Ailenin eve gelen parayla kıt kanaat geçinebilmesine, yarına güvenle bakamamanın ezikliği içinde olmasına rağmen, en büyük oğul Nihat bir işe girip çalışmaz. O sorumsuz ve hayalci bir insandır. Fazıl ve Safiye dışında tüm aile bireyleri birtakım hayaller kurmakta ve onlarla avunmaktadır. Hayallerle yaşamaktan dolayı yapılan ya da yapılabilecek olan hataları önlemeye çalışan Fazıl, bu yüzden hemen hemen ailenin tüm bireyleriyle çatışma hâlindedir. Babasının boş hayaller peşinde koşarak zamanını ve parasını harcaması, Nihat’ın çalışmayarak gününü gün etmesi, Özcan’ın ders çalışmaması, Sevda’nın evlilik hayalleri kurarak sinema makinisti bir çocukla gezmesi Fazıl’ı sinirlendiren, hırçınlaştıran olaylardır. Hatta Fazıl, büyükannesinin kendisini bir paşa karısı sanmasına ve sürekli olarak etrafındakilere “uşaklar” diye bağırmasına bile sinirlenir. Safiye ise ocağın dağılmaması, ailenin bir arada kalabilmesi için çatışmaları gidermeye, ilişkileri yumuşatmaya çalışır.
(Aşağıda, Nihat’ın işten ayrıldığını söylediği bölüm verilmiştir.)
İKİNCİ BÖLÜM
(…)
(Mutfağa yürür, Nihat girer, neşelidir.)
NİHAT — Selam size, selam batan güne, tuza, ekmeğe; selam kurda, kuşa, dala, yaprağa…
SAFİYE — Hoş geldin.
NİHAT — Hanımefendi nasılsınız? (El öper.)
BÜYÜKANNE — Teşekkür ederim oğlum. Siz nasılsınız?
NİHAT — Sağ olunuz. (Dostça Özcan’ın sırtına vurur.) Nasılsın bey?
ÖZCAN — (Sevinçle) Eyvallah ağabey.
NİHAT — Anam… (Mutfağa yürür, öper.) Açlıktan ölüyorum. Oh! Bugün çok keyifliyim.
SAFİYE — Tabii oğlum, çalışmak insanın içini açar.
NİHAT — İlgisi bile yok. Bir sazan balığı, bir kırlangıç, bir yonca tarlası gibi mutluyum. (Tabii) Çünkü bugün istifa ettim.
SAFİYE — (Bir tabureye çöker) Neden?
NİHAT — Bastım istifayı, çıktım geldim. Oh, dünya varmış.
SAFİYE — (Soluğu kesilmişcesine) Neden ama?
NİHAT — (Şirin) Eee, yürümedi anne. Zaten ta başından biliyordum. Bunu bilip dururken kalkıp işe gitmek düpedüz ikiyüzlülük. Sonra ben öyle saatle filan iş yapamam. Delilik bu. Yağmur saatle mi yağıyor, rüzgâr takvimle mi esiyor?
SAFİYE — Bunu nasıl yapabildin?
NİHAT — Gayet kolay, yarın gelmiyorum dedim. İnanır mısın, gık bile diyemediler.
SAFİYE — Ya Fazıl?
NİHAT — Merak etme, ona ben anlatırım.
SAFİYE — İçerde, banyoda.