1999 ÖSS Soruları (İptal Edilen)

1999 ÖSS SORULARI (İPTAL EDİLEN)

 

1 .   Olaylara bir de bu gözle bakmalısın.

Bu   cümledeki   altı   çizili   sözün   cümleye kattığı   anlam,   aşağıdakilerin   hangisinde vardır?

A)    Sorunlara bu anlayışla yaklaştığın sürece ba­şarılı olamazsın.

B) Amacına ulaşabilmek için çalışmalarını bu noktada yoğunlaştırmalısın.

C)    Bu gidişle okulu ancak önümüzdeki yıl bitire­bilir.

D)    Bu böyle sürüp giderse onu uyarmak zorunda kalacağız.

E)    Bu ayrıntıları gözden kaçırmazsan sonuca ulaşırsın.

 

2.   Her ortamda özeleştirisini yapmaktan çekinmeyen.

                                      I

kusurlarını ve yanlışlarını hiç gizlemeden dile getiren,

       II                       III

yalancılıktan ve vurdumduymazlıktan nefret eden bir

IV                                    V

arkadaşımızdı.

Yukarıdaki   cümlede   numaralanmış   söz­cüklerin  hangisinde “eksik,  noksan” anlamı vardır?

A) I.          B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.

 

3.    Beş yüz sayfalık bu dev romanda, yazarın, olay­lara ve durumlara hiç yama yapmadığını görürüz.

Bu cümlede geçen “yama yapmamak” sö­züyle belirtilmek istenen aşağıdakiler-den   hangisidir?

A)    Sözü uzatmaktan kaçınmak

B)    Anlatıma kendini katmamak

C)    Açık ve anlaşılır bir dil kullanmak

D)    Yaşanılanları olduğu gibi yansıtmak

E)    Farklı anlatım biçimlerinden yararlanmamak

 

4.   Yaşadıkları dönemde yeterince tanınmamış bazı ozan ve yazarlar vardır. Bunlar çamurlu bir su bi­rikintisine bembeyaz, ışıl ışıl çakıl taşları atarlar; ancak bu taşlar, zamanında pek fark edilmez. Bir gün gelir, o çamurlu sular durulur ve o güzel çakıl taşları gün ışığına çıkar.

Bu parçada geçen “çamurlu bir su birikintisi” sözüyle   anlatılmak   istenen   aşağıdakilerden   hangisidir?

A)    Gerçek sanat ürünlerinin ayrımına yarılamadığı ortam

B)    Sanatın, yaşamı güzelleştirme işlevi

C)    Sanatçıların ürün vermede karşılaştığı güçlük­ler

D)    Sanatla ilgilenen, yaşamını sanatla kazanan kişilerin azlığı

E)    Sanatçılara yöneltilen olumsuz eleştiriler

 

5.   (I) Kasaba, ne kent, ne köy; ikisinin karışımı bir yerleşim merkezidir. (II) Türkiye’yi en iyi yansıtan yerleşim örneğidir bence kasaba. (III) Kasaba kül­türü bütün yaşamımızı etkiler. (IV) Kasaba gör­güsü her yönüyle davranışlarımıza, ilişkilerimize yansır.

Yukarıdaki   parçada   numaralanmış   cümle­lerden  hangileri  anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.             B) I. ve III.          C) II. ve III.

D) II. ve IV.          E) III. ve IV.

 

6.   Aşağıdakilerin hangisinde bir “yakınma” vardır?

A)    Bir gelip bit gidiyordu deniz

Dudakları ıslak, elleri kenetli

B)   Söyleyin söyleyin kim anlar dilimden

Kim alır yarı yolda kalmış selamımı

C)   Salkımsöğütler yıkanırken anılarda

İki âşık martıydık bulutlarda

D)   Odaları parka taşımış kimi anneler

Koşuşup duruyor bütün çocuklar

E)  Sen bitek topraklarda boy atmış güzellik.

Tırpan tanımamış otlaklar yeşilinde

 

7.   (I) O, işlediği konuları genellikle Osmanlı İmpara­torluğunun çöküş döneminin başladığı 17. ve 18. yüzyıldan alır. (Il) Oyunları o dönemin düşünüş biçimini, törelerini karikatürize ettiğinden değerli­dir. (III) Güldürme öğesine bağlı kalarak bilgili bil­gisiz, erdemli erdemsiz kişiler arasındaki çelişki­leri yansıtır. (IV) Kurumların, dolayısıyla da toplu­mun hicvine yönelir. (V) Mizah anlayışı, gelenek­sel mizah anlayışımıza uyduğundan, yapıtlarından halk da hoşlanır, aydınlar da.

Yukarıdaki   parçada   numaralanmış   cümle­lerin   hangilerinde  neden-sonuç   ilişkisi vardır?

