Divan Edebiyatı Şair ve Yazarları – 2

Divan Edebi Şair ve Yazarlar

HOCA DEHHANİ (? – ?)

Horasan Türklerinden olup 13. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır. Divan edebiyatının ilk temsilcisi olarak kabul edilir.
Anadolu’da, İran edebiyatı etkisiyle gelen din dışı konularda Türkçe şiirler yazan ilk şairlerdendir. Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubafın isteği üzerine 20 bin beyitten oluşan bir “Selçuk Şehnamesi” yazmıştır. Farsça yazdığı bu yapıtının yanı sıra ustaca söylenmiş Türkçe gazel ve kasideleri vardır.

 MEVLANA (1207 -1273)

30 Eylül 1207’de Horasan yöresindeki Belh şehrinde doğmuştur. Alaeddin Keykubat’ın daveti üzerine ailesiyle Konya’ya gelmiş ve oraya yerleşmiştir. Burada, Şems-i Tebrizi ile tanışarak ondan tasavvuf eğitimi almıştır. Şems’in ölümünden sonra inzivaya çekilmiş; yaşamını “Hamdım, piştim, yandım.” sözleri ile özetlemiş, 17 Aralık 1273’te ölmüştür. Büyük bir hoşgörü sahibidir. Ona göre kâinatın temeli, insanı olgunlaştıracak ve Allah’a yaklaştıracak şey sevgidir. Bu felsefesiyle yüzyıllardan beri bütün insanlığın ilgisini çekmektedir. En önemli yapıtı “Mesnevi” adlı mesnevisidir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi Eserleri:

-Mesnevi: Küçük manzum hikâyelerle dini ve tasavvufi öğütler yer almaktadır. Mesnevi biçiminde yazılmıştır.
-Divan-ı Kebir: Sanat gücünü ortaya koyan gazel, kaside, müstezat ve rubailerinden oluşur.

-Fihi Mafih : Dini ve tasavvufi sohbetleri yer almaktadır.
-Mektubat: Devrin ileri gelenlerine nasihat için veya kendisine sorulan sorulara yanıt olarak yazdığı mektuplar yer almaktadır.

-Mecalis-i Seba (Yedi meclis): Çeşitli zamanlarda verdiği yedi vaazı yer almaktadır.

 NESİMİ ( ? -1404)

Doğum tarihi ve yeri kesin olarak belli değildir. Halep’teyken şeriata aykırı sayılan bazı fikirleri nedeniyle öldürülmüştür. Mutasavvıf bir şairdir. Şiirlerinde Azeri Türkçesini ve Farsçayı kullanmıştır. Dili oldukça düzgün ve ahenklidir. Coşkun ve pervasız bir üslubu vardır. Şiirlerini “Divanında toplamıştır. Tuyuğ türünde yazdığı şiirleriyle tanınmıştır.

 GÜLŞEHRİ (? – ?)

13. yüzyılın sonları 14. yüzyılın başlarında yaşamıştır. Mutasavvıf bir kişiliğe sahip olan şair, Kırşehir’de bir Mevlevi tekkesi kurmuş, orada şeyhlik yapmıştır. Feridüddin-i Attar’ın “Mantıku’t Tayr” adlı yapıtını Türkçeye çevirmesiyle tanınmıştır. Bu çevirisine Attar’ın birçok hikâyesini almamış; onların yerine “Mesnevi”den, “Kelile ve Dimne“den ve “Kabus-name“den kıssalar eklemiştir. Ayrıca din ve tasavvuf konularını işleyen “Felekname” adlı bir yapıtı vardır.

Gülşehri Eserleri:

-Mantıku’t Tayr (Kuşların dili): Mesnevi tarzında yazılmıştır. Tasavvufi hikâyeler içermektedir.

-Felekname: Ahlaki, tasavvufi ve didaktik bir yapıttır.

 AHMEDİ (1334 – 1413)

Bursa ve Edime sarayları çevresinde rahat bir yaşam sürmüştür. Aşk, eğlence, tarih ve tabiat temalı şiirler yazmıştır. Tasavvufu çok iyi bilmesine rağmen, şiirlerinde tasavvufa az yer vermiştir. Türkçeyi iyi kullanan, şiir tekniğine hâkim kudretli bir şairdir. Gazel ve kasidelerinde İran şiirinin özelliklerini gösterdiği gibi, Türk ruhunun inceliklerini ve Türkçenin gücünü de aksettirmiştir. İran şiirinin konu ve biçim özelliklerini şiirimize kazandırmaya çalışmıştır. “İskendername” ve “Cemşid ü Hurşid” adlı mesnevileri önemli yapıtlarıdır.

