1. Bu yazarın öykülerini okumayalı çok olmuştu. Son öyküsü bu özlemimi gidermekle kalmadı, aynı zamanda yazarın, öykü alanında kendi açtığı kanaldan ilerleyerek zirveye yükseldiğini de gösterdi.
Bu parçada altı çizili sözle, söz konusu yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öykü alanında bir çığır açtığı
B) Daha nitelikli öyküler yazmak için çaba gösterdiği
C) Öyküleriyle genç öykücülere yeni ufuklar açtığı
D) Özgün sanat anlayışıyla, öykücülükte en üst düzeye ulaştığı
E) Öğretici anlatımıyla, belli bir okur kitlesine seslendiği
2. Aşağıdakilerin hangisinde virgül (,) için yapılan açıklama, verilen örnekle uyuşmamaktadır?
A) Ara sözlerin başında ve sonunda kullanılır.
Kayseri’ye, iki yıl görev yaptığı bu şehre, yıllar sonra tekrar gelmişti.
B) Sıralı cümleyi oluşturan yargıları ayırmada kullanılır.
Edebiyattaki bazı eksiklikleri görmüş, bunlarla ilgili görüşlerini özgürce dile getirmiş bir eleştirmendir o.
C)Aktarma cümlelerden sonra kullanılır.
Mehmet, sizinle ben de gelmek istiyorum, dedi.
D) Eş görevli sözcükleri ve söz öbeklerini ayırmak için kullanılır.
Kırmızı, yeşil, mavi renklerin egemen olduğu tablolar sergide göz doldurdu.
E) Cümlede vurgulanmak istenen özneden sonra kullanılır.
Eve gelen konuklar, geçmiş güzel günlerden söz ettiler.
3. Çevirmen, çevirisini yaptığı yapıtla okur arasından çekilmelidir. Çünkü en iyi çeviri yapıt, okurun, çevirmeni hissetmediği yapıttır.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevirmenin, çeviri yaparken yapıtına kişiliğini katmaması
B) Çevirmenin, başka dillerdeki çevirileri de incelemesi
C) Çevirinin, çağdaş çeviri akımlarından etkilenmesi
D) Çevirmenin, her iki dilin inceliklerini iyi bilmesi
E) Çevirmenin, çeviri yaparken okurların kültür düzeyini dikkate alması
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen bilgiyle uyuşmamaktadır?
A)Şairin ilk dönem şiirlerindeki imgeler, sonraki şiirlerine nazaran daha özgün ve anlamsal yoğunluk açısından daha derindi. (Bir karşılaştırma yapılmıştır.)
B)Romanlarında kendi yaşamından kesitleri öyküleyici anlatımdan da yararlanarak anlatmayı sürdürüyor yazar. (Nesnel bir yargı dile getirilmiştir.)
C)Öykücünün eşsiz betimlemeleri okuru kendine hayran bırakıyor. (Bir beğeni dile getirilmiştir.)
D)Şair belli sembollerle, duygu ve düşüncelerini kapalı bir söyleyişle dile getiriyor. (Biçemle ilgili bir özelliğe değinilmiştir.)
E)Onun, hiçbir kurala bağlı kalmadan özgürce düşüncelerini dile getirdiğini bütün yapıtlarında görebiliyoruz. (Bir tahminde bulunulmuştur.)
5. Öyküde üslup, ilk cümleden itibaren okuru kendine bağlamalıdır. Öyküde işlevi olmayan hiçbir unsur yer almamalıdır. Giriş cümlesiyle merak uyandırmayan, okuru kendine bağlayamayan öykü, baştan kaybetmiştir diye düşünüyorum. Bunun yanında sürükleyicilik de çok önemli tabii. Okura, bir solukta okutabilmeli öykü kendini. Yazılanları çekici kılacak içtenlik, inandırıcılık da olmalıdır öyküde. Öyle ki bir trende geçen öyküde, okur kendini kahramanlardan biri gibi görmeli ya da en azından yolculardan biri saymalıdır.
Böyle düşünen bir yazardan aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Öykü, daha başlangıçta okuyucunun ilgisini çeke-bilmelidir.
B) Öyküde akıcı bir anlatım olmalıdır.
C) Öykücü, okuru, yapıtında anlattıklarına inandırabilmelidir.
D) Başarılı bir öyküde gereksiz ayrıntı yer almamalıdır.
E) Öykücü, konularını yalnızca gerçek yaşamdan seçmelidir.
6. (I) “Edebiyat Yazıları”, Arif Damar’ın 1958 ile 2003 arası edebiyat dergileri ve gazetelerde yayımlanmış yazılarını, kendisiyle yapılmış söyleşileri bir araya getirmiş. (II) Damar bu yazılarda, kimi zaman bir şiirden, şairden, hatta bir dizeden yola çıkıyor; kimi zamansa kanıtlar göstererek tarihsel bir yanlışı düzeltiyor. (III) Kendi kuşağından ya da genç kuşaktan bir şairin yeni bir kitabını, sevdiği bir şiirini tanıtıyor. (IV) Bütün bu yazıların bir ortak paydası şiirse, diğer ortak paydası da sevgidir, içtenliktir. (V) Şiirlerinde yeni imgelerin, yeni söyleyişlerin peşinden koşar; asla kullandığı bir imgeyi tekrar kullanmaz. (VI) Bu içtenlik ve sevgi, onun yaşamının her anını kuşatıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
7. Klasiklerden gelişigüzel seçilen birkaç çarpıcı ifadenin altına usta çizerlerden birkaç desen atıldı ve onlardan çizgi roman oluşturuldu. Özellikle yetkin olmayan, resimli gazeteleri, magazin haberlerini seven okur da klasikle aynı adı taşıyan bu yapıtlara ilgi gösterdi. Kafkalar, Shakespeare’ler ayaküstü; hızlıca okunur oldu. Ancak kimsenin ayırdında olmadığı bir durum vardı ki o da klasik yapıtlara böyle yaklaşılamayacağı, bu tür bir okumanın o eseri ve yazarı anlamanın ötesinde tam tersine ona dair tüm enginliği yok edeceği gerçeğiydi. Ama ne yazık ki yoğun düşünceler, özgün tasvirler içeren yapıtlar böylelikle kuşa döndü.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasik yapıtların sanatsal özelliklerini sadece yetkin okurların fark edeceği
B) Günümüzde klasiklerin düzeyinde yapıt kaleme alınamadığı
C) Çizgi romanın ülkemizde nitelikli bir gelişiminin olmadığı
D) Önemli yapıtların çizgi romana çevrilmesinin onlardaki anlamsal derinliği yok ettiği
E) Belli bir birikimden yoksun sanatçıların klasiklere öykünen yapıtlar kaleme aldığı
8. (I) Puşkin yeni Rus yazınının kurucusu, Rus yazın dilinin oluşturucusu kabul edilir. (II) Şiir, roman, öykü ve tiyatro yapıtlarıyla Rus yazın dilinin anlatım evrenini genişletmiş; yeni ve değişik anlatım yolları kullanmıştır. (III) Puşkin, modern Rus edebiyatının oluşmasında yadsınamaz bir yeri bulunan yazın ve düşün adamıdır. (IV) Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus düşüncesini sentezleyerek Rus edebiyatında “romantik akımı” başlatan yazardır. (V) Yapıtlarında halkın sesi olmuş ve gönlünde taht kurmuştur.
Puşkin’in ele alındığı bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir varsayımda bulunulmuştur.
B) II. cümlede, biçeminden söz edilmiştir.
C) III. cümlede, Rus edebiyatına olan katkısından bahsedilmiştir.
D) IV. cümlede, bir yazın akımının öncüsü olduğu anlatılmıştır.
E) V. cümlede halkça beğenildiği belirtilmiştir.
9. Sanatçı, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlı kalmıştır. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiştir. Bu yolda Türk âşıklarını dinlemiş Batı romancıları arasında Gogol, Puşkin gibi, romana destansı boyutlar katan sanatçılardan etkilenmiştir. Onun anlatmaları, sıradan aşkların bir tekrarı değildir. O, âşıkların dağarcıklarını yeni konularla zenginleştirmiş, eski nakışlara kendi nakışlarını, yeni renk ve biçim bileşimleri katmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Halk şiiri geleneğine bağlı olduğu
B) Anlatımsal yönden klasik sanatçılardan etkilendiği
C) Var olan hikâye geleneğine yeni öğeler kattığı
D) Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgi duyduğu
E) Edebiyata âşık tarzı şiir yazarak başladığı
10. Bu sanatçımızın yapıtlarındaki yetkinlik yalnızca hikâye tekniğini çok iyi bilmesinden kaynaklanmıyor. O, Doğu ve Batı edebiyatlarını çok iyi biliyor ve bu edebiyatların çizgilerini, sembollerini ustaca kullanıyor. Yapıtlarındaki karakterleri, sadece maddi gereksinimleri olan bir varlık olarak almayıp onların ruh dünyasını ve derinliğini de yansıtıyor yapıtlarında.
