Birdenbire avluda, yapının önünde trampet çalındı. Birkaç tasasız bir yana, herkes fırladı ve lokma ağızda peşkir elde, kapıya, pencerelere koştu. Tellal trampet çalışını bitirdikten sonra kâh yükselen kâh alçalan bir sesle, cümlelerini yersiz yersiz bölerek haykırdı:
—Goderville halkına ve genellikle pazarda bulunan herkese, bu sabah Beuzeville yolu üzerinde saat dokuzla on arasında, içinde beş yüz frankla bazı iş kâğıtları bulunan siyah meşin bir cüzdan yitirildiği duyurulur. Bunun hemen belediye dairesine yahut da Manneville’den Baba Fortune Houlbreque’e getirilmesi rica olunur. Ödülü yirmi franktır.
Sonra adam gitti. Uzakta trampetin boğuk gürültüsü ve tellalın zayıflayan sesi bir kez daha duyuldu. Bunun üzerine Baba Houlbreque’in cüzdanını bulma veya bulamama olasılıkları sayılıp dökülerek hep bu olaydan söz edilmeye başlandı. Ve yemek bitti. Kahvenin sonu da alınırken eşikte jandarma onbaşısı göründü.
—Breaute’den Baba Hauchecorne burada mı, diye sordu.
Masanın öteki ucuna oturmuş olan Baba Hauchecorne yanıt verdi.
—Buradayım.
Onbaşı: Baba Hauchecorne, dedi; benimle lütfen belediyeye gelir misiniz? Bay Başkan, sizinle görüşmek istiyor.
Köylü şaşırmış, meraklanmış, küçük fincanını bir yudumda boşalttı, kalktı ve her dinlenmeden sonra attığı ilk adımlar ona pek zor geldiği için sabahkinden daha iki büklüm:
—Geliyorum, geliyorum; diye yineleyerek yola düzüldü.
Ve onbaşının ardından gitti.
Belediye Başkanı, bir koltuğa oturmuş, onu bekliyordu. Kendisi, oranın noteriydi. İri, ciddi, lûgat paralar bir adamdı.
—Baba Hauchecorne, dedi; Manneville’den Baba Houlbreque’in yitirdiği cüzdanı sizin bu sabah Beuzeville yolu üzerinde bulduğunuzu görmüşler.
Yaşlı adam, o vakit anımsadı, anladı ve öfkeden kızararak:
—Ah! dedi; o aşağılık herif beni görmüş ha? Onun aldığımı gördüğü şey, işte şu sicim, Bay Başkan.
Ve cebinin dibini karıştırarak küçük ip parçasını çıkardı. Fakat kolay kolay inanmayan Belediye Başkanı başını sallıyordu.
—Sözüne güvenilir bir adam olan Bay Malandain’in bu sicimi cüzdan sanabileceğine beni inandıramazsınız, Baba Hauchecorne. Köylü, kızgın kızgın elini kaldırdı, onurlu bir insan olduğunu iyice belirtmek için yana tükürdü.
—Bununla birlikte Tanrı’nın bildiği gerçek, asıl gerçek bundan ibaret, bay başkan, diye yineledi; böyle değilse şuradan sağ esen çıkmayayım. Belediye başkanı sürdürdü:
—Hatta onu aldıktan sonra çamurda uzun zaman, bir para yuvarlanmış olmasın diye aranmışsınız.
Adamcağız nefret ve korkudan tıkanıyordu.
—Bunlar da söylenebiliyor ha? Namuslu bir adamı lekelemek için böyle yalanlar da uydurulabiliyor ha? Uyduruluyor ha?..
Boşuna tepindi. Kimse kendisine inanmadı. Bay Malandain’le yüzleştirildiler. O, söylediklerini yineledi ve bunda diretti. Bir saat sövüştüler. Onun istemesiyle Baba Hauchecorne’un üstü arandı. Bir şey bulunamadı. Sonunda Belediye Başkanı, çok duraksayarak, adliyeye haber vereceğini ve buyrultu isteyeceğini söyleyerek Hauchecorne’u bıraktı.