Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
9.sınıf edebiyat etkinlik cevapları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Mon, 16 Aug 2021 18:37:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png 9.sınıf edebiyat etkinlik cevapları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 9.Sınıf Edebiyat MEB Kitabı 3.Ünite Cevapları (Syf:80,84,85,88…93,118,119,120) https://dersimizedebiyat.org/9-sinif-edebiyat-meb-kitabi-3-unite-cevaplari-syf80848588-93118119120.html Tue, 29 Oct 2019 10:16:51 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=121121 9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-80)

3.Ünite

OKUMA ÇALIŞMALARI

Hazırlık

Biçim Farklılıkları Güzelliğin On Par’etmez

Ne Böyle Sevdalar Gördüm

Ne Böyle Ayrılıklar

Ölçü Hece Ölçüsü Serbest Nazım
Nazım Birimi Dörtlük Serbest olduğu için nazım birimi dizedir.
Uyak Örgüsü Düz uyak Belli bir uyak örgüsü yoktur.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-83)

Nazım Biçimi

Şiirin nazım birimi, ölçüsü ve uyak örgüsüne göre kazandığı biçimsel özelliklerin genel adıdır.

Türk Şiirinde Kullanılan Nazım Biçimleri
I. Halk Şiiri II. Divan Şiiri III. Batı Etkisindeki Türk Şiiri

Anonim Halk Şiiri

Mâni, Türkü

Âşık Tarzı Halk Şiiri

Koşma, Semai, Varsağı,

Destan

Beyitlerle Kurulanlar

Gazel, Kaside, Mesnevi,

Kıt’a, Müstezat

Bentlerle Kurulanlar

Tuyuğ, Rubai, Murabba, Şarkı,

Muhammes, Terkibibent,

Terciibent

Sone, Terzarima, Triyole,

Balat, Serbest nazım

Nazım Türü

Bir şiirin işlediği konuya göre aldığı isimdir. Şiirin nazım biçimi belirlenirken şekline ait özellikler (nazım birimi, kafiye düzeni, ölçü vb.), nazım türü belirlenirken içerik (konu, tema vb.) esas alınır.

Türk Şiirinde Kullanılan Nazım Türleri
I. İslamiyet Öncesi Türk Şiiri II. Halk Şiiri III. Divan Şiiri
Sagu, Koşuk, Destan

Âşık Tarzı Halk Şiiri

Güzelleme, Koçaklama,

Taşlama, Ağıt

Anonim Halk Şiiri

Ninni , Ağıt

Dinî-Tasavvufi Halk Şiiri

İlahi, Nefes, Deme, Nutuk,

Şathiye, Devriye

Tevhit , Münacaat, Naat,

Mersiye, Methiye, Hicviye,

Fahriye

 

Tevhit , Münacaat, Naat,

Mersiye, Methiye, Hicviye,

Fahriye

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Yayla Dumanı adlı şiirin temasını belirleyiniz.

            Tabiat ,doğa

  1. Şiirdeki betimlemeler resim sanatıyla nasıl ilişkilendirilebilir? Açıklayınız.

            Resimle gösterilen güzelliklerin kalem yazıya aktarılmasıdır betimleme. Betimleme yazarın dış dünyayı , iç özellikleri kaleme aldığı özelliktir. Aralarında doğrudan bir ilişki vardır.

  1. Güzelin saçı ve gözleriyle yayla dumanı arasında nasıl bir ilişki kurulmuştur? Açıklayınız.

            Yayla dumanı her yere yayıldığında güzelin saçı ve gözlerine de girecektir. Aslında burada sevgiliyle kavuşmayı dile getirmiştir.

  1. Son dörtlükte şairin yayla dumanının içinde kaybolma isteği ile duygu dünyası arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-84)

  1. Etkinlik

Türk Şiiri Nazım

Biçimleri

Gazel Mâni Sone Tuyuğ Semai

Serbest

Nazım

Kaside Destan

Divan şiiri

nazım biçimleri

X     X     X  

Halk şiiri

nazım biçimleri

  X     X     X

Batı etkisindeki

Türk şiiri

nazım biçimleri

 

    X     X    

a.Yukarıdaki nazım biçimlerini ait oldukları şiir geleneğine göre tabloya işaretleyiniz.

TABLODA İŞARETLENMİŞ DURUMDA.

b.Tespitlerinizden hareketle nazım biçimi ile şiir geleneği arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

            Edebiyatımızda 4 tane şiir geleneği vardır ki bunlarla şiirde kullanılan nazım biçimleri arasında doğrudan ilişki vardır. Divan şiir geleneği ile gazel , kaside gibi nazım şekilleri arasındaki ilişki bize şunu göstermektedir ki her gelenek kendine ait nazım şekilleriyle ortaya çıkar.(Edebiyatımızdaki 4 gelenek:  Destan geleneği – Divan geleneği – Halk şiir geleneği – Batı şiir geleneği  )

 Etkinlik

O gece ne kadar güzeldi mehtap

Gönülden fışkıran nağmeler gibi.

Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap

En tatlı ilk ve son buseler gibi.

 

O gece o müthiş deniz durgundu,

Ömründe susmayan rüzgâr yorgundu,

En kara gönüller aya vurgundu

Leylâ’yı içinde bulan er gibi.

 Hüseyin Nihâl Atsız

 a.Yukarıdaki şiirin temasını belirleyiniz.

                Doğa sevgisi

b.Yukarıdaki şiirin nazım birimini belirleyiniz.

Nazım birimi DÖRTLÜK

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-85)

 Hazırlık

  1. Aşağıdaki sözleri birbiriyle ilişkilendirerek açıklayınız.

 “Şiirde ilk dize Tanrı vergisi, gerisi alın teridir.” [Valery (Valeri)]

            Şiirde ilham yani doğuştan gelen yetenek önemlidir ama aynı zamanda öğrenilen bir durumdur. Önce ilham sonrası çalışma, çabalamadır.

“Şiir kelimelerle yazılır.” [Mallarmé (Malarme)]

            Şiir sözcüklerle oluşturulur.

Bir şiir hiçbir dile tercüme edilemez hatta yazılmış göründüğü dile bile.” [Cocteau (Kokto)]

            Her şiir kendi içinde bir anlam derinliği vardır. Onu anlatmaya çalışmak, açıklamak o derinliği anlamaya yetmeyebilir.

  1. Aşağıdaki şiiri düzyazıya çeviriniz. Elde ettiğiniz metnin şiir ile aynı etkiyi sağlayıp sağlamadığını değerlendiriniz.

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Gün saltanatıyla gitti mi bir defa

Yalnızlığımızla doldurup her yeri

Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,

Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan

Lavanta çiçeği kokan kederleri;

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

 

Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar

Unutuşun o tunç kapısını zorlar

Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;

İşte, doğduğun eski evdesin birden,

Yolunu gözlüyor lâmba ve merdiven,

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik

Ve cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar…

Ahmet Muhip Dıranas, Olvido

Yukarıdaki şiiri düzyazıya aktarsak şiirdeki ahenk, estetik kaybolur. Her şiirin kendine ait bir yapısı vardır. Şiirin dili günlük hayattaki dilden farklıdır. İmgeli anlatımlar ve söz sanatlarıyla yüklü bir dili vardır. Bunu açıklamaya ya da düzyazıya çevirmek ondaki yapıyı bozar. Sıradanlaştırır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-88)

 Durak: Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleridir. Dizelerdeki duraklarda ahenk gereği kısa bir süre durulur. Duraklara dikkat edilmeksizin okunan şiir, beklenen etkiyi uyandırmaz. Her şiirin duraklı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Durak; şiir okunurken belirlenir, ahenk gereği durulan yerler ayrılır, kelimeler bölünmez.

Şiirler ölçüye göre genellikle şu şekilde duraklara ayrılır:

4+3 (7’li), 4+4 (8’li), 5+3 (8’li); 4+4+3 (11’li), 6+5 (11’li); 7+7 (14’lü).

Örnek

Boşa aranırdım, boşa dalardım

Açıldım engine kıyına vardım

Canım pahasına inci çıkardım

Bir sağlam ipliğe dizemiyorum.

Behçet Kemal Çağlar

Aruz Ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin açık (kısa) ve kapalı (uzun) oluşlarına dayanan ölçü türüdür. Ünlü ile biten heceler, açık olup (•) ile gösterilir. Ünsüzle veya uzun ünlüyle biten heceler ise kapalı olup (—) ile gösterilir. Son hece daima kapalı kabul edilir. Aruz ölçüsü, Arap edebiyatında doğmuş; oradan İran edebiyatına, İran edebiyatından da Türk edebiyatına geçmiştir. Divan, Servetifünun ve Fecriati şiirinde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Tanzimat şiirinde ağırlıklı olarak kullanılan aruz, Cumhuriyet Dönemi’nde çok az sayıda örnekte karşımıza çıkmaktadır.

Örnek

 Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

— — • / • — — • / • — — • / • — —

mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün

NOT: Divan, Servetifünun ve Fecriati şiirinde aruz ölçüsü kullanılmıştır.

 Serbest Ölçü: Dizelerdeki hece sayılarının eşitliği, hecelerin açık-kapalı olması gibi kurallara bağlı kalınmayan ölçü çeşididir. Serbest ölçünün kullanıldığı şiirlerde ahenk; vurgu, tonlama, aliterasyon ve asonans gibi unsurlarla sağlanır.

Örnek

Yaşamak şakaya gelmez,

büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

bir sincap gibi meselâ,

yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.

(…)

 NOT: Serbest ölçünün kullanıldığı şiirlerde ahenk; vurgu, tonlama, aliterasyon ve asonans gibi unsurlarla sağlanır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-92)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler”, “Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler” dizelerindeki altı çizili kelimelerin anlamlarını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu sözlükten kontrol ediniz.

mil: Türlü işlerde kullanılmak için yapılan ince ve uzun metal çubuk

 ama: Görme engelli

takı: Kadınların ziynet eşyası, asım takım

kemerler: İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı.

 2. Kaldırımlar adlı şiirin temasını belirleyiniz.

                Yalnızlık.

3.“Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi / Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır” dizeleriyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.

Yalnız veya evsiz insanların sığınabileceği tek yer vardır.O da kaldırımlardır. Yardıma muhtaç yalnız ve evsiz insanları kucaklayan saran kaldırımları somutlama yaparak anneye benzetmiştir.

4.Şiirdeki açık ve örtük iletileri belirleyiniz.

Açık İleti

(Alışılmış bağdaştırma – Halin gereğine uygunluk- sanatsız anlatım)

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

 

 

Örtük İleti

(Alışılmamış bağdaştırma – Halin gereğine uygunluk olmayan- sanatlı anlatım)

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. (Yıldırımlar insana benzetilmiş.)

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. (Kaldırımların serseri olması)

İçimde damla damla bir korku birikiyor; (Halin gereğine uygun değildir.Korkuyu damla benzetmesi ve birikmesi…)

Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. (Evlerin mil çekilmiş kör olması – Benzetme yapılması)

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; (Kaldırımların çilekeş olması ve anneye benzetilmesi)

Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! (Kendini kaldırımların çocuğu olarak görmesi)

Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi…

  1. “Kaldırımlar”da şairin içinde bulunduğu dekor, neresi olduğu belirtilmeyen büyük bir şehrin sokaklarıdır.Şiir, şairi bu dekor ortasında gösteren bir mısra ile başlıyor:

 Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında.

Şairin hareket halinde olmasına rağmen, bir dehlizi andıran bu dar, karanlık ve kapalı dekor devam eder. Kaldırımlar ve sokak kelimelerinin sık sık tekrarlanmasıyla bu kasvetli mekân, bir musallat fikir, daha doğru bir deyişle, şairin hayatına şekil veren bir kader haline geliyor. Onun dünyası bu dar ve karanlık sokaklardan ve kaldırımlardan ibarettir.

Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri 2

 Yukarıdaki metinde Mehmet Kaplan, Necip Fazıl Kısakürek’in Kaldırımlar şiiriyle ilgili görüşlerini dile getirmektedir. Metindeki görüşlerle kendi düşüncenizi karşılaştırınız.