A) I. de ve II. de              B) I. de ve III. de

C) II. de ve V. de             D) III. de ve IV. de

E) IV. de ve V. de

 

8.   (I) Bütün dünyada geleneksel olandan, halk hikâ­yesi ve destandan yararlanma yoluna gidilmiştir. (II)  Müzik, resim, roman. öykü. şiir, tiyatro ve si­nema gibi sanat dallarının hepsinde böyledir. (III)  Ben de böyle yapmak, geleneksel olanı çağ­daş öykü sanatına taşımak istiyorum. (IV) Bu yöntemi ülkemiz yazınında ustaca uygulayan Yaşar Kemal’in izinde yürümek isteyişimin özünde de işte bu yatıyor. (V) Nitekim son yapıtımda geleneksele yönelişim açıkça görülebilir.

Yukarıdaki   parçada  numaralanmış   cümle­lerin   hangilerinde  amaç   söz   konusudur?

A) I. ve IV.           B) I. ve V.            C) II. ve III.

D) III. ve IV.        E) IV. ve V.

 

9.   (I) Bu söyleşimiz sırasında bana yönelttiğiniz so­rular düşüncelerimi gözden geçirme olanağı sağlı­yor. (II) Ne yapıyorum, nasıl yapıyorum sorularını yanıtlamak gerçekten kolay değil. (III) Çünkü ne yaptığımız, nasıl yaptığımız üzerinde, yazarken daha az, yazdıktan sonra daha çok düşünürüz. (IV) Aslında yazı ustalığı uzun, çok uzun yıllardan sonra kazanılan bir beceridir. (V) Bu beceri sürekli bir gelişim gösterir.

Yukarıdaki   parçada   numaralanmış   cümle­lerin   hangisinde   karşılaştırma   söz   konu­sudur?

A) I.         B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.

 

10.   (I) Halk türkülerimizi, ezgi ve şiir bakımından kı­vamını bulmuş sanat eserleri sayabiliriz. (II) Bun­ları söyleyenlerin seslerindeki ve okuyuşlarındaki pürüzler ayıklanınca klasik denecek kadar sağlam eserler çıkar ortaya. (III) Ne var ki türküleri söy­leyen ve âşık diye anılan halk sanatçılarının kimi­lerinin sesleri, bu eserlerin değerini gölgeliyor. (IV) Kimileri de türküleri aşırı bir duygusallıkla söy­lüyor. (V) Bunlarda türkünün özüne göre değişen bir incelik, bir yorum görülmüyor.

Yukarıdaki   parçada   numaralanmış   cümle­lerin   hangisinde  yargı,   bir  koşula  bağ­lanmıştır?

A) I.         B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.

11.   (I) Atatürk’ün Söylev’i, yalnızca söz söyleme sa­natı içinde ele alınacak kadar tek yönlü bir kitap değildir. (II) Olayların anlatımında büyük romancı­larda görülen bir kurgulama yeteneği vardır. (III) Kitabın çoğu sayfaları, yaşanmışlığın yanı sıra anlatımıyla şiir yüklüdür. (IV) Atatürk, bu kitapta başarılı bir denemeci ustalığıyla karşıtlarını eleşti­rir. (V) İnsana özgü değerleri olumlu olumsuz yönleriyle sergiler. (VI) Zengin bir karakterler ki­tabı da sayılabilecek bir yapısı olan Söylevin, bu yönüyle genç kuşakları yönlendirecek, etkileyici bir havası vardır.

Yukarıdaki   parçada   numaralanmış   cümle­lerin   hangisinde   yargı,   gerekçesiyle  bir­likte   verilmiştir?

A) II.        B) III.       C) IV.        D) V.         E) VI.

 

12.   (I) Öykücülüğümüzün bugün belirli bir çizgiye ulaştığını ve o çizgide seyrettiğini söylemek ol­dukça güç. (il) Hatta bazı dönemlerde geçmişteki düzeyini bile koruduğu söylenemez. (III) Günü­müzün genç öykücüleri eski öykü örneklerini ya hiç okumuyorlar ya da yarım yamalak tanıyorlar. (IV) Bu yüzden, geçmişle kan bağı taşımayan, ya­ratıcılıktan yoksun, son derece yetersiz ürünlerle karşılaşıyoruz. (V) Bu durum, ister istemez, okur­larda öyküye karşı ilgisizlik ve küçümseme yara­tıyor.

Yukarıdaki   parçada  numaralanmış   cümle­lerin   hangisindeki   eleştiri,   öykücülerin yazdıklarına    yöneliktir?

A) I.         B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.

