PARAGRAF – 1 ÇIKMIŞ SORULAR
1. Sait Faik bir yaşantıdır. Öyküsüyle yaşar, yaşantıyı anlatır. Anlatırken de çoğu zaman öykü türünün kurallarını aşar. Üslubunun düğmelerini iliklemez —–.
Bu sözler, düşüncenin akısına göre aşağıdakilerin hangisiyle tamamlanabilir?
A) tekdüze ilişkilerden uzak durmayı, değişik kişileri anlatmayı İlke edinir
B) halkın arasına katılır ve küçük ayrıntıları yakalamaya çalışır
C) cümleleri, yaşantısının yeline kapılmış gibi savruk ve dağınıktır
D) dar bir sokakta, bir balıkçı kahvesinde ya da bir sandalda karşınıza çıkıverir
E) gerilimsiz, sıradan durumlar, öykülerinin odak noktasını oluşturur
2. Gençlerden oluşan 80 kişilik bir gruba dayanılarak yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin % 11,2’si sanat ve edebiyatla ilgili yayınları, % 6.3’ü politik yayınları, % 7.5’i ise düşünce yazılarını okumaktadır. Aynı araştırma, grubun % 10’unun bilimkurgu türü kitapları, % 60’ının güncel yazıları okuduklarını ortaya çıkarmıştır. Geriye kalan %5’lik kesim ise soruları yanıtsız bırakmıştır.
Bu parçada sözü edilen araştırmalardan, gençlerle ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz?
A) Bilimkurgu türünü tercih edenler, düşünce yazılarını tercih edenlerden fazladır.
B) Yandan çoğu güncel olaylarla ilgilenmektedir.
C) Politik konulara ilgi duyanlar azdır.
D) Okuma eğilimleri bilinmeyenler de vardır.
E) Sanat ve edebiyata duydukları ilgi giderek artmaktadır.
(ÖYS 1996)
3. Tiyatro, insanları baskılardan kurtarır, onların düşünüp de yüksek sesle söyleyemeyeceği şeyleri dile getirir. Açıksözlü bir sanattır tiyatro; hemen herkese hitabeder; onun için de bazı dönemlerde kendisinden korkulan, çekinilen bir kurum kimliği kazanmıştır. Nitekim Gogol’un, “Yüzünüz çarpıksa aynaya kızmayın; o, her şeyi olduğu gibi gösterir.” sözü tiyatronun yasaklandığı bir dönemde söylenmiştir. Bu söz aynı zamanda onun işlevini de açıklar.
Bu parçada tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İnsanların içinden geçenleri ortaya koymasına
B) Gerçekleri değiştirmeden yansıtmasına
C) Etkileyici bir sanat dalı olmasına
D) Eğitici ve Öğretici yanının ağır basmasına
E) Geniş kitlelere seslenebilmesine
(ÖSS 1990)
4. Özgür ama ölçülü, içten ama mesafeli, yaşlı ama çocuksu bir adamdı. Çevresiyle yaş baş duvarlarını yıkarak öyle dostluklar kurardı ki hayatın tadı, onun yaşantısında her an duyulurdu. Kişiliği öylesine çarpıcıydı ki yaptığı her iş, onun gölgesinde kalırdı. Onun ressamlığı, müzeciliği, gazeteciliği sanki yaşamının doğal uzantılarıydı. Fıkraları, nükteleri dilden dile gezer, bunlara her gün yenilerini katar, soluduğu her anı, zekâsının süzgecinden geçirmeden edemezdi.
Bu parçada, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Başkalarıyla yüz göz olmaktan kaçınmasına
B) Değişik alanlarda çalışmalarının bulunmasına
C) Çevresiyle ilgisini her zaman canlı tutmasına
D) Sevecen bir kişiliğe sahip olmasına
E) Çevresindekilerin görgülerini arttırmayı amaçlamasına
(ÖSS 1990)
5. Sanatçı, her şeyden önce, güç beğenen kişidir. Bu bakımdan kendi bulduklarını da kolay kolay beğenmez. Çünkü onun seçme, beğenme ölçüsü birtakım ilkeleri içerir. Bu ilkelerin tümünü kendisi koymuştur. Sözgelimi, bunlardan birine göre bir sanat yapıtı ekleye ekleye değil, tersine, kimi şeyleri çıkara çıkara oluşturulur.
Bu parçada, sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Kendini, saptadığı ölçütlerle sınırlı tutmasına
B) Başka sanatçıların yazdıklarından etkilenmesine
C)Anlatımı gereksiz sözcüklerden arındırmasına
D) Yazarken çok titiz davranmasına
E) Kendi özeleştirisini yapmasına
(ÖSS 1990)
6. Her ülkede, şiirin kendine özgü bir rengi, bir kokusu, bir sesi oluyor. Farklı ortamlarda ve koşullarda beslenerek oluşan bu özelliklerin kolayca birbirine dönüştürülmesi olanağı da yoktur. Çünkü bunlar bağımsızdır, kendilerine özgüdür. Öte yandan, her şeyde olduğu gibi, birçok ülkenin şiiri arasında da alışverişler olmuştur; ortak yönler, birleşen noktalar vardır. Ancak, bütün bu ortak nokta ve gelişmeleri yalnız böyle alışverişlere bağlamak da doğru değildir. Değişik ülkelerde aynı fiziği, kimyayı bulan zekâlar, aynı şiiri niye bulmasın?
