Paragraf – 11 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 11 ÇIKMIŞ SORULAR

1.   Eğitim ve dil, birbiriyle yakından ilgili İki alan. Kuş­kusuz dili kullanmanın tek amacı eğitim değildir; ama eğitimi dilsiz gerçekleştiremezsiniz. Bu yüz­den eğitici yayınların dili, açık seçik, doğru ve seslendiği kitlenin düzeyine uygun olmalıdır. Bu koşullara sahip olmayan bir kitap, içindeki bilgiler ne kadar yararlı olursa olsun, işlevini yerine ge­tiremez. Aktarılamayan, anlaşılmayan bilgi de bir bakıma yok sayılır.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir alanda bilgi sahibi olmakla, bu bilgiyi başkalarına kazandırmak ayrı ayrı şeylerdir.

B) Bir kitabın anlatım biçimini belirleyen temel et­ken, o kitabın konusudur.

C) Eğitime yönelik kitaplar, ancak okurlarının an­layabileceği bir dille hazırlanırsa amacına ulaşır.

D) Eğitimde kullanılacak kitaplarda verilen bilgiler, öğrencinin ilgisini çekecek nitelikte olmalıdır.

E) Eğitim amacıyla hazırlanacak kitaplarda, anla­tımdan çok, anlatılana önem vermek gerekir.

(ÖSS 1991)

 

2.   Onu bir arkadaşımın aracılığıyla tanıdım. Buna tanıdım değil de gördüm demek daha yerinde olur. Yanında en çok yarım saat kaldım. Yayım­lanması için verdiğim şiir dosyasını eline aldı, bir İki sayfasına donuk bir yüzle şöyle bir göz atarak: “Tamam.” dedi. Sonra: “Daha ne duruyorsun, hadi gitsene!” der gibi yüzüme alaylı alaylı bakınca, çayımı bile bitiremeden odasından çıkıp gittim, Doğrusu, en önemsiz görgü kuralına bile ters düşen bu davranışı karşısında, gençliğin ve deneyimsizliğin de etkisiyle yıkıldım. Kısacası bu incecik dev adamı ilk görüşümde hiç sevmedim. Ama bir süre sonra yanıldığımı anladım. Hele şiir kitabım basılıp da elinden bir zarf içinde paramı alınca onu yanaklarından öpmemek için kendimi zor tuttum.

Bu   parçadan  aşağıdaki  yargıların   hangisi çıkarılabilir?

A) Bazı kişiler, duygularını açığa vurmaktan kaçı­nırlar,

B) ilişkilerin resmi olması, insanı daha dikkatli davranmaya zorlar.

C) Saygı duyulan kişilerin davranışları, insanda daha derin İzler bırakabilir.

D) Bir kimsenin nasıl bir insan olduğu ilk görüşte anlaşılmayabilir.

E) İnsanın bir davranışı bile, onun iç dünyasını yansıtır.

(ÖSS 1991)

 

3.   Kalem elimdeyken asla mutlu değilim. Tam bir te­dirginlik içindeyim. Çünkü bir şey yaratmak için inanılmaz derecede mücadele ediyorum. Birçoğunun sandığının tersine, yazarken büyük güçlükler çekiyor, bir sürü karalamalar yapma gereğini duyuyorum.

Aşağıdaki yargılardan hangisi, bu parçada söylenenlerle anlamca ayni doğrultudadır?

A) Sanatçı, okurlarının beklentilerine ters düşmeyi göze alarak, sürekli çalışmalı, sanatını, daha doğrusu kendini, her seferinde yeniden kanıtlamalıdır.

B) Benim için her kitabım, sonucunu kestiremediğim bir tür serüven, bir boşluğa atlayıştır; hem de çok yüksekten.

C) Başladığım yolda ilerleseydim, okurları ve eleştirmenleri yönlendirmem kolaylaşırdı; ama kendimi tüketirdim.

D) Yazar, kalemiyle geçinmek için her türlü çabayı göstermeli ancak fırsat buldukça da kendi iç ve dış gerçeğini dile getirmekten kaçınmamalıdır.

E) Yazı yazmak, acı çektiren bir hastalık nöbeti gibi, insanı yoran, ezen ve tüketen bir didişme, sözcüklerle bir savaşmadır.

(ÖSS 1991)

 

4. Bizdeki roman eleştirisi, daha çok, romanda dile getirilen dünya ile gerçek yaşam arasındaki ilişki üzerine temellendirilmiştir. “İçeriği doğru mu?”, “Yazar gerçekçi mi?” soruları yönlendirmiştir eleştiriyi. Bu dar açıdan yaklaşım, kimi yanlış ya da eksik yargıların kemikleşmesine yol açmıştır. Metinler tekrar tekrar, farklı yaklaşımlarla incelen­memiş, değişik açılardan üstünlükleri ya da eksik­likleri araştırılmamıştır. Bu yüzden, varılan yargılar hemen hemen hiç değişmeden kalmıştır.

Bu parçaya göre romanla ilgili eleştirilerde gö­rülen temel eksiklik, aşağıdakilerden hangi­sidir?

A) Eleştirilerin belirli kalıpların dışına çıkmaması

B) Yapılan değerlendirmelerin kişisel eğilimleri yansıtması

C) Eleştirilerde değişik ölçütler kullanılması

D) Değerlendirmelerin, yapıttan çok, sanatçının kişiliğiyle İlgili olması

E) Eleştiri yöntemleri konusunda anlaşmazlık bu­lunması

(ÖSS 1991)

 

5. İstanbul’da doğdum. Yirmi bir yaşıma kadar, Kuz­guncuğun tepesindeki evimizde, babaannem ve büyükbabamla birlikte yaşadım. Bu yüzden çocukluğumla büyüklüğüm arasında pek bir fark yok gibidir. Aile çevremizde çocuktan çok, yaşlı akrabalar ve yaşlı komşular bulunduğu için, on­ların arasında yaşlı bir insan gibi yetiştim.

