Paragraf – 40 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 40 ÇIKMIŞ SORULAR

1.   “Bir kere sanatçının yaşantısı ile okuyucununki aynı olabilir mi? Unutmayalım ki sanatçının, yapıtı oluştururkenki yaşantısı sadece bir duyguyu (se­vinç, keder vb.) yaşamak değildir. Bunun yanı sıra yaratma sıkıntıları, zaman zaman yaptığını yeter­siz bulmanın verdiği ümitsizlik, bazen de teknik bir güçlüğü yenmenin verdiği keyif gibi okuyucu­nun paylaşmadığı duygular vardır ki bunları sanatçının yaşamış olduğunu okur bilemez de.”

Aşağıdakilerden hangisi paragraftaki düşünceleri tamamlayan bir sonuç cümlesi olabilir?

A) Böylece sanatı, “sanatçının kendi duygularını dile getirmesi” olarak tanımlayabiliriz.

B)Bu görüşe bakılırsa yapıt, sanatçının yaşan­tısını okura aktaran bir araçtır.

C) Böylece kişi, sanat sayesinde başkalarının duygularını paylaşır ve yaşantısı zenginleşmiş olur.

D) Bu bakımdan okur, sanatçının yaşantısını aynen duyar demek yanlıştır; bir kısmını duyar olsa olsa.

E) Buna göre, duygu aktarımı olmadıkça yapıt ne kadar gerçekçi olursa olsun sanat yapıtı değildir,

(ÖSS 1982)

 

2.    “Fakat ben boş ümitle insan avutmanın yararın­dan çok zararına İnandığım için, çoğu kez yüzümü kızartır, açıkça ‘Mümkün değil.’ derim. Nitekim o gece tren beklerken istasyon görevli­sine de öyle yaptım.”

Bu parçaya göre, istasyon görevlisi yazardan ne istemiş olabilir?

A) Geceyi kendi evinde geçirmesini

B) Başka bir yere nakli için aracılık etmesini

C) Bir sonraki trenle gitmesini

D) İşlediği bir kusuru bağışlamasını

E) Yazma tekniğini kendisine de Öğretmesini

(ÖSS 1981)

 

3.   “Teknik, insanın kendi gereksinimleri bakımından doğada yaptığı bir reformdur. Bu reforma da in­sanı doğa zorlamıştır.”

Aşağıdakilerden hangisi yukarıda tanımlanan “teknik” kavramıyla tam ilgili değildir?

A) Sulardan yararlanmak için barajlar yapılması

B) Yol yapımında tüneller açılması

C) Kuraklığı önlemek İçin yağmur yağdırılması

D) Ulaşımda denizlerden yararlanılması

E) İklimi etkilemek için orman yetiştirilmesi

(ÖSS 1981)

 

4.   “Anadolu’da yapılan elişlerinde, bir süs varlığı olarak işlenen bitkilerin yörelere göre değiştiği, bir çiçeğin, bir başka bitkinin bütün bölgelerde örnek alınmadığı görülür. Karadeniz köylerinde örülen oyalarda karanfil, zambak, sümbül, lale türünden, özel bir ilgiyle yetiştirilen çiçekler pek görülmez. Güneydoğu Anadolu illerinde örülmüş bir elişinde ise fındık yaprağı oyası aramak boşunadır.”

Bu  parçada  açıklanan  durumu en  iyi  be­lirleyen etken aşağıdakilerden hangisidir?

A) Geleneklere    bağlılık,    insanların    sanatta değişiklikler yapmasını engellemektedir.

B) Sanat ürünlerinde, yöresel olan ve olmayan özellikler bir arada bulunur.

C) Sanat zevkinin oluşmasında yaşanılan çevre büyük bir önem taşır.

D) İnsanın  yaratıcı   gücü,   sanat  alışverişinin olduğu yörelerde daha çabuk gelişir.

E) Hep birbirine benzer ürünler ortaya konuyorsa, sanatta taklitçilik vardır.

(ÖSS 1982)

 

 

5.   “Çevrenin, endüstri artıklarıyla kirlenmesi sonucu, doğa dengesi gittikçe bozulmaktadır, insan’ de­nilen türün ortaya çıkmasıyla ve özellikle teknolojik dönemde, fiziksel çevre hızla değişmektedir. Ancak türlerin yeni ortama uyum yapabilme hızları, bu hızın çok gerisinde kalmak­tadır. Bunun sonucu olarak da kimi türler tüken­mekte ya da tükenme tehlikesiyle yüz yüze gelmektedir. Bunlar arasında ‘insan’ da vardır.”

Bu paragrafta, aşağıdakilerin hangisi üzerinde durulmamıştır?