Necip Fazıl Kısakürek, Kaldırımlar şiirinde yalnızlık temasını fazlasıyla yansıtır. Necip Fazıl’ın iç dünyası, görüşü, karamsar oluşu bu şiirde açıkça gözlenmektedir. Herkesin yolunda olan bir hayatı olduğunu ancak kendisinin yalnız ve sokaklarda tek başına yalnız yürüdüğünü, yalnızlığın yarattığı korkuyu ve ürkekliği iç dünyasında hissettiğini açıkça belirtir. Kaldırımlar, ona göre bir anne kadar şefkatli ve sıcaktır. Kaldırımlar ona arkadaş, dost olmuştur çünkü kendisi yalnız ve karamsar biridir. Kendini dinler, kendini arar ve bu halinden yer yer memnun görünür. Necip Fazıl Kaldırımlar şiirinde anlaşılır ve sade bir dil kullanmıştır.

 Etkinlik

Nasıl da çınlıyor kulaklarım,

Dağlar, ormanlar sürükleniyor sularla…

Coşkun Ertepınar

Yukarıdaki dizelerde asonansları ve aliterasyonları bulunuz.

Asonans: a, o sesleriyle asonas yapılmış.

Aliterasyon: l sesi ile de aliterasyon yapılmıştır.

Dizelerdeki asonans ve aliterasyonların şiire katkısını belirtiniz.

Asonans ve aliterasyonlar şiirde müzikaliteyi ve ahengi sağlayan önemli unsurdur.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-93)

  1. Etkinlik

Burcu burcu yayla kokar, ellerin

Türkü türkü, mâni mâni dillerin

Dilâver Cebeci

-lerin redif

-l sesi yarım kafiyedir.

sahici mi elinden tuttuğum o kartal kanadı

sen tuttun acıdan benim ellerim kanadı

Turgut Uyar

redif yok

kanadı zengin uyak

Hâtırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Cahit Sıtkı Tarancı

redik yok

-ir  tam uyaktır

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kaafilelerle…

Yahya Kemal Beyatlı

redif yok.

-lerle zengin uyak

 

Yukarıdaki şiirlerin kafiyelerini bulunuz.

Yukarıdaki tabloda verilmiştir.

Şiirlerde kulanılan kafiyelerin türlerini kutucuklara yazınız.

Yukarıdaki tabloda verilmiştir.

  1. Etkinlik

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;

Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

 Yukarıdaki dizelerde ölçüyü ve durakları bulunuz.

Hece ölçüsüyle yazılmış olup 7+7=14 lü hecedir.

Ölçü ve durağın şiire katkısını ifade ediniz.

Ölçü ve durak da aynı asonans ve aliterasyon şiire ahenk veren şiirin müzikalitesini ortaya koyan en önemli parçalardan biridir.

  1. Etkinlik

Ne arzum, ne emelim,

Yaralanmış bir elim,

Ben gurbette değilim,

Gurbet benim içimde!

Kemalettin Kamu

 Yukarıdaki dizelerdeki “el” sözcüğünü iki ayrı anlama (organ adı, yabancı) gelebilecek şekilde ayrı ayrı okuyunuz.

  1. Okuyuşunuzdan hareketle doğru telaffuzun şiirin anlamına sağladığı katkıyı değerlendiriniz.

                Türkçede bazı sözcüklerin birden fazla anlama gelebilecek yan anlam , mecaz anlam ya da terim anlam şeklinde olabilir. Ya da bazı sözcükler sesteş olabilir. Bu durumda şairin bize düşündürmek istediği kavramı bulup şiirni ona göre değerlendirmeliyiz.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-94)

  1. Etkinlik
Şiirler Hece Ölçüsü Aruz Ölçüsü Serbest Ölçü

Kardaş, senin dediklerin yok,

Halay çekilen toprak bu toprak değil.

Çık hele Anadoluya,

Kamyonlarla gel, kağnılarla gel gayrı,

O kadar uzak değil.

    X

Gümüş bir dumanla kapandı her yer;

Yer ve gök bu akşam yayla dumanı;

Sürüler, çimenler, sarı çiçekler,

Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı!

X    

Cennette bugün gülleri açmış görürüz de

Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde!

  X  
  1. Yukarıdaki şiirlerin ölçü türlerini tablo üzerine işaretleyiniz.
  2. Kullanılan ölçü türlerinin şiirlere katkısını açıklayınız.

Ahengi sağlamak şiire belli bir düzen vermek için şiirlerde çeşitli ölçüler kullanılır. Yukarıda verilen şiirlerdeki ölçüler ahenk içindir.

 Etkinlik

KİLİM

(…)

Sakladığım baharlar nerde bu kilim için,

Nerde yıllarca önce, ben sana..

Ne yaptın baharları, baharsız çok çiğ, topraklarda…

Çok çiğ, çiçek –hiç yok– hani bu kilimde?

Hani beyaz, beyaz, beyaz… Beyazları ne yaptın?

Çok çiğ bu kızgın yaz, çiğ bu karakış!

Bâri biraz kışlarda… Çıplak, çok çiğ!

Çok çiğ bu çığlık, bu en bol renk: Kara! Ben sana

Hiç kara koyma demiştim, nerden düştü, çok çiğ

(…)

Çok çiğ kesik öksürük, çiğ çatlak çağıltı.

(…)

Behçet Necatigil

 Yukarıdaki şiiri bir arkadaşınıza yüksek sesle okutunuz.

Şiirdeki “ç” seslerinin telaffuzunun şiirin içeriğini yansıtmadaki rolünü tartışınız.

Aliterasyon olarak karşımıza çıkar. Şair diğer ölçüleri kullanmayıp serbest ölçüyü kullanmayı tercih etmiştir. Diğer ölçülerde kendiliğinden bir müzikalite ve ahenk varken serbest ölçüde bunları sağlaması için ya ses tekrarları ya da kelime tekrarlarıyla bu işi yapması lazım.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-95)

  1. Etkinlik

GEMİCİLER

Biz dalgalar, fırtınalar kahramanı yiğitleriz.

Ufuklardan ufuklara haber sorar, gezeriz.

Güneşlerde uyuklayan yamaçları,

Kalbi durgun tarlaları bıraktık.

Gölge veren ağaçları

Sevmiyoruz biz artık.

Sevgilimiz,

Ey deniz!

 

İşte biz:

Nihayetsiz

Mavilikler yolcusu!

Ruhumuzun kardeşidir

Güneşlerde parlayan bu yeşil su.

Bayrağımız yeşil sular ateşidir.

Biz bayrağın fedaisi sayısız Türk genciyiz.

Biz hilale şan arayan korku bilmez gemiciyiz.

Ey vatandan müjdelerle bize kadar gelen rüzgâr!

O sarışın sahillerde kara gözlü genç kızlar,

Yaz gecesi mehtap ile konuşurken,

Doğru söyle, sordular mı bizleri?..

Nasıl cevap verdi gökten

Gemimizin rehberi,

O vefakâr

Yıldızlar?..

Poyraz var;

Yelken dolar.

Gemi sanki kanatlı!

Enginlerde pembe güneş

Gülümserken bu yolculuk ne tatlı!

Çal sazını kalenderce yiğit kardeş!

Nağmelerin yorulmayan dalgalardan bahtiyar.

Gönderelim bu ahengi o sevgili yurda kadar…

Enis Behiç Koryürek

  1. Yukarıdaki şiirin ahenk ve şekil özelliklerini belirleyiniz.
  • Ölçü: Serbest  ölçü
  • Uyak düzeni: Belirli bir düzeni yoktur ama bazı dizelerde ikişerli düşünüldüğünde aa,bb,cc şeklinde bir yapısı da vardır.
  • Kafiyeleri vardır. Mesela ilk iki dize –eriz zengin kafiye olarak karşımıza çıkar.
  • Nazım birimi: Bent
  • Şiirde aynı zamanda içerik ile şekil bir tutulmaya çalışılmıştır. Yorumlayacak olursak şiirin ismi Gemiciler iken aynı zaman dizelerin sıralanışı bir dalgaları göstermektedir. Bu bir ahenk sağlama çabasıdır.

 Bu şiirde dizelerin uzunluğu kısalığı aracılığı ile içeriğin görsel olarak şiirin şekline nasıl yansıtıldığını açıklayınız.

Şiirin ismi Gemiciler iken aynı zaman dizelerin sıralanışı bir dalgaları göstermektedir. Bu bir ahenk sağlama çabasıdır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-96)

  1. Etkinlik
Çapraz Kafiye   Sarmal Kafiye  

İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…

Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Necip Fazıl Kısakürek

 ( a )

 ( b )

 ( a )

 ( b )

Belki rüyâlarındır bu tâze açmış güller,

Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde,

Bitmeyen aşk türküsü kumruların sesinde,

Rüyâsı ömrümüzün çünkü eşyaya siner

Ahmet Hamdi Tanpınar

( a )

 ( b )

 (b )

 ( a )

       
Düz Kafiye   Mani Tipi Kafiye  

Ben de duman olsam senin yerine,

Dağılsam dağların şu mahşerine;

Güzelin saçına ve gözlerine

Ben girsem, ben dolsam yayla dumanı!

Ömer Bedrettin Uşaklı

( a )

 ( a )

 ( a )

 ( b)

Bu dağlar mı o dağlar

Top sesleriyle çağlar,

O kanlı mâcerâyı

Söyler, söyler de ağlar.

Hüseyin Suad Yalçın

( a )

 ( a )

 ( b )

 ( a)

  1. Yukarıdaki şiirlerin kafiye örgüsünü tespit ederek tablodaki uygun yerlere örnekteki gibi yazınız.

Yukarıdaki tabloda verilmiştir.

  1. Kafiye örgüsünün şiire katkısını yukarıdaki örneklerden hareketle ifade ediniz.

Kafiye örgüsü de diğer ahenk çeşitleri gibi şiire estetik, ahenk ve müzikalite verir.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-97)

Hazırlık

Aşağıdaki dizeler sizde ne gibi çağrışımlar yapmaktadır? Açıklayınız.

Baharı seller götürdü boğuldu yaz

Kırıldı kristal vakitler güz kadehi

Sezai Karakoç, Kış

Kışın gelmesiyle yaz ve güzün ortadan kalkması

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,

Birinciliği beyaza verdiler.

Özdemir Asaf, Jüri

Hiçbir insan iyi değildir. En çok bozulan da en temiz en saf olandır.

Ilık karanlık şarkı söylerdi,

Ay ışığı öperdi susamış toprağı.

Kemanlar inler…

Neyler duâ eder,

Ve güzel sesler avuturdu her derdi.

Halide Nusret Zorlutuna, Urfa Geceleri

Akşam olunca mehtapla birlikte insanın huzur bulması.Tabiattan gelen seslerin insana dertlerini unutturması

Seçkin bir kimse değilim

İsmimin baş harflerinde kimliğim

Bağışlanmamı dilerim

A. Cahit Zarifoğlu, Sultan

Şairin isminin baş harflerini yan yana koyarsak A.C.Z olur. Yani Allah’tan kendisinin aciz olduğunu söyleyip bağışlanma diler.

Ağlamadan

dillerim dolaşmadan

yumruğum çözülmeden gecenin karşısında

şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı

üzerime yüreğimden başka muska takmadan

konuşmak istiyorum.

İsmet Özel, Mazot

Baskıdan özgürlüğe geçme isteği

Bulutların çıkınında

Mis kokulu güvercinleri gökyüzünün

Çıldırtırlar insan gözlü kedileri

Ay doğar kuyulara yalınayak

Telgrafın tellerinde gemi leşleri

Oktay Rifat, Perçemli Sokak

 

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-100)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Akıncı adlı şiirde çocuklar gibi şen olanlar kimlerdir, mutluluklarının sebebi nedir? Açıklayınız.

Türk milletin askeridir. Şen olmaları  savaşta çok güçlü bir orduyu yenmeleridir.

  1. Şiirdeki olağanüstü ögeleri belirleyerek bunların anlatıma katkısını belirtiniz.

Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla… dizelerinde olağanüstülük vardır. Bu mübalağa ile şiire güç katmak istenmiştir. Bazen önemli olaylar abartılarak önemine dikkat çekilir. Özellikle de şiirlerde mübalağa sanatı çokça yapılır ki okuyan olayın önemini anlasın.

  1. Dördüncü beyitte “dolu dizgin boşanan atlar” ifadesiyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.

Atların düşman üzerine çok hızlı ve aralıksız gittiğini ifade eder.

