plana düşmesiyle anlatımın yetersiz kalması

D)  Dilsel özelliklerin her türde ön plana çıkarılmaması

E)  Sanat değeri yüksek yapıtların daha çok okunması

 

5. Yayınevlerinin kendine ait bir kimliği ve yayın politikası­nın olması gerekir. Bu kimlikte, kuşkusuz, kitap, yazar seçimleriyle oluşan yayın çizgisinin yanı sıra kapak ta­sarımları ve yazılarının, sayfa düzeninin payı vardır. An­cak kimlik, bu saydıklarımızın hepsinin ötesinde — Okur deyip geçmemeli, belli düşüncedeki okurların ki­tap seçimlerine bakarak hangi yayınevinden beslendi­ğini anlayabilirsiniz. Bu bakımdan kendi okurunu oluşturabilmiş bir yayınevi kimlik sorununu büyük ölçüde çözmüş sayılır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) daha çok güncel konuları anlatan yapıtlarla oluştu­rulabilir.

B) yazın alanında kalıcı bir yer edinmek için gereklidir.

C)yapıtların biçim özelliklerinde köklü bir değişim ger­çekleştirmekle sağlanabilir.

D) büyük ölçüde okurların tercihlerinde düğümlenir.

E)yayınevlerinin kitaba sadece gelir elde etmek ama­cıyla bakmamasıyla değer kazanır.

 

6. (I) Türk edebiyatında ismi yeni yeni duyulan sanatçı, son romanıyla Türk romanında ses getirmeyi başar­mıştır. (II) Bu romanını eleştirmenler, dönemine göre dil yönüyle yenilikçi bulmuş ve dikkat çeken bir roman olarak ele alıp incelemişlerdir. (III) Romanda, gelenek­le modernizmin çatışmasını yaşayan aile bireyleri, top­lumsal konumu ortaya konularak adeta analiz edilmiş­tir. (IV) Yani yazar, bu kişileri klasik konumundan çıka­rarak, daha çok psikolojik görünümleriyle öne çıkan bir birey olarak ele almış, olayı da bu özelliklere göre şekillendirmiştir. (V) Ayrıca yoğun ama akıcı olan anla­tımıyla birçok dergiden övgüler almıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde sözü edilen romanın içeriğine yönelik değerlendir­me söz konusudur?

A) I. ve II.                               B) I. ve IV.                  C) II. ve IV.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

7. Okur, bir romana başlarken uzun bir okumanın içine girdiğinin farkındadır,

Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygun­dur?

A) o, romanın kendisine sunduğu yaşama katılmayı, onun karakterleriyle bir yolculuğa çıkmayı baştan kabul etmiştir.

B)  yazarın, kendisine bir konuyu ya da bilgiyi en kısa zamanda özenle seçtiği cümlelerle anlatmasını is­ter.

C)   yazarlardan, yazdığı türe uygun bir anlatım oluştur­masını bekler.

D)  günlük yaşamın yoğunluğunu yaşayan okurlar, kendilerine vakit kaybettirecek yapıtları okumayı tercih etmez.

E) özgün bir dille yoğrulan romanlar bile okuru kendi içine çekemeyebiliyor.

 

8. (I)  Ernest Hemingway. Klimanjaro’nun Karları” adlı ro­manında Klimanjaro Dağını “Güneşte aklınızın alama­yacağı  kadar beyaz bir dağ… şeklinde betimler.(II) 5896 metre yüksekliğindeki bu dağa yerel halk “Be­yaz Aydınlık” diyor.(III) Her yıl 10 bin kişinin ziyaret etti­ği Afrika’nın bu en yüksek dağı dünyanın bizlere bırak­tığı doğa harikalarının belki de en görkemlisi. (IV) Bir dahaki seyahatinizi planlarken “Kara Kıta”yı sakın unut­mayın. (V) Klimanjaro Dağı eteklerinde kurulan kamp­larda konaklayabilir, filleriyle ünlü  National Park’ı gezip safari turlarına katılabilirsiniz.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir alıntıya yer verilmiştir.

B)  II. cümlede, bir adlandırma yapılmıştır.

C)  III. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır.

D)  IV. cümlede, bir dolaylama vardır,

E)  V cümlede bir tasarıdan söz edilmiştir. 

 

9. (I) Dilimizin söz varlığının boyutunun ne kadar oldu­ğuyla ilgili net bir bilgiye sahip değiliz. (II) Veri tabanın­da 800 bin dolayında söz varlığı olduğu ileri sürülüyor. (III) Ülkemizin değişik bölgelerindeki söz değerleri elli yıla yakındır yeniden derlenmiyor. (IV) Öte yandan de­ğişik bilim dallarından Türkçeye giren yabancı terimle­re karşılık bulmakta zorlanıyoruz. (V) Derleme, tarama, terim sözlüklerine gerekli önemin verilmemesi dilimizin söz zenginliklerinin kaybolmasına neden oluyor.

Türkçenin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir saptama yapılmıştır.

B)  II. cümlede, tahmine dayalı olarak sayısal verilere yer verilmiştir.

C)  III. cümlede, olumsuz bir durum anlatılmıştır.

D)  IV. cümlede, bir beklentide bulunulmuştur.

E)  V. cümlede, yargı gerekçesiyle birlikte verilmiştir.

 

10. (I) Çağdaş Türk öykücülüğünün öne çıkan isimlerinden Sevinç Çokum, yeni kitabıyla okuyucularıyla buluştu. (II) Yazar bu yapıtında da sessiz yaşamlarıyla kıyıda kal­mış kent insanlarının arasında dolaştırmaya devam edi­yor okuyucusunu. (III) Sıradan insanın günlük yaşamını sade, akıcı bir anlatımla vermesiyle yapıt, yazınımızda uzun yıllar okunacak nitelik gösteriyor. (IV) Bir didişme­yi anlatırken bile barışçıllığını yitirmeyen öyküler sun­masıyla yine yazın dünyasındaki benzerlerinden farkını hissettiriyor. (V) Okuyucusunun beklentilerini fazlasıyla karşılayacak gibi görünen son yapıtını da okurların ilgiy­le karşılayacağı bugünden belli.

Sevinç Çokum’un ele alındığı bu parçada numara­lanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, edebiyatımızın yetkin bir öykücüsü ol­duğundan söz ediliyor.

B) II. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriliyor.


C) III. cümlede, biçeminin, yapıtın kalıcılığını sağlayan bir özellik taşıdığı belirtiliyor.

D) IV. cümlede, yapıtının özgün bir nitelik taşıdığı belir­tiliyor.

E) V cümlede, bir dilek söz konusudur.

 

11.    Bu sözleri, onun iyi bir konuşmacı olduğunu gösterdi.

Bu cümlenin yüklemi çatı yönünden aşağıdakilerden hangisine benzemektedir?

A)  Anahtarı kaybedince kapıyı açamadık.

B)  Arkadaşlarım bu şiiri yazdığıma inanmadı.

C)  Çocuk, yerinden kalkıp otobüse yöneldi.

D)  Öğleye doğru derenin serin sularına daldık.

E)  Bu hafta hava sıcaklığı iyice arttı.

 

12. (I) Yazılı anlatımda ilk adım, konunun seçilip sınırlandırılmasıdır. (II) İkinci adım ise, sınırlandırılan konunun belli bir görüş açısından ele alınmasıdır. (İli) Ana düşün­ce bir konu değil, bir düşünce olmalıdır. (IV) Başka bir ifadeyle, ana düşünce belli bir yargıyı dile getirmelidir. (V) Ana düşünce anlaşılır olmalı, yanlış bir anlamaya yol açmamalıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangilerin­de eylemsi yoktur?

A) I. ve II.                               B) I. ve IV.                  C) II. ve IV.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

 13.    Bu sergideki fotoğraflar, daha önce de dünyaca ünlü birçok sanat

                                                                                                                        I

müzesinde ve pek çok önemli sanatsal etkinlikte gösterildi. Sergide yer

                       II

alan fotoğraflarla bir­likte sanatçının geniş kapsamlı bir fotoğraf

                 III                                                     IV

albümünün de sergiyle eş zamanlı olarak sanatseverlerle buluşması

                             V

planlanıyor.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  I. söz, bir sıfat tarafından belirtilmiş ad tamlamasıdır.

B)  II. sözcük, edilgen çatılı bir eylemdir.

C)  III. sözcük, türemiş bir addır.

D)  IV. söz, kurallı birleşik sıfattır.

E)  V. sözcükte “ile” (-le, -la), ilgeç görevindedir.