Bu parçada sözü edilen sanatçı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kahramanlarını iç ve dış özellikleriyle yansıttığı
B) Öykü türünün inceliklerini iyi bildiği
C) Zengin bir edebiyat birikimine sahip olduğu
D) Nitelikli yapıtlar ortaya koyduğu
E) Öykülerinin konusunu fantastik olaylardan seçtiği
11. Yılda yalnızca birkaç şiir yazarım. Bu az yazış, “kuyumcu titizliği” denilen biçimde yazdığımı da göstermez. Tersine, çok az yazarım ama, zorlanarak şiir yazdığım hiç olmadı. Aylarca ozan olduğumu unuttuğum çok olmuştur. Kimi kez de bir şiiri tasarlarım. Dizeler gelir, dizeler gider, unutulur. Sonunda içerikle biçimsel sorunları çözebildiğimde, bir gün birden kâğıda dökerim bunları. Örneğin, en çok dikkat çeken şiirlerimin yazılışları yarım saati, bir saati geçmemiştir.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
A) Şiirlerinizi oluştururken zorluk çeker misiniz?
B) Şiirlerinizi yazarken nasıl bir yol izlersiniz?
C) Bir şiiri kaleme almanız ne kadar sürenizi alır?
D) Şiir yazmaya ara verir misiniz?
E) Sizce, şiirde söyleyiş konudan daha mı önemlidir?
12. Bir yazar, gerçek bir yazarsa, adını ansalar ne olur an-masalar ne olur! Bizim işimiz dünyayı, insan gönlünü zenginleştirmek değil mi? Çanağında balın olsun, arısı Yemen’den gelir, diye bir söz vardır. Bu söze çok güvenmek gerek. Sen eserini olgunlaştır, gönlünce yap, arısı Yemen’den gelir. Bundan kuşku duymamak gerek. Üç bin beş yüz yıllık Homeros’un arısı yüzyılların ötesinden gelip onu arayıp bulmuyor mu? Ün için çalışsan çabalasan, ünlü olsan eline ne geçer ki.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yetkin bir yapıt ortaya koyan bir sanatçının er ya da geç mutlaka beğenileceği
B)Kendi toplumunun değerlerini yansıtmayan bir yazarın başarılı olmasının mümkün olmadığı
C) Bir sanatçının kısa sürede tanınma amacı taşımasının doğal olduğu
D)Yaşadığı dönemin sorunlarına sırt dönen sanatçıların kalıcı olamayacağı
E)Okurların ancak güncel konularda yapıt kaleme alan sanatçılara ilgi göstereceği
13. Yeryüzü toprağında dilden dile aktarılan söylencelerin bir kaynağı vardır : İnsanoğlu . İnsan, sıradan bir dillendirmeyi asla kabullenmez ;
I II III
orasından, burasından çekip uzatır , kesip biçer, ekler. Anlatılanlara
IV
kendinden bir şeyler katar ; olayı düş dünyasında biçimlendirir.
V
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. (I) Hasanpaşa ile Acıbademin kesiştiği noktada küçük bir ev bulunuyor. (II) Belki küçük, ama içinde onlarca maket evi barındırıyor. (III) Yemyeşil bahçesine bakan balkonun bulunduğu salonun bir köşesinde, bütün detaylarına dikkat edilerek yapılmış bir dolu karakteristik Türk evi bulunuyor. (IV) Tozlanmış cumbalar, artık dökülmeye başlamış panjurlar, balkondan sarkan kilim ve çamaşırlarıyla hepsi asıllarının birer minik kopyasıdır. (V) Gerçekten görülmeye değer nitelikte maketlerdir bunlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi çatısı yönüyle geçişsiz bir eylemdir.
B) II. cümlede yüklem türemiş bir eylemdir.
C) III. cümlede, pekiştirmeli niteleme sıfatına yer verilmiştir.
D) IV. cümlede belgisiz zamir yer almaktadır.
E) V. cümle basit bir eylem cümlesidir.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Arkadaşım bu sitedeki 27’nci blokta oturuyor.
B) Bu yaz Doğu Anadolu gezisine çıkmayı düşünüyor.
C) Komşumuz DSİ’de uzun süredir çalışıyordu.
D) Firma bir kampanya düzenleyerek birçok ürünü indirimli fiyattan satışa sundu.
E) Okulumuzda düzenlenen santranç turnuvasına on bir takım katıldı.
16. Ona bir işi yaptırabilene aşk olsun! İstenilen işi yapmamak için bir takım bahaneler, gerçekleştirilemeyecek koşullar ileri sürerdi. Güçlük çıkarmakta üstüne yoktu.
Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıdaki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) Su koyuveren
B) Ölçüp biçen
C) Kendi havasında olan
D) İpe un seren
E) Canı burnunda olan
17. (I) 1941 yılında yayınlanan Yedinci Şafak’ta, Almanya’nın savaş dönemleri destansı bir biçimde ele alınmış ve sanatçının dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. (II) Eleştirmenler roman için “Alman sanatının doruğu” değerlendirmesini yapmıştır. (III) Sanatçının sürgünde iken kendisine anlatılan bir olaydan esinlenerek yazdığı roman, savaş sırasında yaşananların öyküsünü anlatır. (IV) Sanatçı, savaşta tutukluların kaçış serüvenini anlatırken onların geçmiş yaşamlarını ve Alman halkının ruh halini de romana katar. (V) Yedinci Şafak, aslında bütün bir Almanya tablosu çizmekte ve yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya dökmeye çalışmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sözü edilen romanın içeriğiyle ilgili bir bilgiye değinilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. Her kentin kendine özgü bir öyküsü var; dağ başında, ovada, bir
I
su kıyısında olması fark etmez. Biri çıkar bir yerinden başlar
II III
anlatmaya, ilgi çekici ise dilden dile aktarılır, Bir çınar ya da zeytin ağacı
altında anlatılan öykü bir bakarsınız ki ovaya yayılmış. Ne gariptir ki
IV V
sonunda öykü, anlatanı gelip bulur.
VI
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangilerinde birden çok çekim eki kullanılmıştır?
A) I. ve II. B) I. ve VI. C) II. ve IV
D) III. ve IV. E) V ve VI.
19. Bugüne kadar reklam filmi tekliflerini kabul etmedim. Oynamam için topluma faydası olması lazım oynayacağım filmin. Çünkü sadece ticari kaygılarla ürün ortaya koymak toplumsal sorumlulukla bağdaşmaz. Ancak ne acı ki pek çok tiyatro oyuncusu reklam filminde oynadı, para ve şöhrete ulaşmak için bu kutsal görevlerini terk etti. Toplumun bugünkü hedefsiz ve sıkıntılı duruma gelmesinin bence en önemli sebebi, sanatçıların taşın altına ellerini koymamaları topluma bilinç aşılama görevinden uzak olmalarıdır
Bu parçada altı çizili sözden hareketle, sözü edilen sanatçılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmiştir?
A) Yaşamları sadece ekonomik durumlarını üzerine bina ettikleri
B) Sanatsal duyarlıkları her şeyin üstünde tuttukları
C)Sorunların çözümü için gereken sorumlulukları almaktan uzak oldukları
D) Televizyona çıkarak ünlü olma amacı taşıdıkları
E) Toplumu belli düşünceler etrafında yönlendirdikleri
20. (I) İstanbul’a ilk kez geldiniz. (II) Güneşli pırıl pırıl bir sabah Haydarpaşa Garı’nın, sevenlerin ayrıldığı o otantik mekanın, denize açılan basamaklarından iniyorsunuz. (III) Karşınızda, kentin minareler, kubbeler, camilerle göğe yükselen görüntüsü… (IV) Tarihî Yarımada’da ya da kentin tarihi özelliklerini yitirmemiş kesimlerinde yapılacak yürüyüşler sizi cami medrese çeşme kilise ve havra gibi yapılarla buluşturacak. (V) Tarihi güzellikleri doyasıya görebileceksiniz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin dolaylı tümleci bir özel isimdir.
B) II. cümlede bir ara söz kullanılmıştır.
C) III. cümlede iyelik eki almış bir sözcük vardır.
D) IV. cümlede, birden çok yan cümle yer almaktadır.
E) V. cümlede tezlik fiiline yer verilmiştir.