  1. Şiirde nasıl bir savaş ortamı tasvir edilmiştir? Açıklayınız.

            Şiirde çok güçlü ve modern bir orduya karşı daha az sayıdaki bir ordunun galip gelmesi anlatılıyor. Burada özellikle Türk askerinin inancı ve azmini tasvir eder. Çok hızlı bir şekilde düşmanın üzerine gittiğini şehit olsa da hayatta kalsa da zaferi kazandığını ifade eder.

  1. Akıncı adlı şiirdeki millî ve manevi değerleri belirleyiniz.

            Şiirde vatan sevgisi, vatan için savaşmak ve onu korumak, şehadet gibi duygular dile getirilmiştir.Yazar okuyucuda tarih bilinci oluşturmaya çalışmaktadır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-101)

Hazırlık

Aşağıdaki metinlerin konularını belirleyiniz.

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz;

Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!

Düşer mi tek taşı, sandın, harîm-i nâmûsun?

Meğerki harbe giren son nefer şehîd olsun.

Mehmet Akif Ersoy, Berlin Hâtıraları

Hak yolunda dönülmeyeceğini son asker şehit olana kadar bu yoldan vazgeçilmeyeğinden bahsediyor.
Dünyanın bozulduğu ve artık kimseye güvenin kalmadığından bahsediyor.

Çarh bozulmuş dünya ıslah olmuyor

Ehli fukaranın yüzü gülmüyor

Ruhsati de dediğini bilmiyor

Yazı belli değil hat belli değil

Ruhsatî

Yağmur yağar mor sünbüller bitirir

Yel estikçe kokuların yetirir

Sarı çiçek sarvan kurmuş oturur

Karışmış güllere çimenin dağlar

Karacaoğlan

Baharın gelişiyle birlikte dağlardaki çiçeklerin birbirine karışması
Sevgilisine seslenip unutulmamayı diliyor.

Bir gün gelir de unuturmuş insan

En sevdiği hatıraları bile

Bari sen her gece yorgun sesiyle

Saat on ikiyi vurduğu zaman

Beni unutma

Ümit Yaşar Oğuzcan, Beni Unutma

Güzel dil, Türkçe bize,

Başka dil, gece bize.

İstanbul konuşması

En saf, en ince bize.

Ziya Gökalp, Lisan

Türkçenin güzelliği , İstanbul Türkçesinin bizim için uygun olduğunu anlatıyor
     

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-104)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Kızılırmak Kıyıları adlı şiirin temasını belirtiniz.

 Unutulmuş, yalnız başına kaderine bırakılmış ANADOLU diyebiliriz.

  1. “Çağlayan ne, / Akan kim, / Kızılırmak değil.” dizelerinde “çağlayan ne”“akan kim” sözüyle şairin neleri ifade ettiğini belirtiniz.

Oralarda bir yaşam var. Akıyor , çağlıyor belki ama sadece Kızılırmak değil. Anadolu olduğunu belirtiyor.

  1. Parça parça yarılmış öküz ardında,

Parmağı üç pare, tırnağı ak değil.

Utanır elin ayağın,

Korkarsın yakından görsen,

Eli el değil, ayağı ayak değil.

Bu bentte şair, Anadolu insanını nasıl betimlemiştir? Açıklayınız.

Anadolu insanının çalışmaktan yorulmuş, bitmiş bir halde olduğunu betimlemiş. Özellikle de yakından görse korkarsın diyerek de Anadolu insanın çalışmaktan ve yokluktan kötü durumda olduğu ifade etmek istemiştir.

  1. Şiirin son bendinde “Geçmiş zamanlar geleceklerden parlak değil.” dizesiyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.

            Bu şekilde ifade ederek dün nasıl kötü şekildeyse yarının ondan çok farklı olmayacağını kaderinin aynı olacağını izah etmeye çalışıyor.

  1. Kızılırmak Kıyıları adlı şiirde anlatılan Anadolu ile bugünkü Anadolu’yu kendi hayatınız ve çevrenizden hareketle karşılaştırıp sosyal ve kültürel bakımdan değerlendiriniz.

            Bu soru sizinle alakalı.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-105)

Hazırlık

Aşağıdaki metinlerin dil ve anlatım yönünden farklarını belirleyiniz.

Hazırlık

Aşağıdaki metinlerin dil ve anlatım yönünden farklarını belirleyiniz.

Uçun Kuşlar

Uçun kuşlar, uçun doğduğum yere;

Şimdi dağlarında mor sünbül vardır.

Ormanlar koynunda bir serin dere,

Dikenler içinde sarı gül vardır.

 

O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?

Meh-tâbı hasta mı, solgun mu bilmem?

Yaslı gelin gibi mahzûn mu bilmem?

Yüce dağ başında siyâh tül vardır.

 

Orda geçti, benim güzel günlerim;

O demleri anıp bu gün inlerim.

Destân-ı ömrümü okur dinlerim,

İçimde oralı bir bülbül vardır.

 

Uçun kuşlar, uçun burda vefâ yok;

Öyle akarsular, öyle hava yok;

Feryâdıma karşı aks-i sedâ yok;

Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.

 

Hey Rızâ, kederin başından aşkın,

Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,

Sende -deryâ gibi- dâimâ taşkın,

Dâimâ çalkanır bir gönül vardır.

Rıza Tevfik Bölükbaşı

 

Batılı dil âlimleri, filologlar yazılı veya sözlü kültür eserlerini incelerken, bir arkeolog gibi hareket ederler. Bir nevi “dil arkeolojisi” yaparlar. İlkin inceledikleri metnin tarihini tespite çalışırlar. Zira, her metin dil tarihinin bir kesitini verir. O kesitte, o anda bulunan ve o ana kadar dile girmiş olan her kelimenin, yerli, yabancı ayırmaksızın yazılışı, söylenişi, mânası dikkatle tespit edilir. Zira en küçük bir işaret, bir ses değişmesi, o kelime hatta bütün metnin mânasını değiştirebilir. Eğer Sümerce bir metinde Tanrı ve at kelimeleri Türkçe Tanrı ve at mânalarına geliyorsa, bu, bütün insanlık tarihine yeni bir gözle bakmayı gerektirir. Bundan dolayı dil âlimleri, filologlar eski metinleri incelerken kılı kırk yararlar. Kelimelerin menşeleri, onları dil ve kültür tarihi bakımından ilgilendirir. Göktürk harfleriyle yazılmış bir mezar taşında görülen Çince, Hintçe bir kelime, dil ve kültür tarihi bakımından önemli bir mâna taşır. Türklere ait eski metinlerde sade, Türkçe kelimelere önem vererek, yabancıları bir kenara atmak, hem kültür kavramına hem de ilmî düşünceye aykırıdır. Dili bir milletin medeniyet tarihinin aynası olarak inceleyenler, onda pek çok şey görürler.

Mehmet Kaplan, Dil ve Kültür

  •  1.metin estetik zevk için yazılırken 2.metin bilgi vermek amacıyla yazılmıştır.
  • 1.metin şiirken 2.metin makale olarak yazılmıştır.
  • 1.metin sanatsal,imgeli yazılır 2. metin gerçek anlamlı kelimelerle yazılmıştır.
  • 1.metinde ahenk unsurlar varken 2.metinde böyle bir durum söz konusu değildir.
  • 1. metin hayal dünyasından koparak gelirken 2.metin gerçeğin ta kendisidir.
  • 1.metin okuyucuya göre anlamı değişirken 2.metin herkes tarafından aynı şekilde anlaşılır.
  • 1.metin edebi metinken 2. metin öğretici metindir.
  • 1.metin kendine ait bir dili varken yani şiir dili hakimken 2.metin günlük standard  dile yakındır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-110)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. “Bütün işin gücün yaşamak olacak.” sözüyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.

Hayatı yaşamak için çalışacaksın mücadele edeceksin. Önünde kolaylık da olacak zorluk da. Zorluklar çıktığında mücadeleyi elden bırakmayacaksın. Yaşama dört elle sarılacaksın.

  1. Yaşamaya Dair adlı şiirde dikilmesi istenen ağaç olarak niçin “zeytin” seçilmiştir? Açıklayınız.

Tarihin ilk ağacı olan zeytin ağacı ölümsüzdür ve bütün ağaçların kralıdır.Antik Yunan’da kutsal bir aileden gelmiş olmanın en önemli işaretidir zeytin ağacının altında doğmuş olmak.Tanrı RA’nın aydınlanma simgesi,tanrıça İSİS’in meyvesi,bereket ve barışı temsil eden tanrıça Athena’nın insanlığa armağanıdır zeytin.Bütün kutsal kitaplarda adı geçen 5 meyveden biridir.Aklın,zaferin,barışın,saflık ve sadeliğin sembolü,şiirlerin ise en güzel misafiridir..

  1. Şiirde ölümsüzlüğe ulaşmanın yolu olarak gösterilen nedir? Açıklayınız.

Bir zeytin ağacı dikmek, başkası için mücadele etmek, başkası ölmek…

  1. Şiirde söyleyici ile hitap edilen kişi arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.

Nazım Hikmet , Toplumcu Gerçekçi şiirinin edebiyatımızdaki öncüsüdür. Toplumcu Gerçekçi şiirde de üslup  hitabet havasında geçer. Karşısındaki kitleleri harekete geçirme amaçlandığı için bu tarz üslup seçilmiştir.

  1. Yaşamaya Dair adlı şiirin temasını belirleyiniz.

Ölümsüzlük…

  1. Yaşamaya Dair adlı şiirdeki evrensel değerleri belirleyiniz.

Yaşamak , ölümsüzlük, ölüm, inanç…

 Etkinlik

Yaşamaya Dair adlı şiirdeki ahenk unsurlarını belirleyiniz.

  • Ölçü: Serbest Nazım
  • Nazım Birimi : Bent
  • Uyak Örgüsü : Yok
  • Kafiye: Yok
  • Redif: Yok
  • Nazım Şekli : Yok
  • Asonans: a ve e sesleri
  • Aliterasyon: m,k, n,y gibi sesler.

Yaşamaya Dair adlı şiirdeki imgeleri ve söz sanatlarını belirleyiniz.

  • Ölümsüzlüğü temsil ettiği için zeytin imgesi kullanılmış.
  • Benzetme: Bir sincap gibi mesela
  • Tekrir: “Hem de “ 3 defa tekrarlanmış.
  • yani sözcüğü sürekli tekrarlanmış.

 Etkinlik

Şiirler

 

Epik

Şiir

 

Lirik

Şiir

 

Satirik

Şiir

 

Didaktik

Şiir

 

Pastoral

Şiir

 

Kaldırımlar   X      
Yayla Dumanı         X
Akıncı X        
Kızılırmak Kıyıları     X    
Yaşamaya Dair       X  

 Yukarıdaki tabloda verilen şiirlerin konularını belirleyiniz.

YUKARIDA TABLODA YAZILMIŞTIR.

Bu belirlemelerden hareketle şiirlerin türlerini tablodaki ilgili yerlere işaretleyiniz.

YUKARIDA TABLODA YAZILMIŞTIR.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-111)

  1. Etkinlik

Bir gün yine dolu dizgin boşanan atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla…

Mübalağa vardır.

İstiare vardır.

Askerlerin şehit oluşunu yedi arşa kanatlanan kuşa benzetmiş. Benzetmenin tek unsuru kullanılmış.

Ilık karanlık şarkı söylerdi,

Ay ışığı öperdi susamış toprağı.

Teşhis vardır.

Karanlığın şarkı söylemesi, ay ışığının öpmesi insana ait özellikler insan dışındaki varlıklara verilmiş.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;

Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.

Teşbih vardır.

Taşları buza benzeterek benzetme yapılmıştır.

İstanbul konuşması

En saf, en ince bize

Ad Aktarması vardır.

Saf ve ince olan konuşma değil Türkçedir.

Yukarıdaki şiirlerde bulunan edebî sanatları ve bu sanatların nasıl yapıldığını ilgili yerlere yazınız.

Edebî sanatların şiire katkısını bu örneklerden hareketle açıklayınız.