Ahmedî Eserleri:

-Divan
-İskendername: Büyük İskender’in yaşamının ve savaşlarının anlatıldığı mesnevidir. Yapıtta ayrıca; astronomi, fen, matematik ve toplumbilim ile ilgili bilgiler yer almaktadır.

-Cemşid ü Hurşid: Çin hükümdarı Cemşid’in Rum kayserinin kızı Hurşid’e aşkını anlatan yapıt, Farsçadan çevrilerek mesnevi biçiminde yazılmıştır.
-Tervihü’l Ervah: Manzum bir tıp kitabı.
-Mirkatü’l Edeb: Arapça-Farsça manzum sözlük.

 KADIBURHANEDDİN
(1344 -1398)

İslami bilimlerin yanı sıra astronomi ve tıp eğitimi görmüştür. Yapıtlarında aşk ve kahramanlık konularının yanında tasavvufa da yer vermiştir. Tuyuğ türündeki şiirleriyle tanınmıştır.

 ÂŞIK PAŞA (1272-1334)

Tasavvufla ilgili görüşlerini çevresindekilere telkin ederek gerek yapıtları gerek şeyhliği ile dönemini derinden etkilemiş mutasavvıf bir şairdir. Yapıtlarını sade bir dille yazmış ve Türkçenin Anadolu’da bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Halka tasavvufu öğretmek amacıyla, aruz ve hece ölçüsüyle şiirler yazmış, özellikle didaktik tarzda yapıtlar ortaya koymuştur. En önemli yapıtı mesnevi biçiminde yazdığı “Garipname“dir.

Âşık Paşa Eserleri:

-Garipname: Ahlaki, tasavvufi ve didaktik bir mesnevidir. Sanatsal yönden zayıf bir yapıttır. Yaklaşık 12000 beyitten oluşmaktadır.
-Fakr-name, Vasf-ı Hâl, Kimya Risalesi:

Edebi yönden zayıf manzum ve mensur küçük hacimli yapıtlardır.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (? -1422?)

Yaşamı hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte, Yıldırım Beyazıt döneminde Bursa Ulu Camii’de imamlık yaptığı sanılmaktadır. Edebiyatımızda en tanınmış mevlid yazarıdır. Bilinen en önemli yapıtı, Bursa’da bir vaizin Hz. Muhammed (SAV)’in diğer peygamberlerden farklı olmadığını ileri sürmesi üzerine, peygamberin büyüklüğünü göstermek için yazdığı “Vesiletü’n Necat” adlı mevlididir.

Süleyman Çelebi Eserleri:

-Vesiletü’n Necat (Kurtuluş vesilesi): Hz. Muhammed (SAV)’in övüldüğü ve hayatının anlatıldığı yaklaşık 800 beyitten oluşan bir mesnevidir. Halk arasında mevlid diye bilinir. Münacaat, veladet, risalet, miraç, rıhlet ve dua bölümlerinden oluşmaktadır.

ALİ ŞİR NEVAİ (1441 -1501)

Türk dil birliğini kurmaya çalışmış ve bu amaçla birçok yapıt ortaya koymuştur. Türk dilinin güzelliklerini görmüş, bunun üzerine yazdığı «Muhakemetü’l Lügateyn» adi, yapıtında onun Farsçadan daha zengin bir dil olduğunu söylemiştir. Çağatay dilinin gelişmesinde etkin rolü olan sanatçının şiir ve düzyazı türünde birçok yapıtı vardır. Edebiyatımızda ilk “hamse” sahibidir. Ayrıca edebiyatımızda ilk tezkire olan “Mecalisü’n Nefais” adlı yapıtı kaleme almıştır.

Ali Şir Nevai Eserleri

-Divan (Türkçe)

-Divan (Farsça)

-Muhakemetü’l Lügateyn: Farsça ile Türkçe karşılaştırılarak Türkçenin daha üstün bir dil olduğu ortaya konur.

