AYT EDEBİYAT DENEMESİ – 24
- Bazı şehirler, size kapılarını açmak (I) (ziyaretçi olarak kabul etmek) için tavını (II) (en doğru zamanı) bekler. Doğup büyüdüğüm Karadeniz yöresinde daha önce yakından tanımaya fırsat bulamadığım (III) (uygun bir zaman elde edemediğim) Amasya’ya doğru, dağların ardındaki bir sır perdesini aralamaya (IV)(gizli kalan yönlerini ortaya çıkarmaya) gider gibi çıkıyorum yola. Tarihin çeşitli dönemlerinde “Amasseia, Amasia, Amasiyye” diye adlandırılmış (V)(değer verilmiş), adı neredeyse hiç bir değişikliğe uğramadan bugüne kadar gelebilmiş Amasya şehri; coğrafi güzelliğini, kültürel değerlerini de zamana karşı korumayı bilmiş .
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
- Bilge Karasu, ilk olarak 1985 yılında yayımlanan Gece’yi 1975-1976 yılları arasında kaleme alır. Yazılmasıyla yayımlanması arasında geçen zamanda, yeniden ele alınıp alınmadığına dair elimizde bir bilgi yoktur. Eserin yalnızca belli bir dönemi anlattığını söylemek, eser açısından daraltıcı olur. Çünkü eserde zaman, çizgisel ilerlememektedir. Olay örgüsü de dağınıktır. Amaç “gece”yi, karanlığı ve kaybolma duygusunu okura hissettirmektir.
Bu parçadan hareketle Gece romanıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Bireyi esas alan edebiyat tartışmalarında öncü bir nitelik taşıdığına
B) Yazıldığı dönemden sonra daha çok ilgi gördüğüne
C) Yazılma süreciyle ilgili bilinmeyenler olduğuna
D) Yazar tarafından verilen mesajın okurlarca kolay anlaşıldığına
E) Bir ayna görevi görerek okurlara kendilerini tanıma fırsatı verdiğine
- (I) Fener balığı (Lophius piscatorius), Lophiidae familyasına ait 500 ile 4000 metreye kadar derinlerde yaşayan yırtıcı bir balık türüdür. (II) Yüzünün önüne sarkan “feneri” ile denizin derinliklerindeki karanlıkta ışık saçarak ufak balıkları avlar. (III) Türkiye’de Akdeniz, Ege Denizi ve Marmara Denizi’nde ve Türkiye dışında ise Atlas Okyanusu’nda bulunur. (IV) Yassı biçimdeki vücuduna yapışan büyük bir kafası ve çok büyük bir ağzı vardır. (V) Sırtında yer alan dikenlerden en uzununda simbiyoz (birlikte beslenme) içinde oldukları bakteriler onların avlanması için ışık üretir.
“Fener balığı”na ilişkin bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümle, tanımsal bir özellik taşımaktadır.
B) II. cümlede, biçimsel bir özelliğinin beslenmesindeki etkisinden söz ediliyor.
C) III. cümlede, bulundukları bölgelerden hangisinde daha uzun süre yaşadıkları belirtiliyor.
D) IV. cümlede, fiziksel niteliklerine değiniliyor.
E) V. cümlede, terime yer verilerek yaşam özellikleriyle ilgili bilgi veriliyor.
4. I
Gurbet ele garip giden bilinmez
Ağlayınca çeşmi yaşı silinmez
Âşık Garip nedir hâlin sorulmaz
Bulunmaz yareni eşi garibin
(Âşık Garip)
II
Bozulmaz mı alnındaki yazılar
Göz göz oldu yaralarım sızılar
Kerem’im der dinleyin hey gaziler
Derdin koyup benim için ağlar var
(Âşık Kerem)
Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliklerinden biri değildir?
A) Nazım şeklinin koşma olması
B) Hüsnütalil sanatından yararlanılması
C) 11’li hece ölçüsünün kullanılması
D) Ulamaya yer verilmesi
E) Tapşırmaya yer verilmesi
- Aşağıda verilen “dinî-tasavvufi halk şiiri”yle ilgili açıklamalardan hangisi, ayraç içindeki kavramla uyuşmamaktadır?