 

13.   (I) Bir zamanlar tek isteğim ozan olmaktı. (II) Ço­cukluğumda birçok şiir yazdım, (lll) Sonra, sürek olarak yerli ve yabancı büyük ozanların şiirlerini okudum. (IV) On altı on yedi yaşlarıma geldiğim­de, iyi bir şiirin ne olduğunu öğrendim ve kendi şiirlerimin düzeyini düşünerek şiir yazmaktan vazgeçtim. (V) Bir süre, şiir yazmayı bırakıp iyi bir şiir okuru olmaya çalıştım. (VI) Böylece, başka şairlerin de kusurlarını görmeye başladım ve eleştiri türünde karar kıldım.

Yukarıdaki   parçada   eleştirmen,   ozan olma   isteğinin   gerçekleşmeme   nedenini numaralanmış  cümlelerin   hangisinde  be­lirtmektedir?

A) II.         B)III.        C) IV.        D)V.           E) VI.

 

14.   (I) Kenya’da günlerce Klimanjaro tepelerine tır­mandım. (II) Naivasha Gölü kıyısında flamingoları seyrettim bir akşam. (III) Flamingolar kıyıda pem­be bir bulut oluşturuyorlar. (IV) Güneşin renkleriy­le bütünleşir gibi. (V) Güneş batarken bir canlılık yaşanıyor. (VI) Sonra kuşlar, böcekler, kısacası tüm canlılar ağır ağır çekiliyorlar köşelerine.

Yukarıdaki   parçada,   yazarın    numara­lanmış   cümlelerinden   hangisi,   kendinden önceki  cümlenin  bir öğesi  durumundadır?

A) II.        B) III.       C) IV.        D) V.         E) VI.

 

15.   (I) O, folklorun bir ülkenin gerçek kültür kaynağı olduğunu savunan bir araştırmacıydı. (II) Folklo­run, sadece el işlemelerinden ya da türkülerden oluştuğunu öne sürenlere karşı çıkıp kapsamının çok daha geniş olduğunu ortaya koydu. (III) Ge­ride, dünle bugünü kaynaştıran, yarının yaratıcıla­rına ışık tutacak ölümsüz bilgiler ve belgeler bırak­tı. (IV) Bu belgeler çağdaş yöntemlerle derlenip bir araya getirildi. (V) Böylece genç kuşakların yarar­lanmasına sunuldu.

Yukarıdaki   parçada   numaralanmış   cümle­lerin   hangisinde,  söz  konusu   araştırma­cının   yapıtlarının   özelliği   belirtilmekte­dir?

A) I.         B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.

 

16.   Aşağıdaki   cümlelerin   hangisinde   yazım yanlışı   vardır?

A) Anlaşma metnine her iki tarafta sadık kaldı.

B)Kimsenin etkisinde kalmadan, amaçların ve isteklerin doğrultusunda karar vermelisin.

C)Bu işte başarılı olamayacağını anladığı için hemen istifa dilekçesini verdi.

D)Kasabadan ayrılırken karşıdaki yamaçta gör­düğümüz kır evleri ilgimizi çekti.

E) Bu soğukta dışarı çıkarsan yine hastalanırsın.

 

17.   Bir anlatım biçimi olarak günlükte, gezi (I) de­neme (II) eleştiri ve röportaj gibi öğretici (MI) roman (IV) öykü (V) şiir gibi yaratıcı türlerden yararlanılır.

Bu cümledeki numaralanmış yerlerden hangisine ötekilerden farklı bir nokta­lama  işareti  konmalıdır?

A) I.         B) II.        C) III.       D) IV.        E) V.

 

18.   Ünlü filozof Konfüçyüs şöyle yakarırmış ( ) “Tan­rım ( ) bana kitap dolu bir ev ( ) çiçek dolu bir bahçe ver ( )”

Bu cümlede ayraçlarla ( ) belirtilen yer­lere aşağıdaki noktalama İşaretlerinden hangileri   sırasıyla  konmalıdır?

A) (,) (:) (,) (…)                B) (:) (,) (.) (!)

C) (,) (:) (;) (!)                  D) (:) (;) (…) (.)

E) (;) (!) (-) (.)

 

19.   Yaşamı kendince algılayıp   yorumlamak   yerine önüne

               I                            II                      III                 IV

konduğu gibi kabul eden insanlar, düşünce tembelidir.

                                                                  V

Yukarıdaki   altı   çizili   sözcüklerden   han­gisi,  yapısı  bakımından   ötekilerden  fark­lıdır?

A) I.         B) II.        C) III.       D) IV.        E) V.

 

20.   Aşağıdakilerin   hangisinde  verilen   dizeler basit  cümle  oluşturmaktadır?

A)    Mustafa Kemal barış olmuş.

Gürül gürül akan ırmaklarda.

B)    Mustafa Kemal özgürlük olmuş.