 

14. (I) Aralık ayıyla birlikte 2010 yılına da veda etmeye ha­zırlanıyor bütün dünya. (II) Her zamanki gibi yine çok şey bekliyoruz yeni yıldan. (III) Hele 2010’daki ekono­mik kriz, peş peşe gelen küresel felaketler, insanların daha fazla ümitsizliğe düşmesine neden oldu. (IV) Ye­ni yıl, sihirli bir değnek dokunmuşçasına hayatımızı iyi­leştirmeli; biz de kendimizi tam hayal ettiğimiz o mutlu anlarda bulmalıyız. (V) Ne geride kalan zor günlerin iz­leri olmalı onda ne de gelecek günlerin kaygısı.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlenin yüklemi, şimdiki zamanla çekimlenmiş devrik bir cümledir.

B)  II. cümle, basit yapılı kurallı bir cümledir.

C) III. cümle, birden fazla yan cümleden oluşan girişik bileşik bir cümledir.

D)  IV. cümle bağımsız sıralı cümledir.

E)  V. cümle, anlamca olumsuz bir cümledir.

 

15. (I) Gerede, Bolu’nun en eski ilçesidir. (II) Ankara, Çan­kırı ve Bolu illeriyle sınır komşusudur. (III) İlçe, deniz se­viyesinden 1350 metre yüksekliktedir. (IV) İlçenin sınır­ları içinde kalan Kapaklı Gölü ve Karagöl, başlıca me­sirelik alanlardır. (V) Esentepe adıyla bilinen bölgede ise kışın kar kayağı, yazın çim kayağı yapmak müm­kündür.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.

B)  II. cümlenin yüklemi, isim tamlamasıdır.

C) III. cümlede, yüklemi durum yönünden tamamlayan sözcük kullanılmıştır.

D)  IV. cümlenin öznesi, tamlananı bağlama grubu olan bir sıfat tamlamasıdır.

E)  V. cümlede farklı türde eylemsilere yer verilmiştir.

 

16. Balıkçılığın usulsüz tekniklerle çok mikdarda ve bilgisizce yapılması

                              I                                             II

bazı balık türlerinin tükenmeye yüz tut­masına sebep olmuştur. Bunun yanında farklı ülkelerin balıkçıları arasında pek çok anlaşmazlık ortaya

                                                                                 III

çıkınca çare olarak balıkçılık hususunda uluslararası kanunlar ve

                                                                                IV

sözleşmeler hazırlanmıştır.

       V

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V. 

 

17. Kaynaşlı ilçesinde “1300 metre rakımda doğal bir gölet vardır. Yaylanın  etrafında kayın,  gürgen (II) köknar ağaçlarından oluşan (III)karışık orman yapısıyla Torkul Yaylası ve Gölet (IV) doğal yürüyüş ve koşu yolla­rına sahiptir. Ayrıca burada  gençlik kampları (V) mesi­re ve piknik için  uygun yerlerdir.

Bu parçadaki numaralı yerlerin hangisine noktala­ma işareti konmasına gerek yoktur?

A) I.            B) II.            C)III.         D) IV.            E) V.

 

18. Peru’da yaşayan bir yazar olarak  zaman zaman yazar­lığın, benim ülkemdeki gibi pek az okurun bulunduğu, yok­sulluğun diz boyu olduğu kültürün belli bir azınlığın ayrıcalığı gibi görüldüğe lüks olup olmadığı­nı düşünürdüm. Ne var ki  böylesi kuşkular yazma tut­kumu hiçbir zaman azaltmadı. Vaktimin büyük bölü­münü hayatımı kazanmam için çalışmak zorunda oldu­ğum dönemlerde bile kendimce hep yazmayı sürdür­düm. Bu —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  benim belli bir yazınsal türe bağlı kalmadığım anla­mına gelir

B) edebiyatı toplumsal gerçeklerden bağımsız olarak ele aldığımı gösterir

C)  edebiyatın eğitici yönünü göz ardı ettiğim gibi anla­şılmamalı

D)  okurların beklentilerini karşıladığımı gösterir

E)  edebiyatın salt toplumsal sorunları ele almadığı an­lamına gelir

 

19.    Antik Çağda önemli bir yerleşim yeri olan Assos’ta denizden 230

                   I                                                                                          II


metre yükseklikte Athena Tapınağı bulunuyor. MÖ VI. Yüzyılın

                                          III                                               IV

ortalarında yapılan tapınak,tüm köye, Ege Denizine ve Midilli Adası’na

                                                                         V

tepeden bakmaya devam ediyor.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.             B) II.           C) III.            D) IV.             E) V.

 

20.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)Ahmet hiç kimseyi üzmek istemez, herkesle iyi ge­çinmenin yollarını arardı.

B) Onunla on beş yıl önce bir arkadaşımın evinde ta­nışmıştım.

C) Hepimizi eğlendiren bu gösteriye halkın ilgisi bü­yüktü.

D)Sanatçı, eleştirilerinde her zaman toplumcu ger­çekçiliğe bağlı kalmıştır.

E)Bana sorarsanız iyi bir edebiyat okuru, eğlenmek için kitap okuyandır, diye derim.

 

21.    Görme algısındaki herhangi bir kusur, çocuğun yazılı şekilleri

                                             I                                II

tanımasını ve bunları birbirinden ayırt etmesini engellemekte:

       III                                                                           IV

dolayısıyla okuma güçlüklerine neden olmaktadır.

                                        V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangilerin­de kaynaştırma ünsüzü vardır?

A) I. ve II.                               B) I. ve IV.                  C) II. ve IV.

D) III. ve V.                             E) IV. ve V.

 

22. Akşama doğru Tuşba’yı, Van’ı ardımızda bırakıyoruz. Muradiye Şelalesi’ni, Akdamar Adası’nı ( ) Efsaneleriyle ( ) söylenceleriyle ve tarihi kalıntılarıyla zihnimde iyi­ce yer ediniyor Van şehri. Ayrıca bizi gezimiz boyunca yalnız bırakmayan Van Gölü de büyüleyen güzelliği ile aklımızdan hiç çıkmayacak ( ) Böyle bir doyurucu ge­zi karşısında kim şaşkınlığa uğramaz ki ( ) Biz de ga­rip duygularla arabamızla ilerliyoruz.

Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (…) (:) (;) (!)                                B) (;) (…) (.) (?)

C) (.) (…) (,) (.)                                 D) (…) (,) (.) (;)

E) (…) (,) (.) (?)

 

23. (I) Son yapıtım üzerinde çalışırken teknikle ilgili olarak hiç yapılmadığını düşündüğüm şeylerden birini yap­maya karar verdim. (II) Bizde genellikle anlatıcı, geç­miş zamandan geleceğe doğru akan olayları sıraya koyar, bizi düz çizgisel bir anlatımla baş başa bırakır.(III)  Bu, geçmişten günümüze doğru akan olayların şimdiki zaman ekseninde toparlanması yoluyla olur.(IV)  Ben, ilk kez geleceği de söyleyen, bunu şimdiyi anlamada bir teknik olarak kullanan bir roman yazma­ya karar verdim. (V) ‘Rüya Körü’, geçmişin ve gelece­ğin sürekli açıklandığı bir şimdiki zaman romanıdır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerin­de klasik roman anlayışına yönelik bilgi verilmek­tedir?

A) I. ve II.                               B) II. ve III.                  C) III. ve IV.

D) III. ve V.                             E) IV. ve V.

 

24.    İstanbul’un dünyanın en önemli medeniyetlerinden bi­rine ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz?

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Adıl                                    B) Zincirleme ad takımı         

C) Sıfat-fiil                             D) Bileşik çekimli eylem     

E) Bağlaç

 

25.   Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözlerin han­gisinde zaman anlamı yoktur?

A)  Tren ikinci istasyona varmadan biz arabayla eve varmıştık.

B)  Yıllar sonra okula uğradığında birçok öğretmeninin hâlâ mesleğine devam ettiğini gördü.

C)  Babam birkaç hafta içinde iş yerini karşı mahalleye taşıyacak.

D) Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan şair, sözcükle­rin anlam evreninde yenilikler peşinde koşuyor.

E)  Sağanak yağış başlayınca sokaktaki insanlar dük­kânlara kaçıştı.