A) Hz. Muhammet’in doğumunu anlatan şiirlerdir. (Mevlit)
B) Hz. Muhammet’in fiziki özelliklerini tasvir eden şiirlerdir. (Hilye)
C) Allah’ın birliği ve Hz. Muhammet’in yüceliği ve nitelikleri hakkında yazılan eserlerdir. (Gevhername)
D) Allah aşkının dile getirildiği sorulu-cevaplı şiirlerdir. (Devriye)
E) İnsanın yaradılışıyla ilgili olarak yazılmış eserlerdir. (Vücutname)
Az söz erin yüküdür
Çok söz hayvan yüküdür
Bilene bu söz yeter
Sende güher var ise
Bu dörtlük, içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?
A) Lirik
B) Epik
C) Satirik
D) Pastoral
E) Didaktik
Bilseydim ben sana meyil vermezdim
Has bahçede güllerini dermezdim
Dizim dize yüzüm yüze sürmezdim
Gönül katlanırdı seni görmezdim
Eller erse ben murada ermezdim
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Belli bir durak düzenine uyulmuştur.
B) Ahenk unsuru olarak ölçü ve uyak kullanılmıştır.
C) Düz uyak şemasından yararlanılmıştır.
D) “Sitem” teması etrafında örgülenmiştir.
E) Nazım türü bakımından güzellemedir.
Hakikat:
- Terazi hakikaten adaletin timsalidir: Dili daima ağır basan tarafa meyleder.
- Herkes başkasına hakikatte kendi layık olduğu muameleyi reva (uygun) görür.
- Tesadüfün yükselttiği adamlar hakikaten yüksek adamlardan daha yüksek görünürler.
- Hakikati güneşe benzetirler, doğrudur: Gözlerimizi yaralar korkusu ile çoğuna bakamayız.
Yukarıda verilen metnin alındığı yapıt ve yazarı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Falaka – Ahmet Rasim
B) Şermin – Tevfik Fikret
C) Mensur Şiirler – Halit Ziya Uşaklıgil
D) Tiryaki Sözleri – Cenap Şahabettin
E) Kavgalarım – Hüseyin Cahit Yalçın
- Karagöz oynatan kişiye verilen isimdir. Karagöz oyununun tek aktörüdür. Tasvirleri işler, onları oynar, seslendirir. Tasvirlerini kendi yapanlar olduğu gibi başkasının tasvirleri ile oynayanlar da vardır. Oyunu oluşturur, adapte eder (uyarlar), duruma göre doğaçlama yapar. Tuluat denilen doğaçlama konuşma yetisi ve espri kabiliyeti onun en önemli özelliğidir. Tiyatro eğitiminde kullanılan ses tekniklerini kullanarak perdedeki tüm tipleri tek başına konuşturur.
Bu parçada sözü edilen geleneksel Türk tiyatrosu kavramı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hayalbaz
B) Palanga
C) Yardak
D) Tiryaki
E) Meddah
- Aşağıdakilerden hangisinin bir masalın dilek bölümünden alındığı söylenebilir?
A) Keloğlan yola revan olmuş, günün birinde Halep’e kadar varmış.
B) Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
C) Bir gün Keloğlan odunları satıp parasıyla eve dönerken bir tellalın bağırdığını görür.
D) Pireler berber iken, develer tellal iken…
E) “Ne istiyorsun?” diye sormuş Keloğlan zengin adama.