Özgürlük diye çarpan yüreklerde.

C)   Mustafa Kemal bereket olmuş,

Uzanıp giden bu topraklarda.

D)    Mustafa Kemal türkü olmuş.

İnanmış dudaklarda.

E)   Mustafa Kemal ülkü olmuş,

Uzak yakın bütün bayraklarda.

21.   Çocukken, seslerin hep o minicik kutunun içine

I      II

doluştuğunu sanırdım. Düğmesi çevrilince o,  evimizi hoş

III

nağmelerle doldururdu.

Yukarıdaki   cümlelerde   numaralanmış sözcüklerin  türleri,   aşağıdakilerin han­gisinde sırasıyla doğru  olarak verilmiş­tir?

                 I                        II                        III

A)  işaret sıfatı        niteleme sıfatı       işaret zamiri

B)  işaret sıfatı        belgisiz sıfat         kişi zamiri

C)  işaret zamiri      niteleme sıfatı       kişi zamiri

D)  kişi zamiri          belgisiz sıfat         işaret zamiri

E)  işaret sıfatı        sayı sıfatı             kişi zamiri

 

23.          I.Başarının kalıcılığını sağlamak, yılmadan çalışmayı gerektirir.

II. Sanat eğitiminden geçmiş kişiler, her olayda bir incelik, bir güzellik ararlar.

III.Elde edilen bilgiler, ilgililere sunulmadan önce değerlendirilir.

IV.Kurallar, neden öyle olması gerektiği iyice düşünülerek konmuştur.

Yukarıdaki   numaralanmış  cümlelerden hangileri,  öğeleri  ve  öğelerinin  sıralanışı yönünden   aynıdır?

A) I. ve II.            B) I. ve III.          C) II. ve III

D) II. ve IV.         E) III. ve IV.

 

22.    Aşağıdakilerin   hangisinde   cümlenin öğeleri doğru olarak ayrılmıştır?

A)   Dilin, / yaratıda bir araç, geleceğe uzanabilmede bir köprü, kalıcı olabilmede / zorunlu­luk / olduğunu bilir.

B)   Dilin, yaratıda / bir araç, geleceğe uzanabilmede bir köprü, kalıcı olabilmede / zorunluluk olduğunu bilir.

C)   Dilin, yaratıda bir araç, / geleceğe uzanabilmede bir köprü, / kalıcı olabilmede / zorunlu­luk / olduğunu bilir.

D)   Dilin, yaratıda bir araç, geleceğe uzanabilmede bir köprü, kalıcı olabilmede zorunluluk olduğunu / bilir.

E)  Dilin, yaratıda bir araç, geleceğe uzanabilmede bir köprü, kalıcı olabilmede zorunlu­luk /olduğunu / bilir.

 

24.   Yineleme dediğimiz anlatım kusuru, aynı anlama gelen birden çok sözcüğün gereksiz yere bir arada kullanılmasıdır. Bir kavramın Türkçesiyle yabancısının birlikte kullanılması bu tür kusurlar­dandır.

Aşağıdaki  cümlelerin   hangisinde  bu açıklamada belirtilen türde bir anlatım kusuru  vardır?

A)Bunlar, belgesel özellikler taşıyan, birbirinden ilginç yazılardır.

B)Bugün işyerinde tebrik ve kutlama ziyaretle­rinde bulunduk.

C)Eskiden, musikiyle uğraşan kişilere musikişi­nas denirdi.

D)Dil, varlığımızın en güçlü dayanağı, kimliğimi­zin en anlamlı kanıtıdır.

E)Günümüz insanının vazgeçemediği araçların başında televizyonla bilgisayar gelmektedir.

 

25.   Aşağıdaki  cümlelerin  hangisinde  altı çizili sözcüğün Kullanılması  uygun de­ğildir?

A)Onun, büroda çalışanlara ayak uyduramayan, uyumsuz Diri olduğunu düşünüyordu.

B) Eş dost demeden herkesi kıyasıya eleştiri­yordu.

C)Arkadaşına sürekli olarak, o kişilerle ilişkilerini  kesmesini öneriyordu.

D)Beğenmediği sözcüğü ya da cümleyi çizip yerine etkili sözler uyduruyordu.

E)Yıllardır tasarladığı romanına başlayamamanın sıkıntılarını yaşıyordu.

 

26.   Aşağıdaki  cümlelerin  hangisinde bir an­latım   bozukluğu   vardır?

A)Olağanüstü kişiliği ve sıradışı dostluğuyla, tanıdık tanımadık herkesi bir sevgi çemberinin içine alırdı.

B)Tek başına gerçekleştirebileceği birçok tasa­rıya gençleri de’ katarak bilgisini onlarla pay­laşmak isterdi.

