Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
anlatım bozukluğu örnek cümleler – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Thu, 29 Apr 2021 18:29:02 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png anlatım bozukluğu örnek cümleler – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Anlatım Bozukluğu Yüklem Eksikliği Örnek Cümleler ve Çözümleri https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bozuklugu-yuklem-eksikligi-ornek-cumleler-ve-cozumleri.html Tue, 10 Mar 2020 20:27:19 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=122732 Anlatım Bozukluğu konularından olan Yüklem Eksikliği ile ilgili örnek cümleler ve cümlelerin doğru şekillerini sizler için sunuyoruz.

Mutluluğu yakalamak konusunda sen, zengin olmak konusunda kardeşin başarılıydı.

Mutluluğu yakalamak konusunda sen başarılıydın, zengin olmak konusunda kardeşin başarılıydı.

Ben babamı sizse gerçek bir dostunuzu kaybettiniz.

Ben babamı kaybettim, sizse gerçek bir dostunuzu kaybettiniz.

Bu iş yerinin cefasını ben, sefasını sen sürüyorsun.

Bu iş yerinin cefasını ben çekiyorum, sefasını sen sürüyorsun.

Şairin sanat yaşamında şiir anlayışı pek az ya da hiç değişmemiştir.

Şairin sanat yaşamında şiir anlayışı pek az değişmiş ya da hiç değişmemiştir.

Sınav derecelerinden bazı öğrenciler çok bazıları ise hiç memnun değillerdi.

Sınav derecelerinden bazı öğrenciler çok memnundu bazıları ise hiç memnun değillerdi.

Bir türlü ısınamadığı bu şehirden hemen ayrılmak ve bir daha dönmek istemiyordu.

Bir türlü ısınamadığı bu şehirden hemen ayrılmak istiyor ve bir daha dönmek istemiyordu.

Sen kendi işini, biz kendi işimizi yapalım.

Sen kendi işini yap , biz kendi işimizi yapalım.

Ne hayal kırıklığına uğrayacağız ne de yersiz korkulara.

Ne hayal kırıklığına uğrayacağız ne de yersiz korkulara kapılacağız.

Sanatçılar sesleriyle konuşur, biz futbolcular ise ayaklarımızla.

Sanatçılar sesleriyle konuşur, biz futbolcular ise ayaklarımızla oynarız.

Ay bir yandan sen bir yandan sar beni.

Ay bir yandan sarsın, sen bir yandan sar beni.

Ne sen beni unut ne de ben seni.

Ne sen beni unut ne de ben seni unutayım.

Çiçekleri sen çelenkleri de Ali getirsin.

Çiçekleri sen getir, çelenkleri de Ali getirsin.

O da sözünü geri alsın ben de.

O da sözünü geri alsın ben de sözümü geri alayım.

Bu konuda ne sen ne de annen konuşsun.

Bu konuda ne sen konuş ne de annen konuşsun.

]]>
Anlatım Bozukluğu – Konu Anlatımı ve Örnek Cümleler – 2 https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bozuklugu-konu-anlatimi-ve-ornek-cumleler-2.html Sat, 11 Jan 2014 10:45:12 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8571 Anlatım Bozukluğu – Konu Anlatımı ve Örnek Cümleler – 2

Eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması

Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.

Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.

Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.

Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.

Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.

Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.

Anlamı zaten diğer kelimelerde bulunan kelimelerin gereksiz yere kullanılması

Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar. Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir.

“Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri.”

cümlesinde “burnu havada” sözünün verdiği anlamla “kendini beğenmiş” sözünün verdiği anlam aynıdır. Öyleyse bu cümlede bu iki sözden biri gereksizdir. Cümleden çıkarılmalıdır.

Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne’de oturduk.”

cümlesindeki “yaklaşık” sözcüğü ile “kadar” sözcüğü cümleye aynı anlamı katmıştır. Bu nedenle bu iki sözcükte biri cümleden çıkarılarak anlatım bozukluğu giderilmelidir.

Bir cümlenin anlamı içinde bulunan başka bir sözü cümlede kullanmak da gereksiz sözcük kullanımına girer. Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur.