-Mecalisü’n Nefais: Edebiyatımızda, şairlerin hayatlarının yer aldığı ilk tezkiredir.

-Mizanü’l Evzan: Aruz ölçüsü ve nazım biçimleriyle ilgili bilgiler yer almaktadır. 

  ŞEYHİ (1371-1431?)

Zengin bir tasavvuf bilgisinin yanı sıra tıp da öğregi8ştir. İnce bir dile, zengin bir düş evrenine, canlı bir tasvir yeteneğine sahiptir. Osmanlı saraylarında bulunmuş, devlet büyüklerine kasideler sunmuştur. Hacı Bayram Veliden etkilenmiş, mutasavvıf ve şair kimliğiyle kendinden sonraki şairleri de etkilemiştir. Aralarında Fuzuli ve Baki’nin de bulunduğu birçok şairin sanatçıya nazire yazması bu görüşü doğrular. Edebiyatın yanı sıra, tıpla da ilgilenmiş; bu alanda yapıtlar ortaya koymuştur. Divan edebiyatının önde gelen hiciv şairlerindendir. “Har-name” adlı mesnevisi hiciv türünün en çarpıcı örneklerindendir. Ayrıca “Hüsrev ile Şirin” adlı bir de mesnevisi vardır.

Şeyhi Eserleri:

-Divan
-Har-name: Yergi tarzında, yazılmış bir mesnevidir. Hiciv edebiyatının en güzel örneklerinden biridir. Çelebi Mehmet’in kendisine armağan ettiği köye gitmiş, burada köylüler tarafından dövülmesi üzerine bu mesneviyi kaleme almıştır.

-Hüsrev İle Şirin: Mesnevi biçiminde yazılmış bir aşk hikâyesidir.

 FUZULİ (?-1556)

Kerbela’da doğmuş ve yaşamıştır. İyi bir eğitim görmüş, Arapça ve Farsçayı çok İyi öğrenmiştir. Şiirlerinde Azeri Türkçesinin etkileri görülür. Dönemine göre oldukça sade bir dille yapıtlar vermiştir. Divan edebiyatının birçok türünde yapıt vermesine rağmen “gazel şairi” olarak tanınmıştır. Şiirlerinde en önemli öğeler tasavvuf ve aşktır.”Leyla ile Mecnun” adlı mesnevisinde bu konuyu ustaca dile getirmiştir. Şiirin temelinin İlim, özünün sevgi olduğuna inanmıştır. Sevilen insan bir araç, onun varlığında görünür hale gelen Tanrı İse tek amaçtır. Ona göre gerçek varlık Tanrı’dır. Bütün nesneler ve evren, Tanı’nın bir görünüş alanıdır.

Fuzuli Eserleri

-Divan (Türkçe)

-Divan (Farsça)

-Divan (Arapça)

-Leyla İle Mecnun: Sevgiliden ayrılmanın acısının, sevgiliye duyulan aşktan ilahi aşka geçişin işlendiği, mesnevi biçiminde yazılmış bir hikâyedir.
-Şikâyetname: Hiciv türünün çok çarpıcı bir örneği olan, maaşını alamadığı için Nişancı Mehmet Paşa’ya yazmış olduğu, edebiyatımızda önemli bir mektup örneğidir.
-Hadikatu’s Süeda: Kerbela olayının yer yer manzum parçalarla anlatıldığı mensur bir yapıttır.
-Şah ü Geda, Beng ü Bade,Sakiname: Mesnevi

BAKİ (1526- 1600)

İyi bir medrese eğitimi görmüş, medreselerde hocalık yapmış ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Şiirlerinde dine, tasavvufa yer vermemiştir. Aşk, doğa, dünya zevki, hayattan tat alma ve devrinin ihtişamı, şiirlerinde yer alan başlıca konulardır. Gazel türünün tanınmış şairlerindendir. Dili kullanmada son derece başarılıdır; ahenkli, akıcı, zevkli bir dili vardır. Divan şiirini, Arap ve İran şiiri seviyesine getirmiştir. Sultanu’ş Şuara (şairler sultanı) olarak bilinir.

Baki Eserleri

-Divan

-Kanuni Mersiyesi: Şairin, Kanuni’nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren, terkib-i bent biçiminde yazdığı şiiridir.

