HAZIRLIK
1. Bildiğiniz fabllardan birini sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
İKİ PAPAĞAN, KRAL VE OĞLU
Biri baba, biri oğlu iki papağan Kral sofrasından geçiniyorlarmış. İki yarıtanrı, onlar da baba oğul bu papağanlarsız edemiyorlarmış. Dördü de yaşlarına başlarına göre Candan bağlıymışlar birbirine Dki baba canciğermiş; Uçarı yürekli iki oğul da bağdaşıyorlarmış nasılsa. Sofrada, okulda bir prensle olmak Ne şeref bir genç papağan için. Prens, zalim bir cilvesiyle kaderin, Başka kuşları da seviyormuş: Bir serçe, çapkın mı çapkın, Çevrenin en sevdalısı, Bağlamış kendine genç prensi. İki rakip kuş oynaşırken bir gün Bütün delikanlılar gibi Kavgaya çevirmişler oyunu. Serçe, boyuna bakmadan, Öyle gagalar yemiş papağandan, Sürtmüş kanadı yere can çekişir gibi, Kurtulmaz sanmışlar aldığı yaradan. Prens kızıp öldürmüş papağanı.
Haberi yetiştirmişler babasına; zavallı ihtiyar ciyak ciyak bağırmış; ama ne kadar yolunsa, yırtınsa boşuna:
Konuşkan yavrusu gitmiş öbür dünyaya,
Konuşmaz olmuş daha doğrusu;
Öyle olunca da bir kızmış ki babası
Saldırmış kralın oğluna,
Oymuş iki gözünü birden
Ve kaçmış bir çamın tepesine saklanmış.
Orda, tanrıların kucağında,
Tadını çıkarıyormuş aldığı öcün,
Güvenlik içinde, kimseden korkmaksızın.
Kralın ta kendisi gitmiş çağırmış onu:
– Gel dostum, demiş ağlamak neye yarar? Kin, öç, yas, bitsin artık bunlar. Duyduğun acı ne kadar büyük de olsa Haksızlığın bizden yana olduğunu Söylemek zorundayım sana.
Oğlum sebeb oldu bütün bunlara. Oğlum mu dedim? Hayır, kaderin işi bu: Çoktan yazmış ki alınlarımıza, Ölecek birimizden birinin çocuğu, Bu yüzden de öteki kör olacak. Ne olur gelsen de kafesine, Dki baba birbirimizi avutsak? Papağan demiş ki efendisine:
– Sayın kralım, nasıl güvenebilirim sana, Bu benim yaptığımı yaptıktan sonra? Kaderden söz ediyorsun;
Beni kandıracağını mı sanıyorsun
Senin inançlarına sığmaz uydurmalarla?
Ama ister Tanrı yürütsün ister kader
Bu dünyanın işlerini,
Benim alnıma yazılmış olan da şu ki,
Bu çamın tepesinde
Ya da karanlık bir ormanın köşesinde
Bitireceğim son günlerimi,
Gözleri görmez olmuş oğlundan uzaklarda.
Onu gördükçe kızacaksın elbet bana.
Bilmez miyim, kral lokmasıdır öç almak,
Tanrılar öç alır da krallar almaz mı?
Onanmıyor değilim şu anda,
Sana ettiğim kötülüğü
Ama çok daha güvenli geliyor bana
Senin elinden, gözünden uzak olmak.
Canım kralım, git, uğraşma boşuna;
Bana haram artık seninle yaşamak.
Hem ayrılık azaltır öfkeyi, kini
Sevdanın da merhemi olduğu gibi.
2. Bazı olayların hayvanlar ya da bitkiler arasında geçiyormuş gibi anlatılması, dinleyici ya da okuyucu üzerinde nasıl bir etki bırakır?
Fabl genellikle çocukların ve gençlerin okuduğu bir türdür. Bu türde hayvanlara insan davranışları ve özellikleri yüklenerek çocukların dikkatleri daha kolay çekilmektedir. Ayrıca “kurnaz tilki” “hızlı tavşan” gibi benzetmeler çocukların bazı kavramları daha iyi anlamasını sağlamaktadır.
Fabllarda genellikle verilmeye çalışılan bir mesaj vardır. Bu mesajı vermeye çalışırken insanları hikayelerin baş kahramanı yapmak o isimde bir kişi varsa sonrasında çocuklar arasında alay konusu olabileceği için tehlikelidir.. Mesaj rahatça iletilecektir.
3. “Elindekiyle yetinmeyen, elde edeceğiyle de yetinemez.” sözüyle vurgulanmak istenen nedir?
Elindekiyle yetinmeyen başka bir şey daha elde etse yine yetinmeyecektir. Çünkü elindekiyle yetinmemek kişinin huyu, karakteri haline gelmiştir.
4. METİN
EŞEK VE EFENDİLERİ
Bahçıvanın eşeği
Kaderden şikâyetçiymiş.
Gün doğmadan kalkmak
Canına tak demiş.
— İnsaf, diyormuş;
Horoz bile uykuda ben yüklenirken.
Neymiş? Pazara ot gidecekmiş.
Ot için uyan canım uykudan.
Kader acımış eşeğe.
Değiştirmiş efendisini.
Bizimki düşmüş bir dericiye.
Gel de arama eskisini:
Deriler leş gibi kokar,
Üstelik ottan da ağır.
— Ah, demiş; ben böyle mi olacaktım?
Eskiden hiç olmazsa,
Başımı bir attım mı arkaya,
Bir parça yeşillik yolardım.
Lahana bile çıkardı bahtıma.
Şimdi yesem yesem
Sopa yiyorum başımı çevirsem.
Kader yine acımış eşeğe,
Almış dericiden, vermiş kömürcüye.
Eşeğin hâli büsbütün duman.
Başlamış yine dert yanmaya;
Kader kızmış artık o zaman:
—Bıktım gayrı, demiş, bu eşekten.
Padişahlara yüz vermedim
Bu eşeğe verdiğim kadar.
Başka işim mi yok benim?
Dünyada dertli bir o mu var?
Kader haklı; ama hep böyleyiz:
Bir türlü hâlimizi beğenmeyiz.
En kötü kader hep bizimkidir.
Tanrıya dilekçe üstüne dilekçe:
Bütün dileklerimizi yerine getirse,
Ardından yenileri gelir.
Jean de La Fontaine, Masallar
çev.: Sabahattin Eyuboğlu