Dışarı çıkmak istediğini kulağıma alçak sesle fısıldadı.”

cümlesindeki “fısıldadı” sözcüğü zaten “alçak sesle” yapılan bir eylemdir. Bu nedenle ayrıca bir “alçak sesle” sözüne gerek yoktur. Bu nedenle bu söz cümleden çıkarılarak anlatım bozukluğu giderilmelidir.

“Eve arkadaşı ile birlikte geldi.”

cümlesindeki ile edatı cümleye birliktelik anlamı kattığı için ayrıca bir birlikte sözcüğüne gerek yoktur. Bu nedenle bu sözcük cümleden çıkarılarak anlatım bozukluğu giderilmelidir.

Örnekler:

Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.

Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.

Millî maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.

Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.

Problemi çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.

Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.

Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.

Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.

Takımın, boyu en kısa oyuncusu bendim.

 Bir kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması.

Bazen sözcükleri yanlış şekilde başka bir anlama gelen bir sözcüğü o anlamının dışında kullanırız. Bu tür kullanımlar cümlenin anlamını etkiler.

“Futbolcu, attığı muhteşem golle takımının galip gelmesine neden oldu.”

cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa maçın kazanılması olumlu bir durumdur. Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Bunun yerine cümle “…gelmesini sağladı.” şeklinde bitirilebilir.

“Tanımadıkları bir ortama gelen kişiler ilk başlarda çekimser olur.”

cümlesindeki “çekimser” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Bu sözcük görüş bildirmekten çekinmek anlamındadır. Oysa cümlede verilmek istenen anlam “ürkek, sıkılgan”dır. Öyleyse bu cümlede “çekingen” sözcüğü kullanılmalıdır.

Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.

Örnekler:

Yeni kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir.

Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi.

Olayların gerçek yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak.

Küçük kızın saçları hayli büyümüş.

Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.

Son dakika içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.

Başarısızlığını düzensiz çalışmasına borçludur.

Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.

Yarın İzmir’e gidecek; buna zorunlu.

Elindeki bıçağı vücuduna batırmış.

Bu, Türkiye’ye özel bir durumdur.

Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir?

Birbiriyle çelişen sözlerin bir arada kullanılması

Kesinlikle yarın gelebilirler.

Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.

Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.

Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.

Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı

Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.

Yanılmıyorsam, bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.

Eklerin yanlış kullanımı

Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.

Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.

Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.

Dünkü toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.

Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.

Bu çocuklar, fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi alamayan çocuklardır.

Yazarlarımızın köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.

Özne-yüklem uyumu/ uyumsuzluğu

Türkçe’de bazı özneler olumlu, bazıları olumsuz anlamlar verir. Buna göre yüklemlerin de olumlu, olumsuz çekimlenmesi gerekir.

“Kimse gelmemiş, maça gitmiş.”

cümlesinde “gelmemiş” olanlar ile “gitmiş” olanlar aynı ancak “kimse” olumsuz bir öznedir ve yüklemi daima olumsuz çekimlenir. Oysa “gitmiş” olumlu bir çekimdir. Yani ikinci cümle özneyle uyum sağlamamıştır. Buna “hepsi” şeklinde bir özne getirilmelidir.

Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.

“Bu soruyu ancak ben ve sen çözebiliriz.” (biz)

“Ödülü sadece ben ve sınıf arkadaşım kazanmıştık.” (biz)

Sen ve kardeşin hangi okulda okuyorsunuz?” (siz)

Sen hatta hepiniz bana yardım edin.” (siz)

Sen ve arkadaşların beni iyi dinleyin.” (siz)

Kardeşim ve annem okula gitti.” (onlar)

cümleleri buna örnektir.

Öznenin insan ya da başka varlıklar olması da yüklemin tekil veya çoğulluğunu etkiler. Eğer özne bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar ya da soyut kavramlarsa, yüklem daima tekil olur. İnsanlar çoğul özne olduğunda ise yüklem tekil veya çoğul olabilir.

“Kuşlar ağaçlarda ötüyorlar.”değil, “Kuşlar ağaçlarda ötüyor.”olmalı.

“Korkular üzerine gidildikçe azalırlar.”değil “azalır.” olacak.”Öğrenciler öğretmeni dinliyor.”şeklinde de doğrudur, “dinliyorlar.” şeklinde de.