                Edebi sanatlar da imge olarak kullanılır. Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya.. Bu tanım imgenin tanımıdır. Bunu bazen söz sanatlarıyla yaparız. Bu da şiire katkı açısından çok önemli olduğunu gösterir. Çünkü şiirde düz anlatım olmaz , tercih edilmez. estetik kaygı olmalıdır. Bu da söz sanatlarıyla olur. Mesela ;

Kurban olam, kurban olam
Beşikte yatan kuzuya

 derken sıradan bir anlatım varsa beşikten yatan kuzuyla bebek ifade edilmiş olup istiare yapılmış. Dolayısıyla burada imge oluşturulmuş. Yani şiirde imge önemli. Bu imgeler de söz sanatlarıyla olur.

 Etkinlik

Beni içerine aldın ağ gibi,

Doldun gözlerime bir rüya gibi;

Ben de güneş gibi, yüce dağ gibi

İçinde kaybolsam yayla dumanı!

 Yukarıdaki dörtlükte geçen teşbihleri bulunuz.

Benzeyen:Ben

Benzetilen: Ağ

Benzetmen Edatı: gibi

Benzetme Yönü: içeriden alman.

 

Benzeyen:Ben

Benzetilen: Rüya

Benzetmen Edatı: gibi

Benzetme Yönü: Gözlere  dolma yönüyle

 

Benzeyen:Ben

Benzetilen: Güneş

Benzetmen Edatı: gibi

Benzetme Yönü: İçinde Kaybolmak yönüyle

 

Benzeyen:Ben

Benzetilen: Yüce Dağ

Benzetmen Edatı: gibi

Benzetme Yönü: İçinde Kaybolmak yönüyle

  1. Bulduğunuz teşbihlerin öğelerini tabloya yazınız.

 

Benzeyen ben, ben ben ben
         
Kendisine benzetilen rüya güneş dağ
Benzetme yönü içeriden alma yönüyle Gözlere  dolma yönüyle İçinde Kaybolmak yönüyle İçinde Kaybolmak yönüyle
Benzetme edatı gibi gibi gibi gibi

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-112)

  1. Etkinlik

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Bin gemle bağlanan yağız at şâha kalkıyor,

Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor!

yahut, kocaman gözlüklerin,

beyaz gömleğinle bir laboratuvarda

insanlar için ölebileceksin,

İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…

Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Öyle dalmış ki yüzyıllar süren uykusuna,

Uyandırmazsan,

Uyanacak değil.

Yukarıdaki dizelerde yer alan imgeleri bularak tabloya yazınız.

AŞAĞIDA TABLODA VERİLMİŞTİR.

Bu imgelerin sizde çağrıştırdığı anlamları karşılarına yazınız.

İmge Çağrıştırdığı Anlam
Şakaklara kar yağması Saçların beyazlamasını kar yağma olarak ifade etmiş
Çizgili yüz yaşlanınca yüz hatlarında çizgilerin olması
bin gemle bağlanan yağız at Türk milleti olarak verilmiş, aynı zamanda atın gövdesi harita üzerinde Anadolu’nun şekli olabilir.
beyaz gömlek doktor ve laborant çalışanı
damla damla korku birikmesi Sokakta yatan kişin çaresizlik için sürekli korkarak yaşaması
sokak başını kesmiş devler Yan yana dizilmiş evleri devlere benzetmiş
mil çekilmiş ama evler Evde yaşayanlar sokakta yaşayanların halini  görmediği için bu durumla ifade edilmiş.
yüzyıllar süren uykusuna Anadolu ‘nun uykuya dalması

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-113)

ELSA’NIN GÖZLERİ

Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de

Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm

Orada bütün ümitsizleri bekleyen ölüm

Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde

Uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde

Sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer

Yaz meleklerinin eteklerinden bulutlar biçer

Göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde

Karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgâr

Göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince

Camın kırılan yerindeki maviliğini de

Yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar.

……………………………

Ben bu radiumu bir pekbilent taşından çıkardım

Benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde

Bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke

Gözlerin Peru’mdur benim Golkond’um, Hindistan’ım

Kâinat paramparça oldu bir akşam üzeri

Her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın

Gördüm denizin üzerinde parlarken Elsa’nın

Gözleri Elsa’nın gözleri Elsa’nın gözleri.

Louis Aragon, Aşk Şiirleri, Türkçesi: Orhan Veli, Yayıma Hazırlayan: Fahri Özdemir

 Elsa’nın Gözleri adlı şiiri Yayla Dumanı, Kaldırımlar, Kızılırmak Kıyıları, Yaşamaya Dair adlı metinlerle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.

  Tür Biçim Üslup İçerik
Elsa’nın Gözleri Şiir Serbest nazımla yazılmıştır. Bentlerle yazılmıştır. Kendine ait uyak örgüsü , kafiye ve redifleri vardır. Lirik bir duyguyla yazılmıştır.  
Yayla Dumanı Şiir Heceyle yazılmıştır. Dörtlükler kullanılmıştır. Kendine ait uyak örgüsü , kafiye ve redifleri vardır. Pastoral tarzda yazılmıştır. Kısa kelimeler vardır Doğa ve tabiat sevgisi anlatılmıştır.
Kaldırımlar Şiir Heceyle yazılmıştır.Dörtlükler kullanılmıştır. Kendine ait uyak örgüsü , kafiye ve redifleri vardır. Lirik tarzda yazılmıştır. İmgeler ve söz sanatlarıyla dolu bir üslubu vardır. Yalnızlık duygusu kaldırımlarda yani sokakta yaşayan kişiler üzerinden verilmiştir.
Kızılırmak Kıyıları Şiir

Serbest nazımla yazılmıştır. Bentler kullanılmıştır. Ahengi

 sağlamak için aliterasyon ve asonanslar kullanılmıştır.

Satirik tarzda yazılmıştır. Kısa cümleler oldukça fazladır.Anlatımda yalınlık oldukça dikkat çekicidir. Anadolu’nun  unutulması ve aydınlar tarafından yanlış değerlendirilmesi
Yaşamaya Dair Şiir

Serbest nazımla yazılmıştır. Bentler kullanılmıştır. Ahengi

 sağlamak için aliterasyon ve asonanslar kullanılmıştır.

Didaktik tarzda yazılmıştır. Hitabet havası vardır. Miting meydanındaki konuşma üslubuyla dikkat çeker. Ölümsüzlüğü yakalamak için yaşamak gerektiği anlatılıyor.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-114)

Dil Bilgisi

Gümüş bir dumanla kapandı her yer;

Yer ve gök bu akşam yayla dumanı;

Sürüler, çimenler, sarı çiçekler,

Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı!

 

Yukarıdaki dörtlükte renkli olarak belirtilmiş kelimeleri çıkararak dörtlüğü okuyunuz, aynı etkiyi hissettiniz mi? Bu çalışmadan hareketle bu kelimelerin türünü ve işlevini belirleyiniz.

Aynı sahip olmaz. Şiir estetiğini yitirir. Çünkü bunlar sıfat olarak kullanılan sözcüklerdir.

Gümüş duman: Niteleme Sıfatı
bir duman : Belgisiz sıfat
her yer: Belgisiz sıfat
bu akşam: İşaret Sıfatı
sarı çiçekler: Niteleme Sıfatı
Beyaz kar: Niteleme Sıfatı
yeşil çam: Niteleme Sıfatı
  1. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

 

İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…

Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

 

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

  1. Şiirde geçen sıfatları bulup bu sıfatların türünü belirtiniz.
kara gökler Niteleme Sıfatı
kül rengi bulutlar Niteleme Sıfatı
iki yoldaş Sayı sıfatı
bir korku Belgisiz sıfat
serseri kaldırımlar Niteleme Sıfatı
her sokak Belgisiz sıfat
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler Niteleme Sıfatı
içimde yaşamış insan Niteleme Sıfatı
bir insan Belgisiz sıfat
içimde kıvrılan lisan Niteleme Sıfatı
bir lisan Belgisiz sıfat

Şiirde geçen sıfat-fiilleri bularak sıfat-fiil eklerini gösteriniz.

Gözüne mil çekil (miş) bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, içimde kıvrıl 
(an) bir lisandır.

 Bulduğunuz sıfatların metindeki işlevlerini belirleyiniz.

                Sıfatlar, metinlerde önemlidir. Özellikler varlıkların sayıları,renkleri, durumları,biçimleri ve belirli olup olmadıkları sıfatlarla ifade edilir. Genellikle de betimleme yapılacağı zaman sıfat tamlaması tercih edilir. Şiirde de betimleme ve imgesel anlamlar çok için sıfatların olması kaçınılmazdır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-115)

3.

Kardaş, senin dediklerin yok,

Virgül: Seslenmeler de kullanılır.

Virgül : yok, değil gibi ifadelerden sonra kullanılır.

 Halay çekilen toprak bu toprak değil.

Nokta: Bitmiş cümlelerde bulunur.

 Çık hele Anadolu’ya,

Tırnak İşareti: Özel isimlere gelen çekimleri ayırmada kullanılır.

 Kamyonlarla gel, kağnılarla gel gayrı,

Virgül: Sıralı cümleleri ayırmadan kullanılır.

 O kadar uzak değil.

Nokta: Bitmiş cümlelerde bulunur.

 

Yukarıdaki parçadan hareketle noktalama işaretlerinin kullanılma amaçlarını belirleyiniz.

  1. Tak , tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde!

 Yukarıda farklı şiirlerden alınmış dizelerdeki altı çizili kelimelerde düzeltme işareti neden kullanılmıştır?Açıklayınız.

 Yazılışları bir, anlamları ve söylenişleri ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur. hala>hâlâ       milli>mîllî

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-117)

  1. Bu şiirin ezberlenmesini kolaylaştıran unsurlar nelerdir? Şiirden örnekleyiniz.

 Şiirin ahenk unsurları: Ölçüsü, nazım birimleri, nazım şekilleri, uyakları, uyak örgüleri, redifleri, asonans ve aliterasyonları … dır.

  1. Şiirdeki “Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir” ve “Gökyüzünün başka rengi de varmış! / Geç fark ettim taşın sert olduğunu.” dizelerinde anlatılmak istenenle ilgili neler söylenebilir?

Dostlarla yolların ayrılması sevdiği dostların arkadaşların ya da yaşıtlarının ölmesi kendisini kalması

Geç fark etmek ve taşsın sert olduğunu anlamak kelime gruplarıyla da ölümün farkına geç varılması kastediliyor.

  1. Otuz Beş Yaş adlı şiirde söyleyicinin özellikleri ile ilgili neler söylenebilir?

Ölümden korkan , yaşadıkları bazı şeylerin farkına geç varan ve bazı şeylerden nedamet duyan biri diyebiliriz.

  1. Otuz Beş Yaş şiirinin ismi ile dize sayısı arasında nasıl bir ilgi kurulabilir? Açıklayınız.

                Otuz Beş Yaş şiiri özellikle 35 dizeden oluşturulmuştur.

  1. Otuz Beş Yaş adlı şiirdeki sıfatları bularak bunların türünü ve metindeki işlevlerini belirleyiniz.
Delikanlı çağımızdaki cevher İşaret Sıfatı
çizgili yüz Niteleme Sıfatı
bu yüz İşaret Sıfatı
gözler altındaki halkalar İşaret Sıfatı
mor halkalar Niteleme Sıfatı
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar Niteleme Sıfatı
Hangi resmime Soru Sıfatı
o günler İşaret Sıfatı
o şevk İşaret Sıfatı
o heyecan İşaret Sıfatı
Bu adam İşaret Sıfatı
güler yüzlü adam Niteleme Sıfatı
ilk aşkımız Sıra Sayı Sıfatı
ilk aşkımız Belgisiz Sıfat
bir dert Belgisiz Sıfat
bu cena Belgisiz Sıfat
kaçıncı bahçe Sıra Sayı Sıfatı
kaç yaşında Soru Sıfatı
  1. Cahit Sıtkı Tarancı, Fransa’da öğrenciyken Fransa’nın Alman orduları tarafından işgaline tanık olmuş, Fransa’dan Cenevre’ye geçmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkmıştır. Bu yolculuk esnasında bombalanan şehirleri, ölen insanları görmüş, ölüm korkusu benliğine yerleşmiştir.

Yukarıdaki bilgilerden yararlanarak Otuz Beş Yaş şiiri ile şairin hayatı arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Açıklayınız.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın yukarıda anlatılan olayla hayatı ve eserleri arasında ilişki vardır. Çünkü yaşadığı ölüm ve ölüm korkusu eserlerine sürekli yer etmiştir. Ölmek ya da yaşama sevinci onun eserlerinde çokça işlediği konudur.