 

26. Bir tür göçebe kelebek Monarch. On santim kadar ge­nişliğe açılan, siyah çizgili, beyaz benekleri de olan tu­runcu renkli kanatları var. Monarchların Kanada’dan Meksika’ya yaptıkları binlerce kilometrelik yolculuk dil­lere destan. Yaklaşık 250 milyon civarında renk renk kelebek günde 100 kilometreye yakın yol alıyor. Yüz­lerce, binlerce, milyonlarca göçmen kelebek sürüsü… Dünyada görebileceğiniz en güzel canlı kartpostallar­dan biri… Meksika’daki Morelia kasabasına gidip hem bu muhteşem doğa olayına şahit olabilir hem de bu şi­rin mi şirin kasabada kafanızı dinleyebilirsiniz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Çoğullaştırma    

B) Yineleme    

C) Eksiltili cümle

D) Birinci kişili anlatım       

E) Deyimler

 

27. Ahlat’ta taş ustalığı binlerce yıldır süren bir gelenek. Bu şehirde evler kırmızımsı taşlardan yapılmıştır. Bu taşın tercih edilmesinin en önemli sebebi sıva veya boyaya ihtiyaç duymaması ve iklime en uygun malzeme olma­sıdır. Beyaz ve siyah renkleri de olan taşlar, yapıldığı bi­naları yazın serin, kışın ise sıcak tutuyor. Bu uygun yalı­tım özelliğinin yanında yontulması ve şekillendirilmesindeki kolaylıklardan dolayı Anadolu’nun farklı yerlerine de satılıyor. Ahlat dışında herhangi bir yerde böyle bir rezerve de rastlanmamış. Özellikle 11 ve 20. yüzyıl ara­sındaki mimarimizde, bu taş etkili olmuş.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Açıklayıcı bir anlatıma yer verme

B)  Karşılaştırmadan yararlanma

C)  Betimleyici sözler kullanma

D)  Karşıt anlamlı sözcüklere yer verme

E)  Devrik cümlelere yer verme

 

28. Türkçenin söz değerlen arasında deyimlerin özel bir yeri vardır. Deyimler halkın ortak yaşattığı, her milletin kendi öz benliğinden doğmuş söz değerleridir. Genel­likle birden çok sözcükten oluşur. Gerçek anlamından ayrı anlamlan vardır. Söze akıcılık kazandıran, çekicilik katan özellikleriyle ilgi çeker. Alışılan kalıbını değiştire­mezsiniz ama deyim anlamını yitirmeden değişik ağız­larda başka biçimlere bürünebilir.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi deyim­lerin özelliklerden biri değildir?

A) Ulusallık                           

B) İçtenlik             


C) Mecazlık

D) Anonimlik                         

E) Kalıplaşmışlık

 

29. Şiirde anlam, doğrudan doğruya zekâya hitap eder. Anlam şiirden düzyazıya ya da bir dilden başka dile çevrildiği zaman çerçevesi değişmez. Ama şiirin şiir oluşu bu anlam ile değildir. O halde şairin bir araya topladığı sözcüklere ve seslere hayat veren, dizelerin basit parçalan arasındaki birliği sağlayan başka bir şey var. Öyle bir şey ki en küçük bir değişiklik şiiri öldüre­biliyor.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şiirin, görünen ve görünmeyen anlamlar taşıdığı

B)  Şiirin herkes tarafından aynı şekilde algılanan bir anlamı olduğu

C)  Şairlerin, şiirlerini yazarken, istediği şeyi anlatabile­ceği

D)  Kapalı anlatıma sanıp şiirlerin daha çok beğenildiği

E)  Şiiri şiir yapan içeriği değil, biçemi olduğu

 

30. Batı’da ansiklopedilerin, kurumsal bir kimliğe bürüne­rek, sürekli yapılan basımlarla güncellendiğini, geniş­letildiğini biliyoruz. Bizde ise ansiklopediler her za­man tamamlanmaya, yenilenmeye değmeyecek çalış­malar olarak algılandı Çünkü ansiklopediler, yayıncı­lar tarafından gösterişli ciltleriyle kitaplığı süsleyen, raflarda tozlanan bir eşya olarak görüldü. Bu yüzden bunların yeniden düzenlenmesi, sınıflandırılması, bi­limsel bir bakış açısıyla farklı bir şekilde üretilmesi yo­luna gidilmedi.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden ya­kınmaktadır?

A)Ülkemizde ansiklopedi çalışmalarına gereken öne­min verilmeyişinden

B)Ülkemizdeki ansiklopedilerin sadece öğrenciler ta­rafından yararlanılan kaynaklar olarak görülmesin­den

C)Ansiklopedilerin görsellik yönüyle doyurucu bir içeriğe sahip olmamasından

D) Ansiklopedilerin öznel ölçütlerle hazırlanmasından

E) Ansiklopedilerin anlaşılır ve akıcı bir anlatımdan uzak olmasından

  

31. Kızmalarının bir mahsuru yok ama benim amacım bu değil ki. Bağırarak, sloganlaştırarak dile getirmiyorum anlattığım hiçbir şeyi. Tarihi köklerimizdeki gibi birbiri­mizden farklı insanlar olsak da ortak bir yaşam kültürü oluşturmalıyız, diyorum ısrarla. Bir yazar olarak bana “Ülkenizin en büyük sorunu nedir?” diye sorsalar, “Ta­hammülsüzlüktür.” derim. Herkes kendi tarafını seçe­rek radikalleşiyor, sertleşiyor, saflar keskinleşiyor. Biz bunun acısını yakın zamanda çok yaşadık. Dolayısıyla bu ortamın tekrar oluşması beni endişelendirir.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Bizde bir tartışma kültürünün oluşmamasını neye bağlıyorsunuz?

B)Yapıtlarınızda hep mutluluk içinde yaşayan insan­ları mı anlatmayı tercih ediyorsunuz?

C)Sizce yapıtınızda anlattığınız bazı olaylardan dola­yı okurlarınız size kızabilirler mi?

D)Son dönemlerdeki toplumsal değişim ve gelişmele­ri nasıl değerlendiriyorsunuz?

E)  Okurlarınızdan son yapıtınızla ilgili nasıl tepkiler alı­yorsunuz?

 

32. Derler ki bir düşünceye adanmışlık, bağlanmıştık şiirin doğasıyla bağdaşmaz. Şiirsellik, ülküde ya da düşün­cede değil; dilde, sözcüklerde gizlidir. Bir bakıma doğ­rudur bu sav. Şiirselliğin öz suyunda eritilmemiş dü­şünce; şiirin kanadını kırar, rengini karartır, dahası so­luğunu keser. Sanatçı bu gerçeğin farkında olmalıdır. Şiirini, salt bir duyuru aracı gibi kullanmamalı, dilinin olanaklarıyla renklendirmelidir.

Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen aşağı­dakilerden hangisidir?

A)Duygular ve düşünceler şiirsel bir dille yoğrularak şiire aktarılmalıdır.

B)Okuru bir düşünceye yönlendirmeye çalışan şairle­rin şiirleri geniş kitlelere seslenemez.

C) Toplumun beklentilerini dikkate alan şairlerin şiirleri okurlarca daha çok ilgi görür.

D) Belli bir düşünceyi savunmak amacıyla yazılan şiir­ler, o düşünce geçerliliğini koruduğu sürece varlığı­nı sürdürür.

E) Şiir, her kesimden insanın anladığı bir dille yazılma­lıdır.

 

33. Toplum, yazar olmak isteyenleri eleme işlevini severek yapıyor, bunun yanında yazar olma yolunda emekleyenlere karşı pek anlayışlı olmuyor. Onlara bir çıraklık dönemi şansı tanımıyor. Öğrenci olunmadan büyük sanatçı olunamayacağını akıldan uzak tutuyor. Kendini kabul ettirmiş yazarlar dışında hiçbir yazarı kabul etmi­yor. Sanatçı olmak için özel bir yetenek gerektiğini ga­yet iyi bilen toplum, böyle bir yeteneğin güçlü bir yazar kişiliğine dönüşmesi için belirli bir zaman gerektiğini göz ardı ediyor.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yazar adaylarının toplumdan gereken desteği gör­mediğine

B) Bir çıraklık dönemi geçirilmeden usta sanatçı olu­namayacağına

C)Usta bir sanatçı olabilmek için, toplumsal temalar­da yapıt ortaya koymak gerektiğine

D) Sanatçı olmak için yeteneğin zaman içinde işlen­mesi gerektiğine

E)Toplumun, kişilerin yazarlık kimliğini hak edip etme­diğini belirleme konusunda hevesli olduğuna

 

34. Dili, renkli ve şiirsel kullanmak yazının ön koşulların­dan biridir. Kalemi her eline alanın dili böyle kullanma­sı kolay değildir, inceliğine, derinliğine, egemen olma­sı gerekir dilin. Sade ama yoğun kullanmalıdır onu. Çünkü bir dil yüzyıllardan beri belli özellikler, renkler ve anlatım biçimleri kazanmıştır. Bunların hepsinden yararlanmalıdır yazar. Yoksa kendine özgü bir stil oluş­turamaz. Konular birbirinden ayrı olsa da, birinin yaz­dığı ötekine benzer. Bu tavır, politik olarak gerekli ola­bilir, ancak dili giderek sığlaştırır, okuru çok yönlü dü­şünmeye götüremez.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)Yazarların, dilin bütün kazanımlarından yararlanma­dan özgünlüğü yakalayamayacağına

B) Dilin oluşumunun, uzun bir sürece sahip olduğuna

C) Özlü anlatımla yalınlığın bir arada olması gerektiğine

D) Dili, zenginliğini ortaya çıkaracak şekilde kullanma­nın zorluğuna

E)Dilin anlamsal boyutunun değişmesinin sadece ya­zarlara bağlı olduğuna

 

35. Edebiyat, insanların duyguları yanında düşüncelerine seslenebilen doyurucu bir alan. Tabii ki onlara bunu duyurabilirseniz yani onlara ulaşabilirseniz. Tanıtım bu açı­dan bence çok yararlı. Neden sadece belirli bir sayının içinde kalalım yetmiş milyonluk bir ülkede? Mümkün ol­duğu kadar çok insana ulaştırabiliriz edebiyatı. İnsanlar edebiyatın hem bir şeyler öğrenebilecekleri hem zevk alabilecekleri eğlenceli bir alan olduğunu anlayabilirler böylece.