 Türkçe’de sıfatlar çoğul anlam verirse isimler çoğul eki almaz. Bu özellik genellikle belgisiz sıfatlarda görülür.

“Birçok insanlar bu kitabı beğendi.”

cümlesinde “birçok” sıfatı çoğul bir anlam verdiği hâlde “insanlar” sözü de çoğul eki almıştır. Cümleden çoğul eki çıkarılmalıdır.

Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.

İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.

Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.

İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.

Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.

Özne birinci tekil, ikinci tekil       (ben, sen)
Özne birinci tekil, üçüncü tekil    (ben, o);
Özne birinci tekil, ikinci çoğul,     (ben, siz);
Özne birinci tekil, üçüncü çoğul   (ben, onlar)

şahıslarından oluşuyorsa yüklem, daima birinci çoğul şahsa (biz) göre çekimlenir.

“Bu işi ancak ben ve sen halledebiliriz.”
“Dışarıda sadece ben ve o küçük çocuk kalmıştık.”
“Ben ve siz yarışmada eşit durumda değildik.”
“Ben ve birkaç yaşlı adam, kahvede uzun bir sohbete dalmıştık.”

Eğer ;
Özne ikinci tekil ve üçüncü tekil    (sen, o);
Özne ikinci tekil ve ikinci çoğul     (sen, siz);
Özne ikinci tekil ve üçüncü çoğul   (sen, onlar);

şahıslardan oluşuyorsa, yüklem ikinci çoğul şahsa (siz) göre çekimlenir; ancak İkinci tekil ve birinci çoğul (sen, biz) şahıslar özne olursa yüklem birinci çoğul şahsa (biz) göre çekimlenir.

“Sen ve annen burada ne yapıyordunuz?”
“Sen hatta hepiniz bu konuda suçlusunuz.”
“Sen ve konukların, bize yarın gelebilirsiniz.”
“Galiba sonunda senle biz aynı sonuca ulaştık.”

 Nesne-yüklem uyumsuzluğu: Nesne eksikliği

Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.

Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.

Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.

Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?

Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.

Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.

Tümleç yanlışları

Cümlede, kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar. Bu, daha çok ortak kullanılan ögelerde görülür. Çünkü Türkçe’de her fiil, öğeleri aynı eklerle kendine bağlamaz.

“Türkçe öğretmeninin yanına gitti, bir soru sordu.”

cümlesindeki öğeleri inceleyelim: “gitti” ve “sordu” yüklemdir. Giden ve soran kişi yani “o” gizli öznedir. Yani “o” ögesi her iki yüklemin ortak öğesidir. Bu ortak öğeyi yüklemlerle kullanalım. “Türkçe öğretmeninin yanına gitti.” doğrudur; ancak “Türkçe öğretmeninin yanına soru sordu.” denemez, “Türkçe öğretmenine soru sordu veya ona soru sordu.” olmalı. Yani ikinci cümleye bir dolaylı tümleç gerekmektedir.

“Bebeğe sevgiyle baktı, sevdi.”

cümlesinde nesne eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Bu bozukluk ikinci cümleye “onu” sözcüğü getirilerek giderilir:

“Bebeğe sevgiyle baktı, onu sevdi.”

Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?

Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.

Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.

Öğrencileri rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.

Duvarları kirletmek,yazı yazmak kesinlikle yasaktır.

Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?

Düşünme ve mantık hataları

Problemleri karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz.

Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.

Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız.

Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.

Yarın mutlaka bir gazete almayı unutmayın.

Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.

Fiilin veya yardımcı fiilin yanlış kullanılması

–Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi.
(Ben ona ağabey derdim, o da bana kardeşim derdi.)

–Bazı yiyecekler sağlığı yerinde ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.
(Bazı yiyecekler sağlığı yerinde olan ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.)

–Kitap için kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.
(Kitap için kendisine verilen paranın eksik olduğunu ve yeterli olmadığını söyledi.)

Ekşiyi az, acıyı ise hiç sevmezdi.

Gerekli yerlere başvuruda bulunmuş, ama bir sonuç almış değiliz.