  1. Aşağıdaki şiirlerin konularına göre türlerini nedenleri ile birlikte belirtiniz.
Şiirler Şiirin Türü Nedeni

Bu vatan toprağın kara bağrında

Sıradağlar gibi duranlarındır.

Bir tarih boyunca onun uğrunda

Kendini tarihe verenlerindir.

Orhan Şaik Gökyay

Epik Şiir Yiğitçe , mertçe , kahramanlık duyguları ifade edilmiştir.

daha dokunmadan kurudu irem

çöllere bir türlü yağamıyorum

yeni bir koşunun başlangıcında

biraz deprem sonrası

biraz şehir hülyâsı

bir kalp yangınından geriye kalan

siyah gözlerine beni de götür

artık bu yerlere sığamıyorum

Nurullah Genç

Lirik Şiir Duygusal yönü ağır basan şiirdir.

Ne atom bombası,

Ne Londra Konferansı;

Bir elinde cımbız,

Bir elinde ayna;

Umurunda mı dünya!

Orhan Veli Kanık

Satirik Şiir Dönemin sorunlarına , buhranlarına mizahi yaklaşmıştır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-118)

  1. Karanlıklar dağılırken sükûn ürperdi.

Her vagonda coştu yanık yanık türküler.

Masum yüzlü nefercikler bakıp gülerdi

Ellerinde, parıldayan keskin süngüler!

 

Al mendiller sallanarak her pencereden

Tiren kalktı yavaş yavaş bir gelin gibi.

Yeşil kırlar arasından akıp giderken

Ağaçların helecanla çırpındı kalbi!

Yusuf Ziya Ortaç, Yabancı Ellerde

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri şiirden hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.

Şiirde DÖRTLÜK nazım birimi kullanılmıştır.

Şiir HECE ölçüsüyle yazılmıştır.

Şiirde ÇAPRAZ kafiye düzeni kullanılmıştır.

ç. Şiirde KİŞİLEŞTİRME ve BENZETME söz sanatlarına başvurulmuştur.

  1. Hasan, halkın zevk ve anlayışını sade bir dille, hece ölçüsüyle yansıtan şiirleri beğendiğini söylemektedir. Buna göre Hasan’ın aşağıdaki şiirlerden hangisini beğendiği söylenemez?

A) Beni kıya kıya bakan

Kor muyum seni kor muyum

Bakışı ciğerim yakan

Kor muyum seni kor muyum

Usûli

 

B) Karşıdan gelen piyade

Bizim iller yerinde mi

Etekleri çimen olmuş

Karlı dağlar yerinde mi

Köroğlu

 

C) Havada şâhine benzer

Meryem’in saçına benzer

Gökte güvercine benzer

Yavru kaşların gözlerin

Kerem

 

D) Pervane kılıcın almış destine

Siyah mendil bağlar kaşın üstüne

Yiğit olan kıymaz sadık dostuna

Seni sevdiğine vermeli gelin

Pervane

 

E) Tıfl-ı nâzım cümle gördüm diyü aldatma beni

Görmedin bir hoşça sen dahi ol dil-cû gülşeni

Serv-i nâzım gel Nedîm-i zâr gezdirsin seni

Seyr-i Sa’d-âbâd-ı sen bir kerre ıyd olsun da gör

Nedim

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-119)

  1. Her gün aynı manzara sıkıyor bizi niçin?

Önünde yapayalnız dursan bile şimdilik,

Cevdet Kudret Solok, Seyahat

Yukarıdaki dizelerle

I.için seni çekecek

II.yollar seni bir sabah

III. saracak iplik iplik,

IV. bir gün seyahat için.

bu parçalar kullanılarak sarmal uyak düzeni oluşturulmak istense son iki dizenin sıralanışı aşağıdakilerden hangisi olur?

A) I-IV ve II-III

B) II-III ve I-IV

C) III-I ve II-IV

D) III-I ve IV-II

E) IV-I ve II–III

11. Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kaafilelerle…

Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan,

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.

Yukarıdaki dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Niteleme sıfatı kullanılmıştır.

B) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.

C) Sayı sıfatı kullanılmıştır.

D) Bir ismi birden fazla sıfat nitelemiştir.

E) İşaret sıfatı kullanılmıştır.

12.

 I. Alıntılarda alınmayan kelime veya bölümlerin yerine konur. (Üç Nokta)

II. Tarihlerde gün, ay, yılı gösteren sayıları ayırmak için konur. (Nokta)

III. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerinden sonra konur. (Virgül)

IV. Tırnak içinde verilen cümlenin içinde yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü, ibareyi belirtmek için kullanılır. (Yay Ayraç)

V.Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur. (Kesme İşareti)

Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen noktalama işaretiyle uyuşmamaktadır?

A) I.        B) II.       C) III.     D) IV. E) V.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-120)

13. “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.” dizesinde şair “ben” sözünü kullanarak hangi edebî sanattan yararlanmıştır?

A) Kişileştirme  B) Benzetme  C) İstiare  D) Mecazımürsel E) İntak

  1. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
  • Hece ölçüsü Türklerin millî ölçüsüdür. (D)
  • Ağır bir aydınlık, bildiğin şafak değil.” dizesinde sayı sıfatı  kullanılmıştır.(Y)
  • Şiirin nazım türünü konusu belirler. (D)

 3 NOLU ÇIKIŞ

 İsterseniz diğerlerini cevaplayalım.

  •  Kır ve doğa güzelliklerini konu edinen şiirlere pastoral şiir denir. (D)
  • İkiden fazla dizeden oluşan nazım birimine beyit denir. (D)
  • Cümle içinde özel adın yerine kullanılan makam veya unvan sözleri büyük harfle başlar. (D)
  • Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde soru işareti kullanılır. (Y)
]]>
9.Sınıf Edebiyat MEB Kitabı 1.Ünite Cevapları (Syf:16,21,23,24,27…41,42,43) https://dersimizedebiyat.org/9-sinif-edebiyat-meb-kitabi-1-unite-cevaplari-syf1621232427-414243.html Mon, 28 Oct 2019 19:30:48 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=121109 9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-16)

Hazırlık

  1. “Edebiyat” kelimesinden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.

            Duygu ve düşünceleri belirli kurallar çerçevesinde estetik kuralları içerisinde bir mesaj iletmek amacıyla temeli dile dayanan sözlü ve yazılı anlatımlardır. Edebiyatta iki önemli özellik vardır. Birincisi dil-üslup ikincisi estetik-güzellik.

 “Edebiyat yapmak” deyimiyle anlatılmak istenen nedir?

            Bugün için edebiyat yapmak deyimi ; bir işe yaramayan, konuyu açıklamaya yetmeyen, gerçeği yansıtmayan süslü, parlak ve gereksiz sözler söylemek anlamında kullanılmaktadır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-19)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Edebiyat adlı metne göre “edebiyat” kavramının farklı şekillerde tanımlanmasının nedenleri nelerdir?

            Edebiyat kavramı farklı şekillerde tanımlanmasının nedeni farklı şekillere bürünen geniş yapısından kaynaklanmaktadır. Mesela bazı kuramcılara göre edebiyat gerçekliği yansıtmalı derken bu seferde edebiyatın estetik yönünü geriye atmış olursunuz.  Edebiyat estetik, öğreticilik , duygu, düşünce gibi geniş özelliklere sahip olan bir yapıdır.İlk insandan beri kullanılagelmiş ve hangi tanım yapılırsa yapılsın bir yönü mutlaka eksik kalabilecek göreceli bir kavramdır.

  1. Metinde geçen “Edebiyat, dünyaya tutulmuş bir aynadır.” sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.

            Edebiyatın insan gerçekliği olduğu gibi anlatması demektir. Realist bir yaklaşımla sokağın edebiyatın  yani roman,hikaye,şiir,deneme, tiyatro.. gibi türlere aktarılmasıdır.

  1. Edebiyat adlı metinden, edebiyatın işlevi ile ilgili hangi çıkarımlarda bulunulabilir? Belirtiniz.
  • Edebiyat öğreticidir.
  • Edebiyat gerçekçidir.
  • Duygu ve düşünceleri dille aktarır.
  • Estetik zevk verir.
  • Doğayı dönüştürmeye yönelik, yaratıcı bir çalışmadır.
  1. Edebiyat ile dil arasındaki ilişkiyi metinden hareketle açıklayınız.

Edebiyat ile dil arasında doğrudan bir ilişki vardır. Güzel sanatlardan bazıları çeşitli maddelerle yapılır. Mesela resim yapmak istiyorsanız elinizde boya,tuval,fırça …gibi maddeler olmalıdır. Dolayısıyla edebiyatın da malzemesi dildir ve temeli de dile dayanır. İster sözlü olsun isterse de yazılı olsun dil olmadan edebiyat olmaz. “Edebıyatın anlatım aracı dildir.” ifadesinde yatmaktadır parçada.

  1. Metnin ana düşüncesini ve yardımcı düşüncelerini belirleyiniz.

 

Ana düşünce Edebiyat kavramı ve anlamları
Yardımcı Düşünce

·         Edebiyat kavramının hangi dil ve kökten geldiği

·         Edebiyatın 4 farklı tanımı

·         Yapılan tanımların edebiyatı anlatmaya yetip yetmediği

·         Tanımlarda kullanılan kavramların çağlara göre farklı anlam taşıdığı

·         Belli başlı edebiyat kuramcılarına göre edebiyatın ne olduğu

·         Edebiyatın malzemesinin dil olduğu

  1. Metinde ortaya konulan bilgi, tespit, yorum ve görüşleri; gerekçe, kanıt, tutarlılık, geçerlilik, doğruluk açısından değerlendiriniz.

            Hangi bakış açısıyla ifade edilirse edilsin edebiyat hem soyut hem de estetik güzellik taşıyan bir kavramdır. Bu noktada hangi tepsi, yorum ve görüşleri ortaya koyarsanız koyun mutlaka belirli şekilde bir kabul edeni ya da karşı çıkanı veya eksik bulanı olacaktır. Bu noktada edebiyat hakkında yapılan ifadeler GÖRECELİ olacaktır.

 

  1. Metindeki açık ve örtük iletileri; metinle ilgili tespitlerinizi, eleştirilerinizi, güncellemelerinizi ve beğeninizi metne dayanarak / gerekçelendirerek ifade ediniz.
  • Metnin anlatımı açıktır. Zaman zaman iletilerinde örtük bir yan olsa da bu anlatımının açıklığına zarar vermez.
  • Metnin anlatımında nesnel veriler kullanması yani edebiyatın tanımını yaparken sözlükten faydalanması oldukça önemlidir.
  • Metinde anlatım basitten karmaşığa kolaydan zora doğru verilmiştir.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-21)

Hazırlık

  1. Edebiyatla bilim arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Tartışınız.

            Edebiyatın konusu insandır. İnsana dair her şeyi edebiyat  konu edinir. Bilim de insan etrafında şekillendiği için insanın geliştirdiği bir alandır. Dolayısıyla edebiyatla insan arasında mutlaka doğrudan bir ilişki vardır. Mesela sosyoloji biliminde faydalanmadan edebi ürünler ortaya koyamazsınız ya da ortaya koyduğunuz edebi ürünleri sosyoloji kendi alanında değerlendirir.

  1. Aşağıdaki metinleri edebiyat ile bilim dalları arasındaki ilişki açısından değerlendiriniz.

Edebiyatın sosyolojik imkânı, temelde edebiyat-toplum ilişkisini kurcalamak ve her iki alan arasında kopmaz bağların mevcudiyetini dile getirmektir. Edebiyat-toplum ilişkisini kurcalayan külliyat, edebiyat ile içinde üretildiği toplum arasında kopmaz, yadsınamaz, #0000ffdedilemez bağların mevcut olduğunu iddia etmektedir. Buna göre ne edebiyat toplumdan ne de toplum edebiyattan bağımsız

algılanabilir. Edebiyat doğrudan toplumsal gerçekliği ve toplum olaylarını anlatmasa dahi toplumsal yapı ile ilgili olmak, ondan etkilenmek durumundadır. Çünkü  edebiyatın oluştuğu, geliştiği ve anlatıldığı ortam tamamıyla  toplumdur. Edebiyat ile toplum arasında kurulacak bir ilişki iki faydayı doğurur.