Bu parçada yazarın anlatmak istediği aşağıdakiler­den hangisidir?

A)  Edebi yapıtların sadece eğlence amacıyla okun­maması gerektiği

B)  Yazarların anlatmak istediklerini yapıtın dokusuna dolaylı olarak sindirmesinin uygun olacağı

C)  Yazınsal ürünlerin, yararlanmaları için tanıtım çalışmalarıyla halka ulaştırılması gerektiği

D)  Kolay anlaşılan yapıtların daha çok okur bulacağı

E)  Eleştirisini yaptığı sanatçının kişiliğini de önemse­diği

 

36. —- Nasıl ki bir insanın hareketlerine, yürüyüşüne, ko­nuşma tarzına, giyim kuşamına bakarak o insanın ki­şiliğiyle ilgili değerlendirmede bulunuruz. Aynen öyle de, bir yapıtın niteliği ile ilgili fikir yürütmek için onun dış yapısından yola çıkabiliriz.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre, aşa­ğıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)Bir yapıtın dış yapısına ait özelliklere bakılarak, o yapıtın içindekilerle ilgili fikir yürütmek doğru değildir.

B) Bir yapıtın biçimsel özelliklerinin niteliği, o yapıtın kalıcı olmasında etkilidir.

C)Sanat yapıtının değeri, içeriğiyle biçiminin uyumlu olup olmamasıyla ölçülür.

D) Her sanat yapıtı, içinde oluştuğu dönemin özellik­lerinden izler taşır.

E)Bir sanat yapıtının dış görünüşü, onun sanatsal de­ğeri ile ilgili ipuçları verir.

 

37. Son kitabımı, tahminimden daha kısa sürede yazdım, yaklaşık on beş ay sürdü ki bu benim rekorum. Bundan önceki kitaplarım en az üç yılımı almıştı. Kısa sürede ya­zıldı ama öncesinde bir yıllık bir hazırlık sürecinden ge­çildiği için böyle oldu. Çok kitap, makale okudum. Bir paragraf yazabilmek için bir kitap okuduğumu hatırla­rım. İlk öykülerimi üniversite sıralarında 1975’te yazdı­ğım düşünülecek olursa aslında bu kitap bir yandan otuz beş yıllık bir emeğin sonucudur da. Öteki kitapları­mı göz ardı etmek için söylemiyorum ama bu kitap be­nim kıymetlim gibi diyebilirim.

Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt alınamaz?

A)  Kitabınızı yazarken bir ön hazırlık yaptınız mı?


B)  Yazı çalışmalarınıza ne zaman başladınız?

C)  Bu kitabınızda neyi anlatmak istediniz?

D)  Yapıtlarınızı ne kadar sürede yazarsınız?

E)  Son kitabınızı diğer yapıtlarınızdan ayrı tutar mısınız?

38. Şiirler, şairler yazarlar ve kitaplar ekseninde gezinen yazılarım iki kitapta toplandı şimdilik. Bu kitaplar okur­lar için Türk edebiyatının bir yol haritası olarak görül­sün isterim. Kapsadığı geniş yelpazeyle yazın dünyası için bir arşiv görevi de göreceklerine inanıyorum bu kitaplardaki yazılana Günümüz edebiyat dünyası hak­kında bilgi sahibi olmak isteyenlerin yalın, içten bir an­latımıyla bu kitaplardan memnun kalacakları kanısın­dayım. Üçüncü bir kitabımda da resim, ressam ve ser­gi yazılarımı bir araya getireceğim.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Yapıtlarının geniş bir bilgi birikimi içerdiği

B)  Yalın ve samimi bir anlatımla kitaplarını yazdığı

C)  Yeni bir kitap hazırlığı içinde olduğu

D)  Geniş bir okur kitlesine seslenmeyi amaçladığı

E)  Yazınımız için başvuru kaynağı niteliği taşıdığı

 

39. Tarihî roman, roman türleri arasında zor bir türdür. Ya­zar, bir taraftan romanında esas aldığı zaman dilimini her şeyiyle öğrenmek zorundadır, diğer taraftan tarihî gerçeklere bağlı kalmak durumundadır. Bu noktada yazarın romanı oluşturmaya yönelik hareket alanı sınır­lıdır. Ancak roman türü, ana çerçeveyi koruyarak ayrın­tılarda hayalin elverdiği müdahaleleri yapma konusun­da yazarı özgür bırakır. Kurmaca dünyanın kendisine sağladığı imkânları kullanan yazar, ilgi çekmek için mutlaka merak ve entrika unsurlarına yer vermelidir. El­bette dönemin konuşulan diline sadık kalarak.

Bu parçada tarihi romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Dilin bütün olanaklarının kullanılarak yazılması ge­rektiğine

B)  Diğer türlere göre bazı zorluklar içerdiğine

C)Tarihi gerçeklerin detaylarını yazarken, yazarın düş gücünden yararlanabileceğine

D)  Yazarın anlattığı dönemi iyi bilmesi gerektiğine

E)  Dikkat çekmek için gizli ve ilginç durumları anlat­mak gerektiğine

 

40. Bu ozanımız, her seferinde şiire başka bir pencereden bakıyor mutlaka, ilk üç kitabında tarihe, mitolojiye yap­tığı göndermelerle değişik zamanları, mekânları ve ka­rakterleri günümüze taşıdı. Son kitabında ise değerle­rin hızla ticari malzeme haline geldiği bir çağda şiirin saf güzelliğini sürdürmenin derdinde. Simge ve söz sanatlarına çok fazla itibar etmeden dil oyunlarına baş­vurmadan lirik-epik unsurların uyum içinde olduğu, za­man zaman okurları tebessüm ettiren ironik bir söyle­yişi tercih ediyor. Kentleşerek kimliğini kaybeden, iyi ve kötü arasında gelgitler yaşayan insanda oluşan acı do­lu duyguları dile getiriyor.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  İnsanların yaşamı tanımalarını sağlama amacıyla şi­irler yazdığına

B)  Sürekli bir arayış içinde olduğuna

C)  Yaşamdaki hüzünlü konuları anlattığına

D)  Şiirlerinin, içerik bakımından farklı özellikler taşıdı­ğına

E)  Şiirlerinde yer yer gülmece öğelerine yer verdiğine

 

CEVAPLAR

1

C

9

D

17

C

25

D

33

C

2

C

10

E

18

B

26

D

34

E

3

B

11

A

19

D

27

E

35

C

4

C

12

D

20

E

28

B

36

E

5

D

13

C

21

D

29

E

37

C

6

D

14

B

22

E

30

A

38

D

7

A

15

C

23

B

31

C

39

A

8

E

16

B

24

E

32

A

40

A

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 21 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-21.html Sat, 11 Jan 2014 19:51:19 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8775 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 21

1. Bu kitap, yaşam labirentindeki okur için bir pusula iş­levi üstlenirken, alışılmışı ve bilineni yeniden fark ede­bilmemize de olanak sağlıyor.

Bu cümlede geçen “yaşam labirentindeki okur için bir pusula işlevi üstlenmek” sözüyle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntıların­dan uzaklaştırmak

B)  Sosyal sorunlarla ilgili tespitler yapmak

C)  Yaşamın karmaşası içindeki okura yol göstermek

D)  Yapıtları oluştururken okurun beklentilerini dikkate almak

E)  Yaşam gerçeklerini değiştirerek yansıtmak

 

2. (I) İstanbul’da bazen bütün gürültülerin sustuğu ve es­ki bir müziğin duyulmaya başladığı olur. (II) Bahar ayla­rında, Boğaziçi’nin yamaçları şendir. (III) Erguvan ağaç­ları, bu yamaçlarda yeşil üstüne dökülmüş pembe bir boya gibi durur. (IV) Beykoz’un anıtsal çeşmesi, duvar­dan sularını tatlı bir konser gibi döker. (V) Boğaz’ın bir iskelesine sürünerek geçen bir gemi, umulmadık bir es­ki dostumuz gibi karşımıza çıkar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir sözcük hem niteleme hem belirtme sıfatı almıştır.