Çorbaya biraz acı, biraz da tuz ve limon sıkılabilirdi.

Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.

Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.

Çok az veya hiç çalışmadan çok para kazananlar var.

Tamlama yanlışları

Verilen cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.

Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunulacak.

Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.

Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik.

Siyasî ve ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi.

Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.

Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.

Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.

Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.

Kelimelerin yanlış yerde kullanılması

Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir. Bu durum cümlenin anlamını bozar.

“Yeni durağa varmıştım ki otobüs geldi.”

cümlesinde “yeni” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır. Çünkü burada söylenmek istenen, durağın yeniliği değil, durağa varmanın yeni, henüz yapıldığıdır. Cümlenin doğrusu:

“Durağa yeni varmıştım ki otobüs geldi.” şeklinde olmalıdır.

Yeni durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi. (değil)
Durağa yeni gelmiştik ki otobüs de hemen geldi. (olmalıdır.)

Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli. (değil)
Bu toplantıda düşünceler çekinmeden dile getirilmeli. (olmalıdır.)

Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.(değil)
Yolda kalan her insana yardım etmeliyiz.(olmalıdır.)

İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.(değil)
İdare, yarın ders yapılıp yapılmayacağını henüz bildirmedi.

İzinsiz inşaata girilmez.(değil)
İnşaata izinsiz girilmez.(olmalıdır.)

Birleşik cümlelerde yüklemler arasındaki uyumsuzluk

Her ne kadar iyi hazırlanılmışsa da istenilen sonucu alamadı.

Bir yıl boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.

Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen huzur bulunamamıştı.

]]>
Sözcük Düzeyinde Anlatım Bozukluğu Konu Anlatımı https://dersimizedebiyat.org/sozcuk-duzeyinde-anlatim-bozuklugu-konu-anlatimi.html Sat, 11 Jan 2014 10:05:55 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=561 SÖZCÜK DÜZEYİNDE ANLATIM BOZUKLUĞU:

1) SÖZCÜĞÜN GEREKSİZ KULLANIMI  ( DURULUK İLKESİNE AYKIRILIK)

 a)Anlamdaş Sözcükler:

Bir sanat eserinin içeriğini , muhtevasını yazar değil yazarın içinde yaşadığı dönem belirler.

Galiba bunun başka çözümü de yok gibi.

Oldukça şen ve neşeli bir çocuktu.

İhtiyaçlarımızı, gereksinimlerimizi karşılamak için çalışmak zorundayız.

Bizim de elimizdeki imlan ve olanaklar bu kadardı.

Garipçiler  ve II.yeniler şiirde biçim ve şeklin önemli olmadığına değinmişlerdir.

Dün yakalanan sanık  tahliye edilerek salıverildi.

Bana gerektiği zamanlarda itimat edip güvenmesi hoşuma gidiyor.

Şehrimizde bu tür olaylara hadiselere sık rastlanıyor.

Onunla gitmek isterdim; ama ne var ki işim çoktu.

Çoğunluğun istek, arzu ve beğenisine fazla yer vermeyen bir aydındı.

Yazısında doğruluğu kanıtlanabilen nesnel bilgilere  fazlasıyla yer vermiş.

Müşterinin fikir ve düşünceleri şirket açısından önemli olmalı.

Hastayı vakit kaybettirmeden hemen doktora götürün.

Beni üzdüğü için bundan sonra artık aramayacağım onu.

Büyüklerine karşı hürmet ve saygıda kusur etmezdi.

Bu yıl çetin ve zor bir kış geçirdik.

Tam bir saat hiç konuşmadan sus pus oturdu.

Sanki billur bir pınar gibiydi kahverengi gözleri.

Bu araştırmacı elle tutulur, somut verilerden yararlanarak sonuca ulaşmış.

Hiçbir çaresi olmayan, bu ölümcül hastalığa yakalanması annesini çok üzdü.

Bu bitki Sibirya’da sıfırın altında eksi 30 derecede bile yaşayabiliyormuş.

Yaşamın aşırı monotonluğu ve tekdüzeliği onu bıktırmıştı.

Ayrılırken , arkamızdan “ Hiç değilse birkaç elma alsaydınız bari” diye seslendiler.