Edebiyattaki bir tavır ve durum doğrudan toplumsal gerçekliğe işaret edebilir, toplumsal gerçekliğeisnat kabul edilebilir. İkincisi ise toplumsal ortamın edebî metni anlamada yardımcı olması. Doğrudan bir fayda ve işlev beklentisi olmadan dahi edebiyatın toplumla iç içe olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Köksal Alver, Edebiyatın Sosyolojik İmkânı

 

Edebiyat – Sosyoloji

Hem edebî eser hem de felsefi eser bireysel bir çabanın ürünüdür. Ama edebî eserde üslup, estetik zevk önemli olduğu için esere yazarın üslubu, estetik zevk anlayışı yansımakta ve yazarın şahsiyeti eserde bulunmaktadır. (…) Felsefi eserde ise amaç estetik zevk olmadığı için kullanılan dil soyut ve kuru bir dildir ve dolayısıyla da akıl yürütme ve mantıksal çözümlemelerle doludur. Edebiyat, kavram analizlerinden uzaklaşarak olayları somut bir hale sokmak suretiyle, felsefenin soyutluğunu ve kuruluğunu giderir. Bir felsefi eser de filozofun eseri olmasına rağmen, bireyselliği aşan bir konuma sahiptir. Ancak bireyselliğin aşılması, o eseri başka bir filozofun da yazabileceği anlamına gelmez. Nasıl ki, Karamazov Kardeşler’i Dostoyevski’den başkası yazamaz idiyse Pratik Aklın Eleştirisi’ni de Kant’tan başkası yazamazdı.

Ali Osman Gündoğan, Edebiyat ile Felsefe İlişkisi Üzerine

Edebiyat – Felsefe

Her edebiyat metni ya da eseri, yazarının başkalarından farklı zihnî ve duygusal özellikleriyle bağlantılıdır. Bu yüzden, bir edebî eseri açıklamak ve yorumlamak için yazarın psikolojisini kaynak almak, esere dair bilinç eleştirisi yapmak ve buradan psikolojik bir harita çıkarmak, edebiyat eleştirisinin, disiplinler arasında kurduğu bağın gücünün artmasını sağlamaktadır. Edebiyat eleştirisi, psikolojiden destek alırken herhangi bir edebiyat eserinin en başta fert olarak yazarının karakter ve ruh hâlinin dışa vurulması ya da nakledilmesine bakar. Yazarın karakterini biyografik açıdan tespit etmek için onun eserini kaynak olarak almak ya da bu yazarın diğer yazarlardan ayrılan taraflarını, bilinç yapısını tecrübe etmenin bir yolu kabul edip mevcut esere ait özel bir okuma tarzı geliştirmek, edebiyat eleştirisinde psikolojik gücü göstermektedir.

Ertuğrul Aydın, Modern Edebiyat Eleştirisinde Psikolojik Güç

Edebiyat – Psikoloji

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-23)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Edebiyatın Bilimle İlişkisi adlı metne göre edebiyatın hangi bilim dallarıyla ilişki içinde olduğunu

belirtiniz.

            Psikoloji , tarih , felsefe, coğrafya gibi sosyal bilim dallarıyla ilişki içindedir.

  1. Metne göre edebiyatın amacını yitirmemesi neye bağlanmıştır? Açıklayınız.

“Edebiyat, bilimle ve gerçekle bağını keserse inandırıcılığını, dolayısıyla varlık nedeni olan insanı, hayatı anlatma amacını da kaybeder.” cümlesinde her şey ifade edilmiştir.

  1. Metne göre bilim ve dil arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

           Metne göre dil,  bilimin aktarılmasında yalnızca bir araçtır.Bu araç bilimsel yapıtın yapısında varlığını duyurmayacak, göstermeyecek biçimde saydamlaşır.

  1. Metnin ana düşüncesini ve yardımcı düşüncelerini belirleyiniz.

 

Ana Düşünce Edebiyatın Diğer Bilimler İlişkisi
Yardımcı Düşünceler

·         Edebiyatın hangi bilimler ilişkide olduğu

·         Edebiyatın hangi bilimlerden faydalandığı

·         Edebiyatın ne yaparsa amacını yitireceği

·         Edebiyat ve bilimin birbirinden ayrılamayacağı

·         Bilimin dil ile olan ilişkisi

·         Edebiyat ve bilimin ikincil özelliklerine sahip oluşu

  1. Metindeki açık ve örtük iletileri belirleyiniz.
  • Metinde iletiler açık şekilde anlatılmış.
  • Süslü ve kapalı anlatımlardan uzak durulmuş.
  • Örnekleme , tanık gösterme gibi türler kullanılmış.
  1. Jules Verne’in (Jul Vern), Ay’a Seyahat romanını Ay’a gidilmeden önce yazmasından hareketle edebiyat ile bilim arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz.

            Eser yazıldıktan sonra Ay’a gidilmesi bize Jules Verne’in bu alanda yapılan bilimsel faaliyetler hakkında bilgi sahibi olduğu, detaylı şekilde araştırıp ileride olabilecek çalışmalarla ilgili kurgu yapıp roman  haline getirdiğini gösteriyor.Bu da edebiyatın diğer biimlerle ilişkisine bir kanıttır.

  1. Edebiyatın Bilimle İlişkisi adlı metni içerdiği bilgiler ve düşünceler arasındaki tutarlılık yönünden

değerlendiriniz.

            Edebiyatın Bilimle İlişkisi dalı içerdiği bilgiler açısından son derece tutarlı ve gerçekleri yansıtan bir eserdir.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-24)

Hazırlık

  1. Güzel sanatlar sözünden ne anladığınızı belirtiniz.

            İnsanı heyecanlandıran ona estetik zevk verip ruhundaki güzelliği ortaya çıkaran resim, müzik, heykel, mimari … gibi sanatlara denir.

  1. Aşağıdaki görsellerden yola çıkarak edebiyatın diğer güzel sanatlardan ayrılan yönleriyle ilgili neler söylenebilir? Tartışınız.

Görsellerden yol çıkarak edebiyat ile diğer güzel sanatlar arasında kullanılan malzeme farkı vardır.

Görsel Malzemesi
Kil , taş, ağaç, çamur
Mermer, beton, tahta, yapı malzemeleri
Müzik aletleri
Tuval, boya , fırça

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-27)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Edebiyat adlı metinde Metinde Geçen Kelime ve Kelime Grupları bölümünde verilenler dışında anlamını bilmediğiniz kelime ve kelime gruplarını bulunuz. Bunların anlamlarını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz, tahminlerinizin doğru olup olmadığını sözlükten kontrol ediniz.

 

İçlem: 1. Bir kavramın çağrıştırdığı kapsama giren niteliklerin veya taşıdığı özelliklerin bütünü,  2. Bir nesnenin içeriğini oluşturan şey

Kaplam: Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların bütünü, kapsam,

Tazammun: Kapsama, içine alma, içerme

Şumul: İçine alma, kaplama, kapsama

Alegorik: Sembolik

Argo: 1. isim Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken çoklukla eğitimsiz kişilerin söylediği söz veya deyim 2. Serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz veya deyim

Nüsha: 1. isim Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerin her biri 2. Gazete, dergi vb.nde sayı 3. sıfat Benzer, aynı, kopya

  1. Edebiyatın güzel sanatlar içindeki yerini belirtiniz.

            Edebiyat hiçbir maddi malzemeye dayanmayan zihni bir sanattır. Duygu ve düşünceleri  yorumlara bağlı olarak ifade eden alegorik bir anlatıma sahip olan bir güzel sanattır.Diğer sanatlar gücünü farklı malzemeden alırken edebiyat gücünü dilden almaktadır. Ayrıca hiçbir aracıya bağlı olmaksızın direk alıcısına ulaşan bir sanattır.

  1. Edebiyatın diğer güzel sanat dallarıyla benzer yönlerini belirtiniz.
  • Estetik zevk vermesi
  • Temelinde insan olması
  • İnsanın çevresindeki güzelliği ortaya çıkarması
  1. Edebiyatın diğer güzel sanat dallarından ayrılan yönlerini belirtiniz.
  • Kullanılan malzeme bakımından farklılık vardır. Edebiyat dili sözü kullanılır, resim boya, tuval, fırça kullanır.
  • Edebiyat ürünleri soyuttur diğer sanatların ürünleri somuttur.
  • Edebiyat kurmacaya dayanır. Diğer sanatların böyle bir özelliği yoktur.
  • Edebiyat hiçbir aracıya bağlı kalmadan alıcısına ulaşır. Diğer için bu durum söz konusu değildir.
  • Edebiyat insan ve insan yaşamında kaynaklanır diğerleri ise bilimden faydalanır.
  •  
  1. Edebiyat adlı metne göre güzel sanatların bir dalı olan edebiyatın kullandığı malzeme, zaman içinde nasıl gelişmiştir?

Bütün kelime, terim, tabir, argo, özel meslek dilleri gibi sözlük çerçevesindeki zenginleşmenin dışında mecazlarla ve sanatkârların şahsî tasarruflarıyla âdeta sınırsız bir büyüme gösteren dil bu gelişmesini hâlâ devam ettirmektedir. Ancak günlük konuşmada ve diğer alanlarda kullanılan dille edebî dil birbirinden oldukça farklıdır. Günlük dil en yalın ve doğrudan bir anlatımı gerektirirken edebî dil mecazi ve sembolik bir tecrit istikametinde gelişir. Bu husus günlük hayatta mecazların, edebî eserde de yalın ifadenin kullanılmayacağı mânasına gelmez. Yalnız kelimelerin sözlük anlamları edebî metinde birtakım sapmalara uğrar. Yazarın edebî bir eser meydana getirme gayesi ve gayretiyle dile tasarruf etmesi bir ölçü olabilir. Ancak böyle bir gayret olmaksızın hazırlanmış bir siyasî nutkun veya bir mektubun zamanla edebî bir değer kazanması bu ölçünün de yeterli olmadığını göstermektedir. Halk dilinde “edebiyat yapmak” deyimiyle sözlük dilinin edebiyattaki sapması yani üslûp haline gelmesi, biraz da sanat ve edebiyat zevki teşekkül etmiş kişilerin sezgi ve tecrübelerini ilgilendirmektedir.

 

Yukarıdaki ifadeden yola çıkarak dil edebiyatın malzemesidir ama tarih boyunca sürekli gelişim gösterip farklılaşmıştır. Bu dil kimi elinde farklı anlamlara bürünmüştür.

  1. Edebiyat adlı metindeki açık ve örtük iletileri belirleyiniz.

Metnin geneli açık ifadeler kullanılırken bazı yerlerde tazammun şumul gibi kelimeler kullanılmış olsa da metni anlatımına zarar getirmez.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-28)

Hazırlık

  1. İnsanların farklı edebî türlere ilgi duymasının nedenlerini tartışınız.

Her edebi tür kendi içerisinde bir özellik barındırır. Mesela insanda çoşku uyandıran bir edebi tür isteniliyorsa bu kesinlikle şiirdir. ( Şiir edebi türler içerisinde en kadim ( eski) bir türdür. Önemini yıllardır da arttırarak sürdürmüştür.)  Bir insan olay eksenli bir anlatımla bir şeyler öğrenmek ya da bir etkiye sahip olmak istiyorsa bunun içinde roman , hikaye, masal, fabl gibi türleri tercihe etmelidir. Eğer okudukça bilgisinin artmasını istiyorsa o zaman makale, deneme , gezi yazısı gibi türleri tercih etmelidir.

            Görülüyor insanın farklı edebi türlere ilgi duyması onun istekleri ve o türün insana sunduklarıyla alakalıdır. Öğretici bir metinden estetik ve duygusal  bir çağrışım uyandırması beklenemez.

  1. Aşağıdaki metinden yola çıkarak farklı edebî türlerin ortaya çıkmasının nedenlerinin neler olabileceğini tartışınız.

            Roman , hikaye, şiir, masal , fabl, destan, efsane , tiyatro … gibi onlarca edebi tür tarih içerisinde insanların ihtiyaçlarından ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu hep bir şeyleri karşısındakine anlatma ihtiyacı duymuştur. Bunun sonucunda da bazı türleri tarihsel süreç içerisinde yerini almıştır. Mesela Tanzimat dönemine kadar roman  ve hikaye türü edebiyatımızda yokken Batılılılaşma sonucunda aydınlarımız bu türü edebiyatımıza kazandırmıştır. İlk başlarda acemice yazılan bu tür yerini ustalık eserlerine bırakmıştır.