21. Dünyamızın geldiği noktaya üzülüyor ve hatta kaleme aldığı roman, öykü, oyun ve makalelerde de bu konuları işliyor yazar. Öykülerinde “periler” gibi fantastik öğeler kullanılarak ekosistemin ve ülkemizdeki doğal zenginliklerin korunması konusunda çocuklara dersler veriyor. Bu ifadeden, kuru bir didaktiklikte ekoloji dersleri verildiği sanılmasın: Öykülerin, şirin kurgusuyla, basit bir arıtma sistemiyle denizlerin temizlenebileceği, trolle değil de kontrollü balıkçılıkla denizlerdeki canlılığın korunabileceği ve bacalara filtre koyularak atmosfer kirliliğinin önüne geçilebileceği dile getirilmektedir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yazarın sosyal bir duyarlığa sahip olduğuna
B) Farklı türlerde yapıtlar kaleme aldığına
C) Sadece öğreticiliği esas alan bir yaklaşım benimsemediğine
D) Etkili bir anlatımla çocuklara çevre bilinci kazandırmaya çalıştığına
E) Yapıtlarındaki dili yetersiz bularak hep bir arayış içinde olduğuna
22. (I) Çok az yazar henüz hayattayken klasikler arasındaki yerini alır. (II) Tolstoy da bu yazarlarımızdan biri ve aradan geçen bunca yıl da asla onun değerinden ve okuruyla kurduğu yakın ilişkiden bir şey eksiltmedi. (III) Bugün yazılmış kadar taze metinleri ve yıllar öncesinden bugünü de çözümleyebilen derin gözlemciliğiyle Tolstoy, insanların çelişkili yönlerine ışık tutar. (IV) Savaş ve Barış, bir okurun hayatta rastlayabileceği çok nadir hazineler arasında yer alır. (V) Okurunun dünyasında onun kadar iz bırakan, okuru onun kadar biçimlendiren yapıtların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. (VI) Yapıt, yaşamda her zaman umutlu olmamız için bizi uyarır, umutsuzluğa asla pirim vermez.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlaması uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Usta sanatçı, son romanındaki ölümsüz karakterleriyle edebiyatımıza asla silinemeyecek biçimde damgasını vurmuştur, insanın en karışık durumlarından birini kara mizahla yüklü bir dille anlatır. Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün vermemek için daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp, salt ilkelerini savunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür. Yapıt edebiyatımızda en çok okunan mizahi yapıtlardan biridir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Çoğullaştırmalar
B) Açıklama
C) Karşılaştırma
D) Devrik cümle
E) Öznellik
24. Benzin fiyatlarına, yarından geçerli olmak üzere, yüzde üç indirim yapıldı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “yapıldı” yerine “yapılacak” sözcüğü getirilerek
B) “indirim yapıldı” yerine “indirime gidildi” sözü getirilerek
C) “fiyatlarına” yerine “fiyatlarında” sözcüğü getirilerek
D) “geçerli olmak üzere” yerine “itibaren” sözcüğü getirilerek
E) “Benzin” yerine “petrol” sözü getirilerek
25. Eğer bir okur şiirde anlatılanlarla yaşam arasında bir mantık çatışmasına düşüyorsa bütün sorumluluk şairindir, çünkü şair —.
Bu cümle aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülmelidir?
A) yaşamla tutarlı bir şiir evreni kurmayı başaramamıştır
B)toplumsal sorunlardan uzak duramamış, yalın bir söyleyiş oluşturmuştur
C) öğreticiliğe dayalı didaktik şiirler yazmaktan uzak durmamalıdır
D)okurların alışık olduğu söyleyiş biçimlerini kullanmamayı tercih etmiştir
E)geleneksel anlatım yollarını terk etmemiş, sıradan söyleyişlere yer vermiştir
26. I. Betimleme niteleyici öğeler
II. Öyküleme 1. kişili anlatım
III. Açıklama imge ağırlıklı söyleyiş
IV. Tartışma sözde soru cümlesi
V. Örneklendirme somutlama
Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, karşısındakiyle ilişkilendirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
27. Benim yapıtlarımda kullandığım dil, yazın dilidir, sokaktaki halkın dili değildir. Sadece halkın dilinden faydalanılmış bir dildir o. Buradan bir edebiyat yapıtının taşıması gereken dilsel nitelikleriyle ilgili şunu söyleyebilirim. “—.” Yapıtın dili bu özellikleri taşımadığı zaman herkesin konuştuğu dilden farklılıklar da taşımaz. O zaman da taklitten öteye geçemediği için, mekanik bir özellikler gösterir. Yazar dil oluşturmalıdır. Özgünlüğe ulaşmasının başka yolu yoktur, dilsel bir senteze varmalıdır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Yapıtlar seçkin bir dille oluşturulmamalı, halkın dilini aynen yansıtmalıdır.
B)Anlamı herkesçe bilinen sözcüklerin seçildiği sade bir dildir yazın dili.
C)Bir yapıtın dili, yaygın dilden ayrılan yönlere sahip, kendine özgü bir yapıda olmalıdır.
D)Sanatlı söyleyişlerin çokça yer tuttuğu, anlaşılması çaba gerektiren bir niteliğe sahiptir.
E)Konuşma dilini tümüyle yansıtan bir nitelikle ortaya konmuştur öykü ve romanlarım.
28. Yazarken pek çok alandan beslenmeyi seviyorum. Çünkü temelsiz, belli bir disiplinden yoksun yapıt ortaya koymak benim yazın anlayışıma uymuyor. Özellikle tarihsel kurgusu ön plana çıkan metinler yazarken epeyce araştırma yapıyorum, konuyla ilgili yayınları tarıyorum. Araştırmayı sadece bilgi edinmek için yapmıyorum. Bilgiyle birlikte okuduğum her şeyden geriye kalan duyguyu, izlenimi de çok dikkate alıyorum. Bu araştırmaları yapmaktaki amacım
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) anlattıklarımı daha mantıklı ve bilimsel bir temele dayandırmaktır.
B) okurun beklentilerini önemsediğimi göstermektir.
C)tarihçilerin ya da bilim adamlarının ayrımına varamadıkları gerçekleri belirtmektir.
D) eleştirmenlerden olumlu yönde eleştiriler almaktır.
E)okuru yaşam gerçeklerinden uzaklaştırarak hayali yaşantılara ulaştırmaktır.
29. Ozanın kişiliği ile şiirlerini birbirine karıştırmak doğru değildir. Ayrı şeylerdir bunlar. Bizi ilgilendiren, o kişinin ozanlığıdır, şiirleridir. Kişiliğinin ve davranışlarının, şiirinin özüyle uyuşması, bütünleşmesi beklenemez ozandan. Şiir, bir duygu kasırgası, bir hayal esintisi, bir coşku melteminden doğar ve çoğu zaman da gerçekle bağdaşmaz.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirin yoğun bir duygulanma sürecinden sonra oluştuğu
B) Şiirde çoğu zaman gerçek olmayan şeylerin anlatıldığı
C) Şiirde söyleyiş güzelliğinin önemli olduğu
D) Ozanın güzelliklerin peşinde koşması gerektiği
E) Şiirin, ozanın yaşamıyla özdeşleştirilmemesi gerektiği
30. Yakup Kadri Yaban adlı romanında, bir aydınla, kendi mutsuzluklarını yaşayan köylüler arasında iletişim kurulamaması™ anlatır. Roman kahramanıyla özdeşleşen ve onun ağzından konuşan yazar, dolaysız bir anlatım yoluyla bir özeleştiriye girişir. O ana dek kendi ülkelerini ve büyük çoğunluğu görmezden gelmiş olan aydınların tarihsel suçluluklarını ortaya koyar. Yaban romanı, Türk yazınında yeni birçok roman öğesi içerse de önceki tüm roman yazarlarının öğretici tutumundan kendini kurtaramaz.
Bu parçada Yaban romanıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İçeriğinin ne olduğuna
B)Edebiyatımızda ortaya konan diğer yapıtlarla benzer yönler taşıdığına
C) Açık, anlaşılır bir dil kullanıldığına
D)Anlattıklarıyla okurlara kendi yaşamlarını sorgulama ihtiyacı hissettirdiğine
E) Yazarının kendi düşüncelerini roman kahramanı aracılığıyla ortaya koyduğuna
31. (I) Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery’nin kendi yaşam izlenimlerinden hareketle kaleme aldığı en ünlü yapıtıdır. (II) Basit bir çocuk kitabı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hakkında derin anlamlar içeren Küçük Prens bu yönüyle büyüklere de hitap ediyor. (III) Sahra Çölü’ne düşen pilotun Küçük Prens’le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens’in ağzından Saint-Exupery, insanların hatalarını, çocuksu bir bakışla ele alır. (IV) Yapıtta ayrıca Saint-Exupery’nin çizimlerinin yer aldığı ilginç resim bölümleri de vardır. (V) Tüm dünyada ilgiyle okunan roman, çocuk edebiyatının klasikleri arasında ayrı bir yere sahiptir.