Sanırım bu önlemler ihracat kısıtlamasıyla ilgili olmalıdır.

NOT: İki sözcükten biri parantez , nokta, kısa çizgi içerisinde olmadığı müddetçe anlatım bozukluğu olur.

b)Anlamı Bir Ekle Verilmiş Sözcükler:

Farsça dili , Divan Edebiyatı sanatçılarını derinden etkilemiş.

Bütün sınıf öğretmeni sessizce bir biçimde dinledi.

Aralarındaki mevcut sorunu konuşarak hallettiler.

Şirketin yönetim kurulu üyeleri bu kararı topluca olarak aldı.

Seni soran adan 30 yaşları civarındaydı.

Başbakan, bir saattir bakanlarla birlikte yapacağı geziyi görüşüyor.

Muğla yöresindeki  çıkan yangınlardan geriye çırılçıplak ve simsiyah tepeler kaldı. (97/ÖSS)

İtfaiye ekibi sel felaketinin olduğu yöne doğru hareket ettiler.

Eğitimdeki kalite düşüklüğünün bir nedeni de öğretmen sayısının azlığındandır.

c)Ekin Gereksiz Kullanımı:

İnsanlarla iyi ilişkiler kurmasını beceremiyor.

Hava kirliliğinin bir nedeni de yeşil alanların azlığındandır.

Yangının  nedeninin elektrik kontağından kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Birçok kişiler, çevre kirliliğinin nedenlerini anlamış değil.

Hayatım boyunca bunca sorunların arasında tek başıma kaldım.

Çok kitaplar okumuş olmakla övünenlere şaşarım.

Gölün her yanlarına baktık; ama kayığı bulamadık.

Çok seneler geçti, dönen yok seferinden.

Kaleciyle baş başa kalmasına rağmen gol atmasını beceremedi.

Köprüden karşıya geçmesi 2  milyon lira olmuş.

Bu basit soruyu bile çözmesini beceremeyince çok sinirlendim.

Niğde’ye gitmekte olan tren Ulukışla’da bozulmuş.

Araştırmamı tamamlayabilmek için pek çok kişilerle görüştüm.

d)Anlamı Cümleden Çıkarılabilen  Sözcüklerin Kullanılması:

Yazar, yapıtında anlattıklarını yaşanmış deneyimlerden çıkarıyor.

Tarihçiler, ünlü kişilerden geçmişteki anılardan yararlanmalı.

Çocukluk arkadaşımı uzun yıllardır buralarda görmediğimi sen de biliyorsun.

Onunla çok eski yılara dayanan dostluğumuz vardı; birçok konuda karşılıklı yazışmış, düşünce alışverişi yapmıştık.

Şimdi bir dinleyicimizle canlı telefon bağlantısı kuruyoruz.

Onunla mektuplaşmalarımız yaklaşık üç yıl kadar sürdü.

Bu soruyu verilecek yanıt kişiden kişiye göre değişir.

Ben gidersem sazım sen kal dünyada

Gizli sırlarımı aşikar etme.

Mazideki anılarınızı mı tazeliyorsunuz hocam?

Benden çok onu daha fazla sevdin.

Onunla ilk tanıştığımda 22 yaşındaydım.

Dersine  vaktinde çalışmayanlar bu yüzden dolayı başarısız oldular.

Eldivenlerini eline taktı, şapkasını giymeden dışarı  çıktı.

Yerde bıraktığı ayak izlerine bakılırsa takip ettiğimiz bir çocuk olmalı.

Polis hücreevine habersiz bir baskın yaparak teröristleri yakaladı.

Beklenmedik ziyaretin hoş bir sürpriz oldu.

Benden kitap alırken iyi de kitabı geri iade etmeye gelince niçin yavaş davranıyorsun.

Bu hediyeyi istemeyerek kabul etmek zorundayım.

Patlama sesini duyan herkes kaçıştı.

Yüksek sesle “DUR!” diye bağırdığı halde otobüsü durduramadı.

Sessizce fısıldayarak anlattıklarının bazılarını anlamadım.

Karşılıklı yazışmalarımız sonunda işe yaradı.

e)Yardımcı Eylemin Gereksiz Kullanımı:

Otomobillerin burada durmasını yasak ettiler.