            Yine örnek olarak Batı’da deneme türünün ortaya çıkmasında en önemli olay Batı’nın içinde bulunduğu siyasi ortam . Deneme insanda serbest düşünceyi geliştiren bir tür olarak ortaya çıktığında Batı’da skolastik düşünce hakimdi.

 Edebiyat ürünlerini yapısal özelliklerine, benzeşen ve benzeşmeyen yönlerine göre kümelendirme,

adlandırma çalışmaları Aristo’dan, Eflatun’dan bu yana süregelmektedir. Ne ki başlangıçta dilsel ürünlerin kümelendirim ve adlandırımı şiire göre yapılmışlardır. Bunu da doğal saymak gerekir. Çünkü  bütün ulusların edebiyatlarında ilk ürünler şiir biçiminde oluşturulmuştur.

(…)

Şiirden düzyazıya nasıl geçilmiştir? Düzyazının doğuşu nasıl olmuştur? Bu konuda da türlü varsayımlar öne sürülmüştür. En yaygını şudur: İlkel toplum düzeninden kopma, yavaş yavaş doğadan ayrılma bireyciliğin belirmesine ve işbölümünün doğmasına yol açmıştır. Öte yandan değişim esasına dayanan bir alışveriş düzeni oluşmuştur. Bu oluşum ortak bir yaratı olan şiiri de etkilemiş, onun toprağında yeni türler yeşermeğe başlamıştır.

Emin Özdemir, Türk ve Dünya Edebiyatı

 

  1. Aşağıdaki metinleri dil, biçim, içerik ve yazılış amaçları açısından karşılaştırınız.

Boğuk bir bakışın oluyor senin

Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim

Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan

Durma bana türkü söyle Anadolu olsun

Susuz dudak gibi çatlak olsun

Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün

Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma

Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına

Çekme ülkemden nar yangını gözlerini

Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni

Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini

(…)

Erdem Bayazıt, Yok Gibi Yaşamak

 Fen bilgisi eğitimi, çocuğun çevresindeki çekici ve şaşırtıcı zenginliğin eğitimidir. Çocuğun yediği besinin, içtiği suyun, soluduğu havanın, bedenin, beslediği hayvanın, bindiği arabanın, kullandığı elektriğin, güneşin eğitimidir (Gürdal, 1992).

Fen bilimleri ile günlük yaşantımız bu kadar iç içe iken, öğrencilerin en çok zorlandıkları, başarısız oldukları, anlamakta güçlük çektikleri, sevmek istedikleri ama bir türlü sevemedikleri derslerin  başında da fen dersleri gelmektedir (Durmaz, 2004).

(…) Öğrencilerin fen bilgisi derslerinde başarılı olmalarını sağlamak için onlara fene yönelik olumlu tutum kazandırılmalıdır. Derse yönelik tutumları olumsuz olan öğrencilerin de sınıf ortamında başka sorunlara da neden oldukları dikkate alındığında, Fen ve Teknoloji dersine yönelik tutumları olumlu yönde artıracak farklı yöntemler üzerine daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. (…)

(Yangın vd., 2007).

Ayşe Koç, Doç. Dr. Uğur Böyük, Basit Malzemelerle Yapılan Deneylerin Fene Yönelik Tutuma Etkisi

 

Karşılaştırma Kriterleri

Erdem Bayazıt,

Yok Gibi Yaşamak

Ayşe Koç, Doç. Dr. Uğur Böyük, Basit Malzemelerle Yapılan Deneylerin Fene Yönelik Tutuma Etkisi
Dil Şiir dili hakimdir. İmgeli, sanatsal bir dile sahiptir.Estetik kaygı vardır. Söz sanatları çoktur. Kapalı Anlatıma sahiptir. Düz yazı kuralları içerisinde yazılan bir dile sahiptir. Öğreticilik hakimdir. Açık bir anlatıma sahiptir.
Biçim Şiir Düzyazı
İçerik Sevgisinden bahsetmiş. Fen Bilgisi eğitiminden bahsetmiş
Yazılış Amaçları Estetik zevk vermek , çağrışımda bulunmak için yazılmıştır. Bilgi vermek amacıyla yazılır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-30)

Metni Anlama ve Çözümleme

  1. Metin adlı yazıya göre metinlerin sınıflandırılmasında esas alınan ölçütleri belirleyiniz.

Metinleri; yazılış amaçları, hedef kitleleri, anlatım biçimleri, gerçeklikle ilişkileri bakımından gruplandırmak mümkündür.

  1. Bilimsel, felsefi ve edebî metinlerle kişisel hayatı konu alan metinler arasında ne tür farklılıklar vardır? Açıklayınız.

        Bilimsel , felsefi ve edebi metinler insan hayatının geneline ilişkin anlatımlarda bulunurken kişisel hayatı konu alan metinlerdeyse özel olarak bir ya da birden fazla şahısın hayatına dair ayrıntılara yer verir. Genellikle bu kişiler toplumda önde olan isim yapmış kişilerdir.

Mesela felsefi metinler varlık, ahlak, estetik gibi genel konular üzerinde dururken insan hayatını konu edinen metinlerden anı, gezi yazısı gibi türler bir insanın yaşamını baştan sona anlatabilir ya da onun gezdiği yerleri kaleme alabilir.

  1. Metin yazarı, kullanacağı metnin türünü belirlerken neleri göz önünde bulundurur? Açıklayınız.

            Bu noktada iki önemli kriter vardır. Metnin yazarı metnini bilgi vermek için mi yoksa estetik zevk uyandırmak için yazacağına karar vermelidir. Bilgi vermek içinse öğretici metinler deneme , makale, sohbet, nutuk, fıkra, eleştiri gibi türleri  estetik zevk için yazacaksa o zamanda roman, hikaye, şiir.. gibi türleri tercih edecektir. Tabi ki bunlar kendi içerisinde ayrı kriterlere sahiptir.  Mesela estetik zevk uyandırmak için sanatsal metin yazan bir anlatımı şiir diliyle ortaya koymak istiyorsa roman ve hikaye gibi türleri tercih edemez.

  1. Metinde geçen “Her metnin kendine özgü sesi vardır.” ifadesinden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.

            Her metnin kendine bir anlatımı vardır. Dili vardır. Öğretici metinlerden makalenin eğitici bilgi verici yanı varken aynı grup içerisinde bulunan deneme veya sohbet dili daha cana yakın ve sıcaktır. Yine sanatsal metinlerden şiir ile romanın dili kesinlikle birbirinden farklıdır. Şiir, imgesel ve sanatsal yanı daha baskınken roman anlatım  daha betimleyici ve öyküleyicidir.

  1. Metin adlı yazının ana düşüncesini ve yardımcı düşüncelerini belirleyiniz.
Ana Düşünce Metni Oluşturan Unsurlar
Yardımcı Düşünce

·         Metni oluşturan yapı

·         Hayatın akışını düzenleyen metinlerin birbirinden farklı olduğu

·         Metinlerin hedef kitleye göre değiştiği

·         Metinlerin gruplandırılması

·         Sanatsal ve öğretici metinleri olmak üzere 2 çeşit tasnifi

·         Her metni kendine özgü anlatımı olduğu

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-31)

Döviz piyasalarında bu hafta dalgalanma bekleniyor. Standart Dil
Adamı sokakta kıstırıp bir güzel marizlemişler. Argo (marizlemek)
Haydah oloroğut? (Nasılsın?) Lehçe (Yakuça)
Bir toplumun gelişmesi, eğitime verdiği öneme bağlıdır. Standart  Dil
Menden heç ne soruşma. (Bana hiçbir şey sorma.) Şive
Sene diyirem! Gaç gündür ariram, yoksan, e ben sene neyidim? Ağız

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-39)

Etkinlik

  1. Seçtiğiniz bir konuda iletişim örneği kurgulayınız.

Ahmet: Bu akşam konferans kaçta başlıyor?

Ayşe:   Sekizde.

         Kurguladığınız iletişim örneğinin ögelerini belirleyiniz.

Gönderici:       Ahmet

Alıcı :               Ayşe

Kanal:              Ses dalgaları

Kod:                 Türkçe

İleti:                 Bu akşam konferans kaçta başlıyor?

Geri Bildirim: Sekizde

 

Etkinlik

Aşağıdaki cümlelerde dilin hangi işlevde kullanıldığını tabloda ilgili boşluklara yazınız.

Aşağıdaki cümlelerden hareketle dilin işlevlerine siz de benzer örnekler veriniz.

Cümle Dilin İşlevi Benzer Örnek
Mecaz anlam, kelimenin bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamının dışında kullanılarak kazandığı anlamıdır. Dil Ötesi İşlev Zamirler ismin yerini tutan sözcüklerdir.

Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Şiirsel İşlev

Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış;

Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış…

Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanına yağmur denir. Göndergesel İşlev Bir çemberde, uzunluğu çemberin yarıçapına eşit olan yayın belirlediği merkez açıya radyan denir.

Konuşmayı dinlerken önemli bulduğunuz

ifadeleri not alınız.

Alıcı Harekete Geçirme İşlevi Tüm yolcuların kimliklerini kontrol edin.
Sesimi işitiyor musunuz? Kanal Kontrol İşlevi Dediklerimi anlıyor musun?
Eyvah, belgeyi kaydetmeyi unuttum! Heyecan Bağlı İşlev Ah! Ne#0000ffe o eski günler

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-40)

ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1-3. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Resim, heykel, mimari ve müzik eserlerinin kendine özgü dili vardır, ancak hepsinin ayrıca konuşma ve yazma dillerine ihtiyaç duydukları görülür. Bu noktada hepsinin gündemine edebiyat girer. Bir sanat eserinin kendi diliyle anlattıklarının ayrıca anlatılması için yazı ve konuşma dillerinin aracılığına ihtiyaç duyulur.

Eleştirmenler sanat eserlerini yazı ve konuşma diliyle inceler. Eserin çıkış noktası, örgüsü, nelerden etkilendiği, neleri etkilediği dil aracılığıyla sergilenir. Klasik tanımlamalarda edebiyat da güzel sanat eserleri kapsamındadır. Edebiyatın dışındaki sanat eserlerinde açıklamaya muhtaç gözlemler daha çok barınır. Edebiyat kültürü bu gizlerin çözülmesinde önemli bir etken olsa gerek.

Bütün sanatlarla ilgili sohbetlerde dev#0000ffe olan dildir. Dilin inceliklerini özümsemiş birinin ağzından anlatılan bir resim, bir heykel, bir mimari eser layık olduğu yeri bulur. Sanat söyleşilerinin ana öğesi dil olduğuna göre, edebiyatın yetkinleştirdiği dil de bütün sanat eserlerinin anahtarı olarak düşünülebilir.

Diğer yandan bir şairin bir tablodan esinlenerek şiirler yazması, bir ressamın bir şiirin imgelerinden etkilenerek resim yapması, bir müzisyenin yazılı bir eserden yola çıkarak yeni bir eser vücuda getirmesi gibi durumlar hep olagelmiştir.

(…)

Süleymaniye ve Selimiye camilerinin edebiyatımızda şiirlere kaynaklık ettiğini de biliyoruz. Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirini okuduğumuzda, bu mimari eserin farklı yönlerini ve çağrıştırdıklarını da yeniden keşfederiz. Edebiyat ve mimari etkileşiminin güzel bir örneği olur. Tabiat, şiirin, musikinin, mimarinin ve resim sanatının ortak esin kaynağıdır. Bütün bunların toplumun genel algısında yer etmesi için yine dilin aracılığına ihtiyaç duyulur.

(…)

Sanatlar arası etkileşimin tarihi serüveninde dilin önemini görmekteyiz. Disiplinler arası etkileşim dil ile sağlanmış, uzak kültürleri tanıma büyük ölçüde yazılı kaynaklar sayesinde oluşmuştur. Yine minyatürün İslam sanatında yer bulması 11. yy’da antik kaynaklardan çevrilen eserler sayesinde olmuştur.

Yrd. Doç. Dr. Gültekin Akengin, Sanat Dalları Arasında Etkileşim ve Dil

 

 Metne göre edebiyatla diğer güzel sanatların ilişkisi ile ilgili neler söylenebilir?