B)  II. cümle basit, kurallı, olumlu bir ad cümlesidir.

C)  III. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.


D)  IV. cümlede, bir ad eyleme yer verilmiştir.

E)  V cümle, içinde birden çok yan cümleciğin yer al­dığı girişik bileşik bir cümledir.

 

3. Ünlü yazarın, geçen ay piyasaya çıkan romanı, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Eleştirmenlerin bu romanla ilgili değerlendirmelerine baktığımızda, biri­nin ak dediğine ötekinin kara dediğini görüyoruz.

Bu cümlede altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa­ğıdakilerden hangisidir?

A)  Eleştirilerin öznel bir biçimde ortaya konamaması

B)  Birbiriyle çelişen düşüncelerin dile getirilmesi

C)  Eleştirilerin yapıt üzerine temellendirilmemesi

D)  Verimli bir tartışma ortamının olmaması

E)  Yapıtın sadece olumsuz yanlarının görülmesi

 

4. Şiirimizde uzunca bir dönem sanatçılar duygu ve dü­şüncelerini aynı şekilde, değişmeyen bir söyleyişle di­le getirmişlerdir. Bu durum, edebiyatımızda belli bir süre sonra kısır döngü halini almıştır. Salt biçime yas­lanan bu yaklaşım ancak yakın bir dönemde aşılabil­miştir.

Bu parçada yazar, şiirimizle ilgili aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A)  Belli bir düzende şiir ortaya konmadığını

B)  Şairlerce duygusallığın gerektiğinden daha çok öne çıkarıldığı

C)  Tekrara düşüldüğünden olumlu bir gelişme göste­rilemediği

D)  Yoruma açık ürünler ortaya koyulduğu

E)  Farklı yönelişlerin, geleneksel şiir anlayışının devam etmesini engellediği

 

5. Paul Valery, “Gerçek şair, anadilinin içinde kendince farklı bir dil oluşturarak şiirini yazar.” der.

Ozanın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şairlerin, ulusal dillerinden başka bir dilde şiir yaz­mamaları gerektiği

B) Her şairin, şiir yazmaktaki amacının, anadilini dün­yaya tanıtmak olduğu

C) Her şairin, anadilinin bütün inceliklerini çok iyi bil­mesi gerektiği

D) Bir şairin, dilinin özelliklerini keşfedebilmesi için uzun zaman geçmesi gerektiği

E) Yetkin şairin, anadilini yeni bir dil haline getirerek değişik bir söyleyişle şiirlerini ortaya koyduğu

  

6.             I.   Adam lokantaya girip boş bir masaya oturarak bir bardak su istedi.

II.   Yazın hasat zamanı bu ovaya gelen işçiler kazandıklarıyla kış boyunca geçimlerini sağlıyor.

III.   O gece İstanbul’dan umuda benzer bir hisle ayrıl­mıştım.

IV.   Yaşlı kadın bahçeye giren çocukları sert bir ses to­nuyla uyardı.

V. Sokağın köşesinde mendil satan çocuğun üzerin­de eski püskü bir elbise vardı.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  I. cümledeki “masa” sözcüğünde bir ad aktarması vardır.

B)  II. cümlede karşıt anlamlı sözcük kullanılmıştır.

C) III. cümlede, somut anlamlı sözcükler soyut anla­ma gelecek şekilde kullanılmıştır.

D) IV. cümlede bir duyu aktarımı yapılmıştır.

E)V. cümledeki “eski püskü” sözü biri anlamlı biri an­lamsız sözcüklerden oluşan bir ikilemedir.

 

7. Ben, sözcüklerin de tıpkı insanlar gibi bir ömrünün ol­duğuna inanıyorum. Örneğin “ihtimal” sözcüğü yaşa­maya devam ediyorsa, bırakalım yaşasın. Bir sözcüğü zorla ortadan kaldırmak, dilin akışkanlığını bozar. En kötüsü de kuşaklar arası süreklilik kalmaz. İnsanlar bir­birleriyle anlaşamaz. Ama öte yandan “olasılık” sözcü­ğü de kullanılmaya devam etsin. Duruma göre bazen bu sözcüklerden biri uygun düşer, bazen öbürü.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A)Bir sözcüğün, yaşamını dilin doğal akışı içinde ta­mamlaması gerektiği

B)  Dilde yenilik yapmanın, insanlar arasında iletişimi engellediği

C)  Aynı kavramın farklı sözcüklerle karşılanmasının di­li zenginleştirdiği

D)  Dildeki yabancı sözcüklerin, dilin yapısına zarar verdiği

E)  Dile yeni giren kavramları karşılayacak yeni söz­cükler türetmek gerektiği

 

8. (I) Sinop’un Ayancık ilçesindeki İnaltı Mağarası deniz seviyesinden 1070 metre yükseklikte, mağaranın uzunluğu ise 2200 metreyi buluyor. (II) Bu kadarcık alan bile mağaranın ne kadar güzel ve eşsiz olduğu­nu anlamamıza yetiyor. (III) İlerleyen metrelerde karstik göllerin olduğundan söz ediyor mağarabilimciler. (IV) Mağaranın girişindeki ferahlatan genişlik, birkaç yüz metre ilerleyince azalıyor ve gitgide bir metrenin altına düşüyor. (V) Mağaraya girdikten sonraki ilk izle­nimi kelimelere dökmek güç, çünkü sizi içeride büyü­leyici bir manzara bekliyor.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede sayısal veriler ortaya konuyor.

B)  II. cümlede, anlatıma duygular katılmıştır.

C)  III. cümlede, bir dolaylı anlatım söz konusudur.

D)  IV. cümlede, aşamalı bir durumdan söz edilmiştir.

E)  V. cümlede, kinayeli bir anlatım söz konudur.

 

9. (I) Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde Çanakkale Savaşı ve Büyük Taarruz’u konu alan panoramalar dik­kat çekiyor. (II) Bu panoramalar üç boyutlu bir görün­tüye sahiptir. (III) Kullanılan savaş objeleri ve maketler­le, muharebelerin geçtiği yerler ve dönem aslına uy­gun olarak canlandırılıyor. (IV) Türkiye’de ilk kez uygu­lanan bu teknik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yoldaki yaşananlara ışık tutuyor. (V) Müzede, kurtuluş mücadelesinden çeşitli anların resmedildiği büyük boyutlu tablolar da yer alıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangile­rinin öğeleri sırasıyla dolaylı tümleç, özne ve yük­lemden oluşmaktadır?

A) I. ve II.                               B)l. Ve V.                   C) II. ve III.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

 

 

 

 

10. (I) Bu ozanımız, Türk şiirine önemli yenilikler getiren büyük bir sanatçıdır. (II) Öteki ozanlar gibi, yaşadığı döneme uzaktan bakmamıştır. (III) Şiirinde yalın bir anlatımla, toplum yaşamındaki değişimleri vermeye çalışmıştır. (IV) Daha önce hiçbir ozanın yanaşmadığı, yaşamı şiirin içine katma düşüncesini o gerçekleştirmiştir. (V) Şiirlerindeki yerel ve doğal söyleyiş, dikkat çeken en önemli özelliklerindendir.

Bir ozanın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A) I. cümlede, Türk şiirine özgün özellikler kazandırdı­ğından söz ediliyor.

B) II. cümlede, yaşama bakışı karşılaştırmalı olarak ortaya konuyor.

C) III. cümlede, şiirlerinin hem biçemi hem de içeriği ile ilgili bilgilere yer veriliyor.

D) IV. cümlede, şiirlerinde kendi yaşamının ayrıntıları­na yer verdiğini belirtiyor.

E)  V. cümlede, şiirlerini içinden geldiği gibi yapmacık­sız bir söyleyişle oluşturduğundan söz ediliyor.

 


11. Turkuvaz denizi, yumuşacık kumu ve gökyüzünden hiç eksilmeyen güneşiyle dünyanın dört bir yanından konuk çeken Antalya, tarih boyunca ormanlarıyla ilgi merkezi olmuştur. Bu büyük ve güzel şehrin toprakla­rının yarısından fazlası halen ormanlarla kaplıdır. En çok görülen ağaç türünün kızılcam olmasına karşın Türkiye’de yetişen ve çok fazla kullanım alanı olan Lübnan sediri de bu bölgede bulunur.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?

A) isim cümlesi                      B) Bileşik cümle    C) Basit cümle

D) Olumlu cümle                   E) Bağlı cümle

 

12.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)  Dilin kullanımına özen göstermek sadece dilcilerin değil, herkesin görevidir.

B)  Bazı şiirleri okuduğumuz zaman, gözümüzün önün­de bambaşka bir dünya canlanır.

C)  Sanat yapıtlarında güzellik, kullanılan malzemede değil, bir araya getirilişindedir.

D)  Bugün birçok şairin şiirini, üç beş bin  kişi dışında kimse anlamıyor.