Bu olay , onu derinden etki etti.

“………..” en çok istek alan şarkılardan biridir.

“………..” takımı bu maçta da yenilgi aldı.

Hayatım bu saati ayar yapmakla mı geçecek?

Bahar gelince ağaçlar filiz olup çiçek açınca hayat daha güzel oluyor.

Bizden kuşku etmenize bir anlam veremedik.

Üyelerimize bu plaketleri veriyoruz ki yaşlı olduklarında bizi hatırlasınlar.

Siz gidin , biz yiyecekleri bir saate kadar hazırlarız.

Kardeşinizin de toplantıya katılacağına umut ediyordum.

Demokrasiye geçiş sürecinde darboğazları aşacağımızı umut ediyorum.

Bu kadar telaş edersen olacağı buydu.

2) YANLIŞ ANLAMDA SÖZCÜK KULLANIMI KARIŞTIRILMASI:

Ortaöğretim ve yüksek öğretim arasındaki ayrıcalığı açıklar mısın?(ayrım-fark)

Bir gömleğin ücreti asgari ücretten fazlasıymış.(fiyat)

Bu konuda yöneticilerin suskunlukları ve çekimserlikleri yetersizliğe bağlanıyor.(çekingenlik)

Yaptığım planlı çalışmalar para kazanmama neden oldu.(sağladı)

Senin sayende üniversite sınavını kaybettim.(yüzünden)

Kağıda çizilmiş yazılmış şekillerden bir anlam çıkaramadım.(çizilmiş)

Kitap ücretlerinin yüksek oluşu da okumayı etkiliyor.(fiyatlarının)

Resim öğretimi için kursa kayıt olmuş,bu yeteneğini geliştirmeye çalışıyor.(öğrenimi)

1968’li yıllar bizi derinden etkiledi.(1960’lı yıllar)

Annem, kardeşime bir kazak dokudu.(ördü)

Dünya barışı için herkes elinden gelen çabayı harcamadı.(göstermedi)

Beni çok sinir etmesine karşın onu çok seviyorum. (sinirlendirmesine)

İkinci teleferik için döşenen teller çok pahalıya mal oluyor.(çekilen)

Kapkaççı, kadının kolundaki çantayı çalıp kaçtı. (alıp)

Bu konuda gençleri azımsamak doğru değildir. (küçümsemek)

Bu tür tatbikatlarda ölüm şansı her zaman mevcuttur. (olasılığı)

Teknoloji ne kadar artsa da el emeğinin önemi azalmıyor. (ilerleme)

Şelalenin görüntüsü insanı büyülüyor, suyun sesi insana huzur veriyor. (görünümü)

Fidanlar ekilirken birbirine çok yakın olmuş. (dikilirken)

Toplum olarak alkol ve uyuşturucu bağlısı insanlara yardım etmeliyiz. (bağımlısı)

Sınavdan sonra öğretmen bazı soruların çözülmesini gösteriyordu. (çözümü)

Onun duygu dünyasını kurduğu hayaller ve rüyalar oluşturur. ( rüya kurulmaz)

Öteki kentler gibi bu kent de çirkin bir görünüme kavuştu. (görüntüye)

30 Ekim 1918 yılında  Mondros Mütarekesi imzalandı.  (tarihinde)

Onu yaşantısının en verimli döneminde kaybettik.  (yaşam- hayat/////yaşantı-tecrübe)

İnandırıcılığını ve güvenliğini yitirmiş bir yazar, büyük bir okur kitlesine ulaşamaz. ( güvenirliğin)

Fıstık, Gaziantep’e özel üründür.  (özgü-has)

Yoksulluğun etken olduğu toplumlarda suçlar artar.  ( etkin)

Bu fabrikada istenmeyen kazalara sıkça rastlanmaktadır. (görünmez)

Doktoru ona içki sigara gibi zararlı niyetlerini terk etmesi gerektiğini söyledi. (alışkanlıklarını)

Sınavda birinci olma sevincini ailesiyle kutladı.  (paylaştı)

Karşısına çıkan her türlü zorluk, onu kararından döndüremedi. (hiçbir)