C)Gerek özgün çalışmaları, gerekse yetkin çe­viri ve denemeleriyle, bu alandaki araştırmacı­lara ışık tutmuştur.

D)Onun düşünceleri, bilimle ilgilenen, yapıtlarını okuyan, anlayan ya da anlamaya çalışanlar aracılığıyla yaşıyor.

E)Gençlerin deneyimsizlikten, bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorularını yanıtlayarak yönlendi­rirdi.

 

27.   Alınan bu karar, savaşta askerin daha çok ölme­sine yol açtı.

Bu  cümledeki anlatım bozukluğu aşağı­daki   değişikliklerin  hangisiyle  giderilebi­lir?

A)   “bu” sözcüğü atılarak

B)   “daha çok” sözü “askerin” sözcüğünden önce kullanılarak

C)   “yol açtı” sözü yerine “neden oldu” sözü getirilerek

D)   “alınan” sözcüğü atılarak

E)   “savaşta” sözcüğü “askerin” sözcüğünden sonra kullanılarak 

 

28.          I.Onun da görüşlerini öğrenmek, yararlan­mak istediler.

II.Herkes birbirine zarar vermeden yaşamayı başarabiliyorlar.

III. Onun aramızdan ayrılması yalnız bizim için değil, tüm toplum adına büyük bir kayıptır.

IV. Arkadaşının sıkıntı çektiğini biliyor, sezdir­meden yardım ediyordu.

Yukarıdaki   numaralanmış   cümlelerin hangilerinde  anlatım  bozukluğu,  tümleç eksikliğinden    kaynaklanmaktadır?

A) I. ve II.             B) I. ve III.          C) I. ve IV.

D) II. ve IV.          E) III. ve IV.

 

29.   Söz konusu yazarla benim düşüncelerimiz hatta duygularımız birbirine benziyor.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağı­dakilerin hangisinden kaynaklanmakta­dır?

A)   İyelik eki almış kişi zamirinin gereksiz kulla­nılmasından

B)   Özneyle yüklem arasında uyuşmazlık olma­sından

C)   Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından

D)   Yüklemde anlam kayması olmasından

E)   Belirteç eksikliğinden

 

30.   (I) Sabahlan, gecenin nemiyle ürpermiş çimenler üzerinde yürüyüş yapıyorum. (II) Hava’ saydam; gün ışığı, gözleri kamaştıran güçlü bir aydınlık yayıyor ortalığa. (III) Ağaçlar çiçekte, tepelerin kadifemsi koyu maviliğine gururla yaslanmışlar. (IV) Öğle vakti balkonda oturup kemiklerimi bahar güneşinin sıcaklığına bırakıyorum. (V) Yaşlanıyo­rum; ama aynalarda göremediğim bir genç kız var içimde.

Bu   parçada   numaralanmış  cümlelerin hangilerinde  insana  özgü   nitelikler, başka   varlıklara  aktarılarak  verilmiştir?

A) I. ve II.               B) I. ve III.            C) II. ve IV.

D) III ve IV.            E) IV. ve V.

 

31.   (I) Günlük tutan bir yazar, yapıtlarında açığa vur­mak istemediği kimi duygu ve düşüncelerini gün­lüğünde yansıtabilir. (II) Okuduğu yapıtlara yöne­lik, gerçekte neler düşündüğünü dile getirebilir. (III) Bazı durumları bilerek ya da bilmeyerek çarpı­tabilir. (IV) O, birçok ayrıntının arasından asıl an­latılmak isteneni bulma çabasındadır. (V) Bir gün bunları sayımlarsa, okurların bu nedenle kendisin­den soğuyacağını düşünür. (VI) Günlük tutan bir­çok yazar vardır; ama bu düşünceyle, günlüklerini yayımlayanlar azdır.

Bu  parçada  numaralanmış cümlelerden hangisi   düşüncenin   akışını   bozmaktadır?

A) II.        B) III.      C) IV.       D)V.         E) VI.

32.   (I) Ulusal güvenliğin, ekonominin ve zenginliğin çarkları artık bilgiyle dönüyor. (Il) Bilgiyse, üreti­len bir şey. (III) Bilginin değeri yükseldikçe, onu elinde tutan bireylerin ve ulusların bahtı açılıyor. (IV) Bilim insanına hemen her çağda gereksinim duyulmuştur; ancak bilgi toplumunda bu gereksi­nim kat kat artmaktadır. (V) Günümüzde gerçekçi toplumlar bu gereksinimi karşılamaya çalışıyor­lar. (VI) Yeterli sayıda ve nitelikte bilim adamı ol­mayan alanlarda bilim adamı yetiştirme çalışmala­rına hız veriyorlar.