E)  Kültürlü bir kimsenin sözcük dağarcığı, konuşmala­rında kullandığı sözcüklerle sınırlı değildir.

 

13.    Rumeli Hisarı, İstanbul’un fetih hazırlıkları sırasında Fa­tih döneminde İstanbul Boğazı’nın kolaylıkla denetlenebilmesi amacıyla

                                                             I

yapılmış.  Kaynaklardan birçoğu bin usta ile iki bini aşkın işçinin gece

     II                                        III

gündüz çalışarak dört ayda tamamladığı Rumeli Hisarı’nın,

                                      IV

Musliheddin adlı bir mimarın eseri olduğunu söylüyor. Ancak orijinal

                                                                                                        V

planı çizen bizzat Fatih’miş.

Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, bir belirteçtir.

B)  II. sözcük, edilgen bir eylemdir.

C)  III. sözcük, bir belgisiz sıfattır.

D)  IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.

E)  V. sözcük, bir bağlaçtır.

 

14. Karadenizlilerin bütün bir sene ekmeklerini yaptıkları, yemeklerine

                    I

kattıkları, pişirip yedikleri, başlıca besin maddesi mısırdır. Onların gözünde öyle değerli ki onu, saklamak için özel anbarlar yapmışlar tam

                             II                                                             III

da evlerinin yanı başına, öğütmek için de değirmenler.                          

                                                   IV                             V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

15. Kraliçe Nefertiti’nin altın mühründen dünyanın en eski kitabı olarak tanımlanan iki yapraklı tahta kitapçığa ka­dar eşsiz yüzlerce eserin bulunduğu Uluburun Batığı Kazısı, Tunç Devri tarihinin adeta yeniden yazılmasına neden oldu.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Belirteç                              B) İlgeç                       C) Sıfat-fiil

D) Niteleme sıfatı                 E) Dönüşlülük adılı

 

16.   Yalnızca çok uzak ülkelerde varlığını sürdürebilen hayvanların

                                  I              II               III

fotoğraflarını çekebilmek için uzun yıllar çaba harcadım. Yedi yıl süren

                                                                  IV                                                 V

çalışmalarımı büyük kedilere olan sevgi ve hayranlığım biçimlendirdi.

                                                                                    VI

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri yapıca ötekilerden farklıdır?

A) l.ve II.                                B) I. ve IV.                    C) II. ve IV

D) III. ve V.                             E) V. ve VI.

 

 17.   Bugün,  hepimiz sorunlarıyla  baş edebilen,  mutlu,  yurt sever

             I                                                          II                                    III

bireyleri yetiştirmekten söz ediyoruz. Ama ne yazık ki bu konuda

                          IV

asgari düzeyde bile bilgilere sahip değiliz.

     V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV            E) V. 

 

18.    Teknenin motorunu çalıştırıp iplerini çözerek denize açılınca   en  

                                                     I                             II                        III

büyük   keyfimiz   oltalarımızı   denize sallamak ve kitabımızı okurken

                                                                          IV                                     V

hayallere dalmaktı.

Bu cümlede numaralanmış eylemsilerden hangisi­nin türü ötekilerden farklıdır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V. 

 

19. (I) Edebiyatın bize, belki de ömrümüz boyunca gitme olanağı bulamayacağımız fantastik diyarlara yolculuk şansı verdiğini düşünürüm hep. (II) Tabii bu turistik bir gezi değildir; kimi zaman hiç tanışamayacağımız duy­gularla, insanlarla karşılaştırır bizi. (III) Bilmediğimiz o insanların ruhuna girer, keşfetmenin hazzını duyarız. (IV) Kimi zaman da kendi içimize dönük bir yolculuk vaat ediyor kitaplar. (V) Dünyanın bir başka noktasın­da, bir başka insanın duygularıdır yazılan ama bizi bi­ze anlatabilir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümledeki “ömrümüz” sözcüğünde ünlü düşme­si vardır.

B) II. cümledeki “tanışamayacağımız” sözcüğünde ünsüz yumuşaması vardır.

C) III. cümledeki “hazzını” sözcüğünde ünsüz türeme­si vardır.

D) IV cümledeki “vaat ediyor” sözünde bir ünlü daral­ması vardır.

E)V. cümledeki “noktasında” sözcüğünde kaynaştır­ma ünsüzü kullanılmıştır.

20. Bahar (I) yeşiliyle yağmuruyla güzelliğini sergiler (II) özellikle de ilkbahar hem doğa (III) hem de insanlar için son derece önemlidir. Neden mi (IV) Doğa yeni­den uyanışı, yeniden doğuşu sergiler de ondan. Bu mevsimde yaşama sevinciyle hangimiz dolmaz (V) hangimiz yaşamın tadını damarlarında bir kez daha duyumsamaz ki?

Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine bir noktalama işareti getirilemez?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinden sonra “Okur bun­larda kendi yaşamının izdüşümlerini görebiliyor ve ya­şamını zenginleştirmenin ipuçlarını yakalıyor.” cümle­sinin getirilmesi anlam akışı yönünden uygun olur?

A) Bu sanatçı romanlarında yaşamdaki ilgi çekici ay­rıntıları bir ayna gibi yansıtmayı başarıyor.

B)Sanatçı salt biçeme yaslanan öyküleriyle özgün bir öykü tarzı oluşturuyor.

C)Sanatçı son yapıtında fantastik konuları etkileyici bir biçimde sunuyor.

D)Bu denemelerinde sanatçı  felsefi konuları yoğun bir anlatımla ortaya koyuyor.

E)Eleştirmen, çağdaş eleştiri kuramlarını inceleyerek bu kuramların ışığında yapıtlarını yazıyor.

 


22. (I) Dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır. (II) Dil, kül­türü meydana getiren ana unsurlardan biridir. (III) Dilin, toplumların hayata bakış tarzını, anlayış ve felsefesini yansıtması, onun kültüre katkısının bir göstergesidir. (IV) Nice uluslar vardır ki dillerine sahip çıkamadıkların­dan tarih sahnesinden silinmişlerdir. (V) Dil, aynı za­manda nesiller arasındaki kültür mirasının taşıyıcısıdır. (VI) Bu kültür mirasının korunması ise bir ulusu diğer uluslar karşısında güçlü kılar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B) III.           C) IV.              D) V.          E) VI. 

 

23. (I) Çağdaş Eleştiri dergisinde yabancı edebiyatlardan yapılan çevirilerin yanı sıra, eski edebiyat metinlerin­den parçalar da yayımlanmıştır. (II) Namık Kemal, Ce­nap Sahabettin gibi birçok yazarımızdan yapılan aktar­malarla, önem taşıyan metinler günümüz Türkçesine uyarlanarak yayımlanmıştır. (III) Bu yönüyle geçmişle arasında bir alfabe engeli bulunan çağdaş okur için ya­rarlı olmuştur. (IV) Çağdaş Eleştiri dergisindeki söyleşi­lerde, kullanılan Batı kaynaklı kavramlar, ele alınan ya­pıtla ilgili özellikler söyleşinin akışından bağımsız ola­rak açıklanmaktadır. (V) Bu açıklamalar, bir ansiklope­di maddesini andırır biçimde özetlenmiş bilgiler içerir. (VI) Yani açıklamalar, söyleşiyi okuyan ortalama oku­run ilk bakışta anlayamayacağı kullanımlara yöneliktir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.             B) III.            C) IV.            D) V.            E) VI.

24. (I) Namık Kemal, Tanzimat Döneminin en önemli düşün­ce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. (II) Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmış, bundan dolayı eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. (III) Divan edebiyatının süslü-sanatlı düzyazısı yerine, yeni bir düzyazıyı kullanmış­tır. (IV) Gençliğinde divan edebiyatı tarzında şiirler yaz­mış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimse­miş ve o yolda yapıtlar vermiştir. (V) Sahne dili ve tekni­ği yönünden başarılı tiyatro yapıtları da yazmıştır.

Namık Kemal’in ele alındığı bu parçada numaralan­mış cümlelerle İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, değişik alanlarla ilgilendiği belirtiliyor.

B)II. cümlede, dil anlayışının, taşıdığı sosyal amaca göre biçimlendiği söyleniyor.

C) III. cümlede, sanat yaşamıyla ilgili bir çıkarım yapıl­mıştır.

D)IV. cümlede, yaşamının farklı dönemlerinde farklı sanat anlayışları benimsediği söylenmiştir.

E)V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.