Dünya kupası maçlarında iki mağlubiyet elde ettik. (aldık)

Yetkililer, çalışanların yaşam koşullarının artırılması gerektiğini söyledi. (iyileştirilmesi)

Günde iki paket sigara içmesi sağlığının bozulmasını sağlayacaktır.  ( -a neden olacaktır)

Birini eleştirirken daha tutanaklı sözler söylemeye çalış.  ( tutarlı)

Kazada ölü kaybı olmadığı söyleniyor. ( kayıp)

Düzenli çalışmamak sınavda düşük not almamıza yarayacaktır.  (neden )

Bugünden beri buraya gelmeyeceğim.(sonra)

Savaş nedeniyle kesintiye uğrayan ilköğretimine 1923’ten sonra devam etmiş. (ilköğrenim)

Geç gelmesine karşılık, öğretmenimiz Aslı’yı derse aldı.  (karşın)

Benim onunla pek konuşkanlığım yok. (konuşmuşluğum)

Çocukların birbiriyle uygunluk içinde oynamaları bizi sevinirdi. (uyum)

Aralarının açılmasına istemeyerek katkıda bulunduğu için çok üzgündü.(katkı olmaz )

Yaz başladığından itibaren denize hiç girmedik. (beri)

Karşılamanın sonucunda hakem iki güreşçinin de elini sıktı. (sonunda)

Alacağımız evin fiyatı çok ucuzdu; ama çok fazla masrafı vardı. (düşüktü)

İktidar milletvekillerinin üçü çekingen kalınca yasa meclisten geçmedi. (çekimser)

Aldığı maaşı küçümsemiş ve işten ayrılmak istemiş. (azımsamış)

Ünlü yazar yayınladığı son kitabıyla yine göz doldurdu. (yayımladığı)

3. MANTIKSAL  TUTARSIZLIK:

Millet Meclisi   üye tam sayısının bir fazlası bulunursa hükümet düşer.

Yaşlı ihtiyar, yapılacak tedaviyle sonunda iyileşti.

Babamın doğumu beni çok heyecanlandırdı.

Her pazar deniz kıyısındaki evi olan teyzemlere gider, orda yedi sekiz gün kalırdı.

Romandan uyarladığımız bu filmde çok küçük değişiklikler dışında romana bağlı kalmadık.

Yönetmen çekilecek filmle Altın Portakal ödülünü aldı.

Kararname 257 oya karşılık 125 oyla reddedildi.

4. SÖZCÜĞÜN YANLIŞ YERDE KULLANILMASI:

Size dil kurallarıyla ilgili kısaca bildiklerimi anlatayım.

Eşim evin masraflarını benden çok düşünür.

Her çeşit Atatürk’e karşı saldırı mandacılık ruhundan kaynaklanıyor.

Orhan, mazeretsiz son yoklamaya katılmadı.

Her çeşit anayasal olmayan faaliyete karşı demokrasiyi savunmalıyız.

İçişleri Bakanı, beş gün içerisinde petrol çıkaran dört ülkeyi ziyaret edecek.

Yazarın son yapıtına bir göz attım ve yapıtını etraflıca değerlendiren bir makale yazdım.

Zabıtalarca kesilen koyunların etleri imha edildi.

Bir türlü derdimi ona anlatamadım.

Yeni eve gelmiştim ki telefon çalmaya başladı.

Bugünlerde çok başım ağrıyor.

Eğitim en etkili televizyonla yapılır.

Adliyeye gelen bir grup polisi taş yağmuruna tuttu.

 NOT: Bu tür anlatım bozukluğu sıfat tamlaması ve zarflarda söz konusudur.

5. ANLAMCA ÇELİŞEN SÖZCÜKLERİN BİRARADA KULLANILMASI:

Belki onun da olup bitenlerden haberi vardır mutlaka.

Bundan tam 15 yıl kadar önce de bu durum söz konusuydu.

Halk Edebiyatında “koşma ” Divan Edebiyatındaki “ gazel”in tam karşılığı gibidir.

Sanırım bu çirkin oyunu tezgahlayan da kesinlikle odur.