Bu parça iki  paragrafa bölünmek iste­nirse  ikinci  paragraf  numaralanmış cümlelerin   hangisiyle   başlar?

A) II.        B) III.      C) IV.       D)V.         E) VI.

33. (I) Öncelikle, eleştireceği yazarın sanat ve dünya görüşünü kavramaya çalışır. (II) Sonra sanatçıyla ve onun yapıtlarıyla ilgili izlenimlerini toplumsal açıdan değerlendirmeye yönelir. (III) Bir yazarın bir yapıtını hiçbir zaman tek başına ele alıp ince­lemez. (IV) Bir romancının, bir öykücünün yeni bir yapıtını eleştirirken daha öncekilerle karşılaştırır. (V) Yapıtın hangi açılardan geliştiğini ya da geride kaldığını belirtir. (VI) Yazarın kendini aşma çaba­larını ya da yinelemelerini gösterir. (VII) Bunları yaparken ne denli nesnel olmaya çalışırsa çalışsın yine de öznellikten kurtulamaz.

Yukarıdaki  parçadan   numaralanmış  cüm­lelerden   hangisi  çıkarılırsa,  parçanın anlamında büyük bir değişme olmaz.?

A) II.        B) III.       C}V.        D) VI.        E) VII.

 

34. Hepimiz bencillikten yakınıyoruz. Herkesin yalnızca kendisini düşündüğünü, kendisinden başkası yok­muş gibi davrandığını görüyoruz. Bu tutumu eleştiri­yoruz; ama görüyoruz ki eleştirinin pek bir yararı olmuyor. Çünkü bencillik azalacağı yerde giderek yaygınlaşıyor. Bu duruma karşı önlem almıyor, sa­dece yakınmakla yetiniyoruz. —

Bu parçanın sonuna düşüncenin  akışına göre  aşağıdakilerden  hangisinin  getiril­mesi  uygun  olur?

A) Bencil insan, kendisini koruma güdüsüyle kendine güvensizlik arasında sıkışmıştır.

B) Bencilliğin birey olma yetkinliği kazanamamış kişilerde sık görüldüğünü biliyoruz.

C) Bencil kişilerin, her olayı, her durumu, her in­sanı kendi çıkarı için kullandığını unutmamalı­yız.

D)Bencilliğin nelerden kaynaklandığını, neden yaygınlaştığını düşünmüyoruz.

E)Bencil kişiler kendilerinden başkalarına değer vermeyi bilmezler.

 

35. Yazar, öyküsüne kahraman olarak seçtiği kişinin yalnızlığını ve çevresindekilerle iletişim kuramayı­şını yansıtmak istiyor. Bunun da ötesinde, onun, insana özgü sıcaklıktan yoksun, insanları sevme­yen ve çıkarcı bir genç olduğunu vurguluyor.

Bu  parçada sözü  edilen öykü  kahramanıyla   aşağıdakilerin    hangisinde   betimle­nen  kişi arasında bir benzerlik kurulabi­lir?

A)Köyün yaşlılarına göre, konuşkan, kendine güvenen; ama başına buyruk bir gençti.

B) Eline çok az para geçmesine karşın en ağır işlerde özveriyle çalışır; başka bir yerde ça­lışmayı düşünmezdi.’

C)Yanında çalışanlara iş ortamında oldukça öl­çülü davranıyor, iş dışında ise onları arkadaş gibi görüyordu.

D) İnsanlardan çok doğaya yakın, tüm canlılara karşı sınırsız bir sevgi duyan, kendine özgü biriydi.

E)Kendine yarar sağlamayan bu insanların ara­sında bulunmak, onlarla konuşmak istemiyor; onlara karşı hiçbir olumlu duygu beslemi­yordu.

 

36.   Öykü yazmada başarılı olmuş bir yazara; “Artık roman yazma zamanınız geleli.” demek ya da “Ar­tık ondan romanlar bekleyebiliriz.” gibi sonuçlara ulaşmak bir yazı türünü ötekinden üstün tutmak anlamına gelir. Öykü ile roman ayrı türlerdir. Ortak paydaları ise bir kurguya dayanmaları ve düzyazı olmalarıdır. Her iki türde de başarı, yazarlarının ustalığında yatmaktadır.

Bu   parçada,  aşağıdaki  yargılardan   han­gisine  karşı  çıkılmaktadır?

A)   Yazarlar, başarılı olacakları alana yönlendirilmelidir.

B)    Roman yazmak, öykü yazmaktan zordur.

C)   Yazarlar, deneyim kazandıkça farklı yazı tür­leri denerler.

D)    En çok tutulan yazınsal türlerden biri roman­dır.

E)   Öykü yazmak bir birikim gerektirir.