 

25. Boğaziçi, erguvan ağaçlarının pembe çiçekli elbisesi­ni giymesiyle muhteşem bir tabloya bürünür. İstanbul florasının doğal türlerinden olan bu ağacın, ilkbahar aylarında açan eflatun, pembe ve lila tonlardaki genç ve neşeli yaprakları, adeta bir çiçek topunu andırır. Er­guvan, sonbahar aylarında fasulye gibi tohumlar bıra­kır. Oysa yapraksız hali çalıyı andıran cılız bir ağaçtır. Tohumlar sonbaharda ve kurumadan toprağa düşer­se, ilkbaharda can bulur. Erguvanlar başlangıçta ya­vaş büyüseler de sonraları büyümeleri hızlanır. Yüzü­nü denize çevirmiş, güneşe bakan, hafif eğimli ya­maçlar ve küçük tepeler bu şen şakrak ağaçların en sevdikleri yaşam alanlarıdır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  Benzetmelere yer verilmiştir.

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtmaktadır.

D)  İkilemelere yer verilmiştir,

E)  Varlıklar ayırt edici özellikleriyle verilmiştir. 

 

26.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramın anlamıyla uyuşmamaktadır?

A)  Şiirlerinizin geniş bir okur kitlesine seslenmesini is­tiyorsanız salt biçime dayalı şiirler yazmaktan vaz­geçin. (Uyarı)

B)  Ne yazık ki edebiyatımızda gerçek anlamda eleştir­men yetişmemiş, bu da yazarların sanatsal gelişi­mini oldukça olumsuz etkilemiştir. (Hayıflanma)

C)  Bu yapıtı adı pek duyulmayan şairleri tanıtmak, on­ları edebiyat dünyasına kazandırmak için hazırla­dım. (Amaç)

D)  Bu dönem edebiyatımızdaki yazarlar, haklı olarak yapıtlarında gerçek yaşamın dışına çıkmayı tercih etmemişlerdir. (Sitem)

E) Okurlar, yazarlardan yapıtlarıyla düşün evreninin sı­nırlarını genişletmesini ister. (Beklenti)

 

27. (I) Sanatçı son romanında İstanbul ekseninde toplum­da yaşanan sıkıntıları gözler önüne seriyor. (II) Günü­müzde kullanılmayan birçok Arapça ve Farsça sözcü­ğü kullanması, insanlarda yazarın kitabı uzun zaman önce kaleme aldığı düşüncesini uyandırabilir. (III) Ro­mandaki olayların bizzat içinde yer alıyor yazar. (IV) Basit cümleler içermeyen, anlamsal yoğunlukları fazla olan sözcüklerin kullanıldığı roman, her sayfasın­da kendini size daha da fazla sevdiriyor. (V) Romanı okurken olayın geçtiği, İstanbul’da bir mahallede ya­şadığınızı, o zamanların insanlarıyla bir arada olduğu­nuzu hissediyorsunuz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri sö­zü edilen yapıtın biçemiyle ilgilidir?

A) I. ve II.                               B)l. ve V.                   C) II. ve IV

D) III. ve IV                                            E) IV ve V.

 

28. Eski bir gelenek olan çömlekçiliğin anavatanı gibidir Avanos. Geçmişi Hititlere kadar uzanan çömlek usta­ları çamura hayat verir ellerinin arasında. Dönen bir platform üzerinde çamurun şekillendiğini görürsünüz çömlek atölyelerinde. Avanos atölyelerinde çömlek, küp, testi ve güveç gibi işlevsel mutfak gereçleri bir yana, Hitit ve Frig gibi Anadolu’nun en eski medeni­yetlerin izlerini taşıyan hediyelik eşyalar da sevdikleri­nize ulaştırılmayı bekler. Vaktiniz varsa bir çömlek atöl­yesine uğramanızı tavsiye ederiz. Kim bilir, belki de içi­nizdeki sanatçıyı Avanos’ta ortaya çıkarabilirsiniz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Çoğullaştırmalar

B)  Kimi sözcükleri temel anlamlarının dışında kullan­ma

C)  Açıklayıcı anlatımdan yararlanma

D)  Birinci kişili anlatımla oluşturulma

E)  Devrik cümlelere yer verme

 

29. Yapıtlar, sırf mesaj vermek için yazılırsa bu görüş doğ­ru olabilir. Ama yazarken düşüncelerin yapıtın dokusu­na sindirildiği yapıtlarda edebi düzeyin düşmesi müm­kün değil. Nitekim dünya edebiyatında, klasiklerde bu­nun çok sayıda örneği de mevcut. Düşünceler yerli ye­rinde verildiğinden olumsuz bir etki söz konusu ola­maz. Aksine bazen yapıta ayrı bir güzellik katabilir. Victor Hugo, Sefillerinde kötü adam Jean Valjean’ın baş­piskoposun etkisiyle iyi adam oluşunu anlatır. İnsan Ne ile Yaşar isimli eserinde Tolstoy, yine iyi insanları, iyiliği ve iyi olma vurgusunu yaparak hikâyesini anlatır. Biz bu yapıtlarda düşüncenin verilişini yadırgamayız.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)  Yazarın mesaj verme kaygısı taşıması, yapıtın yazınsallığına gölge düşürüyor düşüncesine katılıyor musunuz?

B)  Klasik yapıtların yüzyıllara meydan okumasını sağ­layan özellikleri nelerdir?

C)  Yazarların yapıtındaki olay örgüsünü klasik anlatım tarzına göre şekillendirmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?

D) Yazarların bir akımın savunuculuğunu yapması siz­ce doğru mu?

E)  Klasikliğe ulaşmak isteyen yapıtların evrensel özler taşıması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?

 

30. Gerçekliğin öne çıktığı günümüzde, pek okunmayan düş ağırlıklı romanların, bir gün yepyeni olarak geri döneceğinden hiç şüpheniz olmasın. Çünkü düşler, gerçeğin türlü sıkıntılarıyla ağır bastığı ve edebiyatın gerçekçilik üzerine kurulduğu dönemlerin ardından insanların sığınağı olmuştur. Dolayısıyla —. Böylece, bir dönem okunmayan düş ağırlıklı romanlar, başka bir dönemde tekrar okur bulmuştur.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  edebiyat akımlarının temelinde yatan tek sebep bu olmuştur

B)  insanlar her zaman, düşsel öğeler içeren yapıtları beğenmiştir

C)  okurların kültürel düzeyleri, okuyacakları yapıtları seçmede etkilidir

D)  gerçekçi her akımdan sonra düşlere dayalı bir akım doğmuştur

E)  yazarlar da sadece kendi düşünceleri doğrultu­sunda yapıt oluşturur

 

31. Antik Çağda tiyatro, üst sınıfa özgü bir etkinlikti. Her yıl Dionysos’u kentin hangi ileri geleninin onurlandıraca­ğına karar verilir ve bu kişi etkinlikleri düzenlerdi. Bu dönemde oyunlarda günümüzden farklı olarak dekor ya da kostüm bulunmazdı. Sahne tamamıyla boş olur, baş roller de önemli kişiler tarafından oynanırdı. Bir de anlatıcı görevi gören koro bulunurdu. Günümüzdeki oyunculuk anlayışı yoktu ve duygular oyuncuların el­lerinde tuttukları ve yeri geldikçe yüzlerine koydukları maskelerle ifade edilirdi. Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler bu uygulama­nın bir uzantısıdır.

Bu parçadan Antik Çağdaki tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinden söz edilmemiştir?

A)  Günümüzdeki tiyatroyla ayrılan yönlerinden

B) Toplumun hangi kesimine seslendiğinden

C) Yapısal özelliklerinden

D)  Oyuncuların anlatım tarzlarından

E)  Toplum üzerindeki etkilerinden

 

32. Öyküleri tam bir anı karakteri gösteren sanatçı, açık, duru şiirler de yazmıştır. İnsan ve hayat sevgisi, her varlıkta bir güzellik, her olayda bir iyimserlik araması şiir ve düzyazılarının genel özelliğidir. Kimi öykülerinde İstanbul ve geçim sıkıntısının insanı etkileyişi vardır. Yaptığı ruhsal çözümlemelerde kendi duygularını yan­sıtırken anlattıklarını bizim açıklayamadığımız gizli duygularımız sanırız. Hiçbir toplumsal kaygı duyma­dan anılarını ve yaşamını yansıtmıştır. Yalın dili, göste­rişe kaçmayan, lirik ve samimi söyleyişiyle tanınmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Yazarlarına toplumsal bir işlev yüklemediği

B)  Öykülerinde kendi yaşamının ayrıntılarına yer ver­diği

C)  Olay ve durumların olumlu yönlerini anlatmayı seç­tiği

D)  Sade ve içten bir anlatım kullandığı

E)  Düşünsel yazılarıyla okurların ufkunu genişlettiği

 

33. Modern Öykü yazarı öncelikle, öyküsünü üzerine bina edeceği olaylar zincirini, insan sayısını, olayların ya­şanma zamanı ve mekânını, romana göre son derece sınırlı tutmak zorundadır. Bu sebeple modern öyküde olaylar, uzun ve karmaşık değil yoğun bir biçimde anlatılır . Konunun ayrıntılarına girilmez. Kahramanlar bütün yönleriyle değil, büyük ölçüde tek bir yönüyle ir­delenir. Hiçbir anlatımda ayrıntıya, savrukluğa yer veril­mez. Söz konusu dar bir dünya içinde yoğunlaşılıp, tü­rün imkânlarını zorlamadan estetik bir öykü kurulması gerekir. Dolayısıyla yazardan beklediğimiz, “destan” ve “roman”da olduğu gibi, koca bir toplumun veya devrin hayatını kucaklamak; bir insanın uzun yıllar içindeki hayatını bütün yönleri ve olayları ile sunmak değildir.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi modern öykünün özelliklerinden biri değildir?