Küçük Prens’in ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir karşılaştırma yapılmıştır.
B)II. cümlede, yetişkinlere seslenen yönlerinin de olduğu ortaya konuyor.
C) III. cümlede, içeriğiyle ilgili bilgiler veriliyor.
D) IV. cümlede, görsel bölümlerinin de olduğu söyleniyor.
E) V. cümlede, evrenselliğini dilin kullanılış biçimiyle kazandığı belirtiliyor.
32. Bu sanatçımızın yüreği yaşamı boyunca sevgi dağıtmıştır çevresine. Bakıyorsunuz, en yakın dostlarıyla sürdürdüğü içtenliği, yeni tanıdığı biriyle de sürdürebiliyor. Gençlerle genç, yaşlıyla yaşlı olabiliyor. Yalnızca insanlarla değil, tüm canlılarla dost, bu güzel insan. Mahallesindeki köpeği bile sevgiyle selamlayarak geçiyor, nesnelerin bile değerini biliyor. Evin her köşesi değer verdiği nesnelerle dolu. Eline aldığı bir şeyi yerine koymadan oturmuyor. Yıllardır elini attığı yerde, istediğini bulmaya alışmış, düzenli bir yaşam süren biri.
Bu parçada tanıtılan sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Etrafındaki tüm varlıklara sevgiyle yaklaştığı
B) insanlarla arasındaki yaş farkını kolayca aştığı
C) Uzak, yakın herkese aynı içtenlikle yaklaştığı
D) Yalnız yaşamaktan hoşlandığı
E) Titiz ve düzenli bir insan olduğu
33. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir addan türeyen bir sözcük somut bir adı nitelemiştir?
A) Babam toplantıda hüzünlü bir şiir okudu.
B) Öğretmenimiz, sevgili öğrenciler diye söze başladı.
C) Buraya taşlı bir yoldan yürüyerek geldik.
D) iş konusundaki tekliflere soğuk baktı.
E) Her sabah bu keyifli mekânda kahvaltı yapıyoruz.
34. Bu köyde sırtımızı köy meydanındaki çınar ağacına dayayarak kahve içmek ve kendi iç dünyamızın sesini duymak istiyoruz.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) işaret sıfatı B) Ad tamlaması C) Bağlaç
D) isim-fiil E) İlgeç
35.Aşağıdakilerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Salona girince tablolardaki renklerin canlılığı göze çarpıyor.
B) Cam ürünleriyle dolu mağazada küçük kazalar da olurdu.
C) Karnelerini alan çocuklar, sanki mutluluktan uçuyor gibiydi.
D) Çaldığı bütün kapılardan olumsuz cevap alınca ümidi kırıldı.
E) Ders çalıştıktan sonra, biraz dolaşmak için bahçeye çıktı.
36. Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıtlığı çağrıştıran bir durum söz konusudur?
A) Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
B) Çiçeğe durmuş bir nevbaharım ben
Karlar içinde bir ilkbaharım ben
C) Her tasadan sıyrılmışım büsbütün
Bir rüya âleminde dolaşıyorum
D) Gidelim sevdiğim bir uçtan bir uca
Göstereyim sana ayrılık nice
E) Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere
Bakıldıkça hüzün çöker yerlere
37. Onun öykülerini ilk okuduğumda çok sıkılmış, anlaşılmaz bulmuş ve kendi kendime, şimdi bunlar da öykü mü yani, demiştim. 1980’li yılların sonuydu. O günlerde başka bir yazarın yapıtlarını okumuş, onun öyküleri hakkında da aynı şeyleri söylemiştim. Sonraki yıllarda, her iki yazarın yapıtlarını yeniden okudum ve ikisine de hayranlık duydum. O günden beri yapıtlarını ilk defa okuduğum bir yazarı, dönüp dönüp defalarca okurum, eksik ve yanlış bir değerlendirme yapmamak için.
Bu parçada yazar, özellikle aşağıdakilerin hangisini anlatmak istemiştir?
A) Bir yapıtı değerlendirirken sanatçının yaşamını da hesaba katmak gerektiğini
B) Bir yazarın, sadece bir yapıtına bakılarak değerlendirilebileceğini
C) Okumuş olduğu yapıtları neden bir daha okuma gereği duyduğunu
D) Bir yapıtın, her okurda farklı duygular uyandırabileceğini
E) Bir yapıt hakkında okurların farklı görüşler ortaya koyabileceğini
38. Moliere, yalnız Fransa’nın değil, dünyanın en büyük güldürü yazarlarından biridir. Güldürerek eğitme ve öğretme anlayışını getirmiştir tiyatroya. Oyunlarında insanların ve toplumun iç yüzünü yansıtmış; çirkinlikleri, gülünçlükleri, ikiyüzlülükleri gözler önüne sermiştir. insanoğlunun bu yönlerini genelleyip bütünleştirerek ayrı ayrı karakterlerde toplamıştır. Bu yüzden onun güldürülerinde, çağlar boyunca rastlanan, bugün de rastlayacağımız, kibarlığa özenen, sonradan görme insanlarla, hastalarını sömüren bilgisiz hekimlerle, cimrilerle karşılaşırız.
Bu parçada Moliere ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Konularını gerçek hayattan aldığına
B) Didaktik öğeler içeren oyunlar yazdığına
C) Ününün ülke sınırlarını aştığına
D) Yapıtlarını özgün bir anlatımla ortaya koyduğuna
E) Yapıtlarında değişmez tipler oluşturduğuna
39. (I)1930lu yıllarda halk kış aylarında, kahvehanelerde karagöz gösterilerini izler; bölümler halindeki hikâyeler anlatan âşıkları dinlerdi. (II) Hikâyeler “arkası yarın” biçiminde düzenlenir, dinleyicinin merak duygusunu canlı tutardı. (III) Karagöz gösterileri yirmi sekiz gün boyunca her akşam gösterilir, her oyunun sonunda ertesi günkü oyunun adı verilirdi. (IV) Meddahlar da, âşıklar gibi kış ayları boyunca her akşam hikâye anlatırdı. (V) Bu bakımdan kış ayları, yıl içinde gösterilerin çokça olduğu bir çeşit tiyatro mevsimi gibiydi,
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinin yerine “Bu hikâyeler televizyondaki diziler gibi zincirleme anlatılır, halk hikâyenin gerisini öğrenme isteği duyardı. ” cümlesi getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
40. Her yazar, kendi ruhunun, kişiliğinin rengine, yönelişlerine göre bir yapıt ortaya koymak için sözcüklerle bir yolculuğa çıkar. Bu, uzun ve sıkıntılarla dolu bir yolculuktur. Bu yolculukta sözcükler, yazarın biricik malzemesidir, Yazar onlarla yatar, onlarla kalkar, onlarla bütünleşir. Sözcükleri evirip çevirir, onlara var olan anlamlarının dışında anlamlar kazandırır. Böylece, onca yazar içinde fark edilebilmeyi hak edecek bir üslup bulma hedefine ulaşmaya çalışır.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Yazma sürecinde sözcükler, yazarın yaşamının bir parçası olur.
B) Yazar, toplumsal sorunlara çözümler üreten kişidir.
C) Yazar, sözcükleri bilinen anlamları dışında kullanabilmelidir.
D) Özgünlüğü yakalamak, yazarın amacı olmalıdır.
E) Yazar, sözcük seçerken zorlu bir süreç geçirir.
CEVAPLAR
|
1 D |
9 E |
17 B |
25 A |
33 C |
|
2 B |
10 E |
18 C |
26 C |
34 E |
|
3A |
11 E |
19 C |
27 C |
35 C |
|
4E |
12 A |
20 E |
28 A |
36 B |
|
5E |
13 E |
21 E |
29 E |
37 C |
|
6D |
14 E |
22 D |
30 D |
38 D |
|
7D |
15 E |
23 D |
31 E |
39 B |
|
8A |
16 D |
24 C |
32 D |
40 B |
]]>
1. İnsan yıldan yıla daha şaşırtıcı (hayret duygusu uyandıran), daha
I
doyurucu (kapsamlı bilgiler İçeren) yeni metinlerle karşılaşmak ister
II
ama çoğu zaman eski metinlerin çekiciliğine (içeriğine) kapılır. Bunun
III
birçok nedenini var belki, fakat en önemlisi, bazı edebi metinlerin gücünden hiçbir şey yitirmeden (etkileyiciliklerini hiç kaybetmeden)
IV
hem tarihsellikleri bakımından önemli sayılmaları hem de günümüze
V
seslenmeleridir . (kalıcılığı yakalayabilmeleridir)
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yerine ayraç içinde verilen söz kullanıldığında, anlamca bir değişiklik olur?
A) I. B)ll. C) III. D) IV. E) V.