 

37. Özyaşamöyküsü yazmak kolay değildir. İnsan, çoğu kez nesnelliğini koruyamaz; benmerkezci duruma düşebilir. Yazarımız bu gerçeği iyi kavra­mış. Olabildiğince kendini öne çıkarmadan, ama kendi hakkını da yedirmeden, yaşadıklarını yaz­mış. Hem de çok etkileyici biçimde yazmış. Genç, yaşlı öğretmenler, hele öğretmenliğe hazırlanan gençler, okuyun bu kitabı. Yolunuz aydınlanacak; gerçekten dolu bir yaşamın ne olduğu, nasıl ol­ması gerektiği kafanızda belirginleşecektir.

Bu parçada, özyaşamöyküsü yazmanın güçlüğü,   aşağıdakilerden   hangisine bağlanmaktadır?

A)Olayları yansıtırken, kişisel görüşleriyle ger­çekler arasında denge sağlamaya

B) Olayları belirli bir meslek grubunun bakış açı­sıyla yansıtmaya

C) Gerçekleri gizleyebilmek için duygusallığa ağırlık vermeye

D)Yalnızca tanık olunan olayları anlatarak kita­bın kapsamını daraltmaya

E)Okura yol göstermeyi amaçlayarak kendini ikinci plana atmaya

 

38.   Bir şiirin alınyazısını önceden kestirme olanağı yok­tur. Bu gerçek, “Han Duvarları” için de geçerliydi elbette. 1924’te yazılan bu şiir, birçok yönüyle güncelliğini yitirmesine karşın günümüzde hâlâ okunuyor, tanınıyor. Peki, hangi nedene bağlana­bilir bu? Yoksa “Han Duvarlarının da N. Kemal’in “Vatan Kasidesi”. T. Fikret’in “Promete”, M. Âkif’in “Çanakkale Şehitleri” adlı şiirleri gibi gizli bir yaşa­ma gücü mü var? Ona bu gücü kazandıran ne?

Bu  parçaya  göre şiirle  İlgili  olarak aşağıdakilerden  hangisi   söylenebilir?

A)   Değer kazanması zaman alır.

B)   Belirli temaları işleyenler daha çok sevilir.

C)   Yazıldığı günlerde ünlenenler kolayca unutul­maz.

D)   Kalıcılığını sağlayan etkenleri belirlemek güç­tür.

E)   Her biri biçim ve içerik yönünden farklı özellik­ler taşır.

 

39. Bu sanatçı, kültürel yapısına yabancı olmadığı bir coğrafyanın insanını anlatmıştır. Bu coğrafyanın ağıtlarını, efsanelerini, türkülerini, masallarını, inançlarını kısacası düşünme biçimini çok iyi bil­mektedir. Bu yüzden romanlarında, kahramanla­rına, kendi bilinçlerinin sınırı içinde bir dünya kur­muştur. Halk düşüncesinin işleyişini çok iyi yaka­layan yazar, yapıtlarında efsaneleştirmeyi. Ana­dolu insanının kendi gerçekliği açısından ele al­mıştır. İşte sanatçı bu nedenle benzersiz kalabil­miştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçının ba­şarısının temelini aşağıdakilerden han­gisi   oluşturmaktadır?

A)  Kahramanlarının, çevreleriyle olan ilişkilerin­den çok, kişilik özelliklerine önem vermesi

B)   Anlattığı insanları, kültürel birikim ve düşünce açısından iyi tanıması

C)  Her bölgenin kültürel yapısının kendine özgü nitelikler taşıdığının bilincinde olması

D)   Birlikte yaşadığı insanları anlatmanın daha kolay olacağını fark etmiş olması

E)   Halkı, toplumun kültür değerlerinin bir ürünü olarak ele alması

 

40.   Bir eleştirmen, kendi görüşlerini kabul ettirmek için okuyucuyu zorluyorsa yanlış yoldadır. Çünkü eleştirinin amacı okuyucuyu etkilemek değil, onu birlikte düşünmeye yönlendirmek olmalıdır. Önemli olan, değerlendirme yapmaktan çok, yaşanılan düşünme sürecine okuyucunun katılımını sağla­maktır. Eleştirmenden beklenen —.

Bu  parçanın sonuna düşüncenin  akışına göre hangisi  aşağıdakilerden  getirilmelidir?