A)  Diğer türlere göre daha sınırlı bir kitleye seslenme

B) Olayları okura estetik bir haz verecek biçimde sunma

C)  Kısa bir zaman diliminde geçen olayları anlatma

D)  Kısa ve öz bir anlatımla oluşturulma

E)  Kişileri tek yönlü olarak ele alma

 

34. insanlar, kendi dillerini başka dillerle kıyaslayarak üs­tün olduğunu savunmamalıdır. Çünkü uluslar arasın­da nasıl bir üstünlükten söz edilemezse, diller arasın­da da böyle bir durumdan söz edilemez. Gel gelelim, yanlış koşullandırmaların sonucunda böyle bir ayrım yapanlar var. İşte bu, dilleri ileri – geri, yoksul – varsıl diye nitelendirme gibi bir yanlış ayrımın ürünüdür.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağı­dakilerden hangisidir?

A)  Her dilin kendine özgü bir yapısı vardır.

B)  Dilleri nitelik bakımından karşılaştırmak doğru de­ğildir.

C)  Diller arasında sürekli bir etkileşim vardır.

D)  Bir dilin nitelikli olup olmadığı, sözcük sayısına gö­re belirlenemez.

E)  Bir dilde kullanılan yabancı sözcükleri bütünüyle dışlamak yanlıştır.

35. Televizyona çıkan biriyim, ama “star” olmayı isteyen bir yazar değilim. Ekran önünde bazı programlara çık­tım, tabii ki bunu istediğim için değil yapmam gerekti­ği için yaptım. Beni şiir gecelerinde, toplantılarda, fes­tivallerde göremezsiniz bunu da büyülü bir şey olsun, gizemli kalayım, diye yapmıyorum. Ön plana çıkmak gibi bir gayretim yok. Ama şiirlerimin beğenilmesini de isterim. “Ne güzel şiir olmuş!” dediklerinde hoşu­ma gider. Ben ekranlara çıkarak değil, okunarak beğenilmek; popüler olmadan okurlarımın “favorisi” ol­mak isterim.

Bu sözleri söyleyen şair, aşağıdakilerden hangisiy­le nitelendirilebilir?

A)  Üretken, okurlarını kendi düşüncelerine göre yön­lendiren

B)  Kendini toplumdan soyutlayan, okurların seviyesi­ne inemeyen

C)  Geri planda kalmayı yeğleyen, okurların tepkisini önemseyen

D)  Sorgulayan, değerinin yeterince anlaşılmadığını düşünen

E) Seviyesizliğe tahammül edemeyen,  yapıtlarının anlaşılması için okurdan çaba bekleyen

 

36. Son yıllarda çekilen diziler, daha çok müzikleriyle izle­yicinin dikkatini çekiyor. İçlerinde başarılı çalışmalar da var. Ancak belli bir zaman sonra diziler sadece mü­zikleriyle hatırlanıyor. Oysa müzik, —. Diziyle müzik bir bütün olarak gitmeli ve böyle beğendirmeli kendi­ni. Şimdiki dizilerde ise müzikle her şeyi kotarıp izlen­me oranını yükseltme amacı güdülmekte. Halbuki, filmle müzik eşit ölçüde kendini göstermeli dizilerde.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  filmin içeriğine uygun olmalı

B)  filmi arka plana atıp onu unutturmalı

C)  izleyiciyi filme çeken ana etken olmalı

D)  her zaman filmin gölgesinde kalmalı

E)  filmin izleyicide oluşturduğu beğeni duygusunu et­kilememen

 

37. 1950’li yılların yazarları arasında en üretken isim hiç şüphesiz Ferit Edgü’dür. Yalın ama yoğun cümleleri vardır. Ölüm, düş, yaşam, yabancılaşma gibi ana te­malardan bir an olsun uzak durmayan bir yazarlık yö­nelimine sahiptir, Düş ile gerçek arasında gidip gelen, neredeyse bir tek cümleye kadar inen kısacık öyküler yazmıştır. Kitaplarına yazdığı önsözlerde bile düş ve gerçeğin arasındaki sınırı aşmamaya özen gösteren bir tavır takınır. İçerik yönünden el attığı yeni konular kadar her öyküde özgün bir biçem kaygısı vardır.

Bu parçadan Ferit Edgü’yle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Az sözle çok şey anlatmaya çalıştığı

B)  Öykülerinde soyut konuları ele aldığı

C)  Kendine özgü bir anlatımı olduğu

D)  Okurların yazınsal yapıtlardan aldığı zevki artırmayı amaçladığı

E) Öykülerinde hayali öğelerle gerçekçi öğelerin iç içe olduğu

 

38. Yazınsal metinler, sözcük ve cümle düzeni yönünden çok düzenli bir yapıdadır. Sözcükler, yerleri değiştirile­meyecek biçimde sıralanmasının yanında, ilk anlamla­rından çok, yan anlamlarıyla, duygusal ve çağrışımsal yönleriyle kullanım alanına çıkar. Böylece günlük dilde kullandığımız sözcükler, cümleler yeni tatlar ve anlam­lar kazanır. Buna bağlı olarak da yazarın, okurlara sunduğu evren de kurmaca, imgesel bir evrendir. Bu evren, gerçek dünyayla tam bir örtüşme göstermez hiçbir zaman.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi yazınsal metinlerin bir özelliği değildir?

A)  Şekil bakımından bir düzen içinde olması

B) Okurları düşünsel açıdan doyurması

C)  Konuşma dilinin söz dağarcığından yararlanılması

D)  Sözcüklerin temel anlamlarıyla yetinilmemesi

E)  İçerik olarak yaşam gerçeğinden farklı olması

 

 

39. Daha şimdiden çağdaş bir klasik olmaya aday olan roman, klişelere saplanmadan, taraf tutmadan, sade­ce ve sadece savaşın kendine has gerçekliğini anlatı­yor. Çoğu okurun hafızasına kazınacak olan karakter­lerin gerek savaş sırasındaki, gerekse terhislerinden sonraki hikâyelerine parça parça eğilerek bir savaşın atmosferini bugüne kadar rastlamadığımız bir yetkin­likle ve herkesçe rahat bir biçimde anlaşılabilecek bir anlatımla gözler önüne seriyor.

Bu parçada sözü edilen romanla ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Tarafsız bir biçimde savaş gerçeklerini anlattığına

B)  Etkileyici karakterlerin yer aldığına

C)  Açık, anlaşılır bir anlatımı olduğuna

D)  Klasik yapıtlara öykünülerek yazıldığına

E)  Nitelikli ve özgün bir yapıt olduğuna

 

40. Denemeleriyle de tanınan sanatçı, toplumcu şairlerin açtığı yolda yürüdü. Şiiri çoğunlukla türkülere dayalı görünse de halk kaynaklarının olanaklarını, türkülerin ötesinde aradı. Günümüz şiirini de büyük ölçüde etki­ledi. Şiirinde ritmin büyük yeri vardır. Onda ritim, söz­cüklerin bir su gibi akma anlamına gelir. Yaşadığı Do­ğu Anadolu’yu ve o yörenin insanlarını bu lirizmin için­de yoğurarak gerçekçi şiirdeki didaktizm tehlikesini aşmayı bildi. Özellikle imge konusunda yaptığı sıçra­mayla genç şairlere örnek oldu.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili aşağıdakiler­den hangisi çıkarılamaz?

A)  Salt öğreticilikten uzak olduğu

B)  Şiirlerinde ahenge önem verdiği

C)  Kendisinden sonra gelen şairleri etkilediği

D)  içinde yaşadığı çevreyi şiirlerinde konu edindiği

E)  Şiir türünden başka yapıt kaleme almadığı

 

CEVAPLAR

1

C

9

B

17

C

25

D

33

A

2

D

10

D

18

D

26

D

34

B

3

B

11

E

19

D

27

C

35

C

4

C

12

C

20

C

28

D

36

E

5

E

13

C

21

A

29

A

37

D

6

C

14

C

22

C

30

D

38

B

7

A

15

E

23

C

31

E

39

D

8

E

16

C

24

C

32

E

40

E

 

]]>