2. Ünlü bir yazarımız, “Gerçek dışı bir kurguyla yazılan roman ve hikâye, okuyanda dış görünüşü güzel bir yapay çiçeği koklayıp da hayal kırıklığına uğramak gibi bir his bırakır.” der.
Yazarın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A)Sanat yapıtlarının herkesin anlayabileceği bir dille yazılması gerektiği
B)Roman ve öyküde anlatılan olayların özgün bir kurguyla oluşturulması gerektiği
C)Her sanatçının yapıtında ilgi çekici bir konu işlemesinin onu kalıcı kılacağı
D)Gerçek hayatla kan bağı olmayan yapıtların, okurlara tam anlamıyla estetik zevk vermeyeceği
E)Yazarların günlük hayattaki olayları açıkça anlatmaması gerektiği
3. Yapıtlarımda hiçbir karakteri idealize etmemeye çalışıyorum. Hatta onlara bilinçli olarak bazı kusurlar yüklemeye de dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Eğer böyle yapmamış olsaydım roman kahramanlarım karton karakterler gibi olurdu.
Bu parçada yazarın altı çizili sözle oluşturduğu karakterlerle ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Günlük yaşamdaki kişilerden hiçbir farklılık taşımaması
B) Yazardan bağımsız hareket eden tiplerden oluşması
C) Sadece belli bir kitleyi temsil etmeleri
D) Zihinde kolayca canlandırılması
E) İnandırıcı özelliklerini kaybetmesi
4. (I) Fransız seyyah Melling, “İstanbul’a Galata Kulesi’nden bakmayan, İstanbul’u görmüş sayılmaz.” diyor. (II) Aslına uygun bir şekilde restore edilen kule doyumsuz bir İstanbul manzarası sunuyor. (III) Hem Boğaziçi’ni görüyor hem Haliç manzarasına hakim durumdadır. (IV) Güneş Piyer Loti sırtlarından batarken Haliç üzerinde ateşler yanıyor, kuzeydeki evlerin camları tutuşuyor. (V) izleyiciler için bu keyifli anlar, Galata Kulesi’yle gerçek anlamına kavuşuyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, iç içe bileşik bir cümledir.
B) II. cümle, olumlu, kurallı bir fiil cümlesidir.
C) III. cümle, bağlı cümledir.
D) IV. cümle, sıralı bir cümledir.
E) V. cümle, yan cümlesi özne görevinde olan bileşik bir cümledir.
5. Ülkemizde okullarda yapılan müzik dersleri, insanımıza bir müzik kültürü kazandıramıyor. Çocuklarımız, okul döneminden sonra müzik kültürümüzün kırıntısını bile hatırlamıyor. Dostlarım arasında sıkça gözlemlediğim bir durum var: Sohbet sırasında konu müziğe gelince herkes bu konuda yüzeysel bir bilgiye dahi sahip olmadığını hemen belli ediyor. Aslında halkımız, müziğin değerli bir sanat dalı olduğunda hemfikirdir. Ama okullarımızda tam anlamıyla öğretilemeyen bilgileri sonradan öğrenmek için bir fırsat bulmaları çok zor. Yaşam koşulları, neredeyse, insanlarımızın böyle bir bilgi edinmesini imkansız kılıyor.
Bu parçanın bütününde ülkemizdeki müzik eğitimimizle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?
A)Sadece ulusal değerlerimize yer verilmesi gerektiği
B)Okullarımızda verilen bilgilerin daha kalıcı biçimde insanlara kazandırılması gerektiği
C)Öğrenilen bilgileri uygulamak için öğrencilere fırsat verilmesi gerektiği
D)Çabuk unutulan bilgilerin daha sık hatırlatılmasının doğru olacağı
E)Özel bir müfredatın uygulanacağı okulların açılması gerektiği
6. (I) Ülkemizde şiir yazma geleneği yaygın bir şekilde devam etmektedir. (II) Ancak bir yazınsal tür olarak şiirin sorunlarını ele alıp inceleme ve bu alanın başlı başına bir bilim olabileceği düşüncesi fazla gündeme gelmiş değil. (III) Yazınımızda dil ve yazın sorunlarına ilişkin bilimsel incelemeleri ise uzun zamandır takip edebiliyoruz. (IV) Hatta bu alanda yapılan çalışmalarda belli bir mesafe alındığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. (V) Bireysel nitelikli değerlendirmeleri bir yana bırakırsak dil bilim ve genel olarak yazınsal incelemelere verilen önemi henüz şiirde göremiyoruz. (VI) Biz hiç değilse bu alana ilgiyi çekmek amacıyla böyle bir incelemeye giriştik.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde şiir alanındaki çalışmaların yetersiz olmasından söz edilmektedir?
A) I. ve II. B) II. ve IV. C) II. ve V.
D) III. ve V E) IV. ve VI.
7. Türkiye’de tarih son yılda gündemden hiç düşmüyor. Tarih kitapları en çok satan kitaplar arasında. Ancak ilgi çeken kitapların çoğu, akademik dünyanın dışındaki araştırmacılar tarafından yazıldığı için içinde birçok hatayı barındırıyor. Akademisyenlerin yazdığı kitaplar ise halk için yazılmadığı ve ele alınan konu genellikle tartışmalı olarak incelendiği için genel okuyucunun ilgisini çekmiyor. Akademik bilgilerle bir edebiyat yapıtının üslubu birleştirildiğinde yazılan kitaplar amacına ulaşmış olur.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A)Tarih konulu kitapların sayısında artış olmalıdır.
B)Akademik seviyedeki yazarlar, yeterince tarih kitabı yazmamaktadır.
C)Popüler yazarlar tarafından tarihsel gerçekler, hiç değiştirilmeden eserlere yansıtılmalıdır.
D)Tarihsel gerçekleri bir yazınsal yapıt tadında anlatan kitaplar yazılmalıdır.
E) Yapıtlarda tarihsel olaylar günümüz şartlarına göre sorgulanmalıdır.
8. Yazın çalışmalarımda yapmak istediğim şey, hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boyamaya çalışmaktır. Karamsarlığa ve umutsuzluğa asla yer vermem yapıtlarımda. Kendine ya da başkasına kötü bir şey yapmak isteyen birisi, benden bir şeyler okuyunca bundan vazgeçmeli, diye düşünürüm.
Bu parçada “hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boyamaya çalışmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntılarından uzaklaştırmak
B)Sosyal yaşamla ilgili kalıcı tespitler yaparak okurun bunlardan yararlanmasını sağlamak
C)Olay ve durumları, okurlara olumsuz duygu yaşatmayacak şekilde anlatmak
D)Yapıtları oluştururken okurun hayal gücünü harekete geçirecek anlatımlar kullanmak
E)Okurun gündelik yaşamdaki olayların nedenlerini araştırmasını sağlamak
9. Orhan Veli Kanık’ın şiirlerine sık sık konu olan köprü , Galata
I
Köprüsü’dür. Bu köprü altıyla başka , üstüyle bambaşka bir İstanbul
II
sunar insanlara. Altında turisti , öğrencisi, esnafı, gezgini İstanbul
III
hülyalarıyla balık ziyafeti çekerken , üstü oltalarıyla harıl , harıl balık
IV V
tutanlarla bir bakışta Topkapı Sarayı’nı , Ayasofya’yı görmek
VI
isteyenlerindir.
Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisi yerinde kullanılmamıştır?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve V.
D) IV. ve VII. E) V ve VI.
10. (I) Daha çok mazide yaşayan bir yazar olmayıp hayatın içinde, kalabalıklara karışırım çoğu zaman. (II) İnsanları tanımak ve yazı malzememi zenginleştirmek için bu gereklidir. (III) Son kitabımda özellikle daha önce yazmadığım yerlerin, örneğin Çatalca ve Büyükçekmece’nin hikâyeleri bulunuyor. (IV) Buralara yaptığım gezilerde gördüğüm bir gerçek şu ki artık toplumumuzdaki insanlar birbirinden kopuk bir yaşam sürüyor ne yazık ki. (V) Aynı zamanda yaygın modalar, anlayışlar, markalar, teknoloji hayatımıza yön veriyor.
Bir yazarın kendisini anlattığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, toplumsal yaşamdan kopuk olmadığından söz ediyor.
B) II. cümlede, I. cümledeki yargının gerekçesine yer veriyor.
C) III. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriyor.
D) IV. cümlede, üzüntü veren bir durumun nasıl düzeltileceğini dile getiriyor.
E) V cümlede, yaşamımızı etkileyen unsurlardan söz ediyor.