Bu   sözleri   söyleyen   kişi   aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?

A) Tanıdığı çevrenin dışına çıkmaktan korkan

B) Çocukluğunu gereği gibi yaşayamamış olan

C) Yoksul bir aile ortamı içinde yetişen

D) Yaşıtlarıyla birlikte olmaktan kaçınan

E) Sürekli olarak kendini eleştiren

(ÖSS 1991)

 

6. Gerçek bir eleştirmen, herhangi bir etki altında kalmadan eleştirisini yazar. Hiçbir zaman art niyetle davranmaz. Bugün övdüğünü yarın yer­meye kalkmaz. Eleştirdiği sanatçının kişiliğini hedef almaktan özellikle kaçınır ve onun sanatını aşağılamaz. Eleştirdiği yapıtı tutarlı, nesnel, bi­limsel verilere dayanarak yargılar.

Bu parçada bir eleştirmende bulunması gereken nitelikler arasında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?

A)   Yansız davranma

B) Yapıta bağlı kalma

C) Belirli ölçüler kullanma

D) Çelişkiye düşmekten kaçınma

E) Sanatçıya yol gösterme

(ÖSS 1996)

 

7. Bazen gerçek bir sinemacı olmadığımı düşünürüm. Çünkü bu alanda isteyip de gerçek­leştiremediğim birçok şey var. Bu nedenle, yap­tığım filmleri bir kez daha görmek istemem. Benim isteyip de yapamadıklarımı kendi film­lerinde gerçekleştirenlere hayranım. Onların film­lerini izlerken çok zevk alır, adeta büyülenirim. Ayrıca bu büyük ustaların yapıtları, bana yeni bir filme başlamam için istek ve cesaret verir.

Aşağıdakilerden hangisi, bu sözleri söyleyen sinema yönetmeniyle ilgili bir özellik değildir?

A) Kendi alanındaki  kişilerin  başarısını çekememe

B) Başkalarının yaptıklarını inceleyip değerlendir­me

C) Çalışma isteğini yitirmeme

D) Özeleştiri yapmaktan kaçınmama

E) Gerçekleştireceği düşünceleri olma

(ÖSS 1991)

 

8.   Okur sayısı düşük. Kitaplarının satışından kazandığı para, yazarı geçindirmiyor. Yazar yazdığıyla geçinemediği için, yan işler tutmak zorunda kalıyor. Daha doğrusu yazarlık bir yan iş oluyor. Böylece yazarın, yaratıcılık özgürlüğü daha baştan kısıtlanıyor. Ayrıca yazar her yazdığını istediği zaman, kolayca yayımlatamıyor. Yayımlatabilirse ve salt yayımlattığı ile geçinmek isterse, o zaman da durmadan yazması, yazdık­ları üzerinde düşünmeden, yeniden yazması gerekiyor.

Bu parçada yazarlarla İlgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?

A) Yazdıklarının, istenilen sayıda okuyucu bula­mamasından

B} Sadece yazarlıkla geçinmelerinin zor olmasın­dan

C) Ağır koşullar içinde bulunmanın, yaratma güç­lerini kamçılamasından

D) Yazılanları yayımlatmada zorluklarla karşılaş­malarından

E) Başka işler yapma zorunluluğunun, yaratma güçlerini sınırlamasından

(ÖSS 1991)

 

9.   Onun öykülerinde —: Evlerde lambalı radyolar, gramofonlar, taş plaklar çalınır. Mahalle aralarında çocuklar oyun oynarlar. Cambazhaneler kurulur; yazlık bahçe sinemalarında kovboy film­leri izlenir. Mahalle camisinin bahçesinde oğlak otlatılır. Ana caddelerden tramvaylar geçer; ağzındaki sigarasıyla yalnız bir adam parkta dolaşır; Haydarpaşa Garında köylüler trenden in­erler omuzlarında torbalarıyla.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse parçanın anlam bütün­lüğü bozulmaz?

A) o dönemin eğlence hayatını bütünüyle tanıma fırsatı bulursunuz.

B)  1940’lı, 50’li yılların yaşamından görüntüler yakalarsınız

C) geçmiş yaşamın sıkıntılarım bütün ağırlığıyla duyarsınız

D) birbirini seven insanların ilişkilerindeki sıcaklığı hissedersiniz

E) bugünün yaşamından izler görürsünüz

(ÖSS 1997)

 

10.   Bence edebiyat, bütün türleriyle masalla başlar, masalla biter. Masal, türler içinde en çok şiire ya­kındır. Ritmiyle, tekrarlarıyla, hayaliyle… Eşine rastlamadığımız ama umutlarımızı, korkularımızı, sevinçlerimizi taşıyan yeni eşyalar, yeni insanlar, yeni hayvanlar yaratır masal. Bu nedenle en çok şiire yakındır.

Bu parçada masalla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yinelemelere yer verildiğine

B) Düş öğesinden yararlanıldığına

C) Çok aranan ve okunan bir tür olduğuna

D) Değişik türlerin kaynağı olduğuna

E) Duygusal yönünün bulunduğuna

(ÖSS 1992)

CEVAPLAR

1.C
2. D
3. E
4. A
5. B
6. E
7. A
8. C
9. B
10. C