A) Çevre kirliliğinin canlılar üzerindeki etkileri

B) Doğa dengesinin bozulmasına karşı önlemler

C) Teknolojik gelişmelerin sonuçları

D) Doğa dengesinin bozulma nedenleri

E) insanın geleceği

(ÖSS 1981)

 

6.   “Günümüzde yaygın bir yanlış var: Bilimin kesin olduğu inancı; çağdaş yaşayışın, çağdaş uygar­lığın değişmez temeli olan bilimsel kesinlik. Oysa sürekli bir değişikliktir bilimi var edip ayakta tutan. Bilim bilgi üretir; bilimsel doğrulardır bunlar. Ancak bilim sonsuz bir yenilenme İçindedir. Bilimde öne sürülen her doğru, yanlış olduğu henüz kesinlikle belgelenmemiş olan doğrudur. Birtakım koşullar­dan ötürü doğru sayılan bilgilerdir bunlar.”

Bu parpada, aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?

A) Bilim sürekli bir arayış içindedir.

B) Bilimde tam kesinlik yoktur.

C) Bilim sürekli olarak gelişmektedir.

D) Bilimsel kesinlik yanlış anlaşılmaktadır.

E) Bilimsel bulguların doğruluğu tartışılmaz.

(ÖSS 1981)

 

7.   “Eski, tanınmış bir yazarımızdan bir gazetede günlük fıkralar yazması istenmiş, Ücret konusu açılınca yazarımız şunları söylemiş: ‘Uzun yazarsam yarım altın İsterim; kısa yazarsam bir altından aşağı olmaz.'”

Yazar bu sözleriyle özellikle neyi vurgulamak istemiştir?

A) Uzun yazının gazetede yer almaması gerek­tiğini

B) Kısa yazıların daha çok para getirdiğini

C) Alınacak ücretin, yazının uzunluğu ile oran­tılı olması gerektiğini

D) Kısa, özlü yazı yazmanın güç olduğunu

E) Yazı yazmadaki başarının, verilecek ücrete bağlı olduğunu

(ÖSS 1981)

 

8.   “Yayınevleri, sanat dergileri, tanınmış şairlerin her yazdığı şiiri yayımlamakla şiir sanatımıza iyilik et­miyorlar. ‘Ünlü şairlerin her yazdığı şiir güzeldir.’ anlayışı, doğru bir anlayış değildir. Okurlar, şiirseverler böyle şiirlerle aldatılmamalıdır.”

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi söylen­mek istenmektedir?

A) Adı yeni duyulmaya başlamış şairlerin de iyi şi­irler yazabileceği unutulmamalıdır.

B) Dergilerde gençlere olanak tanımak için, ünlü şairlerin şiirleri sık sık yayımlanmamalıdır.

C) Bir şiirin okura iletilmesinde, şairin ünü değil, şiirinin sanat değeri ana etken olmalıdır.

D) Sanatsevere duyulan saygı, ona değerli ürün­ler sunmakla da ortaya konabilir.

E) Şiir sanatını  geliştirmenin tek yolu İyi şairleri desteklemektir.

(ÖSS 1982)

 

9.   “Çoğu kimse onun o günkü yazısını, Türkiye’nin o günkü durumunun bir röntgeni sayardı. Popüler oluşunun bir başka nedeni de olayları her yönüyle kavraması, herkesin anlayacağı bir yalınlık içinde yorumlaması İdi.”

Böyle nitelenen bir yazarın yazısında aşağı­daki niteliklerden hangisi bulunmayabilir?

A) Gerçekleri değiştirmeden yansıtma

B) Kişisel görüş belirtmekten çekinme

C) Bilimsel bir dil kullanma

D) Güncel sorunlara ayna tutma

E) Karmaşık bir anlatımdan kaçınma

(ÖSS 1981)

 

10. “Halk edebiyatı, İnsanlığın binlerce yıllık geçmişinden izler taşır. İlkel yönleri ağır bastığı için İnsanın daha çok ilkel ve doğal yönlerine seslenir. İnsanların doğal ve ortak duygularını İşleyen bu edebiyattan hemen her düzeyde insan az çok etkilenir. Çünkü insan ne denli yetkinleşirse yetkinleşsin, ilkel ve doğal niteliklerinden büsbütün sıyrılamaz,”

Bu parçada, Halk edebiyatının her düzeydeki insanı etkilemesi, hangi nedene bağlanmıştır?

A) Dil ve anlatımın herkesçe anlaşılacak kadar açık oluşuna

B) Konularının, insanlığın geçmişiyle ilgili olması­na

C) Genellikle kişinin sezgi ve sağduyusuna ses­lenmesine

D) Tüm kişilerde bulunan benzer özellikleri ele al­masına

E) Kolayca algılanabilen basit bir edebiyat ol­masına

(ÖSS 1982) 

 

CEVAPLAR

1.D 6. E
2. B 7. D
3. D 8.C
4. C 9.C
5. B 10. D