11. Bütün turistlerin gittiği yerleri gezme biçimi genellikle aynıdır ( ) Bugün pek çok gezginin köşe bucak gezdiği Avrupa’yı bir de farklı gözlerle keşfetmeye ne dersiniz ( ) Size sunacağımız, yaşayacağınız deneyimi unutulmaz kılacak birçok seyahat yöntemimiz var ( ) tren, bisiklet, vapur, fayton ( )
Bu parçada ayraçla () belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (.) (…) (:) (…) B) (.) (.) (;) (…) C) (:) (.) (:) (?)
D) (:) (?) (;) (…) E) (.) (?) (:) (…)
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Sanatsal etkinliklere katılmaktaki amacım zihnimi dinlendirmek içindir.
B)Bu okul, başarılarıyla çevresindeki okullardan farklı olduğunu göstermiştir.
C)Bu iş yerinde çalışanlar, iş yoğunluğundan özel zevklerine zaman ayıramıyor.
D)Aldığımız yeni eşyaları arkadaşlarım çok beğendi.
E)Ev ararken çok yer gezdiğimiz için yorgun düşmüştük.
13. Sanayi Devrimi’ndeki parlak günlerinden uzaklaşmasına rağmen son günlerde atağa geçen tren seyahatinin asıl güzelliği, muhteşem yol manzaraları ve nostaljik ruhunda saklıdır.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla, doğru olarak verilmiştir?
A) Nesne – yüklem
B) Özne – dolaylı tümleç – yüklem
C) Özne – yüklem
D) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem
E) Nesne – özne – zarf tümleci – yüklem
14. Şimdilerde herhangi bir parkta oturmuş, çiçeklerin kokusunu duymanın sevincini yüzlerinde taşıyan insanları görmek, kimseyi şaşırtmadığı gibi mutlu da etmektedir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerden hangisiyle giderilebilir?
A) “yüzlerinde” sözcüğü atılarak
B) Yüklemden önce “herkesi” sözcüğü getirilerek
C) “Şimdilerde” yerine “Her gün” sözü getirilerek
D) Yüklem “mutlu etmiştir” şeklinde değiştirilerek
E) “görmek” yerine “fark etmek” sözü getirilerek
15. Mevlana Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273’te bu dünyayı geride kalanlara bırakarak özlediği yere, o çok sevdiğinin yanına göç eder.
I II
Sanatçı, her yıl “Şeb-i Arus” törenleriyle anılır. Sema başlar,
III IV
semazenler dönerek kelebeklerle yarışır.
V
Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. sözcük, zarf-fiildir.
B) II. söz, yardımcı fiille yapılan birleşik eylemdir.
C) III. söz, sıfat tamlamasıdır.
D) IV. sözcük, basit yapılıdır.
E) V sözcük, işteş fiildir.
16. ister karadan konforlu otobüslerle ister denizden poyrazın kulaklarınızdaki uğultusunu duyarak seyahat edin, Bursa’ya geldiğinizde gezi seçeneklerinizin çokluğu karşısında şaşırıp kalacaksınız.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) “çokluğu” sözcüğü, hem yapım hem çekim eki almıştır.
B) “karşısında” sözcüğü ilgeçtir.
C) Bağlaç kullanılmıştır.
D) “uğultusunu” sözcüğü yansımadan türemiştir.
E) Kurallı, olumlu bir eylem cümlesidir.
17. Ege Bölgesi’ni gezerken Denizli’ye de uğramazsanız UNESCO’nun
I II
korunması gereken yerler arasında gösterdiği bembeyaz bir cennetin, Pamukkale’nin güzelliklerini hiç bir zaman keşfedemezsiniz.
III IV V
Bu parçada numaralanmış bölümlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. (I) Renklerin üzerimizde farklı etkileri vardır. (II) Kırmızı renk, uyanık ve tetikte olmayı sağlar. (III) Hatta kan basıncınızı artırır ve adrenalin salgılamanıza yardımcı olur. (IV) Dikkat çekici ve mutluluk verici etkisi olduğundan logolarda en çok kullanılan renktir. (V) Evinizi kırmızıya boğmak sıkıcı olabilir ama dengeleyerek eve dağıttığınız minik kırmızı objeler içinizi açar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)I. cümlede zincirleme ad takımı kullanılmıştır.
B)II. cümlenin yüklemi türemiş bir fiildir.
C)III. cümlede isim-fiile yer verilmiştir.
D) IV. cümlede yüklem, ek eylemle çekimlenmiştir.
E)V. cümlede iyelik eki almış sözcüklere yer verilmiştir.
19. Sanatçının bu öykülerinde anlattıklarının hepsi okurların yaşam dünyasının çok uzağında olsa da o, -—
Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A)kısa sürede okunacak öyküler oluşturma çabasında olmadığını gösteriyor.
B) gerçek yaşamdaki insanlara benzemeyen kahramanlar oluşturuyor.
C)öykülerini okuyanları ortak bir sanat anlayışı etrafında toplayamıyor.
D) engin bir sözcük birikimiyle öykülerini yazıyor.
E) okurlarının yüreğine dokunmayı ve anlattığı hayatlara onları ortak etmeyi başarıyor.
20. Zannetme ki her şey bitti sevdiğim
Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar
Ve bundan sonra kim severse dünyada
Seni ve beni hatırlayacaklar
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlü daralması B) Ünsüz yumuşaması
C) Ünsüz türemesi D) Ünlü düşmesi
E) Ünsüz benzeşmesi
21. (I) Yapıtlarımın açık ve arı bir dili olsun diye on beş yaşımdan beri kalemimi terbiye etmeye çalışıyorum. (II) Bu hassasiyeti, benim gibi birçok sanatçıda da görmek beni mutlu ediyor. (III) Dilde yalınlığı yakalamak, metne doğallık ve tazelik kazandırır. (IV) Sözcüklerle oynayıp onlara cambazlık yaptırmak, okuyucuyu yapıtınızdan soğutur. (V) Bunun yanı sıra daha önce yazılmamış konularda yazmak yazdıklarınızı zamana karşı dayanıklı kılar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde I. cümlede belirtilen yargının gerekçelerine yer verilmiştir?
A) II. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
22. (I) Yeni bir yazarın, yazın alanına inebilmesi için arkasında güçlü bir desteğin olması lazım. (II) Yazdığınız eseri koltuğunuzun altına alıp yayınevlerinin kapısını çaldığınızda “Biz de sizi bekliyorduk.” demiyorlar hiçbir zaman. (III) Yazar adaylarının böyle bir imkanı yoksa kendilerini gösterebileceği tek alan edebiyat yarışmaları kalıyor. (IV) Ben de bu yolu denedim mecburen. (V) Edebiyatımızın birçok ismi adını ilk yapıtlarıyla duyurma fırsatı yakalamıştır. (VI) Tanpınar adına düzenlenen ve seçici kurulunda usta sanatçıların olduğu yarışmada bircilik almak bana yüksek motivasyon sağladı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
23. (I) Türk şiirinin yüzyıllardan beri oluşturduğu köklü bir gelenek var, şiirimiz bu birikim üstünde gelişerek kendi varlığını devam ettirmeye çalışıyor. (II) Bu arada yaşanılan döneme bağlı olarak yazılan bu ürünlerin birbirinden farklı özellikler göstermesi de gayet doğaldır. (III) Çünkü her şiirin ayrı bir ırmağı vardır ve her ırmağın rengi, tadı farklıdır. (IV) Günümüzde şiir kaynaklarımızın eskisine göre çeşitlilik göstermediğini itiraf etmek gerekiyor. (V) Teknolojiyle küçülen bir dünyada yaşıyoruz ve tüketim anlayışının talan ettiği bir kültür ortamındayız. (VI) Bu daralmış sanat ortamında büyük beklentiler içine girmemek gerekiyor.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
24. (I) Günümüzde roman hâkim tür olarak edebiyata ve yayıncılık alanına damgasını vurmaya devam ediyor. (II) 2010’da tüm zamanların rekoru kırılarak 500’den fazla roman yayımlandı. (III) Çok satanlar listelerinde edebiyat yapıtı olarak sadece romanlar yer aldı, tek bir öykü ya da şiir kitabı göremedik. (IV) Ancak bu çokluk nitelik olarak büyük bir sayıya ulaşamadı. (V) Popüler gazetecilik kitaplarının ve biyografilerin roman adı altında basıldığını, listelerde yer edebilen yetkin roman sayısının sınırlı olduğunu görüyoruz.
Roman türünün ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yazın dünyasında önemli bir yerinin olduğu belirtiliyor.
B) II. cümlede, sayısal verilerden yararlanılarak bir saptama yapılıyor.
C) III. cümlede, diğer edebi türlere benzer yönlerinin olduğu belirtiliyor.
D) IV cümlede, sayısal çokluğun kaliteyle doğru orantılı olmadığından söz ediliyor.