- İstanbul’a olan düşkünlüğüyle bilinen —-, eserlerinde özellikle İstanbul’un üç mekânını -Çamlıca, Boğaziçi ve Büyükada’yı- işler. Çok iyi bir gözlemci olan yazar, romanlarında yakından tanıdığı üst tabaka insanlarını, onların garipliklerini başarılı bir şekilde anlatır. II. Abdülhamit Dönemi’nin ele alındığı Çamlıca’daki Eniştemiz adlı romanında köşk sahibi, zengin biri olan Vamık Efendi’nin, kişilik bozukluğu yüzünden felakete sürüklenen yaşamını yansıtır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Peyami Safa
B) Abdülhak Şinasi Hisar
C) Selim İleri
D) Mustafa Kutlu
E) Ahmet Hamdi Tanpınar
I. Tevhit
II. Tegazzül
III. Tahmis
IV. Vasıta beyti
V. Mersiye
VI.Hamse
Yukarıdakilerden hangileri kasideyle ilgili kavramlardan biri değildir?
A) I ve IV
B) III, IV ve VI
C) II, IV ve V
D) Yalnız III
E) IV ve VI
- (I) Halk hikâyeleri, nazım-nesir karışımı bir yapıya sahiptir.(II) Bu özellik masal, efsane ve fıkralarda çoğunlukla görülmez. (III) Hikâyenin anlatım ve tasvir kısmı yani olayların anlatıldığı bölüm manzum, duygu ve heyecanı ifade eden bölümler ise mensur olarak söylenir. (IV) Anlatıcı, hikâyeninolay kısmında istediği değişikliği yapabilir; konuya ekleme veya çıkarma yapmada serbesttir. (V) Hikâyenin ana hatlarından sapmamak kaydıyla beğenmediği kısımları çıkarır veya hoşuna giden bir başka hikâyeyi uygun bir yere ilave edebilir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I B) Il C) III D) IV E) V
- Klasik edebiyatımızda asırlar boyunca kaleme alınan benzer niteliklere sahip öğüt kitaplarının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu tür eserlerin hemen hepsinin netice itibarıyla etkilendiği veya model olarak benimsediği eser, Feridüttin Attar’a aittir. Kelime anlamı “öğüt kitabı, nasihat kitabı” olan bu eserlerde ifade formu olarak genellikle mesnevi nazım şekli kullanılır.
Bu parçada sözü edilen edebî tür aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pendname
B) Tezkire
C) Surname
D) Menakıbname
E) Siyer
- Aşağıdaki sanatçı-edebiyat akımı eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Tevfik Fikret – parnasizm
B) Ahmet Haşim – sembolizm
C) Namık Kemal – romantizm
D) Nabizade Nazım – natüralizm
E) Mehmet Emin Yurdakul – sürrealizm
16. —-, Mukaddime-i Celal’in üçüncü bölümünde, tiyatronun bir edebî tür olarak çok masrafı olmayan bir seyir salonu gerektirdiği ve millî ahlakı ortaya çıkaracak eserler yazmaya çok müsait olduğu konusuna dikkat çeker. Ayrıca tiyatronun esasen birçok yönden romandan üstün olduğunu iddia eder. Vaktiyle Avrupa’da bulunan bir dostuna gönderdiği bir mektupta da bu fikrini şu şekilde açıkladığını nakleder: “Bir güzel oyun okuma, oynandığını görmek kadar lezzet vermese bile yine roman mütalaasına (okumasına) müreccahtır (tercih edilir).”