Bu parçanın bütününden aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılabilir?
A) Birbirinden en az etkilenen tür şiirdir.
B) Uluslar, kültürel açıdan sürekli olarak birbirlerini etkilemişlerdir.
C) Ayrı ülkelerde, ayrı İnsanlar benzer özellikleri taşıyan şiirler yazabilirler.
D) Değişik ülkelerin şiirleri arasında ayırıcı bir fark yoktur.
E) İnsan zekâsı sanatta ve bilimde aynı düzeye ulaşmıştır.
(ÖYS 1996)
7. İzleyici, bir oyundaki olayın gerçek olup olmadığını, yazarın yaşadığı gerçekleri yansıtıp yansıtmadığını merak eder. Kimi yazarlar yaşadıklarına sıkı sıkıya bağlı kalır, onu yansıtmaya çalışırlar; ama ben bunlardan değilim. Oyunlarımda gerçeklerden bütünüyle kopmamakla birlikte —.
Düşüncenin akışına göre, bu parçanın sonuna aşağıdakilerin hangisi getirilemez?
A) yaşadığım ve tanık olduğum kimi olayları anlatırım
B) yaşadıklarımdan uzaklaşmaya çalışırım
C) gözlemlerimi, değiştirip zenginleştirerek sunarım
D) izleyicilerin hayal dünyalarını zenginleştirmeye çalışırım
E) izleyenlerin oyunlarımdan masalsı bir tat almalarını isterim
(ÖSS 1991)
8. Yaratıcı ve üretici bir insan İçin en büyük sıkıntı, inanıyorum ki, yaşadığı zamanın gerisinde kalmak sorunudur. Bu yüzden kendimle savaşıyorum. Zamanın ilerisinde yaşamak mutluluğunu tatmak istiyorum. Fakat bırakın zamanın ilerisinde yaşamayı, arkasından koşsam bile içinde yaşadığım zamana yetişemiyorum. Bu nedenle yapmam gerekenleri hep o belirsiz bir gelecek olan yarınlara bırakmak zorunda kalıyorum. Bu da yaşamımın en büyük sıkıntısıdır.
Bu parçanın bütününde yazar neden yakınmaktadır?
A) Yaratıcı gücünü kullanıp geliştiremeyişinden
B) Düşlerini ve tasarılarını İçinde bulunduğu zamanda gerçekleştiremeyişinden
C) İstediklerini gerçekleştirmesini sağlayacak maddi olanaklara sahip olmayışından
D) Yaşamın akışına ayak uyduramayacak kadar ağır kanlı oluşundan
E) Çözümleyemeyeceği birtakım gündelik sorunların peş peşe gelişinden
(ÖSS 1991)
9. Eski şairleri, yazarları, sanatçıları ölüm günlerinde anmak, bir değerbilirliktir. Ama arkalarından ağıt yakmayı anlamıyorum. İnsan umutlandırıcı, sevindirici, güzel şeyler de söyleyebilmen. Bunlar da niye doğrudan doğruya sanatçıların yazdıkları, geride bıraktıkları olmasın?
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçıları anma toplantıları daha sık düzenlenmelidir.
B)Anma toplantılarında sanatçılar, yaşadıkları dönemin koşulları içinde ele alınmalıdır.
C) Yaşayan sanatçılar için de toplantılar düzenlemek gerekir.
D) Sanatçıları anmanın en doğru yolu, onların yapıtlarından söz etmektir,
E) Sanatçıları yaşatmak İçin, onların yalnızca iyi yönleri sürekli vurgulanmalıdır.
(ÖSS 1991)
10. Bir zamanlar Galata Köprüsünde yürümeyi çok severdim. Kendimi lise sıralarındaki halimle görürdüm. Ama şimdi ne anı var canlanabilen, ne de köprüden geçmenin güzelliği. İşportacılar, dilenciler, gürültü patırtıyla balık tutanlar, bomboş dolaşan işsiz güçsüzler… Her geçişimde, yorulunca oturup soluklandığım Haliç İskelesindeki kanepeyi aradı gözlerim..Yoktu; birahaneler vardı yerinde. Birahanelerden avaz avaz ilkel bir müzik yayılıyordu.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kentte yaşamanın sağladığı olanaklar
B) Çirkinliklerden duyulan tedirginlik
C) Alışkanlıklardan kurtulmak gerektiği
D) Yalnızlığın verdiği karamsarlık
E) Yaşamın tekdüzeliğine gösterilen tepki
(ÖSS 1991)
CEVAPLAR
1.C | 6. C |
2. E | 7.A |
3.D | 8. B |
4. E | 9. D |
5. B | 10. B |