E) V. cümlede, popülerliğin, nitelik açısından yeterlilik ve yetkinlik için bir ölçüt olmadığından söz ediliyor.
25. Ağaçlarda patlayan tomurcuklar, kirlenen her şeyi temizleyecekmiş hissi veren yağmurlar, güneşin parıltıları ve dumanı tüten toprak… Evet, bahar mevsimi Kuzey Yarımküre’de ısınma turlarına başladı bile. Kış mahmurluğundan sıyrılmaya çalışan tabiat, yine karşımıza çıkmaya hazırlıyor kendini. Takvimler 21 Martı gösterdiğinde ise bahar gelişini resmen ilan etmiş olacak ve doğanın coşkulu daveti dört bir yanımızı kuşatacak. Gezmek, fotoğraf çekmek, yürümek, kendimizi, doğayı dinlemek… İşleriniz yoğun olsa da yılın bu zamanında kendinizi doğaya bırakın.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Sözde soru cümlelerine yer verme
B) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtma
C) Tekdüzeliği kırmak için devrik cümlelerden yararlanma
D) Eksiltili cümlelere yer verme
E) Varlıkları ayırt edici özellikleriyle verme
26. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) Küçük çocuk annesine bahçede oynamak istediğini söyledi. (Dolaylı anlatım)
B) Kardeşim eve gelmekte hiç bu kadar gecikmemişti, başına bir şey gelmiş olmasın. (Kaygı)
C) Genç sanatçılar ilk yapıtlarında bile okurda iyi bir izlenim bırakabilir yeter ki ayakları yere sağlam basan bir anlatım yakalasın. (Koşula bağlılık)
D) Sanatçı, sadece kendi gökyüzünde uçmak yerine yapıtlarıyla uçsuz bucaksız maviliklere açılmayı bir amaç haline getirmelidir. (Doğallık)
E) Şiirde bir romanı dolduracak nitelikteki olaylar birkaç satıra sığabilecek şekilde anlatılabilir. (Özlü söyleyiş)
27. (I) Ünlü eleştirmen, bu kitabını, yazın dünyasında yaptığı uzun yolculuktan edindiklerini okurlarla paylaşıp bir dost üslubuyla onlara kılavuzluk yapmak amacıyla tasarlamış. (II) Yedi bölüm halinde ortaya çıkan kitapta her bölümde amacına uygun temel metin parçaları göze çarpıyor. (III) Kitap, yazarın yazın tecrübesinin ürünü olarak sanatsal çalışmaları anlama çabası içindeki okurlara yol göstermek için ortaya çıkmış. (IV) Çalışma ayrıca, klasik bir kitap metni yerine, kesin yargılara varmayan bir anlatım özelliği de taşıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri anlatılmak istenen düşünce yönünden birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) III. ve IV.
28. Sığacık, ilk bakışta pek özelliği olmayan ama küçük bir dikkatle olağanüstülüğü fark edilen bir sahil köyü. Körfezinde Eşek, Kanlı ve Küçük adlarında kara ile bağlı üç küçük adacığı da bulunuyor. Sığacık denize girmek için pek uygun değil, deniz için tepeyi aşıp Akkum’a gidiliyor. Burada plaj ve güzel kumsallar bulunuyor. Akkum’dan doğu yönüne ilerlediğinizde güzel bir çamlık içinde dinlenme yerleri var. Serin bir rüzgâr sizi ürpertiyor. Seferihisar ve çevresinin denizinin özelliği buz gibi oluşu. Burada öyle yaz sıcağında ılık duş alıyormuşsunuz gibi bir deniz yok.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Mecaz anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.
B) Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.
C) Tanımlarla anlatıma açıklık getirilmiştir.
D) İzlenimlere dayalı bir anlatım yapılmıştır.
E) Farklı duyulara yer verilmiştir.
29. Abartılı olmamak koşulu ile bilgisayar oyunlarının ve internetin çocuk zekâsının gelişiminde olumlu etkisi vardır. Çocuklar, kendilerine hakim olamadıkları için bilgisayar başından kalkamıyorlar maalesef. Ama bilgisayarla kıvamında uğraşırlarsa göz ve parmak koordinasyonu gelişiyor, herhangi bir nesneye fiziksel hakimiyet artıyor. İnternette çeşitli araştırmalar için yaptıkları aramalarda yeni bilgiler öğreniyorlar. Bilgisayarla kontrollü bir ilişki içinde olunursa olumlu bir etkiden söz edebiliriz.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A)Teknolojik gelişmelerin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
B)Bilgisayar ve internet sizce çocuklar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?
C)Eğitim sisteminin bilgisayar destekli olması için neler yapılabilir?
D)Kitapların giderek gözden düşmesi ve yerini bilgisayarın alması yayın dünyasını nasıl etkiler?
E)Her çağın kendi dönemindeki insan alışkanlıklarına yön vermesi kaçınılmaz mıdır?
30. Bir zamanlar edebiyatın gücüne, bir şeyleri değiştirebileceğine kuvvetle inanırdım. Yıllarım, bu inancın etkisiyle gelişen bir tutkunun peşinden koşmakla geçti. Edebiyat, günbegün kirlenen, saflıktan uzaklaşan bir dünyada temiz ve uyanık kalmanın güçlü kalelerinden biriydi. —. Doğrusu bu ya edebiyatın geçmişten beri önümüze serdiği büyük birikim, edebiyatın güzel dünyalar kurabileceğine inanmamıza yetiyordu. Ne var ki günümüzde bu birikimin bu amaç doğrultusunda kullanıldığını söylemek çok zor.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A)Yazarların duygu dünyası daha düşsel öğeler içermekteydi
B)Sanatçılar edebiyat dünyasındaki her gelişmeyi sıkı sıkıya takip ederdi.
C)Edebiyatı savunmak yaşanabilir bir dünyayı savunmak demekti
D)Edebiyat yapıtları birçok tartışmaya konu olabiliyor, şimdikinin tersine rahatlıkla eleştirilebiliyordu.
E) Yazarlar gerçeği anlatsa da bunu kurmaca bir anlatım içinde verebiliyordu
31. Çizgi roman önemli bir sanat dalı olmasına rağmen ülkemizde pek de ciddiye alınmıyor. Son yıllarda yabancı yazar ve çizerlerin çevirileriyle bizde de biraz önemsenir oldu. Ancak çizgi roman Batı’nın tersine bizde hep dışlanmıştır; bu yüzden deneyimin, geleneğin olmadığı bir sanat dalı olarak kalmıştır. Hâlbuki çizgi roman ciddi bir iş. Senaristleri, çizeri, boyacısı bu konuda uzman sanatçıları var. Biraz sinema ve tiyatrodan etkilenmiş bir sanat. Aynı zamanda çizgi roman bizim ruhumuzdaki çocuk yanları ortaya çıkarıyor. Ayrıca çizgi, karikatürle akraba olduğundan mizahi öğeler de taşır.
Bu parçada çizgi romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Farklı sanat dallarından etkilendiğine
B) Edebiyatımızda önem verilmeyen bir tür olduğuna
C) Güldürü unsurlarını da barındırdığına
D) Çalakalem herkesin yapabileceği bir iş olmadığına
E) Güncel konuları anlatmaya olanak tanıdığına
32. Yazınsal açıdan bugüne dek biriktirdiğimiz değerlerimizin, sanatçılar aracılığıyla kuşaklar boyu aktarıldığı ve bu zenginliklerin günümüz yazın adamları eliyle geleceğe taşınacağı açıktır. Bu çerçevede kimi sanatçıların bu aktarma sırasında asıl kahraman gibi ötekilerinse yazın dünyasında olmasa da olur bağlamında görülmesi kabul edilebilir mi? Faruk Nafiz’i, Halit Ziya’yı, Sait Faik’i şair, romancı, öykücü olarak alıp Muazzez Tahsin’i, Kerime Nadir’i, Asaf Halefi bunlardan saymaktan kaçınacak mıyız? Gerçekçi bir tutum olabilir mi bu? O halde —
Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi ile sürdürülebilir?
A)ne zaman niteliksiz bir yapıt görürsek bunun geçmişin bir birikiminden yararlandığını söyleyebiliriz.
B)sanatçılar önemli yazınsal değerleri geleceğe taşımak adına da kalem oynatmalıdır.
C)yazın dünyamızdaki yazarlarımız, hiçbiri göz ardı edilmeden değerlendirilmelidir.
D)sanatçının görevi, yazın dünyasının kalburüstü değerlerini bize fark ettirmek olmalıdır.
E)gerçek eleştirmen sanat dünyasında herkesi aynı ölçütlerle değerlendirmemelidir.
33. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yapılacak birçok şey var: Öncelikli olarak bir yetişkin tarafından onlara çeşitli zamanlarda yaşlarına uygun kitaplardan okunması gerekiyor. Birçok ebeveynin yapmadığı bir şeyi yapabilir, bütçe ayırıp çocuğu düzenli olarak kitapçıya götürebilirsiniz. Kitapçıya gitmeyi alışkanlık haline getiren bir çocuk, önce kitap almayı sonra da bolca okumayı öğrenir. Tabi anne babanın kitap okumadığı bir evde çocuğunun kitap okuması da biraz zor! Kitap okuma alışkanlığını kazandırmanın yollarından biri de evde bulunan kitaplık sayılarını artırmaktır.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ailelerin, çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yapması gerekenlerden değildir?
A) Daha çok bilgi verici yayınları tavsiye etme
B) Birlikte kitap alışverişinde bulunma
C) Yaşanılan mekânlarda kitap bulundurma
D) Örnek olmak için kitap okuma
E) Seviyelerine uygun kitapları onlara okuma
34. İnsan okuduklarından hareketle kendini sorgulayabilmen. Edebiyatın bize en büyük katkısı da bu değil mi? Öyle olduğunu sandığımız gerçekliğin, aslında hiç de öyle olmayabileceği kuşkusunu düşürmek içimize! Bu, neden önemli peki? Neden sürekli bundan söz ediyor yazarlar? Çünkü insan, zayıflıkları ve korkularıyla yüzleşemediği için her zaman kolay çözümlere teslim oluyor. Ama edebiyat, duyularımız yoluyla farklı bir deneyim yaşamamızı sağlıyor.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Edebiyat, insanları yaşamda yüzleşemedikleriyle karşılaştırdığından onlara sorgulama gücü kazandırır.
B) Yazarlar, bazen kendi yaşamlarını okurlara anlatmaktan kaçınırlar.
C) Edebi türler arasında sürekli bir etkileşim vardır.
D) Her sanat dalının anlatım yolları birbirinden farklıdır.
E) Yazarların yapıtlarında arzu etmelerine rağmen aynı konuları işlemeleri birbirini tekrar ettikleri anlamına gelmez.
35. Gazete, resmiyetten çıkıp özel sektöre geçince Tanzimat aydınlarının elinde etkili bir yayın haline gelir. Tanzimat Döneminde kitap satışları iki bin civarındadır. Günlük veya haftalık yayımlanan gazete tirajları da kitaba yakın bin ile iki bin arasında. Gazetenin kitaptan en önemli farkı ise hemen çıktığı günlerde tükenmesi. Ayrıca kitaba göre dilinin halkın her kesiminin kolayca anlayabileceği bir seviyede olması da yaygınlaşmasında etkili. Böylece Tanzimat Dönemi’nde uzun sürede okunabilecek kitap türünün yerini aynı kitleye birkaç gün içinde ulaşabilecek gazeteler almaya başlar.
Bu parçada Tanzimat Dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A)Gazetenin kitap türünün yerini alacak biçimde bir gelişim göstermesinden
B) Kitap satışlarının az olmasının nedenlerinden
C) Yayın dünyasının yeteri kadar gelişmeme sebeplerinden
D) Gazetelerin toplumu bilgilendirmek amacıyla kullanılmasından
E) Roman ve öykü türünün gazeteden daha fazla okuyucu bulmasından
36. — Çünkü yaşamda karşımıza çok nadir çıkan fırsatlar gibi, ilham da ancak uyanık ve şuurlu bir zekâ tarafından iyi kullanıldığında yapıcıdır. Sadece şairler, sanatçılar değil, herkes ilhamın etkilerine açıktır. Fakat şairlerde ve sanatçılarda ilham; şiir, resim, beste şekillerini alırken ötekilerde ilhamın farkına bile varılmaz.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Büyük sanat yapıtlarının temelinde alın teri vardır.
B) Büyük sanatçı, ilham denen şeyi ustaca kullanmayı bilen insandır.
C) Sanatçının bilgisi, yeteneği, sanat görüşü yapıtın oluşumunda ilhamdan daha etkilidir.
D) Sanatçılar da diğer insanlar gibi günlük yaşamdan etkilenir.
E) İlhamın sanatçıyı harekete geçiren büyülü bir gücü vardır.
37. Sait Faik’in öykülerinin asıl kaynağı, yaşadığı hayatı herkesten bambaşka biçimde görme biçimiydi. Ondan önce öykü yalnızca geleneksel biçimlerde yazılıyor, bilinenden başka daha hangi biçimler alabileceği konusunda düşünülmüyordu. O, Fransız Edebiyatı’nı iyi tanıyordu, gerçeküstücülükten etkilendiği kuşkusuzdu. Onlardan aldıkları öylesine dolaylıdır ki titiz bir çözümlemeyle bile tek tek gösterilmesi olanaksızdır. Oluşturduğu öykü dünyası Batı’daki örneklerinin gerisinde olmak bir yana belki pek çoklarının önündeydi.
Bu parçadan Sait Faik’le ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi çıkarılamaz?
A) Öykülerinin kendi yaşamından izler taşıdığı
B) Kahramanlarını betimlerken yalın bir dili tercih ettiği
C) Kendine özgü bir bakış açısı yakaladığı
D) Başkalarından aldıklarını iyi özümsediği
E) Öykü tarzında bazı değişiklikler meydana getirdiği
38. Elbette. Eğer bizler masalları yaşatmazsak, güncel şekilde kurgulamazsak, çocuklara masal geleneğimizi taşımazsak onların hepsi unutulur gider. Çünkü masal da sözlü edebiyat ürünüdür. Dilden dile aktarılmazsa en fazla akademik kitaplarda çoluk çocuktan yoksun yaşar masallar o zaman.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?
A) Masallar için yok olup gitme gibi bir tehlikeden söz edilebilir mi?
B) Artık çocuklara masal anlatılmıyor mu?
C) Çocuklar, en çok, masalları mı sever?
D) Sizce çocuk eğitiminde masallardan yararlanılabilir mi?
E) Masallar yalnızca çocuklara mı hitap etmektedir?
39. Sanatçımız, toplumsal yaşamdan kesitler sunarak öncelikle toplumsal sorunların acısını daha çok duyan insanların yaşantılarını irdeledi. Genç kuşak yazarları arasında dil yetkinliğine en çok önem verenlerden biri olarak başarılı ürünler verdi. Öncü bir yazar olarak benimsendi. Tekniğe, yapıya, kendine özgü bir anlatım biçemi kurmaya özen gösterdi. Klasik cümle düzenini değiştiren dil anlayışıyla soyutlamalara varmaya çalıştı. Bu soyutlamalar içinde kişilerin iç dünyaları, yer yer iç konuşmalarla gerçeklik kazanır. Son yapıtlarında biçimsel arayışları derinleştirdiği görülür.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yapıtın biçem özelliklerine dikkat ettiğine
B) Toplumsal olaylara tarafsız bir şekilde yaklaştığına
C) Yapıtın teknik özelliklerini ustaca kurguladığına
D) Farklı bir cümle düzeni oluşturduğuna
E) Karakterleri gerçekçi bir biçimde yansıttığına
40. Kısa öykünün ustalarından olan Ömer Seyfettin, Edebiyat-ı Cedide yazarlarının ağdalı, Batı öykünmecisi diline karşı arınmış halk dilini kullanmasıyla öykücülüğümüzde bir dönüm noktası olmuştur. Onun Türkçülük anlayışı Osmanlıcılık ve İslamcılıkla da iç içe girerken kahramanlık öykülerinde milliyetçi yaklaşımlar öne çıkmıştır. Geleneksel dil ve yazın anlayışlarını aşmaya çalışan tutumuyla çağdaş öykücülüğümüzün başlangıcında özel bir yeri vardır. Yaşadığı dönemdeki Balkan Savaşlarını anlattığı öykülerin yanında gündelik hayatı anlattığı öykülerinin de önemli olduğunu belirtmek gerekir.
Bu parçadan Ömer Seyfettin’le ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Çeşitli düşünsel akımlardan etkilendiği
B) Öykülerinde yalın bir dil kullandığı
C) Var olan edebiyat anlayışının dışında kaldığı
D) Çevresinde gelişen olayları konu edindiği
E) Yapıtlarında dille ilgili görüşlerine yer verdiği
CEVAPLAR
|
1 C |
9 E |
17 D |
25 A |
33 A |
|
2 D |
10 D |
18 A |
26 D |
34 A |
|
3 E |
11 E |
19 E |
27 B |
35 A |
|
4 E |
12 A |
20 A |
28 C |
36 B |
|
5 B |
13 B |
21 C |
29 B |
37 B |
|
6 C |
14 B |
22 D |
30 C |
38 A |
|
7 D |
15 D |
23 C |
31 E |
39 B |
|
8 C |
16 B |
24 C |
32 C |
40 E |
]]>