A)  okuyucuya yapıtla ilgili bilgiler ve ipuçları sunmaktır

B)  eleştirdiği yapıtla okuyucu arasında köprü kurmaktır

C)okura, okuduğunu bağımsızca değerlendirme olanağı tanımaktır

D)  okuru koşullandırmadan yapıtı değişik açılar­dan tartışmaktır

E)  okurun dünya görüşüne belli bir yön vermektir

41.Edebiyat yapıtlarını açıklamak, yorumlamak, de­ğerlendirmek ve sınıflandırmak amacını taşıyan yazılar vardır. Bu yazıları, “edebiyat eleştirisi” adı altında toplayabiliriz. Edebiyat eleştirisi içinde daha çok denemeler, kitap tanıtma’ yazıları ve bi­limsel araştırmalar yer alır. Bu yazılar, en öznel izlenimlerden en nesnel değerlendirmelere değin uzanan geniş bir yelpaze içinde karşımıza çıkar. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere bu yazı­larda —

Bu  parçanın sonuna düşüncenin  akışına göre aşağıdakilerden  hangisi  getirile­mez?

A)   değişik anlatım yöntemleri kullanılır

B)   ele alınan konuların sınırı oldukça geniştir

C)   doğruluğu kanıtlanabilecek görüşlere ağırlık verilir

D)   okurları bilgilendirmek ön plana çıkar

E)   asıl amaç, yapıtların gereği gibi tanıtılmasıdır

42.   Düşüncenin en iyi biçimde, insanın kendi anadi­linde oluşup geliştiğini söylerdi. Anadile yaslan­mayan bir anlatımın sağlam olmayacağını savu­nurdu. Daha da ileri gider, anadiline saygının en büyük erdem olduğuna inanır, onu yurtseverlikle eşdeğer tutardı. Bilimsel çalışmalarında olduğu kadar günlük yaşamında da dile büyük bir özen gösterirdi. Kimi zaman bir sözcüğe takılır, düşün­cesini açık seçik yansıtacak bir anlatım biçimini buluncaya değin günlerce çalışırdı. Düşünsel tu­tarlılığın ancak dilsel tutarlılıkla gerçekleşebilece­ğine inanırdı.

Bu   parçada   aşağıdakilerden   hangisine değinilmemiştir?

A)   Anadilin, insanın duyarlığı üzerindeki etkisine

B)    Sözcük seçiminde gösterilen titizliğe

C)    Dil ile düşünce arasındaki ilişkiye

D)   Anlatımla anadil arasındaki bağa

E)   Dili doğru ve düzgün kullanmanın önemine

 

43.   O, aslında yazdığı öykülerde, oyunlarda, roman­larda da bir ozandır. Diline, dildeki uyuma, musi­kiyi sağlayan öğelere öncelik veren bir düzyazı ustasıdır. Bu yönden düzyazıyla oluşturduğu ya­pıtlarda da ozanlığı öne çıkar. Sözcükleri bir im­bikten geçirerek damıtır; böyle bir damıtımdan geçmemiş hiçbir sözcüğe yer vermez yapıtlarında. Düzyazılarında da iyi bir söz işçisidir, tıpkı şiirle­rinden gibi.

Bu  parçada,  sözü  edilen sanatçıyla ilgili olarak  aşağıdakilerden   hangisine  değinilmemiştir?

A)    Değişik türlerde ürünler verdiğine

B)   Şiirselliğinin her ürününe yansıdığına

C)   Kulağa hoş gelen sesler içeren sözcükler kullanmaya özen gösterdiğine

D)   Yapıtlarında kullandığı dili inceden inceye iş­lediğine

E)   Belirli kalıpların dışına çıkmadığına

 

44.   Bana göre yeni öykücüler “benli anlatımın dışına çıkamıyor, “ben” dışındaki yaşamın öykülerine girmesine izin vermiyorlar. Bazen öykünün içine kulaktan dolma ve taşıyamayacağı ağırlıkta fel­sefe koyuyorlar. O felsefe de öyküye yedirilmiş olmuyor. Bu yüzden yazdıklarının öykü mü, ruh’sal çözümleme mi. deneme mi olduğunu bilemiyorsu­nuz.

Aşağıdakilerden    hangisi,   bu   parçada sözü   edilen   öykücülere  yöneltilen  eleş­tirilerden biri değildir?

A)   Yazdıklarını kendileriyle sınırlı tutmaları

B)   Öykülerin düşünsel bütünlükten yoksun ol­ması

C)   Özümsenmemiş bilgi ve düşüncelere yer ver­meleri

D)   Sözcük seçiminde gerekli özeni göstermeme­leri

E)   Belirli bir yazınsal türün ilkelerine bağlı kal­mamaları

  

CEVAPLAR

1.  A

2.  B

3.  D

4.  A

5.  E

6.  B

7.  C

8.  D

9.  C

10.B

 

11. E

12. D

13. C

14. C

15. C

16.  A

17.  C

18.  B

19.  D

20.  E

 

21. A

22. D

23. E

24. B

25.  D

26. E

27.  B

28.  C

29.  A

30 . B

 

31. C

32. C

33. B

34. D

35. E

36. B

37. A

38. D

39. B

40. E

 

41. C

42. A

43. E

44. D