 

            Bir alanda var olan güzel sanat ürünü yeri edebiyat ile birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Edebiyat diğer güzel sanat ürünlerinin değerlendirilmesi noktasında kuşatıcıdır. Diğer güzel sanat dallarının anlatımı edebiyatla ilişkilidir. Bir ressamın eserini değerlendirirken eleştirirken mutlaka edebiyattan faydalanmak zorundadır.  Birçok sanatın varlığında dil vardır ve bu dil olduğu yerde de edebiyat vardır. 

  1. Bu metinde dilin hangi işlevde kullanıldığını açıklayınız.

Göndergesel İşlev

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-41)

  1. Metne göre bütün sanat eserlerinin anahtarı olarak düşünülen unsur hakkında neler söylenebilir?

            Bütün sanat eserlerinin ortak anahtarı DİL’dir.

  1. Bugün sosyoloji, ulus kavramını, “aynı topraklar üzerinde yaşayan, dil, kültür ve ülkü bakımından birlik oluşturan topluluk” diye tanımlıyor. Görüldüğü gibi dil, hem ulus olmanın temel öğesidir, hem de kültür birliğinin en önemli aracı. Edebiyat ise kültürü oluşturan başlıca etmenler arasında yer alır. Bu bilimsel gerçekleri, o şaşmaz sezgi gücüyle daha o zamanlar görüp kavrayan Atatürk, yaşamı boyunca dil ve edebiyata özel bir önem vermiştir.

Doç. Dr. Cahit Kavcar, Atatürk’ün Dil ve Edebiyat Konusundaki Görüşleri

 

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Benzetme yapılmıştır.

B) Örneklemeden yararlanılmıştır.

C) Tanımlama yapılmıştır.

D) Betimlemeye yer verilmiştir.

E) Öykülemeye başvurulmuştur.

 

I. Fakat dil insanların kullandığı herhangi bir vasıtaya benzemez.

II. Onun vasıtalığı sadece anlaşmayı temin etmesi bakımındandır.

III. Fertler ve nesiller arasında anlaşma vasıtası olarak iş görür.

IV. Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıtadır.

. Vİnsanlar duygularını, düşüncelerini, fikirlerini, hükümlerini birbirlerine nakletmek, meramlarını birbirlerine anlatmak için dil denilen vasıtaya başvururlar.

Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi

Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?

A) I. B) II. C) III.   D) IV.   E) V.

( Paragrafın Sıralaması:  IV – V – I – II – III )

 

  1. Edebiyatın başlangıcına ilişkin sorular, bizi, genelde sanatın başlangıcına götürmektedir. Sanatın doğuşuysa insanın yeryüzünde var oluşuna, (…) insanın doğayla savaşımına dek uzanmaktadır. Doğayı dönüştürmeye yönelik, yaratıcı bir çalışmadır burada söz konusu olan. Ama insan bununla yetinmez, doğada bulunmayan nesneler yapmaya başlar. Böylece araç yapımıyla karmaşıklaşan çalışma düzeni yeni bir bildirişme dizgesini de gerekli kılar ve dil ortaya çıkar. Araştırmacılara göre bu dil ilk aşamada müzik ve dansla birliktedir. Başka bir deyişle ritmiktir, ezgisel bir vurgu taşır, el kol hareketleriyle bütünlenir. İşte edebiyatın başlangıcını da bu aşamada aramak gerekmektedir. Çünkü onun anlatım aracı dildir. Toplumsal gelişime bağlı olarak dille birlikte serpilir, türlere ayrılır.

Bu parçadan edebiyatın doğuşu ve türlere ayrılışıyla ilgili hangi sonuçlara ulaşılabilir?

            Edebiyatın doğuşu sanatın doğuş zamanıyla eştir. İnsanın doğaya hükmederken yaşadıkları neticesinde dil ortaya çıkmıştır. Bunun yanında müzik ve dans gibi türler de ortaya çıkmıştır. Bu da edebiyatın eski sanat türlerinden biri olduğunu göstermektedir.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-42)

7-9. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Bazıları “Sanat sanat içindir” ve bazıları da “Toplum içindir” der. “Sanat sanat için olduğu zaman dolaylı olarak toplum için de yararlıdır” diyenler de vardır. Ama Atatürk için edebiyat, “büyük insanlık” yolunda “uyarıcı, hedeflendirici ve yürütücü” olmalıdır.

Atatürk, gerek sohbetlerinde, gerek dikte ettiği direktiflerinde edebiyatın toplumun yücelmesi yönünde kullanılmasını istemiştir. Türk çocuğu edebiyat yolundan ulusunun yüceliğini, sağlam karakterli olduğunu öğrenecek, devrimlere bu yoldan bağlanacak ve onu koruyacak; yine bu yoldan iyi hatip olarak yığınları olumlu yönlerde peşinden sürükleyecek.

Atatürk, edebiyatın, sadece subjektif duyguları yansıtan bir aristokrasi rehavetine yastıklık etmesine daima karşı olmuştur. Türk kahramanlığını dile getiren Yahya Kemal’i ve sosyal adaletsizliğe isyan eden Tevfik Fikret’i de bunun için sevmiştir, “hürriyet” diye kükreyen Namık Kemal’e bunun için gönül vermiştir.

Sadi Borak, Atatürk ve Edebiyat 

  1. Metnin ana düşüncesi nedir?

            Atatürk’ün sanat anlayışı ve sanattan beklentisi

  1. Metnin yardımcı düşünceleri nelerdir?
  • Sanatın amaçlarının ne olduğu
  • Atatürk için sanatın ne olduğu ve ne olması gerektiği
  • Atatürk için sanatta beklenilen şeyin ne olduğu
  • Atatürk’ün sanat anlayışını dile getiren şair ve yazarların kimler olduğu
  1. Metinde düşünceyi geliştirme yollarından hangileri kullanılmıştır?
  • Örnekleme (Tevfik Fikret, Yahya Kemal isimleri verilerek)
  • Karşılaştırma (Sanatın amaçlarını anlatırken)
  • Somutlama (…aristokrasi rehavetine yastıklık etmesine cümlesinde vardır.) 
  1. Kültür, üzerinde uzlaşılmış tanımı olmayan kavramlardan biridir; zira her bilgi alanı mensubu onu kendi bulunduğu noktadan tarif etmiştir. (…) Ancak bu tariflerin büyük bir kısmı mutlaka iletişime, kültürün nesiller arasındaki aktarımla oluşmasına dikkat çekmişlerdir. Böylece birçok kültür kuramcısı dil ile kültür arasındaki ilişkiyi de açıklamaya çalışmıştır.

Çok kabaca, insan başarılarının tümü, diye tarif edebiliriz kültürü. İnsan toplulukları için kültürden söz edilmesini mümkün kılan ise önceki nesillerin başarılarını tevarüs edebilmesini, kendi nesildaşları (zamandaşları) arasında başarıların iletilip öğrenilmesini ve nihayet bunların hepsinin sonraki nesillere miras bırakılabilmesini sağlayan bir mekanizmaya sahip olmalarıdır ki, bu da “dil”dir.

Burada “dil”e dayanan bildirişimin iki boyutu ortaya çıkıyor: Bunlardan birincisi, toplumun zamandaş fertleri arasındaki yatay bildirişim boyutudur. İkincisi ise önceki nesillerin başarı birikimlerini tevarüs edebilmeyi mümkün kılan dikey bildirişim boyutudur. Diğer canlı türlerinin oluşturdukları yaşayış biçimleriyle karşılaştırıldığı zaman, bizim “kültür” dediğimiz ortamın oluşabilmesi için vazgeçilmez unsurun dilin nesiller arasındaki aktarımı mümkün kılan dikey bildirişim boyutu olduğu gözlenecektir.

Hayati Develi, Kültür ve Dil

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri yukarıdaki parçadan hareketle uygun ifadelerle

doldurunuz.

 

a.Parçada KÜLTÜR ve DİL üzerinde durulmuştur.

b. Parçada kültürün DİL ÜZERİNDEN aktarımla oluşmasına dikkat çekilmiştir.

c. Parçada DİL , nesillerin başarılarının sonraki nesillere miras bırakılabilmesini sağlayan bir

mekanizma olarak görülmektedir.

ç. Parçaya göre dil, kültürün nesiller arasındaki aktarımını mümkün kılan DİKEY BİLDİRİŞİM boyutudur.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-43)

I. Bir dilin, yazılı kaynaklarla izlenebilen tarihî gelişimi içinde ayrılmış kollarıdır. (Yazı Dili)

II.Bir dilin, tarihî gelişimi içinde yazılı kaynaklarla izlenemeyen dönemlerinde ayrılmış kollarıdır. (Lehçe)

III. Ortak dilden ayrı olarak belirli toplulukların, ses, yapı, söz dizimi ve anlam bakımından farklılık            gösteren dili veya kelime dağarcığıdır. (Argo)

IV.Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığıdır. (Jargon)

V. Bir dilin bir ülke sınırları içindeki farklı yerleşim bölgelerinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılaşan konuşma biçimidir. (Ağız)

Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?

A) I. B) II. C) III.   D) IV.   E) V.

DOĞRUSU : ŞİVE

 

  1. Coğrafya, fizik, gökbilgisi, sosyoloji, psikoloji, tarih, arkeoloji, felsefe erişebildiği her kaynağa uzanır edebiyat yazarı. Belli sonuçları, bu sonuçlara götüren yöntemi halk için yorumlamak, halka açmakla görevlidir bu çeşit edebiyat. Halk diye nitelenenlerse, uzman olmayanların okuyucu çevresidir. Edebiyatta yapılan, bir dolaylamadır öyleyse. Bilgin önermelerini, bilimsel bir dildeki varsayımları, bilimce pekiştirmeleri, bilim yasalarını, tüm sorun-bağlamıyla, elden geldiğince anlayıp anlatmak, halkça anlaşılmalarını sağlamak için kolaylaştırmaktır edebiyatçının başarısı.

Nermi Uygur, İnsan Açısından Edebiyat

Bu parçada edebiyat-bilim ilişkisiyle ilgili nelere değinilmiştir?

  • Diğer bilim dallarının ilgilendiği kaynaklarla ilgilendiğine,
  • Diğer bilimleri halkın anlayacağı şekilde yorumlamasına ,
  • Coğrafya, fizik, gökbilgisi, sosyoloji, psikoloji, tarih, arkeoloji, felsefe gibi diğer bilimlerle halk yani uzman olmayan okuyucu kitlesi arasında köprü olduğuna değinilmiştir.

 

  1. Yıllar önce bir belediye kuruluşuna iletişim semineri vermem için davet edildim. Seminer salonunda oturma düzeni ‘U’ şeklindeydi ve ben ‘U’nun açık ucunda durarak semineri sunuyordum. “Günaydın arkadaşlar!’’ diyerek seminere başladım. Hiç kimse yanıt vermedi; ancak yüzüme ilgiyle bakmaya devam ediyorlardı.

Doğan Cüceloğlu, İletişim Donanımları

 Bu parça iletişim unsurları bakımından değerlendirildiğinde aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Kaynak: Konuşmacı

B) İleti: “Günaydın arkadaşlar!” ifadesi

C) Alıcı: Dinleyiciler

D) Kod: Türkçe

E) Bağlam: Oturma düzeni

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları  (Sayfa-44)

  1. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
  • Sanat metinleri okuyucuyu bilgilendirmek amacıyla oluşturulur. (Y)
  • Metinler, sanat metinleri (edebî metinler) ve öğretici (bilgilendirici) metinler olmak üzere ikiye ayrılır. (D)
  • İletinin özel bir tarzda düzenlenmiş hâline kanal denir. (D)

 5. ÇIKIŞ

İsterseniz diğerlerini de cevaplandıralım.

  • Sanat metinleri edebî bir heyecan uyandırmak, estetik zevk ve anlayış kazandırmak amacıyla yazılır. (D)
  • “Artık eskisi kadar iyi işitmiyorum. Ne diyorsun?” cümlesinde dil heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır (Y)
  • Güzel sanatlar, işitsel (fonetik) ve görsel (plastik) sanatlar olmak üzere iki gruba ayrılır. (Y)
  • Bilimde öznellik, sanatta ise nesnellik söz konusudur. (Y)
]]>