YAZARIN BİYOGRAFİSİ
ORHAN KEMAL (1914 -1970)
Toplumcu gerçekçi sanatın öncülerinden olan Orhan Kemal, edebiyata şiirle başladı, Nâzım Hikmet’in etkisiyle romana yöneldi.
Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yazdı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanı sıra diyaloglara ağırlık vermesi dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Türk edebiyatına işçi sınıfını getiren yazar, özellikle Çukurova’daki işçileri anlattı. Köyden kente göç eden yoksul, mutsuz insanları; toprak ağalarını, memurları, ezilen köylüleri, hapistekileri, işsizleri, sokaktaki adamın sorunlarını, Adana ve İstanbul’un kenar mahallesindeki insanların sorunlarını dile getirdi.
“Babaevi, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Bereketli Topraklar Üzerinde, Hanımın Çiftliği, Gurbet Kuşları, Vukuat Var, El Kızı (roman); Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı, 72. Koğuş, Grev, Kardeş Payı, Yağmur Yüklü Bulutlar, Kırmızı Küpeler, İnci’nin Maceraları, Serseri Milyoner, İki Damla Gözyaşı (hikâye); İspinozlar (tiyatro)” eserlerinden bazılarıdır.
DİL BİLGİSİ
5. ETKİNLİK
“Babamın bir arkadaşı vardı, Sabir Bey Amca, ona gittim.
Annem duysa öldürürdü. Hele haminnem! Ona da içerliyorum, varsa rahmetli kocası, yoksa rahmetli kocası. Kocası yani dedem polis miymiş Atatürk devrinde, komiser mi? Karakalem bir resmi var haminnemde, kırpık bıyıklarıyla iriyarı bir adam.
Bu parçadaki “Sabir Bey Amca, Atatürk” isimleri aynısı olmayan bir varlığı gösterdiği için özel isim, “anne, baba, haminne” aynı türden birden çok varlığı gösterdiğinden cins isimdir. “Polis, resim, dede” kelimeleri beş duyu organından herhangi biriyle algılandığı için somut isim, “devir” kelimesi beş duyu organından herhangi biriyle algılanamadığı için soyut isimdir.
Bu açıklamaya göre siz de “Elli Kuruş” hikâyesinden özel, cins, somut ve soyut isimlere örnekler bulunuz.
Özel isim:İzmir, Karaköy, Dilber Hanım, Edirnekapı
Cins isim:taş , gazete, havadis,pencere,çocuk , kar….
Somut: Para, yıldırım, sokak, gün , sabah, saat…
Soyut: Can,
6. ETKİNLİK
“Elli Kuruş” hikâyesinde virgülün kullanıldığı yerleri tespit ederek işlevlerini belirleyiniz. Daha sonra hangi kullanımın günümüzde geçerli olmadığını söyleyiniz.
- Günler günleri, günler haftaları, haftalar da ayları kovaladı.> Sıralı cümleleri ayırmada
- İster lapa lapa kar, ister şarıl şarıl yağmur yağsın, isterse de bütün gecenin ayazından karlar dona kesmiş olsun, sabahın beş buçuğunda karanlıkları ürperten sesiyle sokağa girerdi: > Sıralı cümleleri ayırmada
- Uzatır, paraları alır, saymaya filan lüzum görmeden cebine atar > Sıralı cümleleri ayırmada
- Haminnesi, Tahtakale’de tuzcuda çalışıyormuş. > Özneyi yüklemden ayrımak için
- Okulu beşten bırakıp annesiyle haminnesinin kazançlarına bir şeyler katabilmek, hiç olmazsa üç yaş küçüğüyle kendisinin okul masraflarını çıkarabilmek yolunu tutmuş, gazete satıcılığına başlamış.> Eş görevli sözcükleri ayırmada
- Anneme sordum, canı çıksın, dedi. > Aktarma cümleler tırnak içinde kullanılmamışsa
- Babamın bir arkadaşı vardı, Sabir Bey amca, ona gittim. > Arasözleri ayırmak için
- Bizim mahalledeki kör, topal, inmeli, sızılıları tedavi edeceğim, hem de parasız!” > Eş görevli sözcükleri ayırmada