Pırıl pırıl mehtaplı gecede hafif hafif çiseleyen yağmur bizi etkiledi.

Ben bu konuda genellikle hiç yalan söylemem.

Arada bir yanıma gelir, onunla sık sık dertleşirdik.

6. DEYİMLERLE İLGİLİ YANLIŞLIKLAR:

Sınavı kazandığımı duyunca annemin sevinçten etekleri tutuştu. (zil çalıyor)

Adamcağız öyle  kötü bir duruma düşmüş ki dostlar başına (düşman başına)

Aklını zeytin ekmekle mi yedin? (peynir)

Seni okutabilmek için her şeye göz yumdum.(göğüs gerdim / -i göze aldım)

Ne tuhaf değil mi seni yerde ararken gökte buldum.(gökte ararken yerde buldum.)

Kapı arkasında durmuş, içeride konuşulanlara kulak misafiri oluyordu.(kulak kabartmak)

Karşı tarafın oyununa düşmemek için dikkatli olmalıyız.(gelmemek)

Doktor çocuğu baştan tırnağa muayene etti.(tepeden)

Halkın tepesinde boza pişirmek kimsenin hakkı değil. (ensesinde)

Bu senin özelliğin hemen sineği deve yaparsın. (pireyi)

Müjdeli haberi duyunca öyle sevindi, öyle güldü  ki ağzı burnuna karıştı.(kulaklarına vardı)

Bütün gün ağlamaktan gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Bu ülkeye çok yararı dokunmuştur, hangi taşı kaldırsan altından o çıkar.( hangi yöne bakılırsa onun bir izi var.)

7.YANLIŞ YAPILANDIRILMIŞ SÖZCÜKLER: 

Çiftçinin buğdayı pahalılatmasının bir sebebi vardır elbet.(pahalılaştırmasının)

Beni en çok sevindiren senin geldiğindir.(gelmendir)

Yiyecekleri kokturmamak için buz dolabında saklamalısın. (kokutmamak)

Yıllardır berbercilik yaparak geçimini sağlıyor.(berberlik)

Adımlarını hızlaştırmalısın, yoksa geç kalacağız. (hızlandırmalısın)

KONUYLA İLGİLİ ALIŞTIRMALAR:

Sana mektup yazamayışımın nedeni işimin çokluğundandır.

Televizyon seyretmesini çok severim.

Anadolu uygarlıklarından ilki olan Hitit devleti , çivi ve hiyeroglif yazısını kullanmıştır.

Nükleer santrallerin zararlarını yüksek sesle haykırarak duyurmaya çalışan çevreciler, yoldan geçenlere bir bildiri dağıttılar.

Halk Eğitimle ve yerel yönetimlerin katılımıyla bu organizasyon gerçekleşti.

Şehirlerimiz gün geçtikçe her gün kalabalık olmaya başlıyor.

“ Bakın  bakın bulutlardan yere yağmur yağıyor !”  dediğini duydum.

Bu konuyla ilgili olarak kendi kişisel görüşlerimi açıklayabilir miyim ?

Bu kadar yol yaya yürüyerek çekilir mi?

Bu sınavı kazanacağını önceden tahmin etmiştim.

Zavallı çocuğun ayak topuğundan şırıngayla kan almışlar.

Patlamanın etkisiyle  halk birden irkiliverdi.

Duvardan aşağı sızan sular halıyı kirletti.

Yazarın kullanmış olduğu ağdalı dil gitmiş, zamanla üslubunda akıcılık  yerini almış.

Depodaki bulunan malların listesini çıkarır mısın?

Geçirdiği üç ameliyattan sonra iyi oldu.(iyileşti)

Büyüklerin bu konuşmasından ve verilmiş olan öğütlerden sonra bunu yapıyorsan , yazıklar olsun sana!

Hırs, faydalı bir özelliktir; ancak  onu kullanmasını iyi bilmek gerekir.

Aslına bakarsanız bu film gerçeği yansıtmıyor doğruyu söylemek gerekirse.

Sait Faik’in hikayeleri hem anlatış tarzı hem de üslup bakımından özgün sayılır.

Sempozyuma katılan konuşmalar sonunda aynı görüşbirliğine  vardılar.

]]>