-Fezail-i Mekke: Mekke’nin faziletlerinin anlatıldığı, çeviri bir yapıttır.

NEFİ (1575 ?-1635)

İstanbul’da iyi bir öğrenim görmüş, bazı memurluklarda bulunmuştur. IV. Murat döneminde sanatının ve ününün zirvesine ulaşmıştır. Padişahlara ve devrin ileri gelenlerine yazdığı kasidelerle, ayrıca hicivleriyle tanınmıştır. Padişahın, hiciv yazmasını yasaklamasına rağmen Sadrazam Bayram Paşa’yı hicvedince öldürülür. Sağlam bir üslubu, ağır bir dili, cesur bir söyleyişi vardır. Ölçüsüz bir şairdir övdüğünü göklere çıkarır, yerdiğini ise yerin dibine geçirir. Babasına bile hiciv yazmıştır. Hicivleri bazen yumuşak takılmalar şeklindedir; kimi zaman ise oldukça ağır, hatta küfürlüdür. Hiciv türündeki şiirlerini “Siham-ı Kaza” adlı yapıtında toplamıştır.

Nef’i Eserleri:

-Divan (Türkçe)

-Divan (Farsça)

-Siham-ı Kaza: Hicivlerinin yer aldığı yapıtıdır.

NABİ (1642-1712)

Divan edebiyatında “didaktik (öğretici) şiir” çığırını açmıştır. Şiirlerinde heyecan ve duygu öğelerine az yer vermiş; toplum düzensizliklerini, hayatın kişiyi kötülüklere götüren yönlerini göstermeye çalışmış; din, ahlak ve töreyle ilgili öğütler vermiştir. Şiirlerinde hikmetli sözlere, atasözlerine yer vermiştir. Şiiri düşüncelerini anlatmada bir araç olarak görmüştür. Dili devrine göre oldukça sade, üslubu sağlam ve akıcıdır. Oğluna yazdığı nasihatlerden oluşan “Hayriye” ve bir aşk macerasını anlattığı “Hayrabat” adlı iki mesnevisi vardır.

Nabi Eserleri:

-Divan

-Hayriye: Ahlaki ve didaktik bir mesnevidir.

-Hayrabat: Bir aşk macerasını anlatan mesnevidir. ? Tuhfetü’l -Haremeyn: Hac yolculuğu anlatılır.

-Münşeat: Mektuplardan oluşur.

NEDİM (?- 1730)

Lale Devri’nin coşkun, aşk, zevk ve neşe şairidir. Edebiyatımızda “mahallileşme akımını” başlatmıştır, İstanbul’u ve İstanbul Türkçesini, gerçek yaşamı ve dış dünyada gözlemlenebilen gerçek doğayı şiire getirmiştir. Aşk, şarap, tabiat, hayattan zevk alma şiirlerinin başlıca konularıdır. Şiirlerinde dini ve tasavvufi konulara hiç yer vermemiştir. Kullandığı dil, açık, yalın ve ahenklidir. Edebiyatımızda şarkı türünün en önemli ismidir. Şiirlerini “Divan”ında toplamıştır.

ŞEYH GALİP (1759 – 1799)

Divan edebiyatının son büyük şairidir. Galata Mevlevihanesi’nin şeyhidir, mutasavvıftır. Süslü ve çeşitli söz sanatlarıyla yüklü, ağır bir dili vardır. Divan şiirinin geleneklerine bağlı kalmakla beraber kendine özgü bir şiir havası da oluşturmuştur. Sebk-i Hindi (Hint üslubu) adı verilen üslubun edebiyatımızdaki temsilcisi olmuştur. Şiirlerinde sembolik anlatıma, soyut ve kapalı hayallere, mecazlara bolca yer vermiştir, ilahi aşkın peşinde koşan bir dervişin yaşamını konu edinen “Hüsn ü Aşk” adlı mesnevisi vardır.

Şeyh Galip Eserleri:

-Divan (Türkçe)

-Hüsn ü Aşk: Bir aşk hikâyesi gibi görünse de gerçekte, tasavvuf yoluna düşen ve Allah aşkına ulaşmak isteyen dervişin macerasını anlatan bir mesnevidir. Sembolik bir tarzda yazılmıştır.