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Muallim Naci
B) Şemsettin Sami
C) Abdülhak Hamit Tarhan
D) Namık Kemal
E) Sami Paşazade Sezai
- Türkçede ilk romanı üreten o değildir ama yazdıklarının niceliği ve niteliğiyle “ilk romancı” olarak adlandırılmayı çağdaşı olan yazarların tümünden daha fazla hak eder. Tanzimat romancılarımız arasında onun kadar çok eser veren yoktur. Yazdığı roman sayısı bakımından ondan hemen sonra gelen Fatma Aliye Hanım, beş roman yazmıştır ve buna rağmen birçok edebiyat tarihçimiz tarafından Tanzimat romancısı olarak ismi zikredilmez. Türk edebiyatının ilk hikâyesi olan eserini 1870’te yayımlayan sanatçı, 1912’deki vefatına kadar kırk yıl süreyle aralıksız eser ortaya koymuştur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Ziya Paşa
D) Ahmet Vefik Paşa
E) Direktör Ali Bey
- Boğazında acı bir yumru, gözleri kupkuru, yüzükoyun mutfağın taşlarına kapandı, uludu. Bu meşhur vak’adan sonra anasının ve büyükbabasının şikâyet edebileceği bir yaramazlık yapmadı. Artık etrafındaki kuvvetleri ölçmüş, kendi aczini sezmişti. O kadar uslu oldu ki mahallede her ana onu kızına numune diye gösteriyordu. Nefsini müdafaa için etraflarının rengini alan kuşlar ve böcekler gibi o da yüzünü, tavrını ve sesini, muhitinin gülmeyen, eğlenmeyen, sıkıntılı ifadesine uydurmuştu. Hacı İlhami Efendi, Emine-Tevfik macerasından ağzı yandığı için torununu mahalle mektebine göndermedi. Rabia’nın ilk tahsilini kendi eline aldı ve derhal bambaşka olduğunu anladı. Namaz surelerini bu kadar çabuk ezberleyen bir hafıza henüz görmemişti. Bir taraftan da Emine, çocuğun bir defa işittiği bir şarkıyı tatlı ve yaşına göre kalın bir sesle, iş görürken söylemesine dikkat etti.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada romanından alıntı yapılan yazara ait değildir?
A) Sürgün
B) Ateşten Gömlek
C) Vurun Kahpeye
D) Seviyye Talip
E) Yeni Turan
- Aşağıdaki beyitlerin hangisinde “akis” sanatına yer verilmiştir?
A) Yuva yapmış gibi memnûn ikimiz bir dalda
Zevki rûhunda yaratmış iki genç âşıktık
B) Bakma yâ Rab sevâd-ı defterime
Anı yak ateşe benim yerime
C) Fikrim tebeddül eylemez âlem tebeddül eylese
Alem tebeddül eylese fikrim tebeddül eylemez
D) Ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
Derde yok anun sabrı her lahza bin feryâdı var
E) Asla rakibi sürmeğe yalvarmazuz ile
Bir püşt-pâ yeter ana dahi ne el gerek
- Bu hikâyelerde, çatışmaya dayalı olaylar bulunmaz. Her zaman, her yerde ve her insanın yaşayabileceği günlük hayat içindeki sıradan durumlar ele alınmıştır. Bu hikâyelerde serim, düğüm ve çözüm planına uyulmaz.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen öykü türünün temsilcileri arasında yer almaz?
A) Memduh Şevket Esendal
B) Oktay Akbal
C) Tarık Buğra
D) Refik Halit Karay
E) Sait Faik Abasıyanık
- Edebiyat tarihlerimizde —- tenkitçi yönü ve edebiyat tarihçiliğine yönelik çalışmalarına daha çok ağırlık verilmiş; şairliği üzerinde bilimsel bir çalışma yapılmamıştır. Bununla birlikte o, şiir türünde de güzel eserler vücuda getirmiş, çocukluk yaşlarından başlayarak on sekiz yıl gibi ömrünün büyük bir bölümünü bu türe vermiştir. İlk zamanlar Servetifünuncuların şiirlerine benzer şiirler yazan sanatçının şiirleri, Genç Kalemler hareketini izleyen yıllardan itibaren millî bir kimlik kazanmıştır. Tek şiir kitabı olan Geçtiğim Yol’un ön sözünde şiir yaşamının bir muhasebesini yaparak millî şiire yönelişinin nedenlerine değinmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Halide Nusret Zorlutuna’nın
B) Mehmet Fuat Köprülü’nün
C) Ziya Gökalp’in
D) Hamdullah Suphi Tanrıöver’in
E) Ali Canip Yöntem’in
- Murat:
— Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Batı uygarlığının yaşantısını taklit ederken gülünç duruma düşen insanları anlattığı ilk romanını Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımladığını yeni öğrendim.
Esra:
— Peki, Hüseyin Rahmi’nin hangi yapıtlarını okudun, öğrenebilir miyim?
Murat:
— Çocuklarının eğitimi için Anjel’i işe alan Dehri Efendi’yi ele aldığı romanıyla babasından yüklü bir servet kalan İrfan Galip’i anlattığı romanını okudum. Bir de 1933’te Darülbedayide sahnelenen, kadın-erkek eşitliğinin sınırlarının nereye kadar olması gerektiğini anlattığı Kadınlar Erkekleşince adlı eserini okudum.
Esra:
— Ben de başta, zengin kayınpederinin servetini yemeye çalışan Meftun Bey’in maceralarının anlatıldığı romanı olmak üzere birçok kitabını okudum ama sadece romanlarını okuma fırsatını buldum.
Bu diyalogdan hareketle aşağıdakilerden hangisine kesinlikle ulaşılabilir?
A) Esra, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kadınlar Vaizi adlı hikâyesini okumuştur.
B) Murat, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şık adlı romanını okumuştur.
C) Murat, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın roman ve tiyatro dışında başka türde bir eserini okumamıştır.
D) Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şıpsevdi adlı romanı, Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlanmıştır.
E) Esra, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kadınlar Erkekleşince adlı eserini okumuştur.
23. Tanzimat Dönemi’nde Batı’ya açılan Türk yazarları, Şair Evlenmesi, Sergüzeşt, Karabibik, Avrupa’da Bir Cevelan gibi değişik türde ve konularda eserler vermişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede geçen yapıtlardan biriyle ilişkilendirilemez?
A) Görücü usulüyle evlilik teması
B) Yanlış Batılılaşma teması
C) Esir ticareti teması
D) Psikolojik tahlillere yer verme
E) Gezi izlenimlerini anlatma
- Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan sunulur. Bu teknikte kişilerin konuşmaları ve hareketleri yansıtılarak okuyucunun kendisini eserin kurmaca dünyasında hissetmesi sağlanır. Gösterme tekniği; iç konuşma, diyalog veya bilinç akışı şeklinde olabilir.
Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi gösterme tekniğine örnek olarak gösterilemez?
A) HÜSREV — (Annesini görür görmez) Nerdesin anne?
ULVİYE — Gazeteciyle konuşuyordum.
HÜSREV — Nasıl? O, daha gitmedi mi?
ULVİYE — Şimdi gitti.
B) Karşı evin penceresindeki kocakarıya bakıyordu. Başınıçevirdi. Elbet sana da bakacağım. Kaşlarını çatıp dudaklarınııslık çalar gibi uzattığın zaman… Gözlerini kaldırdığındabirbirimizi göreceğiz. Biliyorum, mavi gözlüsün.
C) Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi yasaktır.Bütün yasaklar gibi bunun da kaçamak yolu yok mu?Simidi kır, cebine sok. Tek elinle bir lokma koparıp kimseyesezdirmeden ağzına at. Ama ben dişlerim sağlamken ısıracağım.
D) Karşıya koştular. Az sonra Kasımpaşa’ya doğru sarkan uçurumun kıyısında yürüyorlardı.
Dönüp dönüp Haliç’e bakıyordu. Güler:
— Işıklar yanınca daha da güzelleşir, dedi.
— Bu yolu sever misiniz?
E) Doktor Salman Sami’nin soyu Kafkas sürgünlerindendi. Üç kuşaktır Kafkasya daha dillerinden düşmüyordu. Kafkasya’nın suyu, toprağı, karlı dağları üstüne çok şey biliniyor, evde herkes, şimdiye kadar Çerkezce konuşuyordu.
CEVAPLAR
1- | E | 11 – | B | 21- | E |
2 – | C | 12- | B | 22- | C |
3 – | C | 13 – | C | 23 – | B |
4 – | B | 14 – | A | 24 – | E |
5 – | D | 15- | E | ||
6 – | E | 16 – | D | ||
7 – | A | 17 – | A | ||
8 – | D | 18 – | A | ||
9 – | A | 19 – | C | ||
10- | B | 20 – | D |